37

TEMMUZ 2011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SALİHLİ VİZYON

Citation preview

2

içindekiler

34

1012141618202224252627283032343637383940

Başyazı

Şimdi yatırım zamanı

Kurşunlu Vadisi’nde yeni otel yükseliyor

Kaplıca sektörü neden teşvik edilmelidir?

Adala şeftalisi yok olmak üzere!

Girişimci kredisi aldı, yazılıma yatırdı

Babek Tarım Salihli’nin zeytin devi olma yolunda

Salihli’den İzmir’e bir tekstil devi: Ertuğrul

Hünerli eller Atatürk’ü oya gibi işliyor

Çilek, Köprübaşı’nın gözbebeği

Balaban, peynir altı suyu tozu üretimine başladı

Garanti’den üyelere uygun şartlı kredi

Ziyaretler- seçim trafiği

Gökçeören’in yeni ekonomik değeri: pomza

Adını, Yunus Emre’den aldı

Çöp konteynerleri yer altına!

Eğitim

Alternatif enerjide Almanlardan bilgilendirme

Odamızdan

Perakende sektörü hipermarket yasasını bekliyor

Fuarlar

Summary of this issue (July 2011)

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

3

Başyazı

Salihli Ticaret ve Sanayi Odasıadına sahibiYönetim Kurulu Başkanı TALAT ZURNACI

Sorumlu MüdürYönetim Kurulu Başkan YardımcısıSAİM TÜRETKEN

Genel KoordinatörTanıtım ve Basın MüşaviriŞİRİN YÖRÜK

Yayın KuruluSAİM TÜRETKENHALUK KANILNEDİM ZURNACIYÜKSEL YUCALEVENT KILINÇASLANProf. Dr. MUSTAFA ÖKMEN

Ön Hazırlık ve Baskı

5501 Sokak No: 6 K: 1 Tuna Mah. Çamdibi / İZMİRTel : (0.232) 435 69 69 Pbx Faks : (0.232) 462 31 62E-mail : [email protected]

Grafik ÇalışmasıPınar Uçkun Salha

Yönetim YeriSalihli Ticaret ve Sanayi OdasıEski Cami Mahallesi Kemerli Sokak No:2 Salihli- MANİSATel (Fax): 0236 7131590 - 0236 7145342e-mail: [email protected] adresi: www.salihlitso.org.tr

Yayın TürüSüreli yaygın yayındır

Basım Tarihi?? Temmuz 2011

Dergimiz üç ayda bir yayımlanır.

Dergide yayınlanan yazılar aksi belirtilmedikçeSalihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın resmi görüşünü yansıtmaz. Kaynak belirtilerek dergiden alıntı yapılabilir.

Katkıda bulunanlarMustafa Uçar Mustafa BursalıSüleyman ArasanSalihli Sektör GazetesiGelişen Salihli Gazetesi

M A T B A A S I

Başyazı

İlçemizin ekonomik kalkınmasına yardımcı olacak unsurlardan biri daha gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yıllardır üzerinde çalıştığı, Salihlililer’in sabırsızlıkla beklediği Termal Turizm Merkezi’nin 1/25 000’lik plan onayı sonunda bakanlığın imzasından çıktı. Bu, bizim 3 yıl önce, 13 Mart 2008 tarihinde aldığımız müjdenin bir devamı niteliğinde bir onay oldu. Kurşunlu’nun sağlık turizminde bir

destinasyon olmasını kolaylaştıracak Termal Turizm Merkezi olma kararı, 3 yıllık uzun bir araştırma ve planı detaylandırma çalışmalarından sonra imza ile taçlandı.

Bu imza, Salihli’nin termal turizmde ümit vadeden bir merkez olduğunu herkese ilan etmektedir. Merkez, 3 bin 748 hektarlık alanı kapsamaktadır. Bunun içinde termal turizmin yanı sıra, yayla turizmi ve eko turizm gibi sektörün revaçta olan çeşitlerinin de yapılabileceği imkanlar yer almaktadır.

Salihli’nin termal turizmde destinasyon olması, bizim baştan beri inandığımız ve her fırsatta üzerinde durduğumuz bir konudur. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Turgutlu’daki Urganlı ve Kula’daki Emir Kaplıcaları’nın da içinde yer aldığı Ege’de 18 yer Termal Turizm Merkezi olarak ilan edilirken, bunların içinde Salihli’nin yer almaması bizi harekete geçirdi. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası olarak bunun büyük bir eksiklik olduğunu bakanlık yetkililerine ilettiğimizde, konunun gündeme getirilmesini sağladık. Israrlı çabalarımızın olumlu netice vermesi ile bakanlığın dikkatlerini Kurşunlu’ya çekmeyi başardık. Gelen ekip, bu sefer Kurşunlu’yu daha dikkatli inceledi ve termal merkez olmaya elverişli buldu.

Bu, azmin zaferiydi. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın Salihli’ye bir armağanıydı.13 Mart 2008’den bu yana 3 yılı aşkın bir zaman geçti. Ve bugünlerde ilk müjdenin

devamında beklediğimiz yeni müjdeyi de aldık. 12 Mayıs 2011’de 1/25 000’lik Çevre Düzeni Planı’nın bakanlık onayından çıktığı haberi bizim mutluluğumuzu perçinledi.

Salihli’ye, Kurşunlu’ya yatırım yapmak için bu onayı bekleyen yatırımcılarımız olduğunu biliyoruz. Artık beklenen haber gelmiştir. Yeni oteller ve sosyal tesislerle Salihli, turizmde iyi bir noktaya gelecektir.

Bu haber Salihli’nin işsizlik sorununa da ilaç gibi gelecektir.Kurşunlu Termal Turizm Merkezi, Salihli’yi uçuracak projelerden bir tanesi olacaktır.Buna yürekten inanıyoruz.

Sağlıcakla kalın.Talat Zurnacı

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı

Yatırımcıları ilçemize bekliyoruz

Yıl: 6 • Sayı: 24 • TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Kapak Fotoğrafı: Cengiz Savaş

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

4

kapak konusu

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Salihli’nin şifalı sularıyla ünlü Kurşunlu Kaplıcaları’nın Bakanlar Kurulu kararıyla 13 Mart 2008 tarih ve 26815 sayılı Resmi Gazete’de “Termal Turizm Merkezi” ilan edilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu sürede 48 bin dekarlık toplam büyüklüğü olan alanda gerekli inceleme ve planlamayı yaptı. Nihayet 12 Mayıs 2011 tarihinde Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’nin 1/25000’lik Çevre Düzeni Planı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın imzasıyla onaylandı.

Salihli’de sabırsızlıkla beklenen turizm planının bakan onayından geçmesi, ilçede büyük bir heyecan yarattı. Turizme yönelik yatırımların artması sonucunu doğuracağına kesin gözüyle bakılan plan onayının, pek çok sektörde olumlu yansımalarının olması bekleniyor.

Israrlı takip işe yaradıKurşunlu’nun Termal Turizm Merkezi kapsamına alınması uzun

bir mücadelenin, özellikle de Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın ısrarlı takipleri sonucu gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı termal turizm merkezleri arasında ilk başta yer almayan, daha sonra Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı’nın basında çıkan demeçleri üzerine bakanlığın yeni bir inceleme heyeti göndermesi ile, uzun bir çabanın meyvesi olarak ortaya çıkan Termal Turizm Merkezi ilanı, pek çok çevrede bir ‘zafer’ olarak değerlendirildi. Kurşunlu’nun önce üzülmesine, sonra umutlanmasına ve en sonunda da sevinmesine neden olan 5 yıllık süreç şu şekilde seyretti:

-2006 yılında Salihli’ye gelen bakanlıktan bir yetkili, hiçbir inceleme yapmadan, hazine arazilerinin azlığını sebep göstererek Kurşunlu’nun termal turizm merkezleri arasına dahil edilmesi konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na olumsuz rapor sundu.

-24 Aralık 2006’da Bakanlık, Balıkesir’den 5, Denizli, Manisa ve Çanakkale’den 3’er, Aydın ile Kütahya’dan 2’şer yer olmak üzere Ege’den 18 yeri Termal Turizm Merkezi ilan etti. Kurşunlu bunlar arasında yoktu.

-Kula’daki Emir Kaplıcası, Turgutlu’daki Urganlı ile Demirci’deki Hisar kaplıcalarının, Kurşunlu kadar popüler olmadığından yola çıkarak, Salihli’ye haksızlık edildiğini ilk dile getiren Salihli Ticaret ve Sanayi Odası oldu. Basında bu konuda “Salihli’ye haksızlık edildi” başlıklarıyla pek çok haber yayınlandı. Köşe yazarları konuyu ele aldı. Konuyu Yeni Asır Gazetesi köşe yazarı Erkin Usman yakından takip etti. Haber ulusal basında da yer aldı.

-Basından konuyu izleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Şenol Aydemir, Talat Zurnacı’yı arayarak

yeni bir heyet gönderme sözü verdi.-2007 başında Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler

Genel Müdürlüğü Termal Turizm Şube Müdürü Gökhan Özok başkanlığındaki 7 kişilik heyet, Salihli’de Belediye Başkanı, Kaymakam ve TSO Başkanı Talat Zurnacı ile görüştü. İki gün boyunca Kurşunlu, Sart, Bozdağ, Allahdiyen köylerinde inceleme yapıldı.

-Gelen heyetin incelemeleri sonucunda Mart 2007’de hazırlanan 1/25000’lik haritada termal merkezin olabileceği 48 bin dekarlık yer işaretlendi ve Bakanlık tarafından ilgili birimlere (Belediye, Ticaret ve Sanayi Odası gibi) gönderilerek görüşleri istendi.

-Oda’nın 3 ayda bir yayınlanan dergisi Salihli Vizyon’un Nisan 2007 tarihli kapağı 2012’nin Salihli’si için bir projeksiyon şeklinde çizilmiş bir illüstrasyon şeklinde hazırlandı. Verilmek istenen mesaj “Termal Merkez olursak, bölgede halen var olan Kurşunlu Kaplıcası, Sart Çamur banyosu ve yeni açılan Lidya Sardes Otel’e ilave olarak en az 10 otel daha açılır. Yolumuzu kesmeyin” şeklindeydi. Bu çizim çok

ilgi uyandırdı.-Heyetin hazırladığı raporun olumlu olduğu konusunda sinyal alan

Salihlililer, bir yıl süren sabırsız bir bekleyişten sonra, 2008 yılında müjdeli haberi aldı. 13 Mart 2008 tarihli ve 26815 sayılı Resmi Gazete’de Kurşunlu Termal Turizm Merkezi kararı Bakanlar Kurulu’nun onayından geçerek yayınlandı.

-Salihli’de yatırım yapmak isteyenler, Bakanlar Kurulu onayından geçen karardan sonra bu sefer de plandaki detayları görmek üzere 1/ 25000’lik Çevre Düzeni Planı’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın onaylanması için sabırsız bir bekleyişe koyuldu. Beklenen karar 3 yılı aşkın bir zaman sonunda imzadan çıktı. 12 Mayıs 2011 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay planı imzaladı. Toplam büyüklüğü 3 bin 748 hektar olan Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’nde, termal turizm ve sağlık termal turizm alanları için yerler belirlendi.

Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’nde yatırımcının önü açıkSağlık ve Termal Turizm amaçlı planlanan Manisa Salihli

Kurşunlu Termal Turizm Merkezi 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 12.05.2011 tarihinden Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Manisa Salihli Kurşunlu Termal Turizm Merkezi 3748 ha. büyüklüğünde olup Manisa Valiliği, Salihli Belediyesi ve Sart Belediyesi yetki alanlarında kalmaktadır.

Bu planın amacı, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen “Manisa Salihli Kurşunlu Termal Turizm Merkezi”nde koruma kullanma dengesi içerisinde termal turizmin planlı gelişiminin sağlanmasıdır.

Termal Turizm Merkezi kapsamında; bölgenin jeotermal kaynak potansiyeli ile beraber doğal, kültürel, tarihi değerlerinin ve sosyo-ekonomik kaynaklarının sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde, koruma-kullanma dengesi gözetilerek turizme yönlendirilmesine yönelik kararlar getirilmesiyle termal turizm ve termal turizmle bütünleşebilecek alternatif turizm türlerine yönelik yeni yatırım alanları oluşturulacaktır. Termal turizmin, 12 ay turizm yapma, yüksek istihdam oluşturma, tesislerde yüksek doluluk oranını yakalayabilme

vb. avantajları ile beraber alternatif turizm türleriyle de turizm faaliyetleri çeşitlendirilerek, bölgenin turizm sektöründen aldığı payın arttırılması, böylelikle bölgesel kalkınmanın sağlanması hedeflenmektedir. Bu temel amaç doğrultusunda Turizm Merkezlerinde ana tema olan termal turizmin geliştirilmesi ile alternatif turizm türlerinin bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer “kültürel ve doğal” değerlerle de ilişkilendirilmesi ile, bu bölgelerin her birinin termal destinasyon haline getirilmesi hedeflenmektedir.

Kurşunlu Termal Turizm Merkezi İzmir-Manisa karayolu üzerinde yer aldığı için ulaşım açısından avantajlı bir konumda yer alan turizm merkezinin doğal karakteri özellikle vurgulanmış ve bu karakterin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla Eko Turizm alanları belirlenmiştir. Turizm Merkezinin girişi niteliğinde olan Kurşunlu Kaplıcaları yolu ticaret kullanımları ve günübirlik kullanımlarla desteklenmiş, mevcut tesisler de göz önünde bulundurularak Turizm Tesis Alanı kararlarıyla geliştirilmiştir.

Alanın diğer bir önemli özelliği ise yerel halk tarafından günübirlik alan olarak kullanılma alışkanlığıdır. Bu alışkanlık planda dikkate alınarak termal kullanımlarla geliştirilmiştir. Mevcut Kurşunlu Kaplıcalarının bulunduğu alan ise düşük yoğunlukta yapılanma kararlarıyla Sağlık ve Termal Turizm amaçlı planlanarak gelişimine imkan tanınmıştır.

Turizm Merkezi kapsamında yapılması öngörülen Tabak Barajı ve çevresi rekreasyon amaçlı geliştirilmesi düşünülmüştür. Tarım ve orman alanları da bugünkü kullanımları korunacak şekilde çevre düzeni planı kapsamında planlı alanlar olarak belirlenmişlerdir.

Kurşunlu Kaplıcaları ile Sart Çamur hamamı arasındaki aks üzerinde bulunan Allahdiyen, Gökköy ve Çamurhamamı kırsal yerleşik alanları korunarak, bölgenin tarımsal özelliği göz önüne alınarak, kırsal turizm tesisleri yapılabilecek kırsal gelişimin sağlanacağı Eko Turizm alanları planlanmıştır. Turizm Merkezi kapsamında mevcutta sahip olduğu yüksek Termal Turizm potansiyeli ve Sart Antik Harabelerinin bölgeye sunduğu zengin kültür turizmi potansiyeli ile iyi entegre olabilen Golf Turizmi alanı planlanarak sağlık ve termal amaçlı konaklama sayısı artırılması hedeflenmiştir.

Kurşunlu’nun termal turizm merkezi planı bakanlıkta onaylandı

Şimdi yatırım zamanıSalihlililer’in merakla beklediği Kurşunlu Termal

Turizm Merkezi planı nihayet Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. 1/25000’lik Çevre Düzeni Planı’nı onaylayan bakanlık, 3 yılı aşan sabırsız bekleyişi de sonlandırmış oldu. 3 bin 748 hektar alan Termal Turizm Merkezi olarak onaylandı. Yatırımlara sağlanan avantajlarla, yeni turizm yatırımcılarının bölgeye ilgi göstermesi bekleniyor.

Kurşunlu Vadisi, piknikçiler tarafından büyük rabet görüyor

5 Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Salihli’nin şifalı sularıyla ünlü Kurşunlu Kaplıcaları’nın Bakanlar Kurulu kararıyla 13 Mart 2008 tarih ve 26815 sayılı Resmi Gazete’de “Termal Turizm Merkezi” ilan edilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu sürede 48 bin dekarlık toplam büyüklüğü olan alanda gerekli inceleme ve planlamayı yaptı. Nihayet 12 Mayıs 2011 tarihinde Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’nin 1/25000’lik Çevre Düzeni Planı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın imzasıyla onaylandı.

Salihli’de sabırsızlıkla beklenen turizm planının bakan onayından geçmesi, ilçede büyük bir heyecan yarattı. Turizme yönelik yatırımların artması sonucunu doğuracağına kesin gözüyle bakılan plan onayının, pek çok sektörde olumlu yansımalarının olması bekleniyor.

Israrlı takip işe yaradıKurşunlu’nun Termal Turizm Merkezi kapsamına alınması uzun

bir mücadelenin, özellikle de Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın ısrarlı takipleri sonucu gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı termal turizm merkezleri arasında ilk başta yer almayan, daha sonra Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı’nın basında çıkan demeçleri üzerine bakanlığın yeni bir inceleme heyeti göndermesi ile, uzun bir çabanın meyvesi olarak ortaya çıkan Termal Turizm Merkezi ilanı, pek çok çevrede bir ‘zafer’ olarak değerlendirildi. Kurşunlu’nun önce üzülmesine, sonra umutlanmasına ve en sonunda da sevinmesine neden olan 5 yıllık süreç şu şekilde seyretti:

-2006 yılında Salihli’ye gelen bakanlıktan bir yetkili, hiçbir inceleme yapmadan, hazine arazilerinin azlığını sebep göstererek Kurşunlu’nun termal turizm merkezleri arasına dahil edilmesi konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na olumsuz rapor sundu.

-24 Aralık 2006’da Bakanlık, Balıkesir’den 5, Denizli, Manisa ve Çanakkale’den 3’er, Aydın ile Kütahya’dan 2’şer yer olmak üzere Ege’den 18 yeri Termal Turizm Merkezi ilan etti. Kurşunlu bunlar arasında yoktu.

-Kula’daki Emir Kaplıcası, Turgutlu’daki Urganlı ile Demirci’deki Hisar kaplıcalarının, Kurşunlu kadar popüler olmadığından yola çıkarak, Salihli’ye haksızlık edildiğini ilk dile getiren Salihli Ticaret ve Sanayi Odası oldu. Basında bu konuda “Salihli’ye haksızlık edildi” başlıklarıyla pek çok haber yayınlandı. Köşe yazarları konuyu ele aldı. Konuyu Yeni Asır Gazetesi köşe yazarı Erkin Usman yakından takip etti. Haber ulusal basında da yer aldı.

-Basından konuyu izleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Şenol Aydemir, Talat Zurnacı’yı arayarak

yeni bir heyet gönderme sözü verdi.-2007 başında Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler

Genel Müdürlüğü Termal Turizm Şube Müdürü Gökhan Özok başkanlığındaki 7 kişilik heyet, Salihli’de Belediye Başkanı, Kaymakam ve TSO Başkanı Talat Zurnacı ile görüştü. İki gün boyunca Kurşunlu, Sart, Bozdağ, Allahdiyen köylerinde inceleme yapıldı.

-Gelen heyetin incelemeleri sonucunda Mart 2007’de hazırlanan 1/25000’lik haritada termal merkezin olabileceği 48 bin dekarlık yer işaretlendi ve Bakanlık tarafından ilgili birimlere (Belediye, Ticaret ve Sanayi Odası gibi) gönderilerek görüşleri istendi.

-Oda’nın 3 ayda bir yayınlanan dergisi Salihli Vizyon’un Nisan 2007 tarihli kapağı 2012’nin Salihli’si için bir projeksiyon şeklinde çizilmiş bir illüstrasyon şeklinde hazırlandı. Verilmek istenen mesaj “Termal Merkez olursak, bölgede halen var olan Kurşunlu Kaplıcası, Sart Çamur banyosu ve yeni açılan Lidya Sardes Otel’e ilave olarak en az 10 otel daha açılır. Yolumuzu kesmeyin” şeklindeydi. Bu çizim çok

ilgi uyandırdı.-Heyetin hazırladığı raporun olumlu olduğu konusunda sinyal alan

Salihlililer, bir yıl süren sabırsız bir bekleyişten sonra, 2008 yılında müjdeli haberi aldı. 13 Mart 2008 tarihli ve 26815 sayılı Resmi Gazete’de Kurşunlu Termal Turizm Merkezi kararı Bakanlar Kurulu’nun onayından geçerek yayınlandı.

-Salihli’de yatırım yapmak isteyenler, Bakanlar Kurulu onayından geçen karardan sonra bu sefer de plandaki detayları görmek üzere 1/ 25000’lik Çevre Düzeni Planı’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın onaylanması için sabırsız bir bekleyişe koyuldu. Beklenen karar 3 yılı aşkın bir zaman sonunda imzadan çıktı. 12 Mayıs 2011 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay planı imzaladı. Toplam büyüklüğü 3 bin 748 hektar olan Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’nde, termal turizm ve sağlık termal turizm alanları için yerler belirlendi.

Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’nde yatırımcının önü açıkSağlık ve Termal Turizm amaçlı planlanan Manisa Salihli

Kurşunlu Termal Turizm Merkezi 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 12.05.2011 tarihinden Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Manisa Salihli Kurşunlu Termal Turizm Merkezi 3748 ha. büyüklüğünde olup Manisa Valiliği, Salihli Belediyesi ve Sart Belediyesi yetki alanlarında kalmaktadır.

Bu planın amacı, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen “Manisa Salihli Kurşunlu Termal Turizm Merkezi”nde koruma kullanma dengesi içerisinde termal turizmin planlı gelişiminin sağlanmasıdır.

Termal Turizm Merkezi kapsamında; bölgenin jeotermal kaynak potansiyeli ile beraber doğal, kültürel, tarihi değerlerinin ve sosyo-ekonomik kaynaklarının sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde, koruma-kullanma dengesi gözetilerek turizme yönlendirilmesine yönelik kararlar getirilmesiyle termal turizm ve termal turizmle bütünleşebilecek alternatif turizm türlerine yönelik yeni yatırım alanları oluşturulacaktır. Termal turizmin, 12 ay turizm yapma, yüksek istihdam oluşturma, tesislerde yüksek doluluk oranını yakalayabilme

vb. avantajları ile beraber alternatif turizm türleriyle de turizm faaliyetleri çeşitlendirilerek, bölgenin turizm sektöründen aldığı payın arttırılması, böylelikle bölgesel kalkınmanın sağlanması hedeflenmektedir. Bu temel amaç doğrultusunda Turizm Merkezlerinde ana tema olan termal turizmin geliştirilmesi ile alternatif turizm türlerinin bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer “kültürel ve doğal” değerlerle de ilişkilendirilmesi ile, bu bölgelerin her birinin termal destinasyon haline getirilmesi hedeflenmektedir.

Kurşunlu Termal Turizm Merkezi İzmir-Manisa karayolu üzerinde yer aldığı için ulaşım açısından avantajlı bir konumda yer alan turizm merkezinin doğal karakteri özellikle vurgulanmış ve bu karakterin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla Eko Turizm alanları belirlenmiştir. Turizm Merkezinin girişi niteliğinde olan Kurşunlu Kaplıcaları yolu ticaret kullanımları ve günübirlik kullanımlarla desteklenmiş, mevcut tesisler de göz önünde bulundurularak Turizm Tesis Alanı kararlarıyla geliştirilmiştir.

Alanın diğer bir önemli özelliği ise yerel halk tarafından günübirlik alan olarak kullanılma alışkanlığıdır. Bu alışkanlık planda dikkate alınarak termal kullanımlarla geliştirilmiştir. Mevcut Kurşunlu Kaplıcalarının bulunduğu alan ise düşük yoğunlukta yapılanma kararlarıyla Sağlık ve Termal Turizm amaçlı planlanarak gelişimine imkan tanınmıştır.

Turizm Merkezi kapsamında yapılması öngörülen Tabak Barajı ve çevresi rekreasyon amaçlı geliştirilmesi düşünülmüştür. Tarım ve orman alanları da bugünkü kullanımları korunacak şekilde çevre düzeni planı kapsamında planlı alanlar olarak belirlenmişlerdir.

Kurşunlu Kaplıcaları ile Sart Çamur hamamı arasındaki aks üzerinde bulunan Allahdiyen, Gökköy ve Çamurhamamı kırsal yerleşik alanları korunarak, bölgenin tarımsal özelliği göz önüne alınarak, kırsal turizm tesisleri yapılabilecek kırsal gelişimin sağlanacağı Eko Turizm alanları planlanmıştır. Turizm Merkezi kapsamında mevcutta sahip olduğu yüksek Termal Turizm potansiyeli ve Sart Antik Harabelerinin bölgeye sunduğu zengin kültür turizmi potansiyeli ile iyi entegre olabilen Golf Turizmi alanı planlanarak sağlık ve termal amaçlı konaklama sayısı artırılması hedeflenmiştir.

6

Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca 1982 yılından itibaren çeşitli teşvik mekanizmalarıyla desteklenen turizm sektörü, potansiyellerimiz doğrultusunda belirlenen hedefler dikkate alındığında günümüzde de desteklenmeye devam edilmektedir. Emek yoğun bir sektör olan turizmin sağladığı istihdam olanakları ve döviz gelirleriyle ekonomiye katkısı yadsınamayacak kadar önemlidir.

2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni teşvik sistemi ile turizm sektöründe üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar arasında yer almaktadır. Hazine

Müsteşarlığınca yayınlanan “Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge, dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat sanayi alt sektörlerinden sonra turizm sektörü 299 belge ile desteklerden yararlanan üçüncü sektör olarak ön sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda yer alan verilere göre turizm sektörü sağladığı 18 bin 280 istihdamla birinci sırada yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin haklılığını ortaya koymaktadır.

•Turizm sektörü Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile bölgesel desteklerden İstanbul haricindeki bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel yatırımlarında kurumlar veya gelir vergisine uygulanacak indirim oranları ile toplam yatırımın % 10 ile % 25 oranında yatırıma katkı oranları ile teşvik sağlanmaktadır.

•Arazi temini, planlanması vb. işlemler genel olarak bir turizm yatırımın % 30 ile 40 arasında bir maliyete tekabül etmektedir. Yatırımların hayata geçebilmesinde önemli rol oynayan arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca uygulanmaya devam etmektedir.

Şimdi Yatırım Zamanı…

Bir doğal tedavi unsuru olan suyun ve özellikle de termal suların

aynı zamanda zindelik ve rekreatif amaçlı olarak insanın kendisini yenilemesi ve eğlence amacıyla kullanılması Dünya’da ve Avrupa’da günümüzde çok önem kazanmıştır. Günümüzde SPA & Wellness ya da sağlıklı yaşam-zindelik tesisi, kaplıca, içmece, termal tesis, termal kür merkezi, oteli, rehabilitasyon, sağlık ve güzellik merkezi v.b gibi çok çeşitli adlar altında faaliyet gösteren tesislerin dünyada giderek çoğalmaya başlaması, bu alana olan ilginin ve talebin artmasının bir sonucudur. Bu tür tesislere olan talebin artması aslında “Sağlık ve Termal Turizmin” yediden yetmişe, sağlıklı olsun olmasın her kesime hitap edebiliyor ve bir farklılık yaratabiliyor olmasına bağlanabilir.

Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan Avrupa nüfusunun daha fazla termal kür gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde bu talep daha yoğunlukla hissedilmektedir. Türkiye iklim, kültür ve tecrübe avantajları ile bu ülkeler için çok çekici konumdadır. Diğer taraftan coğrafi yakınlık faktörü de göz önünde bulundurulduğunda Ortadoğu ülkeleri için de Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır.

Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle hastaların tedavi hizmetlerini azaltmaya yönelik olarak sağlık hizmetlerini daha düşük maliyetli ülkelerden temin etme eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı

almaları, ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.

Bu nedenlerle dünyada giderek büyüyen termal turizmi pastasındaki Türkiye’nin payının ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.

Termal Turizme yönelik çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizmin çeşitlendirilerek ülke geneline yayılması politikası içinde önemli yer tutmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından öz ve yenilenebilir olan jeotermal kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasına yönelik olarak geleneksel kaplıca kullanımından farklı bir anlayış ve yaklaşım geliştirmeye çalışılmaktadır.

Termal Turizminin geliştirilmesi yönünde kür parkı, kür merkezi ve konaklama entegrasyonu sağlayan tesisleri bünyesinde bulunduran uluslararası standartlara sahip nitelikli tesislerin sayısı ile birlikte, turizm geliri ve turist sayısının arttırılması hedeflenmektedir.

Termal Turizmdeki anlayış, termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanımı dışında insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet verebilen tesisler yaratmaktır.

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007-2013 çalışmasının Türkiye Turizmi için en önemli açılımı, ülkemizin sahip olduğu alternatif turizm potansiyellerinin tespiti ve planlı bir şekilde koruma-kullanma dengesi içerisinde ülke turizmine kazandırılması için

izlenecek olan stratejileri belirleyip eylem planı haline getirmiş olmasıdır.

Bu kapsamda ülkemizin sahip olduğu jeotermal potansiyele bağlı olarak en önemli alternatif turizm türlerinden biri olan Sağlık ve Termal Turizm konusunda öncelikli olarak ülke genelindeki potansiyel alanlar belirlenmiş ve bu potansiyel alanlar bölgeleme esasına göre analiz edildikten sonra genel planlama yaklaşımı içerisinde 1/25 000 ölçekli çevre düzeni planı kararları üretilmiş ve yatırım alanları belirlenmiştir.

Bu bölgelerde termal tesisler başta olmak üzere kıyı bölgelerinde thalasso (deniz kürü) turizmi, golf, doğa turizmi, su sporları vb. alternatif turizm türlerinin bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi amaçlanarak Termal Turizm Master Planı hedeflerine ulaşılmaktadır.

Master Plan doğrultusunda ilan edilmiş Turizm Merkezlerinin 44’ünde 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planları Bakanlığımızca hazırlattırılarak 2634 sayılı yasa uyarınca Bakanlığımızca

onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu planlarla ele alınan termal bölgelerin her birinin bir ‘Termal Turizm Destinasyonu’ ve ‘Termal Turizm Kenti’ olarak geliştirilmesi amaçlanmış, sadece sağlık boyutu değil; bu bölgeler içinde termal kaynaklı (konaklama, kür-tedavi merkezi ve kür parkı vb) tesisler başta olmak üzere golf, dağ ve doğa turizmi, su sporları, eğlence merkezleri vb. turizm türleri ile bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi sağlanmıştır. Bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığınca başlatılan “Termal Turizm Master Planı” kapsamında ülkemizdeki jeotermal potansiyeller dikkate alınarak yeni alanlar da tespit edilmekte olup bu alanlarda yeni yatırımlara yönelik planlama çalışmaları da aynı prensiplerle devam etmektedir.

Termal Turizm Master Planı’nın Kısa Dönem Hedefi olarak 50.000 yatak kapasitesi belirlenmiş olup, Termal Turizm Master Planı’nın hazırlanarak uygulandığı 2007-2010 yılları arasında turizm belgeli ve belediye belgeli olmak üzere tesis sayısı 78’den 100’e, yatak kapasitesi ise 17.767’den 29.727’e ulaşmıştır.

Termal Turizmi geliştirmeye yönelik çalışmalar sonucunda;

Türkiye turizm stratejisinin ana kararlarına uygun olarak, termal turizm yatırımlarının artması ile:

• 12 ay turizm imkanı yaratılarak tesislerde yüksek doluluk oranları elde edilebilecek,

• Sürekli istihdam oluşturulabilecek,

• Yatırım ve işletme karlılığı elde edilebilecek (kür uygulamalarının 14-21 gün arasında olması nedeniyle),

• Yüksek iç turizm talebi karşılanabilecek,

• Bölgesel dengesizliklerin kıyı alanları dışına yaygınlaştırılması sağlanacak,

• Yaşlanan ABD ve AB nüfus yapısının oluşturduğu talepten yararlanılacak,

• Orta Doğu ve komşu ülkeler turizm pazar payının arttırılması sağlanabilecektir.

Hedefimiz, Türkiye’nin Termal Turizmde Avrupa’nın En Önemli ve Dünya’nın İlk Beş Destinasyonundan Birisi Olmasıdır.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Turizm YatırımlarındaTeşviklere Devam… Turizm YatırımlarındaTeşviklere Devam…

7

Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca 1982 yılından itibaren çeşitli teşvik mekanizmalarıyla desteklenen turizm sektörü, potansiyellerimiz doğrultusunda belirlenen hedefler dikkate alındığında günümüzde de desteklenmeye devam edilmektedir. Emek yoğun bir sektör olan turizmin sağladığı istihdam olanakları ve döviz gelirleriyle ekonomiye katkısı yadsınamayacak kadar önemlidir.

2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni teşvik sistemi ile turizm sektöründe üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar arasında yer almaktadır. Hazine

Müsteşarlığınca yayınlanan “Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge, dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat sanayi alt sektörlerinden sonra turizm sektörü 299 belge ile desteklerden yararlanan üçüncü sektör olarak ön sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda yer alan verilere göre turizm sektörü sağladığı 18 bin 280 istihdamla birinci sırada yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin haklılığını ortaya koymaktadır.

•Turizm sektörü Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile bölgesel desteklerden İstanbul haricindeki bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel yatırımlarında kurumlar veya gelir vergisine uygulanacak indirim oranları ile toplam yatırımın % 10 ile % 25 oranında yatırıma katkı oranları ile teşvik sağlanmaktadır.

•Arazi temini, planlanması vb. işlemler genel olarak bir turizm yatırımın % 30 ile 40 arasında bir maliyete tekabül etmektedir. Yatırımların hayata geçebilmesinde önemli rol oynayan arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca uygulanmaya devam etmektedir.

Şimdi Yatırım Zamanı…

Bir doğal tedavi unsuru olan suyun ve özellikle de termal suların

aynı zamanda zindelik ve rekreatif amaçlı olarak insanın kendisini yenilemesi ve eğlence amacıyla kullanılması Dünya’da ve Avrupa’da günümüzde çok önem kazanmıştır. Günümüzde SPA & Wellness ya da sağlıklı yaşam-zindelik tesisi, kaplıca, içmece, termal tesis, termal kür merkezi, oteli, rehabilitasyon, sağlık ve güzellik merkezi v.b gibi çok çeşitli adlar altında faaliyet gösteren tesislerin dünyada giderek çoğalmaya başlaması, bu alana olan ilginin ve talebin artmasının bir sonucudur. Bu tür tesislere olan talebin artması aslında “Sağlık ve Termal Turizmin” yediden yetmişe, sağlıklı olsun olmasın her kesime hitap edebiliyor ve bir farklılık yaratabiliyor olmasına bağlanabilir.

Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan Avrupa nüfusunun daha fazla termal kür gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde bu talep daha yoğunlukla hissedilmektedir. Türkiye iklim, kültür ve tecrübe avantajları ile bu ülkeler için çok çekici konumdadır. Diğer taraftan coğrafi yakınlık faktörü de göz önünde bulundurulduğunda Ortadoğu ülkeleri için de Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır.

Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle hastaların tedavi hizmetlerini azaltmaya yönelik olarak sağlık hizmetlerini daha düşük maliyetli ülkelerden temin etme eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı

almaları, ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.

Bu nedenlerle dünyada giderek büyüyen termal turizmi pastasındaki Türkiye’nin payının ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.

Termal Turizme yönelik çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizmin çeşitlendirilerek ülke geneline yayılması politikası içinde önemli yer tutmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından öz ve yenilenebilir olan jeotermal kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasına yönelik olarak geleneksel kaplıca kullanımından farklı bir anlayış ve yaklaşım geliştirmeye çalışılmaktadır.

Termal Turizminin geliştirilmesi yönünde kür parkı, kür merkezi ve konaklama entegrasyonu sağlayan tesisleri bünyesinde bulunduran uluslararası standartlara sahip nitelikli tesislerin sayısı ile birlikte, turizm geliri ve turist sayısının arttırılması hedeflenmektedir.

Termal Turizmdeki anlayış, termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanımı dışında insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet verebilen tesisler yaratmaktır.

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007-2013 çalışmasının Türkiye Turizmi için en önemli açılımı, ülkemizin sahip olduğu alternatif turizm potansiyellerinin tespiti ve planlı bir şekilde koruma-kullanma dengesi içerisinde ülke turizmine kazandırılması için

izlenecek olan stratejileri belirleyip eylem planı haline getirmiş olmasıdır.

Bu kapsamda ülkemizin sahip olduğu jeotermal potansiyele bağlı olarak en önemli alternatif turizm türlerinden biri olan Sağlık ve Termal Turizm konusunda öncelikli olarak ülke genelindeki potansiyel alanlar belirlenmiş ve bu potansiyel alanlar bölgeleme esasına göre analiz edildikten sonra genel planlama yaklaşımı içerisinde 1/25 000 ölçekli çevre düzeni planı kararları üretilmiş ve yatırım alanları belirlenmiştir.

Bu bölgelerde termal tesisler başta olmak üzere kıyı bölgelerinde thalasso (deniz kürü) turizmi, golf, doğa turizmi, su sporları vb. alternatif turizm türlerinin bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi amaçlanarak Termal Turizm Master Planı hedeflerine ulaşılmaktadır.

Master Plan doğrultusunda ilan edilmiş Turizm Merkezlerinin 44’ünde 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planları Bakanlığımızca hazırlattırılarak 2634 sayılı yasa uyarınca Bakanlığımızca

onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu planlarla ele alınan termal bölgelerin her birinin bir ‘Termal Turizm Destinasyonu’ ve ‘Termal Turizm Kenti’ olarak geliştirilmesi amaçlanmış, sadece sağlık boyutu değil; bu bölgeler içinde termal kaynaklı (konaklama, kür-tedavi merkezi ve kür parkı vb) tesisler başta olmak üzere golf, dağ ve doğa turizmi, su sporları, eğlence merkezleri vb. turizm türleri ile bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi sağlanmıştır. Bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığınca başlatılan “Termal Turizm Master Planı” kapsamında ülkemizdeki jeotermal potansiyeller dikkate alınarak yeni alanlar da tespit edilmekte olup bu alanlarda yeni yatırımlara yönelik planlama çalışmaları da aynı prensiplerle devam etmektedir.

Termal Turizm Master Planı’nın Kısa Dönem Hedefi olarak 50.000 yatak kapasitesi belirlenmiş olup, Termal Turizm Master Planı’nın hazırlanarak uygulandığı 2007-2010 yılları arasında turizm belgeli ve belediye belgeli olmak üzere tesis sayısı 78’den 100’e, yatak kapasitesi ise 17.767’den 29.727’e ulaşmıştır.

Termal Turizmi geliştirmeye yönelik çalışmalar sonucunda;

Türkiye turizm stratejisinin ana kararlarına uygun olarak, termal turizm yatırımlarının artması ile:

• 12 ay turizm imkanı yaratılarak tesislerde yüksek doluluk oranları elde edilebilecek,

• Sürekli istihdam oluşturulabilecek,

• Yatırım ve işletme karlılığı elde edilebilecek (kür uygulamalarının 14-21 gün arasında olması nedeniyle),

• Yüksek iç turizm talebi karşılanabilecek,

• Bölgesel dengesizliklerin kıyı alanları dışına yaygınlaştırılması sağlanacak,

• Yaşlanan ABD ve AB nüfus yapısının oluşturduğu talepten yararlanılacak,

• Orta Doğu ve komşu ülkeler turizm pazar payının arttırılması sağlanabilecektir.

Hedefimiz, Türkiye’nin Termal Turizmde Avrupa’nın En Önemli ve Dünya’nın İlk Beş Destinasyonundan Birisi Olmasıdır.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Bölgesel Uygulama

Bölgeler

Yatırıma KatkıOranı (%)

Kurumlar veya Gelir Vergisi İndirim

Oranı (%) I 10 25II 15 40III 20 60IV 25 80

• 12 ay turizm imkanı

• Yatırım ve işletme karlılığı

• Artan pazar

Teşvikler…..• Arazi Tahsisi• Gelir Vergisi İndirimi• Enerji İndirimi

Sağlıkve

TermalTurizmi

Taner PİRİKültür ve Turizm Uzman

Elçin Barın PenpecioğluKültür ve Turizm Uzman Yardımcısı

8

Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca 1982 yılından itibaren çeşitli teşvik mekanizmalarıyla desteklenen turizm sektörü, potansiyellerimiz doğrultusunda belirlenen hedefler dikkate alındığında günümüzde de desteklenmeye devam edilmektedir. Emek yoğun bir sektör olan turizmin sağladığı istihdam olanakları ve döviz gelirleriyle ekonomiye katkısı yadsınamayacak kadar önemlidir.

2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni teşvik sistemi ile turizm sektöründe üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar arasında yer almaktadır. Hazine

Müsteşarlığınca yayınlanan “Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge, dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat sanayi alt sektörlerinden sonra turizm sektörü 299 belge ile desteklerden yararlanan üçüncü sektör olarak ön sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda yer alan verilere göre turizm sektörü sağladığı 18 bin 280 istihdamla birinci sırada yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin haklılığını ortaya koymaktadır.

•Turizm sektörü Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile bölgesel desteklerden İstanbul haricindeki bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel yatırımlarında kurumlar veya gelir vergisine uygulanacak indirim oranları ile toplam yatırımın % 10 ile % 25 oranında yatırıma katkı oranları ile teşvik sağlanmaktadır.

•Arazi temini, planlanması vb. işlemler genel olarak bir turizm yatırımın % 30 ile 40 arasında bir maliyete tekabül etmektedir. Yatırımların hayata geçebilmesinde önemli rol oynayan arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca uygulanmaya devam etmektedir.

Şimdi Yatırım Zamanı…

Bir doğal tedavi unsuru olan suyun ve özellikle de termal suların

aynı zamanda zindelik ve rekreatif amaçlı olarak insanın kendisini yenilemesi ve eğlence amacıyla kullanılması Dünya’da ve Avrupa’da günümüzde çok önem kazanmıştır. Günümüzde SPA & Wellness ya da sağlıklı yaşam-zindelik tesisi, kaplıca, içmece, termal tesis, termal kür merkezi, oteli, rehabilitasyon, sağlık ve güzellik merkezi v.b gibi çok çeşitli adlar altında faaliyet gösteren tesislerin dünyada giderek çoğalmaya başlaması, bu alana olan ilginin ve talebin artmasının bir sonucudur. Bu tür tesislere olan talebin artması aslında “Sağlık ve Termal Turizmin” yediden yetmişe, sağlıklı olsun olmasın her kesime hitap edebiliyor ve bir farklılık yaratabiliyor olmasına bağlanabilir.

Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan Avrupa nüfusunun daha fazla termal kür gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde bu talep daha yoğunlukla hissedilmektedir. Türkiye iklim, kültür ve tecrübe avantajları ile bu ülkeler için çok çekici konumdadır. Diğer taraftan coğrafi yakınlık faktörü de göz önünde bulundurulduğunda Ortadoğu ülkeleri için de Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır.

Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle hastaların tedavi hizmetlerini azaltmaya yönelik olarak sağlık hizmetlerini daha düşük maliyetli ülkelerden temin etme eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı

almaları, ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.

Bu nedenlerle dünyada giderek büyüyen termal turizmi pastasındaki Türkiye’nin payının ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.

Termal Turizme yönelik çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizmin çeşitlendirilerek ülke geneline yayılması politikası içinde önemli yer tutmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından öz ve yenilenebilir olan jeotermal kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasına yönelik olarak geleneksel kaplıca kullanımından farklı bir anlayış ve yaklaşım geliştirmeye çalışılmaktadır.

Termal Turizminin geliştirilmesi yönünde kür parkı, kür merkezi ve konaklama entegrasyonu sağlayan tesisleri bünyesinde bulunduran uluslararası standartlara sahip nitelikli tesislerin sayısı ile birlikte, turizm geliri ve turist sayısının arttırılması hedeflenmektedir.

Termal Turizmdeki anlayış, termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanımı dışında insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet verebilen tesisler yaratmaktır.

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007-2013 çalışmasının Türkiye Turizmi için en önemli açılımı, ülkemizin sahip olduğu alternatif turizm potansiyellerinin tespiti ve planlı bir şekilde koruma-kullanma dengesi içerisinde ülke turizmine kazandırılması için

izlenecek olan stratejileri belirleyip eylem planı haline getirmiş olmasıdır.

Bu kapsamda ülkemizin sahip olduğu jeotermal potansiyele bağlı olarak en önemli alternatif turizm türlerinden biri olan Sağlık ve Termal Turizm konusunda öncelikli olarak ülke genelindeki potansiyel alanlar belirlenmiş ve bu potansiyel alanlar bölgeleme esasına göre analiz edildikten sonra genel planlama yaklaşımı içerisinde 1/25 000 ölçekli çevre düzeni planı kararları üretilmiş ve yatırım alanları belirlenmiştir.

Bu bölgelerde termal tesisler başta olmak üzere kıyı bölgelerinde thalasso (deniz kürü) turizmi, golf, doğa turizmi, su sporları vb. alternatif turizm türlerinin bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi amaçlanarak Termal Turizm Master Planı hedeflerine ulaşılmaktadır.

Master Plan doğrultusunda ilan edilmiş Turizm Merkezlerinin 44’ünde 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planları Bakanlığımızca hazırlattırılarak 2634 sayılı yasa uyarınca Bakanlığımızca

onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu planlarla ele alınan termal bölgelerin her birinin bir ‘Termal Turizm Destinasyonu’ ve ‘Termal Turizm Kenti’ olarak geliştirilmesi amaçlanmış, sadece sağlık boyutu değil; bu bölgeler içinde termal kaynaklı (konaklama, kür-tedavi merkezi ve kür parkı vb) tesisler başta olmak üzere golf, dağ ve doğa turizmi, su sporları, eğlence merkezleri vb. turizm türleri ile bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi sağlanmıştır. Bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığınca başlatılan “Termal Turizm Master Planı” kapsamında ülkemizdeki jeotermal potansiyeller dikkate alınarak yeni alanlar da tespit edilmekte olup bu alanlarda yeni yatırımlara yönelik planlama çalışmaları da aynı prensiplerle devam etmektedir.

Termal Turizm Master Planı’nın Kısa Dönem Hedefi olarak 50.000 yatak kapasitesi belirlenmiş olup, Termal Turizm Master Planı’nın hazırlanarak uygulandığı 2007-2010 yılları arasında turizm belgeli ve belediye belgeli olmak üzere tesis sayısı 78’den 100’e, yatak kapasitesi ise 17.767’den 29.727’e ulaşmıştır.

Termal Turizmi geliştirmeye yönelik çalışmalar sonucunda;

Türkiye turizm stratejisinin ana kararlarına uygun olarak, termal turizm yatırımlarının artması ile:

• 12 ay turizm imkanı yaratılarak tesislerde yüksek doluluk oranları elde edilebilecek,

• Sürekli istihdam oluşturulabilecek,

• Yatırım ve işletme karlılığı elde edilebilecek (kür uygulamalarının 14-21 gün arasında olması nedeniyle),

• Yüksek iç turizm talebi karşılanabilecek,

• Bölgesel dengesizliklerin kıyı alanları dışına yaygınlaştırılması sağlanacak,

• Yaşlanan ABD ve AB nüfus yapısının oluşturduğu talepten yararlanılacak,

• Orta Doğu ve komşu ülkeler turizm pazar payının arttırılması sağlanabilecektir.

Hedefimiz, Türkiye’nin Termal Turizmde Avrupa’nın En Önemli ve Dünya’nın İlk Beş Destinasyonundan Birisi Olmasıdır.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Elçin Barın PenpecioğluKültür ve Turizm Uzman Yardımcısı

9

Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca 1982 yılından itibaren çeşitli teşvik mekanizmalarıyla desteklenen turizm sektörü, potansiyellerimiz doğrultusunda belirlenen hedefler dikkate alındığında günümüzde de desteklenmeye devam edilmektedir. Emek yoğun bir sektör olan turizmin sağladığı istihdam olanakları ve döviz gelirleriyle ekonomiye katkısı yadsınamayacak kadar önemlidir.

2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni teşvik sistemi ile turizm sektöründe üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar arasında yer almaktadır. Hazine

Müsteşarlığınca yayınlanan “Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge, dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat sanayi alt sektörlerinden sonra turizm sektörü 299 belge ile desteklerden yararlanan üçüncü sektör olarak ön sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda yer alan verilere göre turizm sektörü sağladığı 18 bin 280 istihdamla birinci sırada yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin haklılığını ortaya koymaktadır.

•Turizm sektörü Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile bölgesel desteklerden İstanbul haricindeki bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel yatırımlarında kurumlar veya gelir vergisine uygulanacak indirim oranları ile toplam yatırımın % 10 ile % 25 oranında yatırıma katkı oranları ile teşvik sağlanmaktadır.

•Arazi temini, planlanması vb. işlemler genel olarak bir turizm yatırımın % 30 ile 40 arasında bir maliyete tekabül etmektedir. Yatırımların hayata geçebilmesinde önemli rol oynayan arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca uygulanmaya devam etmektedir.

Şimdi Yatırım Zamanı…

Bir doğal tedavi unsuru olan suyun ve özellikle de termal suların

aynı zamanda zindelik ve rekreatif amaçlı olarak insanın kendisini yenilemesi ve eğlence amacıyla kullanılması Dünya’da ve Avrupa’da günümüzde çok önem kazanmıştır. Günümüzde SPA & Wellness ya da sağlıklı yaşam-zindelik tesisi, kaplıca, içmece, termal tesis, termal kür merkezi, oteli, rehabilitasyon, sağlık ve güzellik merkezi v.b gibi çok çeşitli adlar altında faaliyet gösteren tesislerin dünyada giderek çoğalmaya başlaması, bu alana olan ilginin ve talebin artmasının bir sonucudur. Bu tür tesislere olan talebin artması aslında “Sağlık ve Termal Turizmin” yediden yetmişe, sağlıklı olsun olmasın her kesime hitap edebiliyor ve bir farklılık yaratabiliyor olmasına bağlanabilir.

Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan Avrupa nüfusunun daha fazla termal kür gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde bu talep daha yoğunlukla hissedilmektedir. Türkiye iklim, kültür ve tecrübe avantajları ile bu ülkeler için çok çekici konumdadır. Diğer taraftan coğrafi yakınlık faktörü de göz önünde bulundurulduğunda Ortadoğu ülkeleri için de Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır.

Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle hastaların tedavi hizmetlerini azaltmaya yönelik olarak sağlık hizmetlerini daha düşük maliyetli ülkelerden temin etme eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı

almaları, ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.

Bu nedenlerle dünyada giderek büyüyen termal turizmi pastasındaki Türkiye’nin payının ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.

Termal Turizme yönelik çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizmin çeşitlendirilerek ülke geneline yayılması politikası içinde önemli yer tutmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından öz ve yenilenebilir olan jeotermal kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasına yönelik olarak geleneksel kaplıca kullanımından farklı bir anlayış ve yaklaşım geliştirmeye çalışılmaktadır.

Termal Turizminin geliştirilmesi yönünde kür parkı, kür merkezi ve konaklama entegrasyonu sağlayan tesisleri bünyesinde bulunduran uluslararası standartlara sahip nitelikli tesislerin sayısı ile birlikte, turizm geliri ve turist sayısının arttırılması hedeflenmektedir.

Termal Turizmdeki anlayış, termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanımı dışında insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet verebilen tesisler yaratmaktır.

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007-2013 çalışmasının Türkiye Turizmi için en önemli açılımı, ülkemizin sahip olduğu alternatif turizm potansiyellerinin tespiti ve planlı bir şekilde koruma-kullanma dengesi içerisinde ülke turizmine kazandırılması için

izlenecek olan stratejileri belirleyip eylem planı haline getirmiş olmasıdır.

Bu kapsamda ülkemizin sahip olduğu jeotermal potansiyele bağlı olarak en önemli alternatif turizm türlerinden biri olan Sağlık ve Termal Turizm konusunda öncelikli olarak ülke genelindeki potansiyel alanlar belirlenmiş ve bu potansiyel alanlar bölgeleme esasına göre analiz edildikten sonra genel planlama yaklaşımı içerisinde 1/25 000 ölçekli çevre düzeni planı kararları üretilmiş ve yatırım alanları belirlenmiştir.

Bu bölgelerde termal tesisler başta olmak üzere kıyı bölgelerinde thalasso (deniz kürü) turizmi, golf, doğa turizmi, su sporları vb. alternatif turizm türlerinin bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi amaçlanarak Termal Turizm Master Planı hedeflerine ulaşılmaktadır.

Master Plan doğrultusunda ilan edilmiş Turizm Merkezlerinin 44’ünde 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planları Bakanlığımızca hazırlattırılarak 2634 sayılı yasa uyarınca Bakanlığımızca

onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu planlarla ele alınan termal bölgelerin her birinin bir ‘Termal Turizm Destinasyonu’ ve ‘Termal Turizm Kenti’ olarak geliştirilmesi amaçlanmış, sadece sağlık boyutu değil; bu bölgeler içinde termal kaynaklı (konaklama, kür-tedavi merkezi ve kür parkı vb) tesisler başta olmak üzere golf, dağ ve doğa turizmi, su sporları, eğlence merkezleri vb. turizm türleri ile bütünleşmesi ve yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmesi sağlanmıştır. Bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığınca başlatılan “Termal Turizm Master Planı” kapsamında ülkemizdeki jeotermal potansiyeller dikkate alınarak yeni alanlar da tespit edilmekte olup bu alanlarda yeni yatırımlara yönelik planlama çalışmaları da aynı prensiplerle devam etmektedir.

Termal Turizm Master Planı’nın Kısa Dönem Hedefi olarak 50.000 yatak kapasitesi belirlenmiş olup, Termal Turizm Master Planı’nın hazırlanarak uygulandığı 2007-2010 yılları arasında turizm belgeli ve belediye belgeli olmak üzere tesis sayısı 78’den 100’e, yatak kapasitesi ise 17.767’den 29.727’e ulaşmıştır.

Termal Turizmi geliştirmeye yönelik çalışmalar sonucunda;

Türkiye turizm stratejisinin ana kararlarına uygun olarak, termal turizm yatırımlarının artması ile:

• 12 ay turizm imkanı yaratılarak tesislerde yüksek doluluk oranları elde edilebilecek,

• Sürekli istihdam oluşturulabilecek,

• Yatırım ve işletme karlılığı elde edilebilecek (kür uygulamalarının 14-21 gün arasında olması nedeniyle),

• Yüksek iç turizm talebi karşılanabilecek,

• Bölgesel dengesizliklerin kıyı alanları dışına yaygınlaştırılması sağlanacak,

• Yaşlanan ABD ve AB nüfus yapısının oluşturduğu talepten yararlanılacak,

• Orta Doğu ve komşu ülkeler turizm pazar payının arttırılması sağlanabilecektir.

Hedefimiz, Türkiye’nin Termal Turizmde Avrupa’nın En Önemli ve Dünya’nın İlk Beş Destinasyonundan Birisi Olmasıdır.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

10

yatırım

İzmir-Ankara karayolu üzerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Termal Turizm Merkezi olarak ilan ettiği Kurşunlu Vadisi’nin girişinde yeni bir otel yükseliyor. Davut Akbaş ve oğlu Engin Akbaş tarafından inşa edilen 3 yıldızlı Akbaşlar Oteli’nin yılsonuna kadar tamamlanarak hizmete açılması planlanıyor.

Otelin ilginç bir mimariye sahip olacağını belirten Akbaşlar Otelcilik Ltd. Şti. Genel Müdürü Davut Akbaş, 36 oda ve 100 yatak kapasiteli otele termal su bağlanması konusunda da gerekli girişimleri yaptıklarını belirtti. Akbaş, otelin özelliklerini şöyle anlattı:

“Kurşunlu Vadisi’nin girişinde sol taraftaki 3 bin 581 metrekarelik arsa 1993 yılından bu yana bize ait bulunuyor. Daha önce buraya 2 yıldızlı bir otel yapmayı düşünüyorduk. Turizm yatırımlarının geleceğinin parlak olduğunu görerek, 3 yıldız olarak revize ettik. İlk katı kapalı otopark olarak tasarladık. Bodrum katı termal tesis olacak. Bunun içinde havuz, hamam, jakuzi, sauna gibi yerler bulunacak. 1. kat restoran ve çok amaçlı salondan oluşacak. Salonun 600-700 kişiye hitap edeceğini hesaplıyoruz. En üstteki iki katta da 36 odadan müteşekkil otel yer alacak. En üst kat ise çatı restoran ve özel toplantı salonu olarak tasarlandı.”

Yatırıma, Turizm Bakanlığı’ndan veya herhangi bir finans kuruluşundan destek alarak başlamadıklarını, kendi imkanlarıyla yatırımı gerçekleştirdiklerini belirten Davut Akbaş, Salihli’nin turizmde avantajlı bir konumda bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Salihli’de turizme hitap edecek konaklama tesisleri yeni yeni açılmaya başlıyor. Havasının temizliği, tarihi yerlerin çok yakınında bulunması, termal su imkanları, yeşil bir doğa gibi çok önemli artıları var. Yurt dışı bağlantılarla sağlık turizminde önemli bir konuma geleceğini düşünüyoruz.”

Almanya’da yıllarca çalıştıktan sonra Salihli’ye gelerek burada yatırım yapmaya karar verdiklerini anlatan Davut Akbaş, en büyük yardımcısının ise oğlu Engin Akbaş olduğunu belirtti. Turizm sektöründe 8 yıl çalışan ve işleyiş konusunda tecrübe kazandığını belirten Engin Akbaş, 6 kat üzerinde toplam 5 bin 500 metrekarelik kullanım alanı olan otelin tasarımının babası Davut Akbaş’a ait olduğunu söyledi.

Yuvarlak hatları ve kule şeklindeki mimarisiyle ilgi çekmesi beklenen ve ismi henüz belli olmayan otelin yılsonuna kadar bitirilmesi hedefleniyor.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Kurşunlu Vadisi’nin Termal Turizm Merkezi ilan edilmesinden sonra, bölgede yatırım kararı alan ilk otelin temeli atıldı. Geçtiğimiz Nisan ayında yapımına başlanan üç yıldızlı otelin yılsonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.

4 milyon TL’ye mal olacak

Kurşunlu Vadisi’nde yeni otel yükseliyor

12

görüş

Sağlık, insanlığın en vazgeçilmez hakkıdır. Dünyada ve Türkiye’de sağlık turizmi 2010, durum ve analiz

raporu ve çözüm önerileri, 3. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi için Türkiye Sağlık Vakfı tarafından hazırlanmış ve Efil Yayınevi tarafından basılmıştır. Burada ayrıntılı bilgiler mevcuttur.

Bu bilgileri göz önünde bulundurarak tarihi kullanımları, yurdumuzun içinde bulunduğu coğrafi ve tarihi özellikleri, iklim özellikleri ve nüfus potansiyelleri açısından da genel olarak değerlendirdiğimizde, içinde bulunduğumuz değerlerin farkına vararak harekete geçmemiz için sinerji yaratacak durum ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde mitolojik değerler de taşıyan en az 3200 yıl, 2500 yıl öncelerine kadar giden, insanlığa hizmet etmiş kaplıcalar vardır. Bunlar;

-Çanakkale Troia civarında M.Ö 310 yıllarında Makedonyalı III. Aleksandros (Büyük İskender) adına kurulan Aleksandros Troas şehrinin tedavi ve kür merkezi olan Kestanbolu Kaplıcaları,

-Troia savaşının çıkmasına neden olan Helena’nın kocası Menelaos’un ağabeyi Myken kralı, Troia’da savaşan Akha ordularının baş komutanı Agamemnon’un adını taşıyan, savaşta yaralı askerlerin tedavi edildiği Agamemnon (bugünkü Balçova) Kaplıcaları,

-Yenilmez kral olarak anılan İda (Kaz) dağlarına adını veren Kral İdes’in kızı Kleopatra’ya atfen ismi verilen Bergama’daki dünyadaki

yegane güzellik suyu sayılan Güzellik (Kleopatra) kaplıcası,-Bergama’da (Pergamon) M.Ö. IV. yy’da kurulan, sağlık tanrısı

Asklepion olarak da kutsal sayılan Pergamon Kaplıcaları,-Gönen’de ay tanrıçası Artemis’e ithaf edilen M.Ö. IV. Yy.’a ait

(Artamea) Gönen kaplıcaları,-M.Ö 190 yılında II. Eumenes tarafından kurulan; M.Ö. 2. yy.’da

Roma egemenliğine giren, İsa’nın havarilerinden Aziz Philippos’un burada öldürülmesi nedeniyle dini bir önem de taşıyan Asklepion olması nedeniyle Sağlık Tanrılığına kadar yükselen, Roma krallarının şifa bulduğu; adını Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Amazonlar kraliçesi Hieara’dan alan (Hierapolis = Hiera’nın şehri), Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olan Hierapolis – Pamukkale kaplıcaları,

-Adını efsaneleriyle ünlü (M.Ö. 738 – 696 yıllarında yaşamış) Phrigia kralı Midas’ın kızı Kursan’dan alan Manisa (Sardes- Sart) Salihli’deki KURŞUNLU Kaplıcaları,

-Kuvvet tanrısı ve gücünden dolayı sıcak suların da tanrısı sayılan, hastalara kaplıca sularıyla şifa verdiğine inanılan Herakles – Herkül (Hercule) adına M.Ö. 300’lerde Fenikelilerce suyun çıktığı yerde adına mabet yapılan Yalova Kaplıcaları,

-Kartaca’nın ünlü generali Hannibal’ın (M.Ö 247 – 182), Bythinia Kralı Prussias’a dostluk ziyareti anısına 525 yılında kurulmuş,adını Prussias’tan alan Bursa Kaplıcaları,

-Kral Midas’ın dünyalar güzeli kızı Suna’yı iyi eden Afyon Gazlıgöl Kaplıcaları,

-Yine Frigler döneminden beri şifa dağıtan Afyon Sandıklı Kaplıcaları,

-M.Ö 2000 yılının ikinci yarısından itibaren varlığı bilinen, daha sonraları Lydia adını alan krallığın olduğu yerde bulunan Lydia Krallığı’nın başkenti Sardes’te bulunan kaplıcalar ve devamında Roma dönemi M.S. 100’lü yıllarda başlayıp görkemli hale getirilen, bugün de kalıntılarıyla mevcut Gymnasium,

-Eskiliği Frigya’lılar zamanına kadar dayanan Simav Kaplıcaları,-Selçuklular döneminde Başşehir Konya’nın “Su şehri” olarak ve

kral yolu üzerinde bulunan, Hititler döneminden beri varlığı bilinen Konya Ilgın kaplıcaları ve daha sayılabilecek niceleri..

Sağlık ve turizmi bir arada tutabilmek için; turizm açısından bakıldığında, tarihi değerlerin, ulaşımın, tabiat güzelliklerinin, iklimin, sosyal yapının göz önüne alınması gerekir. Kaplıca merkezlerindeki şifalı sular ve merkezleri, sayılabilecek bütün bu artı değerleri bünyelerinde taşımakta ve binlerce yıldır insanlığın hizmetindedirler.

Bugün bu şifalı su merkezlerinin günümüzün modern anlayışına göre hizmete sunulamaması bu suların kabahati değil, hizmete sunamayan, değerlerini anlayamayan, olması gereken yatırımı yapamayan, gereken önemi vermeyen, ihmal eden bizlerin, devletimizin, yerel yönetimlerin, yatırımcıların ve bu işle ilgili bizlerin kabahatidir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Sağlık ve Termal Turizm planlamasında orta vadede 200 bin yatak, uzun vadede 500 bin yatak olarak hedeflediği, sağlık ve kaplıca turizminin uluslararası çekim gücü yaratabilmesi için; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman Bakanlığı bir araya gelip yatırımcıyı teşvik edici, özendirici, caydırıcı olmayan, uygulanabilir master plan yapmalıdır. Sağlık ve kaplıca turizmi için bakanlıklar arası oluşturulacak bir heyetin, oluşacak bu sektörün hem takipçisi, hem

denetleyici ve karar verici olarak oluşturulması, kaybedilen zamanın da en az para kadar, hatta daha değerli olduğunu düşünüp çalışmaların buna göre yapılması önem arz etmektedir.

Güneş, kum, deniz turizmi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başarmış ve gittikçe yükselen bir ivme kazanmıştır.

Ülkemiz de turizm sektöründe Akdeniz Havzası’nda gelişmişlik ölçüsünde dünyadaki yerini almıştır.

Dünyanın üçte biri sudur. Denizler okyanuslar ile çevrilidir, yani rakibimiz çoktur.

Yer altı kaynakları, mineral sular ve termomineral sular dünyanın her yerinde yoktur. Bunu kullanıp çok avantajlı hale gelebiliriz.

Turizm için en önemli değerlendirmelerden biri de güneş ve iklimdir. Jeotermal kaynak alanlarında bu faktörleri de ülkemiz için artı puan olarak görebiliriz.

Anadolu topraklarını Avrupa ile Asya arasında bir kum saati gibi düşünürsek; kumun aktığı yer medeniyetlerin geçiş noktası Anadolu’dur. Bugün dünya üzerinde bu kadar üst üste medeniyet kurmuş ve üzerinde çok uzun zaman dilimi içinde değişik dönemlere ait bu kadar tarihi değerleri taşıyan başka bir emsal ülke yoktur. Bu açıdan bakıldığında yurdumuz bir dünya müzesidir. Bu değerlere yabancı arkeologlardan ziyade bizim sahip çıkmamız bizim değerlendirmemiz önem kazanmaktadır. Unutulmamalıdır ki; ülkemizdeki önemli bütün kazılar yabancı ülke arkeologları tarafından yapılmakta ve kendi sosyal kurumları aracılığı ile desteklenmektedirler.

Sağlık ve termal turizm sektöründe oluşacak bölgelerde, tarihi dokuları da dikkate alarak medikal sağlık, kaplıca tedavileri ve kaplıcalardan istifade sağlanmalıdır. Rahatlamak için yapılacak tesisler bir arada, fakat hasta ile eğlenmeye, dinlenmeye, dinçleşmeye, tatile gelene aynı alanda hizmet verilmemelidir. Bu hizmetler ihtisaslaşarak, ayrı verilmelidir. Medikal sağlık hizmeti veren yerler ile termal tedavi yerleri aynı bölgede olduğunda, kaplıca tedavi merkezlerindeki tıbbi personel ihtiyacı da asgariye inmiş, hatta giderilmiş olacaktır.

Kaplıca tesislerini sadece konaklama yeri olarak düşünmemeli, kaplıca şehirleri gibi, hizmet çeşitliliğini bir arada tutabilir şekilde düşünmelidir.

Ülkemizde jeotermal kaynak adedi 1200 civarında olarak hesap edilmektedir. Başlangıç için; tarih dokusu, ulaşım kolaylığı, uygun iklim koşulları nedeniyle jeotermal enerjiyi önem arz eden sektör olarak kabul edip, medikal ve tıbbi sıhhi açıdan kullanabilecek 10 bin – 15 bin yatak kapasiteli 10 civarında pilot bölge yaratılabilir. Düzenleme de ileri düzeyde çeşitlilik ve kaliteli hizmet standartlarına göre hazırlanabilirse, (bunun için muhakkak yeterli teşvik şartları sağlanmalı) uluslararası çekim gücü yaratılır.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Kaplıca Sektörü Neden Teşvik Edilmelidir?

Ayrıca jeotermal kaynaklardan elektrik enerjisi, konut ısıtılması gibi yatırımlardan önce turizm yönü öne alınırsa, ülke ekonomisi için katkısı daha fazla olacaktır. Kaplıca turizm alanı yapılan bölgede haliyle enerjisinden istifade de edilecektir.

Antalya bölgesi örneğinde olduğu gibi, verilen teşvikin daha sonraları kendi yatırım, çeşitlilik ve çekim gücü sinerjisi kendiliğinden oluşacaktır.

Yurdumuza gelen yabancı turistler, komşu ülkeler, Türki devletler ve dinsel ve tarihi geçmişimiz nedeniyle bizi yakın gören ülkeler olarak değerlendirildiğinde, medikal sağlık, termal sağlık ve turizm hizmetleri, çağın gereklerine göre oluşturulduğunda; pazar payı alabileceğimiz ülkelerin toplam nüfusu hiç de küçümsenmeyecek orandadır.

Böyle bir oluşum sektör olarak gerçekleştirildiğinde, verilen teşvik ve yardımların yıllar içinde kat be kat fazlası ülke ekonomisine geri dönecektir.

ÜLKELER VE NÜFUSLARI : (2010 verileri)

Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre bu ülkelere ilave edilecek diğer ülkeler de mevcuttur. Türkiye’yi merkez olarak düşünürsek sadece sınır komşularımız dahi oldukça büyük potansiyel teşkil etmektedir. Buna Uzak Doğu ülkelerini, Kuzey Afrika ülkelerini, kıta Amerika’yı da potansiyel olarak dahil etmek mümkündür. Hiç bir mal rafa, vitrine konmadan satılmaz. İmal edip, hazırlayıp, ambalajlayıp satışa hazır hale getirirsek ancak satış yapabiliriz. Bugün turizmin başkenti olarak nitelendirdiğimiz Antalya’nın denizi, iklimi, tarihi, tabiat güzelliği binlerce yıldan beri var idi. Ne zaman ki tesisler kuruldu satışa sunuldu, Antalya kendi sinerjisini de yaratıp bu günkü duruma geldi.

Sağlık, insanlığın en vazgeçilmez hakkıdır. Dünyada ve Türkiye’de sağlık turizmi 2010, durum ve analiz

raporu ve çözüm önerileri, 3. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi için Türkiye Sağlık Vakfı tarafından hazırlanmış ve Efil Yayınevi tarafından basılmıştır. Burada ayrıntılı bilgiler mevcuttur.

Bu bilgileri göz önünde bulundurarak tarihi kullanımları, yurdumuzun içinde bulunduğu coğrafi ve tarihi özellikleri, iklim özellikleri ve nüfus potansiyelleri açısından da genel olarak değerlendirdiğimizde, içinde bulunduğumuz değerlerin farkına vararak harekete geçmemiz için sinerji yaratacak durum ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde mitolojik değerler de taşıyan en az 3200 yıl, 2500 yıl öncelerine kadar giden, insanlığa hizmet etmiş kaplıcalar vardır. Bunlar;

-Çanakkale Troia civarında M.Ö 310 yıllarında Makedonyalı III. Aleksandros (Büyük İskender) adına kurulan Aleksandros Troas şehrinin tedavi ve kür merkezi olan Kestanbolu Kaplıcaları,

-Troia savaşının çıkmasına neden olan Helena’nın kocası Menelaos’un ağabeyi Myken kralı, Troia’da savaşan Akha ordularının baş komutanı Agamemnon’un adını taşıyan, savaşta yaralı askerlerin tedavi edildiği Agamemnon (bugünkü Balçova) Kaplıcaları,

-Yenilmez kral olarak anılan İda (Kaz) dağlarına adını veren Kral İdes’in kızı Kleopatra’ya atfen ismi verilen Bergama’daki dünyadaki

yegane güzellik suyu sayılan Güzellik (Kleopatra) kaplıcası,-Bergama’da (Pergamon) M.Ö. IV. yy’da kurulan, sağlık tanrısı

Asklepion olarak da kutsal sayılan Pergamon Kaplıcaları,-Gönen’de ay tanrıçası Artemis’e ithaf edilen M.Ö. IV. Yy.’a ait

(Artamea) Gönen kaplıcaları,-M.Ö 190 yılında II. Eumenes tarafından kurulan; M.Ö. 2. yy.’da

Roma egemenliğine giren, İsa’nın havarilerinden Aziz Philippos’un burada öldürülmesi nedeniyle dini bir önem de taşıyan Asklepion olması nedeniyle Sağlık Tanrılığına kadar yükselen, Roma krallarının şifa bulduğu; adını Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Amazonlar kraliçesi Hieara’dan alan (Hierapolis = Hiera’nın şehri), Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olan Hierapolis – Pamukkale kaplıcaları,

-Adını efsaneleriyle ünlü (M.Ö. 738 – 696 yıllarında yaşamış) Phrigia kralı Midas’ın kızı Kursan’dan alan Manisa (Sardes- Sart) Salihli’deki KURŞUNLU Kaplıcaları,

-Kuvvet tanrısı ve gücünden dolayı sıcak suların da tanrısı sayılan, hastalara kaplıca sularıyla şifa verdiğine inanılan Herakles – Herkül (Hercule) adına M.Ö. 300’lerde Fenikelilerce suyun çıktığı yerde adına mabet yapılan Yalova Kaplıcaları,

-Kartaca’nın ünlü generali Hannibal’ın (M.Ö 247 – 182), Bythinia Kralı Prussias’a dostluk ziyareti anısına 525 yılında kurulmuş,adını Prussias’tan alan Bursa Kaplıcaları,

-Kral Midas’ın dünyalar güzeli kızı Suna’yı iyi eden Afyon Gazlıgöl Kaplıcaları,

-Yine Frigler döneminden beri şifa dağıtan Afyon Sandıklı Kaplıcaları,

-M.Ö 2000 yılının ikinci yarısından itibaren varlığı bilinen, daha sonraları Lydia adını alan krallığın olduğu yerde bulunan Lydia Krallığı’nın başkenti Sardes’te bulunan kaplıcalar ve devamında Roma dönemi M.S. 100’lü yıllarda başlayıp görkemli hale getirilen, bugün de kalıntılarıyla mevcut Gymnasium,

-Eskiliği Frigya’lılar zamanına kadar dayanan Simav Kaplıcaları,-Selçuklular döneminde Başşehir Konya’nın “Su şehri” olarak ve

kral yolu üzerinde bulunan, Hititler döneminden beri varlığı bilinen Konya Ilgın kaplıcaları ve daha sayılabilecek niceleri..

Sağlık ve turizmi bir arada tutabilmek için; turizm açısından bakıldığında, tarihi değerlerin, ulaşımın, tabiat güzelliklerinin, iklimin, sosyal yapının göz önüne alınması gerekir. Kaplıca merkezlerindeki şifalı sular ve merkezleri, sayılabilecek bütün bu artı değerleri bünyelerinde taşımakta ve binlerce yıldır insanlığın hizmetindedirler.

Bugün bu şifalı su merkezlerinin günümüzün modern anlayışına göre hizmete sunulamaması bu suların kabahati değil, hizmete sunamayan, değerlerini anlayamayan, olması gereken yatırımı yapamayan, gereken önemi vermeyen, ihmal eden bizlerin, devletimizin, yerel yönetimlerin, yatırımcıların ve bu işle ilgili bizlerin kabahatidir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Sağlık ve Termal Turizm planlamasında orta vadede 200 bin yatak, uzun vadede 500 bin yatak olarak hedeflediği, sağlık ve kaplıca turizminin uluslararası çekim gücü yaratabilmesi için; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman Bakanlığı bir araya gelip yatırımcıyı teşvik edici, özendirici, caydırıcı olmayan, uygulanabilir master plan yapmalıdır. Sağlık ve kaplıca turizmi için bakanlıklar arası oluşturulacak bir heyetin, oluşacak bu sektörün hem takipçisi, hem

denetleyici ve karar verici olarak oluşturulması, kaybedilen zamanın da en az para kadar, hatta daha değerli olduğunu düşünüp çalışmaların buna göre yapılması önem arz etmektedir.

Güneş, kum, deniz turizmi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başarmış ve gittikçe yükselen bir ivme kazanmıştır.

Ülkemiz de turizm sektöründe Akdeniz Havzası’nda gelişmişlik ölçüsünde dünyadaki yerini almıştır.

Dünyanın üçte biri sudur. Denizler okyanuslar ile çevrilidir, yani rakibimiz çoktur.

Yer altı kaynakları, mineral sular ve termomineral sular dünyanın her yerinde yoktur. Bunu kullanıp çok avantajlı hale gelebiliriz.

Turizm için en önemli değerlendirmelerden biri de güneş ve iklimdir. Jeotermal kaynak alanlarında bu faktörleri de ülkemiz için artı puan olarak görebiliriz.

Anadolu topraklarını Avrupa ile Asya arasında bir kum saati gibi düşünürsek; kumun aktığı yer medeniyetlerin geçiş noktası Anadolu’dur. Bugün dünya üzerinde bu kadar üst üste medeniyet kurmuş ve üzerinde çok uzun zaman dilimi içinde değişik dönemlere ait bu kadar tarihi değerleri taşıyan başka bir emsal ülke yoktur. Bu açıdan bakıldığında yurdumuz bir dünya müzesidir. Bu değerlere yabancı arkeologlardan ziyade bizim sahip çıkmamız bizim değerlendirmemiz önem kazanmaktadır. Unutulmamalıdır ki; ülkemizdeki önemli bütün kazılar yabancı ülke arkeologları tarafından yapılmakta ve kendi sosyal kurumları aracılığı ile desteklenmektedirler.

Sağlık ve termal turizm sektöründe oluşacak bölgelerde, tarihi dokuları da dikkate alarak medikal sağlık, kaplıca tedavileri ve kaplıcalardan istifade sağlanmalıdır. Rahatlamak için yapılacak tesisler bir arada, fakat hasta ile eğlenmeye, dinlenmeye, dinçleşmeye, tatile gelene aynı alanda hizmet verilmemelidir. Bu hizmetler ihtisaslaşarak, ayrı verilmelidir. Medikal sağlık hizmeti veren yerler ile termal tedavi yerleri aynı bölgede olduğunda, kaplıca tedavi merkezlerindeki tıbbi personel ihtiyacı da asgariye inmiş, hatta giderilmiş olacaktır.

Kaplıca tesislerini sadece konaklama yeri olarak düşünmemeli, kaplıca şehirleri gibi, hizmet çeşitliliğini bir arada tutabilir şekilde düşünmelidir.

Ülkemizde jeotermal kaynak adedi 1200 civarında olarak hesap edilmektedir. Başlangıç için; tarih dokusu, ulaşım kolaylığı, uygun iklim koşulları nedeniyle jeotermal enerjiyi önem arz eden sektör olarak kabul edip, medikal ve tıbbi sıhhi açıdan kullanabilecek 10 bin – 15 bin yatak kapasiteli 10 civarında pilot bölge yaratılabilir. Düzenleme de ileri düzeyde çeşitlilik ve kaliteli hizmet standartlarına göre hazırlanabilirse, (bunun için muhakkak yeterli teşvik şartları sağlanmalı) uluslararası çekim gücü yaratılır.

Ayrıca jeotermal kaynaklardan elektrik enerjisi, konut ısıtılması gibi yatırımlardan önce turizm yönü öne alınırsa, ülke ekonomisi için katkısı daha fazla olacaktır. Kaplıca turizm alanı yapılan bölgede haliyle enerjisinden istifade de edilecektir.

Antalya bölgesi örneğinde olduğu gibi, verilen teşvikin daha sonraları kendi yatırım, çeşitlilik ve çekim gücü sinerjisi kendiliğinden oluşacaktır.

Yurdumuza gelen yabancı turistler, komşu ülkeler, Türki devletler ve dinsel ve tarihi geçmişimiz nedeniyle bizi yakın gören ülkeler olarak değerlendirildiğinde, medikal sağlık, termal sağlık ve turizm hizmetleri, çağın gereklerine göre oluşturulduğunda; pazar payı alabileceğimiz ülkelerin toplam nüfusu hiç de küçümsenmeyecek orandadır.

Böyle bir oluşum sektör olarak gerçekleştirildiğinde, verilen teşvik ve yardımların yıllar içinde kat be kat fazlası ülke ekonomisine geri dönecektir.

ÜLKELER VE NÜFUSLARI : (2010 verileri)

Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre bu ülkelere ilave edilecek diğer ülkeler de mevcuttur. Türkiye’yi merkez olarak düşünürsek sadece sınır komşularımız dahi oldukça büyük potansiyel teşkil etmektedir. Buna Uzak Doğu ülkelerini, Kuzey Afrika ülkelerini, kıta Amerika’yı da potansiyel olarak dahil etmek mümkündür. Hiç bir mal rafa, vitrine konmadan satılmaz. İmal edip, hazırlayıp, ambalajlayıp satışa hazır hale getirirsek ancak satış yapabiliriz. Bugün turizmin başkenti olarak nitelendirdiğimiz Antalya’nın denizi, iklimi, tarihi, tabiat güzelliği binlerce yıldan beri var idi. Ne zaman ki tesisler kuruldu satışa sunuldu, Antalya kendi sinerjisini de yaratıp bu günkü duruma geldi.

Türkiye : 73.586.256 Almanya : 82.375.000Rusya : 141.927.000 İngiltere : 50.562.900Ukrayna : 46.287.138 Fransa : 64.473.140Mısır : 75.498.000 İsveç : 9.201.650İran : 71.208.000 Norveç : 4.767.520Irak : 28.993.000 İtalya : 59,536,507Suriye : 19.929.000 Hollanda : 16.426.371Ürdün : 5.924.000 Polonya : 38.115.965Yunanistan : 11.147.000 Belçika : 10.327.000Bulgaristan : 7.640.231 Avusturya : 8.334.325Lübnan : 4.099.000 İsviçre : 7.628.600İsrail : 7.282.400 Danimarka : 5.482.266Özbekistan : 27.145.000 Finlandiya : 5.312.353Tacikistan : 6.736.000 Türkmenistan : 4.965.000Kırıgızistan : 5.137.000 Gürcistan : 4.395.000

Gürol DEMİR / Hotel Lidya Sardes Thermal & SPA / Genel Müdürü

13

Hotel Lidya Sardes

14

Ürettiği lezzetli şeftalisiyle adını duyuran Salihli’nin şirin kasabası Adala’da, son yıllarda bu güzel meyvenin üretiminde büyük bir düşüş yaşanıyor. Üretimi 40 senedir devam eden ve 18 yıldır şeftali adına festival düzenlenen Adala’da, gerek üreticiyi mağdur eden alıcılar, gerekse de fiyatın maliyeti karşılayamaması yüzünde ilçede başka üretim alanlarına kaymalar meydana geldi.

Adala Belediye Başkanı Ferayi Aslan, ilk başladığı yıllarda üretici sayısının 150’yi bulduğu şeftali üretimiyle, şu an sadece 15 kadar üreticinin ilgilendiğini belirtti. Bu düşüşün özellikle son 5 yılda meydana geldiğini belirten Aslan, en önemli sebebin ise ürün almaya gelen alıcıların paralarını üreticiye ödemeden kaçmaları olduğuna işaret etti.

Şeftali fiyatlarındaki düşüşün de üreticileri olumsuz yönde etkilediğini belirten Aslan, şeftali bahçelerinin yerini, mısır ve domates üretimine bıraktığını belirtti.

Adala’da görev yapan Ziraat Mühendisi Derya Toprak da verdiği bilgide, ağırlıklı üretim desenini zeytinin oluşturmaya başladığına dikkat çekti. Hem devlet desteklemeleri, hem de zeytinin çok fazla masraf gerektiren bir ürün olmamasından dolayı zeytin üretiminin revaçta olduğunu belirten Toprak, Adala'da asıl gelir getiren ürünün ise sofralık ve kurutmalık üzüm, mısır ve domatesin sayılabileceğini belirtti.

Adala’da tek tük kalan şeftali üreticilerinden Şükrü Çankaya da, şeftali bahçesinde ürünün durumu ve pazarlama sorunlarıyla ilgili bilgi verdi. 4 dekar üzerinde bulunan şeftali bahçesinin 14 yaşında olduğunu ve 152 ağaç bulunduğunu anlatan Çankaya, bu yıl uzun süreli yağışlar

olması nedeniyle lezzetin düştüğünü kaydetti. Şeftali üretiminin çok zahmetli bir iş olması nedeniyle yavaş yavaş terk edildiğini söyleyen Şükrü Çankaya, şu bilgileri verdi:

“Sürekli sulama gerektiren bir ürün. Bu yüzden enerji masrafı fazla oluyor. Budaması, gübrelemesi, bunların hepsi birer maliyet. Diğer taraftan fiyat, beklentileri karşılamıyor. Çünkü maliyeti bile karşılamıyor. Bu yüzden şeftali bahçelerinin yerini anjelika eriği alıyor. Bunun yanı sıra bağcılığa ve sebzeye dönenler, mısır ekenler de önemli bir oran oluşturuyor.”

Şeftali, gelen komisyonculara satılarak, Salihli Hali’ne götürülüyor. 30 sene önce ihraç edilen, gözde bir meyve olan Adala şeftalisi, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Şeftali’nin Adala’ya gelişiAdala’da ilk şeftali yetiştiriciliğini geliştiren Dündar Uçar ile

Aydın Özkan’ın, Köy Enstitüsü’nde gördükleri meyvecilik ve bahçe işletmeciliği sayesinde bu meyveyi yöreye getirdiği biliniyor. Adala’da halen 160 da (4800 adet) şeftali alanı bulunuyor.

Şeftali’nin yararlarıIlıman iklimi seven bir bitki olan şeftali ağıcının ömrü ortalama 30

yıldır. Anavatanı Çin’dir. Şeftali, Orta Asya’nın yüksek dağları üzerinden ve eski göç yolu ile Buhara, Keşmir ve İran’a gelmiş, oradan da Anadolu yoluyla Avrupa’ya yayılmıştır. Yunanistan ve Roma’ya geçişi miladi tarihin başlarına rastlar.

Gülgiller familyasından olan şeftali yaz mevsiminin en çok

tüketilen bol sulu ve tatlı meyvesidir. A, B, C vitaminleri, potasyum, magnezyum, kalsiyum, sodyum, demir ve fosfor minerallerini içerir.

Taze meyve olarak yenildiği gibi suyu çıkarılarak meyve suyu olarak da tüketilir. Ülkemizde en fazla Bursa ve Akdeniz bölgesinde yetiştirilir. Dünya şeftali üretiminin yüzde 50’sini Akdeniz ülkeleri karşılamaktadır. Ancak ülkemiz uygun iklim koşullarına sahip olmasına rağmen üretim açısından söz sahibi ülkeler arasına girememiştir.

Yararları saymakla bitmez;-Hazmı kolaylaştırır. -Sindirim sistemini rahatlatır.-Bağırsakları

yumuşak tutucu etkisi vardır. -Kabızlıkta faydalıdır. -Basur memelerinden kaynaklanan şikayetleri giderici etkisi vardır. -Kanı temizler. -Gut için yararlıdır. -Safra kesesinin ve böbreklerin düzenli çalışmasına yardımcı olur. -İdrar yollarını temizler. -İdrar yollarındaki kum ve taşı döker. -Betakaroten bakımından zengindir.

Festival ilçeye hareket getirdiSalihli'nin Adala Kasabası'nda her yıl geleneksel olarak

düzenlenen Şeftali ve Kültür Şenliği, yörede 4 gün boyunca hareketli görüntüler oluşturdu. Üç ülkeden gelen halk oyunları ekiplerinin katılımıyla uluslar arası boyutta düzenlenen festivale bu yıl ünlü sanatçılar Hüner Coşkuner, Seher Dilmaç ve Latif Doğan başta olmak üzere Ümmiye, Şevket Uğurçay, Ali Çakar, Komedi Dans Üçlüsü, Duygu Sayan ve Tolga Meriç katıldı.

Bu yıl 18. düzenlenen Adala Uluslararası Sanat ve Kültür Şenliği, Roman şov gösterisi ile start aldı. Festival dolayısıyla düzenlenen toplu sünnet şölenine katılan çocuklar için kına gecesi organize edilirken, Şevket Uğurçay ve Ümmiye’nin şarkıları festival katılımcılarını coşturdu.

Festival alanında mangal partisi yapanlar, şenliğin tadını doyasıya çıkardı. Bulgaristan, Kosova ve Gürcistan’dan gelen halk oyunları ekiplerinin gösterileri büyük alkış aldı.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Çok değil, daha 10 yıl öncesine kadar 150 kadar üreticinin ilgi alanına giren şeftali yetiştiriciliği, son yıllarda cazibesini yitirdi. Salihli’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Adala’da şeftali üretimi yapan üretici sayısı şu anda sadece 15.

Adına festival düzenleniyor ama,

Adala şeftalisi yok olmak üzere!

15

meyvecilik

Ürettiği lezzetli şeftalisiyle adını duyuran Salihli’nin şirin kasabası Adala’da, son yıllarda bu güzel meyvenin üretiminde büyük bir düşüş yaşanıyor. Üretimi 40 senedir devam eden ve 18 yıldır şeftali adına festival düzenlenen Adala’da, gerek üreticiyi mağdur eden alıcılar, gerekse de fiyatın maliyeti karşılayamaması yüzünde ilçede başka üretim alanlarına kaymalar meydana geldi.

Adala Belediye Başkanı Ferayi Aslan, ilk başladığı yıllarda üretici sayısının 150’yi bulduğu şeftali üretimiyle, şu an sadece 15 kadar üreticinin ilgilendiğini belirtti. Bu düşüşün özellikle son 5 yılda meydana geldiğini belirten Aslan, en önemli sebebin ise ürün almaya gelen alıcıların paralarını üreticiye ödemeden kaçmaları olduğuna işaret etti.

Şeftali fiyatlarındaki düşüşün de üreticileri olumsuz yönde etkilediğini belirten Aslan, şeftali bahçelerinin yerini, mısır ve domates üretimine bıraktığını belirtti.

Adala’da görev yapan Ziraat Mühendisi Derya Toprak da verdiği bilgide, ağırlıklı üretim desenini zeytinin oluşturmaya başladığına dikkat çekti. Hem devlet desteklemeleri, hem de zeytinin çok fazla masraf gerektiren bir ürün olmamasından dolayı zeytin üretiminin revaçta olduğunu belirten Toprak, Adala'da asıl gelir getiren ürünün ise sofralık ve kurutmalık üzüm, mısır ve domatesin sayılabileceğini belirtti.

Adala’da tek tük kalan şeftali üreticilerinden Şükrü Çankaya da, şeftali bahçesinde ürünün durumu ve pazarlama sorunlarıyla ilgili bilgi verdi. 4 dekar üzerinde bulunan şeftali bahçesinin 14 yaşında olduğunu ve 152 ağaç bulunduğunu anlatan Çankaya, bu yıl uzun süreli yağışlar

olması nedeniyle lezzetin düştüğünü kaydetti. Şeftali üretiminin çok zahmetli bir iş olması nedeniyle yavaş yavaş terk edildiğini söyleyen Şükrü Çankaya, şu bilgileri verdi:

“Sürekli sulama gerektiren bir ürün. Bu yüzden enerji masrafı fazla oluyor. Budaması, gübrelemesi, bunların hepsi birer maliyet. Diğer taraftan fiyat, beklentileri karşılamıyor. Çünkü maliyeti bile karşılamıyor. Bu yüzden şeftali bahçelerinin yerini anjelika eriği alıyor. Bunun yanı sıra bağcılığa ve sebzeye dönenler, mısır ekenler de önemli bir oran oluşturuyor.”

Şeftali, gelen komisyonculara satılarak, Salihli Hali’ne götürülüyor. 30 sene önce ihraç edilen, gözde bir meyve olan Adala şeftalisi, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Şeftali’nin Adala’ya gelişiAdala’da ilk şeftali yetiştiriciliğini geliştiren Dündar Uçar ile

Aydın Özkan’ın, Köy Enstitüsü’nde gördükleri meyvecilik ve bahçe işletmeciliği sayesinde bu meyveyi yöreye getirdiği biliniyor. Adala’da halen 160 da (4800 adet) şeftali alanı bulunuyor.

Şeftali’nin yararlarıIlıman iklimi seven bir bitki olan şeftali ağıcının ömrü ortalama 30

yıldır. Anavatanı Çin’dir. Şeftali, Orta Asya’nın yüksek dağları üzerinden ve eski göç yolu ile Buhara, Keşmir ve İran’a gelmiş, oradan da Anadolu yoluyla Avrupa’ya yayılmıştır. Yunanistan ve Roma’ya geçişi miladi tarihin başlarına rastlar.

Gülgiller familyasından olan şeftali yaz mevsiminin en çok

tüketilen bol sulu ve tatlı meyvesidir. A, B, C vitaminleri, potasyum, magnezyum, kalsiyum, sodyum, demir ve fosfor minerallerini içerir.

Taze meyve olarak yenildiği gibi suyu çıkarılarak meyve suyu olarak da tüketilir. Ülkemizde en fazla Bursa ve Akdeniz bölgesinde yetiştirilir. Dünya şeftali üretiminin yüzde 50’sini Akdeniz ülkeleri karşılamaktadır. Ancak ülkemiz uygun iklim koşullarına sahip olmasına rağmen üretim açısından söz sahibi ülkeler arasına girememiştir.

Yararları saymakla bitmez;-Hazmı kolaylaştırır. -Sindirim sistemini rahatlatır.-Bağırsakları

yumuşak tutucu etkisi vardır. -Kabızlıkta faydalıdır. -Basur memelerinden kaynaklanan şikayetleri giderici etkisi vardır. -Kanı temizler. -Gut için yararlıdır. -Safra kesesinin ve böbreklerin düzenli çalışmasına yardımcı olur. -İdrar yollarını temizler. -İdrar yollarındaki kum ve taşı döker. -Betakaroten bakımından zengindir.

Festival ilçeye hareket getirdiSalihli'nin Adala Kasabası'nda her yıl geleneksel olarak

düzenlenen Şeftali ve Kültür Şenliği, yörede 4 gün boyunca hareketli görüntüler oluşturdu. Üç ülkeden gelen halk oyunları ekiplerinin katılımıyla uluslar arası boyutta düzenlenen festivale bu yıl ünlü sanatçılar Hüner Coşkuner, Seher Dilmaç ve Latif Doğan başta olmak üzere Ümmiye, Şevket Uğurçay, Ali Çakar, Komedi Dans Üçlüsü, Duygu Sayan ve Tolga Meriç katıldı.

Bu yıl 18. düzenlenen Adala Uluslararası Sanat ve Kültür Şenliği, Roman şov gösterisi ile start aldı. Festival dolayısıyla düzenlenen toplu sünnet şölenine katılan çocuklar için kına gecesi organize edilirken, Şevket Uğurçay ve Ümmiye’nin şarkıları festival katılımcılarını coşturdu.

Festival alanında mangal partisi yapanlar, şenliğin tadını doyasıya çıkardı. Bulgaristan, Kosova ve Gürcistan’dan gelen halk oyunları ekiplerinin gösterileri büyük alkış aldı.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

ABD’li Rotaryen iş insanları Salihli’ye misafir oldu

Salihli Rotary Kulübü’nün davetlisi olarak Salihli’de bulunan ABD’li meslek ve iş sahibi Rotaryenler, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’na ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası Rotary’nin projesi olan Grup İnceleme Değişim (GİD) projesi çerçevesinde Türkiye’ye gelen 5 kişilik grupta yazar ve fotoğrafçı olan grup başkanı Karen Bradford, market sahibi Diane Luna Martin, fotoğraf ve film çekimi konusunda ajans sahibi Micah Tucker Baskir, ana okulu öğretmeni Somer Nicole Tandeski ve belediye müdürü Kristin Kirkpatrick Tillquist yer aldı.

5330. Rotary bölgesinde yer alan Güney California’dan gelen ABD’lileri, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Saim Türetken ile birlikte Yönetim Kurulu üyeleri İlhan Körezli ve Osman Vural karşıladı. Türetken, ekip başkanı Karen Bradford’a ilk parayı sembolize eden bir anı plaketi sundu. Meclis Salonu’nda yapılan görüşmede ABD’li ekip üyeleri, yaptıkları işlerle ilgili bilgiler verdi.

Salihli Rotary Kulübü Dönem Başkanı Canbulat Onuş’un önderliğinde yapılan organizasyonla Salihli’ye gelen ABD’li Rotaryenler, 3 gün boyunca kaldıkları Salihli’de belediye, kaymakamlık, müftülük, fabrika, fotoğraf stüdyosu, okul ziyaretlerinin yanı sıra Salihli ve Kula’nın tarihi ve turistik mekanlarını da gezdi.

16

KOSGEB’in girişimciliği teşvik etmeye yönelik olarak verdiği hibeler ve uygun faizli krediler, Salihli’ye bilişim alanında yeni ofisler kazandırıyor. Geçtiğimiz aylarda, Salihli’den KOSGEB eğitimine katılıp ilk krediyi alan Cengiz Kurt gibi, ikinci girişimci olan Şenay Aluş da yazılım konusunda bir işyeri açtı.

Eşi Tamer Aluş gibi bilgisayar bölümü mezunu olan Şenay Aluş, Salihli’de bilişim konusunda açık görerek, bu alana yatırım yapmaya karar verdi. Geçtiğimiz Ocak ayında açılış yaptıklarını ve şimdiden Salihli ve dışından çok önemli bir müşteri portföyü oluşturduklarını ifade eden Aluş, şu bilgileri verdi:

“KOSGEB’in eğitiminde proje hazırlamayı öğrendik. Farklı süreçlerden geçtikten sonra iş planımız onaylandı. 40 bin TL’lik bir düzenleme yaptık. Bunun 10 bin TL’lik kısmı onaylandı. Hibe olarak alacağız. Ayrıca 54 bin TL iki yıl ödemesiz, sıfır faizli kredi alacağız.

İlk etapta Salihli’nin bilişim alanındaki açıklarını görmeye çalıştık. Buna göre yatırımımızı yönlendirdik. Bilgisayar arızalarında sadece format atılarak, günü kurtarmaya yönelik çözümler üretildiğini gördük. Biz bilişim alanında pek çok hizmeti kaliteli bir şekilde ve yaptığımız işin sonuna kadar arkasında durarak hizmet veriyoruz.”

Ofiste 2 eleman bulundurduklarını kaydeden Aluş, Salihli’nin

yanı sıra Alaşehir, Kula gibi komşu ilçelere de hem web sitesi tasarımı konusunda, hem de 3 D Max olarak adlandırılan üç boyutlu tanıtım konusunda hizmet vermeye başladıklarını ifade etti.

Salihli ve çevresinde müşteri portföyü oluşturduktan sonra İzmir piyasasına da girmeyi düşündüklerini kaydeden Aluş, önceliği baskı sistemleri ve 3 D max’e verdiklerini belirterek, sundukları hizmetleri şöyle sıraladı:

“-Yazılım geliştirme, network (ağ sistemi) oluşturma, afiş basımı ve reklam işleri, baskı tekniklerinin çıktıkları (mimar ve mühendislere yönelik).”

Girişimci kredisi aldı, yazılıma yatırdı

KOSGEB’in girişimci kredisini almaya hak kazanan ikinci

Salihlili olan Şenay Aluş, web tasarımı ve yazılım geliştirmeye

yönelik bir ofis açtı.

Aypi Bilişim çalışanları

18

Salihli’de son yıllarda en revaçtaki yatırım alanlarından biri haline gelen zeytincilik, dışarıdan pek çok yatırımcıyı ilçeye çekiyor. Batı Karadeniz’deki Türkiye’nin 81 plakalı son ili olan Düzce’den bir tesadüf sonucu Salihli’ye gelen turizmci Yücel Çelik’in, burada yatırım için çok uygun olanaklar olduğunu görmesi ile başlayan serüven, Salihli’nin en büyük çaplı zeytincilik yatırımını ortaya çıkardı.

Turizm işiyle uğraşan ve Düzce’nin Akçakoca ilçesinde balık restoranı ve otel işleten Mehmet Yücel Çelik, tesadüflerle başlayan yatırım öyküsünü şöyle dile getiriyor:

“Alacağımıza karşılık, Salihli’nin Oraklar köyünden 100 dönüm bir arazinin sahibi olduk. O araziyi incelemeye geldiğimde, buranın iyi bir yatırım yeri olduğuna karar verdim. İngiltere’de donmuş gıda işi yapan iki arkadaşımı da ikna ederek, 3 ortak 2004 yılında Babek

Tarım’ı kurduk. Ortaklarımızdan Gürbüz Yardımcı benim gibi Akçakocalı, diğer ortağımız Bülent Hepürker ise Sökeli’dir.

Niyetimiz 1000 dönüm üzerinde zeytin ağacı yetiştirmekti. İlk dikimi 2005 yılında Delibaşlı Köyü’nde yaptık. Ve sonra her yıl 1000’er dönüm eklemek suretiyle şirket olarak 3 bin dönüme ulaştık. Daha sonra kendim ve yakınlarım için 2 bin dönüm daha aldık. Böylece toplamda 5 bin dönüme ulaştık.”

Demirköprü Barajı’nın hemen dibinden başlayarak, gölün bir kıyısına yayılan zeytin ormanı, Köprübaşı’na giden yoldan çok net bir şekilde fark edilmeye başladı. İlk ekilen ağaçlar geçtiğimiz yıl ilk ürünü verdi. 50 ton zeytin hasadı yapıldı, bu yıl için hedef 300 ton. 4-5 yıl içinde 4 bin ton yıllık üretime ulaşacağımızı düşünüyoruz.

Ortaklarının İngiltere’de olması nedeniyle sık sık gelememelerine rağmen, burayı keşfederek dev bir yatırıma ön ayak olan Yücel Çelik, Salihli’de yerleşmeye karar verecek kadar buraya bağlandı. Akçakoca’daki balık restoranına şefi ortak ederek, ona emanet eden, eşi, oğlu ve kızıyla Salihli’ye yerleşen Çelik, bir taraftan da zeytini değerlendirmenin yollarını aramaya başladı.

“Önümüzdeki yıldan itibaren salamura tesisi kurmaya başlayacağız. Zeytinyağı tesisi de düşünmüştük ama bundan vazgeçtik. Zeytini tane olarak işlemenin daha rantabl olacağına karar verdik. Farklı tuz oranlarıyla dünya mutfaklarına ulaşacağımızı düşünüyoruz.” diyen Yücel Çelik, salamura zeytin için uygun bir isim arayışında olduklarını belirtti.

Hedefi eko turizmDemirköprü Baraj Gölü’nün hemen kıyısında yer

alan ovada ise farklı çeşitlerde meyve ve sebze üretimi yaptıklarını belirten Yücel Çelik’in en büyük hayali ise burada eko turizme yönelik bir hareket başlatmak. Çelik, bu düşüncesini şöyle dile getiriyor:

“İşletme okuduktan sonra turizm alanına girdim ve 1988 yılından bu yana Akçakoca’da Kamelya Restoran’ı işletiyorum. Temelimde turizmcilik olduğu için, tarım yaptığımız yerlere bir taraftan da turizmci gözüyle bakıyorum. Bulunduğumuz yerde göl var, yeşillik var, temiz hava var, üstelik Türkiye’nin en genç sönmüş volkanının lavlarının izleri de var. Turisti cezp edecek pek çok unsur mevcut. Bu yüzden bir yandan tarım faaliyetlerini sürdürürken, diğer yandan da eko turizm için altyapı oluşturmaya çalışıyorum. Göl boyunca koyu gölge yapacak ve burayı bir yürüyüş parkuru haline getirecek ağaçlar diktirmeyi planlıyorum. Ayrıca kalacak yer sorununu çözmek için de evlerin yapımına ve var olan yıkık evlerin restorasyonuna başladık.”

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Üç ortağın bir araya gelmesiyle kurulan Babek Tarım Ltd. Şti. 2005 yılında faaliyete başladığı zeytincilik alanında, kısa zamanda Demirköprü Baraj Gölü’nün dibindeki tepelerin silüetini değiştirdi. Biri Düzce’den, ikisi İngiltere’den olmak üzere, burada yatırım için uygun ortam bulan üç girişimcinin, şirket olarak ve kişisel olarak yaptığı zeytin ağacı dikimi, 5 bin dönüm üzerinde 200 bin adede ulaştı.

Babek Tarım, Salihli’nin zeytin devi olma yolunda

Demirköprü Baraj Gölü’nün kıyıları zeytin ormanlarıyla doluyor.

19

Salihli’de son yıllarda en revaçtaki yatırım alanlarından biri haline gelen zeytincilik, dışarıdan pek çok yatırımcıyı ilçeye çekiyor. Batı Karadeniz’deki Türkiye’nin 81 plakalı son ili olan Düzce’den bir tesadüf sonucu Salihli’ye gelen turizmci Yücel Çelik’in, burada yatırım için çok uygun olanaklar olduğunu görmesi ile başlayan serüven, Salihli’nin en büyük çaplı zeytincilik yatırımını ortaya çıkardı.

Turizm işiyle uğraşan ve Düzce’nin Akçakoca ilçesinde balık restoranı ve otel işleten Mehmet Yücel Çelik, tesadüflerle başlayan yatırım öyküsünü şöyle dile getiriyor:

“Alacağımıza karşılık, Salihli’nin Oraklar köyünden 100 dönüm bir arazinin sahibi olduk. O araziyi incelemeye geldiğimde, buranın iyi bir yatırım yeri olduğuna karar verdim. İngiltere’de donmuş gıda işi yapan iki arkadaşımı da ikna ederek, 3 ortak 2004 yılında Babek

Tarım’ı kurduk. Ortaklarımızdan Gürbüz Yardımcı benim gibi Akçakocalı, diğer ortağımız Bülent Hepürker ise Sökeli’dir.

Niyetimiz 1000 dönüm üzerinde zeytin ağacı yetiştirmekti. İlk dikimi 2005 yılında Delibaşlı Köyü’nde yaptık. Ve sonra her yıl 1000’er dönüm eklemek suretiyle şirket olarak 3 bin dönüme ulaştık. Daha sonra kendim ve yakınlarım için 2 bin dönüm daha aldık. Böylece toplamda 5 bin dönüme ulaştık.”

Demirköprü Barajı’nın hemen dibinden başlayarak, gölün bir kıyısına yayılan zeytin ormanı, Köprübaşı’na giden yoldan çok net bir şekilde fark edilmeye başladı. İlk ekilen ağaçlar geçtiğimiz yıl ilk ürünü verdi. 50 ton zeytin hasadı yapıldı, bu yıl için hedef 300 ton. 4-5 yıl içinde 4 bin ton yıllık üretime ulaşacağımızı düşünüyoruz.

Ortaklarının İngiltere’de olması nedeniyle sık sık gelememelerine rağmen, burayı keşfederek dev bir yatırıma ön ayak olan Yücel Çelik, Salihli’de yerleşmeye karar verecek kadar buraya bağlandı. Akçakoca’daki balık restoranına şefi ortak ederek, ona emanet eden, eşi, oğlu ve kızıyla Salihli’ye yerleşen Çelik, bir taraftan da zeytini değerlendirmenin yollarını aramaya başladı.

“Önümüzdeki yıldan itibaren salamura tesisi kurmaya başlayacağız. Zeytinyağı tesisi de düşünmüştük ama bundan vazgeçtik. Zeytini tane olarak işlemenin daha rantabl olacağına karar verdik. Farklı tuz oranlarıyla dünya mutfaklarına ulaşacağımızı düşünüyoruz.” diyen Yücel Çelik, salamura zeytin için uygun bir isim arayışında olduklarını belirtti.

Hedefi eko turizmDemirköprü Baraj Gölü’nün hemen kıyısında yer

alan ovada ise farklı çeşitlerde meyve ve sebze üretimi yaptıklarını belirten Yücel Çelik’in en büyük hayali ise burada eko turizme yönelik bir hareket başlatmak. Çelik, bu düşüncesini şöyle dile getiriyor:

“İşletme okuduktan sonra turizm alanına girdim ve 1988 yılından bu yana Akçakoca’da Kamelya Restoran’ı işletiyorum. Temelimde turizmcilik olduğu için, tarım yaptığımız yerlere bir taraftan da turizmci gözüyle bakıyorum. Bulunduğumuz yerde göl var, yeşillik var, temiz hava var, üstelik Türkiye’nin en genç sönmüş volkanının lavlarının izleri de var. Turisti cezp edecek pek çok unsur mevcut. Bu yüzden bir yandan tarım faaliyetlerini sürdürürken, diğer yandan da eko turizm için altyapı oluşturmaya çalışıyorum. Göl boyunca koyu gölge yapacak ve burayı bir yürüyüş parkuru haline getirecek ağaçlar diktirmeyi planlıyorum. Ayrıca kalacak yer sorununu çözmek için de evlerin yapımına ve var olan yıkık evlerin restorasyonuna başladık.”

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Yücel Çelik kimdir?Düzce Akçakoca’da 1959 yılında doğdu. İşletme okuduktan sonra,

Turizm İşletmeciliği’nde 4 yıl boyunca dışarıdan ders verdi. 1988’de ilçenin en ünlü restoranı Kamelya’yı işletmeye başladı. Günbatımı adında bir de oteli bulunuyor. Akçakoca Turizm Derneği’nde başkanlık yaptı. Akçakoca Esnaf Kefalet Kooperatifi’nde 20 yıl yönetim kurulu üyeliği ve başkanlık görevlerinde bulundu. 2005 yılından itibaren Salihli’ye yerleşen Yücel Çelik, geleceğe ilişkin bütün hayallerini burası için kuruyor.

tarım

Öğrenim yaşamını Salihli’de tamamladıktan sonra bir tesadüf sonucu

tekstil sektörüne giren Adala’lı Hayati Ertuğrul,

İzmir Sarnıç’taki işletmesini 200 kişinin çalıştığı, yılda 6 milyon Euro ihracat yapan

bir dev haline getirdi.

Salihli’den İzmir’e bir tekstil devi: Ertuğrul

20

hemşehri

İzmir’de Salihli’nin bir temsilcisi gibi çalışan, Salihli Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Başkanı Hayati Ertuğrul, tekstil sektöründe başarıdan başarıya koşuyor. Eşi ve iki oğluyla birlikte çalıştığı Gaziemir Sarnıç’taki fabrikasından başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesine ihracat yapan Ertuğrul ile hem sektördeki durumu hem de Salihlililer Derneği hakkında söyleştik:

-Salihli ile bağlantınızı, İzmir’e gelişinizi ve tekstil sektörüne giriş hikayenizi anlatır mısınız?

-Adala 1953 doğumluyum. İlk ve ortaokulu Adala’da, liseyi Salihli Lisesi’nde okudum. Annem ve pek çok akrabamız hala Adala’dadır. Eşim Salihli’nin Taytan köyünden. Bağımız iki taraftan da hala çok kuvvetli. Taytan ve Adala’da arazilerimiz, Salihli’de evimiz var.

Liseden sonra askerlik yaşantım oldu. 14 yıl hava astsubaylığı yaptıktan sonra istifa ettim. İzmir’de o zamanlar iyi durumda olan

Özkul Giyim’de idareciliğe başladım. Özkul Giyim’in sahibi Bülent Özkul kuzenimdir. 7 yıl orada çalıştım. Özkul benim için bir okul oldu. Daha sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. 1993 yılında Ertuğrul Tekstil şirketini kurdum. Sigorta primlerimi ödeyerek 1996 yılında emekli oldum.

-Eşinizle aynı zamanda mı başladınız tekstil işine?

Eşim Mukaddes Ertuğrul, Buca Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Matematik öğretmenliği yaptıktan sonra emekli oldu ve birlikte çalışmaya başladık. Fakat işi kurduğumda o öğretmenlik yapmasına rağmen, yine de işletmede bana yardım ediyor, iki yerde birden çalışıyordu.

20 dikiş makinesi ve 39 işçi ile işe başladık. Eşimin de desteğiyle 2 yıl boyunca, ihracat yapan firmalara fason üretim yaptık. Üretimimiz ağırlıklı olarak bayan üst giyimi üzerine yani ağırlıklı olarak bluzlardan oluşuyor. 1995’te kendi ihracatımızı yapmaya başladık. Personel sayısını 2 yılda 180’e çıkardık.

Şu anda İzmir’in en eski tekstilcilerindenim. -Sarnıç’ta son yıllarda işyeri sayısı olarak

önemli bir hareket görünüyor. Siz burayı seçerken neyi dikkate aldınız?

Sarnıç, daha önce belediye iken, iki yıl önce Gaziemir’e bağlandı. Bulunduğumuz yerde büyük bir gelişme var. Özellikle ayakkabı, tekstil ve mobilya konusunda.

Bu yıl Nisan ayında Sarnıç Girişimci İşadamları (SARGİAD) Derneği’ni kurduk. Öncelikli amacımız Sarnıç’ı organize sanayi bölgesi haline getirmek. Ara eleman sıkıntımız pek yok ama, kalifiye eleman konusunda sıkıntı yaşıyoruz.

Havaalanının dibinde olmamız bir avantajımız ise, Serbest Bölge’ye yakın olmamız da bizim dezavantajımız. Yetişmiş elemanlarımızı Ege Serbest Bölgesi ESBAŞ’ta bulunan büyük firmalara kaptırıyoruz.

-Tekstil sektöründe yaşanan krizden ne ölçüde etkilendiniz?

2008 yılında yaşanan ekonomik krize kadar işletmemizde 300 kişi çalışıyordu. Şu anda 200 kişiyle çalışıyoruz. Geri kalan ürün açığımızı da fason olarak yaptırarak kapatma yoluna gidiyoruz.

Üretimimizin tamamını ihraç ediyoruz. Satışlarımızın yüzde 80’i Almanya’ya yapılıyor. Geri kalanı da İngiltere ve İrlanda’ya gidiyor. 5 yıl önce 4.5-5 milyon dolar olan ihracatımız, şu anda 7 milyon dolar seviyesine ulaştı. Yani 5 yılda 1/3 oranında ihracatımızı artırmış olduk. Tekstil

ve konfeksiyon sektörü uzun süre üzerinden atamadığı krizin yıkıcı etkilerinden, özellikle son bir yılda sıyrıldı.

Türkiye’nin bu sektördeki avantajları saymakla bitmez. Avrupa’ya çok yakın olmamız en önemli avantajımız. Kumaşla ilgili hiçbir sorunumuz yok. Siparişleri teslim süresi son zamanlarda 45 güne kadar indi. Sağlam müşterilerle çalışıyoruz. Risk almadığımız için, sorun yaşamıyoruz.

-Aile şirketi olmanızın size ne gibi artıları oluyor?Ben, eşim Mukaddes ve iki oğlum; Muzaffer ve Umut aramızda iş

bölümü yaptık. Herkesin bir sorumluluğu var ve bunun rahatlığını yaşıyoruz. Ben gümrükler, bankalar, sosyal ilişkiler, belediyeler, muhasebe, ihracat ve ithalattan sorumluyum. Mukaddes Ertuğrul üretim, planlama, pazarlama ve müşteri ile ilişkilerden sorumlu. Dokuz Eylül İngilizce İşletme mezunu oğlumuz Muzaffer Ertuğrul, İngilizce gerektiren durumlarda müşterilerle ilişkilerden, fiyatlandırma, TIR’a yükleme ve ulaştırmadan sorumlu. Küçük oğlumuz Umut da benim asistanlığımı yapıyor. Dokuz Eylül Ekonometri Bölümü’nden mezun oldu, benim sorumluluğumdaki alanlarda yükümü paylaşıyor.

15 yıldır çalıştığımız müşterilerin yanı sıra, yeni pazar araştırması da yapıyoruz. Kumaş ve giyim ile ilgili fuarları takip ediyoruz. Ayrıca tekstil makineleri fuarları da ilgi alanımız içinde. Teknolojiyi de yakından takip ediyoruz.

-Sizin sosyal alanda da çalışmalarınız var. Özellikle de Salihli Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ikinci dönem başkanlığına seçildiniz. Buradaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Salihli Eğitim ve Kültür Derneği 2002 yılında kuruldu. Ataman Sarıgedik ilk başkanımızdır. Sonraki başkan Cengiz Üretmen bu görevi iki dönem sürdürdükten sonra, Behçet Yavuz’a devretti. Nisan 2009 tarihinde Başkanlığa seçilen Yavuz, kısa bir süre sonra Bahçeşehir Koleji’ne gidince, İzmir dışında olacağı için Haziran’da başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. Yönetim Kurulu beni başkan seçti. Bu yılın Ocak ayında yapılan genel kurulda yeniden başkanlığa seçildim.

Dernek faaliyetlerinde önceliği eğitim faaliyetlerine verdik. 2009-2010 öğretim yılında 11 üniversite öğrencisine burs sağladık. Kriterimiz Salihlili olmaları ve bursa gerçekten ihtiyaç duyan öğrenciler olmasıydı. 2010- 2011 öğretim yılında 12 öğrenciye burs verdik. Hedefimiz öğrenci adedini 20’ye çıkarmak.

Dernek yönetimimizin ikincil hedefi ise, ihtiyaçlarımıza uygun bir daire satın alarak, sürekli bir dernek binasına kavuşmaktır. Bu yönde çalışmalarımıza yoğunluk verdik. Birkaç yer tespit ettik. Yaptığımız faaliyetlerden sağladığımız gelir ve topladığımız aidatlar, ayrıca

bağışlarla birlikte şu anda dernek binası için gerekli olan paranın yarısını temin etmiş durumdayız. Gerekli olan diğer kısmı da tamamlayarak Eylül ayında yeni binamıza taşınmayı hedefliyoruz.

-Salihli ile bağlantınızı sıkı bir şekilde devam ettirdiğinizi biliyorum. Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Salihli’den gelip İzmir’e yerleşen kişiler olarak, doğduğumuz yeri hiçbir zaman unutmadık. Bunun için Salihli ile ilişkileri hep taze tutmaya özen gösteriyoruz. Son zamanlarda biraz kopukluk oldu. Bu yüzden yeni yönetimde Salihli’de oturan bir üyeyi de yönetime alarak, ilişkileri güçlendirmeyi amaçladık. Cem Yalvaç Yönetim Kurulu üyemiz ve Salihli ile bağlantımızı o sağlıyor.

Sosyal alanda başka çalışmalarımız da var. Biz yardıma çok yatkın bir aileyiz. Aktif olarak çalıştığım bir diğer alan da Gaziemir Gıda Bankası’dır. Gaziemir Belediyesi’nin de yardımlarıyla Gaziemir’de bir gıda bankası kurduk. Yardımseverlerin bağışlarıyla eğitime burada da katkı sağlıyoruz. Şu anda 110 öğrenciye burs veriyoruz. Ben ve ailem ayrıca kişisel olarak da burs veriyoruz.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

21

İzmir’de Salihli’nin bir temsilcisi gibi çalışan, Salihli Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Başkanı Hayati Ertuğrul, tekstil sektöründe başarıdan başarıya koşuyor. Eşi ve iki oğluyla birlikte çalıştığı Gaziemir Sarnıç’taki fabrikasından başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesine ihracat yapan Ertuğrul ile hem sektördeki durumu hem de Salihlililer Derneği hakkında söyleştik:

-Salihli ile bağlantınızı, İzmir’e gelişinizi ve tekstil sektörüne giriş hikayenizi anlatır mısınız?

-Adala 1953 doğumluyum. İlk ve ortaokulu Adala’da, liseyi Salihli Lisesi’nde okudum. Annem ve pek çok akrabamız hala Adala’dadır. Eşim Salihli’nin Taytan köyünden. Bağımız iki taraftan da hala çok kuvvetli. Taytan ve Adala’da arazilerimiz, Salihli’de evimiz var.

Liseden sonra askerlik yaşantım oldu. 14 yıl hava astsubaylığı yaptıktan sonra istifa ettim. İzmir’de o zamanlar iyi durumda olan

Özkul Giyim’de idareciliğe başladım. Özkul Giyim’in sahibi Bülent Özkul kuzenimdir. 7 yıl orada çalıştım. Özkul benim için bir okul oldu. Daha sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. 1993 yılında Ertuğrul Tekstil şirketini kurdum. Sigorta primlerimi ödeyerek 1996 yılında emekli oldum.

-Eşinizle aynı zamanda mı başladınız tekstil işine?

Eşim Mukaddes Ertuğrul, Buca Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Matematik öğretmenliği yaptıktan sonra emekli oldu ve birlikte çalışmaya başladık. Fakat işi kurduğumda o öğretmenlik yapmasına rağmen, yine de işletmede bana yardım ediyor, iki yerde birden çalışıyordu.

20 dikiş makinesi ve 39 işçi ile işe başladık. Eşimin de desteğiyle 2 yıl boyunca, ihracat yapan firmalara fason üretim yaptık. Üretimimiz ağırlıklı olarak bayan üst giyimi üzerine yani ağırlıklı olarak bluzlardan oluşuyor. 1995’te kendi ihracatımızı yapmaya başladık. Personel sayısını 2 yılda 180’e çıkardık.

Şu anda İzmir’in en eski tekstilcilerindenim. -Sarnıç’ta son yıllarda işyeri sayısı olarak

önemli bir hareket görünüyor. Siz burayı seçerken neyi dikkate aldınız?

Sarnıç, daha önce belediye iken, iki yıl önce Gaziemir’e bağlandı. Bulunduğumuz yerde büyük bir gelişme var. Özellikle ayakkabı, tekstil ve mobilya konusunda.

Bu yıl Nisan ayında Sarnıç Girişimci İşadamları (SARGİAD) Derneği’ni kurduk. Öncelikli amacımız Sarnıç’ı organize sanayi bölgesi haline getirmek. Ara eleman sıkıntımız pek yok ama, kalifiye eleman konusunda sıkıntı yaşıyoruz.

Havaalanının dibinde olmamız bir avantajımız ise, Serbest Bölge’ye yakın olmamız da bizim dezavantajımız. Yetişmiş elemanlarımızı Ege Serbest Bölgesi ESBAŞ’ta bulunan büyük firmalara kaptırıyoruz.

-Tekstil sektöründe yaşanan krizden ne ölçüde etkilendiniz?

2008 yılında yaşanan ekonomik krize kadar işletmemizde 300 kişi çalışıyordu. Şu anda 200 kişiyle çalışıyoruz. Geri kalan ürün açığımızı da fason olarak yaptırarak kapatma yoluna gidiyoruz.

Üretimimizin tamamını ihraç ediyoruz. Satışlarımızın yüzde 80’i Almanya’ya yapılıyor. Geri kalanı da İngiltere ve İrlanda’ya gidiyor. 5 yıl önce 4.5-5 milyon dolar olan ihracatımız, şu anda 7 milyon dolar seviyesine ulaştı. Yani 5 yılda 1/3 oranında ihracatımızı artırmış olduk. Tekstil

ve konfeksiyon sektörü uzun süre üzerinden atamadığı krizin yıkıcı etkilerinden, özellikle son bir yılda sıyrıldı.

Türkiye’nin bu sektördeki avantajları saymakla bitmez. Avrupa’ya çok yakın olmamız en önemli avantajımız. Kumaşla ilgili hiçbir sorunumuz yok. Siparişleri teslim süresi son zamanlarda 45 güne kadar indi. Sağlam müşterilerle çalışıyoruz. Risk almadığımız için, sorun yaşamıyoruz.

-Aile şirketi olmanızın size ne gibi artıları oluyor?Ben, eşim Mukaddes ve iki oğlum; Muzaffer ve Umut aramızda iş

bölümü yaptık. Herkesin bir sorumluluğu var ve bunun rahatlığını yaşıyoruz. Ben gümrükler, bankalar, sosyal ilişkiler, belediyeler, muhasebe, ihracat ve ithalattan sorumluyum. Mukaddes Ertuğrul üretim, planlama, pazarlama ve müşteri ile ilişkilerden sorumlu. Dokuz Eylül İngilizce İşletme mezunu oğlumuz Muzaffer Ertuğrul, İngilizce gerektiren durumlarda müşterilerle ilişkilerden, fiyatlandırma, TIR’a yükleme ve ulaştırmadan sorumlu. Küçük oğlumuz Umut da benim asistanlığımı yapıyor. Dokuz Eylül Ekonometri Bölümü’nden mezun oldu, benim sorumluluğumdaki alanlarda yükümü paylaşıyor.

15 yıldır çalıştığımız müşterilerin yanı sıra, yeni pazar araştırması da yapıyoruz. Kumaş ve giyim ile ilgili fuarları takip ediyoruz. Ayrıca tekstil makineleri fuarları da ilgi alanımız içinde. Teknolojiyi de yakından takip ediyoruz.

-Sizin sosyal alanda da çalışmalarınız var. Özellikle de Salihli Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ikinci dönem başkanlığına seçildiniz. Buradaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Salihli Eğitim ve Kültür Derneği 2002 yılında kuruldu. Ataman Sarıgedik ilk başkanımızdır. Sonraki başkan Cengiz Üretmen bu görevi iki dönem sürdürdükten sonra, Behçet Yavuz’a devretti. Nisan 2009 tarihinde Başkanlığa seçilen Yavuz, kısa bir süre sonra Bahçeşehir Koleji’ne gidince, İzmir dışında olacağı için Haziran’da başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. Yönetim Kurulu beni başkan seçti. Bu yılın Ocak ayında yapılan genel kurulda yeniden başkanlığa seçildim.

Dernek faaliyetlerinde önceliği eğitim faaliyetlerine verdik. 2009-2010 öğretim yılında 11 üniversite öğrencisine burs sağladık. Kriterimiz Salihlili olmaları ve bursa gerçekten ihtiyaç duyan öğrenciler olmasıydı. 2010- 2011 öğretim yılında 12 öğrenciye burs verdik. Hedefimiz öğrenci adedini 20’ye çıkarmak.

Dernek yönetimimizin ikincil hedefi ise, ihtiyaçlarımıza uygun bir daire satın alarak, sürekli bir dernek binasına kavuşmaktır. Bu yönde çalışmalarımıza yoğunluk verdik. Birkaç yer tespit ettik. Yaptığımız faaliyetlerden sağladığımız gelir ve topladığımız aidatlar, ayrıca

bağışlarla birlikte şu anda dernek binası için gerekli olan paranın yarısını temin etmiş durumdayız. Gerekli olan diğer kısmı da tamamlayarak Eylül ayında yeni binamıza taşınmayı hedefliyoruz.

-Salihli ile bağlantınızı sıkı bir şekilde devam ettirdiğinizi biliyorum. Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Salihli’den gelip İzmir’e yerleşen kişiler olarak, doğduğumuz yeri hiçbir zaman unutmadık. Bunun için Salihli ile ilişkileri hep taze tutmaya özen gösteriyoruz. Son zamanlarda biraz kopukluk oldu. Bu yüzden yeni yönetimde Salihli’de oturan bir üyeyi de yönetime alarak, ilişkileri güçlendirmeyi amaçladık. Cem Yalvaç Yönetim Kurulu üyemiz ve Salihli ile bağlantımızı o sağlıyor.

Sosyal alanda başka çalışmalarımız da var. Biz yardıma çok yatkın bir aileyiz. Aktif olarak çalıştığım bir diğer alan da Gaziemir Gıda Bankası’dır. Gaziemir Belediyesi’nin de yardımlarıyla Gaziemir’de bir gıda bankası kurduk. Yardımseverlerin bağışlarıyla eğitime burada da katkı sağlıyoruz. Şu anda 110 öğrenciye burs veriyoruz. Ben ve ailem ayrıca kişisel olarak da burs veriyoruz.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Muzaffer, Hayati ve Umut Ertuğrul

22

girişim

Öncelikle çerçevenin büyüklüğüne göre cam, 1.5 ila 2.5 cm eninde parçalara ayrılıyor. Çok dikkat gerektiren bu işlemde, doğada bilinen en sert madde olan elmasla kesim yapılıyor. İşlem sonunda 20-30 adet ince uzun cam parçaları ediliyor.

Daha sonra çerçeveye konacak resim de yine aynı büyüklükte özenli bir kesim işleminden geçiriliyor. Farklı üç fotoğraf için de aynı işlem uygulanıyor. Onlarca adet ince uzun fotoğraf parçaları ortaya çıkıyor.

Sıra, birbirini takip eden fotoğraf şeritlerini, camlara yapıştırmaya geliyor. Çok büyük özen ve dikkat gerektiren bu işlem de bir kuyumcu titizliğiyle tamamlanıyor.

Tüm bu işlemleri, kısa bir süre önce KOSGEB kredisi almaya hak kazanan ve evinin bir bölümünü atölye haline getiren 47 yaşındaki Salihlili ev hanımı Zehra Özdoğan yapıyor. Ev hanımı ifadesi Zehra Hanım için artık maziyi ifade ediyor. Çünkü o bu yaşından sonra iş kadınlığına terfi etmiş durumda.

Demirci’de doğan ve Ege Üniversitesi Konservatuarı’nı kazandığı halde gidemeyen Zehra Hanım, 1983 yılında evlendikten sonra okuma ve çalışma imkanı bulamamış. Çalışmak hep içinde bir uhde olarak kalmış. Ta ki geliştirebilecek bir iş imkanı karşısına çıkıncaya kadar. İsterseniz hikayenin bundan sonraki kısmını Zehra Özdoğan’ın ağzından dinleyelim:

-İş hayatına girmeniz nasıl oldu, bize anlatır mısınız?

-1983 yılında edebiyat öğretmeni eşim Süleyman Özdoğan ile evlenip Demirci’den Salihli’ye geldim. Çocuklarımız oldu ve çalışma

imkanım hiç olmadı. Çalışmak içimde bir uhde olarak kaldı. Ankara’da Anıtkabir’de üç boyutlu bir tablo gördüm. Sergi vardı. Çok hoşuma gitti. Acaba ben de bunu yapabilir miyim diye düşünüp, eve gidince denedim. Benim gördüğüm örnek plastik bir malzemeden yapılmıştı. Ben bunu camda uygulamayı denedim. Camı kesmek çok zahmetli bir iş. İlk zamanlarda ellerimi kestim. Kesi yerleri çok düzgün olmadı. 8 ay bu şekilde devam etti. Sonunda işin kolayını buldum ve tecrübe kazandım.

-Uzun denemeler sonunda bu işi yapabileceğinize kanaat getirdiniz sanırım. Bunu gelir getirici bir iş haline nasıl getirdiniz?

-İşi öğrendikten sonra çok güzel üç boyutlu tablolar imal etmeye başladık. Eşim de pazarlama kısmını üstlendi. İzmir’e, Manisa’ya, ilçelere, Salihli’deki işyerlerine giderek ürünümüzü tanıttı ve satışına başladık. Tek tük derken, yüklü siparişler almaya başladık. Önceleri bu işi kiraladığımız bir dükkanda yapıyorduk. Cam kesmek, çerçeveleri ebatlandırmak için başkalarından yardım alıyorduk. Dolayısıyla çok düşük kar marjıyla idare etmemiz gerekiyordu. Yani elimize çok fazla bir şey kalmıyordu.

-İşi büyütmeye nasıl karar verdiniz?-KOSGESB’in girişimcilik kredisini duyduk.

Daha doğrusu damadım Turgutlu’da böyle bir kurs açılacağını haber verdi. Salihli’de de açılmış ama biz duymadığımız için, burayı kaçırmıştık. Turgutlu’daki elemeye katıldım ve 120 kişi arasından seçilen 29 kişinin içinde yer almayı başardım. Bir ay kurs gördük. Çeşitli aşamalardan geçtim ve kredi almaya hak kazanan ilk kursiyerlerden oldum.

-İş yeri açılışını bundan sonra gerçekleştirdiniz öyle değil mi?

-Evet benim burada şansım, KOSGEB süreci öncesi işyerini açmamış olmamdı. Çok doğru bir zamanda bu kursu gördüm. Çünkü işyerinin kaydı yapılmış ise kredi alma hakkınız ortadan kalkıyor. Yani yeni bir işyeri açanlara bunu veriyorlar. Zamanlama benim için çok uygundu. Kadın girişimci olduğum için işyeri masrafının yüzde 80’ini aldım. Erkeklere yüzde 70 oranında veriyorlar. 9.300 TL makinalar için, 1.900 TL de açılış masrafı olarak karşılandı. Ayrıca yanımda istihdam ettiğim bir kişiye 1000 TL aylık bir yıl boyunca ücret ödeniyor. Yanımda çalışan iki kişiden birinin ücretini ödemiş oluyorlar.

-Ne tür makinalar aldınız?-Cam kesmek için gerekli malzemeleri ve çerçeveleri

kesmek için bazı aletler aldık. Artık hiçbir işimizi dışarıda yaptırmıyoruz. Çerçeveleri kalıplar halinde İzmir’den alıp, kendimiz ölçüsüne göre kesip hazırlıyoruz. Ayrıca baskı makinesi de aldık. Fotoğrafları da kendimiz basabiliyoruz.

-Yaptığınız üç boyutlu tabloların fiyatlarını nasıl belirliyorsunuz?

-20 cm x 30 cm büyüklüğündeki tablolar 50 TL, 40 x 50’ler 100-150 TL, 60 x 80 olanlar 300 TL, 100 x 150 en büyük boyları ise 500 TL’den yapıyoruz. En çok 40 x 50 cm’likler tercih ediliyor.

-Bir tabloyu hazırlamak ne kadar zamanınızı alıyor?-20 x30’luklardan günde 2-3 adet yapabiliyoruz. 60 x80 cm’likler

2 günde bir tane ancak hazırlanabiliyor. Bu hız yine de iyi sayılır.

Çünkü önceleri haftada bir tane ancak çıkarabiliyorduk.-Ağırlıklı olarak Atatürk resimleri ile çalışıyorsunuz. Başka ne

tür siparişler geliyor?-Bazen özel istekler oluyor. Mesela anne-baba-çocuk, üç farklı

resimle çalıştığımız da oluyor. Aile resimleri de çok rağbet görüyor. -Ama ben en çok Atatürk resimleri ile çalışmaktan haz alıyorum.

Resmin her santimetrekaresi elimden geçiyor. Duygulanıyorum. Çalışırken yanımda raydı mutlaka açık oluyor. Bir taraftan iş yapıp, diğer taraftan halk müziğini mırıldanıyorum. Çok keyif alarak yapıyorum.

-Sizin müzik yeteneğinizin olduğunu da biliyoruz. Biraz da bu yönünüzü anlatabilir misiniz?

-Başta da söylediğim gibi, konservatuarı kazandım, ama devam edemedim. Bu benim içimde bir ukde olarak kaldı. Türküleri çok seviyordum. Çocuklarımı büyüttükten sonra Salihli Belediyesi’nin korosuna katıldım. 9 yıldır buraya devam ediyorum. Belli aralıklarla konserlerimiz oluyor. Solist ve korist olarak konserlerde yerimi alıyorum.

-Çalışan bir kadın olarak, hemcinslerinize neler tavsiye edersiniz?

-Ben çalışamamanın acısını uzun yıllar yaşadım. Ama şu anda hayalime kavuştum. Her kadının, çaba gösterirse bunu başarabileceğine inanıyorum. Olmaz diye bir şey yok. Herkes her şeyi başarabilir. Çocukları büyütme görevi üzerinde olduğu için, kadınlar çalışmayı hep ikinci plana atıyor. Ama insan kendi parasını kazanmaya başlayınca, kendine olan güveni artıyor. Bunu tüm kadınlara tavsiye ederim.

-Tabloların pazarlamasını nasıl yapıyorsunuz?-Bir web sitesi kurduk. Yaptığımız işi burada tanıtıyoruz.

Almanya’ya dahi satış yaptık. Bir de tabloların üzerine ismimizi ve telefon numaramızı bir etiketin üzerine yazıyoruz. Müşteriler bu vasıtayla bize ulaşıyor. Bu şekilde çok sipariş aldık. Türkiye’nin her köşesine ürünümüzü gönderdik. Toplu sipariş çok oluyor. Büyük kuruluşlar, bayilerine vermek üzere alıyor. Ayrıca Çiğli Kipa ve Salihli Kipa’da sergi açtık. Bu sayede de ürünümüzü iyi bir şekilde tanıttık.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Salihli’de bir kadının ürettiği üç boyutlu Atatürk portreleri

hayranlık uyandırıyor. KOSGES’den aldığı girişimci kredisiyle,

kendisine atölye açan Zehra Özdoğan’ın, tehlikelerine aldırmadan camı bir nakış

gibi işleyerek ortaya çıkardığı Atatürk portreleri yurdun dört bir yanından

sipariş ediliyor.

Hünerli eller, Atatürk’ü oya gibi işliyor

23

Öncelikle çerçevenin büyüklüğüne göre cam, 1.5 ila 2.5 cm eninde parçalara ayrılıyor. Çok dikkat gerektiren bu işlemde, doğada bilinen en sert madde olan elmasla kesim yapılıyor. İşlem sonunda 20-30 adet ince uzun cam parçaları ediliyor.

Daha sonra çerçeveye konacak resim de yine aynı büyüklükte özenli bir kesim işleminden geçiriliyor. Farklı üç fotoğraf için de aynı işlem uygulanıyor. Onlarca adet ince uzun fotoğraf parçaları ortaya çıkıyor.

Sıra, birbirini takip eden fotoğraf şeritlerini, camlara yapıştırmaya geliyor. Çok büyük özen ve dikkat gerektiren bu işlem de bir kuyumcu titizliğiyle tamamlanıyor.

Tüm bu işlemleri, kısa bir süre önce KOSGEB kredisi almaya hak kazanan ve evinin bir bölümünü atölye haline getiren 47 yaşındaki Salihlili ev hanımı Zehra Özdoğan yapıyor. Ev hanımı ifadesi Zehra Hanım için artık maziyi ifade ediyor. Çünkü o bu yaşından sonra iş kadınlığına terfi etmiş durumda.

Demirci’de doğan ve Ege Üniversitesi Konservatuarı’nı kazandığı halde gidemeyen Zehra Hanım, 1983 yılında evlendikten sonra okuma ve çalışma imkanı bulamamış. Çalışmak hep içinde bir uhde olarak kalmış. Ta ki geliştirebilecek bir iş imkanı karşısına çıkıncaya kadar. İsterseniz hikayenin bundan sonraki kısmını Zehra Özdoğan’ın ağzından dinleyelim:

-İş hayatına girmeniz nasıl oldu, bize anlatır mısınız?

-1983 yılında edebiyat öğretmeni eşim Süleyman Özdoğan ile evlenip Demirci’den Salihli’ye geldim. Çocuklarımız oldu ve çalışma

imkanım hiç olmadı. Çalışmak içimde bir uhde olarak kaldı. Ankara’da Anıtkabir’de üç boyutlu bir tablo gördüm. Sergi vardı. Çok hoşuma gitti. Acaba ben de bunu yapabilir miyim diye düşünüp, eve gidince denedim. Benim gördüğüm örnek plastik bir malzemeden yapılmıştı. Ben bunu camda uygulamayı denedim. Camı kesmek çok zahmetli bir iş. İlk zamanlarda ellerimi kestim. Kesi yerleri çok düzgün olmadı. 8 ay bu şekilde devam etti. Sonunda işin kolayını buldum ve tecrübe kazandım.

-Uzun denemeler sonunda bu işi yapabileceğinize kanaat getirdiniz sanırım. Bunu gelir getirici bir iş haline nasıl getirdiniz?

-İşi öğrendikten sonra çok güzel üç boyutlu tablolar imal etmeye başladık. Eşim de pazarlama kısmını üstlendi. İzmir’e, Manisa’ya, ilçelere, Salihli’deki işyerlerine giderek ürünümüzü tanıttı ve satışına başladık. Tek tük derken, yüklü siparişler almaya başladık. Önceleri bu işi kiraladığımız bir dükkanda yapıyorduk. Cam kesmek, çerçeveleri ebatlandırmak için başkalarından yardım alıyorduk. Dolayısıyla çok düşük kar marjıyla idare etmemiz gerekiyordu. Yani elimize çok fazla bir şey kalmıyordu.

-İşi büyütmeye nasıl karar verdiniz?-KOSGESB’in girişimcilik kredisini duyduk.

Daha doğrusu damadım Turgutlu’da böyle bir kurs açılacağını haber verdi. Salihli’de de açılmış ama biz duymadığımız için, burayı kaçırmıştık. Turgutlu’daki elemeye katıldım ve 120 kişi arasından seçilen 29 kişinin içinde yer almayı başardım. Bir ay kurs gördük. Çeşitli aşamalardan geçtim ve kredi almaya hak kazanan ilk kursiyerlerden oldum.

-İş yeri açılışını bundan sonra gerçekleştirdiniz öyle değil mi?

-Evet benim burada şansım, KOSGEB süreci öncesi işyerini açmamış olmamdı. Çok doğru bir zamanda bu kursu gördüm. Çünkü işyerinin kaydı yapılmış ise kredi alma hakkınız ortadan kalkıyor. Yani yeni bir işyeri açanlara bunu veriyorlar. Zamanlama benim için çok uygundu. Kadın girişimci olduğum için işyeri masrafının yüzde 80’ini aldım. Erkeklere yüzde 70 oranında veriyorlar. 9.300 TL makinalar için, 1.900 TL de açılış masrafı olarak karşılandı. Ayrıca yanımda istihdam ettiğim bir kişiye 1000 TL aylık bir yıl boyunca ücret ödeniyor. Yanımda çalışan iki kişiden birinin ücretini ödemiş oluyorlar.

-Ne tür makinalar aldınız?-Cam kesmek için gerekli malzemeleri ve çerçeveleri

kesmek için bazı aletler aldık. Artık hiçbir işimizi dışarıda yaptırmıyoruz. Çerçeveleri kalıplar halinde İzmir’den alıp, kendimiz ölçüsüne göre kesip hazırlıyoruz. Ayrıca baskı makinesi de aldık. Fotoğrafları da kendimiz basabiliyoruz.

-Yaptığınız üç boyutlu tabloların fiyatlarını nasıl belirliyorsunuz?

-20 cm x 30 cm büyüklüğündeki tablolar 50 TL, 40 x 50’ler 100-150 TL, 60 x 80 olanlar 300 TL, 100 x 150 en büyük boyları ise 500 TL’den yapıyoruz. En çok 40 x 50 cm’likler tercih ediliyor.

-Bir tabloyu hazırlamak ne kadar zamanınızı alıyor?-20 x30’luklardan günde 2-3 adet yapabiliyoruz. 60 x80 cm’likler

2 günde bir tane ancak hazırlanabiliyor. Bu hız yine de iyi sayılır.

Çünkü önceleri haftada bir tane ancak çıkarabiliyorduk.-Ağırlıklı olarak Atatürk resimleri ile çalışıyorsunuz. Başka ne

tür siparişler geliyor?-Bazen özel istekler oluyor. Mesela anne-baba-çocuk, üç farklı

resimle çalıştığımız da oluyor. Aile resimleri de çok rağbet görüyor. -Ama ben en çok Atatürk resimleri ile çalışmaktan haz alıyorum.

Resmin her santimetrekaresi elimden geçiyor. Duygulanıyorum. Çalışırken yanımda raydı mutlaka açık oluyor. Bir taraftan iş yapıp, diğer taraftan halk müziğini mırıldanıyorum. Çok keyif alarak yapıyorum.

-Sizin müzik yeteneğinizin olduğunu da biliyoruz. Biraz da bu yönünüzü anlatabilir misiniz?

-Başta da söylediğim gibi, konservatuarı kazandım, ama devam edemedim. Bu benim içimde bir ukde olarak kaldı. Türküleri çok seviyordum. Çocuklarımı büyüttükten sonra Salihli Belediyesi’nin korosuna katıldım. 9 yıldır buraya devam ediyorum. Belli aralıklarla konserlerimiz oluyor. Solist ve korist olarak konserlerde yerimi alıyorum.

-Çalışan bir kadın olarak, hemcinslerinize neler tavsiye edersiniz?

-Ben çalışamamanın acısını uzun yıllar yaşadım. Ama şu anda hayalime kavuştum. Her kadının, çaba gösterirse bunu başarabileceğine inanıyorum. Olmaz diye bir şey yok. Herkes her şeyi başarabilir. Çocukları büyütme görevi üzerinde olduğu için, kadınlar çalışmayı hep ikinci plana atıyor. Ama insan kendi parasını kazanmaya başlayınca, kendine olan güveni artıyor. Bunu tüm kadınlara tavsiye ederim.

-Tabloların pazarlamasını nasıl yapıyorsunuz?-Bir web sitesi kurduk. Yaptığımız işi burada tanıtıyoruz.

Almanya’ya dahi satış yaptık. Bir de tabloların üzerine ismimizi ve telefon numaramızı bir etiketin üzerine yazıyoruz. Müşteriler bu vasıtayla bize ulaşıyor. Bu şekilde çok sipariş aldık. Türkiye’nin her köşesine ürünümüzü gönderdik. Toplu sipariş çok oluyor. Büyük kuruluşlar, bayilerine vermek üzere alıyor. Ayrıca Çiğli Kipa ve Salihli Kipa’da sergi açtık. Bu sayede de ürünümüzü iyi bir şekilde tanıttık.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

24

bahçe

Bir zamanların tütün memleketi olarak bilinen Manisa’nın Köprübaşı ilçesi, kota uygulaması nedeniyle terk ettiği tütünden sonra, üretimine başladığı çilekte başarılı sonuçlar elde etmeye devam ediyor. Köylünün neredeyse tamamı tarlalarında çilek yetiştirmeye yönelirken, ilçe dışından gelen yatırımcıların çilek üretimine katkısı da son yıllarda dikkat çekiyor.

Köprübaşı ve Borlu’da toplam 300 dönümde çilek yetiştiriciliği yapan Akçakoca’lı Doruk Çelik, Ege Bölgesi’nin en büyük çilek üreticisi haline geldi.

Bilkent’ten mezun olduktan sonra babasının da yardımlarıyla çilek üretimine girişen 27 yaşındaki Doruk Çelik, bir yandan üretim yaparken, diğer taraftan da büyük alıcılara tedarikçilik yapmaya başladı.

Çilek fiyatının bu yıl da üreticinin yüzünü güldürdüğünü, alınan bu olumlu sonucun yeni yatırımları da teşvik ettiğini belirten Doruk Çelik, iki ay süren çilek sezonunu şöyle değerlendirdi:

“Bu yıl çilekte fiyatlar tahminin üzerinde gerçekleşti. İhracatta ortalama 2.5 TL, iç piyasada ortalama ise 1.8 TL oldu. Yağışlar uzun sürdüğü için ihracat bu yıl bir önceki seneye göre azaldı. Fakat iç piyasadan özellikle reçel, meyve suyu ve dondurulmuş gıda fabrikalarının talebinin yüksek olması nedeniyle fiyatlar yüksek seviyelerde belirlendi. Bu da Köprübaşılı üreticinin yüzünü güldürdü.”

Bu yıl üretimin 10 bin ton olarak gerçekleştiğini, önümüzdeki sene bu rakamın ikiye katlanmasını beklediklerini ifade eden Çelik, en iyi malın Rusya’ya gittiğini, bunun yanı sıra Ukrayna, Bulgaristan, Romanya’ya ihracat yapıldığını kaydetti. Bu yıl ilk kez İran ve Irak’a Köprübaşı’ndan çilek gönderildiğini belirten Çelik, Karaali, Yasin Tarım, Cabbar Gıda ve Kral gibi firmaların ihracat yaptığını kaydetti. Doruk Çelik, “İç piyasada İstanbul ağırlıklı çalışılıyor. Gelen 25 kamyonun 20’si İstanbul’a giderken, geri kalanı Ankara, İzmir ve Bursa’ya gidiyor.” değerlendirmesini yaptı.

İşçi bulmak sorun olacakKöprübaşı’nda 3 bin dönüme yakın alanda çilek üretimi

yapıldığını ve şirket bazlı 600 dönüm yeni dikim arazi bulunduğunu belirten Doruk Çelik, diğer üreticilerin yeni dikimlerinin de katılmasıyla birlikte toplam üretimin önümüzdeki yıl ikiye katlanmasının beklendiğini ifade etti. Çilek toplama sezonunda işçi bulma konusunda sıkıntı yaşanmaya başlandığına da işaret eden Çelik, önümüzdeki yıl bu sorunun daha da bariz bir şekilde kendini göstereceği görüşünü savundu. Çelik, Köprübaşı’nda özellikle kadınların işsizlik sorunu yaşamadığını, yılın her ayında tarlada çalıştırmak üzere eleman ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Katlı sera hedefiİşçi sorununu en aza indirmek için araştırma yaptıklarını ve bazı

ülkelerde uygulanan katlı sera modelinin bu soruna çare olabileceğini gördüklerini belirten Doruk Çelik, düşüncelerini şöyle ifade etti:

“Meksika’da başarıyla uygulanan katlı sera modeli ilgimizi çekti. Anamur’da bunun denemeleri yapılmış. Başarılı olanlar var. Bu modelde 5 kat üst üste seralar kuruluyor. Araziye çok fazla gereksinim olmadığı gibi, 1 dönümden alınan ürünün 10 katı ürün alınabiliyor. Bu modeli önümüzdeki yıllarda denemeyi düşünüyoruz.”

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Salihli’nin komşu ilçelerinden Köprübaşı, çilekte her yıl bir öncekinden daha iyi sonuçlar almaya devam ediyor. Büyük firmaların da dikkatini çeken ilçede, en geniş çilek tarlasının işletmeciliğini 27 yaşındaki Doruk Çelik yapıyor.

Yeni ekimlerle üretim iki katına çıkacak

Çilek, Köprübaşı’nın göz bebeği

25

Meşe palamudu işiyle 1950 yılından beri uğraşan ve son 20 yıldır ağırlıklı olarak deri sektörüne yönelik valeks üretimi yapan Balaban Palamut Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti, 4 yıldır üzerinde araştırma yaptığı farklı bir sektöre daha adım attı. Türkiye’nin valeks üretimi yapılan tek yöresi olan Salihli’deki iki üreticiden biri olan Balaban, şirket ünvanına “gıda”yı da ekleterek, iki sektöre hitap eder hale geldi.

Şirketin Genel Müdürü İsmail Balaban, yeni sektöre geçiş sürecini şöyle anlattı:

“Valeks üretiminin hammaddesi olan meşe palamudu doğada kendiliğinden yetişen bir ürün. Sadece toplarken emek sarf etmek gerekiyor. Önceki yıllarda hammadde temininde güçlük çekilmiyordu. Fakat son yıllarda gerek meşe palamudu ağaçlarının, kesim nedeniyle azalması, gerekse de köylünün artık toplama zahmetine katlanmaması nedeniyle hammadde temininde güçlük çekiyorduk.

Biz de alternatif yatırım alanları araştırmaya başladık.Peynir altı suyu tozu üretimi, yaklaşık 3-4 yıldır araştırdığımız ve

uygulamak istediğimiz bir projeydi. Bunun için gerekli hazırlıklarımızı yapıp, 6 ay önce yatırıma başladık. Mevcut tesisimizin yanına yeni bir tesis kurarak Peynir altı suyu tozu üretimine başladık. Yeni işletmemiz Mayıs 2011 de devreye girdi, şu anda 24 saat üretim yapıyoruz.

Yeni üretimin yanı sıra, valeks işinden de vazgeçmiş değiliz. Sezonda yine palamudun dış çeperini köylüden almaya ve valeks üretmeye devam edeceğiz.”

İhracata da başladıİşletmenin genç yöneticisi Genel Müdür Yardımcısı Berk Balaban

da kısa süre önce başladıkları üretimde iç pazardan olduğu kadar, yabancı ülkelerden de talep aldıklarını belirterek, ilk ihracatlarını da gerçekleştirdiklerini ifade etti. Berk Balaban, kapasite ve satışla ilgili şu bilgileri verdi:

“Gerek yurtiçinden aldığımız, gerekse de yurtdışından ithal ettiğimiz makinalarımızla günlük peynir altı suyu işleme kapasitemiz 600 ton’dur. Her gün 8 adet tanker 4 bin km yol yaparak, işletmemizin ihtiyacı olan peynir altı suyunu temin ediyor. Çevreye oldukça zararı olan, ekolojik dengeyi bozan peynir altı suyu, işletmemizde ekonomik değer kazanmaktadır.” Salihli’nin Durasıllı beldesindeki işletmede üretilen peynir altı suyu tozunu pazarlamak için Kempo Gıda şirketini kuran ve ürününü Kempo markası ile iç piyasaya satan Balaban Palamut Gıda işletmesinde 50 kişi istihdam ediliyor.

Berk Balaban, peynir altı suyuna özellikle bisküvi, gofret ve çikolata üreten firmalardan yoğun talep geldiğini, kısa bir süre sonra kapasite artırımına yönelik yeni yatırımlara start vereceklerini kaydetti.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Balaban, peynir altı suyu tozuüretimine başladı

26

Salihli’nin ilk bayan banka müdürü olan Garanti Bankası Müdürü Arzu Baytok, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’na gerçekleştirdiği ziyarette, Oda üyelerine yönelik uygun şartlarda kredi protokolü imzalama teklifinde bulundu.

Salihli TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Balaban’ın hazır bulunduğu görüşmede, Baytok kısa bir süre önce geldiği Salihli’yi ve kurumlarını tanımaya çalıştığını ifade etti. Arzu Baytok, ilçenin ekonomik hayatında etkin olan Salihli Ticaret ve Sanayi Odası ile ortak çalışmalar yapmak arzusunda olduklarını ifade etti.

Salihli TSO Başkan Yardımcısı İsmail Balaban da, bankaların üyelerine sağladıkları avantajlardan memnuniyet duyduklarını dile getirerek, üyelerin yararına olan her adımı atmaya hazır olduklarını sözlerine ekledi.

Protokol imzalandıSalihli Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) ile Garanti Bankası Salihli

Şubesi uygun faizli kredi için protokol imzaladı. TSO hizmet binasında gerçekleştirilen protokol törenine Salihli

TSO Başkan Yardımcısı Saim Türetken ile Yönetim Kurulu üyeleri Osman Vural ve Nuri Sapmaz katıldı. Salihli’nin ilk kadın banka şube müdürü olan Garanti Bankası Salihli Şube Müdürü Arzu Baytok, protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, “Salihli’de bulunan çeşitli odalara uygun faizli kredi olanağı sunuyoruz. Biz bu imkanı sunarken protokolü oda temsilcileri ile yapmayı uygun gördük. Küçük işletmelere tek tek ulaşmak yerine bu uygulama ile daha geniş kitlelere, kısa sürede ve sağlıklı bir şekilde ulaşabiliyoruz” dedi.

Salihli TSO Başkan Yardımcısı Saim Türetken de, Garanti Bankası’nın sunduğu fırsatı değerlendirerek, tüm üyeleri uygun faizli kredi imkanından faydalandırmak istediklerini ifade etti.

Garanti’den üyelereuygun şartlı kredi

Denizbank’tan Salihli TSO’ya ziyaret

Denizbank Manisa ve Salihli Şubesi yetkilileri, Salihli TSO yönetimini ziyaret etti. Denizbank Manisa Bölge Pazarlama Bölüm Müdürü Asuman Köseoğlu, bankanın Salihli Şube Müdürü Mustafa Pirpir, ile İşletme Bankacılığı portföy yöneticileri Ozan Altan ile Ümmü Başocak’tan oluşan bankacılar heyetini Salihli TSO Başkan Yardımcısı Saim Türetken, Yönetim Kurulu üyeleri İlhan Körezli ve Murat Erim karşıladı.

Bankacılar ve işadamları arasında, finans sektörünün son durumu ile ilgili görüş alışverişi gerçekleştirildi.

Sakine Öz, CHP’ninprojelerini anlattı

Genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Manisa’dan 3. sıra milletvekili adayı olan Salihlili Mimar Sakine Öz, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ederek, partisinin yeni projeleri hakkında bilgi sundu.

CHP Salihli İlçe Başkanı Mehmet Şanver ve partililerle geldiği Salihli TSO’da Oda’nın Yönetim Kurulu Başkanı Talat Zurnacı tarafından kabul edilen Sakine Öz, projelerle ilgili şu bilgileri verdi:

“Partimizin önemle üzerinde durduğu yeni projelerle yola çıktık. Bunlar arasında sanayici de var, çiftçi de var, kadın da var. Kısaca insan var. Bunlar ayakları yere basan, uzun çalışmalar sonucu ortaya konmuş projelerdir. Ülkemizin başlıca sorunlarını yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluk olarak tespit ettik. Bunları çözmeye adayız.” dedi.

Salihli TSO Yönetim Kurulu Başkanı Talat Zurnacı da yaptığı değerlendirmede, CHP’nin Manisa’dan seçilebilecek sıralardan Salihlili iki adaya yer vermesinin sevindirici olduğunu ifade etti. Sakine Öz’ün seçilmesi halinde Salihli’den ilk bayan milletvekili olacağına da işaret eden Zurnacı, Öz’ü tebrik etti. CHP’nin sanayici ve işadamlarına bakışının bu güne kadar olumsuz olduğunu, fakat yeni CHP yönetiminin yaptığı açıklamalarla bu bakış açısının düzeldiği

görüşünü savunan Zurnacı, “Sanayicilere artık rantiyeci gözüyle bakılmıyor. Siz bu algıyı değiştirdiniz. Bu algı değişikliği biz sanayici ve işadamlarında olumlu karşılanıyor.” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.

Zurnacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP’nin varlığını hissettirmesini ve kişisel özgürlükler açısından olumlu gelişmeler yaşanmasını beklediklerini belirterek, demokrasi adına iyi şeyler olmasını diledi.

27

Salihli’de uzun yıllar görev yaptıktan sonra geçtiğimiz günlerde emekli olan Yahya Atik’ten boşalan Salihli Adil Oral Vergi Dairesi Müdürlüğü görevine atanan Şeref Tektaş, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu ve Meclis Başkanlığı tarafından ziyaret edildi.

Salihli TSO Meclis Başkanı Özcan Ünlü, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Saim Türetken, Yönetim Kurulu Üyesi Recep Gür ve Genel Sekreter Levent Kılınçaslan’ın katıldığı ziyarette, Kula Vergi Dairesi Müdürlüğü görevinden Salihli Adil Oral Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne tayin olan Şeref Tektaş’a yeni görevinde başarı dilekleri sunuldu.

Tektaş, 1968 yılında Edirne'de doğdu. 1991-2003 yılları arasında vergi denetmeni olarak görev yapan, 2003 yılından itibaren de sırasıyla Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü, Balçova, Gaziemir Vergi Daireleri strateji müdürlüğü görevlerinde bulunan Tektaş, son olarak Kula Vergi Dairesi Müdürü olarak görev yapıyordu.

Öte yandan, Salihli Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yeni atanan Şeref Tektaş, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ederek, yapılabilecek ortak çalışmalar konusunda yönetim kurulu üyeleriyle görüş alış verişinde bulundu.

Salihli Vergi Dairesi Müdürü Şeref Tektaş, Müdür Yardımcıları Rıfkı Aşan ve Metin İnci ile birlikte Salihli TSO’yu ziyaret etti. Vergi Dairesi heyetini, Salihli TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Balaban ve Yönetim Kurulu Üyeleri Osman Vural, Haluk Kanıl, Ahmet Özbaş, Nuri Sapmaz ve Murat Erim karşıladı.

Torba yasası çerçevesinde Salihli’de gerçekleştirilen vergi barışı konularının konuşulduğu ziyarette, inşaat sektöründeki gelişmeler konusunda da görüş alışverişinde bulunuldu.

Vergi Dairesi yetkilileri ve Oda Yönetim Kurulu üyeleri arasında, iki kurum arasında yapılabilecek ortak çalışmalar ve koordinasyon konuları ele alındı.

Vergi Dairesi ilekarşılıklı ziyaretler

SEÇİM TRAFİĞİSakine Öz, CHP’ninprojelerini anlattı

Genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Manisa’dan 3. sıra milletvekili adayı olan Salihlili Mimar Sakine Öz, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ederek, partisinin yeni projeleri hakkında bilgi sundu.

CHP Salihli İlçe Başkanı Mehmet Şanver ve partililerle geldiği Salihli TSO’da Oda’nın Yönetim Kurulu Başkanı Talat Zurnacı tarafından kabul edilen Sakine Öz, projelerle ilgili şu bilgileri verdi:

“Partimizin önemle üzerinde durduğu yeni projelerle yola çıktık. Bunlar arasında sanayici de var, çiftçi de var, kadın da var. Kısaca insan var. Bunlar ayakları yere basan, uzun çalışmalar sonucu ortaya konmuş projelerdir. Ülkemizin başlıca sorunlarını yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluk olarak tespit ettik. Bunları çözmeye adayız.” dedi.

Salihli TSO Yönetim Kurulu Başkanı Talat Zurnacı da yaptığı değerlendirmede, CHP’nin Manisa’dan seçilebilecek sıralardan Salihlili iki adaya yer vermesinin sevindirici olduğunu ifade etti. Sakine Öz’ün seçilmesi halinde Salihli’den ilk bayan milletvekili olacağına da işaret eden Zurnacı, Öz’ü tebrik etti. CHP’nin sanayici ve işadamlarına bakışının bu güne kadar olumsuz olduğunu, fakat yeni CHP yönetiminin yaptığı açıklamalarla bu bakış açısının düzeldiği

görüşünü savunan Zurnacı, “Sanayicilere artık rantiyeci gözüyle bakılmıyor. Siz bu algıyı değiştirdiniz. Bu algı değişikliği biz sanayici ve işadamlarında olumlu karşılanıyor.” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.

Zurnacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP’nin varlığını hissettirmesini ve kişisel özgürlükler açısından olumlu gelişmeler yaşanmasını beklediklerini belirterek, demokrasi adına iyi şeyler olmasını diledi.

Recai Berber, jeotermal konusunda öğütler verdi

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret eden AKP Milletvekili ve Manisa’dan aynı partinin 2. sıra milletvekili adayı Recai Berber, jeotermal konusunda şirket kuran ve zemin etütlerini tamamlayarak sondaj aşamasına gelen Salihli TSO’nun şirketi Salihli Jeotermal Enerji A.Ş. konusunda tavsiyelerde bulundu.

Salihli TSO Yönetim Kurulu Başkanı Talat Zurnacı, kurulan şirketin zemin etütlerini tamamladığını ve iki yerde verimli kaynaklar tespit edildiğini belirterek, sondaj aşamasına gelindiğini anlattı. Sondajın maliyetli bir iş olduğunu ve bunun için ortak arayışında olduklarını belirten Zurnacı, bir Alman, bir İsveçli ve iki yerli grupla ortaklık konusunda görüşmelerin sürdüğünü anlattı.

Oda’nın jeotermal yatırımıyla yakından ilgilenen Manisa Milletvekili Berber de Ereğli Demir Çelik fabrikasında Yönetim Kurulu Başkanlığı tecrübelerine dayanarak, sanayicilere bazı tavsiyelerde bulundu.

28

işletme

Kula’ya bağlı Gökçeören beldesinde belediyenin kurduğu Karakaya Pomza İşletmesi, bir taraftan belediyeye yeni bir kaynak yaratırken, diğer taraftan da istihdam olanağı sunuyor. 2009 yılında açıldıktan sonra geçtiğimiz yıl 600 bin TL’lik ciroya ulaşan işletme tanıtım sayesinde yeni pazarlara ulaşarak, satış rakamlarını artırıyor. İlk yıla göre pazarını ikiye katlayan tesis, ürettiği 3 farklı boyuttaki pomzayı, Ege Bölgesi’nin yanı sıra Akdeniz’e de satmaya başladı.

Kendisi de Jeofizik Mühendisi olan Gökçeören Belediye Başkanı Hikmet Bacak’ın öncülüğünde hayata geçirilen pomza işletmesi, kısa geçmişine rağmen şimdiden peyzaja önem veren belediyelerin gözdesi haline geldi. 3 vardiya halinde 19 kişinin çalıştığı Karakaya Pomza İşletmesi’nin Müdürlüğünü ise İbrahim Açıkel yapıyor.

2010 yılında, yarattığı katma değer nedeniyle Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın “Yatırım Özel Ödülü”ne layık görülen işletme, tanıtıma verdiği önem sayesinde ismini pekçok alanda duyurdu. İzmir’de ve Ödemiş’te düzenlenen Tarım ve Madencilik Fuarları’na

katılan Karakaya Pomza, ürününün gerek inşaat gerekse de tarım sektöründeki avantajlarını sunma imkanı buldu.

Karakaya Pomza İşletmesi’nin bir belediye başkanlığı projesi olduğunu ifade eden Hikmet Bacak, fuarlar sayesinde iyi bir müşteri potansiyeli oluşturduklarını ifade ediyor. Pomza’nın çok bilinen bir malzeme olmadığını, fakat kullanıldığı yerlerde iyi sonuçlar verdiği için rağbet görmeye başladığını belirten Bacak, şu bilgileri veriyor:

“Gözenekli yapısından dolayı ısı ve ses geçirgenliği oldukça düşük olan pomza, modern binalarda giderek daha çok rağbet görüyor. Özellikle Isparta’ya inşaatlarda kullanılmak üzere satış yapıyoruz.

Tarım sektörü için de çok iyi bir malzeme olan pomza taşının en küçük birimi dahi irili ufaklı bir çok gözeneklerle dolu olduğu için toprağı daha gözenekli bir hale getirerek havalandırır. Pomza, ağırlıklı olarak topraksız tarımda yani seralarda kulanım alanı buluyor. Belediyeler peyzaj düzenlemelerinde pomzaya ağırlık vermeye başladı.”

Meyvecilik ve sebzecilik revaçtaGökçeören, Salihli Kula arasında, Kula’ya bağlı, yeşilliğin bol

olduğu bir belde. Sulama kooperatifinin bulunduğu yörede sebze ve meyve üretimi oldukça iyi durumda. Eskiden tek geçim kaynağının tütün olduğu Gökçeören’de, tütün üretiminin kota nedeniyle sınırlanması nedeniyle ürün yelpazesi çok çeşitlendi.

Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Alman sermayeli Zumdieck’in, çiftçilerle sözleşme yaparak biber üretimi yaptırdığı bölgede, 15-20 kadar çiftçi California ve domat cinsi biber yetiştiriciliği yapıyor. Ayrıca 3 çiftçi de son yılların trendine uygun olarak altın çilek yetiştiriyor.

Yeni yeni sulu tarıma geçilen Gökçeören’de, plan ve projesi bitirilen DSİ’nin gölet yapımı da devam ediyor. Toplam su tutma alanı 1300 dönüm olan ve 3 bin dönüm alanı sulayacak kapasitedeki göletin beldenin çehresini değiştireceğini ifade eden Bacak, bağcılığın da revaçta olduğunu belirterek, şu bilgileri veriyor:

“Bu sene 700 dönüm Alfonso cinsi bağ dikimi yapıldı. Sofralık üzüm tarımı yapılmaya başlandı. 300 dönüm kadar vardı. Toplamda 1000 dönüme ulaştık. 4-5 bahçede kiraz, ceviz ve badem dikildi. 50’ye yakın çiftçide ceviz ağaçları var. Yöremizde yetişen pişken nohut da üreticinin önde gelen tercihleri arasında geliyor.”

Kaburgası çok meşhurGökçeöğren denilince ilk akla gelen yiyeceklerin başında ise

kaburga geliyor. Ünü yayılan meşhur kaburgayı yemek için Kula’dan, Salihli’den, civar ilçelerden olduğu kadar, Manisa ve İzmir’den de müşteriler beldeye rabet gösteriyor.

Pomza nerede kullanılıyor?Volkanik bir kayaç türü olan pomza, oluşum esnasında ani soğuma

ve gazların bünyeyi ani olarak terketmesi sonucu oldukça gözenekli bir yapıya sahiptir. Pomzanın gözenekli yapısından dolayı ısı ve ses geçirgenliği oldukça düşüktür. Gözenekler birbiriyle bağlantılı değildir.

Mükemmel fiziksel ve mekanik özelliklere sahip olan pomza, perlitin kullanıldığı alanların genellikle tümünde kullanılır. Enerjinin korunmasına olan ihtiyaçtan ve deprem dayanıklılığından dolayı, modern binalarda pomza ürününün kullanımı hızla artıyor. Yapılarda pomza kullanımı şu avantajları sağlıyor:

•Deprem şok dalgalarını absorbe özelliğiyle depreme karşı dayanıklılık.

•Hafifliği nedeniyle temelde daha az demir kullanımı. •Yangına karşı yüksek dayanıklılığından dolayı daha güvenli. •Yüksek ısı yalıtımından dolayı ısınma ve soğutma giderlerinde

düşük maliyet. •Maksimum ses

izolasyonu sebebiyle kullanılan mekanda konfor.

•Sıvıya iyi yapışıp kolay işçiliği sayesinde daha düşük maliyet.

•Buzlanmaya dayalı donma meydana geldiğinde zarar görmez.

Tarımda kullanımı: Pomza taşının yüzde 85 oranında gözenekli olması, hafif yoğunluk özellikleri göstermesine neden olur. Pomza taşının en küçük birimi dahi irili ufaklı bir çok gözeneklerle doludur. Pomza taşı toprağı daha gözenekli

bir hale getirerek havalandırır. Ayrıca toprağın özelliklerini ıslah etmek ve suni gübrenin topraklaşmasını engellemek amacı ile kullanılıyor. Pomza, toprak olarak seralarda, turunç yetiştirilen bölgelerde, meyveliklerde, çim sahalarda ve tüm tarım bölgelerinde ve topraksız tarımda iyi sonuçlar veriyor. Tarımda kullanım avantajları şu şekilde sıralanabilir:

•Mükemmel havalandırma sağlar. •Tekrar tekrar kullanılabilir. •Zamanla çekmez ve topraklanmaz. •Besin ayarlaması kontrolü kolaydır. •Mantar böcek gibi zararlı unsurları barındırmaz. •Kolay sulanır. •Çürümez. •Kötü kokular üretmez.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Gökçeören’inyeni ekonomik değeri: pomza

29

Kula’ya bağlı Gökçeören beldesinde belediyenin kurduğu Karakaya Pomza İşletmesi, bir taraftan belediyeye yeni bir kaynak yaratırken, diğer taraftan da istihdam olanağı sunuyor. 2009 yılında açıldıktan sonra geçtiğimiz yıl 600 bin TL’lik ciroya ulaşan işletme tanıtım sayesinde yeni pazarlara ulaşarak, satış rakamlarını artırıyor. İlk yıla göre pazarını ikiye katlayan tesis, ürettiği 3 farklı boyuttaki pomzayı, Ege Bölgesi’nin yanı sıra Akdeniz’e de satmaya başladı.

Kendisi de Jeofizik Mühendisi olan Gökçeören Belediye Başkanı Hikmet Bacak’ın öncülüğünde hayata geçirilen pomza işletmesi, kısa geçmişine rağmen şimdiden peyzaja önem veren belediyelerin gözdesi haline geldi. 3 vardiya halinde 19 kişinin çalıştığı Karakaya Pomza İşletmesi’nin Müdürlüğünü ise İbrahim Açıkel yapıyor.

2010 yılında, yarattığı katma değer nedeniyle Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın “Yatırım Özel Ödülü”ne layık görülen işletme, tanıtıma verdiği önem sayesinde ismini pekçok alanda duyurdu. İzmir’de ve Ödemiş’te düzenlenen Tarım ve Madencilik Fuarları’na

katılan Karakaya Pomza, ürününün gerek inşaat gerekse de tarım sektöründeki avantajlarını sunma imkanı buldu.

Karakaya Pomza İşletmesi’nin bir belediye başkanlığı projesi olduğunu ifade eden Hikmet Bacak, fuarlar sayesinde iyi bir müşteri potansiyeli oluşturduklarını ifade ediyor. Pomza’nın çok bilinen bir malzeme olmadığını, fakat kullanıldığı yerlerde iyi sonuçlar verdiği için rağbet görmeye başladığını belirten Bacak, şu bilgileri veriyor:

“Gözenekli yapısından dolayı ısı ve ses geçirgenliği oldukça düşük olan pomza, modern binalarda giderek daha çok rağbet görüyor. Özellikle Isparta’ya inşaatlarda kullanılmak üzere satış yapıyoruz.

Tarım sektörü için de çok iyi bir malzeme olan pomza taşının en küçük birimi dahi irili ufaklı bir çok gözeneklerle dolu olduğu için toprağı daha gözenekli bir hale getirerek havalandırır. Pomza, ağırlıklı olarak topraksız tarımda yani seralarda kulanım alanı buluyor. Belediyeler peyzaj düzenlemelerinde pomzaya ağırlık vermeye başladı.”

Meyvecilik ve sebzecilik revaçtaGökçeören, Salihli Kula arasında, Kula’ya bağlı, yeşilliğin bol

olduğu bir belde. Sulama kooperatifinin bulunduğu yörede sebze ve meyve üretimi oldukça iyi durumda. Eskiden tek geçim kaynağının tütün olduğu Gökçeören’de, tütün üretiminin kota nedeniyle sınırlanması nedeniyle ürün yelpazesi çok çeşitlendi.

Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Alman sermayeli Zumdieck’in, çiftçilerle sözleşme yaparak biber üretimi yaptırdığı bölgede, 15-20 kadar çiftçi California ve domat cinsi biber yetiştiriciliği yapıyor. Ayrıca 3 çiftçi de son yılların trendine uygun olarak altın çilek yetiştiriyor.

Yeni yeni sulu tarıma geçilen Gökçeören’de, plan ve projesi bitirilen DSİ’nin gölet yapımı da devam ediyor. Toplam su tutma alanı 1300 dönüm olan ve 3 bin dönüm alanı sulayacak kapasitedeki göletin beldenin çehresini değiştireceğini ifade eden Bacak, bağcılığın da revaçta olduğunu belirterek, şu bilgileri veriyor:

“Bu sene 700 dönüm Alfonso cinsi bağ dikimi yapıldı. Sofralık üzüm tarımı yapılmaya başlandı. 300 dönüm kadar vardı. Toplamda 1000 dönüme ulaştık. 4-5 bahçede kiraz, ceviz ve badem dikildi. 50’ye yakın çiftçide ceviz ağaçları var. Yöremizde yetişen pişken nohut da üreticinin önde gelen tercihleri arasında geliyor.”

Kaburgası çok meşhurGökçeöğren denilince ilk akla gelen yiyeceklerin başında ise

kaburga geliyor. Ünü yayılan meşhur kaburgayı yemek için Kula’dan, Salihli’den, civar ilçelerden olduğu kadar, Manisa ve İzmir’den de müşteriler beldeye rabet gösteriyor.

Pomza nerede kullanılıyor?Volkanik bir kayaç türü olan pomza, oluşum esnasında ani soğuma

ve gazların bünyeyi ani olarak terketmesi sonucu oldukça gözenekli bir yapıya sahiptir. Pomzanın gözenekli yapısından dolayı ısı ve ses geçirgenliği oldukça düşüktür. Gözenekler birbiriyle bağlantılı değildir.

Mükemmel fiziksel ve mekanik özelliklere sahip olan pomza, perlitin kullanıldığı alanların genellikle tümünde kullanılır. Enerjinin korunmasına olan ihtiyaçtan ve deprem dayanıklılığından dolayı, modern binalarda pomza ürününün kullanımı hızla artıyor. Yapılarda pomza kullanımı şu avantajları sağlıyor:

•Deprem şok dalgalarını absorbe özelliğiyle depreme karşı dayanıklılık.

•Hafifliği nedeniyle temelde daha az demir kullanımı. •Yangına karşı yüksek dayanıklılığından dolayı daha güvenli. •Yüksek ısı yalıtımından dolayı ısınma ve soğutma giderlerinde

düşük maliyet. •Maksimum ses

izolasyonu sebebiyle kullanılan mekanda konfor.

•Sıvıya iyi yapışıp kolay işçiliği sayesinde daha düşük maliyet.

•Buzlanmaya dayalı donma meydana geldiğinde zarar görmez.

Tarımda kullanımı: Pomza taşının yüzde 85 oranında gözenekli olması, hafif yoğunluk özellikleri göstermesine neden olur. Pomza taşının en küçük birimi dahi irili ufaklı bir çok gözeneklerle doludur. Pomza taşı toprağı daha gözenekli

bir hale getirerek havalandırır. Ayrıca toprağın özelliklerini ıslah etmek ve suni gübrenin topraklaşmasını engellemek amacı ile kullanılıyor. Pomza, toprak olarak seralarda, turunç yetiştirilen bölgelerde, meyveliklerde, çim sahalarda ve tüm tarım bölgelerinde ve topraksız tarımda iyi sonuçlar veriyor. Tarımda kullanım avantajları şu şekilde sıralanabilir:

•Mükemmel havalandırma sağlar. •Tekrar tekrar kullanılabilir. •Zamanla çekmez ve topraklanmaz. •Besin ayarlaması kontrolü kolaydır. •Mantar böcek gibi zararlı unsurları barındırmaz. •Kolay sulanır. •Çürümez. •Kötü kokular üretmez.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

İbrahim Açıkel - Hikmet Bacak

30

gezi

İzmir’den Ankara yönüne D - 300 karayolunu takiple ilerleyerek, Salihli’yi doğu yönünde 35 km. geçtiğinizde sola, kuzeye doğru “Gökçeören” beldesine ait yol levhasını, hemen altında “Tabduk Emre Türbesi” yazısını da göreceksiniz.

Bu yolu takiben 3 km. sonra eski adı “Menye” yeni adıyla “Gökçeören” beldesine ulaşacaksınız. Beldenin içindeki yol levhalarını takip ederek 7 km. sonra “Emre Köyü”ne varacaksınız. Aslında geçtiğiniz bu yerler Homeros’un İlyada destanında “Truvalılara yardıma geldiği” anlatılan antik çağ Maionya topraklarıdır. Gökçeören’in eski adı “Menye” bu “Maionia”dan gelmekteydi.

Çevrenizde göreceğiniz irili- ufaklı Türkiye’nin en genç yanardağ kraterleri –ki sayısı 80 kadardır- ve onların faaliyetleri sırasında

çıkardığı lav kalıntıları doğaya değişik manzaralar oluşturmuştur. Coğrafyacı Strabon bu Karataşlarla kaplı alana “Yanık ülke toprakları” anlamına gelen “Katakakumene” adını vermiştir. Bu eşsiz manzaraların arasından akan asfalt yol sizi günümüzden 7 asır öncesinde kurulmuş Emre Köyü’ne ulaştıracaktır. Köyün Osmanlı dönemindeki adı “Emre Sultan”dı. Kurulduğu zamandan günümüze ismi değişmemiş sadece Cumhuriyet döneminde “Sultan” takısı kaldırılmıştır.

12. yüzyıl sonlarında Anadolu’ya son kez giren Türk boyları kısa sürede deniz kıyılarına kadar yayılmışlardı. Buralarda karşılaştıkları başka etnik köken ve dinden insanlarla kaynaşmaya başlayan aşiretler, onlarla anlaşabilmek, buralarda tutunabilmek için yerleşik yabancıların dillerini ve geleneklerini öğrenmeye başlamışlardı. Kısa süre

sonra Orta Asya’dan gelen aşiretlerin yeni tanıştığı bu Doğu Romalılar’ın (Bizans) dilini, dinini, kültürünü benimsemeye başlaması Horasan Erenleri’ni harekete geçirdi.

Asimilasyon tehlikesini ortadan kaldırmak üzere Anadolu’nun çeşitli bölgelerine “Erenler” göndermeye karar verdiler. Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran-ı Veli, Hoca Ahmed Yesevi ve Ahmet Fakih gibi ilim, irfan sahibi erenler Anadolu’ya yayıldılar. Emre köyünü kuran Tabduk Emre’nin de Hoca Ahmed Yesevi’nin öğrencisi olduğu söylenir.

Tabduk Emre, köye cami, hamam, pazaryeri ve konaklardan oluşan bir külliye yaptırır. Burada birçok öğrenci yetiştirir ve bunların en önemlisi de Yunus Emre’dir.

Söylenceye göre Emrem Şeyhe Tabduk adı şöyle verilmiştir; Bir gün Hacı Bektaş Anadolu’daki erenleri toplantıya çağırır. Emrem Şeyh “Ben nasibimi aldım” diyerek davete uymaz. Hacı Bektaş’ın ısrarı üzerine Dergâha gelir, gelmeyişinin nedeni sorulur; “Erenler meclisinde bir gün perde aralığından bir el uzandı ve bize nasibimiz verildi” der. Hacı Bektaş;” O eli görsen tanır mısın?” diye sorar. Emrem Şeyh; “Elbette tanırım, avucunun ortasında yeşil bir ben vardı, o eli hemen tanırım.”diye yanıtlar. Hacı Bektaş sağ elini Emrem Şeyhe uzatır, elin ayasında yeşil beni gören Emrem heyecanlanır “Tabduk Sultanım, Tabduk Sultanım” diye bağırır. Tabduk sözcüğü “aradığımı buldum” anlamında kullanılırdı. Emrem Şeyh o günden sonra “Tabduk Emre” olarak tanınır.

Tabduk Emre TürbesiTabduk Ermenin kesin ölüm tarihi belli değildir ancak öldüğünde

köyüne gömülür. Türbesi mimari açıdan Manisa’daki Saruhan Bey türbesi ile büyük benzerlikler taşır. Türbe içinde Tabduk Emre ile aile fertlerine ait olduğu söylenen 10 mezar bulunmaktadır.

Türbenin hemen girişinin sağ tarafında, baş taşında “Balta” figürü olan mezarın ise Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılır. “Ko beni yatayım, Şeyh eşiğinde, dönmesin Şeyhimden yana döneyim” sözü vasiyet olarak kabul görür. Yunus’un 1240 yılında doğduğu, 1320 yılında 82 yaşında dünya yaşamına veda ettiği sanılmaktadır.

Carullah Bin Süleyman CamiiCami kapı kemerinin üzerindeki kitabede: “Bu şerefli Cami ve

yüce makamın banisi, güzellikler ve hayırlar sahibi Carullah Bin Süleyman’dır. Sene H.954” M. 1547 yazmaktadır. Tabduk külliyesindeki bir binanın dört duvarı üzerine çatı kapatılarak yapıldığı söylenmektedir. Camiinin etrafındaki kalıntılarda bir zamanlar medrese odaları olduğu söylenmektedir. Güney tarafında 1517 yılında yapıldığı

söylenen bir çeşme, güneydoğusunda da 16. yüzyıldan kalma bir hamam kalıntısı vardır. Kalıntıların tamamı göz önüne alındığında eskiden burada bir külliyenin varlığından söz etmek olasıdır. Tabduk Emre’nin yaşadığı bu köyde bir külliyenin olması yadırganmaz.

Son cemaat yerinde ve çevre kalıntılarda, yakın çevreden toplanan antik çağa ait sütunlar ve mermer parçalarının inşaatta kullanıldığı görülmektedir.

Cami içinde bulunan bir başka kitabeden 1808/1809 yılında Şeyhzade Abdurrahman Efendi’nin, iç mekan ve son cemaat bölümlerini kök boyalar ile resmettiği anlaşılmaktadır. Nakkaşın adının dışında başka bilgi yoktur. Ancak yaptığı işlemelerden entelektüel bir kişiliğe sahip olduğu, dünyayı gezip dolaştığı anlaşılmaktadır.

Natürmort çalışmalarının hiç biri diğerine benzememekte, hisarlardan, çok katlı binalara, saltanat kayıklarından rüzgar değirmenlerine, piyano üzerindeki çiçek saksılarından, tropikal meyvelere kadar çok yönlü kendine özgü çalışmaları tek örnek olduğu için görülmeye değerdir.

Güz aylarında köyde Yunus Emre adına anma günleri yapılır. Civar il, ilçe ve köylerden gelen kalabalık ziyaretçiler, burada adeta bir şölen havası estirir. Doğal dokusu bozulmamış bu özel köye gittiğinizde, yöreye özgü doğal kekik çayını köy kahvesinde içmeden dönmemenizi tavsiye ederiz.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Gökçeören Beldesi’ndeki Emre Köyü, ziyaretçi akınına uğruyor

Adını, Yunus Emre’den aldı

Bir kez gönül yıktın ise,Bu kıldığın namaz değil,Yetmiş iki millet dahiElin yüzün yumaz değil. Yunus Emre

31

İzmir’den Ankara yönüne D - 300 karayolunu takiple ilerleyerek, Salihli’yi doğu yönünde 35 km. geçtiğinizde sola, kuzeye doğru “Gökçeören” beldesine ait yol levhasını, hemen altında “Tabduk Emre Türbesi” yazısını da göreceksiniz.

Bu yolu takiben 3 km. sonra eski adı “Menye” yeni adıyla “Gökçeören” beldesine ulaşacaksınız. Beldenin içindeki yol levhalarını takip ederek 7 km. sonra “Emre Köyü”ne varacaksınız. Aslında geçtiğiniz bu yerler Homeros’un İlyada destanında “Truvalılara yardıma geldiği” anlatılan antik çağ Maionya topraklarıdır. Gökçeören’in eski adı “Menye” bu “Maionia”dan gelmekteydi.

Çevrenizde göreceğiniz irili- ufaklı Türkiye’nin en genç yanardağ kraterleri –ki sayısı 80 kadardır- ve onların faaliyetleri sırasında

çıkardığı lav kalıntıları doğaya değişik manzaralar oluşturmuştur. Coğrafyacı Strabon bu Karataşlarla kaplı alana “Yanık ülke toprakları” anlamına gelen “Katakakumene” adını vermiştir. Bu eşsiz manzaraların arasından akan asfalt yol sizi günümüzden 7 asır öncesinde kurulmuş Emre Köyü’ne ulaştıracaktır. Köyün Osmanlı dönemindeki adı “Emre Sultan”dı. Kurulduğu zamandan günümüze ismi değişmemiş sadece Cumhuriyet döneminde “Sultan” takısı kaldırılmıştır.

12. yüzyıl sonlarında Anadolu’ya son kez giren Türk boyları kısa sürede deniz kıyılarına kadar yayılmışlardı. Buralarda karşılaştıkları başka etnik köken ve dinden insanlarla kaynaşmaya başlayan aşiretler, onlarla anlaşabilmek, buralarda tutunabilmek için yerleşik yabancıların dillerini ve geleneklerini öğrenmeye başlamışlardı. Kısa süre

sonra Orta Asya’dan gelen aşiretlerin yeni tanıştığı bu Doğu Romalılar’ın (Bizans) dilini, dinini, kültürünü benimsemeye başlaması Horasan Erenleri’ni harekete geçirdi.

Asimilasyon tehlikesini ortadan kaldırmak üzere Anadolu’nun çeşitli bölgelerine “Erenler” göndermeye karar verdiler. Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran-ı Veli, Hoca Ahmed Yesevi ve Ahmet Fakih gibi ilim, irfan sahibi erenler Anadolu’ya yayıldılar. Emre köyünü kuran Tabduk Emre’nin de Hoca Ahmed Yesevi’nin öğrencisi olduğu söylenir.

Tabduk Emre, köye cami, hamam, pazaryeri ve konaklardan oluşan bir külliye yaptırır. Burada birçok öğrenci yetiştirir ve bunların en önemlisi de Yunus Emre’dir.

Söylenceye göre Emrem Şeyhe Tabduk adı şöyle verilmiştir; Bir gün Hacı Bektaş Anadolu’daki erenleri toplantıya çağırır. Emrem Şeyh “Ben nasibimi aldım” diyerek davete uymaz. Hacı Bektaş’ın ısrarı üzerine Dergâha gelir, gelmeyişinin nedeni sorulur; “Erenler meclisinde bir gün perde aralığından bir el uzandı ve bize nasibimiz verildi” der. Hacı Bektaş;” O eli görsen tanır mısın?” diye sorar. Emrem Şeyh; “Elbette tanırım, avucunun ortasında yeşil bir ben vardı, o eli hemen tanırım.”diye yanıtlar. Hacı Bektaş sağ elini Emrem Şeyhe uzatır, elin ayasında yeşil beni gören Emrem heyecanlanır “Tabduk Sultanım, Tabduk Sultanım” diye bağırır. Tabduk sözcüğü “aradığımı buldum” anlamında kullanılırdı. Emrem Şeyh o günden sonra “Tabduk Emre” olarak tanınır.

Tabduk Emre TürbesiTabduk Ermenin kesin ölüm tarihi belli değildir ancak öldüğünde

köyüne gömülür. Türbesi mimari açıdan Manisa’daki Saruhan Bey türbesi ile büyük benzerlikler taşır. Türbe içinde Tabduk Emre ile aile fertlerine ait olduğu söylenen 10 mezar bulunmaktadır.

Türbenin hemen girişinin sağ tarafında, baş taşında “Balta” figürü olan mezarın ise Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılır. “Ko beni yatayım, Şeyh eşiğinde, dönmesin Şeyhimden yana döneyim” sözü vasiyet olarak kabul görür. Yunus’un 1240 yılında doğduğu, 1320 yılında 82 yaşında dünya yaşamına veda ettiği sanılmaktadır.

Carullah Bin Süleyman CamiiCami kapı kemerinin üzerindeki kitabede: “Bu şerefli Cami ve

yüce makamın banisi, güzellikler ve hayırlar sahibi Carullah Bin Süleyman’dır. Sene H.954” M. 1547 yazmaktadır. Tabduk külliyesindeki bir binanın dört duvarı üzerine çatı kapatılarak yapıldığı söylenmektedir. Camiinin etrafındaki kalıntılarda bir zamanlar medrese odaları olduğu söylenmektedir. Güney tarafında 1517 yılında yapıldığı

söylenen bir çeşme, güneydoğusunda da 16. yüzyıldan kalma bir hamam kalıntısı vardır. Kalıntıların tamamı göz önüne alındığında eskiden burada bir külliyenin varlığından söz etmek olasıdır. Tabduk Emre’nin yaşadığı bu köyde bir külliyenin olması yadırganmaz.

Son cemaat yerinde ve çevre kalıntılarda, yakın çevreden toplanan antik çağa ait sütunlar ve mermer parçalarının inşaatta kullanıldığı görülmektedir.

Cami içinde bulunan bir başka kitabeden 1808/1809 yılında Şeyhzade Abdurrahman Efendi’nin, iç mekan ve son cemaat bölümlerini kök boyalar ile resmettiği anlaşılmaktadır. Nakkaşın adının dışında başka bilgi yoktur. Ancak yaptığı işlemelerden entelektüel bir kişiliğe sahip olduğu, dünyayı gezip dolaştığı anlaşılmaktadır.

Natürmort çalışmalarının hiç biri diğerine benzememekte, hisarlardan, çok katlı binalara, saltanat kayıklarından rüzgar değirmenlerine, piyano üzerindeki çiçek saksılarından, tropikal meyvelere kadar çok yönlü kendine özgü çalışmaları tek örnek olduğu için görülmeye değerdir.

Güz aylarında köyde Yunus Emre adına anma günleri yapılır. Civar il, ilçe ve köylerden gelen kalabalık ziyaretçiler, burada adeta bir şölen havası estirir. Doğal dokusu bozulmamış bu özel köye gittiğinizde, yöreye özgü doğal kekik çayını köy kahvesinde içmeden dönmemenizi tavsiye ederiz.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Mustafa Uçar / Araştırmacı-Yazar /SATURDER Salihli Turizm Derneği Başkanı

Yunus Emre kimdir?Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmaya ve

Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde küçük-büyük Türk beyliklerinin kurulmaya başlandığı 14. yy’ın ilk çeyreğinde Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış bir Türkmen hocası, şair ve erendir. Yunus’un yaşadığı yıllar Anadolu Türklüğü’nün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasi otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu yıllardır. Farklı inançların da yayıldığı bu ortamda, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran-ı Veli, Ahmed Fakih gibi ilim ve irfan sahibi kişilerle birlikte Yunus Emre Allah sevgisini, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, her türlü batıl inanca karşı İslam tasavvufunu işleyerek, Türk-İslam birliğinin oluşmasında önemli görevler yaptı. Miladi 1240 yılında doğup, 1320 yılında ölen Yunus Emre, ilim ve irfan yolunun merdivenlerini birer birer geride bırakmış 40 yıllık bir çilenin ardından “pişmiş”, etkili ve benzersiz söyleyişi ile Türk dili ve tasavvufunda en yüksek mertebeye ulaşmıştır.

32

Telekom’un yol kenarlarında yer alan trafolarının neden yer altına yapılmadığı konusu aklına takılan ve bu konuda fikir jimnastiği yapan Salihlili demirci ustası Ahmet Tenekeci, bir adım daha ileriye giderek çöplerin de aynı sistemle yer altında depolanıp depolanmayacağını sorgulayarak, kendine yeni ufuklar açtı.

1982 ile 1992 yılları arasında baba mesleği tenekeciliği yürüten, tavuk çiftliklerine havalandırma ve her türlü metal işleri yapan Tenekeci, daha sonra da süt sağım makinası yapımı işine girişti. 2004 yılındaki hayvancılık krizinde zor anlar yaşaşan Tenekeci, 2010 yılına kadar bu işi zor da olsa sürdürmeye devam etti. Ta ki tesadüfler sonucu yeni bir ürün geliştirmeyi kafasına koyuncaya kadar.

Salihli Sanayi Sitesi’ndeki yerinde imalat yapan ve daha büyük bir yere taşınmak için araştırma yapan Ahmet Tenekeci, çöp konteynerini geliştirmeye yönelik süreci şu şekilde anlattı:

“Telekom’un kaldırımlarda geçişi zorlaştıran trafolarını gördükçe, bunların neden yer altına alınmadığı sorusu hep kafamı kurcalamıştır. Bir gün çöp atmak için yer ararken, çöp ve yer altı olayını birleştirerek, çöp kutularının da yer altına yapılabileceği gibi bir fikir geliştirdim. Bundan sonra sürekli, bunun nasıl bir sistemle yapılması gerektiğini düşündüm. İnternetten araştırınca, Avrupa’da benzer sistemlerin olduğunu gördüm. Hidrolik sistem ve hava ile kaldırma olabilir diyerek, pratikte bunun modellerini oluşturmayı denedim. Eşimin evdeki faaliyetlerini gözleyerek, ütü masasının açılma kapanma sisteminden hareketle, projeyi geliştirmeye başladım. Sonunda yerin altında konteyner sistemini kurdum. Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat ettim. Ama geri döndü. Çünkü bir şeyi eksik kalmıştı. Ayakla basarak çöpün kapağı açılıyordu, ama kendi kendine kapanmıyordu. Bunun geliştirilmesi gerekiyordu. Bir müddet de bunun için kafa yordum. Bunu da mutfaklarda su ısıtmak için kullanılan çaydanlıkların kapaklarından esinlenerek geliştirdim.”

Projesinin yeni şekliyle Türk Patent Enstitüsü’ne tekrar başvuran Ahmet Tenekeci, bu sefer onay aldığını ve hatta enstitüden tebrik telefonu geldiğini belirtti.

Yer altı çöp konteynerinin Salihli’de 4 ay boyunca deneme maksadıyla kullanıldığını fakat satın alma konusunda bir gelişme kaydedilmediğini belirten Tenekeci, ilk satışı Ödemiş Belediyesi’ne yaptıklarını anlattı. Ödemiş Belediye Başkanı Bekir Keskin’in sistemi

çok beğendiğini ve buraya 80 adet satış yaptıklarını söyleyen Tenekeci, konteynerin tanesinin 2 bin 500 ile 3 bin TL arasında değiştiğini kaydetti.

Konteynerin boşaltılması konusunda mevcut çöp kamyonlarının kullanılabildiğini, ilave olarak sadece bir hortumun gerektiğini vurgulayan Tenekeci, ürün hakkında şu bilgileri ekledi:

“Şu anda ikili, üçlü ve dörtlü olmak üzere üç tipte üretim yapıyoruz. İzmir’de Karşıyaka Belediyesi’ne deneme amacıyla bir adet gönderdik. Balçova ve Konak’la da görüştük. Önümüzdeki aylarda satışların artacağını umuyoruz. Hedefimiz Salihli’de seri üretime geçerek, istihdam yaratmak. Finansman sıkıntımızı da KOSGEB hibe ve kredilerini kullanarak aşmak istiyoruz. Ayda 80-100 konteyner üretebilecek kapasitedeyiz. Yanımızda 6 kişi çalışıyor. Yakında bu sayıyı artırmayı planlıyoruz.”

Sistemi deneyerek geliştiren ve başarılı olan Ahmet Tenekeci, patenti kullanma hakkını da Salihli Meslek Yüksek Okulu’nun bilgisayar programcılığı bölümünü bitiren kızı Cansu Tenekeci’ye devretti.

Sistemin özellikleriMevcut çöp konteynerlerinin kullanıldığı projede, indirme

kaldırma sisteminde uzunluk 3 m, en 1 m ve derinlik 1.5 m olarak hazırlanıyor. Sistemin ağırlığı 480 kg tutuyor. Yer üstünde sadece, kaldırımla sıfır seviyesinde olan konteynerin kapağı, genelde turuncu renkte diktörgen bir levha halinde görünüyor.

Sistem ayakla basılarak kapağın açılması şeklinde çalışıyor. Kapak kendi kendine kapanıyor. Belediyelerin kullandığı çöp toplama kamyonlarına bir hortum bağlanarak sistem rahatlıkla çalıştırılabiliyor.

Çöp konteynerleri yer altına!Salihlili girişimci Ahmet Tenekeci’nin uzun

uğraşılar sonunda geliştirdiği yer altına monte edilen çöp konteyneri Türk Patent Enstitüsü’nden tescil aldı. Ödemiş Belediyesi’ne ilk yer altı çöp konteynerlerini

satan Tenekeci, görüntü kirliliği yaratmayan, kaldırımları daraltmayan, atık toplamayı hijyenik bir

hale getiren bu üründen çok umutlu.

34

eğitim

Türkiye genelindeki okullar arasında düzenlenen defter kapağı yarışmasına Salihli’den 11 yaşındaki Emir Sinan Karabulut damga vurdu. Resim yapmayı çok seven Emir Sinan’ın deniz ve çocuklarla ilgili yaptığı kapak tasarımı, 7-11 yaş grubunda Türkiye birinciliği getirdi.

Mopak Grup’un her sene düzenlemiş olduğu Defter Kapağı Tasarım Yarışması’nda Salihli’de 50. Yıl İlköğretim Okulu’nun 5.

sınıfında okuyan Emir Sinan Karabulut büyük bir başarıya imza attı. Tüm Türkiye çapında yapılan yarışmada 7-11 yaş kategorisinde birinciliği Emir Sinan Karabulut kazandı. Karabulut’un birincilik ödülünü Mopak Genel Müdürü Mehmet Ali Molay verdi.

Bu sene 14.’sü gerçekleştirilen Mopak Defter Kapağı Tasarım Yarışması’nın ödül töreni Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sonuçların açıklanmasının ardından ödül kazanan adaylar tek tek kürsüye davet edildi. Mopak Genel Müdürü yaptığı kısa konuşmada, “Ünlü heykeltıraş Mikelanj’ın (Taşta saklı meleği görebiliyor )musun? sözü sanatseverler için çok büyük anlam ifade etmektedir. Ünlü heykeltıraş Mikelanj kaba bir mermeri önüne aldığında bu sözü söyler ve kendini meleği gördüğüne öylesine inandırırmış ki, meleği özgürleştirinceye kadar yontarmış mermeri. Böylece gördüğüne inandığını herkes için gözle görülür hale getirir, güzel bir heykelin mimarı oluverirmiş. Bu yarışmanın da amacı yeni Mikelanj’ları ortaya çıkarmaktır.” dedi.

Resim yapmayı çok sevdiğini belirten Emir Sinan Karabulut, "Birinci olduğumu öğrendiğim zaman çok mutlu oldum. Resim yapmayı çok seviyorum. Bundan sonraki yarışmalarda da başarılı olacağımı düşünüyorum" dedi. Salihli 50. Yıl İlköğetim Okulu Resim Öğretmeni Nilgün Mıdık ile birlikte yarışmaya hazırlanan Karabulut’un eseri 12 bin resim arasından seçildi.

Emir Sinan Karabulut, geçen yıl Japonya'da düzenlenen resim yarışmasında da dünya ikinciliği elde etmişti.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Defter kapaklarına Karabulut imzası

Sekine Evren Anadolu Lisesi’nde (SEAL) üç ay önce başlatılan sınıf yenileme kampanyasında, kısa sürede çok önemli gelişmeler sağlandı. Okul Yenileme ve Güzelleştirme Ekibi’nin Ar-Ge projesi ile, eski mezunların da katkısıyla yenilenen sınıflarda 10. sayıya ulaşıldı. Proje ekibi, teknolojik sınıfların yeni eğitim -öğretim yılına yetiştirilmesi için, yaz tatilini okulda çalışarak geçiriyor.

SEAL Okul Müdürü Yaşar Koç, şu ana kadar 10 sınıfta teknolojik düzenlemelerin yapıldığını belirterek, “Projemiz Okul Yenileme ve Güzelleştirme Ekibi’nin etkin çalışmaları ile devam ediyor. Bu çalışmalarımız Salihli halkı ve okuldan mezun olan öğrencilerimizin katkılarıyla yapılıyor. Başlatmış olduğumuz kampanya çığ gibi

büyümektedir. Eğer sizler de “Bir el de sen uzat” kampanyasına destek vermek isterseniz, Finasbank’ta açılan Tr250011100000000029192596 numaralı hesaba 100 TL yatırarak, Ar-Ge projesine katkıda bulunabilirsiniz” dedi.

SEAL bilim ve teknoloji sınıflarında kişiye özel dolap, kişiye özel sıra, sınıf kütüphanesi, sınıf panosu, öğretmen masası, öğretmen kütüphanesi ve dolabı, projeksiyon cihazı ve perdesi, özel ışıklandırma sistemi bulunuyor.

Sekine Evren Lisesi Okul Yenileme ve Güzelleştirme Ekibi de bu projeye katkı sağlayan tüm yardımseverlere çam ağacı vererek teşekkür ediyor.

SEAL’de 10 sınıf yenilendi

35 Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Cumhuriyet İlköğretim Okulu’ndan Zeliha Gülmez, Yıldızlar Türkiye Judo Şampiyonası’ndan Salihli’ye birincilikle döndü. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası, ilçeyi Kayseri’deki şampiyonada başarıyla temsil eden Yıldız Kızlar 44 kg Judo Türkiye Şampiyonu Zeliha Gülmez’i çeyrek altınla ödüllendirdi.

Cumhuriyet İlköğretim Okulu Beden Eğitimi Öğretmeni ve İlçe Spor Lig Heyeti Genel Sekreteri Muzaffer Uysal’ın refakatinde Kayseri’de yapılan şampiyonaya katılan Salihlili judocular, oldukça başarılı sonuçlar elde etti. Cumhuriyet İ.Ö.O.’ndan Erse Can Yılmaz ve

Altınordu İ.Ö.O.’ndan Emre Berkay Onuk Türkiye ikinciliği elde ederken, Misak-ı Milli İ.Ö.O.’ndan Haşim Bozkurt ve Fahriye Hanım İ.Ö.O.’ndan Songül Aşka Türkiye 3. oldu. Ayrıca Manisa- Salihli grubu da karmada takım olarak, yıldız kız ve erkeklerde takım olarak Türkiye şampiyonluğunu elde etme başarısını gösterdi.

Salihli’nin judo sporundaki başarılı sonuçları geçtiğimiz yıllardan bu yana devam ediyor. Geçen seneki karşılaşmalarda Hasan Üye ile Doğan Karpuzcu Türkiye şampiyonluğu kazanırken, bir önceki yıl da Gizem Çakal Salihli’ye birincilik derecesini getirmişti.

Judo’da Salihli başarısı sürüyor

Özel Salihli İlköğretim Okulu öğrencilerinin yazdığı UNICEF kartları Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına gönderildi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle “barış, dostluk, kardeşlik” mesajlarını dünyaya ve ülkemize göndermek isteyen Özel Salihli İlköğretim öğrencileri UNICEF kartlarını kullandı.

23 Nisan Çocuk Bayramı’nı, dünya barışı için en güzel tarih olarak belirleyen Özel Salihli öğrencileri, birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar kart yazarak, güzel bir etkinliğe imza attı. Dostluk ve barış mesajı için en uygun kartın UNICEF kartı olacağını düşünen öğrenciler, böylece eğitime katkıda da bulunmuş oldu.

Gönüllü katkılarla çalışan ve dünyadaki tüm çocuklara eğitim, sevgi, barış götürmeyi hedefleyen UNICEF’i şu cümleler en güzel şekilde anlatıyor: “Unutmamalıyız ki onlar için yapacağımız en ufak yardım, geleceklerini hazırlama yolunda atacakları kocaman adımlara dönüşecek.”

Özel Salihli öğrencilerinin yazdığı kartları sınıf temsilcileri, PTT şubesine giderek dünyadaki birçok ülke başkanına, başbakanına,

elçiliklere, bakanlıklara, valiliklere, güvenlik güçlerine, askerlik şubelerine, TV kanallarına gönderdi.

Çocuklar UNICEF aracılığı ile eğitime katkıda bulunmanın mutluluğunu anlatırken, “Dünya’da çocuk bayramı olan tek ülkenin çocukları olarak, böylesi anlamlı bir günde eğitime katkıda bulunmak istedik. Hem de Atatürk çocukları olarak Ata’mızın yurtta barış, dünyada barış sözünü bir kez daha anımsattık” dedi.

Salihli Koleji’nden Dünya’ya mesaj

36

Salihli, jeotermal yatırımlar açısından oldukça şanslı bir konumda yer alıyor. Jeotermal su halen Kurşunlu, Çamur Hamamı ve Lidya Sardes Otel’de tedavi amacıyla kullanılırken, Ege Bölgesi’nin en geniş ikinci sera alanlarında da termal su, ısıtma amaçlı kullanılıyor.

Özellikle son bir yıl içinde ise Salihli’deki jeotermal kaynakların enerji üretiminde kullanılabileceği varsayımından hareket eden ülkenin dev enerji firmaları bölgede sondajlara başladı.

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası da Kurşunlu Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan 2 ayrı sahada, MTA’dan jeotermal kaynak arama ruhsatı aldı. Oda, bu konuda çalışmalar yapmak üzere de Salihli Jeotermal A.Ş.’yi kurdu. Şirket geçtiğimiz gün ikinci genel kurulunu yaptı. Toplantıda, sondaj yapılacak yerlerin kiralanması veya satın alınması konusu da görüşülerek karara bağlandı.

Salihli TSO’nun Nisan ayı Meclis toplantısında Jeotermal şirketi ile ilgili son bilgileri sunan Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı, oldukça yüksek maliyet gerektiren sondaj çalışmaları için ortaklık arayışında olduklarını kaydetti. Ortak yatırım için 2’si yabancı, 2’si yerli olmak üzere 4 firma ile görüşmelerin sürdüğünü

anlatan Zurnacı, ortaklık anlaşmasından sonra sondaja başlanılacağını kaydetti.

Meclis toplantısından sonra, bioenerji konusunda uzman Alman Limnotec firmasından iki, jeotermal enerji konusunda uzman Bosphorus firmasından bir olmak üzere toplam üç uzman yenilenebilir enerji konusunda detaylı açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de son yıllarda yenilenebilir enerji konusunda çok yoğun bir talep yaşandığını anlatan bioenerji uzmanı Levent Mercan, pek çok çiftlik sahibinin bio gaz konusunda danışmak üzere kendilerine başvurduğunu ifade etti. Alman Limnotec şirketinin yetkilisi Hans Werner Bieder de şehirlerde toplanan organik atıkların enerji verimliliğinin çok yüksek olduğunu kaydetti.

Yenilenebilir enerji konusunda Almanya’da faaliyet gösteren Immodentity firmasının yetkilisi Holger Herbst ise, Bosphorus Jeotermal Enerji şirketi hakkında detaylı bilgiler verdi.

İşadamlarının büyük ilgi gösterdiği bilgilendirme toplantısında meclis üyeleri enerji uzmanlarına Salihli’deki bioenerji ve jeotermal kapasitesi hakkında sorular sordu.

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Özcan Ünlü, Salihli Kirazı’nı ve Kiraz için Salihli TSO’nun aldığı coğrafi işaret belgesini anlattı. Ege Finans Programı’nda Mehmet Ali Deniz’in sorularını yanıtlayan Özcan Ünlü, Türkiye Patent Enstitüsü’nün 100 sıra numarasıyla yaptığı Salihli Kirazı Coğrafi İşaret tescilinin, üreticiye ve tüketiciye sağlayacağı faydaları anlattı.

Henüz hasat edilmeye başlamadığı tarihlerde bile manavlarda ve pazarlarda Salihli Kirazı ismiyle satış yapıldığını, bunun büyük bir kandırmaca olduğunu anlatan Ünlü, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın bastırdığı hologramlı Salihli Kirazı etiketini taşımayan ürünlerin, Salihli Kirazı olmadığını ifade etti.

Son yıllarda Salihli’de İstanbullu büyük yatırımcıların kiraz çiftlikleri kurmaya başladıklarına ve kiraz bahçelerinin büyük alanlara yayıldığına işaret eden Ünlü, bunun ilçenin ekonomik gelişmesine büyük yararları olduğunu ifade etti.

Türkiye nüfusuna her gün 3600 kişinin ilave olduğunu, artan nüfusu besleyecek ve iş arayanlara istihdam olanakları sağlayacak her türlü yatırımın Salihli Ticaret ve Sanayi Odası olarak arkasında oldukları görüşünü savunan Ünlü, “Yatırımcıları Salihli’ye bekliyoruz. Oda olarak her türlü yardımı yapmaya hazırız” dedi.

Özcan Ünlü, kirazın sağlık açısından yararlarına da değindiği konuşmasında, şu bilgileri verdi:

“ Salihli Kirazı kalp formunda, koyu kırmızı renkli, kalın kabuklu ve dayanıklı bir ürün olması dolayısıyla diğer kirazlardan ayrılıyor. Dayanıklı olması ve içinde kurt barındırmaması nedeniyle de ihracata çok elverişli. İçinde bulunan antosiyanin maddesi adeta bir ağrı kesici etkisi yapıyor. Hem meyve olarak vitamin sağlayıcı yararları var, hem de bir ilaç işlevi görüyor.”

Salihli kirazıyla ünlü Allahdiyen Köyü’nun Muhtarı Mehmet Ali Aler de telefon bağlantısıyla programa katılarak, kirazın son durumu ile ilgili bilgiler sundu.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Alternatif enerjide Almanlardan bilgilendirme

Salihli Kirazı Ege TV ekranında

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın Meclis üyelerini bilgilendirmek üzere bir toplantı düzenleyen Alman Limnotec ve Bosphorus Jeotermal şirketlerinin yetkilileri, Salihli’de yapılabilecek yatırımlar hakkında bilgi verdi, işadamlarının soruları yanıtladı.

37 Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası personeli ile Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası personeli kurumsal yapı içerisinde yüksek kaliteli hizmet vermeyi amaçlayan “Benchmarking” çalışma programını Salihli’de gerçekleştirdi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne bağlı iki komşu oda olan Salihli Ticaret ve Sanayi Odası ile Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası’nın personeli, bir günlük eğitim çalışması için Salihli’de buluştu.

Salihli TSO’da gerçekleştirilen “Benchmarking” çalışması ile personele kurumsal yapı içersinde “Kurum Yönetim İlkeleri ve Yasalar” çerçevesinde, sürekli yüksek kalitede hizmet vermelerini amaçlayan Akreditasyon Sistemi’nin temel prensibi, “yüzde yüz üye memnuniyeti” için yapılması gerekenler anlatıldı.

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası, oda ve borsaların, Avrupa’daki muadillerinin üyelerine sundukları hizmet kalitesini yakalamak amacı ile TOBB’un akreditasyon sistemine 2007 yılında dahil oldu.

Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası, akreditasyon sistemi çalışmalarında kardeş oda olarak seçtiği Salihli TSO ile ortak çalışma sergileyerek, Akreditasyon belgesi almaya hak kazandı. Bu kapsamda yapılan Benchmarking çalışmalarında, iki oda arasındaki uygulama farklılıklarının ve iyi uygulamaların tespit edilerek birlikte sürekli iyileştirme programları uygulanması kararı çerçevesinde ortak bir toplantı düzenlendi.

Salihli –Akhisar TSO’ları ortak eğitim yaptı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 66. Genel Kurulu Ankara’da TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Salonu'nda gerçekleştirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı Genel Kurul’u, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası delegeleri ve üyeleri de yakından takip etti.

Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, kavgaya ve çatışmaya değil, huzura ve diyaloğa ihtiyaç olduğunu belirterek, “Biz birlikte güçlüyüz” mesajı verdi. Hisarcıklıoğlu “Demokrasi ve kalkınmayı sekteye uğratacak her girişimin karşısında duralım. Türkiye’yi güçlü ekonomisiyle, kaliteli demokrasisiyle, yükselen yıldız haline getirelim. Geçmişle hesaplaşmaya takılıp kalmayalım. Geçmişimizdeki yanlışlarla yüzleşelim, ama yüzümüzü daha aydınlık olan ortak geleceğimize çevirelim. Bir taraftan ekonomimizi büyütürken, diğer yandan eğitimiyle, sağlığıyla, güvenliğiyle bütün yaşam kalitesini yükseltelim.” dedi.

Genel kurula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, CHP Genel Başkan Yardımcıları Umut Oran, İzzet Çetin, Faik Öztrak, Gürsel Tekin, Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, TOBB delegeleri ve misafirler katıldı.

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’ndan da 8 kişilik bir heyet TOBB’un 66. Genel Kurulu’na katıldı. Salihli TSO Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Özbaş, Recep Gür, Osman Vural ve İlhan Körezli’nin yanı sıra, Meclis Üyeleri Günay Topkaya, Ahmet Doğan ve Murat Girgin ile Genel Sekreter Levent Kılınçaslan genel kurulu izledi.

Salihli TSO, TOBBGenel Kurulu’na katıldı

Akaryakıt istasyonlarında görevli LPG dolumuyla görevli personele zorunlu olarak verilmesi gerekli eğitim çerçevesinde, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nda kurs düzenlendi. İki gün süren kurslara, 12 istasyonda görevli pompacılar katıldı.

Makine Mühendisleri Odası Salihli Temsilciliği’nden Makine Mühendisi Özer Türkmen ve diğer eğitimcilerin verdiği kurs, iki gün boyunca sabahtan akşama kadar devam etti. Akaryakıt istasyonlarında denetim anında sertifikasız personel bulunduran işyerlerine 55 bin TL ceza uygulaması yapılıyor.

LPG pompacılarına mühendislerden eğitim

38

meslek komitesi

Salihli Ticaret Odası’nın 4. Meslek Grubu’nu oluşturan Gıda, Alkollü ve Alkolsüz İçecek ve Tütün Ürünleri Grubu, aktif olan 126 üyesiyle odanın en büyük meslek gruplarından birini oluşturuyor. Salihli 100 bin nüfusu ile güçlü ve canlı bir tüketim pazarına, deneyim sahibi perakende sektörüne sahip. 4. Meslek Grubu, gıda toptan ve perakende, market ve lokanta sektöründe faaliyet gösteren işletmeleri temsil ediyor.

Seçimin yapıldığı 27 Ocak 2009 tarihinden bu yana iki üyesi değişen 4. Meslek Komitesi üyeleri, faaliyet gösterdikleri sektörlerinin durumu ve karşılaştıkları sorunlarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Toptan ve perakende sektörü son yıllarda hipermarket ve zincir marketlerin yarattığı haksız rekabetle karşı karşıya bulunuyor. Hipermarketlerin satış ve pazarlama yöntemleri, yerel işletmeleri zor duruma sokmaktadır. Uzun zamandır Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bekleyen Hipermarketler Yasası olarak adlandırılan Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazalar Kanun Tasarısı’nın yasalaşması sektörümüzün temel istekleri arasındadır. Bu yasa ile hipermarketlerin çalışma süreleri sınırlandırılacak, kuruluş yerleri kent merkezi dışına çıkarılacak, banka ve diğer kurumların hipermarketler lehine yaptığı özel avantajlar kısıtlanacak. Bu şekilde perakende pazarında sağlıklı ve eşit koşullarda bir rekabetin önü açılacak. Yeni oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yeni kurulan 61. Hükümet’ten en büyük talebimiz Hipermarketler Yasası’nın bir an önce genel kurula getirilip kabul edilmesidir. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yeni seçilen Manisa milletvekillerimizin üzerlerine düşen görevleri yapmalarını umut ediyor ve bekliyoruz.

Öte yandan gıda toptan ve perakende sektöründe kayıt dışı faaliyet gösteren firmaların kayıt altına alınması için de bir an önce önlemler alınmalı. Bu şekilde vergisini ve sigortasını tam ödeyen işletmelerin mağdur olması önlenecektir. Kayıt dışı önleneceği için gıda sektörünün büyüklüğü de daha net şekilde ortaya çıkacaktır.

Merdiven altı üretim önlenmeliAyrıca merdiven altı olarak tabir edilen sağlıksız koşullarda

üretilen gıda ürünleri de sektörün bir diğer kanayan yarasıdır. Merdiven altı ürünler kayıt dışı olduğu için işletmeleri, sağlıksız olduğu için de tüketicileri olumsuz etkilemektedir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin denetimleri sıklaştırmasını, belediyelerin de denetimlerini daha etkin şekilde yapmalarını istiyoruz.

Halkın günlük yaşamında önemli yeri olan bazı temel gıda maddelerinde Katma Değer Vergisi’nin düşürülmesi de gerekiyor. Ekmek, et gibi bazı temel gıda ürünlerinde bugün yüzde 8 olarak uygulanan KDV yüzde 1’e çekilmelidir. Bu şekilde tüketici uygun fiyatlardan ürün alabilecektir.

Gıda Grubu olarak sektörümüzü ilgilendiren sorunları çözmek için uğraşırken, üyelerimizi bilgilendirmek, yeni ürünler, yeni gelişen teknoloji ve pazarlama teknikleriyle tanıştırmak için çeşitli fuarlara katılıyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu fuarlara katılmaya devam edeceğiz.”

Gıda, Alkollü ve Alkolsüz İçecek ve Tütün Ürünleri Meslek Komitesi’nde Taner Kalay, Bircan Atasoy, Murat Girgin, Mehmet İhsan Kızılışık, Barış Güneş, Mehmet Yıldırım ve Serkan Kurtuluş yer alıyor.

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

Gıda, Alkollü ve Alkolsüz İçecek ve Tütün Ürünleri Grubu

Perakende sektörü,hipermarket yasasını bekliyor

Yazdığı kitaplarla ve yaptığı araştırmalarla Salihli tarihinin aydınlatılmasına büyük emeği geçen Mustafa Uçar, son romanı “Mustafa Kemal’in Mucize Ordusu”nu İzmir’de düzenlenen 16. TÜYAP Kitap Fuarı’nda imzaladı.

Salihli doğumlu Yazar Mustafa Uçar'ın kaleme aldığı “Mustafa Kemal'in Mucize Ordusu” isimli romanı 16. İzmir Kitap Fuarı’nın açılış günü satışa çıktı. Altın Nokta Kitapevi standında tanıtılan ve satışa sunulan kitap okuyucular tarafından ilgi ile karşılandı.

Uçar, yaptığı açıklamada kitabını şöyle tanıttı: “10 yıllık araştırmanın ürünü olan kitabım, o kahredici yılları birebir yaşamış kişilerin anlatıları, TSK'nin yayın ve belgeleri ile yine o yılları yaşayarak kitaplarında aktaran yazarların anlatılarını kendi tarzımda kurguladım. Özellikle genç okuyucuların o günlerin koşullarında savaş yorgunu, yokluklar içinde çırpınan yoksul bir halkın, kararlı, zeki bir liderin etrafında kilitlenmesi ile nasıl başarıldığını, yaşanan zulmü, yangınları, saat saat yapılan çarpışmaları sıkılmadan okuyacakları roman dilinde aktardım.

Roman Büyük taarruz öncesi başlıyor, Afyon, Dumlupınar, Uşak, Eşme, Alaşehir, Salihli, Turgutlu, Kemalpaşa yoluyla -ki bu güzergâhı Mustafa Kemal geçmiştir- Türk Ordularının İzmir'e girişini anlatıyor.

Uçar, Kitap Fuarı’nda yeni romanını imzaladı

Fotoğrafta yer alan Hüseyin Şenkaya ve Savaş Tütüncü’nün yerine yeni üye olarak Mehmet Yıldırım ve Serkan Kurtuluş katıldı.

39 Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011

TSO,

Ege

İlle

ri Ta

nıtım

Ser

gisi

’nde

Sal

ihli’

yi ta

nıttı

EGEM Platformu tarafından Ankara’da düzenlenen Ege İlleri 4. Tanıtım Sergisi ve Etkinlikleri, 5 gün boyunca Ege’nin ürünlerini başkentlilere tanıttı.

Düzenlendiği ilk yıldan bu yana sergiye katılmayı bir gelenek haline getirmiş olan Salihli Ticaret ve Sanayi Odası bu yıl da Salihli’de üretilen ürünleri ve sunulan hizmetleri, açtığı stantta fuarı gezenlere tanıttı. Salihli TSO’nun standında Salihli’ye özgü ürünler ve ilçenin tarihi ve turistik yerlerinin de tanıtımı yapıldı. Ayrıca Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren gıda sanayi firmalarının ürünleri de stantta yerini aldı. Salihli TSO standında ilçenin tanıtımı Hasan Söğüt tarafından yapıldı.

Afyonkarahisar, Aydın, Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak illerinin, Ankara'da faaliyet gösteren dernek ve vakıfların bir araya gelerek oluşturdukları EGEM Platformu, 'Ege İlleri 4. Tanıtım Sergisi ve Etkinlikleri' Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Programdan önce de Manisa Şehzadeler Mehter Ekibi ve Zeybekler de açılışa katılanlara gösteri sundu. Etkinlik boyunca, zeybek ekibi gösterileri, mesir macunu saçım töreni, yaren ekibi gösterisi, mehter takımı gösterisi ve defilelerin yer aldığı etkinlikte, bölgeye ait keşkek ve def gibi yemekler sunuldu. Etkinliğin son gününde ise Aydınlılar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından “en yüksek katılımlı Harmandalı zeybeği gösterisi” ile Guinnes rekoru denemesi yapıldı.

Salih

li TS

O ü

yele

ri, İ

PAF

Fuar

ı’na

katıl

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası, imalatçı üyelerini İstanbul’da düzenlenen İPAF Plastik ve Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri Fuarı’na götürdü. Plastik ve ambalaj sektörlerine yönelik imalat yapan üyeler 41 kişilik heyetle fuardaki stantları inceleme imkanı buldu.

13 yıldır İzmir'de düzenlenen Plastik & Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri Fuarı İPAF’ın 14.’sü İstanbul'da organize edildi. 2-5 Haziran tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenen fuar uluslararası kapsamda Türkiye'de yapılan en önemli sektör fuarları arasında yer alıyor. Fuarın 13 yıldır büyüme sağlaması, ulusal ve uluslararası bilinirliğinin artması, markalaşması, kalıcılaşması, İstanbul'a taşınması konusunda büyük bir dönüm noktasının temellerini oluşturdu.

Yağmur Fuarcılık Genel Koordinatörü Berivan Kaya, Yağmur Fuarcılık olarak İPAF İstanbul’un yeni bir proje olmadığını, İZMİR'de 13 yıldır yakalanmış olan büyüme ve ivmenin bir devamı olduğunu bildirerek, “İPAF uluslararası başarıya ulaşmış, kalıcılaşmış, markalaşmış bir fuardır. Türkiye ve Ortadoğu'nun en kapsamlı tanıtım etkinliklerinden birisidir” dedi.

Salihli TSO üyelerinden, İstanbul’da iki fuar ziyareti

Salihli’nin organik tarımla ismini duyuran köylerinden Tekelioğlu, İzmir’de düzenlenen Organik Tarım Fuarı’nda tanıtım yaptı. Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nün standında köyün tanıtımını yapan Muhtar İbrahim Kerse ile Tekelioğlu Organik Kırsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Doğan Şener, köyün organik ürünlerinden örnekler sundu.

Türkiye’nin organik kooperatifi olan Tekelioğlu Organik Kırsal Kalkınma Kooperatifi, 40’ı aşkın üyesiyle başarılı çalışmalara imza atıyor.

İnşaat, İnşaat Malzemesi, İnşaat Müteahhitliği ve Hırdavattan oluşan 6. Meslek Grubu ile Mimarlık, Mühendislik, Danışmanlık, İnşaat ve Yapı Kooperatiflerinden oluşan 18. Meslek komitesi Üyeleri, Yapı 2011 Fuarı ve Eko Dünya Fuarı’nda stantları gezerek, yenilikleri yerinde inceledi.

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinden oluşan 41 kişilik heyet, İstanbul’da yapı sektörüne yönelik düzenlenen fuarları ziyaret etti. İstanbul Beylikdüzü TÜYAP Fuarcılık alanında Yapı Endüstri Merkezi tarafından organize edilen Uluslararası Yapı 2011 İstanbul Fuarı, bu yıl 34. kez düzenlendi. Bölgenin en büyük ve en kapsamlı yapı malzemeleri ve teknolojileri fuarı olan Yapı Fuarı- Turkeybuild İstanbul’da, bu yılki konuk ülke Rusya’ydı.

Otobüsle gittikleri İstanbul’da Salihli TSO üyeleri, ikinci bir fuar olarak da Eko Dünya Fuarı’nda incelemelerde bulundu. Çevre dostu binalar, malzemeler, teknolojiler, alternatif enerji ve iklimlendirme sistemlerinin tanıtıldığı Eko Dünya Fuarı’ndaki stantlar da Salihlililer tarafından ilgi ile karşılandı.

FUARLAR

Tekelioğlu Köyü OrganikFuarı’nda tanıtıldı

40

Salihli Vision

Summary of this issue (July 2011)

One of the factors that will help the economic development of our town has materialized. Approval of 1 / 25 000 plan, which has been being worked on by Culture and Tourism Ministry for years and waited impatiently by the people of Salihli , has been signed by the ministry int the end. This approval is the follow-up of 3 years ago’s 13 March 2011 good news. The ruling of Kurşunlu’s being Thermal Tourism Center which will make it easy to become a destination in health tourism sector, has been crowned with a signature after a long three-year research and detailing the plan.

This signature announces to the world that Salihli is a center which encourages hope in thermal tourism. The center covers 3.748 hectares land. This land offers opportunities not only in thermal tourism but also in other popular tourism varieties such as plateau tourism and eco tourism.

Salihli’s becoming a Thermal Tourism Destination is a subject which we believe and emphisize whenever possible from the beginning. while 18 places in Aegean Region, including Urganlı Spa in Turgutlu and Emir Spa in Kula, were announced Thermal Tourism Centers By the Ministry of Culture and Tourism, Salihli was not included. This instigated us.

When we, as Salihli Chamber of Commerce and Industry, conveyed this to ministry officials, we made it bring into agenda. With the positive results of our efforts, we managed to draw attention of the ministry to Kurşunlu. The team studied Kurşunlu more attentively and found it suitable to become a thermal center.

This was the victory of resolution. This was the gift from Salihli Chamber of Commerce and Industry to Salihli. More than 3 years have passed since 13 March 2008. Nowadays we got the new good news we expected after the first one. The news,1/25000 Environmental Plan was approved by the ministry, clenched our happiness.

We know that there are our investors waiting for this approval to invest in Kurşunlu, Salihli. Now the news expected has come. Salihli will reach a better place in tourism.

This news rings the bell with unemployment problem.Kurşunlu Thermal Tourism Center will be one of the projects

to cause Salihli to fly. We sicerely believe in this.Take care of yourself.

Talat ZurnacıChairman / Salihli Chamber of Commerce and Industry

Waiting for investors to our town

Babek Tarım Co.Ltd. was established by three partners coming together in olive sector and went into action in 2005. It has soon changed the silhouette of the hills at the foot of Demirköprü Dam.Three entrepreneurs, one from Düzce, two from England, have found proper environment to invest on this region. Both personally and as the company, they have planted up to 200 thousand olive trees on more than 5 thousand acres land.

Babek Tarım, on the way to be the olive giant of Salihli

Kurşunlu Thermal Tourism Center plan, being waited by people of Salihli, has been finally approved by the Ministry of Culture and Tourism and taken effect. Ministry, by approving 1 / 25000 Environmental Plan, has ended more than impatient 3 year waiting period. 3,748 hectares of land has been approved as Thermal Tourism Center. With new advantages to investments, it is expected that new tourism investors show interest to the region.

Now, time to invest

After announcement of Kurşunlu Valley’s becoming a Thermal Tourism Center, the first hotel construction, investment which was decided, started in April. The construction of the three-star hotel aims to be completed by the end of the year.

A new hotel rises on Kurşunlu Valley

3D frames with the portraits of Atatürk, produced by a woman in Salihli, evoke admiration. Zehra ÖZDOĞAN, who has opened a workshop through the entrepreneur credit from KOSGEB, embroiders glass regardless of the dangers of it. The portraits of Atatürk produced by her are in demand from every corner of the country.

Dexterous hands embroider Atatürk

After his education life ended in Salihli, Hayati ERTUĞRUL, from Adala, has entered in textile sector by coincidence. He has made his plant, in Sarnıç-İzmir, a giant in which employs 200 people, and exports 6 million Euro goods per year.

A textile giant from Salihli to İzmir : Ertuğrul

Salihli VİZYONTEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011