125
SINIF TEORİSİ DEVRİMCİ TEORİ OLMADAN, DEVRİMCİ PRATİK OLMAZ! 2004 n NİSAN-MAYIS n 2 AYLIK TEORİK DERGİ n FİYATI: 3.000.000 TL 4 28 MART YEREL EÇ‹M SONUÇLARI ÜZER‹NE 4 39. YILDÖNÜMÜNDE BÜYÜK PROLETER KÜLTÜR DEVR‹M‹’N‹ SELAMLIYORUZ! 4 PROGRAMDAN (3) 4 B‹R TAHAMMÜLSÜZLÜK NOKTASI: “PART‹ DÜ MANLARI!” VE B‹R DÖNGÜ “TEHD‹T ED‹L‹YO- RUZ” 4 NATO, EMEKÇ‹ HALKLAR VE EZ‹LEN ULUSLARA KARI B‹R SUÇ ÖRGÜTÜDÜR! 4 YOL AYRIMINDA TARTIMALAR VE ALEV‹L‹K 7

Sınıf Teorisi - Sayı 7

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2002’den bu yana yayınlanan, Marksist-Leninist-Maoist teorik dergi.

Citation preview

Page 1: Sınıf Teorisi - Sayı 7

SSIINNIIFFTTEEOORRİİSSİİDDEEVVRRİİMMCCİİ TTEEOORRİİ OOLLMMAADDAANN,, DDEEVVRRİİMMCCİİ PPRRAATTİİKK OOLLMMAAZZ!!

22000044 n NNİİSSAANN--MMAAYYIISS n 22 AAYYLLIIKK TTEEOORRİİKK DDEERRGGİİ n FFİİYYAATTII :: 33..000000..000000 TTLL

2200

0044

PNN

İİSSAA

NN--

MMAA

YYIISS

P

22 AA

YYLLII

KK TT

EEOORR

İİKK DD

EERRGG

İİ

4 28 MART YEREL fiEÇ‹M SONUÇLARI ÜZER‹NE

4 39. YILDÖNÜMÜNDE

BÜYÜK PROLETER KÜLTÜR DEVR‹M‹’N‹ SELAMLIYORUZ!

4 PROGRAMDAN (3)

4 B‹R TAHAMMÜLSÜZLÜK NOKTASI:

“PART‹ DÜfiMANLARI!” VE B‹R DÖNGÜ “TEHD‹T ED‹L‹YO-

RUZ”

4 NATO, EMEKÇ‹ HALKLAR VE EZ‹LEN ULUSLARA KARfiI

B‹R SUÇ ÖRGÜTÜDÜR!

4 YOL AYRIMINDA TARTIfiMALAR VE ALEV‹L‹K

7

7SI

NIF

TEOR

İSİ

Page 2: Sınıf Teorisi - Sayı 7

3

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

‹Ç‹NDEK‹LER

SINIFTEOR‹S‹

2 ayl›k teorik dergi

2004 .5. Nisan-May›s

KARDELEN BASIM YAYIM REKLAM GÖSTER‹ORGAN‹ZASYON LTD. fiT‹.

Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Erdal GÜLER Yönetim yeri: Millet Cad. Nevbahar Mah.F›nd›kzade Saray Apt. No:57 D:11 K:5F›nd›kzade/‹ST.Tel: (0212) 584 18 04Fax: (0212) 584 18 05Dizgi: Kardelen Yay›mc›l›kBask›: KAYHAN MATBAASI

28 MART YEREL SEÇ‹M SONUÇLARI ÜZER‹NE.................. 7

39. YILDÖNÜMÜ’NDE BÜYÜK PROLETER KÜLTÜRDEVR‹M‹’N‹ SELAMLIYORUZ!.................................................20

A- Tarihçesi, Nedenleri Ve Amaçlar› ....................................................2316 May›s 1966 Öncesi Kültür Devrimi...............................................2316 Nisan’dan 16 May›s’a Önemli Geliflmeler....................................26“16 May›s Genelgesi” .......................................................................27 5 A¤ustos 1966; Mao, “Karargahlar› Bombalay›n”............................29 Sovyetler Birli¤i’ne Karfl› Aç›k Tav›r..................................................31Lien-tung Karfl›-Devrimci Grubu A盤a Ç›kt›.....................................32Ocak 1967; Kültür Devrimi’nin ‹lk Aflamas›n›n Tamamlanmas› Ve Ocak Devrim F›rt›nas›!......................................................................33

Hakim S›n›f Partilerinin Seçim Oyunlar›ndan Elde Ettikleri Pay Oranlar›........................................................................8

a) Hükümet Partisi AKP.......................................................................8b) CHP Ve Di¤er Düzen Partileri........................................................11

Orta Ve Küçük Burjuva Partiler Cephesinde Ortaya Ç›kan Genel Tablo ....................................................................12

a) SHP Çat›s› Alt›nda Seçimlere Kat›lan Partilerin Durumu...............12b) ‹flçi Partisi ve TKP...........................................................................14c) Di¤er Devrimci Parti Ve Platformlar................................................15

Komünistlerin Tutumu Ve Ö¤renilmesi Gereken Dersler...................16

Page 3: Sınıf Teorisi - Sayı 7

4

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

B- BPKD’den Ö¤renmemiz Gereken Zorunlu Dersler....................................41C- Sonuç.............................................................................................................48

Lin Biao’nun Gizli Kurdu¤u “16 May›s Örgütü”.....................................................351 Eylül 1967; Lin Biao’nun “516 Örgütü” Merkez Komitesi Toplant›s›ndaLanetleniyor!........................................................................................................ 3618 Ekim 1968; Liu fiao-çi Partiden At›l›yor...........................................................37Lin Biao’nun Sonu................................................................................................38Ve 14 Eylül 1971: Lin Biao’nun Kaç›fl›.................................................................39

Devrimimizin Niteli¤i Yeni Demokratik Devrimdir!..........................................49Türkiye-Kuzey Kürdistan Devrimi’nin Niteli¤i Nedir?...............................50“Yeni Demokratik Devrim Özünde Toprak Devrimi’dir”............................51Devrime Hangi S›n›f Önderlik Yap›yor.....................................................54“Farkl› Çeliflkiler Ancak Farkl› Yöntemlerle Çözülür................................56

Sonuç Yerine.......................................................................................................70

NATO Öncesi Sürece K›sa Bir Bak›fl...................................................................78NATO’nun Kurulufl Amac› Ve Tarihi.....................................................................80NATO’nun ‹craatlar›..............................................................................................80Ne Yapmak ‹stiyorlar Ve Ne Yapmal›y›z?............................................................82

PROGRAMDAN (3)....................................................................49

B‹R TAHAMMÜLSÜZLÜK NOKTASI: “PART‹ DÜfiMANLARI!”VE B‹R DÖNGÜ “TEHD‹T ED‹L‹YORUZ...”..............................71

NATO, EMEKÇ‹ HALKLAR VE EZ‹LEN ULUSLARA KARfiIB‹R SUÇ ÖRGÜTÜDÜR............................................................77

YOL AYRIMINDA TARTIfiMALAR VE ALEV‹L‹K.....................85

Page 4: Sınıf Teorisi - Sayı 7

5

SINIF TEOR S2004 *5* nisan-mayı s

‹nsanl›k, sömürgecili¤i ve sö-mürgecilerin yapt›¤› katliamlar› em-peryalizmden de önce tan›d›. Kapi-talizmle birlikte sömürgecilik “uy-garl›k götürme” ad› alt›nda KuzeyAmerika’n›n k›z›lderililerine, As-ya’n›n “barbarlar›na”, Latin Ameri-ka’n›n, yerlilerine, Afrika’n›n “yam-yamlar›na” yap›lan katliamlarlagösterdi kendini. Açl›¤›n, yoksullu-¤un ve katliamlar›n ad› “demokrasive uygarl›k götürme” oldu. Bununiçin milyonlarca insan katledildi.Dünyadaki ülkeler, topraklar tek teksömürgeci kapitalist ülkeler taraf›n-dan paylafl›ld›. Baflta ABD emper-yalizmi olmak üzere, tüm emperya-list ülkeler at›l›mlar›n› gerçeklefltir-mek, sömürülerini büyütmek içintemel politikalar›n› hep savafl üzeri-ne oturttular. “Hür dünyan›n” jan-darmas› ABD, kendisini ne kadar“hakl›” göstermeye ve burjuva ka-lemflörleri meseleyi ne kadar çar-p›tmaya çal›fl›rsa çal›fls›n, bu sald›-r› emperyalizmin ç›karlar› için halk-lara gözda¤› ve katliam sald›r›s›d›r.

Emperyalistler ve iflbirlikçileriyeni sald›r›lar›n› devreye sokmakiçin 28 29 Haziran’da ‹stanbul’datoplan›yorlar. Türkiye-Kuzey Kür-dista’da gündeme damgas›n› vuranana konu da ‹stanbul’da yap›lacakNATO zirvesi. Amaçlar› ve niyetle-ri bellidir. Yok sayd›klar›, katlettikle-ri, açl›¤a mahkum ettikleri halklar›daha genifl ve kapsaml› sald›r›larlakölelefltirip, zenginliklerine zengin-lik katmak. Bu niyetlerini Ortado-¤u’da, Büyük Ortado¤u Projesiad›n› verdikleri projeyle hayata ge-çirmek istiyorlar. ABD yaln›zca bubölgeye de¤il, Kafkasya Kuzey Af-rika, Orta Asya’ya da “demokrasi”götürmeye haz›rlan›yor. Aç›k ki,Nato zirvesiyle birlikte ad›na BOP

denilen bu sald›rganl›k projesi da-ha bir somutlaflt›r›larak, emekçihalklar ve ezilen uluslar›n yaflamla-r›na nufusettirilmeye çal›fl›lacakt›r.

Bunun için ‹stanbul’da yap›lacakolan NATO Zirvesi sadece emper-yalistler ve uflaklar› aç›s›ndan de-¤il, emekçi halklar ve ezilen uluslaraç›s›ndan da önem arzetmektedir.

Bu önemden dolay› bu say›m›z-da; NATO’ya iliflkin, NATO öncesisüreç, NATO’nun kurulufl amac›,tarihi ve icratlar›n› inceleyerek, ya-p›lacak olan zirvenin neyi hedefle-di¤ini ve ne yapmam›z gerekti¤iüzerinde yo¤unlaflmaya çal›flt›k.

Yine 28 Mart Seçim Sonuçlar›Üzerine, 39. Y›ldönümü’nde Bü-yük Proleter Kültür Devrimi’ni Se-laml›yoruz, Programdan, Bir Ta-hammülsüzlük Noktas›: “PartiDüflmanlar›!” ve Bir Döngü “Teh-dit Ediliyoruz” ve Yol Ayr›m›ndaTart›flmalar ve Alevilik bafll›kl›yaz›lar›m›za yer verdik.

Bir sonraki say›m›zda yeni gün-demlerle ve yini konularla birlikteolaca¤›z. Ve en önemlisi de flu anülkemizde gündemi iflgal eden veüzerinde yo¤un tart›flmalar›n yap›l-d›¤› NATO toplant›s› geride kalm›flolacak. Burada fluna dikkat çek-mek istiyoruz; NATO’nun ülkemiz-deki toplant›s›nda al›nacak olan ka-rarlar uzun y›llar s›n›f mücadelesiiçerisinde karfl› devrim çephesininlehine etkilerini sürdürecektir. Vebu olumsuz etki öyle san›ld›¤› gibik›sa sürede ödenecek olan s›n›rl›bedellerle bertaraf edilemeyecek.‹flte bunun için emekçi halklar›n veezilen uluslar›n düflman› NATO’yakarfl› ç›kt›¤›m›z kadar, bu karfl› ç›-k›fl› pratiklefltirerek te NATO Zirve-si’ni engellemeye çal›flmal›y›z...

SU

NU

Page 5: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Bir yerel seçim yo¤unlu¤unudaha geride b›rakt›k. Ara-dan geçen zaman dilimiiçerisinde gerici ya da ileri-

ci tüm partiler, kendi durufllar› itibariylede¤erlendirmelerini yapt›. Kiminin bafla-r›l›, kiminin baflar›s›z, kiminin k›smenbaflar›l› k›smen baflar›s›z fleklinde de¤er-lendirdi¤i seçim sonuçlar›n› kendi s›n›f-sal konumlar› itibariyle analiz edip, de-¤erlendirdi ve de¤erlendirmeye devamediyor. Yo¤un bir flekilde gündeme otu-ran K›br›s sorunu, her ne kadar bu de¤er-lendirmelerin önünü kesmifl gibi görünsede, seçimleri kendileri için tek ölçü kabuleden feodal burjuva partiler ile reformcupartiler, bu de¤erlendirmeleri yapmayadevam edecektir.

Bu seçimlerin de¤erlendirilmesi ko-münistler aç›s›ndan da önem arzetmekte-dir. Çünkü seçimlere kat›l›m yönündekipolitikalara fazlaca imza atmam›fl bir ha-reket olarak sürece deneyimsiz bir flekil-de dahil oldu¤u gibi, tasfiyeci sürecin et-kisi ile hem devrimci hareket içerisindeve hem de komünist hareketin taban› içe-risinde bu ad›m› tasfiyeci bir yorumla dü-zen içi noktalara çekme e¤ilimlerini de

7

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

28 Mart Yerel SeçimSonuçlar› Üzerine

Bu seçimlerin de¤erlen-dirilmesi komünistler aç›s›n-dan da önem arzetmektedir.Çünkü seçimlere kat›l›m yö-nündeki politikalara fazlaca

imza atmam›fl bir hareketolarak sürece deneyimsiz bir

flekilde dahil oldu¤u gibi,tasfiyeci sürecin etkisi ile

hem devrimci hareket içeri-sinde ve hem de komünisthareketin taban› içerisinde

bu ad›m› tasfiyeci bir yorum-la düzen içi noktalara çekme

e¤ilimlerini de bu taktik ad›mvesilesiyle görmüfl oldu. Buyüzden, bu iki aç›dan seçim

çal›flmalar›n› de¤erlendirmekdurumundad›r ki, aksi halde,

mücadelede taktik bir ad›molan bu politika yontulmuflyorumlarla düzeniçilefltiril-

meye çal›fl›labilir.

Page 6: Sınıf Teorisi - Sayı 7

bu taktik ad›m vesilesiyle görmüfl oldu.Bu yüzden, bu iki aç›dan seçim çal›flma-lar›n› de¤erlendirmek durumundad›r ki,aksi halde, mücadelede taktik bir ad›molan bu politika yontulmufl yorumlarladüzeniçilefltirilmeye çal›fl›labilir. Oysaortaya konuldu¤u tarzda ele al›n›p de¤er-lendirildi¤i vakit, durufllardaki problem-ler düzeltilerek ya da düzeltmekte ayakdiredi¤i için d›fla düflürülerek, örgütselbir senteze de kavuflmak mümkün olabi-lir. Dolay›s›yla bu seçimlerin de¤erlendi-rilmesi komünistler aç›s›ndan da önemarzetmektedir.

Komünist harekete yönelik bu de¤er-lendirmelere geçmeden önce feodal bur-juva partileri de¤erlendirelim ve bu de-¤erlendirmeler içerisinde yer yer ilericipartilere de¤indi¤imiz gibi, komünistlerede de¤inmeye çal›flal›m.

Hakim S›n›f Partilerinin

Seçim Oyunlar›ndan Elde

Ettikleri Pay Oranlar›

a) Hükümet partisi AKP

Bu yerel seçimlerde kazançl› ç›kantek feodal komprador parti, hükümetteyer alan AKP oldu. Sosyal demokrat gö-rünümlü gerici faflist partilerin ellerinde-ki belediyelerden tutal›m -Antep örne¤in-de oldu¤u gibi- Kürt orta burjuvazisininellerindeki belediyelere kadar, birçok be-lediyeyi AKP’nin belediye baflkan aday-lar› alm›fl oldu. Bu tablo içerisindeAKP’nin ve dolay›s›yla arka plan›ndakiemperyalist güçlerin yerel seçimlerdenbaflar› ile ç›kt›¤› kabul görür bir gerçektir.Bu baflar› hedefledikleri oranda olmasada, genel seçimlere k›yasla oy oran›n›yükseltmifl olmas› bir baflar› oldu¤u gibi,nedensiz bir baflar› da de¤ildir. Bu yüz-

den, suni yorumlar ile kendi basiretsizlik-lerimize neden uydurmak için öznelci de-¤erlendirmeler yapman›n -gerici partiler-den CHP’nin ya da ilerici güçlerden kimigazete ve dergilerin yapt›¤› gibi- bir anla-m› olmayacakt›r. Gerçeklere dayal› bir si-yaset yapmak istiyorsak, gerçeklerdenhareket etmek ve bu flekilde gerici yakla-fl›mlar ile aram›zdaki çizgileri belirgin-lefltirerek ileri ç›kmak durumunday›z.Aksi halde zaman içerisinde karfl›t›m›zabenzeyerek, t›pk› karfl›tlar›m›z gibi bele-diyelerin ya da muhtarl›klar›n arpal›kla-r›ndan beslenmeyi ya da “yard›m” fleklin-de örtülenmifl rüflvete dayal› bir çizgideaday destekleyerek, basit bir taflra politi-kac›s› olur ç›kar›z.

O halde basiretsizli¤e neden üretmekya da kitleleri harekete geçirmek üzerebalonlar fliflirmek yerine, gerçeklerler-den hareketle de¤erlendirme yapmayaçal›flal›m.

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

8

Gerek 3 Kas›m 2003 genel se-çimlerinde olsun ve gerekse deiçinden geçti¤imiz yerel seçimlerde olsun kullan›lmayan oy oran›n-daki yüksekli¤e dahi bak›ld›¤›ndakitlelerin bir umutsuzluk ve aray›fliçerisinde oldu¤unu görmek müm-kün. Bunun yan›s›ra hangi parti se-çilmeli noktas›ndaki yönelifllerebakt›¤›m›zda da ayn› umutsuzlu¤uve aray›fl› görmek yine mümkün.Böyle bir durumda, sa¤l›kl› çözüm-ler ve çekim merkezi olmufl alter-natifler üretilerek sunulmad›¤› tak-tirde, umut tacirli¤i ile ortaya ç›kangerici partiler bile kitleler üzerindeetki icra edebiliyor.

Page 7: Sınıf Teorisi - Sayı 7

AKP’nin baflar›s›nda ilk neden ola-rak hükümette yeni olmas›n› ve tek ba-fl›na hükümet olmas›n› görmek duru-munday›z. Bunun nas›l bir etkisi var di-yecek olursak; “boflluklar doldurulur”fleklinde özetleyebilece¤imiz toplumsalyasadan ve genel seçimlerde ortaya ç›-kan Genç Parti’den hareketle izah et-meye çal›flal›m.

Gerek 3 Kas›m 2003 genel seçimle-rinde olsun ve gerekse de içinden geçti¤i-miz yerel seçimler de olsun kullan›lma-yan oy oran›ndaki yüksekli¤e dahi bak›l-d›¤›nda kitlelerin bir umutsuzluk ve ara-y›fl içerisinde oldu¤unu görmek mümkün.Bunun yan›s›ra hangi parti seçilmeli nok-tas›ndaki yönelifllere bakt›¤›m›zda da ay-n› umutsuzlu¤u ve aray›fl› görmek yinemümkün. Böyle bir durumda, sa¤l›kl› çö-zümler ve çekim merkezi olmufl alterna-tifler üretilerek sunulmad›¤› taktirde,umut tacirli¤i ile ortaya ç›kan gerici par-tiler bile kitleler üzerinde etki icra edebi-liyor. Yaflad›¤› ekonomik krizi ve kuflat›l-m›fll›¤› püskürtebilmek üzere genel se-çimlerde ortaya ç›kan ve Nazi propogan-dac›lar›n›n yöntemleri ile propaganda ya-pan bir Genç Parti’nin k›sa zamanda cid-di bir oy oran› yakalam›fl olmas› da bu-nun göstergesidir.

AKP’nin mevcut feodal burjuva par-tiler içerisinde geriden gelerek öne ç›kanve dolay›s›yla henüz di¤erleri kadar y›p-ranmam›fl bir parti olmas›, “henüz denen-memifl”i arayan kitleler nezdinde bir çe-kim yarat›rken, hükümette olmas› da ayr›bir çekim etkeni olmaktad›r. Dersim ilmerkezinde yaflayan genç bir Dersimlininflu söyledi¤ini dinleyelim; “Do¤ru, mev-cut düzen partilerine oy vermememiz ge-rekiyor ama belediye de düzenin beledi-yesi ve di¤erleri belediye baflkan› oldu¤utaktirde de belediyenin olanaklar› k›s›la-cakt›r. Bu yüzden belediyeye olanak su-nacak ve ayn› zamanda ifl alan› yaratacak

olan partilere oy vermek durumunday›z.”Bu bir çaresizlik ve çaresizlik içerisindeortaya ç›km›fl bir aray›flt›r. Bu aray›flaumut tacirli¤i yapmaks›z›n gerçeklere da-yal› bir çözümle de cevap olunabilir, amabunun yetmezlikler yaflad›¤› bir anda, buboflluklar, “boflluklar doldurulur” yasas›gere¤ince gericiler taraf›ndan da dolduru-lur. Nitekim Dersim’in ilçelerinden cami-leri bile hakl› bir tepkiyle ah›r olarak kul-lan›lan Ovac›k’ta AKP’nin kazanm›fl ol-mas› bu noktaya dair en çarp›c› örnekiken, bu örne¤e sadece sitem ifade etmekde ilerici camiadaki yetmezliklerin ortayaç›kard›¤› bir çaresizlik örne¤idir. OysaAKP’ye tafleron olanlara öfkelenip, tafle-ronlara oy tafl›yan halka sitem etmekten-se, do¤an bofllu¤un nedenleri üzerinde

9

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

AKP’nin mevcut feodalburjuva partiler içerisinde geri-den gelerek öne ç›kan ve do-lay›s›yla henüz di¤erleri kadary›pranmam›fl bir parti olmas›,“henüz denenmemifl”i arayankitleler nezdinde bir çekim ya-rat›rken, hükümette olmas› daayr› bir çekim etkeni olmakta-d›r. Dersim il merkezinde ya-

flayan genç bir Dersimlinin flusöyledi¤ini dinleyelim; “Do¤ru,

mevcut düzen partilerine oyvermememiz gerekiyor ama

belediye de düzenin belediye-si ve di¤erleri belediye baflka-n› oldu¤u taktirde de belediye-nin olanaklar› k›s›lacakt›r. Buyüzden belediyeye olanak su-

nacak ve ayn› zamanda ifl ala-n› yaratacak olan partilere oy

vermek durumunday›z.”

Page 8: Sınıf Teorisi - Sayı 7

durarak çözüm üretmek çok daha sosya-list, çok daha proleter bir tutumdur.

AKP, boflluklar› doldurma ve hükü-met olanaklar›n› boflluklar› doldurma yö-nünde kullanma noktas›nda baflar› göster-mifl ve buna ba¤l› olarak, bu baflar›y› san-d›kta oya çevirmifltir. ‹ncelemeye devametti¤imizde AKP’nin bu baflar›y› dahafarkl› noktalarda da gösterdi¤ini görebili-riz. Örne¤in; Kürt yurtseverlerin oylar›n›çalma becerisini gösteren AKP, bu bece-riyi orta burjuva reformcu parti DE-HAP’›n k›r›lmalarla ve yan›lsamalarlayaratt›¤› bofllu¤u kendisi için avantaja çe-virebilmifltir. Özellikle belli bir tarihtensonra Avrupa Merkezci bir siyaset izle-yen ve hatta son dönemlerde “demokratiksömürgecilik” safsatas›nda da görüldü¤ügibi ABD’ye de eklemlenmeye çal›flanyurtsever Kürt hareketi, yerel seçimlerözelinde NATO’cu bir durufl içersindeolan ve bugüne kadar Kürtlere yönelik in-karc› politikalar›n temsilcilerinden olanSHP’nin çat›s› alt›nda seçimlere dahilolunca, dil kurslar› gibi Kürtlere yönelikk›smi kanallar açan AKP, Müslümanl›¤›nda avantajlar›n› kullanarak yurtseverKürt kitlesinin oylar›n› çalma becerisigöstermifltir. Sorun ABD’cilik ve AB’ci-lik ise, SHP’nin de AKP’den fark› yok;sorun Kürtler ve Kürde yaklafl›m ise, buikili aras›nda bir fark var, SHP, dündenbugüne Kürde yönelik inkarc› politikala-r›n bizzat sahibi iken, AKP, bu politika-larda do¤rudan imzas› olmayan ve belliboyutlar› ile Kemalizm karfl›tl›¤› üzerinegeliflen bir parti oldu¤u gibi, Kürt sorunu-nu inkar etse bile Kürde belli olanaklarsunan bir partidir ve üstelik de dini bütünbir Müslümand›r. ‹flte, bu noktalar› hesapedemeyen DEHAP, oylar›n› eritirken,dikkatli ad›mlar atan AKP, umuda tacirlikederek, Kürt kitlelerini sand›kta oya çevi-rip, kendisine yol açabiliyor. Hele de dö-nemin avantajlar›n› kullanarak, enflasyon

yüzdelerinde yükselmeye neden olmam›flve TÜS‹AD’›n deste¤ini de arkas›na al-m›fl, komprador yeni bir parti olarak kit-lelerin ilgisi haline gelebiliyor ki, buABD, AB ve TÜS‹AD deste¤i, di¤er ge-rici partilerin sald›r›lar› karfl›s›nda dakendisine avantaj sa¤l›yor. MeselaCHP’nin tek tutundu¤u dal olan “K›br›s’›sat›yorlar!..” bile AKP karfl›s›nda etkisa¤layam›yor.

Dünün orta burjuva sa¤ kesimleri,serpilerek kompradorlaflt›¤› oranda, en uçnoktada “28 fiubat post-modern darbe-si”nde de görüldü¤ü gibi, barikatlar örü-lerek engellenmifl olsa da, bu barikatlarkarfl›s›nda kendisini sisteme göre dahabir dizayn edip, ABD’nin Büyük Ortado-¤u Projesi içerisinde ihtiyaç duydu¤uMüslüman kimli¤i de kullan›nca, ortaburjuva kesimlerden siyasal olarak da ko-pup, Milli Güvenlik Kurulu’ndan bile birtepki almaks›z›n ilerleme katedebiliyor.

Ama nereye kadar ya da ne zamanakadar?

Bizce hassas nokta buras›. Çünkümevcut sosyo-ekonomik yap› ve bu sos-yo-ekonomik yap›n›n neden oldu¤u eko-nomik ve siyasal krizler nedeniyleAKP’nin uzun zamana yay›l›r bir kal›c›l›-¤›ndan bahsetmek mümkün de¤ildir. Da-ha bugünden yedeklerini oluflturma yö-nünde planlar çizilmeye bafllanm›flt›r bi-le. Çünkü mevcut sosyo-ekonomik yap›-n›n neden oldu¤u ekonomik ve siyasalkrizlerin yan›s›ra emperyalistler aç›s›n-dan özel bir anlam ifade eden ülkenindurdu¤u jeopolitik konum da kendi dur-duklar› nokta itibariyle istikrarl› bir hü-kümetin varolmas›n›n önünde engeldir.Ülkemiz tarihinde hiçbir partinin iki dö-nem üst üste tek bafl›na hükümet oldu¤upek görülmüfl bir durum de¤ildir. Çünkübunu sa¤lamak yerel seçim dönemlerindehükümet olanaklar›n› oy toplamak üzere

10

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 9: Sınıf Teorisi - Sayı 7

alt›n olarak da¤›tmak kadar basit de¤ildir.

Bu sistemin ve rejimin içinde bulun-du¤u durumdan kaynakl› birinci yan.

Ancak bu birinci yandan çok dahaönemli ikinci bir yan vard›r ki, o da, ayn›zamanda devrimci ve komünistlerin so-rumluluklar›n› ve görevlerini hat›rlatanbir yand›r. Çünkü ülkenin siyasal karak-teri için olsun, sorunlar›n›n çözümü bo-yutuyla olsun seçimler ölçü olmad›¤› gi-bi, hükümetteki partilerin de¤iflmesi deçözüm de¤ildir. Önemli olan hükümette-ki partilerden öte, hakim olan siyasal ka-rakteri de¤ifltirebilmek ve halka dayal›bir alternatif üretebilmektir. Bu yüzdenher de¤iflen hükümet partisi ile birlikte,yeniden ve yeniden de¤erlendirmeler ya-p›p da mesafeler katedememek çaresizlikve aray›fl içerisinde olan kitleler nezdindedevrimci alternatiflerin çekim merkeziolma noktas›nda daha da gerilere düflürür.Bu yüzden nereye kadar ve ne zamanakadar sorusunu salt AKP için de¤il, mev-cut rejimin seçim oyunlar› için sormak vehalk›n kendi program›n› bir çekim mer-kezine dönüflterene ve bunun için sorum-luluklar› fazlas›yla yerine getirene kadarfleklinde cevaplamak durumunday›z.

b) CHP ve di¤er düzen partileri

Hizip krizleri ile ünlü hizipler fede-rasyonu komprador parti CHP, yerel se-çimleri yeni bir hizipsel kriz ile sonuçlan-d›rd›; Deniz Baykal, zü¤ürt tesellisi ilekendisine baflar› atfederken, bu zü¤ürt te-sellisi ile parti içi iktidar› ele geçirmek is-teyen muhalif bir kanat da flaflal› hiziptoplant›lar› organize etti ama dünün vegünün CHP’si, ayn› flekilde kendisini ya-r›na tafl›maya devam etti.

CHP, halk için çözüm olmayan para-digman›n klasik savunuculu¤unu yapma-n›n sonuçlar›n› ald› ki, bu, DSP, YTP ve

SHP için de geçerli olan bir durumdur.Hele SHP aç›s›ndan çok daha ciddi birflekilde görünen bir sonuçtur. Çünküprogram›nda yer alan NATO’culu¤unara¤men, 28-29 Haziran’da ‹stanbul’dagerçekleflecek olan NATO Zirvesi’ne kar-fl› oluflturulan NATO Ve Bush Karfl›t› Bir-lik’e bile imza atma sahtekarl›¤›nda oldu-¤u gibi, yerel seçim süreçlerinde de prog-ram›nda izi bulunmamas›na ra¤men,halkç› ve demokrat bir görüntü sahtekar-l›¤› ile DEHAP ile ittifak kurup, Kürt po-tansiyelini sand›kta kendi oyuna çevirmetakti¤i bile DEHAP’›n oylar›n› eritecekkadar geri tepmifltir. 6 Ok’lu bir paradig-ma, yan›lsama içerisinde k›r›lma yaflayandevrimci ve demokratlar›n haricinde halkiçin bir çekim merkezi olmaktan ç›km›fl-t›r. 6 Ok’lu paradigman›n etkisiyle laikliksavunusu yapmaktan öte, fleriat korkusu-na kap›larak laisizm oyunu oynayan sö-zümona demokratlar›n haricinde halk›nhiçbir kesimi için çekim merkezi olma-yan Kemalist partilere yedek üretmeksi-zin tekme vurmak öncelikle komünistle-rin, devrimcilerin ve demokratlar›n göre-vidir. CHP’nin ya da SHP’nin halkç› yada demokrat oldu¤unu söyleyerek, buKemalist güzergaha sol taban içerisindeyedek üretmeye çal›flanlar, AKP’nin va-rofllarda ve taflra kentlerinde oy potansi-yelleri yarat›rken, CHP ve SHP gibi sta-tükocu Kemalist partilerin buralarda s›-k›nt›ya düflüp, büyük kentlerde küçükburjuva üst kesimlerin ya da orta burjuvakesimlerin yo¤unluklu oldu¤u tek tüksemtlerden oy almas›n›n nedeni üzerindedüflünmesi gerekir. Hele de demogojiyesar›larak Kemalist ayd›n ukalal›¤› ile va-rofllar›n oy vermeyip de ekonomik duru-mu iyi olan semtlerden oy al›nmas›n›, va-rofl halk›n›n cehaletine yorup, ayd›n ke-simlerin kendilerini destekledi¤ini söyle-mesinin nedenlerini kesinlikle sorgula-mas› gerekmektedir. Dünden bugüne 6Ok’lu paradigman›n kerametlerini halka

11

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 10: Sınıf Teorisi - Sayı 7

sunarak, halk için çözüm olamayaca¤›n›ortaya koyarak, halk›n tepkisine nedenolanlar, popülist bir politika ile bu kesim-ler üzerinde etki icra eden AKP’yi de ca-hillerin seçti¤i bir parti fleklinde yorumla-mas›, bir zü¤ürtün ayd›nca yorumundanbaflka bir fley de¤ildir. Bu yüzden fleriatkorkusuna kap›larak, laisizm oyunlar› ile6 Ok’lu paradigmalara eklemlenenlerin,bu noktalar üzerinde durarak düflünmesive devrimci halk›n da, meftay› diriltmetörenleri yapan bu kesimlerle aralar›nda-ki çizgiyi belirginlefltirmesi flartt›r. Aksihalde, uç bir örnek olacak ama, kendisinialk›fllamad›¤› için 14-15 yafllar›ndaki birçocu¤u bile kabaday› edas›yla dövenGürbüz Çapan’›n SHP’sine -evet GürbüzÇapan’›n SHP’si, çünkü, ne SHP ve ne deSHP ile ayn› platformda yer alan orta veküçük burjuva partiler, demokratik kitleörgütlerinin tepkisine ra¤men bu durumuk›namam›fl, Gürbüz Çapan’a dair sorum-luluk duyarak özelefltiri yapmam›fllard›r-oy potansiyeli olmaktan kurtulunamaya-cakt›r. Bu yüzden kimin sol, kimin sa¤;kimin demokrat, kimin anti-demokrat ol-du¤unu iyice ayr›flt›rarak tabana do¤ruhemflehricilik ya da arkadafll›k iliflkilerinikullan›p, tavana do¤ru da Ankara eksenlisiyaset üretenlerin, hangi siyaseti ne içinüretti¤ini bilmek ve yorumlamak duru-munday›z.

Bunu yorumlad›¤›m›z orandaAKP’nin d›fl›nda, 3 Kas›m 2003 genel se-çimlerindeki oy oranlar›na k›yasla art›flgösteren MHP ve DYP gibi partileri, ter-cihler d›fl›na iterek halka ait bir tercih ya-ratabiliriz. Çünkü bu böyle olmad›¤› tak-tirde, çaresizlik ve aray›fl içerisinde olanhalk kitleleri, umut tacirli¤i ile ortaya ç›-kan “henüz denenmemifl”leri denemeflans›n› kullan›yor ve sürekli bir yan›lsa-ma içerisinde dönüyor. Çünkü halkç›l›kve demokratl›k ad›na, 6 Ok’lu paradig-malara yedeklenerek sa¤› sa¤ ile kap›flt›r-mak, halklar›n devrimci ve demokratlara

olan güvenini de zedeliyor.

ANAP ile demagojisi erken patlayanGenç Parti’nin dibe vuran kayb›na dadikkat çekerek AKP d›fl›ndaki di¤er dü-zen partilerini bu flekilde özetlemekmümkün.

Orta Ve Küçük Burjuva

Partiler Cephesinde Ortaya

Ǜkan Genel Tablo

a) SHP çat›s› alt›nda seçimlere ka-

t›lan partilerin durumu

‹flçi Partisi ile Türkiye Komünist Par-tisi’nin d›fl›nda kal›p da kendisini hisset-tirir düzeyde olan hemen hemen tüm kü-çük ve orta burjuva partiler “DemokratikGüçbirli¤i” içerisinde oluflturduklar› plat-formu, SHP’nin çat›s› alt›na tafl›yarak se-çimlere girdiler ki, AKP’ye, SHP’ye vedi¤er düzen partilerine iliflkin de¤erlen-dirmelerde, bu çat› alt›nda seçimlerde yeralan partilerin, özellikle DEHAP’›n, du-rumlar›na da temas ettik. Türk orta burju-vazisinin sa¤ kanad›n› temsil eden SaadetPartisi de en nihayetinde düzen partisi ol-du¤u için bu bafll›k alt›nda de¤erlendir-meyece¤imiz gibi, düzen partileri aras›n-da da hissedilir bir varl›k gösteremedi¤iiçin çok da de¤erlendirme konusu yap›l-mad›.

Yeniden DEHAP ve seçimlerdeki or-taklar› olan EMEP, SDP ve ÖDP’ye dö-necek olursak, flunlar› söylemek müm-kün.

‹lk olarak, demokrat olan bu partile-rin SHP gibi karfl›-devrimci bir partininçat›s› alt›nda seçimlere dahil olmas› bafll›bafl›na bir baflar›s›zl›k nedenidir. Çünküpragmatik olarak düflünülse bile, gövdesigenifl ve etkisi güçlü bir parti olan DE-HAP’›n, SHP gibi dibe vurmufl karfl›-dev-

12

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 11: Sınıf Teorisi - Sayı 7

rimci bir partinin çat›s› alt›nda seçim-lere dahil olmas› bile yurtsever Kürtkitlesi üzerinde bafll› bafl›na bir olum-suz etkidir. Bu etki görülmemifl ya dagözler halka kapat›lm›fl olmal› ki,Kongra-Gel cephesinden yap›lan de-¤erlendirmelerde baflar›s›zl›¤›n neden-leri s›ralan›rken bu ittifak›n yetersizli-¤ine vurgu yap›larak ANAP gibi parti-lerle de ittifak aranmal›yd› deniyor.

S›n›f iflbirlikçisi bu politikan›nkitleler nezdinde yaratt›¤› olumsuzpsikolojik etkiyle birlikte, lidere sa-dakatin yan›s›ra, liderin olumsuz po-litikalar›ndan kaynakl› olarak içteniçe çözülen bir kitle bütünlü¤ünü degörmek durumunday›z. SHP çat›s› al-t›nda seçimlere dahil olunmas›, Kürtilleri içerisinde, en sert flekilde Der-sim’de elefltirilirken, Dersim’deki

DEHAP’l›lar, “Bize MHP’ye oy ve-receksiniz denilse, biz, MHP’ye de oyveririz” düzeyinde ilkel bir lidere sa-dakat örne¤i sergileyerek, hileli yön-temlere de baflvurarak belediye se-çimlerini kazanma basiretini göster-mifl olsa da Dersim’e k›yasla DEHAPile iliflkilenme noktas›nda daha ileriolan Kürt illerinde belediyelerinAKP’ye kapt›r›lmas›, bu durumu, sa-dakati ve sadakatteki çözülmeyi ikiz›t yan›yla ortaya koyan bir örnektir.

Kürt kitlelerinin bütünlü¤ünü iç-

ten içe çözen bu basiretsiz politikala-r›n ne oldu¤una gelince, özet bir fle-kilde, kendi ulusuna ve kendi halk›nadayanma temelinden uzaklaflarak em-peryalist yörüngede çözüm aray›fl›demek mümkün. Ki bu çözüm aray›-fl›, Abdullah Öcalan’›n tutsakl›¤› son-ras›nda Kemalizm’i keflfetme fleklinebürünüp, mevcut siyasal iktidar›n yö-rüngesine de girince, kitle üzerindeçok daha olumsuz etkiler uyand›rabil-mektedir. Abdullah Öcalan’›n Musta-fa Kemal’den ald›¤› ilhamla uygula-d›¤› pragmatizm, tamamen flekilsizle-flince; örne¤in 1989’da Dersim veKemal Burkay üzerine yapt›¤› bir de-¤erlendirmede, 1938 Katliam›’n› kas-tederek “Bir tarihten sonra Dersim’deKemaller türemeye bafllad›, KemalBurkay da bunlardan biridir,” derken,

2004’ün baha-r›nda, 6 Ok’luparadigmaya sa-r›l›p, ‹smet ‹nö-nü’nün LozanAntlaflmas› s›ra-s›nda Kürtlerinhaklar›na teca-vüz eden konufl-mas›na Kürt veTürk kardeflli¤iatfederek ve bu

aymazl›klar içerisinde Kemal Bur-kay’›n de¤il ama Mustafa Kemal’inpartisi SHP’nin çat›s› alt›nda seçimle-re girme flekilsizli¤ine var›nca tarih-ten bu yana Mustafa Kemal’e küfre-den ve ozanlar›n 15 A¤ustos üzerineokuduklar› türkülerdeki “Kemalizminpiç dölü” dizeleri ile yekinen kitleler-de içten içe bir çözülmeye, kitlelerinbütünlü¤ünde bir da¤›lmaya nedenolmaktad›r.

Basiretsizli¤e ve tamamen flekil-sizleflen pragmatizme sessizlikte geli-

13

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Demokrat olan bu partilerin SHP gibi karfl›-devrimci birpartinin çat›s› alt›nda seçimlere dahil olmas› bafll› bafl›nabir baflar›s›zl›k nedenidir. Çünkü pragmatik olarak düflünül-se bile, gövdesi genifl ve etkisi güçlü bir parti olan DE-HAP’›n, SHP gibi dibe vurmufl karfl›-devrimci bir partinin ça-t›s› alt›nda seçimlere dahil olmas› bile yurtsever Kürt kitlesiüzerinde bafll› bafl›na bir olumsuz etkidir.

Page 12: Sınıf Teorisi - Sayı 7

flen bu tepki, bütünlük içerisinde içten içebir çözülmeye neden olunca, AB üyeli¤iya da Kürtlere ve Kürtlü¤e iliflkin taleplergibi birçok konuda düzen partileri ile ay-n› paralelde olan DEHAP oy kayb›na u¤-rarken, Kürtçe dil kurslar›na izin veren veMüslümanl›¤›n› da avantaj olarak kulla-nan AKP, dinsel olarak Sunni Müslüman,ulusal olarak da Kürt olan ve biraz da çö-zümsüz kalan savafltan dolay› ma¤durdüflen kitle üzerinde etkili olup, oy topla-yabiliyor.

Önderlikte ç›kan bu basiretsizliklergerek Kongra-Gel ve gerekse de DEHAPiçerisinde, seçim arifesinde ortaya ç›kanbaz› çalkant›lara da sebep olunca, bu çal-kant›lar da güvensizli¤i pekifltirir bir roloynam›flt›r. Çünkü siyaseti kendi ekse-ninde çeviren bir lider ve önderlik, ne ka-dar da zorlarsa zorlas›n halkla kopuflmanoktas›na düfler, halk›n uzaklaflmas›naneden olur. Evet, flekilsizli¤e varan birpragmatizmden bahsettik, ayn› noktadandevam edelim; Çalkant›lara neden olanOsman Öcalan’›n “demokratik sömürge-cilik” aç›mlamas›, dünden bugüne önder-likte hakim olan çizgiden kopuk mudurya da tutsak düfltü¤ü dönem Güney Sava-fl›’ndaki yanl›fl yönetiminden ötürü Os-man Öcalan’›n, Baflkanl›k Konseyi’nera¤men ölümünü savunan tek kifli oldu-¤unu söylemesine ra¤men, bugün, “‹flbir-likçi de olsa öldürmeyin” aç›klamas›n›yapan Abdullah Öcalan’›n, onca kiflilikçözümlemeleri yaparken kendisine dairtek bir sat›rla da olsa kiflilik çözümleme-si yapmamas› halk taraf›ndan kabul görürbir durum mudur? Siyaset ne emperyalistdevletler ekseninde, ne gerici siyasal ikti-dar çevresinde ne de kendi eksenindedöndürülemez, ilerici bir siyaset kendihalklar›n›n üzerine yükselmek ve halk›nç›karlar› ekseninde dönmek durumunda-d›r; burada bir k›r›lma oldu¤u vakit, halkile olan iliflkilerde de bir k›r›lma olur.

DEHAP ve ortakl›k zemininde hare-ket eden reformcu demokrat partiler, bunoktadan hareketle de oy kayb›na u¤ra-m›flt›r.

Ortakl›k zemininde hareket eden re-formcu demokrat partiler, bu aymazl›klar›de¤il de, devrimcilerin ve halk›n kendi ara-y›fl› do¤rultusunda oluflturdu¤u platformla-r›, “devlete hizmet eder” platformlar olarakde¤erlendirince her geçen gün kaybetmeyemahkum olmak durumundad›r.

b) ‹flçi Partisi ve TKP

Her ne kadar s›n›fsal olarak emperya-lizm karfl›s›nda ilerici bir konuma sahipbir partiyi temsil ediyor olsa da, bugünitibariyle izledi¤i politikarla devletin ye-de¤ine düflen ve dolay›s›yla halk taraf›n-dan desteklenmemesi gereken bir partifleklinde de¤erlendirdi¤imiz ‹flçi Partisi,her zamanki gibi kendi kabu¤unda kald›,d›flar› ç›kamad›.

Belediyeleri kazanma yönünde birpolitika belirlemeyen TKP ise, “Bofl ver-meyin” slogan› etraf›nda sand›kta tepkiörgütlemeye çal›flt› ama ne kadar baflar›l›oldu denilirse, bunu, genele bakarak de-¤il, TKP’nin durdu¤u noktaya bakarakde¤erlendirmek gerekir. Düne k›yasla da-ha fazla oy alm›fl ise, TKP aç›s›ndan bunubaflar› saymak mümkün ama “Bofl verme-yin” slogan› etraf›nda toplanm›fl bir oyu,ne kadar siyasal bir baflar› sayabiliriz bura-s› tart›flmal›d›r. Çünkü, ironik bir flekildesöylemek gerekirse, “Bofl vemeyin” çokda dolu bir ça¤r›fl›m yapm›yor. Ve sosyal-floven ve reformcu çizgisine ra¤men, partiad›nda komünist tan›mlamas›n› kullanma›srar›ndaki dirayet ile ba¤daflm›yor. Oypusulalar›ndaki TKP ismi, tepki örgütle-mede çekim merkezi olabiliyor ama, bu-nunla s›n›rl› kalan bir örgütlemenin olduk-ça s›¤ ve yüzeysel bir örgütlenme oldu¤u-nu da kabul etmek gerekiyor.

14

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 13: Sınıf Teorisi - Sayı 7

c) Di¤er devrimci parti ve

platformlar

Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platfor-mu ve Ezilenlerin Sosyalist Platfor-mu gibi kimi küçük burjuva devrim-ci hareketler de kendi platformlar›üzerinden seçimlere dahil oldu. Yeryer komünistlerin de destekledi¤i,yer yer komünistlerle birlikte ortakbirliktelikler içerisinde hareket edenbu platformlardan kendisini daha birhissettireni Ezilen-lerin SosyalistPlatformu oldu ki,bu platform, dahaönceki seçimlerek›yasla oy oran›n-da bir art›fl sa¤lad›-¤› gibi, seçimlerinortaya ç›kard›¤›olanaklar› demok-rasi mücadelesininaraçlar›na da çevir-meye çal›flt›. Buyönüyle ‹stanbul’da Kad›köy’deki21 Mart’a denk gelen miting haklar›-n› kullan›fllar› olumlu bir örnekti.Çünkü o dönem itibariyle, ve hala dadevam eden, gerici iktidar taraf›ndanyeni bir sald›r› dalgas› kendisini his-setiriyordu. NATO Zirvesi öncesin-de, NATO’ya karfl›-koyufllar› engel-leyebilmek için ortaya ç›kan bu yenisald›r› dalgas› Önder Babat ve ‹mamBoztafl örne¤inde kendisini gösterdi-¤i s›rada, bu alan› bir seçim mitingin-den öte, bu sald›r›lar› protesto teme-linde ilerici güçlere sunmas› demok-rasi mücadelesi aç›s›ndan sand›ktakioy oranlar›ndan çok daha önemli birnoktad›r. Hele de Newroz kutlamala-r› için at›lan ad›m›, Newroz alan›ndatoplanacak güçleri, seçim çal›flmala-

r›ndaki boy gösterisinde kullanmaküzere gazetelerden ilan vererek SHPMitingi fleklinde sunmak gibi z›tt›yanl›fllar› düflündü¤ümüzde, ESP’ninbu tutumunun demokrasi mücadelesiaç›s›ndan anlam›n› kabul etmek du-rumunday›z. E¤er ölçü seçimler veal›nan oy oranlar› de¤il de, demokra-si mücadelesi ise, nicel ço¤unluklar›nak›nt›s›na kap›lmadan, nicel gücününzay›fl›¤›na ra¤men ortaya konulan bunitel tavr›, demokrasi mücadelesine

katk› boyutuyla de¤erlendirmek du-rumunday›z.

Bu iki platformdan Ba¤›ms›zDevrimci S›n›f Platformu ise oyoranlar› bir tarafa, gösterdi¤i varl›kitibariyle bile de¤erlendirilse ciddibir varl›ktan yoksundu; ‹stanbul’daAlibeyköy’de c›l›z bir güçle ve c›l›zbir çal›flmayla s›n›rl› bir politika. ‹fltebunlar› yanyana koydu¤umuzda, buçal›flman›n, dar grupsal bir çal›flmaile s›n›rl› bir durufl oldu¤unu söyle-mek durumunday›z. Çünkü Ba¤›ms›zDevrimci S›n›f Platformu, büyük fle-hir belediyesi için bile ba¤›ms›z biraday göstermifltir ki, bu, oldukça ma-liyetli bir bütçe demektir. Oysa amaç,devrim mücadelesi için ba¤›ms›z bir

15

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu ve Ezilenlerin SosyalistPlatformu gibi kimi küçük burjuva devrimci hareketler de ken-di platformlar› üzerinden seçimlere dahil oldu. Yer yer komü-nistlerin de destekledi¤i, yer yer komünistlerle birlikte ortakbirliktelikler içerisinde hareket eden bu platformlardan kendi-sini daha bir hissettireni Ezilenlerin Sosyalist Platformu olduki, bu platform, daha önceki seçimlere k›yasla oy oran›nda birart›fl sa¤lad›¤› gibi, seçimlerin ortaya ç›kard›¤› olanaklar› de-mokrasi mücadelesinin araçlar›na da çevirmeye çal›flt›.

Page 14: Sınıf Teorisi - Sayı 7

fleyler ifade etmek ve bunu lokal çal›flma-larla s›n›rl› tutmak ise, muhtarl›k çal›fl-malar› üzerinden oluflturulan platformlarya da belediye baflkanl›¤› nezdinde di¤erdevrimci adaylar›n desteklenmesi içinoluflturulan platformlar arac›l›¤›yla yap-mak da mümkündü. Halk›n k›t kaynakla-r› ile ortaya konulan bu ekonomik politi-ka, halk ad›na hiç de isabetli olmayanlüks bir politika oldu¤u gibi, devrimcile-rin ortak platformlar› aç›s›ndan da isabet-siz bir politikad›r.

Ba¤›ms›z adaylar nezdinde ortayaç›kmay›p da, tek tek muhtar adaylar›n›nya da belediye baflkan adaylar›n›n destek-lenmesi yönünde politikalar belirleyen yada bu do¤rultuda hareket eden devrimcipartilerin, kimi lokal alanlarda devrimcive ilerici adaylardan öte, düzen partileri-ne destek sunmas› ise genel olumluklariçerisinde ortaya ç›kan olumsuzluklard›.Bu olumsuzluklar, belediyelerin ya damuhtarlar›n bütçelerinden beslenme yada “yard›m” örtüsüyle muhtar ya da bele-diye baflkan adaylar›ndan rüflvet almafleklindeki bir pragmatizme bürününceolumsuzlu¤un da ötesinde bir çirkinlikolarak ortaya ç›k›yordu. Çünkü, bu, ilgiliyönetimleri halk için kullanmaktan öte,halk›n ve devrimci platformlar›n ilgili yö-netimlerdeki kifli ve partilere kötü pazar-l›klarla sunulmas› anlam›na gelmektedir.Komünist hareketin örgütlenmesinin yo-¤un olmad›¤› bir bölgedeki sempatizanla-r›n›n da benzer bir pragmatizme kap›lm›flolmas›, bu anlam›yla, enternasyonal pro-letaryan›n duruflunu zedeleyen bir tutum-dur. Komünist güçler olarak, komünistpartisinin sempatizanlar›n›n ortaya koy-du¤u bu pragmatizm karfl›s›nda sorumlu-luk duyarak, gücünü özümüzde toplad›¤›-m›z iflçi s›n›f›na ve halklar›m›za karfl›özelefltirel bir tutum içerisinde oldu¤u-muzu belirtmek istiyoruz.

Komünistlerin Tutumu Ve

Ö¤renilmesi Gereken Dersler

Yaz›m›z›n giriflinde de ifade etti¤i-miz gibi, biz komünistler cephesinden debu seçimleri birkaç aç›dan de¤erlendir-mek önemli. Çünkü çeflitli örgütsel ye-tersizliklerin yan›s›ra, böylesi taktik birpolitikada ciddi deneyimsizlikler de söz-konusu idi. Bu dezavantajlar› hesaba kat-t›¤›m›zda önemli bir baflar› sa¤land›¤›n›söylemek mümkün. Ancak salt sonuçlar-dan ve komünistlerin etkisinin yo¤un ol-du¤u Dersim bölgesinden hareketle de-¤erlendirme yap›l›rsa bir baflar›s›zl›k ola-rak da görmek mümkün ama bu yan›lt›c›olur. Çünkü, yukar›larda da ifade etti¤i-miz gibi, dönemin valisi Kenan Gü-ven’de somutlanan bir devlet politikas›nakarfl› hakl› bir tepkiyle camileri bile ah›rolarak kullanan bir bölgede yobaz birSunni kimlikle ortaya ç›kan AKP’nin be-lediye baflkanl›¤›n› almas› ciddi bir olum-suzluk ama bu olumsuzlu¤u seçim süreci-ne indirgemek de en az bu olumsuzlukkadar büyük bir aymazl›kt›r. Bunlar gün-le s›n›rl› sorunlar de¤il, süreçlerin ve sü-reçlerde yarat›lan tahribatlar›n ortaya ç›-kard›¤› sonuçlard›r.

Bu yüzden AKP’ye ya da bir baflkagerici partiye tafleronluk edenlere öfke-lenmekle beraber, bu tafleronlara alet olanhalka sitem etmek anlams›zd›r. Dolay›-s›yla seçim çal›flmalar›n› ve sonuçlar›n›,çal›flmalar›n uyguland›¤› alanlar›n özel-likleri ile beraber de¤erlendirebilmeliyizki, kal›c› sonuçlar üretebilelim. O haldebafla dönerek yürüyelim.

Dünden bugüne tek düze bir flekildeuygulanan boykotçu politikalara karfl› si-temlerin ve bu politikadaki tutucu duruflla-r›n aras›nda, dönemi ve süreci de¤erlendi-rerek yerel seçimlere kat›l›m yönünde,2003 Temmuz’unda bir politika belirleye-rek kamuoyuna duyuru yap›ld›. Ve duyu-

16

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 15: Sınıf Teorisi - Sayı 7

rusu yap›lan bu politika do¤rultusunda çe-flitli pratik ad›mlar at›ld›. Bu pratik ad›m-lar ortak hareket edebilecek ilerici güçlerile görüflmeler, ba¤›ms›z aday gösterilecekya da ba¤›ms›z adaylar›n desteklenece¤ialanlarda ba¤›ms›z adaylarla temas fleklin-deki ad›mlard›.

Partiler nezdinde yap›lan tart›flmalar-da belli bir mesafe katedildiyse de vehatta bu noktada SHP’nin “DemokratikGüçbirli¤i”ne dahil edilmesine ra¤men,birli¤i bozmama noktas›nda adaylar›nhangi partiye ait oldu¤una bakarak lokaluygulamar yap›labilece¤i noktas›nda biresneklik gösterilmesi fleklindeki bir tu-tumla ilerlenmesine ra¤men DEHAP,EMEP, ÖDP ve SDP gibi partilerin SHPile ittifak›, SHP çat›s› alt›nda birleflmegibi “teknik” bir boyuta vard›rm›fl olma-s› bir yol ayr›m›na neden oldu.

Bu geliflim içerisinde reformcu parti-lerin e¤ilimlerini görmek kadar, komü-nistlerin ilkeler etraf›nda siyasete iliflkinesnek yaklafl›m› da gösterilmifl oldu.

‹lkeler etraf›nda siyasete iliflkin es-neklik Dersim’deki Demokratik HalkHareketi prati¤inde oldu¤u gibi, Der-sim’in kimi ilçelerinde kimi ba¤›ms›zadaylar›n desteklenmesi prati¤inde degösterildi. Komünist partisinden öte, hal-k› iktidara tafl›may› hedeflemifl ve budo¤rultuda programlar›na kay›tlar düfl-müfl komünistler olarak, komünistlerina¤›rl›¤›na ra¤men, komünist partisindenöte, halk ve halk›n oluflturdu¤u ilerici du-rufl öne ç›kar›lm›flt›r. Elbette ki komünist-ler halk›n ilerici duruflundan hareketle es-neklikler göstererek bir arada oldu¤uiçin, bu ilerici durufla paralel beklentileriçerisinde de olacakt›r. Bu, bir birli¤indo¤al dengesidir.

Ayn› tutum de¤iflik kentlerde kimimuhtar adaylar› etraf›nda oluflturulanplatformlarda da kendisini gösterdi. Ve

tüm bu pratikler içerisinde, ülke genelin-de olmasa bile, politikan›n prati¤e dökül-dü¤ü tek tek alanlarda halka da, devrim-cilere de, komünistlere de kazand›rm›flt›r.Ve bu, aslolan seçimleri de¤il, devrimikazanmak diyen bir politika aç›s›ndan ol-dukça önemli bir kazan›md›r.

Bu durufl sadece propaganda düzeyin-de de¤il, pratik olarak da gösterilmifl ol-du. Örne¤in “hiçbir partinin borusu ötme-yecek” diyen Dersim Demokratik HalkHareketi’nin bu tutumu karfl›s›nda geri-lim sergilemeyen bir parti olarak, YeniDemokratik ‹ktidar’›n ya da bu iktidar›norganlar› olan Halk Meclisleri’nin nas›lbir iktidar ve nas›l bir demokrasi kavray›-fl›na sahip oldu¤u pratik olarak gösteril-mifl oldu. Ki bu, seçim arifesi günlerdeyarat›lan “ba¤›ms›z aday çekildi” fleklin-deki spekülatif bombard›man içerisindehalklar›n yar›n›na dair çok daha önemlibir kazan›m oldu. Çünkü halk bugündenyar›na orta burjuvazi ile proletaryan›n ik-tidara yaklafl›m›na dair pratik bir dene-yim kazanm›fl oldu. Keza “Muhtarl›¤›al›rsam, bütçeden derneklere destek su-nar›m...” projesi ile destek talebinde bu-lunan muhtar adaylar›na, “Hay›r, her han-gi bir kurum için maddi destek beklemi-yoruz, bütçenizle birlikte halka hizmetbekliyoruz ve bu hizmet içerisinde de-mokratik kitle örgütlerinin görüfllerine il-gi göstermenizi, halk›n temsilcilikleriolan bu kurumlar› da dikkate alman›z›bekliyoruz,” diyerek, hem muhtar aday-lar›n›n duruflu daha sa¤lam zeminlere çe-kilmeye çal›fl›lm›fl ve hemde proletarya-n›n halka hizmetten ne anlat›ld›¤› pratiküzerinden anlat›lm›fl oldu. Mutabakatavar›lan platformlarda kimi dar grupsalnedenler etraf›nda muhtar adaylar› üze-rinden kas›lmalar yarat›ld›ysa da örgüttürya da örgütlü güçtür denilerek politik ya-p›dan yana tav›r al›nmay›p, oluflturulan

17

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 16: Sınıf Teorisi - Sayı 7

platformun hukuku veri al›narak çeflitliçeliflmelere ra¤men muhtar adaylar›ndanve di¤er platform bileflenlerinden yanatav›r al›nm›flt›r. Bizce, bunlar oy say›la-r›ndan daha önemli kazan›mlard›r, çünkü,devrimci de¤erlerin ve ölçülerin, devrim-ciler ile halk aras›ndaki iliflkilerin ciddidüzeylerde tahribata u¤rad›¤› derin tasfi-yeci bir süreç yaflan›yor.

Bu kazan›mlar kurumsal bir güce dö-nüfltürüldü¤ünde ise, demokrasi mücade-lesi aç›s›ndan çok daha önemli bir kazan›-ma dönüflecektir ki, bu, seçimlerin sonuç-lanmas›yla ifllerin bitti¤i de¤il, seçimlerinortaya ç›kard›¤› sonuçlar ve gerçekler üze-rinden yeni yeni görevlerin ortaya ç›kt›¤›-

n› gösterir. O halde, devrimi kazanmaküzere yola devam diyerek bu süreçte belir-gin bir flekilde öne ç›kan bir iki olumsuzlu-¤a ve zaafiyete de dikkat çekmek istedik.

‹lki, Marksist-Leninist-Maoist hare-ketin etkiledi¤i kitle üzerinde de Kema-list ideolojinin ve gerici Kemalist partile-rin güçlü bir siyasi etkisinin oldu¤udur.Daha önce boykotçu politikalar› tenkitederek mesafeli davranan bu potansiyeliçerisinde, çevrelerinde öne ç›km›fl kimiisimler, komünistlerin tutumuna geldi-¤inde bask›lanma kabul etmeyen sözümona demokratik yaklafl›mlar›n› SHP veCHP gibi partiler içerisindeki arkadaflla-r›na ya da akrabalar›na karfl› göstereme-yerek, bu partilerin çat›s› alt›nda örgütle-nebilmifltir. Elbette bu saflardaki tasfiye-

ci tutumlar›n ya da proletaryay› burjuva-ziye yedeklemeye çal›flan orta s›n›f ref-lekslerinin a盤a ç›kmas› demektir. An-cak bunu a盤a ç›kartmak yetmemekte-dir, çünkü, a盤a ç›kan bu durufllar bellizaafiyetler üzerine oynayabilmektedir.Çok basit, örne¤in CHP kazanmad›¤› tak-tirde bir alandaki ifl tezgahlar›n›n kapana-ca¤› endiflesiyle oyunu CHP’den yanakullanmak isteyen ve bu durufluyla far-k›nda olmaks›z›n kirli bir rekabete tutu-flan emekçinin zaafiyetleri üzerine oyna-yarak, devrimci halka ait bir gücü, Kema-list partilere yedeklemek üzere kullanabi-liyor. Ya da halka ait kurumlar olan de-mokratik kitle örgütlerinin finansal s›k›n-t›lar› kullan›larak, bu partiler içerisinden

dernek bütçesine destek sunan kimi isim-lerden hareketle dernek üyeleri bu parti-lere yedeklenmek istenebiliyor. ‹flte buyüzden MGK iktidar›n›n yaratt›¤› fleriatkorkusuna kap›l›p da laisizm ya da Alevi-cilik oyunlar›na meylederek, laik ve de-mokrat olan potansiyelleri SHP ve CHPgibi partilere yedeklemek aymazl›k oldu-¤u kadar, sa¤lam durufllarla bu aymazl›k-lar› yaln›zlaflt›rmamak da safl›k olur. Buyüzden hükümette yer alan AKP’ye karfl›mücadele ederken, MGK iktidar›n›n ye-de¤i durumunda olan di¤er partilere karfl›mücadeleyi de ihmal etmemek gerekiyor.

‹kincisi ise, ortaya konulan politika-lar› öznelci yorumlar ile e¤ip bükmeyanl›fll›¤›d›r. Bunlardan ilkine, örgütselmekanizmay› kavray›fls›zl›ktan ve bu

18

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Daha önce boykotçu politikalar› tenkit ederek mesafeli davra-nan bu potansiyel içerisinde, çevrelerinde öne ç›km›fl kimi isimler,komünistlerin tutumuna geldi¤inde bask›lanma kabul etmeyen sö-züm ona demokratik yaklafl›mlar›n› SHP ve CHP gibi partiler içeri-sindeki arkadafllar›na ya da akrabalar›na karfl› gösteremeyerek, bupartilerin çat›s› alt›nda örgütlenebilmifltir.

Page 17: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kavray›fls›zl›kla birleflen bir pragmatizmile ortaya ç›kan yanl›fll›kt›r ki, buna dairözelefltirel tutum içerisinde oldu¤umuzubelirtmifltik. Ancak burada vurgulamakgerekir ki, örgütsel mekanizmay› kavra-y›fl, kurumsal bir hukuk içerisinde ol-mak durumundad›r. Bunun d›fl›nda ken-dimizce yorumlarla konuya iliflkin otori-te sayd›¤›m›z ya da belli nedenlerle gü-vendi¤imiz insanlardan hareketle ku-rumsal hukuku gözard› eden ve bu do¤-rultuda prati¤e giriflen yaklafl›mlar ciddiolumsuzluklara neden olur ki, hiçbir bi-rey ve hiçbir aktivist, yumuflat›c› neden-ler ileri sürerek bunun sorumlulu¤undankaçamaz. ‹kincisi ise benzer bir kavra-y›fls›zl›ktan kaynakl› ortaya ç›kan vegeçmifl “sol” reflekslerle birleflerek tav-ra dönüflen bir yanl›flt›r. Bu yanl›fl her nekadar müdahalelerle düzeltilmifl ve bir-likte oldu¤umuz güçlerle iliflkilerimizinzedelenmesinin önüne geçilmifl olsa da,örgütsel mekanizmay› kavray›fl nokta-s›nda es geçemeyece¤imiz bir durum-dur. Örgütsel olarak her hangi bir politikyap› ile belli bir hukuk tesis edilmifl ise,o kurumun kadrolar›n›n kiflisel zaafiyet-leri her ne olursa olsun, bu kiflisel zaafi-yetlerden hareketle belirlenen hukukund›fl›na ç›k›lamaz. E¤er ciddi düzeyde birolumsuzluk ise, belirlenen hukuk içeri-sinde kurumlar aras›ndaki iliflki ile çö-zümlenmeye çal›fl›l›r. Bu mekanizmakavranmad›¤› taktirde devrimciler ara-s›ndaki birliktelikleri de zedeleyen anar-flizan bir ortam yarat›lm›fl olur ki, bu or-tam›n yarataca¤› sonuç lokal biçimlenifl-ler etraf›nda ortaya ç›kan muhtariyetlerya da otonom örgütlülükler olur.

Olumlu ve olumsuzluklar› ile ortayakoymaya çal›flt›¤›m›z bu de¤erlendirme-lerin ileriye dönük pratiklerde komünist-

lerin ve halk›n bütünlü¤ünü kuvvetlen-diren ve komünistler ile halk›n birli¤inigüçlendiren bir deneyim olaca¤› düflün-cesiyle yerel seçimlere iliflkin de¤erlen-dirmelerimizi noktal›yoruz.

19

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 18: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Büyük Proleter KültürDevrim’nin (BPKD)üzerinden 39 y›l geçti.1966 y›l›n›n Ma-y›s’›nda Baflkan Mao

önderli¤inde “16 May›s genelgesiyle”bafllat›lan ve dünya devrim tarihine; de-mokratik-sosyalist devrimler ve top-lumlar tarihine ve MLM literatüre “ÇinBüyük Proleter Kültür Devrimi” diyegeçen bu siyasi devrimin ideolojik-si-

yasi etkileri ve tart›flmalar› dün oldu-

¤u gibi bugün de devam ediyor.

1966’n›n demokratik-sosyalist

Çin’inde üst yap›da gerçekleflen bu

siyasi devrim üzerine her s›n›f veak›m kendi penceresinden yaklaflt›.

Evet bugün sözkonusu devrime ilifl-kin yap›lan polemiklerin boyutu vecanl›l›¤› Kültür devrimi sürecindeki gi-bi olmasa da, ancak tart›flmalar›n de-vam etti¤i de bir gerçekliktir. ‹sterdik ki

bu tart›flmalar devrim günlerindeki gibiolsun. Çünkü Kültür Dverimi ve sonuç-lar›n› olumlu veya olumsuz sonuçlar›y-la tart›flmak demek sosyalizm sorunla-r›n› canl› bir flekilde tart›flmak demekti.Sosyalizm sorunlar›na iliflkin bu canl›tart›flmalar esasta devrime ve MLM te-oriye hizmet etmifl olacakt›. ‹deolojikak›mlar aras›nda teorik mücadele nere-deyse durmufl durumdad›r. Adeta ölütopra¤› hüküm sürmektedir. Bunu ülke-miz komünist ve devrimci hareketininiçinde bulundu¤u duruma bakarak datespit edebiliriz.

Bilinir ki s›n›f mücadalesinin üçaya¤›ndan birisi de teorik mücadeledir.Bu yürütülmedi¤i zaman siyasi ve eko-nomik mücadele zay›f ve yetersiz kal›r.Dahas› Marksizm’e yabanc› oportünistdüflünce ak›mlar›yla teorik mücadele-nin verilmedi¤i veya yetersiz verildi¤iyerde bu oportünist ak›mlar›n kitleler

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

20

39. Y›ldönümündeBüyük Proleter Kültür

Devrimi’ni Selaml›yoruz!Kültür Devrimi s›radan taktik bir sorun de¤il. Bafll› bafl›na Marksist

devrim teorisinin sosyalizm sorunlar› alan›ndaki temel sorunlar›ndan bi-risini oluflturur. Bafll› bafl›na bir devrim modelidir. Hem de demokratik-sosyalist ülkeler için. Bu devrimle ortaya ç›kan devrim teorisi sosyalizmsorunlar›n›n çözümünde anahtar rol oynamaktad›r.

Page 19: Sınıf Teorisi - Sayı 7

üzerindeki ideolojik-siyasi etkisini yete-rince k›ramay›z. S›n›f düflmanlar›m›za kar-fl› siyasi mücadele esas ama bu ideolojikmücadeleyi küçümseyelim veya görmez-likten gelelim anlam›na gelmemelidir.

Kültür Devrimi s›radan taktik bir sorunde¤il. Bafll› bafl›na Marksist devrim teori-sinin sosyalizm sorunlar› alan›ndaki temel

sorunlar›ndan birisini oluflturur. Bafll› bafl›-na bir devrim modelidir. Hem de demokra-tik-sosyalist ülkeler için. Bu devrimle orta-ya ç›kan devrim teorisi sosyalizm sorun-lar›n›n çözümünde anahtar rol oynamak-tad›r. Bundand›r ki Kültür Devrimi üzerineçok canl› tart›flmalar›n yap›lmas›n› istiyo-ruz. Bunu tart›flmayan ve ondan do¤ru te-orik sonuçlar ç›kartmayan bir ak›m sosya-lizm sorunlar›nda do¤ru bir bak›fl aç›s›nasahip olamaz. Ki bugüne kadar Çin BüyükProleter Kültür Devrimi’nden do¤ru so-nuçlar ç›kartmayan bütün ak›mlar oportü-nistlikten kurtulamad›¤› gibi bu batakl›¤adaha fazla saplanm›fllard›r.

fiüphesiz ki bu büyük devrimden do¤-ru ve bilimsel teorik sonuçlar› ç›kartanla-r›n bafl›n› günümüzün Maoist ak›mlar›çekmektedir. Fakat bu ak›mlar da ileridede¤inece¤imiz gibi henüz yeterli bir ide-olojik-siyasi birlikteli¤i (Bunu, Enternas-yonal merkez örgüt anlam›nda söylüyoruz)yakalam›fl de¤iller.

1966-69 y›llar› aras›nda demokratiksosyalist Çin’in üst yap›s›nda gerçekleflti-rilen bu siyasi devrim o tarihsel kesittetüm dünyay›, özellikle de gençli¤i hem si-yasi hem de ideolojik olarak etkisi alt›naald›. Söz konusu devrim demokratik vesosyalist nitelikli bir ülkede ilk kez gerçek-lefliyordu. Hem de dönemin Sovyetler Bir-li¤i’nin karfl›-devrim cephesine iltihak etti-¤i bir süreçte gerçeklefliyordu. Bu devrimayn› zamanda Sovyetler Birli¤i’nin emper-yalizme iltihak etti¤ini de dünyaya duyur-man›n dönüm noktas› oldu.

Kuflkusuz ki dünyay› sarsan bu siyasidevrim kas›rgas›n›n öne ç›kartt›¤› en be-

lirgin ve tayin edici ö¤e ise Mao’nunMarksizm-Leninizm’e her üç alanda (eko-nomi-politik, felsefe ve sosyalizm sorunla-r›) yapt›¤› nitel katk›lar›n“izm”(Maoizm)olarak dünyaya duyurulmas›n›n da doruknoktas› olmas›d›r. Bir baflka ifadeyle, bu

devrim ayn› zamanda Maoist tezlerin

uluslararas› düzlemde duyulmas›n›n si-

yasi dönüm noktas› oldu. Yaz›m›z›n ko-nusu Maoizm olmad›¤› için bu konu üze-rinde daha fazla detaylara girmeyece¤iz.Fakat bilinmelidir ki kültür devriminiMLM’in devrim-devlet ve parti teorisi ha-zinesine yazd›ran anahtar güç Mao’nungörüfllerinden baflka bir fley de¤ildir. Hem

de Sosyalizm Sorunlar› konusunda o gü-ne kadar tart›flmas› bile yap›lmam›fl bir üstyap› devrimi gerçeklefliyor. Kimin önderli-¤inde? Mao’nun ideolojik-siyasi tezleri›fl›¤›nda. Dolay›s›yla bu devrimi sosya-

lizm sorunlar›ndan ayr› düflünmek ne

denli anti-MLM bir görüfl aç›s› ise, Kül-

21

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Kuflkusuz ki dünyaya sar-san bu siyasi devrim kas›rga-s›n›n öne ç›kartt›¤› en belir-gin ve tayin edici ö¤e iseMao’nun Marksizm-Leni-nizm’e her üç alanda (eko-nomi-politik, felsefe ve sos-yalizm sorunlar›) yapt›¤› ni-tel katk›lar›n“izm”(Maoizm)olarak dünyaya duyurulmas›-n›n da doruk noktas› ol-mas›d›r. Bir baflka ifadeyle,bu devrim ayn› zamandaMaoist tezlerin uluslararas›düzlemde duyulmas›n›n siya-si dönüm noktas› oldu.

Page 20: Sınıf Teorisi - Sayı 7

tür devrimine damgas›n› vuran esas yö-

nün üst yap›da bir siyasi devrim oldu¤u

gerçekli¤ini reddetmek de anti-MLM

bir görüfl aç›s›d›r.

Hat›rlatmak gerekir ki, bu yaz›m›zdasosyalizm sorunlar› üzerinde çok kapsaml›durmayaca¤›z. Genel hatlar›yla irdeleme-ye çal›flaca¤›z. Çünkü sosyalizm sorunlar›çok boyutlu ve kapsaml› ideolojik, siyasive ekonomik sorunlar› içerir. Dolay›s›ylabunun oldukça kapsaml› bir flekilde teoriktart›flmas›n› yapmak flartt›r. Bugüne kadarçeflitli boyutlarda yap›ld›. Bu tar›tflmalar1957 yl›nda Mao önderli¤inde Uluslarars›Komünist Hareket içerisinde bafllat›ld›.1966’da bafllayan Kültür devrimiyle doru-¤a ulaflt›. Ancak flunu da belirtmeliyiz ki,Mao önderli¤indeki bu ideolojik saflaflma-lar uluslararas› düzlemde henüz güçlü birKomünist Enternasyonal örgütlemeyi ya-ratamad›. Güçlü olmaktan kast›m›z fludur:Bütün dünya komünistlerinin, daha do¤ru-su bütün ülkelerdeki komünist parti ve ör-gütlerin henüz bir Enternasyonal örgütlen-me içerisinde toparlanamamas›d›r. Yoksabu örgütlülük çekirdek düzeyde mevcuttur.Fakat yeterli de¤il. Demek ki burada he-nüz ciddi teorik(ideolojik) sorunlar mev-cuttur. Öyle ki, siyasal çizgi ba¤lam›ndaesasta ayn› hatta olan partiler dahi tek birörgüt çat›s› alt›nda örgütlenmeyi henüz ba-flaramam›flt›r. Bunun baflar›lmas› için illede bir ülkede devrimin gerçekleflmesinibeklemek olmaz. Tabii ki bu etkileyiciolur. Ve hatta bazen belirleyici bile olabilir.Örne¤in Karl Kautsky’nin bafl›n› çekti¤i2.Enternasyonal revizyonizmine karfl› 3.Enternasyonal’in örgütlenmesi ancakEkim devrimi sonras› baflar›lm›flt›r. Demekistedi¤imiz o ki, Maoist ak›mlar aras›ndakelimenin gerçek anlam›nda bir merkeziörgütlenmenin yarat›lmas› için her hangibir ülkede devrimin gerçekleflmesini bek-lemek do¤ru olmaz. Bu örgütlenmenin ge-nel hatt›n› oluflturan program ve teori mev-

cuttur. Yap›lmas› gereken bu program etra-f›nda bütün Maoist parti ve örgütlerin bir-leflmesi olmal›d›r. Yoksa taktik görüfl ayr›-l›klar›n›n ilkesel görüfl ayr›l›klar› olarakkavrand›¤› yerde elbette ki kelimenin ger-çek anlam›nda MLM bir hatta yürünemez.Sözgelimi, ülkemizdeki Maoist parti ve ör-gütlerin, Hindistan’daki parti ve örgütlerinbirbirinden ayr› kalmas› bunu çok somutbir flekilde ortaya koymaktad›r. Ayn› flekil-de, Devrimci Enternasyonalist Hareket’ingenel siyasi çizgisine esasta yak›n olan Fi-lipinler Komünist Partisi (FKP), HindistanKomünist Partisi (Marksist-Leninist) HalkSavafl› (HKP (ML)) Halk Savafl› ve Türki-ye Komünist Partisi (TKP/ML) gibi örgüt-lerin bu çekirdek enternasyonal örgüttenuzak durufl sergilemektedirler.

K›sacas›, bu parçal› durumlar dahi En-ternasyonal örgütlenmenin zay›fl›¤›n› gös-termektedir. Kuflkusuz ki bu örgütleri ilke-li ideolojik mücadele yürüterek DEH çat›-s› alt›nda toplamaya çal›flmal›y›z. Bu ay-r›ks›-parçal› olumsuz durum elbetteki tektek ülke devrimlerinin mücadelesine yan-s›maktad›r.

Belirtmeliyiz ki, sosyalizm sorunlar›konusunda, daha çok da onunla do¤ruorant›l› olan Kültür Devrimi’nin ortaya ç›-kartt›¤› teorik sorunlar› do¤ru alg›lay›p yo-rumlamayanlar gerçek Maoist olamaz. Ya-ni kültür devrimi demekle kültür devrimiolmaz. Bu devrim neden-niçin yap›ld›,devrimin amac› neydi? Sosyalizmde budevrimlere ihtiyaç var m›d›r?

Bu, vb soru ve sorunlar noktas›nda te-orik (ideolojik) netlik olmad› m› devrimyapm›fls›n neye yarar ki? Üç gün sonra yi-ne geriye dönüfller olur. O nedenle KültürDevrimi’ni her boyutuyla ö¤renmeli ve te-orik netli¤imizi sa¤lamal›y›z. Ki KültürDevrimi noktas›ndaki teorik ayd›nlanma-m›z sadece devrim sonras› sosyalizm so-runlar› için geçerli de¤il. Günümüzdeki s›-

22

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 21: Sınıf Teorisi - Sayı 7

n›f mücadelesi; parti içi ve halk içindekiçeliflkilerin çözüm mücadelesi için de ge-çerlidir. Bilinir ki saflar›m›zda bileBPKD’nin ne olup olmad›¤› yeterince bi-linmeden “kültür devrimi” vb sloganlarat›lmaktayd›. 94 ayr›l›¤› bunun çok yak›nve somut örne¤ini oluflturmaktad›r. fiab-loncu ve do¤matik bir flekilde ele al›narak“burjuva karargahlar› bombalans›n” diyesloganlar at›ld›. Parti içerisindeki çeliflkilerbir ÇKP ve Çin’in 1966 y›l›ndaki durumugibi ele al›nmaya çal›fl›ld›. Dolay›s›yla ay-r›l›k ilan edildi. Veya ayr›l›klar körüklendi.Tüm bu, vb konulara yaz›m›z›n ak›fl› içeri-sinde de¤inece¤iz. Zaten bu yaz›y› buamaçla, yani teorik netlik ve bilinç zengin-li¤imizi daha bir üst seviyeye ç›kartmakiçin kaleme ald›k. Buradan hareketle deöncelikli olarak BPKD’nin tarihçesi, ne-denleri ve amaçlar›n› iç içe ele alarak irde-leyece¤iz.

A-Tarihçesi, NedenleriVe Amaçlar›

Önce flu noktan›n alt›n› çizmek istiyo-ruz: “Büyük Proleter Kültür Devrimi” hare-ketinin ilk ad› bafllang›ç itibar›yla “kültürdevrimi” olarak geçmektedir. Bafllang›ç ta-rihi de 16 Nisan 1966’d›r. Resmi düzeydeilk kez Çin Ulusal Halk Kongresi taraf›ndan16 Nisan günü bafllat›l›r. Bu devrim “Bü-yük Proleter Kültür Devrimi” ad›n› ise ayn›y›l›n A¤ustos’unda alm›flt›r. Çin kaynakla-r›ndan hareket edilirse “kültür devrimi”ninbafllang›ç tarihi 1964 y›l›na kadar gitmekte-dir. Mao taraf›ndan “16 May›s genelge-si”nin yay›mlanmas› ise bu devrimin herbak›mdan, özellikle de siyasi devrimin bafl-lat›ld›¤›n›n tarihi olarak geçer. Dolay›s›ylabiz “16 May›s genelgesi” sonras› geliflmele-ri aktarmadan önce k›saca da olsa May›söncesi süreci notlar fleklinde aktaral›m.

16 May s 1966 ncesi

K lt r Devrimi

Mao, 1964 y›l›n›n Aral›k-Ocak aras›yap›lan “Siyasi Büro, Merkez Komitesi veGeniflletilmifl çal›flma konferans›nda” dö-nemin Pekin Belediyesi Parti Komitesi veLiu fiao-çi revizyonistine karfl› savafl› flusözlerle bafllatm›flt›: “Parti merkezinde re-vizyonizm boy gösterirse ne yapacaks›n›z?Böyle bir olas›l›k vard›r ve çok ciddi birtehlikedir.” (Sabah Tufan›. Cilt-2, Sf; 399)

Yine ayn› kaynak, ayn› tarihlerdeSBKP revizyonizmine karfl› savafl aç›ld›¤›-n› da not düflmektedir. Bildi¤imiz gibiSBKP ile ÇKP aras›ndaki polemiklerin enkeskinleflti¤i ve doruk noktas›na ç›kt›¤›dönem 1963-64 y›llar›d›r. Tarihe “Pekin-Moskova Çat›flmas›” diye geçen çat›flma-n›n ideolojik mücadeledeki doruk noktas›“63 polemikleri”nde ifadesini bulmaktad›r.Mao, Liu revizyonizmini Kruflçev revizyo-nizmden hiçbir flekilde ve hiçbir zaman ay-r› ele almad›. 1958 y›l›nda yap›lan ÇKP 8.Kongresinde Liu fiao-çi’nin “tarihi yaratans›n›f mücadelesi de¤il, üretici güçler”dir,tezinin esin kayna¤› Kruflçev’in “üreticigüçler” konusundaki revizyonist tezidir.Dolay›s›yla Kültür devrimi süreci boyuncaLiu revizyonizmine karfl› yürütülen ide-olojik ve politik mücadele ayn› zamandaSBKP revizyonizmini de hedefliyordu.Hat›rlanaca¤› gibi Kültür Devrimi ve son-ras› y›llarda ÇKP ile SBKP aras›ndaki si-yasi iliflkiler tümden koptu. ‹liflkiler kop-makla s›n›rl› kalmad›. ÇKP ve Mao, SCCBiçin art›k sosyalist bir ülke olmad›¤›n›, da-has› sosyal emperyalist bir devlet olarakABD ile birlikte “dünya halklar›n›n bafldüflman› oldu¤u”nu ilan etti. K›sacas›, Liuve bafl›n› çekti¤i kanat Sovyet modern re-vizyonizminin ÇKP içerisindeki sadeceideolojik de¤il, ayn› zamanda siyasi ajan-lar›yd›. Liu fiao-çi Çin’in Kruflçevi idi.Bundand›r ki Liu revizyonistinin ÇKP ve

23

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 22: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Çin yönetiminden alafla¤› edilmesi ayn›zamanda Rus sosyal emperyalizmi veonun s›ras›yla bafl›n› çeken Kruflçev-Brej-nev revizyonizmine vurulmufl siyasi birdarbedir. Yine bilinmelidir ki, “modern re-vizyonizmin” mucitleri olan bu iki karfl›-devrimci unsur ve Rus sosyal emperyaliz-minin gerçek yüzü esas olarak Kültürdevrimiyle birlikte deflifre edildi.

Her Maoist, Büyük Proleter Kültür

Devrimi’nin özü ve en belirgin temel de-

¤erinin modern revizyonizme karfl› mü-

cadele oldu¤unu bilir.

Bu odakl› siyasi bir devrim ve gelifl-meler pek tabii ki di¤er ülkelerin komünistpartilerini de etkiledi. Hem de çok belirginve tayin edici bir flekilde etkiledi: Bir çokkomünist partisi Kruflçev modern revizyo-nizmi ve SBKP’nin etkisinden kurtulupMao ve ÇKP çizgisinde saf tutarken, birçok parti içerisinde ise yeni saflaflmalar ol-du. Ve ayr›ca yeni komünist partileri inflaedildi. Hiç kuflkusuz ki bu devrimin somutsiyasi sonuçlar›ndan birisi de, partimizindo¤ufludur. BPKD’nin bu, vb ideolojik-si-yasi sonuçlar›na iliflkin ileride daha fazladetaylara girece¤iz. Dolay›s›yla kald›¤›-m›z yerden tekrar BPKD’nin ‘66 öncesi ta-rihsel geliflimini aktarmaya devam edelim.

‘63’te bafllayan ÇKP-SBKP polemik-leri ikinci y›l›n› doldurdu¤unda her iki ül-ke aras›ndaki çeliflkiler daha bir keskinle-flip kopufl noktas›na evrilmiflti. 14 Haziran1965 y›l›nda Mao, “Kruflçev revizyoniz-

mine karfl› sonuna kadar mücadele ede-

lim,” ça¤r›s› yap›yordu. Kruflçev SBKP’siVietnam sorununda ABD’ye karfl› teslimi-yetçi bir politikaya yatarak devrimi arka-dan hançerlemek istiyordu. Bu geliflmeyeiliflkin ÇKP’nin 11 Kas›m 1965 y›l›nda ya-y›mlad›¤› “SBKP’nin Yeni Liderlerinin‹kiyüzlülü¤ü" bafll›kl› yaz›da flunlar›n alt›çiziliyordu: “Kremlin liderlerinin EylemBirli¤i ad›na Vietnam sorununda ABD ile

iflbirli¤i yapt›¤› belirtiliyor; dünyan›n ‘bü-yük bir bölünme, yayg›n bir baflkald›r› veyeniden örgütlenme’ sürecine girdi¤i,Çin’in bu sürece uygun haz›rl›klar yapaca¤›vurgulan›yordu. ‘Mao zedung yoldafl s›ks›k...revizyonistler Çin’in liderli¤ini de elegeçirirse... bütün ülkelerin Marksist-Leni-nistleri bu yönetime karfl› mücadele etmeli-dir derdi.” (Sabah Tufan›. 2.Cilt. Sf;400)

Devam edelim:

“1 Ekim 1965’de yay›mlanan Yeni Bir

Dünya Kurarken Proleter Dünya Görü-

flünü Kullanmak bafll›kl› yaz›da(...), ‘dörteskiye’karfl› mücadele bafllat›ld›: eski fikir,bilgi, al›flkanl›k ve davran›fllar. Bir y›l son-ra bafllayacak olan büyük gençlik eylemle-rinde, ‘Dört eskiyi y›kal›m’ slogan› bay-raklaflacakt›. ‘Bugün en büyük sorun flu-dur... eski fikirler karfl›m›za al›flt›¤›m›z bi-çimleriyle ç›km›yor, güçlerini yaymak vekendilerini korumak için sosyalist sözcük-ler ve fikirler arkas›na gizlenerek boy gös-teriyorlar.’ ”(age, Sf, 401)

Sabah Tufan›’n›n yazar› Han Suy›nKültür devriminin “ilk mermisinin 1965Kas›m’›nda patlad›¤›” söylüyor. Mermisipatlad› derken bununla kurflun s›kma kas-tedilmiyor. Burada revizyonist bürokratkapitalist Pekin belediye yönetimini he-defleyen yaz›lar›n fianghay’da ç›kan WenHui Pao gazetesinde yay›mlanmas›ndansözedilmektedir. Bu yaz›n›n Mao taraf›n-dan takma adla yaz›ld›¤› belirtiliyor. Sözkonusu yaz› “20 gün sonra(30 Kas›m’da)Halk›n Günlü¤ü’nde (Pekin 9) ç›kt›. Maodaha sonra (1966 Ekim), ‘Wu Han’›n elefl-tirisi neden Pekin’de de¤il de fianghay’dayay›mland›? Çünkü Pekin’de bu ifle kimsecesaret edemezdi’ diyecekti.” (age. Sf,403)

Görüldü¤ü gibi Mao kültür devrimi-nin ilk mermisini t›pk› 1949 öncesi dev-rim döneminde oldu¤u gibi yine fiang-hay’da atm›flt›.

24

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 23: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Mao, Liu fiao-çi’nin reviz-yonist grubunu bölmek, zay›flat-mak ve kazan›labilecek iyi ni-yetli unsurlar› kazanmak içinkültür devriminin bafl›na PekinBelediye Baflkan› Peng Çen’iatam›flt›r. Konuyu Han Suy›nflöyle aktar›p yorumlamaktad›r:

“Mao, Pekin Belediye bafl-kan› Peng Çen’in Befller Gru-bu’nun bafl›na geçerek KültürDevrimi’ni yönetmesine izinvermifl, ayr›ca Wu Han davas›n›soruflturma görevini de ona ve-rerek büyük bir olanak tan›m›flt›.Bu tutumuyla Peng Çen’i ‘ar›kovan›n›n içine itmifl” oluyordu.Ya Belediye Baflkan› olarak yar-d›mc›s› Wu Han’› mahkum ede-cek, böylece onaylad›¤› birçokifllem nedeniyle kendisinin so-rumlu oldu¤unu da kabul ede-cek; ya da Mao’nun bu görevikendisine neden verdi¤ini anla-mam›fl gibi davranarak WuHan’›n oyununun ‘sadece burju-va çal›flma tarz›n› uygulamaktankaynaklanan bir yanl›fll›¤›n ürü-nü oldu¤unu’ belirtecekti. KültürDevrimi’nden Sorumlu BefllerGrubu’nun karar›yla yaz›ld›¤› sa-n›lan 1966 fiubat tarihli Kültür

Devrimi Üzerine Sonuç Rapo-

ru adl› metinde ikinci yolu seçti-¤i görüldü. Rapor, Merkez Komi-tesi ve Mao’dan önce, Kültür vePropaganda Bakanl›klar› Partibürokratlar›na gönderildi. Do¤ruolup olmad›¤› bilinmemekle bir-likte, Peng Çen’in raporu Liufiao-çi’nin evine götürerek onay›-n› ald›¤› iddia ediliyor.

Befller Grubu 3 fiubat’ta 11üst düzey parti yöneticisi ile birtoplant› düzenledi (bu kurulun,

bir çal›flma konferans› gibi bafl-ka yoldafllar› toplant›ya davet et-me yetkisi vard›). ‘Akademikelefltirilerin bugünkü düzeyi, bur-juva fikirlerin elefltirisinde... zen-gin bir birikim... ve büyük baflar›-lar sa¤land›¤›n› gösteriyor. Aka-demik sorunlar›n çözümü çokkarmafl›k oldu¤undan... tart›flma-lar›n art›k s›k› bir önderlik dene-timi alt›nda sürdürülmesi zorun-ludur.’ Raporun sonunda, HayJuy’un görevden al›n›fl› ile LuflanGenel toplant›s›’nda Peng Tehhu-ay’›n görevden al›n›fl› aras›ndabir iliflki görülmedi¤i özelliklebelirtiliyordu.

Genel Rapor, Befller Grubu-nu böldü, Kang fieng ve di¤er ikiüye rapora karfl› oy kullanarakprotesto ettiler.

Rapor Mao Zedung’a ancakfiubat sonunda ulaflt›. fiubat ay›-n›n bir baflka önemli olay›, LinBiao’nun himayesi ve ÇiangÇing’in gözetiminde düzenlenenHalk kurtulufl Ordusu Sanat veEdebiyat Forumu’ydu. Forum,HKO Kültür Dairesi’nin sanat veedebiyat alan›nda Mao’nun söz-cüsü kimli¤iyle kendini kabul et-tirmesini sa¤lad›. Forum’dansonra, HKO’nun birçok kültürgrubu sanat ve edebiyat alan›nayön veren aç›klamalar yapt›. (...)Forum, Lu Sün’ü ve yap›tlar›n›örnek ald›¤›n› aç›klad›. Forum,

burjuvazinin ülkedeki en güçlü

mevzisi olan Pekin’deki Kültür

Ve Propaganda Bakanl›klar›-

n›n yaklaflan mücadelenin he-

defi olaca¤›n› gösterdi.” (abç)(age.Sf; 405-406)

16 Nisan 1966’ya gelinme-

25

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

“16 May›s 1966tarihli Genelge, Bü-

yük Proleter Kül-tür Devriminin te-orisini, çizgisini, il-kelerini ve plotika-

s›n› tesbit etti vebütün hareketin

büyük program›n›meydana getirdi.

Genelge, Liu fiao-çi’nin burjuva ka-rargah› taraf›ndanbu büyük devrimi

bast›rmak amac›ylaortaya konan ‘fiu-bat Tasla¤›’n› bafl-tan afla¤› elefltirdi.Bütün Parti’yi ve

bütün ülke halk›n›mücadelenin nam-lusunu Parti’ye s›z-

m›fl olan burjuvatemsilcilerine do¤-

ru çevirmeye ve‘hala yan›bafl›m›zdayuvalanm›fl bulunan

Kruflçev gibilerin’maskesinin indiril-

mesine özel birdikkat göstermeye

ça¤›rd›.

Page 24: Sınıf Teorisi - Sayı 7

den Mao’nun çizgisiyle Liu fiao-çi çizgisiaras›ndaki çizgi çat›flmas› en üst düzeydesadece kültür alan›nda yaflanmad›. Ekono-mi alan›nda da kendisini gösterdi. Liu, ta-r›mda makinalaflma vb. konulara iliflkinoportünist görüflleri içeren raporuMao’dan gizliyordu. Mao’nun dedi¤i gibiLiu, tam bir gizli “kara çete” olarak hare-ket ediyordu.

Çizgi çat›flmas›n›n aç›ktan siyasi alanadökülmesinin bir di¤er örne¤ini ise Japon-ya Komünist Partisi delegasyonunun Pe-kin’e gelip Pekin belediye baflkan› PengÇen ile görüflmesiyle doru¤a ç›kt›. Gelifl-meleri Han Suy›n’den aktaral›m:

“... Mart ay›nda, bir Japonya Komünistpartisi delegasyonunun Vietnam konusun-da ‘eylem birli¤i’ sa¤lamak üzere kendikendisini görevli sayarak Pekin’e gelmesiyeni bir çat›flmaya daha neden oldu. Dela-gasyonu Peng Çen kabul etti ve görüflme-lerin sonunda, ‘hem revizyonizme hem dedogmac›l›¤a karfl› mücadele etme’ karar›alarak Siyasi Büro’nun di¤er üyelerinin deonay›n› alan bir ortak bildirge yay›mlad›-lar. Ancak, delegasyon o s›rada Hang-çow’da bulunan Mao Zedung’u ziyaret et-ti¤inde k›yamet koptu; Mao ortak bildirge-ye, ‘Amerikan emperyalizmine ve Sovyetrevizyonizmine karfl› ortak bir uluslararas›cephe kurulmal›d›r’ ifadesi konmas›nda›srar etti. JKP’nin, dünyay› savafl k›flk›rt›-c›lar› ve bar›fl yanl›lar› olarak ikiye ay›rananlay›fl›n› kabul etmiyordu. Mao, Nisan’dabütün elefltiri flimfleklerini Çu Yang ve LuTing-yi’ye yönelterek yeni bir mücadelebafllatt›. ‘Parti’nin propaganda BölümüCehennem Kral›’n›n saray›d›r. KahrolsunCehennem Kral›! Bütün Kölelere özgür-lük! Her eyaleti ayaklanmaya ça¤›r›yo-rum. Merkeze karfl› baflkald›ral›m... her-yerden milyonlarca bilge maymun baflkal-d›rmal›, Cehennem Kral›’n›n saray›n› pa-ramparça etmelidir.’

Son olarak da, bütün Parti yönetcileri-ni uyard›: ‘Onuncu genel toplant› s›n›f mü-cadelesini sürdürme karar› alm›flt›r. WuHan buna ra¤men karfl›-devrimci, Partidüflman› z›rval›klar yaz›yor ve Kültür Ba-kanl›¤› oral› bile olmuyor; Bakanl›k Partimerkezi’nin kararlar›n› çi¤niyor’. Mao,Parti düflman› ayd›nlar› koruyanlar ile solkanat yazarlara sansür uygulayanlar› ‘karabir çete’ olarak tan›mlad›.

‘Sosyalizm ve Parti düflman› kara çe-te’ art›k bafl yaz›lar›n hedefi oluyordu.Merkez Komitesi sekreterli¤inin 14 Nisantarihli bir toplant›s›nda Kang fieng, PengÇen’in ‘Sonuç Raporu’nda’ yapt›¤› usul-süzlü¤ü aç›klad›. Ulusal Halk Kongresi,

16 Nisan’da Peng Çen’in Parti karfl›t›

eylemlerini incelemek üzere topland›.

Kültür Devrimi de, 16 Nisan günü resmi

olarak bafllat›ld›.” (abç) (age, Sf; 407)

16 Nisan dan 16 May s a

nemli Geli meler

“Halk Kurtulufl Ordusu, 18 Nisan’daç›kan Mao Zedung Düflüncesi’nin Yüce

K›z›l Bayra¤›n› Yükseltelim bafll›kl› yaz›ile kamoyuna devrimin safl›¤›n›n bekçisioldu¤unu aç›klad›. ‘Çin Komünist Parti-si’nin ve Baflkan Mao’nun eseri olan (...)halk›m›z›n Kurtulufl Ordusu, Çin toplumu-nun proletarya diktatörlü¤üne, halka veParti’ye en sad›k kurumudur.’ (age,sf;408)

Kurtulufl Günlü¤ü (bu gazete fiang-

hay’da ç›kart›lmaktad›r) adl› gazetenin

4 May›s tarihli baflyaz›s›nda ‘S›n›f Mü-

cadalesini Asla Unutmayal›m’ diye parti

ve devlet yönetimindeki durumu gözler

önüne seriyordu.

“8 May›s’ta yay›mlanan Parti ve Sos-yalizm Karfl›t› Kara Çizgiyi Topa Tutun’bafll›kl› ça¤r› yaz›s›nda bir ad›m daha ilerigidiliyordu.

26

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 25: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Böylelikle, yani Pekin Belediye yöne-timindeki Wu Han’›n elefltirilmesi devletyöntemini, partiyi, hükümeti ve bütün yö-netici organlar› elefltirmenin ilk k›v›lc›m›her geçen gün ülkeyi sararak büyüyordu.Bu günlerde Peng Çen gibi revizyonistlerBelediye baflkanl›¤› görevlerinden al›nd›.Revizyonizmin Pekin’deki kalesi May›sbafllar›nda çat›rdamaya bafllad›.

Yazar›n dedi¤i gibi “daha May›s’›n ilkgünlerinde, ülkenin bütün fabrikalar›nakara çizginin iflah olmaz canavarlar›n›

teflhir eden binlerce dazubao (dazubao: du-var afifli demektir-bn.) as›lm›flt›.”

Ve tarihi gün, yani Kültür Devrimi’ninkelimenin gerçek anlam›yla bafllang›ç tari-hi ilan edilen gün gelip çatt›. Siyasi Bürove arkas›ndan yap›lan (4-18 May›s) Mer-kez Komitesi toplant›s›nda tarihi kararal›nd›. Ve toplant›n›n bitiminde “16 May›s

genelgesi” olarak bilinen belge yay›mla-n›p bütün parti örgütlerine gönderildi. “Bugenelge tam bir y›l sonra, 16 May›s1967’de ‘tarihi ve 盤›r açan bir belge’olarak kamuoyuna da aç›kland›.”

16 May s Genelgesi

“16 may›s genelgesi” için Çin Komü-nist partisi 9. Milli Kongresinin Rapo-ru’nda flu de¤erlendirme yap›lmaktad›r.Aktaral›m:

“16 May›s 1966 tarihli Genelge, Bü-yük Proleter Kültür Devrimi’nin teorisini,çizgisini, ilkelerini ve politikas›n› tesbit et-ti ve bütün hareketin büyük program›n›meydana getirdi. Genelge, Liu fiao-çi’ninburjuva karargah› taraf›ndan bu büyükdevrimi bast›rmak amac›yla ortaya konan‘fiubat Tasla¤›’n› bafltan afla¤› elefltirdi.Bütün Parti’yi ve bütün ülke halk›n› müca-delenin namlusunu Parti’ye s›zm›fl olanburjuva temsilcilerine do¤ru çevirmeye ve‘hala yan›bafl›m›zda yuvalanm›fl bulu-

nan Kruflçev gibilerin’ maskesinin indi-rilmesine özel bir dikkat göstermeye ça¤›r-d›. Bu, büyük bir siyasi devrimi bafllatmakiçin bütün ülke halk›n› seferber eden bü-yük bir ça¤r›yd›. Genelge’nin karar›ylaMerkez Komitesi’ne Ba¤l› Kültür DevrimiGrubu, baflkan Mao’nun proleter devrimciçizgisini azimle uygulad›.”

Bilindi¤i gibi kültür devrimi için dahaönce atanan beflli grup Liu-fiao-çi çizgisinitemsil ediyordu. Bu grup gösterilen bütüniyi niyet ve kazanma çabalar›na karfl›n on-lar ayn› revizyonist-bürokratik iflah olmazçizgilerinde devam etti. Bunun üzerinedaha önce aktard›¤›m›z gibi “16 may›s ge-nelgesi”ne ba¤l› olarak kültür devrimininbaflar›yla yürütülmesi için “befller grubu”görevinden al›narak Merkez Komitesi’neba¤l› yeni bir grup atand›. Bu grup, yaniKültür Devrimi’nden Sorumlu Grup(KDSG) kültür devriminin sonuna kadar(1969) görevine devam etti. Bu grubun ön-derli¤ine ise Cen Bo-da atand›. ÇKP bel-gelerinden de anlafl›laca¤› üzere Cen Bo-da Lin Biao’nun sol çizgisindeydi. Bugrup ayn› zamanda Merkez Komitesi genelsekreterli¤inin bütün ifllevlerini yerine ge-tirmekle de yetkili k›l›nm›flt›. Bu grubunönderlerinden birisi de Mao’nun efli ÇiangÇing yoldaflt›r. Çiang Çing Cen Bo-da’n›nyard›mc›s›yd›. Bu ikisi d›fl›nda “fianghayl›halk önderlerinden” olan Yao Wen-Yuanve Çang Çung-Çiao da” bu KDSG’nin yö-netiminde yer almaktayd›. Devrimin sonu-na kadar da görevlerine devam etti.

“16 may›s genelgesi” gençlik kitleleri-ni aya¤a kald›ran gerçek bir k›v›lc›m oldu.Yazar Han Suny›n bu durumu flöyle yo-rumluyor:

“Pekin üniversitesi felsefe ve toplum-sal bilimler fakültelerinden alt› okutman›nyazd›¤› ilk önemli dazubao 25 May›s’taüniversite duvar›na as›ld›. Bu okutmanlar-dan biri olan Nich Yuan-ze adl› kad›n, kül-

27

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 26: Sınıf Teorisi - Sayı 7

tür Devrimi’nde çok önemli etkinliklergösterecek, daha sonra da yetkilerini yasalolmayan ifllerde kulland›¤› gerekçesiylebir halk komününde kol gücüyle çal›flma-ya gönderilecekti.

25 May›s dazubaosunda Pekin Üniver-sitesi dekan› Lu ping ile yard›mc›lar› flid-detle elefltiriliyordu. Mao bu belgeyi 1 Ha-ziran’da okudu ve ‘ilk Marksist-Leninistdazubao... 20.yüzy›l Çin Paris Komü-nü’nün Manifestosu’ diyerek övdü. Dazu-baonun bütün ülkeye da¤›t›lmas›n› ve dik-katle incelenmesini istedi. 16 May›s genel-gesi ile burjuvazinin temsilcilerinin partiiçinde önemli görevleri ele geçirdi¤i belir-tilmemifl olsayd›, dazubao Dekan Luping’in flahs›nda Pekin üniversitesi partikomitesi hedef al›nd›¤›ndan ‘parti düflma-n›’ ya da ‘karfl›-devrimci’ suçlamalar› ilegözlerden kaç›r›labilirdi. 1 Haziran tarihliHalk›n Günlü¤ü’nün baflyaz›s› bütün ülke-yi sarst›: ‘Bütün fieytanlar› Devi-rin’(abç)...

Pekindeki bir k›z lisesinin üçüncü s›n›fö¤rencileri, ÇKP Merkez Komitesi ileMao Zedung’a 6 Haziran’da bir mektupgöndererek ‘gericilerin gençleri denetimalt›na almas›ndan baflka bir ifle yaram›-yor’ dedikleri üniversite girifl s›nav›n›nkald›r›lmas›n› istediler. Ö¤rencilerin iflçi,köylü ve askerlerle ayn› yaflam› paylaflma-s›n›, onlarla birlikte üretime kat›lmas›n› ve‘ideolojik diplomalar›n›’ onlardan almala-r›n› savunuyorlard›. Ö¤rencilerin çal›flt›¤›üretim birimindeki emekçiler uygun genç-leri üniversite e¤itimi için önermeliydi.

Devlet Konseyi ve Merkez Komitesigençlerin mektubuna yan›t olarak, 13 Ha-ziran’da ald›¤› bir kararla üniversite girifls›nav›n›n kald›r›ld›¤›n›, bütün üniversiteve yüksek okullardaki s›navlar›n alt› ay sü-reyle durduruldu¤unu aç›klad›. Bu karar›ngerekçesi, ‘Kültür Devrimi’nin sonuna ka-dar baflar›yla sürdürülmesi... e¤itim siste-

minin derinlerine kadar ifllemifl burjuvaegemenli¤ine karfl› gerçek bir reform ya-p›lmas›’ olarak belirtildi. O y›l bütün yük-sek ö¤retim kurumlar›n›n son s›n›f ö¤ren-cileri s›n›flar›n› geçmifl kubul edildi-ler.”(age. Sf; 422-423)

Baflkan Mao, “ayaklanmak bir hakt›r”diyerek kitlelerin revizyonist bürokratlar›sarsmas›n› istiyordu. Mao, Dazubao’lardaparti içi ve d›fl› sorunlar diye bir ayr›m ya-p›lmas›na da karfl› ç›k›yordu. fiöyle diyor-du: “Parti içi ve parti d›fl› sorunlar aras›ndaayr›m yapmay› savunmak, devrimdenkorkmakt›r.”

Elbette ki bu devrim süreci içerisindeafl›r›l›klara da kaç›ld›. Bunlara yeri geldi-¤inde de¤inece¤iz.

Mao, Temmuz sonunda Pekin’e dön-dükten k›sa bir süre sonra, 1 A¤ustos gü-nü Sekizinci Merkez Komitesi onbirincigeniflletilmifl toplant›s› bafllad›. MerkezKomitesi toplant›s› yap›lmadan önce Siya-si Büro topland›. Bu toplant›da kültür dev-rimi s›ras›ndaki afl›r›l›klar› fliddetle elefltir-di. Büyük Kültür Devrimi’nin kitleleri de-rinden etkiledi¤ini vurgulad›. Yak›n çal›fl-ma arkadafllar›na kültür devriminin ateflinikendinize yöneltmekten korkmay›n! diye-rek flunlara dikkat çekti: “Büyük KültürDevrimi’nin ateflini kendinize yöneltin...devrim ateflinin sizi yakmas›ndan korkma-y›n... baz› yoldafllar baflkalar›na karfl› çokiyi mücadele ediyorlar ama kendilerinekarfl› hiç de baflar›l› de¤iller.” ... Baz›lar›-n› ise ürkeklik ve korkakl›kla elefltirerek fluvurgular› yapt›: “Korkular›n›z› herfleyinönüne ç›kar›yorsunuz... korku sözcü¤ünüsilin! Yerine cesareti yaz›n... Devrimin si-zin de kafalar›n›za vuraca¤› günler geliyor,kendinizi buna haz›rlay›n... Parti’nin herdüzeydeki önderleri bu s›nava haz›r olma-l›d›r.”(age.Sf;427)

Bu arada “devrimin ilk k›z›l muhaf›zörgütü”nün “20 Temmuz’da Sinhua Üni-

28

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 27: Sınıf Teorisi - Sayı 7

versitesin’e ba¤l› bir lisede kurul”du¤unuda not düflelim.

Mao, revizyonist-bürokratik egemen-lik y›k›lmadan ülkede sosyalizmi kurmakmümkün de¤il diyordu. “Üç büyük farkl›-l›k(el eme¤i ile kafa eme¤i; kent ile köy,iflçiler ile köylüler aras›ndaki) ortadan kal-d›r›lamaz.”

Baflkan Mao’nun gençli¤e hitaben yaz-d›¤› ve 1 A¤ustos günü aç›klanan tarihimektubundan: “Halk, gericilere karfl›ayaklanmakta hakl›d›r... Sizi yürekten des-tekliyorum... Bu arada, birleflilebilecekherkesle birleflmeminiz gerekti¤ini hat›r-latmak istiyorim... Çok ciddi hatalar yapaninsanlara yanl›fllar› iyice kavrat›ld›ktansonra kendilerini düzeltmeleri ve yeni birinsan olabilmeleri için olanak tan›nmal›-d›r... Marks flöyle der: Proletarya yaln›zkendisini de¤il, bütün insanl›¤› kurtarmal›-d›r. ‹nsanl›¤› bir bütün olarak kurtarmadanproletarya kendisinin nihai kurtuluflunu dagerçeklefltiremez. Yoldafllar! Lütfen bugerçe¤i gözden kaç›rmay›n.”(abç)

Mao, yukar›ya aktard›¤›m›z uyar›y›afl›r›, sol-sekter tutumlar› törpülemek içinyapm›flt›r.

5 A ustos 1966; Mao,

Karargahlar Bombalay n !

Tüm bu geliflmelere koflut olarak“Onbirinci Merkez Komitesi’nin geniflle-tilmifl toplant›s›nda, 5 A¤ustos sabah›Mao, Karargahlar› bombalay›n! bafll›kl›kendi dazubaosunu aç›klayarak büyükbir tart›flma bafllatt›. Mao sat›rlar›na,gençlerin 25 May›s’ta Pekin üniversite-si’ne ast›¤› dazubaoyu överek bafll›yordu.‘Yoldafllar! Bu dazubaoyu tekrar tekrarokuyun... ne yaz›k ki, geride b›rakt›¤›m›zelli gün içinde her düzeyden baz› önderyoldafllar tam ters yönde davranm›flt›r...

Bu yoldafllar bir burjuva diktatörlü¤ü ku-rarak proletaryan›n yükselen kültür dev-rimi hareketini bask› alt›na almaya çal›fl-t›lar. Ülke gerçeklerini kendi kafalar›nagöre yorumlad›lar... beyaz bir terör uygu-lad›lar... kendilerini herkesten üstün gör-meye bafllad›lar... burjuva hoyratl›¤›n›öne ç›kararak proleter ahlak›n› ayaklaralt›na ald›lar. Bunlar i¤renç insanlaradönüfltüler!” (age.Sf; 429-430)

Görüldü¤ü gibi baflkan Mao’nun

“burjuva karargahlar› bombalay›n!” sözü-

nü söyledi¤i ve büyük proleter kültür

devrimi hareketini aç›ktan bafllatt›¤› ta-

rih 1966’n›n 5 A¤ustos’udur.

16 Nisan, 16 May›s ve 5 A¤ustos tarih-leri Kültür devrimi için çok önemli ve bü-yük tarihsel dönemeçlerdir.

Mao, ayn› günlerde, daha do¤rusu

Merkez Komitesi toplant›s› sonras› gün-

lerde Liu fiao-çi ile parti içinde art›k bir

arada kal›nmayaca¤› ve tasfiye edilme-

sinin zorunlu oldu¤unu flu sözlerle orta-

ya koymaktad›r:

“Partide uzun süredir birarada bulu-nan burjuva karargahlar› ile proleter ka-rargahlar› aras›ndaki iki çizgi mücadelesialevlenmifltir.” (...) (abç)

Toplant› ve sonuçlar›na iliflkin flu

bilgilere yer verilmektedir:

“Merkez Komitesi’nin Kültür devrimihakk›ndaki karar› 8 A¤ustos’ta aç›kland›.Bu karar daha sonra ‘Kültür Devri-mi’nin 16 ilkesi’ olarak an›lm›flt›r. Kara-r›n al›nd›¤› MK Genel Toplant›s›’n›n gü-venli¤ini Liu’ya ba¤l› birlikler sa¤l›yor-du. Bu toplant›yla ilgili olarak, HKOmerkezinin baz› MK üyelerinin toplant›yagirmesinin engelledi¤i, böylece sol kana-d›n(Lin Biao’nun bafl›n› çekti¤i kanatt›r-S›n›f Teorisi’nin notudur) az›nl›kta kal-mas›n› önledi¤i ileri sürülmüfltür. KaraÇete olarak bilinen Peng Çen ile Lu Ting-

29

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 28: Sınıf Teorisi - Sayı 7

yi toplant›ya kat›lm›fl, ancak haklar›ndaaç›lan soruflturma sürdü¤ü için oy kul-lanmalar›na izin verilmemifltir. GenelToplant›’ya yeni kurulan K›z›l Muhaf›zbirliklerinden gelen kadrolar ile KDSGüyeleri de kat›l›yordu. Sonuç bildirgesin-de, ‘Pekinden gelen çok say›da devrimciö¤retmen ve ö¤renci de toplant›y› izlemifl-tir’ deniyordu. Liu fiao-çi de toplant›yakat›ld› ve oyunu kulland›. Mao’nun s›ks›k ‘hep benden uzak yerlere oturur’ diyesitemle söz etti¤i ÇKP Gnel SekreteriDeng Siao-Ping’in de toplant›n›n aç›l›-fl›ndan biraz sonra Mao’nun yan›ndakikoltukta yerini ald›¤› san›lmaktad›r.Deng Siao-ping tam bir Liu yandafl› de-¤ilse de onun birçok fikrini savunurdu.Oldukça ikna edici bir özelefltiri verenDeng 1973’te Mao taraf›ndan yenidenönemli bir göreve önerildi.” (age: Sf;430)

Deng Siao Ping’in özelefltiri verdi¤i ve‘73 y›l›nda tekrar önemli görevlere getiril-di¤i bilgisi do¤rudur. Fakat ayn› Deng,Mao öldükten sonra(1976 Eylül sonras›)Partiyi Hua Gua Feng kili¤iyle birlikte elegeçirerek Mao’nun efli Çiang Çing’inMLM kanad›n› partiden tasfiye etti. Dahasonras›nda ise bilindi¤i gibi Çin’i ad›mad›m kapitalizme götürdüler.

Bu tarihi geliflmelerden de anlafl›l›yorki A¤ustos’ta yap›lan MK toplant›s› Çin veÇKP tarihinde tarihi bir dönüm noktas›n›oluflturmaktad›r.

Baflkan Mao, kültür devrimindeki afl›-r›l›klar›n, daha do¤rusu olas› bir fliddethareketinin önlenmesi için farkl› fikir sa-

hiplerine mücade-lede kesinliklebask›ya bafl vurul-mamal›d›r diyeönemle flu vurgu-lar› yapt›:

“ ‘Bazan, ger-çe¤i savunanaz›nl›kt›r, bu ne-

denle az›nl›kta kalan güçleri korumal›y›z.Az›nl›k haks›z da olsa davas›n› savuna-bilmeli, görüfllerini koruyabilmelidir.’

‘Nerede bir tart›flma yaflan›yorsa,orada zor kullan›lmas›n› engelleyin ve so-runun nedenlerinin tart›fl›lmas›n› sa¤la-y›n.’ ... ‘Kitlelerin ya da ö¤rencilerin bir-birleriyle mücadele etmesine yol açacakifadeler kullanmay›n’ diyordu.

1966 y›l›n›n Eylül ay›nda Çu En-lay“ö¤rencilerden ‘devrimi flimdilik fabrika-larla k›rsal alanlara yaymamalar›n›’ iste-di. ‘Büyük Kültür Devrimi’ni üretimi ar-t›rma çabalar›n›n karfl›s›na ç›karmak çokyanl›flt›r. Ülkeyi bir uçtan di¤erine dolaflanmilyonlarca ö¤rencinin aksine, iflçiler veköylüler kendi üretim birimlerinde kendidevrimlerini öz güçlerine dayanarak yapa-cakt›r.’

Silahl› Kuvvetler de kendi kültür dev-rimi’ni, HKO Genel Siyasi Bürosu ve As-keri ‹fller komitesi’nin önderli¤inde yürü-tecekti. Böylece, Halk Kurtulufl Ordu-su’nun geliflen halk hareketini nesnel birbiçimde etkilemesi sa¤lanacakt›.”

Liu fiao-çi 16 May›s “genelgesi” Ve

A¤ustos’ta yay›mlanan 16 ilkeye karfl›

ç›kmaktayd›. Mao’nun kendi Dazuba-

os’unda “burjuva karargahlar› bomba-

lay›n”› okuyunca panikleyip dehflete

düflmüfltür. “Komünist Partisi’ne karfl›

baflkald›r›n” gibisinden bir ça¤r› yap›l›r

m›, diye hem paniklemifl hem de bu ate-

flin kendisini yakaca¤›n› bildi¤i için

korkmufltu. Çünkü bu sa¤-revizyonist

30

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Liu fiao-çi 16 May›s “genelgesi” ve A¤ustos’ta yay›mlanan16 ilkeye karfl› ç›kmaktayd›. Mao’nun kendi Dazubaos’unda

“burjuva karargahlar› bombalay›n”› okuyunca panikleyipdehflete düflmüfltür. “Komünist Partisi’ne karfl› baflkald›r›n”gibisinden bir ça¤r› yap›l›r m›, diye hem paniklemifl hem de

bu ateflin kendisini yakaca¤›n› bildi¤i için korkmufltu.

Page 29: Sınıf Teorisi - Sayı 7

unsur kitlelerin kendisini ve partiyi

sarsmas›n› istemiyordu. “Kitleler ayak-

lanmal›d›r!” slogan› onu ve onun gibi

kaflarlanm›fl revizyonistleri korkutuyor-

du. Çünkü onlar›n iktidar› sars›l›yordu.

Sovyetler Birli i ne Kar A kTav r

12 A¤ustos günü radyo ve televizyon-

larda okunan Merkez Komitesi Geniflle-

tilmifl topant›s›nda flu önemli ve tayin

edici noktalar›n alt› çizildi:

“Sovyetler Birli¤i ile eylem birli¤i dü-flünülemez... art›k, dünya devriminin yenibir aflamas›n› yafl›yoruz. Bütün siyasi kuv-vetler büyük bir bölünme, da¤›lma ve ye-niden örgütlenme süreci yafl›yor.”(abç)

Belirtmemiz gerekir ki Liu fiao-çitüm kötü yanlar›na ra¤men hala da Mer-kez Komitesi’nde tutulmaktad›r. AmaDeng ile birlikte pasif görevlere atan-maktad›r. Demek ki burada tüm amaç buinsanlar› kazanmakt›r.

Geçerken bir kez daha belirtelim: Bugenel toplant›dan(11. Merkez Komitesigeniflletilmifl toplant›s›) sonra KDSG dörty›l boyunca “üç ayr› merkezi organ ilebirlikte (Devlet Konseyi, Siyasi Büro Yü-rütme Komitesi taraf›ndan temsil edilenÇKP Merkez Komitesi ve Askeri ‹fller Ko-mitesi) Kültür Devrimi’nin yönetim mer-kezi” olarak görev yapt›.

Bu geniflletilmifl MK toplant›s›ndansonra Kültür Devrimi’nin etkileri ülke-nin dört bir yan›n› sard›. 18 A¤ustos gü-nü Pekin’de düzenlenen mitinge 1 mil-yon kifli kat›ld›. Mao, ilk kez kamuoyukarfl›s›na ç›kt›. K›z›l Muhaf›zlar›n resmigeçit törenini selamlayarak onlar›n söy-ledi¤i “Denizlerde Seyretmek Kaptan›nUstal›¤›na Ba¤l›d›r” marfl›n› dinliyordu.

A¤ustos sonras› önemli geliflmeleri

aktarmaya devam edelim:

Baflkan Mao, bunun gibi Kas›m sonu-na kadar “yedi dev miting daha düzenle-di.” Ülkenin her taraf›ndan k›z›l muhaf›zbirlikleri ak›yordu. K›z›l muhaf›z say›s›“13 milyonu” buldu. Öyleki baflkent Pe-kin’de her gün 2 Milyon K›z›l Muhaf›z›bulmak mümkündü.

Bu arada hat›rlatmak gerekir ki “k›z›lmuhaf›zlar›n silah tafl›ma, yönetici kad-rolar› görevden alma ya da tutuklamayapma yetkileri yoktu. Görevleri ‘elefltir-mek, önderlik etmek, dört eski al›flkanl›k-la mücadele etmek’, devrimci politikalar›kitlelere kavratmak ve devrime bütün hal-k›n kat›lmas›n› sa¤lamakt›. Bunu, k›sasürede baflard›lar. Kentlerin ve kasabala-r›n her soka¤›na girerek bütün eski sokakisimlerini de¤ifltirdiler. Hemen hemenherkesle tart›flarak feodal ideolojinin top-lumda hala ne denli yayg›n oldu¤unukavratt›lar. Eylemleri bazen yumuflakt›...bazan da çok sert davrand›lar. Özelliklekentlere yerleflmifl eski toprak a¤as›, kapi-talist ve karfl›-devrimcierin evleri aran›r-ken baz› afl›r›l›klar yafland›. Ancak, 30milyon gençten oluflan bir kitle de yetkile-rini kötüye kullanan küçük bir az›nl›¤›n ol-mas› kaç›n›lmazd›.(abç) K›z›l Muhaf›zlar,baflka hiçbir gücün baflaramayaca¤› zorbir görevin üstesinden geliyordu. Kentle-ri gerçek anlamda temizlediler, muazzamsilah ve alt›n stoklar›na el koydular, bir-çok gizli ajan ve casusu a盤a ç›kard›lar.Sokaklara tamamen egemen olan propa-ganda çal›flmalar› tart›flma ve elefltiri ge-lene¤ini topluma iyice yerlefltirdi.”

Kültür devrimi do¤ru rotas›nda yürür-ken ama Lui fiao-çi revizyonisti bu rotay›bozmak için bin bir hile ve fleytani planlar›devreye sokmaktan geri durmuyordu. Ne ya-p›yordu? Emekçileri, K›z›l Muhaf›zlara kar-fl› “bunlar ÇKP ve baflkan Mao’nun düflma-n›d›r” diye k›flk›rt›yordu. Bu k›flk›rtmalar

31

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 30: Sınıf Teorisi - Sayı 7

sonucu baz› eyaletlerde ciddi kanl› olaylaryafland›. “Çat›flmalarda brçok K›z›l Muhaf›zyaraland› ve baz›lar› da öldürüldü”. Duru-mu Mao ö¤renir ö¤renmez çok sert tav›r ta-k›narak flunun alt›n› çizdi: “Geri ad›m at›l-mayacak!”

K›z›l muhaf›zlar baz› noktalarda yeter-siz kalsalar da ancak kendi disiplinlerinisa¤lamay› da baflard›lar. Örne¤in Pekin,fianghay Ve Mançurya’da kendi disiplin-lerini k›sa sürede sa¤lad›klar› gibi bunauymayanlar› ise yarg›lamas›n› bildiler.

Yeri gelmiflken belirtmekte fayda gö-rüyoruz: Mao ve onun ÇKP’si Çin’de birajan ve istihbarat örgütü kurmaya ihtiyaçduymad›. O, halk kitlelerine güveniyordu.Dolay›s›yla ajan ve istihbarat örgütünükim veya kime karfl› kuracakt›? Di¤er ülke-lerde sözümona d›fl gerici güçlere karfl›kullanma ad› alt›nda kurulanlar ise k›sasüre sonra hep kendi halk›na karfl› kullan›l-m›flt›r. S›n›f Teorisi 6. say›da bu konuyailiflkin k›sa ve özlü bir flekilde de¤inmifltik.‹stihbarat ve ajan örgütlerinin kurulmas›ne ad ve k›l›f alt›nda infla edilirse edilsinyine de bunun arka plan›nda yatan halkakarfl› güvensizliktir. Bu, ayn› zamanda top-lumu ve halk› ajanlaflt›rma kurumlaflmas›ve siyasetidir. Bu siyaset ve kurumlaflmadahalka güven yoktur. Halka güvenmeyen biriktidar›n yaflamas›n›n da proletarya vehalk aç›s›ndan bir anlam› olmaz. Çünkühalka güvenmeyen bir iktidar, halk›n veproletaryan›n iktidar› olamaz! Bu, ne ad›nayap›l›rsa yap›ls›n böyledir. Halka do¤ru birideoloji ve siyasi çizgi do¤rultusunda gidil-di¤inde halk›n kendisi ajanlar› kendili¤in-de a盤a ç›kart›r. Meselenin özü bir iktida-ra halk›n sahip ç›k›p ç›kmamas›d›r. Bu dado¤ru bir siyasi çizgi ile orant›l› geliflir.

‹flte Büyük Proleter Kültür Devrimibunun en somut ve canl› yan›t›n› olufltur-maktad›r. Halk›n iktidar›n› halk›n yönet-mesinden baflka bir flekilde düflünmeyen

Mao, kitlelere, “ÇKP yönetimine ve partiiçindeki kapitalist yolculara karfl› aya¤akalk›n”! diyor. Hem de bunu, kendisi iflinbafl›na geçerek yap›yor. Öyle ki bu siyasetdo¤rultusunda kitleler kendili¤inden k›z›lmuhaf›z birliklerine benzer emekçi örgüt-leri kurarak Liu fiao-çi yanl›s› gruplarakarfl› mücadeleye girifliyordu. Bu, her fab-rika ve halk komününde oluflmaktayd›.Halk›n kendi gerçek inisiyatifi hareketegeçmiflti. Parti üyeleri ve yöneticileri aç›k-tan elefltiriliyor, dazubaolarda her fley yaz›-l›yordu. Parti, kelimenin gerçek anlam›n-da kitlelere önderlik etmeye bafllam›flt›.

Bir yandan kitlelerin bürokrat burju-vaziye karfl› bu sars›c› aya¤a kalk›fl› gelifl-mekteyken di¤er yandan ise devrime za-rar veren grupçu e¤ilimler ve oluflumlarortaya ç›kmaktayd›. Bu grupçu e¤ilimlergençlik örgütleri aras›nda bölünme veparçalanmaya yol açmakla birlikte çat›fl-ma e¤ilimi de tafl›yordu. Parti içindeLiu’nun sa¤ revizyonist kanad› “sahte k›-z›l muhaf›zlar kurarak halk›n bölünmüfl-lü¤ünden” yararlan›yordu. Liu fiao-çi’nin bu provakatif çabalar› zamanlasert çat›flmalara yol açt›. Gazetelerde flid-dete karfl› ciddi yaz›lar yaz›lmas›na karfl›nolaylar git gide art›yordu. fiiddete iliflkinyaz›lan flu sözler çok önemlidir: “... Bask›ve fliddet ancak insanlar›n derisini ve etinietkileyecek, duygular› ve düflünceleri de-¤ifltirmeyecek”tir. Çu En-lay ve ÇiangÇing yoldafl “güç kullanmak yerine her za-man ikna yöntemini uygulay›n” uyar›s›n›yapmas›na ra¤men, ama bu uyar›lar etki-li olmuyordu.

Lien-tung Kar -devrimcigrubu a a kt

Liu’nun karfl›-devrimci çizgisinde fle-killenen ve onu aç›ktan destekleyen Lien-tung (birleflik eylem grubu) ad›yla bir grup

32

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 31: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ortaya ç›kt›. Bu grup elamanlar›n›n “lider-leri” daha çok parti üst düzey kadrolar›ndanoluflmaktayd›. Bu grup kurulduktan k›sa birsüre sonra KDSG, Çu En-lay ve ÇiangÇing yoldafl› aç›ktan hedef alan Liu-fiao-çi’yi ise destekleyen daozubaolaryay›mlad›lar. 1967 y›l› bafl›nda bu gru-bun 139 üyesi tutukland› ve karfl›-dev-rimci ilan edildi.

Sa¤ revizyonist kanat, “k›z›l muha-f›zlar› öldürmek amac›yla kendi kont-rolündeki büyük fabrikalar›n iflçilerin-den K›z›l ‹flçi Ordusu adl› bir örgütkurmaktan’da geri kalmam›flt›.

Çok önemli bir noktaya dikkatleriçekmek istiyoruz. Süreç içerisinde bir çokgrup kuruldu. Grup ve grupçuklar›n hiçbirisi de Mao’yu do¤rudan hedef alm›yor-du. Fakat yapt›klar› Mao’nun maskesi al-t›na s›¤›narak k›z›l bayra¤› yere düflür-mekti. Bu durum Kültür devrimini olum-suz flekilde etkilemekteydi. Onlarca, hattayüzlerce grup ve grupçuklar türemiflti.Ancak bunlar içerisinde en tehlikelisi azönce de iflaret etti¤imiz Liu fiao-çi’yi des-tekleyen karfl›-devrimci gruptu. BaflkanMao, bu durumu flöyle aç›kl›yordu:

“Bizimki kadar büyük bir ülkede bir

avuç bafl›bozu¤un yaratt›¤› sorunlar›

fazla büyütmemek gerekir... gençler bu

olaylardan çok etkileniyor... böylece

devrimin kolay bir süreç olmad›¤›n› ö¤-

reniyorlar.”(age. Sf,440)

Mao, Liu’dan tüm olumsuzluklar›nara¤men özelefltiri vermesini istiyordu.Hemen tasfiye edilmesinden yana de¤ildi.Y›l 1966’n›n Ekim’i. Tabii parti içerisindebir de Lin Biao’nun bafl›n› çekti¤i sol çiz-gi vard›. O koflullarda Liu’nun sa¤ çizgi-si kadar tehlikeli olmasa da ikinci derece-de tehlikeli bir çizgiydi. Lin Biao iseLiu’nun hemen tasfiye edilmesini istiyor-

du. Onunla da yetinmiyordu. ‹lerleyengünlerde O da t›pk› Liu gibi Mao’nunflapkas›n›n alt›na s›¤›narak Çu En-lay gi-bi devrimin önderlerini daozubaolarlagizliden gizliye teflhir etmeye çal›fl›yordu.

Liu fiao-çi özelefltiri verdi. Mao, onundüzelece¤ini ümit ediyordu. Az önce debelirtti¤imiz gibi sol kanat temsilcisi LinBiao ve Cen Bo-da ise Liu’nun hementasfiye edilmesini istiyordu.

Ocak 1967; K lt r Devri-mi nin lk A amas n n Tamam-lanmas Ve Ocak Devrim F rt -

nas !

Geliflmeler öyle bir aflamaya varm›flt›ki, müdahale için Halk Kurtulufl Ordusu’-nu devreye sokmak art›k bir ihtiyaç olarakkendisini dayatmaktayd›. Nitekim 1967 y›-l›n›n Ocak’›ndan itibaren HKO, karfl›-dev-rimci gruplar› etkisizlefltirmek için devre-ye sokuldu. Mao’nun talimat› netti: Silah

33

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Geliflmeler öyle bir aflamaya varm›flt› ki, müdahale için Halk Kurtulufl Or-dusu’nu devreye sokmak art›k bir ihtiyaç olarak kendisini dayatmaktayd›. Nite-kim 1967 y›l›n›n Ocak’›ndan itibaren HKO, karfl›-devrimci gruplar› etkisizlefltir-mek için devreye sokuldu. Mao’nun talimat› netti: Silah kullanmayacakt›! Bu ka-rardan dolay› da HKO’nun yüzlerce, binlerce askeri yaflam›n› yitirdi. Yanl›fl e¤i-limlere meydan vermemek için daha önce “ ‘ordu saflar›ndaki bir avuç kapita-list yolcuyu temizleyelim’ slogan› yanl›fl ve uygunsuz bulunarak kald›r›ld›.”

Page 32: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kullanmayacakt›! Bu karardan dolay› daHKO’nun yüzlerce, binlerce askeri yafla-m›n› yitirdi. Yanl›fl e¤ilimlere meydan ver-memek için daha önce “ ‘ordu saflar›nda-ki bir avuç kapitalist yolcuyu temizleyelim’slogan› yanl›fl ve uygunsuz bulunarak kal-d›r›ld›.”

“19 Ocak sabah›, ülkedeki hemen bü-tün radyo ve TV istasyonlar›, bankalar, ha-pishaneler, tah›l ambarlar› ile depolarHKO’nun denetimine geçmiflti. fiubat’akadar da, bütün ulaflt›rma sistemi ile hava-alanlar›na egemen oldular. 1 Nisan’da, ül-kedeki bütün temel hizmetler 400.000HKO askerinin denetiminde yürütülüyor-du. Düzenin sa¤lanmas›nda ve ifllerin yü-rütülmesinde görev alan HKO militanlar›-n›n say›s›, bütün Kültür Devrimi dönemin-de iki milyonu aflacakt›.” (age. Sf; 449)

HKO’nun göreve ça¤r›lmas› ayn› za-manda “kültür Devrim’inin ilk aflamas›n›nsonu olarak kabul edilir.”

Ocak ay›n›n Büyük Proleter Kültür

Devrimi için bir baflka önemli boyutu

ise iflçi s›n›f›n›n devlete öncülük etme ifl-

levini üslenmesidir. “Ocak F›rt›nas›” söy-lemi, iflçi s›n›f›n›n fianghay’da bafllayanayaklanmas›ndan al›r.

Bu tarihi dönemeç “ÇKP 9. MilliKongresi Raporu’nda” flöyle de¤erlendiril-mektedir:

“Baflkan Mao, fianghay’daki Ocakdevrim f›rt›nas›n›n tecrübelerini tam vak-tinde de¤erlendirdi ve bütün ülkeye fluça¤r›da bulundu: ‘Proleter devrimciler,birleflin ve parti içinde kapitalist yolu be-nimseyen bir avuç iktidar sahibinden ikti-dar› geri al›n.’ Bundan sonra, BaflkanMao flu emri verdi: ‘Halk Kurtulufl Ordu-su Sol’un genifl kitlelerini desteklemeli-dir.’ Baflkan Mao, daha sonra Heylungci-ang eyaleti ve di¤er baz› eyalet ve illerintecrübelerini de¤erlendirdi; devrimcikadrolar›n, Halk Kurtulufl Ordusu’nun

ve devrimci kitlelerin temsilcilerini içinealan ve üçlü devrimci bileflimi meydanagetiren devrimci komitelerin kurulmas›hakk›ndaki ilkeleri ve politikalar› tesbitetti ve böylelikle, bütün ülkede iktidar› elegeçirme mücadelesini ilerletti.(abç)

Proletarya ve burjuvazi aras›ndaki, ik-tidar› ele geçirme ve iktidar› geri alma mü-cadelesi, bir ölüm kal›m mücadelesiydi.1967’de fianghay’daki Ocak Devrim f›rt›-nas›ndan 1968 Eylül’ünde Tibet Sinciyangdevrim komitelerinin kurulufluna kadar ge-çen yirmibir ay süresince, iki s›n›f ve ikiçizgi aras›nda tekrar tekrar siyasi güç de-nemeleri yer ald›; (abç) proleter ve proleterolmayan fikirler aras›nda zorlu bir müca-dele cerayan etti ve son derece karmafl›kbir durum ortaya ç›kt›.”

Bu tarihi dönemecin bir baflka önemliyan› ise Kültür Devrimi’nde inisiyatifi iflçis›n›f›n›n ele geçirmifl olmas›d›r. KültürDevrimi’nin tarihi notlar›nda 1966 Aral›ksonlar›na kadar bu devrime öncülü¤ü esasolarak “ö¤renci gençlik yürütmekteydi”diye geçmektedir.

Baflkan Mao’nun 1967 y›l›nda Çin’egelen bir yabanc› delagasyona kültür dev-rimi için flu de¤erlendirmeyi yapmaktad›r:

“Devrimin ilk y›l›, yang›n› bafllatmakiçin yap›lan planlama, düzenleme ve in-sanlar›n harekete geçirilmesi çabalar› ilegeçmiflti. ‹kinci aflamada ise, kitlelerinyarat›c› zekas›na dayanan yeni yönetimorganlar› kurulacak, mücadele, elefltiri,dönüfltürme ilkesi uyar›nca insanlar›ndüflünce biçimleri ile bilinçleri devrimci-leflecekti. Üçüncü y›lda ise herfleye yenibir düzen verilecekti.” (abç)

Mao, bu görüflmede gençli¤in KültürDevrimi’nde oynad›¤› rol için ise flu de-¤erlendirmede bulunmaktad›r:

“(...) Büyük delege ço¤unlu¤ununMao’yu destekledi¤i MK’nin 1966 A¤us-

34

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 33: Sınıf Teorisi - Sayı 7

tos’undaki geniflletilmifl toplant›s›ndansonra gençli¤in devrimci coflkusu kabar-m›flt› ve bu devrimin de¤iflmez yasas›yd›:ayaklanman›n en ön saflar›nda hep gençö¤renciler bulunurdu. Ancak, 1967Ocak’›na gelindi¤inde durum de¤iflti.fianghay iflçilerinin ayaklanmas›n› ülke-nin her yerindeki iflçi ve köylü ayaklan-malar› izledi. Bir devrimin temel gücüher zaman iflçi-köylü-asker ittifak›ndanoluflurdu(askerler üniforma giymifl iflçive köylülerdi). Ayd›nlar ayaklanmaya he-men kat›lsa da, içlerinde güçlü bir opor-tünizm e¤ilimi vard›. Genç ö¤renciler deburjuva e¤itimi alm›flt› ve ‘burjuva dü-flüncesi bir biçimde kanlar›nda dolafl›yor-du.’ (abç) Parti’nin içinde ya da d›fl›nda,ayd›nlar›n ço¤unun dünya görüflü kaç›-n›lmaz olarak burjuva düflüncesinin etki-sindeydi ve düzeltmeleri gerekliydi.

fianghay’da bafllayan Ocak F›rt›nas›,Çin iflçi s›n›f›n›n devlete öncülük etme ifl-levini üstlendi¤ini müjdeliyordu.”(age.Sf; 450-451)

‹flçi s›n›f›n›n öncülü¤ü ele almas›ylabirlikte Kültür Devrimi’nin ak›fl› dahaolumlu bir flekilde seyretti. Bu süreç içeri-sinde Lui fiao-çi sa¤ revizyonisti bofl dur-muyordu. ‹flçi ayaklanmalar›n› sabote et-mek için ekonomizmi gelifltirmeye çal›flt›-lar. Bunun için “grevler düzenleyerek üre-timi engelliyorlard›.” Oysa Mao, devrimi“üretime sar›larak” yükseltmeliyiz. “Herfabrikada revizyonist çizgi ve yöneticileri-ni elefltirece¤iz, ama bunu üretimi durdu-rarak de¤il.” diyordu

Ekonimizm sadece fabrikalarda de¤ilk›rsal alanda da yay›l›yordu. Öyle ki “eskitoprak a¤alar› ile zengin köylülerin önder-li¤indeki gruplar silah depolar›n› bas›yor,silahland›ktan sonra komün merkezlerinive banka flubelerini soyuyordu. “Ekono-mizme karfl› verilen mücadele iflçi önderiWang Hung-wen’i iyice öne ç›kartt›.”

“fianghay Belediyesi Komitesi Partiyi

Koruyal›m slogan›yla kurdu¤u K›z›l Sa-

vunma Birlikleri’ne 800.000 üye kazan›r-ken, Wang ile Çang kurduklar› örgütlerde400.000 iflçiyi birlefltirmiflti. ‹syanc› Dev-rim Komutanl›¤›, bir sonraki aflamadaMao’nun talimatlar›na uygun olarak ikti-dar› ele geçirmeye yöneldi. ... Üretimi ar-t›rmay› amaçlayan ilk Cephe komutanl›¤›ça¤r›n›n yap›ld›¤› gün kuruldu. Bütün ifl-yerlerinin girifl ç›k›fllar› iflçiler, ö¤rencilerve HKO askerlerinin denetimine geçti vek›sa sürede üretimi art›rmay› baflard›lar.Parasal ödüllerle ‘kand›r›lan’ iflçiler birkaçhafta içinde gerçekleri kavrad›. Gazeteler,bilinçsizce ald›klar› bisiklet, radyo ve di-¤er tüketim mallar›n› ma¤azalara iadeeden iflçi gruplar›n› kutlayan ilanlarla dol-maya bafllad›. ‘‹flçi s›n›f› için gerçek zen-ginli¤in para de¤il ülkeyi yönetme gücüoldu¤unu anlamaya bafllad›k... paran›nbizi yozlaflt›ran bir silah olarak nas›l kul-lan›ld›¤›n› aç›kça gördük.’ (abç)

fianghay olaylar› büyük bir f›rt›nan›nilk habercisiydi; ilk kez devrimci dalga ifl-çi s›n›f› içinden kabarmaya bafllam›flt› veyönetimi ele geçiren iflçiler yeni kurumlaroluflturuyordu. Komutanl›¤›n iflçiler, K›z›lmuhaf›zlar ve devrimci kadrolar aras›ndakurdu¤u büyük ittifak proletaryan›n yenigücünü temsil ediyordu. ‹ktidar›n bu yön-temle ele geçirilmesi, Kültür Devrimi’ninproletarya diktatörlü¤ünün güçlenmesinisa¤layan yeni bir hükümet sistemi olufltur-du¤unu gösteriyordu.” (age. Sf; 453)

Lin Biao nun Gizli Kurdu u

16 May s rg t

Daha önce de de¤indi¤imiz gibi kültürdevrimi kendi ba¤r›nda bir çok grubu vegruplaflmay› da beraberinde getirdi. Bun-lardan birisi de daha sonra, yani 1971 y›-l›nda gerçek yüzü a盤a ç›kart›lan Lin Bi-

35

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 34: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ao’nun ortam› provake etmek için ‘67 y›l›-n›n Nisan-May›s aylar›nda kurdu¤u “16May›s” örgütüydü.

Bu örgüt Mao’dan çok Mao’cu kesil-mekteydi. ‹smini Mao’nun 1966 y›l› 16May›s’›nda yay›mlanan yaz›s›ndan almak-tayd›. Bu örgütün ayn› zamanda “516 ad›y-la” an›ld›¤› da belirtilir.

Bu örgüt çok k›sa sürde ülkeye yay›ld›.“K›sa sürede sekiz bölge ordusu kurmuflve çeflitli önemli kentlerde iletiflim mer-kezleri açm›flt›r. Pekin ve fianghay bunla-r›n bafl›nda gelir. Bu örgüte iliflkin ad› ge-çen kitapta flu bilgilere yer verilmektedir:

“Ülkeyi kaplayan afl›r›c›l›k e¤ilimininen ilginç özelliklerinden biri de 516 lider-lerinin, Çin’de yaflayan küçük bir yabanc›-lar toplulu¤u, özellikle de bunlar›n lideridurumundaki ABD yurttafl› Sydney Ritten-berg taraf›ndan hararetle desteklenmesiy-di. Bir dönem Sinhua Haber Ajans›’nda ol-dukça önemli görevler üstlenen SydneyRittenberg ‘Proleter enternasyonalizmi’ad›na çal›flt›¤›n› belirtiyor ve Pekin Radyo-su’nun uluslararas› yay›nlar›n› yönetiyor-du. Mao’nun ad› çevresinde yar› dinsel birkült yaratmaya özen gösteren 516 liderleri,bu tutuma karfl› ç›kan herkese vahflice sal-d›r›yordu. Yarat›lan Mao kültü puta tapmadüzeyine geliflmiflti; temel sloganlar› daBaflkan Mao’ya sad›k kalal›m idi. ‘Kiflido¤ru safta oldu¤u sürece ne yapt›¤›n›nhiçbir önemi yoktur.’ Bu aç›klama, 516’n›nbütün eylemlerini hakl› göstermeye yeti-yordu. Ülkenin her yan›nda halk Mao re-simleri önünde e¤ilmeye zorlan›yordu. Çindevrim tarihinde önemli olaylar›n yafland›-¤› Çingkangflan, Zunyi gibi birçok mer-kezde Mao’nun bütün mücadele arkadafl-lar›n›n resimleri kald›r›lm›fl; sadece ‘biri-cik sad›k silah arkadafl›’ ve ‘hiçbir zamanhata yapmam›fl tek yak›n dostu’ Lin Biaoile çekilmifl resimleri b›rak›lm›flt›.”

Bu grubun bafl hedeflerinden birisi hiç

kuflkusuz ki Mao’nun en yak›n arkadafl›Çu En-lay’d›.

Bu çete bir çok olay› kar›flt›r›yor, pro-vakasyon üzerine provakasyon yap›yordu.Bu olaylardan birisi de ‹ngiliz büyük elçi-li¤inin yak›lmas› olarak belirtilmektedir.“yabanc› düflmanl›¤›” gelifltiriliyordu.Mao’yu putlaflt›rmaya çal›flan bu grup ger-çekte Mao'nun çizgisini uygulam›yor, tamtersini yap›yordu. Öyleki Lin Biao yanl›s›Lin Çiy 19 Haziran 1967 y›l›nda Halk›nGünlü¤ü adl› gazetede daha da ileri gide-rek Mao’ya her konuda itaat gösterilmeli-dir yönlü yazd›¤› yaz›da flunlar› söylemek-tedir: ‘Talimatlar›n› anlasak da anlamasakda... Baflkan Mao’nun mutlak otoritesinikorumal›y›z.’

Baflkan Mao bu sözlerden hoflnut ol-mad›¤› gibi bir komünist olman›n enönemli kriteri olarak flunun alt›n› çiziyor-du: “Bir komünist her zaman kafas›n›kullanmal›... olgular›n nedenlerini vehangi koflullar›n ürünü olduklar›n› arafl-t›rmal›d›r.”

“516 may›s” güdümlü olaylar t›rman›flgösterip hedef tahtas›na Çu En-lay yoldafloturtulunca bu afl›r›c› solcular› elefltirmegörevi Çiang Çing’e düflüyordu. Ve ÇiangÇing yoldafl beklenen konuflmas›n›1967’nin 6 A¤ustos’unda yaparak flu vur-guda bulundu: ‘16 May›s örgütüne... dahatahammül edemeyiz... Bu örgütün sizi etki-lemesine izin vermeyin...bulan›k suda ba-l›k avlamak isteyenler’ var.”

1 Eyl l 1967; Lin Biao nun516 rg t Merkez KomitesiToplant s nda Lanetleniyor!

“16 May›s” örgütünün, di¤er bir ad›yla“516 Örgütü”nün gerçek yüzü kuruldu¤uzaman ve k›sa süre sonras›nda a盤a ç›k-mam›flt›. Fakat bu örgüt izledi¤i çizgi vekaranl›k eylemleri sonucu Merkez Komi-

36

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 35: Sınıf Teorisi - Sayı 7

tesi’nin 1 Eylül toplant›s›nda lanetlendi.Daha önce ifade etti¤imiz gibi bu örgütüngerçek yüzü ancak 1971 y›l›nda a盤a ç›-kart›lm›flt›r. Bu örgütün k›nanmas›na LinBiao çizgisinin ikinci adam› olan Cen Bo-da da imza atmaktad›r. KDSG üyesi olanWang Li görevden hemen al›nd›. Onun d›-fl›nda KDSG’nun dört üyesi tutukland›.

Çiang Çing yoldafl›n binlerce insan›nölümüne neden olan bu örgütün bafl›n› LinBiao ve Cen Bo-da’n›n çekti¤ine dair flüp-heleri vard›. “Ordudaki kapitalist yolcular›temizleyelim” slogan›n arkaplan›nda ordubölge yönetiminde yer alan komutanlar he-deflenmekteydi. Oysa bu komutanlar›nezici ço¤unlu¤u yoksul ve emekçi aile ço-cuklar› idi. Her zaman için de devrimi ko-rumufllard›. Amaç belliydi. Orduyu zay›f-lat›p ele geçirmekti. Lin Biao ve Çen Bo-da her geçen gün biraz daha düflmanlafl›-yordu.

Bilindi¤i gibi Lin Biao 1969 Nisan’›ndaÇKP 9. Kongresinde “2. adam olarak, daha-s› Mao’nun halefi olarak ilan edilmiflti.” An-cak bu durum ayn› zamanda Lin Biao’nunbitiflinin de bafllang›c› oldu. Çünkü Mao,kongreden hemen sonra “...516 örgütü vearkaplan›ndaki yöneticileri hakk›nda ayr›n-t›l› bir soruflturma yürütülmesini emretti.”

Bunun üzerine, yani bu soruflturman›nad›m ad›m kendisine do¤ru gelece¤ininfark›nda olan Lin Biao, bilindi¤i gibi kur-tuluflu kaçmakta bulmufltu.

18 Ekim 1968; Liu- ao- i

Partiden At l yor!

Liu fiao-çi revizyonisti 18 Ekim 1968y›l›nda toplanan ÇKP Merkez Komite-si’nin 12. geniflletilmifl genel toplant›s›ndapartiden ihraç edilmifltir. O güne kadar Liufiao-çi için gösterilen kazanma çabalar›olumlu sonuç vermedi. Liu, zaman zaman

özelefltiri yapsa da ancak bu özelefltirisindesamimi davranmad›. Özelefltiride samimidavranmad›¤› gibi gizli örgüt ifllerini sür-dürmeye devam etti. Mao’nun amac›Lui’yu dönüfltürmek ve kazanmakt›r. AmaLiu tüm bu olumlu çabalar› elinin tersiyleiterek kültür devrimi karfl›t› karfl›-devrimcifaaliyetlerini sürdürmekte ›srar etti. “Kapi-talist yolcu” olan Liu fiao-çi iflah olmazbir revizyonist olarak art›k gelinen aflama-da at›lmay› haketmiflti. Mao’nun insanlar›dönüfltürmede ne denli esnek davrand›¤› sa-dece Liu özgülünde görülen bir pratik de¤il-dir. Mao, daha önce benzer siyaseti VangMing ve Li Li-san’a karfl› da uygulam›flt›r.Onlar›n özelefltiri vermeleri sonucu MerkezKomitesi’nde kalmalar›n› sa¤lam›flt›r. Kül-tür Devrimi’nin tarihi geliflmelerini aktar-

37

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Kültür Devrimi tarihçesiniaktard›¤›m›zda Lin Biao’nun afl›-r› sol çizginin temsilcisi oldu¤u-nu, bu dönem içerisinde “516”adl› gizli bir örgüt kurdu¤undansözetmifltik. Lin Biao, sa¤ kapi-talist yolculara karfl› mücadele-de Mao’dan çok Maocu kesile-rek öne ç›km›fl. Ve bir çok kar›-fl›kl›k ve öldürme olay›n›n Liufiao-çi ile birlikte sorumlusu ol-mufltur. Mao, kültür devrimi sü-resince bafl tehlike olan sa¤ ka-pitalist yolcular› altetmek içinsiyaset belirlemifltir. Lin Biao’dabundan yararlanm›flt›r. Kötüemellerini gerçeklefltirmek içinbin bir türlü hile ve entrikal›yollara bafl vurmufltur. Mao, LinBiao’nun sol çizgisinin fark›nda-d›r. Hatta yer yer de bu çizgiyekarfl› kitleleri yönlendirmifltir.

Page 36: Sınıf Teorisi - Sayı 7

d›k. Orada da aç›kça görülce¤i gibi Mao,Liu fiao-çi’nin Kültür Devrimi’ne kat›lmas›için özel çaba gösteriyordu.

Ayn› zamanda devet baflkan› olan Luifiao-çi 1949 y›l› sonras› izledi¤i “kapitalistyolcu” çizgisi ve siyasetinden dolay› parti-den ihraç edildi. Kendisi Mançurya’dakibir halk komününe, efli ise Orta Çin’dekievine gönderildi. Daha sonra 1974 y›l›ndakanserden öldü.

Liu fiao-çi’ye iliflkin Peking Reviewadl› gazetenin 43. say›s›nda ç›kan bir yaz›-da flunlar belirtilmektedir: “Büyük ProlterKültür Devrimi, Çin’in Kruflçev’inin hesa-b›n› görmüfl... onu tarihin çöplü¤üne gön-dermifltir. Devrim, Çin’in Kruflçev’ininparti içi ve d›fl›ndaki görev ve yetkilerineson verdi.”(Sabah Tufan›. Cilt: 2, Sf; 486)

Lin Biao nun Sonu

Kültür Devrimi tarihçesini aktard›¤›-m›zda Lin Biao’nun afl›r› sol çizginin tem-silcisi oldu¤unu, bu dönem içerisinde“516” adl› gizli bir örgüt kurdu¤undan sö-zetmifltik. Lin Biao, sa¤ kapitalist yolcula-ra karfl› mücadelede Mao’dan çok Maocukesilerek öne ç›km›fl. Ve bir çok kar›fl›kl›kve öldürme olay›n›n Liu fiao-çi ile birliktesorumlusu olmufltur. Mao, kültür devrimisüresince bafl tehlike olan sa¤ kapitalistyolcular› altetmek için siyaset belirlemifl-tir. Lin Biao’da bundan yararlanm›flt›r. Kö-tü emellerini gerçeklefltirmek için bin birtürlü hile ve entrikal› yollara bafl vurmufl-tur. Mao, Lin Biao’nun sol çizgisinin far-k›ndad›r. Hatta yer yer de bu çizgiye karfl›kitleleri yönlendirmifltir. 1969 y›l›ndaMao’nun halefi olarak seçilmesi onun içinayn› zamanda çöküflü de demektir.Mao’nun Lin Biao’ya güvenmedi¤i 9.Kongreden hemen sonra “516 örgütü” veonun arkaplan›nda olan yöneticilerin a盤aç›kart›lmas› için soruflturma açmas› bunu

çok somut bir flekilde göstermifltir. Ki LinBiao bunun fark›nda oldu¤undan, Mao’yuöldürmek için büyük komplo ve darbelerpeflinden koflmufltur. Ayr›ca Mao’nun LinBiao’ya güvenmedi¤i “yeniden yap›land›r-ma hükümetindeki” flu görevlerden de aç›-¤a ç›k›yordu:

“...yeniden yap›land›r›lan hükümetteLin Biao savunma bakan› olarak BaflbakanÇu En-lay’dan, hatta Devlet Konseyi’neba¤l› Devlet Teknolojik Planlama Komis-yonu baflkan› Mareflal Nieh jungçen’densonra yer al›yordu.” (age. Sf; 5139)

Evet Lin Biao ve Çen Bo-da flürekas›“bir elinde k›z›l bayrak sallarken”, öteyandan ise Mao’yu ve Kültür Devrimi’nibofla ç›kartmak için her türlü kötülük yap-maktan geri durmuyordu. Mao, 9.Kongresonras› okun sivri ucunu bu afl›r› sol tem-silcilerinden Çen Bo-da’ya yöneltti. Onuaç›ktan elefltirdi. Bu, elefltiri kitleler tara-f›ndan ayn› zamanda Lin Biao’ya yap›lm›flbir elefltiri olarak alg›lanmaktayd›. ÇenBo-da’ya ve yan›ndakilere özelefltiri ver-me ça¤r›s› yap›yordu. Bu ça¤r›y› 1970 Ey-lül’ünde yapmaktayd› Mao. Parti baflkan›s›fat›yla 15 Eylül günü flu genelgeyi ya-y›mlamaktayd›:

“... Parti saflar›nda görülen ‘metafizikgörüfller, keyflik ve öncülük konusundakibencil e¤ilimlere (apriorizm)’ karfl› bir‘düzeltme hareketi’ bafllat›lmas›n› istedi.Bu aflamadan sonra Lin Biao’nun, kedisinegeri dönemeyecek kadar ba¤l› olan birkaçüst düzey komutan d›fl›nda HKO saflar›n-da güvenebilece¤i kimse kalmayacakt›.

Genel toplant›n›n kapan›fl bildirisinde,idealizm ve metafizik görüfllere karfl› müca-dele açma ve ‘sosyalist inflay› ve devrimibaltalamak isteyen bir avuç karfl›-devrimci-yi ezme’ ça¤r›s› yap›ld›.” (age. Sf; 519)

Lin Biao ve Çen Bo-da ile yap›lan çiz-gi mücadelesi ÇKP parti tarihinde onuncu-su oluyordu. Kayna¤a göre bu mücadele-

38

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 37: Sınıf Teorisi - Sayı 7

nin en ileri düzeyde yafland›¤› yer LuflanKonferans›’d›r. “‹ki-buçuk gün sürmüfltü.”Bu toplant›da onuncu çizgi sahipleri ye-

nilmiflti. Mao bu toplant›da esas olarakÇen Bo-da’ya yüklenmiflti. Lin Biao’yuise her fleye karfl›n kazanmak istiyordu.“hastay› kurtarmak için hastal›¤› tedavietmek gerekir” siyasetini her zaman içinhata yapanlara karfl› uygulamaktan vaz-geçmedi.

Onun bu tutumu baz› oportünist ak›m-lar taraf›ndan “ilkelerde taviz vermek” di-ye yorumlansa da, ancak bu yöntem do¤ruolan yöntemdir. Oysa Mao ilkelerde tavizvermekle politikadaki esnekli¤i gayet bi-limsel bir flekilde ayr›flt›rmaktad›r. Ve ilke-lerden hiç bir zaman da taviz vermemifltir.fiöyle diyor:

“Çizgi mücadelelerinde, ilkelere ilifl-kin sorunlarda kesin bir tutum al›r›m vetaviz vermeyi kabul edemem. Büyük ilke-sel konularda uzlaflma yoluna gideme-yiz.”(abç)

K›sacas›, tüm oportünistler ona karaçalmak için bu çarp›tmay› yapmaktad›rlar.

Ve 14 Eyl l 1971: Lin Bi-

ao nun ka :

Daha önce ifade etmifltik. Mao, Lin Bi-ao’yu tüm olumsuzluklar›na karfl›n kazan-maya çal›fl›rken, ama karfl›-devrimcileflenbu unsur onu fizikmen ortadan kald›rmakve Çin’de iktidar› ele geçirmek için darbehaz›rl›klar› yapmaktayd›. O, Mao’yu 8 Ey-lül günü fianghay’dan Pekin’e döndü¤ü s›-rada trende bir suikast sonucu ortadan kal-d›rmak gibi bir “vahfli” giriflimi örgütlü-yordu. 13 Eylül günü komplosu bofla ç›kt›.Siukast ve darbe grifliminin baflar›s›z ol-du¤unu gören Lin Biao, efli ve o¤lu ile dö-nemin Rusya’s›na kaçmaya karar verdi.Bilindi¤i gibi bindikleri uça¤›n 1971’in 14

Eylül günü ‹ç Mo¤olistan’›n Undur Hanbölgesinde düflmesi sonucu öldüler.

Bunun üzerine Merkez Komitesi Pe-kin’de toplant› yapt›. Lin Biao üzerine ilkyar›-resmi de¤erlendirmelerin 1972 y›l›n›nMay›s ay›nda yap›ld›¤› belirtiliyor. Ancakolay›n eksiksiz resmi de¤erlendirmesi yazaylar›nda yap›lm›flt›r. Bu de¤erlendirmele-re paralel olarak “Lin Biao’cu bütün üstdüzey yöneticiler ile HKO’daki yandafllar›görevlerinden al›nd›.”

Mao’nun 20 Ekim günü Pekin Rad-yo’sunda flu sözleri yay›mlanmaktad›r:

“Düflmandan korkmak çok anlams›z-d›r... Beni as›l yaralayan ve üzen, dostlar›narkamdan att›klar› oklar ve yaraland›¤›m-da dost bildiklerimin yüzünde gördü¤üm oac› gülümseyifltir.” (age. Sf; 523) (Bu söz-ler ünlü yazar Lu Sün’ün bir konuflmas›n-dan aktar›lm›flt›r.)

Lin Biao ve çizgisi üzerine “Çin Ko-münist Partisi 10. Milli Kongresi Belgele-ri”nde flu de¤erlendirme yap›lmaktad›r:

“Partinin Dokuzuncu Kongresi, bizzatBaflkan Mao’nun bafllatt›¤› ve yönetti¤i Bü-yük Proleter Kültür Devrimi’nde büyük za-ferler elde edildi¤i bir s›rada toplanm›flt›.

Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Dü-flüncesi’nin devrimi proletarya diktatörlü-¤ü alt›nda devam ettirme teorisine uygunolarak, Dokuzuncu Kongre, tarihin tecrü-belerinin yan›s›ra Büyük Proleter KültürDevrimi’nin yeni tecrübelerini de toparla-y›p özetledi. Liu flao-çi’nin revizyonistçizgisini elefltirdi ve bütün bir sosyalizmtarihi dönemi için tesbit edilen partinin te-mel çizgisini ve siyasetlerini bir kere dahado¤rulad›. (...) Dokzuncu Kongre 1 Nisan1969’da aç›ld›¤›nda, baflkan Mao flu büyükça¤r›da bulunmufltu: ‘Daha da büyük za-ferler kazanmak için birleflin.’ Ay›n y›l›n28 Nisan’›nda Dokuzuncu Merkez Komi-tesi’nin Birinci Genel toplant›s›nda, Bafl-

39

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 38: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kan Mao bir kere daha aç›kça flunu belirtti:‘Tek bir amaç için, yani proletarya dikta-törlü¤ünün sa¤lamlaflt›r›lmas› için birle-flin.’ ‘Büttün ülke halk›n›n proletarya ön-derli¤inde zafer kazanmak için birleflmesi-ni sa¤lamal›y›z.’ Ayr›ca fluna da iflaret etti:‘Birkaç y›l sonra belki gene bir devrimyapmak gerekecektir.’ Baflkan Mao’nunkonuflmalar ve Merkez Komitesi’ninkongrede kabul edilen raporu, partimiziçin Marksist-Leninist bir çizgi tesbit etti.

Hepimizin bildi¤i gibi, DokuzuncuKongre’ye sunulan siyasi rapor bizzat Bafl-kan Mao’nun rehberli¤inde haz›rlanm›flt›.Lin Biao ise kongreden önce Cen Bo-da’y-la birlikte bir siyasi rapor tasla¤› haz›rla-m›flt›. Bu ikisi, Dokuzuncu Kongre’densonraki bafll›ca görevin üretimin geliflti-

rilmesi (abç)oldu¤unu iddia ederek devri-min proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devamettirilmesine karfl› ç›k›yorlard›. Oysa bu,Liu fiao-çi ve Cen Bo-da tara›fndan Seki-zinci Kongre karar›na sokuflturulan ve ül-kemizdeki bafl çeliflmenin proletarya ileburjuvazi aras›ndaki çeliflme de¤il, ‘ilerisosyalist sistem ile toplumun geri üreticigüçleri aras›ndaki çeliflme’ oldu¤unu ilerisüren eski revizyonist safsatan›n yeni flart-larda yeniden cilalan›p piyasaya sürülenbir kopyas›ndan baflka bir fley de¤ildi. Ga-yet tabii, Lin Biao ve Cen Bo-da taraf›n-dan haz›rlanan bu taslak, Merkez Komite-si taraf›ndan reddedildi. Lin Biao, BaflkanMao’nun rehberli¤inde haz›rlanan siyasirapora aç›kça karfl› ç›kan Cen Bo-da’y›gizliden gizliye destekledi, ama çabalar›bofla ç›kar›ld›ktan sonra Merkez Komite-si’nin siyasi çizgisini istemeye istemeyekabullendi ve Merkez Komitesi’nin siyasiraporunu kongrede okudu. Ne var ki, Do-kuzuncu Kongre s›ras›nda ve daha sonrala-r› Lin Biao, baflkan Mao’nun ve Parti Mer-kez Komitesi’nin ihtarlar›na, uyar›lar›nave kendisini kurtarma çabalar›na ra¤men,

komplo ve baltalama faalyetlerine devametti. Lin Biao daha da ileri giderek, karfl›-devrimci bir hükümet darbesine kalk›flt›,ama bu darbe Dokuzuncu Merkez Komite-si’nin 1970 A¤ustos’undaki ‹kinci GenelToplant›s›’nda önlendi. Lin Biao, dahasonra 1971 Mart’›nda silahl› bir karfl›-dev-rimci hükümet darbesi için Tasar› ‘571’inAnahatlar›’ bafll›kl› plan›n› haz›rlad› ve 8Eylül’de yüce önderimiz Baflkan Mao’yukatletmek ve rakip bir Merkez Komitesikurmak gibisinden vahflice bir çabayla dar-beyi bafllatt›. 13 Eylül’de, komplosununbofla ç›kt›¤›n› görünce gizlice bir uça¤abindi, partiye ve vatana ihanet ederek Sov-yet revizyonistlerine s›¤›nmak üzere kaçt›,ama Mo¤olistan Halk Cumhuriyeti’ninUndur Han bölgesinde uça¤›n›n düflmesisonucunda öldü.”

Daha önce iflaret ettik ki, ÇKP içerisin-de çok ciddi çizgi mücadeleleri olmufltur.Lin Biao’yla yap›lan› ise 0nuncu çizgimücadelesidir. Ve baflar›yla sonuçlanm›fl-t›r. Parti içinde çizgi mücadeleleri hiçbir za-man durmaz. Nas›l ki Kültür Devrimi’ninsivri oku Liu fiao-çi’nin sa¤ revizyonist çi-zigisine karfl› yürütülüp ve baflar›yla sonuç-lanmas›na karfl›n di¤er çizgiler ortadankalkmad›ysa, Lin Biao’nun sol çizgisinin dealt edilmesi ÇKP içinde art›k çizgi mücade-lesi bitti anlam›na gelmez-gelmeyecekti. S›-n›f mücadelesi devam eti¤i müddetçe partiiçinde çizgi mücadelesi de devam edecektir.Bu, çeliflkinin do¤as› gere¤idir. Bir partiiçerisinde-her zaman vurgulad›¤›m›z gibi-ay-n› süreç içersinde bir-kaç çizgi de olabilir.Örne¤in MLM çizginin d›fl›nda, sa¤ ve solçizgiler gibi. Kültür devrimi buna çok somutörnek teflkil etmektedir. Liu fiao-çi’nin sa¤kapitalist çizgisinin yan›nda bir de Lin Biaove Cen Bo-da’n›n bafl›n› çekti¤i sol çizgi gi-bi. Tabii ki bu gibi durumlarda ideolojik mü-cadelede okun sivri ucu en tehlikeli olana yö-neltilir. Sivri ucun birine yöneltilmesi demekdi¤erini gözden kaç›rmak veya onunlya ide-

40

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 39: Sınıf Teorisi - Sayı 7

olojik olarak uzlaflmak olarak anlafl›lmaz.Yanl›fl anlay›fllarla hiçbir koflulda müca›dele-siz birlik olmaz. Fakat en tehlikeli çizgiyekarfl› mücadelede, ikinci derecede tehlikeliolanla duruma göre ittifaka gidilir. Dolay›s›y-la bu iki durumu birbirine kar›flt›rmamal›y›z.

Bu arada gerek kültür devrimi s›ras›ndagerekse daha sonraki y›llarda Sovyet mo-dern revizyonizminin bafl› Kruflçev ve dahasonra ise Leonid Brejnev’in önce Liu fiao-çi sonra ise Lin Biao kli¤ini aç›ktan destek-ledi¤ini de hat›rlatal›m. Mao’ya karfl› olanher haraketi aç›ktan destekledikleri gibi,Mao ve ÇKP’ye göz da¤› vermek için Brej-nev Modern revizyonisti Çin s›n›r›na askery›¤maktan da geri durmad›.

‹çten ve d›fltan tüm karfl›-devrimci giri-flimlere karfl›n Çin Büyük Proleter KültürDevrimi baflar›yla sonuçlanm›flt›r.

Buraya kadar Büyük Prolter KültürDevrimi’nin tarihçesine iliflkin bilgilersunduk. Yer yer de de¤erlendirmelerde bu-

lunduk. Bilgiler sunduk diyoruz. Çünkü bubölümde yorum yapmaktan öte BPKD’nintarihsel geliflimine iliflkin belgelerden bil-giler aktarmaya çal›flt›k. Bu aktar›mlar ol-dukça uzun oldu, ama gerekliydi.BPKD’ye iliflkin aktar›mlar› uzun ve kap-saml› tutmam›zdaki as›l amaç okurunBPKD’nin yap›lmas›n›n nedenleri veamaçlar›n› daha derin ve kapsaml› ö¤ren-mesi içindir. BDKD do¤ru ve bilimsel fle-

kilde özümsenirse o zaman geriye dönüp

bakt›¤›m›zda, özellikle de MLM’ler aç›-

s›ndan partimiz içerisinde gelmifl geçmifl

tüm ayr›l›klar›n ve bunlara yaklafl›m

tarz›n›n ne denli yanl›fl ve hatal› oldu¤u-

na dair 1. Kongrenin yapt›¤› tesbitlerin

ne denli bilimsel oldu¤u bir kez daha an-

lafl›lm›fl olur.

B-BPKD’den Ö¤renmemiz

Gereken Zorunlu DerslerBüyük Proleter Kültür Devrimi’nden

her Maoist’in ö¤renmesi gereken çok mu-aazzam dersler vard›r. Bu, uluslararas›

komünist bir manifestodur. Bunun içinde her Maoist Kültür Devrimi’ni her ba-k›mdan( ideolojik, siyasi ve örgütsel) ince-lemeli ve ondan ö¤renmelidir. “Çin’de ol-mufl” deyip geçmek sosyalizm sorunlar›n›bir nebzecikte olsa anlamamak demektir.Sosyalizm sorunlar›na iliflkin bilimsel birkafa yap›s›na sahip olman›n yoluBPKD’den do¤ru ve bilimsel sonuçlar ç›-karmaktan geçer. Onu ö¤renmeyen sosya-

list toplum döne-minde ne yapaca¤›-n› flafl›r›r ve çak›l›pkal›r. Biz iflin dahafazla teorik boyutu-na girmeden, ö¤re-nilmesi gerekendersleri sat›r bafllar›fleklinde özetleye-lim:

1) Büyük Proleter Kültür Devrimi

üst yap›da gerçeklefltirilen siyasi bir

devrimdir.

Hemen belirtelim ki, bu siyasi devrimöylesine klasik tipte Zor'a dayal› bir dev-rim de¤il. Yeni tipte, hem de iktidardakigüçlerin kendi yönetimlerine karfl› kitlele-ri aya¤a kald›rmak için gerçeklefltirilenbar›flç›l bir devrimdir. O güne kadar hiçbirburjuva ve gerici toplumun kendi içinde

gerçekleflmeyen bir devrim oldu¤u gibi;

41

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

‹flin en önemli boyutlar›nda birisi ise bu siyasi devrimindünya komünist hareketi içerisinde yeni komünist partilerin

siyasi flekillenmesine yol açmas›d›r. Bunlardan birisi de hiçkuflkusuz co¤rafyam›zdaki komünist partisidir. T›pk› Ekimdevrimi gibi BPKD’de uluslararas› komünist hareket içeri-sinde MLM partilerin do¤uflu ve güçlenmesini getirmifltir.

Page 40: Sınıf Teorisi - Sayı 7

demokratik, sosyalist ülkelerde de gerçek-leflen ilk devrimdir.

Mao döneminin demokratik sosyalistÇin’inde yap›lan üst yap› devrimidir.BPKD gerçekli¤i bir kez daha gösterdi kidemokratik sosyalistt toplum aflamas›ndabelirleyeci olan alt yap› de¤il üst yap›d›r.Bu üst yap› kurumu içerisinde de belirleyi-ci olan Komünist Partisi’dir.

Bu, ne demektir?

Bu, Komünist Partisi e¤er do¤ru bir si-yasi ve ideolojik hat izlerse o toplum ve ik-tidar komünizme do¤ru yol al›r demektir.Tersi durumda ise, yani yanl›fl çizgi izlersegeriye dönüfller kaç›n›lmazd›r demektir.Daha aç›kças›, burada tayin edici olan ko-münist Partisi ve onun ideolojik-siyasi çiz-gisidir. Bu do¤ru olunca gerek devrim afla-mas›nda gerekse devrim sonras› süreçlerdeolsun tek kifli de olsan, yine de önünde so-nunda baflar›y› elde etmek kaç›n›lmazd›r.Mao’da Lenin’de üst yap›n›n belirleyicili-¤ini buradan hareket ederek kuram halinegetirmifltir.

Bundand›r ki her Maoist defalarcaBPKD üzerine yaz›lanlar› okumal›, tart›fl-mal› ve özümsemelidir.

‹flin en önemli boyutlar›ndan birisi isebu siyasi devrimin dünya komünist hare-keti içerisinde yeni komünist partilerin si-yasi flekillenmesine yol açmas›d›r. Bunlar-dan birisi de hiç kuflkusuz co¤rafyam›zda-ki komünist partisidir. T›pk› Ekim devrimigibi BPKD’de uluslararas› komünist hare-ket içerisinde MLM partilerin do¤uflu vegüçlenmesini getirmifltir. Ekim devrimiKautsky’in bafl›n› çekti¤i II. Enternasyonaloportünizminin uluslararas› etkisini k›rd›¤›ve yeni Leninist partileri yaratt›¤› gibi,BPKD ise Kruflçev-Brejnev Modern reviz-yonizminin UKH içerisindeki etkisini k›r-m›fl ve ayn› zamanda buna koflut olarak ye-ni Maoist partilerin do¤uflunu sa¤lam›flt›r.

Buna göre flu tespiti yapmak yerinde

olur: Nas›l ki Ekim Devrimi Proleter

devrimler ça¤›n› açt›ysa, BPKD’de Pro-

leter Devrimler ça¤›n›n en üst düzeyde

teorisi ve prati¤inin aflamas›d›r. Bu ba¤-

lamda BPKD ayn› zamanda uluslarara-

s› düzlemde yeni MLM ak›mlar›n do¤u-

flunun manifestosudur!

2) Komünizme varmak için demor-

katik sosyalist toplumlarda kültür dev-

rimleri papmak flartt›r.

Hem de bir tane de¤il, onlarca kez.

Marksizm-Leninizm-Maoizm’i savu-nan her komünist partisi, daha do¤rusu herMaoist parti, gelece¤in sosyalist toplumusüreci boyunca Büyük Proleter KültürDevrimi’ni savunmak ve uygulamak zo-rundad›r. Mao’nun dedi¤i gibi sosyalizmboyunca tek bir kültür devrimi yetmez.Onlarca kez kültür devrimi yapmak flartt›r.Yoksa sosyalizmin gerçek inflas›n› sa¤la-yamay›z.

Bu Kültür Devrimi’de t›pk› Çin’dekigibi baflta Komünist Partisi’ne yönelik ya-p›lmal›d›r. Parti içinde de öncelikle üst ka-demelere yönelik gerçeklefltirilmelidir. Ya-ni yukar›dan afla¤›ya do¤ru. Yönetenle yö-netilen aras›ndaki çeliflkinin ana yönünüparti yönetimi oluflturur. Dolay›s›yla buyönetimin olumsuz bir hat izlemesi süreçiçerisinde proletarya diktatörlü¤ünü deburjuvalaflt›r›r.

Mao’nun dedi¤i gibi Komünist Parti-si’nin devrim öncesi niteli¤iyle devrimsonras› niteli¤i bir ve ayn› de¤il. Devrimöncesi aflamada henüz iktidar de¤ilken an-cak devrim sonras› iktidar›n öncüsü; yöne-ticisi ve yöneledirici gücüdür. Dolay›s›yladevrim sonras› dönemde yönetici durumdaolan bu güç e¤er do¤ru bir ideolojik-siyasiçizgide yürümezse o zaman iktidar›n ken-disi de burjuvalafl›r. Öz ayn›, ama nitelikde¤iflir. Bu komünist partisinin yönetilen

42

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 41: Sınıf Teorisi - Sayı 7

pozisiyonundan yöneten pozisiyonuna ge-çiflidir. Önce yönetenlere karfl› mücadeleyürütüyorken, devrim sonras› mücadeleninhedefini, yani çeliflkinin ana yönünü olufl-turacakt›r. Buradaki burjuvazi komünistpartinin içinde ç›kar. Hem de bürokratburjuvazi. Parti içindeki burjuvazininekonomik olarak burjuva olmas› flart de-¤ildir. Burada kast edilen burjuvazi mad-di bak›mdan bir eskinin kapitalist burju-vazisi de¤il, bürokratik çal›flma tarz›d›r.O halde bu burjuvaziye parti içerisindemeydan vermemek için parti içinde ve d›-fl›nda kültür devrimi yapmak flartt›r. Bu-nun anahtar› da ideolojik mücadele vekampanyalard›r.

Bu devrim boyunca yanl›fl ve hatal›çizgilerinde ›srar edenler yönetimden ala-fla¤› edilece¤i gibi, partiden de ihraç edilir.Daha aç›kças› Kültür Devrimi’nin anaamac› Çin’deki gibi parti içerisindeki olas›kapitalist yolculara meydan vermemek,partiyi onlara kapt›rmamak olmal›d›r. ‹kti-dar›, parti içersindeki bürokratizme teslimetmemek için sürekli bir flekilde ideolojik-siyasi faaliyetlere a¤›rl›k vermek flartt›r.

Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi’degösterdi ki parti içerisinde her zaman içinfarkl› çizgiler mevcuttur. ‹flte bu sa¤ ve solrevizyonist çizgilerin parti yönetimini elegeçirmesini önlemenin en do¤ru yolu par-tiyi afla¤›dan yukar›ya do¤ru her zamaniçin denetlemekten geçer. Bu, hem partikitlesi hem de genifl halk y›¤›nlar› taraf›n-dan yap›lmal›d›r. Bu ideolojik kampanya-lar her tehlike görüldü¤ü zaman mutlak birflekilde yap›lmal›d›r.

Bunun için de gerek parti kitlesi ge-

rekse parti d›fl› halk kitlelerinin bilinci-

ni ideolojik-siyasi olarak donatmak

anahtar bir sorundur. ‹deolojik-siyasiçizginin do¤rulu¤unu esas almayan birparti hayatta kal›c› baflar›lar elde edemez.

K›sacas›, BPKD tecrübesi de somutbir flekilde gösterdi ki “Sosyalizm boyun-ca s›n›f mücadelesi yerine üretici güçlerigelifltirmeyi esas almak” revizyonizmdenbaflka bir fley de¤ildir. Bu da proletaryan›niktidar›n› burjuvaziye teslim etmektir.Kruflçev’den Liu fiao-çi’ye oradan da LinBiao ve Brejnev’e kadar bütün kapitalistyolcular›n sosyalizm sorunlar›na iliflkinrevizyonist tezleri yukar›daki anlay›fltankaynakl›d›r.

Çin’de geriye dönüflün olmas›BPKD’nin hatal› veya gereksiz oldu¤unude¤il, tam tersine daha fazla kültür dev-rimleri gerçeklefltirmenin ihtiyaç oldu¤unugösterir. Mao, sadece tek bir kültür devri-miyle ifllerin yoluna girece¤ini savunmad›.Daha 1969 y›l›nda gerçeklefltirilen 9.Kongreden hemen sonra yeni bir kültürdevrimi kap›dad›r demektedir. Mao, birde¤il onlarca kez kültür devrimi gerçeklefl-tirmeliyiz diyor. Dolay›s›ylad›r ki “sadecebir kere kültür devrimi yapmak yeterlidirveya bu, Çin’de her sorunu çözdü” anlay›-fl›, kültür devrimlerinin amac›n› ve özünüanlamamak demektir.

3)Kültür devrimleri zora dayal› de-

¤il bar›flç›l yöntemlerle yap›lmal›d›r.

Bilindi¤i gibi bütün siyasi devrimlerbar›flç›l veya zor yöntemlerinden birisiesas al›narak yap›l›r. Bunlardan ça¤›m›z›nbu sömürü ve bask› sistemleri alt›nda olansiyasal dünyas›nda bar›flç›l yöntemle mev-cut gerici siyasi iktidarlar› alafla¤› etmekimkans›zd›r. Dolay›s›yla bu sistemlerinhüküm sürdü¤ü ülkelerde politik devrim-ler ancak Zor yöntemi esas al›narak ger-çeklefltirilebilir. Fakat devrim sonras› dö-nemlerdeki iç siyasi devrimler, yani kültürdevrimleri gibi devrimlerde zor yöntemiesas al›nmaz. Bar›flç›l mücadele yöntem-

43

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 42: Sınıf Teorisi - Sayı 7

leri esas al›n›r. Al›nmak zorundad›r. EvetKültür Devrimi’nde de görüldü¤ü gibi si-yasi iktidar mücadelesi söz konusudur. ‹k-tidar kimin elinde? Partinin! Mücadele ki-me yönelik? Parti içindeki kapitalist yol-culara! Fakat bu iktidar mücadelesiMao’nun da önemle iflaret etit¤i gibi zoryoluyla de¤il, bar›flç›l mücadele yönte-miyle olmal›d›r.

Mao, Kültür Devrimi döneminde bileparti içi çeliflkilerin çözüm yöntemini ba-r›flç›l mücadele yöntemi olarak ortayakoymufltur. Yer yer meydana gelen fliddethareketleri ise yukar›ya aktard›¤›m›z gibiMao taraf›ndan hatal› bulunarak mahkumedilmifltir. “‹deolojk mücadeleyle partiiçindeki kapitalist yolcular›, bürokratizmivb. kötü anlay›fl ve al›flkanl›klar› alt edin!”ça¤r›s› ve vurgusunu yapm›flt›r. Hiçbir yer-de onlar› “zorla alt edin” diye bir anlay›fla-siyasete Mao’da rastlamak mümkün de¤il.Afl›r›l›klar olmufltur. Fakat bu afl›r›l›klarMao ve bafl›n› çekti¤i Kültür Devrimininçizgisine ait de¤il. Bu afl›r›l›klar BPKD ta-rihine iliflkin yapt›¤›m›z aktar›mlarda daanlafl›laca¤› gibi Liu fiao-çi ve Lin Biaokli¤inin BPKD’ni bofla ç›kartmak, yani he-definden flafl›rtmak için bafl vurduklar› ge-rici yöntemler sonucu meydana gelmifltir.Mao, e¤er fliddet çizgisini benimsemifl ol-sayd›, baflta Liu fiao-çi ve Lin Biao’yu öl-dürün derdi. Ki bunu uygulamak için de si-yasi gücü vard›. Ama görüldü¤ü gibi neMao ne de dönemin ÇKP’si Liu fiao-çi veLin Biao’nun öldürülmesini savunmufltur.Tam tersine onlar› kazanmak ve dönüfltür-mek için özel çaba sarfedilmifltir.

Yeri gelmiflken bir kez daha hat›rlatal›m:

Halk s›n›f ve tabakalar› aras›ndaki çe-liflkilerin çözüm yöntemi konusunda ülke-mizde küçük burjuva ak›mlar›n siyasettarzlar› oldukça gerici ve sekterdir. Ayn›flekilde örgüt içi çeliflkileri çözme yöntem-leri de öyle. Bu siyasetleri esasta monoli-

tik (tekçi, yek pare)parti analay›fllar›ndankaynaklanmaktad›r. Küçük burjuva opor-tünist ak›mlar›n bu konudaki oportünist vegerici anlay›fllar›n› bir kenara b›rak›yoruz.Onlar aç›s›ndan bu tarzlar›n› bir bak›manormal karfl›lamak gerek. Ama Maoistleriçin ayn› fleyi söylemek mümkün de¤il.Çünkü Maoistlerin halk içi ve parti içi çe-liflkileri çözmede uygulayaca¤› yöntemkesinlikle zor olamaz. MLM parti ve kitleçizgisi anlay›fl›nda halk içi çeliflkilerin çö-zümünde zor siyaseti yoktur. Bunu tümMaoistler savunur. Kültür Devrimi’nin so-nuçlar›ndan birisi de budur. Burada iflingarip ve ilginç bir yan› var, o da fludur: Biryandan halk BPKD’yi savunucak ve hattakendi partin için Manifesto olarak tesbitedeceksin, ama öte yandan “ayr›lan” veya“att›¤›n” devrimci insan, gruplar›, örgütü-nü elefltiriyor diye onlar› zorla susturma si-yasetini benimseyeceksin. Örne¤inTKP/ML, BPKD’den yeterince bilimsel vedo¤ru sonuçlar ç›kartamam›flt›r. Bir parça-c›k da olsa e¤er do¤ru sonuçlar ç›kartm›flolsalard› “ayr›l›k ilan eden insanlar içinölüm kararlar› veya de¤iflik yöntemlere”baflvurma siyasetini benimsemezlerdi.

BPKD, ifl olsun diye savunulmaz! Te-

orisiyle prati¤iyle bafll› bafl›na komünist

bir Manifestodur. E¤er BPKD’yi savunu-yor, üstelik de “Partim onun ürünüdür” di-ye bir tez ileri sürüyorsan, o zaman, BPKDManifestosunun emretti¤i ilkelere uygunhareket etmek zorundas›n. Kuru-s›k› kül-tür devrimi slogan› atmakla t›pk› Lin Biaogibi bir elinde “k›z›l bayrak sallamak”,öteki elinde ise MAO ve ÇKP’yi arkadanhançerlemek” anlay›fl ve duruflundan fark-l› bir pratik sahibi olamazs›n. Örgütündenayr›l›k ilan edenlerden nicel olarak güçlüolabilirsin. Ama bu, çok do¤ru yolda oldu-¤un anlam›na gelmez. Ço¤unluk her za-man do¤rudur anlay›fl› yanl›fl ve oportünistbir görüfltür. Ben istedi¤im gibi “elefltirir”;konuflur veya teflhir ederim ama sen az›n-

44

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 43: Sınıf Teorisi - Sayı 7

l›ks›n konuflamaz, yani “kendini savuna-mazs›n” vb. gibisinden anlay›fllar›, b›raka-l›m komünistlerin savunmas›n› bir kenaraburjuva demokratlar bile savunamaz.

TKP/ML’nin “yeniden infla aktivistle-rine” yönelik belirde¤i (ölüm karar› vb.)siyaset, devrimci de¤il gericidir. Kald› kiTKP/ML’nin, bu siyaset tarz› yeni de¤il.Bugün tehditlere maruz kalanlar dün ayn›siyaseti birlikte infla ettiler.

TKP/ML, muhalefet ve elefltirilere

tahammül etmiyor!

Bugün üç-befl kifli veya az›nl›kta olan-lar›n muhalafetine tahammül edemeyenyar›n iktidar› eline geçirdi¤inde en ufak birmuhalefete dahi tahammül edemez! Bu an-lay›fl ve siyaset tarz› asla Maoist olamaz!Bu gerici siyaset tarzlar› ve anlay›fllar bur-juvaziden al›nmad›r. Daha üst boyutuylaifade edecek olursak muhalefeti, elefltirile-rinden(yanl›fl ve hatal› da olabilir) dolay›“ölüm" vb. gibi tehditlerle susturma siya-setini faflist parti ve iktidarlar bile aç›ktansavunmuyor-savunam›yor. Unutulmamal›-d›r ki proletarya demokrasisi ve demokrat-l›¤› “en ileri” diye gösterilen burjuva de-mokratl›¤› ve demokarsilerinden daha ile-ridir. Fazla söze gerek yok. Çünkü bu ko-nu üzerine TKP/ML’ ye yönelik elefltirile-rimiz yeni de¤il. Daha önceleri de bir çokyaz›m›zda elefltirilerimizi ortaya koyduk.Umar›z TKP/ML bu gerici karar ve siyasettarz›ndan bir an önce vazgeçer.

K›sacas›, farkl› fikir sahiplerini zor

yöntemiyle bast›rma yoluna gitmek hiç-

bir dönem ve hiçbir durumda do¤ru bir

yöntem olamaz!

4) Sosyalizm boyunca proltarya ile

burjuvazi aras›ndaki çeliflki antago-

nist bir flekilde varl›¤›n› sürdürür.

Sosyalizm dönemi boyunca proletar-ya ile burjuvazi aras›ndaki çeliflki baflçeliflkidir. Bu, s›n›f mücadelesi devam

etti¤i müddetçe bu çeliflkinin bafl çeliflkiolarak tesbit edilmesi demektir. Bu çe-liflki yerine "üretici güçleri gelifltirme"esas al›n›rsa o zaman t›pk› Kruflçev, Liufiao-çi ve Lin Biao gibi revizyonist olupç›kar›z. Bu da o iktidar›n burjuvalaflma-s› demektir.

Bu noktay› ifade ettikten sonra, pro-letarya burjuvazi aras›ndaki çeliflkininçözüm yöntemine geçelim.

Her iki s›n›f aras›ndaki çeliflki baflçeliflkidir derken bununla, iktidar› eleald›ktan sonra burjuvaziye karfl› zorkullanmal›y›z anlay›fl› do¤maz. Burju-vaziyi ikna ve e¤itim yönüyle dönüfltür-meliyiz. Onunla proletarya aras›ndakiçeliflkiyi bar›flç›l yöntemlerle çözmekzorunday›z. Bu da Komünist Partisi’nindo¤ru siyaset izleyip izlememesiyledo¤ru orant›l›d›r.

Mao’nun dedi¤i gibi do¤ru siyasetinizlenmemesi durumunda “halk içi çelifl-kiler dahi uzlaflmaz duruma” dönüflür.

Her diktatörlü¤ün özü zordur. Bu,MLM bir tezdir. Fakat proletarya bu zordiktatörlü¤ünü ço¤unlu¤un az›nl›k üze-rindeki diktatörlü¤ü olarak uygulamakzorundad›r. Bunu uygularken de iç ved›fl düflmanlara karfl› proletarya dikta-törlü¤üne ihtiyaç duymal›d›r. Yoksaproletaryan›n burjuvazi ve di¤er sistem-ler gibi ebediyete kadar bu iktidara ihti-yac› yoktur. Çünkü onun nihai amac›n-da bu ikitdar› kurmas› demek ayn› za-manda iktidar›n da ad›m ad›m ortadankald›r›lmas› demektir. Dolay››syla Ko-münist Partisi toplumda hüküm sürenmevcut çeliflkilerin çözümünde ne kadardo¤ru bir siyasi çizgi izlerse o kadar daaz olarak zor yöntemlerine bafl vurul-mufl olunur.

K›sacas›, antagonist çeliflkinin varl›-

45

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 44: Sınıf Teorisi - Sayı 7

¤› demek illa da burjuvaziyi zorla orta-dan kald›rmak olarak anlafl›lmamal›d›r.

S›n›flar ve s›n›f mücadelesi devametti¤i müddetçe de bu antagonizma de-vam edecektir. Buna koflut olarak partiiçerisindeki iki çizgi mücadelesi de de-vam eder.

BPKD prati¤i bir kez daha gösterdiki , sosyalizm dönemi boyunca kafa ilekol, köy ile kent, yönetilenle yöneten,eme¤in özel mülkiyetiyle toplumsalmülkiyeti aras›ndaki çeliflkiler devamedecektir. Bu, s›n›flar ve s›n›f mücadele-sinin mevcudiyetidir.

S›n›flar ve s›n›f mücadelesi komü-nizme ad›m ad›m yaklaflmakla do¤rudanorant›l› olarak ortadan kalkar. Yoksa busüreç tamamlanmadan ne devlet ad›mad›m söner ne de s›n›flar ortadan kalkar.Zaten devletin varl›¤› demek s›n›flar›nvarl›¤› demektir. S›n›fs›z devlet diye birolgudan sözedilemez. Devlet s›n›flarlabirlikte ortaya ç›km›flt›r, s›n›flarla birlik-te de ortadan kalkacakt›r. Bu, devletinbirden bire ortadan kalkmas› fleklindede¤il ad›m ad›m sönmesiyle gerçekleflir.

5. Kültür devrimi slogan›, devrim

öncesi komünist partileri içerisindeki

mücadale için esasta geçerli olamaz!

Kültür Devrimi’nin tarihçesini, ne-den ve amaçlar›n› ortaya koyduk. Budevrimin üst yap›da (parti) bir siyasi

devrim oldu¤unu Mao’dan ve ÇKP’denaktar›malar yaparak ortaya koyduk.Mao’nun “burjuva karargahlar› bomba-lay›n!” fliar› parti içindeki “kapitalistyolcular›” alt etmek için Dazubaolarlabafllatt›¤› bir harekettir. Bu hareketin as›lhedefinde sa¤ revizyonizm vard›r. Busa¤ revizyonizm ideolojik, ekonomik vesiyasi alanda ÇKP’ye önemli derecedehakim durumdayd›. Siyasi alandaki yö-netip yönlendirme çizgisi bürokratizmolarak partiye hüküm etmifl durumdayd›.Burada gelinen aflamada sorunun çözü-mü yöntemi; yönetimdeki revizyonist vebürokrat burjuvalar› alt etmek için alt-tan kitlesel bir dalga ile sarsmak ve par-tiye MLM’lerin yeniden hakimiyetinisa¤lamakt›. Mao, bu çizgi sahiplerinin,yani partinin tepesine hakim olan bu if-lah olmaz kapitalist yolcular› partidentemizlemek için “karargahlar› bombala-y›n!” fliar›n› atm›flt›r. Burada her alandailkesel görüfl ayr›l›klar› söz konusudur.Ve bürokrat burjuvazi partinin tepesineçöreklenmifl durumdad›r. Ve bunu da altetmenin yolu olarak fabrika, köy, okul,belediye, ordu ve her kurum içerisindeideolojik kampanyalar ve duvar afiflleriaracal›¤›yla bafllatm›flt›r. Bilinirki ayn›yöntem devrim öncesi komünist partile-ri içindeki çeliflkileri çözmek için kulla-n›lmaz.

Nitekim Mao’da uygulamam›flt›r.ÇKP’nin devrim öncesi sürecine bakt›-

46

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Bu siyasal devrimi tek bir cümleyle özetleyecek olursak, BPKD Mao’nunekonomi politik, felsefe ve sosyalizm sorunlar› alan›nda Marksizm-Lenizm’ekatk›lar›n›n Maoizm olarak ulusal ve uluslararas› düzlemde yeni bir aflamaya

geçiflin siyasal devrimidir. Bu ba¤lamda diyoruz ki Maoizm, Ça¤›m›z›n 60’l› y›l-lar sonras› Marksizm-Lenninizmi’nin teori ve prati¤idir. Dolay›s›ylad›r ki

Marksizm-Leninizm’i savunman›n biricik yolu Maoizm’i savunmaktan geçer!..

Page 45: Sınıf Teorisi - Sayı 7

¤›m›zda Mao, partiye dönem dönem ha-kim olan sa¤ ve sol çizgilere karfl› cep-heden bayrak açma yolunu hiçbir zamantercih etmemifltir. Sonuna kadar ideolo-jik mücadele yürütmüfltür. Hatta WangMing ve Li Li-san örne¤inde görüldü¤ügibi onlar› Merkez Komitesi’ne bile al-may› önermifl ve alm›flt›r. Tabii ki öze-lefltiri yapmalar› sonucu bunu gerçeklefl-tirmifltir.

Dolay›s›yla komünist partileri içeri-sindeki ana mücadele yöntemi ideolojikmücadele zemini üzerinde yükseltilir.Bunun kuramsal formülasyonu ise flu-dur: “Birlik- elefltiri- daha yüksek bir-

lik”! Bugüne kadar Parti içerisindekiideolojik mücadele bu fliar ›fl›¤›nda yü-rütülmüfl olunsayd› o zaman tarihimizboyunca meydana gelen irili-ufakl› ayr›-l›k ve hizipleflmeler bu kadar fazla ol-mazd›. Hatta diyebiliriz ki bu ilkeye uy-gun ideolojik mücadele yürütülmüfl ol-sayd›, hiçbir ayr›l›k ve hizipleflme dahigündeme gelmeyecekti.

Daha önceki say›lar›m›zda, hangikoflullarda örgütsel ayr›l›k gündeme gel-melidir vb. soru ve sorunlar›n› çok kap-saml› bir flekilde yan›tlam›flt›k. Bir kezdaha ve tek bir cümleyle ifade edecekolursak ilekesel görüfl ayr›l›klar›n›n, birbaflka deyiflle genel siyasal çizgide(program vd. temel ilkesel konularda)esasta ayn› düflünenlerin o parti veyaonun önderli¤i alt›nda ayr›l›k ilan etme-si devrimci bir tutum de¤il, gericidir.

Revizyonist veya sistemleflmifl opor-tünist çizgiler hakim olur olmaz hemen

ayr›l›k ilan etmenin de yanl›fl ve gericitutum oldu¤unu bir kez daha hat›rlatmakgerekir.

‹flaret etti¤imiz flekilde parti içindeideolojik mücadele yürütmeyen veya ay-

r›l›k yolunu seçenler devrime de¤il kar-fl›-devrime hizmet etmifl olur. fiöyle par-ti tarihimize bakt›¤›m›zda bugüne kadarortaya ç›kan ayr›l›klardan herhangi biri-si için do¤ru bir temelde gerçekleflmifltirdiyebilir miyiz? Hay›r denilemez! Hiç-bir ayr›l›¤›n da yarar› olmam›flt›r. Parti-ye yarar› dokunmak yerine zarar› dokun-mufltur.

Bununla beraber, genel siyasi çizgisiesasta ayn› olan parti ve örgütlerin detek bir örgüt çat›s› alt›nda birleflmemesigericidir. Bu ayr› durufllar niyet ne olur-sa olsun devrime de¤il, karfl›-devrimehizmet eder.

Kendisine Maoist diyenlerin birlik

konusunda tarihten örnek almak için

baflka tarafa bakmas›na gerek yok.

Mao’nun Büyük Proleter Kültür Dev-

rimi süreci boyunca izledi¤i siyasete

baks›nlar, yeterli olur! Onun parti içimücadele yöntemini içsellefltiren her

Maoist birey ve parti “bölünmeyi de-

¤il birleflmeyi”, “hile ve entrikalar›

de¤il aç›k ve dürüst olmay›”, “reviz-

yonizmi de¤il MLM’i” savunup-uy-

gular.

BPKD bilinci bunu gerektiriyor. Obir Manifestodur dedik. Dolay›s›yla buManifesto’ya her alanda sahip ç›kman›nyolu teori ve prati¤iyle iç bütünlük sa¤-lamakt›r.

6) Parti amaç de¤il araçt›r!

Büyük Proleter Kültür Devrimi’nindaha yüksek seviyede ortaya ç›kartt›¤›temel (ilkesel) tezlerden birisi de parti-nin amaç de¤il araç oldu¤u gerçekli¤i-dir. Halk›n ve parti ç›karlar›n›n çeliflti¤iyerde “halk›n ç›karlar› esast›r” kuram›tüm MLM birey, parti ve örgütlerin sa-vunmas› gereken temel bir sorundur.Kültür Devrimi bunu bir kez daha gös-

47

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 46: Sınıf Teorisi - Sayı 7

termifltir. Mao’nun “kitleler parti yöneti-mine karfl› ayaklanmal›d›r” tezine Liufiao-çi gibi bürokrat revizyonistler karfl›ç›k›yordu. Onun için parti herfley kitele-ler hiç bir fleydir! O, arac› amac›n üzeri-ne ç›kartarak partiyi ve kiflileri putlaflt›-r›yordu. O, her fley halk için, komünizmiçin fliar› yerine her fley parti için sloga-n›na s›k› s›k› sar›larak t›pk› burjuvazi gi-bi bürokratik iktidar›na dokunulmas›n›istemiyordu. O ve onun gibi tüm reviz-yonistler partinin kitleleri komünizmegötürmek için birer araç olarak de¤il biramaç olarak ele al›p kendi yönetim ikti-darlar›n›n elden gitmemesi için her yolabaflvuruyordu. Kitlelerin kendi iktidarla-r›n› sarsmas›n› istemiyor ve onu bast›r-mak için her türlü hile ve entirikaya baflvurmaktan geri durmuyorlard›. Onlar,“devrim kitlelerin eseridir,” “tarihi yara-tan biricik güç kitelelerdir” MLM teziyerine, kifli ve parti her fleye kadirdir re-vizyonist burjuva tezini savunarak dev-rimi arkadan hançerlemek istiyorlard›.

Evet parti önemlidir. Bireyin tarihte-ki rolü de önemlidir. Ama bu, kitlelerintarihi yapmakdaki tayin edici rolü yerinegeçirilemez. Kitleler yerine parti ve bi-reyi esas ald›n m› o zaman amaçtan sap-m›fls›n demektir. Amaç komünizmdir.Her tür siyasetimiz kitleleri komünizmetafl›mak üzerine yap›lmak zorundad›r.Anl›k, günlük baflar›lar ideolojinin üstü-ne ç›kart›lamaz.

‹flte bu amaç için Kültür Devrimi ya-p›lm›flt›r. Bir baflka ifadeyle Kültür

Devrimi’nin yap›lmas›n›n ana amac›;

kitlelerin ç›karlar›na yabanc› olan

modern revizyonist düflünce ve uygu-

lamalar› alt etmektir. Bunun için de

bu toplumlarda bir de¤il bir çok kez

Kültür devrimi yapmak ihtiyaçt›r.

C- SONUÇBPKD için söylenecek, yaz›lacaklar-

dan öte önemli olan bu devrimin ortayaç›kard›¤› ekonomik, siyasi, ideolojik, ör-gütsel ve askeri çizgi sonuçlar›n› içsel-lefltirmektir. Bir kez daha önemle vurgu-lamak gerekir ki BPKD anlat›lmak içinde¤il uygulanmak için ö¤renilmelidir.

Bu siyasal devrimi tek bir cümleyleözetleyecek olursak, BPKD Mao’nunekonomi politik, felsefe ve sosyalizmsorunlar› alan›nda Marksizm-Lenizm’ekatk›lar›n›n Maoizm olarak ulusal veuluslararas› düzlemde yeni bir aflamaya

geçiflin siyasal devrimidir. Bu ba¤lam-

da diyoruz ki, Maoizm, Ça¤›m›z›n

60’l› y›llar sonras› Marksizm-Lenni-

nizmi’nin teori ve prati¤idir. Dolay›-

s›ylad›r ki Marksizm-Leninizm’i sa-

vunman›n biricik yolu Maoizmi sa-

vunmaktan geçer!.. q

48

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 47: Sınıf Teorisi - Sayı 7

DEVR‹M‹M‹Z‹N N‹TEL‹⁄‹

YEN‹ DEMOKRAT‹K DEVR‹M’D‹R!

Buraya kadar Türkiye-Kuzey Kür-distan’da gündemde olan YeniDemokratik Devrim program›-

n›n hedefleri, görevleri ve itici güçleri soru-nunu ortaya koyduk. Bir baflka ifadeyle dev-rimimizin dostlar› ve düflmanlar› kimlerdir,bunlar içerisinde devrimin itici ve gericigüçleri hangi s›n›flard›r, öncelikli olarak çö-zülmesi ve üzerinde durulmas› gerekli olançeliflkiler hangileridir, vb. gibi önemli (te-mel) sorunlara iliflkin kapsaml› teorik ana-lizler yapt›k. Dolay›s›yla her okurun flimdidaha üst bir bilinçle parti program›n›n ilgilimaddelerini kavramas› gerekti¤ini söyleye-biliriz.

Sorunun önemli bir yan›n› bu kavray›flboyutu olufltururken di¤er boyutunu ise bukavray›fl›n gündemde olan ülke devrimimi-zin niteli¤ine iliflkin do¤ru ve bilimsel bir bi-linç s›çramas› yaratm›fl olmas›d›r. Bilinmeli-dir ki ülke devriminin hedefleri, görevleri veitici güçleri do¤ru ve bilimsel bir biçimdeanaliz edilmeden o ülke devriminin niteli¤ide do¤ru kavranamaz. Çünkü bir devriminniteli¤i ancak sözkonusu sorunlar›n kavran›-fl›yla do¤ru orant›l›d›r.

Daha önceki yaz›lar›m›zda da bir çok

49

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

PROGRAMDAN (3)

Daha önceki yaz›la-r›m›zda da bir çok

kez vurgu yapt›k. Elimizdeözlü bir flekilde maddelefl-tirilmifl bilimsel bir prog-ram var. Dolay›s›yla bu sa-atten sonra birinci görev,program›n ilgili maddeleri-ne iliflkin yap›lan teorikaç›l›m› bilince ç›kartmakve oradan da bunu yaflam-la bütünlefltirmektir. Herokur, özellikle de Maoistokurlar devrim program›ve ilgili maddelerine yöne-lik yap›lan teorik aç›l›m›iyiden iyiye bilincine yer-lefltirmelidir. ‹fl olsun diyeokumamal›d›r.

Page 48: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kez vurgu yapt›k. Elimizde özlü bir flekil-de maddelefltirilmifl bilimsel bir programvar. Dolay›s›yla bu saatten sonra birincigörev, program›n ilgili maddelerine ilifl-kin yap›lan teorik aç›l›m› bilince ç›kart-mak ve oradan da bunu yaflamla bütün-lefltirmektir. Her okur, özellikle de Ma-oist okurlar devrim program› ve ilgilimaddelerine yönelik yap›lan teorik aç›l›-m› iyiden iyiye bilincine yerlefltirmelidir.‹fl olsun diye okumamal›d›r.

Hedefimiz burada yazd›klar›m›z› busayfalarla s›n›rl› tutmak de¤il. Yaz›lanla-r› ileride kitap haline getirmektir. O du-rumda her okurun elinde bir program veonun teorik bak›mdan aç›l›m› yap›lm›flbir kitap olacakt›r. Belirtmeliyiz ki kitapifli gecikebilir. O nedenle okur bu sayfa-lara aktar›lanlar› derin bir özenle okuma-l›d›r. Program konusunda bilinci aç›k ol-mayan bir kimse çevresini de kal›c› birflekilde etkileyip örgütleyemez. Kitlekarfl›s›na benim mevcut sistem karfl›t› al-ternatif program›m fludur demek içinonun detaylar›n› ö¤renmek de önflartt›r.Yoksa toplumu nas›l ayd›nlatacaks›n ki?Ayd›nlatamazs›n. Dolay›s›yla kitleler defeodal burjuvazinin peflinde sürüklenme-ye devam eder.

Kald› ki her aktivistin görevi sadecesözkonusu yaz›lar› okumak ve arflivle-mek de¤il ayn› zamanda yaz›lanlar› tar-t›flmak ve tart›flt›rmak olmal›d›r. Elefltirive önerileriyle denetlemelidir. Bu yönte-mi izlemeyen bir aktivist gerçekte Maoistbir aktivist olamaz.

fiimdiye kadar ortaya koyduklar›m›zdevrimimizin temel sorunlar›yd›. Devri-mimizin niteli¤ini do¤ru kavraman›n yo-lu da bu sorunlar›n bilimsel kavran›fl›n-dan geçer dedik. ‹flte bu kuramdan hare-ketle devrimimizin niteli¤i konusundaMao’nun yapt›¤› gibi afla¤›daki soruyukendimize yöneltebiliriz:

Türkiye-Kuzey Kürdistan

Devriminin Niteli i Nedir?

“Burjuva demokratik mi, yoksa pro-leter sosyalist bir devrim midir? Aç›kt›rki, ikincisi de¤il, birincisidir.”

Devrimimizin niteli¤i “burjuva de-mokratiktir” derken bununla art›k geçer-siz olan eski tipte burjuva demokratikdevrim de¤il, yeni tipte özel bir devrimanlafl›lmal›d›r. Bu devrimin ad›n› Mao,“yeni demokratik devrim” olarak nitelen-dirmektedir. ‹flte bu, yaz›m›z›n ana konu-sunu oluflturacakt›r. Bu sorun devrimimizaç›s›ndan çok önemli bir sorundur. Dev-rimin niteli¤ini do¤ru ve bilimsel olaraktespit etmeyen bir hareket bu ülkeyi ba-¤›ms›z-demokratik ve oradan da kesinti-siz bir flekilde sosyalist bir topluma dö-nüfltürme mücadelesinde do¤ru bir öncü-lük ve önderlik hatt›na sahip olamaz. Budurum ayn› zamanda bir partinin genelsiyasi çizgisi demektir.

Yeni Demokratik Devrim’in niteli¤i-ne iliflkin teorik aç›l›mlara geçmeden ön-ce program›n ilgili maddelerinde yeralanbelirlemeleri aktaral›m:

“62) Yeni demokratik devrim özündetoprak devrimidir. Proletarya önderli¤in-de köylülerin, küçük burjuvazinin yan› s›-ra milli burjuvazinin kat›ld›¤› bir devrim-dir. Yeni demokratik devrim genel olarakkapitalizmi ve kaptalist özel mülkiyeti de-¤il, emperyalizm, feodalizm ve kompradorbürokrat kapitalizmi hedef alan bir dev-rimdir. Bu içeri¤indendir ki yeni demokra-tik devrimin niteli¤i proleter sosyalist de-¤il, burjuva demokratiktir. Ancak bu bur-juva demokratik devrim, ça¤› kapanm›fleski tipten burjuva demokratik devrimdenfarkl› olarak proletarya önderli¤inde yenitipte bir demokratik devrimdir. Bu devri-min özgülümüzdeki en do¤ru ve yal›n ifa-desi Yeni Demokratik Devrimdir.

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

50

Page 49: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Yeni Demokratik Devrimi eski tiptenburjuva demokratik devrimden ve prole-ter sosyalist devrimden ay›ran bafll›caözellikler flunlard›r:

63) Yeni Demokratik Devrim, ekono-mik olarak emperyalizme, yani uluslara-ras› tekelci kapitalizme kararl› bir flekil-de karfl› ç›kar. Siyasi olarak ise proletar-ya önderli¤inde tüm devrimci s›n›flar›n;karfl›-devrimciler, hainler ve gericilerüzerindeki ortak diktatörlü¤ü için müca-dele eder ve yeni toplumun eski tipten birburjuva diktatörlü¤üne dönüflmesine izinvermez.

64) Yeni Demokratik Devrim, yar›-sö-mürge, yar›-feodal toplumun ortadankald›r›lmas›yla, sosyalist toplumun inflaedilmesi aras›ndaki geçifl sürecidir. Bi-çimde burjuva olsa da, özünde proletaryadiktatörlü¤ünün bu aflamadaki özgül bi-çimidir.

65) Yeni Demokratik Devrim kapita-lizmin serbest rekabet dönemindeki bur-juvazinin önderlik etti¤i burjuva demok-ratik devrimlerden nitelik olarak farkl›-d›r. Bu devrim eski tipte oldu¤u gibi bur-juvazinin iktidar› ile de¤il, proletaryaönderli¤indeki devrimci s›n›flar›n birle-flik cephesinin ortak diktatörlü¤ü ile so-nuçlan›r.

66) Yeni Demokratik ‹ktidar, tek birs›n›f›n diktatörlü¤ü de¤ildir. Ne tek bafl›-na burjuvazinin ne de tek bafl›na prole-taryan›n s›n›f diktatörlü¤üdür, bu, prole-tarya önderli¤indeki devrimci s›n›flar›nortak diktatörlü¤üdür.

67) Yeni Demokratik Devrim bir yan-dan devrimin önünde engellik teflkil edenemperyalizm, feodalizm, komprador-bü-rokrat kapitalizmin, hain ve gericilerinhakimiyetlerine son verirken öte yandanda kapitalizmin anti-feodal, anti-emper-yalist ve anti-komprador bürokrat kapita-list mücadeleye katk›da bulunan hiçbir

kimsenin ortadan kald›r›lmamas› aç›s›n-dan sosyalist devrimden farkl›l›k arzet-mektedir.

68) Yeni Demokratik Devrim ça¤›m›z-da yar›-sömürge, yar›-feodal toplumlar-da uluslararas› burjuvaziye (emperya-lizm) ve onun sosyal dayana¤› durumun-da olan büyük toprak a¤alar› ve kompra-dor bürokrat burjuva s›n›f›na karfl› yöne-len her devrim gibi, bu devrim de art›keski tipte burjuva ya da kapitalist dünyadevriminin bir parças› de¤il, proleterdünya devriminin bir parças›d›r.

69) Yeni Demokratik Devrimin nihaigeliflme yönü kapitalizm de¤il kesintisizve aflamal› bir flekilde komünizmdir.”

Programda çok aç›k ve net bir flekil-de Yeni Demokratik Devrim’in niteli¤iortaya konulmufltur. Dolay›s›yla bizimbuna ekleyece¤imiz fazla bir fley yok.Sadace söz konusu maddelere yans›yankonular›n teorik aç›l›m›n› yapmak yeter-li olacakt›r.

S›ras›yla ele alal›m:

“Yeni Demokratik DevrimÖzünde Toprak Devrimidir.”

Neden?

Çeliflkiler bafll›kl› yaz›m›zda detayl›bir flekilde ülkemizin yar›-sömürge, yar›-feodal bir ülke oldu¤unu ortaya koyduk.Ülkemizde feodalizm tasfiye edilip top-rak devrimi henüz yap›lmam›flt›r. Yani fe-odalizm bir burjuva devrimle tasfiye edi-lerek bunun yerine kapitalizm hakim ha-le gelmifl de¤ildir. Ülkede kapitalist üre-tim iliflkileriyle feodal üretim iliflkileriiçiçe girmifltir. Fakat bu iliflkiler içiresin-de hala hakim olan iliflki feodalizmdir,dedik. Üretim iliflkisi aç›s›ndan ilk ola-

rak tasfiye edilmesi gereken sorun fe-odalizmdir. Dolay›s›yla feodalizmle ge-

51

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 50: Sınıf Teorisi - Sayı 7

nifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflkininana yönünü büyük toprak a¤alar› vb. s›-n›flar çekmekte iken ikinci yönünü iseesasta köylülük çekmektedir. Çünkü top-rak sorunu özünde köylülü¤ün sorunudur.Köylülük içerisinde ise toprak sorunuesas olarak yoksul köylülü¤ün sorunudur.

Ülkemizde iki tür kapitalizmden sö-zettik. Bunlar komprador bürokrat kapi-talizm ve milli kapitalizmdir. Kompradorbürokrat kapitalizm gerici iken milli ka-pitalizm ilericidir. Bu ba¤lamda devrimi-miz genel olarak kapitalizmi ve kapitalistözel mülkiyeti de¤il emperyalizmi ve fe-odalizm ile komprador nitelikteki kapita-lizmi hedefler.

Özcesi ülkemiz sosyo-ekonomik yap›gerçekli¤i kapitalizm ve kapitalist özelmülkiyeti hedef almay› devrim için ilk

koflul olarak dayatm›yor. Bundan dolay›da devrimimizin niteli¤i “proleter sosya-list nitelikte de¤il, burjuva demokratik-tir.” Bir baflka deyiflle devrimimizin ilk

hedefi feodalizm de¤il de kapitalizm

olsayd›, o zaman devrimimizin niteli¤i

burjuva demokratik de¤il, proleter

sosyalist olurdu.

Devrimimizin niteli¤i “burjuva de-mokratiktir” derken, bununla flüphesiz kiserbest rekabetçi ça¤, yani burjuva dev-rimleri ça¤›ndaki eski tip devrimleri de-¤il, yeni tip demokratik devrimleri kaste-diyoruz.

Bu konu çok önemlidir. Dolay›s›ylakonuya iliflkin tart›flmalar›m›z› derinleflti-relim.

Tart›flmam›z›, baflkan Mao’nun YeniDemokratik Devrim’lere iliflkin sözleriniaktararak bafllatal›m:

“Çin toplumu, sömürge, yar›-sömür-ge ve yar›-feodal oldu¤una göre, Çin dev-riminin bafll›ca düflmanlar› emperyalizmve feodalizm oldu¤una göre, devrimin gö-

revleri kimi zaman burjuvazinin de kat›l-d›¤› bir milli ve demokratik devrimle buiki düflman› devirmek oldu¤una göre, Çindevrimi, büyük burjuvazi devrime ihanetederek düflman haline gelse bile, genelolarak kapitalizmi ve kapitalist özel mül-kiyeti de¤il, emperyalizmi ve feodalizmihedef almaktad›r. Bütün bunlar do¤ru ol-du¤una göre, bugünkü dönemde Çin dev-riminin niteli¤i proleter sosyalist de¤il,burjuva demokratiktir.

Buna karfl›n bugünkü Çin’de demok-ratik devrim art›k geçersiz olan eski ge-nel tipte de¤il, yeni özel tipte bir devrim-dir. Bu tipe Yeni Demokratik Devrim di-yoruz. Bu Çin’de oldu¤u kadar bütün sö-mürge ve yar›-sömürge ülkelerde de ge-liflmektedir. Yeni Demokratik Devrim,dünya proleter sosyalist devriminin birparças›d›r. Çünkü emperyalizme, yaniuluslararas› kapitalizme kararl› bir flekil-de karfl› ç›kmaktad›r. Siyasi olarak, dev-rimci s›n›flar›n, emperyalistler, hainlerve gericiler üzerindeki ortak diktatörlü¤üiçin mücadele eder ve Çin toplumununburjuva diktatörlü¤ü alt›ndaki bir toplumhaline gelmesine karfl› ç›kar, ekonomikolarak emperyalistlerin, hainlerin ve ge-ricilerin bütün büyük giriflimlerinin vesermayenin millilefltirilmesini ve topraka¤alar›n›n elindeki topraklar›n köylülereda¤›t›lmas›n› hedef al›r.” (Seçme Eser-ler.Cilt:2, sf;332)

Ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›esasta Çin gibidir. Birbiriyle ortak özel-likleri oldukça fazlad›r. Dolay›s›ylaMao’nun Yeni Demokratik Devrimin ni-teli¤ine iliflkin söyledikleri ülkemiz içinde geçerlidir. Oysa bir çok küçük burjuvaoportünist ak›m geçmiflte gündemimizdeolan devrimin niteli¤ine iliflkin tart›flmayürütürken bu devrimi “yeni tipte” birdevrim olarak de¤il sözde “eski tipte birburjuva devrim” olarak ele almaktayd›.Hala da bu, vb. yönlü oportünist görüflle-

52

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 51: Sınıf Teorisi - Sayı 7

re sahip olan ak›mlar sözkonusudur.

“Yeni Demokratik Devrim” öz itiba-r›yla burjuva m›d›r yoksa proleter midir,tart›flmalar› sadece proletarya partisi d›-fl›ndaki oportünist ak›mlar taraf›ndan tar-t›fl›lmad›. Bu sorun geçmiflte proletaryapartisi içerisinde derinlikli ve kapsaml›bir flekilde tart›fl›ld›. Konu baz›nda ide-olojik tart›flman›n en keskin bir flekildeyafland›¤› süreç ise proletarya partisi 2.Konferans›’yd›. Asl›nda bu tart›flma pro-letarya partisi aç›s›ndan 25 y›l öncesindebitmifl say›l›r. Çünkü proletarya partisi 2.Konferans›’nda Yeni Demokratik Devri-m’in niteli¤ine iliflkin ileri sürülen opor-tünist görüfller alt edildi. Bilindi¤i gibi buoportünist çizgi sahipleri günümüzdekendilerini “Bolflevik partizan” olarakifade etmektedir.

Bu sorun proletarya partisi içerisindesözkonusu tarihten, yani 2.Konferans’tangünümüze kadar bir daha gündeme gele-rek tart›fl›lmad›. Bu sorunun bir daha pro-letarya partisi gündemine gelerek tart›fl›l-mamas› o sorunun herkes taraf›ndan ayn›düzeyde kavrand›¤› anlam›na gelmez.

Kafalar›n kar›flmas›na yol açan anaboyut devrimin “burjuva demokratikdevrim” olarak adland›r›lmas›d›r. Birbaflka ifadeyle mademki bu devrim “bur-juva demokratik devrim” olarak adland›-r›l›yorsa, o halde “devrimin özü ve bununüzerinde kurulan gelece¤in iktidar› da ne-den burjuva demokratik iktidar olarak ad-land›r›lmas›n” vb. yönlü elefltiri ve soru-larla karfl›laflmaktay›z. ‹flte meselenin püfnoktas› da buras›d›r. O halde tart›flmam›-m›z› derinlefltirelim:

Bir kere bu soruyu soranlar “devrimineski tipte bir devrim de¤il, yeni tipte birdevrim oldu¤u” gerçekli¤ini gözard› edi-yor. Bu, ne demektir?

Eski tipte burjuva demokratik dev-rim, daha önceleri de iflaret etti¤imiz gibi

burjuvazi önderli¤inde gelifliyordu. Bur-juvazi feodalizmi devrimle tasfiye ederekiktidara gelmekteydi. Ki bu ça¤ 19.yüzy›-l›n sonlar›na do¤ru kapand›. Kelimeningerçek anlam›nda burjuva devrimler ça-¤›n›n kapan›fl› emperyalizm ve proleterdevrimler ça¤›yla birlikte olmufltur. Bur-juva demokratik devrimlerinin ömrününbitifl tarihini not düflmek istersek, bu ta-rih, 1917 Ekim devrimidir. Burjuvazidevrimci barutunu tüketerek art›k gerici-leflti. Burjuvazinin toprak sorununu çöz-me diye bir derdi kalmad›. Bu burjuvadevrimlerin gerçekleflti¤i ülkeler ise dahaçok günümüzün Bat› Avrupa’s›n› olufltu-ran emperyalist ülkelerdir. Geri kalan ül-kelerin hemen hepsi ise (emperyalist afla-maya varmayanlar) bu burjuva devrimle-rini yapm›fl ve ayn› zamanda emperyalist

53

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Proletarya devri-min öncü ve önder s›n›f›olarak köylülü¤ün topraksorununu çözmeden kendi-siyle burjuvazi aras›ndakidevrim sorununu çözemez.Bir baflka ifadeyle proletar-ya ile burjuvazi aras›ndakiçeliflkinin öne geçmesi vebu çeliflkinin geliflmesinisa¤lamak için proletaryaöncelikli olarak sözünü et-ti¤imiz yeni tipte burjuvademokratik devrimin so-runlar›n› çözmek zorunda-d›r. Bu sorun atlanarak ka-pitalizme karfl› mücadeleninad› olan sosyalist devrimigerçeklefltirmek hayal olur

Page 52: Sınıf Teorisi - Sayı 7

tekelci aflamaya varm›fl emperyalist ülke-lerin birer yar›-sömürgeleri olup ç›kt›. 20.yüzy›l›n bafllar›nda (1912) emperyalistdevletlerin kendi aralar›nda paylaflmad›¤›sömürge ve yar›-sömürge ülke kalmad›.Portekiz ve ‹spanya’y› bunlar›n d›fl›ndasay›yoruz. Bu iki ba¤›ml› ülkenin kendidenetiminde sömürgelerinin kalmas› vepaylafl›ma dahil olmamas› ise Fransa’n›nbu devletleri di¤er emperyalist devletlerekarfl› bir payanda olarak kullanmas›ndankaynakl›d›r. 1912 tarihinden sonra her-hangi bir ülkede burjuva demokratik dev-rimin gerçekleflti¤inden sözedemeyiz ar-t›k. Dahas› Lenin yoldafl, burjuvazi için“1905 Rus devrimiyle birlikte art›k dev-rimci barutunu tüketmifltir” der.

Buradan ç›kan iki önemli sonuç: Bi-rincisi, emperyalist aflamaya varan kapi-talist ülkelerin burjuvazisinin devrimcibarutunu tüketmifl olmas› ve bu ba¤lam-da burjuva devrimleri ça¤›n›n kapanm›flolmas› iken, ikincisi ise sömürge, yar›-sö-mürge ve yar›-feodal ülkeler kapitalizmiyaflamadan, yani kapitalizm aflamas›navarmadan emperyalizme ba¤›ml› halegelmesi gerçekli¤idir. Ki emperyalizm buülkelerde feodalizmi korur ve esas olarakona dayan›r. Buralarda kapitalizmi gelifl-tirmek yerine köstekler. Bu gibi ülkeler-de, özellikle de sömürge durumundaki ül-kelerde milli devrimlerin yap›lmas› iseberaberinde feodalizmi tasfiye edip köy-lülük sorununu çözememifltir ve çözemezde. Çünkü bu ülke burjuvazilerinin hede-fi feodalizm de¤il iflgalciliktir, emperya-lizmdir. Kald› ki emperyalizmle ve fe-odalizmle daha savafl içerisindeyken ifl-birli¤ine girerler. Güdükte olsa emperya-lizme darbe vururlar. Bu güdük anti-em-peryalist harketlerden birisi de M. Ke-mal’in bafl›nda oldu¤u kurtulufl savafl›d›r.O, komprador burjuvazi ve büyük topraka¤alar›n›n siyasi temsilcisidir. Bu s›n›f›nbelli bir kesimi iflgalcilik koflullar›nda flu

veya bu emperyalist devletle iflbirli¤i içe-risinde iflgalci emperyalist devlete karfl›mücadele yürütebilir. Çin’in Çan Kay-flek’i böyledir. 1921’in Afgan kral›Emennullah’› böyledir. 2003’ün IrakSaddam’› böyledir.

K›sacas›, bu ülkelerin gerek kompra-dor (gericidir) gerekse milli burjuvazileriözü toprak devrimi olan burjuva demok-ratik devrimi yapacak güçte ve niteliktede¤iller.

Emperyalizm de kapitalizmi gelifltir-mekten yana olmad›¤›na göre, o halde busorunu, yani fedolizmi tasfiye edecek,dahas› köylülü¤ün toprak sorununu (bur-juva demokratik) çözecek bir s›n›f geriyekal›yor. O da proletaryadan baflkas› de¤il.

Evet bu sorun burjuva demokratik birsorundur. Ve burjuvaziden kalmad›r. An-cak bu sorunun çözümü s›n›f olarak art›kproletaryan›n omuzlar›ndad›r diyoruz. ‹fl-te bu, “yeni tip” devrim demektir. Eski-den burjuvazi, flimdi proletarya. ‹ki fark-l›, hem de antagonist s›n›flar.

Devrime Kim Ve Hangi Sı nı f

Önderlik Yapı yor?

Meselenin kilit noktas› da buras›d›r.Sözünü etti¤imiz devrimlere burjuvazimi, yoksa proletarya m› damgas›n› vurur?Ya da bu tür devrimleri günümüzde bur-juvazi yapabilir mi? E¤er bu tür devrim-ler proletaryan›n de¤il, burjuvazinin so-runudur deniliyorsa, o zaman proletarya-n›n kendi program›na demokratik devrim(toprak devrimi) diye bir sorunu koyma-mas› gerekir. Dahas› demokratik devrimiyapmadan do¤rudan sosyalist devrimigerçeklefltirmesi gerekir.

Zaten bir çok küçük burjuva oportü-nist ak›m art›k demokratik devrim diyebir sorunlar›n›n olmad›¤›n›, gündemde

54

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 53: Sınıf Teorisi - Sayı 7

olan›n sosyalist devrim oldu¤unu savun-maktad›r. Öyleki feodalizmi bile a¤›zlar›-na almaya cesaret etmiyorlar. Demokra-tik devrim yerine sosyalist devrim sloga-n›n› at›yorlar. Onlar için feodalizm tasfi-ye olmufl. Dolay›s›yla demokratik devri-me ihtiyaç yok. Yani gündemde olan sos-yalist devrimdir, deyip iflin içerisindenç›kmaktad›rlar. Tüm bu geliflmelerdenhareket edildi¤inde ortaya ç›kan tablo iseemperyalizm kapitalizmi gelifltirmekleyetinmemifl ayn› zamanda demokratikdevrimi de gerçeklefltirmifltir. Niyet neolursa olsun bu oportünist anlay›fl›n so-nucu budur. Bu oportünist anlay›fl kendi-sine koflut olarak milli burjuvaziyi dedevrimin dostu olarak de¤il, düflman› ola-rak görmektedir. “Sosyalist devrim”cilerköylülü¤ü temel güç olarak de¤erlendir-mezler. Hatta iflçi-köylü temel ittifak›n-dan bile söz etmezler. Ki etmiyorlar da.1980’li y›llar öncesinde dil ucuyla da ol-sa sözederlerdi. Fakat 1980’li y›llar son-ras› ve günümüzde hiç mi hiç sözetme-meye bafllad›lar. Onlar›n gündeminde de-mokratik devrim (toprak devrimi) diyebir sorun yoktur. Varsa yoksa sosyalistdevrim vard›r. Geçmiflte bu devrimden veiflçi-köylü temel ittifak›ndan söz etmele-rinin tek bir nedeni vard›ysa o daMao’nun ve Maoizmin etkisiydi. fiu du-rumda b›rakal›m Maoizmi savunmay› birkenara Mao’ya ait ne varsa onu dillerin-den uzaklaflt›rmak için özel bir çaba içe-risindedirler. Hocac› revizyonist-troçkistçizgi sahipleri köylülü¤ün devrimdeki ro-lünü inkar ettikleri gibi köylülük diye birsorunlar›n›n olmad›¤›n› ise anti-MaoistHocac› aflklar›yla sosyalist devrim türkü-leri söyleyerek ilan etmifllerdir. T‹KB gi-bi Hocac› kimi küçük burjuva ak›mlar iseülke devrimini “anti-empereyalist de-mokratik devrim” olarak savunmaktad›r.Bunu ise kendilerini Mao’nun “Milli De-mokratik Devrim söyleminden ay›rtmakiçin yapt›klar›n›” belirtmektedirler. Dün

Mao’yu putlaflt›ranlar bugün Mao’ya aitne varsa onu dillerinden söküp atmayaçal›flmaktad›rlar. Ola ki kendi küçük bur-juva düflüncelerinin panzehiri olan Ma-oizm kendilerini etkilemesin diye bunuyap›yorlar. Ama nafile! Küçük burjuvaoportünistleri ne yapsa da Maoizmin ge-liflmesini önleyemez.

Yeni Demokratik Devrim’e birdenfazla s›n›f›n kat›lmas› veya bu sorununözünde köylülük sorunu olmas› o devri-me tek bir s›n›f›n damgas›n› vurdu¤u yada vuraca¤› gerçekli¤ini ortadan kald›r-maz. Serbest rekabetçi dönemdeki burju-va demokratik devrimlere sadece burju-vazi kat›lmam›flt›. Proletarya, köylülükve küçük burjuvazi de kat›lm›flt›. Fakatbu devrimlere esasta önderlik eden ve ka-rakterini veren s›n›f ise burjuvaziydi.

Keza ulusal burjuva önderlikli kurtu-lufl savafllar› da öyle. Bu tür savafllara dabir avuç ulusal hain ve uflak d›fl›nda he-men hemen bütün s›n›f ve tabakalar kat›-l›r. Ama hareket burjuva karakterlidir.Çünkü harekete önderlik eden s›n›f prole-tarya de¤il, ezilen ulusun burjuvazisidir.

Ayn› flekilde soyalist devrim mücada-lesinin gündemde oldu¤u ülkelerde s›n›f-sal kurtulufl mücadelesine s›n›f olarak sa-dece proletarya kat›lm›yor. Köylülük, kü-çük burjuvazi, hatta yar›-sömürge kapita-list ülkelerde tekelci olmayan milli burju-vazi de kat›l›r.

Demek ki meselenin özünde sözko-nusu savafllara hangi s›n›f ve tabakalar›nkat›ld›¤› sorunu yatm›yor. Meseleninözünde bu savafllara hangi s›n›f önderlikyap›yor gerçekli¤i yat›yor. Bu da o hare-ketin niteli¤ini belirler.

Kald› ki tarihte, özellikle de feoda-lizmden günümüze kadar meydana gelenbütün devrimlere sadece tek bir s›n›f ka-t›lmad›. Birden fazla s›n›f kat›ld›. Fakatbütün devrimler o devrime önderlik eden

55

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 54: Sınıf Teorisi - Sayı 7

tek bir s›n›f›n ad›yla an›lm›flt›r. An›lmakzorundad›r. Çünkü bir devrime birdenfazla s›n›f damgas›n› vurmaz ancak, tekbir s›n›f damgas›n› vurur.

K›sacas›, tüm bu tarihi-politik gerçek-ler göstermektedir ki “Yeni tipte burjuvademokratik devrim” diye bilinen devrimes›n›f olarak proletarya önderlik etti¤inden,flüphesizki bu devrimin özü de burjuva de-¤il proleter olacakt›r. Bu devrimin biçimdeburjuva oldu¤u do¤rudur. Ama bu, sadecebiçimde böyledir. E¤er sözkonusu devrim-ler sadece köylülü¤ün sorununu çözmekles›n›rl› kalm›fl ve kapitalizmi gelifltirmifl ol-sayd›, o zaman bu devrim özünde de bur-juva olurdu. Yeni tipte devrim bununla s›-n›rl› kalm›yor. Tam tersine bu devrimi sos-yalizme ve komünizme varmak için biraflama (basamak) olarak kullan›yor.

Bilinirki eski tip burjuva demokratikdevrimlerin hedefinde sosyalist veya ora-dan da komünizme varma diye bir amaçyoktu. Onlar›n burjuva devrimi kendi ik-tidarlar›n› kurmak ve ebediyete kadarayakta tutmak içindi. Ama proletarya ön-derli¤inde geliflen “yeni tip” burjuva de-mokratik devrimlerinin hedefinde sadecefeodalizm de¤il, kapitalizm de vard›r. Fe-dolizm yak›n devrim hedefi olarak belir-lenmektedir. Kapitalizm ve özel mülkiye-te dayal› her türden üretim iliflkisi ise ni-

hai olarak bu yeni tip devrimin hedefidir.Önce toprak sorununu çözmek sonra isekesintisiz bir flekilde sosyalizme ve ora-dan da komünizme geçmek amac›n› tafl›r.Bu nedenle,Yeni Demokratik Devrim ay-n› zamanda proleterya iktidar›n›n ad›mad›m yok olmas›n›n bafllang›c›d›r da.

Proletarya devrimin öncü ve önder s›-n›f› olarak köylülü¤ün toprak sorununuçözmeden kendisiyle burjuvazi aras›nda-ki devrim sorununu çözemez. Bir baflkaifadeyle proletarya ile burjuvazi aras›n-daki çeliflkinin öne geçmesi ve bu çeliflki-nin geliflmesini sa¤lamak için proletaryaöncelikli olarak sözünü etti¤imiz yenitipte burjuva demokratik devrimin sorun-lar›n› çözmek zorundad›r. Bu sorun atla-narak kapitalizme karfl› mücadelenin ad›olan sosyalist devrimi gerçeklefltirmekhayal olur.

Mao’nun dedi¤i gibi proletarya ileburjuvazi aras›ndaki çeliflki sorunu sos-yalist devrim yöntemiyle çözülürken, fe-odalizmle genifl halk y›¤›nlar› aras›ndakiçeliflki ise demokratik devrim yöntemiyleçözülür.

“Farklı Çeli kiler AncakFarklı Yöntemlerle Çözülür”

Bu bilimsel felsefik bak›fl aç›s› devri-mimiz için de geçerlidir. Önümüzdeki de-

56

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Faflizm için finans kapitalibaz ald¤›m›zda o zaman bi-zimki gibi ülkelerde faflizmhiç bir zaman iflbafl›na gel-

mez diye bir anlay›fl› savun-mam›z gerekir. Çünkü tekel-ci kapitalizmin hakim olmad›-¤› bir ülkede bu burjuvazininbir kesiminin diktatörlü¤ün-

den de sözedilemez. Tutarl›-l›k bunu gerektirir. Tekelcikapitalizm ülkeye hakim ol-

duktan sonra faflizm iktidaragelmifltir diye bir savunudabulunanlar ise, ne ülke ger-çekli¤inin ne de faflizmin neoldu¤unu biliyor. Bu tür gö-rüfllerin bafl›n› daha çok Ma-

hir Çayan çizgisini savunanlarçekmektedir

Page 55: Sınıf Teorisi - Sayı 7

mokratik devrim sorununu çözmeden da-ha ileri olan bir devrimi gerçeklefltirmeyekalk›flmak baflar›y› de¤il, baflar›s›z›l›¤›getirir. Tersi anlay›fl, ülke gerçekli¤i vedevrimin diyalektik mant›¤›na göre hare-ket etmemektir.

Ülkemizde “sosyalist devrim gün-demdedir” vb. yönlü troçkist-revizyonisttezleri sadece Hocac› ak›mlar savunmu-yor. Bunu, bulimum revizyonistlerden tu-tal›m da tüm küçük burjuva oportünistak›mlar savunmaktad›r. Az önce de de-¤indi¤imiz gibi “demokratik devrimi” sa-vunan ak›mlar›n hemen hepsi (birkaç› ha-riç) bu devrimi “ülkedeki faflizm yerinedemokrasinin gelmesi” fleklinde ele al-maktad›rlar. Bu oportünist ak›mlar›nönemli bir kesimi ülkemizdeki faflizmi s›-n›f olarak tekelci burjuvaziye (kendi de-yimleriyle iflbirlikçi tekelci burjuvaziye)indirgemektedirler. Oysa bizimki gibi ül-kelerde faflizmin sosyal dayan›kl›¤›n› ya-pan iki s›n›ftan birisi komprador burjuva-zi, di¤eri de büyük toprak a¤alar› s›n›f›-d›r. Bu iki s›n›f içerisinde üretim iliflkile-ri aç›s›ndan en gerici s›n›f ise feodal top-rak a¤alar›d›r. Belirtmek gerekir ki bi-zimki gibi ülkelerde faflizmin s›n›fsal te-meli de¤il, sosyal dayana¤› olan s›n›flarmevcuttur. Çünkü Dimitrov ve Komün-tern’in faflizm tan›mlamas›ndan hareketedildi¤inde ülkemizdeki faflizmin s›n›fsaltemeli yok. Dimotrov ve Komüntern fa-flizmin s›n›fsal temelini finans kapitaleba¤l›yor. Emperyalizmle birlikte ortayaç›kan faflizmin s›n›fsal temelini de elbet-te ki ancak finans kapitalin bir kesimioluflturacakt›r. Feodal dönemde faflizmyoktu. Dimitrov ve Komüntern ne diyor?“Faflizm, finans kapitalin en gerici, en flo-ven, en ›rkç› ve en ba¤naz kesiminin dik-tatörlü¤üdür.”

Buna göre hareket edildi¤inde, dahaaç›kças› faflizm için finans kapitali bazald¤›m›zda o zaman bizimki gibi ülkeler-

de faflizm hiç bir zaman iflbafl›na gelmezdiye bir anlay›fl› savunmam›z gerekir.Çünkü tekelci kapitalizmin hakim olma-d›¤› bir ülkede bu burjuvazinin bir kesi-minin diktatörlü¤ünden de sözedilemez.Tutarl›l›k bunu gerektirir. Tekelci kapita-lizm ülkeye hakim olduktan sonra faflizmiktidara gelmifltir diye bir savunuda bulu-nanlar ise, ne ülke gerçekli¤inin ne de fa-flizmin ne oldu¤unu biliyor. Bu tür görüfl-lerin bafl›n› daha çok Mahir Çayan çizgi-sini savunanlar çekmektedir. Onlara göreülkede 1950’lere kadar faflizm yoktu.“Türkiye’de 1950 sonras› kapitalizm ha-kim olmufl, ondan sonra da (özellikle de60’l› y›llar sonras›) faflizm devlete hakimolmufltur.” Daha önceki iktidarlar, özel-likle de M.Kemal dönemi ve 45’lere ka-dar olan dönemde iktidara hakim olanlarküçük burjuvazidir. Ki bu Çayan ve Ça-yan kökenli hareketler M. Kemal ve kur-tulufl savafl›n›n önderli¤ini “küçük burju-vazinin radikal kesimi” olarak de¤erlen-dirmektedir. Faflizmi de bu teze koflutolarak 1950’ler sonras› için savunmalar›do¤ald›r. Yani, Kemalizm konusunda içi-ne düflülen oportünizm faflizm konusundaayn› oportünizmini devam ettirmektedir.

Kemalizm ve faflizm bu bazda savu-nulursa o zaman ideolojik olarak ne ke-malizmden ne de siyasi olarak sistemdenkopars›n. Çünkü bu teoriler s›n›f uzlafl-mac› sa¤ oportünist teorilerdir. Bu konu-nun daha detayl› tart›fl›lmas›n› flimdilikbir kenara b›rakarak geçiyoruz.

Bu ülkede ne tekelci ne de di¤er kapi-talist üretim iliflkileri hakimdir.

Bu ülkeye faflizm ne 1960’lar sonras›ne de askeri darbeler sonucu gelmifltir.Bu ülkede faflizm 1923’ler sonras› Kema-list iktidarla birlikte yukar›dan afla¤›yado¤ru inflaa edilmifltir.

Bizimki gibi ülkelerde faflizmin em-peryalist ülekelerdeki gibi tabandan de-

57

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 56: Sınıf Teorisi - Sayı 7

¤il, yukar›dan afla¤›ya do¤ru inflaa edil-mesinin esas nedeni de yine ülkenin için-de bulundu¤u sosyo ekonomik yap›d›r.Tabandan yukar›ya do¤ru faflizmin t›rma-narak iflbafl›na geldi¤i emperyalist ülke-lerde (Almanya, ‹talya, Japonya) çeflitliekonomik ve siyasi k›r›nt›larla tabana nü-fuz ederek önce hükümete, sonra ise iki-tidara hakim olurlar.

Oysa bizimki gibi ülkelerde tabana(kitlelere) devletin verece¤i ekonomik vesiyasi bir fley yoktur. Burjuvazi ekonomikolarak güçsüz oldu¤u için her tür hareke-ti cebir sopayla bast›rma yoluna giderler.Bir de iflin feodalizm boyutu vard›r. Fe-odalizm cebir-sopadan baflka bir fley de-¤ildir. Bu ekonomik güçsüzlükleri ve geri-likleri siyasi olarak daha da gericileflmele-rini beraberinde getirir. Dolay›s›yla bu gi-bi ülkelerde faflizm afla¤›dan yukar›yado¤ru t›rmanarak de¤il yukar›dan (devle-tin üst kurumlar›) afla¤›ya do¤ru iflbafl›nagelir. Bunun için de Dimotrov yoldafl›ndedi¤i gibi bizim ki gibi “yar›-sömürge ül-kelerde faflizm gelip geçici, yerel ve böl-gesel bir olgu de¤il, süreklidir”.

Bu ba¤lamda diyoruz ki faflizme kar-fl› mücadele ile anti-feodal mücadele içiçedir. Anti feodal mücadeleyle anti-em-peryalist mücadele de birbirine kopmazbir flekilde ba¤l›d›r. Bir baflka ifadeyle bi-zimki gibi ülkelerde nas›l ki anti-feodalmücadeleyle anti-emperyalist mücadelebirbirine kopmaz bir flekilde ba¤l›ysa öy-le de anti-feodal mücadeleyle anti-faflistmücadele de birbirine ba¤l›d›r. Özcesi,bizimki gibi ülkelerdeki Yeni DemokratikDevrim’in s›n›f bileflenleriyle faflizmekarfl› birleflik cephenin s›n›f bileflenleribir ve ayn›d›r. Yoldafl Kaypakkaya’n›nyorumlad›¤› gibi Halk›n Birleflik Cephesibileflenleri ve faflizme karfl› birleflik cep-henin bileflenleri bir ve ayn›d›r. Her ikidurumda da çeliflkinin iki kutbunu olufl-turan güçler ayn›d›r. Emperyalizm,

komprador bürokrat burjuvazi ve büyüktoprak a¤alar› s›n›f› bir tarafta, bu güçle-rin sömürüp ezdi¤i proletarya, küçük bur-juvazi, orta (milli) burjuvazi ve köylülükdi¤er tarafta. ‹kisinde de çeliflkinin niteli-¤i ve s›n›f bileflenleri ayn›d›r.

Bu, ne demektir? Bu, bu ülkede fafliz-me karfl› olan ayn› zamanda feodalizme,emperyalizme ve komprador kapitalizmede karfl› olmak zorundad›r, demektir. Buüç gerici güç birbirinden ayr›lmaz. Sözkonusu iki s›n›f bizimki gibi ülkelerdehem emperyalizmin sosyal-s›n›fsal daya-na¤›n› hem de faflizmin sosyal temelinioluflturur.

Emperyalizmin yar›-iflgalinden dola-y› bu devrimin bir de milli ba¤›ms›zl›kyönü vard›r.

fiüphesiz ki yeni tipte demokratikdevrimin özünü oluflturan toprak devrimisadece feodalizmi hedeflemez. Ayn› za-manda emperyalizm ve komprador burju-vaziyi de hedefler, hedeflemek zorunda-d›r. Özcesi, ad› geçen üç büyük da¤ hemtoprak devrimi, hem milli ba¤›ms›zl›khem de demokrasinin düflman›d›r.

Oysa eski tipte burjuva demokratikdevrimlerinde bu yönler söz konusu de¤il-dir. Sadece feodalizmi hedeflerdi. Çünkübu tip ülkelerin ba¤›ms›zl›k sorunu yoktu.Faflizm de henüz siyasi olarak flekillenme-miflti. Kapitalizimin geliflmesi önünde en-gellik teflkil eden tek bir güç vard› o da fe-odalizmdi. Dolay›s›yla bu burjuva dev-rimlerinin temel çeliflkisi ayn› zamandabafl çeliflki durumundayd›. Yani feoda-lizmle kapitalizm aras›ndaki çeliflki, hemtemel hem de bafl çeliflkiydi.

Fakat iflaret etti¤imiz gibi Yeni De-mokratik Devrim’in geçerli oldu¤u ülke-lerde durum öyle de¤ildir. Bu ülkeler eskitipten burjuva demokratik devrimlerle ta-n›flmad›¤› gibi, ba¤›ms›z da de¤iller. Ço¤uülkelerde ise faflizm hüküm sürmektedir.

58

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 57: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Dolay›s›ylad›r ki bu gibi ülkelerdetoprak devriminin gerçekleflmesi soru-nuyla milli ba¤›ms›zl›k ve faflizmin so-runlar› birbirine kopmaz bir flekilde ba¤-l›d›r. Bu üç büyük da¤›n bileflkesi olan fa-flizmin y›k›lmas› da ancak bu güçlerin ik-tidardan alafla¤› edilmesiyle mümkünolur. Faflizmin nihai ve kal›c› bir flekildey›k›lmas› proletarya önderli¤indeki YeniDemokratik Devrim’le olur. Küçük ve or-ta burjuva önderlikli devrimlerle ise geçi-ci y›k›l›r. Çünkü proleter veya gerçek

halk demokrasileri ancak proletarya-

n›n önderlik yapt›¤› devrimlerle ger-

çekli¤e dönüflebilir. Gerisi küçük bur-

juvazi ve orta burjuvazinin demokra-

sisi olur ki bu da halk›n gerçek demok-

rasisi de¤ildir. Ki bu s›n›flar önderli-

¤inde gerçekleflen devrimlerin siyasi

ömrü pek uzun sürmez. K›sa süre son-

ra burjuvazinin gerici bayra¤› alt›nda

birleflirler. Bu durum emperyalist ve

gerici burjuvazi karfl›s›nda ideolojik,

ekonomik ve siyasi olarak kopamama-

lar› ve güçsüzlüklerinden kaynakl›d›r.

Sözünözü, bizimki gibi ülkelerde fa-flizmin y›k›lmas› için her halükarda bu üçs›n›ftan birisinin önderli¤inde devriminyap›lmas› flartt›r.

Bu konuyu özetleyecek olursak;

Bizimki gibi ülkelerde Demokratikdevrim sorununu toprak devrimi olarakde¤il “faflizmin y›k›l›p yerine burjuva de-mokrasisinin geçmesi” fleklinde ele al-mak demek demokratik devrim söyle-

minden bir nebzecik de olsa anlamamakdemektir. Bu teori her bak›mdan uzlafl-mac› sa¤ oportünist bir teoridir. Bu teorine denli oportünist bir teori ise ülkedekifaflizmin tarihini M.Kemal ve ‹nönü hü-kümetleri sonras›ndan bafllatmak (1945sonras›) da o denli oportünizmdir.

Bu tezler, Kemalizmden ideolojikolarak kopmayan s›n›f uzlaflmac› oportü-nist burjuva teorilerdir. Bu, baflta küçükburjuva sol hareket olmak üzere PKK gi-bi milliyetçi hareketlerin ba¤›ms›zl›k, fa-flizm, devlet, demokrasi, hükümet ve ikti-dar gibi olgular› ele al›fl›na da yön ver-

mektedir. E¤er bir hareket devlet, devrim,hükümet, iktidar, devrimin dostlar› vedüflmanlar› gibi önemli temel konulardaMLM bak›fl aç›s›ndan yoksunsa, flüphe-sizki bu durum o hareketleri bir sa¤a birsola savurur. Bu gibi konularda MLM te-oriye sahip olmamak dahi o hareketinMLM olmad›¤›n› göstermek için yeterliargümanlard›r.

Yeni Demokratik Devrim’in Niteli-

¤ine ‹liflkin Tart›flmalar› Sürdürmeye

Devam Edelim:

Programda iflaret edildi¤i gibi YeniDemokratik Devrim Avrupa ve Ameri-ka’da gerçekleflen burjuva demokratikdevrimlerden nitelik olarak farkl›d›r.Çünkü Yeni Demokratik Devrim, Çin vebizimki gibi ülkelerde burjuvazinin dik-tötürlü¤üyle de¤il, “proletaryan›n ön-

59

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Bizimki gibi ülkelerde Demokratik devrim sorununu toprak devrimiolarak de¤il “faflizmin y›k›l›p yerine burjuva demokrasisinin geçmesi” flek-linde ele almak demek demokratik devrim söyleminden bir nebzecik de ol-sa anlamamak demektir. Bu teori her bak›mdan uzlaflmac› sa¤ oportünistbir teoridir. Bu teori ne denli oportünist bir teori ise ülkedeki faflizmin ta-rihini M.Kemal ve ‹nönü hükümetleri sonras›ndan bafllatmak (1945 sonra-s›) da o denli oportünizmdir

Page 58: Sınıf Teorisi - Sayı 7

derli¤indeki devrimci s›n›flar›n birleflikcephesinin diktatörlü¤üyle sonuçlan›r.”

En önemlisi de proletaryan›n kendisid›fl›ndaki halk s›n›f ve tabakalar›na siyasiönderli¤ini Komünist Partisi arac›l›¤layürütmüfl olmas›d›r. Oysa eski tip burju-va devrimlerinde bu durum söz konusude¤il. Bu farkl›l›k dahi tek bafl›na her ikidevrimin birbirinden nitelik olarak farkl›oldu¤unu ortaya koyar.

Eski tip burjuva devrimlerinin sonu-cunda burjuvazinin tek s›n›f diktatörlü¤üsözkonusu iken, ancak yeni tip devrimlersonucunda tek s›n›f (proletarya) diktatör-lü¤ü de¤il, birden fazla devrimci s›n›fla-r›n diktatörlü¤ü kurulur.

Bu, sosyalizme geçifl için bir ara dev-rim, ara iktidar toplum biçimidir. Oysasosyalist devrim sonras› tek s›n›f›n (pro-letarya) diktatörlü¤ü sözkonusudur.

Yeni Demokratik Devrim’in iktidarorganlar› daha devrim mücadelesi aflama-s›ndayken küçükten büyü¤e do¤ru ad›mad›m infla edilir. Yeni ‹ktidar organlar›ndaemperyalizme, komprador kapitalizm vefeodalizme karfl› mücadele eden, karfl›duran herkes bu ad›m ad›m infla edilen ik-tidar içerisinde yer al›r, kendi s›n›f›n›temsil eder. Oysa eski tip burjuva dev-rimlerinde ayn› durum söz konusu de¤il.

Kurtar›lm›fl bölgelerin yarat›lmas› so-nucu, özellikle de K›z›l Siyasi ‹ktidarla-r›n kurulma aflamas›nda bu iktidar önem-li derecede infla edilmifl olacakt›r. Bu ik-tidar içerisinde tüm devrimci s›n›flar yeralacakt›r. Ve bu iktidar organlar› t›pk›devrim sonras› gibi afla¤›dan yukar›yado¤ru HALK MECL‹SLER‹ aracl›¤›ylainfla edilecektir. Yani “Tüm ‹ktidar HalkMeclislerine” fliar› bugünden ad›m ad›minfla edilmifl olacakt›r.

Bu, devrimci s›n›flara ait her bireyinkendi yöneticisini demokratik bir flekildeseçmesi demektir. Bu seçimler s›ras›nda

iktidar organlar›na bir yerde a¤›rl›kta pro-letarya olabilece¤i gibi bir baflka yerdeküçük burjuvazi, orta burjuvazi veya köy-lülü¤ün de¤iflik tabakalar› olabilir. Tama-m›yla halk›n demokratik iradesi sonucuiktidar organlar› oluflturulacakt›r. Demok-ratik Merkeziyetçilik ilkesi her alanda ge-çerli olacakt›r. Bu, vb. konulara iliflkin ye-ri geldi¤inde (Yeni Demokratik Cumhuri-yet Program› bölümünde) daha kapsaml›ve derinlikli aç›l›mlar yapaca¤›z.

Her zaman vurgulad›¤›m›z gibi bir

hareketin niteli¤i o harekete önderlik

yapan s›n›f ve partinin program ve ey-

lem çizgisiyle orant›l›d›r. Dolay›s›yla

program›m›zda demokratik bir talep

olan köylülü¤ün toprak sorununun yer

almas› durumu o partinin ne burjuva

programa sahip oldu¤unu ne de o dev-

rimin burjuva oldu¤unu gösterir. Bu,

madalyonun sadece iflaret etti¤imiz yü-

zünü oluflturur. O da esas yüzü de¤il-

dir. E¤er program, sadece köylülük so-

runuyla, yani burjuva devriminin ta-

mamlanmas›yla s›n›rl› tutulmufl olun-

sayd›, o zaman bu devrimin niteli¤i de

yeni tipte de¤il eski tipte burjuva de-

mokratik devrim olurdu. ‹flaret eti¤imizgibi ça¤›m›zla birlikte art›k eski tipte bur-juva demokratik devrimler dönemi ka-panm›flt›r. Bundand›r ki yeni demokratikdevrimin niteli¤ini eski tip bir burjuvadevrimi olarak nitelendirmek oldukçasaçma bir teori olur.

Nitelik ve öz kavram› üzerine dahaönce bu sayfalarda kapsaml› teorik tart›fl-malar yürüttük. Dolay›s›yla ayn› tart›fl-malar› burada tekrar yürütmeyece¤iz. Sa-dece önemli gördü¤ümüz noktalar› özetleele alaca¤›z.

Toprak devrimi, bir di¤er deyiflle

demokratik devrim kendi bafl›na bir

niteli¤i oluflturur. Ayn› flekilde Yeni

Demokratik Devrim de kendi bafl›na

bir niteli¤i oluflturur. Yeni Demokratik

60

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 59: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Devrim’le toprak devriminin bir ve ay-

n› olmad›¤›na dair görüfllerimizi gerekyukar›da gerekse daha önceleri bir çokyaz›m›zda ortaya koyduk. Bu görüflleri-mizi bir kez daha özetleyelim:

Demokratik devrim, özünde toprakdevrimi ve ayn› zamanda köylülü¤üntoprak sorununu çözmek iken, Yeni De-mokratik Devrim ise hem demokratikhem de milli yan›n bileflkesinden meyda-na gelir. Yani anti-feodal ve anti-emper-yalist yönler birbirine diyalektik bir fle-kilde ba¤l› olup Milli Demokratik Dev-rim diye aland›rd›¤›m›z Yeni DemokratikDevrim sürecini oluflturur. Bu, bir temelsüreçtir. Bu temel sürecin temel çeliflkisiemperyalizm, komprador bürokrat kapi-talizm ve feodalizmle genifl halk y›¤›nla-r› aras›ndaki çeliflkidir. Bu süreç tamam-lanmadan ne ülke tam ba¤›ms›zl›¤a ula-fl›r ne de demokratikleflir.

Kald› ki günümüzde burjuva de-

mokratik devrimlerini yapm›fl ülkeler-

de demokratik sistemden sözetmek

mümkün de¤il. Buralaradaki demok-

ratiklik sahtedir. ‹ktidarlar, genifl halk

y›¤›nlar›n›n de¤il bir avuç tekelci bur-

juvazinin denetiminde ve sadece halk›

bast›rmaya yönelik gerici diktatörlük-

ler haline dönüflmüfltür. Bu durum ka-

pitalizmin emperyalist aflamaya var-

mas›ndan sonra da hep böyledir. Üste-

lik, bu ülkelerdeki iktidarlar daha em-

peryalist aflama tamamlanmadan

(1870’lerin bafl›nda, yani tekelci afla-

maya geçiflin tamamlanmas›yla birlik-

te burjuva demokrasisinden söz etmek

art›k mümkün de¤il.) gericileflmifltir.

Dolay›s›yla bu ülkelerdeki yönetimler

için “demokratiktir” vb. tezler ileri

sürmek halk›n bilincini buland›rmak-

tan baflka bir amaca hizmet etmez. Oy-

sa proletarya önderli¤indeki Yeni De-

mokratik Devrim mücadelesi sonras›

kurulacak olan Yeni Demokratik ‹kti-

dar’lar, tamam›yla halk›n demokratik

iktidar›d›r. Bu iktidar, anti-feodal ve

anti-emperyalist mücadeleye kat›lan

tüm genifl halk y›¤›nlar›n›n bir avuç

gerici üzerindeki diktatörlü¤üdür.

Sosyalist devrimden temel farkl›l›¤›ise devrim mücadalesi boyunca anti-em-peryalist, anti-feodal mücadeleye kat›lanmilli kapitalizme dokunmamas›, yani bus›n›fla ittifak içerisinde devrimi gerçek-lefltirmifl olmas› ve iktidarda yer almas›-d›r. Çünkü bu s›n›f da emperyalizm,komprador bürokrat kapitalizm ve feoda-lizm taraf›ndan bask› alt›nda tutulmakta-d›r. Dolay›s›yla milli kapitalizm ve millibujruvaziye ancak devrim sonras› doku-nulacakt›r. Bu da zora dayal› olmayacak-t›r. Burjuvaziyle proletarya aras›ndaki çe-liflki devrim sonras› bafl çeliflki haline ge-lecek. Fakat bu, fliddet biçiminde olma-yacakt›r. Çünkü, zaten Yeni Demokratik‹ktidar esasta proletaryan›n önderli¤inde-ki bir iktidard›r ve dolay›s›yla proletar-yan›n zor yolu ile iktidar› ele alma gibibir sorunu olmayacak, bizzat önderlik et-ti¤i iktidar vas›tas›yla toplumu sosyaliz-me götürecektir. Bu s›n›fla proletaryaaras›ndaki çeliflki antagonist de¤il. Ad›mad›m ve bar›flç›l bir flekilde gerçeklefle-cektir. Oysa emperyalist kapitalist ülke-lerde iktidar› y›kmak ve bunun yerinesosyalist iktidar› kurmak için, bir baflkaifadeyle sosyalist devrimin gündemde ol-du¤u ülkelerde burjuvaziyle ittifak yap›l-maz. Çünkü bu ülkelerde iktidara hakimolan güç burjuvazidir. Dolay›s›yla burju-vaziyi iktidardan alafla¤› etmedi¤in za-man sosyalist devrimi siyasi olarak ger-çeklefltirmifl olmazs›n. Sosyalist devriminbafl çeliflkisi kapitalizm ve burjuvazidir.Ama bizimki gibi ülkelerde bafl çeliflkifeodalizm ile genifl halk y›¤›nlar› aras›n-dad›r. Dolay›s›yla feodalizmle ittifak içe-risinde bütün s›n›flar devrimin düflman›iken, bu ittifaka karfl› mücadele yürüten

61

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 60: Sınıf Teorisi - Sayı 7

s›n›flar ise devrimin dostu ve ittifakgüçleridir.

‹flte bundand›r ki günümüzdeproletarya olarak devrimin dost güç-lerinin bu üç gerici büyük da¤a kar-fl› mücadelesini destekliyor ve on-larla anlaflabildi¤imiz politikalardageçici olarak ittifak kurmay› savu-nuyoruz. 28 Mart 2004 yerel se-

çimlerinde izledi¤imiz ittifak poli-

tikas› Yeni Demokratik Devrim

perspektifimizin sonucudur.

Bilindi¤i gibi yerel seçimlerdekiittifak politikam›z›n ruhu halk s›n›fve tabakalar› içerisindeki güçlerleortak paydalarda buluflmam›z üzeri-ne oturtuldu. Tüm devrimci güçlerle(bir-iki ulusal burjuva parti hariç)genifl yelpazeli bir seçim ittifak›oluflturmak hedefiyle yola ç›k›ld›.Amac›m›z halk› kazanmakt›. Elbetteki halk denilirken bununla sadece

söz konusu devrimci yap›lar› kaste-miyoruz. Bunlar örgütlü devrimcikesimi oluflturan halk güçleridir. Fa-kat bir de örgütsüz olan halk güçlerivard›r. Hem de milyonlarcas› örgüt-süzdür. Örgütsüz olduklar› gibi ayn›zamanda ço¤unlu¤u düzen partileri-nin siyasi etkisi alt›ndad›r da.

fiüphesiz ki bu bir cephe kurmakde¤il, dönemsel-geçici bir ittifakolacakt›. Bu ittifak›n kendisi de-mokratik merkeziyetçilik ilkesi bazal›narak hem süreci birlikte örgütle-mek hem de belediyelerin kazan›l-mas› durumunda buralar› birlikteyönetmek vard›. Tabii ki buradakiyönetim, güçler dengesine göre ola-cakt›-olacakt›r. Hiç kimse kendisiniflu sol-sekter anlay›fllara kapt›rma-mal›d›r: “Ben komünistim, benMLM’yim o halde ben küçük burju-va veya milli burjuvazinin etkin ol-du¤u bir kurum içerisinde yer al-

mam.” Bu tezler, geçici ve kal›c› it-tifaklar› reddeden, dahas› halk güç-leriyle demokratik bir iktidar› kur-may› ve yönetmeyi reddeden sol-torçkist bir anlay›flt›r.

Bunu, t›pk› Halk Meclisleri’ninseçimi gibi düflünmeliyiz. Daha ön-ce ve programda da iflaret edildi¤igibi halk güçleriyle ortak paydalar

üzerinden yap›lacak seçimlerde kit-leler kimi veya kimleri uygun görüpseçiyorsa, elbetteki yönetimde deseçilenler yer alacakt›r. Bunun d›-fl›ndaki politikalar demokratik de¤il,anti-demokratiktir. Butür anlay›fllar›n kitle çiz-gisiyle uzaktan yak›ndaniliflkisi yoktur. “Ben pro-letaryay›m o halde ço-¤unlu¤u sa¤lamad›¤›myönetim alt›nda çal›fl-mam anlay›fl› proleterdemokrasi anlay›fl› ola-maz.

Devrimci demokra-tik güçlerle hangi du-rumlarda ittifaka giril-mez? ‹lkesel noktalardataviz verilmez. Çünkü il-kesel konularda taviz ve-rilerek ne bir ittifak (ge-çici de olsa) sa¤lan›r nede geçici anlaflmalara gi-dilir. Tersi tutum ve an-lay›fllar siyasi iradeyibaflkalar›na teslim etmekveya teslim almak olur.Teslimiyetçili¤in özünüilkelerde taviz vermekoluflturur. Siyasi iradeyibaflka bir partiye, s›n›fadevretmektir ilkesizlik.‹lkesizlik günübirlik ç›-karlara uygun hareket et-mektir. Pragmatizmdir.

62

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Demokratik dev-rim, özünde toprakdevrimi ve ayn› za-manda köylülü¤üntoprak sorununuçözmek iken, YeniDemokratik Devrimise hem demokratikhem de milli yan›nbileflkesinden mey-dana gelir. Yani anti-feodal ve anti-em-peryalist yönler bir-birine diyalektik birflekilde ba¤l› olupMilli DemokratikDevrim diye aland›r-d›¤›m›z Yeni De-mokratik Devrimsürecini oluflturur

Page 61: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Onun için “o an ne faydal›ysa o du¤ru-dur” mant›¤›ndan hareket etmektir. S›n›fuzlaflmac›l›¤›d›r. Ki bu tür durumlarda it-tifak da gerçekleflmifl olmaz. Tek tarafl›ittifak olmaz. Tek tarafl› ittifak politikas›olmayaca¤› gibi tek tarafl› anlaflma da ol-maz. ‹lkelerde taviz yok!

Evet ilkelerde taviz yok ama politika-da esneklik devrimin mant›¤›d›r. Politika-da esneklik anlay›fl› sadece devrimci güç-ler için geçerli olmaz. Bu, düflmanlar›m›ziçin de geçerlidir. Düflmanlar›m›zla za-man zaman karfl›l›kl› tavizler temelindeanlaflma yapmak reddedilemez. Baz› ko-flullar olur ki (örne¤in fiili iflgal dönemle-ri) stratejik düflmanlar›m›zla ittifak da ya-p›l›r. Fakat iç savafl dönemlerinde bu güç-lerle hiçbir koflulda ittifaka gidilmez-sa-vunulmaz.

Tart›flmam›z› biraz daha derinlefltirelim:

Karfl›l›kl› tavizler üzerinden anlaflmayapmak farkl›, ittifak ise farkl› fleydir. Buolgular› birbirine kar›flt›rmamal›y›z. ‹tti-fak ortak paydalarda bir fleyi birlikte yü-rütmek ve yönetmek iken, anlaflma isekarfl›l›kl› tavizler temelinde yap›lan geçi-ci uzlaflmalard›r. ‹ttifaklar baz› özgün dö-nemler (fiili iflgal koflullar›) hariç dostdevrimci güçlerlerle kurulur. Bundand›rki startejik düflmanlar›m›zla devrimimi-zin bugünki aflamas›nda herhangi bir ha-reket veya iktidar birlikte yürütülemez,fakat ateflkes vb. gibi anlaflmalara zamanzaman baflvurmak reddedilmez. Bugünküaflamada düflmanlar›m›zla kime karfl› vehangi amaçla ittifak kuracaks›n veya itti-fak› savuncaks›n ki? Ama iflgal koflulla-r›ndaki durum farkl›d›r. Bu durumda ifl-gale karfl› mücadele yürüten veya yürüt-mek isteyen bütün güçlerle ittifaka git-meyi savunuruz. Ancak burada da tek ta-rafl› bir ittifak söz konusu olamaz. Bu ko-flullarda Çin’deki Çan Kayflek ittifak›ndaoldu¤u gibi yine karfl›l›kl› tavizler teme-

linde ittifak savunulur. “Ben sana ve hak-lar›na kar›flmayaca¤›m ama sen istedi¤ingibi bana kar›fl›rs›n” gibisinden bir anla-y›fl ve tutumla ittifak olmaz. Bu, düpedüzsiyasi iradeyi teslim etmektir. ‹ttifak, or-tak paydalar ve ittifak güçlerinin siyasiba¤›ms›zl›¤›n› korumas› kayd›yla ancakgerçekleflir. Birbirleri üzerinde tasarrufhaklar› olmaz. En önemlisi ittifak güçle-rinin bu süreç içersinde karfl›l›kl› olarakzor kullanma sisayesetinden vazgeçmele-ri olacakt›r. Yoksa fiili iflgal koflullar›ndasözkonusu güçlerle ittifak olmaz, ittifaksürdürülmez. Çin de iflgalcilik koflullar›n-da bu uzlaflma prensibini bozan Çan Kay-flek olmufltur. ‹ttifak sözleflmelerine süreçiçerisinde uymayarak bir çok komünistihem zindanlara t›km›fl hem de katletmifl-tir. fiüphesiz ki Çan Kayflek ile milli bir-leflik cephe ittifak› kurulurken bir çok ta-lep üzerinden anlaflmaya var›larak ittifa-ka gidilmifltir. Bunlar toprak kirac›l›¤› vefaizcili¤inin indirilmesinden tutal›m da birçok konuyu bar›nd›rmaktad›r. ÇKP’de ta-vizler vermifltir tabii ki. Ordunun ismininde¤ifltirilmesinden Çan Kayflek güçlerinekarfl› silah kullanmamaya kadar kimi ko-nularda taviz vermifltir. Ki bu karfl›l›kl› ta-vizler verilmeden ittifak gerçekleflmez. Neolur o durumda? Yani ittifak›n gerçeklefl-medi¤i koflullarda. Burada esas mücadele,bafl çeliflki durumunda olan iflgalci güçlerve onlar›n uflaklar›na karfl› yürütülür.Mevcut siyasi iktidar komünist güçlereyöneldi¤i durumda ona do¤rudan yönel-mek do¤ru olur. Tersi durumda ise do¤ru-dan yönelece¤imiz güçler iflgalci güçler vebir avuç ulusal hain ve uflaklar olur. Çün-kü bu gibi durumlarda demokratik devrimde¤il milli devrim gündemdedir. Buna pa-ralel devrimin ittifak vb. kuvvetleri de de-¤iflir. Dolay›s›yla cephe, vb. gibi politika-larda da de¤ifliklik yapmak zorunludur.

Demokratik devrim aflamas›nda Hal-k›n Birleflik Cephesi politikas› geçerliy-

63

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 62: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ken fiili iflgal koflullar›nda Milli BirleflikCephe politikas› geçerlidir. Her iki cephe-nin s›n›f bileflimleri bir ve ayn› de¤il. Bu,tamam›yla fiili iflgal koflullar›yla orant›l›-d›r. Fiili iflgalin olmad›¤› koflullarda Mil-li burjuvazinin sa¤ kanad› Halk›n BirleflikCephesi’ne yanaflmaz ve devrimin karfl›-s›nda rol oynarken, ancak fiili iflgal ko-flullar›nda emperyalizme karfl› tutum al›r.Yine hakim s›n›f kliklerinin hepsi demok-ratik devrim aflamas›nda devrimin düfl-manlar› olarak rol oynarken ve devriminhedefiyken, ancak iflgal koflullar›nda buklikler içerisinde bir kesim iflgale karfl›tutum alabilir. Devrimci güçlerle ittifakagelebilir. Bu ba¤lamda Milli BirleflikCephe’nin kapsam› genifller.

Halk›n Birleflik Cephesi’nin (HBC)hangi s›n›f›n önderli¤inde, nas›l ve hangiaflamada kurulaca¤›na dair yoldafl Kay-pakkaya’n›n ortaya koydu¤u tezler dünoldu¤u gibi bugün de bilimselli¤ini koru-maktad›r. Günümüzde de “demokratikgüçbirli¤i”, “cephe” vb. gibi konular üze-rine tart›flmalar yap›lmaktad›r. Bu ba¤-lamda Kaypakkaya yoldafl›n 1970’li y›l-lar›n bafl›nda D. Perinçek revizyonistiyleyapt›¤› tart›flmalar› özet bir flekilde aktar-mak uygun olacakt›r:

“Revizyonistler, ayn› anlay›fl›, bugünyine devam ettiriyorlar. Anti-faflist müca-dele bayra¤› alt›nda, hala flehirlerde re-formcu burjuvaziye kuyruk olmaya çaba-l›yorlar. Daha iyi anlafl›lmas› için reviz-yonist kli¤in zihniyetini özetleyelim: dev-rimci güçbirli¤i (buna bazen ‘demokratikgüçbirli¤i’ diyorlar), faflizme karfl› müca-dele vas›tas›d›r. Her dönemde yap›l›r.Devrimci güçbirli¤i, iflçi-köylü temel itti-fak›na dayanmaz. Burjuva ve küçük bur-juva örgütlerle ve kiflilerle yap›l›r.

‘Güçbirli¤i yapmaya her zaman ha-z›r›z.’ (Y‹KÇ s.105)

‘Güçbirli¤i her dönemde yap›labilir.

Biz güçlenmeden güçbirli¤i yap›lmazgörüflü yanl›flt›r.’ (12 Mart’tan sonra

Dünyada ve Türkiye’de Siyasi du-

rum. S.95)

‘Halk›n birleflik cephesi, anti-emper-yalist ve anti-feodal mücadelenin arac›-d›r. ‘Halk›n devrimci cephesi ‹flçi-Köylüittifak› temelinde kurulur ve geliflir.’(agd.s.95) ‘Bir veya birkaç bölgede k›z›lsiyasi iktidar kurulmadan cephe olmaz,gibi görüfller, tek yanl› burjuva düflünce-sinin kal›nt›s›d›r ve tabiat›yla yanl›flt›r’.Cephe bugünden gerçekleflebilir. Çünkü,cephe devrimin dostlar›n› ve düflmanlar›-n› do¤ru tesbit etmeyi ifade eder. Dostudüflman› do¤ru tesbit ve buna uygun birsiyaset izlemek, devrimin her aflamas›ndatemel meseledir.’ (Oportünizm ve iki-

yüzlülük örne¤i genelgeden)

Revizyonizmin, demokratik güçbirli-¤i ve cephe konusundaki görüflleri bun-lard›r:

“Birinci yanl›fl fludur: ‘Faflizme karfl›mücadelenin arac›’, revizyonistlerin gös-termek istedi¤i gibi, ‘devrimci güçbirli¤i’safsatas› de¤il, ‘halk›n birleflik cephesi-dir.’Yani, proletarya önderli¤inde ve iflçi-köylü temel ittifak› üzerinde kurulan, bü-tün devrimci s›n›f ve tabakalar›n ittifak›-d›r. Dimitrov yoldaflta, anti-faflist müca-delenin, ‘devrimci güçbirli¤i’ denilen,kuyrukçuluk ve teslimiyet arac›yla yürü-tülece¤ine dair tek kelime yoktur. Dimit-rov yoldafl, daima, anti-faflist halk cephe-sinden bahseder ve bu, prdoletarya ön-derli¤indeki halk cephesinin ta kendisi-dir. Ve anti-faflist mücadelenin amac›,halk cephesi iktidar›n› gerçeklefltirmektir.

‹kinci yanl›fl fludur: Proleter devrim-cilerinin bir tek cephe politikas› vard›r; oda, proletarya önderli¤inde halk›n birle-flik cephesidir. Ayr›ca, bunun d›fl›nda de-mokratik güçbirli¤i veya devrimci güç-birli¤i gibi safsatalarla proletaryan›n ve

64

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 63: Sınıf Teorisi - Sayı 7

komünistlerin ifli yoktur. Halk›n birleflikcephesinden ayr› olarak bir de ‘devrimcigüçbirli¤i’ slogan›n›n icat edilmesi, birazönce de iflaret etti¤imiz gibi, ‘Dev-Güç’giriflimini hakl› ç›karmak içindir. Temelkitleleri hesaba katmadan, partiyi, halkordusunu ve halk›n birleflik cephesini he-saba katmadan ‘ittifak’ (!) ad›na, burjuvademokratlar›n›n k›ç›ndan yürümeyi hakl›ç›karmak içindir. Kuyrukçuluk ve teslimi-yet politikas›n›, ‘bu, halk›n birleflik cephe-si de¤il, devrimci güçbirli¤idir’ diye, böy-le bir safsatayla ve demagojiyle hakl› ç›-karmak içindir. ‹flçi s›n›f› önderli¤ini ve ifl-çi-köylü temel ittifak›n› bir kenara iterek,reformist burjuvaziye tabi olmay›, bir ge-rekçeye ba¤lamak içindir. ‘Demokratikgüçbirli¤i’ diye, ‘halk›n birleflik cephesin-den’ ayr› ve ona ayk›r› bir slogan›n icatedilmesi, iflte bu sebeplerdendir. Bu sloga-n›n ortaya ç›kmas›, zaten Dev-Güç girifli-minin, ‘halk›n birleflik cephesi’ ile en ufakbir alakas›n›n bulunmad›¤› kesinlikle an-lafl›ld›ktan sonra olmufltur. Revizyonistler,böylece, ‘evet, Dev-Güç halk›n birleflikcephesi de¤ildi ama, devrimci güçbirli¤iy-di’ diyerek, bu kuyrukçuluk ve teslimiyetpolitikas›n› hakl› ç›karacak bir teori icatetmifl oldular. Ve bu teoriyi gelifltirerek de-vam ettiriyorlar. Böylece, MihricilikleMao Zedung Düflüncesi’ni, birincinin‘Dev-Güç’ anlay›fl›yla, Mao Zedung yol-dafl›n ‘birleflik halk cephesi’ anlay›fl›n›, butaban tabana z›t iki anlay›fl› ustaca ba¤-daflt›rm›fl(!) oluyorlar.

‘Biz, ‘devrimci güçbirli¤i’diye bir fleytan›m›yoruz. Bu nedenle ‘devrimci güç-birli¤i ancak güçlü oldu¤umuz zaman ya-p›l›r’ demifl olmam›za da imkan yoktur.Ve zaten böyle bir fleyi ne sözlü, ne de ya-z›l› olarak hiç bir yerde savunmad›k. Biz,‘halk›n birleflik cephesini’ gerçeklefltirmepolitikas›n›, bu tek do¤ru ittifak politika-s›n› benimsiyoruz ve izliyoruz. Biz görevi-mizi halk›n üç silah›n›, komünist partisini,

parti önderli¤inde halk ordusunu ve parti-nin önderli¤inde halk›n birleflik cephesiniinfla etmek olarak tesbit ediyoruz. Bunund›fl›nda bir ‘devrimci güçbirli¤i’ tan›m›yo-ruz. Siz ise, ‘devrimci güçbirli¤i’ad› alt›n-daki kuyrukçu ve teslimiyetçi politikan›zla,halk›n birleflik cephesinin gerçekleflmesinisürekli olarak köstekliyorsunuz. Anlad›n›zm› burjuva demagoglar?

Revizyonistlerin üçüncü yanl›fl› flu-dur: ‘Cephe, devrimin dostlar›n› ve düfl-manlar›n› do¤ru tesbit etmeyi ifadeeder’. Hay›r baylar! Cephe bunu ifadeetmez. Yapt›¤›n›z fley korkunç bir dema-gojidir. Cephe, komünist parti önderli-¤inde ve iflçi-köylü temel ittifak› üzerin-de BÜTÜN DEVR‹MC‹ SINIF VE TA-BAKALARIN emperyalizme, feodaliz-me, komprador kapitalizme karfl› B‹R-LEfiM‹fi OLMALARINI ifade eder.Devrimden menfaati olan s›n›f ve tabaka-lar, bizzat birleflmedikçe cephe gerçeklefl-mifl olmaz. Revizyonist hainlerin söyledi-¤i gibi, devrimin dostlar›n› ve düflmanla-r›n› tespit etmekle cephe gerçekleflmifl ol-maz. E¤er öyle olsayd›, devrimin dostla-r›n› ve düflmanlar›n› bir kere do¤ru tesbitettikten sonra, mesele biterdi. Ve bu tespitmuhafaza edildi¤i müddeçe cephe bozul-mazd›.(!) ... Cephenin gerçekleflmesi için,devrimin dostlar›n› ve düflmanlar›n› do¤-ru tespit etmek yetmez; ayn› zamanda,proletarya önderli¤inde devrimin dostla-r›n› birlefltirmeye yönelen, nisbeten uzunbir mücadele yürütmek gerekir. Proletar-ya önderli¤inde devrimin dostlar›n› bir-lefltirmek için, sab›rl› ve çetin bir müca-dele vermek gerekir. Mücadelesi verilme-den, b›rakal›m çeflitli tabakalar› bir ara-ya getirmeyi, iflçi s›n›f›n› bir araya getir-mek bile mümkün de¤ildir. Revizyonistbaylar, bir tespitle her fleyi hallediveri-yorlar! San›yorlar ki, bir kere yerleri tes-bit edilince bütün s›n›f ve tabakalar t›p›flt›p›fl kendi yerini al›verecek ve beylerimi-

65

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 64: Sınıf Teorisi - Sayı 7

zin emirlerini bekleyecek! S›n›f mücade-lesi de¤il de, sanki bayram merasimi! Vekarfl›m›zdakiler, sanki emre amade mera-sim k›tas›!”

“...Bugün biz, bu cephenin gerçeklefl-mesini istiyoruz. Subjektif niyetimiz bu-dur. Ve bu niyet, toplum kanunlar›na uy-gundur. Çünkü halk s›n›flar›n›n, bu cep-henin gerçekleflmesinde menfaatleri var-d›r; onlar› bir araya getirecek güçlü eko-nomik, sosyal ve siyasi etkenler vard›r.Fakat, bu subjektif niyetin objektif bir ol-gu halini alabilmesi için, geçmek zorun-da oldu¤umuz bir mücadele süreci devard›r. Bu süreci atlayarak objektif olgu-ya ulaflamay›z. Revizyonist baylar, bu sü-reci yok farzediyorlar, henüz ilkokulabafllayan bir çocu¤un, mühendis olmas›-n› birbirine kar›flt›rmak gibi bir fleydirbu. Proletarya önderli¤inde, iflçi-köylütemel ittifak› üzerinde halk›n birleflikcephesini gerçeklefltirmek için, birinciolarak devrimin dostunu düflman›n›do¤ru tesbit etmeliyiz. ‹kinci olarak,devrimin dostlar›n› birlefltirmek için da-ha bugünden mücadeleye girmeliyiz.Üçüncü olarak, bu mücadele belli birnoktaya varmadan, belli bir mücadelesüreci geçmeden, cephenin gerçek birolgu halini alamayaca¤›n› bilmeliyiz.Revizyonist baylar, bu kadar aç›k gerçe¤imuazzam ölçüde korkunç bir demagojiy-le ve bir hokkabaz maharetiyle ters yüzediyorlar. ‘Cephe, devrimin dostlar› vedüflmanlar›n› do¤ru tespit etmeyi ifadeeder’ diyerek, bir tesbitle, her fleyi halle-diyorlar.

Marksist-Leninistler’in revizyonistle-ri küplere bindiren iddias› fludur: Prole-tarya önderli¤inde ve iflçi-köylü temel it-tifak› üzerinde kuraca¤›m›z halk›n birle-flik cephesi, bir veya birkaç bölgede k›z›lsiyasi iktidar gerçekleflmeden bir gerçekhalini alamaz. Bu, aç›k bir fleydir ve aslahalk›n birleflik cephesini gerçeklefltirmek

için çal›flmayal›m anlam›na gelmez. Bu-nu, ancak okudu¤unu anlamayan geri ze-kal›lar ve bir de okudu¤unu domuzunaanlay›p da, içinde kötü niyet besleyenleriddia edebilir.

Yukar›daki ifadenin anlam› fludur:Halk›n birleflik cephesini gerçeklefltirmekiçin daha bugünden mücadele edelim,ama bilelim ki, cepheyi gerçeklefltirmekiçin yürütece¤imiz mücadele bir veya bir-kaç bölgede k›z›l siyasi iktidar›n do¤mas›noktas›na ulaflmadan, bütün halk›n birle-flik cephesi gerçekleflemeyecektir.

‘Bugün köylük bölgelerde yürüttü¤ü-müz çal›flmalar, halk cephesinin temeliolan iflçi-köylü ittifak›n› gerçeklefltirmekiçin de¤il midir?’ diye soruyorsunuz. Busoru, sadece sizin kötü niyetinizin ve de-magoglu¤unuzun kan›t›d›r. Çünkü, iflçi-köylü ittifak› Marksist-Leninistler için tar-t›flma konsu bile de¤ildir. Tart›flma konusu,iflçi-köylü ittifak› üzerine kurulacak olanittifakt›r; yani milli burjuvazinin devrimcikanad›yla yap›lacak olan ittifakt›r. Ve tar-t›flman›n bafllang›ç noktas›, zaten sizin re-formist milli burjuvaziye kuyruk olma po-litikan›z›n elefltirisi olmufltur.

Bir veya birkaç bölgede k›z›l siyasiiktidar do¤madan, niçin milli burjuva-ziyle ittifak mümkün olamaz. Çünkü,daha önce milli burjuvazi proletaryan›nönderli¤ini kabul etmeyecektir; kendiuzlafl›c›, teslimiyetçi, halk kitlelerini as-la devrime ve kurtulufla götürmeyecekolan reformist çizgisini inatla, ›srarlasürdürecektir. Proletarya burjuvazi ileittifak istemedi¤i için de¤il, burjuvaziböyle bir ittifaka yanaflmayaca¤› için it-tifak mümkün olmayacakt›r. Bu, apaç›kbir fley de¤il midir? Ülkemizin bugünkügerçeklerine de uygun de¤il midir? Mil-li burjuvazinin temsilcileri de, en sa¤›n-dan en soluna kadar, seçim veya askeridarbe yoluyla iktidar› ele geçirmek, bu-

66

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 65: Sınıf Teorisi - Sayı 7

günkü düzenin göze batan yanlar›n› bi-raz törpülemek, iflçiler ve köylüler üze-rinde kendi diktatörlüklerini kurmakiçin çal›flm›yorlar m›? Ço¤u zaman fa-flizme kuyruk sallam›yorlar m›? Bunlar-la bugünkü flartlarda, proletarya önder-li¤inde ve halk›n demokratik diktatörlü-¤ü hedefine yönelen bir halk cephesikurmak mümkün müdür? Bugüne ka-dar mümkün olmufl mudur?

Bir veya birkaç bölgede k›z›l siyasiiktidar›n gerçekleflmesiyle, bugün müm-kün olmayan fley, mümkün hale gele-cektir. Çünkü bir kere iflçi s›n›f›, yoksulköylüler ve komünist parti gerçek özgür-lü¤üne, varl›¤›n› koruman›n ve devamettirmenin gerçek garantisine yani dü-zenli halk ordusuna sahip olacakt›r.Çünkü, Mao Zedung yoldafl›n ifade etti-¤i gibi, ‘halk›n ordusu yoksa, hiç bir fle-yi yoktur’, ‘kendi silahl› kuvvetleri ol-mayan bir partinin özgürlü¤ü de ol-maz.’(abç)

‹kinci olarak, iflçi-köylü ittifak›, yanitemel ittifak, belli ölçülerde gerçekleflmiflolacakt›r. Bu, son derece önemli de¤iflik-likler, zaman zaman ortada karars›z bir ta-v›r tak›nan, zaman zaman da iflçilere, köy-lülere karfl› halk düflmanlar›n›n saf›na dü-men k›ran milli burjuvaziyi genifl ölçüdeproletaryan›n önderlik etti¤i devrim cep-hesine çekecektir. Genifl ölçüde diyoruz,çünkü daha önce milli burjuva temsilcilerive baz› unsurlar, bir ölçüde devrim saf›n-da yer alabilir ama, buna henüz milli bur-juvazi ile ittifak gözüyle bak›lmaz.

Revizyonist hainler, bugünden milliburjuvaziyle ‘ittifak›’›(!) mümkün görü-yor! Evet, mümkündür ama, bir tek flekil-de mümkündür: O da, proletaryan›n k›z›lbayra¤› alt›nda, iflçi-köylü temel ittifak›üzerinde, halk›n demokartik diktatörlü-¤ünü kurmaya yönelen bir cephe yerine;burjuvazinin arkas›nda, baz› reformlarla

bugünkü düzenin sivri yanlar›n› törpüle-meye ve bir burjuva diktatörlü¤ü kurma-ya yönelen bir ‘cephe’(!) geçirmeklemümkündür.

Revizyonist hainlerin ‘cephe’ anlay›-fl› ikinci kategoriye dahil oldu¤u için on-lar, daha bugünden milli burjuvazi ile it-tifak›(!) mümkün görüyorlar. Bizce bu-gün, Lenin yoldafl›n da belirtti¤i gibi,burjuvaziyle sadece ‘geçici ve k›smi an-laflmalar’ mümkün olabilir.(abç)

...Cepheyi gerçeklefltirme mücadele-sinde marksist-leninistler, esas olarak ifl-çi-köylü ittifak›n› gerçeklefltirmeye çal›-fl›rlar, ona a¤›rl›k verirler. Bu, daha so-mut ifadesiyle flu demektir: Partinin vehalk ordusunun inflas›na birinci derece-de a¤›rl›k verirler, milli burjuvazi ile itti-faka ikinci derecede a¤›rl›k verirler. ‹flterevizyonist hainlerin, ihanetleri bir de bunoktada kendini gösteriyor: Onlar, dur-madan ve sürekli olarak burjuvazi ile it-tifak›(!) birinci plana geçirmeye, parti-nin ve halk ordusunun inflas›n› ikinci pla-na atmaya çal›fl›yorlar.” (Seçme yaz›lar.

“fiafak revizyonistleri Dev-Güç anla-

y›fl›n› devam ettiriyor”, makalesinden

al›nm›flt›r)

Kaypakkaya yoldafl›n “güçbirli¤i” vecephe üzerine söylediklerine ekleyece¤i-miz fazla bir fley yoktur. Dün D. Perinçekrevizyonisti için söyledikleri bugün “de-mokratik güçbirli¤i” içerisinde olan kü-çük burjuva partiler için de geçerlidir.“Demokratik güçbirli¤i” içerisinde yeralan EMEP gibi küçük burjuva partileriifli milli burjuvaziyle s›n›rl› tutmayaraksistemin partisi olan SHP ile ittifaka ka-dar götürdüler.

Yoldafl Kaypakkaya’n›n dedi¤i gibigünümüzde “milli burjuva partilerle an-cak geçici ittifak kurulabilir.” Bu ittifaksürekli bir hale dönüfltürülemez. Fakat

67

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 66: Sınıf Teorisi - Sayı 7

“demokratik güçbirli¤i”nin bu ittifak› ge-çici gözükmüyor. Özellikle de SHP busa¤ teslimiyetçi ittifak› kendi bayra¤› al-t›nda kal›c›laflt›rmak istiyor.

Kaypakkaya yoldafl›n D. Perinçekiçin söyledikleri ise oldukça isabetli bi-limsel tesbitlerdir. Ki bu revizyonist baygelinen aflamada ideolojik olarak reviz-yonist olmaktan öte siyasi aç›dan milliburjuva bir hareket haline dönüflmüfltür.Dünün revizyonisti, reformist milli burju-vaziye kuyruk sallamak için her türlü tes-limiyetçi teoriyi gelifltirirken, bugün isemilli burjuva partisi olup ç›km›flt›r. Hemde Türk milli burjuvazisi olarak. 1970’liy›llarda hatal› ve sosyal floven bir temel-de olsa da, yani her tür olumsuz anlay›fl-lar›na karfl›n yine de Kürt ulusunun Ken-di Kaderinin Tayin Hakk›’n› savunuyor-du. Ama bugün UKKTH diye bir ifadeyidahi a¤z›na alm›yor. Almad›¤› gibi Türkdevletinin Güney Kürdistan’a müdahaleetmesini savunacak kadar flovenist birdurufl sergilemektedir. Ayn› flekilde Türkdevletinin K›br›s’taki iflgalcili¤ini de sa-vunmaktad›r. Bu tezlerini ise sözümona“emperyalist çözüme” karfl› olma ad› al-t›nda yapmaya çal›fl›yor. Onlar için herkimki “Misak-i milli s›n›rlar›na karfl› ç›-kar”, yani Kemalist devlet politikas›n› sa-vunmayanlar ulusalc› de¤il, emperyaliz-min iflbirlikçisidir. “Devleti koruyanlarulusalc›, karfl› ç›kanlar ise anti-ulusalc›güçlerdir.” Bunun için de “ulusal güçbir-li¤i” ça¤r› ve pratiklerini MHP’den tuta-l›m da CHP ve DYP’ye kadar her kesim-le gerçeklefltirmeye çal›fl›yorlar. Türk flo-ven ve ›rkç›l›¤› K›br›s sorunu ve GüneyliKürtler’in fedarasyon talepleri üzerindenher geçen gün biraz daha da hortlat›lma-ya çal›fl›l›yor. 2 Mart günü Atatürkçü Dü-flünce Derne¤i’nin (ADD) “hilafetin kal-d›r›lmas›n›n y›l dönümü” vesilesiyle An-kara Ticaret Odas›(ATO) salonunda yap-

t›¤› toplant› ve aç›klamalar Türk milliyet-çili¤inin flaha kald›r›lmas›n›n d›fla vuru-mudur. Hat›rlanaca¤› gibi bu toplant›yaTürk ordusu en üst düzeyde kat›lm›fl veyap›lan konuflmalar› alk›fllam›flt›. Yinebenzer geliflme bir gün sonra R. Denk-tafl’›n karfl›lanmans› töreninde ve toplan-t›da yapt›¤› konuflmada ortaya konuldu.Bu toplant›da ordu tam kadro yoktu, fa-kat bu kez devlete baflbakanl›k ve cum-hurbaflkanl›klar› yapm›fl Demirel ve Ece-vit vard›. AKP ve bir kaç parti d›fl›ndakidi¤er parti yöneticileri de ATO salonundaDenktafl’›n Türk milliyetçisi ve iflgalcili-¤ini öven konuflmalar›n› alk›fllamak içinoradayd›lar.

Sözüm ona toplant› “hilafetin kald›-r›lmas›n›n y›ldönümüyle” ilgili yap›lm›fl-t›. Fakat gerçekler öyle de¤ildi. Amaç,“K›br›s ve Kürt sorunu” bahane edilerekTürk gerici milliyetçili¤inin aya¤a kalk-mas›n› sa¤lamak için ça¤r› yapmakt›. Or-du ayakta alk›fllad›. Ordunun tam kadrodestek vermesi bunu çok net bir flekildeortaya koyuyor.

Bu durumun farkl› boyutlar› da varelbette. Örne¤in AKP’ye “fazla ileri git-meyin" gözda¤›n› vermek gibi.

Yine milli burjuvazi aç›s›ndan için-

den geçti¤imiz dönemin bir baflka bo-

yutu ise fludur:

Daha önce de ifade etti¤imiz gibi ül-kemizdeki milli burjuvazi Çin’deki gibitek bir ulusa ait milli burjuvazi de¤il.Kürt ulusunun da milli burjuvazisi vard›r.Bunu görmezlikten gelemeyiz. Ayr›ca ül-kemizdeki milli burjuvaziyi sadece ‹flçiPartisi gibi partiler temsil etmiyor. Birçok milli burjuva parti mevcuttur. Bun-lardan, yani milli burjuvazinin bir kesi-mini temsil eden, özellikle de Türk millibujruvazisi temsil eden kanatlardan biriside feodal islami iedolojiyle kendisine si-

68

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 67: Sınıf Teorisi - Sayı 7

yasi yön veren ak›mlar›n olmas›d›r. Buak›mlar bafl›ndan beri AKP hükümetinidesteklemektedir. Bu kesim A. Dilipak’›nbafl›n› çekti¤i kesimdir. Bunlar feodal is-lam ideolojisine ba¤l› kalarak siyasi fleki-lenmesini yapmaktad›rlar. Mevcut du-rumda ise AKP hükümetinin yede¤indehareket etmektedirler. Bu kesimle Irak’›niflgaline karfl› geçici ittifaka gitmek yanl›flde¤ilken, ancak seçim ittifak›na gitmekyanl›fl bir siyaset olurdu.

K›sacas›, devrimimizin bu dönemin-de Milli burjuvazinin sol kesimiyle bileher dönem (bunun ad› geçici ittifak da ol-sa) ittifak savunulmaz, ittifaka gidilmez.

Bu gerçeklikten hareketle de yerel se-çimler takti¤imizi belirlerken bu kesim-lerle ittifak› savunmad›k.

Sözün özü Kaypakkaya yoldafl›n“cephe,” “güçbirli¤i” ve “ittifaklar” üze-rine ortaya koydu¤u tezlerin bilimselli¤idün oldu¤u gibi bugün de geçerlidir.Bundand›r ki bu üç olguyla ilgili günde-me gelen tart›flmalar› sa¤a sola bükülme-den yoldafl Kaypakkaya’n›n ortaya koy-

du¤u tezler ›fl›¤›nda yan›tlamal›y›z.

Unutmamal› ki ülkemizde son 30 y›liçerisinde ideolojik kaosun en çok kendi-sini gösterdi¤i alanlardan birisi de kav-ramlar› gelifli güzel kullanmakt›r. Özel-likle de 12 Eylül askeri cuntas› sonras› bualan hayli kaotik bir hal ald›. Uluslarara-s› burjuvazi bu kaotik kavramsall›¤a1990’l› y›llar›n bafl›ndan sonra daha dah›z verdi. fiüphesiz ki bu söylemlerdenMaoist hareket de etkilendi. Öyle ki ba-zan Marksist terminolojiyi kullanmak ye-rine burjuva kalemflörlerin kulland›¤› us-lupla yaz›p çizmeye baflland›. Milli veyakomprador burjuvazinin çeflitli kanatlar›MLM s›n›f teorisine uygun sözcüklerletan›mlanmak yerine s›n›flar›n varl›¤›n›reddeden burjuvazinin diliyle tan›mlan-maya çal›fl›l›yor. Örne¤in “yeflil serma-ye”, “islami sermaye”, “sermaye s›n›f›”,“sermaye kesimi” gibi... Her s›n›f ekono-mik durumuna göre tespit edilmelidir.Partiler ise program ve eylem çizgisinegöre tespit edilir. Dolay›syla bir s›n›ftan“yeflil sermaye”, “islami sermaye”,“ser-maye s›n›f›” gibi sözetmek, MLM termi-nolojiyi buland›rmaktan baflka bir amacahizmet etmez.

Bilinmelidir ki kavramlar yerli yerinekullan›lmad›¤› zaman bu durum zamanlaideolojik kaosa dönüflür. Burjuvazi butürden kavramsal kaosu bilinçli yarat›yor.Çünkü onun amac› MLM teoriyi bin biryolla bofla ç›kartmakt›r. Bunu da bafltaideologlar› olmak üzere besleme yazarçizerleri arac›l›¤›yla yap›yorlar.

O nedenle bu tür dönemlerde MLMterminolojiyi kullanmak için daha birözen göstermeliyiz. Bu terminolojininbozulmas›na kendi saflar›m›zda izin ver-memeliyiz. Çünkü Marksist söylemlerinbulan›klaflt›r›lmas› kendi ba¤r›nda ide-olojik kaosu da tafl›r...

69

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Unutmamal› ki ülkemizde son30 y›l içerisinde ideolojik kaosun

en çok kendisini gösterdi¤i alanlar-dan birisi de kavramlar› gelifli güzelkullanmakt›r. Özellikle de 12 Eylül

askeri cuntas› sonras› bu alan hay-li kaotik bir hal ald›. Uluslararas›burjuvazi bu kaotik kavramsall›¤a

1990’l› y›llar›n bafl›ndan sonra dahada h›z verdi. fiüphesiz ki bu söy-

lemlerden Maoist hareket de etki-lendi. Öyle ki bazan Marksist ter-minolojiyi kullanmak yerine burju-va kalemflörlerin kulland›¤› uslupla

yaz›p çizmeye baflland›

Page 68: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Sonuç Yerine

Yeni Demokratik Devrim, özde burju-va de¤il, proleterdir. Her s›n›f ekonomikdurumuna göre tesbit edilirken, her hare-ket ise güttü¤ü program ve eylem çizgisi-ne göre de¤erlendirilir. Dolay›s›yla YeniDemokratik Devrim’in amac› sadece top-rak devrimini gerçeklefltirmek de¤il, ke-sintisiz bir flekilde önce sosyalizm, sonraise komünizme varmakt›r. Oysa eski tipburjuva demokartik devrimlerinde buamaç yoktur. Onlar›n amac› burjuvaziyiiktidara getirmek ve onun iktidar›n› ebedi-yete korumakt›r.

Yeni Demokratik Devrimler’le eskitipte burjuva demokratik devrimleri birbi-rinden ay›ran en temel ve belirgin özellikbirinin (eski) burjuvazi önderli¤inde di¤e-rinin ise proletarya önderli¤inde gerçek-leflmifl olmas› gerçekli¤idir. Bundand›r kiyeni tip demokartik devrime karakteriniveren burjuvazi de¤il proletaryad›r.

Yeni Demokratik Devrim ile Sosyalistdevrimi birbirinden ay›ran temel nokta isebu devrimin do¤rudan kapitalizmi (komp-rador bürokrat kapitalizm hariç) hedefle-memifl olmas› ve devrimin s›n›f bileflimle-rinin farkl› olmas›d›r. Yeni DemokratikDevrim’in bafl çeliflkisi feodalizmle geniflhalk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflki iken, sos-yalist devrimin bafl çeliflkisi ise burjuvaziile proletarya aras›ndaki çeliflkidir.

Yeni Demokratik Devrim, emperya-lizm, feodalizm ve komprador bürokratkapitalizmi hedefler. Anti-feodal ve anti-emperyalist yönler birbirine ba¤l›d›r. Birbaflka deyiflle milli ve demokratik yönlerbirbirinden kopmaz ve kopuk olarak eleal›namaz.

Yeni Demokratik Devrim’in s›n›f bile-flenleriyle, Halk›n Birleflik Cephesi ve an-ti-faflist birleflik cephenin s›n›f bileflenleribir ve ayn›d›r.

Yeni Demokratik Devrim proleterdevrimler ça¤›n›n bir parças›d›r. Eski tipdevrimler ise burjuva demokartik dev-rimler ça¤›n›n parças›d›r. Dolay›s›yla es-ki tip devrimlerin niteli¤i tamam›yla bur-juvad›r.

Yeni Demokratik Devrim’lere burju-vazi de¤il ancak proletarya önderlik ya-pabilir. Çünkü burjuvazi ilerici ve devrm-ci barutunu Ekim devrimiyle, hatta Leninyoldafl›n dedi¤i gibi 1905 Rus devrimiylebirlikte bitirmifltir. Dolay›s›yla onun gün-deminde toprak devrimini çözme diye birsorunu yoktur.

Yeni Demokratik Devrim’in s›n›fsalolarak önderli¤ini proletarya yapar. Pro-letarya di¤er s›n›flara siyasi önderli¤iniise komünist partisi arac›l›¤›yla yürütür.

Yeni Demokratik Devrim’ler (MilliDemokratik Devrim) ancak Maoist parti-ler ve önderli¤inde yürütülecek Halk Sa-vafllar›yla baflar›ya ulaflt›r›labilir. Bizimkigibi ülkelerde ülkenin tam ba¤›ms›zl›¤›ve demokratikleflmesinin yolu buradangeçer.

Yeni Demokratik Devrim, bugündenyar›na ad›m ad›m inflas› gerçekleflecekbir devrimdir. Bu devrimin olgunlaflt›¤›belirgin dönemler Kurtar›lm›fl alanlar›nve arkas›ndan K›z›l Siyasi ‹ktidarlar›nkuruldu¤u dönemlerdir.

Yeni Demokratik Devrim ve ona nite-li¤ini veren proleter demokrasi “en gelifl-mifl,” “en ileri” diye bilinen burjuva de-mokrasisilerinden daha geliflkin ve ileridemokrasiyi temsil eder... Bunun için deslogan›m›z; “ kahrolsun her türden burju-va demokrasisi, yaflas›n halk ve proletar-ya demokrasisi” diyoruz!

70

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 69: Sınıf Teorisi - Sayı 7

NNas›l bir iktidar ve nas›l birdemokrasi kavray›fl›na sa-hip oldu¤umuzu anlamakistiyorsak, bünyemizdeki

farkl› görüfllere karfl› nas›l bir durufl içeri-sinde oldu¤umuzu; bu farkl› görüfller, fark-l›l›klar›n› örgüt içinde de¤il de örgüt d›fl›n-da ifade etme isteklerine ba¤l› olarak partid›fl›na ç›kt›klar›nda, nas›l bir tutum içerisin-de oldu¤umuzu; bu farkl›laflmalarda parti-mizi elefltirel tarzda ayr›lan kesimlerle birolan, onlar› destekleyen halka karfl› nas›l biryaklafl›m içerisinde oldu¤umuzu; böyle birdurum söz konusu olmasa bile d›fl›m›zdakiparti ve örgütleri alg›lay›fl biçimimizi; kezaparti ya da partisiz kitlelerin partiye yönelikelefltirilerini de¤erlendirifl tarz›m›z› ve ben-zeri durumlar› mercek alt›na yat›rmak duru-munday›z. Çünkü bu gibi durumlar karfl›-s›ndaki refleksler ve durufllar, iktidar› ve de-mokrasiyi kavray›fl›m›za dair önemli ipuç-lar› verecektir, vermektedir.

Bu noktada Maoist Komünist Parti-si’nin gerçeklefltirmifl oldu¤u kongrede yap-t›¤› de¤erlendirmelerden örnekleyecek olur-sak, kendisini kendi hukuku ile parti ya da

71

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

B‹R TAHAMMÜLSÜZLÜK NOKTASI:“PART‹ DÜfiMANLARI!” VE B‹R DÖNGÜ

“TEHD‹T ED‹L‹YORUZ...”

bünyemizdekifarkl› görüfllerekarfl› nas›l birdurufl içerisinde

oldu¤umuzu; bu farkl› gö-rüfller, farkl›l›klar›n› örgütiçinde de¤il de örgüt d›fl›ndaifade etme isteklerine ba¤l›olarak parti d›fl›na ç›kt›kla-r›nda, nas›l bir tutum içeri-sinde oldu¤umuzu; bu farkl›-laflmalarda partimizi elefltireltarzda ayr›lan kesimlerle birolan, onlar› destekleyen hal-ka karfl› nas›l bir yaklafl›miçerisinde oldu¤umuzu; böy-le bir durum söz konusu ol-masa bile d›fl›m›zdaki partive örgütleri alg›lay›fl biçimi-mizi; keza parti ya da parti-siz kitlelerin partiye yönelikelefltirilerini de¤erlendirifltarz›m›z› ve benzeri durum-lar› mercek alt›na yat›rmakdurumunday›z

Page 70: Sınıf Teorisi - Sayı 7

örgüt olarak ortaya koyan hiçbir siyasalyap›n›n parti ya da örgüt olup olmad›¤›n›tart›flma hakk›na sahip de¤iliz. En fazlakendi kavray›fl›m›z ve hukukumuz do¤-rultusunda bu siyasal yap›larla nerede na-s›l beraber olaca¤›m›z› ya da neden bera-ber olamayaca¤›m›z› belirleme hakk›nasahibiz. Bu de¤erlendirmelerin neredenkaynakland›¤›na dair pratik bir örnek ver-mek gerekirse; bir dönem tutsaklar cephe-sinde, hapishaneler konseylerinde yeralan kimi siyasal yap›lar›n örgüt olup ol-mad›¤›, dolay›s›yla konseylerde yer al›palamayaca¤› tart›flmalar› yaflanm›flt› ki, odönem, komünist partisinin hapishaneler-den sorumlu komitesi de belli bir öznelci-likle böylesi bir tart›flmaya dahil olmufl,her siyasal yap›y› örgüt olup olmad›¤›noktas›nda tart›flma öznelcili¤ine düfl-müfltür. Elbette bu öznelcili¤e sebep olankoflullar› gözard› etmiyoruz. Zira o dö-nemler, üç kiflilik örgütleri ile üç yüzlerin,üç binlerin kaderine yön verecek politika-lara ortak olurken, üç yüzlerin ve üç bin-lerin sorumlulu¤undan uzak davrananla-r›n bafl a¤r›s›na dönen tutumlar› söz konu-su idi. Ama iktidar› ve demokrasiyi ger-çek anlam›yla kavrayan bir politik yap›,bu kuflatmalar› gerekçe edinme lüksünesahip de¤ildir ve bu durumda, parti midirde¤il midir ya da örgüt müdür de¤il midirtart›flmas› yap›larak, bir siyasal yap›n›nkendisini tan›mlay›fl biçimine müdahaleedilmifl olunuyor ki, bu, iktidar› ve de-mokrasiyi kavray›fl›m›zdaki problemliyanlar›n su yüzüne vuruflu anlam›na gel-mektedir. Böylesi bir durumda yap›lacaktart›flma, bir siyasal yap›n›n parti ya da ör-güt olup olmad›¤› de¤il, o süreçlerde buparti ya da örgütlerle beraber olup olma-yaca¤›m›z meselesidir.

Buradan bir ad›m ötesini ise komünisthareket de dahil, devrimci hareketin top-lam› yaflam›flt›r ya da yaflamaktad›r. Bura-dan bir ad›m ötesi nedir? Devrimci bir ya-

p› içerisinde yer al›rken flu veya bu ne-denle farkl›l›klar›n› parti ya da örgüt içe-risinde de¤il de, d›flar›s›nda ifade etmekisteyen ve bu do¤rultuda farkl› bir siyasalyap›lanma ile ortaya ç›kan kesimleri partive devrim düflmanl›¤› ile itham edip, de-¤er sömürüsü yapmakla suçlamak. Bu, -san›r›z genelleme yapmakta bir sak›ncayok- devrimci hareketin bir tahammül-süzlük noktas› olarak d›fla vurmaktad›r veayn› zamanda, devrimci hareketin iktidar›ve demokrasiyi kavray›fl›na dair de olum-suz bir veri olmaktad›r. Ayn› öznelcilik,bu itham edifl ile karfl› karfl›ya kalanlardada farkl› bir flekilde kendisini gösterebil-mektedir. Örne¤in, dün, benzer durumlar-da içinde yer ald›¤› yap› ile birlikte baflka-ca yap›lar› benzer ithamlarla suçlarken,yanl›fl tutumlar›n "kurflun asker"i olmadahiçbir sak›nca görmezken ya da bu suçla-malara sessiz kal›rken, sorun kendi bafl›namusallat olunca "tehdit ediliyoruz" ya da"s›k›flt›r›l›yoruz" ç›rp›n›fllar› aras›nda,dün suçlad›klar›yla bile beraber olup,kendi durumlar›n› onlara izah etme ihti-yac› duyabiliyorlar. Ve bunu yaparken,dün bizler de sizlere karfl› böyle davran-m›flt›k ama o gün fark edemedi¤imiz butemel yanl›fl bugün bizim bafl›m›za mu-sallat oldu diyerek özelefltirel bir de¤er-lendirmeye dahi girilmiyor. Bu çifte stan-dart durum, kendilerine yönelik bir eleflti-riye dönüfltü¤ünde ise, klasik bir flekilde,ya biz o dönem de karfl›yd›k ama parti deço¤unlu¤u teflkil etmiyordu gibi, konuyukendisinden soyutlayan sözüm ona Mark-sist, ama esas›nda liberal bir tutum sergi-leniyor. Bu zaafiyet kendi bafllar›na mu-sallat oldu¤unda, pekala partilerine ra¤-men aç›klama yapanlar›n, dün, muhalefe-te iliflkin ölüm kararlar› al›n›rken parti d›-fl› davranamay›fl›n›, ço¤unluk karar› ileörtmeye çal›flmas› Marksist bir tutum ola-maz. Bu baflkalar›na Marksizm uygula-n›rken, kendimize karfl› liberal davranma-n›n pratik göstergesinden baflka bir fley ol-

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

72

Page 71: Sınıf Teorisi - Sayı 7

mad›¤› gibi, devrimci hareket bünyesindede kopuflanlar nezdinde “Tehdit ediliyo-ruz... k›s›tlan›yoruz...” fleklindeki bir k›s›rdöngü ile ortaya ç›k›yor. Ve bu döngü,kendisini tekrar etti¤i müddetçe de di¤erzaafiyetler, derinleflerek devam ediyor.Çünkü bu döngüye kap›lanlar, siyasal id-dialar›n› bir kenara b›rakarak, dert yanmaprati¤inden baflka bir varl›k ortaya koya-m›yor. Bu pratiklerin devrimci hareketiçerisinde örnekleri çoktur ki, bu örnekler,bu duygusal ruh halinin d›fl›nda da kendi-sini gösteremiyor. Dolay›s›yla bir taham-mülsüzlük noktas›n› ele al›p de¤erlendi-rirken, karfl›t›na da dikkat çekmek zorun-lulu¤u vard›r. Bu zorunluluk kavranmad›-¤› taktirde, büyükler, kendisinden ayr›flanküçükleri z›mni bir anlaflma do¤rultusun-da pazarl›k konusu yaparak ayr›flan kü-çüklere karfl› topyekün bir anti-demokra-tik tutum ortaya ç›karabiliyor. Dün “soliçi fliddet” üzerine ince eleyip s›k dokuya-rak de¤erlendirme yapanlar ve hatta de-¤erlendirmenin de ötesinde “sol içi flid-det” uygulad›klar› gerekçesiyle kimi ya-p›lara karfl› tav›r alanlar, kendisinden ay-r›flanlara dair ölüm kararlar› ç›kar›nca bututumlar›n› sessizli¤e gömebilmifllerdir.Çünkü ayn› "Marksist" tutumun devam›,kendisine yönelik liberalizmini su yüzünevuruyordu. Dolay›s›yla karfl›l›kl› ç›karlararmonisiyle yanl›flta z›mni de olsa muta-bakata varmak daha pozitif bir yaklafl›molarak alg›lanabiliyordu ama asl›nda bu“pozitif” yaklafl›mlar, varolan zaafiyetipekifltirir bir rol oynuyordu. (Bu arada,parti örgütleri aras›nda z›mni bir flekildesüren bu mutabakat, tabana do¤ru inildi-¤inde daha aç›k bir flekilde kendisini gös-terebiliyor; örne¤in, bir devrimci yap›dabir ayr›flma oldu¤unda, o devrimci yap›-n›n taban›nda yer alan bireyler, ayr›flanla-ra iliflkin devrimci hareket içerisinde tav›rörgütlemeye kalk›flarak bir baflka devrim-ci yap›ya “Nas›l ki, biz sizden ayr›lanlar›dikkate almad›ysak, sizler de bizden ayr›-

lanlar› dikkate almamal›s›n›z,” deme gaf-letinde bulunabiliyor. Böylece, meseleyebilimsel bir bak›flla do¤ru-yanl›fl eksenin-de bakma yerine karfl›l›kl› olarak birbirle-rine diyet borcu ödeme fleklinde burjuvatarzda yaklafl›m gösterilmifl olunuyor.)

Bir devrimci parti, flu iki iliflki aras›n-da diyalektik bir bütünlük kurarak bir pra-tik durufl ortaya ç›karmak, bu pratik durufliçerisinde yeni demokratik bir kültür inflaetmek durumundad›r: Evet, öncelikle ge-rici iktidar› y›kmak zorunday›z ve dolay›-s›yla gerici iktidar› her yönüyle hedef seç-meliyiz. Fakat bu, kendi ba¤r›m›zdaki za-afiyetleri görmeme ya da örtme lüksünevesile olmamal›, vesile edilmemelidir.Aksi halde, bir ucu y›kma iken di¤er ucuyapma olan devrim faaliyetinin yapmaboyutu zaafiyetlerden ötürü yanl›fl bir so-nuç ile ortaya ç›kar. Ki, y›k›nt›n›n üzeriney›k›nt› infla eden bir devrim faaliyeti, da-ha bugünden geriye dönüflle yüz yüze kal-m›fl demektir. Örnekleyelim; bugün geri-cili¤in elefltirisi yap›l›rken, feodal kuflat-malar›n esiri olarak kad›na yönelik flidde-ti elefltiriyoruzdur ya da efli uykudaykenflehvete gelen bir erke¤in uyku halindekiefliyle iliflkiye giriflini savunan bir hükü-met yetkilisini elefltiri konusu yap›yoruz-dur ama devrimci hareket saflar›nda, ilkanda gönüllü yaflam›fl olsa bile, daha son-ra feodal namus kuflatmas›n›n esiri olaraknefret etti¤i bir erkekle aylarca bir iliflkisürdüren ve hatta erke¤e yapt›r›m uygu-lanmas›na ra¤men, bu kuflatmay› yarama-d›¤› için yeniden ayn› erkekle iliflkiye gi-ren bir kad›na iliflkin, sorunu çözümleme-den uzak bir tutumla, çok rahat bir flekil-de flüphe örgütlenebiliyor ve buna sessizkal›n›yor ise, yar›n kurulacak yeni bircumhuriyetin kad›n haklar› boyutunda ga-ranti olmas› mümkün olamayaca¤› aç›k-t›r. Bugün bu yeni cumhuriyet için müca-dele yürüten kad›n, yar›n bu cumhuriyetinkendisine karfl› örgütlendi¤ini gördü¤ün-de rejimle olan bar›fl›kl›¤›n› yitirerek hak-

73

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 72: Sınıf Teorisi - Sayı 7

l› bir zeminde rejime karfl› savaflacakt›r.Çünkü kad›n, yeni demokrasiye ayn› za-manda kendi haklar› için özlem duymak-tad›r. Bu yüzden ne tek tarafl› olarak dev-rimci hareketi elefltiri konusu yapan birküçük burjuva entelizmine ne de kendisaflar›n› elefltiriden muaf tutan bir durufl-la gerici siyasal iktidara yönelen dar birmilitan tutuma izin vermemek gerekir,aradaki iliflkinin diyalektik bütünlü¤ünükurarak kelimenin gerçek anlam›nda pro-leter bir devrimci durufl içerisinde olmakgerekir. Devrim y›kma ve yapma uçlar›y-la bir bütünlük arzeden bir faaliyettir vedolay›s›yla bu bütünlükten kopan bir dev-rimci faaliyet ile bar›fl›k olmak mümkünde¤ildir. Yeniyi ve yeni kültürü infla etmeiddias›nda olan proletarya, proletaryan›npartisi olan komünist partisi ve bu parti-nin öncülü¤ünü kabul eden devrimcihalk, olaylara ve olgulara, bu durufl içeri-sinde metanetle yaklaflmak ve militan birdurufl örgütlemek durumundad›r.

Örne¤imiz ile ana konudan uzaklafl-madan bafla dönecek olursak, iktidar› vedemokrasiyi kavray›fl›m›zda, devrimcihareketi yaralar tarzda ortaya ç›kan ve ye-niden ve yeniden kendisini örgütleyerekdevam ettiren flu tutumu, kopuflanlara kar-fl› a¤›r ithamlarda bulunarak tav›r örgütle-meye çal›flan tutumu yak›n zamanda ken-disini bir kez daha göstermesini vesileederek elefltirelim.

Yeni Demokrasi Yolunda ‹flçi-Köylügazetesinin 31 Ocak-13 fiubat 2004 tarih-li say›s›n›n S›n›fsal Bak›fl köflesinde“E¤er Ödenecek Bir Bedel Yoksa, Bir De-¤er De Yoktur” bafll›kl› yaz›s›nda bir ilanvesile edilerek bir de¤erlendirme yap›l›-yor. Bu de¤erlendirmenin daha ilk sat›rla-r›nda yer alan cümleler flunlar oluyor;“(...) Üstelik bu sahtekarl›k olgusu, flehit-lerin ‘kullan›lmas›’ ifrat›na varm›flsa, ta-hammül ötesi bir durum var demektir. ‹fl-te bu durumda flehitlerin u¤runa canlar›n›

verdikleri de¤erlerin, u¤ursuzlardan titiz-likle sak›n›lmas› gerekmektedir. Bununyöntemlerini flüphesiz ki flartlar belirleye-cektir.” Bu sat›rlar yap›lan de¤erlendir-melerle devam ederken flu cümlelere deyer veriyor; “(...) Bunu hafife alma, silik-lefltirme, ucuzlaflt›rma densizli¤ine dü-flenler, ne yaz›k ki bir dönem parti gerçek-li¤iyle hasbelkader tan›flan kimi ar›zal›unsurlar olmufllard›r. Daha vahim olan›ise bu zavall›lar›n, kendi derdine düfltük-ten sonra, flehit düflenleri a¤›zlar›na dola-ma ahlaks›zl›¤› içinde pazarlamac›l›kyapmalar›d›r. (...) Ancak tart›fl›lmayacakbir husus varsa, o da s›n›f mücadelesininbu gibi art›klarla oyalan›lmayacak kadarh›zl› bir ak›fl içerisinde a¤lar›n› ördü¤ügerçe¤idir. Ayn› karakterde olmayan hiçkimsenin, hariçten gazel okuyan, müca-deleye s›rt›n› dönen, dedikodu kalfal›¤›yapan, ihbarc›l›¤a soyunan bu gibi icazet-li-özürlü düflkünlere itibar etmesi düflünü-lemez. Tarihimizde de paydas› parti düfl-manl›¤› olmad›¤› sürece hiç kimsenin, buve benzerleri ile ayn› kaderi paylaflt›¤› gö-rülmemifltir.”

Elefltiri konusu yap›lan kesim henüzkamuoyuna kendisini tan›tan bir bildirim-de bulunmad›¤› için bir de¤erlendirmeyapabilecek durumda de¤iliz. Dolay›s›ylasadece sezgiler ve kimi pratik hareketli-liklere dair izlenimlerin ötesinde bir veri-ye sahip de¤iliz ki, bu, yeterli düzeydesa¤l›kl› bir de¤erlendirme yapmak için el-veriflli bir veri de¤ildir. Bu yüzden hedef-lenen kesim sa¤ ya da “sol” oportünistmidir, ideolojik tart›flmas›na girmeyece-¤iz. Ancak her halükarda devrimci insan-lar ve devrimci bir grup oldu¤unu da be-lirtmek isteriz. Dolay›s›yla tart›flma konu-muz, devrimcilere karfl› böyle bir anlay›flve pratik tutumla yaklaflman›n do¤ru olupolmad›¤›d›r. Bizi ilgilendiren yön, budur.Sisteme ve rejime karfl› savaflarak yafla-m›n› kaybetmifl devrimcileri sahiplenmeprati¤inden de görülmektedir ki, rejim

74

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 73: Sınıf Teorisi - Sayı 7

karfl›s›nda siyasal bir durufla sahiptirler verejim karfl›s›nda devrimci durufla sahipolan güçler, devrimcilere ve komünistlereuzak, yabanc› güçler de¤illerdir. Ve duru-flu rejim karfl›t› olan bir güç, uluslar›nkendi kaderlerini tayin hakk›na tecavüzetme ve komünistlerin propaganda yapmahürriyetini k›s›tlama gibi karfl›-devrimcibir prati¤e meyletmedi¤i müddetçe devri-me ve devrimcilere uzak de¤il, yak›n vedost bir güçtür. Dolay›s›yla flehitler de da-hil, de¤erleri sahiplenme fleklinde ortayaç›kan militan durufl, ayn› flekilde proletar-yan›n yaratt›¤› tüm de¤erleri sahiplenmetemelinde de metin olmak durumundad›r.Bu metanet kaybedildi¤i taktirde, duruflne kadar militan olursa olsun, proletarya-n›n yaratt›¤› de¤erleri rencide eden birdurufl içerisinde olunur ki, bu, devrimiy›kma ve yapma bütünlü¤ü içerisindekavrayamayan bir çabad›r. ‹ktidar› ve de-mokrasiyi kavray›fla dair olumsuz bir ve-ridir.

Aktard›¤›m›z yerlerden baz› cümlele-ri öne ç›kararak devam edelim:

* “‹flte bu durumda flehitlerin u¤ru-na canlar›n› verdikleri de¤erlerin, u¤ur-suzlardan titizlikle sak›n›lmas› gerekmek-tedir. Bunun yöntemini flüphesiz ki flartlarbelirleyecektir.”

* “Bunu hafife alma, siliklefltirme,ucuzlaflt›rma densizli¤ine düflenler, ne ya-z›k ki bir dönem parti gerçekli¤iyle has-belkader tan›flan kimi ar›zal› unsurlar ol-mufllard›r.”

* “Ayn› karakterde olmayan hiçkimsenin, hariçten gazel okuyan, müca-deleye s›rt›n› dönen, dedikodu kalfal›¤›yapan, ihbarc›l›¤a soyunan bu gibi icazet-li-özürlü düflkünlere itibar etmesi düflünü-lemez. Tarihimizde de paydas› parti düfl-manl›¤› olmad›¤› sürece hiç kimsenin, buve benzerleri ile ayn› kaderi paylaflt›¤› gö-rülmemifltir.”

U¤ursuzlardan titizlikle sak›nmay›e¤er flartlar belirleyecek ise, bu kavray›flfliddet içeriyor mu diye sormak durumun-da kal›yoruz ki, “u¤ursuz”, “titizlikle sa-k›nma” ve “flartlar” kavramlar›n› yan ya-na koydu¤umuzda zihinde fliddet yoksabile, fliddet içeren bir ça¤r›fl›m yapt›¤›n›kabul etmek durumunday›z. Bir ikincisi;böyle de¤il desek bile, bu sözcüklerin ta-bana do¤ru indi¤inde daha uç haller alabi-lece¤i art›k bir varsay›m›n ötesinde birgerçektir. Zira, halk› her zaman do¤ru ka-bul etmek, do¤ru göstermek ya da so¤uk-kanl› diye telakki etmek popülist bir yak-lafl›md›r. Çünkü bu tutumlara da sahipolan halk›n, bazen kraldan daha çok kral-c› kesilebildi¤ini ve “K›l›ç çek!” komutu-nu duyar duymaz, k›l›ç çekmenin de öte-sinde k›l›ç saplad›¤›n› biliyoruz. Hele defraksiyonel bir partizanc›l›k da sözkonusuise, bu, çok daha muhtemel bir hal alabil-mektedir. Ki “parti gerçekli¤i ile hasbel-kader tan›flan kimi ar›zal› unsurlar,” belir-lemesine varolan gerçeklerden ötürü elefl-tirel yaklaflmayan ve bu cümledeki kolay-c›l›¤› elefltirmeyen bir bireyin, k›l›ç sapla-ma ba¤nazl›¤›na da düflebilece¤ini kabuletmek gerekiyor, hele de “ihbarc›l›k” gibi

75

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Kendi süreçlerimizden de ör-nekleyerek devrimci hareketin za-afiyetlerine dikkat çekmek istedik.

Ancak flunu biliyoruz ki, bu gibizafiyetlerin afl›lmas› için daha yo-

¤un de¤erlendirmeler ve daha yo-¤un tart›flmalar flart oldu¤u gibi, enkeskin ve çeliflmelerin yo¤un oldu-¤u süreçlerde militan duruflunu yi-tirmemekle beraber metanetini de

koruyan devrimci kadrolar üret-mek bir zorunluluktur. Bu yüzdenbu eyleme daha bir yo¤unlafl›lmas›

gerekti¤ini düflünüyoruz

Page 74: Sınıf Teorisi - Sayı 7

suçlamalar›n oldu¤u bir yerde! (Bunlar›tek bafl›na herhangi bir siyasal yap›y› it-ham etmek için söylemiyoruz, halk›n ba¤-r›nda yer alan gerici tutumlardan ve kitlepsikolojisinden hareketle söylüyoruz ki,TKP/ML ile MKP’nin 1994’te yaflad›¤›ayr›flmada, MKP’nin -daha do¤rusuMKP’nin önceli olan TKP(ML)’nin- ya-y›mlad›¤› kimi bildirilerden hareketleparti kitlesinden kendisini galeyana kapt›-ran kimi bireylerin, kendili¤inden de olsaortaya ç›kard›klar› kimi provakatif tutum-lar›n nas›l dizginlendi¤i hat›rlardad›r; ör-ne¤in, MKP’nin kitlesinden bir bireyindaha da alazland›rd›¤› gerilim ortam›nda,TKP/ML’nin kitlesi de varolan elektriklidurufllar›n› daha yüksek düzeye ç›kar›nca,MKP sorumlular›ndan bir birey, olas› birkavgay› önleyebilmek için, biraz da aczedüflerek, ortam› elektriklendiren bireyinedönüp tokat atmak durumunda kalm›flt›rve bu flok tedavi ile kitlesel bir flekildealazlanacak kavgan›n önüne geçilmifltir.)

Bir di¤er önemli fley ise, devrimciçevreler üzerinde bask›lanma yaratma tu-tumudur ki, bu, çok daha derin bir zaafi-yettir. Hele de devrimci parti ve örgütlerbu bask›lanma alt›nda kalarak, içten içebu e¤ilimle mutabakata var›yor ise, dahabugünden demokrasiye ve kendi kuraca¤›iktidar›n demokratikli¤ine dair iddialar›n-dan vazgeçmelidir. Zira, y›k›nt›n›n üzeri-ne y›k›nt› infla etme sürecine girmifl de-mektir. “Tarihimizde de paydas› parti düfl-manl›¤› olmad›¤› sürece hiç kimsenin, buve benzerleri ile ayn› kaderi paylaflt›¤› gö-rülmemifltir,” sözü, devrimci kamuoyuüzerinde bask›lanma oluflturmaya dönükbir sözdür. Ve kolay kurulmufl bir cümle-dir ki, bu kolay kurulan cümlenin, bizimbu de¤erlendirmemiz için de flöyle bircümle kurmas› muhtemeldir; “Bak›n iflteparti düflmanlar›n› sahiplenerek, partidüflmanl›klar›n› gösterdiler.”

Ama önemli de¤il. Zira yapt›¤›m›zde¤erlendirmeler, devrimci kamuoyunasunulmufl, kapal› kap›lar ard›nda olmayande¤erlendirmelerdir. Bu meselenin birinciyan›. ‹kincisi ise, bizler, “Her fley partiiçin!” gibi bir slogan›n takipçileri de¤ilizve dolay›s›yla, parti ya da partiler, her fleyolmas› gereken gerçekleri rencide ederdurumda ise, partiler de elefltiriye tabi tu-tulmak durumundad›r. Bu, devrimcili¤in;bu, komünistli¤in gere¤idir. Aksi halde,y›kma ve yapma bütünlü¤üyle kavranma-s› gereken devrim faaliyetinin, yapma bo-yutu yanl›fl zemine oturtulmufl olur ki, bu,y›k›nt› üzerine y›k›nt› infla etme prati¤i-dir. Dolay›s›yla gerçekleri ve do¤rular›,karfl›m›zdakine göre de¤erlendirme öz-nelcili¤inden uzak durulmal›d›r. Bu yüz-den, de¤erlendirmeye konu olan kesimherhangi bir bildirim yay›mlamam›fl olsadahi ve dolay›s›yla bu kesime dair ayr›n-t›l› bir de¤erlendirme yapmam›fl olsak da-hi, yanl›fllar› de¤erlendirme ihtiyac› du-yuyoruz. Bu, böyle olmad›¤› taktirde dev-rimci hareketin muzdarip oldu¤u “taham-mülsüzlük noktalar›ndan” ve “k›s›r dön-gülerinden” kurtulamayaca¤› kanaatin-deyiz. Ki yak›n zamanda bir vesileylekendisini gösteren bir duruflu ve prati¤ide¤erlendirirken de, dikkat edildi¤i gibi,gün ile, an ile s›n›rl› tutmad›k. Kendi sü-reçlerimizden de örnekleyerek devrimcihareketin zaafiyetlerine dikkat çekmekistedik. Ancak flunu biliyoruz ki, bu gibizafiyetlerin afl›lmas› için daha yo¤un de-¤erlendirmeler ve daha yo¤un tart›flma-lar flart oldu¤u gibi, en keskin ve çelifl-melerin yo¤un oldu¤u süreçlerde militanduruflunu yitirmemekle beraber metane-tini de koruyan devrimci kadrolar üret-mek bir zorunluluktur. Bu yüzden bu ey-leme daha bir yo¤unlafl›lmas› gerekti¤inidüflünüyoruz.

76

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 75: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Kuruluflundan bugüne de-¤in dünya ezilen halklar›ve mazlum uluslara karfl›birçok suç ifllemifl olan

NATO, emekçi halklara ve ezilen ulusla-ra karfl› yeni ve daha kapsaml› sald›r›lariçin (özelliklede bölge aç›s›ndan) dahada etkili hale getirilmek isteniyor. Buamaçla, Haziran ay›nda ‹stanbul’da“NATO Zirvesi” yap›lacak. Ülkemizindevrim ve demokrasi güçleri, NATO zir-vesini protestoya ve mümkünse engelle-meye haz›rlan›yor.

Ülkemizin devrim ve demokrasi güç-lerinin yan› s›ra, birçok ülkede de ilericigüçler NATO’nun ‹stanbul Zirvesi’nekarfl› tav›r alarak ülkemizdeki NATO kar-fl›t› mücadeleye desteklerini bildirmekte,kendi ülkelerinde bu amaçla kimi etkin-likler düzenlemekte ve haziran ay›nda ül-

kemize gelerek aktif bir dayan›flma içeri-sine gireceklerini beyan etmekteler. Zira,NATO Zirvesi ülkemizde yap›l›yor olsada, NATO, dünyan›n tüm emekçi halklar›ve ezilen uluslar›na karfl› ABD emperya-lizmi önderli¤inde kurulmufl bir örgüttür.‹stanbul Zirvesinde NATO’yu daha fazlaetkinlefltirmeye yönelik al›nacak kararlarbütün ezilen halklar ve uluslar› ilgilendir-di¤inden dolay› kendi sorunlar› olarak dabakmaktalar/bakmak durumundalar.

K›sacas›, karfl›-devrimci NATO örgü-tü ülkemizde oldu¤u gibi di¤er pek çokülkede de gündemdedir. NATO üzerinede¤iflik çevrelerce birçok fley söylendi-yaz›ld› ve daha da söylenip yaz›lacak.Bizler de yay›nlar›m›zda konuyu sürekliifllememizin yan› s›ra bu yaz›m›zda birazdaha derli toplu olarak üzerinde durmayaçal›flaca¤›z.

77

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

NATOEmekçi Halklar Ve Ezilen Uluslara Karfl›

Bir Suç Örgütüdür!

NATO üzerine de¤iflik çevrelerce birçok fley söylendi-yaz›ld› ve daha da söy-lenip yaz›lacak. Bizler de yay›nlar›m›zda konuyu sürekli ifllememizin yan› s›-ra bu yaz›m›zda biraz daha derli toplu olarak üzerinde durmaya çal›flaca¤›z.

Page 76: Sınıf Teorisi - Sayı 7

NATO Öncesi Sürece

K›sa bir Bak›fl1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› pek

çok fleyi beraberinde getirmiflti. Kuflku-suz ki, dünyan›n hegomanik gücü ‹ngilte-re idi. Fakat savafl sonras› y›llarda Japon-ya ve Almanya toparlanmaya çal›fl›yordu.ABD ekonomisinde çarp›c› büyümelerdevam ediyordu. ‹ngiliz emperyalizmihegomanik bir güç olmas›na ra¤men, 1.Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› y›l-larda aya¤›n›n alt›ndaki toprak yavafl ya-vafl kaymaya bafllad›. Almanya ve ‹tal-ya’da faflizm, alttan yukar› do¤ru örgütle-nerek iktidar oluyordu. Japonya Çin’i ifl-gal ediyordu. Bu geliflmelerin toplam›,‹ngiliz emperyalizminin nufuz alanlar›n›tart›flmal› hale getiriyordu. Di¤er emper-yalist güçler, dünyay› yeniden paylaflma-y›, her biri kendi hegomanyas›n› kurmay›istiyordu. Öte yandan, 1917 Ekim Devri-mi, dünyan›n önemli bir toprak parças› venüfusunu emperyalist-kapitalist sömürüpazar› olmaktan ç›karm›flt›. Emperyalist-kapitalist dünya sisteminin kendi do¤a-s›nda tafl›d›¤› çeliflkiler k›z›fl›yor ve dün-ya yeni bir savafla do¤ru yol al›yordu.

Burada bir parantez aç›p hemen belir-telim ki, 1917 Ekim Devrimi, dünyadayeni bir 盤›r açm›flt›. Dünya art›k eskisigibi olmayacakt›; ezilenlerin makus talihibizzat iflçi s›n›f› önderli¤inde emekçihalklar›n kendi elleriyle de¤ifliyordu.Ezilmek kader de¤ildi ve de¤ifltirilebilir-di. 1917 Ekim Devrimi bunu art›k bir ola-s›l›k olmaktan ç›kar›p maddi bir gerçe¤edönüfltürmüfltü. Bu gerçeklik, dünyan›nbütün sömürücü s›n›flar›n› tir tir titretme-ye yetmiflti. Art›k rahat uyuyamayacak-lard›!

2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› ilebirlikte pek çok fleyin yan› s›ra dünyada-ki siyasi güç dengeleri de bir de¤iflimeu¤rayacakt›. Nitekim, Hitler faflizminin

yenilgiye u¤rat›lmas› sonucunda bu böy-le oldu. Savafl, onlarca ülkede bir y›k›maneden olmufltu. Her fleyden önce 50 mil-yon insan ölmüfl, on milyonlarcas› yara-lanm›fl, milyonlarcas› yerinden yurdun-dan olmufltu. Savafla giren girmeyen birdizi ülkede ekonomi tamamen felce u¤ra-m›fl, ülkeler harabeye dönmüfltü. 2. Em-peryalist Paylafl›m Savafl›, sadece insan-lar› ve ülke ekonomilerini periflan etmek-le kalmad›, do¤ay› da harap etti... ABDemperyalizminin Nagazaki ve Hirofli-ma’ya att›¤› atom bombalar› insanlar›nölmesi-sakat kalmas›, ekonominin harapolmas›n›n yan› s›ra do¤ay› da tahrip etti-¤inin en çarp›c› örne¤i olarak haf›zalar-daki yerini koruyor hala.

Denilebilir ki, bu savaflta en karl› ç›-kan ABD emperyalizmi oldu. Bu ülketopraklar› savafl alanlar› içinde de¤ildi.Savafl›n y›k›m›n› yaflamad›¤› gibi, o y›l-larda da ekonomisi büyümeye devamediyordu. Avrupa’n›n emperyalist devlet-lerinin hemen hemen tamam› savafl›n y›-k›m›n› yaflad›. Uzak Asyan›n büyüyen Ja-pon emperyalizminin ekonomisi deönemli bir darbe alm›flt›. Savafl›n en fazlatahrip etti¤i ülkelerden biri de SSCB idi.K›sacas›, o dönem sürekli büyüyen eko-nomisi ve savafl›n di¤er ülke ekonomile-rini ve ülkeleri harap etmifl olmas› duru-mu, ABD emperyalizmini çok avantajl›bir duruma getirmiflti. Ekonomik aç›danbu böyle idi. Ancak, politik aç›dan durumdaha farkl›yd›.

Avrupa’y› kas›p kavurarak Do¤u’yado¤ru yönelip orda da bir k›s›m ülkeyiharabeye çeviren Hitler faflizmi yenilgiyeu¤rat›lm›flt›. Dünya halklar›na kan kustu-ran Hitler faflizminin yenilgiye u¤rat›l-mas› ise esas olarak SSCB taraf›ndangerçeklefltirilmifltir. Avrupa’y› dümdüzederek ta Moskova önlerine kadar daya-nan Alman ordular›, K›z›l Ordu taraf›n-dan durdurulmufltu. Alman faflizminin

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

78

Page 77: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ilerlemesi ilkin burada gerçeklefltirilip ar-d›ndan da K›z›l Ordu taraf›ndan Berlin’ekadar sürülmüfltür. Tabiiki bunlar› söyler-ken iflgal alt›ndaki di¤er topraklarda hiçdirenifl ve savafl olmad›¤› fleklinde anla-fl›lmamal›d›r. Vard›.

Hem de önemli direnifl ve çat›flmalarolmaktayd›. Yunanistan, Yugoslavya, ‹s-panya, Fransa ve daha baflka yerlerde deinkardan gelinmeyecek önemli derecededirenifller olmaktayd› ve pek tabii ki ora-lar›n devletlerinden çok halklar direnipsavafl›yordu. Dahas›, Çin’de esasta ÇKPönderli¤inde Japon iflgalinin yenilgiyeu¤rat›lmas› faktörü de Alman faflizminiönemli bir müttefikten etmifltir ve bununda Alman faflizminin ma¤lup edilmesindeönemli bir etkisi vard›r. Ancak, bunlar›ntoplam›nda alman faflizminin ilerlemesinias›l durduran ve onu gerisin geri Berliniçlerine kadar süren güç SSCB halklar› veK›z›l Ordusu olmufltur.

Bu tarihi gerçekli¤in bir sonucu ola-rak, dünya halklar›nda, bafl›nda Stalinyoldafl›n bulundu¤u SSCB’ye, K›z›l Orduve sosyalizme karfl› büyük bir sempatigeliflmifl ve SSCB’ye karfl› ilgisi daha birartm›flt›r. SSCB ve K›z›l Ordu bir çekimmerkezi oldu. Ba¤›ms›zl›k ve devrim fik-ri ezilen ulus ve emekçi halklar aras›ndadaha h›zl› yay›lmaya bafllad›. 1949 y›l›n-da Çin’de Mao yoldafl›n bafl›nda bulun-du¤u ÇKP önderli¤inde gerçeklefltirilendevrim ile bu durum daha da ezilenler le-hine ivmelendi. Zira, yüz milyonlarcahalk›n yaflad›¤› uçsuz bucaks›z toprakla-r›yla dev gibi bir ülke emperyalist zincir-den kurtulmufltu. Ard› s›ra pek çok ülke-de pefl pefle sükun eden ba¤›ms›zl›k vedemokratik devrimler ile dünyan›nönemli bir bölümü ve 1 milyardan fazlabir nüfusu emperyalist hegomanyan›n d›-fl›na ç›km›flt›. 1944’te dünyada devlet sa-y›s› sadece 56 iken savafl sonras› y›llardah›zla ço¤almaya bafllad› ve bugün 200

küsur devlet var yeryüzünde. Böylece,yüzden fazla ulus flu veya bu flekilde ken-di ulusal devletlerini kurdular. Bu durumaitici etki olarak iki çok önemli faktördenbiri SSCB’nin Hitler faflizmini alt etmesi,di¤eri de Çin gibi devasa bir ülkede dev-rimin gerçekleflmesidir. Bu iki çok önem-li faktör, ezilen ulus ve emekçi halklara il-ham kayna¤› ve destek oldu... Dünyan›nbütün sömürücü s›n›flar›n›n uykular› art›ktam bir karabasana dönmüfltü ve bundahiçte haks›z say›lmazlard›!

K›sa vurgularla iflaret etti¤imiz bu se-beplerledir ki, 2. Emperyalist Paylafl›mSavafl› sonras› ekonomik olarak en güçlüdevlet konumunda ABD olmas›na karfl›n,siyasal ve askeri baflar›lar›yla en güçlüolan ise SSCB ve pefli s›ra baflta Çin ol-mak üzere ba¤›ms›zl›k, demokratik vesosyalist devrimlerini yaparak emperya-lizm ve dünya gericili¤i karfl›s›nda sosya-list-demokratik bir kamp kuran taraf ol-du. Çünkü, Alman faflizminin yenilgiyeu¤rat›lmas›yla elde edilen askeri, politikzafer ve dünya halklar› nezdinde kazan›-lan prestij ile bir blok olarak emperya-lizm karfl›s›nda devasa bir güç vard› art›k.Dolay›s›yla, emperyalizm istedi¤i gibi atoynatamayacakt›. Ama, elbette bofl dur-mayacakt› da!

Nitekim durmad› da. Savaflta ekono-mik aç›dan en karl› güç olarak ç›kanABD, ekonomik hegomanyas›n› askerive politik hegomanyaya tahvil etmek içinkollar›n› daha savafl s›ras›ndayken s›va-m›flt› bile. Savafltan henüz birkaç y›l son-ra, 1949 y›l›na gelindi¤inde, ABD emper-yalizminin 56 ülkeye yay›lm›fl 400 askeriüssü vard›. 1966 y›l›na gelindi¤inde 10ülkeye daha askeri üsler kurdu. Sonras›y›llardan günümüze bu say›y› biraz dahaartt›rd›. “Komünizm heyulas›” argüma-n›yla tüm gerici sistemleri yan›na çek-mek üzere ikili anlaflmalar yap›yor, dün-yan›n efendisi olmak için her tarafa üsler

79

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 78: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kurmaya çal›fl›yor, ikili anlaflmalar›n yan›s›ra paktlar ile bunu güçlendirmeye gidi-yordu. Bu uluslararas› askeri paktlar›n enönemlisini ise, demokratik-sosyalist Var-flova Pakt›’na karfl› kurulan NATO (Ku-zey Atlantik Pakt›) oluflturuyordu.

‹flte NATO, k›sa vurgularla aktard›¤›-m›z bu tarihi politik arka plan›n ürünüolarak ortaya ç›kt›. Kuflkusuz ki, k›sa vur-gularla aktard›¤›m›z geliflmelerin her biribafll› bafl›na kapsaml› konulard›r.Ancak, yaz›m›z›n ana konusu olmad›¤›n-dan ve ana konu olan NATO’nun kuruluflöncesi süreçle ba¤lant›s›n› kurmak bak›-m›ndan k›sa vurgularla yetindik.

NATO’nun Kurulufl

Amac› Ve Tarihi

NATO’nun kurulufl amac› esasta de-mokratik-sosyalist Varflova Pakt›’na kar-fl›d›r. As›l ç›k›fl noktas› bu olmakla birlik-te, kesinlikle bununla s›n›rl› bir durum dade¤ildir. Olmad›¤›n›, Varflova Pakt›’n›nda¤›lmas›na ra¤men NATO’nun hala de-vam etmekle kalmay›p daha da etkin ha-le getirilmeye çal›fl›ld›¤› gerçe¤i ile deayan-beyan ortadad›r. Evet, o, VarflovaPakt›’na karfl› kurulmufltur ama, ayn› za-manda pakt d›fl›nda kalm›fl “Ba¤lant›s›z-lar”a karfl› da bir tehdit unsuru olmufltur.Ayn› zamanda, NATO üyesi ülkelerdekiiflçi s›n›f› ve emekçi halklara karfl› bir ifl-lev görmüfltür, di¤er ülke ve uluslar›nba¤›ms›zl›k ve devrim yürüyüfllerininönünü almak üzere de görevlendirilmifl-tir. Bunlar›n toplam› olarak emperya-lizm baflta olmak üzere bütün gerici-kar-fl› devrimci s›n›flar›n ç›karlar›n› koru-mak üzere dünyan›n bütün ezilen ulusla-r› ve emekçi halklar›na karfl› kuruldu vekurulufl tarihinden bu yana da böyle birfonksiyonu oldu.

Bu amaçlarla NATO, ABD emper-yalizminin önderli¤inde 12 ülkenin kat›-l›m›yla 4 Nisan 1949 y›l›nda kuruldu.Kurulufl antlaflmas› Vaflhington’da imza-land›. Bu ülkeler flunlar: ABD, Kanada,Norveç, Danimarka, Hollanda, Lüksen-burg, ‹ngiltere, Hollanda, Fransa, Porte-kiz, ‹zlanda ve ‹talya. Türkiye ve Yuna-nistan 1952’de üye oldular. 1955’te Al-manya, 1982’de ‹spanya, 1999’da Maca-ristan, Çek Cumhuriyeti ve Polanyan›nkat›l›m›yla üye say›s› 19 oldu.

Kas›m 2002’de yap›lan NATO’nunPrag Zirvesinde ikinci geniflleme karar›al›nd›. Buna göre, Romanya, Bulgaristan,Letonya, Estonya, Litvanya, Slovenya,Slovakya ile müzakerelere baflland›. Ka-t›l›m Protokolü Mart 2003’te Brüksel’deimzalanarak üyelikleri resmen bafllad›.Böylece NATO üye say›s› 26’ya ulaflt›.

Hala bir k›s›m ülkenin de NATOüyesi olmak için müzakereleri devam et-mektedir. Rusya’da bunlar›n aras›ndad›r.

NATO’nun ‹craatlar›Özellikle dünya halklar›n›n bafl düfl-

man› olan ABD emperyalizminin o dö-nemden sonra daha da sald›rganlaflmas›dikkat çekicidir. Yeniden hat›rlatmak aç›-s›ndan birkaç örnek vermek gerekirse;Angola ve Nikaragua’da Amerikan karfl›-t› iktidarlara karfl› karfl›-devrimci ordular(UNITA, Kontralar) örgütledi. Afganis-tan üzerinden Yeflil Kuflak projesini bafl-latt›. Irak’› tepeden t›rna¤a silahland›ra-rak ‹ran üzerine sürdü ve 10 y›l sürecekolan bu savaflta Irak’› destekledi. 1982’deLübnan’a asker ç›kard›. 1983’te Grena-da’y› iflgal etti. 1986 ve 1988’de Libya’y›bombalad›. 1989’da Panama’y› iflgal etti.1991’de önce Saddam diktatörlü¤ünük›flk›rtarak Kuveyt’i iflgal ettirdi, ard›n-dan Irak’a sald›rd› ve on küsur y›l boyun-

80

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 79: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ca Irak üzerine bombalar ya¤-d›rd›. 2000’in sadece flu birkaçy›l›nda ise 11 Eylül olaylar› ba-hanesiyle Önce Afganistan, pe-flinde de Irak’› iflgal etti......vesald›rganl›¤› sürüyor...

Aç›k iflgal hareketlerini ge-nellikle yan›na çekebildi¤i dev-letleri de ekleyerek, ama direktkendi inisiyatifi ve ç›karlar›do¤rultusunda kendi bafl›nayap›yor. Üstesinde gelemedi¤iveya meflruiyet kazand›rma zo-runlulu¤u ile karfl› karfl›ya kal-d›¤›nda ise siyasal flemsiye ola-rak BM’yi, askeri güç olarakta

NATO’yu devreye sokuyor-sokmaya çal›fl›yor. Bu anlam-da, nas›l ki IMF, DB ve BM’deesasta ABD emperyalizmin bo-rusu ötüyorsa, NATO’da daonun borusu ötmektedir. Türkdevleti de NATO içindeki ensad›k ufla¤›d›r.

NATO’nun haf›zalarda entaze kalan iflgal harekat› olarakYugoslavya’n›n y›llarca bom-balanmas›n› örnek olarak ver-mek bile bafll› bafl›na yeterlidir.NATO’nun Yugoslavya sald›r›-s›: 35 bin hava sald›r›s›, 20 binbomba ve füze, 80 bin ton pat-lay›c› kullan›ld›. Hedef yerler:Askeri hedeflerin yan› s›raokullar, hastahaneler, çiftlikler,

köprüler, kara ve demiryollar›,su iletim flebekeleri, yay›n ku-rumlar›, tarihi ve kültürel an›t-lar, müzeler, fabrikalar, petrolrafineleri gibi binden fazla he-def vuruldu. Binlerce insan öl-dü, onbinlercesi yaraland›. Ayn›zamanda, NATO bombard›ma-n›, Yugoslavya ve civar bölge-lerde bir çevre felaketine yolaçt›.

Ancak NATO’nun icraatlar›bu gibi iflgal hareketleri düzen-lemekle de s›n›rl› de¤ildir. Çe-flitli ülkelerde NATO’ya ba¤l›“Süper NATO” örgütleri, yani

kontrgerilla örgüt-leri kuruldu.

1950’lerin bafl-lar›nda CIA’nin is-te¤i üzerine 16 Av-rupa ülkesinde giz-li “anti-komünisthücreler” kuruldu.Baflta ad› “Geri

Destek Operasyonu” olan bukontrgerilla flebekeleri, dahasonra NATO’ya dönüflen Avru-pa Müttefik Kuvvetler Bafl Ka-rargah›’n›n Gizli KoordinasyonKomitesi flemsiyesi alt›na al›n-d›. ‹talya’daki ad›yla “Operas-yon Gladio” olarak bilinen bukontrgerilla örgütleri, NATOeliyle onlarca ve onlarca ülke-de kuruldu.

Bunlardan baz›lar›n›n adla-r› flöyle:

‹talya’da “Operasyon Glad›o”

‹ngiltere’de “Secret BritishNevtvork Revealet”

Avusturya’da “NATOCommand”

81

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Bir süredir bir kampanya havas›nda devam eden NATO’ya karfl›mücadelenin, Demokratik Devrim perspektifiyle 27-28 Haziran’dayap›lacak olan zirveye karfl› somutta daha yükseltilmesi, ülkemizhalklar›nda anti-emperyalist bilincin geliflmesine ve ileri kitlelerin bi-lincinde s›çrama olmas›na hizmet edecektir ki, bu, devrim mücade-lemiz aç›s›ndan hiç de küçümsenmeyecek önemli bir kazan›md›r.

Page 80: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Hollanda’da “Operasyon Ve keflif”

Belçika’da “Glaive”

‹spanya’da “Anti-Terör Kurtarma Timi”

Yunanistan’da “B-8, Sheepskin”

Fransa’da “Rüzgar Gülü”

Almanya’da “Anti-Komünist Sald›r›Birli¤i”

‹sviçre’de “Gizli Müdafaa Örgütü”

...ve liste uzay›p gidiyor...

Türkiye’de ise “Özel Harp Dairesi”bünyesinde kontrgerilla faaliyetlerininyürütüldü¤ünü 70’li y›llarda Ecevit bileitiraf etmek zorunda kalm›flt› ve Türki-ye’de kontrgerillan›n baflta 1977 y›l› 1May›s› katliam›n› yapt›¤›n› art›k kimiburjuva bas›n›nda bile yer alan “rutin” ifl-leri aras›ndad›r. Binlerce insan›n katledenkontrgerillan›n var m› yok mu tart›flmas›-n›n bile abes kaçt›¤› bir ülke haline geldiülkemiz.

Kontrgerilla örgütleri tüm ülkelerdebenzer icraatlarla meflhurdur ve bir diziülkede bu tür örgütler sözüm ona a盤aç›kar›l›p yarg›land›. Bu sadece koca birpalavrad›r. Bizde ki Susurluk vakas› nas›lki gidip veli Küçük flahs›nda orduya da-yan›p kald› ve ötesine, hem de asl›na ge-çilmediyse, di¤er yerlerde de benzer ge-liflmeler olmufltu, o kadar. Zira, tüm ülke-lerde de kontrgerilla örgütleri gidip ordu-ya ve oradan da NATO’ya ba¤lan›yor.NATO flemsiyesi alt›nda bulunan bukontrgerilla örgütleri, CIA taraf›ndan e¤i-tildiler ve hala da e¤itilmekteler.

Tüm bunlardan anlafl›laca¤› üzereVarflova Pakt›’na karfl› kurulmufl olanNATO’nun sadece o ifllevle de s›n›rl› ka-lan bir örgüt olmay›p faaliyetlerini kuru-luflundan buyana, Varflova Pakt’› da¤›l-d›ktan sonrada devam etmifltir ve etmek-tedir. Bugün daha da etkin ve kapsaml›

olarak ifllevlendirilmeye çal›fl›lmas› da busuç örgütünün suçlar›na yenilerini katmahaz›rl›¤›nda oldu¤unu göstermektedir.Hedefsiz bir u¤rafl de¤ildir bu. Bafl›ndanberi hedefi dünya emekçi halklar› ve ezi-len uluslar olageldi ve varl›¤›n› korudu¤umüddetçe öyle de süre gidecektir.

Bugün konjuktürel olarak “islami te-rörizm” ve daha genel olarak “terörizm”argüman›yla emperyalist sald›rganl›¤›niyice az›tt›¤› koflullarda buna ihtiyaç du-yuyorlar. Özelliklede ABD emperyalizmi-nin Irak’ta bata¤a saplanmas›, ABD’yeNATO’nun devreye sokulmas› ihtiyac›n›da hissettiriyor. Tabii ki NATO içinde yeralan emperyalist güçlerin ve paralelindeuflak devletlerinin bir birleriyle çeliflkilerivar ve her güç kendi hegomanyas›n› kur-ma veya koruma mücadelesini de ver-mektedir. Ancak bu, onlar›n dünya ezilenhalklar›na karfl› ayn› cephede yer almalar›önünde engel de¤ildir ve birbirlerine bas-k›n gelme mücadelesini verirken de NA-TO’yu esas›nda dünya emekçi halklar› vemazlum uluslara karfl› kullanmay› asla ih-mal etmemekteler. NATO’yu daha etkinhale getirme u¤rafllar›n›n bir parças› ola-rak ‹stanbul’da yapacaklar› zirve toplant›-s›nda bu durumu ele alacaklar.

Ne Yapmak ‹stiyorlar VeNe Yapmal›y›z?

Özellikle ABD emperyalizmi, 11 Ey-lül olaylar› ard›ndan “terörizm” demago-jisiyle emperyalist sald›rganl›¤›n bafl›n›çekiyor. Önce Afganistan ard›ndan Irak’asald›r›p iflgal etti. Ortado¤u-Asya k›tas›n-da tam bir hegomanya kurmaya çal›fl›yor.Asya k›tas›na hakim olacak güç dünyayada hükmedecektir. Dünya GSMH (GayriSafi Milli Has›la)’n›n büyük bölümü,dünyan›n aktif iflgücünün en fazlas›n› veçok zengin yeralt› kaynaklar›n› bar›nd›ran

82

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 81: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Asya K›tas›, bütün emperyalistlerin ifltah›-n› kabart›yor. Asya K›tas›’n›n Ortado¤ubölgesi ise stratejik bir önem tafl›yor. Bu-nun için bura üzerinde hegomanya savafl-lar›-mücadeleleri hep olageldi ve devrim-ler gerçeklefltirilerek emperyalizm kuflat-ma alt›na al›nana kadar da sürecektir.

Ekonomisinde gerileme yaflayanABD emperyalizmi-ki istisnalar hariçemperyalist iktisat son y›llarda geneldeayn› durumdad›r-bunu gidermenin yönte-mi olarak savafllara-iflgallere baflvuruyor.Dolay›s›yla emperyalist sald›rganl›¤›nbafl›n› ABD emperyalizmi çekiyor. O, sa-vafl ve iflgallerle nufuz alanlar›n› geniflle-tip dünyan›n tek hegomanik gücü olmay›garanti alt›na almaya çal›fl›rken, elbettedi¤er emperyalist güçler de bofl durmu-yor. Almanya-Fransa önderli¤inde Avru-pa emperyalizmi ekonomilerini gelifltiripbirleflik bir güç yapmaya ve bunun üze-rinde askeri ve siyasi olarakta ABD ileboy ölçüflebilmek için Avrupa Anayasas›ve NATO’ya benzer bir Avrupa Ordusuoluflturma yönünde u¤rafl veriyorlar. Böy-lece hegomanya mücadelesinde daha atakolarak öne ç›kma hesaplar› yap›yorlar. Öteyandan Çin’in geliflme durumu var As-ya’da oluflturulan fianghay Befllisi oluflu-mu di¤er emperyalistleri tedirgin ediyor.

Bu çeliflkiler, NATO’nun tam daABD’nin istedi¤i gibi dizayn edilmesiönünde pürüzler ç›kar›yor. Keza BM aç›-s›ndan da ayn› durum yaflanmaktad›r. Do-lay›s›yla bu kurumlarda ABD’nin istedi¤iher karar› ç›kartmas› olanaks›z hale geli-yor ama her istedi¤i olmasa da istedi¤ikararlar›n ço¤unu hala ç›kartabilmekte-dir. Zira, önceye nazaran durumu zay›fla-makla beraber hala emperyalistler aras›n-da en güçlüsü odur.

Emperyalistler aras› çeliflkilerin k›-z›flt›¤›na ve gederek daha da k›z›flaca¤›n›iflaret eden bu geliflmeler, neredeyse dün-

yan›n savafla göre yeniden dizayn edildi-¤ini gösteren verilerle de doludur. Çarp›-c› bir istatistik: 2000 y›l›nda NATO ülke-lerinin askeri bütçeleri, dünyadaki toplamaskeri harcamalar›n›n (798 milyar dolar)% 60’na denk geliyordu. Son iki y›ldaise, istinas›z bütün ülkelerin askeri bütçe-lerinde çok önemli art›fllar oldu; ortala-maya vuruldu¤u zaman bu, %20 civar›n-da bir art›fla tekabül ediyor. Öte yandan,11 Eylül olaylar› bahane edilerek kazan›l-m›fl demokratik haklar t›rpanlanmaya,daha bask›c› yasalar ç›kar›lmaya bafllan-d›. Bütün bunlar, elbette çok yak›n bir sü-reçte hemen bir dünya savafl› ç›kacak an-lam›na gelmiyor ancak emperyalistleraras› hegomanya mücadelesinin daha dak›z›flaca¤›, yeni yerel ve bölgesel savaflla-ra davetiye ç›kar›ld›¤› ve bunun da kaç›-n›lmaz oldu¤unu göstermektedir.

Pek tabii ki, emperyalistler aras› çe-liflkilerin varl›¤› veya k›z›fl›yor olmas›,onlar›n dünya halklar›na karfl› birliktehareket etmeleri önünde engel de¤il. Da-has›, emperyalizmin ideologlar›n›n yap-t›klar› “21. yüzy›l ayaklanmalar yüz y›l›olacak tespiti” düflünüldü¤ünde, aralar›n-daki hakimiyet dalafllar›na ra¤men dünyahalklar›na karfl› birlikte mücadele etmearaçlar›n› daha fazla gelifltirmeyi de ih-mal etmeyeceklerdir. ‹flte NATO, ayn› za-manda bunun için de daha fazla etkinlefl-tirilecektir. Çeflitli uluslar›n üzerine vah-flet toplar› ya¤d›rman›n, ülkelerin içlerin-de var olan kontrgerilla örgütlerini dahapervas›z harekete geçirmenin planlar›n›yapacaklar. NATO’yu daha faza genifllet-meye çal›flacaklar. Bununla, bir; NATOd›fl› ülkelerin NATO’ya dahil edilerektam bir kontrol (esasta ABD’nin alt›ndatutulmas›, iki; bu ülkelerin bütün askeriteçhizat›n› NATO standartlar›na göre ye-niden düzenlenmesi flart› ile ABD ve Av-rupal› emperyalistlere yüzlerce milyardolarl›k kar sa¤lamay› hedefliyorlar.

83

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 82: Sınıf Teorisi - Sayı 7

‹flte Türk devleti, emperyalizmin,emperyalist ve iflgalci ordular›n ana ka-rargah› olarak kuruluflundan bu yana dün-ya emekçi halklar› ve ezilen uluslar›nakarfl› say›s›z suç ifllemifl olan NATO’ya,bundan sonra daha çok suç ifllemeninplanlar›n›n yap›laca¤› bir zirve toplant›s›için ev sahipli¤i yaparak, ülkemizi bu suçörgütünün bir üssü yap›yor. Sadece top-lant›ya üs yapmakla da kalm›yor, NA-TO’nun önemli bölümünün ülkemiz top-raklar›na konuflland›rma haz›rl›klar› ya-p›yor. NATO’ya üye olmak için Kore sa-vafl›na emperyalistlerin iste¤iyle kat›lan,emperyalistlerin “Bar›fl Gücü” vb etiket-ler yap›flt›rarak oluflturdu¤u iflgal ordula-r›na sürekli asker veren bir devlet, flimdide ülkemizi baflka uluslara daha vahflettoplar› ya¤d›racak, kontrgerilla örgütle-riyle ülkelerde komünist, devrimci, yurt-sever, ayd›nlar baflta olmak üzere halkla-r› katledecek olan NATO gibi lanetli birörgüte üye olmaktan elbette gurur duya-cak. Bu karfl›-devrimci faaliyetini övüne-rek propaganda ediyor; NATO Zirve-si’ne topraklar›m›z› açmakta övünçlebahsediyor. Çünkü emperyalizme uflak-l›kta ne kadar maharetli oldu¤unu ve nekadar sad›k oldu¤unu kan›tlamaya çal›fl›-yor. Bunun için NATO ve emperyalizmkarfl›t› tepkilerin kitleselleflmemesi ama-c›yla ola¤anüstü önlemler al›yor, devrimve demokrasi güçlerine operasyonlar çe-kiyor, kitle gösterilerine karfl› haz›ms›zl›kiçine girerek yer yer sald›r›yor, gözalt›la-r› yap›yor, tutukluyor, on binlerce askerve polis görevlendirerek göz da¤› ve teh-ditte bulunuyor.

Bu nedenlerledir ki, baflta Maoistlerolmak üzere devrim ve demokrasi güçle-ri NATO karfl›t› faaliyet daha bir artt›ra-rak sürdürülmeli ve kitlesel bir karfl› ko-yufl örmelidirler. Unutulmamal› ki, bu sa-dece yap›lacak olan zirve süreciyle s›n›r-l› ve anti-emperyalist tutumdan ba¤›ms›z

bir mücadele de¤ildir, olamaz da. NA-TO’ya karfl› olmak, emperyalizme ve em-peryalizmin yeminli ufla¤› devlete karfl›olmaktan soyutlanarak ele al›namaz.Böyle ele almak, özetle burada üzerindedurdu¤umuz NATO gerçekli¤inden, onunifllev ve amaçlar›ndan bihaber olmakt›r.Dolay›s›yla NATO’nun söz konusu ger-çekli¤i do¤ru kavranarak ve gere¤ine uy-gun pratik ad›mlar› atmaktan sak›nmaya-rak NATO karfl›t› olmak, do¤ru, yurtseverbir tutum olacakt›r.

NATO gibi kurumlar›n ülkemizdenkesin ve tam tasfiyesi, özü anti-emperya-list ve anti-feodal olan demokratik dev-rimle gerçekleflecektir. Ancak bu, NATOve anti-emperyalist kampanyalar yürütül-meyece¤i anlam›na gelmiyor. Tersine, bukampanyalar gerekli ve zorunludur. Birsüredir bir kampanya havas›nda devameden bu mücadele, demokratik devrimperspektifiyle 27-28 Haziran’da yap›la-cak olan zirveye karfl› somutta daha yük-seltilmesi, ülkemiz halklar›nda anti-em-peryalist bilincin geliflmesine ve ileri kit-lelerin bilincinde s›çrama olmas›na hiz-met edecektir ki, bu, devrim mücadele-miz aç›s›ndan hiçte küçümsenmeyecekönemli bir kazan›md›r.

84

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 83: Sınıf Teorisi - Sayı 7

85

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

YOL AYRIMINDA TARTIfiMALAR VE

ALEV‹L‹K

fiu s›ralar, Aleviler aras›ndaönemli tart›flmalar yaflan›yor.

Asl›nda yaln›zca Alevileriçinde de¤il, hem ülkede ve

hem de dünyada bir süredirdin konular›, dinler ve mezhe-

pler aras› iliflkilerin, dinselkurumlar›n, düflüncelerin ve

hareketlerin uluslar›n içyaflam›nda ve uluslararas›

iliflkiler üzerindeki etkileriyo¤un tart›flma konusu oldu.

fiu s›ralar, Aleviler aras›nda önemli tar-t›flmalar yaflan›yor. Asl›nda yaln›zca Alevileriçinde de¤il, hem ülkede ve hem de dünyadabir süredir din konular›, dinler ve mezhepleraras› iliflkilerin, dinsel kurumlar›n, düflünce-lerin ve hareketlerin uluslar›n iç yaflam›ndave uluslararas› iliflkiler üzerindeki etkileriyo¤un tart›flma konusu oldu. ‹kiz Kulelerolay›, bunu büsbütün körükledi. ‹nsan bir aniçin kendisini ortaça¤ ikliminde hissediyor.Haçl› ruhu, fütuhat, cihat, recm, fleriat, flncil,Kur'an, Tavrat, peygamberler, sahabeler, ha-variler, tarikatlar, müritler vs. gibi dinsel te-rimler ortal›¤› sard›. Dinsel tarih, dinsel riva-yetler, hikayeler, din edebiyat› her taraf› kap-lad›. Nerdeyse yüz y›ld›r bir kenara b›rak›landinsel semboller, haçlar, k›l›çlar, azizler, tas-firler insanlar›n kolyelerini ve yakalar›n› süs-lemeye bafllad›. Sonra Harry Potter vs "ça¤-dafl" büyücüler, cad›lar ve cad› romanlar›Bestseller olarak bütün ça¤lar›n sat›fl rekoru-nu k›rar oldu!..

Neden? Yüz milyonlarca insan nas›l oldu

Page 84: Sınıf Teorisi - Sayı 7

da böylesine kendini kaybetti? De¤iflenneydi, niye onca insan cennet-cehennemhayaline ve din hikayelerine böylesinedal›verdi? Yeryüzünü cennet ve bütün in-sanl›¤› kardefl k›lmak var iken ve üstelikbunun için muazzam mesafeler katedil-miflken yeniden "Habil ile Kabil" kavga-s›na dönmek niye? Yüzlerce y›l sonrahaçl› seferlerinden ve cihattan söz etmekniye? Durup dururken insan akl›n›n düfl-manl›k safras›yla bu denli zehirlenmesi-nin sebebi ne ola? Bilim, teknoloji, refahbunca geliflmiflken, bu sefalet, bu rezaletniye?

Çünkü böyle olmas›n› istediler. Yer-yüzünü sarsan sosyalist fikirlere, devrimdalgas›na karfl› halklar›n beynini uyufl-turmaktan baflka yapabilecekleri bir fleyyok. Çünkü kapitalizm yüz y›ld›r dev-rimci niteli¤ini yitirmifl, asalak, emper-yalist gerici bir nitelik alm›flt›r. Art›k var-l›¤› bütün devrimlere ve devrimci gelifl-melere karfl› ç›kmaya, yeryüzündeki bü-tün gericilerle iflbirli¤i yapmaya ve bütüngerici düflüncelere sar›lmaya ihtiyaç gös-termektedir. Astronomik harcamalarlaorganize ettikleri savafl/fliddet ve entrikaayg›tlar› yeterince etkili olam›yordu.Devrimlerin bask›s› alt›nda emekçileretan›mak zorunda kald›klar› her taviz, asa-lak gerici sistemin sosyalizm karfl›s›ndaçaresizli¤ini itiraftan baflka bir anlamiçermemekteydi. Devrimler yüz milyon-larca insan› hiçlikten, edilgenlikten kur-tar›p her fleyi sorgulayan, her fleyin dahaiyisini düflünen ve yapan bir eyleme iti-yordu. Binlerce y›ll›k fikirler, al›flkanl›k-lar, insan iliflkileri, kültürler ve kurumlarparlayan üretken insan bilincinin önündesars›l›p y›k›l›yordu. Her fley inan›lmazbir h›zla de¤ifliyor ve yenileniyordu. K›-sac›k zaman dilimi içinde insanl›k heralanda görülmemifl geliflme ve ilerleme-ler kaydetmiflti. Bütün bunlar iyice asa-

laklaflan emperyalist sistemi ruhlar› ça-¤›rmaya zorlad›. Özellikle ba¤›ml› ülke-lerde görülmemifl ölçüde dinsel yat›r›m-lara yöneldiler. ‹htiyac›n on kat› ibadetyeri yapt›rd›lar, yüzbinlerce gericiyi ora-larda "din adam›" diye istihdam ettiler,e¤itimi büyük ölçüde dinsellefltirdiler.Dineselleflme ve dinsel kurumlar›n art›fl-lar›n›n d›fla ba¤›ml›l›k ve emperyalistbask›n›n art›fl›yla tam bir paralellik gös-termesi zaten her fleyi aç›kl›yor. Böylecehala binlerce y›ll›k kültür ve al›flkanl›kla-r›n etkisinde, henüz büyük ölçüde "köylütoplumu" niteli¤indeki yoksul ba¤›ml›ülkelerin genifl halk kitlelerini dinsel hi-kayelerle oyalay›p onlar›n anti-emperya-list duygular›n› küllendirir ve sapt›r›l›r-ken, bir yandan da bu dev dinsel ayg›ttankarfl›-devrimi örgütlemek için yararlan›-yorlard›. Ayg›t, tüketicisi komflular›, ak-rabalar› ve yurttafllar› olan ve onlar› ze-hirlemek için uyuflturucu üreten, ülkeninher yan›na yay›lm›fl dev bir fabrika gibiçal›flt›. Her gün sokaklar›nda k›l›k-k›ya-feti ortaça¤› and›ran insan say›s› artt›kça,düflünen beyin azald›. Kilise ve sinagogkuleleri, cami minareler artt›kça, fabrikabacalar› azald›. Ülkenin insan ihtiyaçlar›-n› karfl›lama yetene¤i ve üretim gücü za-y›flad›kça yard›m dileme ve d›fl borç ih-tiyac› büyüdü. Zenginlik kaynaklar› veemekleri ya¤malanan uluslar, onuru k›r›l-m›fl, çaresizlik içinde emperyalizmin di-lencileri haline geldiler. Gerekti¤indetekmelenen, gerekti¤inde azarlanan vehatta böcek nazar›na öldürülebilen dilen-cileri!.. Bütün dilenciler, tanr›ya inanma-salar da, inand›klar›n› varsayd›klar› in-sanlardan sadaka koparabilmek için ken-dilerini aciz ve zavall› göstermenin veac›ma duygusu uyand›rman›n simgesiolarak tanr› ve inan kültüne dayal› yaka-r›da bulunurlar. Günümüzde, kendi ma-kus talihini yenmek için baflkald›rd›kça,bafl›na emperyalizmin sopas›n› yiyerek

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

86

Page 85: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kan-revan içinde yoksul ve tutsak düflü-rülen halklar›n durumu t›pk› buna benzi-yor. "Art›k uysal ve terbiyeliyiz" demekistiyorlar, "size baflkald›rmayaca¤›m›zave itaat edece¤imize inan›n›z"! Onlar› buhale getirenler, tanr›ya hiç inanmad›klar›halde ve hiçbir ac›ma duygusuna sahipbulunmad›klar› halde, canavarl›klar›n›gizlemek ve ayn› zamanda inananlarainand›r›c› olmak için inanma ve ac›ma ro-lü yaparlar. Böylece büyük bir ikiyüzlü-lük, aldatmaca ve sahte düflün ve insaniliflkileri yeryüzünü kaplar! Art›k hiçbirfley gerçek ve göründü¤ü gibi de¤ildir,her fley sahtedir ve sanal maskelere bü-rünmüfltür. Gerçek olan tek fley, sistemindo¤as›n›n herkesi böyle davranmaya zor-lamas› ve buna muhtaç bulunmas›d›r.

Devrim ve sosyalizmin her türlü mis-tik dinsel düflünüflü d›fllayan bilimseldünya görüflü, bu yoksul, ayd›nlanmam›fldindar kitlelerin istismar›na olanak tan›-yordu. Emperyalistler de bunu alçakça veinsafs›zca son kerteye kadar kulland›lar.Kötü kaderini de¤ifltirmek için baflkald›-ran halklar›, kendi içinden bu silahla vu-ruyorlar. Tabii ki "tanr› düzeni", kapita-lizmin do¤as›na da uyar bir durum de¤il-di. Nitekim bu feodal ayg›t, demokratikhalk cumhuriyetleri ve sosyalist "tehlike"bertaraf edilince, büyük ölçüde ifllev kay-b›na u¤rad›, milyonlarca gerici ve faflist"iflsiz" kald›. Bu kez bunlar, kapitalizminpazar ve tüketim sistemine zorluk ç›kart-maya bafllad›lar. "Tasfiye veya terbiyeedilmeleri" zorunlu hale geldi. Fakatolabildi¤ince yoksullaflan, dokunsanpatlayacak duruma gelmifl ba¤›ml› halk-lar›n ulusal tepkilerini dinsel motifler al-t›nda ortaya koyma ve daha önce dev-rimlere karfl› tahkim edilen bu dinselayg›tlar›n kendilerine karfl› bir iflleve bü-rünme ihtimali emperyalistleri kendihalklar›n› ayr› bir "uygarl›k grubu" ola-rak istismara zorlad› ve bu kötülü¤ü de

yapmaya bafllad›lar.

Yeni dünya düzeni çerçevesinde geli-flen emperyalist yeniden yap›lanma,"dünyaya düzen verme" müdahaleleri, bugeliflmelerin sonucudur. Nitekim emper-yalist çevrelerin en yetkin ve yetkili a¤›z-lar› Samuel Huntington'›n "Uygarl›klar"ve "Kültürler çat›flmas›"ndan s›k s›k sözeder oldular. Tabii ki bu, emperyalist sal-d›rganl›¤› kamufle etmeyi amaçlayan birsapt›rmad›r. Bununla birlikte insana veinsan ihtiyaçlar›na yabanc›laflan, giderekdaha çok asalak bir nitelik kazanan em-peryalist sistemin, kendisi de insan irade-sinin insana yabanc›laflmas›n› ifade edeneski feodal sistemin asalak s›n›flar›n›nideolojisine bu denli sar›lmas› gerici do-¤as›na uygundu. Ne var ki, bu, yine deesas olarak ba¤›ml› ülkeleri hedef alan biryönelifltir. Din tart›flmalar›, geri iktisaditoplumsal koflullar içinde yaflayan, yok-sul, ba¤›ml› ülkeler için öngörülen vehiçbir zaman vazgeçilmeyen bir konudur.Emperyalist ülkelerde tart›flmalar›n gün-demi tamamen farkl›d›r. Onlar dünyaegemenli¤i, dünya zenginliklerini kontroletme ve uzay konular›n› tart›fl›yorlar; bukonular›n hiçbiri dinsel düflünüfle ne im-kan verir ve ne de gereksinim duymakta-d›r, ama dinsel istismar›n geri ekonomikve kültürel koflullar içindekileri etkileye-bileceflini bilimsel olarak belirliyorlar veuyguluyorlar. Emperyalist ülkelerin halk-lar›n› idealizmin baflka formlar›yla uyut-may› da ayn› bilimsel yöntemlerle beceri-yorlar. Teknolojik robotlaflman›n organikuzant›s› durumuna sokulan bu ülkelerininsanlar›, idealizmin ve büyücülü¤ün ye-ni biçimleri olan sanal kurgularla bay›lt›-l›yor.

K›sacas›, yar›-sömürge ve sömürgeülkelerin yoksul halklar›n› din tart›flmala-r› ve çat›flmalar› ile oyalamak, emperya-listleri keyiflendiren, onlara sonsuz hazveren ve bu halklar› kolayca denetleme-

87

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 86: Sınıf Teorisi - Sayı 7

lerine olanak tan›yan bir durumdur. Öyle-sine ki, bu halklar› adeta deney labaratu-ar›ndaki denek hayvanlar› gibi kullan›-yorlar ve onlarla oynuyorlar. Afganis-tan'da ve Suudi Arabistan'da bu oyununen kaba ve "samimi" itiraf›n› izliyoruz.Esas olarak eski dönem (en geliflmifl biçi-miyle de feodalizmde) s›n›fl› toplumlar›nideolojisi olan din, bu ülkelerin geri top-lumsal koflullar›ndan ve feodal kurumla-r›n etkin varl›¤›ndan beslenmektedir. Ay-n› flekilde emperyalizmin bu ülkelerdekivarl›k nedeni de bunlard›r. O yüzden buülkelerdeki her ilerici geliflmenin karfl›s›-na ilkin dinsel ayg›tlar dikiliveriyor. Ül-kenin siyasetine, maliyesine, diplomasi-sine, her fleyine kar›fl›r-burnunu sokarlar.Ülkenin, siyasal, ekonomik ve kültürelgeliflmesine karfl› tam bir gardiyan rolüoynarlar. Örne¤in Yunanistan'da bile, ül-kenin siyasal hayat› adeta Ortodoks pa-pazlar›n ipote¤i alt›ndad›r. Özel tarihsel

nedenlerle, Türkiye'deki gibi yanl›fl dev-let politikas› sonucu ayr›cal›k ve güç ka-zanm›fl olan Yunan Ortodoks Kilisesi buhalk›n baflbelas› durumundad›r. Y›llar ön-ce Yeni Demokrasi Partisi hükümeti kili-senin baz› arpal›klar›n› kamulaflt›rmayakalk›fl›nca 600 bin kifliyi sokaklara dök-tüler ve önlediler. Son K›br›s meselesindeBaflpiskopos H›ristodulos hakk›nda "Yu-nan d›fl politikas›nda polemik yaratt›¤›"gerekçesiyle soruflturma aç›ld›.

Bizdeki daha bir beter!

Kurtulufl savafl› y›llar›nda Halifelikbaflta olmak üzere dinsel kurumlar›n em-peryalistlerin yan›nda yer almas›, ha kezacumhuriyet y›llar›nda ayn› gelenekselçizgiyi sürdürmesi basit bir raslant› deflil.Emperyalist ba¤›ml›l›¤›n artmas›na koflutolarak toplumun dinsellefltirilmesi vedinsel kurumlar›n ço¤almas› da raslant›de¤ildir. Çünkü bu ikisini ba¤›ml› ülke-lerde var eden koflullar, ayn› koflullard›r.Bu halklar›n mutlak biçimde ihtiyaç duy-duklar› demokrasi, özgürlük, bilim, tek-noloji, iktisadi kalk›nma yerine, onlar›zihnen kölelefltiren, edilgen k›lan dinseldo¤malar› dayat›rlar; buna da "manevikalk›nma"! ad›n› verirler. Böylece buhalklar›n, geri üretim ve kültür koflullar›içinde kalmas›n›n, emperyalistler ve geri-ci s›n›flar taraf›ndan sonsuz istismar›mümkün olmaya devam eder. Dinseldo¤malar›n hakim oldu¤u ülkeler ne ma-nevi ve ne de ekonomik olarak kalk›na-mazlar; tersine maddi ve manevi kalk›n-ma, dinsel do¤malar›n ve bu do¤malaratemel olan iktisadi koflullar›n y›k›lmas›naba¤l›d›r. Günümüzde dinsel örgütlenmeve siyasal-dinde en ileri giden ülkelerin,iktisaden en geri ülkeler olmas› bundan-d›r. Çoflu kez bu ülkelerin do¤al zengin-lik kaynaklar› bile, bu toplumlar›n dahaçok dinsellefltirilmesine kullan›ld›klar›için, daha çok gerilemelerine yol açmak-tad›r. Bu toplumlar› dinsel siyasetin ma-

88

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

K›sacas›, yar›-sömürgeve sömürge ülkelerinyoksul halklar›n› din tar-t›flmalar› ve çat›flmalar›ile oyalamak, emperya-listleri keyiflendiren, on-lara sonsuz haz veren vebu halklar› kolayca de-netlemelerine olanak ta-n›yan bir durumdur. Öy-lesine ki, bu halklar› ade-ta deney labaratuar›ndakidenek hayvanlar› gibi kul-lan›yorlar ve onlarla oy-nuyorlar.

Page 87: Sınıf Teorisi - Sayı 7

nevi ve fiziki fliddeti mahfetmekte ve ül-keyi adeta maddi ve manevi olarak çöleçevirmektedir. Yani dinsel olarak ileri git-ti¤iniz oranda, iktisadi ve sosyal olarakda geriliyorsunuz! Çünkü bütün gerçekzenginliklerin kayna¤› durumundaki üre-tici insand›r; onun etkinli¤ini dinsel do¤-malarla k›rd›¤›n›z zaman nas›l kalk›nabi-lirsiniz? ‹nsanlar›n kafas›n› bilim ve ger-çekçi moral de¤erler ve kültür yerine, in-san›n karfl›s›nda tamamen edilgen bulun-du¤u din do¤malar› ve kültürü ile doldur-du¤unuz zaman nas›l kalk›nabilirsiniz?Ulusun üretici kitlesini günde befl seferüretimden, e¤itimden, atelyelerden, laba-ratuarlardan ve düflünmekten al›koyupkitle halinde ibadete seferber ederek za-man›n›, binlerce dinsel yap› için enerjisi-

ni ve maddi olanaklar›n› harcarsan›z nas›lkalk›nabilirsiniz? Bütün namuslu insan-lar bunlar› düflünmeli ve art›k bir kararavarmal›d›rlar. Bat›l› toplumlar cumhuri-yet idaresine geçtikten sonra nerdeysehiçbir kilise yapmad›lar. Avrupa'da yafla-yanlar, hiç bir yerde hiç yeni bir kilise in-flaat›na raslamad›klar›n› size kolayca söy-leyebilirler. Kiliseler çok özel günlerin venikah törenlerinin d›fl›nda bofltur, ibadet-ten ziyade büyük ço¤unlu¤u tarihi eserlerolarak turistik ziyaret konusudurlar. Çün-

kü en yenisi bile en az 150-200 y›ll›kt›r.Bizde, cumhuriyet döneminde, Osmanl›dönemiyle k›yaslanmayacak ölçüde ca-mii yap›ld› ve hala devlet bütçesiyle y›l-da birkaç bin camii inflaa ediliyor! Ülke-nin tatrihsel geliflmeye ayk›r› bir yola na-s›l sokuldu¤unu anlamak için 1998'de ha-z›rlanan flu plana bakmak yeter:

20 Nisan 1998'de Vak›flar'la ilgiliDSP'li Devlet Bakan› Hüsamettin Özkandöneminde Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› ta-raf›ndan haz›rlanan 12 y›ll›k perspektifplan›nda sanki mevcut olanlar yetersiz-mifl gibi, 33 bin yeni caminin yap›lmas›öngörülmüfltür.

Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›'n›n haz›rla-d›¤› 1998-2010 "Din Adam› Temi Plan›"flöyledir:

Bu plan›n haz›rland›¤› 1998'de resmidin kurumlar›ndaki durum ise rakamlarlaflöyledir:

2003 y›l›nda ise somut veriler flöyle:

89

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Y›llar Aç›lacak Cami ‹mam Hatip Aç›lacak Kuran Kursu Ö¤retici Müezzin ‹htiyac› Say›s› Kayy›m ihtiyac›

1998 1.600 22.321 150 3.287 65.8941999 1.700 4.100 150 450 2.3002000 1.800 4.400 150 450 1.8002001 1.900 4.700 200 550 1.9002002 2.050 5.100 200 550 3.0002003 2.200 5.550 200 550 3.3002004 2.450 6.050 200 550 3.3002005 2.600 6.450 200 550 3.7002006 2.850 7.050 250 650 4.4502007 3.100 7.650 250 650 4.9002008 3.350 8.850 250 650 5.3502009 3.600 8.850 250 650 5.8002010 3.900 9.550 250 650 6.300

33.100 103.821 2.700 10.187 114.194TOPLAM

1998 Y›l›nda 2010 Y›l›ndaMevcut cami say›s›: 73.523 103.821Mevcut Kuran Kursu say›s›: 6.518 9.218Mevcut Kadro say›s› : 84.579 242.112

Page 88: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Genel Bütçeden Diyanet'e ayr›lanpara: 780.000.000.000.000. TL.

Toplam cami say›s› : 76.680

Toplam daimi kadro say›s›: 275.453kifli (2)

Geçici olarak istihdam edilen kadro:190.500 (3)

Oysa 1997'de devletin üst katlar›naulaflan çok çarp›c› bir rapor mevcuttu veülkede ihtiyac›n çok üstünde cami bulun-du¤u devletin en üst katlar›n›n önündeduruyordu. Örne¤in bu araflt›rmalar sonu-cu camilerin günlük doluluk oran› ortala-ma olarak flöyle belirleniyor:

Sabah Namaz›, Ö¤len Namaz›,‹kindi Namaz›, Akflam Namaz›, Yats›Namaz›

S.N. Ö.N ‹.N A.N. Y.N.

% 1 % 7 % 4 % 2 % 2

Görüldü¤ü gibi camilere talep ve ›s-rar, yurttafllar›n ibadet ihtiyac›ndan kay-naklanm›yor. Nitekim gerçek dindar yurt-tafllar›n çok büyük bir k›sm› belki de hiçcamiye gitmeksizin ibadetini kendi konu-tunda yapmaktad›r. Peki öyleyse nedendevlet bütçesinden durmadan camii inflaaediliyor?

Çünkü bir defa bütün camiler, ayn›zamanda büyük bir ticari pasajd›r. Hercaminin alt bölümleri ve çevreleri dük-kan ve ma¤azalarla doludur. Camii, bu ti-cari kurulufllara önemli avantajlar sunu-yor. Bunlar flöyle s›ralanabilir: 1. Kentinticarete elveriflli ve diferansiyel rant sa¤-layan en ifllek yerlerini "din" kisvesi al-t›nda iflgal etme imkan› sunuyor. 2. Cami-lerin su, elektirik ve belediye giderlerinin

bedava olmas›, iflletme giderlerini azalt›-yor. 3. Cami gelirlerinin vergi d›fl› bulun-mas› kazançlar›n› büyütüyor. 4. ‹badetnedeniyle al›fl verifl ifllemlerini kolaylafl-t›r›yor, gelen gidenin nisbeten çok olma-s›n›n yan›s›ra onlar›n manevi bafll›l›¤› ti-carete tahvilini kolaylaflt›r›yor. 5. Ülkedeyayg›n bulunan üretim d›fl›, tembel, eko-nomik olmayan dinsel bürokrasinin istih-dam edilmesini ve feodal ideolojiningüçlenmesini sa¤l›yor. 6. camii yap›m›halktan (ba¤›fl ad› alt›nda) ekonomi d›fl›rant toplanmas›n› ve dinsel örgütlenmeyikolaylaflt›r›yor.

Bilindi¤i gibi camii ve mescitler, 193Say›l› Gelir Vergisi Yasas› ve 5422 Ku-rumlar Vergisi Yasas› kapsam›nda "Vergiba¤›fl›kl›¤›ndan yararlanan" tek ibadetha-nelerdir. Camiler ayr›ca su, elektrik vebütün yerel yönetim (Belediye) hizmet-lerinden de bedeva yararlan›yorlar. Görüldü¤ü gibi camii yap›m› ibadet ihti-yac›ndan tamamen farkl› bir ihtiyaca,cingöz sömürü ve politik istismar ihtiya-c›na dayand›¤› için önü al›nam›yor ve Di-yanet'in bile bir s›n›rlama getirmesine yolaçabiliyor. 28 fiubat MGK kararlar› vebaz› yasal düzenlemelerden sonra, "Tari-katlar›n kontrolünde ve cumhuriyet karfl›-t› propaganda merkezlerine dönüflen iba-dethanelerin Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’naba¤lanmas› ve kontrol alt›na al›nmas› veizinsiz yap›lan camii ve mescitlerin 3 ayiçinde Diyanet'e devredilmesi ve yeni ca-mii yap›m›n›n müftülerin iznine ba¤lan-mas›" rejim için zorunlu hale geldi.

Ülkede konut a盤› her y›l devasa bo-yutlarda büyürken, her 40 hanelik köyebir camii, her kente yüzlerce, hatta kimi-sinde binlerce (4) camii dikiliyor ve üste-lik bunlar kent görüntüsünü bozan sonderece kötü mimari özelliktedir. Her ca-miinin iflgal etti¤i toprak alan› ve yap›mmaliyetini hesaplarsak, ülke kaynaklar›-n›n nas›l boflu bofluna ›sraf edildi¤ini gö-

90

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 89: Sınıf Teorisi - Sayı 7

rebiliriz. 1997'de Türkiye Diyanet Vak-f›'n›n Genel Müdürü Mehmet Kervanc›,"pek fazla bir külfet getirmedi¤ini" söyle-di¤i "kubbeli basit bir camiinin" maliye-tinin 200 bin dolar (o günün TL de¤erin-den 15,7 milyar) tuttu¤unu belirtiyor. Oy-sa basit bir köy camisinin bile bu rakam›nbirkaç kat› maliyete tekabül etti¤i bilini-yor. Üstelik yaln›z Türkiye'de de¤il, bafl-ka ülkelere de camii, ilahiyat ve di¤er ku-rumlar yap›yorlar. Örne¤in sadece Azer-beycan'da 10 ve di¤er ülkelerle birlikte(onarmalar da dahil) 30 camii yapt›r›l›-yordu. 1995-1996 y›l› için Diyanet Vakf›Türki Cumhuriyetler'e camii yap›m› için1 milyon dolar (78,6 milyar TL) bütçeay›rd›. Yani bu feodal ayg›t yaln›zca ülke-de, ülkenin kalk›nmas›n›n aleyhine birkanser gibi büyümüyor, ayr›ca Türki-ye'deki emekçilerin s›rt›ndan di¤er müs-lüman halklar› bönlefltirmek için, gericili-¤i oralara da ihraç ediyor. Bu din ihraç et-me iflinde resmi ve gayri resmi tüm kuru-lufllar›yla Türkiye Cumhuriyeti, ‹ran, Su-udi Arabistan gibi fleriatç› devletlerle ya-r›fl›yor. ‹flin kötüsü bu yar›fltan dolay› dagururlan›yor.

Yukar›da dökümü verilen yo¤un camiyapm›na paralel olarak e¤itimin de h›zladinsellefltiril-di¤ini görü-y o r u z .1952'den beri‹mam HatipLiseleri ülke-nin her yan›-na yay›ld› veyüzbinlercegenç oralarayöneltildi. Sözde din hizmetlerine yöne-lik bir meslek okulu olarak kurulan ‹mamHatip Liselerinin, bu ihtiyaçla hiçbiroransal ba¤lant›s› görünmüyor. 12 Hazi-ran 1997'de Genel Kurmay ‹stihbarataKarfl› Koyma Daire Baflkan› Fevzi Tür-

ker'in bas›nda yer alan aç›klamas›na göre(5), o zamanki 561 ‹mam Hatip Lise-si'ndeki 492.809 ö¤renciden, o y›l 53.553mezun olurken, ayn› y›l için toplamimam ihtiyac›n›n sadece 2.288 oldu¤utesbit ediliyor. ‹htiyaç fazlas› durumun-daki 51.265 kifli Siyasal Bilgiler, HukukFakülteleri ve Polis Akademilerine yön-lendiriliyor. Yani "imam" ad› alt›nda ye-tifltirilen kadrolar camiye de¤il, kamuidaresine gidiyorlar. Bu yüzden son y›l-larda Polis teflkilat›, vali ve kaymakam-lar büyük ölçüde ‹mam Hatip kökenlile-re dönüfltü. Yap›lan bir araflt›rmada ülke-deki toplam kaymakamdan 550'sinin"günah" diye kad›n eli s›kmad›¤› saptan-m›flt›. Yine Genel Kurmay Baflkanl›¤›aç›klamas›nda kay›tl› kuran kurslar›nda-ki ö¤renci say›s›n›n 1.685.000’i buldu¤uyer almaktad›r. (Bu say› her y›l iki kat›-na ç›k›yor ve 2010 y›l›nda 7 milyona ç›-kaca¤› belirtiliyor).

Türkiye'nin NATO'ya giriflinden veBayar-Menderes iktidar›ndan sonra top-lumun h›zla ve planl› biçimde dinsel birtopluma dönüfltürüldü¤ü anlafl›l›yor. Bu-nu afla¤›daki tabloda da görmek müm-kün. ‹mam Hatip Liseleri'nin y›llara göreyap›m say›lar›:

‹stismara elveriflli bir konu oldu¤un-dan ve halk›n dinsel duygular›n› k›flk›rt-mak için pusuda bekleyen bir y›¤›n fe-odal, asalak ç›karc› her zaman haz›r bu-lundu¤undan toplumun en ayd›n insanla-

91

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Y›llar 1951-1973 1974 1975 1976 1977 1977-1993 1994-1997 1998-2000

‹.H.Lise say›s› 72 29 70 77 86 60* 156 Toplam: 601

‹.H.L’deki Toplam: 492.809 Toplam: 318.775

ö¤renci say›s›

Page 90: Sınıf Teorisi - Sayı 7

r› bile bu gerçekleri söylemekten kaç›nd›-lar. Giderek yar›-laik devletin varl›¤›n› datehdit eden bu geliflmeler, orduyu bile en-diflelendirdi. 28 fiubat 1997'de MGK bas-k›s›yla dinsel gericili¤e karfl› baz› karar-lar al›nd› ve yasal düzenlemeler yap›ld›.Temel egitimin 8 y›la ç›kart›lmas›, ‹HLç›k›fll›lar›n sadece ‹lahiyat okullar›na veDin hizmetlerine yönelik s›n›rlanmas›, 28fiubat hareketinden sonra gerçekleflti. Buuygulamadan sonra ‹HL'ine ilgi azald›.Örne¤in bir araflt›rmada 23 ‹HL'inin ortabölümünden mezun olan 8.574 ö¤renci-den sadece 4.955'i ‹HL'ne yeniden kay›tyapt›rd›¤› saptand›. Ayn› y›l 2.Din fiura-s›'nda, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, temele¤itimin 8 y›la ç›kar›lmas› sonucu "Art›kKuran Kurslar›’na öflrenci bulama-mak"tan yak›nd› ve Kuran Kursu e¤itimi-nin zorunlu e¤itim kapsam›na al›nmas›n›istedi!

1998'de kamuoyunda, hatta dindarcemaat aras›nda bile Cami ve KuranKurslar›nda baz› fanatik ve afl›r› dincigruplar›n silahland›klar› yönünde söylen-tiler ço¤ald›. Haziran 1998'de Tempo der-gisi, Fatih ‹lim Yayma Vakf›'ndan Kirazl›Yenimahalle Kuran Kursu'ndan, yeflilgiysili, flalvarl› Ahmet Hoca öflrencileri-nin, ‹stanbul merkezinden sadece 40 kilo-metre ötede, Kumburgaz Yeniköy gölücivar›ndaki ormanda pompal› tüfekle si-lah e¤itimi yapt›klar›n› görüntülemiflti.Daha sonra patlak veren ve 2000 y›l› bo-yunca süren Hizbullah operasyonlar›,olay›n dehfletini ortaya koydu. Kontradevlet eliyle PKK, devrimci örgütler velaik ayd›nlara karfl› örgütlenen ve dahasonra kendi içinde de tüyler ürpertici vah-fletler yaratan bu fleriatç› cinayet makina-s›n›n silah depolar›nda "kay›p" devlet si-lahlar› ç›kt›. Susurluk-devlet çetesi reza-letinin ard›ndan, toplum iki y›l boyuncaiyice kirlili¤e batm›fl devlet ayg›t›, Hiz-bullah, ‹slami Cihad ve daha bir y›¤›n

kanl› karanl›k dehflet manzaras›n› izle-mek zorunda kald›!

Bütün bunlar yukar›da derme çatmaverilerle özetlemeye çal›flt›¤›m›z devletpolitikas›n›n sonucudur.

Bu veriler dikkatle incelendi¤inde,2.Dünya Savafl›’ndan sonra, Türkiye'ninNATO ittifak›na dahil olmas› ve Mende-res-Bayar kli¤inin iktidar› dönemiyle bir-likte yar›-laik cumhuriyet kurumlar›n›nh›zla dinsellefltirildi¤i anlafl›l›r. 50-60 y›l-d›r, hangi parti hükümete gelirse gelsin,bu dinsellefltirme politikas›n› sürdürmek-ten baflka bir fley yapmam›flt›r. Söz gelifli1995'de CHP-DYP koalisyonu dönemin-de Vergi Yasas›’na eklenen ve 2 Haziran1995'te yürürlü¤e giren geçici bir maddeile 6 y›ll›¤›na tarikatlara devlet deste¤isa¤lanm›flt› (6). Bir vakfa camii ad›ylayap›lacak yard›mlar, bu uygulamada saltcamileri de¤il, camilerle birlikte içindecamisi bulunan veya cami içinde aç›lantüm kaçak kuran kurslar›n›, kurs yurtlar›-n›, cemaat evlerini, cami lojmanlar›n› vemisafirhanelerini, mutfaklar›, e¤itim ku-rumlar›n› ve resmi daireler içine yap›la-cak tüm camileri ve bunlarla ilgili di¤eretkinlikleri de kaps›yor. Üstelik bu yasay-la Üçüncü Sektör denilen sektör, e¤itim,sa¤l›k, kültür ve bilimsel araflt›rma alan-lar›na yat›r›m yapmaktan da uzaklaflt›r›l-m›fl oluyordu. Ayn› teflvik, okul ve hasta-neler için ise do¤al olarak getirilmiyor!Bu yasan›n ard›ndan bütün dinsel tarikatve dernekler yo¤un bir kampanyaya bafl-lad›lar. AKP döneminde memur ve iflçi is-tihdam›nda daralmaya gidilirken, Dina-yet ‹flleri’ne 15 bin kiflilik kadro ayr›ld›,üstelik ülke çap›nda 150 bine yak›nö¤retmen a盤› bulundu¤u ve onbinlerceünüversite mezunu iflsiz-güçsüz oldu¤uhalde!

Tabii böylesine ülkeyi a¤ gibi saran,siyasette tayin edici afl›rl›¤› bulunan ve

92

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 91: Sınıf Teorisi - Sayı 7

üstelik aç›k-gizli silahl› aparatlar› da zu-hur etmifl bulunan böyle bir örgütün gi-derleri de büyük olacakt›r.

Diyanet ‹flleri'ne her y›l devlet bütçe-sinden, birkaç bakanl›¤›n bütçesine eflitpay ayr›l›yor. Örne¤in 2003 y›l› bütçesin-den 780 triliyon lira ayr›ld›.

Siz "Tanr›-iman" ve "ahiret" ifllerinibir yana b›rak›n, paran›n en büyük tanr›oldu¤unu çoktan keflfetmifller! ‹flte Türki-ye'nin "iman" örgütü Diyanet maflallahholding gibi!

Türkiye Diyanet Vakf›: Uzun süreDiyanet ‹flleri Baflkanl›¤› yapan Meh-

met Nuri YILMAZ'›n öncülü¤ünde1975'te kuruldu. Ülke ve ülke d›fl›ndaçok say›da flirkete sahip. Bu vakf›n flir-ketleri ve mali güçleri 1997 y›l› verile-rine göre flöyledir:

Vakf›n kurulufl sermayesi 2 trilyon veTürkiye'de 100 flubesi var.

‹SAM (‹slam Araflt›rma Merkezi):

Ankara'da ve burada 191 eleman istih-dam ediliyor.

KOMAfi (Vak›fbank, Ülker G›da,Temsafl,Türdav Holiding ve Et Bal›k Ku-rumu Mensuplar› Vakf› ve TDV kat›l›-m›yla): 1990 y›l›nda 300 milyar lirayakuruldu. Antalya'da 5.500 metre karelikalan üzerinde kurulu dev bir süpermarke-te sahip. Marketin y›ll›k cirosu 1 trilyonlira ve 20 bin kalem mal sat›yor. Ayn› flir-ketin Ankara Kocatepe Cami alt›ndakiBe¤endik hipermarketi de bilgisayar pa-zarlamas› yap›yor. 1997'de 63 ortaö¤re-tim, 2.888 yüksek ö¤renim ve 350 ya-banc› uyruklu ö¤renciye karfl›l›ks›z bursverdi.

TEMSAfi:1989'da 2 milyar sermayeile kuruldu 1996 cirosu 175 milyar.1993'te Gebze'de ayda 500 ton deterjanüreten fabrika sat›n ald›.

G‹NTAfi:1983 'de 20 milyarsermaye ile kuruldu. Tükiye'de ve d›flardacamii, ifl merkezleri, din hizmeti binalar›yap›yor.

D‹VANTAfi: 1993'de 20 milyar ser-maye ile kuruldu. 1997'da sermayesi 50milyar. ‹slam Ansiklopedisi ü r e t i m -dafl›t›m-pazarlamas› yap›yor. 13 BölgeMüd., 2 irtibat bürosu var. 1996 y›l›ndacirosu 209 milyar 675 milyon TL idi.

VETAfi: 79 milyar lira sermaye ilekuruldu. 1997 sermayesi 150 milyard›.Y›ll›k cirosu 21 miyar 755 milyon TL.

Yay›n Matbaac›l›k ve Ticaret ‹fllet-

mesi: 1982'de kuruldu, 1996'da 97,259milyar TL sermayesi, 250 bas›l› kitab›,100 flubesi vard› ve o y›lki cirosu 259milyar 855 milyon idi.

Kuflkusuz toplumu dinsel do¤malarlaal›klaflt›ran kurumlar, sadece bu sayd›fl›-m›z kurumlar de¤il. Örne¤in Milli E¤itimBakanl›¤› (MEB) bünyesinde bulunan vesanki dinsel organizasyon ve güç d›fl›nda,"laik" fleylermifl gibi ifllem gören büyükbir gücü de eklemeliyiz. Türkiye'deki çe-flitli ünüversitelere ba¤l› tam 22 ‹lahiyatFakültesi bulunuyor. Bütün temel ve or-taö¤retim okullar›nda binlerce "din dersiö¤retmeni" dinsel örgütlenmenin etkilibir bölümünü oluflturuyor. Bunlar "laikcumhuriyet okullar›nda" ö¤rencileri dinve laiklik hakk›nda bilgilendirmiyorlar,dindarlaflt›r›yorlar. Din derslerini ve notu,ideolojik bir bask› ve flantaj arac› olarakkullan›yorlar. E¤itim sürecinde, tek birilerici din dersi ö¤retmenine raslayamaz-s›n›z. Onlar adeta dinsel gericili¤in sözdelaik okullardaki ajanlar› gibidir ve bura-larda gerici örgütlenmenin belkemi¤inioluflturuyorlar. Bunlarla birlikte, devletinideolojik e¤itim ve kurumlar›n›n a¤›rl›kl›olarak dinsel oldu¤unu tesbit edebiliriz.

93

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 92: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Yukar›daki verilerle karfl›laflt›rmak amac›yla, (29 Temmuz 1997'de Hürriyet geze-tesinde) yay›mlanan "Rakamlarla E¤itim"e bakal›m:

94

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Okul Türü Okul say›s› Ö¤renci say›s› Ö¤retmen say›s›

Okul Öncesi 7.200 228.897 (1) 10.059

Okul Türü Okul say›s› Ö¤renci say›s› Ö¤retmen say›s›

‹lkokul 39.525 4.096.461 127.575

‹lkö¤retim Okulu 6.336 4.116.727 139.699

Özel ‹lk Okul 351 71.015 4.057

Okul Türü Okul say›s› Ö¤renci say›s› Ö¤retmen say›s›

Erkek Teknik 21 3.444

K›z Teknik 324 22.387

Ticaret Turizm 30 5.744

‹mam Hatip 601 318.775

Özel E¤itim 45 2.027

Özel Ö¤retim 1 127

Okul Türü Okul say›s› Ö¤renci say›s› Ö¤retmen say›s›

Ba¤›ms›z Ortaokul 1.210 412.362 12.084

Lise Bünyesinde 982 339.485 (2)

Özel 330 68.469 58

Meslek L. Bünyesinde 1.033 353.112 337

‹lkokullar

Ortaokullar

Page 93: Sınıf Teorisi - Sayı 7

95

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Di¤er Bakanl›klar 11 608

Toplam ‹lkö¤retim 58.000 10.039.641 293.869

Liseler

Meslek Liseleri

Okul Türü Okul say›s› Ö¤renci say›s› Ö¤retmen say›s›

Genel Lise 1.621 1.026.373 49.158

Anadolu Lisesi 389 50.277 8.201

Fen Lisesi 35 6.662 646

Anad. Güzel San. 16 2.085 279

Aç›kö¤retim Lisesi - 90.000 -

Akflam Lisesi 11 1.489 131

Anadolu Ö¤retmen L. 74 21.370 1.769

Özel Lisesi 376 53.933 8.874

TOPLAM 2.522 1.252.189 69.058

Okul Türü Okul say›s› Ö¤renci say›s› Ö¤retmen say›s›

Erkek Teknik 923 390.806 23.511

K›z Teknik 601 98.617 13.445

Ticaret Turizm 603 224.489 10.599

Din Ö¤retimi 601 197.727 18.809

Sa¤l›k ‹flleri 2 289 25

Özel E¤itim 6 272 32

Özel Ö¤retim 19 2.266 124

Di¤er Bakanl›klar 364 63.687 5.828

TOPLAM 3.119 973.153 72.373

TOPLAM Orta Ö¤retim 5.641 2.225.342 141.431

Page 94: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Devlet okullar›nda bulunan toplam Bilgisayar Labaratuar›: 1.792

Labaratuarda ve d›fl›nda kay›tl› toplam Bilgisayar say›s›: 24.084

Ortaö¤retim Genel Müdürlü¤ü'ne bafll›

Yabanc› Dil Labaratuar› bulunan Resmi Lise say›s›: 337

(Her Yabanc› Dil Labaratuar›na 3.715 ö¤renci düflüyor.)

Devlet ta bafl›ndan itibaren din e¤itimini, Diyanet ‹flleri'nin kuruluflunu, sözde "ir-ticai hareketleri önleme" iddias›na dayand›rm›flt›r. Gerçekte ise, bu bahane alt›nda,baflta Aleviler olmak üzere toplumun genifl laik kesimin vergileri ile bizzat devlet ta-raf›ndan "irticai toplum" plan› uygulanm›fl ve gelifltirilmifltir. Fakat buna karfl›n, dev-letin yapt›klar› yetersiz bulunmufl ve gayri resmi dinsel yap›lanma ve e¤itim de ayr›-ca yürütülmüfltür. Yap›lan araflt›rmalara göre baflta Kombassan ve Yimpafl olmak üze-re gayri resmi irticai yap›lanmaya destek veren islami sermayenin (Türk milli burju-vazisinin sa¤ kanad›) ilk 100 patronunun serveti flöyledir:

6 kifli: 100 trilyondan fazla

96

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Ö¤retim Biçimine Göre Okul Say›s›

E¤itim Kademelerine Göre Okullaflma Oran›

E¤itim Kademelerine Göre Derslik Say›s›

Yerleflim, Genel, ‹lkö¤retim, Ortaö¤retim

Okul Türü Normal ‹kili Toplam

Okul Öncesi 4.866 2.334 7.200

‹lkö¤retim 46.267 9.916 56.183

Ortaö¤retim 4.970 671 5.641

Yeri Toplam ‹lkokul Ortaokul Toplam Genel Mesleki Toplam

fiehir 163.629 42.951 58.000 100.900 33.063 29.594 62.657

Köy 101.447 71.042 26.711 97.700 2.994 700 3.694

TOPLAM 265.076 113.993 84.732 198.600 36.057 30.029 66.351

E¤itim Kademesi 1996-1997 %

Okul Öncesi 16.0

‹lkokul 99.8

Ortaokul 69.6

‹lkö¤retim 88.9

Genel Lise 30.8

Meslek Lisesi 23.9

Page 95: Sınıf Teorisi - Sayı 7

5 kifli: 20-50 trilyon aras›

15 kifli: 10-20 trilyon aras›

13 kifli: 1-10 trilyon aras›

61 kifli: 1 trilyon alt›nda

Devlet d›fl› bu ‹slamc› kesimin elinde,toplumu günlük olarak yönlendiren bü-yük medya organizasyonu var. Ulusal,uluslararas› ve yerel çapta yay›n yapan 19gazete, 110 dergi, 51 radyo ve 20 TVmevcut. Ayr›ca gayriresmi ‹slamihareketlerin ve tarikatlar›n kontrolündeolan 2.500 dernek, 500 vak›f bulunuyor.Bu vak›flar›n pek ço¤unun Osmanl› art›¤›ilginç önderleri var. Örne¤in bunlardan"Hakikat Vakf›", Ömer Hoca adl› biri ta-raf›ndan kurulmufl. Ömer Hoca, Yogos-lavya Yenipazar kökenli. Abdülhamit'in"dini görevler" için Erbil'de yetkili k›ld›-¤› Kürt kökenli Nakfli fieyhi MahmutEsat Erbili'nin halifesi olan fieyh HalilFevzi'nin hizmetinde çal›flm›fl. MerkeziSakarya'da olan vakf›n Ankara, ‹stanbul(birkaç yerinde), Bal›kkesir, Bolu, Bursa,Çank›r›, Düzce, Isparta, Yalova, ‹zmir,‹zmit, Konya, Kütahya, Manisa ve Zon-guldak gibi illerde temsilcilikleri var. Fa-aliyetlerinin a¤›rl›k noktas› yay›nc›l›k.Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturyave Avusturalya'da vakfa ait türlü yay›nlarsat›l›yor. Vakf›n çevresinde 20-25 bin ki-flilik bir halkadan söz ediliyor. Bas›ndayer alan bilgilere göre, do¤rudan fleriatç›çal›flma yapan siyasal islam ve tarikatlaraait 1000 flirket, 1200 yurt, 800 kurs veTürkiye genelinde 5000 tarikat fleyhi bu-lunuyor.

Yine Mart 1998'de Genel Kurmay›n,Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel'e ver-di¤i brifingde, 1402 tanesinin denetlendi-¤i vak›flar hakk›nda flu bilgiler veriliyor:

Toplam vak›f say›s›: 4.223 (Vak›flar

Gnl. Müd. verileri)

E¤itim Amaçl› Vak›f: 958

Dini Amaçl› Vak›f: 400

Sosyal Yard›m Amaçl› Vak›f: 347

Yöresel Kalk›nma-Dayan›flma-Tan›t-ma-Sosyal Yard›m-Sa¤l›k-E¤itim Amaçl›Vak›f: 285

Sa¤l›k Amaçl› Vak›f: 228

Personeline Yard›m Amaçl› Vak›f: 201

Dini E¤itim Amaçl› Vak›f:117

Kültür Sanat Amaçl› Vak›f: 122

Bilim-Teknoloji-Araflt›rma Amaçl›Vak›f: 91

Sosyal Hizmet Amaçl› Vak›f: 80

Demokrasi-Hukuk-Ekonomi-Mali-Siyasi Araflt›rmalar-‹nsan Haklar› Amaçl›Vak›f: 72

Sosyal-Kültürel, Tarihi-KültürelAmaçl› Vak›f.: 62

Tarih-Turizm-Spor Amaçl› Vak›f: 59

Mesleki E¤itim Amaçl› Vak›f: 41

Bas›n-Yay›n-Gezetecilik-Kütüphene-cilik-Radyo-TV-Sinema-Film Amaçl› Va-k›f: 26

Tar›m-Hayvanc›l›k-Veterinerlik veilgili Kooparetif Amaçl› Vak›f: 25

Çevre Koruma Amaçl› Vak›f: 24

Mimarl›k-Mühendislik-‹mar Amaçl›Vak›f: 12

Yukar›daki amaçlar›n d›fl›nda amaç-larla: 72

Sosyal Yard›mlaflma-Çevre KorumaKamu Vakf›: 1.001

A¤ustos 1997'de Diyanet ‹flleri Bafl-müfettifli Abdülkadir Sezgin bile, Diya-

97

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 96: Sınıf Teorisi - Sayı 7

net'e ba¤l› baz› yan kurulufllar›n ulaflt›k-lar› devasa ekonomik boyutu belirterek,"Diyanet Vakf›, Diyaneti de, Devleti deyönetmek istiyor" diye yak›n›yordu! T.Diyanet Vakf› m› Diyaneti yönetiyor,yoksa Diyanet mi T. Diyanet Vakf›'n› yö-netiyor, bu ayr› bir konudur, ama devlet-ten 10-12 Bakanl›¤›n bütçesine eflit bütçealan, holdinglere sahip ve üstelik ülkeninher taraf›na a¤ gibi yay›lm›fl 100 bin ca-mii ve kadrosu ile Diyanet ve di¤er yankurulufllar› devlet içinde devlettir. Vak›f-lar ayr›ca vergi muafiyetine de sahipler.Ama tabii bu, sadece Sunni ‹slam vak›f-lar› ile ilgili bir muafiyettir, söz konusumüslüman olmayan az›nl›klar (Ermeni,Rum, Süryani, Yahudi) olunca, durumde¤ifliyor; bunlardan vergi al›nd›¤› gibi,üstelik 1936'da ç›kar›lan yasa ile mallar›-na de el konulabiliyor. "Az›nl›klar TaliKomisyonu" gibi özel, gizli örgütlerle iz-leniyor ve takip alt›nda tutuluyorlar (7).Bu brifingde Türkiye’nin 80 ilinden 30'ucemaate ba¤l›. Cemaat okullar›ndaki e¤i-timin y›ll›k ö¤renci bafl›na maliyeti 650dolar ve bu Fettullah Gülen'ci kurumlartaraf›ndan devreye sokulan Ifl›k Sigortaile Asya Finans taraf›ndan finanse edili-yor.

Gülen Cemaati flu kurumlardan olufluyor:

Yurt içinde:

Vak›f say›s›: 45

Dernek Say›s›: 18

Özel Okul Say›s›: 89

fiirket Say›s›: 207

Dersane Say›s›: 373

Ö¤renci Yurdu: 500

Yurt D›fl›nda:

Ünüversite Say›s›: 6

Lise Say›s›: 236

‹lk Okul Say›s›: 2

Dil ve Bilgisayar Merkezi: 8

Ünüversite Haz›rl›k Kursu: 6

Ö¤renci Yurdu Say›s›: 21

Yay›nlanan Dergi Say›s›: 14 (Bunlar-dan biri ‹ngilizce yay›n yap›yor.)

Zaman Gazetesi: (300 bin tirajl›)

Ulusal Ölçekli Yay›n Yapan Radyo:2

Ulusallararas› Yay›n Yapan TV: Sa-manyolu TV

Dinsel Dernekler ve Tarikatlar'›n‹llere göre da¤›l›m› (8) Berbero¤lu)

98

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

‹l ad› Dernek-Tarikat Say›s›

Kayseri 40Sakarya 36Sivas 34Kocaeli 34Erzurum 31‹stanbul 31Konya 30Eskiflehir 30Malatya 26Adana 21Çank›r› 20Yozgat 20Ni¤de 18Amasya 17‹çel 17Nevflehir 16‹zmir 16fi.Urfa 15Kütahya 14G.Antep 14Batman 14Antalya 13Bursa 13Kars 13Çorum 12K›rflehir 12Samsun 12Karabük 12Diyarbak›r 11Trabzon 11Çanakkale 10Erzincan 10Manisa 10

Page 97: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Siyasi ‹slam co¤rafyas›nda yer alanbaz› baz› dernekler ve faaliyet gösterdik-leri il say›lar›:

Kurs ve Okul Talebelerine Yard›mDerne¤i : 37 il

Cami Kuran Kursu Yapt›rma ve Ya-flatma Derne¤i: 15 il

Tahsil Ça¤›ndaki Talebelere Yard›mDerne¤i : 11 il

‹slami Kültür ve E¤itim Kültürü: 10 il

Fakir Talebe Yard›m Derne¤i: 8 il

‹nsan Haklar› ve Mazlumlar ‹çin Da-yan›flma Derne¤i: 6 il

5 Eylül 2000 tarihli bas›nda, Metin Gürimzas›yla yer alan haberde, sadece ‹slamToplumu Milli Görüfl (‹GMG) örgütününgücü rakamlarla flöyle ifade ediliyor:

Avrupa'daki toplam Teflkilat say›s›: 1.091

Bu kurumlar›n flube say›s›: 2.137

Bu kurumlardaki toplam idareci say›s›: 17.841

Üye ve idareci toplam›: 83.868

252 Avrupa kentindeki kamp ve okullarda-

ki ö¤renci say›s›: 14.000

Bu kurumlar: Organize Holiding,Deha Holiding, Apitafl Holiding, Os-manl› Holiding, Söz-Pa Holiding, Bü-yük Grup Holiding ve Büyük SelçukluHoliding. Bu kamp ve okullarda, ço¤un-lukla Türkiye'den getirilen Diyanet ‹flle-ri'nden veya MEB'dan emekli, yeflil pa-saportlu hoca ve ö¤retmenler görevlen-diriliyor. Tabii bu rakamlara Milli Görüflteflkilat›ndan daha genifl olan Diyanetcamii ve örgütleri ile MHP ve BBP'nin-kilerden hiç söz edilmiyor.

Bu dinsel örgütlenme ve ona uyarlan-m›fl ekonomik faaliyet. istihdam daralma-s›na ve do¤al olarak gerici bir kültüre yolaç›yor.

ÜLKEN‹N KÜLTÜREL GER‹L‹⁄‹Ve ‹ST‹HDAM DARALMASI

(Bu araflt›rma CHP'nin 2004 y›l›için Milli E¤itim Bakanl›¤›, Kültür Bakan-l›¤›, ‹l Kültür Müdürlükleri, Emniyet Ge-nel Müdürlü¤ü, Türkiye Kahveciler-Büfe-ciler ve Krathaneciler Federasyonu'ndansa¤lad›¤› bilgilerden olufluyor.)

99

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Türkiye'deki toplam Kahvehane say›s› 123.659

Türkiye'deki toplam Meyhane say›y› 16.426

Toplam Kütüphane say›s› 1.430 (Almanya’da 10.379, ‹syanya’da 7.103 kütüphane bulunuyor

Toplam Sinema say›s› 789 (8 ilde 1, 11 ilde 2 sinema salonu bulunuyor. 13 ilde ise hiç yok)

Toplam Tiyatro say›s› 128 ( Bunlar›n %70’i ‹stanbul, ‹zmir, Ankara’da) 60 ilde ise hiç yo

Buna karfl›l›k ilkokul ve Liselerin toplam› 42.268

Mecburi olmayan okul öncesi okul say›s› 11.400

Page 98: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Hemen hemen bütün ‹slam ülkelerin-de yarat›lan bu tablonun sonuçlar› flöy-ledir: Emperyalistler, din siyasas› ile bön-lefltirdikleri bu halklar›n bütün de¤erleri-ni ya¤mal›yorlar, kutsal mekanlar›n›bombalarla y›k›yorlar, yatak odalar›nakadar giriyorlar, çocuklar›n ve kad›nlar›n盤l›¤›n› hiç bir tanr› duymuyor art›k!Düflünelim ki, Irak iflgalinin daha ilk gü-nünde Ba¤dat Müzesi’nin 170 bin eserinikaflla göz aras›nda yaflmalad›lar, IrakMilli Kütüphanesi’ni yak›p y›kt›lar. Ayn›durum Afganistan'da daha fazlas›yla ya-flan›yor, orada ya¤man›n kayd›n› tutmaolana¤› bile yok. Ama bu ülkelerin nedinsel kurumlar›, ne de dinsellefltirilmiflcemaat-devletleri bunu önleyemiyor.Emperyalist sald›r› karfl›s›nda, bitli sakal-lar›yla kirli bir çaput gibi çi¤nenip geçili-yorlar. Bu gericiler eliyle çökertilen ça¤-dafl siyasi örgütler yok edildifli için ülke-ler tam bir de¤neksiz kör gibi. Bu kez deya ümitsizce kör terör hareketleriyle ken-di halklar›na ve insanl›¤a zarar vererekemperyalistlerin sömürge siyasetini ko-laylaflt›r›yorlar ya da iflgalcilerle iflbirli¤iyap›yorlar! Gerçek yaflam› "fani", sanalevreni (ahireti) gerçek kabul eden ve ölü-mü yücelten ideolojiden ümitsiz macera-dan ve teslimiyetten baflka ne beklenebi-lir ki?

Bu tablo nas›l ortaya ç›kt›? Durmadanbüyüyen iflsizlik, katlanarak artan iç ved›fl borçlar, ulusal tar›m ve sanayinin çö-küflü, boflalan binlerce köy, ard› arkas›gelmez iflaslar/krizler, ülkeyi saran maf-ya ve çete ekonomisi, ülkeden kaçan mu-azzam beyin ve iflgücü, ülkeyi saran fu-hufl, yoksulluk, açl›k, demoralizasyon vehiphop kültürü ile bu feci manzaray› kim-ler, nas›l yaratt›? Bunu ülkenin demokra-tikleflmesine ve modernleflmesine karfl›emperyalistlerle iflbirli¤i içinde din bafltaolmak üzere her türlü toplumsal zaaf›kullananlar yaratt›. Ülkesine ve halk›na

karfl› sorumluluk duyan ve dürüst namus-lu, devrimci, demokrat insanlar› "din el-den gidiyor" 盤l›¤› alt›nda manevi ve fi-ziki fliddetle y›llarca sindirenler yaratt›.Köy Enstitüleri’ni kapatarak ‹mam Ha-tipleri kuranlar yaratt›. Halk›n uyan›fl›nakarfl› durmadan camii yapanlar ve oralar›gerici örgütlenmelerin ve emperyalistentrikalar›n alan› haline getirenler yaratt›.K›sacas›; bu ülkede demokrasi olmas›n,toprak devrimi olmas›n, sanayileflme ol-mas›n, ba¤›ms›zl›k olmas›n, kimse gele-neksel kültürden farkl› düflünmesin/ay-d›nlanmas›n, ülke emperyalizme ba¤l›yar›-feodal kals›n diye, bu memleketinö¤retmenlerini, ayd›nlar›n›, yurtsevergençlerini, Alevilerini, Kürtlerini, az›n-l›klar›n› ve devrimcilerini, yani ülkeninifle yarar gözbebeklerini bugüne de¤intutsak edenler, yakanlar, öldürenler yarat-t›. Kendileri tamamen d›fl merkezli ol-duklar› ve bu, her saat pratikle ortaya ko-nuldu¤u halde, bu ülkenin iflçilerinin veköylülerinin her ilerici siyasal hareketini"y›k›c›" diye, "d›fl odakl›" diye kanla bas-t›ranlar yaratt›. Sonuçta, "elden gidiyor"denilen fley, Osmanl› döneminden onlar-ca kat› daha güçlendi. Fakat özgürlük, ba-¤›ms›zl›k, toplumsal kalk›nma ise ger-çekten "elden gitti"! Ülke ve üzerinde ya-flayan insanlar, dünya mali sermayesininoyunca¤› haline geldi. Dünya uluslar› ara-s›nda sayg›n bir yere ulaflma flans› her gündaha çok yitirildi. Osmanl› siyasas›ndanbir türlü kopmayanlar, kah "terrakici"(darbeci), kah "serbestçi" (dinci, manda-c›) siyasetlerle ülkeyi Osmanl›'n›n yapt›-¤›ndan beter ettiler.

Aleviler, ülkede on y›llard›r sürüp gi-den bu kavgan›n hangi taraf›ndayd›;ezenlerin mi, yoksa ezilenlerin mi tara-f›ndayd›? Demokrasi cephesinde mi,yoksa emperyalistlerin fleriatç› ve faflistcephesinde miydiler? Böyle bir soru so-rulabilir mi? Evet, baz› "Alevi lider ve

100

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 99: Sınıf Teorisi - Sayı 7

dedeleri"nin yapt›¤›na bak›nca sorulmas›kaç›n›lmaz oluyor. Alevileri demokratiksiyasal eylem d›fl›na, emekçilerin ve ezi-lenlerin cephesinin d›fl›na çekmeye, içinekapat›p yal›tmaya ve ayd›n/ilerici Alevikitlelerini dinsellefltirmeye, düzenin din-sel ayg›t›n›n içine yerlefltirmeye çal›flan-lara elbette böyle sorular sorulmal›d›r. Neyapt›¤›n› bilmeyen, medyatik gösterifl vepopülist özenti içinde gelifligüzel konu-flanlara, hayal kuranlara bu sorular sorul-mal›d›r. Bu tablo, ülkenin bütün ezilen,horlanan insanlar›n›n, Alevilerin veemekçilerin kafalar›na vurula vurula ya-rat›lmad› m›? O tablonun içinde Alevile-rin yeri inkar, bask› ve k›y›mdan baflkanedir? O tablo Aleviler için kelle-kuyumanzaras›d›r; Marafl katliam›d›r, Çorumkatliam›d›r, Mad›mak vahfletidir, Gazikatliam›d›r. O tablonun içinde Alevilerinulaflt›¤› yer, Osmanl›'n›n bile yapamad›¤›Alevi köylerine camii, kentlerine ‹mamHatip yap›m›d›r. O tablo yar›-sömürge,yar›-feodal toplum tablosudur. Bu tablodemokrasi, hak, adalet, eflitlik, özgürlükkarfl›t› bir tablodur. O tablo içinde hak veadalet ad›na Alevilerin s›f›r (hiçlik) olu-flu, yerini de belirleyen bir gerçek de¤ilmi? Peki bu tablo de¤iflti mi? Düzeninyüz bin camii, 601 ‹mam Hatip, iki düzü-ne ilahiyat fakültesi, onbinlerce fleriatç›din ö¤retmeni, binlerce Kur'an kursu,binlerce fleriatç› vak›f, dernek, örgüt, birdüzüne siyasal parti ve on bakanl›¤›n büt-çesine eflit Diyanet, dev dinsel medya,mali gücü katirilyonlara varan fleriatç›doldinglere karfl›n henüz hiç bir anayasalgüvencesi bulunmayan birkaç yüz Aleviderne¤i, Cemevi ve vakf›n varl›¤›yla tab-lonun de¤iflti¤ini sanmak bönlüktür. Böy-le bir bönlü¤ün fleriatç›lar› keyifle e¤len-dirdi¤ini herkes bas›nda, her yerde istersegörebilir. Küçük rüflvetler ve olta yemli¤iile kendi demokrasi cephesini terk eden-ler, yaln›zca ahmak durumuna düflmüyor-lar, yaln›zca kendi tarihsel eylem çizgile-

rine ihanet etmiyorlar, ayr›ca ülkenin vedo¤al olarak kendi çocuklar›n›n gelece¤i-ni de karart›yorlar. Baz›lar›, "Bofl verin,ülkeyi/halk› kurtarmak bize mi düfltü, bi-raz da kendimizi düflünelim, flimdiye ka-dar bu ülke kalk›ns›n, demokratik, ça¤-dafl, ba¤›ms›z bir ülke olsun diye onbin-lerce gencimiz hapishanelerde çürüdü,öldü, istikbali söndü, kimin umurunda"diyerek, ülkenin gelece¤i ve temel sorun-lar›na kay›ts›z kalmay› ve ifli oluruna b›-rakmay› önermek, teslimiyet ve y›lg›nl›kifade eden, Alevilik niteli¤ine yak›flma-yan kötü bir tutumdur. 25 milyon oldu-¤unu söyleyen Alevi toplumunun ülkeninkaderine karfl› böyle davranmas› hiç birhakl› k›zg›nl›k ve gerekçeyle mazur gös-terilemez. Bu ülkenin kaderi en az Sunniyurttafllar kadar Alevileri de ilgilendirir,hatta daha fazlas›yla ilgilendirir. Unutma-mal› ki emperyalistler ve onlar›n ülkede-ki gerici iflbirlikçileri mevcut fleriatç› ay-g›t› bu flekilde daha da güçlendirmeleri veülkenin kaderine tamamen hakim k›lma-lar› halinde en baflta Alevilerin varl›¤› vegüvenli¤i bugünkünden daha büyük teh-likelerle karfl› karfl›ya gelecektir.

Unutmamak gerekir ki, bask›, sömü-rüden kaynaklanan bir eylemdir. Dahado¤rusu sömürücülerin sömürüyü sürdür-mek için ihtiyaç duyduklar› bir ifltir. Sö-mürü bütün bask›lar›n, k›y›m ve katliam-lar›n bafll›ca temelidir. Dinsel do¤malar›nveya do¤malaflt›r›lm›fl düflüncelerin top-luma dayat›lmas›, sömürünün ve dolay›-s›yla bask›n›n daha da koyulaflt›r›lmas›iste¤inden kaynaklan›r. Çünkü her bask›-c› fliddetin düflünsel bir gerekçesi olsunister. Ayn› flekilde sömürü ve bask›ya kar-fl› mücadele ve direniflin de her tarihseldöneme özgü sistematik düflünsel biçim-leri ortaya ç›kar.

Alevili¤in tarihsel geliflimini incele-di¤imizde de bunu görürüz. Bugünküça¤dafl s›n›f mücadelesi ve politikan›n al-

101

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 100: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ternatifleri farkl›d›r. Günümüzde dinselba¤nazl›k ve bask›n›n alternatifi, daha"iyi" olan ve geçmiflteki ezilen s›n›flar›ndinsel ideolojik biçimlenifli ifade edendinsel ve mezhepsel alternatifler de¤ildir;bilimsel, demokratik, laik proleter vehalkç› politikalard›r, ça¤dafl tolpum pro-jeleridir.

Her taraf› dolduran camii, mescit gibidinsel mabet ve mekanlar›n yan›na birkaçbin tane de cemevi dikilence Alevilerinsorunlar› çözülür mü? Demokrasi, özgür-lük, eflitlik ve bilim u¤rafl ve söyleminib›rak›p, Alevi inanç ve rutüelerine dayal›terimolojiyi her yerde özgürce ve dahas›k kullanmaya bafllay›nca bütün sorunlarhaledilmifl olur mu? Çal›flma, e¤itim vedinlenme zaman›n›z›n bir bölümünü her-gün daha düzenli biçimde semah, cem veibadetle geçirmeye bafllay›nca m› özgürolacaks›n›z? Dünya çocuk haklar›na bileald›rmadan, fleriatç›lar› taklit edercesineçocuklar›n kafas›n› bilim d›fl› inan veimanla kar›flt›rmak m›d›r çözüm?

Elbette hay›r. Tersine, bu yolla, bizzatkendiniz Alevi toplumu içinde, çoktand›rgüç yitirmifl bulunan feodal ruhban s›n›-f›n yarat›lmas›na ve güçlendirilmesineyard›m edersiniz. Ülkedeki dinsel yap›-lanma ve feodal ayg›t daha da büyümüflolacak. Nitekim düzen bu yönde yönlen-dirmeler yap›yor ve daha flimdiden Alevitoplumunu kendi destekçisi bir otoriteninegemenli¤i alt›na sokmaya çal›fl›yor. Bu-nun, genel demokrasi ve özgürlük hare-ketini zay›flataca¤›, mevcut bask›c› din-sel ayg›ta meflruyet sa¤layaca¤› aç›kt›r.

Bu gerçekte bir sonuçtur. Ancak busonuçtan hareketle, bugünkü Alevi hare-ketini di¤er sünni-fleriatç› dinsel hareket-lerle özdefltirdi¤imiz san›lmamal›d›r.Yapt›klar›n›n, onlar›nkiyle ayn› oldu¤unusöylemek büyük haks›zl›k olur ve bugün-kü Alevi hareketinin as›l nedenini anla-

mamak demektir. Nitekim baz› sünni kö-kenli laik unsurlar bile Alevilerin hakl›talep ve tepkilerine, bin y›ll›k sünni ege-menli¤inin bilinçalt› yarg›lar›yla yaklafl›-yorlar ve içlerine sindiremiyorlar. Herfleyden önce Aleviler bask› ve haks›zl›kalt›nda yaflayan genifl bir kesimdir. Sony›llarda yo¤unlaflan sald›r›lar karfl›s›ndane anayasal ve ne de dayanabileceklerietkin siyasal güvencelerin bulunmamas›nedeniyle kendi içinde alevice dayan›fl-maya yönelmeleri, özsavumaya geçmele-ri ve özgün örgütler yaratmalar› do¤ald›r.Nitekim ancak bu yolla kendi talepleriniortaya koyma ve takip etme flans› bulabi-liyorlar. Ayr›ca, göçler, siyasal çalkant›larvb. nedenlerle ibadet mekanlar›/ocaklar›ve kadrolar aç›s›ndan da önemli boflluk-lar ve yetersizlikler ortaya ç›km›flt›r.Köylerdeki pekçok do¤al ibadet mekan›,evler, ocaklar, mabetler (en az›ndan kent-lere göçenler için) art›k yok. Dede kutsaloca¤›n› yitirmifl, talip dedesini yitirmifl,yol, alevi edep-erkân bilen bilgesini yitir-mifltir. Ortak ibadet yerleri bir yana, ölü-lerini bile Sünni camisinde ve cami hoca-s›yla defnetmek durumunda kal›yorlar.Bu boflluk, baflta kurulu Sünni dinsel ay-g›t olmak üzere çeflitli unsurlar taraf›ndanistismar edilmektedir. Özellikle kentler-deki yo¤un dernekleflme ve cemevlerininaç›lmas›n›n önemli bir nedeni de budur.Öteden beri, konuyla hiç ilgisi yokkenAlevi kurumlar›na, resmi kurumlardakigibi Atatürk ve Bayrak ast›rma peflindekoflan baz› flövenist politikac›lar›n geve-ledikleri gibi "Alevi sorunu çözülmüfl" dede¤ildir. (Bu konuya, Mart 1995'te ÖncüPartizan'›n 6.say›s›nda geniflçe de¤inmifl-tik.) Karfl›m›zda dimdik duran ülkeninbelli bafll› sorunlar›ndan biridir ve a¤›r-laflm›flt›r. Bu sorunlar›n yukar›da çizme-ye çal›flt›fl›m›z tablo içinde öyle (henüzolmayan) parlamento karar›yla vs. ile çö-zülecek gibi de gözükmüyor. Devlet ya-

102

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 101: Sınıf Teorisi - Sayı 7

p›lanmas›nda dinselleflme artt›kça ve si-yaset fleriatlaflt›kça sorun daha da büy-mekte ve a¤›rlaflmaktad›r. Çözümü, ülke-de köklü demokratik yap›sal dönüflümlergerektiren bir sorundur. Zaten hareketiçindeki bütün sapma ve sapt›rmalar daesas olarak bunu anlamamaktan kaynak-lan›yor. Devletin "Türk-‹slam sentezi"çerçevesinde Alevilere gösterdi¤i ilgi flö-venist amaçlara dayan›yor ve Alevileriparçalayarak yönlendirmeyi hedefliyor."Kazakistan'dan Macaristan'a Erenlerin‹zinden" (9) Alevi belgesel filminin esasolarak Türk hareket yolunu izlemesi bun-dand›r. Alevi kaynaklar›ndan Hac› Bek-tafl-› Veli dergah›n›n öne ç›kar›lmas› vegiderek devlet zirvesinin her y›l kat›lma-s›n›n geleneksellefltirilmesi de burdankaynaklan›yor. Büyük Alevi kitlelerininne istedi¤i bunlar›n umurunda de¤il, oyüzden as›l genifl Alevi örgütlerine de al-d›rmazlar. Onlar hareketi dinsellik ve ›rk-ç›l›k yönünde sapt›rma ve gerici politika-lar› için istismar etme peflindeler. Bu is-tismar› islamc› yazarlar bile elefltiriyor.

Alevi kitlelerinin istedi¤i fley dinsel-leflmek de¤ildir, tersine, bugünkü Alevihareketi, afl›r› dinsellefltirilmeye, fleriatç›Sünni ayg›t›n iyice güçlendirilmesine veson 20-30 y›lda peryodik k›y›mlara ula-flan bask›lar›na bir tepki olarak geliflti.Kendi vergilerinden Sünni-fleriat›n devleteliyle güçlendirilmesine, köylerine, kent-lerine ve mahallelerine zorla camii yap›l-mas›na, okullarda çocuklar›n›n Sünni efli-time tabi tutularak sünnilefltirilmelerinekarfl› bir tepki olarak ortaya ç›kt›. Siyasaldinin d›fl kaynakl› dayanaklar›n›n, emper-yalist iflbirli¤inin aleni biçimde ortayaç›kmas›, ba¤›ms›z, laik, demokratik yafla-ma talebinin büsbütün tehlikeye girmesive buna dayal› endifleler, Alevi kitleleri-nin bugünkü hareketinin temel ç›k›fl ne-denidir. Devlet ayg›t›n›n giderek dahaçok dinsel esaslara göre biçimlenmesinin

yan›s›ra, yasal/yasad›fl› bir y›¤›n silah-l›/silahs›z fleriatç› örgütün ülkeyi doldur-mas›, korkunç iç ve d›fl mali kaynaklar-dan beslenmesi, yaln›z Alevileri de¤il, la-ik Sünni yurttafllar› da teyakuza geçirmifl-tir. Dolay›s›yla dernekleflme faaliyeti,cemevleri hareketi vs. belirli ölçüde ulus-lararas› demoralizasyon rüzgarlar›n›n et-kisini tafl›sa ve bir ölçüde idealizme kay-sa bile, ç›k›fl nedeni bak›m›ndan ne ülke-deki ve ne de dünyadaki di¤er dinsel ha-reketlerle bir ba¤lant›s› yoktur ve ayn›de¤ildir. Alevilerin istedi¤i fley, demokratSünni ve laik di¤er inançlardan yurtaflla-r›n istedi¤i fleylerle büyük ölçüde örtüflü-yor ve ayn›d›r. Alevilerin büyük kitlesi-nin ibadet, tanr›, din, dinsel kurumlarakarfl› tutumu, bütün laik unsurlarla ayn›-d›r; elefltirici, mesafeli ve inanana saygfleklindedir. Yanl›fl yapmamak, hareketinsapt›r›lmas›na izin vermemek için bununalt›n› özenle çizmeliyiz.

Bununla birlikte, Alevilerin özgündinsel talepleri bulundu¤u da bir gerçek-tir. Çünkü ayd›nlanma ve dinsel düflünce-lerden uzaklaflman›n, bilime inanman›nAlevilerde daha yayg›n olmas›, hepisininve tamam›n›n öyle olduklar› anlam›nagelmez, onlar›n da büyük bir kitlesi ina-n›r ve inançlar›n› ifade edecekleri kanalve mekanlar isterler. Baflbakan R.TayyipErdo¤an, Diyanet ve ‹lahiyat çevrelerininsöyledi¤i "ibadetlerini zaten kendi evle-rinde yap›yorlard›" yasak ve bask›n›n so-nucuydu, tahrip edilen, kapat›lan dergah-lar, ocaklar ve dikmelikler tersini kan›tl›-yor. Onlar da inançlar›n› do¤ru biçimdeö¤renmek, yazmak, izlemek isteyen son-raki kuflaklara ve baflkalar›na da ilet-mek/ö¤retmek isterler. Bu, do¤al ve bu-günkü anayasal haklardand›r. Aleviler da-ha flimdiden ihtiyaç duyduklar› pek çokfleyi kendi olanaklar›yla yaratt›lar ve ya-ratmaya devam ediyorlar. Bu durum ayr›-ca flu gerçekleri de pratikte kan›tlad›: Bi-

103

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 102: Sınıf Teorisi - Sayı 7

rincisi, demek ki Alevilerin de baz› ku-rumlara ihtiyac› var ve 700 y›ll›k bask›-ya karfl›n bu ihtiyaçlar ortadan kalkma-m›flt›r. ‹kincisi, görüldü ki Aleviler hak-k›nda fleriatç› din adamlar›n›n as›rlarcageveledikleri hiçbir fley do¤ru de¤ilmifl,yap›lan bütün k›y›mlar canilikmifl, onlarda ibadetlerini Sünni komflular›yla yan-yana yapabilirler ve k›yamet kopmuyor-mufl. Üçüncüsü, Alevilerin 8-10 y›ll›kprati¤i gösterdi ki, devletin ibadet yerleriyap›m› ve din e¤itimi, din görevlileri içinkamu bütçesini kullanmas›na gerek yok-tur, inanan yurttafllar bunu kendi olanak-lar›yla kolayca haledebiliyorlar. Bu du-rumda 1000 y›l boyunca durmadan yap›-lan Sünni ibadet yerleri zaten gere¤indenfazlad›r ve en az›ndan art›k bunun içinkamu bütçesi kullanmak daha da gerek-sizdir. Üstelik Osmanl› gibi büyük bir fle-riat devletinden gelen ve onun pek çokgelenek, al›flkanl›k ve kal›t›n› sürdürenbir toplumun dinsel e¤itime de¤il, dinselönyarg›lardan kurtulma e¤itimine ihtiya-c› vard›r. Devletin "din hizmetleri", sade-ce dinsel ihtiyaçlar›n zararl› biçimdeabart›lmas›na ve cumhuriyet alehtar› fleri-atç› feodal bir zümrenin güçlenmesineyaram›flt›r ve yaramaya devam ediyor.

Alevi dedeleri, Alevi liderleri mev-cut toplumun önyarg›lar›na ve yaflay›flla-r›na göre de¤il, gerçek anlamda laik, de-mokratik cumhuriyet argüman ve ihti-yaçlar›na göre, ça¤›n ve insanl›¤›n do¤algidiflat›na göre düflünmeleri gerekir. Ozaman, laik, demokratik, çafldafl bir top-lumda zaten olmamas› gereken kurumla-ra girmenin veya böyle kurumlar yarat-man›n ne kadar anlams›z ve yanl›fl oldu-¤u anlafl›labilir.

Feodal ve yar›-feodal yap›sal formlariçinde hiçbir hak ve özgürlüflün güvence-si yoktur. Toplumun herhangi kesiminin,herhangi bir hak talebi bu ayg›t› hemenfliddete yöneltir ve bütün bir ülkeyi cen-

dere içine alman›n gerekçesi olur. Örne-¤in fieyh Sait hareketi bafllar bafllamazPalu-Genç-Diyarbak›r sahas›nda cereyanetti¤i halde bütün Kürt illerinde S›k›yö-netim ilan edilir. Hemen ard›ndan TakririSûkun Yasas› ç›kart›ld› ve ‹stiklal Mah-kemeleri devreye sokuldu. Bütün ülkedeterör estirildi. O kadar ki, General Kaz›mKarabekir'in "Serbest F›rka"s› bile kapa-t›ld›. Hareket fiubat'ta bafllay›p Nisan'dabast›r›ld›¤› halde, 30 A¤ustos 1925'teAtatürk'ün Kastamonu konuflmas›ndansonra 30 Kas›m 1925'te TBMM, "Tekkeve Zaviyelerle Türbelerin Kapat›lmas›nave Türbedarl›klarla Birtak›m Unvanlar›nYasaklanmas›na ve Kald›r›lmas›na ‹liflkinYasa" ç›kar›ld› ve 13 Aral›k 1925'te yü-rürlü¤e sokuldu.

Yasa, bir Nakflibendi fieyhi'nin lider-lik etti¤i Kürt ayaklanmas›n› hedef al›-yordu, fakat ilk kapat›lan, fleriatç›l›kla hiçilgisi olmayan, fleriatç›l›¤a karfl› olan Ha-c› Bektafl-› Veli Tekkesi oldu, pek çokAlevi dedesi bask› alt›na al›nd›, sürgünedildi. Hac› Bektafl-› Veli tekkesi,1950'de bu yasaya yap›lan bir ekleme ile"sanat defleri olan"lar kapsam›nda MilliE¤itim Bakanl›¤›nca kamuya aç›ld›.1964'te de "müze" ve turizm derne¤i ha-line getirildi. 1975'e kadar bu "müze",Osmanl› mehter törenleri ile turizme aç›-l›yordu. 12 Eylül darbesi buna da taham-mül edemedi ve bu Osmanl› gösterisi ilebafllayan flenlikler bile 1984'e kadar ke-sintiye u¤rat›ld›.

Bu yasaya dayan›larak Alevi dedele-rine, Alevi dergahlar›na ve hatta Alevicem ve ibadetlerine aman verilmedi. Cemtörenleri gizli yap›l›yordu. Cem esnas›n-da, muhtemel bir jandarma/polis bask›n›-na karfl› bugün art›k "12 Hizmet" dahilinegiren "gözcüler" görevlendiriliyordu.

Bu yasa hala yürürlüktedir. Bu yasa-dan esas olarak kim zarar gördü? Tabii ki

104

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 103: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Aleviler, çünkü baflkaca ibadet yeri olma-yanlar sadece onlard›. Bütün Sünni tari-katlar›n, tekkelerin camileri vard› ve ora-da örgütlenmeye, büyümeye devam etti-ler. Keyifleri isterse mevcut cemevleriniküçük bir bahane gösterip kapatmalar›hiç de ihtimal d›fl› de¤ildir.

Bugün durum de¤iflti mi? Hay›r. Ale-vi dernekleri, cemevleri her bahanede he-def tahtas›d›r. Birçok cemevi günlük bas-k› ve denetime tabidir. Camiler hergünfleriatç› gösterilere sahne olur ve o me-kanlara sayg›da kusur edilmezken, basitbir olayda cemevlerine kap›lar› k›r›larakpolis panzeriyle giriliyor. Yüzlerce kanun

d›fl› camii yap›m›na dokunulmazken flah-kulu Cemevi'ni y›kmaya kalk›flt›lar.

15 Mart 1998 tarihli Akhisar mitin-ginde, MHP Genel Baflkan Devlet Bahçe-li, "‹stanbul'da kardeflli¤in sembolü ce-mevlerine PKK'nin s›zd›¤›n›" iddia ede-rek hedef gösteriyordu.

Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an Ey-lül 2003'te Almanya ziyaretinde, Alman-ya Alevi Birlikleri Federasyonu GenelSekreteri Hasan Ö¤ütçü'nün Anayasa'n›n10. maddesine istinaden sordu¤u "Mez-hepler aras›nda eflitsizlik" konusuyla ilgi-li soruya flöyle karfl›l›k veriyor: "Alevilik‹slam'›n içinde mi, d›fl›nda m›, onu de¤er-lendirelim. Her mezhebe ayr› ibadet yeriolmaz. Camilerle cemevleri mukayese

edilemez. Elmayla armut gibi... Camiyesa¤lanan yard›m, cemevine sa¤lanamaz.Cemevleri ibadethane de¤il, kültür yerle-ridir. Cemevine yard›m etmek isteyen deengellenemez."(!!) Tayyip'in eski müca-dele arkadafllar› da Cemevleri için "cüm-büfl evleri" diyorlard›.

Asl›nda bu yaln›zca islamc› veya ›rk-ç› bir partinin tutumu de¤ildir, devletinresmi, gayri-resmi bütün kurumlar› ayn›tutum içindedir.

Av.Yazar fiakir Keçeli'nin Ard›ç Ya-y›nlar› taraf›ndan bas›lan "Alevilik Bek-taflilik Aç›s›ndan Din Kültürü ve AhlakBilgisi" kitab›, Liselerde okunmak üzere

Milli E¤itim Bakan› Talim Terbiye Kuru-lu'na önerilir. Bu öneri red edildikten bafl-ka, MEB Talim Terbiye Kurulu BaflkanYard›mc›s› Veli K›l›ç imzas› ile27.01.1998 tarihli 53 sayfal›k raporda dayazara hakaret ya¤d›r›ld›. Rapor'un biryerinde flöyle deniyor: "K›lavuzu kargaolan›n burnu pislikten ç›kmaz", "cahil yada akl› yetmiyorsa", "ehliyetsiz, liyakat-s›z kiflilerin kendilerinin bilgisizli¤ini,cahilli¤ini sergilemeleri abesle ifltigaldir.Adama, madem yüzme bilmiyordun de-nize niye atlad›n diye sorarlar. "Yazar fla-kir Keçeli böyle uyduruk sözlerin, yalan-c›l›¤›n, sahtekarl›¤›n cezas›n› elbette birgün Allah›n huzurunda verecektir. Akl›varsa tövbe etmelidir." ‹flte size "laikcumhuriyetin Milli E¤itim Bakanl›fl›"n›n

105

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Alevilik, kapitalizm öncesi toplumlar›n sömürülen s›n›flar›n›n vebask› alt›ndaki topluluklar›n Ortado¤u’daki inanc› olarak geliflti. Gi-derek koyu ba¤nazl›k kazanan, köleci ve feodal krall›klar›n ideoloji-si haline gelen H›ristiyanl›k ve di¤er Ortado¤u dinlerine karfl› do¤an‹slamiyet'in de ayn› yolu izlemesi, ba¤nazl›k kazanmas›, feodal ve kö-leci s›n›flar›n ideolojisi haline gelmesi, köylüleri, köleleri ve Arap ol-mayan halklar› direnifle itti.

Page 104: Sınıf Teorisi - Sayı 7

"Talim Terbiye Kurulu"! Oysa Keçeli, ki-tab›nda "‹lk ve son din ‹slam"d›r gibiaç›k mant›ksal tutars›zl›klar›, Kuran'daolmayan Sünni flartlar› elefltiriyor.(14)

‹sterseniz bir örnek de Adalet meka-nizmas›ndan verelim:

Bütün Alevi çocuklar›n›n yaflad›fl›, ta-mamen Sünni içerikli "zorunlu din der-si"nin kendi k›z çocu¤una dayat›lmas›namedeni cesaret göstererek itiraz eden vemücadeleye giriflen ‹stanbul'lu bir baba,önce ‹stanbul ‹l Milli E¤itim Müdürlü-¤ü'ne baflvurur, fakat "Anayasa'n›n 24.maddesi gere¤i" k›z›n›n mevcut dersiokumak zorunda oldu¤u yan›t›n› al›ncada mahkemeye baflvurur, mahkeme deayn› karar› verir. Son olarak konuyu Da-n›fltay'a götürür, Dan›fltay da ayn› görüflüonaylay›nca, ulusal yollar tükenir ve da-va, Avukat› Kaz›m Genç arac›l›¤›yla Av-rupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi'ne götürü-lür. (15)

20 A¤ustos 2003 tarihli Milliyet Ga-zetesi'nde "AB Sürecinde Alevilik" çer-çevesinde yay›nlanan yaz›da, "AlevlereDiyanet büyesinde yer verilecek mi?" so-rusuna Diyanet flflleri Baflkan› Ali Barda-kofllu flöyle yan›t veriyor: "Diyanet ‹fllerianayasal bir kurulufltur. Anayasan›n 136.maddesinde 'Genel idare içinde yer alanDiyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, laiklik ilkesido¤rultusunda bütün siyasi görüfl ve dü-flüncelerin d›fl›nda kalarak ve milletçe da-yan›flma ve bütünleflmeyi amaç edinerek,özel kanunda gösterilen görevleri yerinegetirir' denilmifltir. Di¤er yandan bir mez-hep, tarikat veya görüfl için bir daire tefl-kiline gidilmesi halinde, di¤er mezhep,tarikat veya görüfllerin de böyle bir talep-te bulunmas›n› tabii karfl›lamak gereke-cektir. Bu durumda muhtelif mezhep, ta-rikat ve görüfllerin taleplerini karfl›lama-n›n mümkün olup olmamas› bir yana, butaleplerin birli¤i bozup parçalamada ve

ülkemizde mutelif kamplaflma ve kutup-laflma meydana gelece¤i, bu geliflmelerinde milli birlik ve beraberliflimizi berhavaetmede ne derece olumsuz rol oynayaca-¤› aç›kt›r." Bu kez gazeteci, "Alevi dede-lerin imamlar gibi maafll› bir memur ol-malar› mümkün mü?" diye sorunca da fluyan›t› veriyor: "Diyanet, personel al›m›n-da hiçbir mezhep, görüfl, felsefi kanaatmensubu için ay›r›m yapmamaktad›r. S›-nav, atama, nakil ve görevde yükselmeyönetmenli¤inin dokuzuncu maddesindeBaflkanl›k personelinde aranan genelflartlar ile ortak nitelik ve her görev içinaranan özel nitelikler belirlenmifltir. Bu-rada ‹slam kelimesi kullan›lm›fl, baflkahiç bir alt ay›r›ma yer verilmemifltir. Di-yanet'e al›nacak personelde aranan ortaknitelik, ‹slam törelerine uygunluktur. Hiçbir mezhep, inanç, görüfl gibi ayr›nt›dansöz edilmemifltir. Bu nedenle de haliha-z›rda Baflkanl›¤›m›zda hezhep, meflrep,tarikat veya kültürlerin ayr› bir birim ve-ya masa fleklinde temsili noktas›nda her-hangi bir proje veya çal›flma bulunma-maktad›r."

Gazetenin ayn› yaz›s›nda Uluda¤Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi Ö¤retimÜyesi Prof.Dr. Süleyman Uluda¤ ise,Alevlerin taleplerini de¤erlendirirkenflöyle diyor: "Dedelere devlet bütçesin-den para verilmesi ne AB uyum yasalar›-na ne de ‹slam dinine uyar. Dedelik çal›-flarak elde edilmeyip, babadan o¤ula inti-kal ediyor. Herkes imam olur. Babas›gayrimüslim de olsa birinin imam olma-s›nda bir sak›nca yoktur. Alevilik’te de-delik soy takip edildi¤inden, ehliyetine,bilgisine bak›lmadan maafl verilmesido¤ru de¤ildir. Diyanet içinde ya da ilahi-yat fakültelerinde ayr› statüler olufltur-mak bölücülü¤e neden olur. Cemevleriyeni dönemde ortaya ç›kt›. Geçmiflte Ce-mevi kurumu yoktur. Cem ayinleri evler-de yap›l›rd›."

106

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 105: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Bu "profesör" baylar›n alay, mizah veözünde fliddet kokan saçmal›klar›n› tar-t›flmaya de¤mez, "sirkatini" söylerler.Çünkü sistem onlara o görevi vermifltir,isteseler de baflka türlü konuflamazlar.Baflka türlü yap›nca Turan Dursun'un aki-betine u¤rayacaklar›n› biliyorlar. Düze-nin bütün kurumlar›n›n ayn› görüflte ol-mas› düzenleyici fikrin salt tek ›rk ve tekdin esas›na dayanmas›ndan ileri geliyor.Bu sistemde, egemen ›rktan ve egemendinden farkl› olarak kendi varl›¤›n› vebundan kaynaklanan temel haklar›n› ilerisüren herkes "bölücüdür". Üstelik Alevi-ler yaln›zca "bölücü" de¤il, egemen bufleriatç› kafalar›n bin y›ldan fazla zaman-d›r, "z›nd›k", "rafizi" ve "düflman" belle-di¤i bir topluluktur ayr›ca. Böyle bir fleri-at ag›t›na hakarete u¤ramak, böyle laflardinlemek için mi girilecektir; en çok bir"daire" ve birkaç kurufl yard›m elde et-mek için, bu ayg›t›n ülkeye ve toplumakarfl› iflledi¤i kötülük ve günahlara ortakolmaya de¤er mi?

Bu ayg›ttan zarar gören yaln›zca Ale-viler de¤il, en baflta toplumun ayd›nlan-ma, ça¤dafllaflma, demokratikleflme çaba-s›d›r. Camileri siyasal eylemin "k›fllas›"olarak görmüfl ve kullanm›fl olan dinselhareketler, yaflanan gerçekler karfl›s›ndamaskeleri düflünce at de¤ifltiriyorlar ve"art›k de¤ifltiklerini" söylüyorlar. Onlarolsa olsa, flimdiki hükümetin yapt›¤› gibi"takkiye" yaparlar, dini, toplumu edilgen-lefltirmek için kullanmaya ve dünya malisermayesine alet olmaya devam ederler.Bizzat emperyalizmin bir aleti olarak,halklar›n demokrasi, özgürlük, kalk›nmahareketine karfl› ifl ve ifllev gören dinsiyasas› ayn› ifllevini sürdürüyor. Son"Kamu Yönetimi Temel Yasas›" ile toplu-mu ve kamu düzenini daha da dinsellefl-tirmek için çal›flma bafllatt›lar. Bu yasa ilebir yandan dinsel etkinli¤i kolaylaflt›r›r-ken, bir yandan da, hiç akla gelmeyen ku-

rumlar› bile özellefltirerek sat›fla haz›rl›-yorlar. Daha flimdiden Ayasofya Müze-si'ni ‹talyanlara satmay› planl›yorlar. Ya-ni bunlar güçlendikçe, ihanetlerini dahaaç›kça seslendiriyorlar.

Ülkenin bütün ayd›nlar›, bütün emek-çileri ve bütün demokratik güçleri gözle-rini dört açmaz, emperyalist-feodal ittifa-k›n binbir çeflit ve de¤iflkenlik gösterenoyun ve tuzaklar›n› görmezlerse, her fleybugünkünden daha kötü bir hal alabilir.Oysa bu ülkenin insanlar› olarak bizler,daha iyi fleyler istiyoruz, ülkenin kötü ka-derinin defliflmesini istiyoruz. Emperya-list bask› ve yaflmadan, feodal asalakl›kve dinsel ba¤nazl›ktan kurtulmak istiyo-ruz. K›sacas› demokrasi, özgürlük ve ra-fah istiyoruz. Kuflkusuz ülkede bask› al-t›nda yaflayan herkesin iste¤idir bu. Ülke-de büyük bir kitle oluflturan Alevilerin is-te¤i de budur.

Bafl›ml› ülkeler, her türlü haks›zl›¤›nbar›nd›¤›, binbir çeliflki ve ayk›r›l›¤›n ha-yat buldu¤u yerlerdir. Türkiye de böyle-dir. Aleviler, Kürtler ve di¤er etnik vedinsel gruplar için inkar› imkans›z hak-s›zl›klar mevcuttur. Do¤al olarak haks›z-l›¤a u¤rayan herkes gibi onlar da örgütle-necek, mücadele edecek ve eflitsizlikleribizzat kendi eylemiyle düzeltmek isteye-ceklerdir. Fakat bir adaletsizli¤i ortadankald›rmak için mücadele yürütürken,Alevi toplumunu dinsellefltirmek, dinselbürokrasi yaratmak, bilimden ve ça¤daflaray›fllardan uzaklaflt›rarak, binlerce y›l-l›k dini tezleri tart›flmaya yöneltmek ge-rekmez. Nitekim böylesi hareketler, ülke-deki hakim siyasal-dini güçlendirirken,onlarla kolkola olmaktan sak›nmayanAlevi toplumu içindeki gericileri de ifl-tahland›r›yor ve güçlendiriyor. Son y›llar-da bunun kayg› veren görüntüleri s›k s›ksahneye geliyor.

Alevilik, kapitalizm öncesi toplumla-

107

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 106: Sınıf Teorisi - Sayı 7

r›n sömürülen s›n›flar›n›n ve bask› alt›n-daki topluluklar›n Ortado¤u’daki inanc›olarak geliflti. Giderek koyu ba¤nazl›kkazanan, köleci ve feodal krall›klar›n ide-olojisi haline gelen H›ristiyanl›k ve di¤erOrtado¤u dinlerine karfl› do¤an ‹slami-yet'in de ayn› yolu izlemesi, ba¤nazl›kkazanmas›, feodal ve köleci s›n›flar›nideolojisi haline gelmesi, köylüleri, köle-leri ve Arap olmayan halklar› direnifle it-ti. Alevilik, bütün kapitalizm öncesi budirenifllerin ideolojisi olarak, bu direnifl-ler içinde biçimlendi. O yüzden ‹slamiyetöncesi halklar›n direnifl kültürünü de bü-yük ölçüde ba¤r›nda toplad›. Bütün eskive yak›n tarih halk isyanlar›n› betimleyensimgelerin Alevi kültünde genifl yer tut-mas› bundand›r.

Bu yüzden de¤iflik versiyonlar›, ezi-lenlerin direnifl çizgisine uyar olma nite-liklerini yitirdikleri ölçüde ya tarih tara-f›ndan ay›kland›lar, ya da asl›na yabanc›-laflarak sömürücü s›n›flar›n ideolojisi ha-line dönüfltüler. Art›k bunlar›n "Alevi"say›lmas›na imkan bulunmayan çok say›-da örne¤i biliniyor. Bu tarihsel geliflmeçizgisi titizce incelendi¤inde, kendi asl›-na en uygun geliflen versiyonun, bugünen büyük grubu Anadolu'da karfl›m›za ç›-kan biçimi oldu¤u saptanabilir.

Osmanl› ve Selçuklu tarihi boyuncahemen hemen bütün köylü hareketlerinin,Babilik, Bedreddinilik, Celalilik fleklindeesas olarak alevi nitelik tafl›mas› bundan-d›r. Daha da ötesi, Anadolu burjuvazisi-nin ilk embriyonlar› say›lan esnaf ve za-naatkar örgütlerinin Ahilik ve Bektaflilikeksenine dayanmas› da raslant› de¤ildir.Ayn› flekilde cumhuriyet döneminde de-mokrasi ve devrim saflar›nda yer almas›,giderek büyük ölçüde sosyalizme yönel-mesi de raslant› say›lmaz, bu tarihsel sü-rekliliflin sonucudur. Yani Alevilerin ta-rihsel çizgisinin gere¤i de, ç›karlar› da,baflar› flanslar› da demokratik toplum pro-

jesindedir, demokratik eylem alan›ndad›r.Do¤ru olan ve kendi tarihsel süregenli¤i-ne uygun olan buydu. Bugünkü çarp›kgeliflmeler, sosyalist kurumlardaki gerile-melerin hayal k›r›kl›klar›ndan kaynakla-n›yor ve geçicidir.

Söylemek gerekir ki, bugünkü Aleviharekti içinde, Alevili¤in bu tarihsel çiz-gisinden önemli sapmalar gösteren e¤i-limler ortaya ç›km›flt›r. Bu e¤ilimler, Ale-vilerin büyük ço¤unlu¤una ra¤men düze-nin egemen s›n›flar›nca aç›k aç›k destek-lenmektedir. Düzenin egemen siyasalcephesine yaslanarak Alevi toplumunugerici siyasal eksene çekmeye çal›flan buoluflumlar, as›l büyük Alevi örgüt ve ku-rumlar›n› "siyaset yapmakla" suçlarlar-ken gerici siyasan›n tam göbe¤inde bulu-nuyorlar. Çünkü bunlar, Alevi toplumunudemokrasi cephesinden, ezilenlerin ortakhareketinden, s›n›f mücadelesinden uzak-laflt›rmaya ve düzene uyarlamaya çal›fl›-yorlar. Alevi kitlesini içine kapan›k, din-sel bir cemaat toplulu¤una dönüfltürmekve mücadelelerini dinsel taleplerle s›n›r-lamak istiyorlar. Gerici siyasetin kirli-kanl› niteli¤ine sessiz kalan, hatta onlar›nen kirli-kanl›s› ile kol kola girmekten im-tina etmeyen bu gruplar, ilerici, devrimciçevrelerle birlikte çal›flmak flöyle dursun,Alevi kökenli ça¤dafl politikac›lardan,yazar ve düflünürlerden bile nefret edi-yorlar. ‹lerici bir çizgide hareket eden ge-nifl Alevi örgütlerini parçalamak ve y›k-mak için her f›rsata dört elle sar›l›yorlar.Buna karfl›l›k, Türkiye'de ve daha çok taAvrupa'da devlet eliyle yürütülen, milli-yetçi, faflist, gerici örgütlerle "birlik/plat-form" çal›flmalar›na da can at›yorlar.Hat›rlanaca¤› gibi 13 Mart 1999'da "3.Ehl-i Beyt Kurultay›" diye bir toplant›yap›ld›. Kurucusu ve "Onursal Baflkan›"eski bir Alevi ozan› olan Fermani Al-tun'un, Ehl-i Beyt Vakf› taraf›ndan ‹stan-bul Crowne Plaza Oteli'inde yap›lan bu

108

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 107: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Kurultaya, Türkiye, ‹ran, Pakistan, ‹ngil-tere, Arnavutluk, Almanya gibi 63 ülke-den 100'ü aflk›n "Alevi Derne¤i temilci-si"nin, Balkan Bektafl› Alevi Birli¤i Bafl-kan› Seyit Naki Horasani, ArnavutlukDünya Bektafliler Birli¤i Baflkan› SeyidReshat Barl'n›n yan›s›ra, Fazilet Parti-si'nin Gnl. Baflkan› Recai Kutan, yar-d›mc›lar› Abdülkadir Aksu ve NevzatYalç›ntafl, Milletvekili Ali Coflkun,‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan›Ali Müfit Gürtuna, ‹stanbul ‹l Baflkan›Numan Kurtulmufl, MÜS‹AD Baflkan›Erol Yarar bafl konuklard›. Kurultay Di-van›'nda ‹lahiyat Fakülteleri ve Yüksek‹slam Enstitüleri Mezunlar› Derne¤iBaflkan› Mustafa Yüce de bu Kurul-tay'da Sünnileri temsil etmiflti.

Fazilet Partisi'nin Genel Baflkan› Re-cai Kutan, bu toplant›da "Alevilik e¤erHz. Ali ve Ehl-i Beyt'e ba¤l›l›k ve onlarahürmet ise, her Müslüman Alevi'dir”,"Yorum farkl›l›klar› bir düflüncenin‹slam dairesinin d›fl›nda oldu¤u anlam›nagelmez" diye konufltuktan sonra, ayn›gün Bak›rköy ‹lçe Merkezi'ne giderek,Bak›rköy Ermeni Cemaati’nden VarujanTavra'n›n partisinin Bak›rköy BelediyeMeclis Üyesi aday›n› aralar›na kat›lma-s›ndan dolay› kutluyordu. Fermani Altunda, devlet mahkemelerinin bile iflah ol-maz fleriatç›, Osmanl› takipçisi sayd›¤›bu partinin Mersin Milletvekili aday› idi.Yak›n tarihte, Sivas Katliam›’nda, bir y›-¤›n ünlü kadrosu sab›kal› bulunan böyle-si partilere yaslanan kimseler "Alevi"olabilir mi?

Bunlar›n sa¤-kemalis politik eksendehareket eden öteki kesimi ise yak›n dö-nem Alevi katliamlar›ndan sab›kal› TansuÇiller gibi politikac›larla eskiden beriyoldaflt›rlar. Bu partinin iktidar› döne-minde Sivas facias› gibi bir katliam yafla-n›rken, Cem Vakf› ile Anadolu Hac› Bek-tafl-› Veli Vakf› flimdiye kadar devletten

sembolik de olsa resmen yard›m (25'ermilyar TL) alan iki Alevi kurulufltur.Devlet onlar›, as›l genifl Alevi örgütlerinekarfl› aç›kça destekliyor. Bunlar›n cemevivs. kurumlar›n›n aç›l›fllar›na üst devletprotokolü ve DYP'den, ANAP'tan partiliderleri kat›l›yor. Merkezi ‹stanbul'dabulunan Cem Vakf›, Almanya'n›n Essenkentinde ilk temsilcili¤ini açarken Türki-ye Cem Vakf› Baflkan› Prof Dr. ‹zzetinDo¤an, Cem Vakf› Almanya TemsilcisiDr. Halis Özkan'›n yan›s›ra Prof YaflarNuri Öztürk, Türkiye Araflt›rma Merkezi(TAM) Baflkan› Prof Faruk fien, Prof Dr.Willi Eggeling, Diyanet ‹flleri eski Baflka-n› Lütfü Do¤an, Essen BaflkonsolosuErol Etçio¤lu, Münster BaflkonsolosuGünefl Altan, Essen Emniyet MüdürüMichael Dybowski aç›l›fl› yapanlar ara-s›ndayd›. Kuflkusuz düzenin Alevi toplu-munu yönlendirmek için kulland›¤› örgütEhl-i Beyt Vakf›'ndan ziyade Cem Vak-f›'d›r. Bunlar derindeki devlet iliflkilerinive amaçlar›n› a盤a vurmazlar. SöylemdeAlevi yol ve erkân›na yak›n düflünmele-rine karfl›n, pratikte Sünni devlet plan›nauygun bir yol izlerler. "Devir diyalogdevridir" savunusu alt›nda bütün gericikurum ve çevrelerle iliflki kurarken Ale-vi kitleleriyle ve genifl Alevi örgütleriylebirlikte hareket etmek flöyle dursun, çoksözünü ettikleri "diyaloga" bile yanafl-mazlar, onlar› "cahil" ve "afl›r›" bulurlar.Devletin Alevilere dönük politikalar›n›ncephesini bunlar temsil ediyor. Bunlargünümüz cumhuriyetinde Osmanl›'dakiyeniçerilere benzer bir ifllev görüyorlar.Alevileri devletin istedi¤i biçimde siste-me , düzenin dinsel kurumlar›na sokarak,bu kurumlar› güçlendiryorlar. ‹flte bugrup Alevi toplumunu Diyanet'e entegreetmek için sistemli çal›flma yürütüyor.Bunlar›n mevcut devlet ayg›t› ve Diya-net'ten elbette önemli beklentileri vard›r.Ama Aleviler, "‹slam'›n alt kimliklerinetaraf olmad›¤›n›" iddia eden Diyanet'in

109

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 108: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ne oldu¤unu biliyorlar. Bu kurumun flim-diye kadar yap›lan Alevi k›y›mlar› karfl›-s›nda bir tek "k›nama" laf› bile etmedi¤i-ni biliyorlar. Camilerde toplan›p k›t'alagiriflen gerici kalabal›klar›n karfl›s›na di-kilip, günah iflliyorsunuz diyen tek birDiyanet müftüsünü, devletin din görevli-si tek bir cami hocas›n› hat›rl›yan var m›?Sivas'ta 8 saat boyunca "din" ad›na toplubir cinayet için sokaklarda "laik devletSivas'ta kuruldu, Sivas’ta y›k›lacak" diyetepinirken "Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›"nerdeydi, neden ç›k›p onlara tek bir sözsöylemedi? Söyleyemezler, çünkü kendi-leri de ayn› hareketin uzant›lar›d›r.

Son y›llarda gerici ittifak aray›fl vemanevralar› "diyalog" diye gösteriliyor.H›ristiyan cemaatinin liderleriyle, müslü-man cemaat liderleri, Diyanet ve sa¤ si-yasi çevrelerle baz› Alevi liderleri, Avru-pa'da Türkiye Büyükelçi ve Konsolosla-r›n›n öncülü¤ünde "Türk dernek ve kuru-lufllar›" diyalo¤u ve daha nice diyaloglar.Elbette diyalog gereklidir. Ama nas›l birdiyalog, kiminle, niçin? H›ristiyan-Müs-lüman din otoriteleri diyalo¤unda ortaça¤din kavgalar› canland›r›ld›, "Kültürleraras› çat›flma" tezleri gelifltirildi, ‹kiz Ku-leler vuruldu, Irak ve Afganistan iflgaledildi, "Büyük Ortado¤u Projesi" geliflti-rildi. ‹¤renç, ikiyüzlü, y›lan t›slamas›n›and›ran ve zehir saçan bir "diyalog"!

Kimi Alevi örgütlerle Sünni kurumlardiyalo¤unda, Alevilerin Diyanet'e ekle-nerek fleriatç› ayg›t›n büyütülmesi tezigelifltirildi, Alevileri birbirine düflürmeprojesine dönüfltürüldü, ayr›cal›kl› birAlevi aristokrasisi pefline düflüldü. GalaTV'deki böyle bir diyalog'da, bir Sünnidin görevlisi, Ebu Suud'un katliam fetva-lar›n› ve Kuyucu Murat'›n caniliklerinisavunmaya kalkt›. Böyle bir diyalo¤un neyarar› var. Yaz›k ki AAA Baflkan› Musta-fa Düzgün gibi baz› ilerici dedeler de za-man zaman böyle anlams›z diyaloglara

giriyorlar. Diyalog, e¤er kötü ifllerdenvaz geçmek için, e¤er halklar›n yarar›na,dünya bar›fl›n›n yarar›na bir fleyler yap›-lacaksa anlam tafl›r. 1998'de aç›klanangizli Vatikan arflivinde 1481'de 12 bin Ya-hudini yak›larak öldürüldü¤ü, 1450-1470y›llar› aras›na 1 milyon Avrupal› kad›n›ndin ad›na infaz edildi¤i, ayn› dönem için-de 10 milyon Avrupal›'n›n Engizisyonmahkemesince, hem de korkunç iflkence-lerle, öldürüldü¤ü itiraf edildi. (16). Vati-kan Papazlar› kadar bile piflmanl›k göste-rip Osmanl›'n›n en i¤renç katlimlar›n›ngizli belgelerini aç›klamaya hiç de¤ilse"üzüntü" belirtmeye yanaflm›yorlar, tersi-ne savunmaya, mazur göstermeye, "tarih-sel" gerekçe bulmaya kalk›yorlar! Vicda-ni bir karar al›p, flu kadar cami ve dinkadrosu bu ülkeye fazla, flu kadar para bi-ze gerekli de¤il, bu paray› yoksul düflenülkenin sa¤l›k, eflitim ve kalk›nma proje-lerine kullan›n demezler, habire para,kadro ve kamu yönetiminde daha fazlayer isterler. Alevi köylerine, laik kentlerebile habire camii yaparlar. O da yetmedi,bu bütçeden baflka ülkelerin dinselleflti-

110

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

fiimdi Alevi katliamc›lar›yla elele bulunan bu sözde "Alevi de-deleri-liderleri", Alevileri dinsel

kurumlar içinde uyutmak istiyor-lar. Alevilerin hiç de¤ilse kendiiçindeki özgürlük ve hoflgörüyü

bir Alevi dinsel bürokrasisi yara-tarak yok etmek, t›pk› Sünni

yurttafllar gibi feodal-dinsel ayg›-t›n denetimine sokmak istiyor-

lar. 8-9 Kas›m 2003'te ‹stan-bul'da yap›lan "‹slam Alevi ‹nanç

Önderleri" toplant›s› bununulaflt›¤› aflamay› ifade ediyor.

Page 109: Sınıf Teorisi - Sayı 7

rilmesine de aç›k aç›k yard›m ediyorlar,camii yap›yorlar.

fiimdi Alevi katliamc›lar›yla el elebulunan bu sözde "Alevi dedeleri-liderle-ri", Alevileri dinsel kurumlar içinde uyut-mak istiyorlar. Alevilerin hiç de¤ilse ken-di içindeki özgürlük ve hoflgörüyü birAlevi dinsel bürokrasisi yaratarak yok et-mek, t›pk› Sünni yurttafllar gibi feodaldinsel ayg›t›n denetimine sokmak istiyor-lar. 8-9 Kas›m 2003'te ‹stanbul'da yap›lan"‹slam Alevi ‹nanç Önderleri" toplant›s›bunun ulaflt›¤› aflamay› ifade ediyor. 2500kiflinin kat›ld›¤› söylenen bu toplant›da366 "Alevi ‹slam Din Görevlisi" ve bun-lar›n belirledi¤i 40 kiflilik Merkez Yürüt-me Kurulu seçildi. "Alevi ‹slam Din Hiz-metleri Baflkanl›¤›" fleklinde tarihte ilkkez resmen devlet bünyesinde yer almay›hedefleyen bu hareketin bafl›n› Prof. Dr.‹zzetin Do¤an'›n öncülük etti¤i Cem Vak-f› çekiyor. Bu geliflme burjuva bas›n› ta-raf›ndan "Tarihi, önemli bir karar" olarakduyuruldu ve genifl yer verildi. Hemenarkas›ndan Milli E¤itim Bakan› HüseyinÇelik, MEB müfredat›n›n "Din ve AhlakDersleri"ne Alevileri de dahil etmek içinçal›flma bafllatt›klar›n› duyurdu. Bu gelifl-melere paralel olarak, AABK (AvrupaAlevi Birlikleri Konfederasyonu) bünye-sinde alevlenen yeni tart›flmaya karfl› ta-k›nd›klar› tutum ilginçtir. Tart›flmay› d›fl-layan, Alevi aristokrasisini savunan, teh-dit ve meydan okumaya dayanan bu tav›r,tipik geleneksel Sünni-‹slam tavr›yd›. Ya-ni "Alevi ‹slam Din Hizmetleri Baflkanl›-fl›" daha flimdiden cumhuriyetin fieyhü-lislam teflkilat› "Türkiye Diyanet ‹flleriBaflkanl›¤›" gibi fetvalar vermeye, insan-lar› ateistlikle vs. ile suçlamaya bafllad›.Ayn› koroya, düzenin di¤er Alevi versi-yonlar› da kat›ld›. Her f›rsatta flövenistduygular›n› Türk Bayra¤› ve Atatürk fo-to¤raflar›yla ortaya koymaya ve bunlarlailerici Alevi örgütleri üzerinde manevi

bask› kurmaya çal›flan bu grubun sesi deyeniden yükselmeye bafllad›. Bunlar›n or-tak amac›, az çok ciddiye al›nabilir ve ge-nifl Alevi kitlesini ba¤r›nda toplayan nis-beten ilerici Alevi örgütlerini y›pratmak,küçük düflürmek ve da¤›tmakt›r. NitekimMurat ‹nce adl› "‹flçi Partili" biri bunuTürkiye'de Alevi sorunu yoktur diyerekaç›kça itiraf ediyor. "Alevi sorunu yok"sabu insanlar niye ayaklan›yor, ortal›¤› niyebu tart›flmalar kapl›yor, niye tart›fl›yorsunöyleyse! Bunlar›n tümü yar›-laik devletyap›s›ndan memnun, onu ayakta tutmakistiyen flövenist politikac›lard›r, demok-rasi, mücadelesi ve Alevilerin özgürlüksorunlar›yla ilgisi yoktur.

Ne var ki, küçük burjuva önderlik al-t›ndaki görece ilerici bu Alevi örgütleri-nin de, Alevi kitlelerinin taleplerine tamuyar davrand›klar› ve do¤ru hareket ettik-leri söylenemez. Bu örgütte üst kademe-lere gelenler hemen milletvekilli¤i sevda-s›na kap›l›yorlar. Bu popülizm sevdas›düzenle uzlaflma e¤ilimlerini güçlendiri-yor. Büyük fikri belirsizlik ve karars›zl›ktafl›yorlar. Bu örgütlenmenin Türkiye'de-ki bölümü nisbeten daha do¤ru bir çizgi-de hareket ederken, özellikle Avrupa'da-kiler oynak ve karars›z durumdalar; em-peryalist ve karfl›-devrimci cepheye karfl›net ve kararl› tutum tak›nam›yorlar. Geri-ci elefltirilerin etkisinde kalarak, bunlarda giderek dinsel motifleri ön plana ç›-kart›yor, içe kapanma, demokratik güç-lerden uzaklaflma çizgisine yöneliyorlar.Bunlar›n da zaman zaman gerici ve flöve-nist örgütlerle aç›k, gizli diyaloglara gir-dikleri saptan›yor. Demokrasi ve tart›flmakültürüne aç›k olmalar›na karfl›n örgütiçinde küçük burjuva politik kayg›lar›ylapartikülar davran›fllara düflüyorlar ve de-mokratik ortama zarar veriyorlar. Alevi-lerin de farkl› s›n›flardan ve farkl› etnikkökenden olufltu¤unu, dolay›s›yla de¤iflikpolitik e¤ilimlere sahip bulundu¤unu ka-

111

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 110: Sınıf Teorisi - Sayı 7

bul etmelerine ve bunlar›n ezici bir k›s-m›n›n emekçiler oldu¤unu bilmelerinekarfl›n, pratikte buna uygun davranm›yor-lar ve örgütü marjinalleflmeye sürüklü-yorlar. Gerici cephe ile demokrasi cephe-si aras›nda ayr› bir yerde durmak istiyor-lar. O yüzden kendi içlerinde sürekli so-run yafl›yorlar, kadro ve çevre kayb›nau¤ruyorlar, örgüt d›fl› oluflumlar›n olufl-mas›na yol aç›yorlar. Ayr›ca kendi gücü-ne dayanmak yerine diplomatik iliflkileregüvenmeleri de tipik bir küçük burjuvadavran›flt›r. Özellikle Avrupa Birli¤ipro¤ram›na ve Parlamentosu’na, demok-ratik hak ve özgürlükler konusunda bü-yük umutlar ba¤l›yorlar. Alevi sorunu2000 ve 2001 Avrupa Birli¤i ‹lerleme Ra-poru'na girdikten sonra bu beklentilerbüsbütün artt›. Avrupa Alevi Birlikleri

Konfederasyonu 21 Haziran 2002'de Bü-rüksel'deki Avrupa Parlamentosu binas›n-da, Avrupa Parlamentosu-Avrupa TürkiyeDelegasyonu Baflkan› Joost Lagendijk'inde kat›l›m›yla gerçeklefltirilirken, buumuda dayan›lmaktad›r. Hemen hemenbütün Alevi örgütleri Avrupa Birli¤i'neumut ba¤lam›fl durumda.

Alevilerin mutlak biçimde ihtiyaçduydu¤u demokrasi için Avrupa Birli-¤i'ne bu kadar güvenmenin yaflanan ger-çekler karfl›s›nda ne kadar isabetli oldu¤ubellidir. Avrupa Birli¤i "uyum pro¤ra-m›"nda Türk egemen s›n›flar›n›n göster-di¤i en samimi tutum "özellefltirme","Gümrük Birli¤i" ile "Ceza Evleri Refor-mu"nda oldu. Her üç konuda ülkede ya-flanan felaketleri izledik ve izliyoruz. Hakve özgürlüklerle ilgili her fley "ka¤›t üze-rinde" kal›rken, ülkenin ve halk›n aleyhi-ne olan, emperyalistlerin ve gericilerinlehinde olan "reformlar" son derce h›zl›ve pratik biçimde yürürlü¤e konuluyor.Ama bir türlü Aleviler için Türkiye'dehiçbir ilerleme kaydedilemiyor. Tersineinkar politikas› dah üst perdeden seslen-diriliyor. Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkan›Ali Bardako¤lu, A¤ustos 2003'te "Bugü-ne kadar 'uyum yasalar›' çerçevesindeBaflkanl›¤›m›z› do¤rudan ilgilendirenherhangi bir kanun de¤ifliklifli yap›lmad›"diyor. Avrupa Birli¤i'nin önderli¤ini ya-pan ülkelerin kendisinde bile hergünemekçilerin ve demokrasinin alehindeyasa ve düzenlemeler yap›l›rken, üyeli¤i-ne sömürge ruhuyla yaklafl›lan Türki-ye'ye demokrasi ve iyilik gelece¤i hangimant›ksal temele dayanabilir? AB gibiemperyalist birlik ve kurulufllara girifl herzaman gericiler taraf›ndan bir kurtuluflyolu olarak görülmüfl ve istenmifltir. Tür-kiye'deki hemen hemen bütün gericilerbir an önce AB'ne girmek için can at›yor-lar. Tek bafl›na bu bile, bu birli¤e en az›n-dan kuflkuyla bakmak için yeterlidir!Kald› ki Türk egemen s›n›flar›, giderek

112

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Özellikle Avrupa Birli¤i pro¤-ram›na ve Parlamentosu’na, de-mokratik hak ve özgürlükler ko-nusunda büyük umutlarba¤l›yorlar. Alevi sorunu 2000ve 2001 Avrupa Birli¤i ‹lerlemeRaporu'na girdikten sonra bubeklentiler büsbütün artt›. Avru-pa Alevi Birlikleri Konfederasyo-nu 21 Haziran 2002'de Bürük-sel'deki Avrupa Parlamentosubinas›nda, Avrupa Parlamento-su-Avrupa Türkiye DelegasyonuBaflkan› Joost Lagendijk'in dekat›l›m›yla gerçeklefltirilirken,bu umuda dayan›lmaktad›r. He-men hemen bütün Alevi örgütle-ri Avrupa Birli¤i'ne umut ba¤la-m›fl durumda

Page 111: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kar›flan Ortado¤u, bu bölgedeki uluslara-ras› ç›kar çat›flmalar›n›n yaratt›¤› dina-mik tehlikeye, ekonominin çökme nokta-s›na gelmesi, büyüyen iç ve d›fl borçlar,derinden derine u¤uldayan büyük top-lumsal iç kar›fl›kl›k ve patlama tehlikesi-ne karfl› AB'yi bir s›¤›nma flemsiyesi ola-rak düflünüyorlar. "Stratejik ABD dostlu-¤u" mu, yoksa "ayr›cal›kl› AB ortakl›¤›"veya AB üyeli¤i mi? Birinden birininmandas›d›r tart›fl›lan, demokrasi de¤il!Bir nevi Birinci Dünya Savafl› dönemin-deki duruma benzer bir teslimiyet siyase-ti gözleniyor. AB, Ortado¤u pazar› vehammade kaynaklar›, Rusya'dan kopanOrta Asya pazar ve hammade kaynaklar›nedeniyle Türkiye'yi de¤erlendirmeyecan at›yor. Ne var ki, ABD Türkiye'denelini çekmeye niyetli de¤il. ABD'nin Tür-kiye'yi AB içinde, di¤er yandafllar›ylabirlikte konumland›rarak, AB'yi pasiflefl-tirme veya parçalama stratejisi izlemesinedeniyle AB, Türkiye'yi almakta çekin-gen davran›yor. Ancak AB de Türki-ye'den vazgeçemez, oyalama manevrala-r›yla, el-ense hareketleriyle ABD'ye karfl›tam güvenilir bir pozisyona getirmedenbir Truva At›'n› kendi kalesine sokmak is-temiyor. Kopenhag Kriterleri ile belirle-nen kat›lma koflullar›, Türkiye'nin derinyap›sal sorunlar› nedeniyle bu oyalamastratejisine olanak sa¤l›yor. Bu sorun azçok bir sonuca ulaflt›¤›nda, Türkiye içindemokrasi de¤il, "özveri" süreci bafllaya-cakt›r. ABD karfl›s›nda Türk egemen s›-n›flar›n› tavlamak için içteki bask› ve k›-y›m politikalar›na göz yumacak, hattadestekleyecektir. Çünkü demokrasi, hakve özgürlükler AB'nin umurunda de¤il.Nitekim bugün AB, demokrasi, özgürlükve refah temelinde yükselmiyor, muaz-zam bir emekçi düflmanl›¤›, sömürü vebask› ekseninde yükseliyor. Emekçilerinve ezilenlerin haklar›nda görülmemifl birgeriye gidifl yaflan›yor. Avrupa'da durumbu flekilde geliflirken, Türkiye'de ters yön-

de-özgürlük, demokrasi ve emek lehindebir geliflme ummak ve üstelik bu umuduAvrupa'daki Alevi örgütlerinin tafl›mas›flafl›rt›c›d›r. Burada gerçekçili¤in de¤il,t›pk› Türk egemen s›n›flar› gibi, güçlük-lerden korkan "s›¤›nma" siyaseti rol oy-nuyor.

"ALEV L K SLAM Ç MYOKSA SLAM DI I MIDIR

?" TARTI MASI

AABF (Almanya Alevi Birlikleri Fe-derasyonu)'un 25 Ocak 2003'te GenelKurulu'u yap›ld›. Bu Genel Kurul'da, De-deler Kurulu'nun oluflumu üzerinde ciddibir tart›flma ve gerilim yafland›. Neticedeyap›lan tüzük de¤iflikli¤i ile Dedeler Ku-rulu'na Dede olmayanlar›n da seçilebil-mesi kararlaflt›r›ld› ve 5 fiubat 2003'te yü-rürlü¤e girdi. Bunun üzerine, baflta Dev-rifl Tur ve Abbas Akbaba olmak üzere De-deler Kurulu'nun 9 üyesinden 6's› isftifaetti. Daha sonra toplanan ve Devrifl Turile Abbas Akbaba'n›n kat›lmad›¤› Dede-ler Meclisi, 12 kiflilik yeni Dedeler Kuru-lu'nu belirledi ve baflkanl›¤›na da HasanK›lavuz getirildi. Extartel'de yap›lanAABF toplant›s›nda, Dedeler KuruluBaflkan› Hasan K›lavuz "K›blesi ‹nsan Olanlar" bafll›kl› bir konuflma yap-t›. K›lavuz, bu konuflmas›nda özet olarakAlevili¤in baz› geleneksel uygulamalar›-n›n örnekler vererek koflullara uymad›fl›-n› belirtiyor ve "Alevilikte reform" flek-linde yorumlanabilecek bir sistem öneri-yordu. Konuflman›n yank› yaratan bölü-mü ise Alevilik ilkeleri ile ‹slam›n ilkeve flartlar›n›n karfl›laflt›r›lmas›yla yapt›¤›yorumdan kaynakland›. Klavuz bu bö-lümde, "kendinden emin olmayan, Sünni‹slam karfl›s›nda afla¤›l›k kompleksinekap›lan "baz› gayretkefl dedelerin" "haki-ki Müslümanl›k" idd›alar›yla "Alevi-

113

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 112: Sınıf Teorisi - Sayı 7

li¤in özü ve geleneklerinden uzak-laflt›klar›n›" ileri sürüyor, ve "Ale-vili¤in kendi bafl›na bir inanç" ol-duflunu belirtiyordu. Bu konuflmahakk›nda yay›lan spekülasyonlarüzerine, konuflma metni 16-17 Ka-s›m 2003 tarihli Hürriyet gazetesin-de yay›mland›.

Kamuoyunda tart›flman›n büyü-mesi üzerine AABF Dedeler Kurulu2. Baflkan› Ali Düzgündo¤an, K›la-vuz'un verdi¤i bir çok mesaj›n yan-l›fl oldu¤unu, "Alevilik ‹slam içidir,ama fleriat içi de¤ildir" diyerek De-deler Kurulu'nu ola¤anüstü toplant›-ya ça¤›raca¤›n› aç›klad›.

7 Aral›k 2003'te AABF'ninKöln'deki merkezinde yap›lan butoplant›da olay belli bir çözümeba¤lanmas›na karfl›n, AABF Denet-leme Kurulu Baflkan› H›d›r Temelile Dedeler Kurulu üyesi HüseyinBeyaz›t aras›nda yaflanan tats›z birolay, medyatik flov heveslileri içinyeni bir f›rsat oldu.

Ayn› gün Cem Vakf› Baflkan›Prof. Dr. ‹zzetin Do¤an'›n manfletle-re ç›kart›lan aç›klamalar›nda flöyledeniyordu: "Aleviler'i Türkiye'dekidevletin din hizmetlerinden ay›rm›floldu¤u paylardan yoksun b›rakma-ya çal›flmak, böylece Alevi-Sünniay›r›m›n› körüklemek isteyenlerinortaya att›¤› tezlerdir bunlar. Alevi-

lik ‹slam›n d›fl›ndad›r, ayr› inançt›rgibi saçma yaklafl›mlar bunlar. Bi-limsel olarak ciddiye al›nacak yak-lafl›mlar de¤il. Tarihsel olarak dayanl›flt›r ve kültürel olarak da"

Cem Vakf›'na ba¤l›, Köln Hac›Bektafl-› Veli Kültürünü Tan›tmaDerne¤i Baflkan› Hüseyin F›nd›k'›n,Alevi Cemaati Genel Baflkan› CelalBektafl, Alevi Cemaati Dedeler Ku-rulu Baflkan› Niyazi Bozdo¤an,Cem Vakf› Avrupa KoordinatörüO¤uz Sar›kaya, Alevi ‹nanc›n› Ko-ruma ve Yaflatma Komitesi Baflkan›Aliflan H›zl›, imzalad›klar› ortak bil-diri ile "Türkiye Cumhuriyeti’nin te-mel de¤erlerini ve Atatürk devrimle-rini yaflatacaklar›n›", "Alevi-Sünnigerginli¤i yaratmak isteyenlere izinvermeyeceklerini" vurgulayarak,"hiç kimsenin Alevili¤in yeni bir dinolarak ifade etme cahilli¤ine düflme-mesi gerekti¤ini" belirttiler ve K›la-vuz'un görüfllerinin Alevileri ba¤la-mad›¤›n› aç›klad›lar.

Ahmet Aydemir de "‹slam d›fl›oldu¤u" görüflünü elefltirdi, bunun"Alevilik bir kültürdür" diyen Diya-net ‹flleri Baflkanl›¤›’na ve Baflba-kan R.Tayyip Erdoflan'a kopya ve-rildi¤ini belirtiyordu.

Tart›flmalar ve de¤erlendirmelerböyle sürüp gidiyor. Baz› bas›n ku-rulufllar›n›n "Aleviler'den Klavuz'un

konu flmas ›nayo¤un tepkilergeldi¤ini" yaz-malar›na ra¤-men, durumunpek de öyle ol-mad›¤›, tepkile-rin sadece belir-li çevrelerdengeldi¤i, genifl

114

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Türkiye'de, özellikle Alevilerde, fleriatç› ba¤nazl›¤›ntoplumun demokratikleflme ve kalk›nma çabas› karfl›s›nda-ki gerici ve katliamc› tutumu, en az›ndan bu tür ‹slam kim-li¤inden kendilerini kesin biçimde ay›rma ihtiyac› yarat›yor.Hasan K›lavuz'un seslendirdi¤i görüfllerde, Türkiye'de içiniçin geliflen bu yayg›n tepkinin etkisi vard›r. Ancak Alevili-fli "‹slam d›fl›nda" de¤erlendirmek de do¤ru olmaz.

Page 113: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Alevi kitlelerinin olaya so¤ukkanl›cayaklaflt›¤›, sakince ve hoflgörü içinde tar-t›flt›klar› gözleniyor. Tabii ki fieyh-ül ‹s-lam›n linç, tafllama ve kelle koparma ge-lene¤ine al›fl›k çevreler, bütün körükleyi-ci yay›nlara karfl›n yaflanan bu sükünetigarip buluyorlar ve herhalde fleriatç›lar›nyapt›¤› gibi cemevlerinde ve sokaklarda"dinsize ölüm!" diye öfkeyle ba¤›ran gö-zü dönmüfl kalabal›klar umuyorlard›,böylece hem Hasan K›lavuz'un, hem deAABF yöneticilerinin defterlerinin dürül-mesini bekliyorlard›. Olmad›, olmas› dabofluna bekleniyor. Çünkü "Alevili¤inkendi bafl›na bir inanç" oldu¤unu söyle-yen ilk kifli Hasan K›lavuz de¤il. Dahaönce bu yönde kitap yazanlar oldu. Alevi-li¤in "Müslümanl›kla hiç ilgisi bulunma-d›¤›" üzerine bir y›¤›n araflt›rma ve ince-leme yay›nland›. Kendisi de Alevi olanyazar Nejat Birdo¤an da bu görüflteydi.Ortado¤u kültür ve inançlar› konusundaönemli yazarlardan Faik Bulut da ayn›görüflteydi ve Alevilerin Hz. Ali ve Ehl-iBeyt kültüne tart›flma götürmez ba¤l›l›¤›-na karfl›n "Alisiz Alevilik" adl› incelemekitab›nda Hz.Ali'nin Alevilerin sand›¤›n-dan çok farkl› bir Arap oldu¤unu yazd›.Bunlar ilk akla gelenler. Ve Alevi kitlele-ri onlar› hoflgörüyle okuduklar› gibi, on-larla muhabbetlerini hiç bir zaman kes-mediler. Çok iyi bilinir ki, en baflta veöteden beri "Alevileri din d›fl›, ‹slam d›fl›"sayan ve her dönem "katli vacip" fetvalaryay›nlayan ortodoksal ‹slam’›n bizzatkendisidir. Bu nedenle tarih, derisi yüzül-müfl, kellesi kesilmifl, idam edilmifl say›-s›z Alevi ulu, düflünür, flair doludur. Bu-gün bile, Türkiye'deki genifl Sünni ule-mas› ve otoriteleri ayn› görüfllerini sürdü-rüyorlar. Umulur ki Alevilerin elefltiri veyorumlara karfl› gösterdi¤i hoflgörü art›kSünni kesimde de oluflsun, Turan Dursun,Konca Kurifl cinayeti gibi vakalar yaflan-mas›n. Hasan K›lavuz'un söz konusu ko-

nuflmas›na karfl› büyük gürültünün, esasolarak "Alevi Diyaneti" oluflturmaya çal›-flan çevrelerden gelmesi ürkütücüdür.

Tabii ki Hasan K›lavuz'a karfl› göste-rilen bu tepki sadece konuflmas›n›n taliyan›n› oluflturan "Alevilik kendi bafl›nabir inançt›r" görüflüyle ilgili de¤ildir; bu,Kilavuz'un konuflmas›n›n zay›f yan› ol-duflu düflünülerek kasten öne ç›kart›ld›.Tepkinin as›l gizli nedeni ise, konuflma-n›n amac›n› oluflturan, ancak hem bu"tepkiciler" taraf›ndan ve hem de olay›körükleyen çevrelerce es geçilen Alevi-likte reform ihtiyac›na yap›lan vurgu ve"baz› gayretkefl dedelerin "Sünni ‹slamkarfl›s›nda afla¤›l›k kompleksine kap›la-rak" Alevili¤in özünden uzaklaflmalar›nayöneltilen elefltiridir.

Bir defa her inançta olduflu gibi, Ale-vilikte de koflullara uygun olmayan, insanmant›¤›n› zorlayan pek çok yön bulundu-flu ve mutlak bir reforma ihtiyaç gösterdi-¤i kesindir. Ayr›ca kendisini koflullayanSünni egemenlik nedeniyle, pek çok iyiyönünü de¤ifltirip zaman içinde ona uyar-lad›¤› da aç›kt›r. ‹flte size en yak›n örnek-ler: Vicdan özgürlü¤üne elverecek gerçeklaikli¤i sa¤layamay›nca, laikli¤i engelle-yen dinsel ayg›ta kendisini uydurmayakalk›fl›yor; e¤itimi gerçek anlamda laik-leflmtirmeyi baflaramay›nca, ayn› e¤itimeAlevili¤in de eklenmesini istiyor; hakimSünni ortam›n kad›nlara bak›fl aç›s›n› de-¤ifltirmeyince, Alevi kad›n› da ona uyar-lamaya kalk›fl›yor... Bu örnekler daha daço¤alt›labilir. Kald› ki, dinsel uygulamave inançlar›n hareket halindeki toplumla-r›n geliflmesi karfl›s›nda durmadan eski-dikleri, insanlar›n dinlere de¤il, dinlerininsanlara uymak zorunda kald›klar› birgerçektir. ‹slamiyet’te "tecdid" (yenidenyap›lanma) dedikleri fley budur. Uzun sü-redir hiç de¤ilse Türkiye Sünni ‹slam ke-siminde de bu hareket gelifliyor. TuranDursun olay› bunun sonucudur. Eski Di-

115

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 114: Sınıf Teorisi - Sayı 7

yanet ‹flleri Baflkan› Mehmet Nuri Y›l-maz bile bu gereksinim üzerinde duruyor.H›ristiyan kiliseleri de ‹ncil'in art›k ger-çe¤e uymad›¤› kesinleflen yönlerinin de-¤ifltirilmesi için toplant›lar yap›l›yor, ka-rarlar al›n›yor. Nas›l olmas›n; ‹nsan'›n bü-tün tarihsel evrimi bilimin gücüyle san-tim santim belirlenmiflken "Adem-Hava"ve balç›ktan yarat›lma sav›na nas›l inan›-labilir; Bilim 110 milyar y›ld›z y›l› uzak-ta yeni galaksilere ulafl›rken, günefl siste-minin hemen hemen bütün s›rlar›n› çöz-müflken, binlerce y›l önceki insan akl›n›nson derece s›n›rl› hayal gücüne dayanandin kitaplar›n›n dünya, günefl sistemi veevren hakk›ndaki savlar› bir anlam tafl›-

yabilir mi? Veya ötekileri..?

Yaz›k ki ‹slam toplumlar› hala bunla-r› tart›fl›yor, oysa bu tart›flmalar en az 200y›l önce sonuca ba¤lanm›fl konulard›r. Oyüzden din ve tanr›sal inançlar insan vic-dan›na b›rak›lm›fl, kamu hayat›ndan d›fl-lanm›fllard›r. ‹slam ülkelerinde kamu ha-yat›na dayat›lan dinsel kurallar, bu halk-lar›n ekonomik, bilimsel, sosyal-siyasalve kültürel geliflmesini öylesine engelli-yor ve öylesine dayan›lmaz bir durum ya-rat›yorlar ki, art›k bu halklar, dine veonun kurumlar›na karfl› galyana geliyor-lar. ‹ran'da bu durum gözleniyor.

Türkiye'de, özellikle Alevilerde, fleri-atç› ba¤nazl›¤›n toplumun demokratik-leflme ve kalk›nma çabas› karfl›s›ndakigerici ve katliamc› tutumu, en az›ndan bu

tür ‹slam kimli¤inden kendilerini kesinbiçimde ay›rma ihtiyac› yarat›yor. HasanK›lavuz'un seslendirdi¤i görüfllerde, Tür-kiye'de için için geliflen bu yayg›n tepki-nin etkisi vard›r. Ancak Alevili¤i "‹slamd›fl›nda" de¤erlendirmek de do¤ru olmaz.Herhangi bir dinde veya dinsel inançtahangisinin onun "özünü" temsil etti¤i"görecel" bir konudur ve bunun tart›fl›l-mas›, en az›ndan bilime inananlar için an-lams›zd›r. Dinsel inanç aç›s›ndan kimkendisini nas›l his ediyorsa öyle kabul et-mek gerekir. Avrupa Alevi AkademisiBaflkan› Mustafa Düzgün'ün de söyledi¤igibi (17) "Alevilik tarih boyunca kendisi-ni '‹slam’›n özü' görmüfl ve savunmufltur.

Aksini söy-lemifl tek birdedeyi, birBektafli Ba-ba'y›, bir flairve mutassa-v›f› kimsegösteremez".B u g ü n k üAlevi kitlele-ri de kendile-

rini öyle hisediyorlar ve buna inan›yorlar.Ne var ki, ne Alevilik ilk Aleviliktir, nede Sünnilik ilk Sünniliktir. Sünnilik, "ha-dis", "tesvir", "f›k›h", "rivayet" ve idd›-aya göre ilk dönemlerde Kuran'›n baz›bölümlerini de¤ifltirerek, egemen s›n›f›nihtiyaçlar›na uygun hale getirdi ve bunusürekli gelifltirdi. Ortodoksal ‹slam flimdi‹ran'da baflka, Türkiye'de baflka, Arabis-tan'da baflka biçimler alm›flt›r. Nitekimkendisi de birkaç mezhebe dönüflmüflolan Sünni ‹slam'›n mevcut kural, gele-nek ve kültürünün büyük bir k›sm›n›nKuran'da olmad›¤› da gerçektir. Bu kültürart›k birkaç yüz sayfal›k Kuran'dan ibaretde¤il, Küptüphaneler dolusu yaz›lar,1500 y›ll›k gelenek, düflünüfl ve al›flkan-l›klardan olufluyor. Bunun gibi Alevilik

116

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Bir defa her inançta olduflu gibi, Alevilikte de ko-flullara uygun olmayan, insan mant›¤›n› zorlayan pekçok yön bulundu¤u ve mutlak bir reforma ihtiyaçgösterdi¤i kesindir. Ayr›ca kendisini koflullayanSünni egemenlik nedeniyle, pek çok iyi yönünü de-¤ifltirip zaman içinde ona uyarlad›¤› da aç›kt›r.

Page 115: Sınıf Teorisi - Sayı 7

de kendi inançlar›n›, iktidardan uzaklaflt›-r›lm›fl bir kesim olarak, ezilenlere yönel-mifl, Arap olmayan halklara yönelmifl,onlar›n eski inançlar›yla, ezilenlerin dire-nifl kültürüyle (sanat ve edebiyat›yla) har-manlanm›fl, bunlar› ‹slam›n ezilenlere dö-nük yorumu içinde düzenleyerek gelifltir-mifl ve bugünkü Anadolu Alevili¤ineeriflmifltir. Bu yüzden Alevili¤in de mev-cut kural, gelenek ve kültürünün büyükbir k›sm› Kuran'da yoktur; bu da bir ger-çektir. Onun kültürü de birkaç yüz sayfa-l›k Kuran ve ‹mam Cafer-i Sad›k'›n"Buyruk"undan ibaret de¤ildir. Bununlabirlikte, baflta Hz. Ali olmak üzere Ehl-iBeyt kültünün Alevilik'te tayin edici bira¤›rl›k tafl›d›¤› da tart›fl›lmaz. Tabii budurum bütün di¤er dinler ve inançlar içinde geçerlidir.

Sonuç olarak ‹slam’›n baflat iki koluolarak geliflen ve sürekli birbirindenuzaklaflan, biri daha çok Arap, öteki dahaçok Arap-d›fl› halklara ve onlar›n kültür-lerine dayanan ve bunu ibadet dillerindede kan›tlayan ‹slam mezhepleridir.

Pek çok düflünür, tarihçi, araflt›rmac›yazar ve teologun bu konuda hataya düfl-mesine yol açan ve bu arada "Alevili¤i is-lam d›fl›" görme sonucuna götüren fleyin,"Dört Hak Dini" diye vas›fland›r›lan din-lerin hepisinin esas olarak ayn› kayna¤adayanmas›n›n, tabiri caizse ortak tanr›s›-n›n dikkate al›nmamas›ndan kaynaklan›-yor. Bilindi¤i gibi bu dört din de (‹slam,‹savi, Musevi, Davudi) Ortado¤u'da orta-ya ç›kt›lar ve hepisi de eski Mezapotam-ya (Sümer), M›s›r, Anadolu, Filistininançlar›na dayan›yorlar. Yine bilindi¤igibi bu Dört Kitab'›n en eskisi, "EskiAhitler" ad›yla bilinen Hz. Musa'n›n befl(Tevkin, Ç›k›fl, Levililer, Say›lar, Tesni-ye) kitab›ndan oluflan "Tevrat-› fierif"tir."Yeni Ahit" ise, "‹ncil"dir. H›ristiyanlarhem "Eski Ahit"i ve hem de "Yeni Ahit"ikabul ederler ve ikisini "Kitab-› Mukad-

des" ad› alt›nda birlefltirmifllerdir. "Ze-bur", bu kitab›n içinde Hz. Davut'un "Es-ki Ahitler"inde yer alan "Mezmurlar" ad›alt›nda derlenmifl ilahilerinden olufluyor.Hz. Muhammed'in "Vahiler"inden oluflanKur'an ise Dört Kitab'›n sonuncusu ve"son hak dini" oldu¤unu belirtirken, ken-disinden öncekileri de "hak" ve kutsalsaymaktad›r. Ancak her önceki dine men-sup olanlar, kendi dinlerinden sonrakinigeçerli saymazlar. Bu birinci özellikleri-dir. ‹kinci özellikleri, miras›na dayand›k-lar› Suümerler'le ve ayn› kültür üzerindeyükselen Zerdüfltler'le iliflkilendirilmek-ten kaç›n›rlar ve bunlara horlay›c› yakla-fl›rlar. Bu, daha sonra Sümer egemenli¤i-ni y›karak Mezapotamya'ya ve M›s›r'ahakim olan Sami a¤rl›kl› Babil ve Akadetnisitesi ile iliflkili olabilir. Nitekim yak-lafl›k ayn› dönemde (MÖ 2000-1500) or-taya ç›kan iki "tektanr›c›" dinden birininMezapotamya ve ‹rani (Zerdüflt-AhoraMazda), ötekinin M›s›r/Filistin ve Sami(Hz. ‹brahim/Musa-Eski Ahitler) temeldeyükselmesi bu sav› do¤ruluyor.

Burada konumuz "Dört Hak Di-ni"nden biri olan ‹slam konusu oldu¤unagöre, onun ilk öncüsünden bafllayabiliriz.

Tevrat, Mezapotamya ile M›s›r geçiflalan›nda yer alan Kenan (Filistin) ülke-sinde Ugarit kentinin senkritistik (kat›-fl›ml›) kültürü üzerinde flekillenmifltir.Bafllang›çta zengin mitolojik ö¤elerle do-lu, antropoloji ve tarih de¤inilerindenoluflan bu kitab›n serüveni de hayli il-ginçtir. fiu anda elde bulunan hali, birkaçyüzy›la yay›lan toplama ve derleme çal›fl-malar›n›n ürünüdür. ‹lk versiyonlar› "J"ve "E" simgeleriyle, yani Jehova (Yeho-va) ve Elohim (Allah) versiyonlar› bilebirbirinden çok farkl›d›r. ‹braniler'in "Ba-bil sürgünü"nden sonra Yeru¤alim'e (Ku-düs'e) dönüflte oluflturulan Rahip-Bilgin-ler Kurulu (Arza), buradaki kutsal tap›-nakta kitab› yeni bafltan, bütün bilinen

117

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 116: Sınıf Teorisi - Sayı 7

yaz›l› metinleri tekrar düzenleyip "P"(Priesty) simgesi ile yazarken, bu kez M›-s›r ve Mezapotamya ö¤elerinin a¤›rl›ktaoldu¤u "Rahip versiyonu" ortaya ç›kt›.Adem-Nuh soy çizgisinden gelen Te-rah'›n o¤lu "yüce baba" Abram"›n (Hz.‹brahim) 90 yafl›nda "Allahla görüflmesi"ve "Ahid" bafllamas›yla bafllar. Musa'n›n5 (pentatuk) kitab› ve Davut'un Mezmur-lar'› ile "Eski Ahit", asl›nda eski Mezapo-tamya, M›s›r ve Yunanistan mitolojilerin-deki tek tek episodlar› kesintisiz bir anla-t›m içine sokan ve do¤al olarak monote-ist (tektanr›c›) kurala göre düzenleyen birkitapt›r. Büyük ihtimalle sözkonusu ki-taplar›n ilk orijinalleri çok daha fazla Me-zapotamya'n›n Sümer, Babil Akad mito-lojilerine dayan›yordu. Sonra'dan ‹sevi-ler'›n (H›ristiyanlar) ‹sa'›n 12 Havarisi ta-raf›ndan kaydedilen görüfllerini içeren‹ncil'in eklenmesiyle oluflan Kitab-› Mu-kaddes'in "yarad›l›fl", "tufan" ve baflkapek çok ö¤esinin eski mitoslardan geldi-¤i, ancak 1914 y›l›ndan sonra saptanabil-di. Amerikal› bilgin Adorno Poebel1914'te, içinde tufan episodlar›n›n da bu-lundu¤u Sümer Tabletleri'ni yay›nlay›n-ca, durum a盤a ç›kt›! M›s›r, Mezapotam-ya ve Anadolu (Bo¤azköy; Hattuflaö/Hi-tit) kaz›lar› ile eksik ve kopuk bilgiler ya-vafl yavafl tamamland› ve durum iyice ay-d›nland›: Binlerce y›l önceki bu kültürYak›ndo¤u monotesit dinlerin ana malze-mesi durumundad›r! (18).

Örne¤in; Tufan olay›, Sumer tabletle-rinde "‹nsanlar gürültü yapt›klar› için"yüce tanr› Enlil onlar› cezaland›rmayakarar verir. Tanr› Nintu (‹fltar), buna kar-fl› ç›kar. Enki (Ea), "kam›fl kulübeden" birdüfl ile sofu Ziusudra'y› uyar›r ve kendisi-ne büyük bir gemi yaparak içine çeflitlicanl›lardan almas›n› sa¤lar. Sel ve f›rt›na-lardan oluflan Tufan 7 gün sürer.

Ayn› Tufan olay›n›n Bobilonya mito-lojisindeki özeti de flöyledir: Tufan kara-

r›n› tanr›lar al›r. ‹fltar bu karara karfl› ç›karve Ea "kam›fl kulübeden" kahraman Ut-napifltim'i uyar›r. O da, boyutlar›120/120/120 olan, 7 katl›, 9 bölümlü birgemi yaparak baz› canl›lar› gemiye al›rve kurtar›r. Sa¤na¤›n ve f›rt›nan›n yolaç-t›¤› Tufan 6 gün sürer.

Eski Ahitler'de ise: Yehova versiyo-nuna göre Tufan karar›n›, "insanlar›n gü-nahkarl›klar›ndan dolay›", onlar› yoket-mek amac›yla Yehova al›r ve Yehova'n›ninayetiyle Nuh Peygamber kurtar›c› olur.Nuh'un gemisinin boyutlar› belli de¤il.Tufan 40 gün sürer ve 7'fler günlük dö-nemler içinde geri çekilir. Rahip versiyo-nuna göre ise; Tufan kahraman› yineNuh'tur. Tanr› Elohim, "Tüm canl›lar›,bozulduklar› için yokedilmesine" kararverir. Ancak tek do¤ru adam›n Nuh olma-s› nedeniyle, onu uyar›r ve bir gemi yap-mas›n› sa¤lar. Nuh'un gemisinin boyutla-r› 300/50/50'dir ve 3 kattan olufluyor. Bugemiye flimdiki canl›lar›n atalar› olan hertürden iki cins (erkek ve difli) al›r. Tufan,"büyük derinli¤in p›narlar› patlar ve gö-¤ün pencereleri aç›l›r"ken meydana gelirve 150 gün sürer.

‹nsan'›n "yarad›l›fl" olay›na gelince:Babilonya Yarad›l›fl Destan›'nda Tanr›Mardu, inasn› Tanr› Kingu'nun kan›ndanyo¤urdu¤u balç›ktan yapar. Tevrat'ta ise,Yehova "kendi suretinden" insan›(Adem'i), M›s›r mitolojisindeki tanr›Khnum gibi "çömlekçi ustal›¤›yla" ça-murdan yapar ve "burun deliklerine ya-flam solu¤u üfleyerek" yarat›r. Adem'inkaburgas›ndan da Havva'y› türetir. AkadYarat›l›fl Destan›'nda; Tanr› Marduk, "ka-os ejderhi" Tiamaf'› öldürdükten sonraevreni düzene sokar ve bu mutlu olay"Yeni y›l flenli¤i" olarak kutlan›r. Ugaritmitolojisindeki "deniz ejderhi" Loton,Mezmurlar kitab›nda Yehova'n›n äldür-dü¤ü Levyatan ile ayn›d›r.

118

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 117: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Kutsal kitaplardaki "Aden bahçeleri",yani Cennet, Sumer Emmerkar Desta-n›'nda Dilmun ülkesidir ve gizemli "el-ma" orada yer almaktad›r. Kutsal kitap-lardaki tar›mc› Kain ile çoban Habil(‹slam'daki Habil ile Kabil), Sümer mito-lojisinde çoban-tanr› Dumuzi (Temmuz)ile çiftçi-tanr› Enkimdu'dur. Ugaritler'inKenan ülkesinin "Kuzey kayalar›ndakitanr›lar da¤›" Zafon, Kitab-› Mukaddes'teSion'dur. Kutsal kitaplardaki Eskatologya(öteki dünya), Sümer, Akad ve Ugarit mi-tolojisinde "ölüler dünyas›", "yeralt› dün-yas›" olarak mevcuttu. Orada; "tunç ka-zanlar", "cinler", sorgu-sual alemi, hatta"yerin yedi kat›" ve "yedi kap›s›" nere-deyse aynen kutsal kitaplara aktar›lm›flt›r.Kutsal kitaplardaki "ölümsüzlük aray›fl›"(Yaflam suyu, Ab-u Hayat) Sümer/Babilmitolojilerinden al›nmad›r.

K›sacas› "Eski Ahit", kendinden ön-ceki çok tanr›l› (politeist) dinlerin hemenhemen bütün ö¤elerini al›p Yehova'yamaletmifl ve tektanr›l› (monoteist) biçimesokmufltur. ‹ncil ve Kuran'da ayn›s›n› ya-parak kendisinden önceki "Ahit"leriözümlemifl ve yeni biçime sokmufllar.Mezapo t am-ya'n›n "KuzeyDo¤usu'ndakida¤l›k bölge-den" gelen Sü-merler'in "Dic-le-F›rat sular›-n›n" fiziki orta-m›nda yarat›-lan mitoslar›,Sami halklar›ndan olan Akadlar'da"Akadca" de¤ifliklikler alarak devameder. Sonra ayn› etnisiteden gelen Kenan-l›lar (Filistinliler-‹braniler), bu mitoslara,sular›n kaos ortam›ndan uzak, ›p›ss›z top-raklarda "‹branice" bir biçim verirler. Birfley bir baflka fleye aktar›l›rken, yeni fley-de onun varolufl biçimine uygun bir du-

rum almaktad›r. Örne¤in fücur (ensest)her ikisinde de yer ald›¤› halde, birinde(Sümerler'de) kutsan›r, di¤erinde(Ahit'te) lanetlenir. Fakat lanetlenen yer-de bile "ilk zorunlulu¤un" mahsuniyetiiçinde öncelini onaylar; Sümer tanr› Enkiile k›z› Ninsar, Ugaritler'in Baal› ile Anat,Eski Yunan tanr›s› Zeus ile fio, birbiriyleevlenen Adem'le Havva'n›n 40 o¤lan vek›z›nda onay bulur. Tufan, yarad›l›fl, yer-gök, bütün öykülerde... Eski tanr›lar ye-nilerine dönüfltü, ziguratlar yüksek kulelisinagoglara, kiliseler camilere dönüfltü.

Din konusunu bilimsel aç›dan incele-di¤iniz zaman, buradan flu sonuca vara-biliriz: Ortado¤u inançlar›n›n tümü (vebu arada "Dört Semavi Din" de) esas ola-rak ayn› "öz"den (kaynaktan) geliyor. Bukaynak, "Mezapotamya'n›n kuzeydo¤u-sundaki da¤l›k" bölgeden gelen Sümerlerve onlar›n uygarl›¤›d›r. Bu uygarl›¤›nKuzeydo¤u ve Güneybat› yönünde yay›-larak buralardaki etnik temeller üzerindegeliflip biçimlendi¤i anlafl›l›yor. ‹slam,adeta Sümer-Babil/Akad iliflkisinin yenibir tekrar› gibi Arap ve Arap olmayan iki

kolda geliflti ve farkl›laflt›. Bu kollar (özeindirgeme metodu aç›s›nda) basitçe Ale-vilik ve Sünnilik'tir. Kuflkusuz AlevilikArap-d›fl› ‹slam'›n en geliflmifl biçiminitemsil etmektedir. Ve bunlar ilk episodikveriler bak›m›ndan de¤erlendirildi¤inde,Alevilik daha çok Sümeridir. Yani Alevi-ler'in "‹slam'›n özünü biz temsil ediyo-

119

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Alevilifli "kültür" diye küçümseyenler, dinin bir kültüroldu¤unu bilmemekle komik bir cahillik sergiliyorlar. An-cak din kültürü d›fl›ndaki kültürü, sanat› (fliiri, müzi¤i, dan-s›, resimi, heykeli, mitolojiyi vs..) ve do¤a bilimlerini d›fl-talayanlar›n böyle düflünmeleri do¤ald›r. Çünkü ortadok-sal ‹slam gerçekten bunu yapt› ve bu halklar› uygarl›k ala-n›nda büyük ölçüde frenledi ve frenlemeye devam ediyor.

Page 118: Sınıf Teorisi - Sayı 7

ruz" sav› gerçe¤e daha uygun gözüküyor.Sümer uygarl›¤›n› yaratan ‹rani halklarheterotif bir bölgede yer al›yorlar. Bubölge Hint, Türk, Çin ve di¤er halklar›ntinsel difizyonuna aç›kt›r. Bu yüzdeninançlar› daha senkritistik özellik tafl›r.Nitekim Alevilik te bu sentetik özelli¤iyans›t›yor. Oysa Arabistan etnik bak›m-dan homojeniktir, dolay›s›yla inançlar›da öyledir. Sümer uygarl›¤›, kad›n ege-men eflitlikçi toplumdan erkek egemens›n›fl› topluma geçifl sürecini temsil edi-yor. Bu topluma hala eflitlikçi iliflkilerbüyük ölçüde damgas›n› vurmaktayd›.Kad›n tanr› hala kendi tap›na¤›nda etkin-di ve topluma hükm ediyordu.(19). OysaBabil ve Akad uygarl›klar› erkek egemengeliflmifl s›n›fl› toplumu temsil ediyorlar-d›. Köleci kral Dehaq, Asuri (Babili) idi,onu y›kan demirci Kava ise Sümeri idive kendi atalar›n›n hayat sevincini New-roz'la yeniden bayram k›ld›. Alevilerineflitlikçi niteli¤i de burdan geliyor ve ori-jinald›r.

Alevili¤i "kültür" diye küçümseyen-ler, dinin bir kültür oldu¤unu bilmemek-le komik bir cahillik sergiliyorlar. Ancakdin kültürü d›fl›ndaki kültürü, sanat› (fli-iri, müzi¤i, dans›, resimi, heykeli, mito-lojiyi vs..) ve do¤a bilimlerini d›fltala-yanlar›n böyle düflünmeleri do¤ald›r.Çünkü ortadoksal ‹slam gerçekten bunuyapt› ve bu halklar› uygarl›k alan›nda bü-yük ölçüde frenledi ve frenlemeye de-vam ediyor.

Bugün, Müslüman halklar gerçektenbir yol ay›r›m›na gelmifl bulunuyorlar. Yadin egemen toplumlar olmaya devamedecekler, ya da onu bireyin vicdan›naterk edip bilime ve ça¤dafl uygarl›¤a sa-r›lacaklar. Ya bol bol cami, cemevi, ku-ran kursu açmaya, gençlerini ve yurttafl-lar›n› din e¤itimiyle al›klaflt›rmaya, böy-

lece yar›-feodal geri bir toplum olarakemperyalist ya¤man›n oyun nesnesi ol-maya devam edecekler, ya da art›k dinselyat›r›m ve e¤itim yerine bilime, teknolo-jiye, refah üretimine ve ça¤dafl e¤itimeyat›r›m yapacaklar, demokrasi mücade-lesine sar›lacaklar, böylece pasif yar›-fe-odal toplum olmaktan, emperyalist ba-¤›ml›l›ktan kurtulacaklard›r. Baflka yoluyok!

Durum apaç›k böyleyken Alevilerinyar›-feodal toplumun en güçlü ayg›tla-r›ndan biri olan ve cumhuriyetin eski fle-riatç› topluma en büyük tavizini temsileden ortadoksal ‹slam'›n "Diyanet" bü-rokrasisine iltihak› düflünülmemelidir.Bütün milliyetlerden, dinlerden ve mez-heplerden halk›n ortak ve gerçek ç›karla-r›, bu feodal kurumlar›n toplumsal ilerle-me önündeki engelleyici pozisyonunupekifltirmek de¤il, bu pozisyonu ortadankald›rmakt›r. E¤er iyi niyetle, "art›k mez-hep ayr›l›klar›na son verelim, alevi-Sünni birleflelim" diyorsan, bu birleflme-nin yeri, dinsel örgütler ve Diyanetde¤il, demokratik kurum ve platformlar-d›r. Dinsel örgütler birli¤i bozmaktanbaflka bir ifle yaramaz. Nitekim baz›lar›da milliyet kavgalar›na karfl›, bar›fl için"ümmetiçili¤i" ileri sürüyorlar. Hiç üm-metçilik bar›flla ba¤dafl›r m›? Halk› al-datmak için ça¤lar önce s›nanm›fl, fela-ketle sonuçlanm›fl ve bugünkü dünyadadüflünülmesi bile komik olan yollar öne-riyorlar. Cihat, fetih ve fetva kültüründebar›fl olmaz. Bar›fl yaln›z ‹slam'da de¤il,H›ristiyan kültüründe de, Musevi kültü-ründe de yokur. Bak›n ‹srail'de bütün ba-r›fl düflüncelerini torpilleyen Hahamlar-d›r. "H›ristiyan Dindar›" George W.Bush, flu anda dünya bar›fl›n›n en büyükdüflman›d›r. "Alevi toplumu ça¤dafl top-lum ideal ve porjelerinden vazgeçen, ül-

120

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 119: Sınıf Teorisi - Sayı 7

kenin yar›-feodal ba¤›ml› hayat biçimineiltihak eden "Aleviler"den yolunu vekendisini ay›rmal›d›r. Elbette ayn› fleySünni kökenli yurttafllar için daha fazla-s›yla geçerlidir.

Ülkemizin, hangi dinin veya hangimezhebin daha iyi oldu¤u ve din episod-lar›n› tart›flmaya ihtiyac› yoktur, çünkü odinlerden en iyisi bile toplum yönetimineuygulanamaz ve uygulanmas› düflünüle-mez ve düflünmemeliyiz. Tersine bizim,bütün geleneksel kültürü, dini, bizi gerib›rakt›ran sosyal ve iktisadi yap›y› elefl-tirme özgürlü¤üne ihtiyac›m›z var. Çün-kü biz, yeni ve modern bir toplum kur-mak zorunday›z. Din ve vicdan özgürlü-¤ünü, düflünme özgürlü¤ünün bir parças›olarak ele alabiliriz, ama düflünme öz-gürlü¤ünü din ve vicdan özgürlü¤üne ta-bi k›ld›¤›n›zda veya onun din içi/mez-hepler aras› tart›flmalarla s›n›rlad›¤›n›zdaözgür olamazs›n›z, tersine dinsel ba¤naz-l›¤› daha da gelifltirirsiniz. Gerçek an-lamda düflünme özgürlü¤ü, en baflta dinielefltirme özgürlü¤ü oldu¤unu ve buelefltirinin alevili¤i de içerdi¤ini unutma-mal›y›z. "‹yi", "demokratik" ve "insan-c›" oldu¤unu ileri süren bir din, inanç ve-ya düflünce insan elefltirisinden korkmaz.Korkuyorsa, korkunç bir yan› var de-mektir. fieriatç›/ümmetçi feodal rejimlerher zaman elefltiriden korktular, çünkükorkunç kötü yanlar› vard›. Günümüzünemperyalist sistemi de elefltiriden korku-yor, çünkü o da korkunç bir sistemdir.Genifl Alevi kitlelerinin elefltiriden kork-mad›¤› bilinir. Fakat son zamanlardaelefltiriden korkan bir kesimin ortaya ç›k-t›¤› da bir gerçektir. Çünkü onlar da kötüfleyler yap›yorlar. Alevi toplumunu fleri-atç› ayg›tlara yamamak, kamu bütçesin-den dine devasa para ay›rmay› onayla-mak ve ondan pay istemek korkunç de¤il

mi? Bu durum, elefltiri özgürlü¤ünün nekadar hayati de¤er tafl›d›¤›n› bir kez dahaortaya koydu. Neden Diyenet? Alevilereve Alevi inançlar›na bir güvenlik flemsi-yesi mi? Öyleyse hangi tehlikeye karfl›?Yoksa ona uyar, ona benzedi¤iniz içinmi? O zaman "Alevilik" ad›na ne gerekvar, bütün Sünni mezhepler orda. Hay›r,Diyanet'in ülkenin ça¤dafl e¤itiminden,yoksulluk içinde k›vranan iflsiz emekçikitlelerin ifl olanaklar› ve kalk›nma çaba-s›ndan, sa¤l›k hizmetlerinden, sosyal gü-venlik sisteminden ve modern kültürhizmetlerinden al›konulan devasa büt-çesine, fleriat sofras›na ortak olmak içinmi? Yaz›k! Harama ortak olmak Alevidedelerine hiç yak›flmaz. Ülkenin kal-k›nmas›ndan ve bu yoksul halk›n cebin-den afl›r›lan her kurufl haramd›r.

Nitekim toplumun demokratikleflti-rilmesinin din alan›ndaki geliflmelerinede t›pk› fleriatç› ayg›tlar›n yapt›¤› gibi di-renifl gösteren, "dokunulamaz" diye 盤-l›k atan "dede"ler var. "Dedelik" konu-sunda geliflen tart›flma Aleviler'de deönemli zaaflar bulundu¤unu gösteriyor.AABF, yapt›¤› tüzük de¤iflikli¤i ile buörgütün Dedeler Kurulu'na "dede olma-yanlar"›n da seçimini koydu. Bu tüzelde¤ifliklik,"soydan gelme" dedelerin bü-yük tepkisine yol açt›. Hemen hemen he-pisinin, hatta bilinen tan›nan en ilericidedelerin bile ayn› tepkiyi göstermesidüflündürücüdür. Karfl› ç›k›fl gerekçeleriise tepkinin gerici niteli¤ini büsbütüna盤a vuruyor.

Bunlar› de¤erlendirmeye geçmedenönce bas›na yans›yan baz› görüflleri k›sa-ca özetleyelim:

Köln Hac› Bektafl-› Veli Dedeler Ku-rulu Baflkan› Niyazi Bozdo¤an: "Alevi‹slam inanc›n›n, Hz. Resulullah'›n Ehli-i

121

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 120: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Beyti yani ev halk› olan 1 2‹mam soyun-dan gelen Seydi Saadet evlad› resul olandedelere duyulan sayg›nl›k ve inançla1400 y›ld›r polissiz, karakolsuz ve bar›fliçinde Balkanlara kadar genifllemifltir. Buinanc› günümüze kadar k›r›k saz›yla de-delerin getirdi¤ini kimse inkar edemez.Bu a¤›r yükü dedeler tafl›yabilir. Dede ol-mayana bu gömlek dar gelir. DedelikAlevili¤in temel tafl›d›r. Bununla oyna-maya kimsenin gücü yetmez. Dedeli¤idedelik soyundan gelmeyen yapamaz.Kiflisel ç›karlar için temel tafllarla oynan-mas›n" dedi. (20)

Cem Vakf› Avrupa Koordinatörü Fu-zuli Bektafl: "Kuruldakilerin kesinlikleocakzade ve Dede olmas› gerekiyor. Çokiyi ilime ve bilime sahip olmas›, halk ta-raf›ndan sevilmesi gerekiyor. Bir ocak-tan gelenlerin hepisi dededir. Kimin de-delik yap›p yapmayaca¤›n›a dedeler ka-rar verir. (21)

Dr. Ali Aktafl-Köln: "Bir kifli evliyaidi diye, soyundan gelenler de evliya ola-cak diye kaide de yoktur. Seyyid ve ev-lad-› Resul olan kiflinin ifllevi di¤er in-sanlar›nkinden apayr› olur, olmal›d›r.Bugünkü baz› seyyidlerde ise hiç birkimsenin içine sindiremeyece¤i vaziyet-ler mevcuttur." (22)

Alevi ‹slam Din Hizmetleri Baflkanl›-¤› Program›: "Bu sistemin içinde Anado-lu ve Rumeli'de yüzy›llard›r iflleyen Ale-vi Ocak sistemi, Bektaflilik ve Mevlevili-¤in kendi içlerindeki hiyerarflik sistemle-ri korunur. Bektaflilikteki dede-babal›ksisteminin özüne dokunulmaz . Mevlevi-lik sisteminin asl›na dokunulmaz" (23)

Avrupa Alevi Akademisi Baflkan›-Mustafa Düzgün: "Talipler dedenin di¤erevlatlar›na da sayg› gösterirler, ama de-delik görevi Ocak temsilcisi baba tara-

f›ndan belirlenen kifli ya da evlata aittir.""Bektaflili¤in baba¤an kolundaki merte-belenme farkl›l›k gösterir. ‹nanç önderle-rinin Ehl-i Beyt soyundan gelmeleri zo-runlu de¤ildir. Dinsel görevi yerine geti-recek duruma sahip olmas› yeterlidir. Bugörevi üstlenen kifli "Baba" olarak adlan-d›r›l›r. 'Babalar' toplanarak seçim yoluy-la bir Dede-Baba seçerler." "Dedelerinkurumlar›n›n yöneticilerini kendi r›za-s›yla seçmeleri en do¤ru yoldur. Bu ku-rumda Bektaflilerin, di¤er kesimlerintemsilcilerinin bulunmas›, hem dinselhizmetlerin yürütülmesi, hem de birlikve dirl¤imizin sa¤lanmas› bak›m›ndanbüyük önem tafl›maktad›r." (24)

Ahmet Kömürcü: "Seçimle dedelikolursa, oy almak amac›yla birileri bir fleysöyleyebilir. Seçim kuruma zarar vere-bilir. Seçimle gelmesine taraftar de¤i-lim. O kökün soy a¤ac›n›n korunmas›n-dan yanay›m.

Devrifl Tur: "Dedeler Kurulu'nunDede soyundan gelen ve bu do¤rultudahizmet veren kimselerden oluflmas› ge-rekir." (25)

Elbette Alevi inanc›na mensup yurt-tafllar›n, inançlar›n› nas›l ifade edecekle-ri, kendi iç düzenlerinin nas›l olaca¤›kendilerini ilgilendiren bir konudur. Nevar ki, hem Aleviler ve hem de genel ola-rak toplumsal demokrasi bak›m›ndan sa-k›ncalar› ve sakatl›klar› say›s›z eski veyeni örnekle bilinen, üstelik pratikte degeçerlili¤i bulunmayan bir konuyu elefl-tirmek gerekiyor.

Alevilik kendi içinde yenilikçi birinançt›r, sosyal örgütlenmesi eflitlikçi birgeçmiflten gelir. Yasakl›l›k, seçim ve de-mokratik hiyerarfliye olanak vermez. Ya-sak seçime de¤il, selleksiyona yol açar;yasaklananlar içinde mücadelede kendi-

122

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 121: Sınıf Teorisi - Sayı 7

lerini en iyi kan›tlayanlar lider olurlar.Onlar ölünce (eski toplumlarda) taraftar-lar›n›n soyuna ba¤l›l›k göstermeleri, bir-li¤e duyduklar› ihtiyaç nedeniyle zorunluve semboliktir. Kald› ki bu "soy" mesele-si de oldukça tart›flmal› bir konudur. Pekçok eski ‹slam sufisi, kendisini ya Mu-hammet-Ali soyundan veya onlar›n ben-desi veya ö¤rencisi saym›flt›r. BugünKürdistan'da pek çok fiafii fieyhi de ben-zer manevi dayanaklar gösterir. Baz› ün-lü fiafii ailelerin elinde fiah ‹smail'in tu¤-ras›n› tafl›yan secereleri bile vard›r. Ya-n›lm›yorsak, Ürdün Kraliyet ailesi de busoyun evlad› oldu¤u sav›ndad›r ve Alevibile de¤ildir. Hat›rlatmak gerekir ki Ale-vilerin önderlerinden biri olarak kabulettikleri Ahmet Yesevi, Sünnilerin defeyz ald›fl›, ba¤l›l›k gösterdi¤i bir din bil-ginidir. Kald› ki bu "Ocakzade" ve "De-deler"in kendileri de zaten Arap oldukla-r›n› kabul etmezler ve gerçekten öyle dede¤iller. Oysa Ehl-i Beyt, Evlad-i Resul,Haflimi kabilesine mensup Araplar'd›r.Ancak her fleye karfl›n bu sav›n ayn› za-manda dedelerce kabül görmesinin tarih-sel olarak anlaml› oldu¤unu da kabul et-meli. Ne var ki a¤›r tarihsel koflullar al-t›nda flekillenmifl sistemin, bu inanc›n ilkönderlerinin (örne¤in ‹mam Cafer-i Sa-d›k'›n) tercih etti¤i bir sistem oldu¤u söy-lenemez. O yönetsel erki reddeden birdin yoludur. Bugünkü koflularda ise de-delik hiyerarflisinin zaten geçerlili¤i yok-tur. Do¤al olarak dedelik kurumunun ba-badan o¤ula intikali art›k mümkün olma-d›¤› gibi, toplumda kast sistemini öngö-ren itici ve zararl› bir özelli¤i de mevcut-tur. Bu kurumun ortodoksal ‹slam’auyarlanmas›ndan do¤an soycul kat› aris-tokratik hiyerarflinin nas›l bir biçim ald›-¤ ›‹ran mollal›¤› ile ortadad›r. Ça¤dafl du-rumlara uygun olmayan yanlar›n› düzelt-meyen inançlar güçlüklerle karfl›lafl›rlar.

Günümüzde bütün dinlerde ve bunlar›nversiyonlar›nda "reform" ihtiyac› tart›fl›-l›yor ve bu yönde geliflmeler izliyoruz.Say›n dedeler de kabul etmelidirler ki,Alevili¤in önemli zaaflar›ndan biri, bu-dur. Bu durum dejenerasyonda önemlirol oynuyor. Yolu bilmeyenlerin yol ön-derli¤ini s›rf soydan gelmesi sonucu üst-lenmesinin say›s›z kötülüklere yol açt›¤›-n› herkes bilir. fiimdi herbir oca¤a ba¤l›birkaç bin "ocakzade" vard›r. Onlar, ken-di aralar›ndan bir veya birkaç "ehil, bilgi-li, sad›k, yol piri" seçmiyor, talipleri ken-di evlatlar› aras›nda paylafl›yorlar, yanimülk gibi, miras gibi paylafl›yorlar.Ocaklara mensup e¤itimli, kültürlü, top-lumda belli bir yer edinmifl ocakzadeler

123

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Alevili¤in insan› yücelteneflitlikçi, demokratik tarihselgelene¤ini temsil eden Baba‹lyas-i Horasani, Baba Zu-nun, Baba ‹shak, Anadolueflitlikçi, demokratik hareke-tinin ilklerinden fieyh Bedred-din'in yoldafl› Börklüce Mus-tafa'lar›n izleyicileri, haks›zl›kve adaletsizlikle dolu bir sis-teme payanda olmaya soyu-namaz. Ülkenin korkunç se-falet ve ac›lar içinde ç›rp›nanon milyonlarca insan›na karfl›bir avuç dolar milyarderi verantiyecinin düzenine omuzveren baba, pir ve dede dü-flünülemez.

Page 122: Sınıf Teorisi - Sayı 7

genellikle dedelik yapmazlar, dedelik ya-panlar genellikle sosyal konumlar› geri,yeterince e¤itim almam›fl olanlard›r. Bunedenle iflin çok defli¤ik bir nitelik ka-zand›¤›n›, büyük bir yozlaflma etkeni ha-line geldi¤ini kim bilmez. Bu yüzdenpek çok talip böyle "dedeleri" terk etmifl-tir ve yolunu kendi çabas›yla yürütüyor,ya da hiç bir oca¤›n iradesine baflvurma-dan, bildi¤i tan›d›¤› bir dedeye ba¤lan›-yor. Yayg›n bir görüngü olarak bilinir kidede-talip iliflkisi büyük ölçüde kendili-¤inden terk edilmifltir, fakat Alevilik terkedilmemifltir. Alevili¤in temelde dede-ta-lip iliflkisi oldu¤u, salt "Ehl-i Beyt"eba¤l›l›¤a indirgenebilen bir fley oldu¤usav›, onun bir dünya görüflü, bir inançsistemi oldu¤unu yads›maktad›r. Oysa"belden gelmek de¤il, yoldan gelmek"bu inanc›n temel ilkelerindendir ve fikriinanca verilen a¤›rl›¤› ifade eder. Say›ndedeler her yerde "her fley suret-i hakt›r","Kainat›, hakk›n aynas›d›r", "Yetmifl ikimillete bir nazarla bak", "her can hakk›naynas›d›r" demezler mi? O zaman bir"soy" ayr›cal›¤›n› ileri sürmek ve bunda›srar etmek neden? Baz› dedeler seçiminkuruma zarar verece¤ini ileri söylüyor-lar, peki ya seçimsiz kurumlar alevilerezarar verirse nas›l önleyeceksiniz? Bura-da aç›kça alevi-talibe güvenmemek yat›-m›yor mu? Bu yolun sürecenli¤inin sa-dece dedelerin "k›r›k saz›" ile geldi¤iniidd›a etmek gerçe¤i yans›t›yor olabilirmi? Tarihin her döneminde "k›r›k saz›"da, "kamil sözü" de genellikle en iyi tafl›-yanlar›n taliplerden ç›kt›¤› bilinir. Bununiçin insan›n akl›na bir ç›rp›da bir y›¤›ntalip erenlerin adlar› gelir! Günümüzdeise bu, büsbütün böyledir. Alevilikte,tanr› suretini temsil eden insan, sadecebir soydan (Ehl-i Beyt'ten) gelen insande¤il, bütün gerçek insanlard›r, asl›nda

bütün varl›kt›r. Daha do¤rusu alevi dü-flünce sistemi buna dayan›yor. Tarihselkoflullarda, ve üstelik Emevi saltanat›n›nbu soya yapt›¤› kötülüklerin yaratt›¤› afl›-r› duyarl›l›k ve duygusall›k onlar›n(Emeviler'in) gelene¤ini sürdürmeye yolaçmamal›d›r. Saltanat sistemi, babadano¤ula, soydan intikal sistemi onlara aittirve Osmanl› hanedan› da onu sürdürdü.Alevilik tarihinde soy tercihine dayal›çokça trajik olay bilinir. Aba Müslim-iHorasani’nin, Hz. Muhammed'in akraba-s›d›r diye iktidar› teslim etti¤i kifli tara-f›ndan öldürülmesi bu olaylardan biridir.Yak›n zamanlarda Anadolu'da böyleolaylar s›k s›k yaflan›r. Serçeflme'nin (Ha-c› Baktafl-› Veli Dergah›'n›n) ocakzadele-ri, "Çelebi"ler, "Ulusoy"lar neredeler, neyap›yorlar flimdi? Alevi toplumunu Os-manl› kal›nt›s› Diyanet ayg›t›na, bu ayg›-t›n takliti kurumlar oluflturarak sokmayaçal›flan Prof. Dr. ‹zzetin Do¤an, ünlü birdede oca¤›n›n evlad›d›r.

Alevili¤in insan› yücelten eflitlikçi,demokratik tarihsel gelene¤ini temsileden Baba ‹lyas-i Horasani, Baba Zunun,Baba ‹shak, Anadolu eflitlikçi, demokra-tik hareketinin ilklerinden fieyh Bedred-din'in yoldafl› Börklüce Mustafa'lar›n iz-leyicileri, haks›zl›k ve adaletsizlikle dolubir sisteme payanda olmaya soyunamaz.Ülkenin korkunç sefalet ve ac›lar içindeç›rp›nan on milyonlarca insan›na karfl›bir avuç dolar milyarderi ve rantiyecinindüzenine omuz veren baba, pir ve dededüflünülemez. Bizzat kendisi halk›n s›r-t›nda korkunç bir sömürü mekanizmas›-na dönüflmüfl, ülkenin sefaletten, gerikalm›fll›ktan, emperyalizme ba¤›ml›l›k-tan kurtulma çabalar›na din ad›na ak›l al-maz günahlar ve vahfletler iflleyerek en-gel olan ayg›tlarla ayn› haram sofras›naoturacak bir dede, pir ve baba düflünüle-

124

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 123: Sınıf Teorisi - Sayı 7

mez. Nitekim dedeleri ve babalar› ilegerçek Aleviler bu H›z›r'lara karfl› ç›k›-yorlar, ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve emek-ten yana saf tutuyorlar.

Pir Sultan Abdal Derne¤i eski GenelBaflkan› ve Sivas-Mad›mak katliam›n›ntan›klar›ndan Ali Balk›z, "Laik bir ülke-de, devletin çat›s› alt›nda Diyanet gibi birkurumun var olmas›n› evrensel anlamdalaiklik ilkesine ayk›r› buluyoruz. Biz varolan Diyanet'in kald›r›lmas› için müca-dele ederken, bir kesim Alevi Diyanetikurmak istiyor. Bizim böyle bir kurum-laflmaya ihtiyac›m›z yok" diyor. Ayn›derne¤in flimdiki Genel Baflkan› Kaz›mGenç, "Alevilerin örgütsel anlamda tem-silcisi Cem Vakf› de¤il, Alevi Bektafl›Birlikleri Federasyonu'dur. Alevi Diya-neti'nin olup olmamas›na karar verecekolanlar da bu örgütlerdir. Cem Vakf› Tür-kiye'deki Alevilerin % 10'unu bile temsiletmez. Diyanet'in kald›r›lmas›n› isterken,bir Alevi Diyaneti'nin kurulmas›n› sa-vunmam›z ilkesizlik olur. Böyle bir ku-rum resmi ideolojinin davulunu çalar...Böyle bir fley gerçekleflirse, on y›l sonraAlevi hizbullah› ortaya ç›kar" diye uyar›-yor. Alevi Bektafli Federasyonu GenelSekreteri Atilla Erdem, "Alevi BektafliFederasyonu'na ba¤l› 70 kurulufl var. BizFederasyon olarak mevcut Diyanet'inkald›r›lmas› için mücadele ederken, böy-le bir Diyanet'in kurulmas›n› istemiyo-ruz. Ülkemizin ça¤dafl, laik, insan hakla-r›na, hukuk normlar›na kavuflmas› içinDiyanet'in kalkmas›ndan yanay›z. Bizruhban s›n›f› istemiyoruz. ‹zzetin Do¤ankendi kendine Türkiye Alevilerinin lider-li¤ine soyunuyor. Bu yetkiyi kimden al-m›fl belli de¤il. Ald›¤›m bir duyuma göre200 milyar lira para al›p bu toplant›y›yapm›fl. Toplumumuzun ça¤dafl kültürelgeliflimine taban tabana z›t olan bu du-

rum, son derece küçültücü. Bu durum ik-tidar›n teokratik yap›s›n›n hofluna gidi-yor. ‹zzetin Do¤an'›n giriflimi ülkemiziçin son derece flanss›z, tehlikeli ve orta-ça¤ karanl›¤›nda bir potansiyel tafl›yor"diyor. E¤itimciler Derne¤i (E¤it-Der)Baflkan› ve Marafl Katliam› tan›klar›ndanKas›m Koç, Halk Evleri Genel Baflkan›ve Çorum katliam› tan›klar›ndan R›zaIl›man da ayn› flekilde bu giriflime serttepki gösterdiler. (26).

Bunlar ulaflabildiflimiz baz› Alevi ör-gütlerinin görüflleridir. Genifl Alevi kitle-sinin içine inildi¤inde onlar›n da düzeneyaltaklanma giriflimlerine genifl tepkiduydu¤u tesbit edilebilir. Yani Aleviler,Alevi Diyanetçileri gibi düflünmüyorlar.Onlar Ça¤da¤, laik, demokratik, insanhaklar› ve eme¤e sayg›l›, emparyalistbask› ve sömürüye son vermifl bir ülkeistiyorlar. Onlar gericilerle diyalog ve fle-riatç› ayg›tlarla birlik de¤il, ilerici, dü-rüst, memleket ve halk sever Sünni kar-deflleriyle diyalog ve birlikten yanalar vebirlikte demokratik ve modern bir ülkeyaratmak istiyorlar. Bafl›ms›z ve uygarbir yurtta, fleriat›ç› ve faflist bask›dankurtulmak ve özgür yaflamak istiyorlar.Kendi çocuklar›na dayat›lan din dogma-lar›na karfl›, gerçek anlamda laik, bilim-sel, demokratik e¤itim istiyorlar. Camiyerine, Diyanet ayg›t› yerine iyi dona-n›ml› okullar, ünüversiteler, hasteneler,spor ve dinlenme tehsisleri, müzeler,kütphaneler, sanat atelye ve evleri, mo-dern üretim, iflyeri ve rafah istiyorlar. Az-g›n sömürü ve barbarl›ktan kurtulmak is-tiyorlar.

‹flte gerçek durum, abart›s›z böyledir.Tarih gerçe¤e uymayanlar› ay›klar. Bun-dan hareketle yaz›m›z› bir alevi deyimiy-le noktalamak istiyoruz: "Gerçe¤flin de-mine hüü!" q

125

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 124: Sınıf Teorisi - Sayı 7

Dip Notlar:

1. Bu yaz›daki tüm istatistik veriler günlükbas›ndan derlendi. Ne yaz›k ki devletin ve ku-rumlar›n direkt verilerinden yararlanma flans›-m›z olmad›.

2. Bas›nda s›k s›k de¤iflik rakamlar verili-yor. Yukar›daki plana göre 84.723 olmal›. Ancakbas›nda bazan 91 bin, bazan da 107 bin rakam-lar› da s›k s›k verilidi. Bu kar›fl›kl›¤a gayriresmicamii yap›lar›n›n yol açt›¤›n› san›yoruz.

3. Bu say›larla kadro konusunda program-da öngörülen miktar›n 4-5 kat afl›ld›g› görülü-yor.

4.1998'de ‹stanbul'daki camii say›s›3000'in üzerinde idi, ayn› dönemde ‹zmir'de500 civar›nda camii olduflu saptand›.

5. Hürriyet gazetesi 12.06.1997.

6. Vergi Yasas›'n›n bu geçici maddesindeflöyle deniyor: Vak›flara ba¤›fllanan camiilerininflaas› dolay›s› ile yap›lan harcamalar veya ca-milerin inflaas› için yap›lan her türlü ba¤›fl veyard›mlarla camilerin idamesi için yap›lan hertürlü maddi ve ayni ba¤›fl ve yard›mlar›n, ku-rum kazanc› saptan›rken, gider olarak has›lat-tan düfler.

7. 29 Eylül 1998, Berran TÖZER'in Hürri-yet gazetesindeki "Az›nl›k Vak›flar›n›n Sorun-lar›". "Gizli Genelgeyle Az›nl›klar Devrimi",Hürriyet. 23 fiubat 2004

8. 1998. Hürriyet-Enis

9. "Kazakistan'dan Mcaristan'a Erenlerin‹zinden"-Alevi Belgesel Filmi

Gazi Üniversietesi Türk Kültürü ve Hac›Baktafl Veli Araflt›rma Merkezi taraf›ndan ha-z›rland›.

Yaklafl›k 13 Ülkede çekimi yap›lan film,19 ayda tamamland› ve 13 bölümden olufluyor.Ayr›ca 45 dakikal›k bir ingilizce bölümü de ha-z›rland›. Baflbakanl›k Tan›ma Fonu'nun karfl›-lad›¤› ve 500.000 Dolara mal olan film için 90bin kilometre yol katededildi.

Projenin Baflkanl›¤›n› Gazi ÜniversitesiRektörü Prof Dr. Enver Hasano¤lu, Genel Ko-oerdinatörlü¤ünü Gazi Ünv. ‹letiflim FakültesiDekan› Pof. Dr. Alemdar Yalç›n üstlendi. Yap›-m›, Gazi Ünv. ‹letiflim Fak. Öflretim Üyeleri ta-raf›ndan gerçeklefltirilen belgesel filmin ya-p›mc›l›¤›n› Dr. fiahin Karasar, genel yönetmen-li¤ini Doç. Dr. Peyami Çelikcan yapt›. Prof.Dr. Mürsel Öztürk, Doç. Dr. Zafer ‹lbars, Doç.Dr. Belk›s Temren, Erol Sertkaya, Yrd. Doç.Dr. Atila Erden'in Dan›flma Kurulu'nda yer al-d›¤› belgeselin senaryosu Doç.Dr. Peyami Çe-likcan'a ait. Türkiye'den birçok akademisiye-nin görüflünün al›nd›¤› belgesel için, çekim ya-p›lan ülkelerdeki 40 uzman ve bilim insan› dakatk›da bulundu. Müzikleri Hacetepe Ünv.Devlet Konservatuar› Ö¤rt.Üyesi Doç.Dr. Er-tu¤rul Bayraktar taraf›ndan bestelenen belge-selin, müzik yönetmenli¤ini Bengi Ba¤lamaÜçlüsü'nden Okan Murat Öztürk yapt›. Belge-selin çekimi s›ras›nda foto¤raf sanatç›s› ‹bra-him Demirel 20 bin dia çekti. Kurgusu dijitalortamda ODTÜ-G‹SAM'da yap›lan belgeselinkurgu yönetmenli¤ini Yrd. Doç. Dr. KayaÖzakgün, kurgu operatörlü¤ünü Thomas Bar-kenlol yapt›.

10. ‹smail NACAR bu istismara tepki ile,"Devlet adamlar›n›n bir gün Ahmet Yesevi'yi,di¤er gün Hac› Bektafl-› Veliyi gündeme getir-diklerini, "‹rtica ile mücadele etmek için tarih-teki tarikat reislerine sar›ld›klar›n›, bunlardanörnekler verilerek tarikatç›l›¤›n güçlendirildi-¤ini" elefltirerek flöyle diyor: " ‹nsanlar› birBektafli'ye, Yesevi'ye, Nakflilik'e ça¤›rmaktanziyade, bize yak›flan insanlar› akla ve bilimedavet etmektir." diyor. (Hürriyet: 28.04.1997)

11. Elbette Aleviler alaviliflin do¤ufl tarihi-ni, ‹slamiyetin do¤uflundan bafllat›rlar."Hakemolay›" ile bafllatanlar da vard›r. ‹mam Hüse-yin'in Kerbela olay› (640) da belirli bir ayr›flmatarihi olarak belirdi¤i için, ordan bafllatanlar davard›r. Tabii ‹slamiyet'ten önceki "Alevilik" iseayr› bir konudur. Burda Anadolu'daki Alevi k›-y›m›ndan söz etti¤imizden, Osmanl›'n›n Sünni-

126

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s

Page 125: Sınıf Teorisi - Sayı 7

li¤e kesin karar verifli "Fetret Dönemi" olmas›nkarfl›n Osmanl› saltanat›n›n kuruluflunu (1299)esas al›yoruz. Çünkü henüz büyük ölçüde Ale-vi ve eski inançlar›na ba¤l› Türk halk›na rafl-men, saltanat ailesi Sünnili¤i ç›karlar›na dahauygun bulmufl ve esas olarak benimsemifltir.Fetret Dönemi'nde (1412-20) bu hanedan aile-si çeliflkiyi çözmeye karar verdi. Ancak MusaÇelebi, saray›n bu karar›na karfl› halk›n yan›nageçti. fieyhzade Musa Çelebi, Kazaskeri fieyhBedreddin, Alevi Babailer'le (Torlak Kemal veBörklüce Mustafa) birlikte kardefli MehmetÇelebi ile savaflt›. Bu savaflta müslüman olma-yan di¤er egemen s›n›flar ve H›ristiyan kralla-r›n›n da deste¤i ile Mehmet Çelebi halk hare-ketini ezdi. Ancak gene de bu Aile Alevi halkatam hakim olamad›. 1520'de Yavuz Sultan Se-lim'in iktidara gelifli Sünni egemenli¤in kesintarihi olarak kaydedilebilir.

12. Bizans'›n Anadolu'da egemenli¤ininy›k›lmas›ndan çok önce Halifeler dönemindeAnadolu'nun özellikle güneydo¤usu büyük öl-çüde iflgal edilmifl, camii, mescid ve medrese-ler yap›lmaya bafllanm›flt›. Türk tarihçileri isekesin egemenlik tarihi olarak 1071 Malazgirtsavafl›n› verirler. Böylece biz de en az Selçuk-lu Beylikleri döneminden bafllamak üzere birtarih kaydediyoruz. Pek çok "Selçuklu camii"sioldu¤unu biliyoruz. Gerçekte ise, Anadolu'daHz. Ömer döneminden beri camii yap›l›yor ol-mas› gerekir. Ancak belki bu dönemde henüzminareli olmad›klar› için, "camii" diye kaydegeçmemifllerdir.

13. Hürriyet, 14.09.2003.

14. Haber: Hürriyet Gazetesi-Yurtd›fl›: 6Mart 1998.

15. 26 Ocak 2004 Hürriyet.

16. 3. Haziran 1998-Hürriyet

17. Alevi Sorunu ve Demokratik Çözüm-Hürriyet, 24 Kas›m 2003

18. Bu Sümer Tabletleri, daha sonra Irakdevletinin özel çal›flmas›yla nerdeyse eksiksiz

a盤a ç›kart›ld› ve Ba¤dat Müzesi'ne konuldu.Son ABD iflgalinde bunlar›n 170 binininya¤maland›¤› anlafl›l›yor!

19. G›lgam›fl Destan›'na bak›n›z.

20. Hürriyet, 27.03.2003.

21. Hürriyet, 30 Mart 2003.

22. Hürriyet, 15 Kas›m 2003.

23.Hürriyet, 19 Kas›m 2003.

24. Hürriyet, 6 Nisan 2003.

25. Hürriyet, 27.03.2003

26. Ö. Politika, 24 Kas›m 2003.

127

SINIF TEOR S2004 *7* Nisan-Mayı s