170
T.C İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :32 CELSE TARİHİ :25/12/2008 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :AHMET ELMALI 116766 25/12/2008 tarihli oturum açıldı, Tutuklu sanıklardan Erkut Ersoy,Hüseyin Görüm, Hayrettin Ertekin ,Murat Çağlar, Sedat Peker, Adnan Akfırat, Mete Yazalangil, Semih Tufan Gülaltay ve Sevgi Erenerol dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, ile bir kısım sanıklar müdafilerinden,Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık, Sanıklar Emin Gürses, İbrahim Benli müdafii Av. Filiz Esen, Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep küçük, Sanık ilhan Selçuk müdafii Av. Fikret İlkiz, Av. Av.Uğur Alacakaptan’ın geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı. Açık duruşmaya devam olundu. Sanık ÜMİT OĞUZTAN huzura alındı, Sorgulamasına kaldığı yerden devam olundu, C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Sayın başkanım, müsaadenizle sanık Ümit Oğuztan’a birkaç soru sormak istiyoruz” Mahkeme Başkanı” Tabi, buyrun” C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Ümit Oğuztan, ifadenizde Tuncay Güney’le tanışma sürecini anlatırken 98-99 yıllarında

Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :32CELSE TARİHİ :25/12/2008

BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :AHMET ELMALI 116766

25/12/2008 tarihli oturum açıldı,Tutuklu sanıklardan Erkut Ersoy,Hüseyin Görüm, Hayrettin Ertekin ,Murat Çağlar,

Sedat Peker, Adnan Akfırat, Mete Yazalangil, Semih Tufan Gülaltay ve Sevgi Erenerol dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, ile bir kısım sanıklar

müdafilerinden,Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık, Sanıklar Emin Gürses, İbrahim Benli müdafii Av. Filiz Esen, Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep küçük, Sanık ilhan Selçuk müdafii Av. Fikret İlkiz, Av. Av.Uğur Alacakaptan’ın geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.

Açık duruşmaya devam olundu.Sanık ÜMİT OĞUZTAN huzura alındı, Sorgulamasına kaldığı yerden devam olundu,C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Sayın başkanım, müsaadenizle sanık Ümit

Oğuztan’a birkaç soru sormak istiyoruz”Mahkeme Başkanı” Tabi, buyrun”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Ümit Oğuztan, ifadenizde Tuncay Güney’le

tanışma sürecini anlatırken 98-99 yıllarında strateji dergisinde çalışırken tanıştığınızdan bahsediyorsunuz, ancak daha önce göz altına alındığınızda 2001 yılındaki vermiş olduğunuz ifadenizde kendisi ile 97 yılında askere gitmeden önce sizin yanınıza gelip gittiğinden Akşam gazetesinde çalıştığından ve asker dönüşü de sizinle birlikte olduğundan bahsediyorsunuz, bu çelişkiyi biraz açar mısınız? Tuncay Güney ile tam olarak ne zaman, ne şekilde, kim vasıtasıyla tanıştınız? , bu şahısla ilişkileriniz ne oldu? Veli Küçük ile sizi tanıştırmak istedi mi?, bunu biraz daha ayrıntılı olarak anlatabilir misiniz, bu çelişki niye doğdu?”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Memnuniyetle anlatayım efendim, TGS yayıncılık şirketinde göreve başladığım zaman”

Mahkeme Başkanı “ Ne zaman?”Sanık Ümit Oğuztan:” 97, 96 sonları olması lazım efendim, tam tarih takdir

edersiniz ki üzerinden zaman geçtiği için gün ve ay veremiyorum, bir gazete yayınlamak

Page 2: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:2

üzere o şirketle yaptım, ben, günlük bir gazete yayınlamak için, yazı işleri müdürü olarak da Akşam gazetesinin yazı işleri müdürlüğü görevinde bulunmuş tecrübeli bir gazeteci olan Alev Çukurkavaklı’yı sözleşme yaparak işe aldım, Tuncay Güney iki kez o tarihlerde Alev Çukurkavaklı ile Akşam gazetesinde birlikte çalıştıkları için, onu nezaket ziyaretine gelmiş idi, bu tanışıklık az önce iddia makamının sorduğu sorunun o bölümüne açıklık getirmeye çabalıyorum, tanıştırılma anlamında bir tanışıklık değildir, bir sima, yani Akşam gazetesinde çalışan muhabirlerle başka yanımda muhabirlerle Alev Çukurkavaklı’yı iki kez ziyaret etmiştir, gıyabında Alev Çukurkavaklı bana bunun Tuncay Güney hakkında başarılı genç bir muhabir olduğu şeklinde kısa bir bilgi vermiştir, bu anlamda, bir tanışıklık orada kastedilen odur efendim, sorunuzun diğer devamını istirham edeyim, lütfen “

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “Askerden önce siz tanışıyordunuz, Tuncay Güney ile öylemi , askere gitmeden önce”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim bu anlattığım çerçevede evet, bu anlattığım çerçevede özellikle ifade etmek istedim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu TGS olarak kısalttığınız, Turgut Gıda Sanayi”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Doğrudur efendim, Turgut Gıda Sanayi”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Turgut’da sahibi, bu şahıs yağ işiyle uğraşıyor”Sanık Ümit Oğuztan: “ Sanayici efendim, yani Türkiye’de, Balkanlar Türkiye ve

Ortadoğunun en büyük sanayi yağları, ham ayçiçeği yağı üreten Malkara’da gittim ben fabrikayı gördüm ki büyük bir fabrikanın sahibi, bunun yanı sıra da o fabrikanın dışında başka fabrikaları da olan genç yaşlarda, yani orta yaşlara yakın bir sanayici, ailesi de ticaretle uğraşıyor”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman Turgut Büyükdağ ile tanıştınız”Sanık Ümit Oğuztan: “ 96 olması lazım efendim yani 95 sonu.”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ Yani ne vesile ile tanıştınız, siz gazetecisiniz

herhangi bir röportaj yapmak için mi başka bir şey için mi”Sanık Ümit Oğuztan: “ Hayır efendim ben Kraliçe Sisi diye bir roman yazdım,

belgesel romandır bu, yasaklanmıştır daha sonra müstehcen olduğu savıyla hakkımda dava açılmıştır, bu belgesel romanım toplatılmıştır, yargılanmıştır bu kitap ve müstehcen olduğu savıyla da yakılarak imha edilmesine karar verilmiştir mahkeme kararıyla, bende kitabın yazarı olarak ağır bir para cezasına mahkum edilmişimdir, o kitabın kahramanlarından birisi de Hakan Kapgit ismindeki bir şahıstır, kamuoyu bunu Seyhan Soylu adıyla bilir, dolayısıyla bu kitabın o kahramanı, bahsettiğim bu kişi beni tanıştırdı Turgut Büyüğdağ’a söz etmiş, Turgut Büyükdağ’a bir gazete çıkartmak istiyorum diyince benden bahsedilmiş ve rica ettiler bana telefon ettiler, bende bir araba gönderdiler bana Malkara’ya gittim, bu bahsettiğim az önceki fabrikaya, Turgut Büyükdağ ile tanıştım”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bu yağ işiyle uğraşan, gıda işiyle uğraşan bir insanın gazete çıkarma fikri nereden çıkmış, size anlatı mı acaba, size bir izahta bulundu mu o konuda”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim, her işadamı, bakın sayın savcım, şu bir gerçektir ki, şu söyleyeceğim şey bir gerçektir ki, her büyük sanayici, her büyük iş adamı bir gazetenin bir medya kuruluşunun patronu olma hayaliyle yaşar, nedense Türkiye gibi yani bizim Ülkemiz’de bu böyledir. diğer Dünya’da nasıldır bilemiyorum ama Türkiye’de bütün iş adamlarımızda böyle bir özlem vardır, bunu da biz gazeteciler doğal karşılarız çünkü bu böyledir yani “

2

Page 3: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:3

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yılında başladı strateji gazetesi, ne kadar sürdü”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Strateji gazetesi hiçbir zaman yayın hayatına girmedi, ben savunmamda ifade etmeye çalıştım çok kısaca, çünkü Ali Kalkancı haberini çıkartınca ben , bütün Maliye yetkilileri bu Turgut Büyükdağ’ın bütün şirketlerini, bir sürü şirketi var adamın, bütün şirketlerini mercek altına almışlar, her gün baskınlar yapıyorlar, defterlerine el koyuyorlar, adam da bundan çok rahatsız oldu, Ümit bey siz bizi yanılttınız biz perişan olduk dediler bu haber bizim başımıza bela oldu, bende baktım ki adam çok panikli ve telaşlı, açıkçası biraz da üzüldüm ve istifa ettim, ayrıldım efendim, dolayısı ile o günlük gazete projesi gerçekleşmemiş oldu”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani strateji olarak hiçbir şey çıkarmadınız mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Strateji diye daha sonra dergi çıkarttım “C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç sayı çıktı, strateji dergisi”Sanık Ümit Oğuztan: “Mahkemeye sundum bütün sayılarını eksiksiz tarihlerinde,

4,5 ay sürdü efendim, şu an kaç sayı olduğunu bağışlayın hatırlayamadım, bütün sayılar var mahkeme heyetinde”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “Yani bütün sayılarında Tuncay Güney ile birlikte çalıştınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet doğrudur efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Seyhan Soylu’da görevli miydi, bu dergide”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim, Seyhan Soylu, ben istifa edip ayrıldım

dedim ya efendim ayrıldıktan sonra tekrar bana Turgut bey kendisi beni arayıp dedi ki fabrikamı da kaybettim Ümit bey fabrikamda elimden gitti dedi çok zarar gördük biz ama dedi keşke o zaman gazeteyi inat edip çıkartsaydık korkak davrandım ben bari bir dergi yapalım diye geldi bende o zaman şart koştum kendisine, Seyhan Soylu’nun olduğu bir atmosferde bulunmak istemiyorum dedim, zaten o da beni tehdit ediyor başıma bela oldu dedi bende görüşmüyorum dedi, o şartla başladık biz dergiyi yaptık, yani Seyhan Soylu yoktur bu çatının altında”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Seyhan Soylu ile siz ne zaman tanıştınız, Turgut Büyükdağ’la sizi tanıştıran kişi olarak, ne zamandan beri bu kişiyle ilişkileriniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim ben bir gün yayınevim vardı, Beyoğlu’nda çıktım , evim Nişantaşı Valikonağı caddesindedir, güzel bir havaydı akşamüzeri evime doğru gidiyordum yürüyerek Divan oteli ile radyo evinin arasında eşcinselleri kaldırımda polislerin dövdüğünü gördüm, bir insan olarak da üzüldüm, bir tanesine kartvizitimi verdi, burada bu kaldırımda bu muamelelere maruz kalmak istemiyorsanız, lütfen beni arayın dedim, aradı daha sonra o kişiyle oturdum, hayat hikayesini dinledim, teyp’e kaydettim, oturup bir roman yazdım, bu romanın adı Kraliçe Sisi’ydi, o gün bugündür, bütün Türk kamuoyu Hakan Kapgit adını Kraliçe Sisi olarak tanır”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yıl oldu, bu tam olarak”Sanık Ümit Oğuztan: “1992-93 sonları olması lazım, hatırlayabildiğim kadarıyla”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evinizde yapılan aramada, Seyhan Soylu’nun

Turgut Büyükdağ’ın babası ve kız kardeşi ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinin kaydedildiği iki tane 3 nolu ve 6 nolu numara verilen kasetler ele geçirilmiş,

Sanık Ümit Oğuztan: “ Olabilir efendim” C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kasetleri size kim verdi, bu konuları

biliyor musunuz, içerisinde geçen konuşmalar var 400 bin dolardan bahsediliyor, Hakan

3

Page 4: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:4

Çillioğlu’ndan, Sedat Peker’den, Ali Kalkancı’dan, Emire Kalkancı’dan bahsediliyor, bunlara biraz açıklık getirir misiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim kaseti ben dinlemedim, Turgut Büyükdağ o kaseti biz dergiyi yani Strateji dergisini yayına soktuğumuz tarihler içerisinde yeniydi, yani ya ikinci ya birinci sayısı olacak, az önce de biraz önce de söyledim, Seyhan Soylu’nun kendisini tehdit ettiğini, babasının evine telefon ettiğini, Turgut Büyükdağ’ın babasının evine telefon ettiğini, oğlunun benimle ilişkisi var, ben ona karılık yapıyorum diye babasına telefon, adam hacı, hakaretlerde bulunuyor ve para sızdırmaya çalışıyor bu yöntemle, o babası da o zaman o teyp, kızkardeşi sanıyorum Turgut bey öyle nakletmişti bana , o bant , telefon konuşmasını bant’a almışlar , Turgut Büyükdağ’ın da evli çoluk çocuk sahibi bir adam, onun da evine böyle abuk subuk telefonlar ediyormuş , o bantları da bir gün almış yanında getirdi dergiye , ya Ümit bey böyle böyle yapıyor bu terbiyesiz ben buna ekmek verdim bu bana böyle yapıyor dedi, o bantlar o zaman orada kalmış yani ben onları özellikle takıp da dinlemedim, hiç de ilgilenmediğim bir konu, yani insanların özel hayatı beni ilgilendirmez ki , ben işimi yapıyorum”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani böyle bir alacağı var mıydı, biliyor muydunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Bilgim yok efendim, anlattığım çerçevededir, bir bilgim yok, ayrıca özür dilerim bağışlayın efendim ben her sorunuza saygıyla cevap vermekten imtina etmiyorum, ayrıca cevap vermekte de zorunda hissediyorum, burada kendimi”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Zorunda değilsiniz, cevap vermiyorum diyebilirsiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Zorunda hissediyorum çünkü bu davayı ben en az mahkeme heyeti ve iddia makamı kadar çok ciddiye alıyorum bu davayı, çok önemsiyorum, Ülkem adına çok önemsiyorum, ama bu az önce sorduğunuz soruyu ben iddianamede göremedim o sebeple bağışlayın ”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu belki özel bir şey olduğu için iddianameye konmamış olabilir ama eklerinde var, sizin evinizden çıkan iki tane kaset ve çözümleri de var, inceleme tutanaklarını da görebilirsiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Görmedim efendim, özür dilerim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Avukatınızın sunduğu bir takım belgeler var,

bize getirdiği teslim ettiği savcılığımıza,”Sanık Ümit Oğuztan: “Ben teslim ettim, avukatımla birlikte doğrudur”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onların içerisinde, bu bir ihbar değil, gerçeğin

ta kendisidir şeklinde başlayan 7 Mart 97 tarihinde Susurluk araştırma komisyonuna gönderdiğiniz yazı var”

Sanık Ümit Oğuztan: “Doğru efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada bazı konulardan bahsediyorsunuz”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, Komisyonun resmi raporunda da yer almıştır o

belgeler”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu 7 Mart 97 tarihinde sizi harekete geçiren

şey ne oldu, niye böyle bir şeye ihtiyaç hissettiniz”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim ben rahmetli değerli gazeteci Çetin Emeç’in, ben

eğitimini tamamlayamamış bir insanım, maddi imkansızlıklardan dolayı eğitim hayatımı yarıda kestim, rahmetli Çetin Emeç’le çalıştım, birçok şeyi ondan öğrendim yani gazetecilikle ilgili birçok konuyu ondan öğrendim, üzerimizde emeği vardır, bizim Ülkemizde birçok gazeteci, yazar ve değerli aydınlar öldürülmüştür, bunların katilleri ve

4

Page 5: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:5

failleri bulunamamıştır, birçoğu hali hazırda aydınlanamamıştır, hali hazırda bile üzerinde şaibeler ve gölgeler vardır, bir gazeteci olarak bunu hem bir vatandaş olarak hem bir gazeteci olarak bu olaylara karşı duyarsız kalamazdım, çok doğal bir şeydir bunu yazmış olmam”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Şimdi, Muharrem Demir isminde bir şahıstan bahsediyorsunuz tanık olarak da belirttiniz, bu şahıs kimdir”

Sanık Ümit Oğuztan: “Günaydın gazetesinde çalışmış bir eski bir muhabirdir, dolayısıyla bir gazetecidir, oradan tanıyorum, arkadaşımdır da ayrıca,”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani araştırmaları beraber mi yaptınız”Sanık Ümit Oğuztan: “Dergiyi beraber çıkarttık, Nefes dergisini, bahsi geçen

olaya da birlikte gittik, dolayısıyla tanıktır, orada hadisede”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Diyorsunuz ki, yaptığınız araştırma sonucu

Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını doğrudan tehlikeye sokacak yurt içinde mafya, yurt dışında CIA bağlantılı Ergenekon adlı bir örgütün varlığını tespit ettiğinizden bahsediyorsunuz ve MİT’in iki ay öncesinden bu konuyu bildiğini, ancak harekete geçmediğini 97 yılında siz bunu yani Ergenekon’u kimsenin bilmediği bir dönemde bunu Susurluk komisyonuna sunuyorsunuz, yani bu konuda yani Erol Mütercimler dışında ne tür bir araştırma yaptınız, siz bu Ergenekon örgütünü nereden öğrendiniz, nereden biliyorsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim, polisle 2001 yılında bu sorduğunuz soruya cevap verdim, 2008 yılında bu davanın iddianamesini hazırlayan siz sayın savcılarıma da bunu hem poliste hem savcılıkta hem de huzurda burada anlatmaya çalıştım, tekrar izin verirseniz anlatayım”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun”Sanık Ümit Oğuztan: “ Herhalde tam ifade edemedim ben, ifadede aciz kalıyorum

sanıyorum, efendim benim kitaplarımı basan yayınevi Yaprak yayınlarıdır, Yaprak yayınları Erol Mütercimler’in ilk kitabını basan yayınevidir, Erol Mütercimleri Türk kamuoyu yazar olarak tanımadan önce ben kendisini bu yayınevinde görüyordum ve tanıyordum. neden çünkü kitap basılmadan önce yayınevinin sahibi bana verdi kitabı okudum, Kıbrıs çıkartması ile ilgili bir kitaptı, dolayısıyla kendisiyle tanıştım, şifahi görüşmelerimizde bana böyle bir örgütten bahsetti, daha sonra da bunu bütün kamuoyuna açıkladı yıllar geçti üzerinden, kaynağını da açıkladı adamacağız, buradan duydum ben bunu, bunun dışında başka bir şey duysam, sayın savcım önünüzde ne yazdığım , belge önünüzde sanıyorum, değil mi”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet”Sanık Ümit Oğuztan: “Mahkeme heyetine de takdim ettik, sunduk, onları

yazardım ben zaten efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sadece Erol Mütercimler’den aldığınız bilgi

mi, başka bir bilgi yok yani”Sanık Ümit Oğuztan: “Lütfen takdirini size bırakıyorum, onu yazan insan onu

yazmaz mı efendim, yani bildiğim bir şey olsa ben, benim kafama kimse silah dayamadı ki sen bunu Susurluk komisyonuna yaz diye, bu benim içimden gelen anlattığım gibi bir gazeteciyim, Çetin Emeç öldürülmüş, Uğur Mumcu öldürülmüş, daha bir çok değerli, bir insan kolay yetişmiyor sayın savcım ve benim kapımda bomba patladı, beni kalaşnikoflarla taradılar, bunlar bulunamadı, ben tesadüfen yaşıyorum, yani bunları yaşamış bu duygularda olan bir insan sizce lütfen istirham ediyorum başka bildiği bir

5

Page 6: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:6

şey olsa acaba yazmaz mı, ve bunun istirham ediyorum, lütfen bunun arkasında bir şey aramayın, ben samimiyetle söylüyorum”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Şimdi yine yazdığınız o yazılarda Klasör 89 sayfa 14 Dizi 421’de Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması, Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesi olayları ile ilgili ciddi bir takım iddialarınız var, bu iddialarınızı biraz açar mısınız, yani neye dayanarak bu iddialara ulaştınız o kişilerle birebir görüştünüz mü, topladınız mı delilleri”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim sene 1997 değil mi efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet”Sanık Ümit Oğuztan: “2008 yılındayız ve burada huzurda da utanarak anlattım,

bunu ben bir Türk vatandaşıyım ve gazetecilik yaparak hayatımı devam ettiriyorum, bütün Dünya Türkiye’de işkence vardır diyor, bütün Dünya, bu bizim için büyük bir ayıp, kişisel olarak da burada anlatırken utanarak anlattım, çok kısaca anlattım ve ağır bir travma yaşadım, orada elinizdeki dokümanda yazılı olanları bugün ben detayları açıklayacak durumda değilim, zaten bildiklerimi yazmışım, hepsi o kadar, yani ne yazıyorsa odur”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada polis memuru Mesut diye bir şahıstan bahsediyorsunuz, bunun soy ismi hakkında bilginiz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim olsa yazardım oraya zaten, yani ben o konularda cesur bir yazarımdır, yazarım””

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Uğur Mumcu, Eşref Bitlis’in öldürülmesi olayları ile ilgili iddialarınız var, çok ciddi iddialar, burada bir Albay Coşkun Durmuş Kıvrak’tan bahsediyorsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Telefon numarası da var, adresi de var değil mi efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz bu şahısla görüştünüz mü birebir”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ben kendisiyle telefonla görüştüm, telefonu

suratıma kapattı”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu bilgileri yani çok ince olan belki de”Sanık Ümit Oğuztan: “Kaynağı da belli, kaynağı da yazıyor, orada efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “MKE’deki silahların şeylerinin silinmesi, seri

numaralarının silinmesi, yani bunlar çok özel bilgiler bunları size kim verdi”Sanık Ümit Oğuztan: “sorunuzun cevabı var sayın savcım orada ben mahkeme

heyetine de sundum ve özellikle kalemle de çizdim, şimdi siz bunu bana soruyorsunuz, bunu bana sormamanızı dilerdim efendim, neden biliyor musunuz, keşke bunu dönüp siz bir Cumhuriyet Savcısınız, neden bunları araştırmadınız, neden görevlerini kimler yapmadı diye araştırsanız da sizi ben tarih boyu minnetle ansam, şükranla ansam efendim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bizde olay aydınlansın, konusu için soruyoruz zaten”

Sanık Ümit Oğuztan: “Çünkü ben bir gazeteciyim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Çok güzel, ciddi iddialarınız var”Sanık Ümit Oğuztan: “Ben acizim efendim, anca o kadar bilgi edebilmişim bir

vatandaşınız olarak takdir edersiniz, anca elimden o gelmiş onu da ilgili makamlara bir umutla, bir umutla yazıp göndermişim, ben daha fazla bir şey bilsem mutlaka yazardım efendim ve bunların bedelini ödüyorum sayın savcım şu anda, huzurunuzda “

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine siz o yazınızda Jitem adının Ergenekon adının unutulması için o dönemde sıkça dile getirildiğinden bahsediyorsunuz”

6

Page 7: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:7

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet efendim Jitem diye bir örgüt yok, bunu bütün Türkiye’nin resmi kurumları beyan ediyor halen Jitem var deniyor, işte bu masalı attılar ortaya gerçek Gladyo, gerçek Gladyo yapılanmasının üzerini örttüler, istirham ediyorum , sizlere yalvarıyorum burada huzurunuzda lütfen sizler Cumhuriyet Savcılarısınız yani bir hukukçusunuz, akademik insanlarsınız, okuyan eğitimli insanlarsınız, bu oyuna gelmeyin, burada Gladyo kapatılıyor, perdeleniyor, CIA perdeleniyor”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle diyorsunuz, basın yayın organlarının çoğu, Ergenekon diğer gizli devlet veya resmi birimlerin etkisi olduğunu söylüyorsunuz, Ergenekon ve yukarıda belirttiğiniz herhangi bir basın yayın organını etki altında bıraktığını gördünüz mü, böyle bir şey var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Çok özür dilerim efendim, dikkatim dağıldı, istirham edeyim tekrar”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ergenekon diyorsunuz, bütün birimleri devlet birimlerini ve basın yayın organlarını etkiliyor diyorsunuz, somut olarak ne gördünüz Ergenekon’un etki ettiği”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Evet, efendim bizi takip, ben yaşadığımı anlatayım, ben gazeteciyim, ben katil değilim bir efendim cani değilim, biz bunu hissediyoruz yani bizim telefonlarımız dinleniyor , taranıyoruz kalaşnikoflarla hem de tek bir silahla değil, bir sürü kalaşnikofla taranıyoruz bunu polis söylüyor, bir sürü mermiler ortada adam yok ortada, kapıma bomba konuyor adam yok ortada, efendim yani telefonlarımız dinleniyor, takip ediliyoruz, Yani bunları birileri yapıyor mutlaka, ne istiyorlar ki biz gazeteciyiz, ben bir şey yapmıyorum ki, hırsızlık yapmıyorum gayri meşru bir şey yapmıyorum, gazetecilik yapıyorum yani, bir gazeteciyle neden bu şekilde uğraşılıyor mesai sarf ediliyor, herhalde bunları bedava yapmıyorlar bir maliyeti de olsa gerek”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İstanbul 1. Ağır ceza mahkemesinde yargılandığınız kişiler var, bu dolandırıcılık olayı ile ilgili, bu kişileri tanıyor musunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Hiç birisini tanımıyorum, orada sadece sekreter bir kızcağız var, onu tanıyorum”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ona takipsizlik verilmiş zaten”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onun dışında Ümit Bağbek var, Süleyman

Gürleyen var”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet Süleyman Gürleyen ve Ümit Bağbek’i tanırım”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teğmen Murat Oğuz var mesela”Sanık Ümit Oğuztan: “Murat Oğuz’u da tanırım, gördüm efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Tuncay Güney ile ilişkileri ne boyuttaydı,

sizinle boyutları neydi yani, siz bazen The Marmara oteline gidip birileri ile görüştünüz mü o konularla ilgili biraz açar mısınız “

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi memnuniyetle, Ümit Bağbek, TGS şirketinde çalışırken ben, yani günlük gazete yapılmak üzere ilk işe başladığımda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü imiş, TGS şirketinin koruma müdürüydü aynı zamanda, Levent’de bir villa kiralanmıştı gazete ve radyo orada faaliyete geçirilecekti hazırlıklar yapılıyordu, orada da özel harekattan emekli polisler beni koruyordu, maaşlı çalışıyorlardı şirketin çalışanlarıydı, onların görevi beni korumaktı”

Mahkeme Başkanı: “ Yani Ümit Bağbek dediğiniz şahıs, sizinle görüştüğünde ilk İstihbarat müdürü imiş mi yoksa “

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Görevdeydi o zaman efendim”

7

Page 8: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:8

Mahkeme Başkanı: “ Hem görevdeydi, hem de dışarıda bir şirkette koruma müdürüydü”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Çok doğru, evet efendim, çok doğru anlattım, her gün gelmezdi ama haftada bir gün, iki gün, Cumartesi-Pazar günleri özellikle hafta sonları gelirdi ve herhangi bir problem bir sıkıntım olup olmadığını sorar giderdi, bu şekilde kendisini tanıdım ve ilişkimde budur hepsi bu kadar. 24 saat nöbet tutardı, yani emekli polisler vardı onlar TGS şirketinde maaşlı bordolu insanlardı, alınmış emekli polis ruhsatlı silahları ceplerinde kapıda nöbet tutarlardı”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Bu Jeep’i ,Tuncay Güney diyor ki, işte Süleyman Gürleyen ve Ümit Bağbek, Veli Paşa’ya verilmek üzere hazırlanıyor bu konuda sizin bilginiz var mıydı “

Sanık Ümit Oğuztan: “Süleyman Gürleyen’i de hemen anlatayım, Süleyman Gürleyen’i de tanırım, yine o dönemde Levent’e gelir giderdi, Turgut Büyükdağ’ın işlerini takip eden bir şahıstı yani, onunla öyle merhabalaşırdık, şirketin bir şeyiydi çalışanıydı ya da dostu, yakında dostlukları vardı Turgut Büyükdağ’ın işlerini takip ederdi”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunların Jeep alma olayından bilginiz var mı niye Veli Paşa’ya Jeep alma ihtiyacı hissettiler, bunlar Tuncay Güney’e verdiler”

Sanık Ümit Oğuztan: “Kim efendim, Jeep almış”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Güney ifadesinde öyle diyor ”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, Tuncay Güney her şeyi söyleyebilir de, ben

soruyu tam istirham edeyim tam anlayayım”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Bir Jeep alındığından bahsediyor, Ümit

Bağbek ve Süleyman Gürleyen bana bir Jeep verdiler, bunu götür Veli Küçük paşaya ver aramızı düzeltelim dediler şeklinde ifadesi var, Veli Paşa’ya gittim o da kabul etmedi diyor, aralarındaki ilişki neydi neyi düzeltmeye çalışıyorlardı”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Süleyman Gürleyen’le Ümit Bağbek’i Tuncay Güney nasıl tanıdı acaba, bu soru bence doğru soru, çünkü o önemli, efendim dergiyi parasının bittiğinden dolayı, Turgut Büyükdağ dergiyi kapatacağım Ümit bey devam edemeyeceğim dedi ve dergi kapandı 4,5 ay sonra, meğerse daha sonra öğreniyoruz ki yani bu mahkeme safhasındayken öğreniyorum ben bunu, yeni son yeni öğreniyorum basında ve kitaplarda yazılanlardan, bu Turgut Büyükdağ Tuncay Güney’le anlaşmış, bunlar strateji dergisini yeniden benim haricimde, yani ben olmadan yayınlamak istemişler ve bir süre beraber olmuşlar, o süre içerisinde Ümit Bağbek’i tanımış Tuncay Güney, Süleyman Gürleyen’i tanımış, benim yaptığım derginin çatısı altındayken oraya ne Süleyman Gürleyen gelmiştir, ne de Ümit Bağbek gelmiştir dolayısıyla Tuncay Güney’in bu şahısları tanıması mümkün değildir, bu benim gıyabımda gelişen bir hadise olduğu için bu sorduğunuz soruya net cevap vermem mümkün değil, takdir edersiniz ki”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Patronunuz olan Turgut Büyükdağ’ın bir takım sıkıntıları ile ilgili olarak Tuncay Güney, Yalçın Tanfer isimli kişi aracılığı ile Veli Küçük’le herhangi bir görüşme yaptıklarından bilginiz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yalçın Tanfer isimli şahısı, bana Turgut Büyükdağ tanıştırdı efendim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman ne olarak tanıştırdı, size”Sanık Ümit Oğuztan: “Strateji dergisini yapıyordum, o zaman dergiye yanında bir

şahısla geldi tanıştırdı beni Yalçın Tanfer diye bir beyle, Tuncay Güney tanıştırmış”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne iş yapıyormuş Yalçın Tanfer, size ne dedi

yani komutan mı dedi başka bir şey mi iş adamı mı”

8

Page 9: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:9

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır bir açıklama da bulunmadılar, bir kahve içip çıkıp gittiler”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani böyle bir görüşmeden haberiniz var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Turgut Büyükdağ Bilecik’e gidip Veli Küçük’le

görüşme yaptı mı öyle bir bilginiz var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet gidip görüşmüş, tanışmışlar herhalde Tuncay

sanıyorum onu anlatmıştı, Tuncay tanıştırmış yani”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilecik’e gittiklerinden mi bahsediyor”Sanık Ümit Oğuztan: “Bir nezaket ziyaretinde bulunduğunu biliyorum ben, benim

bildiğim bu kadar, bir kez gidip bir nezaket ziyaretinde bulunmuş”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yalçın’la beraber mi yoksa tek başlarına mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Bilmiyorum efendim ben yanlarında yoktum, bilgimin

dışındadır”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İfadenizde diyorsunuz ki 26 Ocak 2008

tarihinde savcılıkta bizde verdiğiniz ifadenizde”Sanık Ümit Oğuztan: “Özür diliyorum efendim ,demin ki soruya bağlı bir şey af

edersiniz özür dilerim, Yalçın Tanfer o gelişinde bana bir bilgi verdi, bu Fehriye Erdal efendim Patrikhane de saklanmış ve oradan sonra yurt dışına kaçmış”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi patrikhanede”Sanık Ümit Oğuztan: “Fener Rum Patrikhanesinde ve bir de fotoğraf verdi,

Fehriye Erdal diye, bu dedi estetik yaptırılmış işte bu kılığa büründürülmüş filan, neticede patronumun yanında gelmiş bir adam ciddi de bir görüntüsü var adamın yani bir şahsiyet baktığınız zaman vakur bir adam intiba uyandırıyor, bende bunu o gün sıcağı sıcağına haber yaptım, DGM savcılığından çağrıldım, o habere bağlı olarak gittim, DGM savcılığında da o şahıstan şikayetçi oldum, çünkü haber şeydi, yalan çıkmıştı yani bu şahsın adını filan da verdim, orada ne oldu bilmiyorum, daha sonra, evet efendim buyurun sorunuzu alayım, yani adamın yapısını ben anlatmak istedim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tamam ben çünkü albayları bile rahatlıkla kandırabilen adam olarak bahsediliyor”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Beni kandırdı efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani tabi ki biz şuanda yorum yapacak değiliz”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “26 Ocak 2008 tarihli savcılık ifadenizde

Ergenekon yapılanmasını fark ettikten sonra, Tuncay Güney’in elinde lobi belgesini gördüm diyorsunuz, belgenin sizin Susurluk komisyonuna verdiğiniz raporla ilgili olduğunu anladığınızı, bir suretini aldığınızı bundan bir hafta sonra Tuncay Güney’in dolandırıcılık suçundan tutuklandığını söylüyorsunuz, bu konuyu açar mısınız, Lobi belgesini incelediniz mi, nerede buldunuz, dijital olarak mı, doküman olarak mı, Tuncay Güney nereden aldığını söyledi bu belgeyi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, burada mahkeme huzurunda sayın mahkemeye de ifademi verirken o konuya özellikle değindim, Tuncay Güney’i tanıyanlarda bilirler, Tuncay Güney özellikle radikal guruplara, cemaatlere, efendim PKK’lılara, onların PKK’lıların tünelde Beyoğlu’nda bir sürü yayınevi vardır, literatür oluştururlar, Kürt Literatürü, çünkü yani bir şeyi gerçekleştirmek istiyorlarsa, önce bir kültürünü oluşturuyorlar literatürünü oluşturuyorlar, yumurtayı bile eğer nasıl kırılacağını bilmezsek bir yumurta bile pişiremeyiz, önce bir şeyin kültürü oluşturuluyor, dolayısıyla hep öyle

9

Page 10: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:10

yerlere girip çıkan bir muhabirdir bu, koltuğunun altında devamlı kitaplar, dergiler efendim, çeşitli dokümanlarla dolaşan bir şahıstır, Tuncay Güney, elinde ben bunun bir gün bir çıktı gördüm, çıkış gördüm”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Orijinal mi, fax mı, nasıl bir şey, imzalı bir şey miydi yani nasıldı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Onu bilemem efendim yani, efendim şunun gibi bir şu elimdeki gibi bir çıkış gördüm böyle koltuğunun altında, burada da lobi yazınca, lobi dikkatimi çekti nedir bu, söylediğim gibi arz ettiğim gibi, yüce mahkemeye de sivil toplum örgütü kuracaklarmış da, onun dedi şeyi taslağı dedi, o kadar”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “kim kuracakmış, yani kimdir nedir teferruatını öğrenmediniz mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Sormadım efendim, yani sonuçta karşınızdaki bir insana sizi ilgilendirmeyen bir konu hakkında ne derece sorulur, siz takdir edersiniz”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ O belgeyi incelediniz değil mi, o lobi belgesini”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim incelemedim, elimi bile sürmedim, ne

olduğunu da bilmiyorum, bunu savunmamda da ifadeye çalıştım, yani orada bir efendim karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar durumuna istirham ediyorum düşürmeyin, yani ben samimiyetle anlatmaya çalışıyorum”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Olaylar açıklığa kavuşsun istiyoruz, onu istiyoruz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Acze düşüyorum o zaman lütfen”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cevap vermeyebilirsiniz, çok kendinizi zorunlu

hissetmeyin”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim niye cevap vermeyeyim, çekineceğim bir şey

yok ki sayın savcım, yani ben cevap vermek istiyorum, ama yani bir takım kelimelerin üzerinde istirham ediyorum, iddia makamı da gölgede kalır o zaman”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bizde anlamaya çalışıyoruz, olayı anlamaya çalışıyoruz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yani sizlerde bu sefer eleştiri alıyorsunuz, istirham ediyorum, lütfen efendim, ben net anlatmaya çalışıyorum”

Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık” O ifadeyi müvekkilim düzeltti yani oraya yanlış geçtiğini ifade etti ve düzeltti efendim yani, Elinde gördüm ve ne olduğunu sordum, o da bana bir dernek kuracaklarmış, onunla ilgili bir belgedir dedi, yani düzeltilmiş haliyle düşünmek lazım”

Mahkeme Başkanı: “ Anlaşıldı”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Eymür ile tanışıyor musunuz, Tuncay

Güney tanışıyor muydu, herhangi bir görüşmeniz, ilişkisi olduğunu biliyor muydunuz, böyle bir ilişkisi var mıydı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim ben bir gazeteci olarak, özellikle istihbaratçılardan uzak durmuşumdur, çünkü istihbaratçıların gazetecileri nasıl kullandığını, hepimiz biliyoruz, ben biraz yumuşak yüzlü bir insanımdır, yapım öyledir, hatır gönül bilirim, o tür insanlarla röportaj bile yapmamışımdır, tanışmamışımdır, imtina etmişimdir. Adam çok büyük efendim mafya babasıdır, yani ondan bile çekinmişimdir, niye ben onunla muhatap olayım diye, tanımıyorum”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Güney’in herhangi bir ilişkisi var mıydı biliyormusunuz”

10

Page 11: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:11

Sanık Ümit Oğuztan: “Tuncay Güney’in anlatımlarını biliyorum sadece, bir sohbet anında bunu yazılı olarak da ifademden önce mahkemeye arz etmiştim. önemli olduğu düşüncesiyle, Tuncay Güney bir sohbeti esnasında, bu İran’lı diplomat Muhsin Karger bu cellat diye de çok çıkmıştır Türk basınında, İran humeyni rejimi sonrası akabinde Türkiye’de görev yapmış bir İranlı bir diplomat, Türk basını bununla ilgili çok haber yapmıştır, Çetin Emeç cinayetinde bile bunun adı geçmiştir, bu Muhsin Karger ile bir eşcinsel kulübünde, çünkü öyle yerlere çok girip çıkar Tuncay Güney’in öyle bir gece hayatı vardır, bir gay kulübünde onunla tanıştığını, dostluk kurduğunu, bu dostluğunun da istihbarat tarafından belirlendiğini ve bu dostluğu sürdürmesini ondan aldığı bilgileri de milli istihbarata aktarmasını Eymür’e aktarılmasının istendiğini, bunları da anlatmıştı sohbetinde, yani bir sohbetinde, ya bak ben, şimdi efendim bu aşağılık kompleksi olan bir şahıs yani bunlarla övünür, önemli şahıslar tanıyorum, bak ben neler yaptım ben önemli adamım diye bunu o minval üzere bize, bana anlattı, yanımda dergide çalışan diğer arkadaşlarda tanıktır buna, bir keresinde de yüzü kireç gibi oldu, bir telefon geldi buna kireç gibi oldu, suratı heyecanlandı filan ben hayrola dedim abi Mehmet Eymür beni aradı dedi, beni niye arıyor ya dedi, filan böyle eli ayağı boşaldı, ya dedim arayabilir yani ne oldu bir şey mi var filan ,yok filan dedi, öyle kaldı konu, yani buna tanık oldum bir keresinde de bu kadar, bilgim budur yani”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Pasaportunuzu ne zaman aldınız”Sanık Ümit Oğuztan: “Eskidir, benim pasaportum”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Güney’le aynı anda ABD vizesi aldınız

mı”Sanık Ümit Oğuztan: “ Turgut Büyükdağ, Seyhan Soylu ve bir magazin gazetecisi

arkadaşımız o da bizim TGS şirketinde magazin haberlerini yapmak üzere işe alınmıştır Serdar Kıvılcımlı, bu ikisini ve beni Amerika’ya göndermek istedi, yani gazetecilik yapıyorsunuz, görün Amerika nasıl bir yerdir yani görün bir gazetecisiniz görmemeniz büyük bir eksiklik diye, bu ikisini gönderdi Amerika’ya, gittiler bunlar, bir turizm şirketi vasıtasıyla gittiler orada bir süre kalıp geldiler, yani kısa bir süre bir onbeş gün kadar sanıyorum, ben gazete o zaman kuruluş aşamasında benim fırsatım olmadı böyle bir şeye gitmeye, pek de meraklı değilim yani, bir de gebede kalmak istemedim patronuma gitmedim ben, daha sonra bu dergiyi yaparken tekrar ısrar etti, mutlaka gidin yani herkesin gidip görmesi lazım yani Dünya görüşünüzü etkiler diye, bir de şey yapıyordu yani bir söz çıkmış ağzından adamın kendisini daha sonra tehdit eden yani ekmek verdiği bir insan daha sonra kendisini tehdit edip para sızdırmaya uğraşıyor, böyle bir durumdan da şikayetçi , bana karşı şey hissetti kendisi de herhalde yani söz verip yapmamış durumu hissetti çok ısrar etti, bende onun üzerine bir antetli kağıda yazdım adımı verdim Tuncay’a dedim ki, bunu bir zahmet çünkü orada Amerikan konsolosluğunda Amerikan kütüphanesine filan girip çıkan oradaki insanların bir bölümüyle oradaki görevlilerin bir bölümüyle tanıştığını söyleyip duruyor, bunu dedim ki bir şey yapın verin konsolosluğa, bu biraz sırnaşık bir yapısı vardır, yani yüzsüz bir yapısı vardır ve dedi ki lütfen benim adımı da yazın abi, iyi yazalım kardeşim verdik gönderdim bunu ben , bu kendisine vize almış geldi”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yılıydı tam olarak”Sanık Ümit Oğuztan: “işte o zaman strateji dergisini yayınlıyorduk efendim, yani

98 olması lazım, derginin yayında olduğu tarihler”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yıllık almış vizesini”Sanık Ümit Oğuztan: “On yıllık vize vermişler buna, almış geldi”

11

Page 12: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:12

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl almış onu biliyor musunuz”Sanık Ümit Oğuztan: “Bilemem efendim ben gitmedim konsolosluğa, nasıl almış

orada kiminle görüşmüş bilmiyorum”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz sormadınız mı nasıl on yıl vize verdiler

diye”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır sormadım efendim, bu çok anormal bir şey gelmedi

bana, niye diyeceksiniz benim birçok gazeteci arkadaşın on yıllık Amerikan vizesi var, yani bunu biraz araştırırsanız bu söylediklerimin doğru olduğunu göreceksiniz çünkü bir sanayici bile vize alamaz bırakın Amerikayı Alman konsolosluğuna gitsin on tane fabrikası olsun adama elli tane problem çıkarırlar, ama kültür insanlarına bu zorluğu çıkarmazlar, ayrı bir bölümleri vardır zaten konsoloslukların kültür vizesi der, yani yazar, gazeteci, müzisyen, sanatçı bunlara ayrı bir bölümden vize verirler ve hiçbir müşkülat çıkarmazlar, ne ipotek isterler ne banka hesap numarası isterler, ne de gayri menkul tapularını isterler, ama adam sanayicidir, iş adamıdır hakikaten orada ticaret yapıyordur karşı tarafta konsolosluğa yazı yazar der ki, efendim biz bu sanayici ile iş yapıyoruz ortak burada fabrika kuracağız veyahut işte ithalat ihracat yapacağız elli tane sorun çıkartırlar, ama kültür dünyasındaki insanlara böyle sorun çıkartmadıkları malumunuz olması gerekir, bunda bir anormallik yok kaldı ki daha sonradan benim pasaportumu vermemişler, biz şahsa veririz demişler, kendisine, neden kendisi gelmiyor, gittim benimde pasaportumda on yıllık vize vardır, ibraz edebilirim, hayatımda da hiç gitmedim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aynı tarihli mi, ikinizin de aynı tarihten itibaren mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yakın olması lazım tabi, yani pek büyük bir fark yok”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “sadece ikinizin mi alındı aynı tarihte başka var

mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Anlattığım gibi efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sadece ikiniz için”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, eğer gerekiyorsa getireyim, pasaportumu ibraz

edeyim, hayatımda hiç gitmedim ben yani ”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilecik’de hiç bulundunuz mu”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim hiç bulunmadım”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Doğu Perinçek, Suphi Kahraman, Adnan

Akfırat isimli kişilerle herhangi bir ortak çalışma yaptınız mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim, Akfırat’ı bir meslektaş olarak elbetteki ismen

tanırım, hayatımda da bir iki kerede görmüşümdür, Doğu Perinçek’i ismen elbette ki her Türk vatandaşının tanıdığı kadar tanırım, yani gazeteciyim sonuçta, tabi ki kamuya malolunmuş isimleri ve meslektaşlarımın önde gelenlerin isimlerini ismen tanırım, ama şahsen hiç bahsedilen isimlerle bir oturup çay içmişliğimiz, bir tanışıklığımız yoktur”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1 Nisan 2001 tarihinde Aydınlık, Yeni Aydınlık gazetesinde Adil Serdar Saçan’ın fethullahçı olduğu yönünde bir takım yayınlar çıkmış, siz de göz altında iken bu şahısla birebir görüşmeniz oldu mu, size herhangi bir soru sordu mu, böyle bir izlenim edindiniz mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Edindim, efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden edindiniz , biraz açıklar mısınız”Sanık Ümit Oğuztan: “Beni organize şubeye kelepçeli bir vaziyette getirdiler, bir

koridora yan yana dizdiler Tuncay’la, bir duvarın dibinde duruyorum, buramdan tuttu

12

Page 13: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:13

beni beyefendi , şöyle buramdan tuttu hızla duvara vurdu, kafam duvara çarptı, ulan dedi sen Fethullah Gülen’den ne istiyorsun”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Adil Serdar mı dedi bunu”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet efendim ve dokuz gün ben orada kaldım, dokuz gün

boyunca ben bayılıyordum, artık kendimi kaybediyordum, tekrar kendime geldiğimde yine devam ediyorlardı, beni çırılçıplak anadan doğma soyup gözlerim bağlı vaziyette her gece sistematik olarak her gece sabaha kadar, her gün sen Fethullah Gülen’den ne istiyorsun, Ali Kalkancı’yı nasıl tanıdın, niye bu haberi yaptın, bana bunlar soruldu ve başka hiçbir şey sorulmadı, sizi şerefimle temin ederim, başka bir soru sormadılar, bana”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizinle de Tuncay Güney’le yapıldığı gibi mülakat yapılıp kasete alınmış”

Sanık Ümit Oğuztan: “Başka bir şey daha yapıldı, izin verirmisiniz efendim, önemseyeceğinizi zannettiğim başka bir şey daha yapıldı, bu çok ayıp bir şeydi, aslında, birçok ayıp yapıldı ama çok başka bir şey daha yapıldı, ben bunları işkence görmüş bir insanın duygusallığı ile anlatmıyorum, lütfen istirham ediyorum bunu böyle değerlendirmeyiniz, öyle bir yapıya sahip değilim çünkü, o ayrı bir şey, oradaki yaşadığım duygular bana ait, bir şanstır yaşamışızdır, olup bitmiştir. şikayetçi de olmadım, kişiselleştirmiyorum, ama çok önemli hukuk adına emniyet adına çok önemli bir şey yapıldı. o çok önemli, bunu da takdirini yüce mahkemeye bırakıyorum, benim az önce bahsettiğim kitabımı, beni giydirdiler bir gece, eve götürdüler evime, arama kararı bir şey yok bakın yani, aranma falan bunlar bitmiş, özellikle sadece o kitabın bir nüshasını sende vardır, bu kitap dediler, var arşivimde hatıra olarak elbette ki emek vermiş yazmışım, her ne kadar yakılarak imhasına karar verilmişse de, o benim bir şeref madalyam, her yazarın kitabı yasaklanmaz, onu tarih yargılar tabi ki, zorla benim kitabımın bir suretini alıp tekrar organize şubeye getirttiler ve o romanda adı geçen insanları deşifre ettirdiler işkenceyle, o acaba evraklar içerisinde var mı sayın savcım, benim el yazımla yazılmış romanımın deşifresi, hukuki bu evrakların içerisinde yer alıyor mu acaba, çok merak ediyorum, o acaba hangi amaçlarla kullanıldı ya da kullanılmak istendi, gerçekten onu merak ediyorum, çünkü Tuncay Güney’in sahte plaka ile orada suç işlemiş bir araba satmış olması çok başka bir şey, edebi bu eserin suiistimal edilmesi başka bir şey, bunu gerçekten bugünde hala merak ediyorum”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “6 Şubat 2008 tarihli savcılık ifadenizde mahkemeden disketlerin size verilmiş olabileceğini söylediniz, disketler var, daha sonra marko paşa isimli gazetede bu disketlerin incelenmesi için çalışanlara verdiğinizi, onların oynama yapmış olabileceği şeklinde beyanda bulunmuşsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır, orada da bir yanlışlık var, aynen şöyledir ifadem, o günde ben bunu bu şekilde söyledim, onu lütfen düzeltelim, çünkü ben ne ifade verdiysem ifadelerimi kabul ediyorum, ama orada yine bir cümlede oynama var ben oradan eşyalarımı aldım, adli emanetten, o sırada marko paşa diye bir gazete yapıyorum, bir de bir eski bir hurda Tır’lar aldım, bunlarda da dürüm satıyorum, işsizim çünkü, Tır’da dürüm satıyorum, orada da bir gazete , oradan kazandığım paralarla da bir gazete çıkartmaya uğraşıyorum adını da marko paşa koydum, bu eski marko paşaya bir saygı olsun diye, orada tabi ki çalışanlar var getirdim neticede de benim çalışma mekanım adliyeden aldık bütün ne aldıysam getirip oraya bıraktım, ama bunları kontrol edin bakın edin demedim, şunu söyledim, ifademde orada çalışan insanlara disket, disket bir sarf malzemesidir gazetecilikte, tıpkı kağıt gibidir yani tüketilen bir şeydir bozulur,kırılır, böyle disket ihtiyacı da var orada kullanmış olabilirler, açıp bakmış

13

Page 14: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:14

olabilirler efendim bu mümkündür dedim, ifadem bu şekildedir efendim, kimseye açın bunu kontrol edin ,nedir demedim, böyle bir ifadem yok”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi bu disketlerin içerisinde 1 nolu diskette reaksiyon, etnik kökten dinci, bölücü yıkıcı unsurlar, analiz, tasfiye projesi , reosta operasyonu, sabetaycılık, Mitçi gazeteciler, şirket köstebekler, işçi partisinin Türk ve Kürt’ü birlikte örgütleme tasarımı, analiz, nbc silahları, Kemalist hareket, fabrikatör , Veli Küçük’ten de ele geçen birçok belgeler, 21. yüzyılda casusluk, Kemalist model, Kuvvai milliye cephesi, Cumhuriyet gazetesi doc, dergi analiz proje, gizli gerçekler , Veli Küçük’den de çıkmış şirket ve gizli gerçekler, Securıty a.ş., Halkla ilişkiler doc, Gladyo sanatçıları doc, Fundamentalis terör doc, arenadaki sanat, Hizbullah, Kürt hareketinin tasfiyesi, 21. yüzyılda emperyalizm ulusal program, redaktör casuslar, nato, örtülü faaliyetler 1 , ulusal medya 2001, Mit ve medya ajan gazeteciler, televizyon analiz , usiad , Yezidilik- Adavilik, Osmanlıdan günümüze masonik bilderberg çetesi, mafya ve benzeri, yani birçok örgüt mensubunda bile bulunamayan örgütsel dokümanlar yani bizim tasnifimize göre, yazılış biçimleri açısından örgütsel doküman olarak değerlendirdiğimiz ciddi şeyler çıkmış ve bunlarla ilgili siz sadece diyorsunuz ki mahkemeden çıkarken bunlar Tuncay Güney’den karışmış olabilir, farz edelim ki karışmış olsa bile daha önce Tuncay Güney’in bunlar üzerinde çalışma yaparken veya orada büronuzda bunları hiç görmediniz mi, bunlarla ilgili kimler hazırlık yaptı, kimler yazdı, bir malumatınız yok mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim, ifademde yani bu soru bana yöneltildiğinde poliste ve savcılıkta verdiğim ifademde doğrudur, aynı ifadede diretiyorum ve doğrusu bu, ben Tuncay Güney’de, bu sıraladığınız türde hiçbir şey görmedim, benim yanımda çalışırken, ayrıca bütün televizyonlar, gazeteler, dergiler yani yayın kuruluşlarının hepsinde bilgisayarlar vardır, bir sürü, bu bilgisayarlarda muhabirler çalışsın diye kurulur, bu bilgisayarların hepsi Network ağıyla birbirine bağlıdır, her bilgisayar bir diğer bilgisayarı çok rahat görür, birbirlerinden bu bilgisayarlar haberleri, bilgileri rahatlıkla alırlar üzerinde çalışırlar, eğer biz dergiyi yayınlarken Tuncay Güney böyle bir şeyler olmuş olsaydı, ben bunları görürdüm yani dergi yaparken, hadi ben görmedim, diğer arkadaşlarımızdan birileri mutlaka görürdü ve hele böyle Ergenekon falan ben böyle bir şey Ergenekon adı geçtiği yerde benim kulağım dikiliyor, çünkü ben bunu 97’de Erol Mütercimlerden dolayı üzerinde durduğum bir konu, mutlaka dikkat kesilirim, başka türlü bende refleks olmuştur o artık, üzerinde çalıştığınız bir şey çok doğaldır, hiç görmedim böyle bir şey”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin diz üstü bilgisayarınızı sizden başka kimse kullanıyormuydu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Kullanabilir, Tuncay Güney kullanabilir, diğer arkadaşlarım mesela dolu oluyor bilgisayarlar, bir şey oluyor kullanırlardı yani”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şunun için soruyorum, dijital inceleme raporlarında bilirkişi raporunda Klasör 360 dizi 1-36 sayfa 63-198 arasında hp marka diz üstü bilgisayarınızın işletim sistemi tarafından kullanılmayan alanda Unallocated Cluster bazı belgeler tespit ediliyor, yani bunlar tekniklerle silinmiş olan bilgiler”

Sanık Ümit Oğuztan: “Bahsettiğiniz bilgisayar 2008 yılındaki yani şu son operasyonda evimde, polisler bulmadan ben verdim bilgisayarınız var mı dediler ben kendim teslim ettim, HP diz üstü bilgisayar”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sorumu bitireyim, bu bilgisayarın”Sanık Ümit Oğuztan: “Tuncay’ın o bilgisayarı kullanması mümkün değil”

14

Page 15: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:15

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onun için soruyorum, mümkün olmayan bir bilgisayarın değişik tekniklerle silinmiş olan bölgeleri değişik programlar var emniyetin temin ettiği bilirkişilerin kullandıkları, burada kurtarılan veriler var, yani silinmiş olup da yeniden kurtarılan veriler, D diskinin içerisinde 13. Kabile isminde Alevi doc. , 13. Kabile doc olarak sizden çıkmış, Veli Küçük’de 5 nolu diskette de Alevi doc isimli bir belge çıkmış, ikisinin de içeriği benzer, yani isimleri farklı, ama içeriği aynı bu konuda ne diyorsunuz”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: “ Efendim müvekkilimden disket çıkmamıştır, Alevi doc isimli bir disket çıkmamıştır, bu bende iddianamede rastladım, onun için savcılık makamından özellikle henüz kimden ne belge çıktığı belli değil, biz yaptığımız inceleme sırasında da savcılığın çıktı dediği belgelerin pek çoğunun müvekkilden çıkmadığını tespit ettik, örnek Lobi belgesi, bu nedenle sorulan ve hatta savcılık Nihat bey Veli Küçük’e yönelttiği soruların bir tanesinde sizden çıkan belge diye sordu, o belge Veli Küçük’de çıkmamıştı soruyu, o şekilde tevcih etti bu nedenle lütfen henüz kimden ne belge çıktığı henüz tespit edilmemişken, iddianameden böyle bir yoruma varmak mümkün değil maalesef, bu şekilde Veli Küçük’den şu çıktı, bu çıktı diye sorular tevcih edilmesin, bunlar kayda geçiyor Alevi doc. isimli bir disket Veli Küçük’den çıkmamıştır”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Bilirkişi raporundan okudum ben, sadece, bilirkişi raporunda bu şekilde diyor”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük : “İddianamede de var, ancak yanlışlarla dolu”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Düzeltilebilir”Mahkeme Başkanı: “Kaydınız zabta geçti”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Bu konuda ne diyorsunuz, 13. Kabile doc isimli

bir dosya bir tanesi”Sanık Ümit Oğuztan: Soruyu doğru anladığımı zannediyorum, cevaplayayım mı

efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet buyurun”Sanık Ümit Oğuztan: “ Şimdi bahse konu bilgisayarı Tuncay Güney’in kullanması

mümkün değil, neden Tuncay Güney yok burada yani, o bilgisayarı satın aldığım tarih belli, benim kullandığım bir bilgisayar, Tuncay Güney’in kullanması mümkün değil, ben Şişli gazetesinde ve İstanbul Chanel televizyonunda genel yayın yönetmenliği yaptığım döneme rastlıyor, bu Ümraniye bombaları meselesi başladı, kamuoyuna yansıyor, takdir edersiniz ki bunların haberlerini yapıyorum, ben haberlerini yapıyorum yani siz operasyona başladınız”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Bu 13. Kabile doc isimli belgeyi kim hazırladı”Sanık Ümit Oğuztan: “ Ben sorunuza cevap vermeye çabalıyorum “C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Ümraniye’den bahsediyorsunuz da “Sanık Ümit Oğuztan: “ İzin verirseniz efendim, ben soruyu anladım, anlamasam

tekrar istirham ederim, soruyu anladım, cevaplamaya çalışıyorum efendim, takdir edersiniz ki, siz bu Ergenekon adındaki bu operasyonu savcılık yürütürken bir taraftan biz gazeteci olarak bunların haberlerini yapıyoruz, dolayısıyla iddianamede de yer alıyor bu çünkü bunu aydınlatmaya çalışıyorum detaylı olarak, benim bilgisayarımda bu Ergenekon belgesi diye kamuya operasyonla beraber başlayan bu belgeleri biz haber ajanslarından, internetten efendim, polis muhabirlerinden alarak takdir edersiniz ki basına haber yapıyoruz televizyonda, dolayısıyla bu haberleri ben nerede yazıyorum

15

Page 16: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:16

bilgisayarımda yazıyorum, bir takım programlar kullanarak bilgisayarınız silinmiş, yani bunda bir kasıt yok, bilgisayar zaman zaman çöker internete bağlanıyoruz bir sürü oradan ajanslardan, İha’dan vesaireden internet üzerinden bilgi alıyoruz ve bilgisayarlar çok sık virüs kapar, çalışmaz hale gelir, ben bilgisayar uzmanı değilim, benim işim belli, çalıştığımız şirketlerin yayın kuruluşlarının zaten bilgisayar uzmanları vardır, çağırırız bir tanesini, bu çalışmıyor ağırlaştı yine der, virüs girmiş derler, oturup temizlerler bilgisayarı yeniden programları kurarlar, sayın iddia makamı öyle bir anlatıyor ki sanki bunu özellikle yani bir şeyler orada kotarılmış özel bazı bilgisayar programları kullanılarak bir şeyler imha edilmeye çalışılmış gibi bir intiba uyanabilir sorunuz şeklinden dolayı, onun için bunu bu şekilde açıklamak durumundayım, bahsettiğiniz belge de internette yayınlanan bir şey efendim o, ya bana onu bir muhabirim vermiştir okumuşumdur ya internetten almışımdır yani onu Ahmette, Mehmette, Alide, Veli de bilmiyorum kimde çıkmış böyle bir şey yani”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine aynı D dizini içinde 20 ve 24. disketlerinizde de bulunan Lobi doc isimli dosya aynı Lobi belgesi de bu bilgisayarda sizin Tuncay Güney zamanında olmayan bilgisayarın yine silinmiş belgeler bölümünde çıkmış, buna ne diyorsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Neye efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Lobi belgesi de çıkmış”Sanık Ümit Oğuztan: “ Bilgisayarımda çıkmış”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bilgisayarınızda çıkmış”Sanık Ümit Oğuztan: “Anlattım efendim şimdi bunlar basında yayınlanıyor

paragraf paragraf, bizde haber yapıyoruz bizde haber yapıyoruz”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Basından aldığınız şekliyle mi”Sanık Ümit Oğuztan: “Haber ajanslarından”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aldığınız şekliyle”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet efendim, yani haber yaptım ben bunları efendim

İstanbul Chanel televizyonu genel yayın yönetmeniyim, şuanda nasıl bütün basın, şuanda gazetelerin ya da televizyonların birine gidin bütün bu belgelerin hepsini bulacaksınız, doğal çünkü adam haber yapıyor efendim, ben bunları haber yaptım”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine 13. diskette çıkan Televizyon analiz proje doc isimli belge de çıkmış”

Sanık Ümit Oğuztan: “Nerede çıkıyor efendim bu”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilgisayarınızın silinmiş belgeler bölümünde”Sanık Ümit Oğuztan: “Mümkün değil yani bu”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilirkişi raporundan okuyorum yani, Televizyon

analiz proje doc”Sanık Ümit Oğuztan: “Sayın savcım bu arada bir şeyi lütfen müsaade edin

açıklığa kavuşturalım bunu lütfen”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun”Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi ben gözaltına alındığım zaman bilgisayarımda alındı,

cep telefonumda alındı ve disketlerde alındı, ben serbest kaldım, bana polisler kendileri dediler ki, sizin efendim özellikle üzerinde duruyorlardı Veli Küçük’ü tanıyor musun, Veli Küçük’ü tanıyor musun sordular, ya dedim bir tane telefon görüşmemi bana getirin dedim, bütün kaç cinayet varsa ben üstleneceğim, güldüler bana polisler dediler ki evet sizin telefonlarınızı biz kontrol ettik, bilgisayarınızı kontrol ettik bir şey bulamadık dediler ve ben serbest kaldım, şimdi nasıl benim bilgisayarımda bunlar çıkıyor nasıl o zaman o

16

Page 17: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:17

disketlerde hiçbir şey çıkmıyor, şimdi çıkıyor ama iddia makamı diyor ki ben bunu sayın ifademi alan sayın Zekeriya Öz beyefendiye de sordum bu soruyu, efendim dedi çok kalabalıktı polis fırsat bulamamış bilgisayarınızı telefonunuzu incelemiş ama bu disketlere bakamamışlar daha sonra bakmışlar rapor yeni geldi, karşımda Devlet var ben bir bireyim, Devletime de saygılıyım ne diyeyim efendim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi hak verirsiniz ki, binlerce cigabayt bilgi o anda bakılması mümkün değil, hele hele silinmiş belgelerin özel programlarla günlerce haftalarca çözümü yapıldıktan sonra bilirkişi raporları geliyor, o gün gelmesi mümkün değil”

Sanık Ümit Oğuztan: “Kafanızdaki bir kuşkuya da cevap vereyim, o fırsatı verin bana lütfen, sizlerin sayın iddia makamının kafasındaki bir kuşkuya da cevap vereyim, eğer bu kuşkuysa bir ön yargı değilse”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Asla”Sanık Ümit Oğuztan: “ Ben 20.000 yılhapis cezası almış Yargıtay’da bunu

onayladı, bir yazarım Dünya’da böyle bir yazar kaç tane var bilmiyorum, bu kadar büyük bir ceza almış, ben yazdım dedim, bana sordu iddia makamı savcılık o zaman Ümit Oğuztan bunu sen mi yazdın, ben yazdım dedim, eğer siz bir ön yargıyla bakıyorsanız ki bunun böyle bir şeyi ben iddia makamına yakıştıramam, ben yazsam bunları yani konuyu oraya getirmeye çalışıyorsanız eğer ben yazdım derim efendim burada insanlar öldü, derim yani ben insanım sonuçta vicdanım almaz derim ki ya ben yazdım bunları derim yani bunları ben bu, bunlar bana 2001 yılında neden sorulmadı efendim, polis 2001 yılında operasyon yaptı,, ilk o zaman çıkıyor değil mi, bu belgeler sayın savcım, peki bunları bana, benim poliste verdiğim 2001 yılında beni de videoya almışlar, mülakat var burada, bana Kraliçe Sisi ‘yi soruyorlar, bunları niye sormamışlar, sayın savcım o zaman”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şuanda çıktığı için soruyoruz, sizde bu belgeler çıktığı için soruyoruz”

Sanık Ümit Oğuztan: “O zaman çıkmamış mıydı, sayın savcım”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onu bilemiyorum, o tarihteki savcı ben

değildim”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır ben bilginiz olması için dosyayı kendim getirdim

üstelikte tasdik ettirdim avukatıma, yani tasdikli biçimiyle 2001 yılındaki dava dosyasını sizlere sundum efendim ben”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi samimi olarak anlattığınızı söylüyorsunuz, bu samimiyetinizden dolayı da şunu soruyorum, yine yapılan incelemelerde, Nefes dergisi sayı 41, 31, 6 Nisan 1997 tarihli derginin 13. sayfasında Ugur Mumcu’ya Cumhuriyet kazığı Timsahların gözyaşları başlıklı yazı bunu siz mi yazdınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet ben yazdım ve sayın yüce mahkemeye de takdim ettim, sundum onu da, evet efendim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu yazının aynısı Ergenekon dokümanları olarak belirlenen Ulusal Medya 2001, İstanbul 2000 isimli dokümanın 4-5-6. sayfalarında birebir aynısı olarak, yani siz 97’de yazmışsınız bu 2000 tarihli belgede de aynısı var, bunu ne şekilde açıklıyorsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Ben yayının derginin orijinallerinde sayın iddia makamına da takdim ettim efendim, sayın yüce mahkemeye de takdim ettim, üzerinde yayın tarihi var, dergi hangi tarihte yayınlandığı üzerinde yazıyor, haberi de yazan benim, doğrudur,

17

Page 18: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:18

o zaman o tarihte Tuncay Güney diye bir insanı ben tanımıyorum, tanımıyorum, henüz tanışmamışım”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “97’de tanımıyor muydunuz, biraz önce onu sordum yani, askere gitmeden önce tanıdığını söylüyor”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır tanımıyorum, hayır efendim Nefes dergisini yayınladığım tarihte, ben Tuncay Güney’i tanımıyorum, anlattığım şekilde sima olarak bir kez odalarımız ayrı bir cam paravan var, Alev Çukurkavaklı’yı Akşam gazetesinden bir grup gazeteci ziyarete gelmiş, gıyabında onları ağırlayıp teşrif ettikten sonra, açıklamada bulunuyor, Alev Çukurkavaklı diyor ki, böyle böyle işte isimlerini söylüyor, bu, bu tanımak değildir, dolayısıyla o dergiyi yaptığım tarihte Tuncay Güney’i ben tanımıyorum, nasıl oluyor da, o belge, kaç sayfa olduğunu bilmiyorum sizler tabi ki bilirsiniz, ama o haberin herhalde belgenin tamamı o haber değil”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Değil, belli kısımları alınmış”Sanık Ümit Oğuztan: “Ve başka bir şeyi daha yüce mahkemeye arz ettim,

paragraf arasında yazıyor, kaynak iki nokta üst üste konulmuş Oğuztan Arşiv diyor, yani bunun takdirini sizlere bırakıyorum, efendim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine silinmiş olan bölümlerde CİA Vehhabillik ilişkisi, Türkiye’de ılımlı İslam modelinin CIA tarafından planlandığı ve MGK kontrolünde uygulamaya konduğu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Nerede yazıyor efendim, anlayamadım”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu sizin silinmiş olan bilgisayarın bölümlerinde,

Afyon, eroin, esrar ve kokain sevkiyatını CIA’nın operasyonlarını perdelemek için kurduğu, CAT ünvanlı uçak şirketi aracılığıyla gerçekleştirilirken, dizginler perde ardında ABD’nin kontrolünde ve korumakta büyük özen gösterdiği son derece zeki, entrika teorisyenlerinin elinde olduğu”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Bunlar nerede yazıyor, sayın savcım, özür dilerim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunlar sizin bilgisayarınızın silinmiş olan

bölümünde kurtarılan belgeler bölümünde”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim bunlar Ergenekon belgesi diye ortaya teşhir

edilmedi mi biz bunları haber yaptık, sayın savcım, yani lütfen”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hayır bunlar Ergenekon belgesi değil, bunlar

ayrı mesela diyor ki, Türkiye’de 88 yılında yapılan Babalar operasyonunu Amerika tarafından talep edildi diyorsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Ben bunları yayınlamışım, efendim”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sadece yayın olarak mı aldınız, bunları”Sanık Ümit Oğuztan: “Sayın savcım, hiç eksiksizdir ciltlemişim, özel arşivimdir,

başka da yoktur, ben de onlar yani kaybolsa başka yok emeğimdir, arz ettim efendim yüce mahkemeye”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Pekala şu da yer aldı mı , Özel Harp dairesinin Gladyo olduğu yönünde değerlendirmeniz var, bunu nereden çıkardınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim haber bu , bir çok yerde yayınlandı, birçok yerde yayınlandı”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani başka yerden alıp da mı yayınladınız, yani onu soruyorum”

Sanık Ümit Oğuztan: “Kuvvetle muhtemel efendim, çünkü burada 11-12 yıl gibi bir zamana geriye doğru gidiyoruz”

18

Page 19: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:19

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu yeni bilgisayarınızdan, 11-12 değil, yeni bilgisayarınızda”

Sanık Ümit Oğuztan: “Olabilir efendim, yapmışızdır haberdir, birçok şeyde yayınlandı bunlar yani, yeni bir şey değil ki bunlar efendim, yani bu davayı da ilgilendirecek yönünün olduğunu düşünemiyorum, keşke dediğim gibi yani o komisyonlara yazdığım belgelerin üzerinde durulsa keşke onlar araştırılsa efendim, yani hakikaten Türkiye’de bir CIA yapılanması var, yani bunlar çıkarılsa da yani minnetle ansak efendim sizleri, bizde burada boşu boşuna eziyet çek, bari bunları yaşadık ama bunlar ortaya çıktı desek”

Mahkeme Başkanı: “ Savcı bey, silindiği kurtarılan belgeler diyorsunuz”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Silinip kurtarılan belgeler”Mahkeme Başkanı: “ Kurtarılan belgeler diyorsunuz, ne zaman oraya geçtiğine

dair bir kayıt var mı, o belgelerin, o silinen belgelerin o bilgisayara hangi tarihlerde geçtiğine dair bir kayıt var mı”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Teknik olarak bilirkişi raporunda var, ben burada şuanda söyleyemiyorum, ama orada tabiî ki”

Mahkeme Başkanı: “ Kayıt tarihi de var mı, silinme tarihi var da, yani kayıt tarihi de mi var”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilirkişi raporunda muhtemelen var”Mahkeme Başkanı: “ Yani o bilgiler bilgisayara nasıl aktarıldı ne zaman aktarıldı

şeklinde de onlar kurtarıldı mı”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Orada tabi ki Word belgesi olduğu müddetçe

ne zaman yazıldığı ne değişiklik yapıldığını yazıyor, bilirkişi raporlarında bunlar var”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi o konuya pek kısa temas edip geçtiniz

ama biraz daha açar mısınız, Vedat Yenerer geçen günkü ifadesinde de, Fadime Şahin olayını Ümit Oğuztan bize getirdi veya işte o kanalı ile şeklinde bir takım şeyler söyledi yani bu konuyu biraz açar mısınız, bu Fadime Şahin olayı, yani nereden siz Vedat Yenerer ile irtibata geçtiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Memnuniyetle çok isabet ettiniz, lütfettiniz”Mahkeme Başkanı: “ Bir dakika”Sanık Vedat Yenerer söz istedi, verildi: “ Sayın başkanım, Fadime Şahin olayını

Ümit Oğuztan getirdi demedim, bu tamamen uydurmadır, ben Fadime Şahin olayı patladığı zaman Star gazetesi Star televizyonunda haber araştırma müdürüydüm, o zaman Ali Kalkancı ve Fadime Şahin olayı patlamıştı, o dönemde Ümit Oğuztan televizyona geldiği zaman tanıştım dedim, Fadime Şahin olayını Ümit Oğuztan getirmedi yani böyle bir şey söylemedim ben”

Mahkeme Başkanı: “ Evet, anlaşıldı”Sanık Ümit Oğuztan: “ Sayın savcım isabetli bir soru sordu, bunun yani açıklığa

kavuşması çok önemli bence, şundan dolayı önemli yani Türkiye adına da önemli herkeste böyle bir imaj yaratıldı ve buna bağlı olarak ta 28 Şubat süreci hedef alınarak bir takım insanlar karalanıp bunlar hedef seçildiler, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin haberlerini ben yapmadım efendim, ben sadece ve sadece Ali Kalkancı haberini yaptım, Ali Kalkancı’yı da mahkemenize anlattığım gibi patronumdan bir un fabrikası yalvarıyordu yakarıyordu, çok cüzi bir miktarını ancak peşin verebiliyordu, gerisine vade istiyordu, niye almak istiyorsun sen yani ne işin var sen madem bak şeyhim diyorsun efendim tarikat, kendisini seyit yapmış peygamber sülalesindenim diye ortalığa bir de kitap bastırmış, bir de yayınevi kurmuş, dini kitaplar basıyor, peygamberimizin sülalesini

19

Page 20: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:20

yazıyor, seyitler diye, kendi adını da en sonuna listenin eklemiş, bak ne güzel para kazanıyorsun zaten, ne işin var bunlarla dediğimiz zaman öğrendik ki, o zaman kendisinden, efendim meğerse Recep Tayip Erdoğan, o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul Halk Fabrikalarını kurmuş, fakat Un temininde zorlanıyorlar, ha un temin etmek için ortaklaşa böyle bir işe girecekler, ha yani olay bu, ben Ali Kalkancı’yı haber yaptım sadece, Fadime Şahin ve Müslüm Gündüz hadiseleri arkalarında bir şey arıyorlarsa, eğer hiç benimle ilgisi olmayan konulardır”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İfadenizde kısaca değindiğiniz bu Rıdvan Özden’in şehit edilmesi olayı ile ilgili ne tür bir bilgiye sahipsiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “hiçbir bilgiye sahip değilim, dediğim gibi onu arz ettim ifade etmeye çalıştım mahkemeye, hanımefendi geldi televizyona, bunu da üzülerek söylüyorum, ama yani iddia makamı deşiyor, tabi ki duygularımı da ve kişisel intibamı da nakletmek durumunda kalıyorum, kuaförden çıkmış, üzerinde mini etek, ağzı kulaklarında bir hanımefendi geldi. Flaşh televizyonundan içeri girdi, öyle şeyler anlatıyor ki, yani akla ziyan, onu yayınlasam bana gülerlerdi zaten, gülerlerdi, yani en acemi daha mesleğe yeni başlamış bir gazeteci bile onu yayınlamaz, yayınlamadım, ama terbiyem gereği neticede bize misafir olmuş bir hanımefendi var ve ortada bu memleket uğruna ölmüş bir şehit albay var, tabi ki biz nezaketimizi ve saygımızı muhafaza ettik hanımefendiyi kapıya kadar da ceketimi ilikleyip yolcu ettim, ama haberi yayınlamadım çünkü anlattıkları çok saçma sapan şeylerdi”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Görüşmede yanınızda kimler vardı”Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç kimse yoktu, kameraman vardı, ışıkçı vardı efendim,

birde makyaj asistanı vardır, yani ışıkları işte bu kadar”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “16 Haziran 2008 tarihinde”Sanık Ümit Oğuztan: “Tarihini hatırlamıyorum”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yok yok, ben size şeyi söylüyorum 16 Haziran

2008 tarihinde başka bir soruşturma ile ilgili müşteki sıfatıyla Tomris Özden bir ifade vermiş o ifade de kendisinin Tuncay Güney’le tanıştığını, hatta düğününe katıldığını Tuncay Güney’in, bahsediyor ve şurada diyor ki, Tuncay Güney daha sonra benimle röportaj yapmak amacıyla, beni Flash Tv’ye davet etti”

Sanık Ümit Oğuztan: “Flash Tv’de çalışmıyor ki efendim, Tuncay Güney oraya davet edebilsin”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bende davet üzerine oraya gittim, Tuncay Güney, Ümit Oğuztan ve Yalçın Çakır isimli şahıslar tarafından jandarmayla ilgili bir belgem hile ile elimden alındı diyor, böyle bir belge verdi mi size”

Sanık Ümit Oğuztan: “Böyle bir şey yok sayın savcım, hayır efendim, yani bir belge verecek ciddi bir belge ve bir gazeteci bunu yayınlamayacak, yani lütfen ciddi bir belge verecek hanımefendi, ortada bir şaibeli ölüm var, efendim sonuç itibariyle bir yüksek düzeyde bir subay var, bunu bir gazeteci yayınlamayacak, mümkün değil efendim”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devam ediyor ifadesinde, ayrıca orada Veli Küçük isimli generalle de irtibatlı olduklarını bana söylediler, Tuncay Güney isimli şahıs benim yanımda üç kez Veli Küçük ile görüştü, böyle bir görüşme oldu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, bir stüdyo, siz orada oturuyorsunuz, karşınızda kamera var çekim yapılıyor ,Tuncay Güney refakatçı olarak gelmiş oraya”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yanınızda mıydı”

20

Page 21: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:21

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim stüdyoya giremez, stüdyoya giremez, çünkü personeli değil oranın, dışarıda duruyor, şimdi o hanımefendi nasıl anlamış ki, o duvarın ötesinde duran şahsın telefon etti, Veli Küçük’le 3-4 defa görüştü diyor değil mi yanlış anlamadıysam, nasıl anlamış efendim, nasıl görmüş yani, ben görmüyorum, stüdyoda hanımefendiye soru soruyorum, stüdyoya girilemez çekim yapılıyor çünkü, personeli değil, girmesi de mümkün değil, bahsedilen, burada başka televizyoncu arkadaşlarda var, stüdyoya giremez yani mümkün değil, nasıl anlamış hanımefendi böyle bir şeyi bunu anlayamadım ben, efendim”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: Efendim bu davanın konusu değil, bu davada bu iddianamede bu konuda herhangi bir ne iddia var, ne itham var, ne suçlama var hiçbir şey yok, iddianamenin bütününde, savcı bey buna ilişkin soruyu neye dayanarak soruyor, yerine gelecek yeni iddianamede varsa bu sorular cevaplandırılabilir, şu anda bu davada yok”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Daha sonra birleştirilmiş, bizim dosyayla başka bir savcı almış, bizim dosyayla birleştirmişler”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “ Şu anda sizin dosyayla birleştirmiş olabilir, ama bizim elimizde hiçbir şey yok, buna ilişkin olarak, siz soruyorsunuz”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Yine sizin klasör 327 dizi 144 sayfa 43’de cinayetin bir başka adı Yeşil isminde bir yazınız var, bu Yeşil hakkında Mahmut Yıldırım hakkında ne biliyorsunuz, hiç görüştünüz mü”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Hayır hiç görüşmedim, bütün bildiklerim de zaten varsa bildiğim bir şey yazmışımdır yani, mahkeme heyeti dergileri incelediğinde görecektir yani”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bu bilgileri nereden topladınız yani kendisiyle görüşmeniz olmadı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim ben gazeteciyim, yani bilgileri nerede, haber ajansları var, muhabirler var, efendim çok geniş bir yayın ağı var, tabi ki yani bunları şimdi eğer namaz kılacaksa bir adam ezanın sesini duyuyor efendim, ben gazeteciyim, niyet etmişim gazetecilik yapmaya, elbette ki ezanı dinleyeceğim, sizler nasıl bir iddia makamı olarak en küçük bir bulguyu bile değerlendirmeye çalışıyorsunuz, bizlerde saygıyla karşılıyor ve sizlere yardımcı olmaya çalışıyorsak her ne kadar burada sanık olsak bile, takdir edersiniz ki bir gazeteci de duyduğu her şeyi değerlendirmek ister, kaldı ki, ben biraz da iddialı ve risk alan bir gazeteciyim, riskli haberler yapan bir gazeteciyim, burada yani kişinin lafa bakılmaz işidir, yaptığım işi de takdim ettim efendim huzurda, takdirini size bırakıyorum”

Mahkeme Başkanı: “ Savcı bey başka var mı”C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Teşekkür ediyorum”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sayın başkan, sanık bildikleri konusunda yardımcı

olacağını söyledi ve sorulara da cevap verdiği için müsaade ederseniz ben de “Mahkeme Başkanı:” Buyurun”C. Savcısı Nihat Taşkın: “ Daha önce şüpheli olarak ifadeniz alındığı halde ikinci

defa sizden elde edilen disketlerdeki bilgiler nedeniyle çağrıldığınızda, Cumhuriyet Savcılığında size gizli tanıklık teklif edildiğini, yanınızda avukatınızın da olduğu anlaşılmakta, söylediniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Doğru efendim”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Kabul etmemeniz üzerin de tutuklandığınızı belirttiniz”

21

Page 22: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:22

Sanık Ümit Oğuztan: “O kanaatteydi bende, bu benim kişisel kanaatim efendim yani”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Burada söz konusu olan size hatırlatılan Türk Ceza Kanununun 221. maddesindeki örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi veren kişinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp ceza indirimi alacağı mı, yoksa zaten şüpheli olarak ifadeniz alınmış o ifadenizin ortadan kaybedilip sizin gizli tanık yapılacağı mıydı , bu hususu açıklar mısınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Sorduğunuz soruyu doğru anladığımı zannediyorum, sorduğunuz manada bir teklif yapılmadı efendim, sorunuzda taşıyan yani sorunuzu da yansıyan manada bir teklif yapılmadı”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Hukukçu olmadığınız için bu konuyu yanlış anlamış olabilirsiniz, size etkin pişmanlık hükümleri mi hatırlatıldı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim sayın savcının elinde bir çıktı vardı, spirallenmiş şu boyda böyle bir çıktı vardı ve bir yasama ben hukukçu değilim dediğiniz gibi, bir yasa maddesinden söz etti ve gizli tanıklığın içerdiğini söyledi onu göstererek, sayın avukatım Alper bey, Alper Yarımbıyık’da yanımda hazırdı o anda, hatta avukatım müdahale etti dedi ki efendim bu yasa henüz gülerek espri olsun diye böyle bir şey zaten dedi gerçekleşmiş değil, henüz bu yasa onaylanmış değil, yok yok o onaylanacak zaten dedi ayrıca ben yine hukuki bir terim kullandılar, yanlış ifade etmekten imtina ediyorum hukukçu değilim çünkü, yani yetkileri genişletilmiş bir savcıyım, benim yetkim var dedi yani bu mümkün dedi, bizde kendisine bir bilgimiz olsaydı, böyle bir teklife hiç gerek olmadığını bir vatandaşlık görevi addediyorum ben bunu, ta başından beri zaten az önce de sayın iddia makamına da ifade etmeye çalıştığım oydu, benim kimse kafama silah dayamadı takdir edersiniz ki, ben bildiklerimi zaten bazı makamlara ulaştırabileyim diye çırpınıyorum niye Çetin Emeç’in elinde büyüdüm, ben, amcamın da çok yakın arkadaşıydı rahmetli Çetin Emeç emeği var bende adamcağızın, bunun değerlendirmesini de size bırakıyorum,”

C. Savcısı Nihat Taşkın:” Savunmanızda, Gladyonun her zaman iktidarda olacağını, olduğunu bunu da Gladyonun yapısı gereği olduğunu söylediniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, kuruluş amacı o zaten”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ve şu anki görüntüyü eleştirerek bunu söylediniz, ancak

susurluk komisyonuna gönderdiğiniz dilekçelerde ki kendi isteğiniz ile gönderdiğinizi söylüyorsunuz, Erol Mütercimler’in beyanlarını esas aldığınızı, ondan yararlandığınızı söylüyorsunuz halbuki Erol Mütercimler Gladyo hatta bunu Ergenekon olarak kendisine anlatan kişinin Ergenekon’un, Hükümetin, Genelkurmay’ın hatta her şeyin üstünden olduğundan bahsettiği bilinmektedir, bu sizin onun beyanlarını esas alacağınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Aynı şeyi söylüyoruz, neden aynı şeyi söylüyoruz, şöyle sorunuz bitmiş miydi özür dilerim, sorunuzu kesiyor duruma düşmeyeyim”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet yani muhalefetle, hükümetle, Genelkurmay’la, emniyetle ve o günkü durumla ilgili değil, her şeyin üzerinde olan bir kurum olarak tasvir ettiğini belirtmektedir, oysa siz Erol Mütercimler’in Ergenekon konusundaki fikirlerini esas alarak Susurluk komisyonuna kendi isteğinizle dilekçe gönderdiğinizi söylüyorsunuz, şu an ki savunmanızda bu çelişmiyor mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Çelişmiyor efendim, çünkü aynı şeyleri söylüyoruz neden bu Dünya’nın en iyi istihbarat örgütlerini kurmuş bir şahsa kurdurulmuş, general gehlen bir Alman generali, nazi generali buna kurdurmuşlar bunu Amerikalılar, savaş suçlusu olmasına rağmen bunu yargılamamışlar alıp Amerika’ya götürüp el bebek gül bebek

22

Page 23: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:23

diye yaşatmışlar, CIA’yi revize etmişler, kurdurtmuşlar, bir çok örgüt kurdurtmuşlar, bunlardan bir tanesi de Nato Ülkelerinde faaliyet gösterilen adına Gladyo denilen Uluslar arası bir örgüt, Amerika’nın çıkarlarını, Amerikan çıkarlarını gözetmek için kurulmuş, bu örgütün yapısı itibariyle, bunu kurmalarının amacı daima iktidarda olmak, daima iktidarı belirlemek hatta, iktidarı ve ellerinde tutmak, Erol Mütercimler’in söylediğiyle benim bu sözlerin arasında hiçbir fark yok, ben bir çelişki göremiyorum, aynı şeyleri anlatıyoruz aslında efendim”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “O zaman ben yanlış anladım, çünkü bir önceki duruşmadaki savunmanızda mevcut sanıkların hükümet muhalifi bir görüntü çizdiklerini”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi Gladyo doğru”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bunun da”Sanık Ümit Oğuztan: “Doğru muhalefete düşmez hiçbir zaman ki, Gladyo efendim

çünkü iktidar daima , erk yani gücü hep elinde tutmak amacıyla oluşturulan bir kadro hiçbir zaman muhalefete düşmez, muhalefete ne zaman düşer sayın savcım, eğer ki Gladyo ve Gladyo odaklarıyla CIA’ ile Amerika ile ters düşerse, Adnan Menderes gibi, o zaman muhalefete düşer, Erbakan gibi o zaman muhalefet, Demirel, Demirel Dünya’da yok böyle bir şey, ben duymadım bilmiyorum belki cahillime bağışlayın altı kere gittim yedi kere geldim diyor sayın Demirel, niye altı kere gidip, yedi kere geliyor çünkü altı kere gidiyor altı defa Amerika’ya dur demiş, onu, o kadarını da beceremem diyince işte o zaman muhalefete düşüyor, kardeşim ben bunu yaparım diyince iktidara geliyor, bunun örneğini hepimiz yaşadık efendim, Dünyada böyle bir şey yok başka, Başbakan altı kere gitsin yedi kere, bir halk bir siyasetçiyi yani evet efendim buyurun”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Geçmişte bu konularla ilgilendiğiniz için mağdur olduğunuzu, yayın organlarınıza bomba atıldığınızı, kalaşnikofu şimdi söylediniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet efendim bunlar basına yansımıştır bunlar”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bunlar soruşturulan olaylar mıdır”Sanık Ümit Oğuztan: “Nasıl efendim”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani bunlar faili meçhul mu kaldı”Sanık Ümit Oğuztan: “Faili meçhul kaldı tabi efendim, beni alıp götürdüler, bir

kerede evime ateş ettiler, beni alıp polis götürdü, evimden o zaman halam 70’li yaşlarda bize dediler ki, kim size ateş etti, ya ben ne bileyim yani şimdi evim taranmış yani ben nereden bileceğim, kovanda bulamadılar, yani doğramayı değiştirdim ben efendim ahşaptı doğramalar biz giriş katında oturuyoruz mecburen pimapen yaptırmak zorunda kaldım ama bir tane mermi kovanı bulamadılar, polisler ne hikmetse”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sabancı suikastı konusunda yayın yaptınız, bu konuyla ilgili Devlet Güvenlik Mahkemesinde ifade de verdiniz, Tuncay Güney’in bu konudaki beyanlarını okudunuz mu, mülakat çözümünden bahsediyorum”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yok, ben iddianamede sadece kendimle ilgili bölümü okudum efendim, bunu samimiyetle söylüyorum, kendi suçlandığım bölümü okudum, 4 cilt bana el arabasıyla getirip verdiler hapishanede, sadece kendi suçlandığım bölümü okudum”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani bu haberin dezenformasyon amaçlı olarak yaptırıldığını bahsediyor, yani özet olarak özü bu, siz böyle bir şey hissettiniz mi, ilk aşamada değil hiç değilse daha sonra”

Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim Tuncay Güney bir dergi düşünün, dergide çalışan bir muhabir, o derginin genel yayın politikasını o dergide neyin haber olup neyin haber olamayacağına karar veren bir konumda değil, o bir muhabir, ben bir genel yayın

23

Page 24: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:24

yönetmeniyim, derginin bu her yayın içinde böyledir, o televizyon, gazete bunlar hep böyledir, yayın politikasını belirleyen genel yayın yönetmenidir, onun altında yazı işleri müdürleri vardır onlar bile yayın politikasını belirleyemezler onların yetkisinde değildir o, genel yayın yönetmeni verir politikayı, neyin haber olup neyin haber olmayacağına yazı işleri müdürleri ve genel yayın yönetmeni karar verir, o haberin üzerinde nedir onun emeği biliyor musunuz sadece git Devlet Güvenlik Mahkemesine kalemine rica et, o dosyaları birer fotokopisini al gel demişizdir, o da oraya gitmiştir, onları alıp getirmiştir, bütün emeği bu kadardır”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “O haberdeki emeğinden değil de, haberin içeriğinden yani”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim Tuncay Güney her şeyi söyleyebilir, söyler yani, nevi şahsına münhasır bir zatı muhterem olduğu artık”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ama siz burada en çok konuşulan ve merak edilen Tuncay Güney’le en fazla vakit geçiren kişilerden birisiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “4,5 ay evet efendim, bir de 2001 yılında 1,5 ay kadar bir zaman”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani sizin onun hakkında beyan edecekleriniz tabi ki herkes tarafından merak ediliyor, yani daha fazla daha açıklayıcı eğer beyanlarında doğruluk, yanlışlık payı varsa bunu karşılaştırma açısından daha fazla beyanda bulunmanız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Sayın iddia makamı, eğer benim bu yaşadığım süreçteki Tuncay Güney hakkında edindiğim intibalara değer veriyorsa, ben saygılarımı sunarım efendim sizlere teşekkür ederim”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sizden elde edilen ve 11 sıra numarası verilen diskette bulunan NBC silahların üretim analizi isimli dokümanda, Ergenekon, sadece bir paragraf, Türkiye’nin ekonomik ve siyasal bağımsızlığına çok büyük katkıları olabilecek bu çalışmaları rahatlıkla organize ederek gerçekleştirebilir, ayrıca 21. yüzyılda Dünyanın en önemli sorunu haline gelecek olan terör gruplarını kontrol altına alırken küçümsenmesi olanaksız büyük bir finans gücünü elde edecektir, saygılarımızla Strateji grubu, denilmektedir, siz bu belgenin sizden çıktığını kabul etmediniz, disketlerden “

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim kabul etmedim”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ancak bunun aksi ispat edilemediğinden şu an için bu

soruyu size soruyorum, sizden çıkmış olduğu iddia edilen bir belge içeriğinde açıkça Ergenekon’dan bahsediliyor, doküman üzerinde 2001 tarihinden sonra çalışma yapıldığı teknik raporla sabit dokümanın altında strateji grubu tarafından hazırlandığı belirtiliyor, sizin bu dönemlerde strateji isminde bir dergi çıkarttığınız biliniyor ve bu konularla ilgili yani stratejinin genel yayın politikası magazinden ziyade bu şekilde”

Sanık Ümit Oğuztan: “Aktüel siyasi bir dergidir, magazin dergisi değildir, evet”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yanınızda da Tuncay Güney’ın çalışıyor olması ayrıca

Tuncay Güney’in bu dokümanların yazımı konusunda sizin hakkındaki beyanlarınızı biliyorsunuz, bunların hepsinin bir tesadüf olduğunu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim ben tesadüf öyle bir şey söylemedim, hiçbir ifademde yok, öyle bir şey, ben şunu söylüyorum ben ortaokulun birinci sınıfına giderken annem vefat etti, ikinci sınıfını da zar zor devam ettim, üçüncü sınıfın başında da okuma hayatıma son vermek zorunda kaldım, bahsettiğiniz şey, NBC yani açılımı Nükleer Biyolojik Kimya, benim buna ne aklım yeter, ne bilgim yeter, ne görgüm yeter, ne

24

Page 25: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:25

kültürüm yeter, sayın savcım, yani ben ne fizikçiyim, ne kimyacıyım, altında strateji grubu yazıyor deniyor”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani bir grup tarafından kaleme alındığı intibaını verecek”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yani altında öyle sizde az önce söylediniz, strateji kelimesi çok kullanılan bir kelime oldu bugünlerde, ben bu strateji dergisini çıkardığım zaman bu kadar yaygın bir dilimizde bu kadar yaygınlaşmamış bir sözcüktü, bir tek ben çıkartmadım, bir strateji adında bir sürü benden önce Ankara’da Nezih Tavlaç tarafından da sanıyorum aylık mıydı, o aylıktı galiba o da böyle strateji diye bir şey kullandı imtiyaz kullandı, ayrıca halihazırda da bildiğim kadarıyla yeni strateji vesaire diye bir sürü dergiler yayınlanıyor, yani ama Tuncay Güney’in benim yanımda çalışmış olması efendim, üzerimde şaibe yaratmak için bunlar demek ki önceden tasarlanmış ben bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum, bir tasarlanma olduğunu düşünüyorum ve iddia makamının da mahkemeye de özellikle şunu ifade etmek istiyorum ve bundan yarar çıkacağına inanıyorum. Doğru adres çıkacağına inandığım için bunu söylüyorum, ben sayın Mehmet Eymür’ü hiç tanımam, ama ben şüphesiz sizlerde hatırlayacaksınız, birinci Mit raporu, ikinci Mit raporu bu tür şeylerin kaynağının neresi olduğu daha sonra kamuoyuna çıktı ortalara, yani bu alanda böylesine dezenformasyon çalışmaları yapmada usta olduğunu ispatlamış bir isim var Türkiye’de, o da Mehmet Eymür’dür, bu Tuncay Güney’in tasarlayacağı bir şey değil sayın iddia makamı, mümkün değil, Tuncay Güney böyle şeyleri tasarlayabilecek tamam hayalperestir, yalancıdır vesaire ama bunları bu kadarına aklı yetmez bu çocuğun, mümkün değil, 20 küsür yaşında ben Tuncay Güney’i işe aldığında, 24 yaşlarında falandı tahmin ediyorum, yani 25 yoktu bile”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sizden elde edilen ve 89 Klasör Dizi 227’de yer alan Tunca ki Tuncay olabileceği değerlendirilmiş ve Baha isimli kişi arasındaki görüşme çözümünde, yani bir tape edilmiş görüşme şeklinde yüz yüze veya telefonla olabilir anlaşılmıyor. Tunca’nın, Çatlı’nın Yılmaz’da bir resmini DYP’li bir milletvekiline ben sattım. devamında son günlerde basında JİTEM ile ilgili haberlerden dolayı sıkıntıdayım biliyorsun, bende oraya bağlı olarak çalışıyorum, Hanefi Avcı’nın ifadesi nedeniyle JİTEM zor durumda kaldı, yapılanlar ortaya çıkarsa, Cem Ersever’in öldürülmesi olayı da açığa çıkacak sözleri geçmektedir, bu çözüm tutanağını açıklar mısınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Bu bende mi, çıkmış efendim”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet”Sanık Ümit Oğuztan: “Nerede bende çıkıyor efendim, bu anlayamadım”C. Savcısı Nihat Taşkın: “ dizi klasörünü söyledim , yani 89. klasör”Sanık Ümit Oğuztan: “Yani benim bilgisayarımda mı, böyle bir şey çıkıyor sayın

savcım”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet”Sanık Ümit Oğuztan: “Doğru mu anladım”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet, 89. Klasör, dizi 227, bunu daha önce hiç gördünüz

mü”Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç ben yani ilk kez sizden duyuyorum şu an efendim, bir

yanlışlık olmasın, sayın savcım lütfen”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani size ait klasörde, 89. klasörde, dizi 227’de, dijital

veya doküman olarak ben notunu almamışım, ama sizden çıktığı belirtilen bir belge olduğu söz ediliyor”

25

Page 26: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:26

Sanık Ümit Oğuztan: “Allah Allah, sayın savcım, yani 53 yaşına geldim bir tarafım bakın benim buramda böyle bir şey şu yoktu sayın savcım, böyle bir şey yoktu ben burada oldu yani bir tarafıma felç indireceksiniz, yani merhametinize sığınıyorum”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney’in her şeyi söyleyebileceğini söylüyorsunuz, yani yazabilir de bu beyanınıza göre, yani bu sizi neden bu kadar şaşırttı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim yani benim bilgisayarımda olamaz, çünkü”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi: “ Efendim

iddianamede böyle bir şey yok, soru, itiraz ediyoruz yani davayla alakası yok”Sanık Ümit Oğuztan “ Hayır keşke katkım olabilecek bildiğim bir şey olsa da yani

ben şok geçiriyorum benim bilgisayarımda böyle bir şey olması mümkün değil sayın savcım, hani daha önceki 2001 yılında çıkan bilgisayarda deseniz, hadi diyeceğim ki Tuncay oturdu bir şey yazdı, çizdi yani mümkün olabilir, bir ihtimal ama yani mümkün değil çünkü Tuncay Amerika’da o bilgisayarı aldığım kullandığım süre belli, tarihi belli efendim”

Mahkeme Başkanı: “ Savcı bey var mı, başka bir sorunuz”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Var, sayın başkanım”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Eğer bu belge hakkında bir bilgisayarda olduğunuzu

beyan etseydiniz, buna bağlı olarak birkaç sorum olacaktı”Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir bilgim yok efendim, ama şunu biliyorum, yani Tuncay

Güney bu Susurluk hadisesinde kendisi anlatırdı, günlerce evde korku içinde kalmış ki sabahlara kadar uyuyamamış, DGM savcılığı bunun ifadesini almış, Susurluk’a bağlı olarak ama nedir niye almıştır, nedir yani çok da öyle ciddiye aldığım bir şahıs değildir benim Tuncay Güney yani oturup böyle emsalim değil, akranım değil yani neticede muhabirlerden sadece bir tanesi, ona o günkü onun DGM savcılığı Susurluk kazası skandalı olduğu zaman DGM niye onun savcıları neden ifadesini almış, onu orada araştırmak lazım, bunda kendi anlatımlarından bu kadar bir bilgim var, demek ki bir korkusu vardı ”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney’in bir dönemde, Beyoğlu’nda üç katlı bir bina sahibi olduğunu söylediniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sizin yanınızda bir dönem ücretli olarak çalışan bir

muhabirin üç katlı bir bina sahibi, hatta bir katını size kiraya verdiğini söylediniz”Sanık Ümit Oğuztan: “Çok normal doğru”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bu konu ilk bakışta tabi çelişki gibi gözüküyor, yani bu

konuyu açıklar mısınız”Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi efendim, şöyle orada Tarlabaşı’dır orası, eski bir

binadır, metruk bir bina düşünün, öyledir zaten bilinen bir şey bu , oradaki binalar çürük çakık eskiden kalma ve sit alanı ilan edilmiş orası, orada bir şeyi alsanız da, bir değer ifade etmiyor, bir şey yapamıyorsunuz, dolayısıyla değerleri çok düşük, ucuz, doğru Taksim meydanına çok yakın merkezi bir yer ama ne içine girebilirsiniz, ne yani mutlaka tamir etmeniz lazım masraflı, kırık dökük binalar ve bunlar çok ucuzdur, dolayısıyla o kendi bütçesiyle böyle bir yer alması da 40 metrekare midir nedir zaten aklımda kaldığı birer tane oda düşünün, böyle bekarlara oda oda kiraya verilen virane bir yer ,damı akan penceresi kırık dökük bir yer, çok normal alabilir yani herkeste alabilir, siz de alabilirsiniz gidip bugün bile Tarlabaşı’ndan bir yeri çok ucuza alabilirsiniz, ama bir çivi bile çakamazsınız”

26

Page 27: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:27

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bu bina sözü edilen Matilt Manukyan’ın devrettiği”Sanık Ümit Oğuztan: “ Yalan efendim ben ifade verirken sanıyorum ki ada parsel

numaralarına kadar mahkeme heyetine arz ettim efendim, yalan söylüyor yok öyle bir şey yani”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Pasaportunuzu hangi ilden aldınız”Sanık Ümit Oğuztan: “İstanbul’luyum ben efendim, İstanbul’da yaşıyorum,

İstanbul’dan aldım”C. Savcısı Nihat Taşkın: “İstanbul’dan aldınız”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet efendim, çok eski yeni değil yani”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi, verildi: “Efendim,

biraz önce sayın savcının sorduğu soruya bir açıklık getirmek istiyorum, bu TUNCA kod adlı kişiyle bir başka kişi arasındaki görüşme, Mehmet Eymür’ün atinorg. İnternet sitesinde yayınlanan Jitemci Mitçi gazeteciler başlıklı bir haber, yani internet sitesinde yayınlanmış bir haberdir”

Mahkeme Başkanı: “ Ümit Oğuztan’ın evinden çıkan belgeler olduğu için ben okumak istemedim, evinde çıkan 26 adet disketin yapılan çözümlerinden”

Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık: “ İçinden mi çıktı efendim”Mahkeme Başkanı:” Evet, 18 nolu disket içerisinde çıkan bilgileri okudu savcı

bey”Sanık Ümit Oğuztan: “ Bilgisayarımda değil, yani demi efendim”Mahkeme Başkanı: “ Hayır disketin içinde”Sanık Ümit Oğuztan: “ Olabilir”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık: “ Efendim o disketler zaten

savunmasında söyledi 1. Ağır ceza mahkemesinden kendisine iade edilen aslında Tuncay Güney’in disketleri “

Mahkeme Başkanı: “ Konu anlaşıldı”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney’in savunmanızda görev gereği size

Kuzay Irak’a gideceğini söylediniz, hatta yanında Nokta dergisinden bir yetkili olacağından bahsettiniz, ne göreviymiş kendisine sormadınız mı, bu dönemde sizin yanınızda çalışmıyor muydu”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim orada bir yanlış anlaşılma oldu, herhalde ben öyle bir şey söylemedim, Tuncay Güney ben işe kendisini alırken, bana referans olarak yaptığı işlerin kimlerle röportajlar yapmış, kimler yani bir gazetecidir, normaldir de, bu bir övünç şeyidir yani mesleki bir kariyeridir, ben işte Fethullah Gülen’le fotoğrafları var, efendim Tansu Çiller’le var, sayın Erbakan’la var, Barzani ile Talabani ile fotoğrafları var, ben göndermedim, hiçbir zaman Tuncay Güney’i Kuzey Irak’a”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Hayır zaten öyle demedim”Sanık Ümit Oğuztan: “Bu daha önce gitmiş”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet, gittiğini hatta işte Veli Küçük’ün adını kullanarak

bir takım görüşmeler yaptığından filan zaten ifadenizde de geçiyor, kolluk ifadenizde “Sanık Ümit Oğuztan: “Evet”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ne göreviymiş bu, yani gazete görevi mi”Sanık Ümit Oğuztan: “Gazete , röportaj yapmaya gidiyorlar ve yalnız gitmiyor

zaten yani, bunlar bir grup olarak, o bölgeye giden gazeteciler bir araya geliyor, kendi aralarında çünkü sınır dışına gidiyor, birlikte gidiyorlar, Ayşe Önal o zaman ki Nokta dergisinin genel yayın yönetmeni gazeteci Ayşe Önal var, Show Tv’den de gazeteci televizyoncu arkadaşlar var bunlar birlikte gitmişler yani, röportaj amacıyla gidilmiş

27

Page 28: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:28

oraya, benim bildiğim bu, ama şimdi Tuncay Güney ortaya çıkıyor diyor ki, ben efendim Kuzey Irak’a diyor silah götürdüm diyor”

Mahkeme Başkanı: “ Onu açıkladınız”Sanık Ümit Oğuztan: “ Evet”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Size bazı kesimlerce affedersiniz homoseksüel olarak

saldırıldığını, bazı kesimlerin Mit görevlisi olduğunu söylediniz, bu kesimler kimlerdir, kişi veya yayın olarak isim verebilir misiniz ve neden olduğunu biraz daha açıklar mısınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim Türkiye’de bütün gazeteciler bunu bilirler, bu her gazetecinin de başına gelen şeyler bunlar, bizden önceki kuşakların da başına gelmiş, kimisini komünist demişler, kimisini şu demişler, bu demişler, şimdi bir haber yapıyorsunuz eğer riskli haberler yapıyorsanız, herhangi bir siyasi görüş doğrultusundaki bir merkeze bağlı değilseniz, yani bir siyasi partinin şemsiyesi altında değilseniz, bir siyasi partiye yakın değilseniz, bağımsız bir gazeteciyseniz ve riskli haberler yapıyorsanız, yani yaptığınız haberler bir takım yerleri rahatsız edecek türde haberler ise, bu tür şeyler hemen başlar karşı görüşteki yayınlarda yani biz de gazetecilik artık giderek çöktü , çöküntüye uğradı herkes bir tarafı savunur hale geldi”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ancak benim sorum tabi bu konuyla ilgili yani siz Ergenekon veya derin devlet gladyo ile ilgili bir dönem uğraştığınızdan dolayı bazı kesimleri rahatsız ettiğiniz ve size bu ithamların bu nedenle yapıldığı anlamında söylediniz, yani bu konuyla sınırlı olarak cevap verirseniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim, dikkatinizi çekmiş olması gerekir, burada bir sürü sanık ifade veriyor, hergün, basında yer alıyor ifadeleri , benim yer almıyor az, az yer alıyor, neden bunu ben halen merak ediyorum, belki sizler benden çok daha tecrübelisiniz, cevabını verebilirsiniz, bilemiyorum, yani bu böyledir yani rahatsız ediyorsanız bazı yerleri siz sevilmezsiniz, beni basın camiasında da pek sevmezler yani yani ben 16 yaşındayken Türkiye’de televizyon yok, radyo yok, özel televizyon yok, hiçbir şey yok, bir tane yayın organı var, kendi kulvarında renkli yayın yapıyor üstelik renkli baskı yapabiliyor, ses hayat doğan kardeş yayınları orada gazetecilik yapabiliyorum, bugün Türkiye’nin büyük yayın kuruluşlarının hiçbirisinde gazetecilik yapamıyorum, yani mesleğimi mi unuttum acaba”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Şunu belirtmek istiyorum tabiî ki bir yorum olacak ama şu anki beyanlarınızın kimseyi rahatsız edecek bir tarafı yoktur ancak kabul etmediğiniz veya başka yerlerden alıntı olduğunu söylediyseniz de Ergenekon, gladyo ve jitem ile ilgili susurluk komisyonuna gönderdiğiniz dilekçe, kısmen daha önceki ifadeleriniz belli kesimleri rahatsız edebilir”

Sanık Ümit Oğuztan: “Etmiştir de evet”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ben bu konu üzerinde bir açıklama getirmenizi

istemiştim”Sanık Ümit Oğuztan: “Soruyu mu yanlış anladım, özür dilerim”Mahkeme Başkanı: “ Yani somutlaştırabilir misiniz”Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi efendim, yayın yapıyorlar Ali Kalkancı çıkarıyorum

Zaman gazetesi işte vesaire diyor ki, bu Sisi’nin kocasıdır diye haber yapıyorlar, pornocudur diye haber yapıyorlar niye ben roman yazmışım, mahkeme müstehcen savıyla yasaklamış romanımı, porno dememiş ama, edebiyatçı dedi”

Mahkeme Başkanı: “ Ergenekon ile ilgili , ona yönelik karşı bir taarruza uğradınız mı”

28

Page 29: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:29

Sanık Ümit Oğuztan:“ İşsiz kaldım işte onu anlatıyorum, sayın başkanım bu Ülke’de bir fax mesajıyla gazeteciler işsiz kalır”

Mahkeme Başkanı: “ Yani sadece işsiz kaldığınızı söylüyorsunuz”Sanık Ümit Oğuztan” Saldırıya uğradım efendim, silahlı saldırılar oldu, yani

sadece Ergenekon değil, Ali Kalkancı’yı çıkardım, kafamda bomba patladı, kalaşnikoflarla tarandım, yani bunu tek bir odağa bağlamayalım lütfen, yani bugün, a haberini yaparsınız b’nin hoşuna gider, yarın b ‘nin, b ile ilgili bir haber yaparsınız, bu sefer orası sizden rahatsız olur, bu çok doğaldır, yani bilemezsiniz ki hangi merkezin sizi hedef seçtiğini, onu Ugur Mumcu rahmetli anlayamamış, nereye hedef olduğunu ben nasıl anlayayım efendim”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani, sizin o konudaki yazılarınız da var”Sanık Ümit Oğuztan: “Ama rahatsızım tabi ki, yani”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Burada soruldu size, sizde söylediniz, Tuncay Güney

mülakatının birkaç yerinde sizden bahsetmekte, bunlardan birisi örgüt dokümanı olarak tasnif edilen dokümanların Ümit Oğuztan tarafından bana getirdi, bunların içerisinde Lobi Ergenekon vardır, bu Ergenekon örgütün yeniden yapılanmasının tasarımıdır efendim başka neyin var, Doğu Perinçek’in yeniden yapılanma diye Veli Paşa’ya bir teorisi vardır, Veli Paşa’nın onu genişleterek tasarı haline getirdikleri bir tasarı vardır, gerisi Ümit Oğuztan’ın bilgisayarındadır, birisi, kopisi Doğu Perinçek’in kendisindedir, ama belge olarak bu kopiler var ya bu kopilerin hepsinin aynıları Veli Küçük’dedir diyor, böyle bir beyanı var”

Sanık Ümit Oğuztan: “Bu beyanı kabul etmiyorum yalan efendim yani ben kendi kendimi mi ihbar ettim Susurluk’a, yani bahsettiği Tuncay Güney’in bahsettiği belgelerin tarihi “

Mahkeme Başkanı: “ Bir dakika”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi” Efendim

Tuncay Güney’in son dönemde sık sık arka arkaya çıkan basında yer alan beyanları var, ben 2001 yılında mülakatı sırasında işkence gördüm ve bu ifadeleri kabul etmiyorum, hangisine itibar edeceğiz, aklına geldiğini söyleyen birisi takdiri yüce heyete bırakıyorum”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Halen yargılaması devam eden olayda ki kişilerden birisi de Murat Oğuz mudur”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, teğmen Murat Oğuz”C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney, bu kişiyle sizin aranızdaki ilişkilerden

bahsediyor, sizin aranızdaki bağlantı nedir, Murat Oğuz’la”Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir bağlantı yok efendim, bir kere strateji dergisine

yanında genç bir beyefendi bir gençle geldi, sizi tanıştırmak istiyorum dedi, Ümit bey, benim askerliğimi yaparken astsubayımdı, benimle ilgilendi, sağ olsun, bana anlayışla şey yaptı, yani korudu, kolladı, İstanbul’a gelmiş izinli olarak işte böyle böyle bir dergide çalıştığımı söyledim, sizinde kitabınızı okumuş, sizinle tanışmak istedi getirdim dedi, bir bardak çay içti adam gitti yani benim ne ilişkim olabilir efendim tanımıyorum bunun ötesinde yok”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sadece o kadar, yani Tuncay Güney aranızda birbirlerini sevmeyecekleri, ama işte”

Sanık Ümit Oğuztan: “yok efendim yok öyle bir şey yok yani bu Tuncay Güney bir sürü şeyler söylüyor, böyle ama alakası yok”

29

Page 30: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:30

C. Savcısı Nihat Taşkın: “O dönem yakalandığında kendisinin kullanımındaki bilgisayarın sizin tarafından hediye edildiğini ve içindeki bazı bilgilerin de mesela Necip Hablemitoğlu vesaire Fethullah Gülen dosyası gibi şeylerin de size ait olduğunu söylemiş, bu doğru mudur”

Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim, orada da bana o zaman o tarihte sordular ben bilgisayarın faturasını ibraz ettim, yani faturasını ibraz ettim, bu sefer oraya geçirirken demişler ki, hediye etti bunu Ümit Oğuztan bana, çünkü ben o bilgisayarın faturasını ibraz etmiştim, o gün o tarihte, bana ait olan bilgisayarım bir laptoptur faturasını o tarihte ibraz etmiştim, meğersem zabıtlara geçirmişler ki bu efendim bana ait olan bilgisayarı ben ona hediye etmişim, Tuncay Güney’in bilgisayarını da bana mal etmeye çalışmışlar, yani 2001 yılında yaşadığım bir şeyi anlatıyorum”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bu mülakatta Tuncay Güney bir gazete patronu veya varisi hakkında beyanlarda bulunmuş, sizde bir önceki duruşmadaki savunmalarınızda bu konuya değindiniz, burada Veli Küçük’ün size strateji dergisini çıkarttığını söylüyor Tuncay Güney, ayrıca bu kişinin travestilerle çekilmiş fotoğraflarının sizin tarafından temin edildiğini ve bunların Susurluk sonrası haber yapmakta ısrar eden bir gazeteciye ve gazeteye şantaj amaçlı olarak kullanıldığını ve bununda başaralı olduğundan bahsediyor, bu beyanlar doğru mudur”

Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi doğru olması mümkün değil, sayın savcım şundan dolayı o tarihte o dergiyi ben yayınladığım tarihte Tuncay Güney yok 1, 2’ncisi Tuncay Güney’in iddia ettiği yani şantaj yapıldığını iddia ediyor, bu açıkça bu demektir o tarihte zaten o haberde yer alan şahıs, Milliyet gazetesinin sahibi değil ki efendim, Milliyet gazetesinin sahibi Aydın Doğan o tarihte, nasıl şimdi ne alakası var yani adam gazetenin sahibi değil, gazete güya değil mi doğru mu anladım efendim yayın yapıyor Veli Küçük aleyhinde o fotoğraflar kullanılarak o aleyhte yayının önü kesiliyor, sahibi değil ki adam o tarihte oranın, sahibi Aydın Doğan efendim, bunu yani istirham ediyorum sayın savcım bu böyle yani”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “Teşekkür ederim, başka sorum yok sayın başkanım”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi: “Efendim

zaten 1997 yılında yayınladığı dergide bu resimleri kapağına da basmış, içerisine de basmış sayın Ümit Oğuztan, bu homoseksüel”

Mahkeme Başkanı: “ İbraz etti, onları zaten”Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık” Var, yani aleniyet kazanmış

resimlerle kim kime şantaj yapabilir”Sanık Kemal Kerinçsiz” Sanık , Tuncay Güney ile doğrudan doğruya rabıtalı olan

bir sanık olduğundan, bizim açımızdan bu dava bakımından da önem taşıyor o bakımdan müsaadenizle biraz ayrıntılı sualler soracağım sabır ve tahammülünüze sığınarak, öncelikle avukat Kemal Kerinçsiz’i tanıyor musunuz, aranızda üç telefon görüşmesi yapıldığı söyleniyor, bu telefon görüşmelerini izah eder misiniz”

Sanık Ümit Oğuztan:“ Efendim, avukat Kemal Kerinçsiz’i kamuoyundan bir gazeteciyim sonuçta tanıyorum ama şahsen kendisiyle bir kere karşılaştım hayatımda, o da Yeniçağ gazetesinde bir gazeteci haber oranın bir haber müdür bir arkadaşım var Yüksel Mutlu, Cağaloğlu’nda bir yayınevine gideceğiz bir işimiz var, randevulaştık, onun çalıştığı yer ta Beylikdüzü tarafında benim ikamet ettiğim yer Nişantaşı tarafında , ortak bir nokta olarak beyefendinin sayın Kerinçsiz’in adresini verdi, ben kendisi ile kısa bir görüşme yapacağım oradan da Cağaloğlu’na ineriz dedi, bir kez o vesile ile gittim, orada bulundum, o da röportajını yaptı çıktık, bir kez de ben beyefendiyi aradım sayın Kemal

30

Page 31: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:31

Kerinçsiz’i bu Papa’nın Türkiye’ye gelip-gelmemesi meseleleri vardı o zamanda gazetedeydim bir bilgi almak için aradım, hepsi bundan ibaret, kendisiyle yani bir sadece tokalaştık nezaketen yani ofisine gitmişim hoş geldiniz dedi, onlar ayrı bir odada bende bekleme yeri gibi bir yer var orada oturup bekledim, bir çay ikram ettiler, çıktım gittim, bu kadar efendim”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney ile Mehmet Eymür ilişkilerini anlattınız, peki sizin Mehmet Eymür ile bir ilişkiniz oldu mu veyahut Tuncay Güney sizi Mehmet Eymür ile tanıştırdı mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim Mehmet Eymür’le hiç ben hayatımda karşı karşıya gelmedim hiçbir ilişkim olmadı, Tuncay Güney’de bana böyle bir şey teklif edemez zaten, mümkün değil yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ali Kalkancı’nın haberlerini sizlerin yaptığını söylediniz, bu haberleri yaparken herhangi bir çevreden herhangi bir şekilde tavsiye, telkin veya zorlama, baskı gördünüz mü veya birileri size bu haberleri mutlaka yapın, bu dönem içerisinde diyen oldu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ben bir gazeteciyim hür ve özgür irademle hareket ettim, bunun da zararını gördüm, işimi kaybettim, istifa ederek ayrılmak zorunda kaldım, hiç kimse bana meslek hayatımda değil Ali Kalkancı olayında hiçbir konuda yayın, haber konusunda böyle bir telkinde bulunamaz, bulunmamıştır da”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Daha netleştireyim efendim, askeri kesimden bu konuda bir talimat veya hiç telkin aldınız mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç asker tanıdığım yok efendim, tanıdığım yok yani asker olup tanıdığım yok, bırakın telkini tanıdığım yok, merhabalaştığım bir asker olmadı, yani öyle bir çevremde yok”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Susurluk ve Uğur Mumcu komisyonlarına rapor yazmayı neden düşündünüz, sizi bu yönde yönlendiren birileri oldu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç kimse yönlendirmedi, ben bir gazeteci olarak bir vatandaşlık görevi olarak addettim, faili meçhul insanlar öldürülüyor, bir sürü yazar değerli aydın öldürülüyor, Türkiye’nin yani Türkiye’ye ışık olan insanlar, Türkiye’yi aydınlatmaktan başka suçu olmayan insanlar öldürülüyor, yani bir vatandaş olarak elbette ki bu beni rahatsız ediyordu, duyumlarımı da aldığım bilgileri de doğrudur veya yalandır veya yanlıştır ben polis hafiyesi değilim, bir gazeteciyim, bunun değerlendirmesini yapacak olan ilgili makamlardır, gönderdim yani, ben bir insani vatandaşlık görevimi yaptığıma inanıyorum, bugünde halen ona inanıyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki raporlardaki görüşler doğrudan doğruya size mi ait herhangi bir yerden temin ettiniz mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim onu da açıklıyorum, açıkladım da, Erol Mütercimler’den bu bilgiyi aldım yani, Ergenekon diye bir örgüt olduğu bilgisini, ondan aldım, o da kaynağını açıkladı ben şuan ismini yanlış söyleyebilirim bir oramiral herhalde, çünkü Erol Mütercimler’de bir binbaşı Kıbrıs harekatında filanda galiba bulunmuş bir emekli bir binbaşı ayrılmış bir binbaşı”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”İki farklı Ergenekon anlayışının davada hakim olduğunu görüyoruz, bir yandan iddia makamı, sanığa kendi anlayışındaki bir Ergenekonu adapte etmeye çalışıyor ve suallerin cevaplarını ona göre almaya çalışıyor ve bu konuda baskının da yapıldığını görüyoruz, bir de sanığın gerçekten anlattığı bir gladyo yapılanmasından bahsediyor, bu anlaşmazlığı net ifade etmesi gerekir, nitekim çıkardığı dergilerin bir tanesinde ilk defa bir Ergenekondan bahsetmiş, sizin bahsettiğiniz bu

31

Page 32: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:32

Ergenekon nedir, örgüt müdür, amacı nedir, ilk defa Ergenekon olayını nerden duydunuz netleştirebilir misiniz bunu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ilk defa nereden duyduğumu az önce ifade ettim, çok kısaca tekrarlayayım, ben bütün dünyanın üzerinde ısrarla durduğu ve yaka silktiği gladyodan bahsediyorum, iddia makamının bugünkü bu davaya konu olan Ergenekon bakış açısı ya da tespiti değildir o, benim tespitim gladyodur, yani Amerika’nın çıkarlarını korumak üzere kurulmuş gizli, son derece gizli, son derece başarılı, yıllarca başarısını sürdürmüş yani soğuk savaş süresince, demek ki başarılı bu bütün dünyada bütün Ülkelerde bütün, dünyadaki bütün Nato ülkelerinin istihbarat örgütlerine rağmen gelmiş geçmiş onca hükümetlerine rağmen, emniyet ve kolluk güçlerine rağmen başarılı olmuş bir CIA yapılanmasından bahsediyorum ben, benim bahsettiğim çok daha gerçekçi ve doğru bir , ben doğru bir yere parmak basıyorum, bugünde buna inanıyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki daha netleştirelim, şöyle diyelim bahsettiğiniz Ergenekon ile savcıların iddia ettiği sözde Ergenekon örgütü aynı mıdır, kısaca”

Sanık Ümit Oğuztan: “Birisi gerçek, birisi sanaldır hiç ilgisi yoktur efendim”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki, burada yargılanan insanların sözde Ergenekon

örgütü üyesi olduğuna inanıyor musunuz”Sanık Ümit Oğuztan: “İnanmıyorum, tam tersine gerçekten gladyonun bu davayla

perdelendiğini ve üstünün kapatıldığını hatta aklanmaya çalışıldığını görüyorum, burada ona tanık oluyorum bir Türk yazarı olarak şuanda ona tanık oluyorum ve yaşıyorum da ”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Belki kanaat olarak soracağım, ama efendim”Mahkeme Başkanı: “ Yeteri kadar kanaat belirtti zaten”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, yüce mahkemenizden de özür diliyorum

kanaatimi belirtirken kusurlu duruma düşmekte istemiyorum ama kanaatim yani”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Fadime Şahin’le Müslüm Gündüz haberlerini yaptınız mı

bunları tanır mısınız”Sanık Ümit Oğuztan: “Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’i hiç tanımam”Mahkeme Başkanı: “ Onu açıkladı, sadece hangi haberi yaptığını savunmasında

belirtti zaten”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’le en son ne zaman görüştünüz”Sanık Ümit Oğuztan: “Tuncay Güney’i bu 2001’deki operasyondan sonra bir kez

gördüm tesadüfen Taksim’de karşılaştım, niye dedim benim başıma bu çorapları ördün, ben,sen, bana Ümit Oğuztan’a 500 milyon lira para verdim diye ifade verdiği için poliste ben o sıkıntıları yaşadım, ağladı dedi ki boynunu büktü, ona çay ısmarladım, abi mecbur ettiler beni istihbarat sorguladı, bunu böyle söyleyeceksin dediler dedi, mahkemede de doğrusunu söylemişti zaten serbest kalmıştım bir daha da görmedim kendisini”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney sizi ABD’den telefonla aradı mı, herhangi bir mailleşmeniz oldu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir görüşmemiz olmadı ne telefonla ne internet üzerinden katiyen hiç, aramadı da yani, yüzü de yok beni nasıl arayacak efendim yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in strateji dergisindeki görevi neydi, derginin yayın politikasını kim belirlerdi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yayın politikasını ben belirliyordum, yaptığımız sözleşmeyi de mahkemeye ibraz ettim efendim, muhabirdir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Dergide yazdığı yazılar var mıydı, siz bu yazıları kontrol eder miydiniz”

32

Page 33: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:33

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir zaman yazı yazmamıştır, sadece haber notları ham bilgiler getirmiştir, bizde incelemişizdir, yazı işleri müdürümle beraber uygun görüyorsak eğer haber değeri taşıyorsa, doğruysa basmışızdır, yoksa çöpe atmışızdır”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in yazılarında veya haberlerinde daha önce Ergenekon belgelerinden bahsettiğini hiç duydunuz mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç duymadım böyle bir şey ondan ben efendim, sadece o benim Susurluk’a yazdığım komisyona yaptığım raporu biliyordu okumuştu haberdar olmuştu çünkü Susurluk belgelerinde var bu birde neşredildi, yani bunlar neşredildiği için kamuoyu tarafından biliniyor, Necabettin Ergenekon diye bir albayın tanıdığını, bu adamın bu gladyo yapılanması içerisinde yer aldığını filan anlattı ama, yani bunu bir masal gibi anlatıyor yani neresi doğru neresi yalan doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor adam bu Necabettin Ergenekon’un bir de subay oğlu varmış, ordudan ayrılmış, atmışlar mı ayrılmış mı, İran’a gitmiş, sonra İran’dan geri dönmüş Türkiye’ye şimdi işte cinlere muska yazıyormuş filan böyle şeyler anlatıyor yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz ilk defa Ergenekon belgelerini ne zaman gördünüz ya da duydunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Ben Ergenekon belgelerini hiç görmedim, bu dava açıldı, tutuklandım, burada işte avukatımın getirdiği kadarıyla ve iddianamede yer aldığı kadarıyla görüyor ve biliyorum bilgi sahibi oluyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in bilgisayarına girme şansınız oldu mu aynı işyerinde çalışıyorsunuz, o bilgisayarda herhangi bir şekilde Ergenekon belgeleri gördünüz mü”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim mümkün değil, ben görmesem diğer muhabirler görür, yazı işleri müdür var o görür, haber müdür var görür, reklam müdürü var görür, yani birileri görür, çünkü bilgisayarlar birbirlerine ağ ile bağlıdır, her bilgisayar bir diğer bilgisayarı görür”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki Tuncay Güney ile Ergenekon konusunda herhangi bir sohbetiniz oldu mu, size böyle bir oluşumdan bahsetti mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Az önce bahsettiğinin ötesinde hiçbir konu geçmemiştir”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bir sivil toplum kuruluşundan bahsettiniz, o konu mu”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır hayır bu Necabettin Ergenekon’un işte bu benim

komisyona yazdığım Ergenekon örgütünden olduğunu filan bahsediyordu o kadar yani, onun dışında hiçbir konu geçmemiştir bu konuda”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney sizce nasıl bir kişiliktir, yapısı nasıldır, yani doğruları”

Sanık Ümit Oğuztan: “Az önceki sorunuza bağlı olarak şunu söyleyeyim, eğer Tuncay Güney gerçekten bu konuyla ilgili yani sayın iddia makamının çözümlemeye çalıştığı mahkeme önüne getirdiği bu Ergenekon, yani gladyo CIA örgütü hakkında hakikaten bildiği bir şeyler olmuş ol, bu kadar çok şey biliyordu da bana anlatırdı duramaz çok geveze bir insandır o, yani bakın ben neler biliyorum, ben adamım, ben çok bilgili önemli bir adamım demek için anlatırdı yani bunları bana anlatmamış olmasına ben şaşırıyorum yani “

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki çalıştığınız esnada ya da sonradan bu kişinin geçmişte çalıştığı basın yayın kuruluşlarında masa başı haber yaptığını, bir takım röportajlara gitmeyip gitmiş gibi gösterdiğini, uydurma haberler yarattığını, yine sahte fotoğraflar yaratıp siyasetçilere satmaya çalıştığı konusunda bilgileriniz var mı”

33

Page 34: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:34

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet Tansu Çiller ve ekibine fotomontajlı fotoğraflar satmaya çalıştığı bütün babıali tarafından bilinir, efendim masa başında haberler üretip işte müdürlerini kandırıp bir sürü şeyler yani bunların hepsini söylediler, ikaz ettiler bende ona göre temkinli davranıyordum, her zaman kendisine karşı yani tedbirliyizdir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Birlikte çalıştığınız dönemde bu yapmış olduğu olumsuz haberler veya olumsuz insan ilişkileri sebebiyle sizde bir sıkıntı yarattı mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, bir kere DGM’de gidip ifade verdim işte, bu sayın iddia makamı az önce sordu ismini de şu an unuttum tekrar, bu Fehriye Erdal’ın patrikhanede saklandığı ile ilgili bir habere konu oldu, onu da gittim, DGM’de ifade verdim yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Söz konusu size getirdiği haberleri kendisi mi hazırlardı, yoksa siz başkaları tarafından hazırlandığı konusunda bir şüpheye düştünüz mü”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi yani, elinde sürekli Ahmet’den, Ali’den ve her tarafa girip çıkan bir insan, her girip çıktığı yerden hiçbir şey alamasa bir tane dergi alır çıkar, bir kitap alır çıkar, yayınevlerine girer, radikal gruplara girer çıkar, cemaatlerde dolaşır, Fethullahın bütün ne kadar yayınevi var efendim, işte cemaatleri var, İskender paşa cemaati yok efendim İsmail, bir sürü her tarafa girip çıkan bir muhabir bu efendim yani her taraftan bir kağıt kapar getirir elinde, bakarsınız haber değeri taşıyorsa bir şeyse kıymet değer ifade ediyorsa basarsınız yani o konu ilginç gelecekse ya da kamuoyunun bilmesinde yarar varsa, böyle bir muhabir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney kendi çevresinden sizi kimlerle tanıştırdı”Sanık Ümit Oğuztan: “ Az önce söyledim efendim, askerliğini yanında yaptığı bir

astsubay, daha sonra teğmen olmuş sınavlara girip bu Murat Oğuz’la bir kere geldi, onun dışında hiç kimseyle tanıştırmadı beni ve tanışmadım da, yani yan yana gelip, bazen misafirleri gelirdi onlarda gazetelerdeki muhabirler yani zaten onlar normaldir, bizde gideriz bazen bazı yayın organlarına gazete çalışanlarını ziyaret ederiz”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney sizce bir Mit elemanımıydı hiç şüphelendiğiniz ilişkileri oldu mu bu şekliyle”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, bugün daha iyi anlıyorum ki demek ki ya bir zaten Mit açıkladı efendim bunu basında yer aldı, gazetelerde okuyorum ben şimdi cezaevindeyken, kontr terör dairesinde çalışmış bu adam yani, bu şeyle İran diplomatını takip etmiş, kendisi de bunu bu şekilde anlattığına göre bana, demek ki, bu Mit’in kullandığı, bir süre kullandığı ya da bilmiyorum yani ben istihbaratçı olmadığım için, bu bugün açığa çıkmış durumda zaten, yani Mit’le ilişkisi olduğu açığa, Mit kabul ediyor bunu açıklıyor diyor ki, yani basında yer aldı”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Çalıştığınız dönemde sizden de gizlemeye çalıştığı buluşmaları, gizli görüşmeleri, toplantıları, telefonlaşmaları var mıydı sizin şüphelendiğiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim telefonu hiç susmazdı bu şahsın, hiç susmazdı yanımızda da konuşmazdı, yani mesela biz bazen haber toplantısı yaparız, işte kimde ne haber var, toplamaya çalışırız çalışanları, buna telefonunu kapattırırdım ben, yani zır zır telefonu çalan bir , gündüz dediğim gibi her tarafa girip çıkan, gece gay kulüplerinde dolaşan bir adam yani, böyle bir genç düşünün, genç bir insan, telefonu susmuyor, yalnız bir kere bir şeye tanık oldum, rengi kireç gibi oldu, noldu dedim beni Mehmet Eymür aradı dedi, rahatsız olduğunu anladım, yani bembeyaz oldu rengi, bir endişesi , bir endişen mi var diye sordum, yok filan dedi geçiştirdi yani bu”

34

Page 35: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:35

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Size Mehmet Eymür’ün dışında Mit elemanlarıyla görüştüğünü söyler miydi, aranızda hiç konuşmalar geçmiş miydi böyle”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, Mit’e bilgi aktardığını söylüyordu, yani özellikle bu İranlı diplomattan edindiği bilgileri aktardığını söylüyordu”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Çevresinde ilişki kurduğu kişilerden öğrendiklerini Mit’e ya da başka bir istihbarat kurumuna, istihbaratla ilişkileri olan kişilere aktardığı konusunda sizin sadece duyumunuz mu var ondan”

Sanık Ümit Oğuztan:“Kendi anlatımları var, ya bunlar ne kadarı doğrudur ne kadarı yalandır”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney’in MOSSAD, CIA ya da başka bir yabancı istihbarat kuruluşları ile ilişkisi konusunda bilgi duyumunuz veya görgünüz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim benim yanımda çalıştığı yani benim kendisini tanıdığım dönemde hayır, öyle bir şey olsa, zaten ilişkimi keserim”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney’in dergisinde aldığı ücreti neydi, ne kadar ücret alırdı, o tarihe göre aldığı ücret tatminkar mıydı, yaşam seviyesini sürdürmeye”

Sanık Ümit Oğuztan:“150 milyon filan gibiydi aklımda kaldığı, sözleşmede yazıyor mahkemeye heyetine arz ettim, verdim, normal bir ücretti, yani onun vasıflarına sahip bir muhabirin alabileceği bir rakamdı”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Kazancına uygun bir yaşantısı var mıydı”Sanık Ümit Oğuztan: “Kazancına uygun bir yaşantısı, ben limuzinlere binmek

istiyorum diyordu, ihtirasları olan bize de tuhaf gelmiyordu, her genç ihtirası olabilir, özlemleri olabilir, ihtirasları olan bir insandı”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Cinsel yaşantısında aykırılıklar, sapmalar var mıydı”Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, yani ama bu özel hayatı olduğu için ben bir de

topluma yani bu kitapta yazmışım bu konuda, bunları savunma yapacağız diye, bu insanların topluma kazandırılmasını daha doğru olduğu düşüncesindeyim, toplum dışı itildikçe topluma zararlı olduklarını görüyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Dolandırıcılık suçunu işlemeye yatkın bir eğilimi var mıydı, sizin döneminizde bu tür suçları işledi mi tanık mısınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim yalan söyleyen, çok kolayca yalan söyleyen bir yapısı vardı ama, emniyet müdürlüğünün içinde gidip kendini bu yani akla inanamadım yani böyle bir şey yani yok, o kadarda değil”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Sizle ilişkide olduğu zaman yurt dışına sıkça çıkar mıydı, hangi ülkelere hangi sıklıkla hangi amaçla çıkardı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, dergide çalıştığı dönemde hiç yurt dışına çıkmamıştır o 4,5 aylık süre içerisinde, o kiracı olarak bulunduğum onun kiracısı olarak bulunduğum 1,5 aylık dönemde, Amerika’ya gideceğini söylemişti bana, gidip geldi, geldikten 15 gün sonra da bu araba hadisesi çıktı”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Peki sizden önce, Kuzey Irak’a gittiği vaki miydi, sıklıkla gider miydi ne yapardı Kuzey Irak’da, Talabaniyle , Bazraniyle veya oradaki bir takım mahalli liderlerle görüşmeleri var mıydı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Gazeteci olarak gitmiş efendim, İran’a gitmiş, Kuzey Irak’a gitmiş, bu bende bir şüphe yaratmaz bir sürü gazeteci gidiyor, normaldir, haber yapıyor, PKK var yani bunlarla ilgili haberler”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ O bölgede menfaat ilişkileri var mıydı, istihbarat çalışmalarında bulunur muydu, böyle bir şüpheniz var mı oluştu mu veya bu tür çalışmaları bir takım istihbarat kurumlarına aktardığı konusunda duyumunuz var mı”

35

Page 36: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:36

Sanık Ümit Oğuztan: “Olabilir efendim yani zaman zaman şimdi ben eskiyim bu gazetecilikte, eskiyim yani, baya eskiyim, bazı resmi devlet kurumlarının gazetecilerden yararlanmasını da doğal karşılıyorum yani yararlanmış olabilirler, her gazeteciden yararlanabilirler”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ İddianame eklerinde 200 bin, pardon özür dilerim 20 bin silahın bir konvoy şeklinde bir takım subaylarla beraber Veli Küçük’ün bilgisi tahtında sınıra götürüldüğü, bunun başında da yine aynı şekilde Tuncay Güney olduğu ve sınırdan geçirildiği, söz konusu silahların Kuzey Irak’da dağıtıldığından bahsediliyor, böyle bir olayı size aktardı mı, gerçekçi bir olay olarak algıladınız mı, nasıl buluyorsunuz bu olayı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Sayın başkanım, bu soruya verilecek en doğru cevap size bir belge olarak sundum, orada bahsediyorum kaynaklarımı da anlatıyorum bunların üzerinde senaryo kurup kendisini önemsettirmeye çalışan bir adam bu, böyle bir şey akla mantığa aykırı yani üç, beş gazeteci bir arada bir sınırı geçecek başka yabancı ülkeye girecek”

Mahkeme Başkanı: “ Böyle bir olay anlattı mı size”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır anlatmadı efendim, benim komisyona verdiklerimin

üzerinde kurgu yapılıyor, onu özellikle ifade etmeye çalışıyorum”Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Yani böyle bir kurguyu kendisi yaptı mı, sizin komisyona

anlattığınız mesele üzerinde”Sanık Ümit Oğuztan: “Yok, bana yani böyle bir şey yok efendim, hiç böyle bir şey

yok”Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Bir beyanında Kuzey Irak’a silah götürürken yanında da

Ayşe Önal’ın yanında olduğunu söylüyor, böyle bir şeyden haberiniz var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim Ayşe Önal çok dobra ve otoriter bir kadındır yani

böyle bir şey mümkün değil, fark eder, genel yayın yönetmenliği yapıyor, cin gibi bir kadın , onu hadi o fark edemedi, öbür gazeteciler televizyoncular yok yani”

Mahkeme Başkanı: “ Size böyle bir konu anlatıldı mı” Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim”Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney’in İran’a gittiğini, İran’da bir takım

istihbarat çalışmalarını yaptığı bir takım kişilerle görüştüğü konusunda bilgisi var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim İran’a gittiğini söyledi bana, ama ne amaçla gitti,

ben gazetecilik yapmak için gittiğini düşündüm yan,i İran’a gittiğini söylüyordu, gitmiş”Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Kendisinin Mit’in İran masası olduğu konusunda bilgisi

var mı, böyle bir rabıtalı birisi olabileceğini”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim İranlı bir diplomatı takip edip Mit’e bilgi verdiğine

göre, bunu da bana ben böyle böyle şeyler yaptım diye anlattığına göre, demek ki bir kesinleşmişti ki bir bağlantısı var, bu adam bunu söylüyor yani, bana anlattı bunu, bu bugün basına da, Mit’de bunu reddetmiyor basına yaptığı açıklamada, ben o tarihte Tuncay Güney’i tanımadığım için Tuncay Güney’in anlatımlarını ancak nakledebiliyorum şu anda size, ama Mit yaptığı açıklamada bunu doğruluyor, örtüşüyor yani açıklamaları”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tuncay Güney’in İsrail vatandaşı olduğu konusunda bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan:”Hayır efendim ben sizden duyuyorum, böyle bir şeyi”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki Tuncay Güney’in Mısır’a gittiğini, oradaki Mossad

lehine çalışan bir takım kişilerle birlikte hareket ettiğini, Türkiye’ye geldiğini bu konularda bilgileri var mı”

36

Page 37: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:37

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır , hiçbir bilgim yok efendim, ama basına aksettiriliyor bunlar yani ”

Mahkeme Başkanı: “ Sizin”Sanık Ümit Oğustan: “ Hayır benim bilgim yok”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in başkaca kullandığı isimler konusunda

bilgisi var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, Tolga İpek adını kullandığını tesadüfen öğrendim,

Tolga İpek adıyla da gazeteci Enis Berberoğlu’yla görüşme yaptığını söyledi bana”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in ilişkilerinin önünü açması için İstanbul

Müftülüğüne gidip kelimei şahadet getirip Müslüman olduğu konusunda bir bilgisi var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim bilmiyorum”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in ruhsal rahatsızlığı, sofranik bir

rahatsızlığı olup olmadığı konusunda bu konuda tedavi görüp görmediği , askerliği neden yapmadığı konularında bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ankisiyete bozukluğu sebebiyle buna rapor verildiğini söyledi bana, tabi yani dengesiz ve yılışık hareketleri olan bir insandı ama bunu ben psikolog değilim, ama normal olmadığı da aşikara belli olan bir insan zaten yani görünüşünde o intiba verir zaten karşı tarafa”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bazı yazılarda strateji grubu diye geçmektedir, kendisinin çıkarmış olduğu strateji dergisinin çevresinde böyle bir grup var mıdır”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tuncay Güney strateji diye bir dergi çıkarmadı, orada çalıştı”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney demiyorum, sizin”Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim böyle bir grupta yok böyle bir şeyde yok

yani, strateji dergisi var strateji grubu diye bir şey yok bizde ben bilmiyorum yok yani benim çalışmamda yok”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz Fethullah Gülen’le tanıştınız mı, Tuncay Güney sizi tanıştırmak istedi mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır ben Fethullah Gülen’le hiç tanışmadım, tanışmakta istemem, böyle bir teklifte bana gelmedi, ama Tuncay Güney sanatçıları efendim gazetecileri, iş adamlarını Samanyolu televizyonunda program yaptırmışlar ona Fethullah Gülen’in diyalog tezi doğrultusunda onlarla tanıştırmış yani, hem programda yayınlamış hem de o insanlarla onla görevlendirmiş yani bunu söylüyordu bana”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Samanyolu TV’ye nasıl girdiğini, burada konumunun ne olduğunu, bu sırada görev yaptığında Fethullah Gülen’le tanıştığı sırada kaç yaşında olduğu konularında bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Fethullah Gülen’le cemaatin içinden yetişme olduğu için tanışması öyle oldu sanıyorum, cemaatin içinde yetişmiş, yani öksüz bir insan bunu herhalde bildiğim kadarıyla kendi söylediği kadarıyla okutmuşlar filan, cemaatten yetişme, ben öyle biliyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki, Samanyolu televizyonundan ayrıldıktan sonra da Fethullah Gülen cemaatiyle ilişkileri devam etti mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi tabi”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Yani Fethullah Gülen’cidir diyebilir miyiz, böyle bir tabir

kullanılabilir mi bu kişi hakkında”

37

Page 38: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:38

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi bana Fethullah Gülen’ciyim demez, bana tam tersi şunu söylerdi Fethullah Gülen’ciyken uyanmış yani, istismar dini duygularını istismar nedeniyle uyanmış onlardan kopmuş”

Mahkeme Başkanı: “ Şeklinde beyanda bulunmuş diyorsunuz”Sanık Ümit Oğuztan” Evet, ama görüşürdü, çok iyi görüşürdü onlarla, Fethullah

Gülen’ci olduğunu düşünüyorum”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Fethullah Gülen, Tuncay Güney’in yolunu açacak şekilde

bir takım ilişkiler kurmasında yardımcı olduğu konusunda bilginiz var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Elbette onun basın danışmanlığını yapmış uzun yıllar,

refere etmiş Fethullah Gülen bunu söylüyordu”Sanık Kemal Kerinçsiz:”Kendisine bu basın ve özellikle sanatçı çevreleri

konusunda Fethullah Gülen tarafından doğrudan doğruya verilen bir görev var mı”Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, program yapmış Samanyolu tv’de bir de diyalog

kurdurmuş, yani mesela Cem Karaca yani solcu bir adam yani bayraktarlığını yapmış solculuğun, Fethullah Gülen’le aynı masaya oturttu adam yani, bu küçümsenecek bir şey değil ve bunu 20’li yaşlarda bir insana yaptırtıyorsunuz, bugün anlıyorum ki tabi genç diye bakıyoruz benim baktığım gibi herkes öyle bakıyor genç bir gazeteci çocuk diye bakıyor ama belli ki yönlendiriliyor yani, çok iyi seçilmiş, kullanılmış yani iyi değerlendirilmiş”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in emniyetle ilişkileri açısından zamanının çoğunu emniyet müdürlüğünde geçirdiği, sıklıkla buraya gittiği, randevularını burada verdiği, emniyet müdürlerinin odalarına çok rahatlıkla girip çıktığı, hatta ticari ilişkilerini bu emniyet müdürlüğü binalarına taşıyabilecek kadar sıkı diyaloglar içerisinde bulunduğu, oradaki bir takım tarikatçı polislerle ilişkiye girip onların silahlarını alabilecek kadar ilişki düzeyinin son derece üst seviyede olduğu konusunda bilgileri var mı efendim”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim, Emniyet Müdürlüğünde, adliyelerde olduğu gibi malumunuz basın odaları vardır, bu da hergün basın odasına gider emniyete girer istediği birime rahatlıkla girip çıkıp bilgi alıp samimiyet tesis ettiği birçok polis ve polis müdürü vardı, bize polisten çok rahat haber getirirdi yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”2001 yılında araç ruhsatında yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ötürü yapılan soruşturmada, polislerin bu soruşturmadan ötürü kendilerine haber verdiğini, bizatihi Taksim’de birlikte buluştukları konusunda bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, Taksim’de değil, ilk önce Etiler’de buluşuyor, polisler bunu cep telefonundan arıyorlar Etiler’de bir lokantada buluşuyorlar yemek yiyorlar, götürmüyorlar bunu, diyorlar ki, biz yarın sana ofisine gelir seni oradan alırız diyorlar, ertesi gün bende oradaydım, geldiler hakikaten iki tane polis, bunu alıp götürdüler, bende ertesi gün kalkıp yani nedir diye gittim, beni de aldılar ve yargılanıyorum”

Mahkeme Başkanı: “ Yani o şekilde olan anlatım, Tuncay’ın anlatımı mı size”Sanık Ümit Oğuztan: “ Hem Tuncay’ın anlattığı hem de yaşadığımı da anlatmış

oluyorum bu arada”Mahkeme Başkanı” Bir önceki günkü olayı yaşamadınız siz”Sanık Ümit Oğuztan: “ Hayır onu kendisi anlattı ama polisler sabah gelmeden bir

gün önce akşam dedi ki yarın polislerle yemek yedim böyle böyle oldu”Mahkeme Başkanı: “ Kendisi anlatıyor yani”

38

Page 39: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:39

Sanık Ümit Oğuztan: “ tabi tabi, evet “Sanık Kemal Kerinçsiz : “Tuncay Güney in uhdesindeki Ergenekon belgelerini,

istikbalde yapılacak operasyona esas olmak üzere, emniyetin el koyması için bir ortam oluşturduğu ve maksatlı olarak yakalattığı, emniyetin hiç sormadığı istemediği bütün bilgileri işleyerek ve senaryolar ekleyerek halen bulunan bulunmayan çekimleri rızası ile yaptırdığı ve arkasından tutuklanıp itiraz üzerine, bir hafta sonra salıverilmesine müteakiben ABD ye gittiği konusunda oynanan oyun hakkında bilgisi var mı, bu oyun içersinde bizzat kendisi de yer aldı. ”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ soruya itiraz ediyorum başkanım, Tuncay Güney in bırakılması olayı itiraz üzerine değil zaten, yani yönlendirici sorular soruyorlar, tutuklama kararını veren Hakim 3 milyarlık kefaletle bırakılması şeklinde bir tutuklama kararı vermiş, ertesi gün 3 milyar lirayı yatırmışlar ve çıkmış, sorular genelde yönlendirici şekilde soruluyor, bunu doğru bilgilere dayanırsa, daha iyi olur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “bir de önce siz kendi sorularınıza bir baksanız,”Mahkeme Başkanı: “soruyu bir daha tekrarlar mısınız.”Sanık Kemal Kerinçsiz : “sorayım efendim, Tuncay Güney in uhdesindeki

Ergenekon belgelerini, istikbalde yapılacak operasyona esas olmak üzere, emniyetin el koyması, çünkü size bizzat bir mektup yazıldı efendim, on ikinci ayın başında, sorguyu yapan kişi tarafından zaten teyitte edilmiştir. Diyor ki biz hiç sormadan her şeyi anlattı. Ben böyle bir şey görmedim diyor, meslek hayatımda. Çünkü İkisi de birlikte idiler, ikisi birlikte göz altına alındılar, ve az önce işkence gördüğünü, koridorda dövüldüğünü yine birlikte söyledi. O bakımdan bu soru önem taşıyor, bütün bu olayları başından itibaren biliyor, çünkü belgeler kendisinde yok, böyle belgelerden haberi yok, Tuncay da olduğunu bilmiyor, ama birden belgeler dökülüyor ortaya. Bu soruyu o yüzden soruyorum, emniyetin el koyması için bir ortam oluşturduğu ve maksatlı olarak yakalandığı, emniyetin hiç sormadığı istemediği bütün bilgileri işleyerek ve senaryolar ekleyerek halen bulunmayan çekimleri rızası ile yaptırdığı ve arkasından tutuklandığı itiraz üzerine veya kefaletle o çok önemli değil, biz burada tutukluyuz, keşke ben dışarıda olsaydım, o bilgileri çok rahatlıkla edinirdim. salıverilmesine müteakiben ABD ye gittiği konusunda, bir organizasyon olup olmadığı konusunda bilgisi var mı.”

Mahkeme Başkanı : “ var mı, o konuda bir bilginiz var mı. “Sanık Ümit Oğuztan: “efendim, bende oluşan o, yani, bilgim yok, bana yalnız çok

ilginçtir Sayın başkanım, bana o zaman hiç kimse Ergenekon sormadı, böyle bir soru sorulmadı.”

Mahkeme Başkanı :” bilginiz yok, “Sanık Ümit Oğuztan: “ yok efendim, “Sanık Kemal Kerinçsiz : “kendisine Ergenekon sorulmuyor, ama Tuncay Güney e

her şey soruluyor, “Mahkeme Başkanı: sorulmadı, efendim o ayrı konu. “Sanık Kemal Kerinçsiz : “ evet, o yüzden zaten bunu söyledim, Tuncay Güney in

2001 yılından önce yoğun ilişkiye girdiği siyasetçiler var mıdır, kimlerdir bu siyasetçiler. “Mahkeme Başkanı :” var mı o konuda bir bilginiz.”Sanık Ümit Oğuztan: “ efenim, bir çok siyasetçi ile görüşürdüm. Her kesimden bir

çok siyasetçi ile belediye başkanları ile, milletvekilleri ile görüşürdüm yani. gazeteciyim,”Sanık Kemal Kerinçsiz : isimler verebilir misiniz. “Sanık Ümit Oğuztan: “ Tansu Çiller, Mehmet Ağar, sayın Erbakan yani

görüşürdüm, evet ilk aklıma gelenler bunlar. “

39

Page 40: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:40

Sanık Kemal Kerinçsiz : “mahkemeye sunmuş olduğunuz belgelerden Fethullah gülen aleyhine birçok yayın yaptığınız görülmüştür. Fethullah Gülen aleyhine size yayın yapma konusunda herhangi bir yerden baskı tavsiye, telkin geldi mi. “

Sanık Ümit Oğuztan: “hayır efendim ben, sadece Fethullah Gülen değil, irticai düşünceye karşı yayın yaptım, Fethullah Gülen tabi bunun içinde bir figürdür.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ birçok çevreyi tedirgin ettiğiniz anlaşılmaktadır, Fethullah Gülen, MİT, Ali Kalkançı, tarikatlar, hakkında bir çok dikkat ve rahatsız edici haberleriniz var, devletten koruma talebinde bulundunuz mu.size böyle bir koruma tahsisi yapıldı mı ”

Sanık Ümit Oğuztan: “ koruma tahsisi yapıldı, ali kalkancı yı çıkarttığım zaman, o gece tarandım, melih gökçek de televizyondan bir çağrı yaptı, Ankara Büyükşehir belediye başkanı bu adamı öldürecekler, bunu derhal koruma altına alın diye, ertesi gün beni polisler aldılar Gayrettepe şubeye götürdüler. Güvenlik şubesine dediler ki, bu beş polis sizi koruyacak. Şu belgeyi imzalayın bunlar, sizinle olacak 24 saat diye ben daha da çok korktum. Dedim herhalde attığım adımı da incelemek istiyorlar. Yani bu tedirginlik yarattı bende. Ben kabul etmedim. Yeniden imza aldılar, kabul etmiyor diye, öyle yani koruma almadım dedi.

Sanık Kemal Kerinçsiz: bu davada tutuklu veya tutuksuz sanıklar olarak tanıdığınız herhangi birileri var mı.

Sanık Ümit Oğuztan: “ bu davada ne tutuksuzular arasından, nede tutuklular arasında ben bu insanı tanıyorum diyebileceğim tek bir kişi bile yok efemdim. meslektaşlarımı tanırım isim olarak, kamuya mal olmuş isimleri tanırım, onları da yani yüz yüze kast etmiyorum. bir gazeteci olduğum için isim olarak tanıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ Tuncay Güney in size getirdiği haberler konusunda hangi çevrelerden edindiğini, misal istihbaratçılar vesaire, bu konuda bilgileri var mı acaba.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ getirdiği bilgiler daha ziyade gündemde olan ve istihbari özellikler taşıyan bilgilerdir. “

sanık Kemal Kerinçsiz : “Tuncay Güney size Necabettin Ergenekon isminden bahsetti mi bu kişi ile tanıştınız mı, kimdir bu kişi. “

sanık Ümit Oğuztan: “tanışmadım, bahsetti gıyabında, kendisinin tanıdığını, ve ona çok yardımcı olduğunu, bahsetti evet Necabettin Ergenekon un da bu Ergenekon un kurucusu olduğunu, yani Ergenekon kendi soyadını, böyle anlattı ama, bu ne kadar,”

Mahkeme Başkanı: “ bu Ergenekon derken.”Sanık Ümit Oğuztan: “ Gladyo yu kastederek söylüyorum, gladyo yu kastederek,”Mahkeme Başkanı: “Ergenekon olarak epeyce çoğalmaya başladı da” sanık Ümit Oğuztan: “evet efendim, gladyo olarak söyledim. “sanık Kemal Kerinçsiz : “ Tuncay Güney ile samimi ilişkileriniz olmuş, çalışma

arkadaşlıklarınızı olmuş, bir süreç yaşamışsınız, bu işte de her yönü ile ilginç kişilikler var, birçok sıfatı var, gazeteci var, televizyoncu var, çift cinsiyetli, istihbarat elamanı, Musevi olduğu söyleniyor, dolandırıcı, böyle bir kişiden hiç kuşkulanmadınız mı. Böyle bir kişi ile çalışmanın riskli olduğunu bilmiyor musunuz. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim kuşkulandık, zaten meslektaşlarımız da uyardılar bizi bu konuda, yani mesafeli ve dikkatli idik kendisine karşı, ama bunun bu derece bu boyutlarda bir insan olacağı benim aklımın hayalimin ucundan geçmezdi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ susurluk soruşturması sürecinde Tuncay Güney devlet güvenlik mahkemesine ifade verdi mi. Size bu konuda bilgi verdi mi hiç”

40

Page 41: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:41

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet devlet Güvenlik Mahkemesinde ifade vermiş, susurluk süreci o skandalı süreci içersinde çok korktuğunu sabahlara kadar evinde uyuyamadığını, her an göz altına alınacağı endişesi içinde yaşadığını söylemiştir. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” konusu ne idi, efendim.”Sanık Ümit Oğuztan:”çünkü o çatı yani o susurluk skandalında yer alan insanların

hepsini tanıdığını söylüyordu.”Sanık Kemal Kerinçsiz :” yani ilk istihbarati yaklaşımlar DGM de bu şekilde mi

başladı.sizce”Mahkeme Başkanı :” kanaat bu.”Sanık Ümit Oğuztan:”bilemem,”Sanık Kemal Kerinçsiz :” mahkemeye sunduğunuz dergilerde de can güvenliğinizi

son derece tehlikeye sokacak yazılar var, arkanızda bir güç mü var, bu yazıları tek başınıza nasıl yazıyorsunuz, yani bir inancınızdan ötürü mü, kendi şahsi inancınız.”

Sanık Ümit Oğuztan:” ben doğruya inanıyorum, yani doğruya inanıyorum ve hepinizin bir kere öleceğiniz düşünüyorum, hepimiz bir kere öleceğiz nasıl olsa, ama doğru önemli. “

Mahkeme Başkanı: yani bir güç yok,”Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim, yani kendi halimde. “Sanık Kemal Kerinçsiz :” sizin herhangi bir istihbarat kurumunuzla ilişkiniz var mı.”Sanık Ümit Oğuztan:” hayır hiçbir zaman da olmamıştı.”Sanık Kemal Kerinçsiz :”MİT, emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri, gibi bu

kurumlardan herhangi bir şekilde haber kaynağı olarak yararlanmanız söz konusu mudur. ilişkileriniz var mı. “

Sanık Ümit Oğuztan:” zaman zaman basına verilen brifingler olur, o brifingler nedeni ile bile kapılarından içeri girmiş değilim, yani hiç böyle bir ilişkim olmadı. Hiç. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ mali durumunuz nedir, nasıl geçinirsiniz.”Sanık Ümit Oğuztan: “ emekçiyim, çalışırsam geçinirim, çalışamazsam aç

kalırım. “Sanık Kemal Kerinçsiz:“ savcı size soruşturma sırasında ifadenizde sadece

bildikleriniz değil de onun dışındaki konularda da beyanda bulunması konusunda her hangi bir teklif getirdi mi, İmalarda bulundu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan:“ efendim, dikkatim dağıldı, çok özür dilerim, tekrarlar mısınız.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “size itirafçılık ve gizli tanıklık konusunda, savcı teklifinde sadece bildikleriniz değil de onun dışındaki konularda da beyanda bulunmanız konusunda imada bulundu mu? Teklif getirdi mi, nasıl algıladınız. ”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim tabiî ki koy gösterdiler alenen. Bunları Tuncay Güney ile bir kader birliğiniz olmuş, bak bir çalışmış bu adam yanında, sen de susurluk a şuraya buraya yazmışsın. Biz de bunları aydınlatmaya çalışıyoruz. Gel yardımcı ol bize, bunları filanca kişi yazdırttı. Değil mi size. Yani bunu söyle bu şekilde diye empozede bulundular. Doğru. “

Mahkeme Başkanı: “ yani bilgi değil, birilerine mi yönlendiriyor sizi savcı.”Sanık Ümit Oğuztan: “evet efendim, bu diyor dosyalar çıktı sizin disketlerinizde

bunlar çıktı diyor, sayın savcı bana. Bunları size falanca kişi yazdırttı değil mi diyor, bunu böyle söyleyin.”

Mahkeme Başkanı :” Falanca kişi derken, kim o falanca kişi “

41

Page 42: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:42

Sanık Ümit Oğuztan: “ Veli Küçük, sayın Veli Küçük ü kast ediyor, söylüyor yani ismen.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” yani şunu net diyor mu efendim, Veli Küçük hakkında bunları, bunları dersen sorun yok, serbest kalırsın diyor mu. Net olarak. “

Sanık ümit Oğuztan: “ evet efendim. “Cumhuriyet savcısı M. Ali Pekgüzel: bunu avukatınızın yanında mı söylediniz,

sayın başkanım,”Mahkeme Başkanı :” bu konuşma sırasında avukatınız da yanınızda mıydı.”Sanık Ümit Oğuztan: “yanımda idi, efendim.”Sanık Kemal Kerinçsiz : “ avukatına sorabilir miyiz efendim. “Sanık Ümit Oğuztan: “ şimdi sayın başkanım, anlaşıldı sanıyorum değil mi.”Sanık Kemal Kerinçsiz :” alışkanlık haline geldi efendim zaten, her sanıkta

yapılan hadise bu da, huzurunuza gelecek. Tuncay Güney in Veli Küçük ün yanına bazı istihbarat kurumlarınca görevli olarak gönderilebileceği konusunda ciddi şüphelere kapıldınız mı. Veya bu konuda duyumlar aldınız mı, onun ifadelerinden bunları çıkarabildiniz mi diyelim”

Sanık Ümit Oğuztan: “ istihbarat örgütleri insanları kullanır, bunu hepimiz biliriz. Mümkündür. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” Tuncay Güney in Ergenekon belgelerini yazabileceğini düşünüyor mu. biliyor mu yani kapasite olarak az çok tanıyor kendisini.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır, yazamaz. Kes yapıştırlar var, onlar mümkün. “Sanık Kemal Kerinçsiz :” böyle bir kapasitesi yok, öyle mi. “Mahkeme Başkanı: “ bitti “ Sanık Kemal Kerinçsiz : “ tamam, 26/01/2008 tarihli ifadenizde size disketlerle

alakalı hiçbir sual sorulmamıştı. İfadeniz alındığı sırada, emniyet evinizden boş disketleri alalı dört gün olmuş ve henüz bu disketler de oluşturulmamıştı, boş şeklindeydi, çünkü emniyet raporları o şekilde görünüyor, boş disketlere birazdan tek tek sayacağım, o çalışmayı yaptım, o disketlere nerelerden hangi programların doldurulduğu son derece açık ve net delilleri ile o delillerde eklerde bulundu. tek tek sayacağım Ergenekon belgeleri yerleştirildikten sonra, Zekeriya Öz sizin Tuncay Güney ile ortak dergi çıkarmanızdan ilişkilerinizden daha önce göz altına alınmanızdan, göz altı sırasında alınan disketlerden de faydalanmayı umarak senaryonun sahte deliller, sahte delillerin sizin üzerinizden üretmeye karar verdiği konusundaki düşünceleriniz nedir, böyle bir organizasyona inandınız mı size yapıldığına,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet, buna yürekten inanıyorum, yani Allah acımış ta o eklerde bir takım boşluklar var, yani belirgin artık bu. Poliste soruldu, bu disketlerde ne var, boş dedim, polis ifademde var. görmüşsünüzdür. Bu disketler nasıl oldu ise böyle olmuş. insan devletini suçlaması da ayıp geliyor bana. Takdirini sizlere bırakıyorum. Çok ayıp geliyor bana. Yani zorlanıyorum. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :”bu konuya geleceğim, çünkü sayın savcılar çok yönlendirmeli sorular sordular, buradan itina ile dinledim ben kendilerini, bu soruları özellikle zannediyorum bu meseleyi açacağız. 03/03/2001 tarihinde sahte ruhsat tanzimi ve dolandırıcılık suçlarından ötürü Tuncay güney ile birlikte göz altına alındığınızda çalıştığınız işyerinizden odanızda disketlere el kondu mu? Bu disketlerin sayısı kaçtı. Bu disketler boş muydu. İçinde neler vardı. 26 adet disket. “

Sanık ümit Oğuztan :” 2001 yılında mı.”Sanık kemal Kerinçsiz : “2001 yılında.”

42

Page 43: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:43

Sanık ümit Oğuztan :bende hiç disket olmadığı tutanaklarda bellidir.”Sanık kemal Kerinçsiz :“ yani bu boş disketler sizden mi geldi, yoksa o boş

disketler Tuncay güney in miydi.”Sanık ümit Oğuztan: “ ne boş ne dolu, 2001 yılındaki tutanakları incelerseniz,

bende tek bir dahi ne belge, yani Ergenekon diye adlandırılan bu belgeler, ne de bir tane disket olmadığı görülecektir. Çok açık yani bu.”

Sanık kemal Kerinçsiz: “ peki size yine 04/07/2003 tarihinde mahkemeden teslim edilen disketler var, bu disketlerin de boş olarak teslim edildiğini söylediniz. Doğru mu”

Sanık ümit Oğuztan: “ boş olduğunu zannediyorum, boş olması muhtemeldir dedim, çünkü açıp ta bakmadım hiç.”

Sanık Kemal Kerinçsiz.:” peki o zaman bu disketler sizden alındı ki, size teslim edilecek., bu disketler size mahkemece teslim edildiğine göre, sizden teslim alınmamış mıydı daha önce.2

Sanık ümit Oğuztan: “ hayır efendim, yanlışlıkla verilmiş bana onlar, ben de önemsememişim, atmışım bir kenara durmuş, oradan oraya dolaşmış, zati eşyalarımla beraber çalıştığım yerlerde. Hepsini de yani. “

Mahkeme başkanı: “ size o tarihte iade edilen savcılık tarafından, mahkeme tarafından iade edilen valizi çantayı poşeti açıp bakmadınız mı? ne var içerisinde diye.”

Sanık ümit Oğuztan: “ açtım baktım elbetteki efendim ama disket kullanmıyorum.”Mahkeme Başkanı: “ size ait olmayan şeyleri fark ettiniz orada. “Sanık ümit Oğuztan: “ bir tanesini de iade ettim, o da tutanaklarda bellidir. “Mahkeme Başkanı: “ bir tanesinin değil, o disketleri niye madem sizden, niçin yani

ne olduğunu bilmiyorsunuz ki içersinde. Ne olduğunu bilmiyorsunuz ki belki çok önemli bir şey, yani kazaen belki size verildi. Niçin vermediniz onları iade etmediniz. “

Sanık ümit Oğuztan: “ hiç önemsemedim, hiç kullanmıyorum efendim disket kullanmıyorum. İşte bakmadım, maalesef hiç bakmadım. Maalesef. Bakmadım yani bunu söylüyorum yani. belki inandırıcı gelmeyebilir ama gerçeği söylüyorum efendim.”

Sanık ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi: “ efendim, biz sayın savcı Zekeriya Öz ün isteği üzerine bu İstanbul 1 ağır ceza mahkemesinin dosyasını üç klasör olarak aslı gibidir tasdikli şekilde getirirdik bu dosyaların içersine koyduk. 361,362,363 sayılı klasörler, orada tutanak var, 03/03/2001 tarihli işyerinde tutulan bir tutanak var, yani bu işyeri dediğim Tuncay Güney in satın alıp işte restore edip içine girdiği müvekkilime de gel bir katını da sen kullan dediği işyeri. Olay olunca orada bir tutanak tutuluyor ve bu katlar birbiri ile ilintili, arada bölme falan yok. üçüncü kat ikinci kat birinci kat gidiyor, bu eşyaları topluyorlar. Tuncay Güney in ve müvekkilimin o tutanakta başta üç tane üç kalem eşya var, hard disk, on beş tane cd kırk dört tane disket. Onun altından devam edenler de müvekkilim ümit Oğuztan ın eşyaları. Tek bir zabıt. Ve bu şekilde bu zapt olunuyor, bu eşyalar. Müvekkilim eşyalarını istediği zaman, diyorlar ki bu tek bir zabıttır, bunu bölemeyiz, bunu bu şekilde alacaksın. Ve bu şekilde iade ediyor, avukatına da diyor ki, ben ne yapayım bunları, diyor ki, işte dava devam ediyor, muhafaza et. Dava sonuna kadar. Disketin ümit Oğuztan a intikali disketlerin bu şekilde. “

Sanık kemal Kerinçisiz.:” yani bu beyanlara göre, söz konusu disketler boş ve bu boş disketler ister ona it olsun olmasın,kendisine 04/07/2003 ta rhinde teslim ediliyor. Boş olan bu disketler bu defa, Ergenekon soruşturması sebebiyle, 22/01/2008 tarihinde yanılmıyorsam, yeniden el konuluyor bu boş olanlara ve nitekim inceleme ve araştırma tutanağında da söz konusu disketleri boş olduğu bazılarında da sadece bilgisayar

43

Page 44: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:44

programları olduğu belirleniyor. Şimdi bunları ben bir tek tek sayacağım, hadisenin nereden geldiğini, aradan dört gün geçiyor, emniyetin uhdesinde bulunan boş disketler, adeta bu sefer şeyta doldurmuşçasına, Ergenekon belgeleri Fethullah ın tabi bazı silahlı silahsız güçleri var, onlar tarafından dolduruluyor, ondan sonra da şu listeyi takdim edeceğim, çalışmasını yaptım, Tuncay Güney den çıkan 236. klasörde yer alan 104-105-ve 107. sayfalarda, bir numaralı dosya reaksiyon dosyası, Tuncay Güney de 104-105 ve 107. sayfalarda 9-19-11. sırasında var. aynı dosya bakıyoruz, o boş dosya boş disketlere zerk edilmiş hangisine ki iddianamenin 1105. sayfasında yer alan bir nolu disket aynı harfiyen efendim, iki dosyada noktası noktasına. Yine Tuncay güney den çıkan, 105. sayfada NBC silahları üretim, analiz, beşinci sırada, bu sefer ümit Oğuztan ın yine bir nolu disketinde, iddianamenin 1105. sayfasında, MİT çi gazeteciler Tuncay Güney den 105. sayfada, birinci sırada yer alıyor efendim, ümit Oğuztan da iki ayrı yere zerk edilmiş. 1105-1110 bir nolu ve on bir nolu disketlere konulmuş. örtülü faaliyetler. 107. sayfada Tuncay Güney de, 29. sırada, ümit Oğuztan da 1105. sayfada iddianamenin bir nolu disketine konulmuş. Redaktör casuslar Tuncay güney de 107. sayfada 24. sırada. Ümit Oğuztan da 1105te v e1110 da bir ve on iki nolu disketlere konulmuş. Şirket köstebekler Tuncay güney de 107. sayfa yirminci sırada. Ümit Oğuztan da 1106. sayfada iddianamenin üç nolu disketine konulmuş. Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarı dosyası, ümit Oğuztan da 104. sayfa, özür dilerim, Tuncay güney de 104.sayfa, 4.sırada. ümit Oğuztan da 1106 sayfa iddianame dört nolu diskete konulmuş. Kemalist hareket, Tuncay Güney de 104. sayfa onuncu sırada. aynı noktası noktasına Ümit Oğuztan da 1106. sayfa iddianameni altı nolu disketine konulmuş. Fabrikatör, Tuncay Güney de, sayfa 107 sıra 21. Ümit Oğuztan da üç tane diskete konulmuş, 18-7-17 yine Tuncay Güney de, özel güvenlik 105. sayfa 16. sıra. Ümit Oğuztan da iki sayfa da yazılı 1109 ve1113 te dokuz nolu diskete konulmuş. Fundamantalist terör, iki Tuncay Güney de iki sayfada var, biri 105. sayfada ikinci sırada diğeri 107. sayfa 27. sırada. Ümit Oğuztan da 1109. sayfa iddianame, dokuz nolu diskete konulmuş. Arena daki sanatçılar, Tuncay Güney de 107. sayfa 22. sıra yine aynı dosya on nolu diskete konulmuş. Ümit Oğuztan da. Hizbullah dosyası Tuncay Güney de 107.sayfa 25. sıra, Ümit Oğuztan da 1113 sayfa iddianamede 10 nolu diskete konulmuş. Örtülü faaliyetler. Tuncay Güney de 107. sayfa 29. sıra. Ümit Oğuztan da 11 onlu diskete konulmuş, 1110. sayfa iddianame. Televizyon analiz sayfa 105. sıra on sekiz Tuncay Güney de. Ümit Oğuztan da 1111 ve 1112. sayfa iddianamelerde 13 nolu diskete konulmuş. Bilderberg dosyası Tuncay Güney de 107. sayfa 6.sıra, Ümit Oğuztan da 1112 iddianame sayfası onaltıncı diskete konulmuş. Ermeni dosyası Tuncay Güney de 107. sayfa 19. sıra. Ümit Oğuztan da iki ayrı diskette on sekiz on yedi nolu disketlere konulmuş. Devletin yeniden yapılanması lobi dosyası, 104. sayfa 3. sırada Tuncay Güney de. Ümit Oğuztan da iddianame 1114. 24 ve 20 nolu disketlere konulmuş. Art ve NBC silahları Tuncay Güney de, 107. sayfa 18. sıra Ümit Oğuztan da 24 nolu diskete konulmuş. Ulusal medya dosyası Tuncay Güney de 104. sayfa ikinci sıra. Ümit Oğuztan da 1110 iddianame sayfası. On bir nolu disket. Bu disketlere baktığımızda bu disketlerin hemen hemen tamamının boş raporları emniyet tarafından öncelikle boş olduğu tespit edilmiş ve çoğunda da sadece programlar bilgisayar programları olduğu yine emniyet raporları ile tespit edilmiş, ama aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra ki salıverildikten hemen sonra, itirafçılık olayını kabul etmeyince, bu aradaki o kısa süreli işlem içersinde onlara bu programlar olduğu gibi, noktası noktasına kimden Tuncay Güney den aktarılmış. Onun belgeleri de değerli başkanım, onu da sunacağım tek tek var. Tuncay Güney deki

44

Page 45: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:45

söz konusu dosyaların, öbür tarafa aktarıldığına dair. Son derece kolaylıkla yapmışlar bu işleri. Ama o kadar çok yanlışlık yapılmış ki. Bu çalışmayı sunacağım. Klasör 89. sayfa 6 da sizlerin ibraz ettiği belge ve dökümanlar üzerinde, yapılacak inceleme sonucunda yapılmış olan inceleme sonucunda, 22/28 mart 1997 tarihli çıkarmış olduğunuz, tarihi önemli 1997, nefes dergisinin 40. sayısının on altı ve on yedinci sayfasında yer alan Fethullah Gülen bildiğiniz gibi değil başlıklı yazı, on altıncı sayfasında geçen yazını sizde Tuncay Güney de Veli Küçük te ele geçen, öyle deniliyor iddia. Funtamentalist terör isimli dokümanın 27 ve 28. sayfalarındaki başkaları çalışıp kazandı, o elini uzatıp kazandı şeklindeki yazı ile aynı olduğu görülmüştür. Yani 2000 yılında, 1999 da Ergenekon yapılanması reorganize ediliyor, bu belgenin savcılık makamı tarafından 1999-2000-2001 yılları arasında tanzim edildiği söyleniyor. Ama bakıyoruz, o 200-2001 yıllarında tanzim edilen belgelerin, 1997 yılında söz konusu nefes dergisinde yayınlanıldığı ortaya çıkıyor, yani bu belgelerin tanzim tarihi iddia makamını söylediği gibi bir kısmı tabi tamamını söylemiyorum. Nefes dergisinde yayınlanan, çünkü bir kısmı alınıp konmuş, 8 adet paragraf iki sayfa ama en azından o bir kısım belgelerin geçmişte aleniyet kazandığı da ortaya çıkıyor. Yine sizlerin çıkardınız nefes dergisinin 41 sayısı, 31 mart 6 nisan 1997 tarihli derginin on üçüncü sayfasında yer alan uğur mumcuya cumhuriyet gazı, timsahların gözyaşları başlıklı yazının yine Veli Küçük , Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan dan ele geçtiği iddia edilen ulusal medya 2001 İstanbul 2000 isimli dokümanın 4-5-6. sayfalarında. 1,2,3,4,8, yine 6,7,8 paragraflarında aynı olduğu emniyet raporu ile sabit olmuştur. Bu emniyet tespitine göre açıkça kurgu yıkılmış. Bu tespite göre 1997 de bir dergide yayınlanan yazılar Ergenekon belgesi olarak 2000-2001 yılında oluşturulmuş gibi gösterildiği açığa çıkmıştır. Demek ki bu belgeler ne Veli Küçük tarafından, ne Doğu Perinçek tarafından, hazırlanmadığı bu raporlarla bu oyunlarla sabitlenmiştir. Bu belgelerin 1997 tarihide sizin çıkardığınız nefes dergisinde yayınlandığını hasıl izah edersiniz. Bu yazıların sahibi kimdir. Siz bu yazıları okudunuz mu. Haberiniz var mı. Bilerek mi yayınladınız? “

Sanık Ümit Oğuztan: “ mahkemeye de bunları ben size takdim ettim, nefes dergisinde yayınlanan o yazılar bana aittir. Ben yaptım bunları benim yaptığım bir haber ama bu haber bahse konu olan belgede belge on sayfa ise bilmiyorum kaç sayfa olduğunu, ya bir sayfa ya iki sayfa olarak bire bir aynen yer alıyor. Hem Fethullah gülen ile ilgili, hem uğur mumcu ile ilgili haber, bunlar benim dışımda tanzim edilmiş şeyler. Benimle hiç ilgisi yok ama o bölümler doğru dergide yer alıyor, işin ilginç noktası o tarihte Tuncay Güney de ben tanımıyorum. Ve o dergide çalışmıyor Tuncay Güney. Bu da gösteriyor ki, Tuncay Güney i kimler kullanıyorsa, onlar bunları hazırlamışlar. Benimle ilgisi yok. hiçbir ilgisi yok. “

Mahkeme Başkanı: “o kayıtlar nerden nasıl geçti elinize.”Sanık Ümit Oğuztan:” efendim bu basılmış bir dergi, yani herkes elde edebilir.

Tuncay daha sonra benim yanımda çalıştı, strateji dergisinde.”Mahkeme Başkanı :” o tarihte yazdığınız yazıların içeriğni nasıl.”Sanık Ümit Oğuztan: “ haberleri mi , uğur mumcu haberi zaten mahkeme

konusudur, o cumhuriyet gazetesi ile uğur mumcu ailesi arasındaki dava konusudur, o mahkemelerden elde ettiğim bir şey. Diğeri de Fethullah Gülen ile ilgili çeşitli basın yayın organlarından bir derlemedir. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” iddianame nin 1095. sayfasının sondan dördüncü sırasında, Tuncay Güney in kendisine önce istihbaratçıların ifadesini aldıklarını, bunu görevli polislerin konuşurken duyduğunu, polisin daha sonra ifade aldığını beyan

45

Page 46: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:46

etmiştir. bu konuyu açabilir mi buradaki istihbaratçılardan kasıt MİT midir. MİT mi sorgulamıştır önce bu kişiyi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim ben dolandırıcılık masasına kendim gittim, dediğim gibi. Oranın genç kolej mezunu bir komiser vardı, başında dolandırıcılık masasının. O bana söyledi ki biz Tuncay Güney in henüz ifadesini almadık. Gece ben evime de gidemedim, burada sabahladım, bunu istihbaratçılar gelip burada sorguladılar. Şimdi ifadesini alacağım ve sizi de dahil ederek başka bir şubeye göndereceğiz. Sizlerin ifadesi orada alınacak dedi. Yani dolandırıcılık masasının amiri, bana bunu söyledi. Sormadım istihbaratçılar dediler sadece, öyle bir şey de ben soru yöneltmedim. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ kendisi herhangi bir kitap yazarken veya dergi çıkarırken Veli Küçük ten bir talimat almış mı,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ ben, Veli Küçük ü tanımıyorum ki, hiç karşılaşmadım, hiç ve talimatla yazan bir yazar değilim. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ iddianame nin 1100. sayfasında, savcılık ifadenizde Ergenekon yapılanmasını fark ettikten Tuncay Güney in evinde lobi belgesini gördüğünü belgenin kendisinin susurluk komisyonuna verdiği raporla ilgili olduğunu anladığını, bir suretini aldığını, bundan bir hafta sonra Tuncay Güney in dolandırıcılık suçundan tutuklandığını beyan etmişsiniz. Bu beyanınızı kabul ediyor musunuz. bakın bir çıktı olarak alındığı ifade ediliyor.”

Sanık Ümit Oğuztan: “az önce de bu konuya değindim, ben Tuncay Güney in elinde birkaç dosya vardı, dergiler vesaire, gördüm bunu bir bilgisayar çıktısı olarak gördüm. Koltuğunun altında. Hepsi o kadar önemsemedim de sadece lobi kelimesi dikkatimi çekti, nedir dedim. Bunun da açıklamasını yaptım sizlere. Alıp bakmadım. İçeriğini okumadım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”iddianamenin 1101.sayfasında on üç nolu diskette belgelerin özellikler bölümünde belgenin yazarı olarak sizin isminizin geçtiği belirtilmiştir. Bu diskette yer alan Ergenekon belgesi, tv analiz raporu ve USİAD ibareli belgelerdir. Bu raporu siz mi yazdınız, özellikler bölümündeki isminiz nasıl geçirilmiştir. “

Sanık Ümit Oğuztan:” ben bilgisayar kullanmasında sınırlı bir bilgiye sahibim özellikler kısmı olduğunu bir disketin, burada öğrendim yani, şu yargılandığım davada öğrendim. Nasıl kullanıldığın nasıl yazıldığını bile bilmiyorum. “^

Sanık Kemal Kerinçsiz :” sizin eğitim seviyeniz, bu tür raporları tanzim etmeye elverişli midir, yapabilir misiniz.”

Sanık Ümit Oğuztan:” ben ortaokul son sınıfa devam etmedim. Eğitim seviyem budur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” iddianamenin 1102. sayfasının 3. paragrafında sizden elden el konulan dökümanlar ile daha önce size mahkeme tarafından teslim edilen dokümanların örtüştüğünden bahsedilmiştir. Böyle bir örtüşme var mıdır? Çünkü yazılı bir belgeleri olarak Ergenekon belgesi sizde çıkmıyor, az önce ifade ettiniz. Sadece disketlerde olan bir takım belgeler var, bunların da yükleme olduğu emniyet raporları ile sabit. Disketlerinizin boş olduğu savcılıkta belirlenmiş, bu durumda hem boş tespitini yapıp savcılık hem de örtüşmediğini ileri süren savcılık. Bu iddiaya ne diyorsunuz. Bu örtüşme noktasında, doğru mudur bu.”

Sanık Ümit Oğuztan:” sayın mahkemeye ben bütün kalbimle inanıyorum ki bunların takdirini yapacaktır, burada benim üzerimde oynanan bir oyun olduğu açıktır. Bu konuda yorum ve takdir değerli mahkemenindir. değerlendirecek olan mahkemeye de inanıyorum. Onu ayırt edeceklerdir mutlaka. “

46

Page 47: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:47

Sanık Kemal Kerinçsiz :” iddianame sayfa 1102 de bilişim suçları şube müdürlüğünün inceleme tutanaklarının okunduğu, raporda bütün disketlerin bir çoğunun 28/07/2003 tarihinde disketlerde oynama, kopyalama, silmelere maruz kaldığının teknik olarak görüldüğü. Dosyaların yazılım tarihlerinin ve kayıt tarihlerinin 1999 -2000-2001 yılları olmasına rağmen şüpheliye mahkemece teslim edildiğinden itibaren dosyalara giriş ve yeni oluşturmalar ile bazı silmelerin yapıldığı, access tabirinin İngilizce de dosya oluşturma. Craeted yeniden yapma manalarına geldiği, savunmasında beyan ettiğinin aksine dosyaların kendisine teslim edildiği tarihten sonra hepsinde oynama ve bazılarında silinme yapıldığına ilişkin bir iddia bulunmaktadır. Ancak savcılık disketlerin boş olduğu tespitlerini görmemezlikten gelerek, bizzat kendilerinin yaptıkları oyuna ve sonra belge yerleştirmelere kılıf ve zemin hazırlamak için böyle bir beyanda bulunduğu görülmektedir. iddianame de özellikle bu bölümü siyah ve kalınlaştırarak yazmışlardır. Çünkü davanın bam noktası buradadır. Dikkat edilirse, oynama tarihi olarak savcılar 28/07/2003 tarihini seçmişlerdir. Neden bu tarihi seçmişlerdir. Çünkü mahkeme sanığa bu disketleri 04/07/2003 tarihinde teslim etmiştir. öyle bir tarih seçilsin ki, sanığın elinde olduğu bir tarih olsun. İkincisi sanık eğer delilleri ortadan kaldırma kaygısı ile hareket etmiş olsa bile, kayıtlar üzerinde oynamaz. Doğrudan disketleri yok eder, yakar, ortadan kaldırırdı, çünkü ilk okul çocukları bile, artık bu tür oynama ve değişikliklerin derhal tespit edilebileceğini çok iyi bilmektedir. Sanığın bilmemesi mümkün değildir. çünkü mesleğinin büyük bir bölümü, az önce yine söylediği gibi kırtasiye gibi disketlerin içinde geçmektedir. Aslında burada kurulan oyun açığa çıkmıştır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ sayın başkanım, soru sormaktan ziyade, kendisi de zaten bilgisayarı o kadar bilmediğini kendisi de söyledi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “açıklama yaparak soruyorum, bırakın rahatsız olmayın, gerçekler açığa çıksın, biz gerçeklerin çıkması için mücadele veriyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “ sorunuzu sorar mısınız. “Sanık Kemal Kerinçsiz :” rahatsız olmayın efendim, bakın siz sorularınızda hiç

rahatsız olmuyoruz, onların sorularında. “Mahkeme Başkanı: “ efendim sorunuzu sorar mısınız.”Sanık Kemal Kerinçsiz : “ sorum şu, bu oynama yapıldığı iddia edilen disketlere

sizden boş olarak mı, 5/3/2000 tarihinde el konuldu. Bir daha söyler misiniz.”Sanık Ümit Oğuztan: “ 2000 tarihinde bende 2001 yılında yapılan operasyonda

bende disket yoktu. “Sanık Kemal Kerinçsiz : “ peki siz bu disketleri mahkemeden 4/7/2003 tarihinde

boş olarak mı teslim aldınız.”Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, bakmadım içlerine bakmadığım için orda yani

sayın başkanım da az önce söylediler, bakmak ihtiyacı bile hissetmedim, psikolojik zaten bozulmuş, tedavi görüyorum. Yani işkence görmüşüm. Başıma dolandırıcılıktan lekeleneceğim diye ödüm kopuyor, yani lanet olsun.”

Mahkeme Başkanı: “yani bakmadınız.”Sanık Ümit Oğuztan: “ Bakmadım.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “peki teslime aldıktan sonra üzerinde her hangi bir

oynama, yada sözü edilen belgeleri oluşturdunuz mu. “Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim. “Sanık Kemal Kerinçsiz: “ böyle bir oynamanın tespit edilebileceğini teknik olarak

farkında mısınız.”

47

Page 48: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:48

Sanık Ümit Oğuztan: “ elbette bu işin uzmanları, yani bunu incelediği zaman bu çıkacaktır ortaya mutlaka, yani bu bilgisayar da benim bildiğim kadarı ile. “

Mahkeme Başkanı: “ Bu konuda bilginiz var mı.”Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim. Benim bilgim yok. ”Sanık Kemal Kerinçsiz : “ teknik olarak bilebilir misiniz.”Sanık Ümit Oğuztan: “ bilemem efendim, uzman değilim ben.”Sanık Kemal Kerinçsiz : “ siz 22/01/2006 da göz altına alındınız, 26 sında serbest

bırakıldınız. Disketlerinize el konulurken onların boş olduğunu ifade ettiniz mi.”Sanık Ümit Oğuztan: “ ettim, polis kayıtlarında vardır, polisteki ifademde.”Sanık Kemal Kerinçsiz : “ emniyet size ne dedi.”Sanık Ümit Oğuztan:” boş olduğunu söylediler ve ben serbest kaldım, bu

sebeple.”Sanık Kemal Kerinçsiz : “ el koyarken emniyet bu disketlerin boş olduğunu tespit

edip size bir kopyasını verdi mi.”Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim.”Sanık Kemal Kerinçsiz :”size emniyet ve savcılık sorgunuzda disketlerdeki

kayıtlarla ilgili bir şey soruldu mu? 22 sinde gözaltına alındığınızda.”Sanık Ümit Oğuztan:”efendim disketleri sordular. İçeriğinde her hangi bir şey yok

ki bana sorsunlar.bir şey yok yani, benim poliste verdiğim ifade huzurdadır, yani yok bir şey yok. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” burada belki açıklama olarak gelecek efendim ama, hepimizin bütün buradaki sanıkların bütün disketleri ki bende çıkan birçok cd var, son derece az sayıda cd ve kaset çıkmış kendisinde sayı itibariyle, bende onun cd sinin belki üç katı çıktı, bütün sanıklarda da çıktı, aynı günün akşamı sabaha kadar çözümleri yapıldı.bizlere emniyet tarafından soruldu.

Mahkeme Başkanı: “ avukat bey, bırakın onu.”Sanık Kemal Kerinçsiz: “ tamam efendim, değerli savcımız vakit darlığından

sıkıntı çektiğini söylediler de biz de çekmemişler, fakat oğuz bey de çekmişler o sıkıntıyı her nedense, gizli tanıklık ve itirafçılık size ne zaman teklif edildi, hangi ilk alındığınızda mı sonraki alındığınızda mı.”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim ben serbest kaldıktan sanıyorum ki on gün sonraydı, avukatımla beraber gittim. O zaman.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”siz 06/02/2008 tarihli ek ifadenizde disketlerin boş olduğunu, üzerinde 04/07/2003 tarihinde mahkemeden aldıktan sonra oynamadığınızı, ve girmediğinizi ifade ettiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan:” evet ben, hiç bakmadım bunlara. ben disketlere hiç bakmadım, ben mahkemeden aldıktan sonra bu disketlere, bakmadım ki oynama yapayım yani. ”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”savcı iddianamenin 1102. sayfasında son paragrafında sizin disketler için mahkemeden aldıktan sonra Marko paşa isimli gazetede bıraktığınızı, orada çalışan kişilerin eğer oynama var ise oynama yapmış olabileceğini ve bunları çocuklara boş disket olarak verdiğinize ilişkin savunmanıza sığınmak zorunda kalmıştır. Bu beyanınız doğru mudur.”

Sanık Ümit Oğuztan:” doğru Marko paşa gazetesine götürdüm. Mahkemeden aldığım emanetleri, orada herhangi birisi de buna bakmış olabilir, yani bilemem. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :”bu beyanlar ile neyi kast ettiniz, gerçekten bu disketler üzerinde çalışan çocuklar oynayıp Ergenekon belgelerini yükleme ihtimalleri var mı.”

48

Page 49: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:49

Sanık Ümit Oğuztan:”hayır efendim, mümkün değil, yani disket lazım olmuştur. Her hangi bir insana takıp bakmıştır, yani bir şey disket o anlamda onu kast ediyorum. Yani orda kimse öyle bir şey. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” buna dayalı olarak şunu soruyorum eğer savcılar bu çocukların yüklediği savunmasına sığınmak zorunda kalıyorsa, bu Ergenekon belgelerini yükleyen çocukları, Ergenekoncu olarak neden size sormadılar.”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim tırda dürüm satan insanlar bir kısmı, tırda yani ahçı adamlar. Bir kısmı da iki üç tanesi de yeni yeni yetişen stajyer gazeteciler bunlar ne anlar böyle şeylerden yani takdirini sizlere bırakıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”son sualim, bilgisayarınız hard diskinin emniyet raporlarında önce temiz oldğu tespit edilmiş, doğru mudur. “

Sanık Ümit Oğuztan:” doğrudur. “Sanık Kemal Kerinçsiz :”ancak teklif edilen gizli tanıklığı ve itirafçılığı reddettikten

sonra her nedense disketlerde olduğu gibi, sizlerin güya mahkemece teslim aldıktan sonra birçok Ergenekon belgesini yerleştirdiğiniz, ancak sonra silmeye çalıştığınız, bir kısmını sildiğiniz, bir kısmının da kaldığı belirlemiştir. Savcılık kendisinin yerleştirdiği belgeler ortaya çıkmaması için peşinen mazeretini hazırlamış, silinmenin farklı teknikler kullanılarak yapıldığı ileri sürülmüş, geriye çağırmak için de özel yazılımlardan bahsetmiştir. Siz bu konudaki tespite ne diyorsunuz.”

Sanık Ümit Oğuztan:” bunları ifademde de sayın savcılığın iddia makamının sorduğu sorularda da cevaplandırdım. Benim bilgisayarımda cep telefonumda bahse konu olan disketlerde bir suç unsuruna rastlanmamış, dört gün evet dört gün ben göz altında kaldım ve serbest kaldım. Gizli tanıklık için ben ek ifade için değil, sayın başkanım, gizli tanık yapılmak üzere çağırıldım. Avukatıma yani çağırılış sebebim ikinci kez savcılık makamına budur. Sayın Alper bey bana bunu iletti, savcılıktan bana bir tebligat gelmedi. Yada polis çağırmadı beni. Avukatım eşyalarımı almaya gitti. O zaman sayın savcımızı gizli tanık yapacağız onu diye lütfen ümit beye rica edeceğiz, gizli tanık olsun, belki gizli tanık olur onu bize getirin dedi, demişler, ben o şekilde gittim savcılığa. On gün sonra”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”hard diskiniz temiz olduğu emniyet raporu ile sabit. Ama savcılık makamına göre siz önce belgeleri yazdınız, sonra sildiniz. Böyle bir tertibe inanıyor musunuz. “

Sanık Ümit Oğuztan:” soru aydınlandığını düşünüyorum mahkeme tarafından.” Sanık Muammer Karabulut:“sayın Oğuztan, 1 mart günü günay ile polis

memurlarının buluştuklarını ve yemek yediklerini söyledi. Bunu bir kez daha doğru olup olmadığını soruyorum.

Sanık Ümit Oğuztan:“Tuncay anlattığına göre evet Tuncay ile buluşmuşlar. tarihini ben şu an hatırlayamıyorum. Tuncay ertesi gün gözaltına alındı. O tarih mahkemede bellidir.”

Sanık Muammer Karabulut: “ bu görüşme ile ilgili herhangi bir konuşma geçti mi aranızda yani polisler ne dediler, yani böyle bir sohbet mi ettiler, ne yaptılar. Bu konu ile ilgili bir bilgi verdi mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet, yemek yediklerini, kendisine çok iyi davrandıklarını, sadece ifadesini almak için alıp götüreceklerini söyledi.”

Sanık Muammer Karabulut: “ bu soruyu niçin sordum, çünkü Tuncay Güney ile ilgili 2 mart tarihinde ihbar var, ve 2 mart günü ihbar yapılıyor ve Tuncay Güney de aynı gün göz altına alınıyor. Bunun için sormuştum. “

49

Page 50: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:50

sanık Vedat Yenerer söz istedi,verildi: “ ümit bey, bu dava kapsamında bizim sözde İstanbul dan daldığı zaman Nepal den çıkan bu örgütün elemanı olduğumuz ve bu örgütle irtibatlı olduğumuz iddia ediliyor. Bunun göstergesi olarak da sizle yaptığımız birkaç telefon görüşmesi, şişirilmiş bir biçimde karşımıza çıkıyor, beni nereden tanıyorsunuz, hayatınızda benimle hiç çay içtiniz mi. Veya her hangi bir yerde oturup sohbet ettiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “efendim, Vedat Yenerer bu soruya açıklık getirdi, ben de değineyim, ben oraya Ali Kalkancıyı star televizyonuna götürdüm, muhatabımda rahmetli ufuk Güldemir’di. çünkü oranın genel yayın yönetmeni idi. Bey efendi de orada haber müdürü imiş, ben ufuk bey ile muhatap oldum, nezaketen bey efendi oranın haber müdürü olarak ben orda misafir konumundayım, benimle gelip tokalaştı. Hoş geldiniz dediler. Hepsi bu kadar, bir kez de telefonla yani görüştük. Bir haber için bir haber cd si gönderdi. Onu da yayınladım ben, bundan ibaret.

Sanık Vedat Yenerer : “ şişli gazetesi içinde siz aramıştınız.”Sanık Ümit Oğuztan: “ doğrudur, ben aramışımdır sizi, yani bir kere, bir kere, Bir

de televizyonda görüştük,.”Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Mehmet Cengiz, Av. Hüseyin Gökçe

Arslan, Av.Cemal Ökke, Av. Gönül Kerinçsiz, Av. Mehmet Tolga Akalın, Av. Osman aydın şahin in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan söz istedi, verildi: “ sanığa şöyle bir sorum var sayın başkan, 2001 yılında kendisi ile mülakat yapılmış, göz altına alındığında, bu sırada mülakat sırasında işçi partisi genel başkanı Doğu Perinçek, işçi partisi, işçi partisinin gençlik örgütü hakkında kendisine sorular sorulmuş mu, baskı görmüş mü, bu sırada. Tabi baskı görmüşse hangi konuda baskı görmüştür.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet efendim, yani hangi koşullar altında ifadem alındı ve bana neler soruldu anlatmaya çalıştım yeteri kadar anlattığımı zannediyorum, yani baskı derken işkence yani.”

Mahkeme Başkanı: “ işçi partisi ile ilgili soru soruldu mu.”Sanık Ümit Oğuztan: “ evet soruldu efendim.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: “ ne soruldu. Doğu

Perinçek hakkında. gençlik örgütü hakkında ne sordular.”Sanık Ümit Oğuztan: “ özetle şunu söylettirmeye çalıştılar, bu işçi partisinin her

partini bir gençlik kolları varmış, bunların da bir yazlık kampları varmış, orada bunların siyasi bir takım böyle zor şeyler, silahlı yani eğitimler verildiğini söylememi istediler ve bunun için çok zorladılar beni. Ben de kendilerine yani sizin çocuklarınız da oraya gidebilir, herhangi bir partiye gidebilir. Ayıp bir şeydir diye söyledim. Yani bunu söylettirmeye uğraştılar, çok uğraştılar. Polis istediğini söylettirir de efendim, söylettirir yani. istiyorsa söylettirir.“

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: genel başkan sayın Doğu Perinçek hakkında da aynı şekilde baskı ve sorgu oldu mu.yönlendirme oldu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ sordular, ayrıca başkanım,”Mahkeme Başkanı: “ 2001 yılı nerden soruluyor,”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: “ efendim çünkü o

mülakatta müvekkilin ismi geçiyor birçok yerde o bakımdan. “Mahkeme Başkanı: “ bizi ilgilendiren konuya dönelim.”Sanık Ümit Oğuztan: “ sayın başkanım, 2001 yılındaki mülakatın videoya

çekmişler avukatım bana da getirdi okudum. Büyük bir ağırlığı romanımla ilgilidir, o

50

Page 51: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:51

mülakatı kabul etmiyorum bu mahkemede. Neden kabul etmediğimi de her hangi bir şeyden imtina, saptırılabilmesi çok kolay.”

Mahkeme Başkanı: “ konu anlaşıldı.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: ikinci sorum şu sayın

başkanım, 2008 yılındaki sorgusu sırasında, 1 nisan 2001 tarihli aydınlık dergisini savcıya vermiş mi. Vermişse hangi amaçla vermiş, savcının tepkisi ne olmuş.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ doğrudur, sayın Zekeriya Öz e avukatımla beraber ben verdim o tarihli aydınlık dergisini, sayın savcımız onu okudu, burada senin aleyhinde bir şey yazmıyor. Aleyhinde yazılsaydı, aydınlık gazetesi senin aleyhinde tek bir satır yazmış olsaydı, seni serbest bırakırdım dedi. “

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi, verildi: “ eroin işi yaptığını yayınladığınız Ahmet Davut şah, asya finans evlerinde kalıyordu dediniz. Fethullah hoca cemaati ile bağlantısı var mıydı.

Sanık Ümit Oğuztan: “ her halde vardı ki, orda kalıyordu ve zaten sayın abdurrahman dilipak beni telefonla aradı, bizim cemaatimizin himmetine sığınmış durumdadır. Ya bu adam çok iyi bir adamdır ümit bey, yani böyle yazmışsınız ama dedi, garibanın tekidir dedi. “

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: Teşekkür ederim, Tuncay Güney, polisin geleceğini, 2001 yılında polisin geleceğini önceden nasıl öğrenmiş, bu konuda bir bilginiz var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim kendisini telefonla aramışlar kendisini, cep telefonundan levent de bir dönerci, meşhur şu anda aklıma gelmiyor, ana cadde üzeride bir meşhur bir dönerci vardır, orda oturup yemek yemişlerdir lokantada. Emmim sanıyor emmim midir nedir bilmiyorum geçmiş gün hatırlayamıyorum şimdi tam olarak.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz :” Yani göz altına alınmadan evvel bu şekilde bir diyalog kurulmuş,”

Mahkeme Başkanı: “ açıkladı, yeterli birkaç sefer açıklandı.”Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Efendim gerçi söyledi ama,

netlik olsun açısından soruyorum, ilk göz altına alındığında sizden ele geçirildiği iddia edilen disketler konusunda size herhangi bir soru soruldu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ tekrarlıyorum, bende disket bulunmadı, o tarihte. “Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ dolayısıyla böyle bir soruya

muhatap oldunuz mu? Olmadınız mı?Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim siz bir hukuk adamısınız, zaten o tutanakları

mutlaka incelemişsinizdir. Bana 2001 yılında Fethullah Gülen soruldu. Ali Kalkancı soruldu, bana Ergenekon’la ilgili bu belgelerle ilgili tek bir soru sorulmadı. Ben yani dokuz gün bana söyledim yani.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ifadenizde Tuncay Güney in Fethullah Gülen, Tansu Çiller, Erbakan, Ecevit gibi önemli şahsiyetlerle fotoğraflarını gördüğünüzü Tuncay Güney in fotoğraf arşivini incelediğinizi belirttiniz, peki Tuncay Güney ile Doğu Perinçek arasında birlikte çekilmiş herhangi bir fotoğrafına denk geldiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tuncay Güney in fotoğraf arşivini incelediğimi söylemedim, Tuncay Güney işe girerken röportaj yaptığı görüştüğü tanıştığı siyasileri çeşitli tanınmış insanların yan yana fotoğraf.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: Doğu Perinçek ile çekilmiş bir fotoğrafını gösterdi mi.”

51

Page 52: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:52

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır hayır görmedim efendim.”sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: son soru efendim, şimdi gizlik

tanık önerisi, biraz önce tartışıldı. Fakat sarahat kazanması açısından soruyorum. Sorgusundan bilmem kaç gün sonra yaklaşık bir hafta on gün sonra, tekrar savcılığa avukatı ile birlikte müdafii ile birlikte gittiğinde kendisine önerilen eğer bazı hususuları açıklarsa etkin pişmanlık yasasından yararlanabileceği şeklindeki bir bilgi aktarımı mıdır, yoksa doğrudan gizli tanık olmasını önerilmiştir.”

Mahkeme Başkanı: “ onu açıkladı. Onu demin açıkladı. direkt olarak bana gizli tanıklık ”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: şimdi bu konuda bir açıklama yapıp bırakıyorum, başka sorum yok. şimdi ceza muhakemeleri kanununun sayın iddia makamı dedi ki biz bunu hatırlatmış olabiliriz, yani etkin pişmanlık yasasından yaralanma imkanınız vardır şeklide hatırlatmış olabiliriz dedi. Şimdi ceza muhakemeleri kanunu 147. maddesi son derece açık, ifade ve sorguda şüpheli veya sanığa nelerin hatırlatılacağı, nelerin anlatılacağı belli. Bu bir. İkincisi 148. maddede diyor ki kanuna aykırı bir yarar vaad edilemez diyor. böyle elde edilmiş kanıtlar ifadelerin kanıt değeri olamayacağı söyleniyor, şimdi bu ayrıca bir suçtur. Yani bir tanığa hem de sorgusu dışında bir sanığa gel itirafta bulun, gel itirafta bulun. Seni gizli tanık yapalım demekle sayın iddia makamının belirttiği etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabileceği şeklindeki hatırlatmanın birbiri ile bir alakası yoktur. Bu hususların tutanağa geçmesini talep ediyorum.”

sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz:” bu mülakatın dosyaya sunulu mülakatın on beşinci maddesinde, on beşinci sayfasında diyor ki,”

Mahkeme başkanı: Tuncay Güney ile ilgili mülakatı mı diyorsunuz,”sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz:’ hayır kendisinin, tanığın

mülakatının dosyaya sunulu, mülakatının on beşinci maddesinde, aynen şu on beşinci sayfasında aynen şöyle söylüyor, o üçgeni çizesin, sorgucu soruyor, o üçgeni çizesin. Yani Tuncay, doğu veli paşa üçgenini çizesin. Tamam mı. tanık, sanık bazı cevaplar veriyor. Tekrar sorgusu kesiyor sözünü, o üçgeni çiz, o üçgeni, aynen okuyorum. Devam ediyor, onları Veli paşa ile gördün değil, mi. zaman zaman telefon ile görüştüklerini, söylüyor Tuncay. Doğu bey ile veli paşanın, üçgeni çiz üçgeni çiz. Şeklinde baskılar yapılmış. Bu şeye göre, elimizdeki mülakat tutanağına göre. Böyle bir manzara yaşamış mıdır. Bu temelde üçgen çizmesi konusunda kendisine bir baskı yapılmış mıdır.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ sayın avukat işkencenin ne olduğunu bilecek olgunluğa erişmiş bir yaştadır. Benim gördüğüm işkenceyi bey efendi görmüş olsaydı, her şeyi imzalardı okumadan. Ne söylüyorlarsa da derdi, evet derdi. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: şimdi 2001 yılında Beyoğlu’nda Tuncay Güney ile üç katlı bir binada beraber bulunmuşsunuz. Sizi davet etmiş böyle bir bina satın aldım diye şimdi yaptığı teklifi açıklar mısınız, nasıl bir teklif getirdi size.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ şimdi efendim, ben yanımda çalışmış bir emekçinin ben ondan yaşça büyüğüm, böyle bir teklifi yapmış olmasını bana bir minnet ifadesi olarak değerlendirdim. Hoşuma da gitti açıkçası, bir çünkü boş olduğum işsiz olduğum bir dönemdi. Çok önemli bir şey değildi onun bana böyle bir şey öyle büyük bir şeye ihtiyacım yoktu. evimde o tür bir köşe de de çalışıp yazacağım bir şey varsa kitap çalışmaları yapıyorum böyle zamanlarda, yapabilirdim, ama insan olarak hoşuma gitti,bende geri çevirmedim. Ve gittim. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ nerede karşılaştınız, “

52

Page 53: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:53

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim ben taksim de karşılaştım kendisi ile,”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu binadan bir bahseder misiniz, yani

üç katlı bir bina, Tuncay Güney in ofisi ile sizin ofisiniz nasıldı, ayrı mıydı, birlikte miydi. “Sanık Ümit Oğuztan: “ bunlar eski Rum evleri, girişi bir hol düşününüz, yani öyle

yapılmış zaten mimari yapısı da öyle, işte bir merdivenle çıkıyorsunuz, bir oda var, bir merdivenle daha çıkıyorsunuz, bir oda daha var. bundan ibaret böyle bir yer.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ kat olarak aynı katta mı, yoksa farklı kattalar mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ dubleks yani içten çıkılıyor merdivenle. Helezon bir merdivenle içten çıkılan bir yer.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” sizin ofisiniz alt katta mı idi, üst katta mı idi.”Sanık Ümit Oğuztan: “ üst katta idi. En üst katta idi.“Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ bilgisayarınız var mı idi.”Sanık Ümit Oğuztan: “ evet benim laptop um yanımda götürüp getiririm.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Tuncay Güney in bilgisayarı var mıydı.”Sanık Ümit Oğuztan: “ vardı onun girişin bir üstünü o kendisi çalışma odası

yapmıştı, orda onun bilgisayarı vardı. “Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ o sırada zaptedilen disketler nerede idi. “Sanık Ümit Oğuztan: “ onun odasından alındı efendim. Onun eşyaları yani.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” siz yaptığı çalışmalardan haberdar mıydınız.

yani sizin yaptığınızdan o haberdar, onun yaptığından siz haberdar mıydınız.”Sanık Ümit Oğuztan: “ anlatırsa haberim olur efendim ben insanların ayıp

addederim, yani böyle ıcığını cıcağını hani bana ayıp gelir, sormam. Dikkatimi çekmedikçe fevkalade bir şey, yani önemsemem yani”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu arama sırasında zapt edilen eşyalar var, onlar tek bir tutanakta mı tanzim edildi, yoksa ayrı ayrı yerlerde zapt edilerek ayrı tutanaklar mı tanzim edildi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ bir Tuncay Güney evinde yapılan bir tutanak vardır, benim evimde yapılan bir tutanak var, dosyada da benim görebildiğim kadarıyla, bir de işyerinde yapılan bir tutanak var. bu şekilde yani. Tutanaklar dosyada var.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu emaneti size iade edilen disketler var, bunlar nerede ele geçti. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tuncay Güney de ele geçen disketler, bir kısmı evinde ele geçmiş onlar da tutanaklarda çok barizdir. Bir kısmı da iş yerinde ele geçmiş. Organize şubenin daha sonra tanzim ettiği bir fezleke var. orda onları birleştirmişler zaten, o da orda belirgin bir şekilde gözüküyor.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu disketlerden 4 temmuz 2003 te emanet iade edilmiş, 28 /07/2003 tarihinde de silindiği, değişiklik yapıldığı kaydedilmiş. Bu süre zarfında herhangi birine veridiniz mi bu boş disketleri.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, adliye den aldım, getirdim o Marko paşa gazetesine oraya koydum. Zaten çalışmıyordu bilgisayarım, çok üzüldüm yani, birçok çalışmam yarım, kitap çalışmam gitti diye. Ona çok üzüldüm. Bir de ifade etmeye çalıştığım gibi, hakikaten çok büyük bir ayıptır yani, ben bir gazeteciyim bir yazarlığa soyunmuşum, iki kitap yazıyorum, dolandırıcılıktan yargılanıyorum. Yani psikolojik tedavi gördüm. Attım bir kenara yani. Hiç bakmadım. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ siz aramalar sırasında hazır bulundunuz mu, Beyoğlu, 2001 yılında.”

53

Page 54: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:54

Sanık Ümit Oğuztan: “ 2001 yılında, beni şubeden götürdüler oraya polisler, benim hangi oda senin dediler, çıktık üst kata, orada işte zaptı rapt altına aldılar. Şeyleri arama yaptılar. Döndük, Tekrar organize şubeyi geldik. Bu şekilde oldu. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ bu İstanbul 1. ağır ceza mahkemesinde yargılanıyorsun, dolandırıcılık suçu ile Tuncay Güney ile birlikte, o dava dışında başka bir husumet var mı Tuncay Güney ile aranızda, yani düşmanlık veya husumet.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tuncay Güney ile aramda hiçbir husumet olmadı, yani ben onu kırıcı bir, yani düşmanlık bana besleyebileceği hiçbir şey davranışım olmadı. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” o tarihte Tuncay Güney, ABD pasaportu almış, ne için aldığını size söyledi mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır, onun pasaportu varmış zaten, ben onu sormadım yani. Ben dediğim gibi anlattığım gibi oldu konu yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: on yıllık vize almış bunu ne amaçla aldığını söyledi mi size.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır, gün olur belki Turgut büyükdağ da onu benimle beraber, efendim genç insan heves ediyor, Amerika’yı falan görsün, yani gönderir düşüncesi ile olsa gerek, ne olur abi benim de adımı yazalım dedi. yani bu bir müracaat yapıyorum ben bir kitabımı da yazdım imzaladım, nezakettir bu, yani konsolosluğu müracaat ediyoruz, bir yazar olarak, bunu bütün yazar arkadaşlarımız yaparlar. Kütüphanesine bir hediyemiz olsun. Bir nezakettir, bu şekilde gelişti.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “bu Erol Mütercimleri nereden ve ne zamandan beri tanıyorsunuz. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, benim 91 li, 90 lı yıllar, yani en geç 92 olması lazım, kitaplarımı benim kitaplarımı yayınlayan yaprak yayınevi, mütercimlerinin ilk kitabını basan yayın evidir. Orada tanıştık kendisi ile.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :”aranızdaki ilişki düzeyi nedir.”Sanık Ümit Oğuztan: “ çok mesafelidir, yani sınırlıdır, bir samimiyetimiz, bir içli

dışlılığımız yoktur.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu yaprak yayınevinin sahibi kimdir.”Sanık Ümit Oğuztan: “ Mehmet soyadını şu an hatırlayamadım, yayınevi daha

sonra kapandı çünkü. Mehmet bey bulurum yani ilerde naklederim size. Kitaptan alırım. “Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” bu kalaşnikof tüfekle bir taranma olayından

bahsettiniz bu hangi yıl oldu, niçin oldu.”Sanık Ümit Oğuztan: “Nedenini bilmiyorum efendim işte, Ali Kalkancıyı ben

televizyona çıkar, şimdi bakın burada çok önemli bir hadise var, Türkiye de büyük bir skandal oldu, susurluk skandalı diyoruz, çok büyük bir skandal, yani cumhuriyet tarihinde önemli bir skandal. Bir tane mermi patlamadı, tek bir mermi patlamadı hatırlarsanız, lütfen o günlere dönelim. Ben ali Kalkancıyı star televizyonuna götürdüm. Ana haber bülteninde yayına çıkardım. Haber bültenin sonrası polis bunu tutukladı. Ben ofisime dönmeden, o ofis yani, TGS şirketi kalaşnikof silahlarla tarandı, şimdi acaba hangisi daha derin ilişkilere sahip, takdirini sizlere bırakıyorum.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu Ö.K. isimli bir şahsın fotoğraflarını yayınlamışsın, onunla ilgili haber yapmışsınız,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ kim efendim, özür dilerim anlayamadım.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Ö.K., Ömer Karacan la ilgili bir haber

yapmışsınız, daha sonra bu kişi dava açmış, davanın akibeti ne.”

54

Page 55: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:55

Sanık Ümit Oğuztan: “ ben kazandım davayı, tek celsede beraat ettim. Yazı işleri müdürüm yargılandı daha doğrusu, sorumlu olduğu için, tek celsede de beraat ettik. İlk duruşmada beraat ettik. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu hangi mahkemede oldu,”Sanık Ümit Oğuztan: “ Karar bende evimde duruyordur, Beyoğlu adliyesinde

görülmüştür .dava.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” bu şahsın fotoğraflarını nereden ve ne

zaman temin ettiniz.”Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, onu onların evinde çalışmış, bir hizmetli olarak

çalışmış birisi benim bir yani dergiyi beraber çıkardığım bir şahsın akrabasına göstermiş, o vesile ile ulaştı bize. Hiçbir kötü amaç da taşımaz, o sadece gazetecilik yapılmıştır. Orada. ben o fotoğrafları basmasaydım, Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olurdum. olurdum yani, lütfen takdirini size bırakıyorum.“

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi: “ sanıktan sorulmasını arz ediyorum, kendisinin ABD başkonsolosluğuna vize alma konusunda bir başvurusu var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ bunu anlattım benim bizzat bir şeyim yok, evet vize verdiler. On yıllık bir vize verdiler. Gittim pasaportumu bana teslim ettiler. On yıllık bir vize ve hiç çıkmadım, yurt dışına.”

Sanık Doğu Perinçek :” bir ek konu efendim bulanık kaldı, ben de inceledim o mülakatı, Ümit Oğuztan ın, orada hakikaten dört yerde ısrarla bu üçgeni çiz, bu üçgeni çiz şeklinde baskıcı sorgular var, fakat orası açıklığa kavuşmadı, Ümit Oğuztan o üçgen çizme baskılarına hayır efendim, böyle bir üçgen yok, Doğu Perinçekler başka bir kuruluş, Veli Küçük başka bir devlet görevlisi, aralarında bir fikir beraberliği yok. Doğu Perinçekler sosyalisttir şöyledir, böyledir. Bunlar arasında bir bağ ve ortaklık yok şeklinde uzun uzun cevapları var, onu da zapta geçilmesi için beyan ediyorum. “

Duruşmaya saat 14:00e kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Mahkeme başkanı: “Sayımız artmaya başladı, artık silahların eşitliği diyoruz biz

de, artık biz de sayımızı bu şekilde arttırıyoruz, arkadaşımız heyetimizin yeni üyesi, Hüsnü Bey, herhangi bir eksiklik durumunda heyetimizi tamamlayacak arkadaşımız,”

Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi, verildi: “ sayın başkan, sayın üyeler, müvekkilimin bir hayli tafsilatlı savunması, ve sorgusu yapıldı aslında söyleyecek çok fazla bir şeyde kalmadı, ama kısaca soruşturma ile ilgili bir takım bilgiler vereceğiz, ondan sonra iddianameye ilişkin bir takım beyanlarımız olacak ve bir talebimiz olacak. Şüpheli müvekkil Ümit Oğuztan, heyetinizce de bilindiği gibi, 22 ocak 2008 tarihinde göz altına alınıp, 26 ocak 2008 tarihinde serbest kalmıştır. Gerek emniyetteki sorgusu sırasında görevli memurlar ve gerekse savcılıktaki sorgu sırasında soruşturma savcısı sayın Zekeriya Öz tarafından telefonlarının ve bilgisayarlarının temiz çıktığı şeklinde ifade edilen dosya kapsamında, sözde terör örgütünün yöneticisi ve üyesi sıfatı ile yargılanan kişilerin herhangi birisine yönelik telefon araması bulunmadığı gerçeği, her ne kadar iddianame de lehine delil olarak belirtilmemişse de, iddianamenin Ümit Oğuztan a ilişkin 1092 ve 1115. sayfaları arasında kişisel durum değerlendirme bölümü incelendiğinde, tek bir iletişim tutanağının bulunmadığı, tek bir iletişim kaydının olmadığı görülmektedir. Diğer şüphelilerle ilişkisinin bulunmadığına ilişkin deliller, bu kadarla da sınırlı değildir. Telefon araması bulunmadığı gerçeği yanında ne bir sms mesajı ne bir e mail, ve izlendiği anlaşılan bir takım toplantı ve gösterilerde çekilen fotoğraflar içersinde de yer almadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında, iddianamede

55

Page 56: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:56

yüzlerce sayfayı bulan iletişim tutanakları içersinde, kişilerin birbirleri ile yaptıkları görüşmelerde de ismi bir tek kez dahi geçmemektedir. Diğer şüphelilerin bir kısmını basından tanıdığını, ancak hiçbirisi ile tanışıklığı ve ilişkisi bulunmadığını, kendisini ifadesi ile diğer şüphelilerin beyanlarının da bu beyanı doğruladığı, dosya kapsamındaki bir gerçektir. Bir terör örgütü, mevcudiyeti söz konusu olmasa da, bu hususlar şüpheli müvekkil üzerine atılan terör örgütüne üye olmak suçunun sübutu açısından şüphesiz çok önemlidir. Şüpheli müvekkil Ümit Oğuztan, emniyet ve savcılık ifadelerinden sonra serbest kalmasını takiben, ifadelere dayanak olmak üzere, bir takım belge ve dergiler 28 ocak 2008 tarihinde savcılığa sunulmuş ve bir derginin aslının bulunamaması sebebi ile ilk dilekçede sunulan kapak fotokopisini takiben bulunan aslı da 31 ocak 2008 tarihli dilekçemiz ile sayın soruşturma savcısı Zekeriya Öz e götürülmüştür. Bu esnada sayın öz, şüphelinin evinde el konulan disketlerden bazı belgeler çıktığı, ek ifadesini almalarının gerekeceğini belirtmiştir. Burada bir parantez açmak istiyorum, müvekkilim eşyalarımı almaya gittiği zaman dedi, ama onu yanlış hatırlıyor, dilekçe ekinde bir dergi götürdüğümüzde, bu şekilde bir beyanda bulunmuştur. Sayın savcı. Ne zaman hazır olmamız gerektiğini sorduğumuzda da, 4 şubat 2008 günü saat 10:30 da gelin. Demiştir bize. Daha sonra bir parantez açmak istiyorum yine, iddianamenin kabul edilip iddianame ve eklerine ulaşıldığında ortaya çıkan bir durum vardır ki çok dikkat çekicidir, sayın soruşturma savcısının, 31/01/2008 tarihinde içinde bazı dökümanlar çıktığını ifade ettiği disketlerin inceleme tutanağının tarihi 4 şubat 2008 dir. Yani sayın savcı, disketlerin incelenmesi tamamlanmadan içinden bir takım dokümanların çıkacağına dair haberdar edilmiştir. Ek ifade için 4 şubat 2008 tarihinde soruşturma savcısının odasına gidildiğinde, önünde bulunan bir klasörü şüpheliye göstererek, bak senden el konulan disketlerde bir takım dökümanlar çıktı diyerek, NBC silahları, fabrikatör gibi bazı başlıkları okuyarak, bunları sana Tuncay Güney in ifadesinde var, bunları size Veli Küçük yazdırmış. Şeklinde beyanda bulunmuştur. Ve sen bu örgüte girip çıkmışsın galiba, gel seni gizli tanık yapayım. İfadeni ver git. Şeklinde bir teklifte bulunmuştur. Gizli tanıklığın henüz Türkiye de uygulanmaya başlamadığını, ama kendisinin bunu müvekkile uygulayacağını ifade etmiştir. Şüpheli müvekkil ümit Oğuztan ise benim örgüt yapısını kimlerin oluştuğu hakkında bilgim yok. ifademden de söyledim, hiçbir bilgim olmayan konudan nasıl tanıklık yapabilirim şeklinde karşılık vermiş ve bu disketlerin İstanbul 1 ağır ceza mahkemesinde, o dosyasın sanığı Tuncay Güney ile müşterek tutulan tutanakta şahsi eşyaları alınırken, bu eşyaları ile birlikte kendisine teslim edilen Tuncay Güney e ait disketler olduğunu, boş olarak bildiğini ifade etmiştir. Soruşturma savcısı biz bu dosyayı fatihte çok aradık, bulamadık. Siz o zaman bu dosyanın tasdikli bir örneğini bize temin edip getirin. Biz istersek, bunun gelmesi on beş gün sürebilir. Ben de bu arada sana yeniden gözaltı uygulaması yapacağım demiş ve biz çıkarken de gizli tanık konusunu tekrar bir düşün, diye uyarmıştır. İstanbul 1 ağır ceza mahkemesinin 2002/64 esas sayılı dosyası temin edilerek, tarafımdan emniyet müdürlüğü görevlilerine 5 şubat 2008 günü zabıtla teslim edilmiştir. 361 sayılı klasörde hemen kapakta var.

Müvekkil, 6 ekim 2008 tarihinde savcılık tarafından yeniden sorguya alınmıştır. Bu arada İstanbul 1 ağır ceza mahkemesi 2002/64 sayılı dosyasını inceleyen soruşturma savcısı, 04/07/2003 tarihli teslim tutanağını işaret ederek, bak sana disketler teslim edildikten sonra, 28/07/2003 tarihinde disketlerde, silme yeniden oluşturma şeklinde oynamalar yapmışsın, şeklinde iddiada bulunmuştur. Kendisinin sürekli diz üstü bilgisayar kullanığını, bu bilgisayarlarda disket yuvası bulunmadığını, disket kullanmadığını, bu disketleri teslim aldıktan sonra o tarihte çalışmakta olduğu Marko

56

Page 57: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:57

paşa gazetesindeki ofisine götürdüğünü, buradaki çalışanların merak ederek bu disketleri karıştırmış olabileceğini ifade etmiştir. bu ifadesine rağmen akabinde tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edilmiş ve tutuklanmıştır. İddianame kabul edildikten sonra, iddianame ve klasörlere ulaşıldığında görülmüştür ki, 6şubat 2008 tarihli savcılık sorgulama tutanağında dökümü yapılan ve 04/şubat 2008 tarihli TEM şube tarafından düzenlenen inceleme tutanağında bulunmayan ve savcılık ifade tutanağında da olmayan ve bize savcılıkta ek ifadede hiç sorulmayan lobi belgesi, iddianamede, şüpheli Ümit Oğuztan dan zapt olunan disketlerden çıktığı iddia edilen belgeler arasında sayılmıştır. Şüpheli müvekkilin 6 şubat 2008 tarihli savcılık ek ifadesi incelendiğinde, bu ifade tutanağında esas alınan tem şube düzenlenmiş, 4 şubat 2008 tarihli inceleme tutanağındaki tutanağında lobi isimli bir belgeden bahsedilmediği, 1 ve 6 nolu disketlerin boş olduğu, 17 dolu disketin suç unsuru taşımadığı, 20 nolu diskette Kürt hareketinin tasfiyesi isimli belge olduğu, 24 nolu diskette ise program dosyası olduğunun ifade edildiği anlaşılmıştır. Ancak daha sonra teknik bilirkişiler ve değerlendirme grubu tarafından düzenlenen 29 Mayıs 2008 tarihli inceleme değerlendirme raporunda, ilk inceleme tutanağında boş olduğu ifade edilen bir nolu diskette reaksiyon isimli dokümanın, 6 nolu diskette Kemalist hareket isimli dokümanın, suç unsuru olmadığı bildirilen 17 nolu diskette ermeni dosyası, 20 ve 24 nolu disketlerde lobi dokümanının bulunduğu şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür. Bu çelişkiler ve disketlere ve diz üstü bilgisayar CMK 130. maddesine uygun olarak el konulmadığı, yedeklemesinin yapılıp bir örneğinin şüpheli Ümit Oğuztan a imza karşılığı teslim edilmediği, bu nedenle yasaya aykırı kanunsuz elde edilen delillerin delil değeri taşımayacağı ve bu nedenle de delil olarak göz önünde bulundurulmaması talebimizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu saptama delillerin emniyet bünyesinde değiştirildiği ve şüpheli müvekkil imin baskı altına alınarak gizli tanıklığa zorlandığı kanısına varmamıza neden olmuştur. Bu durum delillerin değiştirilerek sayın mahkemenin de yanıltılmaya çalışıldığı sonucunu doğurmakta olup, sayın mahkemenizin suça karışanlar hakkında gereken yasal işlemi yapmasını da talep ediyoruz ayrıca. Şüpheli müvekkil hakkında yasaya aykırı olarak elde edilen kanunsuz delil hükmünde olan delil değeri bulunmayan kendisine 1 ağır ceza mahkemesinden teslim edilen disketlerde teslim tarihinden sonra bir takım silme ve ekleme yapıldığı iddia edilmektedir. Bu disketler üzerinde şüpheli müvekkilim tarafından değil, emniyet incelemesi aşamasında oynama ve eklemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bilişim suçları ve sistemleri şube müdürlüğünün bila tarihli yazı ekindeki raporda bazı disketlerde, marko paşa dijital medya kayıtlarının bulunduğu tespiti vardır. 89. klasör, sayfa 245-46-47-48-49 ve 330. sayfa . bu inceleme tutanaklarını müvekkilim 23 aralık 2008 tarihli ifadesi sırasında, sayın mahkemenize de sundu. Bu disketlerin mahkemeden teslim alındıktan sonra, Marko paşa gazetesine götürüldüğü ve disketlerin burada çalışanlar tarafından karıştırılmış olabileceği savunmasını doğrular nitelikte olan bu bulguya ve müvekkilin lehine olan savunmasını doğrulayan bulguya iddianamede ne yazı yer verilmemiş. Zira şüpheli müvekkilin kendisine teslim edilen bilgisayarları boş olarak bilmektedir ve diz üstü bilgisayar kullandığından ve bu tür bilgisayarlarda disket yuvası da bulunmadığından hiçbir zaman disket kullanmamıştır. Bu disketler mahkemeden teslim edildiği için ve yargılama da halen devam ettiği için kendisine ait olmayan bu disketlere ofisinin veya evinin bir kenarında muhafaza etmeye devam etmiştir. kaldı ki disketleri teslim edildiği dosyanın sanığın halen yurt dışında olan Tuncay Güney de disketlerde buluğdu söylenen belgelerin dışında bir çok belge bulunmuştur ve bu gün anlıyoruz ki, o tarihte başlatılan ve bir yıl süren projeli bir çalışma

57

Page 58: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:58

sonucunda müvekkilim de izlenmiş ve bir suç unsuru bulunamayarak, dosyaya sunulan belgelerden anlaşıldığına göre, 14 kasım 2002 tarihinde o soruşturmaya da son verilmiştir. Yine müvekkilime iddianamede, müvekkilim tarafından dosyaya savunma delili olarak sunulan bir takım belgelerdeki yazılardan alınma bazı bölümlerin suç örgütü belgelerinde bulunduğu ifade edilerek, şüpheli müvekkilimin örgütün yazım işinde görevli olduğu iddia edilmiştir ki, bu iddia da haklı değildir. Müvekkilim tarafından yayınlanan dergiler basılıp dağıtıldıktan sonra kamuoyuna mal olur. Bu dergiler artık şüphelinin değildir. bu dergileri herhangi bir yazının bir bölümünü, herkes alıp bir yerde kullanabilir. Kaldı ki, bu suç örgütü denen belgesi suç örgütü denen belgelerin yazım işi içersinde bulunduğu artık ortaya çıkan Tuncay Güney bir dönem şüpheli müvekkilim ile birlikte çalışmış ve tüm arşivini kullanma imkanı bulmuştur. Kendisinin bulduğum her şeyi peçeteyi bile arşivlerim dediği, yeni ortaya çıkan mülakat dökümü içeriğinden de anlaşılmaktadır. Bu şartlarda başka bir kişiyi aramaya da gerek yoktur. Yine bilgisayarda örgüt belgeleri benzeri belgeler bulunduğu iddiası da örgütsel ilişkinin kanıtı olamaz. Şüpheli müvekkilim gazeteci olup, her gazeteci gibi uzun süredir gündemi meşgul eden bu dava ile ilgili haberler yapmış, çalıştığı gazete ve televizyona haber hazırlamıştır. Haber amaçlı yapılmış bir çalışmayı, benzer belge diye yorumlayarak suç isnadında bulunmak haklı bir suç isnadı değildir ve suç kanıtı olamaz. Ancak iddia makamı ile şüpheli müvekkile isnat edilen terör örgütüne üye olma suçunu ispatlayacak hiçbir delil olmaması nedeni ile hiçbir kanıta dayanmayan şablon bir suçlama ile müvekkilimi suçlama yoluna gitmiştir. İddia makamı tarafından Ergenekon belgesi olarak niteledikleri belgelerin bahsi geçtiği her yerde belirtilen dokümanları elinde bulundurduğu iddia edilen kişiler ile şüpheli müvekkilin adı bir araya getirilerek, terör örgütünün amaçları doğrultusunda birlikte hareket ettikleri iddiasında bulunulmuş, yaratılan sanal örgüte üye olduğu ispata çalışılmıştır. bu mesnetsiz iddia, iddianamenin 63. sayfasında başlayıp birçok kez tekrarlanıp gitmiştir. Hayali örgütün sözde üyeleri ile beşeri bir ilişki içersinde olduğunu ispatlamaya yeterli olmayacaktır, ne kadar tekrarlanmış olursa olsun şüphesiz. Yani soyut bir iddiada bulunulmuş, CMK 170. maddesindeki düzenlenen amir hükmü göz ardı edilerek, yüklenen suçu oluşturan olaylar ve mevcut deliller ilişkilendirilerek açıklanmamıştır. Esasen ilişkilendirilip açıklanması da mümkün değildir. Çünkü ilişkiyi gösteren hiçbir delil de mevcut değildir. Dosyada gördüğümüz kadarı ile böyle bir örgüt olmadığı gibi, şüpheli müvekkilin dosyanın diğer şüphelileri ile hiçbir tanışıklığı, irtibatı olmadığını iddia makamı çok iyi bilmekte. Bu nedenle sürekli tekrarlanan dayanaksız iddialar, iddia ile bir ilişki varmış imajı yaratılmaya çalışılmıştır. iddia makamı yine bu durumu bildiği halde iddianame nin genel anlatım bölümünde 103. sayfa ve 116. sayfada örgütün medya irtibatları isimli bölümünde, müvekkilin ismini aynı meslek grubundan bir kısım şüphelilerle birlikte sayarak çeşitli gazete internet sitesi ve televizyonlarda örgütün amacı doğrultusunda yazı yayın ve propaganda faaliyetleri yaptıkları şeklinde hiçbir delile dayanmayan ve mesnedi bulunmayan iddialar ileri sürmüştür. Yani benim müvekkilim gazetecidir, televizyonculuk yapmıştır, dergi çıkarmıştır, yazılar yazmıştır, yani bir tanesini getirip koyamamıştır iddia makamı işte suç örgütünü amaçları doğrultusunda bu örgütü destekleyen yazı budur diyememiştir. Bir program gösterememiştir. Şüpheli müvekkil terör örgütü belgelere ulaşmış olsa, şüphesiz ilk yapacağı şey kitap yazmak ve kamuoyunu aydınlatmak olurdu. Zira daha önce dosyaya konan belgelerden de anlaşıldığı gibi, susurluk komisyonuna rapor hazırlamış ve bu tür yapılaşmaların araştırılması toplum düzeninin korunması ve toplumun huzuru için mücadele etmiş bir kişidir. Terör örgütü üyesi olduğunu gösterir

58

Page 59: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:59

hiçbir kanıt bulunmadığından sonuçta beraat edeceğine kesinlikle inanıyoruz. Efendim şüpheli müvekkil sorgusu yapılmış, deliller toplanmıştır. Kaçması, delilleri bozması değiştirmesi, saklaması vesaire söz konusu değildir. sabit ikametgah sahibidir, 6 şubat tarihinden bu yana uzun zamandır da tutukludur. Sayın mahkemenizin bu hususları değerlendirmeye almasını ve sanığın tahliyesi hususundaki talebimizi değerlendirmesini saygılarımla sunuyoruz.”

Sanık Sami Hoştan huzura alındı. CMK nın 147 ve 191. maddesindeki yasal hakları kendisine izah edildi. Avukatınız hazır, suçlandığınız konular ile ilgili a cevap vermeme hakkında

sahipsiniz, lehinizde toplanacak bütün isteme hakkına sahipsiniz, bu haklarınızı biliyorsunuz, buna göre savunmaya hazır mısınız ? “

Sanık Sami Hoştan: “ evet hazırım”. SANIK SAMİ HOŞTAN SORGU VE SAVUNMASINDA: Sayın başkanım savunmama başlamadan evvel avukatlarımdan bir ricam var,

çapraz sorgu arasında hiç müdahale etmelerini istemiyorum. Sayın savcıların bütün cevaplarını burada huzurunuzda cevap vereceğim. İddialarına. Tabi onlar da kanıtları ile beraber buraya sunacaklardır herhalde. Şimdi savunmama başlıyorum efendim. Sayın başkanım, mahkemenin sayın üyeleri, savunmamı burada huzurunuzda neden bulunduğumu kısa bir hikâyesi ile başlamak istiyorum. Aldıkları sipariş üzerine dünyada bir eşi daha bulunmayan, duyanı meraklandıran ve aylarca reklâmı yapılan bu projeyi hazırlayan üstatlar kendi mesleki anlayışlarına göre Ümraniye de ölçüleri belirsiz bir sitenin temelini iki yıl önce besmele ile atmışlardır. Daha sonra ihtiyaçlar olan uygun elemanlar ve materyali temin ettikçe de sitenin kaba yapısını oluşturdular. İşe başlarken kamuoyunun ilgisin çekebilmek için toplumun tarihsel değerlerinden olan bir ismi de bu proje için uygun gördüler. Ve bu projeyi Ergenekon olarak tanımladılar. Planlanan site alınana zaman içinde yeni temeller atıldı ve ilaveler yapıldı. Ancak söz konusu yapılanmanın hudutları bir türlü belirlenemedi. Bilimsel ve yasal ruhsatı olmayan giderek sapsız ve sağlıksız büyütülen proje zaman içersinde ne olduğu belirsiz bir ucubeye ve de gecekondu sitesi haline dönüşmeye başlamıştır. İşte bu aşamada çevrecilerin yoğun baskısı ile istimlâk mağdurlarının haykırışı üzerine, merkezi Ankara da olan üretici kuruluş imalatı derme çatma hali ile piyasaya sunmak zorunda kalmıştır. Yürütülen reklâm kampanyasının da etkisinde kalıp merak ve heyecanla bekleyen halkın bir kısmı da özellikle sipariş sahipleri ısmarladıkları sözde esere görmeye koşmuşlar. Ancak buldukları karşısında büyük hayal kırıklıklarına uğramışlardır. Geçen zamana sarf edilen büyük emeğe, ve yapılan yoğun tanıtım kampanyasına rağmen,maalesef imalatın taşeronlarının yeterli araştırma yapmadan işe soyunmaları yanında yeteneksiz oluşları kullandıkları malzemenin kalitesiz ve defolu olması da büyük sorunlara ve de tepkilere neden olmuştur. Projeye katkı sağlayan yabancı uzmanlar da ne yapacaklarını şaşırmışlardır. Öyle ki, taşıyıcı demirlerin ve birleştirici çimentonun kalitesizliği ile eksikliği nedeni ile özenle hazırlanıp aylarca reklamı yapılan sitedeki yapılar birer birer çökmeye başlamıştır. Ardı sıra çökmeye başlamıştır. sitenin giderayak yıkılma ve yok olma durumu ortaya çıkmıştır. Bu durum karşısında, son çare olarak takviye amacı ile ikinci el çürümüş payandalarla site kurtarılmaya çalışılmaktadır. Ama nafile, taşıma suyu ile bu değirmen dönmeyecektir. Sayın başkanım, sonuç olarak bu gün sipariş sahipleri feci şekilde iflas etmiş bu işte görev alanlarda canlarından bezmişlerdir. O canı yananlardan hem de çok yananlardan biri de benim. Başkanım, benim Türkiye Cumhuriyeti savcılarına ve devletimin polisine olan güvenim daima tam olmuştur. Taki

59

Page 60: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:60

beni huzurunuza getiren bu soruşturmaya kadar. On bir ay önce yaşadığım son derece yakışıksız, aksız ve kanuna aykırı, akıl almaz olaylar zinciri bunların sorunları olan savcıların ve polislerin hiçte bu güvene layık olmadıklarını çok açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Neden böyle bir kanaatim oluştu. Açıklayayım, anayasamıza göre, hukuk devleti olan ülkemizde cumhuriyetin bir savcısı ve devletin bir polisi neler yapabilir sizlerde duyun. 22 ocak 2008 günü sabah saat 06 da polisler evime gelmişler, bir hafta önce ameliyat geçirmiş olan kızım ağrıları sebebiyle uyuyamadığından, polislere kapıyı kendisi açmış, daha ne olduğunu anlamadan bir anda evin içine dolan polisler, ilk söz olarak Sami nerede diye sormuşlar, o da yatak odasında uyuduğumu söylemiş. Ve beni uyandırmak istemiş, mani olup sen sesini çıkarma, demişler. Doğrudan yatak odama girip beni uyandırıyorlar. Gözlerimi açtığımda karşımda beş altı sivil insan duruyordu. Başkanım, lütfen o anı hayal eder misiniz. Allah tan eşim yanımda yoktu. bu iğrenç davranışın kabul edilir bir tarafı olabilir mi. şaşkın ve ürkek bir şekilde kalkıp giyindim orada daha yatak odamda hemen kelepçeleri taktılar. Salona çıktığımda eşim iki kızım ve altı yaşındaki kız torunum dehşete kapılmışlar. Ağlamakla gözleri korkulu bakışları ile bana bakıyorlardı. Çünkü onlar da ne olup bittiğini anlayamamışlardı. O sırada salonda ayrıca onbeş civarında polis bulunuyordu. Aralarından biri evi arayacaklarını söylediği zaman neler olduğunu öğrenmek için sordum. Onlarda beni Ergenekon terör örgütü üyesi şüphelisi olarak tutukladıklarını söylediler. Tabi ben hiçbir şey anlamamıştım. Çünkü Ergenekon diye bir örgüt ismi hiç duymamıştım. Evi aramaya başladılar. Ben de onlara ailemin yanında elleri kelepçeli olarak son derece onur kırıcı bir görüntü ile refakat ediyordum. Şimdi burada sormak istiyorum. Evime gelen polisler hangi caninin peşindedirler ki, tüm bu aileme bu baskıyı şiddeti bu terörü bu korkuyu ve insan hakları ihlalini yaşatma hakkını kendilerinde gördüler. Umarım torunum yaşadığı bu travmayı üzerinden atar ve ilerde devletin polisini sever ve ona saygı duyar. başkanım, benim yaşantımda polisle karşılaştığım zamanlar olmuştu. Geçmişte işkence dönemi polislerini de tanımıştım. Ama o polisler çocukların aile bireylerini yanında insanları böyle aşağılamazlardı. Bunların şartlanmış oldukları daha eve geldiklerinde belli oluyordu. Bakışları ve davranışları ile suçluluğuma karar vermiş bir tavır içindeydiler. Masumiyetim kâğıt üzerinde kalmış, hiç akıllarına bile gelmiyordu. Üç saate yakın evin her köşesini aradılar. Dört yıl önce işi bozulduğu için benden maddi yardım isteyen ve halen de bana 325 bin YTL borçlu olan Hilmi Saatçılar ismindeki arkadaşıma ait, günü geçmiş senetleri aldılar. bu senetler arkadaşıma yardım etmek için bankaya ipotek ettiğim iş hanımın karşılığı olarak düzenlenmişti. bunu hiç araştırmadılar. aramada bir de, altı yıl öncesine ait ticari bir faaliyete ilişkin, ödemesi yapılmış, artık hiçbir geçerliği olmayan 250 bin dolarlık bir çeke de el koydular. ayrıca evimde bana ait olan bir adet kurusıkı tabancayı da aldılar. Sayın başkanım, evden bu şekilde ayrıldık. Site komşularım beni ellerim kelepçeli, 20 ye yakın polis tarafından götürülürken gördüler. Kim bilir hakkımda neler düşündüler? Bu da beni ayrıca kahretti. Çünkü hiçbir suçum, günahım yokken böyle çirkin bir muameleye tâbi tutulmuştum. Polis aracına bindirilince etrafa baktım. asker görülmüyordu. Düşündüm acaba bu bir polis darbesi miydi? belki de.çünkü devir o devir. hareket ettik. ben emniyete gideceğimizi sanıyordum. oysa etiler de eskiden kumarhane olan kapatılmış, mühürlü bir binaya geldik. bir süre açıp açmamayı tartıştılar, sonra vazgeçtiler. Karşı tarafta bilmediğim başka bir binaya gittik. orada tanımadığım insanlara beni gösterip ‘burası Sami’nin yeri değil mi?diye sordular. onlar da ‘kim bu Sami? tanımıyoruz’ dediler. o yerin bir başkasına ait olduğunu söylediler. oradan ayrıldık. yolda araçtaki polislerden biri bana bir kâğıt göstererek “Sami bak, biz bu yerlerin senin

60

Page 61: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:61

olduğunu biliyoruz. sen Ergenekon’a buralardan finans sağlıyorsun” dediler. Başkan’ım, yaptıkları modası geçmiş çirkin polis tuzaklarıydı. ama tutmadı. çok merak ettim savcı öz bu tuzakları iddianamesine neden koymamış? Herhalde benim lehime delil olur diye. hâlbuki lehime olan delilleri de toplamakla görevli değil mi? cumhuriyetin savcısı. bir saat sonra emniyete geldik. İşlemler tamamlandıktan sonra nezarete konuldum. nezarethanede her yer doluydu. Pek çok yerden ses geliyordu. yakındaki birine, “neler oluyor? niye bağrışıyorlar?” diye sordum. oradaki herkesin “Ergenekon şüphelisi” olarak getirildiklerini söyledi. anladım ki, hepsi evlerinden benim gibi alınarak getirilmişlerdi. nezarethanede devamlı niye buraya getirildim diye düşündüm. ama cevabını bir türlü bulamadım. bir süre sonra götürüldüğüm bir odada dört sivil polis oturuyordu. bana da oturmamı söylediler. kibarca, mülakat yapmak istediklerini belirttiler. bende en azından neler olduğunu öğreneceğimi düşünerek teklifi kabul ettim. Görüşmede sürekli veli küçük ve tanımadığım bilmediğim paşalar ve kişiler hakkında sordular. Bende veli küçük ile ne zaman ve nasıl tanıştığımı anlattım. Diğerlerini tanımıyorum dedim. Fakat onlar bana bilmediğim saçma sapan sorular sormayı sürdürdüler. Bilmediğim konular olduğu için cevaplamadım. bana ‘sen temiz toplum istemiyor musun?’ diye sordular. ben de yetkili amire herkesten fazla temiz toplum taraftarı olduğumu, yüksek öğrenim gören iki kızım ve bir de torunum olduğunu, elbette onların geleceğini düşündüğümü söyledim. Bana gidebilirsin, ama biraz düşün dediler. tam odadan çıkarken de ; “vermediğin bilgiler için teşekkürler” diye seslendiler. Niye öyle konuştuklarını anlayamadım. Zaten pek fazla da önemsememiştim. Çünkü hala ne olup bittiğini anlayamıyordum. o gün avukatım geldi, o da şaşkındı. Ona neler olduğunu sorduğum zaman “ sabırlı ol, zaman içinde anlarız” dedi. Dördüncü gün beni, ifademi almak için organize suçlar şubesine götürdüler. Orada ifade verdim. Sonra Beşiktaş adliyesine götürüldüm. işte orada 17 saat uykusuz ve soğukta bekletildikten sonra, nihayet savcı Zekeriya öz’ün huzuruna kabul edildim.burası çok önemli sayın başkanım, beni karşısına ergenekon üyesi diye getirten savcı, sorgusuna, elinde uyuşturucu ve susurluk dosyalarım olduğu tehdidi ile doğrudan “şimdi bana Susurluk’u anlat bakalım” diye başladı.avukatım da yanımda. o zaman ben ve avukatım ve ben, o davanın bittiğini, yargılanıp cezasını da çektiğimi söyledik. savcı da bana zaten bu sorunun kendi özel sorusu olduğunu belirtti. zaten bu savunmamdan sonra o konuya da gireceğim. esas önemli taraf burası çok önemli. Hukuk için çok önemli, sonra ifademi aldı ve beni tutuklama talebiyle mahkemeye gönderdi. Şimdi sayın başkanım, uyuşturucu dosyası var derken, burada 1992 de bir olay oluyor, 2004 te ben Avrupa da yaşıyorum. Susurluk olayı ile cezaevine girmiş, bu dosyadan hiç haberim yok. beni bir gece geliyor organize alıyor, 2004 te geliyor ama evi arıyor falan gidiyor. Organize diyor ki bizle işin yok senin diyorlar. Narkotik ile işin var. Diyorum ki ya benim narkotik ile ne işim olacak. Bilmiyoruz diyorlar, beni neyse narkotik e gönderiyorlar. Hücreye koyuyorlar. sabah onda o zaman emniyet müdür muavini tayfun bey, beni çağırtıyor, beş altı tane polis, Sami Hoştan diyor, sen 150 bin mark bir müdür muavinine vermişsin, kime verdin, sayın müdürüm diyorum, niye vereyim 150 bin mark neden vereyim, yani niçin verdim. Yok vermişin, verdin vermedin, verdin vermedim, vermedim dedim, ama niye verdim dedim, yani niçin verdim dedim, onu söyleyin. Yok sen 150 bin mark narkotik şube müdürüne vermişsin. O zaman bende tabi sabrım taştı, size verdim dedim. Siz dedim, verdiğiniz insanlardan birini tanıyorsunuzdur, dedim, o ara pet şişesini kafama vurdu tabi. Alın bunu dedi içeriye, neyse içeri aldılar. Sular mular işte bildiğiniz eski dönem, ama eski dönem daha iyiydi bu dönem daha kötü, eski dönem sular mular işte yatırın, kaldırın bir şeyler bir şeyler bende anlayamadım. Sayın başkanım bende

61

Page 62: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:62

anlayamadım. Bir şey yok zaten tekrar hücreye.3. günü sabah 9 da beni bir odaya koydular böyle odada duruyorum. Birine beni gösteriyorlar. Teşhir ediyorlar, kimi gösteriyorlar biliyor musunuz sayın başkanım, 1992 de Hacı Ökkeş Kaylanlı diye biri, o zaman Hollanda da şirketleri var, oğlunu da benim de orada altı tane restoranım var oraya geleceğim. Altı tane restorantım, tekstil işlerim gazinolarım var, onlar da orada ihracat şeyi yapıyorlar. Mal taşıyorlar. ihracat için, bunların oğlu eroin ile yakalanıyor. Bunu da İstanbul’da alıyorlar. Bu Ökkeş Kaylan’ı, bu Ökkeş Kalyan, işte yanında kaynını da alıyorlar tabi, o zaman kaza ile merkezden düşüyor, ölüyor. Kaynı ölüyor, o gün ölüyor. Polis camından aşağıya düşüyor ölüyor. Ayağı kayıyor ölüyor. Derken buna işte sorgu yapıyorlar. Daha evvelden benim natural grup un sahibiyim ben İstanbul da galerya da naturel gulubu vardı hem oranın sahibiyim hem de dağıtım yerlerim var, ama kendim Avrupa da yaşıyorum. Tam otuz sene. Bir de Arnavutlar cemiyeti başkanıyım orada. Bundan işte benim kartım çıkıyor, üstünde ayakkabı almış işte, işte büyük küçük gelirken sana yardımcı olur demişler. Bu sami yi tanımıyorsun. sami nin orada kumarhaneleri var. o da diyor ki, tanıyorum diyor şeyde kumarhaneleri var diyor. tekstil restorantları var. ne ise bunun kendi şahsın şu anda tutuklu şu anda cezası onaylandı. Bunun bir milyon markını alıyorlar yav sami yazsak ne olur savcıya göndermeyeceğiz diyorlar. Sami yazıyorlar. Sami Hoştan ın 100 kilosu. Ama ben Hollanda dayım. Hollanda da mal yakalanıyor, ben Hollanda dayım. Almanya da da gene mal yakalanıyor. Gene haberim yok ama ben gidip geliyorum Hollanda da işyerlerim var. İngiltere ye gidiyorum. Fransa ya gidiyorum. İnterpol beni yakalamıyor nedense. Ben ama ….. Türkiye de aranıyor muşum. Ama arayan da yok o ara. 2004. işte bu organize beni aldığı gün. Sabah 9 da başkanım. Birisi geliyor, aynanın karşısında odur diyor. o dur dediği insan, ökkeş kaylan tutuksuz yargılanıyor o zaman, üç sene yatmış, tutuksuz yargılanıyor. Gece evinden illegal olarak alınıyor. İşkence yapılarak bu mu diyor, bu diyor. ne yapıyor ondan sonra, doğrudan doğrudan bıkakılıyor doğurdan savcılığa gidiyor. Avukatını alıyor, ben daha müdüriyetteyim. Diyor ki beni evden böyle aldılar. Böyle böyle ifade ver dediler. Bu sami nin o zamanda söyledim. Şimdi de söyledim, hiçbir suçu yoktur. Fatih volkan da avukatım, biz konuyu şey yapıyoruz, takipsizlik veriyor şey, savcılık . gidiyor oda ifade veriyor, takipsizlik veriyor, fakat ne hikmetse itiraz ediyorlar, buna birileri, itiraz ediyorlar, ille bu eroin saminin olacak yüz kilo eroin. Tabi biraz sonrada onları da isteyeceğim burada gerçi de. Şimdi başkanım derken dosyayı ……. Mahkemeye bakan da yine cumhuriyetin bir savcısı, cumhuriyetin bir hakimi Naci bey, şimdi dokuz o zaman bir.DGM 1 başkanı. Bana üç ay sonra tebligat geliyor diyor ki, işte uyuşturucu falan işte mahkeme var, gidiyorum, aynı şekilde huzura çıkıyorum. Onu da çağrıyorlar. O gece alıp beni teşhis edeni de alıyorlar. Diyor ki, efendim diyor, olaylar böyle böyle oldu diyor. ben ifademi veriyorum. Tutuksuz olarak yargılanmaya başlıyoruz. Davayı birleştirmiş, savcı birleştirmiş, ama mahkemenin sayın cumhuriyet savcısı, ikinci mahkemede diyor ki ilgisi yoktur, bu olayla hiçbir irtibatı yoktur yani, Sami Hoştan ın yirmi kişi yakalanmış, on sekiz kişi yakalanmış bu olayda. Hiçbir irtibatı yok. aranma durumu yok. benim boyna tahliyemi istiyor, beraatimi, tahliyemi istiyor.bir celse tahliyemi istiyo, iki celse tahliyemi üç celse dört celse cezalar veriliyor. Onbeş, on beş, on beş, Sami Hoştan a da on beş veriliyor. Ama ne gariptir ne tutukluyor, ne yurt dışı yasağı koyuyor. Sayın başkan. On beş sene veriyor. Ne tutukluyor, ne de yurt dışı yasağı koyuyor. Tabi temyiz e gediyoruz hakkımızı kullanıyoruz, bizle beraber cumhuriyetin savcısı da gidiyor. Orada beraatımı istiyor, cumhuriyetin savcısı da gidiyor orada. Sonunda şey oluyor onların ki tasdik oluyor benimki esastan tekrar incelenmesi olarak kararı vardır. Diyerek mahkemeye

62

Page 63: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:63

dosyayı geri gönderiyor ve üç ay sonra da zaman, dört ay sonra mı ne zaman aşımına giriyor. Şimdi bu sayın Zekeriya öz bana ne diyor biliyor musunuz, bunu hukukçular çok iyi çok iyi, o işi nasıl yapın nasıl bağladın, Sami Hoştan, o işi nasıl bağladın. Onuncu daire başkanı, yani Yargıtay onuncu daireyi bu işi avukatım orada, nasıl bağladım bu işi. Sayın başkanım, böyle bir durumdayız. Bu şekilde karşınızdayız. Yani burada buna açıklık getirmek istedim, yani Sami Hoştan, sayın savcımız da geçen gün söyledi. Zaman aşımınıza gelmişiniz, zaman aşımına geldim ama nasıl geldiğimiz niye araştırmıyorsun, oranın da cumhuriyetin savcısı vardı. Karar günü tahliyemi istedi. Daha evvelden hiçbir ilgisi olmadığını, biraz sonra avukatım anlatır, yani niye anlattım. Bu olayla Ergenekon ile ilgili değil bu olay. Ama bir savcının neler yapabiliyor neler yaşatabiliyor. Kendi meslektaşlarına, yarın, yani siz de Yargıtay da olabilirsiniz. Birine böyle bir karar verdiğiniz zaman, yani bir savcı sorma hakkı var mıdır. Bu işi nasıl ayarladın. Nasıl ayarladın bu işi, ben utanç duyuyorum. Yemin ediyorum başkanım utanç duyuyorum. neyse. sonra ifademi aldı ve beni tutuklama talebi ile mahkemeye gönderdi. bu defa, orada sorgu hâkimi, şimdiki sayın üyeniz, ne olduklarını bilmediğim sorular sormaya başladı. onların neler olduklarını açıklamadan önce gözaltına alınışımdan huzurunuza gelinceye kadar, hangi şartlarda, neler yaşadım? bunlar ne kadar yasalara uygundu. bu konularda hem size hem de kamuoyuna bilgi sunmak istedim. Değerli zamanınızın bir kısmını aldığım için üzgünüm. Ama 11 ay sonra karşınıza gelebildiğim için bu davadan dolayı neler yaşadım, neler gördüm bunu ancak size duyurabilirdim. Bu imkânı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. başkan’ım, tekrar adliyede sorgu hâkimliğindeki ifademe dönersek; heyetinizdeki bir sayın üye, benim jitem diye birileriyle eroin işi yaptığımı iddia etti. ben de ne olduğunu bilmediğim jitem’in askeri bir birim olduğunu, orada kendisinden öğrendim. jitem diye bir şahıs veya kuruluş varlığından hâlâ haberim yok. o nedenle burada birkaç kez sordum. Savcı ile beni sorgulayan heyetiniz üyesi, bu jitemi biliyorlar ki, sordular, iddianameye de yazıyorlar. ben de ısrar ediyorum, şu suç ortağım olan jitemi getirsinler artık buraya.ya da açıklasınlar, kim bunlar? ama hiç ses çıkmadı. yoksa hayali bir suç ortağım mı var? bari onu bileyim. ben kimlerle beraber bu işi yapmışım? çıkarsınlar huzurunuza. her neyse, anlaşılan o ki, benim suç ortaklarımı bir türlü bulup buraya getiremeyecekler. peki,bana ait olduğunu yazdıkları eroin ne oldu? onu ne yaptılar? Bana ait olan bir eroin var burada, burada kızlarım arkada oturuyor, üniversiteye gidiyor, son sınıf. Yani baba diyor, bu ne diyor, internete girdiğinde Hablemitoğlu cinayeti görürsün, İbrahim çiftçi cinayeti görülüyo. Her ne ise, anlaşılan o ki bana ait olduğu yazdıkları eroin ne oldu ,korkarım onu da Ümraniye’deki bombalara benzetmiş olmasınlar? hani Ümraniye’deki görülmeyen bombalar var ya, onlarla beraber imha edilmesin sakın? hayret! ellerinde bir gizli bir tanıkları da mı yok?! bari o açıklasın, hepimiz meraktan kurtulalım. yoksa iddia makamının en fazla itibar edip, güven duyduğu, tüm bu senaryonun yazarı kabul ettiği, aslında toplumun ne olduğu anlayamadığı, ama homoseksüel olduğu kesin olan bir adamın iftiralarından mı yola çıktılar? Eğer böyle ise, bu sahtekârı artık yandaş basın dışında 70 milyon insanımız tanıdı. Herhalde iddia makamı da tanımıştır. inşallah savcılar, şu karanlık ve kirli adamdan ve de onun iftiralarından temizlerler iddianame dedikleri eserlerini. başkan’ım, bütün bunların burada huzurunuzda açıklanması gerekiyor. açıklasınlar ki, ben de, burada bulunan suçsuz insanlar da sayın heyetiniz ve yüce milletimiz önünde ne haksız, çirkin hatta iğrenç iftiralarla suçlanmışız anlaşılsın. bu iğrenç iftiralar bir merkezden ve maksatlı olarak belli gazetelere ve televizyonlara servis yapıldığı için ailem günlerce sokağa çıkamadı. Üniversiteye giden kızım okuluna devam

63

Page 64: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:64

edemedi. ruhsal bunalıma girdi. bize ailece bu işkenceyi yapmaya kimin ne hakkı var? başkan’ım; bir başka iftira da, gizli bir tanığın bizlerce bilinmeyen tanığından duyduğuna göre benim, rahmetli hablemitoğlu’nun öldürülmesi için, rahmetli ibrahim çiftçi’ye 2 milyon dolar verdiğimi beyan etmesidir. tamamiyle gerçek dışı, mesnetsiz bir iddia. ben hablemitoğlu’nu ne tanırım ne onunla bir ilgim var ne de olayla ilgili bir bilgiye sahibim. ayrıca olay tarihinde susurluk cezam sebebiyle eskişehir cezaevinde bulunuyordum. Onu bile araştırmamışlar. iddianamede yer alan ancak hukuki durumumla ilgili bölümde bulunmayan başka bir şahsımı karalama ithamı daha var. iddia makamı, yani savcı öz, şimdi hayatta olmayan yakın arkadaşım ve aile dostum rahmetli ibrahim çiftçi’nin, öldürülmesi olayı ile beni ilişkilendirmek istemiştir. yine başka bir gizli tanığa göre; benim ibrahim çiftçi’ye 1 milyon dolar borcum varmış. bu borcu ayda 100bin ytl lik taksitler halinde kredi kartımla ödemekteymişim. bundan dolayı kendisine husumet beslediğimi duymuşmuş birinden. nedense benimle ilgili gizli tanıklar hep birilerinden birşeyler duymuşlar. belki de rüyalarında görmüşlerdir. belki de öğretilmişlerdir. rahmetli ibrahim çiftçi İzmir’de bombalı bir saldırı sonucu öldürülmüştü. ailemin bir yakını olarak ben de arkadaşımın cenazesine katıldım. faili belli bu olayda bile, savcı öz, aklınca beni sözde Ergenekon trenine bindirmek için, benim üzerimden kimsenin görmediği, sır olup kaybolan uydurma Ümraniye bombaları ile İbrahim çiftçi’ye yapılmış bombalı saldırı arasında irtibat kurmak istedi. ama diğerleri gibi bunu da beceremedi. hiç değilse kredi kartıyla ödediğim iddia edilen şu taksitleri bankalardan araştırmış olsaydı bari. ama zararı yok, böylece tecrübe kazanmış oluyorlar. bense ezberlerini bozduğum için üzgünüm. sayın başkan’ım, şurada bir açıklık getirmek, bu İbrahim çiftçi olayı kasıtlı olarak kasıtlı olarak savcı Zekeriya öz tarafından İzmir e, onun karalarını da vereceğim, şimdi orada tanık ım. İzmir de bir bombalı saldırı sonucu öldürülüyor fakat nedense sayın savcı öz, ille bu bombalarla Ümraniye bombaları ile Ümraniye bombaları kardeştir. Diyor. Allah Allah amca oğlu da demiyor, kardeştir diyor. benim de husumet beslediğimi söylüyor, borçlanmışım, kart falan ödedim işte borçlanmışım. Oranın savcısı da tabi savcından bir şey geliyor o da kale alacak. Oda aynen şunu yazıyor sayın başkanım, Zekeriya Öz e, benzerliği olabilir. Bu eylemi yapan ibrnahim çifçi ye eylemi yapan yalnız olmadığı, Zekeriya öz tarafından anlaşılmıştır. Yalnız değil, yani yanında birileri buna yardım etmiştir. adam anlatıyor nasıl yaptığını, eniştesinin bombayı verdiğini söylüyor, beni anlatıyor, İbrahim çifçi ile iyi dosttu, aile dostudur. Anlatıyor bu adam öldüren adam bu katil anlatıyor. Mahkemede anlatıyor bunu. Hayır olmaz bombalarla o bombalar birdir. Seri numaraları aynıdır derken bir gün şu bana geliyor, başkanım tabi ben hukukçu falan değilim. Ben hukukçu falan değilim. Şimdi İzmir den geliyor bu savcılık,diyor ki benzer, ben de sayın Kemal Kerinçsiz ile beraber aynı odada kalıyorum şeyde, kandıra da ya bu benzer ne demektir, bombalar benzer. Ya oda diyor ki ya sami abi benzer diye bir terim olmaz hukukta. Benzer , bombalar hep birbirine benzer. Seri numarası, e seri numarası olmaz. E seri numarası benzer, yalnız yapamaz bu cinayeti ama fail diyor ki eniştim verdi bu bombayı, eniştem verdi bombayı ve oğlunu çağırıyor, İbrahim çifçi nin oğlunu, kızları İzmir de ifade veriyor, ortakları ifade veriyor diyor ki sami abi bizim amcamızdı. Bir ay evvel düğünüm oldu diyor kızı. Ailece düğünümüze katılmıştır. Diyor. ortakları diyor ki ya sami abi geldği zaman biz ağırlarız İstanbul da İbrahim çifçi geldiği zaman da o ağırlar diyor. hayır olmaz burada bir irtibat olması lazım. Ne ise tabi konu böyle devam ediyor, en sonunda burada huzurunuzda işte geçen gün bana şey geliyor, mahkeme şeysi geliyor, İstanbul 7. ağır cezaya tanık olarak İbrahim çifçi yi tanıyıp tanımadığınızı sorulması için. Beni sanık yapıyor daha kardeş bomba yapıyor, benzer

64

Page 65: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:65

bomba oluyor, ya bombanın benzer, ben bombadan anlamam. Uzmanları var burada benzer kelimesi geçer mi. yoksa ben şunu öğrendim burada arkadaşlardan tape si varmış, yani onlarda bin tane on bin tane yirmi bin tane aynı şeyden çıkartabilir onu öğrendim burada. Neler öğrendim uzman arkadaşlar var burada yani bu işi iyi bilenler. Seri numarası bir yerde, benzer bir yerde, basında kardeş bombalar bir yerde. Ne oluyoruz dedim ya, bir şeyler oluyor dedim ya. Bu cinayeti bile beni suç ortağı yapmak istemiştir. Neden diyorki, yalnız işleyemez diyor, kim diyor bunu Zekeriya öz İzmir e diyor. dikkat et diyor, bu Ümraniye bombalarının aynısıdır diyor. bu aylarca televizyonlarda gazetelerde böyle geçti. Ailesi beni tanıdığı için güldü bu işlere avukat gönderdi bana. Sami amca bizim amcamız dedi. onlar da gelecekler buraya. Şimdi yani başkanım neyi anlatayım anlamıyorum, yani özür diliyorum konu ile hiç ilgisi olmayan şeyler söylüyorum ama kusura bakmayın. Konuyla ilgisiz hiçbir şey. görüldüğü gibi her iki konu da, hem savcı öz, hem de üyeniz sorgu hâkimi tarafından doğruluğu hiç araştırılmadan, soruşturulmadan, ortada hiçbir delil yokken gündeme getirilmiştir. bütün bu yapılanların, iftiraların elbette sebebi vardı. önce sözde Ergenekon örgütüne ihtiyaçları olan aktörleri seçmiş oluyorlar, sonra da onları, “kuvvetli şüphe” altına sokacak iddialar atıyorlar ortaya. bu nedenle ben 11 aydır tutukluyum. Üstelik günlerce basına malzeme, kitaplara da konu haline getirildim. Ailece kişilik haklarımız çiğnendi. Sayın başkan’ım, şimdi de veli Küçük’le olan ilişkime açıklık getirmek istiyorum. Şunu şey yapmamdan başkanım burada bir kitap var, biz kemal bey ile veli paşam ile beraber kandıra da yatarken bu kitap çıktı, Ergenekon’u bilen Şamil Tayyar mıdır, Tamil Şayyar mıdır birisi çıkartmış, burada daha iddianameyi bilmiyoruz başkanım, iddianameyi hiç bilmiyoruz. Şöyle diyor. İbrahim çifçi şöyle diyordu, necip Hablemitoğlu nu öldürmem için Sami Hoştan bana 2 milyon dolar verdi. Teklif eti. Jitem ile uyuşturucu işi yapıyor. Daha iddianame yok ortada, sayın başkanım. İddianame yok. biz bilmiyoruz ne olduğumuzu ben şimdi huzurunuzda öğrenmek için geldim. Huzurunuzdayım, niye buradayım yani. yani daha iddianame hazırlanmamış bunlar var. Sayın başkanım. Israrla yani çok üzgünüm özür diliyorum burada ısrarla size eroin im nerede, jitem nerede, diye demek istediğim bu, çünkü kızlarımın canını acıtıyor. Onlara cevap veremiyorum. Benim vereceğim yer burası, çünkü milletin adına siz karar vereceksiniz burada. İnsanların aklanma yeri burada. Veyahut ki yok olma yeri. ikisinden biri olacak burada, ya aklanacağız, yada yapmışsak bir suç, sayın savcılarım onu getirip delillerini koyacaklar buraya, siz de millet adına en büyük cezayı verin. Millet adına en büyük, hiç kanaat falan kullanmayın yani, verin. Ama ilk önce burada kanıtların gelmesi lazım. Biz ailece büyük yara aldık. Şimdi Veli Küçük ile olan ilişkime açıklık getirmek istiyorum. ben 1979 – 1994 yılları arasında hollanda’da bulundum. orada ticaretle uğraşıyordum. altı restaurantım, tekstil işlerim ve hollandalı arkadaşımla ortak işlettiğim bir gazinom mevcuttu. herhangi bir sıkıntım, sorunum yoktu. şimdi bir şey atladım onu hatırlatayım. Sayın savcı, orada onunla aramızda bir sürtüşme geçti o da neden, avukatım yanında oldu bu olay çünkü, benim işim bitti. Oradaki memura küpeli miydi küpesiz miydi sordu, kim var veli var dedi getirin şu veli yi dedi, dedim ki o veli paşa dedim. Alın götürün dedi bunu. Yani otuz beş yıl takdiri size bırakıyorum. hatırladığım kadar 1983 veya 1984 yılında orada size savcılık ifademde 86 yılında demişim, yanlış çünkü ikinci görüşüşüm o yıl oluyor, ikinci görüşütüm, tatil amacıyla istanbul’a gelmiştim. mustafa bilgin ismindeki arkadaşımla karşılaşmıştım. kendisi Edirne liydi. birlikte, müşterek arkadaşımız olan enver yaylacı’yla edirne’ye gittik. orada bir lokantada akşam yemeği sırasında aynı yerde yemekte olan veli küçük yanımıza gelerek, mustafa bilgin’e sarılıp “hoş geldiniz”

65

Page 66: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:66

dedi. mustafa ile veli küçük yakın arkadaşlarmış. biz de bu vesile ile orada tanıştırıldık. veli binbaşı o zaman edirne jandarma alay komutanı imiş. ben istanbul’a döndükten kısa bir süre sonra tekrar hollanda’ya gittim. aradan 3-4 yıl geçtikten sonra, istanbul’a geldim. bir gün sipariş verdiğim arabamı almak üzere, çiftkurtlar oto galerisi sahibi arkadaşım enver yaylacı’nın yazıhanesine gittim. mustafa bilgin ve veli küçük oradaydılar. bu, benim veli küçük ile ikinci karşılaşmamdır. yıllar sonra, bir Ankara seyahatim öncesi, arkadaşlarımla sohbet sırasında, veli küçük’ün kocaeli jandarma komutanı olduğunu öğrendim. telefonla arayıp, “ankara’ya geçerken müsait iseniz kısa bir ziyaret yapıp hatırınızı sormak isterim” dedim. o da müsait olduğunu, beklediğini söyledi. gittim, yarım saat görüştük. ayrıldım. daha sonra çok uzun yıllar yüzyüze görüşmedik. zaten kendisi de paşa olup giresun bölge komutanlığına gitmişti. geçen zaman içerisinde bayram gibi özel günlerde telefon ve telgrafla kendisini kutlamalarım olmuştur. ta ki susurluk olayı diye bilinen kaza oluncaya kadar da görüşmedik. söz konusu kaza meydana geldikten çok kısa bir zaman sonra, benim haberim oldu. kaza geçirenlerden biri olan sedat bucak, benim yakın dostumdur. onunla yaptığımız sohbetlerde veli küçük paşa’nın yakın arkadaşı olduğunu söylerdi. sedat bucak’ın kazada ağır yaralandığını duyunca acil yardım sağlamak için aklıma ilk gelen kişi veli küçük paşam oldu. Hem de telefonla kazayı kendisine bildirdim. bu görüşmemden sonra da veli paşamla uzun bir süre görmedim. bayramlarda arıyor hal hatır soruyordum. bu arada kendisi de emekli olmuştu. bir güvenlik şirketi açtığını duydum. hayırlı olsun diye ziyaretine gittim. bir daha da yüz yüze görüşmedik. son telefon konuşmalarımda, “paşam ne iş yapsam kaybediyorum” dedim. başkan’ım,ben kumar oynarım ve bağımlılığım var. konuşmamda “paşam çok para kaybettim ” diyerek kayıplarımı anlattım. o da beni “kendini üzme, sağlığına dikkat et” diyerek dostça teselli etti. “ben köye gidiyorum seni ararım” dedi. zaten kendisi ile yaklaşık 2 yıldır yüzyüze görüşmemiştik. 25 yıllık tanışıklığımızda hepsi beş veya altı kez biraraya gelmişizdir. keşke fazla gelseydik. benim veli paşa ile tanışıklığım konusunda söyleyeceklerim bunlardan ibarettir. aksini söyleyen veya iddia edeni, burada huzurunuzda ispata davet ediyorum. savunmamın başında da belirttiğim gibi, benim her zaman yüce adalete olan güvenim tamdır. ancak şu da unutulmamalıdır ki; toplumlar yargıya olan güvenlerini yitirirlerse insanların huzurları, mutlulukları ve yaşamları sona erer. sayın başkan’ım, bu davada sözde ergenekon iddiasıyla yargılanan kişilerden sadece veli küçük’ü tanıyorum. Tabi bu ara Sedat pekeri de ali yasakı da sonra anlatacağım. diğerleri ile beni tanıştıran kişi; çok mümtaz savcı zekeriya öz’dür. başkan’ım, ayrıca, şiddetle itiraz ettiğim bir husus da, savcı öz’ün, iddianamede tamamen kasıtlı olarak, şahsımı kod adı ile tanımlamış olmasıdır. ben üsküp doğumluyum ve arnavut asıllı gerçek bir Türk’üm. yakın arkadaşlarım ve dostlarım, küçük yaşımdan bu yana bana arnavut sami der. fakat savcı öz bunu bile istismar ederek, kastını aşan bir tanımlamayla, iddianamesinde lakabımı kod adı olarak değiştirmiştir. bu kod adını kesin olarak red ediyorum. kabul etmiyorum. bana sözde kod adı takarak, örgütün üyesi yapmak istemelerini de şiddetle kınıyorum. Anlaşılıyor ki; bana kod adı takarak, birileri için yalancı tanık bularak, bazılarına suç delili yaratarak, resmi evrakta tahrifat yaparak, söz de çete oluşturmak istiyorlar, ama zorlama ile olmuyor işte, herkes ahmak değil ki. Sayın başkan’ım, üzerime yüklenmek istenen suçlarla hiçbir ilgim ve alakam yoktur.11 aydır cezaevlerinde tutukluyum. haksız ve hukuk dışı suçlamalarla, ağır şekilde mağdur edildim. ama sabrettim, çok sabrettim. bir tek nedenle; mücadele etmek için. sonuç olarak, saygıdeğer mahkemenizin ve yüce Türk adaletinin vereceği karara güveniyor ve saygı

66

Page 67: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:67

duyuyorum. şimdi bu bitmiştir başkanım, şimdi Sayın başkanım, tabi bu konumuz ile ilgili değil ama her yerde her konuda geçiyor, şeyinde çok merak sarmıştı bu olaya, üç beş dakika onu anlatayım. Susurluk un benim bu olaya veli paşamın bu olaya niye katıldığını çok ufak bir zamanınızı alacağım ama ufak bir şey ile anlatayım. Ben susurlukta yargılandığım için veli paşamı tanırım. Uzun yıllar tanırım. Ama ben Avrupa da yaşıyorum. 28 sene. 14000 Arnavut’un Arnavutlar cemiyet başkanıyım. O ASALA dönemlerinde, o bütün o bütün yani oralarda yaşadım yani ben o dönemde yaşadım yani ve çatlı yı ilk tanıyan benim Türkiye de. Herkes Mehmet özbay dedi. Ben çatlı dır dedim. Çünkü neden,o gün kendim teslim oldum kaçmadım. On altı ay sonra gittim kendim teslim oldum. Çünkü herkes ayağa kalkıştı, lambalar, mumlar, caddeler, yani dehşete düştüm, yani ne oluyor diye bir baktım, on altı ay teslim olmadım, sonra gittim teslim oldum. Oranın da cumhuriyet savcısı vardı, şimdi demek ki o kadar çok önemli görevler yapmış ki, o cumhuriyet savcısı bu gün İstanbul Başsavcısı, Aykut Cengiz, ona giden ne kadar ihbar var biliyor musunuz başkanım, isterseniz onu kendisinden öğrenebilirsiniz yazıp. Gizli tanık falan değil, öyle cezaevinden gizli tanık falan aradığı yok. o yazdılar cezaevlerinden efendim Ayhan çarkın ı biz tanıyoruz. Çatlı ile 78 de beraberlerdi Sami Hoştan yokmuş, bilmem şunu tanıyoruz, başkan, sayın savcı baktı ki, Ayhan çarkın o zaman dört yaşında. Birisi cezaevinden yazıyor efendim şu işi yaparsam ben Sami Hoştan ın nasıl öldürttüğünü biliyorum. Peki diyor esas konuya geleceğim. Mahkeme başkanı 1. ağır ceza, nalan hanım, şimdi eğer Sultanahmet 6. ağır cezada görev yapıyor, cinayetten yargılanıyoruz, idamdan. İdamla yargılanıyoruz, birkaç tane idam var yargılanıyoruz ama. Herkes ayağa kalkmış, lambalar, davullar, zurnalar çalınıyor. Ben de bir gün başkanım inanın bir gün balıkçıya girdim, canım balık yemek istedi. Susma sustukça sıra sana gelecek derken taksiden indim, onların arasına katıldım bende. Onlarla beraber restoranta gittim. Onlar ayrıldı ben restorantıma gittim. Yani öyle bir dönemler de yaşadım ben. Şimdi niye bağırdıklarını bilmiyorum. Hatta kız kardeşim burada şu anda, bizim eşim ile kızım bir gün ziyaretine gidiyor, kızları da lambayı söndürüp yakıyor, demiş ki, kızım siz niye yapıyorsunuz, demiş ki komşular yapıyor ya, biz de yapıyoruz. O da bilmediğinden oluyor beni protesto ediyorlar yani. O da katılmış protestoya. Yani öyle bir dönem yaşıyoruz. Tabi şimdi”

Mahkeme Başkanı : “Babası yürüyüşe katılıyorsa, kızı niye yapmasın ki”Sanık Sami Hoştan: “Yani şimdi Başkanım, şimdi çok bu ülke, cumhuriyet ülkesi,

cumhuriyetin savcıları, cumhuriyetin hakimleri olmasa, cumhuriyetin devletin polisi olmasa, biz nasıl yolda yürürüz. Bizim çocuklarımızın güvencesi kim olur. O zaman güçlü olan her gün birini öldürür. Biz polisimizi, devletimizin polisimizi her zaman saygılıyız. İnanın ben hep teslim olmuşum. Aykut Cengiz, sayın Aykut Cengiz bana dedi ki, hiç unutmuyorum, o beni sorguya aldı. Dedi ki, gözlükleri aynen böyle idi, sen dedi nerdeydin, dedim ki haberim yoktu, gazetelerden televizyonlardan dedim bir köyde oturmuştum. Hiç haberim yoktu. peki dedi, polisteki ifadende diyorsun ki, Abdullah çatlı yı tanıyorum, diyorsun,Diyor. evet tanıyorum dedim. Bir daha baktı bana, dedi ki Mehmet özbay diyor, ben dedim Abdullah çatlı diyorum. Tanıyorum çünkü tanıdığım insanı niye inkar edeyim ki. Kızıma sordum teslim olmadan bir gün evvel, ya ben de Mehmet, baba dede sen onu diyemezsin ki, dedi. Biliyor çünkü, söyleyemem yani olmayan bir şeyi. Böyle bir adam şimdi, sayın başkanım. Şurada huzurunuzda bizim canımızı yakan ne biliyor musunuz. Terör örgütü şüphelisi olarak sanığı, şüpheliden çıkıp sanığı bulunmamdır. Canımızı yakan bu bizim. Terör örgütüyüm, şimdi burada sanık olarak terör örgütüyüm. Ben hala anlamış değilim. Nasıl bir terör örgütüyüm ben anlamış

67

Page 68: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:68

değilim. Yani Veli paşayı irtibatlandırmak için susurluktan bir tane renk lazımdı. Ben de geçer ayak bir rengim, müsait bir rengim. O zamanlar basında çok çıktım, aynı sizin gibi çok değerli Sedat Karagüllü, Mehmet Eymür diye biri var, ne iş yaptığını bilmem, mit den mi çalışıyor, nerde çalışıyormuş, Mehmet Eymür diye biri. Efendim çıktı huzura aynen böyle, başkanım çıktı, bizde mahkemedeyiz. Tarık Ümit’ü, Sami Hoştan, Abdullah çatlı, ali kırcı, kaçırmış öldürmüşlerdir, bilmem istihbaratçılar benim istihbaraçılarım konuşuyor, ne iş yapıyorsa işte. O zaman bilmiyorum o Mehmet eymür. Başkan tabi karagüllü dinledi niye, öyle dedi. Efendim benim elemanlarım var dedi. Elemanlarım getirdiği şeyi, hepsi doğrudur. Bir dakika dur dedi, o ara tabi ben bir şey yaptım böyle kendime yakışmayan bir hareket yaptım. Şöyle bir şey söyledim, bu çakal dedim, Mehmet eymür için, bu çakalın çakalların getirdiği kağıtları okuyor size, dedim. Mahkeme Başkanı da ona böyle baktı başka deliliniz yok mu dedi. Sedat karagüllü ve çok değerli bize ceza veren şimdi avukat sayın Güler Kömürcü’nün avukatı şimdi olan. Başkan cezayı verdi bize. Şu anda avukatı bir hocanın, metin bey. Şimdi tabi cevap veremedi. Bana da dava açamadı nedense, halbuki çok büyük bir hata yani, hakaret ettim yani. tam gidiyordu başkana yardımcı olmak sıfatı ile bir şey soracağım dedim. Ne iş yapar bu, dedim, dedi ki MİT kontre bilmem ne başkanı. Ben söyleyemiyorum fazla da. Dedim Abdullah çatlı ile görüşmüş mü, görüşmemiş mi bir sorar mısınız dedim. Çünkü Sedat bucak ı ben Abdullah çatlı ile arabada giderken bir arkadaşın ısrarı üzerine ille Mehmet eymür görüşmek istiyor diyor. ısrar ediyor o da bana sordu, ya git bir görüş bakalım ne diyor diye. Ben onu o arkadaşın dediği eve bıraktım. Mehmet eymür ile görüştüler bir saat sonra, geldi dedi ne sordu, ya bu Tarık ümit. manyak mıdır nedir, Tarık ümit’i, Bizim ne işimiz olur Tarık ümit ile. Efendim ben geçen gün de burada bir şey söyledim. Dediniz ki, gelecek buraya. Niye bana dava açmadı, Mehmet eymür, orada söyledim. Başkanın yanında söyledim. Döndü, bana böyle bir baktı kafasını salladı. Ve Amerika ya gitti ve oradan mailler atıyor, yeşil Sami den emir alır, Abdullah çatlı Sami den habersiz olmasa bir şey yapamaz. Biz buradayız dimdik ayaktayız, hiç gidecek bir yerimiz, mezarlığımı almışım sekiz kişilik, yapılmış vaziyette, bu topraktayım. Benim dedemin bize bir nasihatı var, biz arnavutuz. Dedi ki vatanı, toprağı, bayrağı olmayan namusu olmaz. Eğer bunlar dedi başkasının elinde ise, namusun da onların elinde olur. Biz böyle yetiştirildik, başkanım. Bakın vermeyecektim ama özel olarak siz göresiniz diye başkana veriyorum. Şu kravatlı insan benim. Bakın şu kravatlı insan benim. Kucaktaki olan. 9 aylık ım sayın başkanım, Arnavutlukta çektirdim. İki yaşında bize Türkiye den gelirlerken daha evvelden gelenlerden ne isterdik biliyor musun biz dedelerimiz bayrak getirin derdi. Bayrak bayrak. Bayrak getirin derdi, hediye biz bayrak isterdik Türk bayrağı, yani ben şimdi burada hükümeti yıkmak, ya sevmeyebilirim ben ya, bir de şimdi bir şey daha söyleyeyim,ailem bana hep ziyaretlerinde kızlarım söyler, ben Oyumu Erdoğan ona verdim biliyor musunuz, sayın başkanım, yemin ediyorum, şerefim üstüne, kızlarıma kız kardeşlerime oyunu Erdoğan a verdirttim. Mehmet Ağar a verdirtmedim, mesela öbürüne verdirtmedim. Ve oyumu da Erdoğan a verdim dedim ki ya yeni bir insandır, bilmem nedir. adam sandık. Bütün şeyimiz bu yani. Şimdi benim savunmam bu kadar şimdi sayın savcılarımın benim söyleyeceklerim bundan başka bir şey yok. “Başkanım

Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 193 daki emniyet ifadesinin 1,2,3,4,5 cevabi ifadesi okundu.soruldu.

Sanık Sami Hoştan: “evet “

68

Page 69: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:69

Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 193 daki emniyet ifadesinin 6. cevabi ifadesi okundu.soruldu.

Sanık Sami Hoştan: “hatta Fransız şeyi de soruldu, Doğu Perinçek ile beraber fransada.”

Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 192 daki emniyet ifadesinin 1,2,3,4,5,6,7,8, cevabi ifadesi okundu.soruldu.

Sanık Sami Hoştan: “evet, çok uyuşturucu soruldu zaten dosyanın çoğu uyuşturucu.”

Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 191 daki emniyet ifadesinin 1,2,3,4,5,6. cevabi ifadesi okundu.soruldu.

Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 190 daki emniyet ifadesinin 3,4, cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 190 daki emniyet ifadesinin 5. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “ evet, uyardı ve çıktı o senaryoda çıktı.”Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 190 daki emniyet ifadesinin 6.7.8. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet”Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 189 daki emniyet ifadesinin 1.2.3.4.5. cevabi

ifadesi okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet, onların hepsi kumar bu olaylarla. “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 188 daki emniyet ifadesinin 1.2.3.4. cevabi

ifadesi okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 188 daki emniyet ifadesinin 5. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “az evvelki anlattığım şey, anlattığım şey efendim. “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 188 daki emniyet ifadesinin 6. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 187 daki emniyet ifadesinin 1.2. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “ evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 187 daki emniyet ifadesinin 3. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet aynen ve doğru çıktı o fal. “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 187 daki emniyet ifadesinin 4.5. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 186 daki emniyet ifadesinin 1. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “bu C tanığı bir anlatabilir miyim başkanım, C tanığı, şimdi

organize şubesine götürüldüğüm zaman sayın avukatım fatih volkan al ifade verdim, bitti ifademiz. Tam imzalayacaktık, komiser birden birebir yeri aradı, bir dakika imzalamayın dedi. Gitti. Başımıza da bir tane polis dikti, yarım saat kırk beş dakika sonra geri geldi,

69

Page 70: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:70

elinde beş sayfalık bir şey Sami Hoştan sana sorularımız var, dedim sordunuz, yok dedi şimdi sorularımız var. İbrahim çifçi yi tanır mısın, tanımaz mıyım dedim. İşte 3 milyon dolar kaybetmişsin orada husumetiniz varmış, nasıl olur dedim benim dedim, bir ay evvel kızının aşkın isimli kızının düğününde idim. Ölümüne gittim benim aile dostum. Yani nasıl olur dedim yani. gizli tanık var dedi. Gören var dedi gizli tanık var dedi. O geçti arkadan işte Hablemitoğlu nu gene gizli tanık bu tanıklar işte hep böyle nereden çıkıyorsa. “

Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 186 daki emniyet ifadesinin 2.3. cevabi ifadesi okundu.soruldu.

Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 186 daki emniyet ifadesinin 4. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “zaten o İbrahim çifçi yi öldürenin eniştesi bu Mehmet körfez

Mehmet o zaman anlıyorum. O da ifadesinde diyor ki Mehmet verdi bombaları bana. Yani. bir de benim gazete küpürlerim vardı Sayın başkanım, onları eğer uygunsa onları almak istiyorum, çünkü orada benim susurluktan kalan davada olan şeyler var, onu polisler aldılar bir daha vermediler.”

Mahkeme Başkanı: “bu konuyu bitirelim ondan sonra isteklerinize daha sonra döneceğiz.

Sanık Sami Hoştan:” tamam Sayın başkanım”Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 186 daki emniyet ifadesinin 5. cevabi ifadesi

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “ödediler. Çok eski altı sene.”Mahkeme Başkanı: “ yani karşılığını ödediler ama senetler sizde kaldı.”Sanık Sami Hoştan:” ödediler , ödediler, senetler bende kaldı, senetler bizde

kaldı.”Mahkeme Başkanı :” nasıl bir sistem bu.”Sanık Sami Hoştan: “ şöyle bir sistem, erol zaten durumu çok bozuk olan bir

tekstil, iflas etmişti. “Mahkeme Başkanı: “ yani her halükarda tekrar borç vereceksiniz, hazır senet

dursun mu diyorsunuz. Yani. bir para ödenir senet geri alınır. Yani bilinen kural, bu değil mi.”

Sanık Sami Hoştan: “ tamam ama ortadaki bir ilişki var, çünkü altı sene evvel, altı senelik o senetler. Altı sene geçerliliği yok. altı sene.”

Mahkeme Başkanı ;” iyi de sizin elinizde ne işi var, madem ödendi, adama iade edersin, buyur senedini, verdiğin senedi buyur, hesabını ödedin, buyur senedini dersin yani, sizde niçin kalıyor, “

Sanık Sami Hoştan: “ şöyle ödedi yani, bir getirdi bir annesinden kalan bir evi getirdi verdi, onun karşığında onu saydık. 75.000 dolar da zarar ettim. Çünkü sevdiğim bir insandı.”

Mahkeme Başkanı:“ bu şartlarda da zarar ediliyorsa vay halimize yani. bu şekilde.”

Sanık Sami Hoştan: “ ettim, ettim. “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 185 daki emniyet ifadesinin 1.2.3. cevabi ifadesi

okundu. soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet”Mahkeme Başkanı:” doğru mu “

70

Page 71: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:71

Sanık Sami Hoştan: “ doğru, hepsi doğru.”Mahkeme Başkanı: Klasör 85 dizi 203 teki savcılık ifadesi okundu. Soruldu.Sanık Sami Hoştan: “evet “Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 203 teki savcılık ifadesinin 4. paragrafı

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan:” tanırım, orada dedim ki tanımaz denilmiş, Sedat Peker i

tanırım dedim, ama kendisi 4,5 senedir cezaevinde dedim. Yani orada yanlışlık var.”Mahkeme Başkanı: klasör 85 dizi 202 deki savcılık ifadesinin 9. paragrafı

okundu.soruldu.Sanık Sami Hoştan: “orada saptırma var. murat ne iş yapar, bilmem demedim,

murat benim şoförümdür, murat benim yanımda duran insandı, yani ben ne iş, yani o zaman ne iş yaptığını bilmediğim insan çiftliğimde nasıl geliyor. çiftliğime gittiğim zaman murat da çiftliğime geliyordu. Benle beraber benim olmadığım zaman işte ben bir aydır iki ay uğramıyordum, babası kanser olmuş, şeye giderken ismi nedir Yalova’ya giderken silahları oraya bırakmış, şeye bırakmış, şeyin de ifadesi var zaten, çiftlikte çalışanın. “

Mahkeme Başkanı: doğrudur, “Sanık Sami hoştan : “ doğrudur, “Mahkeme Başkanı: klasör 390 dizi 97 deki Hâkim ifadesi okundu. Soruldu.Sanık Sami Hoştan: “ evet, aynen doğru.”Sanığa nüfus ve sabıka kaydı okundu.Sanık Sami Hoştan: “doğru”İddia makamından soruldu:Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: sayın başkanım müsaadenizle birkaç

tane soru sormak istiyoruz. Sanık Sami Hoştan ilk ifadenizde vermiş olduğunuz beyanlarda bir takım düzeltmeler yaptınız şu anda ilk ifadenizde farklı, 86 yılında Veli Küçük ü tanıdığınızı bahsetmiştiniz, 83 yılında tanıdığınız ortaya çıktı.”

Sanık Sami Hoştan: “ ilk görüşmemiz 83, ikinci görüşmemiz 86 yılında.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ bir buçuk iki yıldır görüşmediğinizden

bahsediyorsunuz, Veli Küçük ile. Fakat telefon görüşmelerine baktığımızda 1042 nolu tape, 16/11/2007, 14,15 tape 22/11/2007, yine 1870 numaralı tape 18/12/2007 tarihinde Veli Küçük ile telefon görüşmeleriniz var. bu görüşmelerde özellikle yüz yüze görüşmekten de bahsediyorsunuz, Çarşamba günü işte benim bir arkadaşım var onun la beraber ziyarete geleceğim falan diyorsunuz, mesela bu görüşmelerde anlaşıldığı kadarı ile yüz yüze görüştüğünüz intibaı da ediniliyor, ben tek tek soracağım size, 16/11/2007 günlü görüşmedeki, Çarşamba günü kendisi ile görüşmek istediğinizden bahsediyorsunuz ve Azerbaycan da bir şeyler, senden fikir alalım da ondan sonra, diyorsunuz, Veli Küçük de diyor ki ya ben Kazakistandayım yeni geldim. Ve Kazakistan dan bir sürü bana teklifler yaptılar. bir sürü projeler verdiler, oradaki tanıdığım şeyler devletin yetkilileri var orada. Filan şeklinde devam eden bir görüşme, Sapancalı Adnan ile Veli Küçük ile görüşmek istiyorsunuz, Sapancalı Adnan kimdir, Veli Küçük ile hangi konuyu, Azerbaycan da ne tür bir iş için görüşmek istediniz.”

Sanık Sami Hoştan: “ Adnan denilen arkadaşım bu gün Romanya da beş bin kişi çalışan tekstil firması vardır, Hollanda pasaportludur, otuz beş senedir tanırım, otuz yıldan fazla senedir yıllardır tanırım. Dedi ki ali diye bir arkadaşı varmış inşaat işine girmiş, Azerbaycan da. Birileri ile dedi ki abi, işte Veli paşa işte Azeri olduğunu biliyor. Dedi ki bir gidip görüşebilir miyiz. Adnan dedim yani ben paşam ile konuşurum, daha olmazsa gideriz konuşuz dedim yani, orada çünkü öyle şeyler oluyor ki, mesela inşaat işi

71

Page 72: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:72

yapsan dahi sahibi olamıyorsun. Orada da mafyalar var, orada da bilmem uygunsuz şeyler var. orada da bir takım insanlar geriye dönen insanlar tanıyorum orada. Yani acaba böyle bir şeyi düşünsek. Ali ile beraber orada tekstil gibi, dedim vallahi ben dedim paşamla bir konuşurum, telefon açtım paşama, gitmedik görüşemedik nasip olmadı görüşmek çünkü o şeye gitmişti, Romanya ya. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Yine 1870 numaralı tape de,18/12/2007 tarihinde engin soy ismi yazılmamış, bu şahısla yaptınız görüşmede biz bunu beş yapalım çünkü Veli paşa geliyor, onunla görüşmem lazım. Beş te buluşalım biz diyorsunuz. Bu görüşme buluşma nerede oldu. “

Sanık Sami Hoştan: “ olmadı, işte gelmedi veli paşam gelmedi,o birde “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Çarşamba günü olayından sonra bu.”Sanık Sami Hoştan: “ anladım, engin diye bir arkadaş benle görüşmek istiyor, ben

de diyorum ki paşamla daha evvelden görüştüm, paşam müsait misiniz dedim, daha evvelden paşamla görüşmüştüm. Müsait misiniz. O da bana dedi ki, ya başka zaman olsun dedi. Gene aynı gün başka gün olsun dedim. Bu sefer ama daha evvel enginle konuştum, işte beşten sonra görüşelim, paşamla görüşebilirim. Ama ben paşamı aradığım zaman paşam dedi ki bana başka bir gün görüşelim dedi. Hatta bu Adnan ın olayı ile ikisini birden görüşürüz demişti, daha evvelden de bu mevzuu vardı aramızda. Adnanla. Ya illa beni tanıştır, tanıştır diye, görüşmedim,”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” yine ifadenizde mesafeli bir ilişkiden bahsediliyor, yani iki taraf olarak Veli Küçük te sizden uzak durduğundan bahsediyor, siz de mesafeli bir ilişki, fakat 22/11/2007 tarihli görüşmenizde bir işlere girdim, bir buçuk milyon dolar gitti bir de altı yüz bin dolar da borçlandım paşam. Yani böyle çok özel kendinize ait bilgileri paylaşabildiğiniz birisi, çok uzak bir mesafe olduğu kanaati vermiyor. Siz ne diyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan: “şimdi sayın başkanım, sayın heyetim, ben 28 senedir yurt dışında yaşıyordum, anlattım biraz evvel size. Ben paşayı dört sene sonra bir görmüşüm. Yedi sene sonra bir görmüşüm. Yani ben yurt dışındayım, paşam paşa olmuş, Giresun a gitmiş, yani görüşme öyle şey değil ki, emekli olduktan sonra nasip oldu onunla böyle on onbeş defa yirmi defa beklinde konuşmuşuzdur ben hatırlamıyorum. O emekli olduktan sonra yani bu konuşmalarım emekli olduktan sonra da yani o da benim, ben daha evvelden gazinoculuk yapıyordum yurt dışında da Türkiye de de yapıyordum. Gazinolar kapanmadan evvel. Şereton gazinosu, tarabya gazinosu, onların ben ortağı idim. Yani bana dedi ki, yani kafana takma, kafana takma üzülme, ben dedim ki ya çok işlerimiz ters gidiyor,nedir bu uğursuzluk dedim. Hatta Habibi de o yüzden aradım o kadını bulsana o falcıyı bulsana dedim. Her şey ters gidiyor dedim ya. Yani Veli paşam ile şeyi göstermiyor ki, ben veli paşama bunları açıklamamla veli paşam bana yahut ki bir yardım etme amacı ile değil ki. Sadece bir dostane ilişki açısından. İşlerim çok bozuldu diyorum, para kaybettim şunu kaybettim yani bunda ne aranıyor anlayamadım. Ben kendisini bunu nasıl anladığını bilmiyorum sayın iddia makamının.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” şimdi 21 temmuz 2004 tarihide Sedat Peker ile yaptığınız görüşmede uzunca bir görüşme. Ben sadece belli bir bölümünü soracağım. Veli paşa ile korkun eken ve yavuz ataçtan bahsedilen görüşmede orada uzunca size bazı şeylerden sedap Peker saygı ile bahsediyor, ağabey diyor size ve şöyle diyor. siz şöyle diyorsunuz, bize de zamanında ne söyledi biliyor musun. Bunu bize de rahmetli ile bana da söyledi. Veli paşam bana da söyledi. Rahmetiyle de söyledi

72

Page 73: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:73

yani. ne söyledi size rahmetli dediğiniz Abdullah çatlı mı. veya başka birisi mi. ne söyledi veli paşa size.”

Sanık Sami Hoştan: “ hayır canım Abdullah çatlı ile ilglii değil, veli soydan diye bir arkadaşımdı, bir defa başkanım bir defa hukuk burada tamamen, şimdi bu konuşma tarihi 2004. 2004 ten bahsediyor, 2004 ten. Peki bu benim telefonum eğer dinlediysen,”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel;” bu dinleme Sami bey Sedat Peker in dinlemesi.”

Sanık Sami Hoştan: “ tamam ama eğer bundan bir suç olsaydı, o zaman beni de alırlardı Sedat Peker gibi alırlardı, yani bir suç olsaydı o konuşmam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” suç değil ne demek istediniz, onu bir açıklar mısınız, size ne söyledi veli paşa.”

Sanık Sami Hoştan: “ unuttum, bilmiyorum, unuttum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” rahmetli dediğiniz kim.”Sanık Sami Hoştan:” onu da unuttum. “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ yani genelde telefon

görüşmelerinizde rahmetli diye bahsettiğiniz Abdullah çatlı olarak anlaşılıyor.”Sanık Sami Hoştan: “ ama siz öyle anlıyorsunuz. Ben öyle anlamıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” mesela falcı dan bahsederken

rahmetli, fotoğraftan bahsederken rahmetli diye bahsettiğiniz Abdullah çatlı olarak ortaya çıkıyor.”

Sanık Sami Hoştan: “ şimdi bütün ölenlere rahmetli Abdullah çatlı mi diyeceğiz yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yani açıklarsanız ki dediniz ki biraz önce ben samimiyetle savcı bey ne sorarsa cevap vereceğim dediniz, ona göre soruyorum. “

Sanık Sami Hoştan: “ ben de size cevap verdim dedim ki o rahmetli dediğim Abdullah çatlı değil dedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ pekâlâ şu görüşmenizde diyorsunuz ki aynı görüşmede, kendini fazla yorma, kendine ait değilsin, Sedat Peker e diyorsunuz, istediğin zaman istediğin şeyi yapamazsın, çünkü birileri ille gelecek. Umut olmuşun, birileri senden umut bekliyor. Burada neyi kastediyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan:” şunu kast ediyorum, şimdi Sedat Peker yani böyle ne bileyim yoldan geçen insan, sıkıntısı olan insan ona uğrar, yani sen artık kendine ait değilsin, kaçsan dahi birisinin sıkıntısı olsa gelip seni bulur, yani bu amaçla söylenilmiştir başkanım Yani, orada bir kasıt yok. ben de bana ait değilim. Ben burada rahatladım, dışarıda,

Mahkeme Başkanı: Burada rahatsınız değil mi, “Sanık Sami Hoştan: “ Tabi, Mahkeme Başkanı: Peki, “Sanık Sami Hoştan: “ Yani, şimdi yani sayın savcım lütfen onu başka türlü

değerlendirmeyin. “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ pekala Abdullah çatlı ile kaç yılından

beri tanışıyorsunuz.”Sanık Sami Hoştan: “ çok eski.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ tarih olarak verebilir misiniz. Ve

nerede ne şekilde tanıtınız.”

73

Page 74: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:74

Sanık Sami Hoştan:” o konu bitti, o konunun ilgisi yok, şimdi susurluk gene dönüyoruz oraya.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” şimdi önemli şeyler var burada, yani Veli paşa ile Abdullah çatlı nın tanışıp tanışmadığını biliyor musunuz.”

Sanık Sami Hoştan Müdafii Av. Fatih Volkan itiraz ederek söz istedi. Verildi: şimdi susurluk davası mı yargılanıyor burada, önce onu bir öğrenmek istiyorum. Abdullah çatlı mı yargılanıyor burada, bu davanın konusu olmayan şeyleri savcının sorma hakkı yok burada.”

Mahkeme Başkanı: “ konu anlaşıldı. Savcı bey izah eder misiniz, ne için ”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ şimdi Veli Küçük Abdullah çatlı yı

tanımadığını söyledi. Sami Hoştan da Veli Küçük ile irtibatlı olan bir kişi ve susurluk olayından sonra ilk defa Veli Küçük ü arayıp ta kazanın olduğunu söyleyen kişi, bu konu ile ilgili sorular soracağım, o nedenle soruyorum.”

Sanık Sami Hoştan: “bu susurlukla ilgili ama, ben gene cevaplayacağım. cevaplayacağım, sorun”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ ne zamandan beri tanıyorsunuz Abdullah çatlı yı.”

Sanık Sami Hoştan:” Abdullah çatlıyı uzun yıllar tanıyorum, yani on beş, yirmi senedir tanıyorum, “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” ne tür faaliyetlerde bulundunuz birlikte.”

Sanık Sami Hoştan:”şimdi oldu mu bak şimdi, tuzak kurma yani tuzak bir soru. Tanıyorsun, yani tuzak, yani ben samimi olarak diyorum. O tuzak kurmaya kalkıyor.ya bu nasıl bir cumhuriyet savcısı.”

Mahkeme Başkanı : “ savcı bey başka bir sorunuz var mı.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ pekala şu konuda siz nereden

öğrendiniz susurlukta bir kazanın olduğunu nereden öğrendiniz.”Sanık Sami Hoştan: “ sayın başkanım onu da anlatayım da rahatlasın, onu da

anlatayım rahatlasın. Ercan Ersoy Sedat bucak ın koruması idi. Aliço diye bir arkadaşım vardı benim onu arıyor, diyor ki Sami abinin telefon meşgul. O da ev telefonumu alıyor, kızım çıkıyor ebru burada. baba diyor ali ağabey arıyor, baksana diyor, diyor ki hepsi ölmüş diyor. dedim ki kim ölmüş dedim, dedi ki rey, şey Mehmet özbay, işte sadat bucak, yav dedim kapattım telefonu, aradan onbeş yirmi dakika sonra kendime gelebildim. Birini daha aradım o ara, korumalarından gani kızılkaya, Sedat bucak ın koruması Siverekli, abi dedi ağayı şeye götürüyoruz dedi, çok kötü durumda dedi. O ara yolda iken, veli paşamı aradım. Dedim ki paşam jandarma bölgesinde, jandarma bölgesinde olmuş kaza, çok da ağır biliyorum da ağır da yakın dostlar, yalnız onla değil Hüseyin kocadağ ile de yakınlığı vardı, sayın paşamın, yani bir şey yapsın bir yardımcı olsun yani Sedat bucak ı yani bu amaçla aradım. bir insani amaçla aradım başka bir amacım ne olabilir. Yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ telefonda Abdullah çatlı dan bahsettiniz mi onu öğrenmek istiyorum.”

Sanık Sami Hoştan: “ yok , yok. “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” tabi ki Sedat bucak hatta ölmüş diye

duydum dedim, bir de dedim yani herhalde çok kötü vaziyetteymiş, dedim. Kapat telefonu dedi bana, bende telefonu kapattım. o da herhalde oranın jandarma mı emniyetin mi kendisi ifadesinde belirtti. Paşam.”

74

Page 75: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:75

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ drej ali olarak bilinen ali yasak la bir görüşmeniz oldu mu olaydan sonra veya olay yerinde.”

Sanık Sami Hoştan: “drej ali ile olay yerinde karışlaştık. Ben olay yerine hemen gitmiştim. hemen gitmiştim, aslında size bir şey söyleyeyim mi, Mehmet özbay olarak burada kendi kardeşim bile ben arabadayım gittim işte gördüm, yani nasıl ölmüşler olduğunu gördüm, arabaya geldim. Oturuyorum tabi oradan birileri hemen birilerine haber vermiş. Mehmet özbay değil Abdullah çatlı dır diye demişler. Kardeşim de koşarak bana müjde veriyor, diyor ağabey diyor ölen Mehmet özbay değilmiş diyor. Abdullah çatlı diye biriymiş diyor, o bilmiyor ya, yani bu kadar açık net konuşuyorum yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ali Yasak ile 90 lı yıllardan beri tanıştığınızdan bahsediyorsunuz, sadece merhabalaşırız diyorsunuz, 31/10/2007 tarihinde 1441 nolu tape, Habib ile yaptığınız görüşmede ne yaptın görüştün mü Drej ile diye soruyor sunuz. Bu konu nedir acaba, Drej ile hangi konularda, ne tür işler yapıyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan: “ şoförü arayacaktı, habip deki ki şey yapmayacaktık, bakın gene ne iş yapacaktınız, bir şey yapmayacaktık. Habib dedi ki ağabey dedi Drejin dedi şoförü biliyor o falcıyı dedi.”

Mahkeme Başkanı : “ fal konusunda mı aradınız “Sanık Sami Hoştan: “ o yani ne oldu, aradın mı konuştun mu.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ Sedat Peker i tanımadığınızı

söylemişsiniz, şimdi tashih ettiniz, Sedat Peker ile çünkü görüşmeleriniz , şeyleriniz var ayrıca Sedat şahin ile samimiyetinizin dozu nedir.”

Sanık Sami Hoştan:” Sedat şahin ile hiçbir iş ortaklığım olmamış, saygı çerçevesinde sayın başkanım ben sokak çocuğu değilim, sokaktan da ben yani sokaktan gelmeyim, sokak çocuğu değilim, ben kumarhane işlettim. her yani Hollanda da kumarhane işlettim. Gazinolarım vardı, ömer Lütfi topal ile ortaktık. Çok ortaklarım oldu, yani ben herkesi tanırım. Sedat şahin i de tanırım. Alaattin çakıcı yı da tanırım. Yani şeyi de tanırım. ……..tanırım, ama tanımak demek ne yaptınız, acaba bir eylem falan organize bu işlere bakıyor, bu soruları bildiğim için size o gün dedim ki organizeden arayın, biliyorum savcımın bu soruları sorduğuna organize de acaba benimle ilgili işlem yapılmış mı bana. Onlar hepsine yapılmış, ama bana hiç yapılmamış, ben onu öğrenmek için biliyordum, Savcımın bunu soracağını”

Mahkeme Başkanı : “ daha sakin cevap verirseniz daha rahat olur. Hem daha da ortama güven verirsiniz. Değişik sorular sorulabilir size, önemli olan sizin sakin bir şekilde cevap vermeniz.”

Sanık Sami Hoştan: “Sayın başkanım, Sedat şahin üç dört senedir cezaevinde yatıyor, Sedat Peker dört buçuk senedir yatıyor cezaevinde, şimdi dört buçuk sene evvelki olayı bana soruyor. Sadet Peker ile ben hayatımda, Sedat şahin ile hayatımda toplasan iki defa görmüşümdür, ama telefonla”

Mahkeme Başkanı :” bitti o zaman, o zaman bitti konu.”Sanık Sami Hoştan:” tamam”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” şunun için soruyorum, 1864 nolu

tapede, gene erkan ismi soy ismi olmayan bir şahıs yaptığınız görüşmede, Sedat şahin in oraya gideceği mahkeme var bu gün diyorsunuz, bu mahkeme konusu nedir.”

Sanık Sami Hoştan:”Mahkeme şeye gitti mahkemesi vardı, ziyaret ettim. Gittim mahkemeyi dinledim.”

75

Page 76: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:76

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” onu sormaya çalışıyorum. mahkemeye gitmesini takip edecek kadar aranızdaki samimiyetin ölçüsünü öğrenmek istiyorum.”

Sanık Sami Hoştan:” bak şimdi takip etmek başkanım, bana diyorsunuz ki lütfen başkanım, takip ediyorsunuz diyor, şimdi buraya gelen benim arkadaşlarım var, şurda şu anda takip mi ediyorlar bu mahkemeyi.”

Mahkeme Başkanı :” tamam konu anlaşıldı, savcı bey.”Sanık Sami Hoştan:” Allah ını seversen başkanım yahu, bana bir tane bir tokat

sorusu sorsun yani, bu örgüt bir tokat attım mı birine, yumruk attım mı birine.”Mahkeme Başkanı :” sakin, sakin ol.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yine size Tuncay Güney in mülakatı

ile ilgili bir takım sorular sormuşlar, orada demişsiniz ki, Mehmet ağar ı tanımıyorum. Kaza öncesi kesinlikle Mehmet ağar ı aramadım. Demişsiniz, burada da tekrar ettiniz. 1852 numaralı tape de, 4/12/2007 tarihinde Halil ismindeki bir şahıs ile görüşüyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan:” evet”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” soy ismini de açıklarsanız memnun

oluruz, burada diyorsunuz ki bak Mehmet ağar ın yarısı kadar yapamıyorsun sen kimse götürmüyor parayı bir yere, sende diyorsun ki Mehmet ağar senin başkanındı, Mehmet mahvoldu zaten, o mahvolurken de zenginleşti. Şeklinde ya sanki paraya ihtiyacı var filan uzun bir görüşme, burada tanımadığınız bir kişi Mehmet ağar, ne biliyorsunuz ne götürdüğünü ne yaptığını, bu konuda somut bir bilgi var mı.”

Sanık Sami Hoştan:” şimdi bir şey söyleyeceğim, savcım bir şey daha sormayı unuttu ben tamamlayayım, adam satar mı diyor. onu herhalde Erdoğan 60 milyon dolar vermişti seçime girmesin diye diyor, karşıdaki arkadaş o partinin, telefonun devamında, dedim ki bende, dedim yani bir insan partisinin eğer böyle bir para dönüyorsa demek satmıştır. Satar demek ki.”

Mahkeme Başkanı :”bak ne kadar rahat açıklıyorsunuz. bu kadar basit. Görüyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan: “ şeyi söylemiyor ama, niye beni dava etmemişler. Yalansa niye dava etmemişler.”

Mahkeme Başkanı :” işte yani bu kadar basit cevap vermek. işte bu kadar kolay bir şekilde cevap verdiniz.”

Sanık Sami Hoştan müdafii itiraz ederek söz istedi.Mahkeme Başkanı : “asil müdahale etmeyin diyor, asil müdahale etmeyin diyor

efendim.”Sanık Sami Hoştan: “ geri aldım, efendim”Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Fatih Volkan: savcı arkadaşlarımız, ben

duruşmalara girebildiğim kadarı ile gördüğüm bu sorgularda direkt soru sorma ben bunlara çapraz sorgu da demiyorum. Direk soru sorma haklarını kullanırken, öncelikle bu tapelerdeki konuşmalarda, hangi şeyin suç olduğunu kendilerinin ortaya koyması lazım. Yani bana olumsuz bir şeyin olmadığını ispatlamaya çalıştırıyorlar. Şöyle, şimdi sen bu konuşmanla emniyette aynı şeyleri yaşadık biz. Bu konuşmada ne demek istiyorsun. Ben dedim ki, siz ne demek istiyorsunuz. Burada bir suç hususu varsa, buyurun bunu öncelikle siz söyleyin, senin şu konuşmandan biz şunu çıkarıyoruz deyin. Ondan sonra bana soru sorun. şimdi çok affedersiniz, telefon konuşmasında Veli Küçük beyle telefon konuşmasında paşam diyor, senin yanına bir arkadaş da getireceğim diyor, soru Veli paşaya tetikçi mi götürecektin. Aynen bunlar.”

76

Page 77: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:77

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ lütfen düzeltiniz. Bu şekilde soru sormadık, düzeltiniz.”

Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Fatih volkan: siz değil savcım, ben sizi söylemedim, kastetmedim sizi, yani polis mantığı içersinde lütfen soru sor, evet sekiz ay on ay on iki ay yirmi bir kişilik kırk beş kişilik ekiplerle çalışıldı, ama lütfen polis mantığı ile soru sormayın, hukukçu mantığı ile soru sorun. teşekkür ederim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ aramalar sırasında şöyle bir not çıkmış, Mustafa yalçınkaya müşteki, henüz ifade vermemiş, İbrahim bey bu kişi ile görüşürse lehe ifade vermesi sağlanacak. Bu notu siz mi tuttunuz, niye tuttunuz, Mustafa yalçınkaya kimdir, kime ifade verdirilecek. “

Sanık Sami Hoştan:” ben valla el yazım değildir o yani birisi ya bir şey söylemiştir, bilmiyorum hatırlamıyorum, onu hatırlamıyorum bile, nerede bulunmuş o.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”aramalarda evinizde ele geçirilmiş,yine şişli 3. icra hakimi ismi yazılmış, Konya Beyşehirli şimdi davaya bakıyor, eski hakim filanca Diyarbakırlı bizim dostumuzdur, şeklinde yine bir not var, bu notları siz mi aldınız.”

Sanık Sami Hoştan:” yok ben almadım, yani eskiden alınmıştır. Kalmıştır, benim asliyelerle işim olmaz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” icra hakiminden bahsediyoruz.”Sanık Sami Hoştan:” yo icra hakimi işim olmaz.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İbrahim çifçi ile olan ilişkilerinizi biraz

açar mısınız. İzmir de kumar gün yapılıyor, kumarlarda. Sizin için gün yaptı mı İbrahim çifçi.”

Sanık Sami Hoştan:” hayır İbrahim çiftçi benim dostumdu, benim güne ihtiyacım yok ki. E peki şimdi bakın ne kadar tezat dimi bakın, sayın üyeniz, 3 milyon dolar diyor borçlanmışsınız, sayın iddia makamı diyor ki, açılış, açılış ne demek biliyor musunuz, yani yirmi otuz bin lira bir açılış yaparsınız, bir fayda sağlarsın o yani bir tabirce iyilik yapmış olursun. 3 milyon dolar para kaybettiğimi birisi iddia ediyor, açılış yaptı mı diyor size İbrahim çiftçi bana yani, bu çok tezat bir şey yirmi bin dolarla, 3 milyon dolar çok tezat bir soru. Ben anlayamadım onu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” size gün yaptı mı sizin için ayrı gün düzenledi mi.”

Sanık Sami Hoştan:” nasıl.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sizin için gün düzenledi mi.”Sanık Sami Hoştan:” yok canım ben onu anlatmak istiyorum, öyle bir şey yok.

olamaz. Benim yani böle bir şeye ihtiyacım yok ki.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sizin ona hiçbir borcunuz yok mu.”Sanık Sami Hoştan:” yok.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” pekala görüşmelerinizde yaşar

isminde bir şahıs geçiyor, bu Yaşar kimdir.”Sanık Sami Hoştan:” çok saygı duyduğum bir insandır.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” berber yaşar mı”Sanık Sami Hoştan: “ evet “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yaşar Öz ü tanıyor musunuz.”Sanık Sami Hoştan:” tanımıyorum, şeyden tanıyorum, susurluk davasında metris

cezaevinde iken orda karşılaştım fakat samimiyetim falan yoktur. Bir iki defa telefon konuşmalarım olmuştur.”

77

Page 78: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:78

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” ziya Bandırmalıoğlu ile cezaevinden çıktıktan sonra herhangi bir ilişkiniz oldu mu.”

Sanık Sami Hoştan:” canım suç ortağım benim yedi sene yargılandık susurlukta, yani o beni aramış olabilir bayramlarda, ben de onu aramış olabilirim, ama bir iş yaptığımız beraber olmamıştır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 12/11/2007 tarihinde, 1447 nolu tape de yaşar ile yaptığınız görüşmede, o günkü konuşmamızda gerek yok hatta ethem de konuştu, bizde yok yolcuya derken, dedim ki kardeşim benim kardeşimi böyle bir şey olsa ben gelmem çünkü yani barış her şeyden önce elini uzatan şeydir. Abi ne gerekirse yapacağım, ben de onlara bir söz vermiştim, elbise sözü, burada elbise den neyi kast ediyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan:” Sayın başkanım, şimdi iki aile hiç birbirlerini tanımıyorlar, trafik kazası gibi bir cinayet olmuş bir yerde, trafik kazası ben tanımıyorum, yani öldürerek ailesi otelleri var bu şeyde laleli de Mehmet bilmem ne soyadı. Bunlar karış tarafta öldürenler Rizeli, ölen de de Rizeli. Bu işlere baktım tatsıza gidiyor, çocukda teslim olmuş, cinayeti yapan yakalanmış, yav gittim o Rizeli arkadaşlara baş sağlığına gittim. Gittim bu aileye dedim ki, bu işi o insanların mağduriyeti var şunlardan şöyledir böyledir, aldın bunları barıştırdım. Kavga ettirmedim, silah vermedim ellerine, barıştırdım fazla kan akmasın diye. Bütün olay o. “

Mahkeme Başkanı :” o nedir o bahsettiği şey, söylediği o kelime. elbise kelimesinden ne kast ettiniz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” elbise diyorsunuz, bir elbiseden bahsediyorsunuz nedir elbise.”

Sanık Sami Hoştan: “ya bir daha okur musunuz orayı anlamadım.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” elbise sözünden bahsediyorsunuz,

yani bildiğimiz elbise takım elbise mi. yani öyle mi anlayalım.”Sanık Sami Hoştan:” takım elbise, aynı aynı. Başka anlama.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 16/11/2007 tarih 1448 nolu tapede

Mehmet şehirli ile yaptığınız görüşmede ufuk, tercümanda çalışan ufuk tan bahsediyorsunuz ve bu kişiye sizin yardım ettiğiniz, para verdiğinizden bahsediliyor, bu kişi ile ilişkiniz nedir. Niye para verdiniz bir gazeteciye, borç mu verdiniz, bir alacak mı. nedir yani. meblağı nedir.”

Sanık Sami Hoştan:” Mehmet şehirli otuz senedir benim kardeşimdir, ufuk da aşağı yukarı on beş senedir o da benim kardeşimdir. Tercüman gazetesi, işte geçen gün bu şey olayları ile ilgili alınan ufuk çelebiyi söylemek istiyor, o ufuk çelebi, Mehmet şehirli ile beraber onlar yıllarca beraber çalıştılar. Aralarında bir kırgınlık olmuş, ben bunu düzeltmek için hatta düğün yapacaktı ufuk o zamanlar, sıkıntıları vardı, dedim merak etme kardeşim dedim, ben senin ağabeyinim, bunda ne var başkanım, ne var bunda anlamadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” ne kadar para verdiniz, size ödedi mi bu parayı.”

Sanık sami hoştan : “ şimdi burada söyleyemem ayıp olur, şimdi yani ayıp olur, şimdi yardımı yaptığım için böyle bir şey yok.”

Sanık Bekir Öztürk söz almadan” Ona ye” dedi.Mahkeme Başkanı :” ona ne ise size ne, size ne, size” Sanık Bekir Öztürk söz almadan” Davayla ne alakası var,” dedi.

78

Page 79: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:79

Mahkeme Başkanı : “size ne, dinlemesini bilin önce,” Sanık Bekir Öztürk söz almadan” Biz de bu davadan yargılanıyoruz, çıkıyım

dinlemeyim o zaman” dedi.Mahkeme Başkanı : “dinlemesini bilin önce, niçin çıkacaksınız, yeriniz burası, ilk

kez değil, bu çok dikkat ediyorum, bir kez değil bu. buyurun savcı bey. çok dikkat ediyorum, bir kez değil yani,”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 18/11/2007 tarihinde hikmet ismindeki bir şahıs ile yaptığınız görüşmede kocaoğlu erol isimleri geçiyor. Bu sizin aramalarda da bazı çekler ve senetlerde isimleri olan şahıslar.”

Sanık Sami Hoştan:” hayır hayır değil o, o erol toprak.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” bu şahıslar kimdir, siz diyorsunuz ki

şimdi diyeceksin ki, ona öyle olmaz, bir defa o senetlere çekleri verecek, ondan sonra 300 bin lira getirecek. Yani bu konuyu biraz açar mısınız.”

Sanık Sami Hoştan:” tabi açarım sayın savcım, şimdi bu hikmet denen arkadaş, ağrılı bir arkadaşımızdır, İzmir de kumarhanesi vardır. Daha eskiden ortak olduğu aslan diye bir arkadaşı ile bir alışverişleri var, yani kumardan borçlanmış, işte birbirlerine gene girecekler, öyle bir duruma gelmiş, hikmet i de severim, aslan ı da severim, oda benim arkadaşım. İbrahim Çifti’nin ortaklarından biri. Dedim ki hikmet İstanbul a geldi, ya abi dedi böyle böyle dedi, bu bize zorluk çıkartıyor falan yav dedim kardeşim bu işi başka yere sürüklemeyin, başka yere sürüklemeyin, 300 bin lira verir, 700-800 bin lira alacağı varmış, 300 bin lira verir geri kalanı da senetler menetler, hallederiz dedi. İyi abi sen öyle diyorsan öyle olsun dedi. Bunda ne var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 26/11/2007 tarihinde 1467 nolu tape kimliği belirlenmemiş bir şahıs ile yaptığınız belki hatırlarsınız bahsedince, hani bir şeyler araştıracaktın ya, döneceksin diye seni bekledim telefon diyorsunuz, o da diyor ki, şimdi adam uğraşıyor diyor ki, uğraştım telefon ettim diyor, biliyorum ben hiç bırakmıyorum peşini, sen merak etme, fonun ismini bulamıyor çok uğraşıyor çocuk, siz de diyorsunuz ki, çünkü parayı kaçırdı abi yani bu belli. En sonda ama çok verme deyani detayları telefonda konuşmak istemediğiniz bir konu. bu ne gizli bir konu mu dur nedir.”

Sanık Sami Hoştan:” yok açıklayacağım, sayın başkanım, Ali Avşar denen arkadaşımız. Allah rahmet eylesin öldüğü zaman bunun bir ortağı vardı, Ali Avşar, benim para yardımımı yani para verip yardım değil orada çok mümtaz bir insandı rahmetli. Para verdiğim ve aramızda senet yaparız, günü gelir, işte o vergilerini öder, şeylerini öder, rahmetli oldu. Benim de alacağım kaldı büyük bir alacağım kaldı kendisinde. dedim ki ya aradığım insanda borsacıdır yani, çok önemli bir borsacı, ismi Dündar Altaydır, ismi. Dedim ki ya Dündar abi, yani bunun ortağına bir ulaşsak, bu dışardan oynuyordu borsayı yani ne diyorlar ona, başka şey diyorlar. Dışardan yatırım yani, dışarı oynuyor borsayı. Öyle bir şekilde parayı değerlendiriyordu, dedim ki, ya şunun ortağına bir ulaşalım. Bu mevzuuyu bir konuşalım yani budur yani bu kadar. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 2 aralık 2007 tarihli 1851 nolu tapede emre Gökhan ile yaptığınız görüşmenin sonunda işte bu telefonların dinlenildiğinden falan bahsediyorlar. En son siz de diyorsunuz ki. Ulan bu kadar korkak yok, iki sene evvel yatmış da maliyede ne olmuş yani, yatsa ne olur. Biz her gün polislik iş yapıyoruz. Her gün. Siz diyorsunuz bunu. Her gün ne yapıyorsunuz polislik iş olarak.”

Sanık Sami Hoştan:” kumar oynuyoruz, “

79

Page 80: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:80

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sadece kumar mı.”Sanık Sami Hoştan:” evet sadece kumar, basıyorlar, götürüyorlar, 125 bin lira

ödüyoruz, geri bırakıyorlar.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kuvvai Milliye derneğinden herhangi

bir kişiyi tanıyor musunuz.”Sanık Sami Hoştan:” tanımıyorum, hiç kimseyi tanımıyorum, “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” murat çağlar ı tanıyor musunuz,

buradaki sanıklardan, Mehmet Fikri Karadağ ı,”Sanık Sami Hoştan: hiçbirini tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” bu tanık beyanlarına ne diyorsunuz.

sizin para gönderdiğinizi söylüyor, Kuvvai milliye derneğine para gönderdiğinizi söylüyor gizli tanık.”

Sanık Sami Hoştan:” gizli tanık para gönderdiğinizi söylüyor, şimdi ben bir şey hatırlıyorum, sayın başkanım, bu yakalanmadan evvel, bir iki sene ben devamlı böyle çiftlikte kurban keserim ben, kurban, yani devamlı yedi sekiz tane kurban keserim. Dağıtırız, elli atmış yaşında bir adam, ama zarfla diyor, poşetle geldi oraya, bir dernekten geldiğini söyledi iki parça et koydum. Bir de derisini verdim gönderdim. Ama hangi şeyden dernekten geldiğini de sormadım. Ancak öyle biri olabilir, sormadım hangi dernekten geldiğini,”

Mahkeme Başkanı :” yardım yerine, deri ve et yardımı mı verdin.”Sanık Sami Hoştan:” et verdim yani bilmiyorum ama hangi dernek olduğunu,

kurban eti verdim.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” verdiğiniz kişiyi tanıyor musunuz.”Sanık Sami Hoştan:” yok, herkes gelir, yani kurban eti kestiğiniz zaman gelir

herkes, hata derisini de istedi de veremedim. “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 3 ocak 2008 tarihli 1432 nolu tapede

Ayhan çarkın la yaptığınız görüşmede, Nihat Vural senedi imzalattıran diyor, bu Nihat Vural kimdir.”

Sanık Sami Hoştan:” kimle konuşurken, “Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ayhan Çarkın, Nihat Vural senedi

imzalattıran bu, diyor o şahıs karşı taraftaki şahıs, kimdir Nihat Vural, sizinle ne alacak vereceğiniz var bu şahısla.”

Sanık Sami Hoştan:” tanımıyorum, murat Vural diye birini tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” imzalatmış oflu mu imzalatmış, diyor,

siz de ya bu benden benim kontrolümdeki bir adam, benden habersiz bir şey olmazsa zaten böyle şeyler yapmaz. yapmaz , yapamaz, çünkü Nihat, ne bu Nihat, diyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan: anladım, şimdi anladım, tamamını okusaydınız, bir Nihat diyorsunuz, ben tanımıyorum, şimdi bu Nihat Vural diye birisi geldi, bir olay oluyor, Antalya da Ayhan çarkın sözde birinden elli bin dolar haraç alıyor mevzusu çıkıyor, para istiyor, bende Ayhan Çarkın ı arıyorum, diyorum ki, oğlum böyle böyle şeyler kulağıma geliyor, yok abi diyor ya, yüzleştir beni kimse diyor. bende telefonu veriyorum ona, yani yani nedir diyorum bu, böyle sonra anlaşılıyor ki, başka birisi yani o olayla Ayhan çarkın ın da ilgisi olmadığı ortaya çıkıyor ortaya.y ani bu şimdik anladım devamını okuduğu zaman anladım. Yani “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ali İhsan Uslukol u tanıyor musunuz, ali ihsan uslukol.”

Sanık Sami Hoştan:” devamı var mı.”

80

Page 81: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:81

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüze:” yok bu görüşme değil. tanık beyanında geçiyor.”

Sanık Sami Hoştan:” tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Rahmi Seymen diye bir şahıs var.”Sanık Sami Hoştan:” tanımıyorum.”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 20 milyon euro luk bir şeyden

bahsediyorsunuz, bu birikimi ne şekilde yaptınız, sizin aylık geliriniz nedir.”Sanık Sami hoştan müdafii Av. Fatih Volkan itiraz ederek söz istedi: “ benim

bildiğim kadarı ile Türkiye de servet araştırılması diye bir kanun yok, nereden buldun yasası yok. eğer nereden buldun yasası olursa, Sami Hoştan dan çok çok önce bazılarının nereden bulduğunu buraya ortaya koymamız lazım geleceği kanaatindeyim. Bu soruşturma ile ilgili bir soru değil.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yani suçlandığı suç itibariyle önemli. Geliri çok önemli. İkametinizde elde edilen silahlarla ilgili şoförünüz Murat diye birisinden bahsetmişsiniz, soyadını bilmediğiniz bir şoförünüzün silahının sizin evinizde ne işi var.”

Sanık Sami Hoştan:” sonradan, az evvel de söyledim, düzeltilmesi için, Özkıran sonradan yani düşünebiliyor musunuz, yirmi dört saat değil, kırk sekiz saat değil, bekletildim. Ben ve Kemal Kerinçsiz geri kalanların hepsi odalarda yatıldı. Biz ikimiz hücre de kaldık.”

Mahkeme başkanı: “ soyadı “Sanık Sami Hoştan:” özkıran”Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”teşekkür ediyorum”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: diğer tutuklu sanıklardan Veli Küçük ten elde

edilen bir ajanda da Erenköy ülkü ocakları yazıyor, 2005 yılına ait, 8 eylül Perşembe tarihli sayfasında, isim belirterek pilot emekli binbaşı, telefon numarası da var, Sami Hoştan ile görüşmek istiyor, şeklinde bir not bulunmuş, bunu size soruyorum, bu kişi sizinle görüştü mü.”

Sanık Sami Hoştan:” benim haberim yok. demek görüşse idi, söylerdim burada. keşke onu veli paşama sorsaydınız, çünkü onda çıktı ise bu.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” veya Veli Küçük aracılığı ile sizinle tanışmak için gelen herhangi bir asker şahıs, burada belirtildiği gibi pilot emekli binbaşı oldu mu.”

Sanık Sami Hoştan:” öyle bir şey olmadı, öyle birini de tanımıyorum, öyle birini de.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” beyanlarınızda çelişecek şekilde bazı tanık beyanları var, Veli Küçük ile ilişkiniz ve ilişkinizin samimiyet derecesi konusunda. Bu tanıklardan bazıları hakkında beyanda bulundunuz, bir tanesi de Hanefi Avcı, bu kişi dönemde 92 döneminde İstanbul da istihbarat şube müdürlüğü yaptığını, o dönemde mafyacı olarak bilinen kişileri takip ettiklerini, içersinde sizin de olduğunuz bir grubun Veli Küçük ile sıkı irtibat halinde olduklarını,”

Sanık Sami Hoştan:” benim çete olduğumu da söylüyor herhalde orada, yani değil mi öle söylüyor. Bu adam ne iş yapıyormuş.”

Mahkeme Başkanı :” bir dakika bitsin, sual bitsin.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” o zaman ifadesini şöyle okuyayım, o

dönemde mafyacı olarak bilinen Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir, Mehmet Özbay yani Abdullah Çatlı olduğu sonra anlaşılan, Sedat Peker, Mehmet hadi Özcan, yaşar öz gibi adamların birebir Veli Küçük ile irtibatlı olduğunu, Veli Küçük ün de o dönem Kocaeli il jandarma komutanı olarak görev yaptığını, Jitem ile resmi bir bağlantısı olmadığını,

81

Page 82: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:82

konumundan dolayı Veli Küçük ün takip edilmediğini ancak devlet görevlileri polis ve asker ile irtibatları olan mafyavari şahısları takip ettiklerini, bu esnada bu şahısların irtibatlarının ortaya çıktığını, telefon görüşmelerinde de sürekli veli abinin yanına uğradık gibi hususların geçtiğini söyledi. Bu beyana diyeceğiniz nedir. siz Kocaeli nde Veli Küçük ü ziyaret ettiniz mi.”

Sanık Sami Hoştan:” ilk önce şöyle bir cevabım olacak Sayın başkanım, sayın iddia makamına şunu sormanızı rica ediyorum, Hanefi Avcı ne iş yapıyormuş, o dönemde.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” İstanbul istihbarat şube müdürü olduğunu beyan etmiş.”

Sanık Sami Hoştan:” peki niye ben mafya lideriymişim, yani benim dokunulmazlığım mı varmış yani beni nasıl bir defa o kişi o zat nasıl mafyaya diye hitap yapabilir, ben başkanıma günlerce sorduruyorum, sabıkalarım araştırılsın, organizeye sorulsun, interpol e sorulsun. O zat kim ki, o hala bana cevap veremedi. Ben bir soru sormuştum. Cevap veremedi. Siz de gelecektir dediniz buraya. onu da Mehmet eymür ü de bekliyorum buraya. Gelecekler. Şimdi bana o zat nasıl der mafya, peki istihbaratçı isen niye yakalamadın, ben mafya isem neye göre mafyayım. Başkanım lütfen yani mafya, bana mafya diyor, bir zamanlar susurlukta birilerini korumak için askeri alet etti, birilerini korumak için askeri alet etti. Asker de gelirse bu işler karışır diye. Her yerde bu çıkar bu. Hanefi Avcı böyle olaylarda . on beş sene sonra gene böyle Hanefi Avcı ile Mehmet Eymür gene vardır. Allah uzun ömür versin onlara. Hep vardın bunlar. hep böyle olaylarda vardırlar bunlar. hep böyle olaylarda vardırlar. Tanıktırlar. “

Mahkeme Başkanı :” sorunun ikinci bölümü var.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: yani bu konuda şunu belirtmek isterim.”Sanık Sami Hoştan:” veli paşamı yirmi, yirmibeş senedir tanıyorum dedim,

görüşmüş olabilirim yani ne var bunda. Gitmiş de olabilirim. “Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: yani ifadesine size soruyorum, gitmiş

olabilirsiniz, hatırlamıyor musunuz,”Sanık Sami Hoştan:” hatırlıyorum, bir defa gittim diyorum, daha evvelden de

ifademde savunmamda da dedim, gittim bir defa. Aradan bir zaman geçti, bir defa daha uğradım. Herhalde yani gene iki üç sene geçmişti. Şeye gidiyordum, bolu ya gidiyordum, tekrar uğradım fakat o da çıkıyordu zaten kapıdan çıkıyordu, orada. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: ancak şu itirazınız konusunda şunu belirtmek isterim. Bizzat siz kendi adınızın çıktığını, biraz önce savunmanızda söylediniz. Yani isminizin kamuoyunda bilindiğini, biraz da mafyavari, hatta bu davanın tutuklu sanıklarından Doğu Perinçek,

Sanık Sami Hoştan:” hiç mafyaya benziyor muyum başkanım,”Mahkeme Başkanı :” onun bir şekli şemali yoktur, yani. kısa boylu olur, uzun

boylu olur, şişman olur, bıyıklı olur.”Sanık Sami Hoştan:beni nereye koydular çok merak ediyorum. Bakalım.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “Ergenekon operasyonunu eleştirdiği bir

başyazısında burada size de okuyabilirim. Sami Hoştan gibi sabıkalı kişilerle mesela Güler Kömürcü gibi gazetecilerin bir arada tutulmasını filan eleştiriyor, yani sizin hakkınızda bu kanaatin nerden oluşturduğunu ben bilmiyorum ama yani bu şekilde bir kanaat oluşmuş.”

Sanık Sami Hoştan:” kim oluşturdu, Hanefi Avcı,”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” hayır, Doğu Perinçek diye size söyledim,”

82

Page 83: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:83

Sanık Sami Hoştan:” sayın başkanım, şimdi siz benim sabıkalarımı araştırdınız, dediniz ki bana az evvel sabıkan var, var dedim, siz de bana daha evvelden olduğunu söylediniz, neden oldu susurluktan.”

Mahkeme Başkanı :” biz kaydı okuruz devletin kaydını. Bizim için kayıt önemlidir. Sanık Sami Hoştan:” kayıt önemildir, şimdi anlattığı aynı o şeyler var ya payanda

dağı dediğim, birisi konuşmuş, aa sami hoştan mafyadır, ben sayın Doğu Perinçek başkanım a saygısızlık olmasın diye iddianamede apişi yaptığımızı ben burada böyle utanç duydum. Çünkü bir parti başkanıdır. Yani sözde Doğu Perinçek Tuncay Güney e Sami Hoştan apişi yapıyormuş. Veli paşaya söyle veli paşa da onu azletmiş. Yani bunlar idianamede var ben utancımdan burada sayın Doğu.”

Mahkeme Başkanı :” Konuyu değiştirmeyelim, savcı bey var mı soru.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “bir diğer tanık Mehmet eymür ifadesinde ki

susurluk kazası konusunda kısmen bilgiler verdiniz, kazadan sonra Veli paşanın Balıkesir emniyet müdürü Nihat camadan ı arayıp Abdullah çatlı bizim adamımız, iki kişi yolluyorum, onların naaşlarını alsınlar. Dediğini, o tarihte başbakan olan mesut yılmaz bana söyledi. Naaşları almaya giden kişilerden birinin Sami hoştan, diğerinin de eğer hafızam yanıltmıyorsa Mehmet şehirli isimli bir gazeteci olduğunu hatırlıyorum, ben bu konuyu veli paşaya da iletmiştim. Mesut yılmaz da bu bilgiyi Nihat cemadan bildirmiş.burada geçen Mehmet şehirli biraz önce sayın meslektaşımızın size sorduğu Mehmet şehirli midir.”

Sanık Sami Hoştan:” evet, evet benim otuz senedir çok yakınımdır, ailesi benim elimde büyüdü.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “ siz cenazeyi Nevşehir iline götürdünüz mü.”Sanık Sami Hoştan:” ben götürdüm, ben arkadaşımı gittim morg tan aldım. ben

götürdüm, ben toprağa verdim.dört gün de orada kaldım. Hem de Çatlı olarak yani Mehmet özbay olarak değil.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “ diğer tutuklu sanıklardan emin Gürses telefon görüşmesinde, sami hoştan ve berber yaşar denilen şahsın Kilisli iş adamı kendisini yakından para istediğini, kendisinde şikayette bunu vazgeçirdiğini anlatıyor. Bu olay nedir.”

Sanık Sami Hoştan:” vallahi bilmiyorum, inanın bilmiyorum. Ben şunu sormak istiyorum, mağdurları nerede olayın, ”

Mahkeme Başkanı: “ bilmiyorum diyor.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “burada geçen berber yaşar ı tanıyorsunuz

dostunuz olduğunu söylediniz, “Sanık Sami Hoştan:” evet çok iyi dostumdur ne var.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “ anatoli majdar sizin bahçıvanınız mı.”Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Kemal Ökke söz istedi, verildi:” kıymetli efendim,

sorduğu soruların cevaplarını daha önce size anlattı, diğer savcıma anlattı, bir defa daha amaç nedir yani onu öğrenelim, şimdi berber yaşarı tanıyorum. Arkadaşlığım var, benim ağabeyim, hem size söyledi, hem diğer savcıma söyledi. Yani bir defa daha sormasının amacını bir çok soruda anlayabilmiş değiliz.”

Mahkeme Başkanı: “ peki efendim.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “ Sayın başkan, eğer bu şekilde talep gelirse

tabiî ki sorduğumuz soruların mesela bazı sanıklar soru sorarken bu yolu tercih ediyorlar, yani belli bir açıklamadan sonra kısa bir soru sorup ona göre cevap almayı bu

83

Page 84: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:84

yol mahkemenizce tensip buyurulursa buna göre bir hazırlık da yapabiliriz. ancak tabiidir ki bu bir hazırlık gerektirir. “

Mahkeme Başkanı :” soru aynı sorulduğu şeklinde bir şikayet var. savcı bey.”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:“ gazeteci olarak bilinen uğur Dündar ile bir

telefon görüşmesi yaptınız mı, “Sanık Sami Hoştan:” yaptım, “Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: “ bu telefon görüşmesinde şöyle geçiyor, ben

bu insanlarla beraber tam onbeş sene beraberim. İç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar. Bir gün sizin isminiz zikredilmedi. Başka bir görüşmede de, Ayhan çarkın dan mağduret eş adını anlatan bir bayana bu benim kontrolümdeki bir adam, benden habersiz bir şey olmaz ya. Zaten böyle bir şey yapmaz. Şimdi bu uğur Dündar la görüşmenize konu, susurlukçuların güya kendisine suikast yapacağına dair bir bilgi aldığı ve bunun üzerine sizin yaptığınız görüşme. Siz de diyorsunuz ki, ben bu insanlarla onbeş sene beraberim. İç içeyim hala da benim yanımdalar, isminiz zikredilmedi, bu sözleriniz ile ne anlatmak istiyorsunuz, yani sanki bir takım isimler zikredilmiş de, onların içinde uğur Dündar ın yokmuş da anlaşılabilir, lütfen açıklar mısınız.”

Sanık Sami Hoştan:” şimdi uğur Dündar, benim aşağı yukarı aynı semtte oturuyoruz. Kocamustafapaşa lıyım ben oda kız kardeşi de benim sınıf arkadaşımdı zamanında. Yani şimdi bir gün böyle bir konu oldu dedi ki, ya beni Tansu çiller işte bilmem ne de beni öldürteceklermiş, Abdullah çatlı ya, böyle böyle bir şey var. yav dedim uğur dedim, böyle bir şey olur mu dedim, bu insanları ben tanıyorum. Böyle bir şey olur mu dedim. Olur mu dedim yani sen bu insanları ben onbeş senedir tanıyorum dedim. Bir defa sekiz senedir yargılandım susurlukta, ondan evvel Sedat bucak ın korumaları idi bunlar. yani bunda ne var acaba, sayın başkanım. Aynı o bayan dediği de aynı az evvel izah ettim ya, Ayhan çarkın yapmaz dedim böyle bir şeyi. “

Mahkeme Başkanı :” Şikayetçi olan 50 bin dolarlık “Sanık Sami Hoştan:” evet, öyle bir şey yapmazın cevabıydı o. “Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:“ Ayhan çarkın Sedat bucak ın koruması sizin

kontrolünüzde nasıl oluyor.”Sanık Sami Hoştan:” herhalde sayın başkanım, burada çok önemli bir eksiklik var,

Ayhan çarkın yargılandı, polislikten atıldı, haberi yok. Korumalığı bitti. Memurluktan atıldı artık.”

Mahkeme Başkanı :” susurluk olayından önce, koruma.”Sanık Sami Hoştan:” evet”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” ondan sonra mı” Sanık Sami Hoştan:” Ondan sonra koruma diğil ki, olamaz ki”Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” ondan sonra mı sizin kontrolünüze girdi,”Sanık Sami Hoştan:” kontrolüm derken benim kontrolümde değil, tanıdığım

insandır, gelir gider, kontrolümde derken oda bir insandır, kendine göre bir insandır. Kontrolünde demekle amacınız nedir yani bunu anlamıyorum, yani kontrolünde demekle tetikçi falan mı diye öyle mi şey algılıyorsunuz.”

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” bu sözlü telefon görüşmenizde siz söylüyorsunuz, burada açıklık getirmeniz için size soruluyor. “

Sanık Sami Hoştan:” ama niye, orada bir şey demiyorum ki ben demiyorum ki.”Mahkeme Başkanı :” benim kontrolümde diyorsunuz, telefon görüşmesinde hani

ne demek onu açın işte.”Sanık Sami Hoştan:” yani tanıdığımdır, bu kadar başkanım, evet o anlamda.”

84

Page 85: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:85

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” size iddianamede ülke içersinde mafya olarak bilinen veya bu şekilde gösterilen gruplar arasında bağlantı kurmakla hatta bir nevi ağabeylik onlara yapmakla itham ediliyorsunuz. Sedat şahin ile burhanettin saral arasında herhangi bir arabuluculuk yaptınız mı.”

Sanık Sami Hoştan: “ şimdi sayın başkanım, bu işi biliyorsunuz milletvekilleri yapıyor, generaller yapıyor doğuda, birbirlerini öldürmesinler diye, aşiret reisleri birbirlerini öldürmesinler diye. Ben bu olayda sadece yardım etmek istedim, baktım olay daha belli değil ki, suçlu olup olmadıkları belli değil, onlar birbirlerini öldürdükleri hala belli değil, basın aldı onları cezaevine attı. Daha yargılanıyorlar bırakalım ceza alırlarsa suçlu kabul edelim. Daha ikisi de tutuklu. Ben sadece yanlış anlaşılma olmasın diye Sedat ı da tanırım, Burhanettin i de tanırım. Yani aralarında sakın yanlış anlaşılma olmasın. Onların da haberi yok ne oldu ne bittiğinden. Yatıyorlar cezaevinde. “

Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Tuncay Güney isimli kişi mülakatında sizden bahsediliyor. Hatta bir yerinde Veli Küçük ün Ömer Lütfi topal yerine sizi koymasında oldukça pişmanlık duyduğunu söylüyor, bu şekilde çevrilmiş. Ömer Lütfi topal sizin ortağınız mıydı.”

Sanık Sami Hoştan: ortağımdı”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” bu kişinin öldürülmesinde siz veya yakınlarınız

çalışanlarınız yargılandı mı.”Sanık Sami Hoştan:” ben yargılandım. İdamla yargılandım.”Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın:” Veli Küçük o beyanda belirtildiği gibi ömer

Lütfi topal ile tanışır mıydı.”Sanık Sami Hoştan:” yok tanışmazdı. ya başkanım burada bir şey yaratılmak

isteniyor, Veli Küçük paşa Giresun da paşa, nasıl tanıyacak Ömer Lütfi topalı, bilmem neyi ben telefonla görüşüyordum iki senede bir.”

Mahkeme Başkanı:” bir kişinin Hakkari de birisi ile veya Kars’taki birisi ile tanışmaması için bir sebep yok. tanımayabilir gayet tabi de, tanımaması için de bir sebep yok.”

Sanık Sami Hoştan:” ama yani, soru biraz, ben şey bekliyorum, nereye birini öldürdünüz, nereye bomba attınız. Tokat attınız hiç böyle bir şey olmadı. Şimdiye kadar da.”

Mahkeme Başkanı :” öldürmeyle suçlanmıyorsunuz siz “Sanık Sami Hoştan:” terör örgütü duruyor da onun için.”Mahkeme Başkanı :” terör örgütü ayrı, öldürme ayrı.”Sanık Sami Hoştan:” tamam başkanım.”Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi,verildi: “ Sayın başkanım, saynı savcı

Mehmet ali Pekgüzel sordu ama açıklığa kavuşmadı, sayın hoştan a dedi ki, Kuvai Milliye başkanı Mehmet Fikri Karadağ ı tanıyor musun, tanımıyorum. Kuvai Milliye 1919 ile alakan var mı, yok. fakat orada gizli tanık 17 nin kendisine bir zarf verdiğimi, Niyazi Kıyak isminde bir şahsa, bunun da Sami Hoştan a götürüp para getirdiğini söylüyor, fakat değerli iddia makamı tabi sayın savcıların burada ben katiyen töhmet altında bırakmak istemiyorum. Onlardan daha önce hazırlık yapanların işi olduğunu tahmin ediyorum. Niyazi kıyak ı çağırıp sormuyorlar. Onun adresi belli, yeri belli. Niyazi kıyak sen Mehmet Fikri Karadağ dan bir zarf alıp Sami Hoştan a gidip ondan para alıp geldin mi zira, sevgili başkanım bu gizli tanık 17, zaten arkadaşlarım da şeytan dedikleri Niyazi Kıyak zaten kendisi. Ona sormuyorlar. Bu bu kadar açık ve net olması gerekirken.niyazi kıyak ın ifadesi şu, tanık olarak veya sanık olarak tabi gizli tanık kendisi olduğu için. Ben

85

Page 86: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:86

şimdi sayın hoştan a soruyorum. Niyazi kıyak diye birisi size gelip benim selamımı söyleyip, bir zarf getirip sizden Fikri Karadağ Kuvai Milliye 1919 derneği adına para istiyor diye bir talepte bulundu mu? Siz de ona ne kadar para verdiniz. Ve bana gönderdiniz mi.”

Sanık Sami Hoştan:” şimdi ben bu soruyu şöyle cevaplayayım, öyle biri gelmedi, daha evvelden anlattım biri geldi, ama poşetle geldi, et verdim. O bir dernekten geldiğini söylüyordu ama hangi dernekten geldiğini bilmiyorum. Zarf ile ilgili bir şey bilmiyorum. Öyle bir şey gelmedi.”

Sanık Veli Küçük söz istedi,verildi: “Sayın başkanım, iddia makamı bir konuya değindi bir binbaşı ile ilgili benim not defterimi ajandalarımı incelemişler, ajandamdaki notlardan şey yapıyorlar, beni şirkette güvenlik şirketinde iken telefonla aradılar bağladılar bana, binbaşıyım, pilot binbaşıyım dedi, adı İsmail soyadını hatırlayamıyorum, jandarma mısın, falan dedim yok dedi. Ben jandarma olmasa, biraz zor tanırım diye düşündüm. Buyurun dedim, binbaşım. Dedi ki, paşam dedi ben Sami Hoştan ın telefonunu arıyorum dedi, onunla bir görüşmek istiyordum dedi. Siz tanıyor musunuz falan dedi, tanıyorum dedim ben. Bir görüşecektim onunla dedi. Nedir dedim sen tanımıyorsan, niye görüşecektiniz falan gibi şey yaptım. Valla dedi bir arsa işimiz mi var, bir şeyler söyledi, ben not aldım, oraya deftere, almam nedeni de kimdir bu, nedir acaba falan niye şey yapabilir, niye beni aradı sonra beni tanımıyor etmiyorsa, ki tekrar bir daha aradı o beni iki gün sonra bir daha aradı, aşağıya da söyledim, bağlamayın bir daha dedim. Benim santrale, güvenliğe. Belki ondan sonra tekrar aramıştır, ama ben bunu sami yi aramadım da, söylemedim de. Olay bu. Şeymiş pilot binbaşıyım dedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ başkanım bir konuda atlamışım, bir soru sormak istiyorum, bir konudan. Müsaadeniz olursa. 12/12/2007 tarih 1866 numaralı tapede, İlknur isimli bir şahıs ile görüşmenizde çok güzel bir gelişme oldu bu gün saat işte beşte bir karar çıkacak, ve bitti olay bitiyor yani, dün gece birileri ile beraber bir yemeğe gitmiştik. Bu gün, bu akşam saat beş de karar çıkacak, yani benimle ilgili öbür arkadaşlar ile ilgili tamamen takipsizlik alıyorum, yani o olay takipsizlik alıyoruz, tamam mı, yüz yüze geldiğimiz zaman anlatırım. Bu olay nedir kimden ne şekilde takipsizlik alıyorsunuz, kimlerle yemek yediniz, kiminle görüştünüz.”

Sanık Sami Hoştan:” birini ekmek için yaptım orada çok sıkıntı veriyordu, benim davam yok ki o aylarda, hiçbir aylarda o davam yok. açılmış, sorulmuş bir davam yok. illaki geleyim edeyim, falan dedi, benim işlerim var dedim, şu anda Ankara ya gitmem lazım dedim. Yani ille geleyim görüşeyim, yok dedim arkadaşlarla yemeğe gideceğiz, sonra dedim, ararım ben seni. Bütün olay bu. Yani bir davayla ilgili falan değil. yani devamlı rahatsız ediyor, bende dedim ki, Ankara ya gidiyorum. Bir davam var orada.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yani böyle bir takipsizlik kararı filan almadınız mı.”

Sanık Sami Hoştan:” yok ki, yok öbürü takipsizlik diye bir karar yok, benim dosyalarımda.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sabıkaya girmez ,takipsizlikler.”Sanık Sami Hoştan:” yok öyle bir iddia takipsizlik almadım. Hiç böyle bir

takipsizliğim de yok. ya ceza almışımdır. Ya da”Mahkeme başkanı: “ sanığa soru var mı, sanıkla ilgili.”Sanık Doğu Perinçek söz istedi, verildi:” efendim, Tuncay Güney in mülakatına

gönderme yapılarak Tuncay Güney e benim Sami Hoştan hakkında hap işi yaptığını söylediğim ifade edildi. Kesinlikle böyle bir ifadem yoktur. Olması da mümkün değildir.

86

Page 87: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:87

öyle bir bilgim de yoktur. Kaldı ki ben hayatımda bir kez dahi Tuncay Güney ile görüşmüş değilim. Tuncay Güney in Fethullah hoca ile Tansu çiller ile Erbakan ile Ecevit ile Mehmet ağar ile bütün liderlerle fotoğrafları var, görüşmeleri var. ama Doğu Perinçek ile tek bir görüşmesi kesinlikle yoktur. Olması da mümkün değil, çünkü Tuncay Güney 1998 yılında iki tane PKK itirafçısı ile birlikte patates mühürlü belgeler tanzim etmiş, sahte belgeler, beni hapse attırmış. Ondan sonra, ben onlar hakkında dava açmışım ve bir buçuk yıl hapse mahkum ettirmişim şeyleri Tuncay Güney in adamı olan sami demirkıran ile öbür Şeymuz baturu. Şimdi bakın öyle acaip bir tablo çıkmıştı ki, sizin hala açmadığınız şemada Tuncay Güney bağlantısı sami Demirkıran, sizin elinizde okuyorsunuz, bakın ben biliyorum Sami Demirkıran altında da büyük bir ihtimalle Şehmuz Batur, Doğu Perinçek i sahte belgeler düzenleyerek hapse attıran sonra Doğu Perinçek oradan beraat ediyor, Doğu Perinçek, onları şikayet etmiş, bir buçuk yıl iftiracılıktan mahkum edilmiş, o adamlarla aynı örgüt içersinde gösteriliyoruz. Kesinlikle böyle bir beyanım Tuncay Güney e yok, çünkü kendisi ile görüşmemişim, benim kapımı çalamaz, utanır benden. Çalması mümkün değildir. ikincisi, savcılarımız bir başyazı ya gönderme yaptılar. Bu Ergenekon soruşturmaları sırasındaki tutarsızlıklara değinen orada ben Sami hoştan hakkında Sami Hoştan gibi sabıkası olanlar dan bahsediyorum, incitti isem de kendisinden özür dilerim, burada ben bir hukuki olguya değiniyorum. Susurluk davası nedeni ile hüküm giymiştir. Sami Hoştan ve o bakımdan benim bildiğim eğer yanılıyorsam, lütfen beni düzeltiniz, ben ona değiniyorum, ve diyorum ama ben şu işi yaptı, bu işi yaptı değil bir hükme gönderme yapıyorum, bir hukukçu olarak ve diyorum ki bu ne biçim soruşturmadır böyle birbirine benzemeyen fikir birliği olmayan amaç birliği olmayan örgüt birliği olmayan bütün insanları bir tertiple götürüyorsunuz ,bir torbaya dolduruyorsunuz ve Amerika nın emri ile böyle bir soruşturma yürütüyorsunuz. Ben bunu anlatıyorum.”

Sanık Sami Hoştan:” sayın başkanım, yalnız benim sizden bir istirhamım var, yani burada şurda şunu duymak benimde hakkım, yani çocuklarımın da hakkı yani benim eroin ile ilgili bir davam var mı, “

Mahkeme Başkanı :” burada mı.”Sanık Sami Hoştan:” burada yani, şimdi yargılandığım burada.”Mahkeme Başkanı :” yok efendim yok. çocuklarınız duysun yok.”Sanık Sami Hoştan: “ yok. teşekkür ederim, oturabilir miyim.”Mahkeme Başkanı :” soruya muhatapsanız oturamazsınız, soruya muhatap

olacak mı.”Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Fatih Volkan :” ben sadece efendim ifadesinin

sonunda bir şey söyledi ki o şahısla tahmin ediyorum ki burada gelip tanıklık yapacaktır.ben o sorunun yani o cevabın belirlenmesi açısından bunu soruyorum, sayın Hoştan, Abdullah Çatlı ile Mehmet Eymür görüştü mü. Bir defa mı, birden fazla mı.?”

Sanık Sami Hoştan:” daha evvel ben başkanıma söylemiştim, Sayın başkanım şöyle bir şey oldu, ben susurluk mahkemesinde yargılanırken Mehmet Eymür oraya geldi. Bundan sonra tam çıkarken ben kendisine orada mahkeme metin bey burada ise, kendisine sordum, dedim ki, siz, Mehmet eymür siz Abdullah çatlı ile görüştünüz mü, ancak şunu yapabildi, (başını yukarı aşağı salladı). Bu kadar gidebilirsin dedi başkan, cevap vermedi. Davada açmadı, insan dava açar en azından, yani ben onu suçluyorum, aranan bir insan, Abdullah çatlı aranan bir insan, Mehmet Eymür ile görüşüyor. “

Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Fatih Volkan: “ tamam efendim, yani görüştüğünü söylemiş oldu, teşekkürler. “

87

Page 88: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:88

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi, verildi: “ Sami bey, Veli Küçük ile olan irtibatınız boyunca herhangi bir şekilde ondan herhangi bir talimat aldınız mı, ondan herhangi bir yönlendirme ile karşılaştınız mı, herhangi bir şekilde herhangi bir konuda. “

Sanık Sami Hoştan:” hiçbir konuda ve zaten ben kapsam, ben yurt dışında yaşayan bir insanım, anlattım ifadelerimle de.”

Mahkeme Başkanı :” herhangi bir konuda, her hangi bir şekilde talimat almadınız.”

Sanık Sami Hoştan:” hiçbir zaman almadım, hiçbir zaman.”Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep küçük: “peki kendisi ile herhangi bir şekilde

akçeli bir ilişkiye girdiniz mi, hiçbir parasal ilişkiniz oldu mu, legal illegal herhangi bir şekilde parasal bir ilişkiye girdiniz mi.”

Sanık Sami Hoştan.” Sayın avukat zaten ben burada da belirttim. Ticari hiçbir ilişkim olmamış, hiçbir böyle bir alışverişimiz olmamış, yani.”

Mahkeme Başkanı “ parasal bir ilişkiniz de yok.”Sanık Sami Hoştan:” yok, hiçbir şey.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “sanık murat çağlar fotoğraf teşhisinde, Sami

Hoştan’ı dernek toplantılarında yani Kuvvai Milliye derneği 1919 derneğinin toplantılarında gördüğünü söylemiş, ne diyorsunuz.”

Sanık Sami Hoştan:” sayın üyem ben hiçbir zaman hiçbir derneğe gitmedim, vaktim yoktu, yani o beni nasıl görebilir, fakat o bana şunu burada şöyle anlatıyor, kendisi bilmiyorum burada mıdır değil midir, şöyle anlatıyor, abi polis beni aldı diyor, resimler gösterdi bunu tanıyor musun, yok tanımıyorum, Sami Hoştan ı tanımıyor musun. Ha şu medya da gördüğüm kendisi buradadır, burada sanıktır soracaksınız. Hiç tanımıyorum. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: aranızda bir husumet var mı, murat çağlarla ”Sanık Sami Hoştan:” hiç tanımıyorum başkanım,”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “evinizde glock ve hecler marka iki adet

ruhsatsız tabanca ele geçmiş ne diyorsunuz, kime ait bunlar.”Sanık Sami Hoştan:” evet efendim, emniyette de savcılıkta da ifademde söyledim,

o murat az evvelde Özkıran dediğimiz benim yanımda hem şoförlük yapar, hem de babası benim otuz senelik arkadaşımdı. O çiftliğe gelir, ara sıra kalır, ben çünkü devamlı çiftliğe gitmem. Babası tedaviye bursa ya tedaviye gitmek için çiftlikte onları bırakmış, zaten orada çiftlikte alınan şey de söylüyor, Sami hoştan görmedi bu silahları oradaki yabancı uyruklu. Murat giderken bıraktı diyor, bunları. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “ sizin evinize emaneten bırakıldı öyle mi.”Sanık Sami Hoştan:” emanet değil, giderken bırakmış yani, çiftliğe gitmiş.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “ murat ın soyadı nedir,”Sanık Sami Hoştan :” özkıran.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “sizde bir sürü çek senet ve bazı tapular

bulunmuş, bunların bulunma sebebi nedir.”Sanık Sami Hoştan:” az evvel anlattım. Açıkladım.”Mahkeme Başkanı :” tek tek açıkladı az evvel, zapta geçti.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “bazılarını anlattı başkanım, kısaca anlattı,

tapular falan bulunmuş, “Mahkeme Başkanı :” Bir tapu, iki üç tane de senetleri anlattı.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: “ çoğul olarak geçtiği için tapular, “

88

Page 89: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:89

Mahkeme Başkanı :” bir tapu, iki üç tane de senet ve çek.”Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Fatih Volkan: muhterem efendim eğer şey

yaparsanız, ben bu savunmamı hiç yarına bırakmaksızın ayni yirmi dakika içersinde bir sınırlandırabilirim yani. çünkü bu günkü yapılan sorgu ile sayın mahkemenizin yapmış olduğu sorgu ile aşağı yukarı müvekkil hakkında müvekkilin hukuki durumu ortaya çıkmış bulunmaktadır yani. şu salonda yargılanan aşağı yukarı kırk a yakın insan var. toplamda 86 kişi, bu 86 kişiden sadece müvekkilimi tanıyan Veli Küçük paşadır. Bir de zaman zaman fazla samimi olmasa da zaman zaman görüştüğü Ali Yasak ve Sedat Peker dir. Dolayısıyla bu salonda yargılanan aşağı yukarı kimseyi tanımamaktadır. Şimdi bu gün savcı arkadaşlarımız sayın iddia makamı bir takım sorular sordu, bu tapelerle ilgili sayın başkan, muhterem heyet, sayın iddia makamı, bu telefon tapelerinin hukukiliği tartışılır durumda. Yani her şeyden önce hukukiliği tartışılır durumda olan bu tapelerin bir delilmiş, asli bir delilmiş gibi ortaya konulması ve iddia makamının sırf bu iddiaya dayanması bu tapelere dayanması bu davanın çöktüğünü göstermektedir. Yani şimdi ben çok kısa bir şey arz etmek istiyorum. Acaba sayın iddia makamı bu tapeleri inceledi mi. inceledim diyorlar. Hayır incelemediler. Bende incelemedim. Zatıaliniz muhterem heyetiniz de incelemedi. Nasıl incelemedi, efendim yazılan tape, maalesef bizde tapeyi kim yazıyor kim şeye döküyor, polis değil mi. yani bir takım sanık arkadaşların ifade ettiği F1 polisi. Dedikleri ben daha sonra öğrendim, F1 polisinin ne olduğunu, F1 polisi dedikleri polisler döküyor bunu, peki bu tapeler sayın iddia makamına geldiğinde acaba bu tapeler orijinal midir. Aslına uygun mu çevrisi yapılmıştır. Bir silinti kazıntı vesaire var mıdır yok mudur. Bunu bir bilirkişiye gönderip inceleme yapılmış mıdır. Bakınız, sayın Türk mahkemelerinin Türkiye cumhuriyeti mahkemelerinin vermiş olduğu sırf telefon konuşmalarına istinaden verilmiş olduğu kararlar Avrupa insan hakları mahkemesinde ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Yani oradaki polis memurunun bir kelime ile bir harf ile yazacağı şey. Yargılanan insanın hayatını değiştiriyor. Dolayısıyla biz hiçbir zaman bu tapelerin hiçbirisine güvenmiyoruz. Ha ne zaman güveniniz, bu tapelere, bu tapeler bir defa 135 e göre, CMK 135. Maddeye göre çok açık bir hüküm var. bir makul şüphe olacak sanık hakkında şüpheli hakkında makul bir şüphe olacak. İki bu makul şüphe yeterli mi hayır oda yeterli değil. ya ne var, makul şüphenin yanında mutlak suretle başka türlü delil elde edilme imkanı olmayacak. Dolayısıyla, bu tapeleri hele özellikle müvekkilime sorulan sorular ben isterdim ki, müvekkilimde onu arz etti, yani Sami Hoştan sen şunu yapmışsın çete olarak, muhterem efendim iddianame de sayın hoştan ın zaman zaman yurt dışına profesör Kemal Alemdaroğlu ile, sayın Doğu Perinçek ile, Veli Küçük ile sayın Kemal Kerinçsiz ile Sevgi Erenerol ile gidip gizli toplantılar yaptıkları iddia edliyor. Şimdi bu iddia karşısında iddia makamının delilleri ortaya koyması lazım. Yani bu sorguda bunları tartışalım biz. Bu sorguda sen şöyle demiştin ne demek istedin orada. Hayır siz ne demek istediniz. Bu soruyu siz nasıl anladınız. Peki yani Türkiye de gizli toplantı yapacak yer kalmadı da özellikle yurt dışına mı gidip toplantı yaptı bu insanlar. başka bir şey söyleyeyim. Müvekkilin yurt dışında şirketleri olduğu iddia ediliyor. müvekkilin yurt dışında şirketleri olduğu iddia ediliyor. Sayın başkanım, tamam bu iddia ama iddianızı sübuta erdirmeniz lazım. Sübut delilleri ortaya koymanız lazım. Sübut deliler ne ortaya koymadan, bu şekilde ya ben söyledim gitti. Ama bu neden kaynaklanıyor. Ben burada sayın iddia makamının bu iddianameyi tertip ve tanzim ettiğini düşünmüyorum. Tamamını. Yani 2500 sayfa. 500 klasör, bunları iddia makamının ben tertip ettiğini, tanzim ettiğini düşünmüyorum. Çünkü üsluba bakıyorsunuz, onlarca defa tekrar, üsluba bakıyorsunuz, kişilerin özel hayatı, üsluba

89

Page 90: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:90

bakıyorsunuz, başka mahkemeleri yerici, onlara böyle bir leke atıcı ifadeler geçiyor. Bunu savcılarımız yapmaz bunu, savcılarımızın da ben iddianameyi tamamıyla okumadığını düşünüyorum, yani şunu diyebilir misiniz. Ali yasak susurlukta ismi geçmesine rağmen, bir şekilde beraat etmeyi başarmıştır. Sayın savcılarım ben söylüyorum, Ali yasak burada yoktur belki, susurluk davasında yargılanmadı. Bakınız ondan haberiniz yok. yani polisin hazırlamış olduğu, kişisel bilgileri iddianameye yazmış olması ve bunu savcı arkadaşlarımızın imzalamış olması hakikaten hukuk adına bir çekilecek bir durum değil yani. hukuk adına böyle şey yapamayız. Efendim biz hukuka güveniyoruz. Kimse ön yargıları ile hareket etmemeli. Bakınız çok küçük bir anekdot anlatmak istiyorum. Sami Hoştan sayın Sami Hoştan ın burada bulunma sebebi, sayın savcım Zekeriya Öz çok iyi biliyor. Biz içeri girerken Sami Hoştan biz seni altı aydan beri izliyoruz. Ya sen kumar oynuyorsun, kumar oynatıyorsun. Ne işin var Veli Küçük ile konuşuyorsun. Bakınız burada yatıyor, Sami Hoştan ın tutuklanması burada yatıyor. Bu kelimede yatıyor. Yani Veli Küçük ile görüşmüş olması. Şimdi İzmir de atılan bombalar, İzmir de atılan bombalar ki, bunun ilk etapta müvekkille irtibatlı olabileceği düşünülmüştür. Belki o zaman bir makul şüphe konusunda makul şüphe vardır. müvekkil tutuklanmış, tedbiren tutuklanmış olabilir. Fakat soruşturma yapılıp iddianame tanzim edildikten sonra bakıyorsunuz iddia edilen bu olayla ilgili bir sevk maddesi yok. Hablemitoğlu bana yine aynı duruşmada sorguyu yapan sayın Haşıloğlu, Sami Hoştan a şunu sordu, ben onun da evrakını göremedim, acaba nasıl oldu, nerede bu belge göremedim ben söylediği şu. Sayın Hoştan dedi, İbrahim çifçi, öldürülmeden bir buçuk ay önce, İzmir Cumhuriyet Savcılığına gitmiş, İzmir cumhuriyet savcılığına bu sami hoştan, ergenokon terör örgütü vasıtası ile yada Ergenekon örgütü, Ergenekoncular vasıtası ile bana bir iş teklif etti. Hablemitoğlu nu öldürme işi. Ben de bunu yaptım, iki milyon dolara anlaştık. Ben de bunu yaptım. Ve paramı ödemediler. Tahminen arkasındaki şüphe de ha bundan dolayı Sami hoştan tutuklanmış olabilir. Sayın başkanım ben rahmetli İbrahim çifçiyi de tanıyorum. Durmuş anuçin isimli şahıs tahmin ediyorum ki, mahkemenizde yargılanıyor.rahmetli İbrahim Çifçi bu olay gazetelere çıktığında yani sizin mahkemenizde İbrahim çifçi ile birlikte Hablemitoğlu nu ben öldürdüm dediğinde, Durmuş Anüçin, cezai hukuki her türlü ehliyeti tartışılabilir, siz daha yakinen gördünüz, ben öldürdüm dediğinde, İbrahim çiftçi ile İbrahim çifçi rahmetli Amerika ya gidecekti. İki gün sonra. Mehmet öz den randevu almış, kalp sorunu nedeni ile. İbrahim Çİfçi beni arada, Fatih bey dedi benim hakkımda iddia, ya kim bu Hablemitoğlu dedi. bu Hablemitoğlu kim dedi. Daha sonra ben kızı aşkın ile konuştuğumda, babası ona da ya kızım araştır bakayım şu, bir internetten araştır çünkü bu İbrahim çifçi olayı ile ilgili bizde tanık gösterdik, sayın iddia makamı bu soruşturma aşamasında dinlendi. Ve oradaki devam eden mahkemede de İbrahim çifçi nin müdürünün ifadesi var. İbrahim çifçi Hablemitoğlu nu tanımıyor, neden bu yeni şafak gazetesi bilmem, star gazetesi benim aleyhime yayınlar yapıyor diye bir takım sersenizlerde bulunuyor. Şimdi dolayısıyla burada iki tane olaydan biz sorumlu idik. Soruşturma aşamasında, acaba makul bir şüphe ben delilleri tutuklayım adamı da delilleri de toparlarım. Bu durumda, sayın iddia makamının bu soruları sormasından özür dilemesi lazım müvekkilimden. Ya biz seni bu isnatla tutuklatmıştık kardeşim, yani İbrahim çifçi olayı, hablemitoğlu olayı fakat olmadı. Bunlar tutmadı. Mutlaka Veli Küçük ile bir irtibat kurulması lazım niye, çünkü çıkan belgelerde Sami Hoştan ın ismi var. telefonları var, Veli Küçük ile görüşmüş. Ve çıkan belgelerde bir de mafya var. e bu mafya dışarıda kimse kalmadı. Sami Hoştan dır. Hadi Sami Hoştan ı buna dahil edelim.

90

Page 91: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:91

Ha birde İbrahim çifçi ile arkadaşlığı var mı Sami Hoştan ın ve bu olaya bu şekilde dahil edilmiştir. Yani hiçbir şekilde müvekkilin İbrahim çifçinin öldürülmesi işte burada ifadeleri getirttik ve dosyanın içersinde tamamı mevcuttur. Tamamı mevcuttur. Ha bu soruşturma ile yapılmak istenen nedir, ben demin arkadaşlarımız tabi hepsi bir serzenişte bulunuyor, bir hukuksuzluktan bahsediyorlar. Soruşturmanın adil yapılmadığından bahsediyorlar. İnsanların fikirlerinden dolayı içerde olduğundan bahsediyorlar. Sayın başkanım muhterem mahkemeniz çok engin bir tecrübeye sahip terör olayları terör örgütleri konusunda, emniyet savcılık emniyet, hiç böyle bu kadar kanlı bir örgütü bu kadar kanlı bir örgütü safha safha dalga dalga yakalayabilir mi. eş zamanlı operasyon yapar. Türkiye gelenide beş yüz tane polisle bin tane polisle. Jandarma desteği ile eş zamanlı yapar. çünkü örgüt üyelerinin kimsenin kimseden haberi olmaması lazım. Böyle yapılmıyor, ne yapılıyor, hükümet aleyhine bir durum geliştiği zaman, altıncı dalga. Başka bir aleyhe durum geliştiği zaman, sekizinci dalga. Bakınız, bu gün bu soruşturmanın ucu açıktır. Bu soruşturmanın ucu açık olduğu için de herkes demokratik toplum kuruluşları dahi diken üzerindedir. Niye, eleştirdikleri zaman içeri girebilirler. Bu soruşturma kapsamına girebilirler, bu gün burada bu savunmayı yapan avukat arkadaşlar da aynı tehdit altındadır. Maalesef üzelerek söyleyeyim. Bizim şiarımız hukuktur. Biz hukukçuyuz. Hukukun çiğnenmemesi lazım. Hukuk sistemini bu soruşturmayla yaktığınız zaman insanların hukuka güveni azaldığı zaman kaybolduğu zaman bunun düzeltilmesi çok uzun yıllar alır. Hani şair diyor ya, yıkmak insanlara, yapmak gibi kıymet mi verir. Bunu en punta herifler dahi emin olsun becerir. Sade sen gösteriver işte şudur kubbe diye iki ırgat biner koca Süleymaniye yani. ama gel bir de kaldıralım dendi mi hey haat o zaman bir Süleyman lazım yeniden, bir de mimar Sinan diyor. yıkarsınız bundan dolayı bunu üzüntüsü içersindeyiz biz. İnsanların yarına güvenle bakmaları lazım. İnsanların delilsiz suçlanmaması lazım. Şimdi müvekkile uluslar arası mafya babası deniliyor. Bu mafya babasının bu kadar telefon konuşmalarında hiç mi adamları yok. adamları kim bu mafya babasının, kimler hangi eylemler yapmış bu mafya babası, bu mafya babası susurluktan başka bir olayla yargılanmış mı. hayır, ama adam olmayan mafya babası hemde uluslar arası mafya babası. Sayın başkanım keza yine iddianamede bir husus var. bu terör örgütü öyle bir örgüt ki, işte hükümetleri kaosa sürükleyen, devleti kaosa sürükleyen kanlı bir terör örgütü. Hatta bu terör örgütü öyle bir örgüt ki, Fadime şahin i önce ali kalkancının, sonra da müslüm gündüz ün koynuna koymuştur. Burada yazılarda var. bu öyle bir terör örgütü yani. yani her şeye karışıyor. Hizbullahı idare ediyor, DHKP-C yi idare ediyor PKK yı idare ediyor, bütün bütün örgütleri idare eden bir örgüt. Ve örgütün de başında maşallah tek bir kişi bu örgütü yönlendirebiliyor, vallahi madalya takmak lazım eğer böyle ise. Böyle ise madalya takmak lazım. Müvekkil on bir aydan beri on bir buçuk aydan beri bu günü bekliyor, huzurunuzda bu savunmayı yapmayı bekledi. Bu müvekkil için tarihi bir gündür, sayın mahkemenizin de tarihi bir görevi vardır. hak ve hukuk dairesi içersinde hakkın sınıfı, dili, dini ırkı, ünlüsü, ünsüzü yoktur, hak haklınındır. Ama çok kısa bir şey söyleyeyim de daha fazla şey yapmayayım, şimdi ben bir şeyden korkuyorum, bunun kaygısını yaşıyorum. Hani isimli adam, demin müvekkil bazı tarihlerde tabi yanıldığı içersinde heyecandan olsa gerek. Bu gözetim altına alınmış olduğu olay 91 de birinin bir cürüm isnadı ile beyanı karşısında müvekkil, 98 senesinde bakın, 91 de adam ifade vermiş, 98 senesinde ya biz seni arıyormuşuz, hoştan mıydı hoşta mıydı biz bilmemişiz halbuki susurluk davasında müvekkilin emniyette ifadesi alırınken, susurluk davasında, o konuda sorulmuş, ökkeş koylan diye birisi, sanığa işte yüz kiloda Sami

91

Page 92: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:92

Hoştan ın demiş. Daha sonra adam gelmiş, bunların hepsini inkar etmiş, yani hemen savcılığa gitmiş, mahkemeye gitmiş, inkar etmiş, böyle bir şey yok diye. Sayın başkanım, savcıya çıktık. Savcı ifadeyi aldı, serbest bıraktı. Ben dedi, yalnız nüfus cüzdanını falan verdi, ben yalnız bir başsavcıma sorayım. Dönemin başsavcısı Orhan çakır bey, şimdi telefon geldi, ben dedi, sevk ediyorum, ne oldu dedim. Başsavcıya isimli adam boşver sen gönder, Allah Allah yahu sayın başkanım muhterem heyet Türkiye de böyle oluyor maalesef ünlü adam. Aman isimli adam, aman size leke gelir, neyse mahkemeye gitti nöbetçi hakim, nöbetçi üye serbest bıraktı. Usulen şey yaptılar itiraz ettiler heyete, heyet de savcının şeyini reddetti ve dava açıldı. Şimdi muhterem efendim o yargılamalarda, yine ben 9. ağır ceza mahkemesi zaten müvekkil belli olayları anlattı. savcının hakikaten Berna beyin orada müvekkil hakkında beraat talebi var. hiç delil yok çünkü. Fakat hiç ummadığımız bir kararla karşılaştık. On sekiz sene hapis cezasına. 59, 15. Allah Allah nasıl olur diyorum ya, peki ya onbeş sene ceza veriyorsunuz, yani bir örgüt üyesi iki senelik hapis cezası için bir sene cezaevinde yatırılıyor da on beş sene ceza verdiğiniz bir insana yurt dışı çıkış yasağı bili koymuyorsunuz. İşte yine gündeme geliyor, acaba biz gönderelim Yargıtay ne yaparsa yapsın, efendim insanların hürriyetleri söz konusu. Daha sonra bu hesap yanlış ,hesap Yargıtay dan döndü ve müvekkil tekrar esastan bozuldu hem de. Ve müvekkil tekrar düşme kararı verildi. Müruruzaman dolduğundan düşme kararı verildi. Şimdi bakıyoruz orada Zekeriya beyin bize sorduğu ya bu işi nasıl hallettiniz, sayın başkanım, bir hukukçunun önce bağımsız mahkemelere saygı duyması lazım. İlk şiarımız budur. Kişilere saygı duymayın. Olabilir. Ama bizim buradaki heyete saygı duymamız. Oradaki müvekkilin de hakkını korumakla sorumlu olan iddia makamına saygılı olmamız lazım bizim. Şimdi bu soruşturmada gizli olan soruşturmada gizli olan bir takım şeyler, servis yapılmış gazetelere. Buradaki gazeteci arkadaşlardan falan bahsetmiyorum. Gazetelerin o köşe yazarlarına, buradaki adli ve polis muhabirlerine değil, servis yapılmış. Çok önemli bir şey. Bir resim bulundu efendim, bu kişinin Sami Hoştan olduğu düşünülmektedir. Bu hayrettin Ertekin in telefonunda bulunmuş. Hayrettin Ertekin in telefonunda bulunan bir resim, müvekkil e maal edilmiş, peki soruşturma gizli. Biz gidip hiçbir evraka bakamıyoruz. Sayın savcılarım lütfen soruşturma yaptığınız kişilerin haklarını da korumak size düşer. Onun için CMK da hüküm konulmuş. Onun için denilmiştir ki, sanık hakkında şüpheli hakkında iddia makamı lehine ve aleyhline olan delilleri toplar. Yani, şüpheli devletin koruması altındadır. Kendisine ait olmayan bir resim, kendisine imiş gibi gazeteye servis yapılması kim bunun sorumlusu, lütfen vicdanen düşündünüz mü yani. bunun sorumlularını bulup çıkartma sizin makamınıza ait çünkü bu dosya sizin dosyanız yani. bu dosyaya sizden başka kimse nüfuz edemez. Etmemesi lazım. Muhterem başkanım arkadaşım da mutlaka bu konu ile ilgili bir şeyler söyleyecektir, ben olayın açıklığa kavuştuğuna inanıyorum. Müvekkilin böyle bir örgüt içersinde hele hele bir Ergenekon terör örgütü, iki kelimenin hiçbir zaman yan yana gelmeyeceği ve gelmesinden hicap duyduğum bu örgütten dolayı müvekkilin ben ilerde beraat edeceğine inanıyorum. Tutuklama bir tedbirdir, ama istisnai bir tedbirdir. Müvekkil örgüt üyeliği ile suçlanıyor burada. Ve silahlardan dolayı eğer silahlardan ceza verilecek olursa zaten infazını yatmış durumda. Müvekkilin bi hakkın olmadığı takdirde kefaletle tahliyesine karar verilmesini ve bu konu ile ilgili ben kısa da olsa bir savunma dilekçemi sayın mahkemenize arz ediyorum. Keza müvekkilin bilgisayarları, evinde bulunan eşyalar senetler haricinde hiçbir suç isnadı, suç delili olmadığı için kendisine iade edilmiştir. Bu da dosyada mevcuttur. Saygılarımı sunuyorum.”

92

Page 93: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:93

Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. İsmet koç , Bozkurt Nuhoğlu, Av Fatih Volkan, Av. Ercan Birol, Av. Vural Ergül, Av. Mehmet Nuri Aytekin, Av.Hicran Danışman ve Av. Hasan gürbüz ün geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındılar.

Sanık Sami Hoştan müdafii Av. Kemal Ökke :” kıymetli başkanım, ben duruşmaları başından beri izliyorum, benden önce konuşan bir çok arkadaşın değindiği konulara bir defa daha değinmeyeceğim. Sayın meslektaşımın da görüşlerine katılıyorum. Zamanın geç olması nedeni ile de kısaca bir iki konuya değinip ben de tahliye talebinde bulunacağım. Şimdi müvekkilim ile ilgili bu iddianame de yükletilmek istenen iki tane suç var, biri terör örgütüne üye olma, bir de silah bulundurmak. Terör örgütüne üye olmak bakımından, yani terör örgütünün hukuki yapısı ile ilgili ve bundan önceki meslektaşlarımın konuşmalarından dolayı bu konu ile ilgili açıklama da bulunmak gereği düşünmüyorum, sayın mahkemenin de bu konunun uzmanı olduğunu biliyorum. Terör örgütüne üye olmak bakımından bizim dosyaya konulan delillere kısaca bir göz atmak istiyorum. Deliler olarak sayın iddianamede bulunan aramada elde edilen deliller yani bizim terör örgütü üye olmamız bakımından deliller evinde yapılan aramada kamera kasetleri, bilgisayar kasası, diz üstü bilgisayar, cd, usb bellek, iki ibareli hafıza kartı, hafıza kartı, fotoğraf makinesi, ayten ceylan adına tanzim edilmiş pasaport. Pasaport , vhs kaset, kurusıkı dan bozma silah. Telefon, telefon, çekler, bir de şeyde çiftlikte bulunan eşyalar işte iki tane silah dolu fişek, Türkcell kart, MKE yapısı dolu fişek. Bilgisayar kasası, vhs kaset, cd, Sedat edip bucak ın otel kayıt belgesi, majdar ın pasaportu. Bir de gene şeye geçen işte tapu senetleri. Bir de İstanbul cumhuriyet savcısı Fevzi yılmaz tarafından alman hastanesi baştabibliğine yazılmış ve Sami Hoştan ın sağlık durumunu yazan soran üst yazı gibi. Dolayısıyla bu saydıklarımızın içinde terör örgütüne üye olması bakımından biz herhangi bir delil göremedik. Yani sayın mahkeme de evet şurada bir delil var diye işaret ederse biz de o delil noktasında çalışırız. Bu Fevzi yılmaz ile ilgili ben bir iki kelam etmek istiyorum. Bu infaz savcımızdır, yaklaşık on beş yıldan beri İstanbul infaz savcılığı yapmaktadır. Sami Hoştan ile ilgili susurluk davasının yargılanması Yargıtay dan onaylanınca, bunun üzerine bu suçla mahkum olan bütün insanları topladılar. O sırada Sami bey alman hastanesinde kanser tedavisi görüyordu, biz de tedavisi nedeni ile ziyarete gitmiştik. Bir kurşunlu odada oturtulmuşlar, biz böyle uzun mesafeden ancak konuşturuyorlar. Geçmiş olsun dedik. Bu arada onun hastalığını gördükten sonra o dosyadaki avukatı olmam hasebi ile yani burada tedavi görüyor, hastalığı önemli bir hastalık bunun üzerine cumhuriyet savcılğına bir dilekçe yazdım. Müvekkilim hastadır, hayati tehlikesi vardır, usul kanunun 399. maddesine göre işlem yapılsın, bunun üzerine cumhuriyet savcığı bir yazı yazdı oraya. Yana bu usulü takip etti. Nitekim bu yazının bir fotokopileri tabi ki bende de var. müvekkilime de verdim. Sonra heyet bir rapor verdi, o rapor adli tıpa gitti. Adli tıp dedi ki hayır hayati tehlikesi yok tedavisi tamamlanmıştır. Bunun üzerine diğer insanlardan farklı olarak iki ay sonra gene Sami Hoştan kendi bizzat giderek savcılığa teslim olmuştur. Ve cezasını çekmiştir. Şimdi bu Fevzi yılmaz denen savcıya zaman zaman ziyarete giderim. Bakanlıktan bir sürü üst düzey yetkili arar, infaz hukuku ile ilgili konu sorar. O da cevaplandırır ve birçok adliyede tanınan bilinen ahlaki yapısına herkesin kefil olacağı bir insandır. Yani bu evrakın bu dosyanın içine girmesini bir Allahın kulu izah edebilir mi. yani terör örgütüne üye olmanın delili olarak bunun buraya konmasının izahını yapacak biri var mı acaba. Yani sayın iddia makamı kendi meslektaşlarına yani biraz titizlik göstermeleri diye düşünüyorum, yani bir insanı böyle iddianamelerde dolaştırmanın bir anlamı yok diye düşünüyorum.

93

Page 94: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:94

Şimdi bu sıralı olan şeylerden biz hukukçu olarak bir terör örgütüne üye olmak bakımından bir delil bulamadık. Şimdi bu iddianamenin hukuki durumun değerlendirilmesi başlığında gizli tanık 17 nin beyanına göre, paşa kod Fikri Karadağ ın yönetimindeki Kuvvai Milliye derneğine para yardımı yaptığını ve bazı dernek toplantılarına katıldığı anlaşılmıştır. Şimdi burada anlaşılıyor gizli tanık ne demiş. Şimdi gizli tanığın şeyi önemli, gizli tanık, Mehmet Fikri Karadağ ın, o da gene iddianame deki ifadeyi aynen okuyorum, derneğine gelen kişilere ekip kurmaları yönünde talimat verdiğini duyduğunu, Mehmet Fikri Karadağ ın bir seferinde Niyazi kıyak a zarf verip Sami Hoştan a gönderdiğini, Sami Hoştan ın da Niyazi kıyak ile Mehmet Fikri Karadağ a para gönderdiğini duyduğunu. Yani kendi gözlemlediği bir şey yok. birinden duymuş yani bu duyduğunu önceki sayfalarda duydu olarak ifade etmesine rağmen delillerin değerlendirilmesinde kesin bir şeymiş gibi yani böyle bir şey biri tarafından görülmüş, bilinmiş. Kaldı ki bu soruşturmada savcılarımız nasıl çalıştığını biliyoruz. Yani bir insandan biri para isterken bir dernek adına telefon açar, der ki birini gönderiyorum işte Niyazi birde derneğimiz var yardım. Böyle bir irtibat falan yok zaten Fikri Karadağ bu konuyu detayı ile açıkladı. Bir başka konu, gene aynı iddianamenin 1138. sayfasında şüpheli murat Çağlar fotoğraf teşhisinde Arnavut Sami Hoştan ı dernek toplantısında gördüğünü beyan etmiştir. şimdi. Bu delillerin değerlendirilmesi şimdi şeye bakalım acaba ne demiş, şimdi fotoğraf teşhis tutanağı, yani bu 87 nolu klasörde, murat çağlar ile olan şey. Fotoğraf teşhis tutanağı aynen okuyorum, bu okuduğumu da yani birinin izah etmesini istiyorum. Burada ne yazıyor yani biz ne anlamalıyız. Sami hoştan ın fotoğrafını göstererek bu şahsın ismini bilmediğini, ancak şahsın İstanbul Kadıköy de bulunan Kuvvai Milliye derneğine gelen bir şahıs olabileceğini, şimdi olabileceği lafı buraya kesin gelmiştir diye geçti. Cümleyi devam ediyoruz, ama gene aynı cümlenin içinde devam ediyoruz o da enteresan, daha önce bu şahsın Kuvvai Milliye derneğinde gördüğünü bu hali ile teşhis etti. Şimdi aynı satırda iki cümle bir Kadıköy de bulunan derneği gelen şahıs olabileceğini, bu şahsın derneğe geldiğini gördüğünü, şimdi yani bu bu cümleyi biri açıklasın yani ne demek. Şimdi bizimle ilgili bana göre önemli iki delil işte bu. Biri de gizli tanık C nin gördüm dediği konu. Onun dışında şimdi gene iddianamenin 239. sayfasında suç örgütü lideri Sami Hoştan a abi diye hitap ettiği, kim, bir takım terör örgütleri liderleri. abi dedikleri için ve aralarında ihtilafları çözdüğü için Sami Hoştan bunların mafya lideridir. Şimdi bu buna ne diyelim delalet metodu, ya da tahmin metodu. Bu delalet ile benim müvekkilim ulusal mafya lideri yaptılar. Dün de ben iki üç tane tape oturdum şey yaptım, çalıştık biraz, dedim ki ya abi mafya liderliğin gitti. Dedi niye dedim yaşar diye biri ile telefon görüşmen var, orada açıkça belli yaşar abi nasılsın diye ifade etmişsin. Bir yerde de değil aynı konuşmanın içinde dört beş defa yaşar abi yaşar abi demişsin, sonra başka biri daha var, İlhami elekçi diye biri ile görüşme yapmışsın, ona nasılsın canım demiş sami abi ye, oda sağol abi iyiyim. Hastayım, işte cenaze için çıktım, saralın annesi vefat etti, döndüm işte abi falan dedim ki bak birine abi demek ulusal mafya liderliğini gerektiriyor ya, sen berber yaşar a iki konuşmada ve İlhami elekçi ye abi demişsin dolayısıyla senin ulusal mafya liderliğin gitti. Dedi, olmadı, şimdi beni üzdün şimdi evet gerçekten üzüldük, yani biri birine abi dedi diye, ulusal mafya liderliği konumuna oturtulan yani bu düşünceyi bu delalet metodunu, bu tahmin metodunu nasıl izah edelim hukukta bilemiyorum. Şimdi bir başka konu, esas bizim irtibatlandığımız konu, işte hem meslektaşım anlattı hem de siz defalarca sordunuz. Yani veli paşam a iki defa konuşmuş işte hal hatır sormuşlar, bu hal hatırda da, gene bu değerlendirme kısmında oraya çok önem vermiş. Geldiğimde görüşür, işte hallederiz, bu halletme olayı

94

Page 95: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:95

çok önemli imiş, yani para kaybetmiş, sıkıntısı varmış falan, yani bu konuşmanın içeriğini yani yani orta akılda biri anlayabilir, belli ki üzülmüş, para kaybetmiş, veli paşa da onu manevi olarak destekliyor, üzülme bunlar geçer falan, yani, bu konuşmadan örgüt liderliği, örgüte üye olmayı çıkartmayı, yani akla ziyan, el insaf diyorum. Dolayısıyla burada, diğer hikaye kısmı ile ilgili konulara değinmek istemiyorum. onların hukukta ahlaki olarak herhangi bir anlamı yok. yok çifçi olayı, zaten iddianamede de bu konuda yargılanmıyoruz. Dolayısıyla bizim terör örgütü suçlaması ile ilgili dosyada üzerinde hukuki anlamda durulabilecek bir emare, delil demiyorum, bir emare bir belirti bir iz herhangi bir şey yoktur. Müvekkil suçsuzdur, terör örgütüne üye olmak suçunu işlememiştir. Bu bakımdan terör örgütüne üye olma bakımından tahliyesine karar verilmesini istiyoruz. Silah ile ilgili tabi oda bir ucube, yani ulusal mafya liderimiz evinde bir tane kurusıkıdan bozma silah bulunduruyor, o da bir başka ayıp, yani bir tane kuru sıkıdan bozma silah olur mu, ulusal mafya liderinin evinde. Bir başka delalet metodunu gene çalışmışlar, yani bu işte o soruşturma yapılırken insanların birbirini görme şansı falan yok. alındılar ve işte 4-5 kaldılar orada, bu anatolia majdar a soruyorlar bu silah nedir. diyor ki murat getirdi, bir, sonra bir daha getirdi koydu, sami beyin şoförüdür. Sami bey de diyor ki benim şoförüm o silahlardan benim haberim yok. efendim bu mümkün değil, niye, bu adam şoför bu adamın hiçbir şekil suretle bu silahları edinme şahsı yok. bu silahlar Sami Hoştan ın dır. Yani sayın iddia makamı böyle dedi ise, bizim de çok söyleyecek bir sözümüz yok. bu bakımdan da müvekkilin tahliyesine karar verilmesini saygı ile arz ediyorum.“

Sanık Mehmet Demirtaş söz istedi verildi:” kısa bir talebim olacak başkanım, değerli başkan sayın üyeler, soruşturma ve kovuşturma evresinde havada uçuşan sözde belgelerden”

Mahkeme Başkanı :” bundan sonra talepleriniz Salı ve Cuma günü değerlendirilecek ona göre bunu bilin lütfen.”

Sanık Mehmet Demirtaş:” tamam başkanım, soruşturma ve kovuşturma evresinde havada uçuşan sözde belgelerden biri sözde örgüt şeması olarak elime geçmiştir sunacağım. Soruşturma sürecinde yaşanan akıl almaz garabet, ne yazık ki kovuşturma sürecine de bulaşmıştır. Şöyle ki, eldeki bu şemaya göre ben Mehmet demirtaş sözde örgütün sözde şemasının sözde silah ve mühimmat sorumluları arasında gösterilmişim. Buradan hareketle, bir, sözde şemanın sözde grubunda Mahmut Öztürk Oktay yıldırım ve Mehmet Demirtaş yer almaktadır. İki, Mahmut Öztürk sözde mühimmat sorumlusu iken tahliye edilmiş ve silahı da aldığımız kararla teslim edilmiştir. Buna göre eğer ortada bir örgüt varsa, bu durum açıklanmaya muhtaçtır. Sözde örgütün varlığı devam etmekte ise, veya şüphesi varsa, Mahmut Öztürk neden tahliye edilmiştir, edilmesin demiyorum, buradan bu anlamda çıkarılmasın lütfen, yok sözde örgüt iddiası ortadan kalkmışsa ben hala neden tutuklu bulunuyorum. Israrla şüphe var deniliyorsa o zaman da şu sorular cevap beklemektedir. 20 aydır aranan sözde başkan neden bulunamamış ve neden dışarıdadır. Sözde örgütün sözde tetikçi grubunun çoğu neden tutuksuz yargılanmaktadır. Bunlar yetmezmiş gibi, sözde mühimmat sorumlusu neden tahliye edilmiş ve silahı neden teslim edilmiştir. Bu durumu anlamak veya anlatmak için hukukçu olmak gerekmez diye düşünmekteyim. Kaynağı adalet olan bir dünya kaynağı merhamet olan bir dünyadan daha büyüktür diyerek merhamet değil adalet isteyip tahliyemi talep ediyorum. Saygılarımla arz ederim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi, verildi: “derli başkanım gizlilik konusu mahkememizde çok tartışılıyor, ve zannediyorum pazartesi günü sayın savcımız da bu

95

Page 96: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:96

konuda bir açıklama yaptı ama açıklamasında samimi olmadığı bir gerçek, çünkü benim Muzaffer Tekin in müdafiliğini yaptığım sırada kendisinin doğrudan doğruya savcıya gönderdiği özel mektup bir gün sonra zaman gazetesinde tam metin olarak yayınlandı. Ben de şüphelendim, acaba benim müvekkilim dedim, sayın savcıya değil zaman gazetesine mi gönderdi. Zaman gazetesi sayın savcının sekreterlik işlerini mi yapıyor diye ama gerçekten doğrudan sayın savcıya gönderilen bir mektup, hatta bu konu savcı ile aramızda bir tartışmaya da sebebiyet vermişti. Eğer siz size gönderilen mektupları sizin yerinizdeki kalemdeki kişiler açıp ta basına veriyorsa o zaman diyecek bir şeyim yok, veya önce kontrol edip size veriyorsa, yine diyecek bir şeyimiz yok. o bakımdan sayın savcımızın bu konudaki sözlerini samimi olarak görmüyorum değerli başkanım. Sayın bakanım ikinci bir konu sayın Nihat savcımız söyledi, dedi ki gizli tanık konusundaki teklif zannediyorum, makul karşılanmalıdır. Çünkü 148. maddede bu sanığa veya şüpheliye haklarını hatırlatmamız, yasanın gereğidir, demiştir. Ancak o doğru değildir çünkü 148. maddede, evet kanuna uygun teklif, daha doğrusu kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez der. Elbette ki 221. madde kanuna uygun bir yarardır bu teklif mümkündür. Ama gizli tanık olayı ondan farklıdır, 221 deki pişmanlık veya itiraf veya etkin pişmanlık denilen müessese ile 58. maddede belirtilen gizli tanıklık müessesi birbirinden farklıdır. Hiçbir şekilde ne kovuşturmada, ne soruşturmada, bir tanığa gizli tanık teklifinde bulunulamaz. Eğer yapmışlarsa ki zannediyorum bu teklifin burada yapıldığını ümit beye kabul ettiler. Diğer tanıklara da yapmışlarsa, burada da beyanda bulunsunlar ki, bizde bilelim gerçekten bu tanıklara gizli tanıklara sayın savcılar tarafından teklif yapıldı mı, yapılmadı mı. çünkü soruşturmanın akameti açısından çok önemli, hukuka aykırılığı açısından çok önemli. Tabi biz yapıldığını hepsini biliyoruz ama işin hukuki prosedürü, hukuku süreç açısından önem arz etmektedir. Ben kendilerini bu konuda da beyan da bulunmaya davet ediyorum. Değerli başkanım bu gün konu oldu, iddianame nin 1095. sayfasında Tuncay Güney in sorgulanması konusunda istihbaratçılar tarafından sorgulandığını, sonradan emniyet mensupları tarafından sorgulandığın ifade etmiştir. bu önemli bir meseledir. Çünkü şu şekilde önemlidir. Sabah gazetesinde yayınlanan yazıda Tuncay Güney in kontrterör dairesine Mehmet eymür e bağlı olarak çalıştığı konusunda ciddi bir bilgi ortaya çıkmıştır. Tabi dosyamız açısından bu kesinleşmemiştir. Ama bunu da ciddiye alarak kontrterör dairesinde çalışmakta olan birinin sonrasında ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü 1997 yılında bir tasfiye süreci söz konusu. 2001 yılında sorgulanması aşamasında istihbarat milli istihbarat teşkilatı tarafından sorgulanması da son derece mümkündür. O yüzden bunun tespiti açısından gerek emniyet müdürlüğüne, gerekse mit müsteşarlığına tezkere yazılarak sorulmasını arz ediyorum. Bir diğer konuda, değerli başkanım, malumunuz bize gerçekten son derece menfur çirkin hatta anmak bile istemediğiz bir Danıştay cinayeti bir yafta olarak şu davaya yapıştırıldı ve şu anda askıda bekliyor. Biz bundan gerçekten çok rahatsızız. bütün sanıklar bundan rahatsız. Çünkü o menfur cinayet işlendikten bir gün sonra gerek Türkiyem topluluğu, gerekse büyük hukukçular birliği yaklaşık yüze yakın sivil toplum kuruluşu bir gün sonra 18.inde taksime çıkarak bu konudaki üzüntülerini, bütün dernek başkanları olarak ki ben de dahildim ona, Atatürk ün anıtının önünde şiddetli bir kınamada bulunmuştuk. Yaklaşık 30-35 dakika süren bir olaydı. O kınama olayı. Protesto olayı. Ve arkasından da Atatürk ün anıta çelenk koymuştuk ve bu da emniyet tarafından kayda alındı. Söz konusu protesto gösterisi. Yani bunu olaydan bir gün sonra yüreğindeki sızıyı akıntıyı, bu şekilde ifade eden bir topluluğun mensuplarının burada bulunan belki birkaç insanda vardı, hatırlamıyorum o toplantıda kimlerin olduğunu, tutup

96

Page 97: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:97

ta bu menfur cinayetten suçlanması asla mümkün olmamalıdır diyoruz ama oldu, fakat netice itibariyle böyle bir hadise buraya kesinlikle yapıştırılamaz. Söz konusu kaydın da emniyet müdürlüğünden değerli başkanım celbini arz ediyorum. Bir son konumda değerli başkanım, bu gün yine bahsettiğim bir mesele idi, önemli bir mesele diye düşünüyorum çünkü davanın gidişatını etkileyebilecek bir şekilde iddianamenin 1096. sayfasında okumayacağım.887. sayfasında, 59. sayfasında bahsedilen Ergenekon belgelerinin tarih itibariyle hangi tarihlerde yazıldığı, net olarak belirlenmiş, söz konusu belgeler diyor, 1999-2000-2001 hatta bütün belgelerin hemen başlığında yazıldığı tarihi de var. ben size sadece bir cümle kısa olanı okuyacağım. iddianamenin 46. sayfasında Ergenekon terör örgütünün uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösterdiği 1999 yılında örgütün reorganizasyona ihtiyaç duyularak örgütün yapılanması, çalışma yöntemleri, iki defa yapılanmasını kullanmışlar sayın savcılar ve bunlar gibi hususları içerecek hususları yazılı hale getirildiği ve böylelikle 1999 yılından sonra örgütün sivil açılımlar sağladığı görülmüştür, denmiştir. Yani burada net bir şekilde savcıların kanaati, 99-2000-2001 tarihlerinde yapıldığı, oysa bu gün son derece net bir şekilde, 1997 tarihinde yayınlanan nefes dergisinde, iki sayısında üst üste iki Ergenekon belgesinin kısmen yer verildiği ve buradan kopyalanma suretiyle iddianameye aktarıldığı ortaya çıkmıştır. Bu bir noktada savcıların yazım konusunda ki zaten örgütün kuruluşu konusunda da bir beyan yok. fakat 99 tarihli kasıtlı olarak alınmıştır. O baz alınmıştır. Ve o çerçevede bütün işlemler ve deliller yaratılmaya çalışılmıştır. tabi delil yaratırsanız tamamen gerçeğe aykırı olarak bir noktada mutlaka duvara toslamak zorundasınız, çünkü yanlışlıkları her zaman örtemezsiniz. Güneşi balçıkla sıvayamazsınız. O mızrak gün olur torbadan çıkar. Ve her celsede hemen hemen birçok mızraklar bu şekilde çıkacaktır. İnanıyorum ki, siz de bunun tam bir düzmece yapay suni bir örgüt olduğunu göreceksiniz değerli başkanım. Ki bu beyandan yani söz konusu nefes dergisinde yayınlanmasından artık belgelerin Doğu Perinçek, Adnan akfırat, ümit Oğuztan ve Veli Küçük tarafından Bilecik te yapılan toplantı ile düzenlenmediği, hazırlanmadığı da bu şekli ile ortaya çıkmış bulunmaktadır. Çünkü aradaki süre üç veya dört yıl. Bu az bir süre değildir. bu belgeler daha önce hazırlandı, yeniden hazırlandı, gibisinden beyanlar pek ciddiyete yakışmayacaktır. Çünkü iddianamenin hiçbir tarafında bu konuda bir açıklık getirilmemiştir. Yine sözde örgütün 1999 da reorganize olduğu iddiası da çürümüştür. Bu şekilde. Yine söz konusu belgeleri gizli olmadığı, aleniyet kazandığı, dergilerde yayınlandığı ortaya çıkmakla o çok meşhur sıkıştıklarında müracaat ettikleri gizlilik kuralı da ortadan kalkmış bulunmaktadır. Değerli başkanım biz bu şartlar altında talebim şudur, nefes dergisinin 1997, 40 ve 41. sayfalarının asılları yok. bizim iddia makamına hiçbir konuda güvencemiz olmadığından, öncelikle bu asılların gerçekten mahkemenin sizlere teslim edilip edilmediği konusunda bilmiyoruz. Asıllarının celbedilerek, suretlerinin çekilip mit müsteşarlığına gönderilmesi ve arşivlerinde bulunup bulunmadığı, bu derginin kimler tarafından çıkarıldığını, finansmanının kimin tarafından karşılandığını, kurumca takip edilip edilmediğini, derginin yayın çizgisinin nasıl karşılandığının, dergide yayınlanan Ergenekon belgelerinin kurumun dikkatini çekip çekmediğinin çekmiş ise dergiyi yayınlayanlar ve yazarları hakkında özel bir ilgi alanı, yaratılıp yaratılmadığının, yine yayınlanan yazılarla, kendilerine 03/07/2001 tarihinde ulaştırılan imzasız ihbar arasında bir irtibat kurulup kurulmadığının sorulmasına karar verilmesini arz ederim. “

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi,verildi: “ Sayın başkanım, ek klasörlerden, 418. klasör yani iddia edilen bu örgütün PKK terör örgütü ile ilişkilendirildiğine dair rapora ait olan klasörü kendi savunmamı bitirdikten sonra tekrar

97

Page 98: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:98

uzun bir süre bu güne kadar inceleyip bitirdim. Ancak söz konusu dava hem yakın geçmişe hem bulunduğum zamana hem de geleceğe, yani kısa vadeli geleceği ait durumlara ve gelişmelere ilişkilendirildiği ve ilişkilendirileceği ile ortada olduğu için bu klasör muhteviyatının içeriği çok önemli, şöyle ki, şu bir geçek yani Amerika nın simetrik savaş dediği terörle mücadele artık bölgesel terörle mücadeleden çıkartılıp küresel terörle mücadele düzlemine çekilmek isteniyor. Türkiye nin de bu konuda uluslar arası anlaşmalarda imzası var ve zaman zaman da yurt dışındaki diğer ülkelerde görev alıyor askersel güçle. Şu çok önemli, her ne kadar asimetrik bir savaş olsa da terörün bu günkü tanımı, çünkü küresel teröre dayandırılmak isteniyor, o yüzden asimetrik savaş deniyor bunun adına. PKK terör örgütünün var olduğu günden bu güne kadar da ülke içersinde terörle mücadele sırasında asimetrik olmayan alanlar mevcuttur. Bu alanlar askersel alan siyasal alan ve ekonomik alandır. Dolayısyla ben daha önce 4 aralık 2008 tarihinde şimdin sakık ın 33 erin katledilmesi ile ilgili istihbarat raporlarını ve o döneme ait ateşkes ile ilgili alınmış bir zimni karar olup olmadığının mahkemenizce istenmesini talep etmiştim. Reddedilmişti ancak bunlar çok önemli sayın başkanım, çünkü öncelikle o 418. klasör özet ders notu şeklinde bilgiler içermektedir, özellikle 132 ve 385. sayfaları özet ders notu şeklindedir, dolayısıyla tam bir bilgi içermemektedir. Dolayısıyla burada iddia edilen bu örgütle ilişkilendirilecek PKK terör örgütünün, gelecekte de küresel terör örgütü, küresel anlamda terörle mücadele adı altıda yok edilmesi gerekiyor ise ki öyle olacak, ETA ve IRA örneklerinde olduğu gibi, şu sonuç ortaya çıkabilir. Yani yargılan”

Mahkeme Başkanı :” talebinizi söylerseniz. Talebinizi verin o zaman okuyalım. “Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk :”kısa bir talep var ancak bu yeterli değil,

müsaade edin açıklayayım ama sayın başkanım, bu çok önemli.”Mahkeme Başkanı :” kısa talebinizi alalım, biz açıklama istersek size sorarız o

zaman. talebiniz nedir bir defa onu açıklayın bize”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk :” talebim şu sayın başkanım, bir kere şu salonda

ben talebimi yaparken diğer şahısların ifade ettiği kadar ifade etme hakkına sahip olmak istiyorum. Çünkü önemli bir konu, terörle mücadele etmiş bir kişi olarak bu salonda PKK terör örgütü ile ilişki içersinde olan bir örgüt davasında yargılanıyorsam bunu açıklamak.”

Mahkeme Başkanı :”bitirin lütfen, bitirin tamamlayın sözünüzü.”Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk :”bir kere raporun kaynağının ne olduğu belli

değil, polis tarafından mı hazırlanmış, savcılık tarafından mı hazırlanmış belli değil. bu nedenli birincisi, genelkurmay başkanlığı, MİT, jandarma genel komutanlığı ve emniyet genel müdürlüğünden PKK kongre gel terör örgütüne ait bir raporun mahkemenizce istenmesini talep ediyorum. Ve bu ek klasöre eklenmesini talep ediyorum. “

Mahkeme Başkanı :” istediğiniz rapor nedir. rapor haline gelmiş bir şey mi istiyorsunuz orada.”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk :” evet, bu birimlerde raporlar var Sayın başkanım, oradan alınmadan özetler şeklinde bir rapor yazılmış ve yok edilmek istenen eritilip yok edilmek istenen terör örgütü PKK eğer bu iddia edilen örgüt içersinde yok edilecekse bende bundan mağdur olacağım, dolayısıyla bu raporu istemek benim hakkım. Diğer bir husus da şu, 1990 dan itibaren HEP, DEP gibi siyasi partilerin milletvekilleri olan Nizamettin topuç gibi ve bu gün hala Avrupa da örgüt yöneticiliği yapan Zübeyir aydar gibi siyasilerin hakkında emniyet genel müdürlüğü ve jandarma genel müdürlüğü komutanlığı tarafından ve cumhuriyet savcılıkları tarafından suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığı, arama emirlerinin yakalama emirlerinin olup

98

Page 99: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:99

olmadığı ile adalet bakanlığı nezdinde girişimde bulunarak uluslar arası anlamda bu şahısların suçlu ilanı ile Türkiye ye iadesinin istenip istenmediği, ayrıca yine PKK terör örgütünün halen yöneticisi olan murat Karayılan, cemil bayık ve örgütten ayrıldığını ifade edip televizyonlarda muhtelif programlarda konuşmalar yapan Osman Öcalan ve benzerlerinin yine ilgili emniyet kuvvetleri tarafından ve ilgili bakanlıklar tarafından aranmasının olup olmadığı, suç duyurusunda bulunup bulunmadığı ve komşu ülkeden bu şahısların talep edilip edilmediğinin yine mahkemenizce öğrenilmesini talep ediyorum. Talebim bu. “

Sanık Vedat Yenerer söz istedi, verildi: “ Sayın başkanım, anayasal hakkım olan haber alma ve haber verme hakkımı koruma altına alması gereken savcılar, emniyetin örgüt üyesi olduğunu gösterir yeterli veri bulunmamaktadır, raporu vermesine rağmen beni somut bir kanıt göstermeden hapse atılır. On ay hapiste kaldım, on ay sonra aradığım adaleti bulmak için karşınıza çıktım. İddianamede yazılı olan pek çok atfıcürümün aksini ispat ettim. Örneğin Abdullah Öcalan ile fotoğraf çektirdiğim, böyle bir fotoğraf ortada yok. ya da bana yamanan 7,65 mm çapında bir tabanca olduğunu kanıtları ile ne evimde ne işyerimde öyle bir şey bulunmadığını, size ispat ettim ama gel gelelim, 10 ay üç gün geçti, ben bu zulmün sona ereceğini beklerken bu zulüm savcıların açıkça desteklediği bazı medya grupları tarafından tarafıma artık zulüm olarak döndü. Gazete manşetlerine şöyle çıktı, evinde bulunan tabancayı inkar etti ve bu haber aynı grup medyanın televizyonlarında aynı şekilde yer aldı. Efendim, meslek hayatım itibarım tamamen atfı cürüm ile lekelenmiş durumda. bu artık aile hayatımı da zor duruma soktu aile olarak etkileniyoruz efendim. Sizden bu hukuk skandalına artık bir son vermenizi ve beni aileme kavuşturmanızı ve bütün bu atfı cürümleri dikkate alarak, benim örgüt üyesi olmadığımı görmenizi ve tahliyemi talep ediyorum.”

Sanık Muammer Karabulut söz istedi,verildi: “ Sayın mahkeme heyeti, gerçeği arayan mahkemenize kuvvetli şüpheyi düzeltme ile birlikte tahliye talebinde bulunmak istiyorum. Antalya da 22 şubat 2008 tarihinde göz altına alınıp tutuklandıktan sonra tutuklanmamı gerektirecek herhangi bir suç isnadı olmadığına ilişkin on bir aydır onlarca itirazda bulundum. Fakat henüz gözaltında iken dikkatinizi çekmek istiyorum 23 şuat 2008 tarihinde hakkımda bir şüphe yaratmak üzere vatan ve hürriyet gazetesinde haber yayınlandığını ancak haziran ayında öğrendim. Haberin dışarıdan yaptırıldığı çok açıktır. Bunun üzerine haber yapan gazeteler ve haberi yaptıran TEM deki polis memurları hakkında suç duyurusunda bulundum. Ve iddianame de yer alan aynı suç isnadı içinde 13 ağır ceza mahkemesine 20 ağustos 2008 tarihinde itiraz dilekçesi yazdım. Hiçbirisine yanıt alamadım. Anladım ki vatandaşlık haklarımda elimden alınmıştı. Nihayet 19 aralık 2008 günü huzurunuza çıktım. Huzurda yaptığım savunmayı da hukuki bir suç isnadı olmadığından dolayı bilgilendirmeye dönüştürdüm. Ve sorgu bölümünde de sayın hasan Hüseyin özese önündeki monitöre bakarak Ergenekon lobi belgesinin işyerimde bulunduğu iması ile İstanbul da bulunan bir adresten söz ederek bir soru sordu, ben de sözü edilen adresle bir ilgim olmadığı için üzerinde fazlaca durmadım. Üstelik işyerim ve evimin dışında bir arama da yapılmamıştı, ama aynı gün Cihan Haber Ajansı duruşmada yaptığı haberde, Ergenekon lobi belgesinin bende de ele geçtiğini bildirerek kamuoyu üzerindeki kuvvetli şüpheyi devam ettirdi. Evet hakkımda tek kuvvetli şüphe ve örgüt üyesi olmam, başından itibaren güya bu belgenin bende oluşu ile ilgili irtibatlanmamdı. Çünkü onun dışında başkaca bir suç bağlantısı yoktu. bu suç isnadı hukuki durumun değerlendirilmesinde yer almadığından dolayı da savunma gereği duymadım. Buna rağmen, cihan haber ajansı lobi belgesinin bende bulunduğuna ilişkin haber yaptı. İşte o

99

Page 100: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:100

zaman hakkımdaki kuvvetli şüphenin ne olduğunu anladım. Bu davada cihan haber ajansı haber yapıyorsa, mutlaka üzerine gidilmesi gerektiğini biliyordum. Bu nedenle mahkemenize 22 aralık 2008 günü cihan haber ajansını iftirasına karşı hakkımın korunması için adı geçen lobi belgesinin şahsımda bulunmadığına ilişkin karar verilmesini talep ettim. Gerçeği arayan mahkemeniz bu talebimi kabul etmedi. Çünkü bu soruşturmada hata yapılması, suç isnadında bulunulması ve iftira atılması kolay, ama suçlamaları ortaya çıkartarak hak aramak çok zordu. Ya da benim gibi biraz şansa ihtiyacınız vardı. O şansı da iddianamenin 219. sayfasında, lobi çok gizli aralık 1999 İstanbul başlıklı dokümanın Muammer Karabulut un işyerinde ele geçirildiği ifadesi ile suç isnadında bulunulması ve o belgeye ilişkin mahkeme üyesinin soru sorması ardından da cihan haber ajansının haber yapması gerekiyordu. Ancak o zaman hakkınızdaki kuvvetli suç şüpheyi öğrenme ve savunma olanağı yakalıyordunuz. Onun için sayın mahkeme üyesi bu adresi bu belge ile nasıl ilişkilendirdiğini açıklarsa, düğüm de çözülecekti. Ben de bu düşünce ile 23 aralık 2008 günü söz alarak sayın hakime teşekkür ettim. Ve belgeyi sordum ve şimdi yine öncelikle gerçeği arayan mahkemenize bir gerçeği ilk kez somut olarak ortaya çıkartan üyenize huzurunuzda tekrar teşekkür etmek istiyorum. Çünkü o soruyu aynı gün nasıl sorduğunu, kullandığı monitörden ayrıntısı ile gösterdi. Cihan haber ajansının da tepe tepe kullandığı o suç isnadı, Sevgi Erenerol un polis ifadesinden alınarak yanlışlıkla veya kuvvetli şüphe yaratmak amacı ile benim ile ilişkilendirilerek kopyalanmış ve böylelikle de iddianamenin 919. sayfasında yer almıştır. Bunun bir hata olduğunu savcı sayın Mehmet ali pekgüzel de hemen ifade ederek bir dilekçe yazmamı ve düzeltme talebinde bulunmamı mahkemenizden istedi. Sayın gerçeği arayan mahkeme heyeti, açıkçası anlaşılacağı üzere, bir sır gibi saklanan asıl kuvvetli şüpheyi tesadüfen öğrenmiş bulunurken, yapılan hatanın sehven olduğunu tahliye talebime karar vermeniz ile birlikte kanaat getirebileceğimi arz etmek istiyorum. “

Sanık Bekir Öztürk söz istedi,verildi:” efendim, 21 kasım günü savunma hakkımı kullanırken üzerimde test edilen hukuksuzluklara karşı biraz ses tonumu yükseltmem karşısında beni duyduğunuzu ses tonumu yükseltmememi istediniz. Ceza muhakemesinin 203. maddesinin 1. fıkrası, her ne kadar başkana oturumu yönetme, oturumun disiplinini sağlama hakkı verse de 2. fıkrası oturumda düzeni bozduğu varsayılan tutuklu ya da sanığa bağırma hakkını vermiyor, dışarıya atma hakkını veriyor, mahkemeden beni atabilirsiniz ama bana bağıramazsınız. Burada iddia makamının saçma sapan soruları karşısında sizin yapmanız gereken savcı bey bu sorunun bu konu ile ne alakası var, ya da bu paranın miktarının ne önemi var, bu paranın bu şahıs tarafından Ahmet e verilmesinin bu dava ile ne alakası var demediğiniz için biz burada belki de bazılarına göre çıkıntılık, bazılarına göre de taşı gediğine oturtma tarzında kısa sözler sarf ediyoruz. müsamahanızı bizleri esir eden iddia makamından tarafa kullanmanız yerine bizden tarafa kullanmanızı rica ediyorum. Bundan sonra bu çıkıntılıkları yapmaya devam edeceğim. Gereken ne ise, yapın atın beni dışarıya ama bana bağırmayın, burası ilk okul müsameresi değil, siz öğretmen ben de öğrenci değilim, kusura bakmayın.”

Mahkeme Başkanı :” burada uyulması gereken kaideler vardır, siz de uyacaksınız buna.Uymak durumundasınız, buranın düzenini bozan kimse, buranın düzenini bozamaz, hiç kimse onları bana öğretmeyin, mahkemeye öğretmeyin onları, bu sizin yaptığınız benim mahkemenin özellikle benim gözlemlediğim otuzuncu, otuzuncu karışmadır. Göz göze kaç kez geldim sizinle bir türlü, bir türlü bu huyunuzdan vazgeçmediniz. bu ilk kez olan bir olay değil. ”

100

Page 101: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:101

Sanık Halil Behiç Gürcan müdafii Av Ercan Birol söz istedi, verildi: “sayın başkanım, el konulan bilgisayarlarla ilgili olarak savcılığa yazı yazılması ve işlemleri tamamlanan bilgisayarların iadesine müteakiben karar verileceği şeklinde bir ara karar verdiniz, iki ayı aşkın bir süredir savcılıktan cevap alınamadı. Müvekkile ait el konulan bilgisayar hard disklerindeki belgelerin yazılı çıktıları, iddianame eklerinde mevcuttur. Ve varsa şifreli dosyalarında kopyaları alınmış olmalıdır. Bilgisayarların altı aydan beri emniyet veya savcılık nezdinde tutulması sadece müvekkil için değil, aynı bilgisayarları kullanan ve atılı suçlarla hiçbir ilgileri bulunmayan aile bireyleri için de ekonomik bir ceza ve anayasa ile güvence altına alınmış olan haberleşme özgürlüğünün kısıtlayıcı bir uygulama haline dönüşmüştür. Bu nedenle, sayın mahkemenin 23/10/2008 tarihli ara kararının 7. maddesinden sarfı nazar edilerek, müvekkile ait bilgisayarların veya hiç olmazsa öncelikle acer marka diz üstü bilgisayarın iadesine ve müvekkilin tahliyesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ediyorum, bu konudaki dilekçelerimi de sunuyorum. “

Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi,verildi: “ efendim iz müvekkilim Ümit Oğuztan ın yurt dışına çıkış ve dönüş tarihlerine ilişkin bilgilerin emniyet müdürlüğünden sorulmasını talep ediyoruz. “

Sanık Ergün Poyraz müdafii Av. Hasan Gürbüz söz istedi, verildi: “ sayın başkan müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum.”

Sanık Vedat Yenerer müdafii Av. Vural Ergül söz istedi,verildi: “ değerli bir başkanım bir talebim, bir beyanım olacak. Talebim müvekkilimin tahliyesine ilişkin de müvekkilim benden daha iyi bir biçimde ifade ettiği için artık tahliye talebine sadece iştirak etmekle kalıyorum. Ancak bir de bir başka beyanım var, o beyanımı açıklamak istiyorum sayın mahkemenize, daha öncede ifade ettiğim üzere Tuncay Güney bu davanın en esaslı yegane delili olarak huzurunuzda hala muamma olmayı sürdürüyor. Eğer Tuncay Güney olmasa idi, ne MİT, ne emniyet söz konusu örgüt ilişkin şemayı çıkartamayacaktı. Zaten burada Sami Hoştan ı, Doğu Perinçek i, Veli Küçük ü, ali Yasak ı, ve saireyi bütünü ile huzurda bir araya getiren yalnızca ama yalnızca Tuncay Güney in beyanları, daha önce Tuncay Güney in savcılar tarafından pek samimi bulunarak sahiplenildiği gibi aynı zamanda da korunduğu kollandığı iddialarımı savcılar tepki ile karşıladılar ve kendilerinin de savcı ile görüştüklerine ilişkin iddialarımı inkar ettiler. Ancak şimdi size 361-362-ve 363 klasörlerin içeriğinde yer alan Ümit Oğuztan a ilişkin bu klasörlerde yer alan Tuncay Güney in Ümit Oğuztan ile birlikte sanık olarak yargılandığı İstanbul bir ağır ceza mahkemesinde halen görülmekte olan 2002/64 sayılı dosyanın içeriğinden bahisle bir hususu arz etmek istiyorum. Bu sözünü ettiğim klasörlerde yer alan 1 ağır ceza mahkemesine ait 2002/64 sayılı dosyanın içeriğinden anlaşıldığı tarih itibariyle savcıların söz konusu dosyaları getirttiği tarihte yapmış oldukları incelemelerden bu sözünü ettiğim mahkemenin 7 şubat 2008 tarihli bir celsesi olduğu ve Tuncay Güney in de 1 ağır ceza mahkemesi tarafından yakalama emri ile aranılan bir şahıs olduğu hiçbir tereddüde mahal vermeyecek bir şekilde açıkça anlaşılıyor. Kaldı ki ben bu sözünü ettiğim 2002/64 sayılı dava dosyasını 1 ağır ceza mahkemesinde incelediğimde gördüm ki ali yasak a ait bir takım evraklar da o dosyanın içersinde unutulmuş. Belli ki savcılar o dosyayı ayrıca getirip incelediklerinde bu dosyaya ilişkin işlemde bulunmuşlar. Eğer ki savcıların 2002/64 sayılı dosyayı getirtip incelemediklerini varsayacak olsak bile, sırf Ümit Oğuztan ın sunmuş olduğu fotokopilerden anlaşılmaktadır ki, Ümit Oğuztan İstanbul 1 ağır ceza mahkemesi tarafından hakkında yakalama emri bulunan aranılmakta olan bir sanık. Bu bilginin

101

Page 102: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:102

ardından sayın mahkemenize şimdi bağışlayın Tuncay Güney. Bu bilginin ardından 14 şubat 2008 tarihli ve 13 şubat 2008 tarihli 364 numaralı klasör içersinde yer alan Tuncay Güney e ilişkin yazışmaları hatırlatmak istiyorum. Teknik takip ve izleme büro amirliğinin vermiş olduğu rapordan anlaşıldığı kadarı ile polis savcıları soruşturma savcılarını Tuncay Güney in yakalanabilmesi amacıyla yapmış oldukları iletişimin tespiti çalışmaları neticesinde halen kanada da bulunduğunu, ve iki ayrı telefon numarası kullandığını tespit etmiş durumda. Kaldı ki bu tarihlerin hemen ardında başta Atv, sabah olmak üzere, öteden beri Ergenekon operasyonunu destek veren bir grup medya Tuncay Güney in Ergenekon terör örgütüne ilişkin anlatımlarını çarşaf çarşaf yayınlamak sureti ile kamuoyunda bu soruşturmayı bir yere taşımak gayretini hızlandırmış bulunuyor. Özetle, Tuncay Güney in kanada da ikamet ettiği hatta hatta kanada da bir iltica başvurusunun bulunduğu polis tarafından tespit edilmiş. Savcılara da bu husus bildirilmiş. Bu durumda savcıların 2002/64 sayılı dosyada Tuncay Güney in de halen mahkeme tarafından aranılmakta olan bir şahıs olduğunu bildiğini açıkça anlıyoruz bu halde buna rağmen savcılar niçin 2002/64 sayılı dosyada Tuncay Güney in tespit edilen kanada adresini mahkemeye bildirmediler. Bu husus dahi tek başına Tuncay Güney in savcılar tarafından korunup kollandığını, iltica talebine ilişkin başvurusunun kabulü sonrasında kendisi ile gizli tanık olarak dosyaya dahil edilecek şekilde yapılan görüşmelerin ip ucunu vermektedir. Bu sebeple savcıların Tuncay Güney e ilişkin koruma kollama iddiaları bu suretle bizzat savcıların imzasını taşıyan evraklarla aşikar olduğu gibi. Bu savcılar açısından da her halükarda aranılan bir şahsın yerini bildiği halde ilgili mahkemesine bildirmemek suretiyle görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturur, buna ilişkin dosyada hiçbir yazışma olmadığı gibi, araştırmalarımda 2002/64 sayılı dosyada da herhangi bir suretle savcılığın 1 ağır ceza mahkemesini bilgilendirmemiş olduğunu tespit etmiş bulunuyorum. Bu hususu da bilgilerinize arz ediyorum. “

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Tolga Akalın söz istedi, verildi: “esasen 2945 sayılı milli güvenlik kurulu yasasında Türkiye cumhuriyeti devletinde tehdit değerlendirmesinin ve tehdit tespitinin münhasıran milli güvenlik kurulunun uhdesinde olduğu 2 ve 4. maddelerde açıkça beyan edilmiş. Bunun ötesinde iddiaya göre emniyet genel müdürlüğü 2002 yılında ulusalcılık faaliyetlerini ulusalcılık başlıklı faaliyetleri aşırı sağ faaliyetler olarak nitelendirmek suretiyle bu konu ile ilgili 2007 yılında bir brifing hazırlamış, iddiaya göre. Bu iddia kapsamında yaklaşık on ay önce Süleyman yağız adli bir milletvekili dönemin iç işleri ve şimdiki iç işleri bakanına mecliste bir soru önergesi vermiş, ve bu soru önergesinde böyle bir brifing ve değerlendirmenin emniyetçe yapılıp yapılmadığını sormuş. Altı ay süre ile bu soruya bir cevap verilmediği için sayın iç işleri bakanı da bu sefer de aynı milletvekili başbakan ın aynı soruyu cevaplaması ile ilgili bir soru önergesi vermiş, üzerinden dört ay geçmesine rağmen, bu soru önergesi de cevaplandırılmamıştır. Bu niçin önemlidir. Malumümuz olduğu üzere müdafisi bulunduğum sanık ve diğer bir kısım sanıklar milli meşru demokratik tepkilerini, saha ortamında gösterdikleri alan toplantıları açık hava toplantıları ve basın brifingleri ortaya koydukları noktada ki bunların hepsi yasal izinle yapılmış olmasına rağmen bu faaliyetleri medya da yaygın olarak ulusalcılık faaliyetleri olarak nitelendirilmiştir. Yine mahkememizde siz mahkememizce de iki defa başlı başına okunan ki yargılama içersinde de devam ediyor. iddianame ye dayanak açıklama bildiri ve belgeler de ulusalcılık sıfatı müteaddit kereler kullanılmış ve bu belgeler iddia makamınca terör örgütü belgeleri olarak nitelendirilmiştir. Bu davaya da soruşturma kolluğu olarak

102

Page 103: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:103

emniyette sağ büro olarak adlandırılan büronun sanırım beşinci timi görevlendirilmiş. Yani Doğu Perinçek ve ilhan Selçuk sözde sağcı ve sözde örgüt liderleri olmak üzere de aşırı bir sağ faaliyet içersinde değerlendirilmiştir. Yine emniyet genel müdürlüğünün siyasi otorite ile hiyerarşik bağının diğer güvenlik kuruluşlarımıza oranla kuruluş kanunu gereği daha hiyerarşik ve sıkı bir ilişki içerisinde olduğu da vakadır. Bu kapsamda soruşturma kolluğunun klasik soruşturmalarda görülmeyecek şekilde soruşturmada aktif rol oynanması, iddianame nin birçok bölümünün sayın savcılıkça değil de soruşturma kolluğunca yazılmış olmasına yönelik yargılama içersinde ortaya çıkan beyan ve şüpheler ve bu yazımların kaynağının adı geçen brifing olduğu yönündeki makul şüpheler, soruşturma kolluğunun delil bulma gayretlerinin delil ihdas etme niteliğindeki bazı fiileri de içerdiğinin bu aşamaya kadarki yargılama faaliyetleri içersinde ne yazık ki ortaya çıkmış olması, yargılama esnasında birbirini tanımayan bazı sanıkların göz altı içersinde maruz kaldıkları hukuk dışı davranış ve tavırların yoğunluğu konusundaki ifadeleri ve bu konu ile ilgili olarak itirafçı değil, iftiracı sanık olmaya zorlanmaları. Emniyet içersinde bir grup polis memurunun bir cemaat ile sıkı ilişkisinin olduğunun gerek bu güne kadar dinlenen bir çok sanık tarafından ima edilmesi ve gerekse çeşitli basın kuruluşlarında dillendirilmesi, cemaatle rabıtalı olduğu iddia edilen basın yayın organlarının soruşturmanın başından beri soruşturmaya aktif ve açık taraf olmak suretiyle destek vermeleri, bu tavırlarını fütursuzca kovuşturma aşamasında da devam ettirme gayretleri ve hatta devam eden soruşturma başlıklarının bu gazetelerden önceden haber konusu olması hali, yine adı geçen cemaat liderinin 2006/2007 yıllarında ulusalcı dalgayı aşacağız, adlı açık basın beyanatının olması. Ve bu beyanatın kendilerince yalanlanmaması. Yine yargılama içerisinde bir kısım sanıklarca bu sözde hayali örgütün CIA bağlantılı bir tertiple ortaya çıkartıldığı iddia edilmesi, bununla paralel olarak adı geçen cemaat liderinin yapmış olduğu yeşil kart başvurusu da da graham fuller isimli eski Türkiye istasyon şefi, CIA istasyon şefi bir şefin isminin geçtiğinin basına yansıması. Son olarak Boğaziçi üniversitesi ile açık toplum enstitüsü tarafından birlikte yapılan kamuoyu araştırmasında, esasen adı geçen cemaatin mahalle baskısı olarak nitelendirilen sosyolojik olgunun aktif tarafı olduğu, esnafların okumasa da cemaate bağlı gazeteleri dükkanlarında bulundurma zorunluluğu altında kaldıkları, ticari ilişkilerin ağırlıklı bu cemaat üzerinden kurulduğu ve benzeri konularda açık sosyolojik tespitler yapılmak suretiyle bir sosyolojik olguya varılmıştır. İddiaların bu konuda bu kadar yoğunlaşması, özellikle adı geçen brifingin iddianame içerisinde ki birçok ayrındı ve ifade ile birebir paralel olması. Ve bu brifingin görsel şov ile dönemi itibari ile sunulmuş olduğu iddiaları da dikkate alınarak emniyet genel müdürlüğüne müzekkere yazılarak kurumca ulusalcılığı aşırı sağ faaliyet olarak nitelendirilen bir brifing hazırlanıp hazırlanmadığının hazırlanmış olduğu takdirde sunumunun yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise hangi kurum ve kuruluşlarda bu sunumun yapıldığını sorulmasına, sunuma dayanak tüm dokümanların birer suretinin mahkememize gönderilmesi konusunda müzekkere yazılmasını saygılarla arz ediyoruz.”

Bir kısım sanıkların bazı bu gün havale tarihli taleplerini içeren dilekçe verdikleri anlaşıldı.

05/12/2008 tarihli oturumun 20 nolu ara kararı gereği, MİT’e yazılan yazıya verilen cevapta, gönderilen belgelerin gizlilik niteliğinin taşıdığının bildiriliği, 01/12/2008 tarihli oturumun 6/b nolu ara kararı gereği, Tuncay Güney ile ilgili yapılan projeli çalışmaya yönelik evrakların gönderildiği, 07/11/2008 tarihli oturumun 9/a nolu ara kararı gereği sanık Kemal Kerinçsiz ile ilgili katıldığı iddia olunan toplantı ve gösteriler

103

Page 104: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:104

ile ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı yönünde yazılan yazıya cevap verildiği, bir kısım toplantılara yönelik C. Savcılıklarına başvuruların yapıldığı, urmiye iran İslam cumhuriyeti vatandaşı ferşat sematgou müdafileri tarafından maktul asker simitko nun ölümü ile ilgili davaya müdahil olma istemlerine havi dilekçe gönderdikleri, 01/12/2008 tarihli oturumun 6/c nolu ara kararı gereği Tuncay Güney ile ilgili İstanbul istihbarat şube müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta, ellerinde herhangi bir sorgulama kaydının bulunmadığının bildirildiği, 9/12/2008 tarihli oturumun 5/b nolu ara kararı doğrultusunda bazı teknik takiplere konu olan mahkeme kararlarının gönderildiği, kanal D de yayınlanan 32. gün programına ait DVD ortamında yayınlanan görüntü cd sinin gönderildiği, 20/11/2008 tarihli oturumunu 25/a nolu ara kararı gereği yeni şafak gazetesine yazılan yazıya verilen cevapta, 30/04/2001 ve 01/05/2001 tarihlerinde Taha kıvanç takma adı ile yazı yazan Fehmi Koru nun yazılarında belirttiği Ergenekon yenide yapılanma reorganizasyon ile ilgili belge asıllarının gazetede mevcut olmayıp fotokopilerinin gönderildiği, sanık Kemal Kerinçsiz in avukatlık bürosuna yönelik sosyal güvenlik kurumu başkanlığı tarafından yapılan araştırma raporunun gönderildiği, beyanlarda ismi geçen Tuncay Güney ile ilgili C. Savcılığındaki soruşturma evrakının celbi hususunda yazılan yazıya verilen cevapta, soruşturmanın gizliliği açısından dosyanın gönderilmediği, evrakın gönderilmediğinin bildirildiği, buna yönelik tekrar mahkeme tarafından daha detaylı yazı yazılarak evrakın mutlaka gönderilmesinin istenildiği, henüz cevap verilmediği anlaşıldı.

İddi makamından soruldu:Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tutuklu sanık Kemal KERİNÇSİZ ve

bir kısım sanıkların sürekli gündeme getirdikleri gizli tanıklık teklifi iddiaları üzerine, sayın mahkemenizin yüksek müsaadesiyle kısa bir açıklama yapmak istiyoruz:Tutuklu sanık Ümit OĞUZTAN’a Savunmasında geçmesi nedeni ile, iddia makamı olarak: Daha önce şüpheli olarak ifadesi alındığı halde, kendisinden elde edilen disketler içerisinden çıkan dokümanlar nedeni ile yeniden ifadesinin alınması amacı ile çağrıldığında, Kendisine avukatı huzurunda teklif edilen gizli tanıklığın nasıl olacağı, zaten alınmış olan önceki ifadelerinin ortadan kaldırılacağının mı söylendiği sorulmuş, devamla kendisine TCK’nun 221. maddesindeki örgüt ve faaliyetleri hakkında bilgi verenler için uygulanması muhtemel ceza indirimini düzenleyen etkin pişmanlık hükümlerinin mi hatırlatıldığı sorulmuş, Sanık kendisine gizli tanıklık teklif edildiği beyanında ısrar etmiştir. Örgütlü suçların soruşturulmasında: TCK 221 maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin şüphelilere ifadesi alınmadan önce, hatırlatılmasının yasaya aykırı bir vaat olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Sözü edilen sanık Ümit OĞUZTAN veya diğer sanıklara soruşturma aşamasında iddia edildiği gibi gizli tanıklık teklif edilmesi söz konusu değildir. Tutuklu sanık Selim AKKURT’un talebinin kabulü ile, kendisine ait iletişim tespit tutanaklarının verilmesine, Tutuklu sanık Erkut ERSOY’un, talebinin kabulü ile kendisini ilgilendiren belgelerin kendisine verilmesine, Tutuklu sanık Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’nun, önceki aşama ifadelerinin savunması sırasında yüzüne karşı okunmaması talebinin, kanuni dayanağı olmadığından reddine, ancak Ceza Muhakemesi Kanunun 200. maddesinin uygulanmasının mahkemenin takdirinde olduğuna, Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz , savunması alınan sanık Ümit Oğuztan’a soru yöneltirken birçok kez, “ Cumhuriyet savcılarının sanıktan elde edilen disketlere yükleme yaptıklarını ” söyleyerek iftira suçunu işlediği anlaşıldığından,5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Duruşma sırasında işlenen suç hakkında işlem başlıklı 205 maddesi uyarınca duruşma tutanakları da eklenerek Silivri cumhuriyet başsavcılığına

104

Page 105: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:105

bildirimde bulunulmasına, Savunması alınan Sanıklar da dahil olmak üzere tutuklu sanıkların, kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi bulunan delillerin bulunması,Yüklenen bu suçun CMK 100/3-a/9 maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması,Tutuklama nedenlerinde değişiklik olmaması, Hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.

Duruşmaya kısa bir ara verildi.Bu arada sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi,verildi:

“ sanıyorum MİT den gelen yazı MİT şeması tabir ettiğimizi belge ile ilgili. Muhtemelen karar vereceğiniz için arz edeceğim, ceza muhakemeleri kanununda savunmadan gizlenebilecek tek bir belge vardır. size daha önce yazılı olarak arz ettim, o devlet sırrına ilişkin belgelere mahsustur. Dikkat buyurulursa, MİT den gelen cevabi yazıda devlet sırrı tanımlaması yapılmamaktadır. Sadece gizlilik den söz edilmektedir. Ceza muhakemeleri kanununun hiçbir yerinde savunmadan gizlenebilcecek bir belgeden söz edilmemektedir. Tek istisnası devlet sırrıdır, onun dahi içeriğinin sizler tarafından tespit edilip açıklanması ve tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu belgenin açıklanması ve savunmaya verilmesi hususu değerlendirilirken ceza muhakemeleri kanunundaki bu düzenlemenin evveliyat ile göz önünde bulundurulmasını arz ediyorum. Devlet sırrı değildir. “

Duruşmaya kısa bir arar verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Dosya incelendi.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1-Sanık ÜMİT OĞUZTAN’ın Yurt Dışı giriş-çıkış tarihlerinin Emniyet Müdürlüğü

Pasaport Şube Müdürlüğünden sorulmasına,2-Başbakanlık MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak;a) 03.07.2002 tarihinde Posta kanalı ile kurumlarına gelen 6 adet Cd ile isimsiz

ihbar mektubunun birer onaylı kopyalarının gönderilmesinin,b) Bu mektup ve Cd’lerin kuruma geldiği tarih olan 03.07.2002 tarihinden itibaren

Ergenekon soruşturmasının açıldığı 12.06.2007 tarihine kadar Kurum tarafından bu belgelerde belirtilen örgütlenme ile ilgili olarak ne gibi araştırma, çalışmalar yapıldığının tarih dilimleri belirtilmek suretiyle bildirilmesinin,

c)10.07.2003 tarihinde Genelkurmay Başkanına,19.11.2003 tarihinde ise Başbakana gönderilen ve yine 19.01.2006 tarihinde Başbakana, 26.05.2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanına gönderilen ilişik şemaların yer aldığı bilgi notlarının onaylı suretlerinin gönderilmesinin ,

d)Gelen bilgilerin değerlendirilmesi ve yorumlanması sonucu derlenen İstihbari bilgi ve belgelerin “Delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı” yönünde vaki açıklamanın yasal dayanağının bildirilmesinin istenilmesine,

e) Yukarıdaki madde gerekleri yerine getirildikten sonra bahse konu şemanın açıklanıp açıklanmayacağı konusunda karar verilmesine,

3-Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak TUNCAY GÜNEY’in Fatih Cumhuriyet Başsavcılığının 2001/3305 Hazırlık numarası üzerinden yürütülen dosyası ile ilgili olarak emanet kayıtlarının ve varsa Emanet Memurluğundaki tüm emanet eşyasının ve yine yargılaması devam etmekte ve sanığı ADİL SERDAR SAÇAN olan Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/319 esas sayılı dosya kapsamındaki

105

Page 106: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:106

Emanet Makbuzu ve emanetteki tüm eşyaların dijital mahiyetinde olanların mümkünse bir sureti çıkartılıp adli emanette saklandıktan sonra asıllarının tetkik ve iade edilmek üzere kurye ile gönderilmesinin istenilmesine,

4-Katılma talebinde bulunan Ferşad SEMATGOU vekillerinin davaya katılma yönünde vaki talep dilekçeleri ve ekleri incelendiğinde dosyamız iddianamesinde vaki açıklamalar ile ilgili hiçbir sanığa yönelik suçlama ve buna yönelik sevk maddesi getirilmediği dikkate alınarak vaki talebin C. Savcısının yazılı mütalaası doğrultusunda REDDİNE, karar suretinin katılan vekillerine tebliğine,

5-YENİ ŞAFAK GAZETESİNİN 30.04.2001 ve 01.05.2001 tarihlerindeki gazete nüshalarının istenmesine,

6-Sanık KEMAL KERİNÇSİZ ile ilgili İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından gönderilen yazı suretinde belirtilen soruşturma evraklarının mahallerinden istenilmesine,

7-Cezaevinde sanıkların savunmalarında yararlanmak üzere bilgisayar olanağı sunulması konusunda yazılan yazımızın tekidine, bu konuda gerekli özenin ivedi olarak gösterilmesinin istenilmesine,

8-Sanık SELİM AKKURT’un iletişim tespit tapelerinin bir örneğinin kendisine verilmesine,

9-Daha önce bilgisayarların iadesi konusunda karar verildiğinden, sanık Halil Behiç Gürcahan müdafiinin talebi konusunda karar verilmesine Yer Olmadığına,

10-Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün bir kısım PKK terör örgütü yöneticileri ile ilgili vaki taleplerinin davamızla doğrudan bir ilgisinin olmadığı anlaşılmış ise de, içerik olarak araştırılmalarında fayda görüldüğünden, bu dilekçenin gereğinin takdir ve ifası için ( CMK 250 Maddesi İle Yetkili ) İstanbul C. Başsavcılığına gönderilmesine, diğer taleplerinin davaya bir yenilik katmayacağından REDDİNE,

11-Sanık MUAMMER KARABULUT’un savunması çerçevesinde ifade ettiği hususlar aleni olanak sanık tarafından dile getirildiği, mahkeme zabıtlarına geçtiği anlaşıldığından, bu hususun kararla birlikte ele alınmasına,

12-Sanık KEMAL KERİNÇSİZ’in beyanları mahkemece savunma sınırları içinde kabul edilerek, bu açıklamalar ile ilgili Mahkemece Suç Duyurusunda bulunulmasına Yer Olmadığına, bu konuda iddia makamı tarafından gerekli yerlere müracaatta bulunmakta Muhtariyetlerine,

13-Sanık KEMAL KERİNÇSİZ’in talepleri ile ilgili olarak;a) İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube müdürlüğüne müzekkere yazılarak

Danıştay saldırısından bir gün sonra 18.05.2006 tarihinde saat 11.00 civarındaki başta Türkiyem Topluluğu ve Büyük Hukukçular Birliğinin katılmış olduğu Danıştay saldırısının protesto edilmesi ile ilgili görüntü ve ceraim evraklarının istenilmesine,

b)İstanbul Emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılarak Tuncay Güney’in 02.03.2001 tarihinde göz altına alındıktan sonra herhangi bir resmi istihbarat görevlileri tarafından sorgulanıp sorgulanmadığı, eğer sorgulanmış ise bu istihbarat biriminin hangi birim olduğunun bildirilmesinin istenilmesine,

c) Ankara Milli Kütüphane Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, 1997 yılında yayınlanan NEFES isimli derginin 40 ve 41 nolu nüshalarının gönderilmesinin istenilmesine, ilgili nüshalar geldikten sonra sanık Kemal Kerinçsiz’in 25.12.2008 havale tarihli dilekçesi konusunda karar verilmesine,

106

Page 107: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/32... · Web view2008/12/25  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C .İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 25/12/2008 ESAS NO :2008/209 CELSE NO:32 Sayfa:107

d) Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazılarak, Ulusalcılığı Aşırı Sağ faaliyet olarak nitelendiren ne gibi bir çalışma yapıldığı, buna yönelik herhangi bir raporun düzenlenip-düzenlenmediği, düzenlenmiş ise bir suretinin gönderilmesinin istenilmesine,

e) Diğer hususlardaki vaki taleplerin dosyaya bu aşamada bir yenilik katmayacağından REDDİNE,

14-Dosya kapsamı,delil durumu, atılı suçların işlendikleri hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte olması ve bu suçların CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine,

Mevcut hallerinin sürdürülmesine dair verilen ara karara İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına, ( Hazır sanıklar ve müdafilere ihtarat yapıldı )

Bu nedenle duruşmanın 26.12.2008 günü saat 09.30’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.25.12.2008

Başkan-20909 Üye-28298 Üye-37266 Katip-116766

107