40
www.zamaniskandinavya.dk 17 - 23 HAZİRAN 2015 • YIL : 7 • SAYI : 315 • DANİMARKA 25 DKK • İSVEÇ 30 SEK • NORVEÇ 35 NKR • FİNLANDİYA 3,5 EURO 35 EKREM DUMANLI Filisnlilere vize meselesi! Seçim neyi çözdü? 34 34 ALİ BULAÇ ALİ ÜNAL Kibrin sonu 'Son söz seçmenin' KAMİL SUBAŞI 4 NEDEN ORUÇ TUTUYORUZ ANNE? Danimarka’yı 4 yıl süreyle yönetecek hükümet Perşembe günü yapılacak genel seçimlerde belli olacak. Yaklaşık 4,3 milyon seçmen sabah saat 09.00’dan itibaren akşam saat 20.00’ye oy kullanacak. Toplam 10 parti yüzde 2’lik ülke barajını aşıp ülkeyi yönetmeye talip olacak. • 6'DA ARTIK SÖZ SEÇMENDE

Zamandk315 eg

  • Upload
    zamandk

  • View
    227

  • Download
    8

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Zamandk315 eg

www.zamaniskandinavya.dk17 - 23 HAZİRAN 2015 • YIL : 7 • SAYI : 315 • DANİMARKA 25 DKK • İSVEÇ 30 SEK • NORVEÇ 35 NKR • FİNLANDİYA 3,5 EURO

35

EKREM DUMANLI

Filistinlilere vize meselesi!

Seçim neyi çözdü?

34 34

ALİ BULAÇ ALİ ÜNAL

Kibrin sonu 'Son söz seçmenin'

KAMİL SUBAŞI

4

NEDEN ORUÇ TUTUYORUZ ANNE?

Danimarka’yı 4 yıl süreyle yönetecek hükümet

Perşembe günü yapılacak genel seçimlerde belli olacak. Yaklaşık

4,3 milyon seçmen sabah saat 09.00’dan itibaren akşam saat 20.00’ye oy kullanacak.

Toplam 10 parti yüzde 2’lik ülke

barajını aşıp ülkeyi yönetmeye talip

olacak. • 6'DA

ARTIK SÖZ SEÇMENDE

Page 2: Zamandk315 eg

Sahibi/Publisher: Moving Media ApS

Yönetim Kurulu Başkanı/Chief Executive Officer

ÜLKE VE BÖLGE TEMSİLCİLİKLERİ• İsveç: Menaf Alıcı .................................................................................................................................... +46 72 336 35 54• Norveç: Ömer Fevzi İpek .......................................................................................................................... + 47 47 23 03 91• Finlandiya: Fahrettin Çalışkan ................................................................................................................ + 358 46 63 44 686• Aarhus: Rasim Atakan ............................................................................................................................. + 45 42 20 66 16• İstanbul: Salih Beşir ................................................................................................................................. + 90 5332 83 89 86

Moving Media ApS • Sluseholmen 2, 1 • 2450 København SV • Tlf: + 45 70 20 69 70İnternet: www.zamaniskandinavya.dk • Baskı: OTM AVISTRYK IKAST | ISSN: 1903 6892

Reklam ........................................................yildirim@bahar.dk ...................................................+45 71 51 43 85Okur Hattı: ........................................... [email protected]: ................................................. [email protected]............................................+45 70 20 69 70

Gazetemizde yayınlanan yazı ve haberlerin yayın hakları Moving Media ApS’ye aittir. Yazı ve haberler referans gösterilerek kullanılabilir. Yayınlanan reklamların içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir.

CVR-nr. 25065557

Genel Yayın MüdürüEditor-in-Chief

Kamil Subaşı[email protected]

Haber MerkeziEditorial Center

Hasan Cücük, Emre Oğuz, Menaf Alıcı, İbrahim Kaya,

Engin Tenekeci [email protected]

Benim Ailem EditörüSüleyman UysalGrafik Tasarım

Sebahattin ÇelebiReklam / Advertising

+45 71 51 43 85

Banka bilgileri: Danske Bank: Reg nr. 3129 Kontonr. 16922552IBAN: DK57 30000016922552 • SWIFT-BIC: DABADKKK

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

‘‘Gençlerimiz, sakın kendilerine olan inançlarını kaybetmesinler.

Danimarka sisteminde çalışana yer var. Sistem

adildir. Kendilerini ve hayatı ciddiye alan herkes burada başarılı olabilir. Ne istiyorlarsa

olabilirler. Olumsuz yönlendirmelere fazla

kulak asmasınlar. Ben şahsen hepsinin üniversite okumasını

isterim.’’

Prof. Dr. İsmail Göğenur

Akademisyen

‘‘Açılım, hoşgörü ve saygı mesajlarının

verilmesi çok önemli. Organizasyona ev

sahipliği yapmaktan gurur duyuyorum.

Karşılıklı saygı yeteneğini

gösterilebilme, şüphesiz gelecek yüzyılın

mesajıdır.’’

Charles Michel

Belçika Federal Başbakanı

■ İSVEÇ

İsveç’te 111 bin yeni iş imkanı beklentisi...

İsveç İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun (Ar-betsförmedlingen) yayınladığı yeni prognoza göre 2016 yılında işsizlik oranı yüzde 7.8’den yüzde 7.5’e geriliyor.

Arbetsförmedlingen raporuna göre bu yılın sonuna kadar 50 bin, 2016 yılı içeri-sinde de 61 bin yeni istihdamın sağlanması bekleniyor. İstihdam artışının hem kamu hem de özel sektörde beklendiğini kaydeden Arbetsförmedlingen, yeni bir işe gireceklerde yurtdışı doğumlu olanların oranın daha yoğun olacağının da altını çizdi.

İstihdam artışının İsveç’in üç büyük kenti Stockholm, Göteborg ve Malmö’de olacağı kaydedilen raporda, ülkenin kalan bölgele-rinde ise işçi nüfusunun düşüklüğünden bir artışın zor gözüktüğüne vurgu yapıldı.

■ İSVEÇ

İsveç’te mahkûm sayısında rekor düşüş

İsveç hapishanelerindeki mahkûm sayısının rekor derecede düştüğü kaydedildi.

İsveç Cezaevleri ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri’ne (Kriminalvården) göre 1950 yılından bu yana ilk defa hapishaneye gönderilen mahkûm sayısında bu oranda bir düşüş yaşandı.

1989 yılında hapisle cezalandırılan insan sayısı 15 bin iken geçen süre içerisinde düzenli bir düşüşle bu rakam 2014 yılında 8 bin 943 oldu.

Kriminalvården’e göre, en belirgin düşüş sarhoşluk, fazla miktarda alkollü içecek tüketiminin neden olduğu suçlar ve şiddet suçlarında yaşandı. 2014 yılında kaçakçılık ve uyuşturucu madde ticareti suçları en çok işlenen suçlar oldu.

■ İSVEÇ

IKEA’dan, bir milyar Euroluk destekİsveç’in mobilya devi IKEA’nın küresel

ısınmayla mücadele için yapılacak çalışmalara bir milyar Euroluk destek sağlayacağı bildirildi.

Financial Times gazetesinde yer alan bir habere göre IKEA, önümüzdeki 5 içinde yeni-lebilir enerji ve küresel ısınmayla mücadeleye ilişkin yapılacak çalışmalarda harcanmak üzere bir milyar Euro vermeyi vadetti.

Financial Times’a konuşan IKEA yetkilisi

Steve Howard, paranın 500 milyon euroluk kısmının rüzgar enerjisi, 100 milyonunun güneş enerjisi ve kalan kısmının ise küresel ısınmadan etkilenen fakir bölgelere gideceğini söyledi. Steve Howard, “eğer bütün büyük şirketler ve organizasyonlar bizim yaptığımızı yapsalardı, 2020 yılı ya da kısa bir zaman sonra elektrik ihtiyacımızı yenilenebilir kaynaklardan kullanırdık” dedi.

■ NORVEÇ

Norveç'in en büyük partisinin oyları düşüşte

Başkent Oslo'da yapılan bir anket, Nor-veç'in en büyük partisi İşçi Parti'nin (Ap) oylarında düşüş yaşandığını gösterdi. Sentio isimli araştırma şirketinin verilerine göre, anamuhalefet İşçi Partisi'nin oylarında yüzde 2,7'lik düşüş yaşandı. Böylelikle partinin genel oy ortalaması yüzde 36,7'ye indi. Koalisyon ortağı İlerleme Partisi'nin (Frp) oylarında

ise yüzde 2 artış yaşandı. Tahmini hesaplara göre partinin haziran sonuna kadar genel oy oranı yüzde 6,7 olarak gösteriliyor. İktidar Sağ Partisi'nin (H) de oyları yüzde 0,4 tırmanışta. Genel oy ortalaması ise, yüzde 30,3. Sol (V) yüzde 1,7 ve Sosyalist Sol (SV) ise yüzde 0,3 oranla oy oranında düşüş yaşayan partiler arasında gösterildi.

■ NORVEÇ

Breivik ölümle tehdit edildiNorveç'te 77 kişi katleden Anders Behring

Breivik, tutulduğu cezaevinde bir mahkum tarafından ölümle tehdit edildi. Aftenposten'in haberine göre, Breivik'in kaldığı Skien Ceza-evi'nde bir mahkum, Breivik'in izole edildiği bölüme kadar geldi. Mahkum, Breivik ile diğer mahkumların kaldığı yeri ayıran güvenlik kapısında etkisizi hale getirildi. Mahkumun, "Eğer aramızda bu kapı olmasaydı, seni öldürecektim." şeklinde bağırdığı kayde-dildi.Haberi doğrulayan cezaevi yetkilileri,

Breivik'in herhangi bir fiziki şiddete maruz kalmadığını belirtti. Anders Behring Breivik, cezaevi şartları sebebiyle Adalet Bakanlığı ve Ila Cezaevi yetkilileri hakkında suç duyuru-sunda bulunmuştu. Cezaevinde izole edildiği, yeterli egzersiz imkânından mahrum kaldığı ve havalandırmaya çıkarılmadığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunan Breivik, bunun Norveç Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu öne sürmüştü.

Page 3: Zamandk315 eg

3 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA

Fyn Özel Okulu ilk mezunlarını verdiBAHAR KIRICI ODENSE

1Her sene olduğu gibi, bu sene de Fyn Özel Okulu dolu dolu bir yıl sonu eğ-

lencesi düzenledi.Farklı sahne gösterileri sergilenirken, ve-

liler bazen ayakta alkışladı bazen ise duygulu anlar yaşadı.

Bu yıl ilk mezunlarını veren Fyn Özel Okulu Müdüresi Zeynep Hanım kısa bir ko-nuşma yaptı, konuşmadan önemli başlıklar:

“Fyn Özel Okulu, bu sene ilk meyvelerini veriyor. Okulun eğitim başarısını görmezden gelmek mümkün değil. Okulun 11 doku-zuncu sınıf öğrencilerinden, 10’nu liseye gitmeye hak kazandı. Öğrenciler geçtiğimiz hafta sözlü Danca sınavında elde ettiği başarı ise ayrı bir takdiri hak ediyor, öğrencilerin Danca sözlü ortalaması 8,2 – Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı bir rapora göre Da-nimarka’da devlet okullarının sözlü Danca ortalaması 6,6 iken özel okullarda 7,1. Fyn Özel Okulu'nda ise ilk mezunların ortala-ması 8,2. Ayrıca siz, kara göklerin yıldızları öğretmenlerimiz; sevgi elçileri, bu güzel gül-leri yetiştiren bahcıvanlar. Hiç yorulmadan, bıkmadan, usanmadan, bahçenizdeki güllere su verip onların bakımlarını titizlikle yaptınız. Emeklerinizi anlatmak için ne demeliyim, neyden bahsetmeliyim bilmiyorum. Çok güzel bir yıldı desem az, çok yorucuydu desem hafif, nasıl başlamıştık ya desem eski, nasıl biter bir anda desem duygusal olacak. Hatırlıyor musunuz o günü diye başlasam sayısızca anı diziliverecek hafızalara. Siz altın kanatlı kelebekler..” Daha sonra öğretmen-lere birer gül takdim edildi.

Donem dönem öğrencilerin farklı yeteneklerini öne çıkarmak icin yapilan farklı yarışmalardan biri olan kompozisyon yarışmasını kazanan 3.sınıf öğrencisi Dilara Çorap’a ödülünu okul aile birliği üyesi Harun Bağcı taktim etti. Dilara’nın mutluluğu ve ai-lesindeki mutluluk gözlerinden okunuyordu. Dilara’ya 500 kronluk hediye ceki verildi.

Sahne gösterileri arasında iz bırakanlar-dan çocukların Michael Jackson dansı, ma-

carena dansı, farklı tiyatrolar vardı. Çocuklar hem güldürdü hem de çok eğlendirdi.

Duygulu anlarSıra mezunlara gelince, duygulu anlar

yaşandı. Çocuklara mezuniyet ödülleri verilirken özellikle anneler duygulandı. Zeynep Hanım, “Sevgili mezunlarımız, sizler yeni kurulan bir okulun kuruluş yıllarının iyi-kötü, eksik-fazla, tozlu-çimenli tüm yön-lerini yaşadınız. İnşaattan binaya, çamurdan çimene, çalıdan ağaca bir gelişime tanık oldunuz. Birlikte bir geleceği inşa ettik, bir hayali gerçekleştirdik. O nedenle sizler çok özel mezunlar olarak anılacaksınız, eminim buradaki anılarınız sizler için de hep özel olacak. Hepinizi tekrar tebrik ediyor, sizleri yaşamınızın yeni dönemine tüm mensupla-

rımızın iyi dilekleriyle ve sevgiyle uğurluyo-rum. Allah yolunuzu açık etsin, iyi insanlarla karşılaştırsın.” diyerek ödülleri verdi.

Mezunlar, öğretmenlerine buket vererek duygulandırdılar. Gazetemize konuşan og-retmenlerden Süleyman Bey, “Okulumuzun ilk mezunları tabi duygulandım. Mutluyum, öğrenmenlerine yapmış oldukları bu süprizi beklemiyorduk. Bir anda insan yıl boyunca yaşadığı sıkıntıları hep unutuyor. Hele bakın çocukların yüzlerindeki o tebessümler – işte bir öğretmenin en sevdiği tablo.” dedi.

Programa odense halkından yoğun ilgi vardı. Fyn Özel Okulunun faaliyetlerini oku-lun internet sayfası: www.fynsprivatskole.dk veya okulun facebook adresi; Fynsprivatsko-le'den takip edebilirsiniz.

WWW.DAVIDMUS.DK

Kom til åbent Eid værksted og lav dine egne dekorationer til den kommende Eid fest. Søndag den 28. juni, 5. og 12. juli, kl. 11-15. Værkstedet er gratis. Alle er velkomne!

EID

Page 4: Zamandk315 eg

4 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA

Kamil Subaşı

'Son söz seçmenin'Danimarka’da 18 Haziran’da yapılacak genel seçimler için heyecan

dorukta. Anketlerde sağ ve sol blok yada mavi ve kırmızı blok başbaşa gidiyor, çok az bir fark var aralarında ki; daha önceki genel seçimlerde de 8 bin kadarlık bir oy farkı ile sol blok kazanmıştı seçimleri. Adaylar son kozlarını oynayıp seçimleri kazanma telaşında. Sadece Türkiye kökenli seçmenler olarak Danimarka’da yaklaşık 22 bin kişinin oy kullanma hakkı var. Daha önce yabancıların adını bile anmayan partiler özellikle yabancı kökenlileri listelerine alarak onların oylarını da alma telaşında.

Ama sanırım bizler onlar kadar henüz bunun farkında değiliz. Oynayabileceğimiz rolü başkalarına kaptırmak üzereyiz. Tek yapılacak şey en fazla bir saatimizi ayırıp, oyumuzu kullanmak. Seçimlerin sonucu ne olur bilinmez, bunu hep beraber göreceğiz. Ama bizler, oyumuzu kullanalım ve oyumuzun değerini gösterelim. Son yerel seçimlerde yabancı kökenlilerin oy kullanma yada seçimlere katılma oranı yüzde 37’de kalmıştı ki seçimlere Danimarka genelinde katılım oranı yüzde 87,7 idi.

Zaman ailesi olarak son yerel seçimler öncesi yaptığımız mini seçim anketinde, ankete katılanların tamamının hemfikir oldukları mesele; kendilerini temsil edecek Türkiye kökenli adayların da seçimlerde yer alması. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken bir mesele var ki; ankete katılanların sadece 3’te biri halihazırdaki Türkiye kökenli politikacıların işini iyi yaptıkları görüşünde. Dolayısıyla burada aday olan Türkiye kökenli adaylara bir mesaj çıkyor: “Bizleri sadece seçimden seçime düşünmeyin. Biz sizlere oy veriyoruz; bizleri bulunduğunuz meclislerde iyi temsil edin, kanunlar çıkarırken yada kararlar alırken bizleri de düşünün, bizlerin haklarını da savunun...”

Umarım her aday nerden geldiğini unutmaz, kimleri temsil ettiğini aklından çıkartmaz ve eğer seçilir de meclise girmeye hak kazanırsa temsil keyfiyetini hakkıyla yerine getirir, alınacak kararlarda etkin rol oynar. Zira, Danimarkalılar da az çok yabancı kökenlilerin –özellikle seçimler vasıtasıyla- değerinin ve de öneminin fakına varmış durumda. Şimdi her parti bir şekilde yabancı kökenli yada diğer bir deyişle Müslüman bir adayı çıkartma telaşında. Ayıp olmayacağını düşünse, Danimarka Halk Partisi de yabancı kökenli adaylar gösterir; belki bir sonraki seçimlerde görürüz bu adayları…

Son yerel seçilerde yabancı kökenlilerin oy kullanma oranı yüzde 37 civarındaydı. Seçimlere sayılı günlerin kaldığı şu günlerde var mısınız bu seçimlerde bu oranı en az ik katına çıkartmaya. Zaten adaylar bu hususta harıl harıl çalışarak, şehir şehir, kapı kapı dolaşıp sizleri bilinçlendirmeye çalışıyor ve oylarınıza talip oluyorlar. Onların emeklerini boşa çıkartmayalım. Onlar da sizlerin verecekleri oyları boşa çıkartmasınlar, gittikleri yerlerde sizleri en iyi şekilde temsil etsinler.

Seçimler ile alakalı çeşit çeşit anketler yapılıyor, değişik değişik so-nuçlar açıklanıyor. Bir gün bir parti yükseliyor ertesi gün bir diğeri. Hani bir söz vardır; 'Son söz seçmenin' diye. Dolayısıyla 18 Haziran günü neticeyi hep beraber göreceğiz. Bize ve sizlere düşen şimdilik sadece demokratik hakkımız olan oyumuzu bilinçli bir şekilde kullanmak...

***

Derdi olan inilerŞimdi yazdıklarımın seçimlerle direk alakası yok. İçimi dökmek

istedim sadece. Hepimizin faklı farklı dertleri vardır. Derttir insanı insan yapan, insanı olgunlaştıran… Derdi olan anlar, dertli insanın halinden. Hz. Mevlana ne güzel söylemiş, “Derdimi seviyorum, biliyorum ki derdimi veren de beni seviyor. Seven, sevdiğinin nazını ölçüyor. Sevilen çekmesin de neylesin…” diye.

Yunus Emre de 'Dertli Dolap'tan bahseder şiirinde. Anlatır dolabın niçin inilediğini. Derdi olan iniler, derdi olmayan gülüp geçer… Derdi olmayan kimse yok gibidir. Kiminin derdi ‘tüm insanlık’; kiminin derdi kendisi… Kiminin derdi tatlı dil, yumuşak huy; kiminin derdi iftira, kin ve nefret… Kiminin derdi kayıp nesilleri altın nesil yapmak; kiminin derdi kendi nesline dünya saltanı bırakmak… Kiminin derdi ‘yeni bir dünya’ oluşturmak; kiminin derdi var olanı da yakıp, yıkmak… Kiminin derdi ahiretine yatırım yapmak; kiminin derdi dünyasını kurtarmak… Kimi, kurtuluşunu başkalarının kurtuluşunda görür; kimi de kurtuluşu için başkalarına zulm eder… Kimi, dert nedir bilmez; kimi, dertsiz bir gün geçirmez… Kimi ‘derdimi seviyorum’ der; kimi derdim yok diye şükreder…

Yunus Emre’nin dediği gibi; bir dolap kadar olamadım, inileye-medim yeterince derdime; yanamadım dert ızdırabının içinde. Ama derdime iniliyorum kendimce; derdi olan dertlileri de tanıyorum benden daha fazla inileyen... Derdi olmayanlara yada inileyemenelere veyahut derdi olup ta inileyenlerin hallerinden anlayamayanlara da Aşık Veysel’in dediğini diyorum: “Anlatamam derdimi dertsiz insana.” Derdimi ve siz değerli okurlarımızı seviyorum. Ramazanınızın bereketli geçmesi temennisiyle…

K.SUBASİ@ZAMANİSKANDİNAVYA.DK@KAMİLSUBASİ

Norveç, çocuğa şiddet konusunda sert yaptırımlara gidecekİlerleyen dönemlerde Norveç Meclisi'ne sunulması muhtemel yeni yasa tasarısına göre, çocuklarına şiddet uygulayan anne babaların, anne-babalık hakları elinden alınacak.ENGİN TENEKECİ OSLO

1Norveç hükümeti, çocuk kanunlarından bazı keskin değişiklilere gidiyor. Yasa, çocuklarına

şiddet uygulayan ailelere göz dağı niteliğinde. Norveç Çocuk Bakanlığı, yeni aile kanunlarıyla çocuklarına şiddet uygulayan anne-babaların, ebeveyn haklarının elinden alınmasını öngörüyor. Bu tür davalara bakan hakimler, çocuklarına şiddet uygulayan anne-babaları, çocuklarıyla görüştürmeme hükmünü verebilecek.

Konuyla ilgili konuşan Çocuk Bakanı Solveig Hor-ne'ye göre, herhangi bir ebeveyn çocucuğuna şiddet konusunda hüküm giymiş ise, o kişinin ebeveynliğini elinden alma konusu masaya yatırılmalı. Bakanlık olarak, bu konuda çocukların güvenliğini istediklerini kaydeden Horne, ''Çocukların maruz kaldıkları şiddeti, bu konuda uygulanan kanunsuzlukları nasıl aza indir-geriz, bu tür kanunları nasıl geliştiririz gibi konulara göz atmak zorundayız.'' dedi.

Göteborg’da elektrikli otobüsler sefere başladıMENAF ALICI STOCKHOLM

1Göteborg Belediyesi tamamıyla elektrikle ile çalışan otobüslerin servis sağlayacağı bir güzer-

gahı hizmete açtı.“Güzergah 55” ismi ile Pazartesi günü açılan

şehiriçi hatta, rüzgar enerjisi ve hidroelektrikle elde edilen enerji ile çalışan sessiz ve emisyonsuz otobüsler sefer yapıyor. Volvo’nun ürettiği otobüslerde ücretsiz Wi-fi hizmeti de veriliyor.

Konuyla ilgili yazılı bir bildiri yayınlayan Volvo Group Diş İlişkiler Koordinatörü Karin Wik, otobüs hattının dünyanın en modern hattı olduğunu belir-terek, “otobüslerinin konforunun yanı sıra yolcular kapalı duraklarda binecek ve inecek. Telefonlarını şarj edebilecek” dedi.

Otobüslerin çok hızlı şarj olabilen akülerle ça-lıştığını kaydeden Wik, “şarj olayı terminallerdeki yenilenebilir enerji ile gerçekleşiyor. Bu bir demo hizmet olacak. Bir çok müşterimiz ilerde çıkacak elektrikli araçların burada uygulamalı test etme imkanı bulacak” şeklinde ifadelerde bulundu.

Page 5: Zamandk315 eg

5 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYAAVRUPA’DA İSTİKRARIN ADI KOALİSYON

Türkiye, 13 SENE aradan sonra koalisyonu tartışadursun, Avrupa ülkeleri uzun yıllardır koalisyonla yönetiliyor. Bu durum asla istikrarsızlık olarak görülmüyor.HASAN CÜCÜK KOPENHAG

113 yıllık tek parti iktidarının sona ermesiyle birlikte AKP kurmayları ve

yandaş medya, koalisyon hükümetlerinin ‘ne kadar kötü’ olduğunu dillendirmeye başladı. AKP’liler vatandaşı koalisyon so-pasıyla korkuturken, kişi başına düşen millî gelir ve demokrasi liginin üst sıralarında yer alan Avrupa ülkeleri uzun yıllardır ko-alisyonla yönetiliyor. Koalisyon, bu ülkeler için sıradan bir durum ve asla istikrarsızlık olarak görülmüyor.

ALMANYA: Seçim barajının yüzde 5 ol-duğu Avrupa’nın lokomotif ülkesi Almanya, 1949’dan beri koalisyonla yönetiliyor. Koalisyonu istikrarsızlık olarak görenleri tekzip edercesine bu süre zarfında sadece 8 değişik isim başbakanlık yaptı. Her seçim sonrasında sandıktan koalisyon çıkmasına karşın, kurulan hükümetler hep uzun ömürlü oldu. Almanya’yı en uzun süre (16 yıl), 5 kez başbakanlık koltuğuna oturan Helmut Kohl yönetti. Son 66 yılda Hıristi-yan Demokratlar 5, Sosyal Demokratlar ise 3 başbakan çıkardı.

İSKANDİNAVYA: İskandinavya ülkeleri denince akla her daim koalisyon gelir. Se-çim barajının yüzde 2 olduğu Danimarka, tek parti yönetimini en son 1982’de gördü. O tarihten sonra ülke koalisyonlarla yönetiliyor. Danimarka’da partiler sağ ve sol blok olarak ayrıldığı için seçimlerden önce blokların başbakan adayları belli

oluyor. Seçim sonrasında ise çoğunluğu sağlayan blokun hükümeti kurması kısa sürede gerçekleşiyor. İsveç’in son 110 yıllık demokrasi tarihinde sürekli koalisyonlar var. İşin ilginç yanı, bu süre zarfında ül-keyi çoğunluk koalisyonları sadece 23 yıl yönetti. Geri kalan yıllarda ülke dışarıdan desteklenen blok partileri sayesinde ya azınlık hükümeti ya da azınlık koalisyonu ile yönetildi. Ve bu durumu hiçbir İsveçli

yadırgamadı. Ekonomisi günden güne iyi giderken, yüzde 4’lük seçim barajını yüzde 10’a çıkarıp ‘tek parti’ istikrarını sağlamayı kimse akıl etmedi. Keza diğer İskandinav ülkeleri Norveç ve Finlandiya koalisyonla sorunsuz yönetilmeye devam ediyor.

HOLLANDA: Hollanda’da seçim ba-rajının yüzde 0,67 olmasından dolayı bir partinin 150 sandalyeli mecliste çoğunluğu sağlaması âdeta imkânsız. Hollanda’da tek parti iktidarını görmek için bir asır geriye gitmek gerekiyor.

BELÇİKA: Avrupa Birliği’nin merkezinin bulunduğu Belçika, koalisyonları kadar uzun süre kurulamayan hükümetleriyle gündemde yer aldı. Belçika’da 13 Haziran 2010’da yapılan genel seçimlerden tam 541 gün sonra yeni hükümet kurulurken, ekonomi büyüdü, ihracat ve dış yatırımlar arttı. Sistem merkezî hükümetten ziyade

bölgesel yönetimler üzerine kurulu olduğu için yeni hükümeti kurma müzakereleri 541 günün sonunda biterken herhangi bir ekonomik ve siyasal kriz yaşanmadı. Geçen yıl 25 Mayıs’ta yapılan seçimlerden sonra yeni hükümet, Belçika tarihine en genç başbakan olarak geçen 38 yaşındaki Charles Michel liderliğinde 135 gün sonra Flaman Milliyetçiler, Hıristiyan Demokratlar, Fran-kofon Liberaller ve Flaman Liberaller’in ortaklığıyla kuruldu.

İSVİÇRE: Koalisyonlara aşina olan İsviçre, diğer Avrupa ülkelerinden farklı bir metot uyguluyor. Tarihe ‘sihirli formül’ olarak geçen bu siyasi mutabakat her ne kadar kanunlar çerçevesinde yer almasa da 1959’dan itibaren siyasi parti ve milletvekil-leri tarafından hayata geçiriliyor. Ülkenin önde gelen siyasi partilerinin oy oranlarının birbirine yakın olması zaten tek başına iktidarı imkânsız kılıyor. Hâl böyle olunca dönemin siyasi iradesi hükümet aritmetiğini belirleyen bir formül geliştiriyor. 7 kişiden oluşan kabinede, seçimlerde en çok oy alan ilk üç partiden ikişer, dördüncü partiden ise bir bakanın yer alması öngörülüyor. Bu sistemde en dikkat çeken ise parti başkan-larının hükümette yer almaması. Sol, sağ, muhafazakâr, liberal ve Hıristiyan demokrat gibi birbirinden farklı siyasi düşünceye sahip toplam 7 kişi partilerinden aldıkları destek ve meclisin kendilerine verdiği güvenoyu ile ülke menfaatlerini göz önünde bulundura-rak siyasi çekişmelerden sıyrılmış bir şekilde

AVRUPA’DA HÜKÜMET YÖNETİMLERİ VE MİLLİ GELİR

ÜLKELER HÜKÜMET GELİR ($)*Lüksemburg Koalisyon 111.162Norveç Koalisyon 100.819İsviçre Koalisyon 80.477Danimarka Koalisyon 58.894İsveç Koalisyon 58.268Avusturya Koalisyon 49.054Hollanda Koalisyon 47.617İrlanda TekBaşınaİktidar 47.400Finlandiya Koalisyon 47.219Belçika Koalisyon 45.387İzlanda Koalisyon 45.268Almanya Koalisyon 45.085Fransa YarıBaşkanlık 41.421İngiltere Tekbaşınaiktidar 30.370İtalya Koalisyon 34.620İspanya TekBaşınaİktidar 29.118*Kişibaşınadüşenmillîgelir.

İsveç Prensi Philip evlendiZAMAN STOKHOLM

1İsveç Kralı 16. Karl Gustaf ve Kraliçe Silvia’nın tek oğlu prens Carl Philip,

36, eski reality şov yıldızı ve model Sofia Hellqvist, 30, ile hayatını birleştirdi.

Stockholm Kraliyet Sarayı bünyesindeki kilisede yapılan düğün törenine, Japonya ve İngiltere dahil Avrupa’daki kraliyet ailelerin-

den temsilcilerin yanı sıra toplam 550 seçkin bir davetli topluluğu katıldı. Värmland Dükü unvanını da taşıyan Prens Philip ve prenses ünvanı kazanan Sofia Hellqvist’i binlerce İsveçli de düğün kortejinin geçtiği caddelerde yerini alarak selamladı.

Prens Philip, tahtın ablasından sonra gelen üçüncü varisi.

Statoil binlerce işçinin işine son veriyorÜlkenin en büyük petrol şirketinde çalışan işçilerin işlerine son verilme nedeni, petrol sektöründeki durgunluk olarak ifade edildi.ENGİN TENEKECİ OSLO

1Norveç'in en büyük petrol şirketinde binlerce işçinin işine son verileceği

kaydedildi. Buna göre, Statoil petrol şir-ketinde çalışan 2 bin kişi işten çıkarılacak. Şirketin bu hamlesi, tarihinin en büyük işten çıkarma olayı olarak değerlendirilirken, işçi-lere konuyla ilgili herhangi bir bilginin henüz verilmediği açıklandı. Statoil yetkililerinin işçi çıkarımı konusunda kesin karar aldığı belirtildi.

Karar, şirket çalışan-ları için 'zor bir durum' olarak değerlendirildi. Çalışanların işlerine son verilme nedeni, petrol sektörünün eskiye göre aktivitesini kaybettiği şeklinde açıklandı. İşten çıkarılacak işçiler arasında herhangi bir ayrıma gidilmediği vur-gulandı. Şirkette görevli petrol mühendislerinden normal memurlara kadar birçok işçi sınıfının gruba dahil olduğu ifade edildi.

Ayrıca Statoil, Sverd-

rup Petrol Platformu olarak adlandırılan yeni bir petrol platformu için kolları sıvadı. 2019'da başlanması hedeflenen yeni petrol platformu, 170 ila 220 milyar krona malo-lacak. Tahmini rakamlara göre günlük, 550 bin ila 650 bin varillik pertol çıkarılacak. Platform, modern Norveç endüstri tarihinin en büyük projesi olacak. Yaklaşık 51 bin işçi için ekmek kapısı olacak platformu, ülke ticaret hayatı için somut ve paha biçilmez olarak nitelendiriliyor.

Page 6: Zamandk315 eg

6 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA

ANADOLU’MUZUN MUTFAĞI

Eksotiske Delikatesser A/S • Industrigrenen 21, 2635 Ishøj • Telefon: +45 7023 2808www.delikate.dk • [email protected] • Açılış saatleri: Pazartesi-Cuma 8-17 • Cumartesi 8-13

İşyerlerine, düğünlere, doğum günlerine ve her türlü özel günlere...

1250 m2’lik modern ve hijyenik mutfağımızla, 25.000 paket üretim kapasitemizle, ve 28 tecrübeli personelimizle...

Anadolu’muzun, sıcak ve soğuk yemeklerini servis yapmaktan mutluluk duyarız. ©

Mov

ing

Med

ia A

pS

Artık söz seçmende HASAN CÜCÜK KOPENHAG

1Danimarka’yı 4 yıl süreyle yöne-tecek hükümet Perşembe günü

yapılacak genel seçimlerde belli olacak. Yaklaşık 4,3 milyon seçmen sabah saat 09.00’dan itibaren akşam saat 20.00’ye oy kullanacak. Toplam 10 parti yüzde 2’lik ülke barajını aşıp ülkeyi yönetmeye talip olacak. Sağ Blok, başbakan adayı olarak Liberal (Venstre) Parti Başkanı Lars Lökke Rasmussen’i gösterirken, Sol Blok’un adayı ise mevcut Başbakan ve Sosyal Demokrat Parti Başkanı Helle Thorning- Schmidt. Ancak bu seçim her iki blok adayı içinde ’tamam ya da devam’ anlamına geliyor. 2005’ten itibaren Sosyal Demokrat Parti başkanlığı koltuğunda oturan Helle Thorning- Schmidt partisini Eylül 2011 seçimlerinde 10 yıl aradan sonra iktidara taşımıştı. Thorning- Schmi-dt’in bu seçimi kaybetmesi halinde koltu-ğunu bırakmasına kesin gözüyle bakılıyor. Anders Fogh Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasıyla Nisan 2009’da Liberal Parti başkanlığına seçilen Lars Lökke Ras-mussen, Eylül 2011 seçimlerinde iktidarı kaybetmesine karşılık partisinin oyunu arttırmayı başarınca koltuğunu sağlama almıştı. Ancak bu seçimde Sağ Blok par-tileri iktidara gelemezse Lars Lökke için koltuğu elveda demek olacak.

179 kişilik Meclis’e 175 milletvekili Danimarka’dan, 2 şer milletvekili Faroe Adaları ve Grönland’dan seçilecek. Partiler seçimlerde toplam 799 aday gös-terirken, 2011 seçimlerinde bu rakam 804

kişiydi. 799 adayın 250’si kadın olurken, bir önceki seçime göre yüzde 1,9 oranında kadın aday sayısı azaldı. Seçim tarihinin açıklanması öncesinde yapılan kamuoyu yoklamalarında Sağ Blok partileri iktidara daha yakın gözüküyordu. Ancak son günlerde Sol Blok partileri bariz bir şekilde oy oranını arttırarak aradaki farkı kapattı. Eylül 2011’de yapılan seçimlerde Sol Blok partileri seçimi 8 bin 400 oy farkıyla kazanmıştı. Kamuoyu yoklamaları çok az bir farkla bu kez iktidarın sahibinin Sağ Blok olacağını gösteriyor.

Danimarka’da yaşayan yaklaşık 22 bin Türkiye kökenli Danimarka vatandaşı seçimlerde oy kullanacak. Danimarka Parlamentosu’nda yer bulmak için 10 Tür-kiye kökenli aday yarışıyor. Halihazırda milletvekili olan Sosyal Demokrat Partili Yıldız Akdoğan Kopenhag-Bronshoj bölgesinden, Sosyalist Halk Partili Özlem Çekiç Kopenhag merkezden, Liberal Par-tili (Venstre) Fatma Yeliz Öktem Horsens bölgesinden aday gösterildi. Seçimlerde ilk kez aday olan Sosyal Demokrat Partili Özkan Koçak Kopenhag ve Sunbyöster, Liberal Partili (Venstre) Ömer Çiftçi Kopenhag Vestegnen, Radikal Partili Emrah Tuncer Holbaek büyük bölgeden, Radikal Partili Özkan Ekiz Kopenhag Vestegnen, Sosyalist Halk Partili Bilal İnekçi Brondby-İshoj, Sosyalist Halk Partili Serdal Benli Kopenhag-Gladsaxe ve babası Türkiye kökenli olan Sosyal Demokrat Partili Lars Aslan Rasmussen Kopenhag-Norrebro bölgelesinden aday gösterildiler.

Page 7: Zamandk315 eg
Page 8: Zamandk315 eg

MF

8 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA Danimarka 2015 Genel Seçimleri

HASAN CÜCÜK

1Danimarka’yı 4 yıl yönetecek hükümet Per-şembe günü yapılacak seçimde belli olacak. Sağ

ve Sol Blok’ta yer alan 10 parti mecliste çoğunluğu elde etmek için yarışacak. Kamuoyu yoklamalarında bazen sağ bazen de sol blok önde gözüküyor. İşte seçimlere katılacak 10 parti hakkında kısa bilgiler.

Sosyal Demokrat Parti Hızla artan işçi sınıfını demokratik bir çatı altında

toplamak için kurulan Sosyal Demokrat Parti’nin kuruluş tarihi kayıtlara 1871 olarak geçti. Sanayileş-menin başlayıp, halkın köylerden şehire taşınmaya başlamasıyla Sosyal Demokrat Parti bu kez işçi sınıfının haklarını işverenler nezdinde savunan bir rol üstlendi. 1884 yılında ilk kez mecliste temsil hakkı elde eden parti, 1924 -2001 arasında girdiği her seçimde en yüksek oyu olarak ülkenin en büyük partisi oldu. Bu döneminin önemli bir kısmında ülkeyi yöneten parti olan Sosyal Demokratların düşüşe geçmesi 2001’den sonra başladı.

Sosyal Demokrat Parti yakın tarihinde en parlak günlerini 1972-87 arasında partiyi yöneten Anker Jör-gensen döneminde yaşadı. 1970’li yıllarda Jörgensen, Alman Willy Brandt, İsveçli Olof Palme ve Bülent Ecevit’le birlikte sosyal demokratların efsane isimleri arasında yer aldı. Depo işçiliğinden başbakanlığa kadar yükselen Jörgensen, partisinin oy oranını yüzde 38’lere taşıdı. Jörgensen sonrası başkanlık koltuğuna oturan Svend Auken döneminde Sosyal Demokrat Parti, iktidara gelemedi. Parti Poul Nyrup Rasmussen döneminde 12 yıl hasret kaldığı iktidar koltuğuna oturdu. Nyryp, kaybettiği Kasım 2001 seçimleri sonrası koltuğunu Mogens Lykketoft’a bırakırken, Şubat 2005 seçim yenilgisi sonrası koltuğun yeni sahibi Helle Thorning- Schmidt oluyordu.

Sol (Kırmızı) Blok’un lider partisi olan Sosyal Demokratlar, Eylül 2011’de yapılan seçimlerle 10 yıl aradan sonra tekrar ülkenin dümenine geçmişti. Radikal ve Sosyalist Halk Parti ile kurulan koalisyona dışarıdan Birlik Listesi destek verirken, hükümet kendi içinde yaşadığı sıkıntılardan dolayı seçim öncesi verdiği sözleri yerine getirmekte zorlandı. Özellikle Sosyalist Halk Parti’de yaşanan ‘iç karışıklılardan’ dolayı koalisyon sıkıntılı günler yaşadı. Sosyalist Halk Parti’nin hükümetten ayrılmasıyla Radikal Parti ile yoluna devam eden Sosyal Demokratlar, işsizliğin azaltıldığı, istihdamın arttırılıp ülkenin kriz sürecinini atlattığını belirtip oy talebinde bulunuyor.

150 yıllık geçmişi olan Sosyal Demokrat Parti’nin ilk kadın başkanı olan Helle Thorning- Schmidt, ülkenin de ilk kadın başbakanı olarak tarihte yerini aldı. 2005’te parti başkanı seçilen Thorning- Sch-midt için bu seçim ‘tamam ya da devam’ anlamına geliyor. Seçimden partisi mağlup ayrılırsa bu Helle Thorning’in koltuğuna veda etmesi anlamına geliyor. Helle Thorning’in başbakanlık günlerinin başlama-sından itibaren yapılan kamuoyu yoklamalarında olası bir seçimde iktidarın sahibinin Sağ (Mavi) Blok olacağı gözüktü. Seçim mağlubiyeti yaşamak istemeyen Thorning- Schmidt’in adı sürekli olarak Avrupa Birliği’nin üst yönetimleri için geçti. Ancak tüm beklentilerin aksine görevinde kalmaya devam etti. Seçim tarihini ilan etmesinden sonra yapılan kamuoyu yoklamalarında Sağ Blok’a olan oy farkının kapatıldığı ortaya çıktı. Hatta bazı araştırmalarda Sol Blok’un iktidarı koruyacağı sonucu bile çıkıyor.

Liberal Parti Liberal (Venstre) Parti 26 yıl aradan sonra bir baş-

bakan çıkarmanın heyecanını Kasım 2001’de yapılan genel seçimlerde yaşamıştı. Anders Fogh Rasmussen yönetimindeki Liberal Parti’nin seçim sloganı ‘Şimdi değişim zamanı’ olmuştu. Liberal Parti özellikle ülkenin giderek bir numaralı gündem maddesi haline gelen yabancılar soruna 100 günde çözüm getirmeyi vaat ediyordu. Nitekim seçimlerden sağ blok zaferle çıkarken, başbakanlık koltuğuna oturan isim Anders Fogh Rasmussen oluyordu. Danimarka tarihinde

ilk kez ‘Göçmenler – Mülteciler ve Entegrasyon Bakanlığı’ oluşturulurken, bakanlık koltuğuna Liberal Parti’nin tecrübeli ismi Bertel Haarder oturuyordu. Liberal Parti, seçmene verdiği sözü tutarak aşırı sağ Danimarka Halk Partisi’nin desteğiyle ileride Avrupa’nın en sert yabancılar yasası olarak anılacak, kanun tasarısını 100 gün geçmeden kamuoyuna açıkladı. Yabancılar politikasını 180 derece değiştiren tasarı 1 Temmuz 2002’de kanunlaşırken, Liberal Parti’nin halk nezdinde kredisi oldukça yükseliyordu. Nisan 2009’da NATO genel sekreteri seçilen Anders Fogh’un yerine hem başbakanlık hem de parti baş-kanlığı koltuğuna Lars Lökke Rasmussen oturuyordu.

Maliye bakanı olarak parlak bir kariyer yapan Lars Lökke Rasmussen, Nisan 2009’da başbakanlık kol-tuğuna oturduğunda beklentiler yüksekti. Ancak, bir bakanlığı idare etmek ile ülkeyi yönetmenin farklı kısa sürede ortaya çıktı. Selefi Anders Fogh Rasmussen, gündemi belirleyen kişi olarak, hükümette uyumu yakalamıştı. Lars Lökke Rasmussen, döneminde ilk sıkıntı bakanlar kurulunda çıkan farklı seslerle başladı. Hükümeti dışardan destekleyen Danimarka Halk Partisi (DF) lideri Pia Kjaersgaard, ‘Gerçek bir lidere ihtiyacımız var’ diyerek, başbakanı açıktan eleştirdi. Küresel mali krizin etkisini göstermesiyle hükümet zor durumda kalırken, Liberal Parti’nin oy oranı eridi. Başbakan Rasmussen, Şubat’ta kabinede ciddi revizyon yaparak selefinden kalan bakanları büyük ölçüde değiştirince, tabanında heyecan dalgası oluşturdu. Ancak yeni bakanların eskileri aratması heyecan dalgasını kısa zamanda ümitsizliğe bıraktı.

Lars Lökke Rasmussen liderliğinde ilk kez Eylül 2011’de seçimlere giren Liberal Parti 10 yıllık iktidarını kaybederek çıkıyordu. Partisi iktidarı kaybetmesine karşılık Lars Lökke hem parti içindeki konumunu hem de liderliğini sağlama alıyordu. Bunun başlıca nedeni, Liberal Parti’nin iktidarı çok az bir oy farkıyla kaybetmesiydi. Nitekim Rasmussen liderliğinde giri-len yerel seçimlerde elde edilen başarı Lars Lökke’nin liderliğini tescil ediyordu. Ancak bu seçim Lars Lökke içinde ‘tamam ya da devam’ anlamına geliyor. Seçim sonuçları Sağ Blok’u iktidara taşımazsa Lars Lök-ke’nin parti başkanlığı serüveni de bitmiş olacak. 1986 yılında Graested Belediye Meclis üyeliğine seçilen Lars Lökke, politika aşkından dolayı hukuk eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Diplomasını ancak 1992’de alabildi. 1987’de milletvekili olmaya karar veren Lars Lökke’nin bu hayaline ulaşması için 2 seçim kaybetmesi gerekiyordu. 1994 seçimlerinde amacına ulaşan Lars Lökke, 1998’de parti başkanlığına seçilen Anders Fogh Rasmussen’in yardımcılığına getirildi.

Sosyalist Halk Parti Sosyalist Halk Parti (SF), Danimarka Komünist

Partisi’nden ayrılan Aksel Larsen tarafından 1959 yılında kuruldu. SF, sosyalizmi Sovyetler örneğinde olduğu gibi diktatörlük ile değil demokratik yollarla işbaşına gelip uygulamayı amaçlıyordu. Parti ilerleyen yıllarda, merkez solda kendini konumlandırırken feminizm, çevre ve insan hakları konusunda oldukça duyarlı politikalar geliştirdi. Sol blokta yeralan SF’in yükselişi 2005’te genel başkanlık koltuğuna oturan Villy Sövndal ile başladı. Solun büyük partisi Sosyal Demokratlarda yaşanan lider değişiminin taşları yerine oturtmadığı bir ortamda Sövndal, ayağı yere basan politikalar üreterek partisinin oy oranını arttır-mayı başardı. Kasım 2007’de yapılan seçimlerde SF, oylarını iki kat arttırarak yüzde 13’e çıkartıp Meclis’te 23 vekille temsil edilme hakkını elde ederek tüm dik-katlari üzerine çekti. Kamuoyu yoklamalarında SF’in oyları yüzde 19’lara kadar ulaşırken, en beğenilen lider araştırmasında Villy Sövndal uzun süre ilk sırada bulundu. Sövndal’ın büyüsü Eylül 2011’de yapılan se-çimlerde bozuldu. Seçimlerden yüzde 9,2 oy oranıyla çıkan SF tarihinde ilk kez iktidara geldi. Smvndal’ın sağlık sebeplerinden dolayı liderliği bırakmasıyla kol-tuğun yeni sahibi Annette Vilhelmsen oldu. Partinin önemli isimler istifa ederek diğer partilere geçti. SF’te güç kaybı devam ederken Aralık 2013’te koalisyonu terketti. Oy kaybına engel olamayan Vilhelmsen

Parti başkanı Sören Pape Poulsen

Partinin harf adı C

Milletvekili sayısı 8

Son seçimdeki oyu % 4,9

Üye sayısı 11.000

MUHAFAZAKAR PARTİ(DE KONSERVATIVE)

Parti başkanı Helle Thorning- Schmidt

Partinin harf adı A

Milletvekili sayısı 47

Son seçimdeki oyu % 24,8

Üye sayısı 39.345

SOSYAL DEMOKRAT PARTİ(SOCİALDEMOKRATERNE)

Parti başkanı Lars Lökke Rasmussen

Partinin harf adı V

Milletvekili sayısı 47

Son seçimdeki oyu % 26,7

Üye sayısı 39.345

LİBERAL PARTİ(VENSTRE)

Parti başkanı Morten Ostergaard

Partinin harf adı B

Milletvekili sayısı 17

Son seçimdeki oyu % 9,5

Üye sayısı 8.800

RADİKAL PARTİ(DET RADİKALE VENSTRE)

Parti başkanı Stiv Grenov

Partinin harf adı K

Milletvekili sayısı 0

Son seçimdeki oyu % 0,8

Üye sayısı 1.991

HIRİSTİYAN DEMOKRAT PARTİ(KRİSTEN DEMOKRATERNE)

Parti başkanı(Başkanlık sistemi bulunmuyor.)

Sözcü Johanne Schmidt-Nielsen

Partinin harf adı Ø

Milletvekili sayısı 12

Son seçimdeki oyu % 6,7

Üye sayısı 1.991

BİRLİK PARTİSİ(ENHEDSLISTEN)

Partiler seçime hazır, artık mühür halkta

Page 9: Zamandk315 eg

MF

9 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA Danimarka 2015 Genel Seçimleri

Parti başkanı Pia Olsen Dyhr

Partinin harf adı F

Milletvekili sayısı 12

Son seçimdeki oyu % 9,2

Üye sayısı 8.457

SOSYALİST HALK PARTİ(SOCIALİSTİK FOLKEPARTİ)

Parti başkanı Anders Samuelsen

Partinin harf adı I

Milletvekili sayısı 9

Son seçimdeki oyu % 5

Üye sayısı 5.500

LİBERAL İTTİFAK(LİBERAL ALLİANCE)

Parti başkanı Kristan Thulesen Dahl

Partinin harf adı O

Milletvekili sayısı 22

Son seçimdeki oyu % 12,3

Üye sayısı 14.587

DANİMARKA HALK PARTİSİ(DANSK FOLKEPARTİ)

Parti başkanı Uffet Elbaek

Partinin harf adı Å

Milletvekili sayısı 1

Son seçimdeki oyu Son seçimlerde bu yıl seçimlere katılıyor.

Üye sayısı 1.900

ALTERNATİV(ALTERNATIVET)

koltuğunu Pia Olsen Dyhr’ya bıraktı. Son dönemde biraz toparlanan SF 2005-10 arasında yakaladığı oy oranından hayli uzakta bulunuyor.

Radikal Parti Tarihinde 3 başbakan çıkaran Radikal Parti’nin

kuruluş tarihi 21 Mayıs 1905. Liberal Reform Partisi içinde savunma konusunda başlayan tartışmadan rahatsız olan bir grup, partiden ayrılarak Radikal Parti’yi kurdu. Partinin temel felsefesi, antimilitarist yapı üzerine kurulmuştu. Parti herkese oy hakkı verilmesini savunurken, hukuk devletinin işlemesini ve devletin vatandaşa karşı sorumluluk taşımasını istiyordu. Radikal Parti’nin getirdiği en önemli yenilik; belli bir grubun sözcüsü olma yerine tüm toplumu kucaklayan bir söylem geliştirmesi oldu. Vatandaşı devlet karşısında güçlü kılmak için çalışan parti, o yıllarda adı Avrupa Ekonomik Topluluğu olan bugünün Avrupa Birliği düşüncesine başlangıçta sert muhalefet etti. Ancak ilerleyen yıllarda parti bu görüşünü bırakırken, AB yanlısı bir parti konumuna geldi.

Vestager yönetiminde Kasım 2007 seçimlerine katılan Radikal Parti, iç huzursuzluğun faturasını 9 milletvekili çıkararak ödedi. Margrethe Vestager’in ilk yılları partide huzurun sağlanması çabalarıyla geçti. Partiden kopan Naser Khader ve arkadaşları Radikal Parti’nin oylarının bir bölümünü beraberinde götürdü. Öyleki Khader’in partisinin oy oranı ilk za-manlarda yüzde 18’ler seviyesinde gösterildi. Bu oran Radikal Parti’nin siyasi mevta anlamına geliyordu. Ancak ilerleyen günlerde Khader’in havası söndü.

Magrethe Vestager, sol blokun diğer iki par-tisi Sosyal Demokrat ve Sosyalist Halk Parti gibi yabancılar konusunda rota değişikliğine gitmedi. Bu iki parti sert yabancılar yasasında değişikliğe gitmeyeceğini ifade ederken, Radikal Parti özellikle 24 yaş kuralı ve aidiyat şartının değişmesini koalisyon ortaklığı için şart koşmaya devam ediyor. Radikal Parti’nin alacağı oy oranını önümüzdeki dönemin politikasını seki,llendirecek. Parti hatırı sayılır bir oy alırsa, sol blok ister istemez Radikal Parti’nin isteklerini dikkate almak zorunda kalacak. Eylül 2001 seçimlerinde tarihi bir başarı elde edip oy oranını yüzde 9,5’lara çıkaran Radikal Parti iktidarın ortağı oldu. Vestager, ülke politikasının yükselen yıldızı olurken, geçtiğimiz yıl ani bir kararla AB komiserliği tercih edip Danimarka siyasetine veda etti. Koltuğun yeni sahibi Morten Östergaard, Vestager’in boşlu-ğunu doldurmakta zorlanırken son seçime göre parti hatırı sayılır oy kaybı yaşadı.

Danimarka Halk Partisi Pia Kjaersgaard, ‘akıl hocası’ Glistrup ile 1995’de

büyük sorunlar yaşayınca, 3 arkadaşıyla beraber Terakki Partisinden ayrıldı. 6 Ekim 1995’de Dani-marka Halk Partisi’ni kurarak, genel başkanı oldu. Ülkede kötüye giden her şeyden ‘yabancıların’ suçlu olduğunu büyük bir ustalıkla işleyip, milliyetçilik duygularına hitap ederek oylarını sürekli arttırdı. 1998 yapılan seçimlerde Terakki Parti 3, DF 13 vekil çıkarınca aşırı sağın lider partisi konumuna geldi. Girdiği her seçimden oyunu arttırmayı başaran DF, Kasım 2001’de yapılan seçimlerde iktidarın sol bloktan sağa geçmesinde başrol oynadı.

Liberal Parti ile Muhafazakar Parti arasında ku-rulan azınlık koalisyonunu dışarıdan destekleyerek hükümetin kurulmasını sağlayan Pia Kjaersgaard’un tek hedefi sert bir yabancılar yasasının çıkmasıydı. Yasa için hükümete verilen süre ise 100 gündü. Sonunda istediğini alan Kjaersgaard, 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe giren Avrupa’nın en sert yaban-cılar yasasının gizli mimarı olmayı başardı. Yapılan sertlikleri asla yeterli bulmadı. Danimarka’nın imza koyduğu uluslar arası anlaşmalar çıkarmak istediği kanunlara engel olunca, çılgına döndü. Hüküme-tin çıkarmak zorunda kaldığı her hayati kanunda yabancılar konusunu koz olarak masaya koyup, istediğini her zaman almayı bildi. Kjaersgaard’un yabancı karşıtlığı seçmen nezdinde pirim yapınca

Liberal Parti ve Sosyal Demokratlar gibi ülkenin iki dev partisi DF çizgisine kaymaya başladı. İslam ve Müslümanlara saldırıyı gelenek haline getirdi. AB karşıtlığının bayraktarlığını yaparken, Türkiye’nin üyeliğine kesin bir dille karşı çıktı.

1995’de kurduğu partisini Meclis’te anahtar konuma getiren Pia Kjaersgaard, partiyi adeta ‘demir yumruk’ ile yönetti. Kendisiyle birlikte veliahtları Peter Skarup ve Kristian Thulesen Dahl ön plana çıktı. Kjaersgaard’un isteklerine boyun eğmeyenlerin üstü çizildi. Eylül 2011 seçimlerinde yüzde 12,3 oranıyla ülkenin 3. Partisi olan DF’te Pia Kjaersgaard, Ağustos 2012’de ani bir kararla koltuğunu Kristian Thulesen Dahl’a bıraktı. Yeni liderini kısa sürede benimseyen parti oy oranını sürekli artırmayı başardı.

Muhafazakar Parti Kuruluş tarihi 1915 yılına kadar uzanan Muha-

fazakar Parti, bir asıra yaklaşan yaşamında sadece bir kez başbakan çıkarmayı başardı. Sağ kulvarda daima Liberal Parti’nin gölgesinde kalan Muhafa-zakar Parti’ye altın yıllarını yaşatan isim 19 yıl parti başkanlığını yapan Poul Schlüter oldu. 1974-93 yılları arasındaki başkanlığı döneminde Schlüter, sağın küçük partisi Muhafazakarların oy oranını yüzde 24’lere kadar çıkarmayı başardı. 1982-93 arasında kesintisiz 11 yıl başbakanlık koltuğunda oturan Schlüter’den sonra Muhafazakar Parti her şeçimden oy kaybederek çıktı.

Hans Angell’in 1997’de alkollü araç kullanırken kaza yapması sonucu parti başkanlığından ayrılması Muhafazakar Parti’de liderlik sorununu da berabe-rinde getirdi. Angell sonrası koltuğu oturan Per Stig Möller ve Pia Christmas Möller’in genel başkanlıkta sadece birer yıl kaldı. Per Stig Möller, iyi bir teoris-yen olarak ön plana çıkarken, partiyi yönetmekten uzak bir profil çizdi. 1994 seçimlerinde yüzde 15 oyla mecliste 27 vekille temsil edilen Muhafazakar Parti, Per Stig Möller ile girdiği 1997 seçimlerinde yüzde 8,9 oy alarak tam 11 milletvekili kaybederek sandıktan çıktı. Muhafazakar Parti aradığı lideri 1999’da bulduğunda, bu isim eski polis müdürü Bendt Bendtsen’di. Angell sonrası rotasını kaybeden partiye yeniden çeki düzen veren Bendtsen, Kasım 2001’de yapılan seçimlerde yüzde 9,3 oy alarak az da olsa partisinin oylarını attırmayı başardı. Seçimlerden sonra oluşan sağ azınlık koalisyonunda Liberal Parti’nin yanında hükümetin küçük ortağı olarak yer alan Muhafazakar Parti bakanlar kurulunda 6 isimle temsil edildi. Bendtsen’in 9 Eylül 2008’de genel başkanlığı bırakarak koltuğunu Lene Espersen’e bırakmasıyla Muhafazakar Parti’nin düşüşü başladı. Çok kötü bir liderlik örneği veren Espersen, Katar’da olduğu sırada toplanan parti meclisi Lene Espersen’le yola devam etmeme kararı aldı. Espersen, koltuğunu Lars Barfoed’e bırakırken, Muhafazakarlar Eylül 2011 seçimlerinden yüzde 50 küçülerek çıktı. Geçtiğimiz aylarda yeniden lider değişikliğine giden partinin yeni Başkanı Sören Pape Poulsen oldu. Partide oy kaybı devam ediyor.

Birlik Listesi Danimarka siyasetinin genç partilerinden olan

Birlik Listesi 1989 yılında kuruldu. Kızıl- Yeşiller ola-rakta tanımlanan parti, parlamentoda ilk kez 1991’de temsil edilmeye başlandı. Sosyalist, dayanışma ve antikapitalizm üzerine politika üreten parti, farklı etnik ve inanç gruplarına hoşgörü ile bakmasıyla tanınıyor. Avrupa’nın en sert yabancılar yasasına olan muhalefetiyle bilinen partide başkanlık sistemi bulunmuyor. Partinin politik sözcülüğünü yapan Johanne Schmidt Nielsen bir anlamda partinin liderliğinide yürütüyor. Danimarka siyasetinin genç simalarından olan Johanne Schmidt Nielsen’le parti ülke politikasında kilit konuma yükseldi. 2007’den bu yana mecliste olan Nielsen yönetimindeki Birlik Listesi Eylül 2011 seçimlerinde aldığı yüzde 6,2’lik oy oranıyla tarihi bir başarı elde etti. Helle Thor-ning- Schmidt başbakanlığında kurulan sol azınlık koalisyonunu dışardan destekleyen Birlik Listesi,

zaman zaman hükümet politikaları üzerinde etkili oldu. Ancak hükümete baskı kurup yabancılar yasasında köklü değişikliğe imza atamadı. Kamuoyu yoklamaları Birlik Listesi’nin 2011 seçimlerinden daha yüksek oy alacağını ortaya koyuyor.

Liberal İttifak Naser Khader ve Gitt Seeberg, parti yönetime karşı başlattığı isyan

sonucu 2007’de Radikal Parti’den ayrılarak Yeni İttifak’ı kurdu. Partiye AP milletvekili Anders Samuelsen’de katıldı. Kurulduğu ilk günlerde kamuoyu yoklamalarında yüzde 18’lere ulaşan partinin liderliğini Naser Khader yapıyordu. 2007 seçimlerinde yüzde 2,3 oy alan parti, 2008’te adını Liberal İttifak olarak değiştirdi. Ocak 2009’da kurucu başkan Naser Khader’in partiden istifasıyla başkanlığa seçilen Anders Samuelsen oy oranını hızla arttırdı. 2011 seçimlerinde yüzde 5 oyla 9 milletvekili çıkaran Liberal İttifak, Sağ Blok’ta yer alıyor.

Hıristiyan Demokratlar Mecliste tam 14 yıldır temsil edilemeyen Hıristiyan Demokratlar,

1970’de kuruldu. Sağ Blok partisi olan Hıristiyan Demokratların başkanlığını Stig Grenov yapıyor. Son 3 seçimde yüzde 2’lik barajı geçemeyen parti en yüksek oy oranına 1975’te yüzde 5,3 oranıyla ulaştı.

Alternativ Parti Danimarka siyasetinin en genç partilerinden biri olan Alternativ

Parti’yi Sosyal Demokratlardan ayrılan eski kültür bakanu Uffe Elbaek kurdu. Şubat ayında seçimlere katılmak için gerekli olan 20 bin imzayı toplayan partinin kamuoyu yoklamalarında barajın hemen altında gözüküyor.

Partiler seçime hazır, artık mühür halkta

Page 10: Zamandk315 eg

10 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA

Fatma Öktem: Siyasetten uzak kalmayın

Bence insanlarımız sadece göçmen siyasetiyle ilgilenmesinler. Eğitim sistemini, ekonomiyi önemsesinler. Siyasetçilere iş piyasasını geliştirmek için ne yapacaklarını sorsunlar mesela. Çoğunun gündelik haya-tını etkiliyor bu çünkü. Şunu söylemek isti-yorum. Oy kullanmayan insanlar daha sonra kendileri hakkında verilecek kararı eleştirme hakkına sahip değildir. Bence oy kullanma böyle birşey. Herkesin oy kullanmasını tavsiye ediyorum. Siyaset herşeydir. Uzak kalmasınlar. Hayatlarında ne önemliyse onu sorum siyasetçilerden çözümlerini istesinler.

SEÇİM BÖLGESİ: BATI JYYLAND

Ömer Çiftçi: Başörtüsü, helal kesim ve sünneti savunacağım

Siyasette, yabancıların nüfusa göre oranı çok düşük. Normal şartlarda Meclis’te 16-17 yabancı kökenli milletvekili olması lazım, bugün sadece 5 vekil var. Bu belediyelerde daha düşük. Benim öncelikle hedefim, yabancılarla ilgili söylem değişikliği için çalışacağım. Eğer kendi değerlerinizden kopmuşsanız isminizin Ahmet, Mehmet, Ayşe olmasının bir önemli kalmıyor. Ben seçilsemde seçilmesemde… Benim eşimin, annemin, ablalarımın başı kapalı. Ben her zaman başörtüsünü savunacağım. Helal kesimi, sünneti savunacağım. Bu benim hayatımın parçası.

SEÇİM BÖLGESİ: KOPENHAG ÇEVRESİ

Özkan Ekiz: Göçmen algısı değiştirilmeli

Medyadaki göçmen algısının değiştiril-mesi gerekiyor öncelikle. Bunun için herkese görev düşüyor. Herkes önce kendi komşula-rıyla başlayabilir. Göçmenlerin diyalog eksiği var. Birçok sorunun temelinde bu yatıyor. Bu diyalog sayesinde hem kendimizi anlatır, hem onları tanır hem de dilimizi geliştiririz. İnsanlar birebir sizinle görüşürse elbette tablo değişir. Buranın evlatlarıyız artık. Bunu unutmadan buraya yatırım yapmalıyız.

SEÇİM BÖLGESİ: KOPENHAG ÇEVRESİ

Özkan Koçak: Yereldeki tecrübemi genele taşımak istiyorum

Hem belediye hem de bölge meclis üyeliği tecrübesini yaşamış biri olarak, mil-letvekili olduğumda daha etkili olacağıma inanıyorum. Çünkü, yerelde yapacağınız işler kısıtlıdır. Milletvekili olanların büyük bölümü yerelde tecrübesi olmayan, vatanda-şın sorunlarını yakından bilmeyen isimlerden oluşuyor. Ben bu konuda tecrübeli olduğuma inanıyorum. Değişik etnik kökenlilerle gö-rüşüyorum. Ortak noktamız ‘Müslüman’ etiketi olacak. Altını özellikle çizeyim; ben dini temsilci değilim. Sadece çeşitli grup-larla – Danimarka toplumu arasında köprü vazifesi yapıp, kimin sorunu varsa çözmek istiyorum.

SEÇİM BÖLGESİ: KOPENHAG MERKEZ

Özlem Çekiç: Adınıza karar verecek

Oyunuzu kullanın. Oyunuzu vermezse-niz başkaları sizin için karar verecek. Yaban-cılar için özel yasalar çıkaracak sağ partiler ve Danimarka Halk Partisi (DF) iktidara gelsin istemiyorsanız oy verin. Çocuklarınızın diğer çocuklar gibi eşit eşit şartlarda yetişmesini istiyorlarsa SF’e oy versinler. Bana da oy vermelerini istiyorum açıkçası. 8 senedir çok çalışıyorum. Beni desteklesinler. Sadece seçimde gelip sizden oy isteyenlere değil seçimler arasında çalışanlara oy verin.

SEÇİM BÖLGESİ: KOPENHAG MERKEZ

Serdal Benli: Radikalizmle mücadele için çalışacağım

Günümüzde aileler üzerinde büyük bir baskı var. Ben esnek çalışma saatleri siste-mini kurarak bu baskıyı azaltabileceğimize inanıyorum. Sendikaların ve iş kurumlarının katkısıyla yeni bir sistem kurulabilir. Öte yandan çocuk yurtlarında pedagogların sayısı yetersiz. Bu düzeltilmeli.

SEÇİM BÖLGESİ: KOPENHAG ÇEVRESİ

Yıldız Akdoğan: Bu seçim çok önemli

Gazetenizi okuyan herkesten öncelikle seçimde sandığa gitmelerini istiyorum. Bu seçim çok önemli. Danimarka için bir dönüm noktasındayız. Elbette bana oy vermenizi isterim ama sandığa gitmeniz çok daha önemli. Danimarka Halk Partisi’nin etkili olacağı bir hükümet mi istiyorsunuz yoksa şimdi ki gibi bir hükümet mi? Bir taraf reformu ve herkes için refah devletini temsil ediyor diğer taraf İslamofobi’yi.

SEÇİM BÖLGESİ: KOPENHAG MERKEZ

Danimarka 2015 Genel Seçimleri

Page 11: Zamandk315 eg

11 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA

Se mere på www.yogaprosess.com

Produceret af YOGAPROSESS AS, Norge

Tlf +47 90 51 55 58

STOPPET NÆSE? BIHULEBETÆNDELSE?

POLLENALLERGI?Næseskylning anbefales af

øre-, næse- og halsspecialister.

Køb dit Næsehorn på nærmeste apotek.Brugsanvisning og måleske

til salt medfølger.

Salt og kropstempereret vand

Skyl næsen og tør efter

• Næseskylning er et sundt og naturligt alternativ til næsespray produkter

• Næseskylning skader ikke dine slimhinder

• Miljøvenligt plastprodukt (PEHD)

• Vejl. pris 70 kr.

‘Böyle bir katliam nasıl oldu?’HASAN AKYÜZ KOPENHAG

120 yıl önce Avrupa’nın göbeğinde ve dünyanın gözü önünde gerçekleşen

Srebrenitsa katliamını Danimarka’da ya-şayan Bosnalılar unutturmamaya kararlı. Avrupa ülkeleri Bosna savaşına ses çıkar-mazken şimdi ise anma törenlerine çeşitli desteklerde bulunuyor.

Bosna Hersek Başbakanı Denis Zvizdiç’in söylediği gibi, ‘Böyle bir katliam Avrupa’nın ortasında nasıl oldu?’ sorusunun cevabı ha-len verilmiş değil. 1992-1995 yılları arasında Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün verilerine göre Bosna-Hersek’te 312 bin kişi hayatını kaybetti. Bu rakamın 200 bin civarının Bos-nalı şehitler olduğu biliniyor.

Diğer taraftan Srebrenitsa’da yapılan soykırımda şehit olanların sayısı tam olarak bilinmemekle beraber, Yugoslavya Savaş Suçluları Mahkemesi Savcısı 7 ila 8 bin kişinin öldürüldüğünü belirtmişti. Bu tarif edilmez acıları unutmayan ve unutturma-maya çalışan Boşnaklar, Danimarka’nın en tanınmış gazetesi Politiken’in ev sahipliğinde Kopenhag’da anma programı düzenledi. Programa çok sayıda Boşnak katılırken, bunun yanı sıra Türkler, Danimarkalılar ve diğer etnik gurupların katılması da dikkat çekti. Ayrıca Srebrenitsa katliamı anma töreni Ballerup’daki İnci Düğün Salonu’nda da Danimarka’nın çeşitli şehirlerinden gelen 700 civarındaki Boşnak’ın katılımıyla gerçekleşmiş oldu.

Türk davulcu İkiz, Stockholm’de albüm lansmanı yaptı1

İsveç’te ‘Devlet Sanatçısı’ unvanına sahip Türk kökenli davulcu/perküsyoncu Mehmet Sinan İkiz, üç yıl aradan sonra çıkardığı yeni albümünün lansmanını yaptı.

Geçtiğimiz hafta Stockholm Clarion Hotel’de yapılan tanıtım konserinde Jazz sanatçısı Mehmet Sinan İkiz, iki müzisyen arkadaşı ile birlikte İsveç’te dün Zoetic Sessions ismiyle piyasaya sürdüğü albümünden parçalar çaldı.

Konser sonrası çalışması hakkında bilgi veren İkiz, “albümü kendi şirketim Stockholm Jazz Records’dan çıkardım. Bu akşam da lansman konserini yaptım. Çok güzel tepkiler aldım. Bu da beni çok mutlu etti” dedi.

Albümünde sekiz parçanın yer aldığını kaydeden İkiz, “bir prodüktör ile alt yapıyı yaptım. Biri Güney Afrika’dan ikisi de İsveç’ten üç konuk sanatçının da katkıları oldu. Albümdeki parçaların dördü bana ait; kendim yazdım. Hallshuk, Mavi Ses, Eylül ve Zoetic Sessions. Geriye kalan dört parça ise eski İsveç folk melodileri ancak onları da Türk oryantal ritim enstrümanları ile yeniden düzenledim. Güzel bir karışım oldu” diye konuştu.

21 Haziran’da İstanbul’da da tanıtım konseri vereceğini bildiren İkiz, son baharda da albümü Türkiye’de piyasaya süreceklerini söyledi.

Page 12: Zamandk315 eg

12 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYAHolger K. Nielsen göçmenleri dernek ve lokallerinde ziyaret ettiDanimarka’nın en meşhur ve deneyimli siyasetçilerinden 64 yaşındaki Holger K. Nielsen, 18 Haziran’da yapılacak olan milletvekilliği seçimlerinde tekrar SF’ten aday oldu.HASAN AKYÜZ KOPENHAG

1Danimarka’nın en meşhur ve dene-yimli siyasetçilerinden 64 yaşındaki

Holger K. Nielsen, 1981 yılında siyasete atı-lırken 1991 ila 2005 yılları arasında Sosyalist Halk Partisi’nin (SF) başkanlığını yürüttü. Ekonomi ve Dış İşleri Bakanlığı da yapan Holger K. Nielsen, 18 Haziran’da yapıla-cak olan milletvekilliği seçimlerinde tekrar SF’ten aday oldu.

SF’ten Albertslund Belediyesi Başkan Yardımcısı olan Mehmet Küçükakın ile beraber seçim çalışmalarını yürüten Nielsen, göçmenlerin dernek ve lokallerine gitti. Parti broşürlerini bizzat kendi eliyle dağıtması ise dikkat çekti. İktidara geldiklerinde neler yapacağından bahseden Nielsen, “Çocuk yuvaları ve okullarda nitelikli eleman sayısını arttıracağız. Daha önce sendikası olan ve 6 ay tam zamanlı çalıştıktan sonra 3 yıl sendikadan maaş alma hakkı tanıyan yasayı çıkaracağız.” dedi. Albertslund belediyesinde SF’li Çevre ve Planlama Komisyon Başkanı Leif Petersen de göçmenlere yönelik seçim çalışmalarında Holger K. Nielsen ile beraber hareket ederken, seçmenlerle sıcak diyalog kurması dikkat çekti.

Özkan Ekiz

» Større fokus på vigtigheden af uddannelse» Eğitimin önemine daha fazla odaklanmak

» Bekæmpe fordomme, diskriminering og radikalisering» Toplumda radikalleşme, ayrımcılık ve önyargılarla mücadele etmek

» Tandlægeregningen skal afskaffes, så alle får råd til at gå til tandlægen» Diş hekimi faturalarına son vererek herkesin diş hekimine ücretsiz gidebilmesini sağlamak.

» CO2 udslippet skal reduceres, så danskerne kan indånde renere luft» Daha temiz bir hava solumak için karbondioksit (CO2) salınımını azaltmak

» Minimum 3 mio. danskere skal være i arbejde» En az 3 milyon Danimarkalının iş sahibi

olması için çalışmak.

Med din stemme, vil jeg gøreen forskel for Danmark.

Page 13: Zamandk315 eg

13 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYA

revision • skat • rådgivning

www.rsmplus.dk

• Jan Stender: 33389916 (Skoler herunder private gymnasier mv.)

• Lise Foss Nielsen: 33389814 (Fonde, foreninger og trossamfund)

• Otto Sommer: 33389856 (Skat moms og Afgifter)

• Kim Larsen: 33389931 (International Contact Partner)

Medover200medarbejdereerviblandtDanmarksstørsteindenforbranchen.Vierenlandsdækkendevirksomhedmedetglobaltnetværkogenlokalindsigt.

Vi har egne specialafdelinger, herunder en skatteafdeling. Dermed dækker vi så godt som hele spektret inden for branchen, og kan servicere langt de fleste virksomheder indenfor revision og økonomisk rådgivning herunder

• Udarbejdelseafårsrapporter• Perioderegnskaber• Budgetlægning• Øvrigeadhoc-opgaver

Som en speciel ydelse tilbyder vi teams, der med udgangspunkt i den enkelte virksomheds behov og situation udfører en stor del af de administrative, økono-miske opgaver – enten hos kunden eller hos RSM plus. Det kalder vi Administrativ Service.

RSM plus har afdelinger i Ålborg, Holstebro, Aarhus, Kolding, Skærbæk, Odense, København og Vordingborg og med over 200 medarbejdere er vi blandt Danmarks største. RSM plus er en del af RSM International med mere end 32.000 medarbejdere i mere end 100 lande. Læs mere på www.rsmplus.dk

Hvor finder du svarene? Få hjælp hos RSM plus

Kontakt:

Türkçe konu mak isteyen mü terilerimiz dilerlerse mü teri hizmetlerimizi arayarak türkçe konu an personelimizle görü ebilirler.

Horsens, Anadolu Kültürü ile şenlendiUngvej Horsens ve Ungvej Vejle derneklerinin düzenlediği Anadolu Kültür Günleri’nin 3.sü Horsens şehrinde gerçekleşti. Horsens Belediyesi’nin anasponsorluğunu üstlendiği programda Anadolu kültüründen örnekler vardı.BEKİR TANIŞ HORSENS

1Danimarka Anadolu Kültür Günleri’nden birisini daha geç-tiğimiz hafta sonu yaşadı. Ungvej Horsens ve Ungvej Vejle

derneklerinin düzenlediği Anadolu Kültür Günleri’nin 3.sü Hor-sens şehrinde gerçekleşti. Horsens Belediyesi’nin anasponsorlu-ğunu üstlendiği programda Anadolu kültüründen örnekler vardı. Zengin Anadolu mutfağından örneklerin yanı sıra, Ebru sanatı ve hat sanatından eserlerin de sergilendiği programa Erzurum’dan meşhur Oltu Tesbihi ustası Metin Çelebi de renk kattı.

Bu yıl 3.sü düzenlenen programa Horsens Phønix Efterskole Mehter Takımı damgasını vurdu. Aralıklarla hem sahne alan hem de programın gerçekleştiği Horsens’in alışveriş caddesinde (Gågade) Mehter yürüyüşü yapan öğrencileri çevredeki Danimar-kalılar da ilgiyle izledi.

Etkinlik çerçevesinde sahne alan neyzen ve semazenler özellikle Danimarkalılar tarafından ilgi gördü. Dj Adem’in sunu-culuğunu yaptığı program Orhan Hakalmaz’ın bağlama ziyafeti ile son buldu.

Page 14: Zamandk315 eg

14 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANİSKANDİNAVYAP R O F. D R . İ S M A İ L G Ö Ğ E N U R :

Kendini ve hayatı ciddiye alan herkes burada başarılı olur

Profesör Doktor İsmail Göğenur, sadece Türkiye kökenlilerin değil Danimarka’da yaşayan göçmen kökenli herkesin gurur duyduğu isimlerden biri. Yaptığı araştırmalarla kalp krizinden kanser vakalarına kadar çok ciddi ve yaygın çeşitli sağlık sorunlarına çare arıyor.

En baştan başlayalım isterseniz? Danimarka’da mı doğdunuz yoksa Türkiye’den mi geldiniz?1973 yılında Danimarka’da doğdum. Ba-

bam 1969’da gelmiş 71 yılında da annemleri getirmiş.

Bütün eğitim hayatınız burada geçti o halde. Peki nasıldı? Ayrımcılığa uğradınız mı?Danimarka’da okul sistemi ayrımcılığa

müsaade etmiyor. Sınavların iyi ise üniver-siteye girersin ve orada da bir sistem vardır. Bana eğitim hayatım boyunca yabancı ol-duğum için engel koyan olmadı. Elbette

arkadaşlar arasında ırkçılık yapanlar olabilir ancak o başka birşey. Sistemin kendisi engel koymaz burada.

Ancak birçok aile ve genç ayrımcılıktan bahse-diyor. Bu nasıl oluyor?Okul dışındaki alanlarda olabilir. Özel

sektörde olabilir. Onları bilemiyorum. Biraz da bunlar bahane olarak kullanılıyor olabilir. Ben hep şunu söylüyorum. Ben üniversite okuduysam herkes okuyabilir. Özel bir ze-kaya sahip olduğumu düşünmüyorum. Ama çalışmayı biliyorum. Bence çalışan başarılı olabilir.

Siz aynı zamanda hem Kopenhag Üniversite-si’nde hem de Köge Hastanesi’nde öğrencilere dersler de veriyorsunuz. Bu çerçevede de-ğerlendirdiğinizde göçmen kökenli gençlerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Özellikle kızların çok başarılı olduğunu

düşünüyorum. Erkeklerde de var ama kızlar daha başarılı. Bir de benim, akıl danışabi-leceğim tavsiye alabileceğim bir kişi yoktu.

Şimdi birçok genç benimle irtibata geçiyor. Buna çok seviniyorum. Doktora öğrencilerim arasında göçmen kökenliler vardı. Bu da güzel birşey.

Peki nedir genel olarak gençlere tavsiyele-riniz?Sakın kendilerine olan inançlarını kay-

betmesinler. Danimarka sisteminde çalışana yer var. Sistem adildir. Kendilerini ve hayatı ciddiye alan herkes burada başarılı olabilir. Ne istiyorlarsa olabilirler. Olumsuz yönlen-dirmelere fazla kulak asmasınlar. Ben şahsen hepsinin üniversite okumasını isterim.

Sizin eğitim gördüğünüz dönem ile şimdiki dö-nemi kıyaslarsanız neler söylemek istersiniz.Şimdi özellikle üniversitelerde daha iyi

bir eğitim var. Kalitede artış görüyorum ben.Muhtemelen sık sık göçmen kökenli hasta-larla karşılaşıyorsunuzdur. En önemli sorunları neler?Herşeyden önce kendilerini güvende

hissetmiyorlar. Benimle karşılaşınca rahat-lıyorlar. Aynı dili konuşuyor olmamız yada Müslüman olmam rahatlatıyor onları. Son dönemde çok sayıda kişi Türkiye’ye gidiyor tedavi olmaya. Danimarka’da doktorların kendilerine ayrımcılık yaptığını düşünüyor-lar. Bu bazısı için doğru olsa bile genelde yanlış bir anlayış.

Göçmen kökenli insanların daha sık hasta-landığını gösteriyor istatistikler. Nedir genel anlamda bu insanlara tavsiyeleriniz?Irsi olarak; kalp, şeker hastalıkları daha

yaygın. Sigara tüketimi daha yaygın. Daha dikkatli olmalılar. Sağlıklı beslenme çok önemli. Bir de; “şunu yersen kanser olmazsın, bunu yersen şu hastalıklardan kurtulursun” gibi kolay çözümlere başvuruyorlar. Bu doğru değil. Sürekli sağlıklı beslenmeleri gerekiyor. D vitamini eksikliği önemli bir sorun. Buna dikkat etsinler. Bir doktora görünsünler ve kullansınlar.

Not DefteriEMRE OĞUZ

DANİMARKA HABER TURU

Genç hekimler rahatsız!Genç hekimler son yıllarda tartışmalara

sebep oluyor. Piyasada hekimlere yönelik arz talep kıyaslandığında, hekimlere olan talep, arzın çok üzerinde kalıyor. Yeni hekimler nerede çalışabileceklerini seçme konusunda özgürler ve çoğu halihazırda bulunan dü-zenini bozmak istemiyor. Genç Hekimler Derneği FYAM başkanı Lene Therkelsen, “Yeni hekimlerin çoğu eğitimlerini tamam-ladıklarında düzenlerini kurmuş oluyor. Eşlerinin kariyerleri oluyor ve çocukları okula gidiyor. Bu durumda da hekimler istese bile, ailelerini uzak bölgelere götürmek zorlaşı-yor” dedi. DR Haber’in Danimarka bölge-lerinden edindiği yeni rakamlar, 116 hekim eksikliği olduğunu ortaya koydu. Özellikle Nordjylland, Vestjylland ve Lolland’da yaşlı hekimler emekli olduğunda yerlerini alacak genç hekim eksikliği yaşanıyor. Lene Ther-kelsen, “Çalışmalarımız üyelerimiz için en önemli faktörün maaş olduğunu gösteriyor. En önemli şey, hekimlere sağlanan iyi sosyal ortamın hekim eşlerine de sağlanması” dedi.

Kooperatif faiz oranları yüksekPek çok Danimarkalı ev sahibi, düşük

faiz oranlarından yararlandı ancak kooperatif sahipleri için aynı durum geçerli olmadı. Kooperatif kredileri üzerinde yüzde 5, 6 veya 7’lik bir faiz oranı uygulanıyor. Politiken’in ülkenin en büyük bankalarını kapsayan araştırmasına göre, ucuza kredi almak kolay değil. Bu durum bir kişinin bankada bulunan toplam malvarlığına, mülkün boyutuna göre değişiyor veya kooperatif değerinin sadece küçük bir kısmı ipoteklenebiliyor. Bankaların faiz oranlarını ve uyguladıkları ücretleri izle-yip analiz yapan ve müşteriler için en uygun faiz oranını belirleyen Mybanker Müdürü John North, “Son yıllarda, kooperatif konut kredilerinin faiz oranları düştü ancak bu durum kooperatif faiz oranları için geçerli ol-madı. Hala yüzde 5, 6 veya 7’lik bir faiz oranı ödeyen pek çok kooperatif sahibi mevcut ve bu oran çok fazla. Faiz oranı yüzde 4 veya daha altında olmalı” şeklinde konuştu.

İstihdam oranları yükseliyorDüşük vasıflı işsizler aynı zamanda en

az iş arayanlar. En azından devletin resmi internet sitesi Jobnet’e göre durum böyle. İş arayanların büyük çoğunluğunu temizlik görevlileri oluşturuyor. Jobnet.dk sitesinde 70 adet boş pozisyon olmasına rağmen, 7 bin 961 kişi iş arıyor. Ulusal Sosyal Araştırmalar Merkezi’nde sosyal bilimci Anders Bruun Jonassen, “ Jobnet sitesi Danimarka’daki tüm iş ilanlarını içermese de, rakamlar belirli bir eğilim olduğunu gösteriyor” değerlendir-mesinde bulundu. Ancak bazı işsiz grupların krizden çıkmaları için biraz daha zaman var. Danimarka İşverenler Birliği Başkanı Erik Simonsen, pek çok bölgedeki ekonomik sı-kışıklığın daha fazla işsizin işe girmesiyle aşı-labileceğini belirterek; ’Tabiki bir iş bulmanın zor olduğu bölgeler de var. Aynı zamanda ne tür beklentileriniz olduğu, hangi bölgede yaşadığınız ve talebin hangi bölgelerde daha yüksek olduğu da önemli.” dedi.

Danimarka Irkçılık Komisyonu tavsiyelerini yerine getirmedi

Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu’nun (ECRI) 3 yıl önce Dani-marka’ya ilişkin hazırladığı rapor dikkate alınmadı. Danimarka bu raporda yer alan 3 öncelikli tavsiyeyi uygulamak adına hiçbir girişimde bulunmadı. Komisyon yeni yayın-lanan gelişme raporunda, “Irkçılık Komisyo-nunun Danimarka’dan hemen uygulamaya sokmasını istediği üç tavsiyenin kısmen yerine getirildiği” bilgisi yer aldı. Avrupa Konseyi sözcüsü, “ Bir ülkenin ECRI’nın tavsiyelerini dikkate almaması çok nadir görülen bir durum” dedi. Irkçılık Komisyonu, Mayıs 2012’de Danimarka’ya ilişkin hazır-ladığı raporunda aile birleşmesine yönelik yasa değişikliği uygulanması tavsiyesinde bulundu. Aynı zamanda komisyon Dani-marka yasalarının bir kısmının doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcı olduğunu belirtti.

Page 15: Zamandk315 eg

NEDEN ORUÇ TUTUYORUZ ANNE?

Page 16: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

Mehmet Toy

Ramazan ayını çocuklara coşkuyla yaşatmak Büyükler için Ramazan ayı önemli

olduğu kadar, çocuklar açısından da bir o kadar önemlidir. Çocuklar Ramazan ayının gelişini hasretle beklerler; özellikle bir önceki Ramazan ayında iftarıyla, sahuruyla, teravihiyle, okunan Ku’an- ı Kerim’iyle, birlikte söylenilen salât-ü selâmıyla güzel anılar yaşatılmışsa!

Herhangi bir şeye ilgi ve merak duymadan onu elde etmek adeta mümkün değildir. Çocuklar Ramazan ayında, anne babalarından başta oruç olmak üzere, Ramazan ayına has vecibelerin yerine getirilecek olunmasının heyecanını görmelidirler. Anne baba “Nerden geldi bu Ramazan! Bu sıcakta, üstelik bu uzun günlerde nasıl oruç tutacağız!” yerine, “İyi ki geldin on bir ayın sultanı” diyerek, bu kutlu ayı sevinçle karşıladıklarını çocuklarına yansıtmalıdırlar. Ramazan ayı gelmeden önce evde bir tatlı telaş yaşanmalı ve bu telaş çocukların dikkatini çekecek şekilde ortaya konmalıdır. Konmalıdır ki çocuk, bu değişimi görsün ve merak etsin; sonra da merak ettiği bu şeyleri öğrenmeye çalışsın. Bu kutlu ayın verimli ve bereketli geçmesi adına bir takım ön hazırlıkların yapılması gerekmektedir. Bunları kısaca sıralayacak olursak:

Bilgilendirmeler yapın. Ramazan

ayı ile alakalı bir aile toplantısı yaparak, bu ayda nelerin yapılacağına, nelerin yapılmayacağına dair çocukla istişare yapın. Başta oruç olmak üzere iftarlar, sahurlar, kılınan teravihler, verilen sadakalar, fitre ve zekâtlar hakkında çocuğu bilgilendirin ve bu ayın nasıl idrak edilmesi gerektiğini çocuğa, onun anlayacağı bir üslupla anlatın.

Evinizi süsleyin. Ramazan ayının farkını, evinizde yaptığınız bir takım değişikliklerle çocuğunuza hissettirin. Evinizi Ramazan ayının manasına uygun olarak süsleyin; mahyalarla donatın ve Ramazan ayına has “Hoş geldin Ramazan!” gibi yazıları evinizin bazı yerlerine asarak, bu ayla alakalı bir takım İslami şiarları çocuğunuzun zihnine kazıyın.

Alışverişi beraber yapın. Çocuklar Ramazan ayının gelmesini iple çekerler. Bu bekleyişin heyecanını artırmak için, Ramazan ayı süresince ihtiyaç olan bir takım gıda alışverişlerini çocuklarınızla beraber yapın. Ayrıca bu ayın hatırası olarak çocuklarınıza yeni elbiseler, ayakkabılar alarak onların bu kutlu ayı sevmesini sağlayın.

İftarları planlayın. Çocuklar fıtratlarının gereği olarak evlerine misafirlerin gelmesini çok

isterler. Ramazan ayı, bir yönüyle misafirperverliklerin sergileneceği en güzel zaman dilimleridir. Yakın dost ve akrabalara verilecek olan iftar ve sahurlar bir yönüyle onların ziyarete gelmesine vesiledir. İftar ve sahurlar Ramazan ayı boyunca gerekirse her gün verilerek, dostlukların artması ve sevapların kazanılmasına vesile kılınmalıdır. Genelde biz büyükler, dost ve akrabalarımızı iftar ve sahurlar için davet ederiz, ancak çocuğumuzun arkadaşlarını pek hesaba katmayız. Bu hususta çocuklarınızı da hesaba katarak sadece onların katılacağı iftarlar verin. Bu iftarların organizesini de çocuğunuza yaptırın. İftara katılan çocuklara hediyeler vererek arkadaşlıkların pekişmesine yardımcı olun.

Orucu nazara verin. Küçük çocuklar genelde büyükler oruç tuttuğu için oruç tutmak isterler. Eğer çocuklarınız size uyarak oruç tutmak isterlerse, bu isteklerini geri çevirmeyin ve tutabileceği kadarıyla üç beş gün de olsa oruç tutmaları gerektiğini söyleyin. Tuttuğu oruçlardan dolayı tebrik edin ve gerekirse ödüllendirin. Eğer çocuk, çok küçük olup oruç tutamayacak yaşta ise ve buna rağmen illa da oruç tutacağım diyorsa onu bu zevkten mahrum etmeyin, öğleye kadar da olsa orucunu tutmasına müsaade

edin.Kur’an-ı Kerim’e teşvik edin. Bir

Müslümanın hayatında Kur’an önemlidir ve onsuz hayat olmaz. Kur’an-ı Kerim Ramazan ayında indi ve her Ramazan’da tazeliğini bize hissettirmektedir. Öyleyse bunu bir fırsat bilerek çocuğunuzu Kur’an-ı Kerim okumaya teşvik edin. Mümkünse hatim yapmasını söyleyin, değilse kendi aranızda ailecek paylaşım yaparak çocuğunuzu da bu işin içerisine dâhil edin. Eğer çocuğunuz Kur’an okumasını bilmiyorsa, öğrenmesi için ona yardımcı olun.

Teravihten bahsedin. Çocuğunuza, Camii’lerde salat-ü selamlarla gürül gürül kılınan teravih namazından bahsedin ve mümkünse teravih coşkusunu Camii’lere giderek yaşatmaya çalışın. Teravihe teşvik için de hediyeler vererek devamlılığı sağlayın.

Programları gözetin. Ramazan ayı boyunca maneviyat eksenli programları kaçırmamaya çalışın. Bu programlara yer yer çocuğunuzla beraber iştirak edin. Özellikle Ramazan ayının başlamasıyla beraber, bu ayın mahiyetine uygun gazete, televizyon, radyo ve internet gibi basın yayın organlarından istifade etmeye çalışın.

DK + 45 89 88 84 00S + 46 40 66 88 700http://shop.exen.eu

Duvarlarınıza güzellik katın

Hat sanatı mızın eşsiz örnekleri ile duvarlarınızı hem süsleyin hem

manevi bir hava katı n.

İstediğiniz moti fi duvar kağıdına basıyoruz.

Danimarka ve İsveç‘e sevkiyatımız vardır.

Page 17: Zamandk315 eg

17 02 15 03 26 12 56 17 33 22 13 23 1418 02 16 03 26 12 56 17 33 22 14 23 1419 02 16 03 26 12 56 17 33 22 14 23 1420 02 16 03 26 12 56 17 34 22 14 23 1521 02 16 03 26 12 57 17 34 22 15 23 1522 02 16 03 26 12 57 17 34 22 15 23 1523 02 17 03 26 12 57 17 34 22 15 23 15

17 03 12 04 31 13 26 17 54 22 09 23 19 18 03 12 04 31 13 26 17 55 22 10 23 19 19 03 12 04 31 13 27 17 55 22 10 23 19 20 03 12 04 31 13 27 17 55 22 11 23 19 21 03 12 04 31 13 27 17 55 22 11 23 2022 03 13 04 31 13 27 17 56 22 11 23 2023 03 13 04 32 13 28 17 56 22 11 23 20

STOCKHOLM İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam YatsıODENSEE İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

17 02 45 03 53 13 27 18 05 22 49 23 4618 02 45 03 53 13 27 18 05 22 49 23 4719 02 45 03 53 13 27 18 06 22 50 23 4720 02 46 03 53 13 28 18 06 22 50 23 4721 02 46 03 53 13 28 18 06 22 51 23 4822 02 46 03 53 13 28 18 06 22 51 23 4823 02 46 03 53 13 28 18 07 22 51 23 48

17 03 14 04 26 13 27 17 57 22 16 23 1818 03 14 04 26 13 27 17 57 22 16 23 1819 03 14 04 26 13 28 17 57 22 17 23 1920 03 14 04 26 13 28 17 58 22 17 23 1921 03 15 04 26 13 28 17 58 22 17 23 1922 03 15 04 26 13 28 17 58 22 18 23 1923 03 15 04 27 13 28 17 58 22 18 23 19

DRAMMEN İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam YatsıAARHUS İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

17 02 51 04 06 13 20 17 53 22 22 23 2618 02 51 04 06 13 20 17 53 22 22 23 2719 02 51 04 06 13 20 17 54 22 23 23 2720 02 51 04 06 13 20 17 54 22 23 23 2721 02 52 04 06 13 21 17 54 22 23 23 2822 02 52 04 06 13 21 17 54 22 23 23 2823 02 52 04 06 13 21 17 55 22 24 23 28

17 03 02 04 20 13 18 17 46 22 03 23 11 18 03 02 04 20 13 18 17 47 22 03 23 1119 03 02 04 20 13 18 17 47 22 04 23 1220 03 02 04 20 13 18 17 47 22 04 23 1221 03 02 04 20 13 18 17 47 22 04 23 1222 03 03 04 20 13 19 17 48 22 04 23 1223 03 03 04 21 13 19 17 48 22 05 23 12

17 02 46 03 49 13 25 18 03 22 48 23 4118 02 46 03 49 13 25 18 04 22 49 23 4219 02 46 03 49 13 25 18 04 22 49 23 4220 02 46 03 49 13 25 18 04 22 50 23 4221 02 47 03 49 13 26 18 04 22 50 23 4222 02 47 03 49 13 26 18 05 22 50 23 4323 02 47 03 49 13 26 18 05 22 51 23 43

17 02 45 03 49 13 28 18 07 22 55 23 4918 02 45 03 49 13 28 18 07 22 55 23 4919 02 45 03 49 13 28 18 08 22 56 23 5020 02 45 03 49 13 29 18 08 22 56 23 5021 02 45 03 49 13 29 18 08 22 57 23 5022 02 46 03 49 13 29 18 08 22 57 23 5023 02 46 03 49 13 29 18 09 22 57 23 50

17 02 37 03 37 13 33 18 15 23 16 00 0718 02 37 03 37 13 33 18 16 23 17 00 0719 02 37 03 36 13 33 18 16 23 18 00 0720 02 37 03 36 13 33 18 16 23 18 00 0821 02 37 03 36 13 34 18 16 23 18 00 0822 02 37 03 37 13 34 18 17 23 19 00 0823 02 38 03 37 13 34 18 17 23 19 00 08

HELSİNKİ İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

TAMPERE İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

OSLO İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam YatsıGÖTEBORG İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam YatsıKOPENHAG İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

Kur’an okumayı o imamlara borçluyuzBugün ayetlerin cezbine kapılmak isteyenler bilmeden de olsa Efendiler Efendisi’nin (aleyhissalatü vesselam) onayladığı kıraatleri uyguluyor.

SÜHEYLA SANCAR AKBAYIR

1Ne vakit içimize işleyen bir Kur’an ziyafeti dinlesek, “Ben neden böyle

güzel okuyamıyorum?” diye kendimizi sor-gulamaktan alıkoyamayız. Bu soru hâlâ bir-çoğumuz için cevaplanmaya muhtaç. Çünkü bırakın musikiyle, gönüllere sirayet eden tilavetle okumayı kıraatine uygun Arapça lafzıyla ayetleri yudumlayamayanların sayısı az değil. En kötüsü Kur’an her birimizi bizzat muhatap kabul ettiği halde, okuyamadığımız sürece onunla diyalog kuramayacağız. Arap-çanın zor olduğunu, mealden okumanın yeterli geleceğini düşünenlere cevabı ise Kur’an versin dilerseniz: “Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”

Nebiler Nebisi, İlahi Beyan’ı Cebrail’den ashap ise O’ndan (sallallahu aleyhi ve sellem) dinliyordu. Arapça zengin bir dil olduğun-dan çok sayıda lehçeye sahip malumunuz(!) Efendimiz, farklı kabilelere mensup olanları asla aynı okuma biçimine zorlamıyor, anlam değişikliği olmadığı sürece lehçelerine göre telaffuz etmelerine müsaade ediyordu. Kıraat yani Kur’an-ı Kerim’i okuma, seslendirme usulü bir tane değildi. Kıraat farklılıklarının büyük bölümü lehçe ve şiveden doğan değişikliklere dayanıyordu. Bu çeşitlilik asla anlam bozulmalarına ya da çelişkilere yok açmıyordu. Her biri Rahmet Peygamberi’nin (aleyhisselatü vesselam) onayından geçmiştir çünkü.

Yedi harf tezat değil rahmetBugün ayetlerin cezbine kapılmak

isteyenler, Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) miras kıraat usullerini uyguluyor. İki Cihan Serveri ümmetinin ayetleri en iyi biçimde anlamasını istiyordu. Bir görüş-melerinde Cebrail Aleyhisselam’a şöyle buyurdu: “Ben Ümmî olan yani okuması yazması olmayan bir topluma peygamber gönderildim. Bunlar arasında yaşlı, kadın, erkek, erkek çocuğu, kız çocuğu hiçbir şey okumamış kimseler vardır.” Vahiy Meleği ise ayetleri okumanın bizler için kolay-laştırıldığını şu sözle müjdeliyordu: “Ey Muhammed! Kur’ân yedi okuyuş şekliyle indirilmiştir.” Bunun üzerine Rehber-i Ekmel, ashaba bu ruhsatı aktarır.

İmam Gazzali ve birçok âlime göre, yedi harf yani yedi lehçenin hikmeti okumayı

kolaylaştırmasıdır. ‘Yedi harf’ ruhsatıyla çeşitli şekillerde okunmasına izin verilen sözcükler ayetlerin az bir kısmını teşkil ediyor. Kur’an’ın tamamı için böyle bir okuyuş vecihleri asla söz konusu değil. Bu sebeple bu farklılıkları çelişki ve tezatla ifade edenler yanılıyor. Nitekim Gazzali Hazretleri bilhassa okuma yazma bilmeyenlerin şifahen ayetleri okumaları zor olduğundan, ruhsatın rahmet olarak görülmesi gerektiğini izah ediyor. Ayrıca buradaki ‘yedi’ ile kastedilen ‘yedi’ sayısı değil. Bütün Sami dillerinde olduğu gibi Arapçada da bu ifade kesretten kinaye olarak kullanılıyor. Anlaşılması gereken ümmetin (anlam değişiklikleri olmadığı

sürece) bazı kurallarla ayrı ayrı okuma biçimleri olabileceği hakikati. Öte yandan itilafların mana bakımından olmadığının delili Hazreti Osman’ın ümmete büyük hizmetidir. Bildiğiniz üzere halife, sahih kıraat nakilleri dışındaki farklı okuyuşlar sebebiyle Mushafları bir araya toplayarak tedbir alır. Daha sonra da onları çoğaltarak Mekke, Medîne, Kûfe, Basra ve Şam gibi şe-hir merkezlerine gönderip Kur’an’ın doğru okunmasına ve öğrenilmesine vesile olur.

“Yeni kıraat icra edebilir miyiz?”Âlimlerin nakilleri nesilden nesle akta-

rılarak ‘kıraat’ ilmi ortaya çıkar. Bu ilim hem okunuş biçimlerinin hem de onların kimlere

dayandığı bilgisini verir. Türkiye’de Asım kıraati, Nafi kıraati ve Ebû Amr kıraati en çok duyduğumuz okuma şekilleri. Her kıraat onu

en fazla tatbik eden imamın adıyla anılıyor. Yoksa hiçbir imam, “Arapçaya en uygun olanı bu.” diyerek kendi başına karar vermiş değil. Aksine her biri derin ilmi tartışmalar sonucunda, sahih olduğundan şüphe kalma-dığı için bu çağa eriştiriliyor.

‘Kırâat-ı aşere’ yani ‘on kıraat’, bugün dünyadaki bütün Müslümanlar tarafından itirazsız kabul edilip okutulan kıraatlere deniliyor. Bunları aktaran âlimlerin öncüleri ‘on imam’ adıyla anılıyor. Hafız olmak kıraat imamının ilk vasfı. Bunun dışında kıraat vecihlerine hâkim, kelimelerin lügat ve ıstılah manalarını bilen, kıraatlerdeki kusurları gö-rebilen, bütün ilmi kaynakları çok iyi bilen ki-şiler kıraat imamı kabul ediliyor. Unutmadan hatırlatalım, Kelamullah’ı okuyuş biçimleri dil bilgisi kurallarına göre içtihatla ortaya çıkmış değil. Bundan dolayı hiç kimse, “Ben yeni bir okuma şekli oluşturdum.” iddiasıyla yeni okuyuşlar icra edemez. Yazımı, harekesi, imlası tamamlanmış bir İlahî Kitap elimiz-deyken, onu kendi kafamıza göre okumaya kalkışmamız mümkün değil.

Kur’ân-ı Kerîm’i okuyan ve ezberleyen ve kırâat ilminde imâmlık derecesine yükselen birçok âlim var. Onların her biri bugün Müslü-manların İlahi Kitabı’nı hatasız okumasına ön-cülük etmiş âlimlerdir. Onlara duacı olmamız gerekirken isimlerini dahi bilmeyenlerimiz var. Haberimizde yalnızca on imama yer verebilsek de çok sayıda kıraat imamı olduğunu da hatır-latmak isteriz:İmâm-ı Nâfi İmâm-ı Âsım İmâm-ı Hamza İmâm-ı Kisâî İmâm-ı İbni Kesîr İmâm-ı Ebû Amr

Kıraat imamlarımızı tanıyalım!

Page 18: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

RUH YAZAN-ÇIZEN: FATIH ÇELEBI

Page 19: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

ARA SICAK VOLKAN NARTA

Page 20: Zamandk315 eg

Öncelikle ifade etmek gerekir ki üç aylar, insanın, Allah’a en yakın olabileceği, O’nun engin rahmetine liyakat kesbedebileceği; günahlarından sıyrılıp kalp ve ruh ufkunda seyahat edebileceği en önemli kutlu zaman dilimleridir. Zaten nefsin tezkiyesi, ruhun terbiyesi ve kalbin tasfiyesi açısından insanın her sene mutlaka böyle semavî bir rehabilite sürecine ihtiyacı vardır. Bu mübarek zaman dilimleri ise böyle bir rehabiliteyi gerçekleştirme adına çok önemli bir vesiledir.

Şüphesiz insanın, bu mübarek zaman dilimlerinde bedenî ve nefsanî ağırlıklardan sıyrılıp belli bir ufka yükselebilmesi,

belli bir seviyeyi yakala-

yabilmesi en başta ciddî bir tefekkür ve tezekkür ameliyesini gerektirir. Ancak bunu yaparken o, kalp ve ruhunu da sürekli maneviyata açık tutmalıdır. Yani o, bir taraftan, bu aylarda, iman ve Kur’an’a dair meseleleri, akıl ve zihin melekeleriyle, müzakere yoluyla anlamaya çalışırken, diğer yandan da, üzerine sağanak sağanak yağan maneviyat ve ışık yağmurunu yudum yudum içine çekmeye çalışmalıdır.

Sağanak Sağanak Boşalan VaridâtŞimdiye kadar pek çok insan, kendi zaviye ve kendi

ufku itibarıyla bu zaman dilimleriyle alâkalı nice güzel söz söylemiş, nice güzel beyanda bulunmuş, gündüz ve gecesiyle bu ayların mü’min hayatına kazandıracağı nice güzelliklere dikkat çekmiştir. Hazine kıymetindeki bu eserlerin karşı-lıklı okuma yoluyla kelime kelime üzerinde durulup tahlil edilmesi, müzakere metoduyla sindirilip içselleştirilmesi, bu ayların insana kazandıracağı varidât ve füyuzâtı anlama ve duyma adına çok önemlidir. Evet, üç aylarla alâkalı yazılanlardan tam istifade edebilmek için sığ ve sathî bir okuyuş tarzından uzaklaşıp,

meselenin derinliklerine açılmasını bilmek gerekir. Aksi hâlde, bu duygu ve düşünce geliştirilmediği sürece insanın üç aylarla alâkalı okuyup dinlediklerinden hakkıyla istifade edebilmesi mümkün olmayacaktır.

Ayrıca, bu kutlu zaman dilimlerinin kendine mahsus güzelliklerini ve insan gönlüne akseden zevk ve lezzetlerini kâmil manada duyup tadabilmek için daha baştan bu zaman dilimlerinin “ganimet ayları” olduğunun bilinip takdir edilmesi, arkasından da saniyesi zayi edilmeksizin gece ve gündüzüyle bu ayların ciddî şekilde değerlendirilmesi gerekir. Mesela, azim ve kararlılıkla geceleri kalkıp Cenâb-ı Hakk’a teveccüh etmeyen ve gece varidâtını yudumlama-yan bir insanın bu aylarla ilgili dile getirilen güzellikleri

derinliğiyle hissetmesi, tatması ve zevk etmesi mümkün değildir. Evet, insan ciddî bir metafizik gerilim içinde bu

aylara girmez, ciddî bir kulluk şuuruyla kendisini ibadete vermez ve kendisini işin içine salmazsa, bu ayların ifade ettiği manalar bardaktan boşalırcasına yağıp dursa da o, bunları duyup hissedemez. Hatta o, başkalarının bu zaman dilim-leriyle ilgili ifadelerini kendi idrak ve istidadının mihengine vurur ve onları bir lüks ve fantezi olarak değerlendirebilir.

Evet, bu mübarek günlerin tepemizden aşağıya sağa-nak sağanak boşalttığı varidâtı duyabilmek, öncelikle ona inanıp teveccüh etmeye bağlıdır. Zira teveccühe teveccühle mukabele edilir. Siz, bu ayların ruh ve manasına teveccüh etmezseniz, onlar da size kapılarını açmaz. Hatta bu aylarla ilgili söylenen çok canlı ve parlak sözler bile sizin nazarınızda cansız bir ceset gibi sönük kalır.

Bu itibarla insan meseleyi öyle sahiplenmeli ki, âdeta Recepleşmeli, Şabanlaşmalı ve Ramazanlaşmalıdır. Evet, insan, onlarla öyle bütünleşmeli ki, bu kutlu ayların insan

ruhuna neler söylediğini duyup hissedebilsin. Yoksa siz, siz olarak kaldığınız, sathîlikten

kurtulamadığınız ve bu ayların hakikatini a raş t ı rma- dığınız sürece bu aylarla ilgili söylenilen çok güzel

sözler bile bir kulağınızdan girer, öbür kulağınızdan çıkar.

B u açıdan, laubaliliğe açık duran, böyle bir ganimet

mevsiminde kendini ye-nileme gibi bir gayret içinde

olmayan, hâl ve hareketlerinde ciddiyeti yakalayamayan insanların

bu aylardan istifadeleri çok zordur.Gayemiz, Allah’a Yaklaştırmak

OlmalıÖte taraftan meselenin içtimaî ruha,

toplumdaki genel kabule bakan yönü de vardır. Vakıa bu mübarek ayların ifade ettiği gerçek derinlik ve enginliğin

duyulup hissedilmesi kalp ve ruh ufku itibarıyla derin insanlara mahsus bir mazhariyettir.

Fakat şu anda umumî manada toplumumuzun da belli ölçüde bu ayların kıymet ve bereketini takdir ettiği, camilere yöneldiği ve Cenâb-ı Hakk’a teveccüh ettiği de bir gerçektir. İşte bu durum önemli bir vesile olarak değerlendirilip bu kutlu zamanda farklı program ve aktivitelerle insanların ruhuna belli mesajlar duyurulabilir.

Yalnız, farklı vesileleri değerlendirerek yapacağımız bütün faaliyetlerdeki gayemiz, insanları düşünce ve his dünyaları itibarıyla bir adım daha Allah’a yaklaştırmak ol-malıdır. Şayet meşgul olduğumuz program ve aktiviteler bizi bizliğimize götürmüyor ve kendimizi bulma istikametinde bize rehberlik etmiyorsa boş şeylerle uğraşıyoruz demektir. Evet, düzenlediğimiz programlarda Rabbimize ait bir kısım hakikatleri seslendiremiyor, insanları bir adım daha Efendiler Efendisi’ne yaklaştıramıyorsak; hatta sırf insanların heva ve

heveslerine hitap eden programlar düzenliyor ve neticede onlara sadece “Hoş dakikalar geçirdik.” dedirtiyorsak, zaman israfına, belki de günaha giriyoruz demektir. Zira Allah’a götürmeyen ve Efendimiz’e ulaştırmayan her yol bir aldanmışlıktır.

BU SAY FA, M. FET HUL LAH GÜ LEN HO CA EFEN DI’NIN SOH BET VE YA ZI LA RI ESAS ALI NA RAK HAZIRLANMAKTADIR.

kur su@za man.com.tr

İkindi Sohbetleri

İkindi Sohbetleri

Kutlu zaman dilimleri

İnsanın, mübarek zaman dilimlerinde, bedenî ve nefsanî ağırlıklardan sıyrılıp belli bir ufka yükselebilmesi, en başta ciddî bir tefekkür ameliyesini gerektirir.

Üç aylar, insanın, Allah’a en yakın olabileceği, günahlarından sıyrılıp kalp ve ruh ufkunda seyahat edebileceği en önemli kutlu zaman dilimleridir.

Page 21: Zamandk315 eg

Ey Allah’ımız! Bize düşmanlık yapanlara karşı Sen bizim muînimiz ol.. haddini aşıp hukukumuza saldıran mütecavizlerin şerlerini üzerimizden defet.. ehl-i iman hakkında kötülük düşünen ne kadar şerîr insan varsa Sen bizi onların

şerlerinden ve tuzaklarından koru.. Senin o zarar verilemeyen ve ulaşılama-yan himayene bizleri de dâhil eyle.. kâfirlerin azgınlıklarını, facirlerin entrika-

larını başımızdan defet.. bizleri ebedlere kadar devam edecek olan himayen altına al.. dünya ve ahiret ihtiyaçlarımızı karşıla!

Yaş ilerledikçe kulluk düşüncesiyle bütünleşmeyen bir ruh, kazanç ufkunda kaybet-me talihsizliğine düşer. Eğer o, bunu idrak edebilseydi, bugün güldüklerine ağlayacak ve nedâmetten iki büklüm olacaktı. Ağlamak, hassas ruhların ferahlama gayreti ve vicdanda yanan ateşi gözyaşlarıyla söndürme hamlesidir. Ne var ki, insanların çoğu ağlanacak yerde güler, gülecek yerde de ağlar. Ruh tutuşunca vicdan kavrulmaya başlar ve işte o zaman insan da ağlar. Tam bu esnâda gözyaşları imdada yetişir ve ruhun ateşini söndürür.

Abdullah Aymaz

Konuşan yalnız hakikattirÜstad Hazretleri Emirdağ Lâhikası'ndaki bir mektubunda şöyle

diyor: “Risale-i Nur'da ispat edilmiştir ki, bazen zulüm içinde adalet

tecellî eder. Yani, insan bir sebeple bir haksızlığa, bir zulme mâruz kalır, başına bir felâket gelir, hapse de mahkûm olur, zindana da atılır. Bu sebep haksız olur. Bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vâkıa adaletin tecellîsine bir vesile olur. Kader-i İlâhî başka bir sebepten dolayı cezaya, mahkûmiyete istihkak kesbetmiş olan o kimseyi bu defa bir zâlim eliyle cezaya çarptırır, felâkete düşürür. Bu, adalet-i İlâhî'nin bir nevi tecellîsidir.

“Ben şimdi düşünüyorum. Yirmi sekiz senedir vilâyet vilâyet, kasaba kasaba dolaştırılıyorum. Mahkemeden mahkemeye sürük-leniyorum. Bana bu zâlimane işkenceleri yapanların bana atfettikleri suç nedir? Dini siyasete âlet yapmak mı? Fakat bunu niçin tahakkuk ettiremiyorlar? Çünkü hakikat-i halde böyle bir şey yoktur.

“Bir mahkeme aylarca, senelerce suç bulup da beni mahkûm etmeye uğraşıyor. O bırakıyor; diğer bir mahkeme aynı meseleden

dolayı beni tekrar muhakeme altına alıyor. Bir müddet de o uğraşıyor, beni tazyik ediyor, türlü türlü işkencelere mâruz kılıyor. O da netice elde ede-miyor, bırakıyor. Bu defa bir üçüncüsü yakama yapışıyor. Böylece musibetten musibete, felâketten felâkete sürükle-nip gidiyorum. Yirmi sekiz sene ömrüm böyle geçti. Bana isnad ettikleri suçun aslı ve esası olmadığını nihayet kendi-leri de anladılar.

“Onlar bu ithamı kasten mi yap-tılar, yoksa bir vehme mi kapıldılar? İster kasıt olsun, ister vehim olsun, ben böyle bir suçla münasebet ve alâkam olmadığını kemâl-i kat'iyetle yakinen ve vicdanen biliyorum. Dini siyasete âlet edecek bir adam olmadığımı bütün insaf dünyası da biliyor. Hattâ beni

bu suçla itham edenler de biliyorlar. O halde neden bana bu zulmü yapmakta ısrar edip durdular? Neden ben suçsuz ve mâsum olduğum halde böyle devamlı bir zulme, muannid bir işkenceye mâruz kaldım? Neden bu musibetlerden kurtulamadım? Bu ahval adalet-i İlâhiyeye muhalif düşmez mi?”

“Benimle beraber çok talebelerim de türlü türlü musibetlere, ezâ ve cefâlara mâruz kaldılar, ağır imtihanlar geçirdiler. Benim gibi onlar da bütün haksızlıklara ve haksız hareket edenlere karşı bütün haklarını helâl etmelerini isterim. Çünkü onlar bilmeyerek kader-i İlâhî'nin sırlarına, derin tecellîlerine akıl erdiremeyerek bizim dâvâmıza, haki-kat-i imaniyenin inkişafına hizmet ettiler. Bizim vazifemiz onlar için yalnız hidayet temennisinden ibarettir. Bize ezâ ve cefâ edenlere karşı hiçbir talebemin kalbinde zerre kadar intikam emeli beslememesini ve onlara mukabil Risale-i Nur'a sadakat ve sebatla çalışmalarını tavsiye ederim.”

Evet şu anda hizmet ağır bir süreçten geçiyor. Zulümler, haksızlıklar diz boyu… Ama Cenab-ı Hak hizmeti yeni ufuklara hazırlıyor. Sanki toplumu yeniden yoğuruyor. Hizmete peşin hükümlerle bakanlar şimdilerde yepyeni bir bakış açısıyla ele alıyor. Ayrıntıları ve farklılıkları daha detaylı ve net görüntüleri ile değerlendiriyorlar…

Aslında İkiz Kulelerin vurulması bütün dünya için bir dönüm noktası oldu. “Ama, lâkin, fakat…” demeden terörün her çeşidine lânet diyen Hocaefendi'nin “Müslüman terörist olamaz, terörist de Müslüman olamaz” diye yaptığı çıkış diyebilirim ki, Müslümanların haysiyetini kurtardı…

Şu anda Türkiye'de yaşanan haksızlık, hırsızlık ve yüzsüzlüklere karşı, bütün dünyada Müslümanlık adına bakalım kim sesini yüksel-tecek diye beklenirken, ne Diyanet'ten, ne ilâhiyattan bir ses ve sadâ çıkmazken, tam da kitabın ortasından konuşan dürüst bir ses yükseldi ve Türkiye'deki Müslümanların haysiyetlerini kurtardı…

Bu mesele, bilhassa Avrupa'da Hizmet'in itibarını artırdı…

HAFTANIN DUASI SÖZÜN ÖZÜ

“Âşıkın mâşuka olan münasebeti gibi burnumuzun kemikleri sızlıyor. Hepimiz hizmet çölünün mecnunu gibi Leyla Leyla deyip onun arkasından koşuyoruz. Bu yolu bize sen gösterdin, diyoruz.

Dostla Halvethis dünyası

Hakk’a kul olanlar kula kul olmaz;Kulluğa erenler yollarda kalmaz.

Ruhlarında vuslat, ruhlarında haz,Âlem aldansa da onlar aldanmaz.

Baş koyup da o eşikte bekleyen,Dost düşünüp, dost deyip, dost söyleyen;

Hep şevkle şahlanıp aşkla inleyen,Yüz hazan görse de sararıp solmaz.

Üveykler gibi şahlanan ruhuyla,Pürneş’e ve meleklerle kol kola,Uzayıp Sonsuz’a ulaşan yola,

Girip yol alanlar asla yorulmaz...

Ruhaniler gibi kanat çırparak,Akıl ermez ufuklarda uçarak;Gidip sır kapılarını açarak,

Hak’la halvet olur; olur ayrılmaz.

M. Fethullah Gülen

Allah bize yeter

fasıldan fasıla

ciz, fakir ve muhtaç durumda bulunan bir insan ancak Kadir-i Mutlak ve Ganîy-yi ale’l-Itlak olan Allah’a sığınmak suretiyle her türlü sıkıntının üstesinden gele-bilir. Bu açıdan, insanın maruz kaldığı belâ ve musibetler karşısında, ‘Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir.’ diyerek Allah’a sığınması çok önemlidir. Haddizatın-

da bunu diyen bir insan şuna inanmaktadır: İşimizi O’na havale ettik. Vekilimiz yalnız O’dur. Kendisine teveccüh ettiğimizde O, asla bizi kendimizle baş başa bırakmayacak ve bizi yalnız-lığa terk etmeyecektir.

Cenâb-ı Hak, Tevbe Sûre-i Celilesi’nde insanların kendisinden yüz çevirmeleri karşısında Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) hitaben şöyle buyurmuştur: “Eğer yüz çevirir, Seni dinlemezlerse ey Resûlüm de ki: Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben yalnız O’na dayanıp O’na güvendim. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahi-bidir.” (Tevbe, 9/129)

Hz. Pîr de bu âyeti izah ederken şöyle der: “Eğer ehl-i dalâlet, arka verip senin şeriat ve sünnetinden i’raz edip Kur’ân’ı dinlemeseler merak etme. Ve de ki: Cenâb-ı Hak bana kâfidir. Ona tevekkül ediyorum. Sizin yerlerinize, ittibâ edecekleri yetiştirir. Taht-ı saltanatı her şeyi muhittir; ne asiler hududundan kaçabilirler ve ne de istimdat edenler medetsiz kalırlar.”

Konuyla alâkalı, Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) sabah-akşam yapılmasını tavsi-ye buyurduğu bir dua da şu şekildedir: “Yâ Hayy u yâ Kayyûm! Rahmetin hürmetine Senden yardım diliyorum; her hâlimi ıslah et ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni nefsimle baş başa bırakma!” (Hâkim)

Bunu biraz daha açacak olursak şöyle de diyebiliriz: “Allah’ım! Ne olur, Senin yolunda bulunurken, meselenin ruhuna dokunacak, tadını tuzunu karıştıracak fısk u fücûr gibi şeyler işin içine hiçbir zaman girmesin! Göz açıp-kapayıncaya kadar bile olsa beni nefsin ve şeyta-nın vekâletine bırakma! Zira vekâleti onlar alırlarsa, beni hangi gayyaya sürükleyecekleri belli olmaz. Nefs-i emmareye itimat edilmeyeceğinden, işe onun vaziyet ettiği bir yerde ben yenil-miş sayılırım. Vekilim Sen olursan, ancak o zaman doğru yolu bulur ve o yolda yürüyebilirim. Çünkü Senin havl ve kuvvetinin olduğu yerde, işin içine ne nefsin ne de şeytanın parmağı karışabilir.”

Â

Page 22: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

BULMACA40 BU

Hazrlayan: Ali Topdağ[email protected]

5

Kutulardaki her say bir harfin karşlğdr. Verilen ipuçlarn kullanarak diğer kutular doldurun ve hayat-mza yön verecek prlanta tavsiyeyi tamamlayn.

PARAGRAF TAMAMLAMAA

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15Y B M

16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29S K

16 1 15 11 15 11 16 17 9 2 21 3 21 3 12

11 13 16 17 4 6 1 10 14 4 1 2 1 13 8

1 18 1 2 8 14 19 14 16 5 13 21 20 21 22

16 17 4 5 16 17 9 2 21 9 21 3 11 3 1

15 21 2 8 21 10 7 21 13 11 3 21 16 5 13

21 18 2 11 6 1 16 21 3 1 7 1 18 1 13

8 23 13 23 13 12 17 9 2 21 20 21 1 19 14

4 8 1 3 24 14 18 1 3 6 21 13 12 11 13

16 17 4 18 22 25 9 1 2 1 13 14 9 2 1

3 1 15 5 7 21 3 1 6 11 22 2 23 13

A S İ İ T E R H A N İ E Z M U

HEfendimiz'in

hicret arkadaş

K İ H A Z R N N E H A Allah'a sğnma R

A B E Rİncil

gönderilen peygamber

B A U I İ Bilirkişi L İ İ U

Z U Y Y Ü B D B A L İ İ T S H

R B I A T E Bir kyamet alameti

Eserden müessire götüren

delilYüce, ulu A T V U F L

E E H T T TNizamiye

Medresesi'nin kurucusu

Harama yakn olan mekruh

Yok olan, hükümsüz B I U K R U

T İ İ L E Ü N T A H L F E U H

A G E İTeşehhüd

miktar okunan

L İ Z A R Bayramdan önceki gün E Ş H U

İReceb aynn

ilk Cuma gecesi

R D R A Ü M M İ A R E Haram aylar R

B K A N Z K L L Ü M E N M E K

Kutular doldurulmuş bulmaca aşağdaki gibidir. Sizden istediğimiz soru kutusundan çkp sadece yatay ve düşey ilerleyerek bütün kutular kullanp çözümü işaretlemek. Her harfi sadece bir kere kullanabilirsiniz.

ZİNCİR BULMACA

ZİNCİR BULMACA

PARAGRAF TAMAMLAMA

GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMLERİ

Halisane söylenilen bir söz, yaplan bir amel Hak katnda öyle bir kymetlidir ki, melekler onu ağzlarna alr vird-i zeban ederler, ruhaniler de onu bir tesbih gibi çeker dururlar.

12

34

56

78

910

1112

1314

15T

RK

IN

LU

OY

PM

ĞH

1617

1819

2021

2223

2425

2627

2829

ÖÇ

BS

GE

AD

V

HA

SA

NE

YL

EN

İ

LE

NB

İR

ZY

AP

IL

A

NB

İR

AM

EL

HA

KK

AT

I

ND

YL

EB

İR

KI

YM

E

TL

İD

İR

ME

LE

KL

E

RO

NU

IZ

LA

RI

NA

A

LI

RV

İR

ZE

BA

NE

D

ER

LE

RR

UH

AN

İL

ER

D

EO

NU

RT

ES

HG

İ

ÇE

KE

RD

UR

UR

LA

R

HA

TT

İK

BD

İĞ

ER

Ş

ED

ES

İL

ABa

şkal

arn

düşü

nme,

fe

daka

rlk

KI

LM

AT

A

Şİ

Nam

azn

şa

rtla

rnda

KI

BM

ües-

sird

en e

sere

türe

n de

lilB

DE

Cİm

ama

uyan

lar

SR

ME

Az sö

zle

çok

şey s

öyle

me

CA

ML

EU

EM

TŞu

ra,

müş

aver

E

İK

İsla

m'n

şa

rtla

rnda

n bi

riE

İL

RM

AA

İlim

sahi

biA

L

LE

AH

Efen

dim

iz'e

ilk va

hyin

in

diği

dağ

UM

IH

HDu

adan

so

nra

söyl

enen

AN

AN

İmann

şa

rtla

rnda

n bi

riL

MN

AA

Övül

müş

İN

ER

PK

İAl

emle

rin

Rabb

iR

AB

ME

ER

LE

EE

MH

z.

Mus

a'n

n ka

ynpe

deri

ZR

İŞ

LA

L

BM

AG

YL

İH

AE

TU

AY

B

Page 23: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANSimetri

Boyama

C - D

- E -

F - G

- A

- B

Ben

kimim

?

31

8

* * * *

16 H

AZİR

AN 2

015

SALI

Yeni

Bah

ar Ço

cuk 08

-09 B

ulm

acal

ar

12

34

56

78

Bulm

aca

16 H

AZİR

AN 2

015

SALI

ÇÖZMECE

Page 24: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

Ahmet Şahin

Yeni Bahar Çocuk 15 Faaliyet

16 HAZİRAN 2015 SALI

1

1

2

2

Malzemeler:Kurşun kalem ve üst kısımları oval değişik boyutlar-da kalemler.Kalın alüminyum folyo

Önce yukarıdaki çizimi alüminyum folyonun

üzerine bantlayın. Kurşun kalem ile çiçeğin çevre-

sinden geçin. Üstü kalın bir kalem ile de yavaşça

daireler çizerek kabartma-ya başlayın, kolay gelsin.

Alüminyumdan çiçek yapalım

erhaba canım arkadaşlarım. Bu hafta yapa-

cağımız faaliyet sizi biraz uğraştırabilir. Gerekli olan malzemeleri kırtasiye veya hobi malzemeleri satan bir dükkândan rahatlıkla bulabilirsiniz. Yandaki şekil zor gelirse, sadece basit bir çiçek çizerek etkinliğe baş-layabilirsiniz. Hoşça kalın.

M

HAZIRLAYAN: SEÇİL İLGÜN ANGÜ[email protected]

KÂĞIT HELVA

Ne oldum deme, ne olacağım de!

Öğrencilik devremde, medresenin son halkasını teşkil eden alimlerin sohbetlerini çok dinliyordum Fatih Camii'nde. Hayatın tüm iniş çıkışlarını yaşamış yaşlı alimlerden biri olan Fatih Camii baş imamı Gümülcineli Mustafa Efendi, sözlerine hep şu cümlelerle başlardı:

- Ne oldum deme, ne olacağım de! Bugünkü zaferini düşünerek şımarma, yarınki geleceğini de hesap ederek mütevazı ol! Şunu da unutma ki; her çıkışın bir inişi olur, her inişin de bir çıkışı olduğu gibi!

Bu sözler, insanın kazandığı başarı veya yaşadığı yenilgiden sonra dengesini bozmadan düşünmesini sağlayan önemli uyarılardı. Çünkü insan bazen aldığı yenilgiden tümüyle yeise kapılır, ümitsizlik kuyusuna düşer ya da kazandığı başarıdan iyice şımarır, ne oldum der, fakat ne olacağım demez hale gelir. Bir de bakarsınız ki, baş döndüren sözler söylemeye başlamış başarısından dolayı.

Nitekim bir muhtarlık seçimi sonrasında sonuçları getiren bir görevli, ‘Gözün aydın muhtar emmi, muhtarlık seçimini sen kazandın!' deyince hemen ayağa kalkan muhtar emmi, çevresine şöyle bir kuşbakışı baktıktan sonra:

- Komşular demiş! Şu Allah'ın işine bakın, biraz önce ben de sizin gibi bir adamdım!

Evet, biraz önce o da bizim gibi bir adamdı. Ama artık o, seçim kazanmış bir baştır. ‘İnsan bir baş olsun da isterse soğan başı olsun!' diye boşuna dememişler.

Halbuki baş olmanın getirisi olduğu gibi götürüsü de vardır, hatta muhtarlık bile olsa baş olmanın sorumluluğu ağırdır.

Nitekim seçildiği makamının sorumluluğu altında ezilerek geceleri gözlerine uyku girmeyen Halife Harun Reşid, maneviyat büyüğü Fudayl bin İyad'a müracaat ederek der ki:

- Ben kendimi ehil görmediğim halde halifelik sorumluluğunu üzerime yıktılar, Müslümanların başı makamına getirdiler. Bana neleri tavsiye eder, nasıl bir yönetim anlayışı içinde olmamı uygun bulursunuz? Biz yöneticiler olarak maneviyat büyüklerimizin uyarı ve irşadlarına muhtacız?

Maneviyat büyüğü Fudayl bin İyad, toplumu yönetmeye talip tüm yöneticilere ölçü veren şu tarihi yönetim tarifini yaparak der ki:

- Ey Müslümanların halifesi! Yöneticilik makamının sorumluluğunu tam yerine getirmek istiyorsan gerçek manada bir yönetici olman gerek. Bunun için de önce yönetimini yüklendiğin ülkeyi bir uçtan bir uca kendi hanen kabul et, ülkenin halkını da kendi hanenin halkı olarak gör, yaşlılarını anan, baban, gençlerini de kendi çoluk çocuğun bil. Evine, hane halkına nasıl davranır, neyi layık görürsen ülke halkına da aynı şeyleri layık gör, aynı şeyleri uygula. Neye layık olup neye layık olmayacaklarını da bu vicdan terazisi ile tartarak tespit eyle. Şayet yönetimini yüklendiğin insanların mahşerde tek tek karşına dikilip de senden davacı olmalarını istemiyorsan!

Bu fevkalade önemli yönetim tarifini büyük bir dikkatle dinledikten sonra gözyaşları içinde oradan ayrılan Harun Reşid'in, yol boyunca sızlanarak söylediği şu sözler tarihe geçer:

- Rabb'im der, ben kendi nefsimin hesabını veremezken bana ülke halkının hesabını vermeyi de yüklediler. Bütün ülke bir baştan bir başa benim evim, ülke halkı da evimin halkı, yaşlıları babam-anam, gençleri oğlum-kızım, çocukları da kendi yavrularım olmuşlar. Ben bunların dertlerini, ihtiyaçlarını kendi hanemin dertleri, ihtiyaçları gibi tespit edip çare bulmaya mecbur ve mükellef tutuluyorum. Meğer baş olmanın sorumluluğu ne kadar ağırmış da haberim yokmuş. Nasıl uyuyacağım bundan sonra böyle geniş bir hanede, böylesine çok nüfuslu bir ailenin sorumluluğu altında?

Bakalım yeni yöneticilerimiz, bizi nasıl görecekler? Yönettikleri yerleri kendi haneleri, halkını da kendi hane halkı bilecek, yaşlılarını anaları, babaları, gençlerini de oğulları kızları gibi görecek, sorumluluk sahibi yeni adil yönetici örneği verecekler mi, göreceğiz.

- Ne oldum deme, ne olacağım de! Bugünkü zaferini düşünerek şımarma, yarınki geleceğini de hesap ederek mütevazı ol! Şunu da unutma ki; her çıkışın bir inişi olur, her inişin de bir çıkışı olduğu gibi!

‘SELE SEPET TOP KANDİLAÇ KAPIYI BEN GELDİM’Oruç her şey gibi şehirlerin simasını da değiştiriyor. Ma-nevi bir atmosfer sarıyor Anadolu’nun her yanını. Öte yandan teravih sonrası kurulan dost meclisleri eskisi gibi olmasa da varlığını koruyor. Samsun’da Ramazan’ın on dördüncü gecesi ‘sele-sepet’ şenliği yapılıyor. İftarın ardından başlatılan şenlikte çocuklar taşıdıkları fenerlerle evleri dolaşarak bahşiş topluyor. Herkes karınca kararınca çocukları mutlu ediyor. Orucu sevmelerine vesile olan bu hediyeleşme Osmanlı’dan beri Samsun’un çeşitli bölgelerinde sürdürülüyor. Gençler de küçükler için kapı kapı dolaşıp meyve, çerez, şeker topluyor bazen. Sonra büyük bir sofra kurup topladıklarını afiyetle yiyorlar. Kapıları çalarken bir de mani söy-lüyorlar: “Sele sepet top kandil/ Aç kapıyı ben geldim/ Ayda yılda bir işte kapınıza ben geldim.”

HAZIRLAYAN:SÜHEYLA SANCAR [email protected]

Page 25: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

‘Hanımefendiler saflara buyurun!’Teravih vaktinde camiye koşan kadın cemaatin hissiyatını dinledik. Onlar için de terk edilemez bir namaz değil miydi teravih?

SÜHEYLA SANCAR AKBAYIR

1Tuttuğumuz ilk oruç ve kıldığımız ilk teravih namazının bıraktığı tesir bazen

ömür boyu sürer. Ne zaman buğulu cam ardında kalan yıllara dönsek, ulu kubbeyle tanıştığımız dakikaları tebessümle hatırlarız. Bize nasıl davranıldığı, sırtımızı bir büyüğün sıvazlayıp güzel sözler söylediği teravih ha-tıraları dimağımızda diri kalmayı sonuna kadar hak ediyor. Bundan olacak ki, “İnsanın en büyük arşivi kendi çocukluğudur.” diyen şair Casere Pavese’yi haklı çıkarıp durmadan tozlu rafların arasında buluyoruz kendimizi. Top ve davul sesinden başka nüvelerle izini sürüyoruz Ramazan’ın.

Hanımların mescide doyduğu, terk-i dünya yapabildiği, toplu dualara adını gerilerden ekleyebildiği yegâne namaz teravih. Buna karşılık “Her vakit camilerde kadınlara yer var.” diyenler çıkacaktır. Lakin biz teoriyle pratik arasındaki uçurumu gör-menin basitliğini hatırlatmakla yetineceğiz. Mahyaların şehrin alnına nur kondurduğu bir akşamda, herhangi bir caminin kadın ce-maati bilir ki saf tuttuğu yerde birlik ruhunu yakalamak zordur. Yer hep dardır, girişler çıkışlar sorundur. Safları sık tutmak, sıcak ve gürültü imtihanını sabırla geçmek herkese nasip olmaz. Ama bunun için de teravihin ziyafetinden kaçılmaz. Sekiz yaşından beri teravihi cemaatle kılmaya gayret eden Ni-lay Koç Kut’un görüşlerine başvurmamız bundan. Kendisi otuz iki yaşında iki çocuk annesi, muhasebeci-ekspertiz. Onun sözleri size aşina gelecek. Sımsıcak anlarına sığın-dığımız yılları anlatırken birbirimizinkine muadil cümleler kuruyor zira: “Bir Ramazan akşamı dedem; o gece teravihe gideme-yeceğini söylediğinde sevince boğuldum. Büyük ailede yetişen bir çocuk olarak topluca cemaatle kılınan ya da mutlaka mabette iştirak edilen namazdı benim için teravih. Ve terki asla mümkün değildi.” Kâbe imamları-nın kıldırdığı uzun teravihleri televizyondan izleyip ağlayan ablasını anlamaya çalışarak alışmış bu manevi atmosfere Nilay Hanım.

‘Taklit ederek tahkik ettiğim en büyük kazanç teravih.’ derken ise son derece samimi. Ne var ki, hanımların camide toplanmasına mani olan fiziki koşul-ları sorduğumuzda kederleniyor. Hâlâ çoğu mescitte geçerliliğini koruyor anlattıkları: “Cami içi değil yanındaki bir müştemilata gelişigüzel atılmış lekeli, yanık ve eski halı-larla dolu bir sürü anı.”

Kışın şadırvanda abdest alan kız çocuğuDedik ya ne olursa olsun o saflarda Ne-

biler Serveri’nin (aleyhissalatü vesselam) sö-zünden mülhem tarağın dişleri gibi diziliyor mü’minler. Abdest almaya yer bulamayan mahfil sakinlerinin yaşadıklarını Doç. Dr. Ahmet Onay bilimsel olarak kanıtlamıştı neyse ki. Türkiye’nin cami profilini çıkaran Onay, camilerin yüzde doksanında kadın-lara ait abdest alma yeri olmadığını ortaya koymuştu. İki senedir bizzat İstanbul’un

çeşitli ilçe camilerinde yapmış olduğumuz gözlemler bugün de sorunun büyük ölçüde devam ettiğini doğruluyor ne yazık ki.

Evde kılmak yerine çocuğunu hatta be-beğini alıp mescidin yolunu tutan annelerin hissesi büyük Ramazan hanemizde. Orucun kış günlerine denk geldiği senelerde bir kız çocuğunun teravihe nasıl alıştırıldığını müşahede etmiş Kut. Eyüpsultan Camii’nin kadın şadırvanında buz gibi soğuk suda abdest almaya çalışan beş yaşındaki kız çocuğu gözünün önünden hiç gitmemiş. Onun ellerinin titreye titreye aldığı o abdestle umulur ki günahları dökülen annesi çevre-deki kınayıcı bakışlara aldırmadan evladına yardım ediyor. Nihayetinde cami içinde koşuşup oynaşan çocuklar kıkır kıkır gülerek de olsa ellerini bağlayıp namaza duruyor. Çevredekiler manevi hazzı bozan çocuk seslerinden rahatsız olduklarını bıkmadan yi-neliyor. İçlerinden biri dayanamayıp anneye

başlıyor sözde nasihate: “Bu çocuk minicik yaşta hem soğuk suda abdest alıyor, hem de burada gürültü yapıp bizim dikkatimizi dağıtıyor. Yazık günah değil mi?” Sabırlı, imanı kalbinde nur gibi taşıyan annenin cevabı herkesi mahcup ediyor: “Şimdi değil de ne zaman gelecekler? Şimdi değil de ne zaman alışacaklar? Müslüman çocukları Kur’an meclislerinde büyürler. Çocukken alışmazlarsa sonra nasıl alışırlar?”

“Hayatlar sünnete uygun değil”Kadınların Asr-ı Saadet iklimini yeniden

yaşamasının güç olduğu konusunda herkes hemfikir. Cennetmekân mütefekkir Samiha Ayverdi ‘Neydik ne oldu’ eseri imdada yetişi-yor tam da bu gerçeğe mukabil. Kamil insan olmak için eskisinden daha fazla ter dökmek gerekse de hanımefendilerin ilim ve irfan için mescitlere koşması paha biçilmezdir. Çünkü bu gayret bize Ayşe validemizden miras.

Rahmet Peygamberi Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine uyarak farzdan sonra dağılırız mabedin farklı köşelerine. Sünnet namazlarını başka yerde eda etmenin hikmeti feyzin nereden geleceğini bilmemizdir. Hangimizin nereden nasipleneceğini bilemediğimizden dağılırız tesbih taneleri gibi. Bu sünneti teravihi her akşam başka camide eda etmek için de hayata tatbik edebiliriz. Böylece cem olmuş olacağız belki de. Kalplerimizin uyanması için kapı kapı feyz aramak en güzeli. Nur-u Osmaniye Camii’nin üst katında altı kişi varken Sultanahmet Camii’nde yer sıkıntısı çekmek yersiz. Bir de nefsi sebeplerle safları sık tutamayan, evden çıkmayanlardan dem vurduğumuzda hayatı sünnete uygun hale getirmediğimizi hatırlatmakla yetiniyor yılların teravih müdavimi: “Kadınlar dini ve-cibelerde sıkıntılı saflarda kalmışlar genelde. Yeni nesil Müslümanlardan bahsediyorum. Bu benim kişisel tespitim tabii. İftarlar şata-fatlı, evler öyle. Fazla eşya fazla iş. İkramlar sünneti aşıyor. Bu konuda bireysel olarak herkes önce imanını sorgulamalı. Fazla eşyası olduğu için işi bitmeyenler, ibadete çok fazla vakit bulamıyor mesela.”

NİLAY KOÇ KUT

Page 26: Zamandk315 eg

MELEK ÖZDEN

1Çocukların zihninde genellikle Allah, ölüm, ahiret, melek gibi kavramlar daha

örtülüdür. Ne kadar böyle olsa da bunların üzerindeki sır perdesini aralamak istiyor ve kendilerine göre sorular sorarak meraklarını gidermeye çalışıyorlar. Bugünlerde ilgi alanlarını daha çok oruç meşgul ediyor. “Neden oruç tutuyoruz? Sahur ne demek? Orucu neden akşam ezanına kadar tutuyoruz?” onların sorularından sadece birkaçı. Anne babaların bu sorulara verdikleri cevaplar ise oldukça önemli. Zira miniklerin merakının giderilmemesi veya rastgele, gelişigüzel cevaplandırılması ruhî boşluk yaşamalarına neden olabilir. Çocukların yönelteceği sorulara cevap verirken anne-babaların dikkat etmesi gereken birçok nokta var. Öncelikle böylesi soruların çocuğun yaş gelişimi dönemine uygun olarak cevaplandırılması gerekiyor. Mesela okulöncesi dönemindeki çocuklar daha somut örneklerle anlıyor. Bu yüzden onların dünyalarından ölçülerle anlatmak mühim. Pedagog Yasemin Eyüpoğlu bir örnekle açıklıyor: “Siz ‘Allah büyük’ dersiniz ‘Babamdan da mı?’ der. O zaman da biz ne yapacağımızı bilemeyiz. Bu sebeple her zaman bu bilgileri belirli bir miktarda vermeliyiz.” Ölçünün yanında, onların suallerini tuhaf ya da saçma bulmamamız da gerekiyor. Cevaplar mümkün mertebe kısa, anlaşılır olmalı. Ve sorularına tatmin edici yanıtlar vermeliyiz. Unutmamalıyız ki sorulandan fazlası önemli olmuyor çocuk için. Mesela “Ölünce nereye gideceğiz?” diyen çocuğa, ailenin bütün âlemi berzahı anlatması manasız. Son olarak onların ilginç sorularından bilemediklerimiz olacak mutlaka. O halde güvendiğimiz öğretmenine yönlendirebilir ya da “Çok güzel bir soru” diyerek araştırmak için izin isteyebiliriz. Yaşına uygun kaynaklardan istifade edebiliriz. Onların merak ettiği sorulara hazırlıklı olmakta da fayda var.

Neden oruç tutuyoruz? Oruç bizi yaratan Allah’ın bir emri. Bizden

isteği. O bizim ihtiyaçlarımızı bilerek ona göre işler yapmamızı istiyor. Yani Rabb’imiz bize yemek yasak dediğinde, biz yemeyerek O’nu dinlediğimizi göstermiş oluyoruz. O’nu dinliyoruz. Hem, karnımız acıktığında yiyecek-lerin içeceklerin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz. Aç olanların halini anlıyoruz. Ve onlara daha çok yardım etmek istiyoruz.

Oruç tutarken neden belirli zamanlarda yemek yiyoruz?Allah bedenimizin ihtiyaçlarını giderme-

miz için bize yemek zamanı da veriyor. Sadece bu manaları gündüz aç kalarak anlamaya çalışmamızı uygun görmüş Allah. Bizden öyle yapmamızı istemiş.

Çocuklar neden oruç tutmaz?Henüz çocukların vücutları tam büyüme-

diğinden, bütün gün aç kalmak onlara zor ola-bilir. Ama tutabildikleri kadar deneyebilirler.

Neden sahura kalkıyoruz?Gündüz oruç tutulacağı için geceye de

yemek saati konulmuş. Sahur adı verilmiş. Bunu Peygamberimiz’den öğreniyoruz. Bir miktar yiyip içerek güneş doğunca yemeyi bırakıyoruz.

Orucu neden akşam ezanına kadar tutuyoruz?Yüce Rabb’imiz öyle yapmamızı istemiş.

Peygamber Efendimiz’den de öyle öğrendik.

Oruç tutan neden sevap kazanıyor?Allah’ın emrettiği şeyleri yapmak sevap

kazandırır. O’nun bizden istediklerini ne kadar yapmaya çalışırsak o kadar çok kazanırız.

Küçükler neden öğleye kadar oruç tutuyor?Yapabildikleri, alışabildikleri kadar küçük-

ler de hepsini tutabilir.

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

Neden oruç tutuyorsunuz anne?

Page 27: Zamandk315 eg

17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

Jurassic World: Korku kafesi kırılıncaNEDİM HAZAR

1Toprağı bol olsun, Michael Crichton, bilim kurgu ve tekno gerilim türünde

epey bereketli ve çok satan örnekler yaza-rak gitti bu dünyadan. Aldığı tıp eğitimi ve bilime saplantı derecesinde olan hayranlığı yazdığı kitapların bilimsel bir değeri olmasa da edebî alanda tanınmasını sağladı.

Binary, İki Beyinli Adam, 13. Savaşçı, Congo ve Küre gibi popüler kitaplardan sonra 1990 yılında bir bilim kurgu klasiğine dönüşmekle kalmayıp, oyuncak sektöründen eğlenceye kadar, modern insanın hayatında pek çok alana etki edecek olan Jurassic Park’ı yazdı. Kitabın filme dönüşmesi elbette uzun sürmedi ve zekâsını sanat kadar ticarette de kullanmayı beceren Steven Spielberg 1993’te meşhur kitabı aynı isimle filme çekince, bir ‘Janr’ oluştu. Cem Yılmaz da filmlerinde pa-rodisini yapacak kadar küresel bir etkileşimdi bu. Muazzam bir pazarlama ve PR ile tüm dünyaya âdeta virüs gibi yayılan bu ‘dinozor’ akımı ülkemizi de hemen esir almıştı. Film, milyonlarca yıl önce nesli tükenen dev yara-tıkların günümüzde yaşaması durumunda başımıza neler gelebileceğine dair tutucu bir bilim kurguydu. Spielberg, ticari zekâsını konuşturmuş ve filmin en zor anlaşılacak olan kısmını, yani ‘nasıl oluyor da dinozorlar bugün yaşıyorlar’ kısmını animasyon ile âdeta tereyağından kıl çekerek çözmüştü.

Devamı ve benzerleri çekildi Jurassic Park’ın. Oyunları ve oyuncakları çıktı, eğ-lence merkezleri kuruldu, 6 boyutlu kısa filmler vs… Aradan 14 yıla yakın bir süre geçince Spielberg yeni jenerasyona da hatır-latma kabilinden seriye bir yenisini eklerken kavramlar ile anlamları restore ederek çıkıyor seyircinin karşısına. Hikâye bu yönüyle he-men her kültüre daha da yakınlaşıyor, hele ki bizim gibi korku ile yönetilmeyi âdeta kader olarak yaşayan toplumlar için dinozorların dünyası farklı bir sahiciliğe ve yakınlığa sahip oluyor. Hikâye şu: Jurassic Park’ın adası olan Nublar, ‘Yeni Türkiye’ yöneticilerinin eline geçmişçesine hemen alışveriş ve eğlence merkezine dönüştürülmüştür. İnsanlar elle-rinde mısır patlağı ile köpek balıklarının ava dönüştüğü kanlı bir eğlence içinde kahkaha atıp tüketmektedir kapitalizmin tüm ürün gamını. Ancak gözünü para hırsı bürümüş yöneticileri daha fazlasını istedikleri için dinozorların genleriyle oynayıp yeni bir tür üretmeyi başarmıştır: Insidious Rex… El-bette her Frankeştayn önce yakın çevresine, ardından dönüp sahibine tehdit oluşturup zarar verecektir!

Crichton kitabını yazarken meşhur gerilim ve korku kültlerinden beslenmiş ve kimi sekanslarında parodi bile kullanmıştı. Hatırlayınız meşhur tavanı olmayan tuvalet sahnesini. Benzer bir sahneyi Hitchcok’un Kuşlar filminde görmüştük. Bu perspektifle baktığımızda Jurassic serisi Dr. Moroeu’dan King Kong’a kadar pek çok korku mode-linden yararlanıyordu. Bu nedenle Jurassic World temele inerek insanın korkularının bilinçaltı kafesinden firar ettiğinde neler olabileceğine dair bol efektli bir ibretlik ama kolay tüketilecek film çıkarmış ortaya. Di-nozorlaşan insan ya da insanlaşmış dinozor görüyoruz film boyunca. Karakterlerin te-mel arketiplerine göre birer karşılık koymuş yapımcılar filme. Bu yönüyle hayvanların macerasından ziyade, insan ve korkularına dair etkileyici bir alt katmanda ilerlemek mümkün Jurassic World’da.

Enteresandır filmin yönetmeni Colin Trevorrow, 70’li yıllarda henüz görsel efekt teknolojisinin tam gelişmediği dönemlerde yapılan korku atmosferine benzer bir ortamda ilerletiyor öyküsünü. O dönem, filmin hileleri anlaşılmasın diye olayların neredeyse tamamı loş ya da karanlık or-tamlarda geçerdi. Jurassic World da bir yerden sonra geceye devrediyor macerayı. Ama bunu yaparken de yine metafora sığınarak karanlığı aydınlık bir yere bağlıyor ve ucunu da açık bırakıp serinin geleceğine yatırım yapmayı ihmal etmiyor. Senaryo

matematiğine de azami dikkat edilerek başkahramanlar arasında zıtlık ve defo açısından simetri oluşturmayı ihmal etme-yen Jurassic World, ilk örneklerinin aksine belki de çağın ruhuna uygun olarak epik bir korkudan ziyade oyun konsolunda tüketile-cek forma dönüştürülmüş. Bu durum yeni nesil için filme takılıp kalma noktası olabilir ama Jurassic Park aşinaları için şüphesiz rahatsız edici. Adayı ülke, kahramanları yakınlarımızdan biri olarak algıladığımızda ise olayın rengi değişip farklı ve ibretlik bir seyir çıkıyor Jurassic World’da.

JURASSIC WORLDYönetmen: Colin Trevorrow

Oyuncular: Katie McGrath, Bryce Dallas Howard, Omar Sy, Judy

Greer, Irfan Khan Tür: Bilim kurgu, aksiyon, gerilim,

maceraSüre: 125 dakika

2015, ABD

AKP’nin seçim sloganıydı “Yeni Türkiye’de İkinci Yarı Başlıyor”. Seçimler tamamlandı ve halk AKP’yi sandıkta ceza-landırdı; maç bitti. AKP iktidarı kaybetti, peki Yeni Türkiye’ye ne oldu? Mehmet Kamış’ın Zaman Kitap’tan çıkan “Yeni Türkiye Eski Zihniyet” kitabı bu soruya bir cevap niteliği taşıyor. Arka kapakta yer alan şu ifadeler kitabın çekirdeği hükmünde: “Özellikle 17-25 Aralık soruşturmasının ardından iktidar sahiplerinin dilinden düşürmediği ‘Yeni Türkiye’ söylemi, yolsuzlukların yanı sıra yaşanan hukuksuzlukların ve yapılan zulmün üzerini örtmek için uydurulmuştu aslında…”

Bir tarihin içinden geçiyoruz. Bugün ya-şananları analiz edip fotoğrafını çeken kitap çalışmaları ayrı bir değer taşıyor. Mehmet Kamış, sıcak gündemi yakından takip eden Zaman Gazetesi’nin mutfağında bir isim. Yöneticilik ve köşe yazarlığı yapıyor. Kitap, gazetedeki yazılarından bir seçki. En eski yazı 18 Aralık 2013 tarihli, en yenisi 18 Mart 2015.

17 Aralık’la başlayan süreci anlamak için kılavuz bir kitap sayabiliriz bu çalışmayı. AKP-Cemaat kavgası olarak sunulan ay-rışmanın kodları, İslamcı olarak pazarlanan iktidarın dilinin vardığı yer, başlatılan cadı avı, hukuksuzlar, fişlemeler bir bir not düşülüyor.

Devletin bütün imkânları seferber edilerek yapılan zulme bir itiraz gibi de okuyabiliriz yazıları; çoklarının sustuğu, haksızlıklara seyirci kaldığı bir dönemde atılan bir çığlık gibi de... Aslında yazar “bir devrin battığı yer”i işaretliyor. Saltanatın, güç şehvetinin, debdebenin, israfın, Saray’ın hükümranlığının Türkiye’yi soktuğu çıkmaz sokağı gösteriyor.

Kitabı okuyup bitirdiğimizde anlıyoruz ki Yeni Türkiye söylemi bir göz boyamadan, bir aldatmacadan ibaret. Bugün Yeni Türkiye dendiğinde ayakkabı kutuları, sıfırlama tape-leri, para kasaları akla geliyor. 17 Aralık’tan sonra hukuk adına, demokrasi adına, insan hakları ve özgürlükler adına yaşanan ne varsa hepsi “eski”ye ait. Hırsızların dışarıda, hırsızları yakalayanların ise içeride olduğu Türkiye hiçbir zaman “yeni” olmadı, olmaz da.

Son olarak diyebiliriz ki “Yeni Türkiye Eski Zihniyet” kitabını AKP’liler de mutlaka okumalı. “Niye kaybettik”in cevabı da bu

Bir devrinBATTIĞI YER

YENI TÜRKIYE

Page 28: Zamandk315 eg

28 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANGÜNDEM

HASAN CÜCÜK

1Haziran yaklaştığında tüm Türkiye’yi bir heyecan sarardı. Sevgi çiçeklerinin

gelişi bayram havası estirirdi. Türkiye’nin dünyadaki tek markası olan Türk Okulla-rı’nda okuyan öğrencilerin katıldığı Türkçe Olimpiyatları, sevincin, gözyaşının, kardeş-liğin, dostluğun müjdecisi olarak Anadolu insanının gelecek adına ümitli olmasını sağ-lardı. Ancak ne olduysa 17/25 Aralık sonrası oldu. Yolsuzluk soruşturmalarından sonra ‘paralel paranoyasına’ tutulup cadı avı başla-tınca Türkçe Olimpiyatları için ‘gurbet’ yolu göründü. Türkçenin sevgi çiçekleri, yoluna Uluslararası Dil ve Kültür Festivali olarak devam etti.

Bu yıl 5 kıtada ve 20’ye yakın ülkede yapılan festival, Anadolu insanının hede-fini coğrafi sınırların olmadığı yepyeni bir dünyaya taşımanın mutluluğunu yaşadı. Verilmeyen salonlar, kıskanılan vizeler hepsi geride kaldı. Hedef evrensel barış olunca dünyanın bambaşka kentlerinde Türkçenin çocuklarının marifetleri ile birlikte daha önce hiç görmediğimiz salonlarda değer buldu. Her çocuğun kendi kültürü ile buluştuğu ülkeler renk cümbüşüne döndü. ‘Dünyanın Renkleri’ sloganıyla 150 ülkeden 2 bin 500 öğrencinin Tayland’da başlayıp Avustralya ve Belçika’da biten dünya turuna gelin birlikte göz atalım.

TAYLAND: Türkçenin dünya turu Uzakdoğu’nun şirin ülke-sinden başlarken, başkent Bang-

kok’taki Muang Ratchadalai Tiyatrosu tarihî bir güne şahitlik ediyordu. 14 ülkeden gelen 90 öğrencinin muhteşem şovunu ülkenin

ünlü isimleri komedyen Thanuphong Sak-thanawat, spiker Vijitra Duangdee ve Türk Okulu mezunu Simon Mahidol sunuyordu. Salondaki 3 bin 500 kişi arasında Tayland siyasetinin önemli isimleri yer alıyordu. İlk duraktaki ilgi en üst seviyedeydi.

FİLİPİNLER: Newport Per-forming Art Theatre salonu 13 ülkeden gelen sevgi çiçekleriyle

coşuyordu. Mariel Rodriguez (oyun-cu-sunucu) ve Mikale Velle’nin (öğrenci) sunduğu festival Filipinlerin en büyük TV kanallarından ABS-CBN ile birlikte 4 kanalda yayımlanıyordu. Protokol sıralarında kimler yoktu ki. Eğitim Bakanı Armin Luistro, Mec-lis Başkanı Feliciano Belmonte, Kültür Bakanı Felipe De Leon, Gençlik Bakanı Gregorio Ramon, Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Rusya, Endonezya, Gürcistan, Arnavutluk, Belarus büyükelçileri, işadamları ve çeşitli cemaat mensupları... Eğitim Bakanı Luistro, farklı dil, din ve kültürdeki insanların böyle bir şölende bir araya gelmesinin hayranlık uyandırdığını, okullara ve öğretmenlere güvenlerinin tam olduğunu vurgulayarak Filipinli ailelere, “Çocuklarınızı rahatlıkla emanet edebilirsiniz.” diyordu.

GÜNEY AFRİKA: Irkçılık ve ayrımcılığa karşı destansı bir mücadele veren Nelson Man-

dela’nın ülkesi Güney Afrika, farklı dil, renk ve kültürden öğrencilere kapılarını sonuna kadar açtı. Nerelisin sorusuna ‘Diyarbakır-lıyım’ cevabıyla belleklerimizde yer edinen Türk Okulu öğretmeni Nicholas Bixa ve ünlü sunucu Zizo Bedha’nın sunduğu Güney Afrika programına Eyalet Başkanı David Makhura, Filipinler, Romanya, Kazakistan,

Zambiya büyükelçiliklerinden temsilcilerle birlikte Cibuti milletvekilleri ve Zambiya Daily Nation medya patronu katıldı. ‘Ayrım-cılıktan uzak’ dünyanın habercisi çocukların gösterisi tam not aldı.

KIRGIZİSTAN: Ata diyarı Kırgızistan, 17 ülkeden gelen Dünyanın Renkleri’ni Bişkek

Spor Sarayı’nda ağırladı. Festivalin sunu-culuğunu 2009 Türk Okulu mezunu Kırgız Radyo Televizyon Kanalı haber spikeri Elena Çernamazova ve aynı kanalda sunuculuk yapan Urmat Borçenova yaptı. Kırgız Cum-huriyeti Meclis Başkan Yardımcısı Töröbay Zulpukarov, “20 farklı ülkeden onlarca yetenekli çocuk geldi. Bu çocukların bizleri sevgi, barış, kardeşlik ve hoşgörüye davet etmeleri çok manidar.” dedi.

TANZANYA: Tanzanya de-nince aklımıza hemen 11. Türkçe Olimpiyatları Şarkı Finali’ne

katılan Abdulkadir Haruknas’ın seslendirdiği ‘Tanzanya’nın Bağları’ geliyor. Tanzanya, 17 ülkeden gelen 51 öğrenciyi Julius Neyere Kongre Merkezi’nde ağırladı. Devlet kanalı TBC de organizasyonu canlı yayımladı.

MOZAMBİK: Eduardo Moddlane Üniversitesi Kültür Merkezi, 14 ülkeden gelen 58

öğrenci ile coşuyordu. Devlet televizyonu TVM, STV, Mıramar, Gungu TV kanallarında ve radyolarda festival haberleri yayımlanıyor, misafir öğrenciler ve yerli öğretmenler TV programlarına katılıp dünyanın renklerini tanıtıyordu.

ARNAVUTLUK: Cumhurbaş-kanı Erdoğan’ın ‘Türk Okullarını kapatın’ isteğine verdikleri ce-

vapla hafızalara kazınan Arnavutluk, Dünya-nın Renkleri’ni bağrına basan ülkelerden biri oldu. Tiran Kongre Binası tarihî günlerinden birini yaşadı. 3 bin 500 seyirciyle 13 ülkeden gelen öğrencilere ünlü besteci Ardit Gjebrea sunumuyla hoşgeldin diyordu. İlir Meta (Arnavutluk Meclis Başkanı), Nora Malaj (Eğitim ve Spor Bakan Yardımcısı), Edmond Haxhinasto (Ulaştırma ve Altyapı Bakanı), Skender Bruçaj (Diyanet İşleri Başkanı), Baba Edmond İbrahimaj (Dünya Bektaşi lideri), Lutfi Dervishi (gazeteci-yazar) ve Artan Didi (Emniyet Genel Müdürü), protokolün önemli isimleri arasında yer alıyordu.

ENDONEZYA: Başkent Ca-kar-ta’nın ünlü Taman İsmail Marzuki Salonu’nun protokol

tribününde aralarında Üst Meclis Başkanı Dr. Zulkifli Hasan, Eğitim Bakanı Anies Baswe-dan’nın da yer aldığı 60 isim 19 ülkeden gelen öğrencilerin gösterilerini hayranlıkla izledi. Endenozya medyası festivale büyük ilgi gösterdi. Basın toplantısına 27 basın kuruluşu katıldı. Devletin resmî ajansı 10 gün boyunca sitesinden festivalin tanıtımını yaptı.

FRANSA: Paris’in prestijli gösteri merkezlerinden Ca-sino de Paris’te gerçekleşen

kültür şölenini, Fransız Senatör Helene Conway-Mouret ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Pascal Durand’ın yanı sıra çok sayıda büyükelçi ve Fransız siyasi izledi. 2 bine yakın davetlinin izlediği festivalde sahne alan 20 ülkeden 80 öğrenci kültürel zenginlikleriyle Fransa’ya damga vurdu. Fes-tivali ilgiyle izleyen diğer isimler arasında ise Fransa’nın önde gelen sanatçılarına besteler yapan Jean Renard, Fransız besteci Kere-

TÜRKÇE DÜNYA SAHNESİNDE İsmi Uluslararası Dil ve Kültür Festivali olarak değişen Türkçe Olimpiyatları, İKİ YIL ÖNCESİNE KADAR İLLERDE YAPILIYORDU. Geçen yıl iki kıta ve üç ülkede gerçekleştirilen organizasyon, bu sene 5 KITA VE 20 ülkeYe YAYILDI. YENİ hedef 40 ülke.

Page 29: Zamandk315 eg

29 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANGÜNDEMdinne Soultani ve Fransız televizyonlarında sunuculuk yapan Anais Baydemir yer aldı.

MOĞOLİSTAN: Moğolistan, 16 ülkeden gelen öğrencileri bağrına bastı. Devlet televizyonu MNB ve

UBS’nin canlı yayımlandığı festivale ilgi aşırı olunca salonun kapıları saatler öncesinden kapatıldı. Cengiz Han Meydanı’nda festivale katılan ülkelere ait tanıtım stantları oluştu-ruldu, yiyecek ve el sanatları kermesi yapıldı. Yine meydana büyük bir sahne kuruldu, Ulanbator’daki 15 farklı okulun öğrencileri çeşitli etkinliklerle sahne aldı.

FAS: Fas Sivil Toplum Kuru-luşu Bakanı El Habib Chouba-ni’ya ödül verdikten sonra Ali

Bulaç’ın duygularını “Ben dünyanın dört bucağında hizmet veren bu fedakâr abi ve ablaların çektiği sıkıntıları müşahede ederken kendimden utanıyorum.” şeklinde ifade ettiği festivale 15 ülkeden öğrenciler katıldı. Fas’ın ‘Beyaz’ı olarak nitelendirilen Raşid Allali’nin sunduğu festivalde Faslı öğren-cinin okuduğu Kaside-i Bürde, Ali Bulaç’a “Böylesini dinlemedim. Kaydını alalım.” dedirtiyordu.

SENEGAL: Grande Theatre Salonu 14 ülkeden gelen 34 öğ-renciyi misafir ederken, protokol

sıralarında bakanlar, bürokratlar ve diplo-matlardan oluşan tam 52 kişi oturuyordu. Türkçenin sevgi çiçeklerini Endüstri Bakanı, Yüksek Öğrenim Bakanı, Yatırım Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı, Belçika, Romanya, Gana, Endonezya, Fransa, Liberya büyükelçileri makamlarında kabul edip hediye verirken; ülkenin önemli medya kurumları RTS, TFM, 2S TV kanalları ziyaret edilen yerler arasında yer alıyordu.

ABD: Festivalin Washington ayağı, şehrin en ünlü gösteri salonu Warner Theatre’da

gerçekleşti. Programın sunucusu ünlü komedyen Joel McHale’di. Asya, Avrupa,

Afrika ve Amerika kıtalarından gelen dünya çocukları, kendi ülkelerinin kültürünü yansıtan şarkı ve dans gösterileri ile izleyi-cilere unutulmaz bir gece yaşattı. Boksun efsanevi ismi Mike Tyson’un “Uluslararası Türk Kültür Festivali’ne ve Türk-Amerikan Rumi Forumu’na tebrikler” twiti ülkede gündem oldu. Milletvekili ve senatörler, festival öğrencileriyle selfie çektirmek için birbirleriyle yarıştı. Selfie modasına ilk uyan Kuzey Carolina Eyaleti Senatörü Thom Tillis oldu. Onun ardından konuşma yapmak için sahneye çıkan tüm kongre üyeleri sırasıyla öğrencilerle fotoğraf çektirdi. Senatör Tillis, öğrencileri misafir etmenin kendileri için onur verici olduğunu söyledi. Cumhuriyetçi Parti Florida Milletvekili Ileana Ros-Lehti-nen, festivalin 13. yılında organizatörlerin harika bir iş çıkardığını belirtti. Beyaz Saray, festival kapsamında ABD’ye gelen öğrencileri özel olarak ağırladı. Öğrenciler, yetkililerin talebi üzerine küçük bir gösteri de yaptı. ABD Başkanı’nın ikametgâhına giriş yapan öğrencilere yetkililer yakın ilgi gösterdi.

ROMANYA: Romanya, festi-valin Şarkı Finali’ne ev sahipliği yaptı. Başkent Bükreş’in en büyük salonu Sala Palatului’de

yapılan finalde birinciliği, “Bir Teselli Ver” şarkısıyla Kazakistanlı Kuralay Meirambek kazandı. Baştan sona coşku içinde geçen yarışmada jüri, ilk üçe girecek isimleri belir-lemede zorlandı. Şarkı yarışmasının jürileri arasında Atilla Olgaç, Ertuğrul Erkişi, Aslıhan Erkişi, Haydar Tanrıverdi, Sema Çeyrekbaşı, Gürol Güngör, Saim Orhan, Halil İbra-him Kalaycıoğlu, Suavi Eren, Tarık Toros, Andreea Marin, Gheorghe Zamfir, Carmen Trandafir, Alin Oprea ve NBA’de forma giyen Enes Kanter vardı. Jüri başkanı ise dünyaca ünlü Romanyalı panflüt virtüözü Gheorghe Zamfir’di. Yarışmada birincilik madalyasını takdim eden Romanya Enerji Bakanı Andrei Dominik Gerea’nın “Bu akşamki manzara, beni Eurovision’dan çok daha fazla etkiledi.”

sözleri geceye damga vurdu. ALMANYA: Dortmund’un Westfallenhalle

Salonu’nun tribünlerini dolduran Avrupa’nın her ülkesinden 13 bin gurbetçi 13. Uluslararası Dil

ve Kültür Festivali’nin Almanya ayağında tarihe tanıklık etti. Almanya’nın en büyük eyaleti Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Bilim ve Araştırma Bakanlığı himayesinde gerçek-leşen festivalde, bu yıl verilmeye başlanan ‘Kültürel Köprüler Kuranlar Ödülü’ne iki kez Almanya Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterilen Alman bilim kadını Prof. Dr. Ge-sine Schwan layık görüldü. Türk ve Alman bayraklarının coşkuyla sallandığı festivalin açılış seremonisinde dünyanın en önemli başkentlerini temsil eden figürler yer aldı. 46 ülkeden gelen ‘sevgi çocukları’, aralarında Türkçe eserlerin de olduğu, kendi ülkelerinin müzik ve halkoyunlarından oluşan gösteriyi sundu. 48 öğrencinin gerçekleştirdiği “Hayat Ağacı” adlı gösteri salondakileri coşturdu.

ETİYOPYA: Festivalin 15 ülkeden öğrencilerin katıldığı Etiyopya ayağı, Afrika Birliği

himayesinde gerçekleştirildi. 6 bin kişilik salonda yapılan festivale katılım üst düzey-deydi.

BELÇİKA: Festivalin Avrupa Birliği’nin merkezi Brüksel ayağı yıllarca unutulmayacak görün-

tülere sahne oldu. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un himayesinde ger-çekleşen organizasyon 3 gün sürdü. ‘Sevgi çocukları’nın Avrupa Parlamentosu’nda özel gerçekleştirdiği gösteriye Avrupalı Liberal-ler’in lideri Sir Graham Watson, İrlanda’nın eski AB Bakanı Dick Roche, Avrupa Parla-mentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok’un yanı sıra çok sayıda AP milletvekili ve bürokratı katıldı. ABD, Bosna-Hersek, Endonezya, Filipinler, Fransa, Madagaskar, Paraguay ve Romanya’dan 20 öğrencinin katıldığı gösteri öncesi AP’nin en büyük ikinci grubu Sosyalistlerin lideri Gianni

Pitella ve Yeşiller’in lideri Rebecca Harms ço-cukları kabul etti. Brüksel gala programında dünyanın dört bir yanından gelen çocuklar sergiledikleri performanslarla Belçikalı, Türk ve farklı milletlerden davetlilerin büyük takdirini kazandı. AP himayesinde yapılan kültür şöleninde, başta Belçika Başbakanı Charles Michel ve Federal Meclis Başkanı Siegfried Bracke olmak üzere birçok bakan ve meclis üyesi hazır bulundu. Başbakan Michel, “Sizleri AB’nin başkentinde ağır-lamaktan büyük gurur duyuyorum.” dedi. Festivali Belçika kültür kanalı RTBF 3 de canlı yayımladı.

AVUSTRALYA: Türkçe Olim-piyatları’nın dünya turunda son durağı Avustralya

oldu. 19 ülkeden 60 öğrencinin katıldığı festivalde devletin tepe isimleri sevgi çocuklarını ağırladı. Avustralya’da ilk kez düzenlenen Dil ve Kültür Festivali için kıta ülkesine gelen olimpiyat çocuklarına, başta Avustralya Genel Valisi (Cumhurbaşkanı) Peter Cosgrove olmak üzere federal yet-kililer ve eyalet yetkililerinin de aralarında bulunduğu üst düzey bir karşılama yapıldı. Eşi Lynne Cosgrove ile dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen öğrencileri Genel Valilik rezidansında ağırlayan Cosgrove, çocuklarla tek tek ilgilendi. Federal Parlamento’daki çalışma ofisinde, öğrenci ve yöneticileri çok samimi şekilde karşılayan Başbakan Tony Abbott da çok kültürlülüğün önemine işaret ederek barış içinde yaşamaya dikkat çekti. Öğrenciler Abbott’a çeşitli hediyeler takdim etti.

K İ M N E D E D İ ? Belçika Federal Başbakanı Charles

Michel:Açılım,hoşgörüvesaygımesajla-rınınverilmesiçokönemli.Organizasyonaevsahipliğiyapmaktangururduyuyorum.Karşılıklı saygı yeteneğini gösterilebilme,şüphesizgelecekyüzyılınmesajıdır.13-14yaşındakiçocuklardançokçokolağanüs-tüşarkılardinledik.Hissiyatımagöre,sah-nedeyeralanbazıçocukları,sanatdün-yasında uluslararası bir başarıyla tekrargörebiliriz. Avrupa Parlamentosu Baş-kanı Martin Schulz: Uluslararasıbirfes-tivalde bütün dünyadan 200 çocuğu biraraya getirerek kendi kültür ve gelenekle-rinigenişbirkitleyeulaştırmalarınazeminhazırlayan çabalarınız Avrupa Parlamen-tosutarafındançoktakdiredilmektedir. Belçika Federal Meclis Başkanı Siegf-ried Bracke:Bugünşaşırmışbir şekildemuhteşembirşovizledim.Sadeceiyibirşovdeğildi,üstüneüstlükverilenmesajlarçokbarışçılveumutvericiydi. Eski AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy: 30ülkedençocuklarburayagelerekülke-lerinitemsiletti.Bugösteriyorkifarklılıklaraslında değerlendirilmeli ve köprüler ku-rulmalı. İnsanların kalplerinin açık olmasılazım. Californiya Milletvekili Mike Honda: Bu festivalin Türkiye’de yapıla-maması Türkiye için büyük bir utanç. Avustralya Genel Valisi (Cumhurbaş-kanı) Peter Cosgrove:Sizlergibi,küreselbarışidealinipratiğedönüştüreninsanlarıgörmek çok harika. Alman Sosyalist Milletvekili Gabriele Preuss: Gösteriyekatılan çocuklara diyorum ki çok kültür-lülüğün hayata geçirilmesinin anahtarısizsiniz. Alman Bilim Kadını Prof. Dr. Gesine Schwan: Burada olmaktan veolimpiyatların kültürlerarası köprüler kur-duğunugörmektençokmutluyum. Ro-manya Enerji Bakanı Andrei Dominik Gerea:Sizeşunusöyleyeyimkibuman-zarabeniEurovision’dançokdaha fazlaetkiledi, kalite olarak Eurovision’un üze-rinde.Muhteşembirprogramoldu.Birbi-rindenyetenekli,harikaçocuklarhepsi. Kuzey Carolina Eyaleti Senatörü Thom Tillis:Buorganizasyonunbir parçası ol-

makgururverici.

Page 30: Zamandk315 eg

NURSEL DİLEK MANAVBAŞI

1Türkiye Büyük Millet Meclisi 7 Hazi-ran seçimlerinden yeni yüzlerle çıktı.

Yüzde 60’ı yenilenen Meclis’te 550 sandal-yenin 330’una yeni isimler oturacak. Kadın milletvekili sayısının Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar arttığı, azınlıkların temsil imkânına sahip olduğu Meclis, bu dönem renkli görüntülere sahne olacak. Yeni vekil-ler arasında 2 devlet memuru, 2 de öğrenci bulunuyor. 18 gazetecinin yer aldığı Mec-lis’te en kalabalık meslek grubunu hukuk-çular oluşturuyor. En büyük kadro değişikliği Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Partinin yüzde 64’ü yeni dönemde Meclis’te yok. İkinci sı-rada üç dönem kuralı nedeniyle AK Parti ge-liyor; kadrolarının yüzde 57’si artık Meclis’te değil. HDP’de değişim oranı yüzde 48. MHP ise kan değişiminin en az yaşandığı parti.

Meclis’in yeni döneminde akademisyen ve gazeteciler de ağırlıkta. Akademisyen Mazhar Bağlı, Mithat Sancar, Hüseyin Yayman, Osman Can ve Ümit Özdağ; yazar Orhan Miroğlu ile Muhsin Kızılkaya; hukukçu Reşat Petek ve geçen dönem yeni anayasa toplantılarına katılan HDP’li Meral Daniş Beştaş da yeni dönemin milletvekilleri.

Gazeteciler arasından da çok sayıda isim bu dönem Meclis’te siyasetçi koltuğuna oturacak. En fazla gazetecinin olduğu parti CHP. Tuncay Özkan, Barış Yarkadaş, Utku Çakırözer, Mustafa Balbay, Enis Berberoğlu, Eren Erdem CHP’den; Şamil Tayyar, Muhsin Kızılkaya, Markar Esayan, Mehmet Metiner, Hüseyin Kocabıyık AKP’den milletvekili olarak Meclis’e giren gazeteciler.

Yeni Meclis’te göze çarpan başka isimler de var. Mesela Abdullah Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan, HDP’den Şanlıurfa Millet-vekili olarak Meclis’e girdi. Bir diğer isim ise Merve Kavakçı’nın kız kardeşi Ravza Kavakçı. Kamuoyunun Ergenekon davası ile tanıdığı Dursun Çiçek CHP’den, Avrupa Alevi Konfederasyonu Başkanı Turgut Öker HDP’den İstanbul Milletvekili seçildi. Şarkıcı Uğur Işılak AKP’den, eski millî futbolcu Saffet Sancaklı MHP’den seçilirken bağımsız aday eski futbolcu Hakan Şükür Meclis’e giremedi.

Ortak aday Ekmeleddin İhsanoğlu, eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, eski SGK Başmüfettişi Fahrettin Oğuz Tor MHP’nin yeni yüzlerinden. Cumhur-başkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı ve konuşma metinlerini kaleme alan Aydın Ünal, danışman Ali İhsan Arslan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in özel kalem müdürü Mücahit Durmuşoğlu, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, Başbakan Ahmet Davu-toğlu’nun danışmanı Ali Sarıkaya ile Ertan Aydın da ilk kez Meclis’e gelen isimler.

Uludere’deki bombardımanda çok sayıda yakınını kaybeden Ferhat Encü, Sivas Madımak katliamında hayatını yitiren Şair Metin Altıok ile yazar Füsun Akatlı’nın kızı Zeynep Altıok Akatlı da Meclis’in yeni isimlerinden. Aşiretlerin de temsilcileri var. Celadet Gaydalı HDP’den Bitlis Milletvekili seçilirken, Zeydan kardeşlerden HDP’li

Abdullah Zeydan Meclis’e girerken kardeşi AK Parti’nin ikinci sıra milletvekili adayı Rüstem Zeydan kaybetti.

ERMENİ, EZİDİ, ROMAN…AKP’den Markar Esayan, HDP’den Garo

Paylan ve CHP’den Selina Özuzun Doğan 1961 yılında Cumhuriyet Senatosu üyesi ola-

rak parlamentoya giren Berç Sahak Turan’ın ardından İstanbul’dan milletvekili seçilen üç Ermeni oldu. HDP, Süryani temsilcilerinden Erol Dora’yı tekrar Meclis’e gönderirken, Mardin 4. sıra adayı Mıhallemi temsilcisi Mehmet Ali Arslan da artık Ankaralı. İzmir Milletvekili seçilen Romanların temsilcisi Özcan Purçu ise CHP’li. En yaşlı milletvekili sıfatı 77 yaşındaki Deniz Baykal’a ait. Vekil-lerin en genci ise 26 yaşındaki AK Parti Tokat Milletvekili Fatma Gaye Güler.

7 Haziran seçimleriyle, Meclis’e giren kadın vekillerin sayısı 79’dan 97’e yükseldi. Kadınların TBMM’deki temsil oranı artık yüzde 17,8. Bu oran Cumhuriyet tarihinde bir ilk. 2011 seçimlerinde 46 vekille Meclis’e en çok kadın vekil taşıyan AKP’den bu seçim-lerde ancak 41 kadın milletvekili seçilebildi. HDP yüzde 10 barajını aşarak kadın vekil sayısını en çok artıran parti oldu. HDP’den 31, CHP’den 20, MHP’den 4 kadın vekil Meclis’te yerini aldı.

Yeni Meclis’te başörtüsü yasağını AİHM’ye taşıyan Leyla Şahin Usta, eski Avrupa Parlamentosu Milletvekilliği yapan Feleknaz Uca, hukukçu Şenal Sarıhan, uzun yıllar AK Parti Kadın Kolları Başkan-lığı’nda görev yapan Ayşe Keşir, başörtüsü konusunda mücadele eden Hüda Kaya ile Seher Akçınar Bayar kadınlar arasında dikkat çeken isimler. AK Parti’nin aday gösterdiği 42 başörtülü kadından 19’u Meclis’e girdi. HDP’den ise Hüda Kaya ve Seher Akçınar Baha partinin başörtülü vekillerinden.

30 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANGÜNDEM

Garo Paylan

Uğur Işılak

Hüda Kaya

Ayşe Kesir Hüseyin Kocabıyık

Osman Can

Dilek Öcalan

RENGARENKKOALISYON MU YOKSA ERKEN SEÇIM MI

OLACAK, ŞIMDILIK MEÇHUL. FAKAT SPORCU, SANATÇI, AKADEMISYEN, GAZETECI, DANIŞMAN;

ERMENI, EZIDI, ROMAN MILLETVEKILLERIYLE MECLIS’IN EN RENKLI DÖNEMLERINDEN BIRINE

ŞAHITLIK EDECEĞIZ.

Meslek dağılımına göre milletvekilleri TBMM25.Dönemmilletvekillerininmeslekdağılımınabirgözatacakolursakağırlıklıolarakavu-kat,doktorveişadamıolmalarıdikkatiçekiyor.AKP:48avukat,20doktor,17işadamı,10mü-hendis,9gazeteci,9öğretimüyesi,9eczacı,8eğitimci,7akademisyen,5yönetici,5siyasetçi,4öğretimgörevlisi,4öğretmen,3ilahiyatçı,3siyasetbilimci,3mimar,3ziraatmühendisi,3millet-vekili,3hukukçu,3malimüşavir,3makinemühendisi,2valiyardımcısı,2halklailişkileruzmanı,2bürokrat,2özelsektörçalışanı,2inşaatmühendisi,2iktisatçı,2dişhekimi,2ekonomist,2iş-letmeci,2elektrikmühendisi.CHP:28avukat,21doktor,10işadamı,6gazeteci,5mühendis,5ekonomist,4mimar,3iktisatçı,3öğretimgörevlisi,3yönetici,3inşaatmühendisi,2öğretimüyesi,2eczacı,2akademisyen,2ziraatmühendisi,2eğitimci,2işletmeci,2hukukçu,1dişhe-kimi,1diplomat,1sanatçı.MHP:11işadamı,9doktor,7öğretimüyesi,6avukat,6iktisatçı,5akademisyen,3milletvekili,3öğretmen,2inşaatmühendisi,2haritamühendisi,2ekonomist,2siyasetçi,2mühendis,1vali,1eskimillîfutbolcu.HDP:11avukat,9serbestmeslek,5eğitimci,4öğretmen,4siyasetçi,3gazeteci,3öğretimüyesi,3doktor,3akademisyen,2danışman,2sosyolog,2makinemühendisi,1yazar,1mühendis,1filmyönetmeni-senarist.

Page 31: Zamandk315 eg

31 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANGÜNDEMCumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet arayışlarında AKP’nin elini kolunu bağlarsa kendisini daha sıkıntılı hâle sokar, toplumla iletişimi iyice kopar, yıpranır. AKP ise üçüncü dönemin hatalarıyla yüzleşip özgürleşebildiği oranda ömrü uzar.İDRİS GÜRSOY

1‘Ziyaret ettiğim birçok dükkân sahibi seçimlerde MHP’yi destekleyeceğini

kulağıma fısıldıyor. Baskı ve sindirme yü-zünden bunu yüksek sesle söylemekten korkuyorlar…’

Seçim öncesi Erzurum Taş-han’da sohbet ettiğimiz Prof. Dr. Kamil Aydın’ın bu sözlerine inanamamıştık. Aydın, devlet kaynaklarının nasıl kötüye kullanıldığını, seçmenin nasıl tehdit edildiğini tek tek anlatmıştı.

Devlet terörü, korku ve sindirmeye rağmen AKP seçimlerde dramatik bir düşüş yaşadı. 7 Haziran genel seçimleri Türk siyasi tarihine en kritik seçimlerden biri olarak kay-dedildi. İktidar partisi, 4 yıl önceki seçimlere göre 9 puanlık bir düşüşle yüzde 40,7’ye geriledi. TBMM’ye dördüncü bir parti girdi ve Erdoğan’ın ‘Türk tipi Başkanlık’ hayallerini sona erdirdi. Parlamenter rejim güç kazandı.

Siyaset bilimciler bütün baskılara rağ-men, AKP ve meydan meydan dolaşarak 400 milletvekili isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seçmenin ciddi bir uyarı verdiği konusunda hemfikir.

HDP’yi barajın üstüne çıkaran ve MHP’ye yönelen seçmen kitlesi, elindeki sandık seçeneğini iyi kullandı. Eski Bakan Gürcan Dağdaş’a göre, hâlâ halkı aşağılayan, hakir gören üslubuyla iktidar partisi sonuç-lardan ders çıkarmış görünmüyor. Böyle giderse AKP’de bir kırılma kaçınılmaz. AKP, Erdoğan’dan bağımsızlaşabilirse ömrünü uzatabilir.

Kuşkusuz bu sonucun alınmasında 100 yıllık demokrasi tecrübesinin de büyük etkisi oldu. Darbeciler ve otoriter rejim özlemcileri her serbest seçimde hüsrana uğradı. 1945’te çok partili hayata geçen Türkiye, ilk defa 1950’de iktidarı sandıkta değiştirmişti. 27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra cuntanın bü-tün korkutma ve baskılarına rağmen, DP’nin mirasını paylaşan partiler çoğunluğu elde etti. 12 Eylül 1980 Darbesi’nin kudretli lideri Kenan Evren’in işaret ettiği emekli Orgeneral Turgut Sunalp’in MDP’si de halktan iktidar vizesi alamadı. 28 Şubat’a tepki oylarının 2002’deki adresi ise AKP’ydi. AKP, 13 yıllık iktidar döneminin sonunda otoriter eğilim-lere sapınca ilk kez halk desteğini kaybetti.

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra par-lamenter rejimi rafa kaldırdığını söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefi başkanlık sistemine geçilmesiydi. Erdoğan’ın planı için, AK Parti’nin Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluğu (Meclis’teki 550 sandalyenin en az 330’unu) alması gerekiyordu. Ancak sandıktan çıkan sonuç (259) AKP’ye tek başına iktidar imkânı bile vermedi. Seçim meydanlarında başkanlık için oy isteyen Erdoğan evdeki bulguru riske attı.

AKP’nin üç dönem seçim başarılarında ekonominin büyük payı vardı. Türkiye 2003 ve 2006 yılları arasında yılda ortalama yüzde 7,5 büyüdü. 2011 seçimlerine giderken bü-yüme hızı (Çin’den sonra ikinci) yüzde 8,5’e ulaşmıştı. İki kişiden birinin oyunu alan AK Parti âdeta ödüllendirildi.

2014 yılı sonu itibarı ile Türkiye’nin ekonomik büyümesi 2,58 oranına düşmüştü. Lira, dolar karşısında tüm zamanların en düşük seviyelerine geriledi. Enflasyon iki haneli rakamları gördü. Hukukun askıya alınması, Bank Asya’ya hukuksuz biçimde el konulması sermayeyi ürküttü. Doğrudan

yabancı yatırımlar durdu. HSCB Türkiye’deki varlıklarını satma kararı aldı. Kredi borçları alışılmadık derecede yüksek düzeye ulaştı. İşsizlik yüzde 10’ları geçti. Genç işsizlikte Avrupa birincisi oldu Türkiye.

C u m h u r b a ş -kanı’nın savurgan harcamaları da eleş-tiri çekti. 17 milyon yoksulun yaşadığı ülkede lüks tutkusu ve 2000 odalı saray hiç gündemden düşmedi. AK Par-ti’nin dış politikası iflas etti. Kom-şuların hepsi ile yaşanan sorunların eko-

nomiye maliyeti büyük oldu. Hâlen 2 milyon Suriyeli mülteci içimizde. Suriye, Mısır, İsrail, Libya ve Yemen’de büyükelçimiz bulunmuyor. ABD ve AB ile ilişkiler tarihin en kötü dönemlerini yaşıyor. NATO üyeliği bile sorgulanıyor.

Yolsuzlukların üzerinin örtülmesi ve paralel söylemiyle ile devlette cadı avı başlatılması partizanların dışında AKP’ye oy veren toplumsal kesimleri ür-küttü. Herkes sıranın kendisine gelebileceği endişesine kapıldı. Doğan Grubunun da içinde yer aldığı bazı basın kuruluşlarına el konulacağı iddiaları Erdoğan’a yakın gazetelerin neredeyse ilk gündemiydi.

Koalisyon veya erken seçim Türkiye artık koalisyon hükümeti for-

müllerini konuşuyor. Ankara’da kapalı ve açık kapıların ardında pazarlıklar başladı bile. AKP’siz koalisyonla bir restorasyon sürecinin sonunda erken seçime gidilebilir. Veya AKP’nin içinde olduğu bir koalisyon hükümeti kurulabilir. AKP iktidarı bırakmak istemese de muhalefet partilerinin hükümet ortaklığı konusunda çekinceleri var. Meclis Başkanlığı seçimi, “Nasıl bir koalisyon?” so-rusuyla ilgili ipuçları verecek gibi görünüyor.

AKP’nin üzerinde hâlâ Erdoğan’ın göl-gesi var. AKP’nin koalisyon için herhangi bir partiyi ikna edebilmesi her şeyden önce Erdoğan’ı siyaset üstü tutabilmesine bağlı. Erdoğan parti üzerindeki nüfuzundan vaz-geçmezse sıkıntılı günler bekliyor .

Dağdaş’a göre, 7 Haziran’da seçmenin feraseti ortaya çıktı. Seçmenin mesajının doğru okunup okunamadığı kısa bir süre sonra anlaşılacak. Başbakan’ın balkon konuş-ması, olup biteni kavrayamadığını gösteriyor. Davutoğlu bölünmüşlüğü, düne ait lafları bir kenara bırakmalıydı. Konuşmasında hem bir hasar tespiti olmalıydı hem de yarın için Türkiye’ye ümit vermeliydi. AKP’siz hiçbir şey olmaz mesajı, siyasetin AKP kısmının bu mesajı almadığını gösteriyor. Dağdaş, muhalefetin ise bu mesajı aldığını belirtiyor:

“Muhalefetin sandıktaki toplam sa-yısı bir hükümet çıkarabilecek

büyüklükte. Ancak üç farklı partiler ve birbirleri ile ilgili rezervleri var. Oysa mille-tin de bir siparişi var; ‘Bu tablonun içinden bana bir reçete yazacaksınız’ diyor. CHP mesajın idrakinde, HDP’nin bu idrak noktasına evrileceğini düşü-nüyorum, MHP de kayıtsız kalamaya-

caktır. Azınlık hü-kümeti de dâhil birçok formül geliştirilebilir. K o a l i s y o n seçeneklerin-den bir diğeri AKP-CHP hü-

kümeti görünüyor ancak bunun şartı

AKP’nin Erdo-ğan’dan özgürleş-mesidir.”

AKP’nin koa-lisyon hükümetinin

içinde yer alıp almayacağı büyük ölçüde Erdoğan’la ilişkilere bağlı. Cumhur-başkanı’nın Anaya-sa’yı çiğneyerek AKP’nin genel başkanı gibi davranma

eğilimi sürerse ne olur? Eski Bakan Gürcan Dağdaş, AKP içinde bir ayrışma yaşanacağını ve Erdoğan’ın ipleri elinde tutma ısrarı sürerse partinin bölünme noktasına kadar gi-

debileceğini öngörüyor: “AKP’nin önündeki tablo

şudur: Hükümetin içinde olmayı devam ettirecekse oy kaybına sebep olan ve sistemi geren Cumhurbaşkanı ile arasına mesafe koymalıdır. Seçmenin talebine yönelik bir tavır geliştirmelidir. Erdoğan AKP’yi kilitlemeye çalışırsa

parti onu dışlayabilir. ” AKP 7 Haziran’da kaybetti

ama hâlâ birinci parti olması ölümcül bir darbe almasını

şimdilik engelledi. Sonuçlardan ciddi ders çıkarabilir, yanlış politi-kalardan geri dönerlerse toparla-nabilir; bunun dışındaki seçenekler AK Parti’yi yavaş yavaş da olsa, siyasi mezarlığa götürür. Mevcut politikalarla, tehditle oy toplayan eski bürokrat adaylarla erken seçime gitmek, ekonomik krizi iyice derin-leştirir. Düşüşü ve sonu hızlandırır. Muhtemel bir erken seçim sonrası

AK Parti’de kaybın yüzde 9’lardan çift haneli rakamlara ulaşması hiç de

sürpriz olmaz.

Gürcan Dağdaş

Page 32: Zamandk315 eg

32 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANGÜNDEMSEÇMEN ERDOĞAN’A ‘YETER!’ DEDİTürkiye’nin despotik bir türbülanstan çıkıp demokratik türbülansa girdiğini düşünüyor Prof. Dr. Ahmet İnsel. Ve ona göre, Erdoğan AK PARTİ’Yİ YIPRATIYOR VE KALDIRAMAYACAĞI BİR YÜKÜN ALTINA SOKUYOR.TUĞBA KAPLAN

17 Haziran genel seçimleri Türkiye için kritik bir eşikti. Seçim sonuçları ülke

atmosferinde büyük bir rahatlamaya vesile olsa da, ‘Nasıl bir Türkiye göreceğiz?’ sorusu hâlâ cevapsız. Koalisyon ihtimalleri, erken seçim söylemleri derken bir an evvel makul bir hükümet kurulması ve demokratik hukuk devleti işleyişine dönülmesi herkesin ortak temennisi.

Bu temenniyi dile getirenlerden biri de Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Prof. Dr. Ahmet İnsel. İnsel’e 7 Haziran seçimlerinden nasıl bir tablo çıkardığını, AKP’nin neden kaybettiğini, HDP’nin barajı geçmesindeki etkenleri, koalisyon hükümeti alternatiflerini, Erdoğan’ın en büyük korkusunu ve Türki-ye’nin otoritarizmden neden çıkamadığını sorduk.

-7 Haziran’da ortaya çıkan tabloda siz ne görüyorsunuz? 7 Haziran 2015, Türkiye siyasal tarihine,

seçmen çoğunluğunun, ülkeyi bir şirket, ken-dini de onun patronu gören ve ülkeyi böyle yönetmek isteyen bir otokrat olarak Tayyip Erdoğan’a ‘yeter!’ dediği gün olarak geçe-cek. Ülkenin üzerine gelmesine, insanları kutuplaştırmasına, hırsla iktidarının alanını genişletmesine, kendi elinde toplamaya çalışmasına, AKP’yi bile yıpratmasına ve kaldıramayacağı bir yükün altına sokmasına ‘yeter’ dedi. ‘Otur artık, rahat dur’ dedi. Ayrıca Selahattin Demirtaş ve Figen Yük-sekdağ’ın seçim kampanyalarının başında söyledikleri, belki de bu kampanyanın en anlamlı çıkışı, pazar akşamı MHP, CHP ve HDP’ye oy vermiş seçmenlerin içinden veya açıkça haykırdığı bir şey gördük bu tabloda: ‘Seni başkan yaptırmayacağız!’ Bu, 7 Haziran seçimlerinin tarihe geçecek sloganıdır. Tıpkı 1950 seçimlerinin simge ve sloganı olan ‘Yeter söz milletindir’ gibi.

-HDP’nin barajı geçmesi seçimin belirleyici noktasıydı. Bu baraj nasıl aşıldı? CHP seçmeninin katkısı göz ardı

edilemez. Ama sadece CHP’nin katkısı yok. Muhafazakâr Kürtlerin Doğu ve Gü-neydoğu’daki bütün şehirlerde de kitlesel olarak HDP’nin yanına geçtiğini görüyoruz. HDP’nin barajı aşmasıyla, AKP’nin ‘Türkiye Kürtlerinin partisiyim’ iddiası sona erdi. Seçmenler arası bir akışkanlık olduğunu bili-yoruz. Ama CHP ile HDP arasında CHP’nin ulusalcı saplantısı yüzünden bu akışkanlık yoktu. Kılıçdaroğlu ve yeni gelenlerin katkı-ları sayesinde partide bir değişiklik, yeni bir sola açılma, demokrasi ve eşitlik vurguları ön plana çıktı. Kürt sorunu konusundaki korku-larını ve saplantılarını aşma çabasının sonucu ayrıca. Sezgin Tanrıkulu ve Rıza Türmen gibi isimlerin çabası hiç azımsanmamalı. Bu yeni bir konfigürasyon. Türkiye’de siyasi yapı-nın büyük ölçüde değiştiğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bir türbülansa girdik tartışmasız.

-Zaten bir türbülansın içinde değil miydik? Daha önce despot birinin oluşturduğu

bir türbülanstaydık. Şimdi demokratik parla-menter rejim içinde dünyada birçok ülkenin girdiği ve aklıselimle, siyasi pratiklerle çıktığı olağan bir türbülansa girdik. Yani olağanüstü bir iradenin toplumda oluşturduğu türbülans yerine, demokratik parlamenter rejimlerdeki gibi bir türbülanstayız artık. Ve türbülansta iki amaç vardır. Bir dümeni iyi tutup uçağın devrilmemesini sağlamak, bir de uzun va-dede rotayı tutturmak. İkisini de çok daha sorumlu konumda olan MHP, CHP ve HDP gerçekleştirecektir.

-AKP’li bir koalisyon zor mu görünüyor?

AKP’nin sırtından Erdoğan ipoteği kalkmadığı sürece birinci olsa da, izole parti konumunda olacak. AKP yöneticileri de bunun farkındadır diye düşünüyorum. Ama Erdoğan’ı nasıl nötralize edecekler, o Erdo-

ğan ipoteğini nasıl kaldıracaklar bilmiyorum ama kolay olmayacak.

-AKP’siz koalisyon nasıl mümkün olur? CHP’nin hükümeti kurması, MHP ve

HDP’nin dışarıdan destek vermesi, belirli 10-15 madde etrafında uzlaşmaları sonucu bir hükümet kurulabilir. CHP dışarıdan destekli bir azınlık hükümeti kurabilir. Bu bir iki senelik hükümet olur. Böyle bir hükümet olması durumunda CHP’nin iktidar olduğu bir dönemde AKP’nin eylül ayında yapacağı kongrenin sonuçlarının da çok farklı olaca-ğını düşünüyorum.

-Seçim sonuçları AKP’de bir özeleştiri durumu doğurur mu? Parti içinde bir tartışma başlayacaktır.

AKP’de bu seçimleri kaybettirenin Erdoğan ve aşırı saldırgan politikası olduğu fikrinin tartışması açılacaktır. Erdoğan, “Müdahale etmeseydim AKP daha çok oy kaybedecekti” diyecektir. Erdoğan faturasının, AKP tara-fından temizlenmesi en doğru yol. Çünkü Erdoğan faturasını bir başka koalisyon hü-kümeti kısa vadede temizlemeye kalktığında Erdoğan’ın elinde oyuncak olurlar.

-Peki, bu fatura nasıl temizlenecek? Büyük ihtimalle, AKP içinde hesap

sorulmaya başlanacak. Başkanlık rejimi bas-kısının, bütün hükümeti tahakkümü altına almasının faturası kesilecek. Yeni hükümet kurulduğunda Davutoğlu başbakan olur mu olmaz mı bilemiyoruz. Ama yeni bir başba-kan seçildiğinde Erdoğan’ın adamı olarak, orada yer alacak ve zayıf olacak. Tayyip Erdoğan’ın en rahatsız olacağı çözüm bu.

-Birikim için yazdığınız bir yazıda “Tayyip Erdoğan şiddete maruz kalmasaydı bugün reis olur muydu?” diye soruyorsunuz. Reislik, diktatörlük ve şiddet arasında bir ilişki var mı? Benzetmeyi yaptım, çünkü Erdoğan da

etrafındaki kişiler de çocukluğuna dair hep bu detayları anlatıyor. Türkiye’de aile içi şiddet, bir tabu. Ve bu tabu Türkiye’deki otoriterliğin sadece yukarıdan aşağıya empoze edilen değil, aşağıdan yukarıya doğru desteklenen bir boyutunu izah ediyor. Toplumda Tayyip Erdoğan’ın aile içinde yaşadığı şiddeti ya-şamış insanların sayısı belki çoğunluktur.

Otoriterliği baskıyla, sadece yukarıdan gelen şiddetle kabul eden bir toplum değiliz. O yüzden de zaten demokratik bir görünümü var bu otoriterliğin.

-Bu yüzden mi Erdoğan’a tam olarak diktatör demiyorsunuz? Tam olarak diktatör olmadığı için ‘de-

mokratik otoritarizm’ tabirini kullanıyorum. Çünkü toplumun rızası da büyük ölçüde otoriterliği sağlıyor. Silah gücüyle herkesin başına oturduğu bir diktatör rejimi yok. Ama toplumun o otoriteye olan çekimi, kendi içinde taşıdığı otoriter eğilim. Ve bu bütün cemaatler, Müslümanlar, laikler, solcular için geçerli. Bu otoriter eğilim Tayyip Erdoğan’da karşılığını çok açık bir biçimde buluyor. Bir demokratik tarafı var, bu da rıza meka-nizmasıyla seçim olarak yansıyor. Erdoğan tehditle, silah zoruyla oy almadı bugüne kadar, gönüllü bir biçimde oy verdi vatandaş. Yüzde 10 barajından yararlanarak aldığı oy üzerinden çoğunluk elde etti. Ve ona oy veren kitle onunla özdeşleşerek ortaya çıktı. Hatta son zamanlarda pespayeleşerek varlık gösterdi. “Öperim, severim vs…” diyenler türedi. Otoriterliği de iyice pespayeleşti, iç dışa vurdu. O insanların hepsi birer küçük Tayyip Erdoğan. Erdoğan’ın psikolojisi top-luma bu şekilde yansıyor. Maalesef Türkiye toplumunda otoriteye biat etme eğilimi çok yüksek. O yüzden lider kültü Türkiye’de çok güçlü. Bu lider kültü sebebiyle Erdoğan başarılı bir siyasetçi olarak algılanıyor.

-Yeni kitabınız Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si de demokratik otoritarizmi mi anlatıyor? Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si: Demokratik

Rüyadan Otoriter Gidişata alt başlığıyla Fransa’da Fransızca yayımlandı. Alt başlık zaten her şeyi özetliyor. Özellikle Türkiye’yi az bilen okuyucuya yönelik olduğu için bazı olayları detaylı anlattım. Sadece Erdoğan ve AKP değil, “Türk toplumu neden otorita-rizmden çıkamıyor?’ sorusunu açmaya çalış-tım. Bizim sormamız gereken soru ‘Erdoğan otoriter mi?’ sorusu değil. Elbette otoriter. Demokratik otoriter. Ama ondan evvelkiler de otoriterdi. Sormamız gereken soru ‘Biz neden otoritarizmden çıkamıyoruz?’ olmalı.

-MİT TIR’larındaki görüntüleri yayımladığı için, yazdığınız gazete ve genel yayın yönet-meni Can Dündar Cumhurbaşkanı’nın hedefi olmuştu. Can Dündar’ın haberi ilk defa duydu-

ğumuz bir şey değil. Daha önce yazılmıştı, şimdi görüntüler yayımlanmış oldu. Cum-hurbaşkanı höykürünce Can’ın verdiği yanıt bir o kadar önemliydi. Tayyip Erdoğan ve çevresi MİT TIR’larını durduran savcılar ve jandarmalar hakkında dava açarak, devletin gizli olduğunu iddia ettikleri belgeleri dava dosyasına koydular. Dava açarak bunun gizlilik tarafını kendileri ortadan kaldırdı ve aleniyet getirdiler. Dava açmasalardı belki ‘devletin gizli belgesi’ iddiası biraz ete ke-miğe bürünürdü. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın kendisine yönelik hiçbir iddia, iftira, hakaret içermeyen işlemden dolayı suç duyurusunda bulunması, yetki gasbıdır. Daha evvel Gülen cemaatine yakın polislerin fezleke hazır-layıp savcının önüne iddianame şeklinde koyması gibi, Erdoğan da iddianame gibi bir suç duyurusunda bulundu, yetkilerini aştı. Erdoğan’ın yaptığının aynısını, Putin ‘ukaz’larla (kararname) yapıyor. İstediği çoğunluğu elde etseydi, rejim Erdoğanizm olurdu, Putinizm gibi. Başsavcılara emir verirse, onlara hazırlanmış iddianamelerle dava açması için çağrıda bulunursa bunun adı Erdoğanizm olur. Erdoğan, Türkiye’nin başsavcısı da adalet bakanı da değil. Sözlü bir biçimde şikâyet edebilir ama savcıya doğrudan talimat veremez.

KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKMAK

-Birkaç ay önce yazdığınız bir yazıda “Bank Asya operasyonunun AKP iktidarı açısından fiyasko ile sonuçlanma ihtimali yüksek.” diyorsunuz. Ama TMSF Bank Asya’ya el koydu. Bir iktisat profesörü olarak Bank Asya operasyonunu ekonomi ve hukuk bağlamında nasıl değerlendiri-yorsunuz? Güven eksikliğini daha da artıracak

bir operasyon. Türkiye uluslararası bir finans merkezi olmak istiyordu. Ama iktidarın bankalara, hoşuna gitmediği ya da kendine tehdit olarak gördüğü için finans kurumlarına el koyduğu yer uluslararası finans merkezi olamaz. Bu kendi ayağına kurşun sıkmaktır. Finans tamamen güvene ve öngörülebilirliğe dayalı bir alan. Uluslararası sermayenin Türkiye’yi gidilmesi ciddi risk taşıyan ülke olarak algılamasına yol açacaktır. Erdoğan, Fethullah Gülen Cemaati’ne karşı var olma ve yok olma mücadelesi yürütüyor. Bunun için bütün imkânları kullanmaya hazır. Çünkü çok korkuyor. 17/ 25 Aralık’la ortaya çıkan yolsuzluğun hesabının sorulmasından korkuyor.

Page 33: Zamandk315 eg

33 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANDÜNYAPYD ilerliyor, yeni göç dalgası kapıdaSERKAN SAĞLAM, İBRAHİM ÇELİK

1ABD öncülüğündeki uluslararası koa-lisyonun desteği ile IŞİD'i Kobani'den

püskürten PYD güçleri, örgütün kontro-lündeki Tel Abyad'a doğru ilerliyor. Devam eden çatışmalar nedeniyle bölgede yaşayan binlerce Arap ve Türkmen ise Türkiye'ye iltica etmek için sınıra geliyor ancak sınırdan geçmelerine izin verilmiyor.

IŞİD'in kontrolündeki Tel Abyad ilçesi yakınlarında PYD ve IŞİD arasında şiddet-lenen çatışmalardan kaçan binlerce Suriyeli, Türk sınırına geldi. Ancak Ankara'nın kapıları açmadığı siviller, IŞİD militanlarınca şehre geri götürüldü. Kaynaklar, IŞİD'in Tel Ab-yad'da büyük bir yığınak yaptığını ve ilçeden çıkmak isteyen sivillerin de IŞİD militanları tarafından engellendiğini bildiriyor. Sivillerin Tel Abyad'ı boşaltmamaları halinde ilçenin uçaklar tarafından bombalanamayacağı, dolayısı ile bunun da IŞİD'in işine geldiği ifade ediliyor.

ABD öncülüğündeki uluslararası koa-lisyon güçlerinin hava gücüyle desteklediği PKK'nın Suriye'deki kolu PYD, IŞİD kont-rolündeki Tel Abyad'a ilerleyişini sürdürüyor. IŞİD militanlarından ciddi bir direniş gör-meyen PYD güçleri, kent merkezine 21 km uzaklığındaki Suluk kasabasını ele geçirdi. IŞİD'in geçen yılın eylül ayında düzenlediği Kobani saldırısında kullandığı militanları, kentin çevresindeki Kürt, Türkmen ve Arap köylerine yerleştirdiği biliniyor. Bu nedenle muhtemel bir intikam saldırısından ve devam eden çatışmalardan çekinen bölge sakinleri, çareyi Türkiye'ye iltica etmekte buluyor. PYD'nin silahlı gücü olan YPG'nin son dönemde ele geçirdiği bölgelerde Arap ve Türkmen nüfusunu tehcire tabi tutması da göç dalgasının potansiyelini artırıyor. Bölgede yaşayanlar şimdiden Türk sınırında Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesi karşısında yı-ğılmaya başlarken Ankara'nın daha önceki göç dalgalarının aksine bu kez geçişlere izin vermemesi nedeniyle binlerce Suriyeli sınırda bekliyor. Bağımsız kaynaklar, IŞİD'in Telabyad ilçesinde büyük bir yığınak yaptı-

ğını belirterek ilçeden çıkmak isteyen sivil vatandaşların IŞİD militanları tarafından engellendiği aktarıyor. Sivillerin Telabyad'ı boşaltmamaları halinde ilçenin uçaklar tarafından bombalanamayacağı, dolayısı ile bunun da IŞİD'in işine geldiği ifade ediliyor.

Bölgede büyük bir demografik yapı değişimi meydana gelirken Tel Abyad'ın düşmesi halinde PYD/YPG, Türkiye sınırında yüzlerce kilometrelik hattı tek başına kontrol etmiş olacak. Zaman'ın ulaştığı Tel Abyad Meclis Başkanı Ekrem Dade, “Tel Abyad'da şu anda 150 bin Suriyeli var. Şehrin PYD'nin eline geçmesi hâlinde bu nüfus Türkiye'ye sığınmak için sınıra gelecektir.” dedi. PKK/YPG'nin Tel Abyad'ın 21 km doğusunda yer alan ve önceki gün kontrolü ele geçirdiği

Suluk kasabasından sonra, Tel Abyad'a 15 km mesafede bulunan Ayn İsa kasabası'na da yaklaştığı belirtildi.

Öte yandan koalisyon güçlerinin hava desteğiyle Resulayn cephesinden Tel Abyad'a ilerleyen PKK/YPG güçlerinin, Resulayn-Tel Abyad arasında kalan Türkmen ve Arap köylerini boşaltarak, bölgeyi tamamen Kürt-leştirme politikası uyguladıkları öğrenildi. Yerel kaynaklar, nüfusunun yüzde 90'ı Arap, yüzde 10'u Türkmen olan Tel Abyad'ın PYD/YPG'nin eline geçmesi hâlinde ilçedeki tüm Arap ve Türkmenlerin sınır dışı edileceğini ifade ederek, “Bu, Suriye sınırının tamamının Kürt topraklarına dönüştürülmesi demektir.'' dedi.

‘KRİTİK EŞİK' 20'YE KATLANDI, 150 BİN KİŞİLİK YENİ GÖÇ DALGASI KAPIDADönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Da-

vutoğlu, 2012 yılında Türkiye için Suriyeli sığınmacı sayısının kritik eşiği olarak 100 bin rakamını açıklamıştı. Ancak 2 yıl içerisinde kritik eşik en az 20 kat aşıldı. Resmi olmayan rakamlara göre 3 milyona yakın Suriyeli, Türkiye'nin neredeyse tüm şehirlerine dağıl-mış durumda. Genelkurmay Başkanlığı'nın önceki gün açıkladığı resmi rakamlara göre ise Türkiye'de 1 milyon 625 bin Suriyeli bulunuyor. Yetkililer, Türkiye içerisindeki tüm kampların dolu olduğunu belirtirken, bölgedeki insani kriz derinleşiyor.

El Beşir'e G.Afrika'dan çıkış yasağı getirildiTÜRKMEN TERZİ JOHANNESBURG

1Hakkında 2009 ve 2010 yıllarında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)

tarafından tutuklama kararı alınan Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'le ilgili, bir zirve için bulunduğu Güney Afrika'nın yar-gısı şok bir karar aldı.

Pretoria Yüksek Mahkemesi, El Beşir'in ülkeden çıkışına yasak kararı verdi. Mah-keme yasağın Sudan Devlet Başkanı'nın

tutuklanmasıyla ilgili kararı değerlendireceği süre zarfında geçerli olduğunu duyurdu. UCM, Sudanlı devlet başkanının tutuk-lanması çağrısı yaparken Güney Afrika'da iktidar olan ANC partisi bu mahkeme için “Artık kullanışlı değil.” dedi. El Beşir ise Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannes-burg şehrinde Afrika Birliği zirvesine katılan liderlerle birlikte fotoğraf çektirdi. Sudan heyeti “herhangi bir sorun olmadığını.” söyledi.

Mısır, Refah sınır kapısını geçici olarak açtı1

Filistin'de Hamas tarafından kontrol edilen Gazze bölgesinin İsrail kont-

rolünden geçilmeden dünyaya açılan tek sınır kapısı Refah, dün Mısır yönetimi ta-rafından geçici olarak açıldı. Sınırın Gazze tarafındaki sorumlusu Mahir Ebu Sabha, üç gün süresince günde 6 saat olmak üzere geçişlere müsaade edileceğini duyurdu. Sa-bha, 15 bin Filistinlinin Mısır'a geçmek için başvuru yaptığını belirtti. Ancak bunların bin 500'ünün komşu ülkeye geçeceğinin

beklendiğini söyledi. Mısır tarafına gitmek isteyenlerin öğrenciler, hastalar ve oturma izinleri sona ermek üzere olan bazı Araplar olduğunu aktardı. Refah Sınır Kapısı karşı-lıklı geçişlere bu yıl sadece 5 gün boyunca açık kalmıştı. Geçen ay ise Kahire, Mısır'da zor durumda kalan Filistinlilerin ülkelerine dönmesine izin vermişti. Mısır yönetimi, İsrail ablukası altındaki Gazze'de Hamas'ın iktidara geldiği 2007 yılından bu yana ço-ğunlukla Refah Sınır Kapısı'nı kapalı tuttu.

Page 34: Zamandk315 eg

34 6–12 EKİM 2010 ZA MANEKONOMÝ

Ali BulaçAli Ünal

Seçim neyi çözdü?Demokrasi, bir anayasa çerçevesinde

bir mukavele rejimi veya sistemidir. Sis-temin özünü oluşturan, hak ve vazifeler dengesi ve bu denge içinde her ferdin hakkını alabilmesi, üzerine düşen vazifeleri de hakkıyla yerine getirmesidir.

Bunun adı da, adalettir. Demokrasinin seçim kazanan bir partinin elinde adaletin rafa kaldırılıp, bir Hitler diktatörlüğüne dö-nüşmemesinin garantisi, hukuk hakimiyeti, bu temelde Yasama, Yargı ve Yürütme erklerinin bağımsız, daha da ötede, Yürütme'nin Yasama'ya bağlı ve Yargı elinde denetlenebilir olmasıdır. Yasama'yı da sınırlayan hukuktur ve hukuk, ortak mukavele mahiyetinde bir anayasa ile çerçevelenir.

Demokraside seçimle sadece Yürütme yenilenir; Yasama ve Yargı yenilen-mez. Yasama'yı oluşturan fertlerde yenilenme olsa da, bu yenilenme, Yasa-ma'yı etkilememelidir. Çünkü Yasama, hukuka, dolayısıyla Anayasa'ya göre çalışması gereken bir organdır. Eğer bir iktidar par-tisi, demokrasiyi sadece seçimden ibaret görür ve seçimi kazanmakla istediği gibi davranma, istediği kanunları yapma, Yasama'yı sadece bu kanunları yapan bir organa dönüştürme hak ve hürriyetini elde ettiğini zanneder, kendisini denetleme, hu-kukun üstünlüğünün ve adaletin temin ve devamının garantisi olma erki mahiyetine sahip Yargı'yı da Yürütme'nin âleti haline getirirse, bunun adı demokrasi değil, dikta-törlük olur. Türkiye'de Yasama, ne yazık ki Yürütme'nin, bir bakıma iktidar partisinin elinde, onun keyfî karar ve arzularını kanunlaştıran bir organ gibi çalışabilmek-tedir. Ülkemizde partiler içi demokrasi de olmadığı, dolayısıyla Yürütme âdeta lidere bağlı çalıştığı için, her şey gidip liderde, “tek adamlık”ta düğümlenmektedir. Seçimler, demokrasi'nin bir “tek adamlık” idaresine, yani diktatörlüğe dönüşmemesinin önünde engel olmasına engeldir, fakat bir iktidar partisi şu veya bu şekilde üst üste seçimler de kazanabilirse, bu takdirde, seçimler de demokrasinin diktatörlüğe dönüşmesi, diktatörlük gibi işlemesine engel olamaz. O

bakımdan, demokrasinin gerçek mahiyet ve niteliğiyle işleyebilmesi, meselâ bağımsız medya gibi, daha başka pek çok faktörlerin varlığını, bu faktörlerin en önemlilerinden olarak da, fertlerin, Yasama, Yürütme ve Yargı'nın atomları olan şahısların ahlâk ve faziletlerle bezenmiş olmasını gerektirir. Bunlar da yoksa, hukukun hakimiyetini, adaletin sağlanmasını beklemek, beyhu-dedir.

Türkiye'de sistem, AKP'nin üçüncü iktidar döneminde ne yazık ki bir diktatörlük görüntüsü ve imajı verdi. AKP, her me-seleyi gidip “Millet iradesi” bahanesi altında seçime ve seçimde kazanmaya bağladı. 17‒25 Aralık'ta, Yargı ve Yargı'nın kolu olan Emniyet'in yalanlanamayan ve incelenmesine müsaade edilmeyen tespitlerine göre yolsuzluk, rüşvet, kara para ticareti ve rantçılık bataklı-ğında “suçüstü” yakalan-makla, önce kendisine, yine Meclis'te araştırılmasına

izin vermemekle hayalî olduğunu tescil-lediği “Paralel Yapı” altında bir düşman üreterek, Emniyet'i dağıttı ve kendi keyfine göre çalışacak Yargı mensupları da bularak, Yargı'yı da kendine göre dizayn etti. Yine aynı çizgide, Türkiye çapında hukuksuz operasyonlarla halk tabanında sindirme hareketlerine girişti. Bunların yanı sıra, keyfî ihalelerle kendi medyasını oluşturdu ve bu medya, tamamen AKP medyası olarak çalıştı. Kısaca, Türkiye'de, zaten ağır aksak işleyen sistem çöktü.

7 Haziran seçimleri, çöken sistemi gerçek bir demokratik sisteme dönüş-türebilecek bir tablo ortaya çıkardı mı? Böyle bir dönüştürme, öncelikle AKP'nin icraatlarının, özellikle yolsuzluk iddia-larının sonuna kadar araştırılmasını ve AKP'nin 17‒25 Aralık sürecindeki bilhassa Emniyet ve Yargı'daki keyfî tasarruflarının, hukuk dışı icraat ve tasarruflarının “ke-en lem-yekün”, yani tamamen geçersiz sa-yılıp, 17 Aralık öncesine göre bir “sistem restorasyonu”nu gerektiriyor. Türkiye'de bu restorasyon, hattâ “yeniden sistem ya-pılanması” inşaallah olacak, ama bakalım nasıl olacak?

Filistinlilere vize meselesi!Seçimlerden önce bu köşede “Filis-

tinlilere vize” uygulandığını yazmıştım (25-28 Mayıs). Hükümet yanlısı gazeteler her zaman olduğu gibi bana ağır hakaretler yağdırdılar.

Hayret ettiğim şey, Allah adını zikreden bu insanların nasıl olur da bunca kirli söz ve küfürle ağızlarını kirletmeleridir. Bırakın İslam'ın hak, hukuk ve edebini, bu zatlar kibar bile olamıyorlar. Bir insan niçin bu kadar kabalaşır, çirkefleşir, yalan, iftira ve küfür batağına saplanır. Yine de hepsi için diyeceğim şey “Allah ıslah etsin” demekten ibarettir.

Ben mayıs ayında Filistin'e gitmeden önce Türkiye'nin Filistinlilere vize uygu-layıp uygulamadığını bilmiyordum. Filis-tinlilere vize uygulandığını Filistinlilerden öğrendim. Tabii ki eğer Türkiye, İsrail'e vize uygulamıyorsa İsrail vatandaşı Filistinlilere de vize uygulamaz. Bu gayet tabiidir ve izahtan varestedir. Aynı şekilde Ürdün vatandaşı olan Filistinliler de 2010'dan beri vizesiz olarak Türkiye'ye gelebiliyorlar. Gazze'de yaşayan Filistinliler ise trajik du-rumda. Pasaportları olsa da zaten temerküz kampında yaşama mücadelesi veriyorlar.

Ancak mesele İsrail ve Ürdün vatandaşı olmayan Filistinliler içindir. Hakkımda yazılan bunca çirkin ve karalama yazıla-rından sonra tekrar Filistinli kaynaklarıma sordum. “Bana verdiğiniz bilgiler yanlış mı? Hükümet yanlısı medyaya göre vize sorunu yokmuş!” Bana verdikleri cevabı aktarıyorum:

Filistinlilerin dört statüsü var: 1) İsrail vatandaşı olanlar veya İsrail pasaportu alabilen Kudüslüler, 2) Ürdün vatandaşı olanlar, 3) Gazzeliler, 4) Daffa adı verilen yerlerde yaşayanlar. Türkiye zaten İsrail ve Ürdün'e vize uygulamadığı için bu iki ülkenin vatandaşı Filistinlilerden de vize istenmiyor. Sorun Daffa'da yaşayanlar içindir. Nablus, El Halil, Beytlahim, Tulkarim, Cenin, Eriha, Kalkilya, Tubas, Selfid ve duvarın dışında kalan Kudüs'te yaşayan Filistinlilere Türkiye vize uygu-luyor. Bu bölgelerde milyonlarca Filistinli yaşıyor ve bunlara vize uygulanıyor. Filis-tinliler, özellikle gençlerinin Türkiye'den vize almada fazlasıyla zorlandıklarının özellikle altını çiziyorlar. Mayıs ayında İsrail'in kuruluşunun 67. yılı dolayısıyla İstanbul'da gösteri yapan Filistinlilerin de dile getirdiği talepleri Türkiye'nin vizeyi

kaldırmasıydı.Filistin pasaportu taşıyanlar ancak

20 ülkeye vizesiz girebiliyorlar, bunların arasında Türkiye yok. Şimdi beni “yalancı, müfteri, maaş bağımlısı-devşirme” ilan edenlere soruyorum: Diyelim ki, Türkiye Filistinlilere vize uygulamıyor, ben hilaf-ı hakikat yazdım. Pekiyi Dışişleri Bakanlığı sitesinde Türkiye'nin hangi ülkelere vize uygulayıp uygulamadığını belirten bölümdeki şu ifadelere cevabınız nedir?

FİLİSTİN: Diplomatik pasaport ha-milleri bir aya kadar ikamet süreli turistik veya resmi amaçlı seyahatlerinde ve tran-sit geçişlerinde vizeden muaftır. Diğer resmi pasaport hamilleri vizeye tabidir. Umuma mahsus pasaport hamilleri ise vizeye tabidir.

İSRAİL: Resmi ve umuma mahsus pasaport hamilleri 90 gün süreyle vizeden muaftır.

Bu işlerden gayet iyi anlayan bir zatın -ismi ve iletişim bilgileri bende mahfuz- bana attığı e-mailde aynen şu ifadeyi kullanmaktadır: “Ali bey. Siz çok iyi biliyorsunuz, Türkiye'nin Filistinlilere vize koymasının hatta vizeyi de zorlaştırma-sının sebebi orada oldukça zor şartlarda yaşayan insanlar yer ve yurtlarını terk etmesinler diye… Zaten zalim İsrail'in niyeti bu değil mi?” Ben bunun doğruluk payını iyi bilemiyorum.

Yazılarımda TİKA ve başka kuruluş-ların Filistin'deki güzel faaliyet ve yardım çalışmalarıyla ilgili olumsuz hiçbir şey yazmadım. El Halil'de TİKA'nın faaliyet-lerini gösteren tabelaları görünce hem çok sevindim hem de gururlandım.

Ancak Türkiye'nin son birkaç senede yürüttüğü Filistin politikası temelden yanlıştır. Bu politika Filistinlilerin gerçek yarasına merhem olmayacağı gibi, bizi Arap âlemiyle çatışmaya da sürükleye-cektir. Finanse edilen işsiz güçsüz birkaç Filistinli gence Mescid-i Aksa kapısına Türk bayrağı astırmak çok naifçe, ace-mice ve provokatifçe işlerdir. Temennim aklı başında ve sorunu kökten çözücü politikalara yönelinmesidir. Umarım, yeni kurulacak hükümetin ilk işlerinden biri Dışişleri Sitesi'nde Filistin'le ilgili bölüme şu cümleyi eklemesi olur: “Hangi statüde olursa olsun resmi ve umuma mahsus pasaport hamili Filistinliler 90 gün süreyle vizeden muaftırlar.”

34 YORUM 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMAN

DAĞISTAN ÇETİNKAYA KRAL VE SOYTARI

Demokraside seçimle sadece Yürütme yenilenir; Yasama ve Yargı yenilenmez. Yasama'yı

oluşturan fertlerde yenilenme olsa da, bu yenilenme,

Yasama'yı etkilememelidir. Çünkü Yasama, hukuka, dolayısıyla Anayasa'ya

göre çalışması gereken bir organdır.

Page 35: Zamandk315 eg

35 6–12 EKİM 2010 ZA MANEKONOMÝ35 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANYORUM

Ekrem Dumanlı

Kibrin sonuAK Parti'nin 7 Haziran'da uğradığı ağır yenilginin

pek çok sebebi var. Uzun bir liste hazırlamak hiç de zor değil. Listenin en başına kibir yazmak, oradan iz sürmek gerekiyor ki öz eleştiri yapılabilsin. Yoksa, erime devam eder, çözülme hız kazanır…

Mütevazı bir kadroyla siyasete atıldı AK Parti. Lider kadrosu sokaktaki insanlardan farksızdı. Çoğunluk itibarıyla sade bir hayat süren, bir zamanlar devlet bas-kısına maruz bırakılmış, çeşitli mağduriyetler yaşamış; ancak belli bir ideale sahip insanlardan müteşekkildi. Devletin bireyi ve toplumu nasıl ezebildiğini, kitleleri birbirine nasıl düşman edebildiğini iyi biliyor; daha öz-gür, daha âdil, daha makul bir ülke tasavvur ediyordu.

İlk seneler ortaya konan performans neredeyse toplumun tamamında bir takdir hissine dönüştü. Demokratik dünyadan alkış aldı AK Parti. Ne var ki referandumdan yüzde 58'le rekor bir halk desteği alıp zaferle çıkınca güç zehirlenmesi yaşadı. Külhanbeylik moda oldu. Kabadayılık genel bir üsluba dönüştü. En uzak daireden en yakın halkaya kadar herkes azarlandı, aşağılandı, tartaklandı.

Ve yüzde 50'lerden yüzde 40'lara varan çöküşün başlangıcı. Şayet 7 Haziran'dan ders çıkarılmazsa AK Parti daha da eriyecek. Başarısızlık mercek altına alın-malı ve derin bir muhasebe yapılmalı. Mesela öteden beri AK Parti'ye destek veren vicdan sahibi insanlara sormak gerekiyor: Bu çağda Saray inşa etmek nereden çıktı Allah aşkına! Yüz senedir demokratik dünyanın neresinde saray yapılmış ki sen “devletin ihtişamı” gibi uydurma bir bahaneyle debdebenin, şaşaanın altında eziliyorsun? İslamî de değil insanî de. Maliye bakan-lığı yapan kişinin 3 milyar 300 milyon lira tutan makam araçlarına “çerez parası” demesini hangi “İslamcı”nın midesi kaldırabilir? Diyanet İşleri Başkanı'nın makam aracı üzerine sarf edilen kibir dolu laflar hem o saygın makama zarar verdi; hem o “müsrif” görüntüyü teşvik edenlere. Bir AK Parti yetkilisi de çıkıp “Her bakana bir özel uçak alınmalı” deyi-verdi. Halktan kopunca böyle oluyor demek ki! Yatlardan, katlardan, villalardan, gemi-lerden bakınca “mustazafîn” görünemiyor artık…

Peki ya onca zulüm! Genç bir bürokratın bir madenciyi tekmeleme-sinden bir milletvekilinin bir kuaförü tokatlamasına kadar köprünün altın-dan çok sular aktı. Ve vatandaş bunaldı. 10 puanlık düşüşle tek parti dönemi fiilen sona erdi. Kibir cezasız kalmadı. Egolar yerle bir oldu. Halk ema-neten verdiği oyları geri aldı. Şaşkınlığa da gerek yok taşkınlığa da. Olacağı buydu çünkü…

AK Parti gereken dersi çıkardı mı?Pek de ibret almış gibi

gözükmüyor bazı yetkililer. Mesela daha düne kadar “çö-züm süreci”nin müzakerecisi durumunda olan Yalçın Akdoğan'ın Kürtleri aşağılayan sözlerinden halen kibir damlıyor. “Dağ-dan gelip bağdakini kovmak” lafı tastamam bir gurur heykelidir. Dağdan gelen kim? Bağda duran kim? Hele adamın biri var; dehşet! 17 bin faili meçhul cinayetin simgelerinden biri olan “Beyaz toros ara-baları” hatırlatarak şimdilerde IŞİD'cilerin kullandığı ‘Pikaplardan bahsediyor. Yani Kürtleri öldürmekle

tehdit ediyor. Şimdi milletvekili seçilen bir şarkıcı arkadaş “Bakkalı, manavı, berberi, kasabı koalisyon hükümetini çoktan kurmuşlar.” diyor, halkı aşağılıyor. En ayıbını yılların “Hayrettin Hoca”sı yapıyor ve AK Parti'ye oy vermeyenlere “ırgat” diyor. İnanılır gibi değil! Yakışıyor mu size bu sözler Hayrettin hoca! Bir zamanlar AK Parti'ye oy verdiği için insanlara “bidon kafalılar” denirdi, “göbeğini kaşıyan adam” diye hitap edilirdi ve toplumun bir bölümü bu tarz laflarla aşağılanırdı. Şimdilerde “Siyasal İslamcılar” benzer bir yolu tercih ediyor ve insanları küçümsüyor. Sebep? Bir partiye oy vermedikleri için. Yazık ki ne yazık! Ayıp ki ne ayıp!

Kibrin sonu hezi-mettir! Kim olursan ol, hangi maskeyi takar-san tak, bir kere yakanı kaptırdın mı kibre, sonun yakındır. Ya tövbe eder Rabb'e yönelir, O'nun yarattığı ‘eşref varlık'a saygı duyar, zulmü bırakır adalete sığınırsın; ya da her g ü n

biraz daha gözden düşerek köpürtülmüş benliğinin hiçliği altında ezilir, şeytanlara maskara olursun. Tercih senin, tercih hepimizin…

Antidemokratik kanunlar AK Parti için işletilirse İç güvenlik yasası tam bir felaketti. O yüzden AK

Parti dışındaki partilerin tamamı karşı çıktı bu demok-rasi karşıtı yasaya. Döve döve geçirildi Meclis'ten. MİT yasası faili meçhul hadiselere kapı aralıyordu; itirazlara aldırış edilmedi ve Meclis'teki çoğunluk sayesinde yasa çıkarıldı. Sulh Ceza Hâkimlikleri İstiklal Mah-kemeleri'nin fütursuzca hortlatılmasıydı. Erdoğan'ın “taşları döşüyoruz” lafından sonra ihdas edilen Sulh

Ceza Hâkimlikleri “tabii hakimlik” kuralına da ay-kırıydı, evrensel hukuk kurallarına da. İtirazlara aldırış edilmedi; yasalaştırıldı. Nasıl bir zulme dönüştüğü herkes tarafından görüldü. “Makul

şüphe” yasası bağırta bağırta kanunlaştırıldı. “Müsadere” zulmüne kapı açan yasalar “Meclis

çoğunluğu” kavramının hoyratlığı ile kılıfına uyduruldu, torba yasalarla da antidemokra-

tik kanunlara geçit verildi.

Daha say-maya gerek var

mı? AK Parti'nin ö n c ü kuvvetleri 2071'e

kadar tek başına iktidarda kalacak-larına inanıyordu ve ne kadar antidemokratik uygulama varsa hepsini devreye soktu. Utanç verici

bir U dönüşü ile MGK, siyasette yeniden belirleyici rol üstlendi, anayasanın önüne geçirilmeye çalışıldı.

Kırmızı Kitap saçmalığı ile adaletin mekanizmaları altüst edilmeye çalışıldı. “Paralel yapı” diye bir saf-sata üretildi ve kanunda tanımı bile bulunmayan bir kavram uydurularak halkın bir kesimi ile mücadele başlatıldı. Sözlü talimatlar yağdırılarak savcılara, hâkimlere, polis şeflerine suç işletildi.

Ve 7 Haziran! Halk, artık tek başınıza hükümet kuramayacağınıza hükmetti. O vahşi kanunlar çıkarılırken hukuk dışı uygulamalar keyfî bir şekilde despotlukla bürokrasiye yaptırılırken hep şunu söylüyordu ehl-i vicdan: “Empati yapın! Bu kanun ve uygulamalar başka bir iktidar döneminde size karşı, başka cemaatlere, başka partilere, sosyal gruplara vs. karşı da uygu-

lanabilir. Ölçüden, adaletten ayrılmayın…” Bu makul tavsiyeleri hiç dinlemedi öfkenin esirleri. Empati yapacak durumda değildi nefretin zebunları!

Peki şimdi neredeyiz? Bugün yeni bir hükümet gelse ve yaptığınız yasaları size karşı uygulasa ne hissedeceksiniz? Mesela kurduğunuz vakıflara, açtığınız okullara, işlettiğiniz üniversitelere, inşa ettiğiniz düşünce kuruluşlarına, yaptığınız hayır-lara vs. “paralel yapı” deseler kendinizi nasıl savunacaksınız? Zorla çıkardığınız

antidemokratik kanunlarla sizi maznun ve mahkûm etseler “Biz ne haltlar karıştırmışız, ne korkunç yasalar çıkarıp ne feci uygulama-lar yapmışız” diye dizlerinizi dövecek misiniz? Ya medyanız! Hani yalan ve iftira makinesine

dönüşmüş ve robotlaşmış; robotlaştıkça in-sanlıktan çıkmış propaganda aletleriniz! Sizin başkalarına yaptığınız baskı, zulüm ve sansürü başka bir hükümet size yapsa onurlu bir duruşu nasıl sergileyeceksiniz? Utanmayacak mısınız? “Ektiğimizi biçiyoruz.” diyecek misiniz?

‘Oh olsun! Kendi düşen ağlamaz' demiyo-rum. Hukuk herkese lazım. Kötücül ve intikamcı

bir kibirle yaptığınız zulmün, o zulmü bizzat planlayıcılara bile dönmesini istemem; zira zulüm zulümle yıkanmaz. Ne var ki zalimler için empati vakti gelmiştir. Vahşice kullandığınız devlet meka-nizması korkunç bir zulme dönüşmüştü; bundan dolayı bin kez pişmanlık duymanız gerekiyor. Hiç

olmazsa bugün!

Page 36: Zamandk315 eg

36 6–12 EKİM 2010 ZA MANEKONOMÝ

1

2

3

4

5

6

7

Bir mevsim

Bir göz rengi

İslam hece

vezni

Ticari bir tür kağt

Bulmaya

çalşma

Maçlarda

taraftar coşturan

kimse

San

Bir, yalnz

Mektup

Ayrlk, ayrlş

Nikelin remzi

Olanak

Hayvana vurulan dam

gaİktisat

Bir nota

Elbise takm

Ksaca kiloam

per

Demiryolu

Matem

atik bilgisi

Uzak olmayan

Bir harfin okunuşu

Çeşit, cins

Asya’da bir rm

ak

Nezle otu

Fasla

Eski KKTC’li (...Denktaş)

Duman kiri

Yönetim

Büyük Hun İm

paratoruBir yerde oturm

a

Arabada bir parça

Rutenyumun

remzi

Lityumun

remzi

Tart

Bir hava taşt

Hülasa

Lantann rem

ziIspanakl bir

yemek

Cömert

Sapaklk, aykrlk

Latife

Bir harfin ince okunuşu

Argoda gizli yer

İstanbul’da bir sem

t

Genişlik

Bön, saf

Alt resimdeki

(...Şoray)Üst resim

deki, abide

Hasta, alil

Cimri

Bir gazeteci yazar

(Ergun...)M

astar eki

Bir eski basketçi

(...Kunter)Bir ajansm

z

Eski başbakan (Bülent...)

Ölüm cezas

Bağrsaklar

Sknt verme

Başlca içecek

Ödeşme, raz

olma

Güven

Grtlak

Öğretim,

alştrma

Tatl bir m

adde

Ortak

Çeşitli doğa olaylarnn

sebep olduğu ykm

Divit yaz hokkas

Bir deyim

Mafsal

Rüya

Bir bağlaç

Bir soru

Bal yapan böcek

Bir halife

Kara ile suyun birleştiği yer

Szlanma,

dert yanma

Bir mevsim

Verimli toprak

Utanma, edep

Doku teli

Bir yön, garp

En kaln erkek sesi

Burnun aldğ

Başndan bir kaza geçen

Adale

G. Afrika’nn trafik rem

zi

Ksaca kilom

etre

Bir çiçek

Ksaca aküm

ülatör

Bir hayvan

Cümlenin bir

öğesiRadyum

un rem

zi

Bir dağmz

Snr nişan

y.sab rioglu@za m

an.com.tr

1925 ŞUBAT 2013 PAZARTESİ ZA M

ANBULM

ACAHa zýr la yan: YAL ÇIN SAB RÝ OÐ LU

Lenf düğüm

leri iltihabKafiye

Ksaca kükürt

Bir organmz

Yar, yarm

Bir ilimiz,

dadaş ili

Fiyat yaftas

Kat halden sv hale geçm

ek

Denizde şklarn

yaptğ parlt

Bir sonbahar ay

Lale bahçesi

Allah’n em

irlerini tanm

ayan

ÞÝF R

E KE LÝ M

E:

12

34

56

7

KE

ME

A

VI

SU

DO

KU

BU

LM

AC

A

Tab lo da ki tram lý ka lýn çiz gi ler le be lir len-

miþ 3’e 3’lük ka re le re, 1’den 9’a ka dar

ra kam la rý bi rer kez kul la na rak yer leþ ti rin.

Öy le yer leþ tir me yap m

a lý sý nýz ki, bü tün 3 lük le ri dol dur du ðu nuz da tab lo nun bü tün ku tu la rý yu ka rý dan aþa ðý ya ve sol dan sa ða 1’den 9’a ka dar ra kam

lar dan bi rer kez kul-la nýl m

ýþ ol sun.

DÜNKÜ SUDOKU ÇÖZÜM

Ü

1

2

47

2

1

83

4

5

6

86

4

12

94

53

1

69

1

3

71

85

13

2

9

57

6

41

29

63

47

81

5

78

19

56

24

3

54

38

12

79

6

75

96

23

48

1

43

21

78

56

9

16

84

59

32

7

17

29

38

56

4

39

46

15

82

7

68

52

74

93

1

SOLDAN SAĞA 1) Ana erki temeline

dayanan, anay esas alan topluluk anlayş, m

aderşahi, matriarkal.–

Katksz, ar, katşksz, halis, has. 2) Salatalara, yem

eklere ekşilik vermek

için kullanlan ekşimiş üzüm

, elma,

limon vb. suyu.– Doğada kendili-

ğinden yetişen (bitki). 3) Görevden alm

a.– Duygular, düşünceleri belir-tecek biçim

de yüzde beliren kml-

danşlar, hareketler. 4) Kbrs’ta bir şehir.– Hal, durum

, key yet.– Kiloam-

perin ksa yazlş. 5) Parola.– Yetenek, istidat. 6) Yenm

eye elverişli olan her şey.– Başarsz. 7) Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim

bakmndan bir

tür bağmszlğ olan büyük il.– Güm

üş parlaklğnda, dem

ir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durum

una getirilebilen bir elem

ent. 8) Bir eğrinin yanndan geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru, m

ümas.–

Saman rengi, açk sar. YUKARIDAN

AŞAĞIYA 1) Sinirli olma durum

u veya sinirli bir biçim

de davranma, sinirlilik.

2) Tanzimat dönem

inde kara ordusu. 3) Çok anlayşl ve sezgili (kim

se).–

Yemeklere konulan bir m

adde. 4) Eski dilde yem

e.– Boğa, tosun. 5) Bir nota.– İhtiyaç duyulan şey, gerekli şey. 6) Toplu olarak ibadet edilm

ek için yaplm

ş yer, ibadethane. 7) Karşlk beklenilm

eden yaplan yardm,

kayra, lütuf, kerem, ihsan, inayet.

8) Mikroskopla yaplan incelem

ede bazen lam

larn üstüne kapatlan dört köşe, küçük ve ince cam

parças.– Olum

suzluk manas veren bir ön ek.

9) Yaman, zekî. 10) Uyank, dikkatli.–

Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölüm

ü. 11) En ksa zaman parças.–

Li eri dokumaclkta kullanlan bir

bitki. 12) Pul bilgisi, pul koleksiyon-culuğu, pulculuk.

Dünkü bulmacalarn çözüm

leri

BulmacaRefik Aydýn

r.ay din@za m

an.com.tr

F B

Ü

Ö

A S

E N

A

U

Z V

Ü

Ý

S K

A M

A

L S

O

T İ

O

A Ö

Ý

Ý N

S

Ý L

O

Z Ü

S

G V

Ý D

E

R E

L L

R S

T N

S

E L

U

D

A

E A

K A

E Ý

E H

N

L

H

D

O

M

Y F

Ş M

U

D

G

A G

A E

A N

E

İ Ý

D

N

E J

S D

Y

E O

M

S

L

T Z

N

Ý A

K K

Ý L

N

E Þ

E İ

S B

E Z

Ç O

Þ

S Ü

V

J G

F Y

E B

R O

Þ

Ü

R E

P E

Ý Ý

D

A

V T

R O

U

Ü

Ý

R K

E R

Z G

T

L B

J E

L S

E O

A

M

Y Ö

L

Ý

A H

B

T A

A Ü

V

A S

G M

B

Ö

U

Ý R

B L

S N

J

K L

Þ H

A

E

C K

E T

C F

Ü

A T

E Z

M

A N

E T

Y A

L E

B E

K Ç

Ý A

E A

Ü

T N

U

Ý

Ü

M

Þ L

G V

K Ð

K

M

İ L

E L

A L

Ý M

E

Ü

T Ý

E

S Ö

Ý

G Ü

E

F Ö

Y

G L

Ü

L N

N

H

F Ý

Ö

A H

Ý

K E

K L

Ý K

D

A T

K G

M

N

Þ K

G T

Ü

D

Ü

Þ Z

Ü

R E

T M

E

K A

F İ

Z O

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir m

isiniz?AM

ELİYAT, BROÞÜ

R, CEMİYET, ÇO

RBA, DENSİZ, EKM

EK, FÝRMA, GAFÝL, H

ADÝSE, ÝSABET, KEKLÝK, LALELİM

, MAKTÜ

L, NAM

ZET, OLAN

AK, ÖFKE, PEYM

AN, RAŞİT, SÜ

SLEME, ÞEN

LİK, TO

SLAMAK, U

YKU, Ü

RETMEK, VESTİYER, YAH

UDÝ, ZAM

AN.

12345678

12

34

56

78

910

1112

V E

R A

A

K A

D E

M

İ

E S

E R

İ C

E D

İ T

L

R A

Y

T A

L A

K

C A

E R

V

İ R

A L

L

E H

S E

L A

M

M

E

D E

N İ

İ T

İ K

A T

T

U G

A Y

Y

M

A T

A H

B

A Z

A

E B

E R

S

E F

A L

E T

12345678

12

34

56

78

910

1112

36 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANBULMACA

BULMACALARIN CEVAPLARI 37'NCİ SAYFADA

Page 37: Zamandk315 eg

37 6–12 EKİM 2010 ZA MANEKONOMÝ

1

2

3

4

5

6

7

Bir

mev

sim

Bir

göz

reng

i

İsla

m h

ece

vezn

i

Tica

ri bi

r tü

r kağ

tBu

lmay

a ça

lşm

a

Maç

lard

a

tara

ftar

coşt

uran

ki

mse

San

Bir,

yalnz

Mek

tup

Ayrlk

, ayrlş

Nik

elin

rem

zi

Ola

nak

Hay

vana

vu

rula

n da

mga

İktis

at

Bir

nota

Elbi

se ta

km

Ksa

ca

kilo

ampe

r

Dem

iryo

lu

Mat

emat

ik

bilg

isi

Uza

k ol

may

an

Bir

harf

in

okun

uşu

Çeşi

t, ci

ns

Asy

a’da

bir

rm

ak

Nez

le o

tu

Fas

la

Eski

KKT

C’li

(...D

enkt

aş)

Dum

an k

iri

Yöne

tim

Büyü

k H

un

İmpa

rato

ruBi

r ye

rde

otur

ma

Ara

bada

bir

pa

rça

Rute

nyum

un

rem

zi

Lity

umun

re

mzi

Tart

Bir

hava

taş

t

Hül

asa

Lant

ann

re

mzi

Ispa

nakl b

ir

yem

ek

Cöm

ert

Sapa

klk

, ay

krlk

Latif

e

Bir

harf

in in

ce

okun

uşu

Arg

oda

gizl

i ye

rİs

tanb

ul’d

a bi

r se

mt

Gen

işlik

Bön,

saf

Alt

resi

mde

ki

(...Ş

oray

st re

sim

deki

, ab

ide

Has

ta, a

lil

Cim

ri

Bir

gaze

teci

ya

zar

(Erg

un...

)M

asta

r ek

i

Bir

eski

ba

sket

çi

(...K

unte

r)Bi

r aj

ans

mz

Eski

baş

baka

n (B

ülen

t...)

Ölü

m c

ezas

Bağ

rsak

lar

Sk

nt v

erm

e

Başlc

a iç

ecek

Ödeşm

e, ra

z

olm

a

Güv

en

Gr

tlak

Öğr

etim

, alş

trm

a

Tatl

bir

m

adde

Ort

ak

Çeşi

tli d

oğa

olay

larn

n

sebe

p ol

duğu

y

km

Div

it ya

z

hokk

as

Bir

deyi

m

Maf

sal

Rüya

Bir

bağl

Bir

soru

Bal y

apan

cek

Bir

halif

e

Kara

ile

suyu

n bi

rleş

tiği y

erS

zlan

ma,

de

rt y

anm

a

Bir

mev

sim

Verim

li to

prak

Uta

nma,

ede

p

Dok

u te

li

Bir

yön,

gar

p

En k

aln

erk

ek

sesi

Burn

un a

ldğ

Baş

ndan

bir

ka

za g

eçen

Adal

e

G. A

frik

a’n

n tr

afik

rem

zi

Ksa

ca

kilo

met

re

Bir

çiçe

k

Ksa

ca

aküm

ülat

ör

Bir

hayv

an

Cüm

leni

n bi

r öğ

esi

Rady

umun

re

mzi

Bir

dağ

mz

Sn

r nişa

n

y.sa

b ri

og

lu@

za m

an

.co

m.t

r

1925

ŞU

BAT

2013

PA

ZAR

TESİ

ZA

MA

NBULM

ACA

Ha z

ýr la

yan

: YA

L ÇIN

SA

B R

Ý OÐ

LU

Lenf

düğü

mle

ri

iltih

ab

Kafiy

e

Ksa

ca k

ükür

t

Bir

orga

nmz

Yar,

yarm

Bir

ilim

iz,

dadaş

ili

Fiya

t yaf

tas

Kat

hald

en

sv

hal

e ge

çmek

Den

izde

şk

larn

ya

ptğ p

arlt

Bir

sonb

ahar

ay

Lale

bah

çesi

Alla

h’n

em

irler

ini

tan

may

an

ÞÝF

RE

KE

LÝ M

E:

12

34

56

7

KE

ME

A

VI

SU

DO

KU

B

UL

MA

CA

Tab l

o da k

i tr

am lý

ka lýn

çiz

gi le

r le

be lir

len-

miþ

3’e

3’lü

k ka

re le

re,

1’de

n 9

’a k

a dar

ra

kam

la rý

bi r

er k

ez k

ul la

na ra

k ye

r leþ

ti rin

. Ö

y le

yer l

eþ tir

me

yap m

a lý s

ý nýz

ki,

bü tü

n 3

lük l

e ri

dol d

ur du

ðu nu

z da

tab l

o nun

bü t

ün

ku tu

la rý

yu k

a rý d

an a

þa ðý

ya v

e so

l dan

sa ð

a 1’d

en 9

’a k

a dar

ra k

am la

r dan

bi r

er k

ez k

ul-

la ný

l mýþ

ol s

un.

NK

Ü S

UD

OK

U

ÇÖ

1

2

4 7

2

1

8 3

4

5

6

8 6

4

1 2

9 4

5 3

1

6 9

1

3

71

8 5

1 3

2

9

5 7

6

4 1

29

63

47

81

5

78

19

56

24

3

54

38

12

79

6

75

96

23

48

1

43

21

78

56

9

16

84

59

32

7

17

29

38

56

4

39

46

15

82

7

68

52

74

93

1

SOLD

AN S

AĞA

1) A

na e

rki t

emel

ine

daya

nan,

ana

y e

sas

alan

top

lulu

k an

layş

, mad

erşa

hi, m

atri

arka

l.–

Katk

sz,

ar

, katşk

sz,

hal

is, h

as. 2

) Sa

lata

lara

, yem

ekle

re e

kşili

k ve

rmek

in k

ulla

nla

n ekşi

miş

üzü

m, e

lma,

lim

on v

b. s

uyu.

– D

oğad

a ke

ndili

-ği

nden

yet

işen

(bi

tki).

3) G

örev

den

al

ma.

– D

uygu

lar

, düş

ünce

leri

bel

ir-te

cek

biçi

mde

yüz

de b

elir

en kml-

danşl

ar, h

arek

etle

r. 4

) Kb

rs’

ta b

ir

şehi

r.– H

al, d

urum

, key

yet.

– K

iloam

-p

erin

ks

a ya

zlş.

5) P

arol

a.–

Yete

nek,

is

tida

t. 6

) Yen

mey

e el

verişl

i ola

n he

r şe

y.–

Baş

arsz

. 7) Ç

oğun

lukl

a va

liler

ce

yöne

tile

n ve

yön

etim

bakmn

dan

bir

tür

bağm

szlğ o

lan

büyü

k il.

– G

ümüş

pa

rlak

lğn

da, d

emir

ser

tliğ

inde

, kol

ay

işle

nebi

len

ve k

olay

ca t

el d

urum

una

geti

rile

bile

n bi

r el

emen

t. 8

) Bir

rini

n ya

nnd

an g

eçen

ve

ona

anca

k bi

r no

ktad

a değe

n doğr

u, m

ümas

.–

Sam

an r

engi

, aç

k sa

r.

YUK

ARID

AN

AŞAĞ

IYA

1) S

inir

li ol

ma

duru

mu

veya

si

nirl

i bir

biç

imde

dav

ranm

a, s

inir

lilik

. 2)

Tan

zim

at d

önem

inde

kar

a or

dusu

. 3)

Çok

anl

ayş

l ve

sez

gili

(kim

se).–

Yem

ekle

re k

onul

an b

ir m

adde

. 4)

Eski

dild

e ye

me.

– B

oğa,

tosu

n. 5

) Bir

no

ta.–

İhti

yaç

duyu

lan şe

y, g

erek

li şe

y.

6) T

oplu

ola

rak

ibad

et e

dilm

ek iç

in

yap

lmş

yer

, iba

deth

ane.

7) K

arş

lk

bekl

enilm

eden

yapla

n ya

rdm

, ka

yra,

lütu

f, ke

rem

, ihs

an, i

naye

t.

8) M

ikro

skop

la y

apla

n in

cele

med

e ba

zen

lam

lar

n üs

tüne

kap

atla

n dö

rt

köşe

, küç

ük v

e in

ce c

am p

arça

s.–

O

lum

suzl

uk m

anas v

eren

bir

ön

ek.

9) Y

aman

, zek

î. 10

) Uya

nk,

dik

katl

i.–

Giy

sile

rin

boyn

a ge

len,

boy

nu ç

evir

en

bölü

mü.

11)

En

ksa

zam

an p

arça

s.–

Li e

ri d

okum

acl

kta

kulla

nla

n bi

r bi

tki.

12) P

ul b

ilgis

i, pu

l kol

eksi

yon-

culuğu

, pul

culu

k.

nk

ü b

ulm

aca

lar

n ç

özü

mle

ri

Bulm

aca

Refi

k Ay

dýn

r.ay

din@

za m

an.c

om.t

rF

B

Ü

Ö

A

S

E

N

A

U

Z

V

Ü

Ý

S

K

A

M

A

L

S

O

T

İ O

A

Ö

Ý

Ý N

S

Ý

L

O

Z

Ü

S

G

V

Ý D

E

R

E

L

L

R

S

T

N

S

E

L

U

D

A

E

A

K

A

E

Ý E

H

N

L

H

D

O

M

Y

F

Ş

M

U

D

G

A

G

A

E

A

N

E

İ Ý

D

N

E

J S

D

Y

E

O

M

S

L

T

Z

N

Ý A

K

K

Ý

L

N

E

Þ

E

İ

S

B

E

Z

Ç

O

Þ

S

Ü

V

J G

F

Y

E

B

R

O

Þ

Ü

R

E

P

E

Ý Ý

D

A

V

T

R

O

U

Ü

Ý R

K

E

R

Z

G

T

L

B

J E

L

S

E

O

A

M

Y

Ö

L

Ý

A

H

B

T

A

A

Ü

V

A

S

G

M

B

Ö

U

Ý R

B

L

S

N

J

K

L

Þ

H

A

E

C

K

E

T

C

F

Ü

A

T

E

Z

M

A

N

E

T

Y

A

L

E

B

E

K

Ç

Ý A

E

A

Ü

T

N

U

Ý Ü

M

Þ

L

G

V

K

Ð

K

M

İ L

E

L

A

L

Ý

M

E

Ü

T

Ý E

S

Ö

Ý G

Ü

E

F

Ö

Y

G

L

Ü

L

N

N

H

F

Ý Ö

A

H

Ý

K

E

K

L

Ý K

D

A

T

K

G

M

N

Þ

K

G

T

Ü

D

Ü

Þ

Z

Ü

R

E

T

M

E

K

A

F

İ Z

O

Aþa

ðýd

ak

i k

eli

me

leri

ta

blo

nu

n i

çin

e s

erp

iþti

rdik

. B

un

larý

bu

lab

ilir

mis

iniz

?A

ME

LİY

AT,

BR

ÜR

, C

EMİY

ET,

ÇO

RB

A,

DE

NSİZ

, E

KM

EK

, F

ÝRM

A,

GA

FÝL

, H

AD

ÝSE

, ÝS

AB

ET,

K

EK

LÝK

, L

AL

ELİM

, M

AK

L,

NA

MZ

ET,

OL

AN

AK

, Ö

FK

E,

PE

YM

AN

, R

AŞİT

, S

ÜS

LE

ME

, Þ

EN

LİK

, T

OS

LA

MA

K,

UY

KU

, Ü

RE

TM

EK

, V

ES

TİY

ER

, YA

HU

DÝ,

ZA

MA

N.

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

V

E

R

A

A

K

A

D

E

M

İ

E

S E

R

İ

C

E

D

İ T

L

R

A

Y

T

A

L A

K

C

A

E

R

V

İ

R

A

L

L E

H

S

E

L A

M

M

E

D

E

N

İ

İ

T İ

K

A

T

T U

G

A

Y

Y

M

A

T

A

H

B

A

Z

A

E

B

E

R

S

E

F A

L

E

T

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

12

3

4

5

Suyu

n bi

r hali

Avuç

içi

Bir n

ota

Canl, n

eşeli

so

kulg

an

Yl

Jüpi

ter’i

n bi

r uy

dusu

Bir d

eyim

Ksa

ca

num

ara

Büyü

k tar

la

fare

si

Bir h

ayva

n

Bakrn

rem

zi

Baş,

kelle

Sera

İki yü

zü b

eyaz

ka

psz

yorg

an

Padişa

h un

van

Bir a

sker

sn

f

Bir kş

sebz

esi

Yaş o

lmay

an

Yahu

di

takk

esi

Derv

iş se

lam

Lezz

etli b

ir ba

lkEv

lenm

emiş

han

m

Sons

uz,

ölüm

süz

Bilg

içlik

tasla

yan

Resim

deki

NBA’l

i ba

sket

çimiz

Dev d

alga

Trop

ik bi

r bitk

i

Boyu

tlar

Üzüc

ü

Dağ

keçis

i

Tutsa

klk

Bir h

alife

İstan

bul’u

n bi

r ilçe

si

Kakm

İlgile

ndirm

ez

man

asn

aKo

yun

yavr

usu

Suçu

bağş

lama

Ajda

’nn

bir

hece

si

Kör

Çocu

klu ka

dn

Azer

bayc

an

para

s

Bayk

Uğur

Haya

Kura

n’da

bir s

ure

Başa

bela

Yaba

ni

hayv

an

barn

Görk

em

Yüks

elme,

celm

eBi

r küm

es

hayv

an

Lant

ann

re

mzi

Bir h

arfin

ok

unuş

u

Bir n

ota

Pullu

k, bü

yük

saba

n

Yana

rdağ

ifr

azat

Mer

tebe

ler

İslam

hec

e ve

zni

Resim

deki

futb

olcu

Bir d

eyim

Kasta

mon

u ilç

esi

Hane

Soylu

Saç t

eli

Mer

hem

Basto

n

Bird

en

Allah

’n ad

n

anm

a

Tortu

, çök

elti

Öz o

lmay

an

Bir s

ahab

e (S

elman

-...)

Teda

vi, t

bbi

yardm

Karşk

renk

li

Bilim

Osm

anl’d

a bi

r ask

er s

nf

Kars

’n b

ir ilç

esi

Deni

zin

kaba

rmas

Bir h

arf

Nesil

Dokt

orlu

k,

taba

bet

Bir a

lim

(Fah

retti

n...)

Baba

nn

kz

kard

eşi

Gem

i oda

s

Telin

Hac’d

a bir

yer

ad

Sody

umun

se

mbo

y.sa

b rio

glu@

za m

an.c

om.tr

1926

ŞUB

AT 20

13 S

ALI Z

A MAN

BULM

ACA

Ha zý

r la ya

n: Y

AL ÇI

N SA

B RÝ O

Ð LU

Acele

, tez

Ağaç

lkl y

ol

Bir n

ota

Örne

k, tü

r

Müj

de

Volg

a’nn

bir

kolu

Ksa

ca

man

gane

z

San,

nam

Ekm

ek

Ksa

olm

ayan

Burs

a’da b

ir gö

lBi

r im

la

işare

ti

Güm

üşün

re

mzi

Kşkrt

ma

Baz

hayv

anlarn

ma o

rgan

Bağr

sakla

rSa

ç sak

al

kese

n es

naf

Kym

etli

mad

ende

sa

flk d

erec

esi

ÞÝF R

E K

E LÝ

ME

:1

23

45

KE

ME

A

VI

SU

DO

KU

B

UL

MA

CA

Tab l

o da k

i tr

am lý

ka lýn

çiz

gi le

r le b

e lir l

en m

iþ 3’e

3’

lük

ka re

le re

, 1’de

n 9’

a ka

dar

ra ka

m la

rý bi

rer

kez

kul la

na ra

k ye

r leþ t

i-rin

. Öy le

yer le

þ tir m

e yap

-m

a lý sý

nýz

ki, b

ü tün

3 lü

k-le

ri d

ol du

r du ð

u nuz

da

tab l

o nun

bü t

ün k

u tu l

a rý

yu ka

rý dan

aþa

ðý ya

ve so

l-da

n sa

ða 1’

den

9’a k

a dar

ra

kam

lar d

an b

i rer

kez

kul la

nýl m

ýþ ol

sun.

4 1 7

29 8

8 1

3 6

5 2

7 5

16 8 4

3 2 5

1 7 4

9

4 1 9

7 5 3

9 8 64

3 2

4 7

5 1

8 3

6 85

2 1 9

15

43

26

98

7

29

87

15

64

3

37

64

98

15

2

87

15

49

63

2

95

28

36

47

1

64

32

17

98

5

29

87

13

46

5

16

75

24

38

9

53

48

69

72

1

SOLD

AN SA

ĞA 1)

Ana

erk

i tem

elin

e da

yana

n, a

nay

esa

s ala

n to

plul

uk

anla

yş,

mad

erşa

hi, m

atria

rkal

.– Ka

tksz

, ar,

katş

ksz,

hal

is, h

as. 2

) Sa

lata

lara

, yem

ekle

re e

kşili

k ve

rmek

içi

n ku

llan

lan

ekşim

iş üz

üm, e

lma,

lim

on v

b. su

yu.–

Doğa

da k

endi

li-ği

nden

yet

işen

(bitk

i). 3)

Gör

evde

n al

ma.

– Duy

gula

r, d

üşün

cele

ri be

lir-

tece

k bi

çimde

yüz

de b

elire

n k

ml-

danşla

r, ha

reke

tler.

4) Kb

rs’ta

bir

şehi

r.– H

al, d

urum

, key y

et.–

Kilo

am-

perin

ksa

yazlş.

5) P

arol

a.– Y

eten

ek,

istid

at. 6

) Yen

mey

e el

veriş

li ol

an h

er

şey.–

Baş

ars

z. 7)

Çoğ

unlu

kla

valil

erce

netil

en v

e yö

netim

bakmn

dan

bir

tür b

ağm

szlğ o

lan

büyü

k il.

– Güm

üş

parla

klğn

da, d

emir

sert

liğin

de, k

olay

işl

eneb

ilen

ve k

olay

ca te

l dur

umun

a ge

tirile

bile

n bi

r ele

men

t. 8)

Bir

eğrin

in

yan

ndan

geç

en v

e on

a an

cak

bir

nokt

ada

değe

n doğr

u, m

ümas

.– Sa

man

reng

i, açk

sar.

YUK

ARID

AN

AŞAĞ

IYA

1) Si

nirli

olm

a du

rum

u ve

ya

sinirl

i bir

biçim

de d

avra

nma,

sini

rlilik

. 2)

Tanz

imat

dön

emin

de k

ara

ordu

su.

3) Ç

ok a

nlayşl v

e se

zgili

(kim

se).–

Yem

ekle

re k

onul

an b

ir m

adde

. 4)

Eski

dild

e ye

me.

– Boğ

a, to

sun.

5) B

ir no

ta.– İh

tiyaç

duy

ulan

şey,

gere

kli ş

ey.

6) To

plu

olar

ak ib

adet

edi

lmek

için

ya

plmş

yer,

ibad

etha

ne. 7

) Karşlk

be

klen

ilmed

en y

apla

n ya

rdm

, ka

yra,

lütu

f, ke

rem

, ihs

an, i

naye

t. 8)

Mik

rosk

opla

yapla

n in

cele

med

e ba

zen

lam

larn

üst

üne

kapa

tlan

dör

t köşe

, küç

ük v

e in

ce c

am p

arça

s.–

Olum

suzlu

k m

anas v

eren

bir

ön e

k.

9) Y

aman

, zek

î. 10

) Uya

nk,

dik

katli

.– Gi

ysile

rin b

oyna

gel

en, b

oynu

çevi

ren

bölü

mü.

11) E

n k

sa z

aman

par

ças.

– Li e

ri do

kum

acl

kta

kulla

nla

n bi

r bi

tki. 1

2) P

ul b

ilgisi

, pul

kol

eksiy

on-

culuğu

, pul

culu

k.

Dünk

ü bu

lmac

alar

n ç

özüm

leri

Bulm

aca

Refik

Ayd

ýnr.a

y din

@za

man

.com

.trD

Ç

T O

P

A R

L A

K A

P N

M

K M

A

J D

E

M

C A

B N

U

D

Ü

Ý U

Y

E B

Ý L

A T

R R

V Ð

R

R H

D

İ

Ş E

K F

V S

P L

D

P

R A

Ö

E C

T Þ

G E

K E

U

E Ý

Þ M

Y

J M

Ý

S L

Ü

Y A

D

Ç H

O

M

U

Z E

Z Z

İ G

A N

A

L K

Ý E

R U

I

Ý L

C Ý

Ð T

D

R R

K D

Ý

B Ð

V Z

E T

E Þ

O

D

V

J R

M

F Ü

U

M

L

Z K

N

D

M

C

E I

B U

N

Ý

R T

E Ý

Þ R

E N

C N

E

V İ

D

L E

K H

Z

T A

P

A J

S U

L

D

C F

U

H

Ü

M

T R

K S

M

A Ü

Þ

V G

R E

T O

N

E

L N

İ

Z

C E

S Ö

O

A

Ý R

O

Y

Ý P

C S

S U

Z

K B

T P

V H

İ

Z E

Ý Þ

M

K S

Z T

S L

A N

N

Ü

R R

P A

İ C

Ð

N

A M

Ý

N

A

N

G U

N

M

J

K R

Þ D

K

D

P R

İ E

Ý S

M

A İ

L Ý

Ý K

K Ü

M

R L

N

D

Ð R

F U

A

Þ A

V İ

Ü

P A

N

E V

Ü

G Z

R B

K A

P R

Aþað

ýdak

i kel

imel

eri t

ablo

nun

için

e se

rpiþ

tird

ik. B

unla

rý b

ulab

ilir

mis

iniz

?AT

OM

, AL

İBEY

, BAT

MAN

, CIM

BIZ,

ÇU

PRA,

ZCE,

ELD

İVEN

, FRA

PAN

, GÜ

VEN

, HAM

DÝ,

ÝSM

AİL,

KRO

NÝK

, LEZ

İZ, M

UH

AMM

ED, N

URS

EL, O

MU

Z, Ö

ZKAN

, PER

GEL,

RİK

KAT,

SÝS

MİK

, ÞÝA

R,

TOPA

RLAK

, UÐU

R, Ü

MRA

NİY

E, V

ÝZÝT

E, Y

EŞİM

, ZİG

ANA.

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

H

E M

A

T O

L O

J İ

P

E

B E

D İ

Y E

T

Ç İ

R

Y

U M

A

K

T O

R E

R O

A

T A

K

B A

K A

L İ

T

M

A T

K

İ F

A F

N

O

O

L

P E

L E

R İ

N

T

L

İ M

İ

T E

T

N A

D İ

A

P O

L E

T

H E

S A

P

37 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANBULMACA

1

2

3

4

5

6

7

Bir m

evsim

Bir g

öz re

ngi

İslam

hec

e ve

zni

Ticar

i bir

tür

kağ

tBu

lmay

a ça

lşm

a

Maç

lard

a

tara

ftar

coşt

uran

kim

se

San

Bir,

yalnz

Mek

tup

Ayrlk,

ayrlş

Nike

lin re

mzi

Olan

ak

Hayv

ana

vuru

lan

dam

gaİk

tisat

Bir n

ota

Elbi

se ta

km

Ksa

ca

kiloa

mpe

r

Dem

iryol

u

Mat

emat

ik

bilg

isi

Uzak

olm

ayan

Bir h

arfin

ok

unuş

u

Çeşit

, cin

s

Asya

’da b

ir rm

ak

Nezle

otu

Fasl

a

Eski

KKTC

’li (..

.Den

ktaş

)

Dum

an ki

ri

Yöne

tim

Büyü

k Hun

İm

para

toru

Bir y

erde

ot

urm

a

Arab

ada

bir

parç

aRu

teny

umun

re

mzi

Lity

umun

re

mzi

Tart

Bir h

ava

taşt

Hüla

sa

Lant

ann

re

mzi

Ispan

akl b

ir ye

mek

Cöm

ert

Sapa

klk,

ay

krlk

Latif

e

Bir h

arfin

ince

ok

unuş

u

Argo

da g

izli

yer

İstan

bul’d

a bi

r se

mt

Genişli

k

Bön,

saf

Alt r

esim

deki

(..

.Şor

ay)

Üst r

esim

deki,

ab

ide

Hast

a, a

lil

Cim

ri

Bir g

azet

eci

yaza

r (E

rgun

...)M

asta

r eki

Bir e

ski

bask

etçi

(...K

unte

r)Bi

r ajan

smz

Eski

başb

akan

(B

ülen

t...)

Ölüm

ceza

s

Bağ

rsak

lar

Skn

t ve

rme

Başl

ca iç

ecek

Ödeş

me,

raz

olm

a

Güve

n

Grtl

ak

Öğre

tim,

alştrm

a

Tatl

bir

mad

de

Orta

k

Çeşit

li doğ

a ol

ayla

rnn

se

bep

olduğu

yk

m

Divit

yaz

hokk

as

Bir d

eyim

Maf

sal

Rüya

Bir b

ağla

ç

Bir s

oru

Bal y

apan

cek

Bir h

alife

Kara

ile su

yun

birleşt

iği y

erS

zlanm

a,

dert

yanm

a

Bir m

evsim

Verim

li top

rak

Utan

ma,

ede

p

Doku

teli

Bir y

ön, g

arp

En ka

ln e

rkek

se

si

Burn

un a

ldğ

Başn

dan

bir

kaza

geç

en

Adal

e

G. A

frika

’nn

tra

fik re

mzi

Ksa

ca

kilom

etre

Bir ç

içek

Ksa

ca

aküm

ülat

ör

Bir h

ayva

n

Cüm

leni

n bi

r öğ

esi

Rady

umun

re

mzi

Bir d

ağmz

Sn

r nişa

n

y.sa

b rio

glu@

za m

an.c

om.t

r

1925

ŞUB

AT 2

013

PAZA

RTES

İ ZA

MA

NBULM

ACA

Ha zý

r la ya

n: Y

AL ÇI

N SA

B RÝ O

Ð LU

Lenf

düğü

mle

ri ilt

ihab

Kafiy

e

Ksa

ca kü

kürt

Bir o

rganmz

Yar,

yarm

Bir i

limiz,

da

daş i

li

Fiya

t yaf

tas

Kat

hald

en

sv h

ale

geçm

ek

Deni

zde

şkla

rn

yaptğ p

arlt

Bir s

onba

har

ay

Lale

bah

çesi

Alla

h’n

em

irler

ini

tan

may

an

ÞÝF

RE

KE

LÝ M

E:

12

34

56

7

KE

ME

A

VI

SU

DO

KU

B

UL

MA

CA

Tab l

o da k

i tra

m lý

ka lýn

çiz g

i ler le

be l

ir len

-m

iþ 3

’e 3

’lük

ka re

le re

, 1’d

en 9

’a k

a dar

ra

kam

la rý

bi re

r kez

kul

la na

rak

yer le

þ ti ri

n.

Öy le

yer

leþ t

ir me

yap m

a lý sý

nýz

ki, b

ü tün

3

lük l

e ri d

ol du

r du ð

u nuz

da ta

b lo n

un b

ü tün

ku

tu la

rý yu

ka rý d

an a

þa ðý

ya v

e so

l dan

sa ða

1’d

en 9

’a ka

dar r

a kam

lar d

an b

i rer k

ez k

ul-

la ný

l mýþ

ol su

n.

NKÜ

SU

DO

KU

ÇÖZÜ

1

2

4 7

2

1

8 3

4

5

6

8 6

4

1 2

9 4

5 3

1

6 9

1

3

71

8 5

1 3

2

9

5 7

6

4 1

29

63

47

81

5

78

19

56

24

3

54

38

12

79

6

75

96

23

48

1

43

21

78

56

9

16

84

59

32

7

17

29

38

56

4

39

46

15

82

7

68

52

74

93

1

SOLD

AN SA

ĞA 1)

Ana

erk

i tem

elin

e da

yana

n, a

nay

esa

s ala

n to

plul

uk

anla

yş,

mad

erşa

hi, m

atria

rkal

.–

Katk

sz, a

r, k

atş

ksz

, hal

is, h

as. 2

) Sa

lata

lara

, yem

ekle

re e

kşili

k ve

rmek

in k

ulla

nla

n ekşim

iş üz

üm, e

lma,

lim

on v

b. su

yu.–

Doğa

da k

endi

li-ği

nden

yet

işen

(bitk

i). 3)

Gör

evde

n al

ma.

– Du

ygul

ar,

düşü

ncel

eri b

elir-

tece

k bi

çim

de y

üzde

bel

iren

kml-

danşla

r, ha

reke

tler.

4) Kb

rs’ta

bir

şehi

r.– H

al, d

urum

, key y

et.–

Kilo

am-

perin

ks

a ya

zlş

. 5) P

arol

a.–

Yete

nek,

is

tidat

. 6) Y

enm

eye

elve

rişli

olan

her

şe

y.– B

aşars

z. 7

) Çoğ

unlu

kla

valil

erce

netil

en v

e yö

netim

bakmn

dan

bir

tür b

ağm

szlğ o

lan

büyü

k il.

– Gü

müş

pa

rlaklğn

da, d

emir

sert

liğin

de, k

olay

işl

eneb

ilen

ve k

olay

ca te

l dur

umun

a ge

tirile

bile

n bi

r ele

men

t. 8)

Bir

eğrin

in y

ann

dan

geçe

n ve

ona

anc

ak

bir n

okta

da d

eğen

doğ

ru, m

ümas

.–

Sam

an re

ngi,

açk

sar.

YUK

ARID

AN

AŞAĞ

IYA

1) Si

nirli

olm

a du

rum

u ve

ya

sinirl

i bir

biçi

mde

dav

ranm

a, si

nirli

lik.

2) Ta

nzim

at d

önem

inde

kar

a or

dusu

. 3)

Çok

anl

ayşl v

e se

zgili

(kim

se).–

Yem

ekle

re k

onul

an b

ir m

adde

. 4)

Eski

dild

e ye

me.

– Boğ

a, to

sun.

5) B

ir no

ta.– İh

tiyaç

duy

ulan

şey

, ger

ekli şe

y.

6) T

oplu

ola

rak

ibad

et e

dilm

ek iç

in

yap

lmş

yer,

ibad

etha

ne. 7

) Karşlk

be

klen

ilmed

en y

apla

n ya

rdm

, ka

yra,

lütu

f, ke

rem

, ihs

an, i

naye

t. 8)

Mik

rosk

opla

yapla

n in

cele

med

e ba

zen

lam

larn

üst

üne

kapa

tlan

dör

t köşe

, küç

ük v

e in

ce c

am p

arça

s.–

Olum

suzlu

k m

anas v

eren

bir

ön e

k.

9) Y

aman

, zek

î. 10

) Uya

nk,

dik

katli

.– Gi

ysile

rin b

oyna

gel

en, b

oynu

çev

iren

bölü

mü.

11) E

n k

sa z

aman

par

ças.

– Li e

ri do

kum

acl

kta

kulla

nla

n bi

r bi

tki. 1

2) P

ul b

ilgisi

, pul

kol

eksiy

on-

culuğu

, pul

culu

k.

Dün

kü b

ulm

acal

arn

çöz

ümle

ri

Bulm

aca

Refik

Ayd

ýnr.a

y din

@za

man

.com

.trF

B Ü

Ö

A

S E

N

A U

Z

V Ü

Ý

S K

A

M

A L

S O

T

İ O

A

Ö

Ý

Ý N

S

Ý L

O

Z Ü

S

G V

Ý D

E

R

E L

L R

S

T N

S

E L

U

D

A

E A

K

A E

Ý E

H

N

L H

D

O

M

Y F

Ş M

U

D

G

A G

A E

A N

E

İ Ý

D

N

E J

S D

Y

E O

M

S

L

T Z

N

Ý A

K

K

Ý L

N

E Þ

E İ

S B

E Z

Ç O

Þ

S Ü

V

J G

F Y

E B

R

O

Þ Ü

R

E

P E

Ý Ý

D

A

V T

R

O

U

Ü

Ý R

K

E

R

Z G

T

L B

J E

L S

E O

A

M

Y Ö

L

Ý

A H

B

T A

A Ü

V

A S

G M

B

Ö

U

Ý R

B

L S

N

J K

L

Þ H

A

E

C K

E

T C

F Ü

A

T E

Z M

A

N

E T

Y A

L E

B E

K

Ç Ý

A E

A

Ü

T N

U

Ý

Ü

M

Þ L

G V

K

Ð K

M

İ L

E L

A L

Ý M

E

Ü

T

Ý E

S Ö

Ý

G Ü

E

F Ö

Y

G L

Ü

L N

N

H

F Ý

Ö

A H

Ý

K

E K

L

Ý K

D

A T

K

G M

N

Þ

K

G T

Ü

D

Ü

Þ Z

Ü

R

E T

M

E K

A

F İ

Z O

Aþa

ðýda

ki k

elim

eler

i tab

lonu

n iç

ine

serp

iþti

rdik

. Bun

larý

bul

abil

ir m

isin

iz?

AMEL

İYAT

, BRO

ÞÜR,

CEM

İYET

, ÇO

RBA

, DEN

SİZ,

EKM

EK, F

ÝRM

A, G

AFÝL

, HAD

ÝSE,

ÝSAB

ET,

KEKL

ÝK, L

ALEL

İM, M

AKTÜ

L, N

AMZE

T, O

LAN

AK, Ö

FKE,

PEY

MAN

, RAŞ

İT, S

ÜSL

EME,

ÞEN

LİK,

TO

SLAM

AK, U

YKU

, ÜRE

TMEK

, VES

TİYE

R, Y

AHU

DÝ,

ZAM

AN.

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

V

E R

A

A K

A D

E M

İ

E

S E

R İ

C E

D İ

T

L

R

A Y

T

A L

A K

C

A

E

R

V İ

R A

L

L E

H

S

E L

A M

M

E D

E N

İ

İ

T İ

K A

T

T U

G A

Y

Y

M

A

T A

H

B

A Z

A

E

B E

R

S E

F A

L E

T

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

Page 38: Zamandk315 eg

38 17 - 23 HAZİRAN 2015 ZAMANSPOR

MESUT YILDIRIM

Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, sezonu iki kupa ve dördüncü yıldızı kazanarak kapattı. Bu başarılarının karşılığında da önceki gün 3 yıllık sözleşme yeniledi. Genç hoca, yol haritasını ve Sa-rı-Kırmızılı ekiple ulaşacağı hedefleri sıraladı. Hamzaoğlu ile yaptığımız röportajdan satırbaşları şöyle:

KADROYU büyük ölçüde koruyacağız. Önümüzdeki sene bu istikrarı koruyarak başlamayı doğru buluyorum. Şampiyonlar Ligi gerçeği var. Kadromuzu biraz daha iyileştirmek zorundayız, gelecek sezon biraz daha iyi bir kadroya sahip olmak zorunda-yız. 5 tane oynayan oyuncu aldığınızda dengeler birdenbire bozulur. Hem yerli hem yabancı oyuncuları kadromuza ka-tacağız. 44 kişiden 28 kişiye düşeceğiz. Karşılıklı görüşüp anlaşacağız. Herkes bir kulüp arayıp bulacak.

YÖNETİME, bir bütçe sunmaya-cağız, zaten gereksiz bir harcamamız olmayacak. Makul çerçevede ihtiyacı-mız kadar transfer yapacağız.

TRANSFERDE nokta atışı yap-mamız gereken bir bölge yok. Biz 28 kişilik kadromuza oyuncu tak-viyesi yapacağız. Kiralık oynayan oyuncularımız var onları değerlen-direceğiz. Belki onların bazılarını tekrar kullanacağız. Kampa birçok şeyi halletmiş şekilde gitmeyi arzu ediyoruz.

MELO bizim bir sene daha kontratı bulunan oyuncumuz. Hiç görüşmedim onunla transfer konusunda.

DE JONG ve Egemen ismi ge-çiyor. İsimler üzerinden gitmeyelim. Biz hazırlığımızı yapıyoruz. Oyuncularla görüşmelerimizi sürdürüyoruz, maliyetlerini çıkarıyoruz. Ben, ‘Şunu istiyorum, illaki bunu alacağız.” diyemem. Herkesten önce ben soruyorum, ‘Maliyeti ne?’ Kulübüme yük getirir mi getirmez mi? Takımın dengelerini bozar mı bozmaz mı?

KALECİ Sinan’la devam edeceğim. Son maçta iyi oynadı. Hakkını yemeyelim çocu-ğun. Muslera’nın arkasında beklemekte, bir süre oynamayıp maça çıkmak da kolay değil. Bir Muslera değil ama kötü bir kaleci de değil.

ÜÇ YILLIK sözleşme imzaladım. Hedefim, Fatih Terim’in rekorunu kırmak değil. Fatih hocanın yaptıklarının daha iyisini yapmak gibi bir hedefim yok. Onun yaptıklarına yakın başarı elde etsek görevimizi yapmış sayılırız.

BAŞKANLA gayet uyumlu çalışıyoruz. Onlar kendi alanlarında biz de kendi alanı-mızda yapmamız gerekeni yapıyoruz.

FENERBAHÇE’DE yeni bir heyecana ihtiyaç vardı. Sezon içerisinde kendisini belli etmişti. Ama Teknik Direktör Pereira ne verebilir bilemiyorum. Mutlaka bir heye-

canla başlayacaktır.BİZ şampiyon olmuş şekilde lige başlaya-

cağız. Bu dezavantaj da olur yanlış düşünür ve rahatlarsanız. Çünkü Beşiktaş’ta, Fener-bahçe’de, Trabzon’da bu sezon kaybedilmiş şampiyonluğun moralsizliği var. Bir hırsla başlayacaklar lige.

YIKICI eleştirilere hazırlıklıyım.SÖZLEŞMEYE 3 yıllık yazdık. 5 dakika

sürmedi. Başkan, ‘Hocam ne düşünüyor-sun?’ dedi. Ben de, ‘Başkanım siz ne düşü-nüyorsunuz?’ dedim. Sonra hocam ‘Şöyle yapalım.’ dedi. ‘Tamam.’ dedim. Bu kadar.

BİLAL henüz Borsa’ya bildirilmedi. Erken açıklamalar kulübü sıkıntıya sokar.

GİDECEKLERE kulüp bulmalarında yar-dımcı olurum. Onlar da oynayabilecekleri yerlere gitmeliler. Aydın’ı, Sabri’yi çağırıp konuşacağız.

EBOUE ile hep konuşuyoruz. Ama henüz ne o, ne de ben kadro dışı kalma konusunu açmadık. Dany kiralık. Şu an bizim malımız. Bunları değerlendiriyoruz. Belki de tutacağız Dany’i de.

AMRABAT belki dönebilir. Mevcut kadromuzdaki birçok oyuncu ile kampa gideceğiz. Oraya da topyekûn gidemeyiz. 40 kişi kamp olmaz.

BENCE futbolun yaşı çok önemli değil. İyi oyuncu takıma her zaman katkı sağlar. Altyapıdan da bakacağız.

ŞAMPİYONLAR Ligi’nde ilk hedef gruptan çıkmak. Ondan sonra da eleme, çeyrek final. Artık nereye kadar gidebi-lirsek.

ŞAMPİYONLUĞA inancımızı hiç kay-betmedik. Ama bu iş bitti diyemedim hiç. İmzayı attıktan sonra Taffarel ile çıkılan Gaziantepspor maçını izledim. Son dakika Burak’ın attığı o kafa golü sonrası, “Arkadaşlar bu bir mesajdır bize. Bu sene şampiyonluğu Allah bize nasip edecek.” dedim.

CESARE Prandelli aile ortamını sağ-layamamıştı. Biz bunu başardık. Ağır yenilgiler ve kazanamamak oyuncuları demoralize etmişti, biz bunu giderdik.

OYUNCULARIMA Avrupa’dan tek-lif gelmesi güzel bir şey. Keşke tüm oyuncularımı Avrupa’dan takımlar istese. Bu bizim iyi bir takım olduğu-muzu, oyuncularımızın çok iyi olduğunu

gösterir. Oyuncum bana gelir ‘Gitmek istiyorum hocam iyi bir teklif aldım, kariyerim için daha iyi olacağını dü-şünüyorum.” derse yardımcı olurum.

Kulübün menfaatleri doğrultusunda izin veririz. Muslera, Melo, Sneijder, Selçuk hepsi dahil. Selçuk, Barcelona’da niye oynamasın?

ALP YALMAN’IN başkanlığında kulü-bün hiç borcu yoktu. Ben Galatasaray’da

oynarken alacaklarımız en fazla 10 gün gecikirdi. Ama hiçbir zaman paramız kal-

madı kulüpte. Yine kalmıyor. Ama kulübün borcunu da düşürmemiz lazım.

HEDEFİM, TERİM’İN REKORUNU KIRMAK DEĞİLGalatasaray’da sezonu çifte kupa ile kapattıktan sonra önceki gün 3 yıllık sözleşme imzalayan Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu, şampiyonluk hikâyesini ve hedeflerini anlattı. Transferlerden kadro dışı kalan oyunculara kadar birçok konuda açıklamada bu-lunan genç çalıştırıcı, Fatih Terim’in başarılarına yakın bir çizgiye gelmesi halinde görevini yapmış kabul edeceğini söyledi. Cim

Page 39: Zamandk315 eg

39 6–12 EKİM 2010 ZA MANEKONOMÝ

Page 40: Zamandk315 eg