Transcript
Page 1: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

ANGLO-SAKSONLARINÜSTÜNLÜĞÜNÜN

SEBEPLERİ NELERDİR?

19. Yüzyılda Karşılaştırmalı Eğitim Denemesi:

Oğuzhan KaradenizHarun ErMelek KörükcüSinan AteşMelike FaizZafer Tangülü

yayıma hazırlayanlar:

yazarı: Edmond Demolinsçevirmenler: A. Fuad- A. Nacidizi editörü: Bahri Ata

yayıma hazırlayanlar:

Page 2: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

Yazar: Edmond Demolins

Dizi Editörü: Bahri Ata

19. Yüzyılda Karşılaştırmalı Eğitim Denemesi: ANGLO-SAKSONLARIN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN SEBEPLERİ NELERDİR?

ISBN 978-605-318-128-6DOI 10.14527/9786053181286

Kitabın Orijinalinin Künyesi:À quoi tient la supériorité des Anglo-Saxons?

Edmond Demolis (1868), ParisKitabın Osmanlıca Çevirisinin Künyesi: Çeviren: A. Fuad, A. Naci

Basım ve Yayın: İbrahim HilmiKitaphane-i İslam ve Askeri Yayınevi

Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarına aittir.

© 2016, Pegem AkademiBu kitabın basım, yayın ve satış hakları

Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti.ne aittir.Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri,kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıtya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.

Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında

yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınlarısatın almamasını diliyoruz.

1. Baskı: Nisan 2015, Ankara2. Baskı: Kasım 2016, Ankara

Yayın-Proje: Elif Turanlıoğlu BultanDizgi-Grafik Tasarım: Didem Kestek

Kapak Tasarımı: Pegem Akademi

Baskı: Ankamat Matbaacılık San. Ltd. Şti30. Cadde 1344. Sokak No: 60 İvedik Organize Sanayi Bölgesi

/ANKARA (0312 394 54 94 - 394 54 95)

Yayıncı Sertifika No: 14749 Matbaa Sertifika No: 13256

İletişim

Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARAYayınevi 0312 430 67 50 - 430 67 51

Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08

Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60

İnternet: www.pegem.net

Page 3: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

ÖN SÖZ

Edmond Demolins, 1852’de Marsilya’da doğan ve 1907’de Verneuil’de hayata veda eden ünlü Fransız sosyolog, tarihçi ve eğitimcidir. Babası fizikçi olan Demo-lins orta öğrenimini Mongre Cizvit Kolejinde tamamlamış, 1873 yılında Paris’e yerleşmiştir. Burada 1881 yılında Reforme Sociale (Sosyal Reform) isimli dergiyi kurarak müdürlüğünü yapmıştır. 1886’da Science Sociale (Sosyal Bilim) dergisini, eğitim alanında kendi geliştirdiği programları uygulamak için 1898 yılında Ecole des Roches’i kurmuştur.

Edmond Demolins’in eğitime ilişkin düşünce ve fikirlerini yansıttığı, Ang-lo-Saksonlar hakkında sosyal hayata dair kapsamlı bir araştırmayı içeren “Ang-lo-Saksonların Üstünlük Sebepleri Nedir?” isimli bu eseri en önemli çalışmaları arasındadır. Demolins bu çalışmada, Anglo-Sakson halkların üstünlüğünü onların eğitim sisteminden yola çıkarak açıklamaya çalışmıştır. Elinizdeki bu kitap toplam üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, “Bir Anglo-Sakson İle Bir Fransızın Okuldaki Hâlleri”, ikinci bölümde, “Fransız ve Anglo-Saksonların Özel Hayatları”, üçüncü bölümde ise “Fransız ve Anglo-Sakson'un Dış Hayatı” yer almaktadır.

Demolins’in Anglo-Saksonların üstünlük sebeplerini farklı boyutları ile kar-şılaştırmalı olarak incelediği kitabını, günümüz Türkçesine uyarlamak iki yıla va-ran yoğun ve özverili bir çalışma süreci içerisinde gerçekleşmiştir. Kitap orijinal dilde Fransızca basılmış ve bu basımdan Osmanlıcaya tercüme edilmiştir. Yap-tığımız çalışmada Edmond Demolins’in “Anglo- Saksonların Üstünlük Sebepleri Nedir?” isimli eseri Osmanlıca basımdan günümüz Türkçesine tercüme edilmiş ve bu sadeleştirme esnasında eserin orijinaline sadık kalınarak daha nitelikli bir yapıya kavuşmasına imkân sağlanmıştır. Eserin içeriği, ortaya koyduğu eğitimsel gerçeklikler ve farklı düşünsel boyutlarıyla bu çalışmanın özellikle akademisyen, öğretmen ve öğrencilere faydalı olacağını ümit ediyoruz.

Şüphesiz ki her bilimsel çalışmanın arkasında ilgi, merak, emek ve bir süreç vardır. Ancak tüm bu unsurları içinde barındıran ve bunlara ilham kaynağı olan duygu ise motivasyondur. Bu anlamda gerek ekip olarak çalışmaya başlamamızda gerekse bu kitabın hazırlanma sürecinde bize fikirleriyle yön veren, motive eden ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocamız Doç. Dr. Bahri Ata’ya sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Ayrıca çalışma boyunca ilgi ve yardımını esir-gemeyen kıymetli hocamız Prof. Dr. Mustafa Safran’a minnettarız. Son olarak bu çalışmanın sizlere ulaşmasını sağlayan başta Sayın Servet Sarıkaya olmak üzere tüm Pegem Akademi Yayıncılık ailesine de teşekkür ederiz.

Page 4: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

SADELEŞTİREN VE YAYIMA HAZIRLAYANLAR

Yazar KurumBahri Ata, Doç. Dr. (Dizi Editörü) Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi

Oğuzhan Karadeniz, Yrd. Doç. Dr. Bülent Ecevit Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi

Harun Er, Yrd. Doç. Dr. Bartın Üniversitesi, Eğitim FakültesiMelek Körükcü, Dr. Niğde ValiliğiSinan Ateş Türkiye Büyük Millet MeclisiMelike Faiz, Dr. Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Zafer Tangülü, Yrd. Doç. Dr. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Page 5: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

İÇİNDEKİLER

Ön Söz ....................................................................................................................................iii

GİRİŞ

Edmond Demolins'in Eğitim Anlayışı ve Türk Siyasi-Düşünsel Hayatına Etkisi ........ 1

A. Edmond Demolins’in Eğitim Anlayışı ......................................................................... 1

B. Edmond Demolins’in Türk Siyasi ve Düşünsel Hayatına Etkisi ............................... 7

1. BÖLÜM

BİR ANGLO-SAKSON İLE BİR FRANSIZ'IN OKULDAKİ HÂLLERİ

1. Fransız Eğitim Şekli Fayda Sağlıyor mu?....................................................................... 92. Alman Eğitim Metodu Fayda Sağlıyor mu? ................................................................ 143. İngiliz Eğitim Metodu Verimli Oluyor mu?................................................................ 284. Çocuklarımızı Nasıl Büyütmeliyiz? ............................................................................. 44

2. BÖLÜM

FRANSIZ VE ANGLO-SAKSONLARIN ÖZEL HAYATLARI

1. Fransız Eğitim Yöntemi Doğumların Azalmasına Sebep Oluyor ............................ 572. Fransa’da Geçerli Olan Eğitim Metodu Fransa’nın Ekonomik Durumunu Bozuyor .................................................................... 693. İngiliz Eğitimi Hayat Mücadelesine Nasıl Alıştırıyor? .............................................. 754. İngiltere’de Ailelerin Oluşum Şeklinin Anglo-Sakson Milletinin Üstünlük Kazanmasındaki Etkisi................................................................... 89

3. BÖLÜM

FRANSIZ VE ANGLO-SAKSON'UN DIŞ HAYATI

1. Fransa ve İngiltere’de Siyasi Memuriyet .................................................................... 105

2. Anglo-Saksonlar Sosyalizme Niçin Fransız ve Almanlardan Çok Karşı Geliyor? .................................................................119

Page 6: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

3. Bir Fransız İle Bir Anglo-Sakson'un VatanHakkındaki Anlayış Şekilleri Birbirine Zıttır ............................................................... 136

4. Fransızlar ve Anglo-Saksonlar Yardımlaşmayı Farklı Şekilde Anlıyorlar ............. 147

5. Mutlu Bir Hayat İçin En Uygun Toplumsal Hâl Hangisidir? ................................ 155

6. Ahlaki Etkinin Yetersizliği ve Toplumsal İlerlemenin Açık Alametleri ................ 167

DİZİN ................................................................................................................................ 181

Page 7: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

EDMOND DEMOLİNS’İN EĞİTİM ANLAYIŞI VE TÜRK SİYASİ-DÜŞÜNSEL HAYATINA ETKİSİ

A. Edmond Demolins’in Eğitim Anlayışı

Sosyolog, tarihçi ve eğitimci kimliği ile tanınan Edmond Demolins 1852 yılında Marsilya’da doğmuş, 1906’de Verneuil’de hayata veda etmiştir. Babası fizikçi olan Demolins orta öğrenimini Mongre Cizvit Kolejinde tamamlamış, 1873 yılında Paris’e yerleşmiştir. Burada 1881 yılında Reforme Sociale (Sosyal Reform) isimli dergiyi kurarak müdürlüğünü yapmıştır. 1886’da Science Sociale (Sosyal Bilim) dergisini, eğitim alanında kendi geliştirdiği programları uygulamak için 1898 yılında Ecole des Roches’i kurmuştur.

Sanayi devrimi ile Avrupa toplumlarının düzeni değişmiş, düşünürler bu de-ğişime farklı açılardan yaklaşmışlardır. Auguste Comte bir fizikçi olarak; tarihi ve sosyal olayları fizik mantığıyla ele alarak kendisine has “yasa”lar geliştirmiş-tir.1 Aynı zamanda maden mühendisi olan Fransız sosyolog Frederic Le Play2 ise

1 Mustafa Ergün, “Prens” Sabahattin Bey’in Eğ itim Üzerine Düş ünceleri, Kuramsal Eğitimbilim, ( 2008), 1 (2), s.1.

2 Fransız düşünürüdür. A. Comte ve Durkheim’dan sonra toplum biliminin (sosyolojinin) ikinci kurucusudur. Monografi metodunu ilk defa kullanan sosyologdur. Bu metot deney-sel bir metottur. Zamanının hükümetince madencilik üzerinde çalışmalar yapmakla görevlen dirilmişti. Bu fırsattan yararlanan Le Play tüm Avrupa’yı dolaşarak monografi me toduyla işçi ailelerini inceleme fırsatını bulmuştur. Toplumsal bunalımların kaynağını, aile içindeki mirasın dağılış şeklinde çözer. Ona göre, ailenin ve dolayısıyla da toplu-mun sağlam kalabilmesi için mira sın bölünmeden geçmesi gerekmektedir. Top lumsal sarsıntılar hep mirasın bölünme sinden ileri gelir. Ona göre üç türlü aile vardır. 1-Ataerkil (partiyarkal), 2-Kök, 3-Kararsız aile, Ataerkil aile ve kök ailede miras doğrudan, parçalan-madan kuşaktan kuşağa geçiyor, mal dağılmıyor, âdet, tö reler, gelenekler devam ediyor-du. Bu yüz den bu iki aile sağlam ailelerdir. Karar sız ailelerde ise miras çocuklar arasında bölüşüldüğünden ailelerde gelenekler bozulur. Ailede düzensizlik başlar. Bu düzen sizlikler giderek toplumsal bunalımlara dönüştüğü, fi krini savunur. Toplumun sağlamlığını ai lenin sağlamlığına bağlamıştır. Baykan Sezer, Batı Dünya Egemenliği ve Endüstri Sosyolojisi, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi yay., T.T.K. Basımevi, Ankara, 1997.

GİRİŞ

Page 8: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

toplumsal olaylara sosyal açıdan yaklaşmış, sosyolojide ilk defa gözlem tekniğini uygulamıştır. Le Play araştırmalarında toplumun en küçük birimi olan aileyi ele almıştır. Özellikle çevrelerine daha çok bağlı olan işçi aileler ve dar gelirli aileler üzerine araştırma yapmıştır. Çalışmaları sonunda toplumları kamucu toplum-lar ve bireyci toplumlar olmak üzere iki gruba ayırmıştır. O’na göre toplumlarda Doğu’da cemaat Batı’da birey hâkimdir. Özel teşebbüs ve bireycilik desteklenmeli-dir. Bireyci aile tipi ideal aile tipidir.

Le Play’in karmaşık aile sınıfl aması, dünya üzerindeki toplumların farklılık-larını açıklayan ‘toplum tasnifi’ kuramına dönüştürülmüştür. Bu yaklaşım, dünya üzerindeki toplumları “bireyci” ve “kamucu” şeklinde iki grup hâlinde değerlen-dirmektedir. Bu ayrımla, toplumların gelişmişlikleri ya da geri kalmışlıkları açık-lanmak istenmiştir. Aile biriminin tipinden başlanarak toplumların gelişmişlik seviyesi bilimsel olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Bu durumda dünyanın gelişmiş toplumları bireyci aile (bireyci toplum) tipine, geri kalmış toplumları da geniş aile (kamucu toplum) tipine sahip toplumlardır.3 Bireyci toplumlar; sabit ve kararsız olarak iki gruba, kamucu toplumlar; taslak, gelişmiş ve sarsılmış olmak üzere üç gruba ayrılmıştır.4 Kamucu toplumlar merkeziyetçi, bireyci toplumlar ise âdem-i merkeziyetçi yapıdadır.5

Kamucu (bütüncü) toplumlarda bireyler aile, devlet gibi zümrelerin koru-ması altında yetişecek biçimde eğitilmektedirler. Bireyci toplumlarda bireyler kendisinden başka bir güce dayanmayan, kendi kendine yeten kişisel girişkenliği gelişmiş insanlar olarak yetişirler.6 Kamucu topluluklar her şeyi devletten bekle-yen, kendi kendini idare edemeyen fertlerden oluşmaktadır. Böyle bir toplulukta bireylerin özgürlükleri sınırlıdır. Merkezi iktidar istediği takdirde ferdi özgürlüğü kısıtlayabilmektedir. Bu tür topluluklar ya Batılılaşmak ya da Batı karşısında yok olmak zorundadır. Bireyci toplumda sosyal yapının temeli ferttir. Bireysel hayat kamu hayatından daha önemlidir. Merkezi otorite sınırlanmıştır. Kuvvetler ayrılı-ğı, mahalli idare veya âdem-i merkeziyet gibi siyaset kavramları toplum hayatının dayandığı temellerdir. Birey özgür bir şekilde aktift ir ve sosyal yapıyı oluşturmak-tadır.7

Le Play’ın bu yaklaşımı öğrencisi Edmond Demolins tarafından geliştirilmiş-tir. Demolins toplumları, zümrelerin hâkim olduğu ve kişilerin önem kazandığı toplumlar olarak sınıfl amıştır. Bireylerin önem kazandığı toplumlarda, toplumsal

3 Prens Sabahattin, Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?, Ankara, 2002.4 Nurettin Şazi Kösemihal, Sosyoloji Tarihi, İstanbul, 1968.5 Paul Descemps, Deneysel Sosyoloji, (Çev. Nurettin Ş. Kösemihal), İstanbul, 1965.6 Emre Kongar, Türk Toplumbilimcileri, Ankara, 1982.7 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri, İstanbul, 2004,

s.80.

219. Yüzyılda Karşılaş rmalı Eği m Denemesi:Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 9: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

zümreleşmenin bireyin çevresinde oluştuğunu söylemiştir. Bu duruma Anglo-Sakson ülkeleri örnek göstererek bu tür toplumların geliştiğini öne sürmüştür.8 Edmond Demolins aileyi; ataerkil, yarı ataerkil, tikel ve kararsız aile olarak dört gruba ayırmıştır.

Ailenin Şekli Toplumsal Şekil Coğr afi Şek il YönüBabaerkil Çobanlık Step Doğu ve Doğu Avrupa Kök Aile Balıkçılık Sahil KuzeyKararsız Aile Avcılık Step-Sahil Arası Batı

Demolins’e göre kurtuluş ve ilerleme bireyci toplumdadır.9 Bu toplumlara Anglo-Sakson yaşam tarzı iyi bir eğitimle verilmelidir. İnsanlar Anglo-Sakson eği-tim tarzı ile kamucu yaşantı tarzından kurtulup bireyci yaşantı tarzına kavuşabi-lir.10 Bu yaşantı 1789 Fransız Devrimi öncesinde Fransa’da var olduğu iddia edilen, devlet ile halk arasındaki uzlaşıyı sağlayan düzendir.11

Osmanlı Devleti’nde Durkheim ekolünü Ziya Gökalp, Demolins ekolünü ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri bir rastlantı sonucu Sabahhatin Bey’in eline geçmiş, Sabahhatin Bey Demolins’ten ve Le Play ekolünden etkilenmiştir. Demolins akıl yürütme ve gözlem ilkelerinin bütün bilimlerde geçerli olduğunu söylemektedir. Dünyanın kamucu ve bireyci olarak ikiye ayrılması söz konusudur. Bu ayrım Doğu ile Batı arasındaki karşıtlığı da açıklamaktadır. Bu karşıtlık en basit gözlemle dahi görülebilmektedir. Demolins’e göre Doğu ile Batı’nın bu kadar farklı olmasının nedeni Doğu’nun geçmişi Batı’nın geleceği temsil etmesinden kaynaklanmakta-dır. Birincisi geri kalmış ikincisi ilerlemiştir. İlkinde cemaat egemendir, ikincisin-de bireyin zaferi vardır.12

Edmond Demolins’in “Classification Sociale” isimli sınıfl aması ulusların her birinin hangi yapıya ne derecede bağlı olduğunu açıklamaktadır. Bir sosyal ya-pıdan gerekli koşullar altında diğer sosyal yapıya geçmek, “ Science Sociale” yar-dımıyla sosyal hayatın belirgin ve karanlık sorunlarını aydınlatmak, açıklamak, geleceği güvence altına almak mümkündür. Demolins’e göre toplumsal kurum ve geleneklerle çatışmadan modernleşmek mümkündür. Bu konuda İngiltere’yi Fransa’ya örnek model olarak göstermiştir.13

8 Ergün, a.g.m., s.6.9 Tunaya, a.g.e., s.80.10 Aykut Kansu, “Prens Sabahaddin’in Düşünsel Kaynakları ve Aşırı-Muhafazakâr Düşüncenin

İthali”, Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, c. I, Tanzimat ve Meşlrutiyet’in Birikimi, İstanbul, 2002, s.160.

11 Buradaki Adem-i Merkeziyetçilik 1789 Fransız Devrimi öncesinde Fransa’da var olduğu id-dia edilen siyasal ve sosyal düzendir. Devlet ile tebaa arasında uzlaşmacı bir rol almaktadır.

12 Hayati Tüfekçioğlu, “Frederic Le Play’in Tarih Anlayışı“, Sosyoloji Dergisi, 2003, 3(6), s.26.13 Prens Sabahattin, a.g.e.

Giriş 3

Page 10: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

19. yüzyılda değişime kapalı olan Fransız eğitim sistemi çağdaşı pedagoglar gibi Demolins’in de eleştirilerine maruz kalmıştır. Bu eleştiriler olumlu sonuç-lanmış, Fransız eğitim sisteminde yenilikler yapılmıştır. Julies Lemaît14 1898 yı-lında Sorbon Üniversitesindeki konuşmasında Fransız eğitim sisteminde ıslahat yapılmasının nedenlerini ayrıntılı biçimde anlatmıştır. Lemaître, eğitimdeki eski Latince ve Yunancanın ağır dersler olduğunu bunun yerine yeni lisanların öğrenil-mesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca coğrafya ve tabii bilimlere ağırlık verilmesini, derslerde oyun ve gezintilerin olmasını, yatılı okulların kaldırılmasını, çocukların meslek seçimlerinde serbest olmalarını, öğrencilerin dünyayı tanımları, ahlak eği-timinde eksikliklerin olduğu ve bunların tamamlanması gerektiğine dikkat çek-miştir.15

Lemaître ile aynı düşünceleri paylaşan Demolins 1898 yılında L’Education Nouvelle (Yeni Eğitim) isimli eserini yazmıştır. Demolins’e göre idare eski in-sanlardadır ve bu insanların gözü geçmişe daha yakındır. Bu yüzden yenilikleri görme yetenekleri yoktur. Eğitimin bu kadar durgun olması normaldir. Hâlbuki Fransızlar ya durur ya da yolun sonunu görürlerse sıçramak isterler. Demolins o dönemde yüksekokul mezunu gençlerin ahlaki yönden zayıf olmasını okuldaki yaşantılarında baskı olmasına ve bu durumun genel hayatlarında devam etmesine bağlamıştır. Öğrenmek, derse öğrencinin aktif bir şekilde katılması ile gerçekleşir. Öğrenciler teneff üslerde rahat bir şekilde hareket etmeli, fikirlerini açıkça söyle-melidir. Böylece öğrencilerin yetenekleri ortaya çıkar. Ama çocuklar dört duvar arasına sıkıştırılmakta, susarak sabırla öğretmenlerini dinlemeye zorlanmakta, evde verilen ödevleri isteksizce yapmakta, tertemiz kıyafetler ile okul içinde sıra ile gezdirilmekte, serbest dolaşmalarına izin verilmemektedir. Demolins bu du-rumun öğrencileri tembelliğe ittiğini, yeni fikirler üretmelerinin durdurduğunu ve yaratıcı özeliklerini kaybetmelerine neden olduğunu söylemektedir. Demolins aynı dönemde İngiltere’de eğitim sisteminin Fransa’dan çok farklı olduğuna dikkat çekmektedir. İngiltere’de öğretmenler gençlerle genç olmakta, onlarla oyunlar oy-namakta ve bu oyunlarda öğrencilerle ciddi bir şekilde yarışmakta idi. Demolins’e göre bir eğitmen böyle olmalı, tamamıyla zihni etkinliklere kendisini ve öğrencile-ri vermemeli idi. Demolins ahlak ve din dersinin yerine çocuklara ahlak yönünden temiz, sağlıklı bir hayat sağlanmasının daha etkili olduğunu düşünmüştür. Kuru, sağlıksız yatılı okullar kapatılmalıdır. Bu okulların yerine öğretmenlerin aileleri ile birlikte yaşadıkları, aile ruhunun hâkim olduğu okullar açılmalıdır. Öğrencileri daima gözetlemek, yasaklar ve zorlamalar getirmek yanlış bir eğitim metodudur.16

14 Fransız eleştirmen, hikayeci ve oyun yazarı (1853 -1914). 1883 yılında Grenoble Üniversitesi’nde profesör olmuş, bir süre sonra istifa etmiştir. Kendine özgü dili ve üslubu ile tanınmıştır (http://global.britannica.com/EBchecked/topic/335641/ Jules-Lemaitre).

15 Halil Fikret Kanad, Pedagoji Tarihi, İstanbul, 1968, s.8.16 Kanad, a.g.e., s.9.

419. Yüzyılda Karşılaş rmalı Eği m Denemesi:Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 11: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

Demolins İngiltere’in işgal ettiği sömürgelere işaret ederek emperyalist ya-rışta geride kalan Fransa için çözüm önerileri göstermiştir. Ona göre Fransa’nın geri kalmasının nedeni anlayış farkıydı. Bürokratik zihniyetli Fransa sömürgele-rini yönetecek bürokratları yetiştirme ve onları idari bir yapı içinde tutma gayreti içindeydi. Hiçbir aristokrat Fransa’yı terk edip sömürgelere yerleşmeye özendi-rilmiyordu. Demolins’e göre Fransa’da Devrim sonrası eğitim politikası insanları devlet hizmetine yöneltiyor, onları merkezi devlete hizmet eden ve dolayısıyla da modern ve merkezi devleti güçlendiren bireyler haline getiriyordu. Merkezi dev-lette çalışmak kralcılar açısından vicdanen mümkün değildi ve bunların bağnaz olanları uzun yıllar parlamento üyeliği dâhil her türlü devlet işini reddetmişler-di. Demolins 19.yüzyılın sonunda aristokratların kendilerine yeni yaşam alanları yaratmalarını ve sömürgelere yerleşerek Fransa’ya hizmet etmelerini öneriyordu. İnsanlar eğitim aracılığıyla merkezi devlete hizmet etme arzusundan; “cemaatçi” tarzdan “bireyci” yaşantı tarzına geçebilirler ve “bireyci” olarak yetiştirilecek yük-sek sınıf üyeleri olarak toplumu devrim öncesi koşullara taşıyabilirlerdi. Demo-lins, amacına yönelik olarak Normandiya’da Arv Çayı üzerinde Vernöy civarında 1899 yılında Deroş Okulunu ve “Ecoles des Roches” adıyla özel bir okul kurmuş-tur. Demolins’in amacı bu okullarda aristokratların çocuklarına işe yarayacak bir eğitim vermekti. İşe yarayan eğitim onları özellikle İngiltere ile Fransa arasındaki emparyalist yarışa hazırlayacak olan eğitim demekti.17 Bu okullarda öğrencilerin birbirlerine eğitim konusunda yardımcı olduğu eğitim sistemi kurulmuştur. Ka-piten denilen üst sınıft aki öğrenciler daha alt sınıfl arda eğitim gören öğrencilere yardımcı oluyorlardı. Kapitenler arkadaşlarının ve öğretmenlerinin takdirini ka-zanan öğrenciler arasından seçiliyordu.18 Arkadaşlarının istemediği birisi kapiten olamazdı. Kapitenler müdür, daire müdürü ve öğretmenler tarafından oluşan iç meclis tarafından atanırdı. Daire kapitenleri arasından 7-8 adet okul kapiteni se-çilirdi. Kapitenlerin aralarından seçtikleri ortak kapiten okul müdürü ile sürekli olarak görüşürdü. Kapiten bulunduğu topluluğun ve yerin temizliğinden, ahla-kından ve disiplininden sorumluydu. Haft ada bir kez daire müdürü ile toplanan kapitenler haft alık işler için kendi aralarında da toplanırlardı.19

Demolins okullarda öğrencileri emirlere itaat etmeye zorlamayı eleştirmiş; mükâfat ve cezanın şöhret ve rekabeti doğuracağını belirtmiştir. Ona göre itaat öğrencilerin içinden gelmeli, öğrenciler kendi kendilerine hâkim olmayı öğren-meli idi. Ders çalışmak mükafat alınacak bir durum olmamalıdır. Çünkü öğre-timin merkezi, insanın kendisidir. Demolins yabancı dil öğreniminde de yeni

17 Kansu, 2002 a.g.m. s.157-158.18 Mehmet Ö. Alkan, Gönüllü Sürgünden Zorunlu Sürgüne Bütün Eserleri, Prens Sabahaddin,

İstanbul, 200719 Kanad, a.g.e., s.19.

Giriş 5

Page 12: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

metotların kullanılmasını savunmuştur. Bilimsel çalışma yapabilmek için o günün şartlarında üç dilin; İngilizce, Fransızca ve Almancanın iyi bilinmesi gerektiğini savunmuştur. Demolins’e göre öğrenciler ilk üç yıl genel eğitim görmeli, yükseko-kulda yani ihtisas kısmında bölümlerini kendileri seçmeli, geleceklerine kendileri karar vermelidir. Tarih ve coğrafya dersi; insanın bugününü, geçmişini, memleke-tini incelemesi, araştırması ve öğrenmesi açısından önemlidir ve öğrencilerin bu dersleri öğrenmeleri asli görevleridir. Fizik ve kimya derslerinin somut bir şekilde, sınıf dışında serbest havada yapılmasını, öğretimin doğal ve gerçek hayata uygun olması gerektiğini belirtmiştir. Öğrencilere ziraat ve sanayi kuruluşları gezdiril-meli, tarlada ölçme yapılmalı, bitki ve hayvanlar doğal ortamlarında görülmelidir. Öğrencilerin el işi becerileri geliştirilmelidir. Özellikle tahta ve demir işlemeciliği çocuklara sabretmeyi, çalışmaya devam etmeyi, pes etmemeyi öğretmektedir. Top oynamak, kürek çekmek gibi çeşitli sportif faaliyetler çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimini aynı anda sağlamaktadır. Okullarda çeşitli sanatsal faaliyetler düzen-lenmeli, ahlaki konferanslar düzenlenmelidir. Bu tip okulların açılması masrafl ı olmalarını gündeme getirmiştir. Ancak Demolins’e göre bu okulların açılmaması millete daha da pahalıya mal olmakta, bir milletin gençliği eski okullarda feda edilmektedir.20

Demolins iyi bir memur ya da öğretmen olmak için yurt dışında eğitim al-mayı gereksiz görmüştür. Okul kitaplarının öğrencilerin düzeylerine uygun bir şekilde hazırlanması gerektiğini belirtmiştir. Böylece öğrenciler eğitimlerini kısa sürede tamamlayabileceklerdir. Memur olarak yetişecek öğrencilere çabuk ve te-miz iş yapma amacı aşılanmalıdır. Yurt dışına eğitim için gönderilen öğrencilerin aydın bir tüketici olmaktan ziyade girişimci tüketici olmaları hedefl enmelidir.21

Demolins’e göre Fransız okulları kuramsal bilgiye önem vererek öğrencileri devlet memuriyetine hazırlıyordu. Bireylere pratik bilgiler verilerek hayatlarını devam ettirmeleri için gerekli olan beceriler kazandırılmalı idi. Böylece toplumda memur dışında marangoz, inşaat ustası, tarım işlemecisi gibi işlerde çalışan kişiler de var olabilecektir. Demolins sisteme ters olmasına rağmen öğrencilere spor eği-timinin verilmesi gerektiğini de belirtmiştir.22

Demolins’e göre Anglosakson ülkelerinde eğitim bireysel yetenekleri geliştir-meye dayanıyordu. Bu tutumun devlet yönetimine yansıyışı merkezdaşlık olmuş-tur. Kamucu iktidarlar merkeziyetçi yönetimlerini sürdürecek bir eğitim düzenine sahipti ve bireyin kişisel gelişimi engellemekte idi.23 Demolins Anglo-Saksonların

20 Kanad, a.g.e., s.13.21 Alkan, a.g.e., s.120.22 Kansu, a.g.m., s.163-16423 Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri, Ankara, 1964, s. 219.

619. Yüzyılda Karşılaş rmalı Eği m Denemesi:Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 13: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

üstünlüğünün; diğer toplumlarda yaygın biçimde kabul gören kolektif güven ye-rine, kişisel girişimi geliştiren öz güveni destekleyen eğitimlerinden kaynaklandı-ğını belirtmiştir.24

B. Edmond Demolins’in Türk Siyasi ve Düşünsel Hayatına Etkisi

Prens Sabahattin Bey, Osmanlı’nın kurtuluşu için siyasi ve toplumcu çö-zümlerin türetildiği bir dönemde Ziya Gökalp’in merkeziyetçi fikirlerinin aksi-ne adem-i merkeziyetçi bir anlayışla ferdin görüş, davranış ve kişisel hürriyetini toplumsal menfaatin önünde tutarak Türk sosyolojisinin iki ana geleneğinden birisinin öncüsü olmuştur.25 Siyasi açıdan ise İttihat ve Terakki yönetiminde muhalifl eri etrafında toplayan “Meslek-i İçtima” akımı taraft arıdır. Demolins’in Türk siyasi ve düşünsel hayatına etkisini Prens Sabahattin’in fikirlerinde görmek mümkündür. Prens Sabahattin Bey; Paris’te Edmond Demolins ile tanışmış, onun “Anglo-Saksonlar’ın Faikiyelerinin Sebebi Nedir?” adlı eserini okuyarak fikirle-rinden etkilenmiş ve Le Play’in fikirlerini takip edenlerin girdiği Science Social Cemiyeti’ne üye olmuştur.26 Fikirlerinin temelinde “Le Play” akımı hakim olan Sabahaddin Bey’in “birey”i öne çıkaran tezleri liberalizm değil Sosyal Darwinizm kaynaklıdır.27

Prens Sabahattin Bey siyaseten İttihat ve Terakki yönetiminde, muhalifl eri et-rafında toplayan “Meslek-i İçtima” akımının öncüsü olduğu için İttihatçılar, Prens Sabahattin Bey’in düşüncelerine karşı çıkmışlardır.28 Bu durum ünlü edebiyatçı-mız Yahya Kemal Beyatlı’nın “Çamlar Altında Musahabe” adlı yazısında hicivle karışık eleştirilmektedir. Yahya Kemal Beyatlı Pariste Ali Kemal tarafından çıkarı-lan Peyâm Gazetesinin edebiyat eki olan Peyâm-ı Edebi dergisinde Süleyman Sâdi takma (müstear) ismiyle yazdığı bu eserinde; 2179 yılının Türkiye’sinde İttihat ve Terakki Partisi’nin eğitim alanında yaptığı reformların etkilerini kurgusal bir dille anlatmaktadır. Ancak ne gariptir ki hikâyenin kahramanı daha hikâyenin başında “yeni bilim kurgu eserlerini okumayı, Arthur Schopenhauer ve Edmond Demo-lins okumaya tercih ederim” demekte, İttihatçı bazı aydınların muhalif olduğu gö-rüşlere de mesafesini koymaktadır.

24 Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Ankara, 2008.25 Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Ülken Yayınları, İstanbul, 2002.26 Tütengil, Cavit Orhan, Prens Sabahattin, İstanbul 1954.27 M. Şükrü Hanioğlu, Reddedilen “Yerinden Yönetim mi idi”, Sabah, 24 Ekim 2014. 28 Bahri Ata, “Yahya Kemal Beyatlı’nın ’Çamlar Altında Musahabe-II’ Yazısı Üzerine Yeni Bir

Yorum”, Türk Yurdu, 295 (32), 2012.

Giriş 7

Page 14: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

Edmond Demolins’in “Anglo-Saksonlar’ın Faikiyelerinin Sebebi Nedir?” adlı eserinde Demolins, Prens Sabahattinin genel olarak benimsediği görüşleri orta-ya koyuyordu. Bu görüşteki ana nokta iki toplum tipinin belirlenmesidir. Bunlar communauties (kamucu, iştiraki) ve paticularist (bireyci, ferdi) toplum tipleridir. Birinci tip toplumda kişi değil aile, kabile klan ya da devlet gibi zümreler üstün-lüktedir. Bu tür topluluklar her şeyi devlet kapısından bekleyen, müstehlik29 ve so-rumsuz, kendi kendini idare edemeyen fertlerden oluşmaktadır. Böyle bir toplulu-ğun insanlarının hürriyetleri kendilerine gayet dar bir hareket alanı bırakıldığı için çok azdır. Merkezi iktidar, ferdi hürriyet alanını dilediği şekilde kısar, fertleri baskı altında tutar. Bu tür topluluklar Batı karşısında yavaş yavaş hayat sahnesinden si-linmeye, Batı tarafından massedilmeye, bir çeşit Batılılaşmaya mahkûmdurlar. Bu tip toplum tek kelime ile Doğu’dur. İkinci tip toplumda ise sosyal yapının temeli ferttir ve ferdi gayretlerdir. Özel hayatın temeli kişisel teşebbüstür. Özel hayat ge-nel hayata hâkimdir. Merkezi otorite sınırlanmış veya parçalanmıştır. Kuvvetler ayrılığı, mahalli idare veya adem-i merkeziyet gibi siyaset prensipleri, toplum ha-yatının dayandığı temeller haline gelmiştir. Fert geniş bir hürriyet alanına sahiptir, aktif bir vatandaştır ve sosyal yapının mimarıdır. Bu tür toplum Batı’dır. Sabahat-tin Bey Asya, Doğu ve Güney Avrupa, Afrika ve Güney Amerika’yı az gelişmiş yerler olarak görmektedir. Osmanlı toplumunun çağdaşlaşmasına bu görüşlerini uyarlamaya çalışan Sabahattin Bey ayrımı yapılan iki tip için Tecemmüi ve İnfiradi terimlerini kullanmıştır.30

29 Tüketici.30 Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma. Aktaran Murat Kılıç, Türk Siyasi Hayatında Bir

Muhalif İsim ve Hareket: Prens Sabahattin ve Meslek-i İçtima, Süleyman Demirel Üniver-sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010/2, S. 2.

819. Yüzyılda Karşılaş rmalı Eği m Denemesi:Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 15: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

İngiliz toplumu ile diğer Batı milletleri arasındaki fark, okuldan itibaren ortaya çıkar. Önemli olan bu fark, Anglo-Saksonların üstünlük sebeplerini ortaya koyar.

Her milletin eğitim metodu, kendi âdet ve geleneklerine uygun bir şekilde olabilir. Bilindiği gibi eğitim tarzının da toplum üzerinde büyük bir etkisi vardır. Buna örnek olarak Fransa, Almanya ve İngiltere’nin eğitim sistemleri ilk üç bö-lümde izah edilecek, dördüncü bölümde de çocuklarımızı eski hayatlarından çok farklı olan yeni hayatın şartlarına uygun bir biçimde eğitmek için nasıl hareket etmemiz gerektiği gösterilecektir.

1. FRANSIZ EĞİTİM ŞEKLİ FAYDA SAĞLIYOR MU?

I

Ortaöğretimi bitiren yüz Fransız gencine hangi mesleğe gitmek istediklerini sorunuz. Bunların dörtte üçü size devlet memurluğuna31 aday olduklarını ifade edecek. Bu gençlerden önemli bir kısmının arzusu; asker, hâkim, maliye memu-ru olmak veya devlet dairelerinden birine girebilmektir. Serbest meslekleri tercih edenler ise yukarıda saydığımız mesleklere giremeyenler arasından çıkar. Doğal olarak hükümet kendisine başvuran bu gençlerin hepsini kabul edemeyeceğinden 31 Fransa’da devlet memurluğu anlayışı, devlet anlayışının yansıması olarak görülmekte-

dir. Fransız vatandaşlarına göre devlet ne bir bekçi ne de bir hakemdir. Kişisel düşünce ve görüşlerin üzerinde yer alan, genel yarar ve ortak iyiliği sağlayan gerçeğin en önemli koruyucusudur. Bu anlayış içinde devlet memuru olan kişinin eğitimi diğer kişilerden farklıdır. Bu kişiler işlerine özel bir uyum sağlamalı ve hayatlarını işlerine adamalıdır (Grgorie’den akt. Cahit Tutum, Memurluk Statüsü, Amme İdaresi Dergisi, C.5, S.2).

BİR ANGLO-SAKSON İLE BİR FRANSIZ’IN OKULDAKİ HÂLLERİ

Çocukları olgun insan yapmak için onlara daima vicdanlarını okşayarak bü-yük adam muamelesi edilmelidir.

Edmond Demolins

1. BÖLÜM

Page 16: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

içlerinden bir kısmını; imtihanda ortaya koyacakları başarı, sahip oldukları hima-ye ve asaleti nazarı dikkate alarak seçer. Asalet ve himaye bakımından memur alı-mı çok az olduğundan bu hususta hemen her zaman tek seçme vasıtası olan sınava başvurulur. Bu yüzden sınavda başarılı olmak bir Fransız gencinin tek endişesidir. Çünkü bütün geleceği bu ilk başarıya bağlıdır. Bundan dolayıdır ki aileler bu başa-rıyı sağlamak için bütün vasıtalara başvurur.

Fransızların okula verdikleri büyük önem ise en gıpta edilecek mesleklere okul sayesinde gidebilmelerinden kaynaklanır. Diğer taraftan okul da bu gibi sı-navlarda öğrencilerine başarı sağlamak için gereken şartları hazırlamaya çalışır. Çünkü hangi okulun mezunları memurluk sınavlarında daha fazla başarı sağlı-yorsa aileler açısından en iyi okul odur. Bu yüzden başarılı olmayan bir okul kısa zaman içinde tüm öğrencilerini kaybetmeye mahkûmdur. Gençleri yarışlarda başarıya ulaştırmak için kendilerine yüzeysel tarzda ders vermek lâzımdır ki bu-gün üniversiteler bile bu şekle müracaat etmekte ve öğrenciye harcanacak zaman ile ters orantılı olarak yani gerçekten kısa zaman içinde yarışların farklı ve çeşitli maddeleri hakkında bilgiler veriyor. Bu maddelerin mümkün olduğu kadar kısa bir zaman içinde öğretilme gerekliliği iki sebepten ortaya çıkar:

Birinci olarak adayların sayısını azaltmak maksadıyla mesleklerden bazıları için bir yaş sınırının konmuş olması, böyle bir yaş sınırı olmayan mesleklerde ise memurluğa mümkün mertebe gençken girmek adaylar için faydadan uzak değil-dir. Çünkü bu şekilde emeklilik yaşına ulaşmadan yüksek mevkilere yerleşmek mümkün olabilir. Bu şartlar çerçevesinde verilen dersler ise zorunlu olarak yü-zeysel olur. Çünkü memur adaylarının sayıları çoğaldıkça işi daha da zorlaştır-mak üzere sınav programları genişletiliyor ve bu şekilde hiçbir aklın gerektiği gibi kavrayamayacağı derecede fazla ve ancak bir eğitim çerçevesinde yer bulabilecek bilgiler programlara konuyor.

Sınavları yapan öğretmenler bile zikredilen programların birçok maddesi hakkında gelebilecek sorulara cevap vermekte zorlanabilir. Çünkü sınav yaptıkları adaylar ile kendileri de yarışa katıldıkları takdirde başarılı olmamaları ihtimalden uzak değildir. Eğer bu tarz öğrenimden maksat öğrencilerin ciddi bir biçimde bil-gi edinmeleri olsa idi daha verimli neticeler elde edilebilirdi. Hâlbuki bütün bu yoğun çalışmalardan beklenen netice, sınavda başarılı olmak ve belirli bir zaman içinde yarış programına dahil olan bilgileri elde etmekten ibarettir. Bu yüzden ata-ması yapıldıktan sonra stajyer memurların hafızalarına koydukları farklı bilgilerin kısa bir zaman içinde kaybolmasının önemi yoktur. İşte bu sebeple memur aday-larının tâbi tutuldukları sınavlar, yüzeysel öğrenim şeklini ortaya çıkardığı gibi gece okullarının çoğalmasına da sebep olmuştur. En önemli mevkilerin yarışta ortaya konacak başarı ile sağlandığı bir memlekette öğrenci velileri de çocukları-

1019. Yüzyılda Karşılaştırmalı Eğitim Denemesi: Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 17: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

nın eğitim ve öğretimi için okullara müracaat etmeye mecburdur. Çünkü kendi-sine mahsus kaideleri olup başka bir şey ile vaktin zâyi edilmemesini icap ettiren yüzeysel şekilde öğretim yalnız okullarda yapılıyor. Öğrenci velileri bu şekle aşina olamadıkları gibi olsalar bile bu şekli uygulayamazlar. 32

II

Kendisinden bahsedilen bu öğretim metodunun askerî ve mülkî memur ye-tiştirmekten ibaret olan öğrenim maksadına tamamıyla uygun olduğunu teslim etmek icap eder. Çünkü iyi bir memur itaat etmeye, bir üstünden alacağı emirleri bir makine gibi eleştirmeden yapmaya mecburdur. Gece okulları ise öğrenciyi bu tarzda eğitmek üzere tesis edilmiş ve bir kışla örneğine uygun olarak meydana ge-tirilmiştir denebilir. Çünkü sabahleyin bir trampet veya çan sesiyle aynı anda kal-kılır. Yolda sırayla yürünür. Gezmeler bile bir taburun gezmesine benzer ve tenef-füsler çoğu kere yüksek duvarlarla çevrili, içeride bir avluda icra edilir. Öğrenciler zaten kısa olan teneffüs zamanlarını oynamakla değil grup grup gezmekle geçirir-ler. Genellikle teneffüse sabahleyin yarım saat, öğle yemeğinden sonra bir saat ve saat dörtte, akşam kahvaltısı zamanında yarım saat ayrılır. Okuldan ayda bir defa çıkılır ve öğrenci velileri çocuklarını yatılı okulda ancak haftada iki defa görebilir-ler. Bu görüşmelerin yapıldığı yerde ise herkes diğerinin söylediğini işitir ve dinler. Doğal olarak bu şekilde bir hayat öğrencinin serbestçe hareket etmesini ortadan kaldırır ve bütün bu zeki çocukları aynı kalıba dökerek sahiplerinden gerçek ma-kineler meydana getirir. Bu körü körüne itaat, sınavların öğrencileri muhakeme etmeye alıştırmamasıyla doğru orantılı olarak çoğalır. Alelacele pek çok maddeyi ezberleyerek öğrenen, programın kapsadığı ders maddelerini tartışmadan kabul eden bir genç, farklı amirlerden geçip kendisine gelen emirleri de tam anlamıyla yerine getirmeyi güzel görecektir. Zaten gerek okuldaki öğretim ve gerek memur iken gelen emirler aynı kaynaktan, hükümetten gelmiyor mu?

Okulun memur yetiştirmek konusundaki hususi önemini ilk defa I. Napol-yon33 takdir etmiştir. On yedinci ve on sekizinci asırlarda pek az olan yatılı okul-lar I. İmparatorluk döneminde çoğalmış ve ilerlemiştir. I. Napolyon üniversiteyi canlandırmış ve yaymıştır. Zira hükümetin pek çok memura ihtiyacı olduğu gibi

32 Bu kısmın Fransızca’dan Osmanlıca’ya çevirisi yapılırken özetlendiği bu eserin Fransızca ana kaynağından tespit edilmiştir.

33 Babası İtalya’dan göç eden bir avukat olan Napolyon Bonapart 1769 yılında Korsika’da doğmuştur. 10 yaşında iken Korsika’da bulunan Fransız bir valinin aracı olması ile Fransa’da Brienne askeri okuluna parasız yatılı olarak kabul edilen Napolyon, 1785 yılında topçu subayı olarak mezun oldu. 1793 Tulon Savaşı’nda sağladığı başarı neticesinde generalliğe yükseltilmiştir. 1799’dan 1804’e kadar Fransa Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olan Napolyon, 1804 ile 1814 yılları arasında I.Napolyon olarak adlandırılmış, Fransa İmparatoru ve İtalya Kralı olmuştur. (ayrıntılı bilgi için bkz. Kamuran Şimşek, Tarihi Cevdet’e Göre Napolyon ve Mısır Seferi, Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Bir Anglo-Sakson İle Bir Fransiz’in Okuldaki Hâlleri 11

Page 18: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

daha sonra istihdam edeceği kimseleri bizzat yetiştirmekte de menfaati vardır. Ta-bii olarak hükümet istediği gibi eğittiği bu gençlerin iyi ve kötüyü ayırt etmekten aciz bulundukları bir yaştan itibaren iyi bir memurun sahip olması gerekli olan girişkenliği olmayan, sorgulamadan itaat eden, monoton bir his sahibi gibi vasıflar ile vasıflanmış olmalarına kısaca onları şahsiyetten soymaya gayret eder. I. İmpa-ratorluk zamanından bu yana devam edegelen farklı hükümetler, isimlerinin de-ğişmesine rağmen şu anda da takip olunan Napolyon tarzı idareyi34 uygulamış ve merkeziyet idare şeklini hafifletmek yerine genişletmiş, memurların sayısını azalt-mak yerine daha da çoğaltmışlardır. Gece okulları ile üstünkörü şekilde öğretim metodu da bu yolla yavaş yavaş yükselmiştir.

III

Fransızların mühim bir kısmının devlet dairelerine yerleşmesini temin eden sınavlarda başarılı olabilmek için takip ettikleri metodu gördük. Memur olmak isteyen gençlerin hepsi doğal olarak arzularına ulaşamaz. Sınavlarda kazanama-yanlar ise başka bir geçim yolu aramaya mecburdur. Lâkin bakalım memur yetiş-tirmeye bu kadar uygun olan bu eğitim şekli, girişimci gençler yetiştirmek husu-sunda aynı derecede fayda sağlıyor mu?

Serbest meslekte çalışacak bir kimse için özel girişimcilik, çalışkanlık, sebat ve kendine güven gibi meziyetler lâzımdır. Hâlbuki izah ettiğimiz eğitim metodu zikredilen özellikleri kuvvetlendirmeye hizmet edeceği yerde bu özelliklerin mey-dana çıkmasına mâni oluyor. Bundan başka zikredilen eğitim metodu genç beyin-leri, şahsi çalışkanlıkları lüzumlu görmeyen; ilerlemek için sabırdan başka bir me-ziyete gerek duymayan mekânlara yükselebilmek düşüncesiyle o derece alışkanlık getirmiştir ki bu gibi kimselerde şahsi çalışmalarıyla geçimini temin etmek için la-zım olan özellikler elbet bulunamaz. Serbest mesleklere girmenin mühim bir şartı da gençliktir. Çünkü her girişimin başlangıcında var olan zorluklara göğüs germek ve o zorlukları yenmek ancak gençlik sayesinde mümkün olabilir. Zaten gençlik herhangi bir sanatı öğrenebilmek için de çoğunlukla gereklidir. Hâlbuki memur adayları en az yirmi, çoğunlukla yirmi beş ve bazen de otuz yaşına kadar bekleye-rek hayatlarını geçirirken memur olmayı başaramayacağını kesin olarak anladığı zaman birçok mesleğin kendisi için kapandığını görür. Diğer taraftan hem iş baş-langıcında birçok zorluğa rağmen pek az menfaat sağladığı gibi yaşın ilerlemesiyle daha fazla para kazanma lüzumu ortaya çıkar ve bir mevkiye yerleşmedeki zorluk daha da çoğalır. Bağımsız mesleklere girmek için yalnız genç olmak yetmez. Zira kısa zaman içinde çiftçi, sanatkâr veya tüccar olmak mümkün olmadığından aile görgüsü ve çalışmakla kazanılan meslek bilgilerine de ihtiyaç vardır.

34 Napolyon tarzı idare anlayışında, ne hürriyetsiz bir itaat ne de itaatsiz bir hürriyet mev-cuttur. İdare yürütücü ve görüşen olmak üzere iki ayrılarak temin edilirken Napolyon yargılayan idareyi üçüncü bölüm olarak eklemiştir. (Vasfi Raşit Seviğ, İdare Hukukumuza Genel Bir Bakış, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1947, S.1, C. 4)

1219. Yüzyılda Karşılaştırmalı Eğitim Denemesi: Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 19: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

Hâlbuki yukarıdan beri portresini çizdiğimiz eğitim metodu, gençleri bahset-tiğimiz mesleklere hazırlamaktan başka onlara serbest meslekler hakkında nefret etme ve umumi hizmetlerin üstünlüğü fikrini yerleştirir. Pek çok çiftçi, tüccar ve sanatkâr; oğullarının okuldan çıktıktan sonra gördükleri eğitimin neticesi olarak kendi baba mesleklerine devam etmediklerini hayretle görüyor. Okulun öğren-ciler üzerine uyguladığı bu tesir o derece yüksektir ki bugün Fransız gençlerinin en faydalı ve saygıya layık meslekler olan serbest mesleklerden uzaklaşmaların-dan çoğu kere şikâyet olunuyor. Memurluk yarışlarında muvaffak olmayıp ser-best mesleklere mecburen girmek zorunda kalan gençler ise gerekli kabiliyet ve gereken bilgilere sahip olmadıklarından çok zor şartlar içinde işe başlıyor ve bu sebeple girişimciliklerini başarısızlığa mahkûm ediyorlar.

Okullarımız, öğrencilerini resmî memurluktan başka iki mesleğe daha ha-zırlar ki onlar da özel kurum memurluğu ile araştırmacılık ve avukatlık gibi mes-leklerdir. Gençlerimizin özel kurumlara müracaatlarının sebebi çok basittir. Me-murlarından şahsî girişimcilik, fazla çalışma, gayret istemeyen ve hükümet kadar memurlarının yükselmesini ve geleceğini düşünen özel kurumlar ile devlet daire-leri arasında var olan büyük alakadır. Bundan dolayıdır ki hükûmet yanında bir mevki edinemeyen gençler daha çok buralarda memuriyet ararlar. Bu dairelere o kadar çok memur adayı müracaat eder ki hepsini kabul etmek mümkün değildir.

Gazetecilik ve araştırmacılık gibi mesleklere karşı ortaya konan eğitim de eğitim metodumuzun doğal bir sonucudur. Çünkü programların genişleme-si neticesinde öğrenimin eğitim çevrelerinde olan bir nitelik kazanması üzerine gençlerimizin okulda her şey hakkında yüzeysel bir fikir edinmeleri sebebiyle her şeyi bilirim amacıyla mezun oluyorlar. Bu yüzden okulun kendilerini diğer mesleklere giremeyecek bir hâle getirdiğinden yalnız yazarlık mesleğine yöneli-yorlar. Öğretim metodumuz bu gibi meslekleri takip eden gençlere özel bir seç-kinlik verir ki o da imâ olunan gençlerin bir meseleyi ciddi bir şekilde incele-mekteki başarısızlıklarıdır. Fransızlar her zaman hayalî işlerde maharetlerini gösterirler ve bu konuda başarı da sağlarlar. Bu hususta en iyi bilgiyi her haftanın sonunda, o hafta içinde Fransa’da yayımlanan eserlerin listesini yayınlayan “Jo-urnal de la Librairie”35 isimli haftalık dergide buluruz. Ara vermeksizin yapılan çalışmalar neticesinde meydana gelen eserlerin isimleri o dergide günden güne azalıyor. Çok az rastlanan ciddi eserler ise eğitim çevrelerinde bir niteliğe sahip olan ve birçok bilgiyi en iyi şekilde arz eden eserlerdir. Fransa’da uzun bir şahsî çalışma neticesi olarak meydana gelen eserlerin ne yazarı ne de okuyucusu vardır.

35 Libereria Dergisi

Bir Anglo-Sakson İle Bir Fransiz’in Okuldaki Hâlleri 13

Page 20: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

Bir iki tanesini istisna edecek olursak üç dört ciltlik bir eserin basım teklifini hemen hemen her yayıncı reddediyor. Son iki asır ve bu asrın başlarında yazılan eserlerle son kırk senelik zamanın ilmî kazançları kıyas edilecek olursa şu anda ortaya çıkan bu ciddi işler ile meşgul olmaktaki yeteneğin olmamasında ırsi bir durum olmadığı ortaya çıkar. Bu hâlin en önemli sebebi yüzeysel bir şekilde ya-pılan öğretimimizdir. Çünkü bu şekilde muhakeme etmeden anlamaya ve iyice anlamadan kabul etmeye alışan bir akıl için ciddi bir şekilde çalışmak mümkün değildir. Bu kabiliyetsizlik bir gençte yüzeysel öğretime tabi olduğu sürece orantılı olarak çoğalır. Öğrencimiz takdire şayan bir beyin suretine ve kuvvetli bir hafızaya sahiptir. Fakat zikrettiğimiz vasıflar gençlerimizin tek vasıflarıdır. Çünkü onlarda meydana çıkmasına çalışılan vasıflar bunlar olduğu gibi gençlerimiz de bu vasıflar sebebiyle sınavlarda başarı sağlamamışlardır. Özet olarak yalnız memur yetiştiren şu anki eğitim sistemimiz insan yetiştirmeye yeterli değildir.36

2. ALMAN EĞİTİM METODU FAYDA SAĞLIYOR MU?

I

Biz Fransızlar eskiden beri okula karşı büyük bir saygı hissederdik. Fakat 1870 muharebelerinden sonra Almanya’nın galip gelmesini onların okullarının bizimkilerden daha mükemmel olmasına bağlamamız sebebiyle derhal hem prog-ramları genişlettik hem de okulların sayısını çoğalttık. Okullarımızdan hiçbir şey esirgemeden ve mirasyedi gibi hareket ederek saraylar gibi muhteşem ve süslü bi-naları okullara tahsis eyledik. Öğretimin bedava olması yeterli olmadı. Öğrenimi mecbur kıldık ve istisnasız herkesi okula gönderdik. Artık her konuda askerlikte olduğu gibi eğitim yönünden de Almanya’yı taklide başladık. Üniversite heyeti memleketin yükselmesi için Latince öğrenimine ehemmiyet verilmesini tavsiye ediyordu. Çok kısa zaman sonra gerek Fransa’da gerekse Almanya’da okulun ümit edildiği şekilde fayda vermediği görülmeye başlandı.

Okulun muvaffak olmadığını bizde önce halk anladı. Okulların yaygınlaş-ması ve programların genişlemesine rağmen öğretimin günden güne gerilediğini beyan etti. Buna örnek olarak genel sınav notları ortalamasının düştüğünü söy-leyerek bu husustaki memnuniyetsizliğini halk yavaş yavaş açıklamaya başladı. Öğretimin başarılı olmadığı hakkındaki açıklamaya daha sonra daha önemlileri ilave edildi ki bunlarla okul, beğenilmeyen ve beceriksizlerin adedini çoğaltma ve bu şekilde memleket için büyük bir tehlike arz etmekle itham olunuyordu. Bu-nunla beraber ilk zamanlarda bu şekilde haber yayanlar resmi kimselerden ve eği-tim komisyonundan olmayan kimselerden olduğu için taraf tutulduğu söylenerek

36 Bu kısmın Fransızca’dan Osmanlıca’ya çevirisi yapılırken özetlendiği bu eserin Fransızca ana kaynağından tespit edilmiştir.

1419. Yüzyılda Karşılaştırmalı Eğitim Denemesi: Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?

Page 21: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

sözlerine pek fazla önem verilmiyordu. Lakin daha sonra üniversitenin en önemli üyesi, eğitim komisyonu başkanları, geçmiş millî eğitim bakanları aynı şikâyetleri tekrar etmeye başladı. Daha sonra öğretim ve okullar hakkında yenilik yapılması gerektiğinden açıkça bahsedildi. Kısa bir zaman içinde meydana gelen bu fikir de-ğişmesini Fransızların sebatsızlığına hamletmek37 mümkün olabilirdi. Fakat aynı şekilde şikâyetin Berlin’de de yükseldiği duyulmaya başlandı ki orada şikâyet eden bizzat Almanya İmparatoru idi. Bu süretle son zamanlarda okuldan pek çok şey bekleyen bu iki millet şimdi beklentilerinin karşılanmadığını beyan ederken birlik içindedir. Almanya İmparatoru’nun ümitleri neden dolayı meydana gelmemiştir? İmparator okuldan ne bekliyordu? Programı nedir? Ve arzusu daha sonra yerine gelecek mi? İşte şimdi bunları inceleyeceğiz.

Konuşmasının birinci bölümünde İmparator, okulun muvaffakiyetsizliğini beyan ettikten ve bu hususta bazı incelemelerini ortaya koyduktan sonra başarı-sızlığın neden kaynaklandığını açıklıyor. İmparator konuşmasına bir değil birçok noktada yanlış yapıldığını ilave ederek öğretim metodunu ve ders konularını eleş-tirmeye koyuluyor ve eski lisanları mevcut bilimler (fenler) derecesine yükselterek gelecek nesillerin fikir eğitimine hizmet edeceği beyan edilen lisan derslerinden başlayarak ifadesine şu şekilde devam ediyor: “Öğretimde 1870 senesinden beri önemli bir yer teşkil eden lisan öğretmenleri en çok ders konuları ile ilgili bilgile-re önem verdiler ve hayatın ihtiyaçlarını asla düşünmediler. Siz Privy Councillor Hinzpeter38 siz mükemmel bir dil hocasısınız. Lakin benim bakış açıma göre me-sele artık kabul edilmesi zor bir hâle gelmiştir.”39

Görülüyor ki İmparator öğretim metodunun taraftarı olmadığı gibi esas öğ-retimi teşkil eden Latinceden dolayı ders konularına da taraftar değil. Kendisin-den bahsedilen İmparator bu hususta aşağıda geleceği şekilde beyanda bulunuyor.

Fransızlar; Latincenin, beyni yabancı lisanlar öğrenmeye hazırladığından bahsederek bu dili öğrenmek gerektiğini şiddetle müdafaa ediyorlar. Ben de vak-tiyle Latince tahsil ettim ve zikredilen Latince öğretiminin neden meydana geldi-ğini gördüm. Çoğu kere Almancadan dört derece (pekiyiye yakın) alan bir genç Latinceden iki derece (pekiyi) alır idi. Bence bu gibi gençler tebrik ve mükâfatlar değil aksine cezalandırılmayı hak ediyorlar.

Çünkü Latince ödevlerini yardımsız yapmadıkları kesin idi. Okulda bulun-duğumuz zaman, içimizde Latince ödevini yanlışsız olarak yardıma ihtiyaç his-setmeden yapan ancak on iki kişide bir kişi bulunuyordu. Bununla beraber biz de

37 Bir sebebe yüklemek, yormak.38 Dönemin Meclis üyesi (orijinal kitapta meclis üyesi olarak konuşan biri)39 Bu kısmın Fransızca’dan Osmanlıca’ya çevirisi yapılırken özetlendiği, bu eserin Fransızca

ana kaynağından tespit edilmiştir. Ana kaynakta bu bölümde mecliste yaşanan tartışmalar ve eğitim hakkındaki görüşler anlatılmaktadır.

Bir Anglo-Sakson İle Bir Fransiz’in Okuldaki Hâlleri 15

Page 22: ÜOGD .DUíÜODíWÜUPDOÜ (ðLWLP 'HQHPHVL $1*/2 6$.621/$5,1 … · ise Prens Sabahattin Bey temsil etmiştir. Demolins’in Anglo-Saksonların Esbab-ı Faikiyeti Nedir? isimli eseri

iyi notlar alır idik. Fakat daha sonra orta öğretim esnasında Minna de Barnhelm40

hakkında kaleme aldığımız parçalar için ancak orta derecede bir not alır idik. İşte bundan dolayıdır ki Latinceyi bırakalım. “Çünkü o bize vaktimizi kaybettiriyor ve hiçbir fayda sağlamıyor.” diyorum. İmparator, öğretim sistemi ve ders müfredatı-nın fayda sağlamadığını ispat ile yetinmiyor ve okulun eğitim yani hayatta başa-rıya ulaşacak pratik gençler yetiştirmek hususundaki başarısızlığını da göstermek istiyor. Bu mevzudaki düşünce ve araştırmalarını konuşmasının ikinci ve en mü-him kısmında (zira kendisi en çok bu kısma önem veriyor) ifade edip açıklıyor. Mezhepler ve Genel Eğitim Bakanı imparatorun hislerine tercüman olarak söy-lediği bir konuşmada, “Prusya ve Almanya’da kendi bölgelerinde meydana gelen değişiklikten sonra Alman milleti, geçmişte olduğu gibi düşünceli kimselerden meydana geldi. Buna bağlı olarak memnuniyet ve hoşnutluğunu, kendinde arayan bir millet olması yeterli olur mu?” sualini soruyor ve hayır cevabını verdikten son-ra ilave ediyor: “Alman toplumunun beklentisi şimdi dışa, sömürgelere yöneliktir.” Adı geçen bakan Alman toplumunun ilerlemesi ve dünyaya yayılma politikasına ortak olmasını temin etmek istediği gibi bunun içinde yükseköğrenimin metodu-nu, sistemini değiştirmek icap ettiğini ifade ediyor.

Diğer taraftan İmparator da konuşmasının daha başında öğretimin pratik olmadığından bahsederek gençleri, vatanlarının diğer devletler arasında işgal et-tiği bölgenin ihtiyaçlarına uygun ve hayatlarını kazanmakta uğraşırken muvaffak olmalarını temin edecek bir şekilde yetiştirmek icap ettiği düşüncesini ortaya ko-yuyor. Görevi gençleri hayata hazırlamak olan okulun yerine getiremediği husus, hayat mücadelesinde başarılı olacak gençler yerine bir takım hoşnut olmayan ağır bir yük altında ezilmiş, vücudu ve beyni yorgun kimseler meydana getiriyor. İm-parator, vücudu yıpratan çalışkanlık ve dayanıklılığın meydana çıkmasına uygun olmayan aşırı çalışmadan şu şekilde bahsediyor: “Gençlerimizin meşgul olduk-ları zamanı hesap ederken onların evlerinde derse ayırdıkları saatleri de nazarı dikkate almak lazımdır. Bay Privy Councillor Hinzpeter çok iyi hatırlar ki velile-rin çocuklarının fazla çalışmaya mecbur edildikleri üzerine ilk şikâyetleri benim “Kasal Lisesi”nde bulunduğum zamana rast gelir. Bu şikâyetler üzerine hükümet incelemeye başladı. Biz her sabah o günkü dersleri hazırlamaya ayırdığımız zama-nı, yazılı olarak okul müdürüne bildirmeye mecbur idik. Ben evde yedi saat çalışı-yordum. Buna sınıfta geçen altı saat ile iki saat yemek zamanını da ilave ederseniz geriye ne kadar vaktim kaldığını hesap edebilirsiniz.”

40 Alman yazar Gotthold Ephraim Lessing’in 7 yıl savaşlarını anlatan komedi tarzı bir eserdir.

1619. Yüzyılda Karşılaştırmalı Eğitim Denemesi: Anglo-Saksonların Üstünlüğünün Sebepleri Nelerdir?


Recommended