40
BAfiYAZI De¤erli Ifl›kl›lar, 3 Y. Müh. Tufan DURGUNO⁄LU Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan› 25. y›l›n› kutlad›¤›m›z Ifl›k Okullar›n›n yay›n hayat›n› 6 y›ld›r sürdüren dergisi FYZY’nin yeni say›s›yla yine sizlere ulafl- man›n mutlulu¤unu yafl›yoruz. Coflkuyla kutlad›¤›m›z 125. y›l›m›zda, ça¤- dafl e¤itimin öncüsü olan kurumumuzu ve okullar›m›z›, daima ülkemizin ilk s›ralar›nda tutmak, daha ileriye tafl›mak ve gelifltirmek için bütün gücümüzle çal›fl›yoruz. Bu amaçla okul- lar›m›zda yapt›¤›m›z at›l›mlardan baz›lar›n› siz- lere aktarmak isterim: Okullar›m›zda yabanc› dile verdi¤imiz önem ve yabanc› dil e¤itiminde yükselen he- deflerimiz do¤rultusunda, ana dili ‹ngilizce olan ö¤retmen say›m›z› son iki y›lda % 80 ora- n›nda art›rd›k. Ö¤rencilerimize yabanc› dil e¤itimiyle bera- ber birçok imkân da sunduk. ‹lkö¤retim 8. s›- n›f ö¤rencilerimizin üç y›ld›r kat›lmakta olduk- lar› Cambridge PET s›navlar›na ek olarak bu y›l, hem ilkö¤retim 5. s›n›flar›m›z Cambridge Flyers hem de lise haz›rl›k s›n›flar›m›z Cam- bridge PET s›navlar›na girmekteler. Bu s›nav- larda baflar›l› olan ö¤rencilerimiz, Avrupa Dil çerçevesine göre A2 ve B1 seviyelerine efl de¤er sertifika almaktalar. Ayr›ca Lise 11 ve 12. s›n›f- lardaki ö¤rencilerimiz, üniversitelerin haz›rl›k s›n›flar›n› atlamalar›n› sa¤layacak TOEFL s›na- v›na ders programlar›yla haz›rlanmakta ve s›- nav› alan ö¤rencilerimizin büyük ço¤unlu¤u baflar›l› olmaktad›r. Yabanc› dil e¤itiminde, güçlü ikinci yabanc› dil hedefimiz do¤rultusunda, Almanca ve Fran- s›zca ö¤renen ö¤rencilerimizden istekli olanlar, A1 ve A2 seviyelerine denk FIT 1 ve 2 ile DELF 1 ve 2 s›navlar›na girmekte ve neredeyse hepsi sertifika almaya hak kazanmaktad›rlar. Üniversite e¤itimlerini yurt d›fl›nda gerçek- lefltirmeyi hedefleyen ö¤rencilerimize profes- yonelce destek verebilmek amac›yla kadromu- zu zenginlefltirdik ve ö¤rencilerimize dan›fl- manl›k yapmak üzere kadromuza bir yurt d›fl› üniversite dan›flman› ald›k. Ö¤rencilerimizin dünyadaki yay›nlar› izle- yebilmeleri, genifl bir düflünce perspektifini or- taya koyabilmeleri zengin bir kütüphaneyle mümkün olabilir. Bunun gere¤i olarak kütüp- hanelerimizin Türkçe kaynaklar›na ek olarak yabanc› dilde yaz›lm›fl kitap say›lar›nda, süreli yay›nlarda, dijital kaynaklarda her y›l ortalama % 15 oran›nda art›fl sa¤lamaktay›z. E¤itim kalitemizi art›rmak için ö¤retmenle- rimizin geliflimine de katk› sa¤lama gereklili¤i- nin bilinciyle ö¤retmenlerimizin yurt içi ve d›- fl›nda düzenlenen hizmet içi e¤itimlere ve kon- feranslara kat›lmalar›n› sa¤lamaktay›z. Küreselleflen dünyam›zda, ö¤rencilerimize uluslararas› boyut kazand›rmak amac›yla okul- lar›m›z, CIS (Uluslararas› Okullar Birli¤i)’e üye olmufl; önce Ayaza¤a Kampüsü, bu kurum ta- raf›ndan akredite edilmifltir. Erenköy Kampüsü de akreditasyon sürecini tamamlamaktad›r. ‹ki y›l içinde Niflantafl› Kampüsü de akreditasyona bafllayacakt›r. Ayr›ca AFS ve Comenius gibi programlarla ve yabanc› ülkelerdeki kardefl okullarla uluslararas› de¤iflim programlar› dü- zenlenerek ö¤renci ve ö¤retmenlerimizin geli- flimlerine katk› sa¤lanmaktad›r. Bu sevindirici geliflmelerle beraber, bugün- lerde derin bir üzüntü de yaflad›k. Ayaza¤a Ifl›k Lisemizde 2003 y›l›ndan beri say›s›z ö¤renci yetifltiren, onlara düflünmeyi ö¤reten sevgili ö¤retmenimiz Nil Ça¤layan’› kaybettik. Kendi- sini her zaman sevgi ve minnetle anaca¤›z. Feyziye Mektepleri Vakf›, anaokulundan üniversiteye ça¤dafl e¤itimin öncüsü olarak, “önce iyi insan yetifltirme” ilkesiyle sanat›, kül- türü, sporu insan›n vazgeçilmezleri olarak gö- rerek geliflimini sürdürecektir. Sayg›lar›mla 1

FYZY Dergisi - Sayı 19

Embed Size (px)

DESCRIPTION

FYZY Dergisi - Sayı 19

Citation preview

Page 1: FYZY Dergisi - Sayı 19

BAfiYAZI

De¤erli Ifl›kl›lar,

3

Y. Müh. Tufan DURGUNO⁄LUFeyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›

25. y›l›n› kutlad›¤›m›z Ifl›k Okullar›n›nyay›n hayat›n› 6 y›ld›r sürdüren dergisiFYZY’nin yeni say›s›yla yine sizlere ulafl-

man›n mutlulu¤unu yafl›yoruz.Coflkuyla kutlad›¤›m›z 125. y›l›m›zda, ça¤-

dafl e¤itimin öncüsü olan kurumumuzu veokullar›m›z›, daima ülkemizin ilk s›ralar›ndatutmak, daha ileriye tafl›mak ve gelifltirmek içinbütün gücümüzle çal›fl›yoruz. Bu amaçla okul-lar›m›zda yapt›¤›m›z at›l›mlardan baz›lar›n› siz-lere aktarmak isterim:

Okullar›m›zda yabanc› dile verdi¤imizönem ve yabanc› dil e¤itiminde yükselen he-deflerimiz do¤rultusunda, ana dili ‹ngilizceolan ö¤retmen say›m›z› son iki y›lda % 80 ora-n›nda art›rd›k.

Ö¤rencilerimize yabanc› dil e¤itimiyle bera-ber birçok imkân da sunduk. ‹lkö¤retim 8. s›-n›f ö¤rencilerimizin üç y›ld›r kat›lmakta olduk-lar› Cambridge PET s›navlar›na ek olarak buy›l, hem ilkö¤retim 5. s›n›flar›m›z CambridgeFlyers hem de lise haz›rl›k s›n›flar›m›z Cam-bridge PET s›navlar›na girmekteler. Bu s›nav-larda baflar›l› olan ö¤rencilerimiz, Avrupa Dilçerçevesine göre A2 ve B1 seviyelerine efl de¤ersertifika almaktalar. Ayr›ca Lise 11 ve 12. s›n›f-lardaki ö¤rencilerimiz, üniversitelerin haz›rl›ks›n›flar›n› atlamalar›n› sa¤layacak TOEFL s›na-v›na ders programlar›yla haz›rlanmakta ve s›-nav› alan ö¤rencilerimizin büyük ço¤unlu¤ubaflar›l› olmaktad›r.

Yabanc› dil e¤itiminde, güçlü ikinci yabanc›dil hedefimiz do¤rultusunda, Almanca ve Fran-s›zca ö¤renen ö¤rencilerimizden istekli olanlar,A1 ve A2 seviyelerine denk FIT 1 ve 2 ile DELF1 ve 2 s›navlar›na girmekte ve neredeyse hepsisertifika almaya hak kazanmaktad›rlar.

Üniversite e¤itimlerini yurt d›fl›nda gerçek-lefltirmeyi hedefleyen ö¤rencilerimize profes-yonelce destek verebilmek amac›yla kadromu-

zu zenginlefltirdik ve ö¤rencilerimize dan›fl-manl›k yapmak üzere kadromuza bir yurt d›fl›üniversite dan›flman› ald›k.

Ö¤rencilerimizin dünyadaki yay›nlar› izle-yebilmeleri, genifl bir düflünce perspektifini or-taya koyabilmeleri zengin bir kütüphaneylemümkün olabilir. Bunun gere¤i olarak kütüp-hanelerimizin Türkçe kaynaklar›na ek olarakyabanc› dilde yaz›lm›fl kitap say›lar›nda, süreliyay›nlarda, dijital kaynaklarda her y›l ortalama% 15 oran›nda art›fl sa¤lamaktay›z.

E¤itim kalitemizi art›rmak için ö¤retmenle-rimizin geliflimine de katk› sa¤lama gereklili¤i-nin bilinciyle ö¤retmenlerimizin yurt içi ve d›-fl›nda düzenlenen hizmet içi e¤itimlere ve kon-feranslara kat›lmalar›n› sa¤lamaktay›z.

Küreselleflen dünyam›zda, ö¤rencilerimizeuluslararas› boyut kazand›rmak amac›yla okul-lar›m›z, CIS (Uluslararas› Okullar Birli¤i)’e üyeolmufl; önce Ayaza¤a Kampüsü, bu kurum ta-raf›ndan akredite edilmifltir. Erenköy Kampüsüde akreditasyon sürecini tamamlamaktad›r. ‹kiy›l içinde Niflantafl› Kampüsü de akreditasyonabafllayacakt›r. Ayr›ca AFS ve Comenius gibiprogramlarla ve yabanc› ülkelerdeki kardeflokullarla uluslararas› de¤iflim programlar› dü-zenlenerek ö¤renci ve ö¤retmenlerimizin geli-flimlerine katk› sa¤lanmaktad›r.

Bu sevindirici geliflmelerle beraber, bugün-lerde derin bir üzüntü de yaflad›k. Ayaza¤a Ifl›kLisemizde 2003 y›l›ndan beri say›s›z ö¤renciyetifltiren, onlara düflünmeyi ö¤reten sevgiliö¤retmenimiz Nil Ça¤layan’› kaybettik. Kendi-sini her zaman sevgi ve minnetle anaca¤›z.

Feyziye Mektepleri Vakf›, anaokulundanüniversiteye ça¤dafl e¤itimin öncüsü olarak,“önce iyi insan yetifltirme” ilkesiyle sanat›, kül-türü, sporu insan›n vazgeçilmezleri olarak gö-rerek geliflimini sürdürecektir.

Sayg›lar›mla

1

Page 2: FYZY Dergisi - Sayı 19

4

FMVHABERLER

100 Y›ll›k Okullar 9. Spor fiöleni kapsam›nda FMV Ifl›kOkullar› ö¤renci, veli ve ö¤retmenleri bu y›l da “Spora Ifl›kTutanlar”› belirledi. “Spora Ifl›k Tutanlar 2011” ödülleri, Ni-flantafl› Kampüsü’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Törende Ifl›kl› ö¤renciler, uzun y›llard›r Türk sporuna ver-dikleri hizmetlerden dolay› fienes Erzik, Süleyman Seba veMahmut Özgener’e Hizmet Ödüllerini sundular. Bu y›la özelolarak verilen 125. Y›l Özel Ödülü’nün sahipleriyse BülentEken ve merhum Özhan Canayd›n oldu. Canayd›n’›n ödülü-nü, efli Asuman Canayd›n ve torunu Ali Talat Diniz ald›.

Spora Ifl›k Tutanlar 2011’de Cenk Akyol, Y›l›n En ‹yiÇ›k›fl Yapan Sporcusu; Neslihan Darnel, Y›l›n Sporcusu;Basketbol Erkek Millî Tak›m›, Y›l›n Tak›m›; Fabian Ernst,Y›l›n Futbolcusu; Turgay Demirel, Y›l›n Spor Adam›; Meh-met Demirkol, Y›l›n Spor Yazar›; R›dvan Dilmen, Y›l›n SporYorumcusu; %100 Futbol, Y›l›n Spor Program› seçildi.

Üniversiteler aras› yüzme yar›fllar›nda, yar›fl› b›rakarak,aya¤›na kramp giren rakibini kurtaran Ayhan Tuzlal› FairPlay Ödülü’ne ve dünya üçüncüsü olan Ampute Millî Fut-bol Tak›m›m›z Onur Ödülü’ne lay›k görüldü. Cüneyt Çak›rve Ümit Sokullu’nun Y›l›n Hakemi Ödülü’nü ald›klar› tö-rende Y›l›n Sponsoru da THY seçildi.

‹stanbul’da bulunan ve 100 y›ldanfazla süredir e¤itim-ö¤retime hizmeteden okullar›n ö¤rencilerini, sporun,bar›fl, dostluk ve kardefllik ilkelerido¤rultusunda bir araya getiren“FMV Ifl›k Okullar› 100 Y›ll›k Okul-lar 9. Spor fiöleni”, Ayaza¤a Kampü-sü’nde gerçekleflti. Futbol, basketbol,voleybol, yüzme ve masa tenisibranfllar›nda gerçeklefltirilen spor flö-lenine bu y›l 32 okul kat›ld› ve yar›fl-malarda 920 sporcu - ö¤renci yer al-d›. fiölen kapsam›ndaki müsabaka-larda, branfllara göre; voleybolda 22,futbolda 23, basketbolda 21, masatenisinde 12, yüzmede 15, teniste 11okul yar›flt›. Son derece e¤lenceli ge-çen flölenin aç›l›fl›ndaki sportif göste-riler de büyük ilgi gördü.

Sporda yüzy›ll›k dostluk:FMV Ifl›k Okullar› 100 Y›ll›k Okullar 9. Spor fiöleni

Spora Ifl›k Tutanlar 2011

Page 3: FYZY Dergisi - Sayı 19

5

Ayfle Bayramo¤lu’nun yazd›¤›, Tilbe Saran’›n yönetti¤i “Dü-¤ün” adl› tiyatro oyunu, Muvaffak Benderli Salonu’nda izle-yiciyle bulufltu.

Bir dü¤ün telafl› içinde, iki ailenin bireylerinin kendi hi-kâyelerini anlat›rken birbirleriyle ama asl›nda kendileriyleve “kim olduklar›” gerçe¤iyle yüzleflmelerini anlatan oyun,izleyicinin büyük be¤enisini kazand›.

Oyunda rol alan Güler Ökten, Zerrin Sümer, Tilbe Saran,fiebnem Sönmez, Evren Ercan, Serpil Göral, Eda Çatalçam veMaria Akgüllü gibi de¤erli tiyatro sanatç›lar›n›n performans-lar›, izleyicilere mükemmel bir tiyatro akflam› yaflatt›.

FMV Ifl›k Okullar› 6. Sat-ranç Tak›m Yar›flmas›,

Feyziye Mekteple-ri Vakf›n›n anasponsorlu¤u ve

Türkiye SatrançFederasyonunun ifl

birli¤iyle Ayaza¤a Kam-püsü’nde gerçeklefltirildi. Ya-

r›flma, Türkiye’de yap›lan enkapsaml›, okullar aras› satranç tak›m

yar›flmas› olma özelli¤ini bu y›l da korudu. Etkinlikte, dört kategoride gerçekleflen ya-

r›flmalar›n yan› s›ra, geçti¤imiz y›l oldu¤u gibibu y›l da anaokullar› kategorisinde derecelen-dirme yap›lmayan 4 turluk “FMV Ifl›k Ana-okullar› 2. Satranç fiöleni” de yer ald›.

Toplam 104 ayni ödül, 20 kupa, 200 madal-ya, 20 flilt; anaokullar› kategorisinde her kat›l›m-c›ya ayni ödül paketi ve madalya verilen FMVIfl›k Okullar› 6. Satranç Tak›m Yar›flmas› veFMV Ifl›k Anaokullar› 2. Satranç fiöleni’ne kat›-lan 30 üniversite, 60 lise, 95 ilkö¤retim okulu ve43 anaokulundan toplam 300 tak›m, üç gün bo-yunca satranç keyfi ve heyecan›n› yaflad›.

FMV IfiIK OKULLARI 6. SATRANÇ TAKIM YARIfiMASI

Sahnede “Dü¤ün” vard›

Page 4: FYZY Dergisi - Sayı 19

FMVHABERLER

6

Emekleri nesillerde,isimleri Ifl›k’ta baki...

DR. ÖZGE SEZERMAN SPOR SALONU

1998 y›l›nda Ifl›k Spor Kulübünün kurulmaaflamalar›nda vak›f baflkanl›¤›yla birlikte yürüt-tü¤ü çal›flmalar›yla, sporun e¤itimle birleflme-sinde büyük etken olan Say›n Dr. Özge Sezer-man, Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Spor Kulü-bümüzün yap›lanmas›nda da en çok eme¤i ge-çen insanlardan biri oldu. Kulübümüzün kuru-luflundan itibaren baflkanl›¤›n› yapan Sezer-man, hâlen bu görevini sürdürüyor.

1996-1998 y›llar›nda Feyziye MektepleriVakf› Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› görevindebulunan Dr. Özge Sezerman, Ifl›kl› ö¤rencilerinyaflamlar›nda her zaman var olmas› arzulananspor al›flkanl›¤›n› ve “Bu okul, önce iyi insanyetifltirir.” felsefesini gerçeklefltirmede önemlikatk› sa¤lad›. Ayaza¤a Kampüsü’ndeki spor sa-lonu art›k “Dr. Özge Sezerman Spor Salonu”olarak an›lacak.

BEDR‹YE YET‹fi OYUN BAHÇES‹Yaflam tecrübesi, bilgi birikimi, ifline olan pro-fesyonel tavr›, inanc› ve örnek kiflili¤iyle bin-lerce çocuk yetifltiren, yetene¤i ve üstün nite-likleriyle gönüllerde taht kuran, unutulmazhocalar›m›zdan ve okul öncesi e¤itimin dua-yenlerinden olan Bedriye Yetifl, do¤um yeriolan Edirne’de, 1952 y›l›nda Edirne K›z Ensti-tüsünden mezun olduktan sonra, 1958 y›l›ndaFeyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›nda yuvaö¤retmeni olarak çal›flmaya bafllad›. BedriyeYetifl bu görevini 1969 y›l›na kadar sürdürdüve 1969 y›l›nda Anaokulu Müdürü oldu. 2000y›l›na kadar süren bu görevinde de¤erli çal›fl-malarla ö¤retmenlerimize liderlik etti.

2000 y›l›nda FMV Yönetim Kurulu Dan›fl-manl›¤›na getirilen Bedriye Yetifl, 2002 y›l›ndaemekli oldu. 1958-2002 y›llar› aras›nda 44 y›lboyunca Vakf›m›za ve Anaokulumuza büyükde¤erler katt›. Niflantafl› Kampüsü’ndeki ana-okulu oyun bahçesi art›k “Bedriye Yetifl OyunBahçesi” olarak an›lacak.

FMV Ifl›k Okullar›na emek vermifl iki de¤erli isim Ifl›k’ta ebedileflti. Ayaza¤a

Kampüsü’ndeki spor salonuna “Dr. Özge Sezerman Spor Salonu”,

Niflantafl› Kampüsü’ndeki anaokulu oyun bahçesine de “Bedriye Yetifl

Oyun Bahçesi” ad› verildi. ‹sim sahiplerinin de kat›ld›¤› aç›l›fl törenleri,

Ifl›k’›n köklerine, ona emek verenlere gösterilen vefa ve flükran›

yans›t›yordu.

Page 5: FYZY Dergisi - Sayı 19

7

Ladies and Gentlemen müzik ziyafeti

TANGO CATZ!Unutulmaz bir tango akflam›

60’lar›n tükenmeyen enerjisi: FRIENDS KONSER‹

Ladies and Gentlemen konseri, izleyenlere unutulmaz bir müzikziyafeti yaflatt›. Grup, konserde, Broadway ve Westend müzikal-lerinin yan› s›ra caz standartlar›, popüler film müzikleri ve ülke-mize ait müziklerden özel aranjmanlar sundu. 2005 y›l›nda Çe-lik Kasapo¤lu taraf›ndan kurulan ve Türkiye’nin önemli müzis-yenleriyle de çal›flan Ladies and Gentlemen, ayn› zamanda mü-zikal tiyatronun Türkiye’deki en önemli temsilcileri aras›nda yeral›yor.

Danimarka’da devletin tek resmî flehir orkestra-s› olan ve Ocak 2010’da, ikiy›lda bir aç›lan yar›flmay›kazanarak, Svendborg fleh-rinin orkestras› seçilen“Svendborg Stadsensemble Tan-go Catz Toplulu¤u”, müzikseverle-re Niflantafl› Kampüsü Muvaffak Ben-derli Salonu’nda unutulmaz bir tangoakflam› yaflatt›.

Dört bayan sanatç›dan oluflan ku-artetin repertuvar›nda, ço¤unluklaArjantinli besteci Astor Piazzolla’ya aiteserlerle geleneksel tango ve klasik müzi-¤in her döneminden parçalar yer ald›.

Friends konserinde, Elvis Presley, Beatles,Bob Dylan, Eric Clapton’tan en güzel flar-k›lar, Muvaffak Benderli Salonu’ndaki mü-zikseverleri 60’lar›n coflkusuna götürdü. Müzikseverler, Friends toplulu¤unun herbiri ifl adam› olan ama 60’lar›n enerjisin-den bir fley kaybetmemifl üyelerinin ses-lendirdi¤i Rock, Country ve Latin müzi-¤inin en güzel örnekleriyle mükemmelbir müzik akflam› yaflad›lar. Konserdesahneye ç›kan genç izleyicilerin danslar›da geceye ayr› bir nefle katt›.

Page 6: FYZY Dergisi - Sayı 19

8

FMVHABERLER

Türk resim sanat›n›n duayeni ve bir ekolün yarat›c›s› Süleyman Saim Tekcan,sanat yaflam›n›n 50. y›l›nda, “‹doller” sergisiyle Galeri Ifl›k Teflvikiye’ye konukoldu.

Yo¤un sanatsal üretimi, e¤itimci kimli¤i ve Türkiye’de özgün bask› resminingeliflimine katk›lar›yla Türk sanat›nda önemli bir yere sahip olan Süleyman Sa-im Tekcan, 50. sanat y›l›nda daha önce görülmemifl eserlerini Galeri Ifl›k Teflvi-kiye’de sergiledi. Bu y›l 125. y›l›n› kutlayan okullar›m›zda e¤itimci kimli¤i ileuzun y›llar var olan, Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kurucu Dekan›Tekcan’›n, Galeri Ifl›k Teflvikiye için haz›rlad›¤› özel kiflisel sergisi, sanatseverler-den büyük ilgi gördü.

50. sanat y›l›nda Süleyman Saim Tekcan’dan “‹doller”

Geleneksel kültür ögelerinden bes-lenerek oluflturdu¤u özgün üslu-buyla ça¤dafl resim sanat›n›n de¤er-li isimleri aras›nda an›lan fiahinPaksoy “Resim ve Heykel” sergisiyleGaleri Ifl›k Teflvikiye’ye konuk oldu.Orta Asya’dan Anadolu’ya, Bi-zans’tan Osmanl›ya kadar gelenek-sel kültür ögelerini kendine has üs-lubuyla yorumlayan sanatç›n›n re-simleri ve resimlerindeki figürler-den hareket ederek yaratt›¤› küçükboyutlu figüratif heykelleri, sanatse-verlerden büyük ilgi gördü.

Felsefe, siyaset ve fliir üzerine düflüncelerinipolemikçi bir üslupla harmanlayarak çal›flma-lar›na sosyo-politik elefltiri ve mizah unsurunutafl›yan ünlü sanatç› Gürbüz Do¤an Ekflio¤lu,Galeri Ifl›k Teflvikiye’de “Bitmeyen Öykü” ser-gisiyle sanatseverlerle bulufltu. Sanatç›n›n “Bit-meyen Öykü” sergisinde, önceki resimlerindekulland›¤› k⤛t üzerine rapidograf ve airbrushtekni¤inden farkl› olarak orta büyüklüktekiya¤l› boya resimleri de yer ald›.

‹stanbul Rotary’nin, genç ve yeteneklisanatç›lar›n e¤itimlerine, kariyerlerine,tan›t›mlar›na destek olmak amac›yladüzenledi¤i “‹stanbul Rotary SanatÖdülü” sahiplerinin yap›tlar›, di¤er ya-p›tlar›yla birlikte Galeri Ifl›k Teflviki-ye’de sergilendi.

Bu y›l seçilen ilk dört yap›t›n sanat-ç›lar› Elif Aydo¤du A¤atekin, Ozan Ge-zer, Seçkin Pirim ve Seyit Mehmet Bu-çuko¤lu oldu.

fiahin PaksoyResim ve Heykel Sergisi

Gürbüz Do¤an Ekflio¤lu“Bitmeyen Öykü” sergisi

‹stanbul Rotary Sanat Ödülü Kazananlar Sergisi

Page 7: FYZY Dergisi - Sayı 19

lkeler tüm okullar›nda, okullar da tüms›n›flar›nda ayn› e¤itim kalitesini sun-may› hedefledikleri zaman, merkezî

yönetim ve planlamayla e¤itimin ögelerinikontrol etmeye çal›fl›rlar. Ülkemizdeki model,e¤itimin bir “verme” sistemi oldu¤u; yani ö¤-retmenlerin, e¤itim ve ö¤retimi gerçeklefltirdik-leri etkinliklerle karfl›lar›ndaki ö¤rencilerineaktarmalar› üzerine kurulu oldu¤undan, ciddibir standartlaflma tutkusu görülmektedir.

Ö¤retmenlerin neleri ö¤retecekleri belli:Standart müfredat var. Kaç saatte ö¤retecekleribelli: Standart ders programlar› var. Nelerinnas›l ölçülece¤i belli: Standart s›navlar var.Okullar›n nas›l tasarlanaca¤› belli: Standart öl-çüler, standart yönergeler var… Ve tabii, bütünbu e¤itim-ö¤retim ifllerinin standartlara uygunyürütülüp yürütülmedi¤ini kontrol edecek tef-tifl sistemi ve müfettifller...

Birçok okulda ve hatta üniversitede ayn› se-viyeye giren ö¤retmenler, ayn› ders planlar›,ayn› etkinlikler, ayn› sorular, ayn› çal›flma ka-¤›tlar› ve ödevleri kullan›rlar. Amaçlanan, buö¤rencilerin, ö¤retmenleri kim olursa olsun,ayn› kalitedeki e¤itimi almalar›d›r. Bu modele“teacher-proof” diyebiliriz; yani “ö¤retmenedayan›kl›” sistem...

Bir de kaliteli e¤itim verme hedefine baflkatürlü ulaflmay› hedefleyen Finlandiya modelinebakal›m: Temel ö¤retim program› ortakt›r amasadece genel kazan›mlar boyutunda. Bunun d›-fl›nda ö¤retmenlerin hangi kitab› kullanacakla-r›, hangi aktiviteleri yapacaklar›, hangi de¤er-lendirme yöntemlerini kullanacaklar› kenditercihleri. Standart olan bir tek öge var; o daö¤retmen yetifltirme program›. Baflvuranlar›n,birçok elemeden sonra ancak % 10’unun E¤i-tim Fakültelerine al›nd›¤›, çok ciddi stajlarlapratik becerilerinin gelifltirildi¤i; yüksek lisansflart›yla pedagojik veya alan bilgilerinin derin-leflti¤i bir sistem. ‹flte bu model ile yetiflen vedeneyimli mentorlarla geliflimine devam edenö¤retmenlere merkezî yönetim öyle güveniyorki, yapt›klar› e¤itim faaliyetlerini yönetme veyadenetleme çabas›na girmiyor.

Tekrar birinci modelimize dönelim. E¤itimve okullar›m›z neden böyle tasarlanm›fl?

Hâlen kullanmakta oldu¤umuz e¤itim veokul modeli, yüz y›l› aflk›n bir süre öncesindenkalma. O zamana kadar çocuklar taklit ederek,

büyüklere ve ustalara sorarak, uygulayarak ö¤-renirken endüstri devrimi ve ifl gücüne kat›lananne babalar›n aile ve meslek yap›s›n› de¤ifltir-mesinin etkisiyle birileri ç›k›p demifl ki: “Ço-cuklar›n görerek, yaparak, deneyerek ö¤ren-meleri yerine ö¤retmenlerden dinleyerek ö¤-renmeleri daha “verimli” olacak.” Ve hâlen uy-gulanmakta olan okul modeli kurulmufl. Mo-deli kuran da politikac›lar, e¤itimciler de¤il.Sanayi devrimi sonras›nda fabrikalar nas›l ta-sarland›ysa okullar da öyle tasarland›. Yani ve-rimlilik anlay›fl›yla; “Scientific Management”yani bilimsel yönetim ile.

Çocuklar yafllar›na göre bölündü, derslikdedi¤imiz kutucuklara ayr›ld›, dersliklere enekonomik flekilde koyulabilecek ve çocuklar›nhareketlerini k›s›tlayacak ve hep ö¤retmenebakmalar›n› sa¤layacak oturma düzenleri geti-rildi. 40 dakikal›k sürelere ders denildi; her 40dakikada bir zil çald›, dersler de¤iflti. Çocuklarher 40 dakikada bir kitaplar›n› kapad›lar, bafl-ka derslerin defterlerini açt›lar. Aynen fabrikaüretim band› gibi. C›vata koy, c›vata s›k›flt›r,kapa¤› çevir, kutuya koy, paketle, üstünü ka-pa, d›flar› yolla. Bu modelde ö¤retmenlerin deaynen ö¤renciler gibi, rollerini yerine getirenrobotlara dönüfltü¤ü düflünülebilir.

“Overschooled But Undereducated” adl› ki-tab›yla klasik e¤itim ve okul modelini elefltirenJohn Abbott’un bahsetti¤i bir benzetmeyi an-latmak istiyorum. Tavuk fabrikalar›nda yetiflti-rilen piliçler, küçücük bölmelerde tutulur, bel-li aral›klarla yemleri ve sular› önlerindeki ka-nallara iletilir; yetifltirme yöntemi en uygun ›fl›kve ›s› koflullar› saptanarak uygulan›r, bu s›radamüzik bile kullan›l›r. Sonuçta çocuklar, par-don, tavuklar, çok “baflar›l›” bir flekilde sürekliyumurtlarlar. Ama çevre koflullar›ndaki enufak bir de¤ifliklikte, örne¤in; yemleri gelmedi-¤inde yiyecek bulmaktan acizdirler. ‹çeriye birtilki girse, hiç hareket etmelerine izin verilme-di¤i için kaslar› geliflmedi¤inden, de¤il kendile-rini kurtarmak, ayakta bile duramazlar.

Bir de çay›rda, bahçede büyüyen tavuklar›düflünün. Kesinlikle di¤erleri kadar “baflar›l›”de¤ildirler ama hem kendi bafllar›na hayatlar›-n› sürdürmeyi hem de tehlikelerle, sorunlarlabafl etmeyi baflar›rlar.

Sizce, çocuklar›m›z hangi kofluldayetiflsinler?

Dr. Betti DELEV‹FMV Yönetim KuruluE¤itim Dan›flman›

E⁄‹T‹MC‹GÖZÜYLE

Standartlaflma üzerine

Ü

Page 8: FYZY Dergisi - Sayı 19

10

KAPAK

Feyziye Mektepleri Vakf›, 125. y›l etkinlikleri kapsam›nda, Niflantafl›

Kampüsü’nde, Lale Film - Necip Sar›c›’n›n özel koleksiyonundan, ço¤u ilk

kez görülen seçkilerin yer ald›¤› “Çok Yaflas›n Türk Sinemas›” sergisini

gerçeklefltirdi. Sergi, Türk sinema tarihine ›fl›k tutarken büyük bir be¤eni

de toplad›.

Sinemay› sevmekhayat› sevmektir

iz de “Çok yaflas›n Türk sinemas›” diye-rek bafllad›k söze… Feyziye MektepleriVakf› Ifl›k Okullar›nda gerçeklefltirdi¤i-

miz sergi, 97 y›ll›k Türk sinemas›ndan kesitlersundu sinemaseverlere… Özgün ve ço¤u ilkkez görülen set foto¤raflar›, tarihin sayfalar›aras›ndan yeniden canlanan afiflleri, unutulmazfilmlerin çekildi¤i ve dönemin tekni¤ini anla-tan kameralar›, yönetmenlerin el yaz›s› notlar›,çizimleriyle tarihsel de¤ere sahip ve bir filminçekim öyküsünü anlatan senaryolar› ve di¤erpek çok özgün objesiyle, izleyenleri Türk sine-ma tarihinde bir zaman yolculu¤una götürenbir sergi gerçeklefltirdik.

Sergimizi, Lale Film - Necip Sar›c› arflivi veözel koleksiyonunda yer alan binlerce belge ve

B

Necip SARICILale Film Sahibi ve Yöneticisi

Page 9: FYZY Dergisi - Sayı 19

obje aras›ndan titiz bir seçkiyle gerçeklefltirdik.‹zleyenlerin ve sergiyi onurland›ran sanatç›la-r›n an› defterinde ifadelendirdi¤i be¤enileri debizlere büyük bir mutluluk verdi.

Feyziye Mektepleri Vakf›, 125 y›ll›k tarihin-de her zaman ça¤dafl e¤itimin öncü kurumu ol-ma misyonunu sürdürürken, e¤itimin sanats›zolamayaca¤› bilinciyle, daima sanat›n yan›nda,sanat›n ve sanatç›n›n destekçisi olma özelli¤initafl›yor.

Feyziye Mektepleri Vakf›, bu sergiyle de si-nemaseverlere ve ö¤rencilerine 7. sanat›n Tür-kiye’deki serüvenini aktarma, sinema sanat›n›ngücünü ve önemini vurgulama, Türk sinematarihini anlatma aç›s›ndan önemli bir sanatsaletkinli¤i de gerçeklefltirmifl oldu.

Serginin ard›ndan izleyenlerin “Doyama-d›k.” sözüne karfl›l›k FYZY dergisinin bu say›-s›nda, hiç yay›nlanmam›fl set foto¤raflar›ylasergimizi tekrar an›msatmak, sineman›n an›la-r›n› yaflatmak istedik.

Kültüre ve sanata son derece önem veren ve“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.”diyen Yüce Kurtar›c›m›z Gazi Mustafa KemalAtatürk, sinemay› da son derece önemli anla-t›m arac›, güçlü bir sanat olarak görmüfl ve biz-leri bu alana yönlendirmiflti. Ata’m›z›n ‹zmir’de1924 y›l›nda gerçekleflen bir film seyir hikâye-sini de Gazi’nin tan›y›p sevdi¤i Lale Film’in ku-rucusu Cemil Filmer’in “Hat›ralar” kitab›ndannaklederek bu an›y› sayfalar›m›zda sizlerle pay-laflmak istedik.

E⁄‹T‹MC‹GÖZÜYLE

Fikret HakanPervin ParErcan ‹nangiray

At›f Y›lmazFikret Hakan

MURADIN TÜRKÜSÜ (1965)Yönetmen: At›f Y›lmazOyuncular: Fikret Hakan, Pervin Par, Ercan ‹nangiray

Page 10: FYZY Dergisi - Sayı 19

12

KAPAK

ZORAK‹ M‹LYONER (1962) Yönetmen: Orhan ElmasOyuncular: Orhan Günfliray, Filiz Ak›n

KÜLHAN AfiKI (1962) Yönetmen: Osman F. SedenOyuncular: Orhan Günfliray, Hulusi Kentmen, Hayri Caner

BATTI BALIK (1962) Yönetmen: At›f Y›lmazOyuncular: Fikret Hakan, Filiz Ak›n

SÜRTÜ⁄ÜN KIZI (1967) Yönetmen: Ertem E¤ilmezGörüntü Yönetmeni: Kriton ‹liadis Oyuncular: Önder Somer

BAHÇEVAN (1963) Yönetmen: Nejat Saydam Oyuncular: Zeki Müren, Belgin Doruk, Behzat Butak

KUMPANYA (1958) Yönetmen: At›f Y›lmaz Oyuncular: MehmetAslan, Ahmet Tar›k Tekçe, Ertu¤rul Sadi Tek

Page 11: FYZY Dergisi - Sayı 19

13

ATATÜRK’Ü ‹K‹NC‹ GÖRÜfiÜM1

‹zmir’de s›cak bir gündü. ‹zmir’in meflhur s›ca¤›... LaleSinemas›’n›n önünde oturuyorum. Bekliyorum ki imbatç›ks›n da biraz serinleyeyim. O günlerde de Atatürk’ün‹zmir’e gelece¤i söyleniyor. Ben böyle orada otururkenalk›fl sesleri, ba¤r›flmalar duydum. Sinema, tam ‹stas-yon Caddesi’nin üzerinde oldu¤u için geçen arabalar› gö-rüyorum.

Me¤er Mustafa Kemal’in arabas› geçiyormufl. Geldi veyel gibi geçti. Tabii aya¤a kalkarak selamlad›m. O geçtik-ten bir müddet sonra, Kuleli Askerî Lisesinden s›n›f ar-kadafl›m Atatürk’ün küçük yaveri Muzaffer K›l›ç ç›kt› gel-di. “Atatürk seni görmüfl, köflke ça¤›r›yor.” dedi. Banabir kart verdi. Hayret etmifltim. Beni nereden gördü,görmedi ise burada oldu¤umu nereden bildi? Neyse he-men kalkt›m, y›kand›m, giyindim ve haz›rland›m.

Kald›¤› yer, Göztepe’de Uflflakizade Muammer Bey’in birtepe üzerinde bulunan köflkü idi. Köflkün etraf› laz bafl-l›kl› askerler ile çevrili idi. Muzaffer’in verdi¤i kart› göste-rerek köflke girdim. Köflk bir tepe üzerinde idi. Önündeafla¤›lara do¤ru uzanan bir bahçe ve bahçenin hemenyan›nda cadde vard›. Geceleri Mustafa Kemal’in bura-dan geçen fener alaylar›na, kalabal›¤a hitap ederdi.Bahçeden geçen yolu yürüyerek köflkün önüne kadargittim. Masada generaller, vekiller, ricalden adamlarvard›. Atatürk’ün sa¤ taraf›nda Latife Han›m oturuyor-du. Beni ça¤›rd›, sol taraf›na oturttu. Ne yap›p etti¤imisordu. Ben de kendisine ‹zmir’de sinemac›l›k yapt›¤›m›,elimde kendilerinin Halide Edip Han›m’la birlikte cepheteftiflleri s›ras›nda çekilmifl filmleri oldu¤unu, arzu eder-lerse hemen buraya bir perde kurarak gösterebilece¤i-mi söyledim. Çok memnun oldular ve izlemeyi arzu ettik-lerini bildirdiler. Atatürk bana da içki ikram etti. Kendieliyle bir zeytin tanesi verdi. Ben espri olsun diye kendi-lerine “Pafla’m, biliyorsunuz, içki yasa¤› var. Ben bura-dan kalk›p eve giderken yalpalarsam sonra komiser be-ni yakalar.” dedim. Gülerek “Sen iç, iç... Ben o yasa¤›,bu meredi a¤z›ndan içenlere de¤il, burnundan içenlere

koydum.” diye cevap verdi. Saat bir buçuk civar›nda mü-saade isteyerek kalkt›m, eve gittim.

Ertesi gün kalkan vapurla ‹stanbul’a hareket ettim. Film-ler, Ordu Film Merkezi’ndeydi. Merkez, Y›ld›z’a tafl›nm›fl-t›. Oraya gittim, imza mukabilinde filmleri alarak geridöndüm. ‹zmir’e var›nca bir gözden geçirdim, evet, gös-terime haz›rd›lar. O gece köflke gidecektim. Yan›ma ma-kinist çocuklardan iki kifli alarak köflke gittim.

Atatürk yine mutad olarak sofras› bafl›ndayd›, etraf›ndaepeyce kalabal›k vard›. Latife Han›m da oradayd›. Bizbahçenin münasip bir köflesine makineyi ve perdeyi kur-duk. Atatürk’ü gözetlemeye bafllad›m çünkü yan›ndakierkân ile önemli fleyler konufluyor olabilirlerdi. Bir ara,konuflman›n kesildi¤i s›rada, yan›na yaklaflarak: “Efen-dim, arzu etti¤iniz filmler haz›rd›r, emir verirseniz, gös-terelim.” dedim. Atatürk,”Biraz dinlen, ben vakti gelincehaber veririm.” dedi. Ben çekildim.

Bir süre sonra filmi göstermemizi istediler. Makineyi ça-l›flt›rarak filmi gösterdik. Sonunda fiarlo (Charlie Chap-lin)’nun “fiarlo ‹dama Mahkûm” adl› komedisi ile gösteri-ye devam ettik. Bu film, fiarlo filmleri aras›nda en bafla-r›l›s› say›lmaktayd›. Atatürk, perdede cereyan eden olay-lara o kadar çok güldü ki beni yan›na ça¤›rarak: “Cemil,hayat›mda bu kadar güldü¤ümü hat›rlam›yorum, flunubir daha seyretsek, olmaz m›?” dedi. “Peki, tabii Pa-fla’m, istedi¤iniz kadar gösterebiliriz.” dedim.

Bir daha fiarlo’yu seyrettikten sonra, kendisinin bulundu¤ucephe filmlerinin son k›sm›na geçtik. O gün çok heyecanl›,coflkulu bir gün olmufltu. Film gösterisi bittikten sonra, yi-ne ayn› coflkun tezahürat aras›nda, Pafla hazretleri ve ma-hiyetleri arabalar›na bindiler ve köflkten ayr›ld›lar.

1Lale Film’in kurucusu Cemil Filmer’in “Hat›ralar” adl› ki-tab›ndan...

UYKUSUZ GECELER (1969) Yönetmen: Orhan AksoyOyuncular: Münir Özkul, Ediz Hun

UYKUSUZ GECELER (1969) Yönetmen: Orhan AksoyOyuncular: Münir Özkul, Ediz Hun, Hülya Koçyi¤it

Kapak foto¤raf› ve set foto¤raflar› Lale Film arflivi - Necip Sar›c› koleksiyonundan al›nm›flt›r.

Page 12: FYZY Dergisi - Sayı 19

ise ö¤rencisiyken aile bireyleri yaflad›k-lar›m›n en güzel y›llar›m oldu¤unu söy-lediklerinde, bu sözlerini hayretle karfl›-

lard›m. S›navlara haz›rlanmak, ders çal›flmakne kadar zevkli olabilirdi? Oysa y›llar geçtikçeanlad›m ki hayat, her alanda bizlerden en yük-sek puanlar› bekliyor, de¤il mi? Okulda s›n›fgeçmek için 50 yeterliyken hayata at›ld›¤›m›z-da idare eder sonuçlar›n yerini baflar› zorunlu-luklar› al›yor. Hayat, bizden sürekli 100 puanalmam›z› istiyor.

Gençlerimizi hayata haz›rlayan e¤itim kurum-lar›m›za, birçok alanda baflar›l› bireyleryetifltirme konusunda büyük so-rumluluklar düflmektedir.

H›zla küreselleflme sonu-cu co¤rafik s›n›rlar›n orta-dan kalkmas›, iletiflim ka-nallar›n›n geliflmesi ile bi-reylerin dünyay› dolaflmayetenekleri artm›fl ve farkl›ortamlara uyum sa¤lamak,farkl› kültürlerden bireylerlebir arada yaflayabilmek,onlar›n kültürlerini anlamakönem kazanm›flt›r.

Ö¤rencilerinin hayat›n her alan›ndabaflar›l› olmalar›na önem vermenin yan› s›ra, iyiinsan yetifltirmeyi hedefleyen Feyziye Mektep-leri Vakf› Ifl›k Okullar›, çok yönlü ö¤retim vee¤itim programlar› ile kültürler aras› anlay›fl›ntoplumda yayg›nlaflt›r›lmas›, hem genç nesillerhem de genç nesiller üzerinde en büyük çarpanetkisine sahip okullar›n kültürler aras› iletiflimkonusunda bilinçlenmesine öncülük etmekte-dir. Bunun bir örne¤i olarak da uluslararas› fa-aliyetlerin yan› s›ra, e¤itim alan›ndaki liderli¤iy-le Türk Kültür Vakf› - AFS Programlar›n›n 60

y›l› aflk›n tecrübesi, dünya çap›nda 60 orta¤›n-dan oluflan a¤› ve genç nesillere kültürler aras›anlay›fl f›rsatlar› sa¤layan program ve projeler-deki birikimlerini bir protokol ile birlefltirmifl,ulusal ve uluslararas› platformda “E¤itimdeKültürler Aras› Anlay›fl›n Önemi”ni vurgulamaküzere, her iki kurumun birikimlerini toplumaaktarma amac›n› somutlaflt›rm›flt›r.

Türk Kültür Vakf› - AFS Kültürler Aras› De-¤iflim Programlar›, hoflgörülü, duyarl›, yap›c› vepaylafl›mc›, insan haklar›na sayg›l› bireylerin ye-tiflmesine yard›mc› olmak amac› ile farkl› kül-

türler içinde yaflayarak, deneyim ka-zanma olana¤› sa¤layan, kültürler

aras› anlay›fl› topluma aktarmay›amaçlayan ve gönüllülükprensibiyle iflleyen, kâr amac›olmayan bir kurulufltur.

AFS Kültürler Aras› De-¤iflim Programlar›, 1952 y›-l›ndan itibaren ülkemizinde¤iflen ülke koflullar›na ra¤-

men hâlen devam etmektedir.Bugüne kadar 5500’ün üzerin-

de lise ö¤rencisi yurt d›fl›na gön-derilmifl ve ülkemizde 4000’in üze-

rinde yabanc› ö¤renci konuk edilmifltir.Ülkemizde AFS Programlar› kazan›mlar›na

sahip, toplumumuzun önde gelen ve kendialanlar›nda baflar›l› bilim adamlar›, yöneticilerve di¤er birçok meslek sahibi kifliler bulun-maktad›r. Bu liderler aras›nda, Feyziye Mek-tepleri Vakf› Baflkan› Say›n Tufan Durguno¤-lu’nun bir AFS’li oldu¤unu biliyor muydunuz?

AFS’li di¤er liderlere ‹smail Cem, fiükrü Si-na Gürel, Nevra Serezli, Kerem Y›lmazer, KorelGöymen, Ersin Faralyal›, Asaf Savafl Akat, JaleY›lmabaflar, Salih Memecan, Gülay Göktürk,

FMVE⁄‹T‹M

14

L

Kültürler Aras› DE⁄‹fi‹M PROGRAMLARIFMV Ifl›k Okullar›, Türk Kültür Vakf› - AFS Programlar› ifl birli¤iyle

ö¤retmen ve ö¤rencilere katma de¤er yaratan kültürler aras›

de¤iflim program ve projelerini hayata geçiriyor.

Fatma AKGÜNTürk Kültür Vakf› Müdürü

Page 13: FYZY Dergisi - Sayı 19

15

Murat Tuzcu, ‹brahim Betil, Faruk Lo¤o¤lu, AliTaran, Lale Aytaman, Prof. Dr. Türkel Minibafl,Ferid Odman, Mehmet Erten, Haluk fiahin’iörnek verebiliriz.

Feyziye Mektepleri Vakf› ile Türk Kültür Vak-f› AFS Programlar›n›n ö¤retmen ve ö¤rencilerüzerinde e¤itimlerle katma de¤er yaratmay› hedef-leyen proje ifl birlikleri artarak devam etmektedir.

AFS Programlar›ndan Kazan›mlar2005 y›l›nda, Hammer Dan›flmanl›k ve Ameri-kan Üniversitesinden Dr. Mitchell Hammer,AFS Programlar›nda yer alan ö¤renci ve konukaileler üzerinde yürüttü¤ü üç y›ll›k ba¤›ms›zçal›flmas›n› tamamlam›flt›r. Dr. Hammer’a göre,AFS y›l›nda kazan›lan kültürler aras› hoflgörü,ö¤rencilerin gelecekteki ifl yaflamlar›nda önem-li bir rol oynamaktad›r. Ö¤renciler ülkelerine,kültürler aras› s›n›rlar aras›nda rahatl›kla dola-flabilme yetene¤ini kazanarak dönerler.

AFS programlar›, bireylerin;• de¤iflik kültürlere uyum sa¤lama konusundadaha yetkin olmalar›n›,• di¤er kültürlerde daha özgüvenli hareket et-melerini,• farkl› kültürlerden insanlarla arkadafll›k kur-malar›n›,

• yabanc› dili ak›c› kullanmalar›n›,• içinde bulunduklar› kültürler hakk›nda dahafazla bilgiye sahip olmalar›n› sa¤lar.

Lise y›llar›n› geride b›rakt›ysan›z hâlâ geçkalm›fl say›lmazs›n›z. Türk Kültür Vakf› - AFSKültürler Aras› De¤iflim Programlar›, y›llar içeri-sinde de¤iflime uyum sa¤layarak sadece gençle-re de¤il, farkl› hedef kitlelere de hitaben e¤itim,etkinlik ve programlar gerçeklefltirmektedir.

Farkl› kültürleri tan›mak için, evinizde de-¤iflim ö¤rencisi konuk ederek aile bireyleri vekonuk ö¤rencimize güzel bir deneyim sa¤laya-bilirsiniz.

35 yafl üzeri kad›nlara yönelik, bir hafta sü-reyle karfl›l›kl› de¤iflim program›m›za Ifl›kl› an-nelerimizi bekliyoruz!

EVA’n›n aç›l›m› “Europe For All” yani “Her-kes ‹çin Avrupa”d›r. EVA; 35 yafl ve üzerikad›nlara yönelik Avrupa çap›nda bir de¤iflimprogram›d›r.

Farkl› dünyalar, farkl› kültürlerle ilgileni-yorsan›z, bir hafta süreyle konuk a¤›rlamak is-terseniz ve konu¤unuzu ziyaret etmek isterse-niz EVA Programlar›na baflvurabilirsiniz.

Yetiflkinlere göre di¤er bir program ise 35yafl üzeri erkeklere yönelik ADAM Program›-d›r. Ifl›kl› babalar›m›z, sizleri de bekliyoruz.

EVA ve ADAM Programlar› bir hafta süreyleülkemizin ve kültürümüzün tan›t›m›na katk›dabulundu¤u gibi, ziyaret s›ras›nda farkl› kurumve kurulufllara yap›lan inceleme gezileri, kültürtan›ma gibi ö¤renim f›rsatlar› da sa¤lamaktad›r.

Yurt d›fl›nda gönüllü hizmet yapmak isteyenüniversite ö¤rencileri ve yetiflkinler için de fark-l› ülkelerde programlar›m›z sunulmaktad›r.

Sizleri proje ve programlar›m›za davet eder-ken bol Ifl›kl› günler dilerim.

Türk Kültür Vakf› -

AFS Kültürler

Aras› De¤iflim

Programlar›, y›llar

içerisinde de¤iflime

uyum sa¤layarak

sadece gençlere

de¤il, farkl› hedef

kitlelere de hitaben

e¤itim, etkinlik ve

programlar

gerçeklefltiriyor.

Page 14: FYZY Dergisi - Sayı 19

16

‹Ç‹M‹ZDENB‹R‹

oç Holding’te ve Do¤ufl Holding’teönemli baflar›lara imza att›n›z.Önemli bir yöneticilik kariyeriniz

var. Bu süreci aktarabilir misiniz?Benim ifl hayat›m Ifl›k Lisesini bitirdi¤im günbafllad›. Hatta daha öncesi de var! Ortaokuldaokurken profesyonel olarak fierif Yüzbafl›o¤luOrkestras›’nda müzik hayat›m bafllam›flt›. O dö-nem Türkiye’nin en iyi orkestras›yd›. 1963 y›-l›ndan bugüne fiilen çal›fl›yorum, diyebilirim.Ama as›l olarak ifl hayat›m, üniversitenin biti-miyle birlikte bafllad›. Askerli¤ime K›br›s’ta as-te¤men olarak bafllad›m ve askerli¤i te¤menolarak bitirdim. K›br›s Bar›fl Harekât›’n›n he-men sonras›yd› ve 22 ay askerlik görevi yapt›m.

Zor bir dönem olmal›.Güç bir dönemdi ve a¤›r flartlar alt›nda vataniborcumuzu yerine getirdik. Bu ciddi görev sü-reci ayn› zamanda bana önemli bir deneyimkazand›rd›. Sonras›nda Koç Grubunda, çeflitlikademelerde 18 y›l görev yapt›m. 1998 y›l›ndada Do¤ufl Holding’e transfer oldum ve çeflitliprojelerde görev ald›m.

Do¤ufl’ta DOD markas›n›n oluflumundakikatk›n›z nedir?Do¤ufl Oto De¤erlendirme projesinin yarat›c›-

s›y›m, diyebilirim. Logosundan tüm sisteminkurulufluna kadar her aflamas›nda katk›m var.Zaten projenin lideriydim. Projeyi hayata geçir-dikten sonra da DOD’un genel müdürlü¤ünegeçtim. DOD’un ilerlemesiyle birlikte Do¤uflOtomotiv fiirketinin yönetim kurulunda bayiteflkilat›ndan sorumlu aktif üye olarak görevüstlendim. Ayn› zamanda da perakende flirke-timiz Do¤ufl Oto’da da yönetim kurulu üyesiolarak görev yap›yorum.

Bu yo¤un çal›flmalara ra¤men aktif ve sosyalbir insan olarak da tan›n›yorsunuz. Bu alan-daki çal›flmalar›n›z nelerdir?‹fl hayat›m›n d›fl›nda, fiilen üstlendi¤im ve çokönemli buldu¤um iki görevim var: Türkiye Ko-runmaya Muhtaç Çocuklar Vakf› Mütevelli He-yeti üyeli¤i ve Ifl›k Üniversitesi Mütevelli Heye-ti üyeli¤i... Ifl›k Üniversitesi Mütevelli Heyetin-de, bir Ifl›kl› olarak onurland›r›larak, yaklafl›k10 ayd›r görev yap›yorum. Bu görevlerden ka-lan zaman› da spor dolduruyor.

Çok aktif bir spor yaflam›n›z var. Nas›l za-man ay›rabiliyorsunuz?Özellikle vurgulamak isterim ki, Baflkan›m›zSay›n Ferit fiahenk’in tüm Do¤ufl çal›flanlar›n›spor yapmaya teflvik etmesi, buna zaman ay›ra-

Centilmen ve sportmen:

Cem YurtbayCem Yurtbay, çok baflar›l› bir

yönetici ve çok yönlü bir insan. Bir

Ifl›kl›… Sporun birçok alan›, fliir ve

müzik onun vazgeçilmezleri… Ifl›k

Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi

ve Türkiye Korunmaya Muhtaç

Çocuklar Vakf› Mütevelli Heyeti

Üyesi olan Yurtbay’la Ifl›k’tan spor

ve müzi¤e pek çok konuda söylefltik.

KGiray KARANLIKYazar - Araflt›rmac›

Sevil KARACIKFMV ve Ifl›k Okullar›

Kültür Sanat Yöneticisi

Page 15: FYZY Dergisi - Sayı 19

17

FMVKÜLTÜR

bilmemde önemli bir faktör. Ayr›ca grubumuz-da Türkiye’nin en güzel ve modern spor mer-kezlerinden biri olan D-Gym’in de bulunmas›-n›n Do¤ufl çal›flanlar› için önemli bir flans oldu-¤unu söylemeliyim.

Baflar›lar›n›za Ifl›k’›n nas›l bir etkisi oldu?Ifl›k bizi hayata çok iyi haz›rlad›. Küçüklerimi-ze sevgiyi, büyüklerimize sayg›y›, nerede dur-mam›z gerekti¤ini, disiplini Ifl›k Lisesinde ö¤-rendik. Böyle bir okuldan mezun oldu¤um içingururluyum ve son derece mutluyum.

Okul hayat›n›zda müzik ve spor ön plana ç›-k›yor. Nas›l bafllad› müzik serüveni?Eskiden televizyonun olmad›¤› dönemlerde,aile meclislerinde toplan›l›r, enstrüman çalan-lar enstrümanlar›n› getirir, flark›lar söylenirdi.Beni de o dönemde komflular keflfetti! Alt› ya-fl›ndayd›m; toplant›lar›n küçük flark›c›s›yd›mve büyüklerimi hiç k›rmazd›m. Ayn› zamandaIfl›k Lisesinde de ilkokul birden itibaren her 10Kas›m’da ve millî bayramlar›m›zda mutlakaben bir fliir okurdum.

Ama fliirin hâlâ hayat›n›zda yeri var.Bugün de Do¤ufl Grubunun radyolar›nda belliperiyotlarla, ismimi deklare etmeden “fiiirAdam” ismiyle, fliir program› yap›yorum.

Tekrar okul y›llar›na ve müzi¤e dönersek…‹lk önemli geliflme, ‹lham Gencer’le tan›flmamoldu. ‹lham A¤abey’in o zaman fiiflli’de, Site Si-nemas›n›n üst kat›nda, Çat› isminde, o döne-min en meflhuru olan bir kulübü bulunuyordu.Orada çalard›. Cumartesi günleri sinemalardasuare öncesi show programlar› yap›l›rd›. Bir

dost meclisinde beni dinleyen ‹lham Gencer,“Seni Site Sinemas›’nda show program›na ç›ka-raca¤›m.” dedi. Johnny Guitar ve rock’n roll,iki parça biliyorum sadece, prova da yok.O gün Ajda Pekkan da sahneye ç›kacak, annembeyaz bir smokin diktirmifl, onu giymiflim, kol-tuklarda bekliyoruz. ‹lham Gencer beni anonsetti ve sahneye ç›kt›m. ‹lk kez Site Sinema-s›’nda o kadar insana flark›lar›m› söyledim. Biralk›fl bir k›yamet… Ama baflka flark› bilmiyo-rum! Bafltan sona bir daha ayn› flark›lar› söyle-dik! Böylece müzik hayat›m bafllam›fl oldu.Sonras›nda da aile dostumuz olan, dönem ga-zetecilerinden Meral Divitçi beni Hilton Ote-li’nde çalan fierif Yüzbafl›o¤lu’na götürdü. fierifA¤abey beni dinledi, çok be¤endi ve “Seni kü-çük flark›c› olarak orkestraya al›yorum.” dedi.O dönemde Bo¤aziçi Üniversitesinde orkestra-lar aras› yar›flmalar yap›l›rd›. Benim de küçükflark›c› olarak üyesi oldu¤um fierif Yüzbafl›o¤luOrkestras› o dönem üst üste üç y›l birinci oldu.

fierif Yüzbafl›o¤lu orkestras›nda küçük flar-k›c› olarak kimlerle sahne ald›n›z?O dönem orkestram›zda Ayla Dikmen, SelçukUral ve hem bateri çalan hem de flark› söyleyenSalim Dündar gibi de¤erli solistler yer al›yordu.Böyle bir orkestran›n parças›yd›m ama liseyi bi-tirdi¤imde rahmetli babam “Bu ifl buraya kadar,bundan sonra sadece okuyacaks›n, flark›c›l›¤ason veriyoruz.” dedi. Son konserim de 70’li y›l-lar›n bafl›nda, baflka bir orkestrayla Ifl›k Lisesin-de oldu. Gerçek finali Ifl›k’ta yapt›k! Bu y›llardaiki yaz da Spor Hocam›z Osman fiengül’ün Bü-yükada’daki kamp›nda, arkadafllar›mla kurdu-¤um orkestrayla flark›lar söyledik Adal›lara,“Cem Yurtbay ve Yank›lar Orkestras›” olarak...

En solda orkestran›n küçük solisti Cem Yurtbay...Ifl›kl› kardefller birlikte. Cem Yurtbay, ablas› Dr. Tülin Yurtbay ve a¤abeyi ‹brahim Yurtbay ile birlikte.

“O dönem

orkestram›zda

Ayla Dikmen,

Selçuk Ural ve

hem bateri çalan

hem de flark›

söyleyen

Salim Dündar gibi

de¤erli solistler

yer al›yordu.”

Page 16: FYZY Dergisi - Sayı 19

18

‹Ç‹M‹ZDENB‹R‹

fiimdi müzikle aran›z nas›l?fiimdi Mütevelli Heyeti Baflkan›m›z S›dd›k Ho-ca’yla (Yarman) kendi aram›zda ya da arkadafl-lar›m›z aras›nda hat›rlad›¤›m›z parçalar› nostal-ji yap›p söylüyoruz.

Fenerbahçeli oldu¤unuzu biliyoruz amayüzme hayat›n›z Galatasaray’da geliflmifl.Bu nas›l oldu?Fanatik de¤ilim ama Fenerbahçeliyim… Oku-lumuzun renklerinden olsa gerek! Benim a¤a-beyim ve ablam da Ifl›k Liseli. Okulun kurucu-lar› aras›nda da akrabalar›m var. Yüzmede bena¤abeyimin s›n›f arkadafl› ve büyü¤ümüz millîyüzücü Say›n Osman Erbelger’i kendime örnekalm›flt›m. Ama o zaman Fenerbahçe Kulübü-nün yüzme havuzu yoktu. Ben 13 yafllar›nday-d›m. A¤abeyimin de yüzücüsü oldu¤u Galata-saray’›n Kuruçeflme Adas›’ndaki o buz gibi su-lar›nda antrenman yapmaya bafllad›k. Böylece,lisansl› olarak Galatasaray’da üç y›l yüzdüm.Yüzme, hayat›mda daima var oldu.

Üstelik bugünlerde de yüzme size hâlâ bir-çok ödül getiriyor. Bo¤az’daki ödül gibi…3 y›l önce oturdu¤umuz sitenin spor hocas›n›n ›s-rar›yla Asya’dan Avrupa’ya Uluslararas› Bo¤aziçiYüzme Yar›fl›’na kat›ld›m ve kendi yafl grubumdaüçüncü oldum. Bu benim için hofl bir sürpriz ol-du. 14-70 yafl aras› 700’ün üzerinde yüzücününkat›ld›¤› yar›fl›n genel klasman›nda da 197. ol-dum. Bu y›l da 125. y›l an›s›na Ifl›k Üniversitesi veIfl›k Liseleri olarak ö¤rencilerimizle birlikte yar›fl-maya kat›laca¤›z ve Ifl›k formas›yla yüzece¤iz. Ay-n› flekilde daha önce kat›ld›¤›m Avrasya Marato-nuna da bu y›l Ifl›k Üniversitesinden ö¤rencilerle

birlikte kat›lmak istiyorum.Çanakkale Bo¤az› yüzme yar›flmas›na da ka-t›ld›n›z san›r›z…30 A¤ustos Zafer Bayram›’nda yap›lan Çanakka-le Bo¤az› Geçifli Yar›fl›’na brifing almadan girdimve ancak yar›fl› bitirdim. Ama bu sene yar›fla yi-ne kat›laca¤›m! Bo¤az yar›fllar›nda, yüzme bilgive performans›n›z›n d›fl›nda, ak›nt›lar› da bilme-niz gerekiyor. Örne¤in; Çanakkale’deki yar›fltayanl›fl istikamete yüzerseniz karfl›ya de¤il,Ege’ye, Bozcaada’ya do¤ru yol al›rs›n›z. Bu y›l,26 Haziran’da da Meis Adas›’ndan Kafl’a yüzece-¤im. Yaklafl›k 8 kilometrelik bir mesafe.

Bisiklete olan ilginiz?Koç Grubunda çal›flt›¤›m 18 y›l›n yaklafl›k 9y›l›n› lastik üzerine çal›flmalarla, son bölümünüde motosiklet ve bisiklet üreten Beldesanda çal›-flarak geçirdim. O dönemde beni, sektörü temsi-len Bisiklet Federasyonuna yönetim kurulu üye-si olarak seçtiler. Bu görevde de bisiklet sporunuinceleme imkân›m oldu. Bisiklet; yaflam›n sonu-na kadar yap›labilecek 3-4 spor dal›ndan biridir.Bugün, ‹sveç’te, 80 yafl›nda insanlar hâlâ bisikle-te biniyorlar. Yüzme de böyle… fiunu belirtmekisterim ki ülkemizde spor yapan insanlar›n say›-s› artt›kça çok daha iyi bir toplumda yafl›yor ola-ca¤›z. Her yaflta genç kalmak isteyenlere sporumutlaka afl›lamam›z ve onlar› teflvik etmemiz la-z›m. Spora olan ilgimin bir sebebi de çocuklar›-m›za ve gençlerimize örnek olmakt›r.

“Ifl›k Yolculu¤u” etkinli¤inden de söz edermisiniz?Ifl›k Okullar›n›n 125. y›l› için benim düflündü-¤üm bir etkinlik gerçeklefltirdik. Selanik’tenAta’m›z›n evinin önünden yola ç›karak fiile’ye,Üniversitemize uzanan “Ifl›k Yolculu¤u” adl›710 kilometrelik bisiklet turunu gerçeklefltir-dik. Ö¤rencilerimiz d›fl›nda, ben ve MütevelliHeyeti Baflkan›m›z S›dd›k Yarman Hocam›z dabu tura kat›ld›. ‹kimiz de Selanik’ten Kavala’yave Niflantafl›’ndan fiile’ye kadar yaklafl›k 300 ki-lometrelik bölümde gençlerimize efllik ettik.Bu etkinli¤i Ata’m›z› anmak, okulumuzun 125.y›l›n› kutlamak, çevre duyarl›l›¤›na dikkat çek-mek ve komflumuz Yunanistan’la dostlu¤umu-za katk› sa¤lamak için gerçeklefltirdik.

Ifl›k’ta 11 y›l›n›z ö¤renci olarak geçti… An›lar›n›z?Benim üniversiteden arkadafllar›mla ba¤lar›m

Asya’dan Avrupa’ya Uluslararas›Bo¤aziçi Yüzme Yar›fl› üçüncüsü

Cem Yurtbay...

Çanakkale Bo¤az› GeçifliYüzme Yar›fl›

Page 17: FYZY Dergisi - Sayı 19

K‹TAP

19

koptu ama Ifl›k’ta kurdu¤um arkadafll›klar›m›ntümü ayn› s›cakl›kla devam ediyor. Bizim Ifl›kLisesindeki kaynaflmam›z, arkadafll›¤›m›z,dostlu¤umuz bambaflkayd›. Bir y›ldan beri de1968-1969 mezunlar› olarak her ay›n son per-flembe gününde toplan›yoruz. Nostalji yap›yo-ruz. Kardefl gibi birbirimize ba¤l›y›z… Biz1968-1969 mezunlar›, okulda birçok ilklereimza att›k. Okul tarihinde ilk kez idareyi ve ö¤-retmenleri ikna ederek Uluda¤’a kayak yapma-ya giden s›n›ft›k. ‹lk kez hafta sonlar› okulunlokalinde müzikli çaylar› bafllatan biziz. Bunlarreform say›l›r o dönem için.

Ifl›kl›l›k ba¤›nda FID’›n yeri nedir?Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i, bizler için vazge-çilmez bir kurulufl. FID, geçmiflten gelece¤eyürümemize, önümüzün ayd›nlanmas›na katk›sa¤layacak bir dernektir. Bu y›l, arkadafllar›m,dernek yönetiminde bana da görev vererek be-ni onurland›rd›lar. Cemal K›z›ltan baflkan›m›z-la çok hofl projelere imza at›lacak. Bu yaz, özel-likle “Ifl›kl› Geceler” projesi hayata geçti¤inde,sadece Ifl›kl›lar için de¤il, tüm Niflantafl› ve ‹s-tanbul için çok güzel bir etkinlik merkezi hâli-ne gelecek okulumuz.

Mütevelli Heyeti Üyesi olarak gelecekte Ifl›kÜniversitesini nas›l görüyorsunuz?Üniversitemizi Türkiye’deki vak›f üniversiteleriaras›nda mutlaka ilk üçte yer alacak flekildeyönlendirmek istiyoruz. Okulumuzun hemyurt içinde hem de yurt d›fl›nda bilinen, ö¤ren-ciler taraf›ndan tercih edilen bir üniversite ol-mas› için var gücümüzle çal›fl›yoruz. Gençleri-mize üniversitedeki e¤itimin d›fl›nda zamanla-

r›n› en iyi biçimde de¤erlendirebileceklerispor, müzik ve ö¤renci kulüpleri imkânlar›n›sunmak için çal›flmalar›m›z var. Ben MütevelliHeyetinde tan›t›mdan sorumlu olarak görevyap›yorum. Burada gelifltirdi¤imiz baz› önemliprojelerimiz de var. Bunlardan biri Futbol Fe-derasyonuyla beraber bir “Futbol Akademisi”kurmak olacak. ‹kincisi de ‹TK‹P ile Güzel Sa-natlar Fakültemiz aras›nda ifl birli¤ini gelifltire-cek bir proje oluflturuyoruz. Üçüncüsü, Al-manya’daki TÜV ile birlikte bir “TÜV Akade-misi” kurma çal›flmalar›m›z... Ifl›k Üniversitesive Do¤ufl Otomotiv olarak gelifltirdi¤imiz birdi¤er proje de “Bayi Akademisi” kurmak. Buçal›flmalar›m›zla üniversitemize ilave bir kay-nak yaratmay› da hedefliyoruz.

Genç Ifl›kl›lara ne söylemek istersiniz?Birincisi; ö¤renmek hayat›n sonuna kadar de-vam ediyor. Gençlerimizin bunu sürdürmelerigerekiyor. Okuldan sonra ö¤renmek ve de¤i-flim, hayat›n her aflamas›nda var. ‹fl yaflam›ndayurt içi ve yurt d›fl›n› yak›ndan takip etmelerigerekir. Rekabet koflullar›nda art›k 2-3 lisan›bilenler tercih edilir hâle geliyor, dolay›s›ylazorlu bir mücadeleye kendilerini haz›rlamalar›ve çok çal›flmalar› laz›m. Bugünkü Ifl›kl›lar çokflansl›, çünkü bizim zaman›m›zda Ifl›k Üniver-sitesi yoktu. fiimdi art›k mükemmel koflullarasahip, yeflil alanlar içinde, deniz k›y›s›nda, çokgüzel bir kampüs ve çok de¤erli ö¤retim üyele-riyle Ifl›k Üniversitesi de var. Ö¤rencilere sonolarak söyleyeceklerim flunlard›r:Okullar›m›z›n ve Üniversitemizin güzel yurdu-muza yayd›¤› e¤itim ve ö¤retim IfiI⁄ININ son-suza kadar sönmemesini ve daha da parlamas›n›dilerken, tüm ö¤renci kardefllerimin, ‘baflar›’n›n‘çal›flmak’tan önce geldi¤i tek yerin sözlük oldu-¤unu bilmelerini, ayr›ca bilginin de bir IfiIK gibioldu¤unu, onu kullan›rlarsa parlayaca¤›n›, kul-lanmazlarsa da k›sa sürede sönece¤ini ve hayat-ta en büyük zenginli¤in “mütevaz›l›k” oldu¤unuunutmamalar›n› kendilerine önemle hat›rlat›r,baflar› dileklerimle birlikte sevgilerimi sunar›m.

Ifl›k Üniversitesi Mütevelli Heyet Baflkan› Prof. Dr. S›dd›k Yarman, Cem Yurtbay ile birlikte.

1968 - 1969 Ifl›k Lisesi Y›ll›¤›

“Tüm ö¤renci

kardefllerimin,

‘baflar›’n›n

‘çal›flmak’tan önce

geldi¤i tek yerin

sözlük oldu¤unu

bilmelerini

isterim.”

Page 18: FYZY Dergisi - Sayı 19

FMVMEZUN

20

ictor Hugo “Çal›flmak hayat, düflünmek›fl›kt›r.” demifl ve sanki FMV Ifl›k Okul-lar›n›n bu uzun yolculu¤unu özetlemifl.

Okulumuz da, 125’inci y›l›nda, Türk E¤itimtarihine ve kamuoyuna anlaml› bir cevap veri-yor: “Ülkemizin e¤itim tarihindeki önemli kilo-metre tafllar›ndan biri olarak biz zaten hep var-d›k ve her zaman var olaca¤›z.”

‹flte bizler, böyle ayr›cal›kl› bir camian›nmensuplar›y›z. Bir camiaya ait olmak, eski de-yimle aidiyet duygusu... Sözlü¤ü aç›p bakt›¤›-n›zda, aidiyet kelimesi için “ait olma, içindebulunma, sahibi olma durumu” gibi klasikaç›klamalarla karfl›lafl›rs›n›z. Bir baflka yakla-fl›mla, medya fanatiklerine göre, facebook’unbu kadar tutmas› aidiyet duygusu hissettirme-sindendir. Kimilerine göre ise, bir türlü hisset-tirilmeyen, özlemi hep çekilen duygu...

Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i yönetiminipaylaflt›¤›m›z arkadafllar›m›zla birlikte Ifl›k ca-mias›na ait olman›n ve bu camia için bir fleyleryapman›n keyfi ve heyecan› ile yafl›yoruz. Çün-kü bize göre Ifl›kl› olmak, öncelikle, yar›n›n ay-d›nl›k Türkiye’sinde önemli görevler üstlene-cek, Atatürk ilkelerine ba¤l›, zeki, çevik ve ah-lakl› nesillerin yetiflmesine katk›da bulunmakdemektir. FID’da görev almak, anaokulundanüniversiteye dek binlerce gencin yetiflmesine

katk›da bulunmak ve öncülük etmek demektir.Ifl›kl› ruhunu ve felsefesini üyelerimize ve gençIfl›kl›lara da benimsetmek, yaflamlar› boyunca,her yaflta ve meslekte dan›flaca¤›, konuflaca¤›,sosyalleflece¤i binlerce KARDEfiE sahip olmakdemektir. Camia olabilmenin ilk koflulu “tümIfl›kl›lara dokunabilmek”ten geçer. Önceliklisorumlulu¤umuz, Ifl›k camias›na hizmet et-mek, Ifl›kl›lara ve mezunlar›m›za, kendi okulla-r›nda “ayr›cal›kl› bireyler” olduklar›n› somutbir flekilde göstermek, mezunlar›m›z›, okulla-r›na destek olmalar› için motive etmek ve her-kese “‹yi ki Ifl›kl›y›z.” dedirtmektir!

Bizler için baflar›l› ve iyi bir Ifl›kl› olman›nkriteri, sadece üniversite s›navlar›nda en üst ba-samaklarda yer almak de¤ildir. Önceli¤imiz vebafll›ca hedefimiz; Ifl›kl› ruhuna sahip, ça¤dafl,entelektüel, sportmen, güzel sanatlarla ilgilenen,edebiyat› seven, en az bir yabanc› dili çok iyi de-recede konuflan, toplum içinde “ayd›n” kimli-¤iyle fark edilen, Atatürkçü düflünceyi do¤ru yo-rumlayan ve yaflayan nesillerin yetiflmesi içinIfl›kl› gençlerin geliflimine katk›da bulunmakt›r.

K›sa bir süre içinde pek çok projeyi hayatageçirdik, bir k›sm›n› da çok yak›nda bafllataca-¤›z. Ancak, bunlar içinde bir tanesi, bizleri çokheyecanland›rmaktad›r. “B‹R IfiIK DA S‹Z YA-KIN.” ad›yla (www.birisiktasizyakin.com) Ifl›k

VCemal KIZILTAN

Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤iYönetim Kurulu Baflkan›

Çal›flmak hayat, düflünmek ›fl›kt›r

Page 19: FYZY Dergisi - Sayı 19

TAR‹H

21

camias› içinde bafllataca¤›m›z ba¤›fl projesininana amac›; “baflar›l› ama ekonomik gücü yeter-siz olan ö¤rencilere destek olmak için kaynakyaratmak”t›r. Bu amaçla, okullar›m›z›n 125. y›-l›n› simgeleyen ve web sitesinin ana sayfas›ndagörülebilecek, toplam 12.500 LED ›fl›ktan olu-flan bir web sitesi haz›rlamaya bafllad›k. Siteninana sayfas›nda yer alan 12.500 LED ›fl›¤›n herbiri için bir ba¤›fl miktar› belirledik. Tüm ›fl›k-lar yand›¤›nda, burs fonu için toplam 1 milyon250 bin USD tutar›nda kaynak yarat›lm›fl ola-cak. Bu web sitesi, internet var oldukça yay›n-lanacak ve bu projenin destekçileri de Ifl›k tari-hinde yerlerini alacaklar. Bu projeye dileyenherkes kat›labilecek. E¤itime destek ad›na ya-k›lan her ›fl›k alan›na, ba¤›fl› yapan kifli ya dakurumun logosu ile yay›nlanmas›n› uygun gör-dükleri bir foto¤raf, yaz› veya logo konacak.Bunun yan› s›ra, ayn› ifllem sayesinde, ba¤›fl›yapan kifli ya da kurumun web site, facebookya da twitter hesaplar›na da ulafl›labilecek.

Yeri gelmiflken, di¤er projelerimizi de siz-lerle paylaflmak istiyoruz. Bunlardan bir taneside FMV-FID ifl birli¤i ile çok k›sa bir süre son-ra hayata geçecek olan IfiIKLI GECELER!..

Ifl›kl› Geceler (www.isikligeceler.com), 125.y›l etkinlikleri kapsam›nda planlanan, ancak hersene tekrarlanma potansiyeli olan bir etkinlik…Niflantafl› Kampüsü’müzün avlusunda, son de-rece farkl› bir konsept ve dekorasyonla gerçek-lefltirilecek olan yaz etkinlikleri… Bu etkinlikleriçinde yerli ve yabanc› sanatç›lar›n unpluggedkonserleri, stand-up showlar ile tiyatro ve sine-ma gösterileri yer alacak. Detayl› program, çokk›sa bir süre içinde mezunlar›m›z ve kamuoyuile paylafl›lacak. 125. y›l›m›zda mezunlar›m›zabir ayr›cal›k tan›d›k, her Ifl›kl› bu etkinliklere%20 indirimli olarak kat›labilecek.

Ve son müjdemiz ise IfiIK BUT‹K ile ilgili.Bildi¤iniz gibi ülkemizin önde gelen tasar›mc›lar›,

Ifl›k Okullar›n›n 125. y›l kutlamalar› kapsam›ndahayata geçirilen Ifl›k Butik projesinde bulufltu.

Ifl›k Butik, ülkemizde bir ilk olma iddias› ilebafltan afla¤› yenilendi. Mezunlar›m›zdan ünlümoda tasar›mc›s› sevgili ‹dil Tarzi’nin liderli-¤inde, ayn› zamanda Ifl›kl› bir veli olan FarukMalhan ve Ifl›kl› gençlerin e¤itmeni Eda Tekcangibi önemli tasar›mc›lar›n kravatlardan flallara,kitap ayraçlar›ndan bardak altl›klar›na dek ha-z›rlad›klar› pek çok logolu ürün, Ifl›kl›lar› veIfl›k dostlar›n› bekliyor. Ayr›ca 125. y›l logoluiki özel koleksiyon, “Ifl›k Club” ve “Campus Li-fe” da Ifl›k Butik’te yerlerini ald›lar. Önümüz-deki okul döneminden itibaren Ifl›kl› ö¤renci-ler, ‹dil Tarzi’nin okulumuz için özel olarak ha-z›rlad›¤› üniformalarla okula gidecekler.

Bu üç önemli proje ise tek bir amaca hizmetediyor; o da FMV ile ortak misyonumuz kapsa-m›nda daha fazla burslu ö¤renci okutmak!..

Tüm gelirler, FID taraf›ndan, e¤itim ve sporbursu amac›yla kullan›lacakt›r. Kayna¤›n mik-tar› ve bu fonun nas›l yönetildi¤i hakk›ndakiher türlü bilgi ile burslar›n kimlere ve hangikriterlere göre verildi¤iyle ilgili bilgiler, inter-net sitesinde düzenli olarak yay›nlanacakt›r.

2011-2012 E¤itim-Ö¤retim Y›l›nda ilkburslar verilmeye bafllanacak ve gelirlerimizartt›kça yeni burslar verilecektir.

Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i ile 50.000 ki-fliyi aflk›n Ifl›k camias›n›n vizyonu, misyonu vehedefi bunlarla k›s›tl› de¤ildir. Bunlar, bafllan-g›ç projeleridir, B‹R IfiIK DA S‹Z YAKIN, IfiIK-LI GECELER ve IfiIK BUT‹K ile benzeri proje-ler, ülkemizin ayd›nl›k gelece¤i için yak›lanmeflalelerden birkaç tanesidir. Dünyadaki ben-zeri önemli e¤itim kurumlar›nda oldu¤u gibi,ö¤rencilerimizin büyük bir bölümünün me-zunlardan gelen burslarla okudu¤u bir kurumolmak ve bunu sürdürülebilir k›lmak, orta va-deli hedeflerimizdendir.

Yaz›n›n bafl›nda da de¤indi¤im gibi “Çal›fl-mak hayat, düflünmek ›fl›kt›r.” Ifl›kl› düflünce-lerle yola ç›kt›k ve bunlar› hayata geçirmek içinçok çal›flmam›z gerekti¤ini biliyoruz.

Bizlere, yeni Türkiye’ye sahip ç›kma, flekilverme misyonunu yükleyen, dün oldu¤u gibi,bugün ve yar›n da ülkemizi yaflatan ve yaflata-cak olan temel fikir ve prensiplerin sahibi ol-du¤umuzu hep hat›rlatan bir okuldafl›m›z›n,Mustafa Kemal Atatürk’ün, izinden yürüyor vebununla gurur duyuyoruz.

Camia olabilmenin

ilk koflulu “tüm

Ifl›kl›lara

dokunabilmek”ten

geçer. Öncelikli

sorumlulu¤umuz,

Ifl›k camias›na

hizmet etmek,

Ifl›kl›lara ve

mezunlar›m›za,

kendi okullar›nda

“ayr›cal›kl› bireyler”

olduklar›n› somut

bir flekilde

göstermek,

mezunlar›m›z›,

okullar›na destek

olmalar› için

motive etmek ve

herkese

“‹yi ki Ifl›kl›y›z.”

dedirtmektir!

Page 20: FYZY Dergisi - Sayı 19

YAfiAM

22

Yar›nlar›n efendisi: EnerjiEster SAYDAN

FMV Özel Ifl›k Lisesi‹ngilizce Ö¤retmeni

›l 2020. Cuma, 18.30. ‹flten ç›kt›n›z,harika bir hafta sonu sizi bekliyor. Evevar›r varmaz, buzdolab›ndaki yeme¤i-

nizi f›r›na koyacak, duflunuzu yapt›ktan sonrabuz gibi bir içecek eflli¤inde, kliman›n, d›flarda-ki s›cak ve nemli havaya inat, nefis bir flekildeserinletti¤i odan›zda, TV karfl›s›nda yeme¤iniziyiyeceksiniz. Nihayet eve vard›n›z, kap›y› açt›-n›z, bo¤ucu bir s›cak yüzünüze tokat gibi çarp-t›. Elektrik dü¤mesine bast›n›z: ç›t... Birdenan›msad›n›z! Haftalard›r TV’de duyurulan ener-ji k›s›tlamas› bugün bafllam›yor muydu? Harikahafta sonunuz flimdiden kâbusa dönüfltü!

Bir gerilim roman›ndan al›nt› yap›lm›fl gibigörünen bu sat›rlar, bizleri çok yak›n bir gele-cekte bekleyen enerji yoksunlu¤unun yarataca¤›problemlerin en pembe tablosu. ‹nsanl›¤›n gele-ce¤ini tehdit eden bu darbo¤aza nas›l gelindi?

Sanayinin 18. yüzy›l›n ortalar›nda geliflmeyebafllamas› ve el eme¤inin yerini süratle makinele-re b›rakmas›yla seri üretim ve mallar›n pazarlan-mas›, yeni bir zenginleflme süreci bafllatt› ve sa-nayi, ülkelerin ekonomisini yönlendiren bafll›casektör hâline geldi. Sanayi, ülkelerin do¤al kay-naklar›n›n de¤erlendirilmesi, çok say›da insana iflsa¤lamas›, kapal› flartlarda yap›ld›¤›ndan üreti-lenlerin iklimden fazlaca etkilenmemesi, ürünle-rin uzun ömürlü olmas› ve pazarlamaya yönelikolmas› nedeniyle bizlere önemli imkânlar sun-maktad›r. Ancak sanayi; sermaye, ham madde,enerji, ulafl›m, pazarlama, ifl gücü ve teknik ele-man gibi koflullara s›k›ca ba¤l›d›r.

H›zla artan nüfus ve geliflen sanayinin ener-ji gereksinimleri k›s›tl› kaynaklarla karfl›lana-

mamakta, enerji üretimi ve tüketimi aras›ndakiaç›k giderek artmaktad›r. Küresel enerji tüketi-minin, 2035’te 1998 y›l›nda üretilenin iki kat›,2050’de ise üç kat› olaca¤› tahmin edilmekte-dir. Öte yandan, petrol, do¤al gaz, kömür venükleer enerji gibi “yenilenemeyen” enerji kay-naklar›, çevreyi ve insan sa¤l›¤›n› giderek dahafazla tehdit eder hâle gelmifllerdir. Gelenekselenerji kaynaklar›n›n baflta ulaflt›rma olmaküzere, konut ve sanayi sektöründe yayg›n ola-rak kullan›lmas›, sorunu daha karmafl›k bir hâ-le getirmektedir. Örne¤in; ulaflt›rma sektörün-de enerji tüketiminin %95’i petrolden karfl›lan-maktad›r. Bu yüzdenin gelecek befl y›l içinde%1.5 oran›nda artmas› bekleniyor.

Fosil yak›tlar›n›n yanmas› sonucu ortaya ç›-kan karbondioksit miktar›, ormanlar›n azalma-s› ile giderek artmakta, bu nedenle atmosferde-ki di¤er gazlarla birlikte günefl ›fl›nlar›n›n yan-s›mas›n› engelleyerek “sera etkisi” sonucundaiklim de¤iflikliklerine neden olmaktad›r. Küre-sel ›s›nmaya ivedilikle çare bulunamazsa, 2040y›l›na kadar deniz seviyesinin bugünküneoranla bir metre kadar yükselerek dünyan›n enbüyük kentlerinden baz›lar›n›n sular alt›ndakalaca¤› görüflü kuvvetlenmektedir. Bunun ya-n›nda karbonmonoksit, kükürtdioksit, azotok-sit gibi gazlar kansere sebep olup vücudun ba-¤›fl›kl›k sistemini çökertmektedir.

1970’li y›llarda sanayileflmifl birçok ülke,atmosferin kirlenmesini önlemeye yönelik ted-birler almaya bafllam›fl, ancak kirleticilerin ha-va olaylar› ile s›n›r ötesine bile tafl›nmalar›, top-rakta ve su kaynaklar›nda ciddi tehlikeler ya-

Y

Page 21: FYZY Dergisi - Sayı 19

23

ratm›fl ve canl› türlerini yok etmifltir.Di¤er taraftan 2. Dünya Savafl› sonunda ba-

r›flç›l amaçlarla kullan›lmaya bafllanan ve bugündünyan›n elektrik enerjisinin %20’sini üretennükleer enerjiye ba¤lanan umutlar, “ÇernobilKazas›” sonucu azalmaya bafllam›fl, 14 Mart2011’de Japonya’da meydana gelen depreminsonras›nda oluflan tsunaminin sebep oldu¤unükleer felaket ise nükleer santrallerin güvenli¤isorununu tekrar gündeme getirmifltir.

Bütün bu geliflmelerin yan› s›ra petrolün 50y›l, do¤al gaz›n da 200 y›l içinde tükenece¤i dü-flünülürse, insano¤lunun do¤a ile dost, temiz venispeten ucuz enerji kaynaklar› aray›fl›na yönel-mesi do¤ald›r. Bu kapsamda dikkatler “yenile-nebilir enerji kaynaklar›”na çevrilmifltir. Hidro,jeotermal, günefl, rüzgâr, biyokütle (organik),gel-git ve dalga olarak kabul edilen “yenilenebi-lir enerji kaynaklar›”n›n en önemli özellikleri;çevrenin korunmas›na yard›mc› olmalar›, d›flaba¤›ml›l›¤› azaltmalar›, istihdam›n artmas›nakatk›da bulunmalar› ve kamuoyundan yayg›n vegüçlü destek almalar›d›r. Bununla birlikte, sahipolunan teknik seviyeler, 2020 y›l›na kadar ener-ji gereksiniminin en fazla %12’sinin alternatifenerji kaynaklar›yla karfl›lanabilece¤ini göster-mekte. Bu da dikkatleri, tüm tehlikelere ra¤-men, tekrar nükleer enerjiye yöneltmifltir.

K›saca nükleer füzyon (uranyum atomununçekirde¤inin nötron bombard›man›na tutularakparçalanmas› sonucu ortaya ç›kan nötronlar›n,zincirleme reaksiyona girerek uranyum çekir-deklerini parçalamas›) ve nükleer füzyon (güneflve y›ld›zlar›n enerji kayna¤› misali, atom çekir-deklerinin birbirlerine yap›flt›r›lmas›) sonucuoluflan yüksek ›s›, suyu buhara çevirir ve buharda türbinleri çal›flt›r›nca elektrik elde edilir.

Nükleer enerjiyi bu kadar çekici yapan ne-denlerden baz›lar›; küresel ›s›nma felaketineyol açmalar›na ek olarak, kömür ve petrol re-

zervlerinin yak›n bir gelecekte tükenecekleri-nin bilinci, buna karfl›n nükleer enerjinin üre-timinde daha az yak›t gereksinimi (1 kg zen-ginlefltirilmifl uranyum= 14.000 kg kömür/10.000 kg petrol) ve küresel ›s›nmaya katk›s›-n›n hiç denecek kadar az olmas›n›n yan›ndateknolojinin de bu enerjinin kullan›m›na haz›rolmas›d›r. Ancak nükleer enerji karfl›tlar›n›n ›s-rarla üzerinde durduklar› konular da ürkütü-cüdür çünkü yak›n geçmiflte yaflanan örnekler,%100 güvenli santral üretiminin imkâns›z ol-du¤unu ortaya koymufltur. Çernobil ve Fuku-flima’da oldu¤u gibi zincirleme reaksiyonlar›nkontrolden ç›kmas› sonucu nükleer patlama veradyasyon s›z›nt›lar›n›n bafllamas›, ölümler vey›llarca sürecek çevre kirlili¤i yan›nda genetikmutasyon ve kanser vakalar›nda ciddi art›fllarasebep olur. Bunun yan›nda nükleer reaktörle-rin at›k problemi çok ciddidir çünkü radyas-yon yayarlar ve bu nedenle çöpe at›lamad›klar›için kurflun muhafazalar içinde saklanmalar›gerekir. 20. yüzy›l›n sonlar›nda üçüncü dünyaülkelerine gönderilerek çözülmeye çal›fl›lm›flolan bu problem, gerçeklerin a盤a ç›kmas› ne-ticesinde bu yöntemi uygulayan geliflmifl ülke-leri zor durumda b›rakm›fl ve onlar›, at›k soru-nuna kendi topraklar› üzerinde çözüm bulma-ya zorlam›flt›r. Bu dezavantajlar›n yan› s›ranükleer at›klar, teknoloji çok benzer oldu¤un-dan, nükleer silah yap›m›nda kullan›labilecek-leri gibi, nükleer enerji santralleri ve at›klar te-röristler için ideal bir hedef oluflturmufltur.

Nükleer enerji, sa¤lad›¤› avantajlar ve nedenoldu¤u dezavantajlar objektif bir bak›fl aç›s› ileincelendi¤inde, darbo¤aza girmifl olan enerji so-rununa çözüm olacak gibi görünüyor. 2002’deJohannesburg’da düzenlenen “Dünya Sürdürüle-bilir Kalk›nma Zirvesi”nde yenilenebilir enerji

Ulaflt›rma

sektöründe enerji

tüketiminin %95’i

petrolden

karfl›lanmaktad›r.

Bu yüzdenin

gelecek befl y›l

içinde %1.5

oran›nda artmas›

bekleniyor.

Page 22: FYZY Dergisi - Sayı 19

YAfiAM

24

kaynaklar›n›n kullan›m›na yönelik teknolojinindesteklenmesi ve bu kaynaklar›n kullan›m›n›nartt›r›labilmesi için ulusal, bölgesel ve küresel öl-çekte hedefler içeren bildiri yay›mlanmas› veKyoto Protokolü’nün hayata geçirilmesi çal›flma-lar›n›n sürdürülmesine karar verilmifltir. Ancakbu kararlar›n baflar›yla yaflama geçmesini sa¤la-mak, üye devletlerin siyasi iradelerine ba¤l›d›r.

Ayn› sorunlara çözüm bulmak zorundaolan ülkemiz, geleneksel (kömür, petrol) ener-ji kaynaklar›n›n yan› s›ra, yenilenebilir enerjikaynaklar› (hidrolik, günefl, rüzgâr, jeotermal,biyokütle= hayvan ve bitki art›klar›) aç›s›ndanda oldukça zengin bir bölgede yer almaktad›r.Ancak ne yaz›k ki enerji üretiminde d›fla ba-¤›ml› bir siyaset izlenmektedir. Bu durumda,al›nmas› olas› önlemlere, sorunun çözümü içindile getirilen önerilere kulak vermek gerekir.

Enerji, birbirinden yak›t ve teknolojik yap›olarak farkl›l›k gösteren de¤iflik santraller tara-f›ndan üretilmelidir. Ülkemizde bolca bulunansu kaynaklar›ndan sa¤lanan hidrolik enerji po-tansiyelinin tüm gereksinimi karfl›layabilmesi,hem çok yüksek maliyetli yat›r›mlar gerektirirhem de tek kanalla enerji ihtiyac›n›n karfl›lan-mas› baz› sak›ncalar do¤urur. (Ya¤›fllar›n az ol-mas› nedeniyle hidrolik santralin kapasitesinindüflmesi gibi...)

Yenilenebilir enerjinin toplam enerji üreti-mine katk›s›n›n artt›r›lmas› gerekir. Bu alandayat›r›mlar›m›z, bölgesel ve çok k›s›tl›d›r, ancak“Damlaya damlaya göl olur.” atasözünü deunutmayarak her tür çevre dostu enerjiden,avantaj ve dezavantajlar› göz önünde bulundu-rulmak flart›yla, faydalanmak gerekir.

Nükleer enerjiyi genifl kat›l›ml› toplant›larlaciddi bir alternatif olarak tart›flmaya açmal›y›z.AB ülkeleriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda ayn› mal›üretmek için 3.5 misli enerji kullan›yoruz. Buda ülke ekonomisini ciddi bir flekilde etkile-

mektedir. Türkiye’de uranyum yoktur ancakülkemiz ikinci bir nükleer ham madde olantoryum yataklar› aç›s›ndan en zengin ülke ko-numundad›r. Nükleer santrallerin tehlikelerigöz ard› edilmeden, uzman kadro yetifltirilerekve inflaat alanlar›n›n elverifllili¤i tekrar incelen-mek kayd› ile bu enerjiden faydalanma, alter-natif olarak kabul edilebilir.

En önemli önlem ise enerji tasarrufunun bi-lincinin oluflturulmas›d›r. Enerji kolay elde edil-medi¤i için gereksiz kay›plar kabul edilemez.Ülkemizde kaçak ve kay›p enerji oran›n›n üreti-min %20’si civar›nda oldu¤u düflünülürse, ak›l-c› “üretim-iletim-tüketim” standartlar› olufltu-rulmas›n›n gere¤i aç›kt›r. Evlerde ve sanayideal›nacak önlemlerle, yaln›zca sanayide %30 ora-n›nda tasarruf edilebilece¤i görülmektedir. Buönlemlerin yan› s›ra özellikle tekstilde a¤›rl›kl›olarak kullan›lmaya bafllanan kojenerasyon, ya-ni birleflik güç sistemi ile kullan›lan yak›ttan yal-n›z güç de¤il, oluflan buhardan da ›s› elde edile-rek yüksek çevirim verimi elde edilmektedir. Butür birleflik ›s› güç üretimi, ayn› tesiste kullan›-l›nca, enerji tasarrufu yap›lmakta, kay›plar ve d›-fla ba¤›ml›l›k azalmaktad›r.

Neticede, günümüzde her türlü enerji kay-na¤›na gereksinimimizin artt›¤› ve enerjinin ge-lecekte de insanl›k için “yar›nlar›n efendisi” ol-may› sürdürece¤i yads›namayacak bir gerçek-tir. Her birinin avantaj ve dezavantajlar›na ra¤-men enerjiye olan ba¤›ml›l›¤›m›z nedeniyle kö-tülerin iyilerini seçmek zorunday›z, ancak heralanda gerçekleflmekte olan teknolojik geliflme-ler umut vericidir. Kaynaklar›n ve akl›n nimet-lerinden faydalanarak gücü ve üstünlü¤ü de¤il,insan ve do¤a sevgisini ön plana ç›karan proje-lerin bir an önce yaflama geçirilmesi, hepimizindile¤i olmal›d›r.

Unutmayal›m ki, “Do¤a bize atalar›m›zdanmiras kalmad›, biz onu çocuklar›m›zdanödünç ald›k.” (K›z›lderili atasözü)

KAYNAKÇA:Nükleer Enerji ile Elektrik Üretimi, Prof. Osman K.Kadiro¤lu,Bilim ve Teknik Dergisi, Say›:139Kojenerasyonun Enerji Verimlili¤indeki Yeri, Ömer Özdemir,T Kojenerasyon ve Temiz EnerjiTeknolojileri Derne¤i Yönetim Kurulu Üyesi, 29.09.2010Alternatif Enerji Kaynaklar› Tek Bafl›na Yeterli Olamaz, Dr.Fatih Birol, Bilgi Ça¤›, Say›:36Türkiye’de Elektrikte Kaçak ve Kay›plar, Prof. Dr. MustafaÖztürk, 2008Türkiye’de Enerji Üretimi ve Tüketimi, www.dtm.gov.tr.‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi ve Türkiye,The Flow of Energy in an Industrial Society, Earl Cook, article.www. Renewableenerysources.com

Page 23: FYZY Dergisi - Sayı 19

Okumuyoruz!

Page 24: FYZY Dergisi - Sayı 19

26

KÜLTÜR

Kitap, bilginin, duygu ve düflünce gelifliminin, kültürün temel kayna¤›…

Ama kitaba yeterince de¤er veriyor, onu hayat›m›zda olmas› gereken yere

koyuyor muyuz? Yeterince okuyor muyuz? Cevap çok net ve hazin:

Okumuyoruz!

Ömer ORHANFMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi

Müdürü

nsano¤lunun gelifliminde yaz›n›n bulunma-s›n›n yads›namayacak bir yeri oldu¤u flüp-hesizdir. Tarihte bir iz b›rakmak ve dene-

yimlerden ders ç›kararak geliflim göstermekiçin bir araç olan yaz›n›n, duvarlara, tabletlere,deri üzerine, papirüslere ve parflömene yaz›l-mas›, san›r›m çok büyük bir heyecan kayna¤›olmufltur. Matbaada sayfalar›n ço¤alt›lmas› isebir dönüm noktas› olmufl ve kitaplar h›zla ya-y›lmaya, farkl› co¤rafyalarda da okuyucu bul-maya ve paylafl›lmaya bafllanm›flt›r. ‹nsanlar›ntüm yaflamlar›n› deneyimlerle geçirmek yerine,daha önce yaflan›lm›fl olanlardan ders ç›kart-malar› ve var olan›n üzerine yenilerini ekleme-leriyle geliflim ve de¤iflimler yaflanabilmifltir.

Sadece görmek yeterli midir? Kay›tlar›nönemi nedir? Okumak, insan yaflam›nda nas›lbir yer tutar? E¤itimde, sosyal yaflamda ve bi-limsel çal›flmalarda yaz› kullan›lmasayd› flu anhangi noktada olurduk?

Bazen yüzlerce y›l sonra bile okunacak birantlaflma metni, bazen birçok anlam› içinde ba-r›nd›ran bir fliir ya da aflk mektubu? Yaflant›m›-za katt›¤› de¤er, tart›flmas›z çok büyük. Özel-likle sürekli geliflim ve de¤iflim için olmazsa ol-maz›m›z; okumak! Su gibi, yemek gibi en temelgereksinimimiz olan ve maalesef fark›nda ol-mad›¤›m›z, ço¤u zaman unutturulan okumak!

Anne ve babalar›n uyumadan önce mutlakaçocuklar›na okumaya çal›flt›klar› hikâyelere neoldu? Onlar›n yerini televizyonlardaki reklam-lar m› ya da sevgi, paylafl›m, yarat›c›l›k ve üre-tim gibi de¤erlerden uzak filmler mi ald›? Yabiz yetiflkinler, san›r›m tüm klasikleri bitirdikve en iyi kitaplar› da sürekli takip ediyoruz,de¤il mi? Akflamlar› televizyon ya da bilgisayarkarfl›s›nda de¤il de elimizde kitaplar›m›zla ço-cuklar›m›za iyi bir model oluyoruz!

Bu anlamda örnek olmak ve sadece onlarane kadar çok okumalar› gerekti¤ini önermek-ten baflka yapmam›z gerekenler var.

Geliflmifl ülkelere ve istatistiklere bakt›¤›-m›zda ülkemiz ad›na sonuçlar maalesef hiç dehofl de¤il. UNESCO’nun verilerine göre dünyaokuma haritas› ç›kart›ld› ve okuma oranlar›nagöre ülkeler renklendirildi. En çok okuyan ül-kelerin aç›k renklerle en az okuyanlar›n ise ko-yu renklerle belirtildi¤i bu haritada bilin baka-l›m Türkiye ne renk?

Maalesef, S‹YAH...Cumhuriyet’in kuruldu¤u y›llarda h›zla

okuma-yazma seferberli¤i bafllat›ld› ve ayd›n-lanma sürecine girildi. Bilindi¤i gibi köy ensti-tülerinin kurulmas› ile de tüm köyler ayd›nlan-maya bafllad›. Bize ne oldu? Bu kadar ayd›nl›ksize yeter mi dediler? Önce enstitüleri kapatt›kve sonra okumaktan vazgeçtik.

Birçok ülkede kifli bafl›na düflen kitap say›la-r› konuflulurken ülkemizde ise kitap bafl›na dü-flen insan say›s› konufluluyor. Aç›klanan oranlardaha yüksek ancak ders kitaplar›n›n da oranadâhil edildi¤i biliniyor. Bu durumda ne olursaolsun önce dürüst olmak, say›larla oynamak ye-rine samimi olarak sorunu görüp buna göre çö-züm yollar› aramak ve bulmak, her fleyden öncede bunu istemek gerekiyor.

Kütüphanelerin durumuna bakt›¤›m›zdada okuma oranlar›m›z› destekleyen say›larla

Okumuyoruz!

K‹TAP OKUMA ALIfiKANLI⁄I*

Y›lda 1 – 5 kitap: Zay›fY›lda 6 – 11 kitap: OrtaY›lda 12 ve üzeri kitap: Güçlü

*American Library Association’›n (ALA) verileri

Page 25: FYZY Dergisi - Sayı 19

27

SA⁄LIK

2000 y›l› verilerine

göre Almanya’da

11.332,

Fransa’da 4008,

‹ngiltere’de 4937

ve ‹spanya’da

5209 halk

kütüphanesi

bulunmaktad›r.

Türkiye’deki halk

kütüphanesi

say›s›ysa 2009

y›l›nda 1149’dur.

karfl›lafl›yoruz. Türkiye ile yak›n nüfusa sahipAB üyesi ülkelerden 2000 y›l› verilerine göreAlmanya’da 11.332, Fransa’da 4008, ‹ngilte-re’de 4937 ve ‹spanya’da 5209 halk kütüpha-nesi bulunmaktad›r.

Türkiye’deki halk kütüphanesi say›s›, 1999y›l›nda 1292 (12.488.172 kitap) 2009 y›l›ndaise 1149’dur. (14.093.836 kitap)

Türkiye’de halk kütüphanelerinden yarar-lanan kifli say›s›, 1999 y›l›nda 20.898.473 iken2009 y›l›nda 19.929.836 olmufltur.1

Roma ‹mparatorlu¤u döneminde bir flehirkuruldu¤unda mutlaka sa¤lam bir altyap›, am-fi tiyatro, insanlar›n buluflaca¤› bir meydan vekütüphane kuruluyordu. Yay›lmac› bir anla-y›flla, askerî düzene son derece dikkat eden birimparatorluk bile o y›llarda sanata, kültüre veayd›nlanmaya ne kadar çok önem vermifltir.Günümüzde ya neye önem verece¤imize kararveremiyoruz ya da bunu bilerek yap›yoruz. Ke-sin olan bir fley var; o da geliflime ayak uydu-ram›yoruz. Kütüphaneye ve kitaba gerek yokçünkü internette her türlü bilgiye ulaflabiliyo-ruz diye düflünenler olabilir. Bunun ne kadaryan›lt›c› bir düflünce oldu¤unu ve özellikle in-ternette ne kadar bilgi kirlili¤i bulundu¤unudaha önce de yazm›flt›m. Güvenilir verilere in-ternetten ulaflmak hiç de düflünüldü¤ü kadarkolay de¤il. ‹nternet üzerinden bilgi paylafl›m›o kadar kontrolsüz ilerliyor ki kopyac›l›¤› en-gellemek için art›k ciddi yaz›l›mlar ortaya ç›k-maya bafllad›.

Bu anlamda bilgiye ulaflmak için teknoloji-nin kullan›m›na kimsenin sözü yok ama yaetik ne olacak? H›zla tüketti¤imiz bu ça¤da bil-giyi de de¤ersiz k›l›yoruz. Kes, kopyala, yap›fl-t›r fleklinde kolay elde edilebilir bir hâle geldibilgi. Okullarda hâlâ mücadelesi verilen ve ö¤-rencilerin kitap okumalar›n› sa¤lamaya yönelikuygulamalarda bile ö¤rencileri kolayc›l›¤a yö-nelten kitap özetlerinin servis edildi¤i siteleroluflmufl durumda. Bu h›zl› yok oluflta sadeceflunu söylemek geliyor içimden: “Bütün renk-ler h›zla kirleniyordu, birincili¤i beyaza verdi-ler.” Özdemir Asaf. fiiirler ne çok anlam içeri-yor, de¤il mi? Tüm bu güzel anlat›mlar› oku-madan bilmemize imkân yok. E¤er emek yok-sa sayg› yoksa geriye ne kal›yor ki?

Bizleri bu kirlili¤e ve de¤ersizli¤e iten tümetkenlere ra¤men elimizdekileri gelifltirmeninve kaybettiklerimizi geri alman›n bir yolu ol-mal›! Bunu sa¤lamak için kütüphaneleri ço-

¤altmal›, bask› kitaplar›n d›fl›nda insanlar›n il-gisini çekecek kaynaklar ve veri tabanlar› gelifl-tirmeliyiz. Geliflimi ve teknolojiyi yok saymakyerine, anlamal› ve do¤ru kullanman›n yollar›-n› bulmal›y›z. Birini seçerken di¤erinden vaz-geçmek zorunda de¤iliz. Kütüphanelerin zen-gin ve en do¤ru bilgi kaynaklar›n›n içinde bu-lundu¤u sosyal mekânlar olarak görülmesinisa¤lamal›y›z ve her fleyden önce yeniden oku-maya bafllamal›y›z. ‹flin özetine kaçmadanama!..

Okumadan olmuyor, baflar›lm›yor. Sadecegörerek uzman olunsayd› y›llard›r izledi¤imbelgesel kanallar› sayesinde jeolog, antropologya da zoolog olmal›yd›m. Ama olamad›m. Bi-limsel olarak da okuman›n haf›zay› güçlendir-di¤i ve ö¤renmeye katk› sa¤lad›¤› kesin. Bilgi-nin kal›c› olabilmesi için farkl› yöntemleri kul-lanmakta yarar var; ancak okuyarak ö¤renmekbunun bafl›nda geliyor. Gelecekte en baflar›l›insanlar›n, yarat›c› insanlar olaca¤›n› düflünü-yorum. Yaratmak için bilmek gerek, bilmekiçin de okumak. Ayr›ca günlük yaflamda dahafazla sözcük kullanarak konuflmak ve zenginbir dile sahip olmak istiyorsak da okumal›y›z!

Bize dayat›lan televizyon programlar›n›n,bilgi kirlili¤inin kara bir delik gibi giderek bü-yüdü¤ü internet ortam›n›n d›fl›nda da seçenek-lerimiz oldu¤unu, ne olur unutmayal›m. Lüt-fen çantam›zda bir kitap tafl›yal›m, baflucu-muzda bir kitap olsun, odam›z›n içi kitap ko-kusuyla dolsun.

1 Kaynak: Millî Kütüphane Baflkanl›¤›, Kütüphaneler ve Ya-y›mlar Genel Müdürlü¤ü ile üniversite rektörlükleri.

Efes Antik Kütüphanesi

Page 26: FYZY Dergisi - Sayı 19

K‹TAP

Tatil kitaplarla daha güzel!..

TOTO’NUN SINIFITürk gençlik ve çocuk edebiyat›n›n en önemliisimleri aras›nda yer alan ve eserleri pek çokdile çevrilen Sevim Ak, bu y›l Türkiye’den,Uluslararas› Hans Christian Andersen Ödü-lü’ne aday gösterildi. Sevim Ak’›n sizin için gü-zel bir sürprizi de var. Yazar›m›z, yeni ç›kankitab›nda “Toto ve fiemsiyesi”nden tan›d›¤›n›zToto’nun yeni hikâyesini sizlerle buluflturuyor.

Üstelik “Toto’nun S›n›f›”nda Bay Togo, Mimi,Selo, Teo gibi çok e¤lenceli arkadafllar› da var.Onlar›n k›k›r k›k›r güldürürken merakland›-ran öyküsünü okumak çok keyifli olacak.Yay›nevi: Can Çocuk, Yazan: Sevim Ak, Resimleyen: Behiç Ak

DEDEM B‹R K‹RAZ A⁄ACIHans Christian Andersen Ödülü sahibi, dünya-ca ünlü ‹talyan yazar Angela Nanetti’nin çok se-vilen çocuk kitaplar› aras›nda yer alan “DedemBir Kiraz A¤ac›”, ilk kez Türkçeye çevrilerekokurlar›yla bulufluyor. Ça¤dafl Çocuk Klasikleriaras›nda yer alan kitapta, sevginin büyülü sar-mallar›nda fliirsel bir gerçekli¤i görüyorsunuz.Yay›nevi: Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, Yazan: Angela Nanetti, Çeviren:

Sema Tuksavul, Resimleyen: Anna ve Elena Balbusso

KÜÇÜK ADAM BÜYÜRKENDünya edebiyat›n›n önemli isimlerinden ve“Çarli’nin Çikolata Fabrikas›”n›n da yazar› olanRoald Dahl, “Küçük Adam Büyürken” adl› ki-tab›nda sizi kendi çocuklu¤una götürüyor.Ama size çocuklu¤unu anlatm›yor! Çocuklu-¤unda bafl›na gelmifl ve hepsi gerçek olan olay-lardan size bambaflka bir dünya ve bir öyküaktar›yor.Yay›nevi: Can Çocuk, Yazan: Roald Dahl, Çeviren: Gönül Ça-

pan, Resimleyen: Quentin Blake

GALATA’NIN TEMBEL MARTISI“Günefli Bile Tamir Eden Adam”, “Pak Karika-tür Okulu”, “Kedilerin Kaybolma Mevsimi” gi-bi kitaplar›nda öyküleri ve çizgileriyle bizi gü-lümseten ama gülümsetirken de düflündürenBehiç Ak, “Galata’n›n Tembel Mart›s›”yla okur-larla bulufluyor. Behiç Ak, yeni kitab›nda, tari-hî Galata Kulesi’nde yuvas›n› ve yavrular›n›korumaya çal›flan Mart› Murtaza’n›n, ebabilkufllar›n›n heyecanl› öyküsüyle insano¤lunundi¤er canl›lar›n yaflam hakk› üzerindeki sayg›-s›zl›¤›n› mizahi bir dille okura aktar›yor.Yay›nevi: Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, Yazan ve resimleyen: Behiç Ak

Kitaplar olmasa hayat›m›z nas›l da eksik kal›r, de¤il mi? Yaz tatilinde de

en iyi dostlar›m›z onlar… ‹flte size, bu yaz için dört harika arkadafl…

Giray KARANLIKYazar - Araflt›rmac›

Page 27: FYZY Dergisi - Sayı 19

SA⁄LIK

29

ak›n bir zamanda kat›ld›¤›m bafl dön-mesi vakalar›n›n tart›fl›ld›¤› uluslararas›bir toplant›da, panel baflkan›, konuflma-

c›lara soruyordu: Siz hiç bafl dönmesi ata¤› ge-çirdiniz mi? Bir süre sonra anlafl›ld› ki tart›fl›lanvaka kendisiymifl. Yine birkaç y›l önce, birlikteçal›flt›¤›m›z KBB uzman› arkadafl›m, sabah›n al-t›s›nda endifle ile telefon edip pozisyonel vertigo(bafl dönmesi) ata¤› geçirdi¤ini ve VNG (Vide-onistagmografi: Karanl›k ortamda k›z›l ötesi ka-merayla gözbebe¤i hareketlerini izleyerek bafldönmesinin sebebini anlamaya ve düzeltmeyeyarayan cihaz) ile muayene etmemi istemiflti.

Her iki örnek de gösteriyordu ki söz konu-su olan problem bafl dönmesi oldu¤unda, bukonuda deneyimli, so¤ukkanl› hekimler bileson derece tedirgin olabiliyorlard›.

Vertigo (bafl dönmesi), asl›nda çok da fiya-kal› bir tan› gibi gözükmekle birlikte esasen,ayn› bafl a¤r›s› gibi bir semptomdur. Nas›l kibafl a¤r›s›na yol açan birçok hastal›k varsa, bafldönmesine de yol açan birçok hastal›k vard›r.

Denge sistemimiz, beyin taraf›ndan koordi-ne edilen en harikulade organizasyonlardan bi-ridir. Gözler, iç kulak, beyincik, deri-kas-ek-lem ve omurilikten gelen bilgiler, beyinde bir-lefltirilerek de¤erlendirilir ve bu sayede bede-nin uzaydaki oryantasyonu sa¤lan›r. Her iki içkula¤›m›zda, üç eksende yerleflmifl bulunanyar›m daire kanallar› ve onlar›n uzant›lar›, da-iresel ve do¤rusal tüm hareketlerin yönünü veh›z›n› gözlerimiz kapal›yken de alg›lamam›z›sa¤larlar. Dik durabilmemizin ve sa¤a solaçarpmadan hareket edebilmemizin temelinde,bu ola¤anüstü denge sistemimiz vard›r.

Avc›l›k döneminde insan›n bir yandan ko-flarken bir yandan gözlerini av›na kilitlemesinive elindeki m›zra¤› hedefe atabilmesini düflü-nelim. Yine araba kullan›rken yaklaflmaktaolan baflka bir arac› gözlerimizle takip etmeyidüflünelim. E¤er hareket hâlindeyken gözleri-

mizi sabitleyemeseydik nas›l bir hayat›m›zolurdu sizce? Peki bu nas›l olmaktad›r?

1992 y›l›nda Oslo Rikshospitalet’te yan›ndaçal›flt›¤›m Prof. Dr. Henrik Lindeman, dengesistemindeki uzmanl›¤› nedeniyle 1960’l› y›l-larda Ay’a ilk kez insan gönderilmesini hedef-leyen NASA projesine davet edilen bilimadamlar›ndan biriydi. O zamanlar bana göster-di¤i basit bir deneyi hep beraber yapabiliriz. ‹l-kinde bafl›m›z› sabit tutarak, görme mesafesin-deki bir yaz›y›, sa¤a sola hareket ettirerek, ba-fl›m›z› çevirmeden okumaya çal›flal›m. Nas›l,zor oluyor de¤il mi? Ard›ndan bu kez yaz›y› sa-bit tutup, bafl›m›z› sa¤a sola hareket ettirelim,yaz›lar, ne kadar da kolay okunuyor? Hayat›-m›z› kolaylaflt›ran, belki de geçmiflte hayattakalmam›z› sa¤layan bu özellik, iç kula¤›m›z vegözlerimiz aras›ndaki bir refleks mekanizma-dan kaynaklan›r. Yine göz bebe¤imizin istem-siz hareketleri (nistagmus), bize iç kulak fonk-siyonlar› hakk›nda birçok bilgi verir.

Bafl dönmesi ve dengesizlik flikâyeti, insanla-r›n büyük bir k›sm›n›n hayatlar›nda en az bir kezkarfl›laflt›¤› önemli bir problemdir. Bu problem-ler, iç kulak, beyin, beyincik, dahili ve psikolojiknedenlerden kaynaklanmakla birlikte en s›k kar-fl›lafl›lan kulak kökenli bafl dönmeleridir.

Hastalarda bafl dönmesi ve dengesizlikproblemine efllik eden, bilinç veya güç kayb›,uyuflukluk, görme bozuklu¤u, gö¤üs a¤r›s› gi-bi flikâyetler varsa, acilen en yak›n sa¤l›k kuru-lufluna baflvurulmal›d›r.

‹ç kulak tipi bafl dönmelerinde; iflitme kay-b›, u¤ultu, ç›nlama, bulant›, kusma, kulaktadolgunluk ve bas›nç hissi gibi flikâyetler mev-cut olabilir. Bafl hareketleriyle flikâyetleri artabi-lir. Hasta, yataktan kalkamayacak flekilde den-ge bozuklu¤u yaflayabilir. Hastalar öncelikle,bu konuda özelleflmifl bir kulak burun bo¤azuzman› taraf›ndan görülmeli ve gerekirse nöro-loji / dahiliye uzman›na yönlendirilmelidir.

BAfiINIZ DÖNDÜ⁄ÜNDE

Op.Dr. Hakan AKYOLKBB Uzman›Erenköy Kampüsü HekimiY

Page 28: FYZY Dergisi - Sayı 19

DIfiI SEN‹ YAKAR ‹Ç‹ BEN‹…

30

KOLEKS‹YON

›llar öncesinde Üsküdar-Kad›köy aras›n-da strapenteli dolmufllar olurdu. Dahayaz›ya bafllar bafllamaz duraksad›m. Ne

demekti “strapente”? Yokluk y›llar›nda flehir trafi-¤ine bir çözümdü bizimkisi. Arabalar› ortadankesip araya bir parça koyarak uzat›yor, buraya ikikiflilik bir koltuk, ona ba¤l› olarak giriflte arkayarahat geçebilmek için katlanabilir bir ilave otura-cak yer daha… Böylelikle befl kiflilik arabalar se-kiz kiflilik oluveriyordu. Kimin icad› oldu¤u bi-linmeyen bu katlan›r koltuklardan ötürü bu türdolmufllara ‹ngilizce “straponten”den (katlan›rkoltuk) esinlenerek “strapenteli” demifliz. Bunlarbir de karakterli arabalard› ki sormay›n gitsin,görkemli bir dizayna sahiptiler. Harp y›llar›ndaüretilmifl olduklar›ndan sa¤lam m› sa¤lamd›lar,sac kal›nl›klar› kim bilir kaç milimetre, motorlar›canavar m› canavard›: “Detroit motor”. Burayakadar her fley güzel, ama yak›t tüketimine gelin-ce ifller de¤ifliyor, çünkü bu arabalar asl›nda top-lu tafl›ma yapmak için dizayn edilmemifllerdi…Benzini âdeta içiyorlard›, ayr›ca bir ar›za duru-munda Amerika’dan parça gelecek, zaten dövizyok, araba günlerce yatabilir. O y›llarda yafllar›35-40 olmufl, yolun yar›s›na gelmifller; hâl böyleolunca araban›n d›fl›n›n bizleri, içinin de sahibiniyakmas›n› do¤al karfl›lamak gerekirdi.

Evet, bu hofl deyifl tam da bu say›m›zda elealaca¤›m›z koleksiyona uyuyor… Nota kolek-siyonuna… Hoppala! Ne alaka, demeyin, cuk

oturuyor çünkü. Geçmiflin notalar› da t›pk› birdönemin strapenteli arabalar› gibi, kapa¤›nabakt›¤›n›zda yani d›fl›ndan inan›lmaz grafikler,canl› renkler, ola¤anüstü resimlerle insan›n ak-l›n› bafl›ndan al›yor, içinin sayfalar›na bakt›¤›-n›zda ise porte üzerinde bildi¤imiz alelade no-talar… E¤er nota okumay› bilmiyorsan›z içineflöyle bir bak›p tekrar kapa¤a dönüveriyorsu-nuz h›zl›ca… Ondan sonra kapak sayfas›n›önünüze aç›p içindeki müzi¤i hayal etmeye,duymaya çal›fl›yorsunuz. Eh, nota bilmeden ta-bii ki nafile bir çaba bizimkisi…

Peki ya nas›l seslenirlerdi bizlere bu nota-lar? Eminim ço¤unlu¤u bizlere bildik, tan›d›kgelecek müzik parçalar›yd›, belki de de¤illerdi.Kimbilir? Nadiren efle, dosta, kardeflime çald›r-d›klar›m olmuyor da de¤il. Ne hikmetse banason derece ilginç geliyorlar ve icrac›lar zamanzaman yüzlerini burufltursalar da ben dinle-mekte oldu¤um müzikten keyif al›yorum yinede. O an müzik, müzik olmaktan ç›k›yor, birbelge hâline dönüflüyor kafamda…

Müzik belge olur mu, derseniz, bal gibioluyor. Hemen bir örnek vereyim de milletçeay›plar›m›z bir bir ortaya ç›ks›n: ‹flte, sözleriniTevfik Fikret’in yazd›¤›, bestesi dönemin enünlü müzisyenlerinden Wadia Sabra’ya (1876-1952) ait Osmanl› Millî Marfl›... Tevfik Fikretmalumumuz, gerçi bir millî marfla güfte yazd›-¤› hiçbir yerlerde yazm›yor ama olsun, gene de

1960’l› y›llarda her nas›lsa yolumuz Üsküdar’a

düflmüfltü. Dolmufl dura¤›nda beklemekte olan

arabalar›n yan›na yanaflt›¤›m›zda babam floförlerden

birine; “Ustam, Allah sahibine ba¤›fllas›n, tank bu

mübarek, tank!” deyince meflin ceketli floför amca

flöyle cevap vermiflti: “Ah beyim ah, sen bir de bana

sor bunu, d›fl› seni yakar içi beni!..”

YMert SANDALCI

Ifl›k Lisesi Mezunu (1974)

Page 29: FYZY Dergisi - Sayı 19

biliriz, tan›r›z onu. Peki ya Wadia Sabra? Duy-mad›k, bilmeyiz ama… Onunla ilgili olarak bi-raz sa¤a sola bakt›¤›m›zda nas›l bir müzik ada-m› oldu¤unu görebiliriz. 1937’de kat›ld›¤› birkongrede uyum eksikli¤iyle zihnini meflguleden farkl› sistemlere sahip iki dünya için or-tak teorik düflünceyi savunmufl Sabra...1938’de, müzi¤in matemati¤ini çözdüktensonra, tümüyle farkl› bir anlay›flla Arap ve Ba-t› müzi¤iyle uyum içerisinde olan evrensel birdizinin teorik varl›¤›n› öne sürmüfl. 1943 y›-l›nda yay›nlanan “La Musique Arabe Base del’art Occidental (Do¤u Sanat›na Dayal› Arap Mü-zi¤i)” ad›n› tafl›yan çal›flmas›nda, geliflimi vemodernleflmeyi savunmufl. Araplar›n alt›n ça-¤›n› yaflad›klar› dönemde, klasik eserlerin ar-monik kurallar› hakk›nda bilgi vererek konuy-la ilgili fikirlerini ortaya koymufl bir müzikadam› o. Ve 1908’de Meflrutiyetin ilan› ile bir-likte Osmanl› Millî Marfl› yazma görevi ona ve-rilmifl. Eh, bütün bunlar› bileniniz, duyan›n›zvar m›? Tabii ki böylesi bir belge elime geçergeçmez ilk iflim; sevgili dostum besteci-aranjörÖzkan Turgay’›n kap›s›n› çalmak, Osmanl›için yaz›lan ve Maarif Müdürlü¤ünce millîmarfl olarak kabul edilen bu marfl› özel olarakkurdu¤u bir bandoya çald›rd›. fiimdilerde bumarfl›, ço¤u konferans›mda zevkle söylüyorumve herkesi flafl›rt›yorum bir güzel. ‹flte, müzi¤inbelgeye dönüflmesine bir örnek.

31

Kim demifl ki Osmanl›n›n Millî Marfl› yok diye... Sözler Tevfik Fikret’ten, müzik Wadia Sabra’dan. Dünya prömiyeriParis Nasyonel Tiyatrosu’nda Paul Vidal idaresindeki orkestra vesanatç› M. H. Paty taraf›ndan seslendirilmifl.

D›fl› seni yakar, içi beni... Bofluna demiyorum,güzellik kraliçesindenAnadolu k›z›na görüntümuhteflem... Ya melodi?

Page 30: FYZY Dergisi - Sayı 19

32

KOLEKS‹YON

Daha niceleri var koleksiyonda... Örne¤ingeçenlerde “Beyo¤lu’nun ‹tfaiyecileri”ni dinle-mifltim. ‹nsan›n içini k›p›r k›p›r eden bir mü-zik. Peki ya Sultan Reflad’›n Selanik‘i ziyaretimünasebetiyle ipek cildinde el iflçili¤i süsleme-lerle haz›rlanm›fl “Kabul Marfl›” ve “Taleb-i‹ttihad Marfl›”? Ya melodileri? Hâlâ merak için-deyim, k›y›p da çald›ramad›m henüz.

Yine Osmanl›da kendilerini bulmufl Giu-seppe Donizetti Pafla ile Paul Lange Pafla’ya nedemeli? Onlar›n eserleri... Baz›lar› elimde ol-mas›na elimde ama hangimiz bu eserlerden birmezür dinledik? Geçenlerde YouTube’da izle-dim, ünlü “Ave Maria”lara son y›llarda CharlesAznavour’unki de eklenmifl. ‹çim ac›d›. BizimDikran Efendi Çuhac›yan’›n Paris’te bas›lm›fl“Ave Maria”s›n›n nas›l bir “Ave Maria” oldu¤u-nu bilmiyor olmam›z belki de benim bir su-çum. Elimi çabuk tutmal›y›m, çald›rmal›y›mbirilerine, bir yerlerde, bir an evvel...

Ama fluras› bir gerçek ki böylesi konular›incelemek, eser üretmek ise sevgili dostumEmre Arac›’ya Tanr› taraf›ndan verilmifl bir gö-

rev. Bu konuda neredeyse tek bafl›na kalm›fl ol-mas›n›n nedenlerini Prof. Dr. Talat Halman’›nkendiyle ilgili düflüncelerinde bulmak müm-kün. fiöyle diyor Prof. Dr. Halman:

“Dr. Emre Arac›, hem Do¤u’da hem Bat›’da,kendisi tam anlam›yla bir dünya insan›d›r. Bun-dan dolay› ‘Arac›’ soyad› ona son derece uygun-dur. Dr. Arac›, Osmanl› ile Avrupa, Türkiye ile‹ngiltere, Do¤u ile Bat› aras›nda arac›l›k yapar.Genç bir Osmanl› beyefendisi, bir ‹ngiliz aris-tokrat› ve modern bir Türk’tür. Kültür ve müzikgeleneklerinin mükemmel bir sentezidir.”

Eh, bir efli olmad›¤›na göre, böyle bir insan70 milyonda bir ç›k›yor. Osmanl›da çok seslimüzik üzerine koleksiyon üretenler de ayn›oranlarda... Bendeniz hâlen yan›ma birileriniçekebilmifl de¤ilim. Türkiye’de bu ifle para ya-t›racak, CD ç›kartacak bir tek “Kalan Müzik”var, o da ayn› oranda... Hasan Saltuk da 70milyonda birlerden...

Evet, Jandarma Kuvvetleri Bandosu’nu mü-kemmel bir hâle getirip Cumhurbaflkanl›¤›Senfoni Orkestras›’yla birlikte benzersiz bir

Sultan Reflad, Balkanlar›ziyareti s›ras›nda Selanik’eu¤ruyor. Maarif Müdürlü¤üteyakkuzda... Kabul Marfl› veTaleb-i ‹ttihad Marfl›besteleniyor ve ipek cildindepadiflaha sunuluyor...

Birer Millî Marfl da üstadmüzisyenlerden...

Paul Lange Pafla’dan Donanma Millî Marfl› ve

Donizetti Pafla’dan Osmanl› Millî Marfl›...

Page 31: FYZY Dergisi - Sayı 19

konser vermesini sa¤layan Aytaç Yalman Pafla,kendisine Lange Pafla’n›n “Osmanl› DonanmaMillî Marfl›” notalar›n› verdi¤imde hemen or-kestrasyonunu yapt›rtarak Deniz KuvvetleriBandosu’na çald›ran ve flahs›ma gönderdi¤i te-flekkür mektubu ile onurland›¤›m Metin AtaçPafla... Onlar da tek... Milyonda birlerden…

Sabahlara kadar aç›k oturumlar, esip savu-ranlar, Osmanl› uzmanlar›... Onlardan çokvar... Mebzul... Eh, Osmanl› politik malzemeolmaya müsait ya taliplisi çok... Osmanl›damüzik ise bir karanl›k kuyu sanki... Ad› üstün-de ya, müzik iflte, neyi duymak istiyorsan onuduyuyorsun, duymak istemedi¤ini de duymu-yorsun. Dede Efendi, Itri, III. Selim... Tamam,peki ya Tekirda¤ filarmoni, Merzifon filarmo-ni, Trabzon, Giresun, Elaz›¤, Manisa, Musul.Donizetti, Lange, Dikran Efendi Çuhac›yan...

70 milyonda birler kulübünün üyeleri…Birdirbir oynamaya devam edelim…fiöyle ak›llar› bafltan alacak bir sergi, bir ki-

tap, daha da ötesi bir müze oluflumu için nafilemi çabal›yoruz, bilmiyorum. Arflivimdeki bin-lerce eseri çal›p tasnif etmek, çok sesli müzikgeçmiflimizi herkesle paylaflmak bu kadar m›zor?.. Benim enerjim yavafl yavafl tükeniyor, sonbir çaba ile birkaç makale daha yazar›m, birkaçkonferans daha veririm ve biterim sonunda...

Benden sonra birdirbir oynayacak kimse dekalmaz zaten…

Padiflah›ndan çingenesine, kolejinden ye-tim yurduna yüzünü Bat›’ya çevirmifl, üretmifl,yurdumun müzik insanlar› bilinemeden, tan›-namadan, seslerini duyuramadan, yok olup gi-decekler bu dünyadan... Ben de, onlara ait bi-riktirdiklerim de hep beraber yok olaca¤›z...Hâlbuki gözüm gibi sak›nd›m; yabanc›lar›neline geçmesin, önce biz sahip ç›kal›m, biz an-latal›m, biz bilelim diye, ama o kadar kolayla-

m›fl›z, basitleflmifliz, vurdumduymaz olmufluz,içimiz boflalm›fl ki…

Sonunda ne mi olacak? Cennetin gazebolar›ndan birinde bulufluve-

rece¤im müzik adamlar›m›zla … Herkes mey-ve yiyip a¤açlar›n alt›nda s›k›nt› ile yatarken,bizler hep birlikte terennüm edece¤iz... G›ptaile seyredecekler ama bu dünyada sesimizi du-yamayanlar, orada da duyamayacaklar ve bukez cennette yaflanacak bir büyük ›st›rap… Ençok da reklamla, sosyal sorumluluk projelerinibirbirlerine harman edip kalabal›¤a yutturma-ya çal›flan, yeni nesil kurumsal iletiflimciler fla-fl›racaklar bu ifle...

Gazebo’da Sabra, Donizetti, Çuhac›yan be-ni bekliyor olacaklar...

Elimde partisyonlarla yanlar›na vard›¤›mdakucaklaflaca¤›z,

Keyifle dinleyece¤iz…Ya di¤erleri?.. Herkes, her fley için çok geç kalm›fl olacak…Dünyada kör olanlar, ahirette sa¤›r olacak-

lar çünkü, biliyorum…

33

Sakarya, Sulh ve Mustafa KemalMarfllar›... Kurtulufl Savafl›’n›ncoflkusunu resimleriylehissettiriyorlar. Peki yamüzikleri? Onlar hakk›nda hiç birfikrimiz yok ne yaz›k ki...Korkar›m bu gidiflle...

fiark›n neflesini bir çingenebalesinde hissetmek. Yine bir görsel var elimizde...Müzi¤i duymak için daha kimbilir ne kadar bekleyece¤iz?

Page 32: FYZY Dergisi - Sayı 19

34

DO⁄A‹NSAN

Do¤adaki nesli tükenen türizler için bir fleyler yazmam istendi¤in-de tereddütsüz ilk akl›ma gelen benimçocuklu¤umla flimdiki çocuklar›n ço-

cuklu¤u aras›ndaki korkunç farkl›l›klar oldu.Ben de benzer s›ralardan geçerek ö¤renci ol-dum, 26 yafl›ma kadar istedi¤im bölümlerdeokuyarak okul e¤itimimi tamamlad›m ama bi-lirsiniz ki ö¤renmenin ne yeri ne de zaman›vard›r. Bir insan, hiçbir fley yapmad›m, dedi¤ibir günde bile, asgari 29 bilgi katarm›fl da¤ar-c›¤›na. Çok uzatmadan sab›rs›zl›kla girmek is-tedi¤im konu; benim as›l e¤itmenim, ö¤reticimolan “do¤a”d›r. fiu an kendimi bedensel veruhsal olarak sa¤l›kl› hissedebiliyorsam bundado¤an›n pay›n›n çok yüksek oldu¤unu hissedi-yorum çünkü orada her bulundu¤um anda,içimde oluflan mutlulu¤u sizlere net tarif ede-meyece¤im duygulu anlar yafl›yorum.

Neredeyse yaflam›n›n tamam›n› do¤al or-tamda geçirmifl, büyük do¤a flairi GarySnyder’›n yazd›¤› gibi, “nature” (‹ngilizcede“do¤a”) sözcü¤ü Latincede kiflilik, bünye, kö-ken, fleylerin yap›s› anlamlar›na gelen naturasözcü¤ünden, bunun da ötesinde do¤mak an-lam›na gelen “nasci” sözcü¤ünden gelir.

Kendimizi ço¤u zaman do¤adan ayr› görsekde, biz insanlar hâlâ avc›-toplay›c› genlerimiziiçimizde bar›nd›ran canl›lar›z. Do¤a flimdi birçocu¤u korkutabilir ama bu korku da bir ama-ca hizmet eder, o korkunun nedenini aray›p

bulmak ve ondan kurtulmak için duyular›n› enüst seviyede çal›flt›r›r. Duyular› iyi çal›flan ço-cuk, korktu¤u fleyi bulur sonra ya onunla sava-fl›r ya da ondan kurtulman›n baflka bir yolunudener. Çocuk do¤ada özgürlük, hayal gücü içinalan geniflli¤i ve mahremiyet bulur; onu flehrinkarmaflas›n›n d›fl›nda, uzak, farkl› ve huzurlubir yer olarak alg›lar. Do¤an›n bize sa¤lad›¤› fay-dalar› hepimiz çok iyi biliyoruz asl›nda ama bu-nu düflünmeye bile f›rsat bulamad›¤›m›z flehrinh›z›nda, bir döngü içerisinde koflturup duruyo-ruz; do¤an›n kesinlikle sa¤lat›c› bir gücü vard›r.

Neden bu kadar psikolog, diyetisyen say›s›artt› ve artmaya da devam ediyor, hiç düflün-dünüz mü? ‹nsan bedeni toprakta hareket et-mek için yarat›lm›flt›r; asfalt veya betonda de-¤il, elektromanyetik alanlarda yürümek veuyumak için de¤il. fiimdi her ihtiyac›m›z› enpratik flekle dönüfltürdük ama bu dönüflüm,bize bedel olarak daha az hareket etmek gibibir felaketi hediye etti. Bir insan›n yaflam› bo-yunca en çok zevk almas› gereken temel fley;yeme-içmesidir oysaki flimdi yemek yemektenkorkan insanlar var her yerde. Buna hayat›m›-za h›zla giren ve durmadan geliflen teknolojineden oluyor. Yaflam›m›z›n kalitesi asl›ndafleylerin bize ne getirdi¤iyle de¤il bizden nelerigötürdü¤üyle ölçülmelidir.

Bizler çocuklu¤umuzda okuldan eve dö-nerken, hatta son derse girildi¤inde, o gün ar-

SSerdar KILIÇDo¤ada Yaflama Uzman›,

Araflt›rmac›, Gezgin

Page 33: FYZY Dergisi - Sayı 19

35

kadafllar›m›zla d›flar›da oynayaca¤›m›z güzeloyunlar›n hayalini kurard›k. fiimdiki çocukla-r›n oyun alanlar›; önlerindeki, manyetik alanyayan, sadece iflitsel ve görsel duyular›n› kul-lanmalar›na imkân tan›yan ekranlard›r. Ço-cuklu¤umda, çok iyi an›ms›yorum, bir çocukd›flar› ç›kam›yorsa kesinlikle hasta oldu¤un-dand›, oysa flimdi sanki herkes hasta oldu. Sis-temdeki bu yanl›fll›¤›n mutlaka de¤ifltirilmesigerekiyor. Bu de¤iflimi ancak de¤iflimin gerek-lili¤ini fark eden siz ö¤renciler gerçeklefltirebi-lirsiniz. Do¤an›n yard›m›yla, siz çocuklar vebiz yetiflkinler aram›zda giderek artan kopuk-lu¤un giderilmesinin ve büyüyen mesafeninkapat›lmas›n›n bir yolunu bulmal›y›z.

Do¤aya fidan dikilece¤ine “do¤aya çocuk”afl›lamak en do¤ru hareket olur. ‹nsan tan›ma-d›¤›, ismini bile bilemedi¤i bir canl›y›, bitkiyikoruyamaz. Do¤ada nesli tükenen tür olan“do¤adaki insan”›n art›k ait oldu¤u yere dön-mesi gerekir. Bunu kendi neslimiz ve evreningelece¤i için yapmak mecburiyetindeyiz. fie-hirde yaflarken do¤ay› da ihmal etmeyece¤imizbir sistemin gereklili¤inden bahsediyorum, birflehir hayal ediyorum içinde do¤ay› bar›nd›ran!

fiimdilerde bask›n olan imar tarz›, birbirininayn› al›flverifl merkezleriyle, sahte do¤a tasar›m-lar›yla dolu… Afl›r› imar›n, giderek artan parkve bahçe kurallar›n›n, iyi niyetli çevre ve yap›yönetmeliklerinin, topluluk sözleflmeleriylemahkeme korkusunun toplamdaki etkisi; ço-cuklar›m›za, serbest oyunun hofl karfl›lanmad›¤›ve d›flar›da zaman geçirmenin resmî olarak ka-

bul edilen tek yolunun manikür yap›lm›fl oyunalanlar›ndaki organize spor etkinlikleri oldu¤uyönünde korkunç bir mesaj gönderiyor.

Çocuklar›m›za d›flar›da oynanan gelenekseloyun biçimlerinin yasalara ayk›r› oldu¤unusöylüyoruz. Sonra da televizyonun önüneoturduklar›nda tepelerine çöküyor ve ç›k›p d›-flar›da oynamalar›n› istiyoruz. ‹yi ama nerede?Nas›l? Yeni organize spora bafllayarak m›? Baz›çocuklar sürekli oynamay› istemiyorlar. Örne-¤in; benim alt› yafl›ndaki o¤lum Tibet, süreklihayal gücünü çal›flt›rmak istiyor, ormana giripa¤aca t›rmanmak, bar›nak yapmak istiyor, birsu ak›nt›s›na b›rakaca¤› dal parças›n›n nereyegidece¤ini merak ediyor. K›sacas› kurallar›olan organize sporlardan s›k›lm›fllar, art›k biri-lerine ya da bir spor branfl›n›n kurallar›na ba¤-l› olmak onlar›n geliflimine yetersiz kal›yor.

Biz çocuklu¤umuzda, d›flar›dan içeri gir-mek istemezdik, bir mahallenin oyununu be-¤enmedi¤imizde baflka mahallelere giderdik,her mevsim ayr› oyunlar›m›z olurdu. Kar ya¤-sa, havalar iyice so¤uyup yollar kapansa daokul tatil olsa, d›flar›da ellerimiz, ayaklar›m›zdonana kadar oynaman›n heyecan›na, zevkinevarsak, derdik. Bu kadar k›sa sürede gerçekle-flen bu de¤iflime inanam›yorum do¤rusu. Uya-n›n çocuklar bahar geldi, kufllar flenlendi, orta-l›k yemyeflil, her yer mis gibi çiçek kokuyor,günefl göbe¤inize de¤meden kalk›n! Bu güzel-likleri bir daha hangi bahar göreceksiniz, haya-t›n›zda kaç bahar›n›z var ki...

Haydi çocuklar uyan›n!..

Do¤ada nesli

tükenen tür olan

“do¤adaki insan”›n

art›k ait oldu¤u

yere dönmesi

gerekir. Bunu

kendi neslimiz ve

evrenin gelece¤i

için yapmak

mecburiyetindeyiz.

Page 34: FYZY Dergisi - Sayı 19

36

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

Eski Yugoslavya’ya

B‹R GEZ‹

Oldum olas› s›cak ülkelerde seyahat etmeyi veya s›cak yerlerde tatil yapmay›

sevmiyorum. Eskiden eflimle bu konuda anlaflamazd›k, art›k o da benim gibi

düflünüyor. Biraz da al›flkanl›k hâline gelen ‹skandinavya ve Almanya

seyahatlerine 2010 yaz›nda ara vermeye karar vermifltik. Bu ülkelerde,

nedense, kendimizi çok rahat ve güvende hissediyoruz. Eskiden bunu

Fransa’da hissederdim. Art›k Fransa’da ayn› duygular› hissedemiyorum.

2010 yaz›nda, çok yak›n bir arkadafl›m›n anlatmakla bitiremedi¤i Kosova’ya

gitmeye karar verdik. Eski Yugoslavya’dan ortaya ç›kan S›rbistan, bir kez

daha bölününce Kosova ortaya ç›km›flt›. Bu gezimizde bir kez daha anlad›m

ki ulus bilincini gelifltirmemifl veya gelifltirmesine müsade edilmemifl ülkeler,

amip gibi bölünmeye mahkûmlar.

Erdo¤an BOZDEM‹RFMV Özel Erenköy Ifl›k Lisesi veErenköy Ifl›k Fen Lisesi Müdürü

Dubrovnik

Page 35: FYZY Dergisi - Sayı 19

37

flimle Kosova’day›z. Arkadafl›m ve efli biziorada bekliyorlar. Prifltina’n›n epey d›fl›n-da, kötü görünüfllü bir havaalan›ndan ç›-

k›nca, sanki bir Anadolu kasabas›na geldik gibihissediyorsunuz. Kap›n›n önünde yolcu bekle-yen herkesin elinde bir sigara var. Biraz sonra si-gara yasa¤› bafllayacakm›fl gibi sigara içiyorlar.

Yol boyunca bayraklarla süslenmifl araçlar-la dü¤ün konvoylar› geçiyor. Aralar›nda hiçmesafe bulunmayan ve inan›lmaz tehlikeli araçkullanan dü¤ün konvoylar›n›n içinde yolculukyap›yoruz. Araçlar›n tamam› AB ülkelerininplakalar›n› tafl›yor. Lüks ve yeni araçlar. BütünKosova evleniyor ya da Kosova’da y›lda bir günevlenilebiliyor, diye düflünebilirsiniz. Arada birlimuzinler geçiyor. Hatta Hummer ciplerdenlimuzin araç üretmifller. Araçlardan sarkan k›z-l› erkekli gençler, Arnavutluk, Kosova Kurtu-lufl Ordusu UÇK ve Amerikan bayraklar›n› sal-l›yorlar. Evlenmekle bu ülkelerin bayraklar›aras›ndaki iliflki ise, Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›konusunda konulan tav›rla ilgili olsa gerek. Ozaman Türk bayra¤› nerede? K›sa say›labilecekbir yoldan Prizren’e geldik.

Prizren küçük bir flehir. Kosova’n›n tama-m›nda tozlu toprakl› yollar ve inflaat› bafllam›flbinalar, hatta kat ç›kmaya haz›r yar›m inflaatlardikkat çekiyor. Ciddi bir Türk varl›¤› da hisse-diliyor. Çok say›da Türk markas› göze çarp›-yor, Türkçe tabelalar her yan› sarm›fl. Priz-ren’in merkezi çok güzel. Osmanl› izleri çoknet ve tarihî yap›lar ön plana ç›kacak flekildetamir görmüfl. Halk›n içinde Türkçe konuflan-lar çok say›da. Etin kilosu ise 5 Euro. Kosova-l›lar neredeyse sadece et yiyor. fiehrin d›fl›ndaormanl›k arazilerin güzelli¤i dikkat çekiyor.Prizren’in içinde çok fazla yabanc› asker görü-lüyor. Bar›fl gücü olarak görev yapt›klar› söyle-nen ABD ve AB güçlerinin aras›nda Türk YeflilMakedonya askerleri de var.

Geceyi Prizren’in d›fl›nda güzel say›labile-cek bir da¤ otelinde geçirdikten sonra Make-donya’ya do¤ru yola ç›kt›k. Ormanlar›n için-den 150 km kadar gidince Üsküp’e vard›k. Üs-

küp’te büyük flehir görüntüsü, derin bir kültüraltyap›s› hissediliyor. Burada da çok inflaat varama modern bir Avrupa flehri oluflmufl. Çarfl›-lar›, genifl caddeleri, düzgün k›yafetli insanla-r›yla Üsküp’te, Osmanl›y› da en az Türkiye ka-dar hissediyorsunuz.

Üsküp’ten sonra güneye do¤ru yola ç›kt›k.Makedonya’n›n s›n›r kasabas› Ohri’ye geldik.‹flte buras› tam bir Avrupa kasabas›. Nefis birgölün k›y›s›nda konufllanm›fl eski ve yeni bö-lümleri ile Ohri, Avrupa’n›n çeflitli flehirlerindensayfiyeye gelenlerle dolu. Biraz zor olmakla be-raber göl k›y›s›nda güzel bir otel bulduk. Temizcaddeleri, güzel ve bak›ml› binalar›yla Marma-ris’i and›ran bir yerdeyiz. fiehri dolaflmaya ç›k-t›k. Meydanlarda inan›lmaz bir kalabal›k. Folk-lor gösterileri yapan gençler flehri tam bir festi-val havas›nda hissettiriyor. Her yerde Türkçeyigüzel konuflan insanlar var. Ohri Gölü’nden ç›-kar›ld›¤› söylenen inci sat›fl› pek revaçta. Asl›n-da Ohri Gölü’nden inci ç›karmak uzun y›llarönce yasaklanm›fl. Ohri incisi diye sat›lanlar›nbir k›sm›n›n yapay olarak üretildi¤ini ve inci gö-rünüfllü Çin mal› boncuklar›n da sat›ld›¤›n›Türkçe bilen bir sat›c›dan ö¤rendik ama Avru-pal›lar kap›fl kap›fl inci al›yor.

Ertesi gün 90 km uzaktaki Bitola kasabas›-na gittik. Bitola, bizim Manast›r diye bildi¤imizyer. Atatürk’ün askerî okulda okudu¤u, mefl-hur Manast›r flark›s›n› sevmesine neden olankasaba. Atatürk’ün okulu, müze olarak düzen-lenmifl, küçük bir bina. ‹flte, bu flehirde birazduygulanmad›m, dersem yalan olur. Güzel birö¤le yeme¤inden sonra Ohri’ye geri döndük.Akflam, Ohri’nin hareketli çarfl›s›n›n sonunakadar yürüdük. Adamlar sokaklar›n yar›s›nakadar masalar› atm›fl, ince belli bardaklarlaTürk çay› içerek Türkçe konufluyorlar. Binalardaha bak›ms›z. Buras› bir Türk mahallesi. Bizimisafir ettiler. Türk misafirperverli¤ini içgüdü-sel olarak gösteren samimi insanlar›n hepsi,Türkiye özlemi içinde. 1990’lardaki iç savafl veKosova Savafl›’ndan etkilenmemifller ama eko-nomi alt üst olmufl tabii. Yeni yeni kendilerini

Atatürk’ün okudu¤u

Manast›r Askerî

Rüfltiyesi...

Manast›r, ayn›

zamanda flark›s›yla

da Ata’m›z için ayr›

bir anlam tafl›m›flt›.

Prizren

E

Page 36: FYZY Dergisi - Sayı 19

toparlamaya çal›flan bu kasaban›n en önemliflans›n›n turizm oldu¤unu anlatt›lar.

Ertesi gün 20 km kadar güneye gittiktensonra Arnavutluk’a girifl yapt›k. Dar ve yüksekyollar› olan Arnavutluk’ta yeflillik iyice azald›.Çok yüksek da¤lar› ç›kt›k, çok yüksek da¤lar-dan indik. Bu ülkenin daha yapacak çok fleyivar. Enver Hoca zaman›ndan kalma askerî bir-likler çok genifl alanlar› kapl›yor. Askerî araçlarâdeta bir hurda y›¤›n›. Yollarda markas› belliolmayan, biçimsiz ve garip gürültüler ç›karanaraçlar, üstü bafl› iyice dökülen köylüler bizle-re hayranl›kla bak›yor.

Tiran’a vard›k. Buras› ise gördüklerimizintam tersine azamet ve gücün simgesi gibi. Hiç-bir Avrupa flehrinde göremeyece¤iniz geniflcaddeler, dev hükümet binalar›, Enver Hoca’n›ntüm dünyaya meydan okurcas›na infla ettirdi¤idev heykeller… Her yerde kendi alfabeleri ya-n›nda ‹talyanca kullan›l›yor. Sanki bir ‹talyansömürgesi… fiehri gezdik ve kuzeye do¤ru yolaç›kt›k. 150 km sonra Türkiye’de yaflayan çok sa-y›da Arnavut göçmenin geldi¤i ‹flkodra’ya(Shkoder) vard›k. Yollar› bulmak zor olsa daKarada¤’a (Montenegro) geçtik. Ormanl›k veda¤l›k bir bölgeyi aflmak zorunda kald›k. Yanl›flbir yola sap›nca ise üç saatlik bir yolculukla as-l›nda kilometre olarak k›sa, ama zor bir yolcu-lukla da¤lardan afla¤› indik. Küçük bir köye gel-di¤imizde, arkam›zda kalan bir yol tabelas› üze-rindeki yaz›lar› görünce ne kadar zor bir yolcu-luk yapt›¤›m›z› anlad›m. Araban›n ancak s›¤d›¤›yüzlerce metrelik uçurumlar›n dibinden geçenbu yollar için tabelada sadece “14 km’lik bir köyiçin 4 saatlik yol” aç›klamas› vard›.

Karada¤’a (Montenegro) girdik, kuzeyedo¤ru yola devam ediyoruz. Nefis bir sayfiyekasabas› olan Budva’ya geldik. Buras› Bod-rum’un birkaç kat› büyüklü¤ünde, Avrupasosyetesinin gözbebe¤i olmufl müthifl bir flehir.Otel bulmak mümkün de¤il. Saat gece yar›s›n›geçti, biz hâlâ otel ar›yoruz. Bulamayaca¤›m›z›anlad›k ve kuzeye do¤ru yola devam ederek

Kotor denilen bir yere geldik. Fiyat›n› dahi sor-madan bir otele dald›k ve hemen yatt›k.

Sabah kalkt›¤›m›zda inan›lmaz bir manza-rayla karfl›laflt›k. Dalmaçya k›y›lar›ndan kilo-metrelerce içerdeyiz. Karan›n içerilerine deni-zin dar bir fiyordla girdi¤i yerde kurulan, oriji-nal bir Ortaça¤ kasabas›nda oldu¤umuzu anla-d›k. Ortaça¤ Avrupa’s›n›n önemli derebeylikmerkezlerinden birindeyiz ve bir da¤›n ete¤in-den bafllayarak dik bir flekilde yüzlerce metreyükse¤e t›rmanan surlar›yla Kotor Kalesi karfl›-m›zda duruyor. Kale ve kasabada dolaflt›k vesonra Dubrovnik’e do¤ru yola ç›kt›k. Kotor’danhemen sonra Karada¤ bitti. H›rvatistan’day›z.H›rvatistan, Karada¤’dan daha iyi durumda vetam bir Avrupa ülkesi konumunda. Yollar vekasabalar çok düzenli. Ülke, tam bir turizmcenneti. Bu ülkenin ileride, turizmde, Türki-ye’ye çok ciddi bir rakip olaca¤› kesin. ZatenAvrupal›lar için Yunanistan’›n tercih s›ralama-s›nda geriye düflmesinin alt›nda, Dalmaçya k›-y›lar›n›n da rolü oldu¤unu düflünüyorum.

Dubrovnik ise daha da ciddi bir turizmcenneti. Tarih tam anlam›yla korunmufl. Kaleise tamam›yla tek bafl›na ciddi bir turizm po-tansiyeli oluflturuyor. Dubrovnik, H›rvatistan’aba¤l›, ama bir flehir devleti konumunda. Bura-da yaflayanlar H›rvatistanl› olduklar›n› düflün-müyorlar. Ortaça¤da oldu¤u gibi Dubrovnikayr› bir devlet olmufl. ‹leride baflka sorunlarolur mu bilmem ama buras› çok farkl› ve çokpahal› bir flehir.

Dubrovnik’te bir ö¤le yeme¤inden sonrakuzeye yöneldik ve ülke bitti. Bosna-Hersek’egirdik. 20 km gittikten sonra buras› da bitti.Sürekli bir ülkeden ç›k›p di¤erine girmeye bafl-lad›k. Geçti¤imiz bu bölge Bosna-Hersek’in Ad-riyatik Denizi’ne ba¤land›¤› tek nokta. Ö¤ren-di¤imize göre, bu bölgeden Bosna-Hersek’indenize ba¤lant›s›n›, bar›fl görüflmeleri s›ras›ndaa¤›rl›¤›n› koyan Türkiye, daha do¤rusu bizzatSüleyman Demirel, sa¤lam›fl. Tekrar H›rvatis-tan’a girifl yapt›k. Bir süre H›rvatistan toprakla-r›nda ilerledikten sonra tekrar Bosna-Hersek’egirdik. Birinden ç›kmak ve di¤erine girmek içinher defas›nda iki polis kontrolü, iki gümrükkontrolünden geçiyorsunuz. Kuyruklar daolunca geçifller o kadar kolay olmuyor.

Mostar’a do¤ru giderken savafl›n izlerinigörmeye bafll›yoruz. Çok say›da köyde, kurflunve flarapnel parçalar›n›n izleri var. Tertemiz birnehir ak›yor. Savafl› anlatan filmlerden hat›rla-

38

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

Ohri

Ohri sokaklar›

Page 37: FYZY Dergisi - Sayı 19

d›¤›m ve cesetlerin yüzdü¤ü bu nehir, insanaürküntü veriyor. ‹nan›lmaz yo¤unluktaki ye-flilli¤i ve güzel do¤as›, Bosna-Hersek’i, bildi¤imbütün yeflil ülkelerden daha çok be¤enmemisa¤l›yor. Herhalde tüm Avrupa ülkelerindendaha yeflil bir ülke. Ben Bosna-Hersek’e neden-se hep Boflnakistan diyorum. Eflim ve arkadafl-lar›m her defas›nda yanl›fl›m› düzeltiyor. BuBoflnakistan çok güzel fakat çok hüzünlü, hat-ta çok boynu bükük...

Mostar geliflmifl, güzel bir flehir olmufl. Sa-vaflta çok kan dökülmüfl, insanlar çok ac› çek-miflti. Bir otele yerlefltik ve flehri dolaflmayabafllad›k. Her yerde kurflun izi. Meflhur köprü-yü bulduk. Köprünün hemen yak›n›nda, güzelbir restoranda, Boflnak yemekleri yedik. Müzikve e¤lence merkezi olmufl bu flehri, mutlakagörmelisiniz. Ertesi gün köprüden atlayangençleri gördük. Çarfl› pazar derken ö¤ledensonra Mostar’dan ayr›ld›k.

Saraybosna bizi bekliyor. 80 km kadar sü-ren yeflilliklerin, ormanlar›n ve tünellerin için-den geçerek Saraybosna’ya geldik. Yolda biryerde mola verdik. Dayanamad›m, MostarNehri’nde güzelce yüzdüm. Saraybosna, mo-dern bir Avrupa flehri. Merkezde güzel bir otelbulduk ve arac›m›z› b›rakarak yaya olarak fleh-ri gezdik. Savafl›n yaralar› sar›lm›fl. Modernçarfl› ve al›flverifl merkezleri ile geliflmifl bir fle-hir. Her yerde Osmanl›n›n yapt›rd›¤› cami vedi¤er eserleri görüyorsunuz. Çarfl› içinde Bofl-nak böre¤inin tad›na bakt›k. Hakikaten çokgüzeldi. Rejim yapt›¤›m günlerde hep bu Bofl-nak böre¤i akl›ma geliyor nedense.

Kosova’ya dönmeye karar verdik. 350-400km kadar yolumuz var. Yine bir sürü s›n›r ge-çilecek. Bosna-Hersek’ten S›rbistan’a, sonraKarada¤’a sonra tekrar S›rbistan’a, oradan Ko-sova’ya... Ama o kadar kolay de¤il. Pasaport-larda Kosova damgas› olunca ifl biraz zorlafl›-yor. S›rp polisi, hududa 100 m kadar uzakta,araçlar› bekletmeye bafll›yor. Sonra uzaktan elsall›yor. Polisin dibine kadar gelince pasaportistiyor. Hepimiz yeflil pasaportlu oldu¤umuziçin hiçbirimize vize sormuyor ama yüzümüzepis pis bak›yor. Kosova damgas›n› görünce pa-saportu al›p gidiyor. Bir süre sonra dönüyor vepasaportlar› geri veriyor. Kosova damgalar›n›nüzerine “iptal” damgas› vuruyor. Bir anlamdaKosova diye bir ülke yok.

Uzun, da¤l›k ama güzel yap›lm›fl yollardanKosova’ya geldik. S›rbistan’dan son olarak ç›k-

t›ktan sonra 10 km kadar bir tampon bölgedengeçip Kosova’ya girdik. Kosova polisinin bellibir bekleme yeri yok san›r›m. Birdenbire yolunbir yerinde polisler ç›k›yor ve pasaport soru-yor. Muhtemelen her gün baflka bir yerde bek-leme yap›yorlar.

Geçti¤imiz köylerde araçlar›n plakalar› yok.Mitrovica diye bir flehre gidiyoruz. Gece saat10.00’da vard›k. fiehirde de neredeyse tümaraçlar plakas›z. Bu bölgenin de S›rbistan’a ka-t›lmak üzere haz›rl›k yapt›¤›n› ö¤reniyoruz.Anlafl›lan Kosova bir kez daha bölünecek. Ge-ce yar›s› Prifltina’day›z ve güzel bir otel bulduk.Ertesi gün Prifltina’y› gezdik. Buras› da eski birOsmanl› flehri ve inan›lmaz bir geliflim içinde.Prifltina, Prizren ve Üsküp’te üslenmeye baflla-yan cemaat okullar› dikkat çekici. Kosova veMakedonya’n›n, savafl s›ras›nda, Avrupa ülke-lerine göç eden vatandafllar›n›n genellikle yasalolmayan paralar kazand›klar›, kara paray› daaklayabilmek için kendi ülkelerini kulland›kla-r› biliniyor. Gördü¤ümüz lüks arabalar, göste-riflli binalar da bunu do¤ruluyor.

Çok net olan bir fley var: Berlin duvar›n›ny›k›lmas›ndan sonra kapal› bir rejimin Avru-pa’n›n merkezinde mevcudiyetini devam ettir-mesi imkâns›z. Ancak birkaç dini olan, çok sa-y›da dil konuflulan büyük bir ülkeyi yutmak daçok zor. Küresel güçlerin en klasik ilkesi “Böl,parçala, yönet.” çok güzel iflletilmifl. Olan, birmilyon civar›nda ölen insana olmufl. Ama yinede görülmeye de¤er...

39

Mostar’da kurflun izleri

Mostar Köprüsü

Saraybosna Çarfl›s›

Page 38: FYZY Dergisi - Sayı 19

SPOR

40

on y›llarda sportif karfl›laflmalarda yafla-nanlar ve ortaya ç›kan olaylar sonucun-da, geçti¤imiz günlerde önlem niteli-

¤inde meclisten geçen “Sporda fiiddet Yasa-s›”n›n maddelerinden baz›lar›:

• Ev sahibi spor kulüpleri, spor alanlar›nda,sa¤l›ktan güvenlik konusuna kadar ilgili sporfederasyonlar› ve uluslararas› spor federasyon-lar›nca belirlenen önlemleri almakla yükümlüolacak.• Seyircilerin oturma yerleri numaraland›r›la-cak, kapasitenin üzerinde ve biletsiz seyirci al›-namayacak.• Maça elektronik biletle girilebilecek. Buamaçla elektronik kart oluflturulacak. Elektro-nik kartta, kiflinin ad›, soyad›, kimlik numara-s› ve foto¤raf› olacak.• Spor alanlar›nda, güvenli¤in sa¤lanmas› vebu düzenlemelere ayk›r› davrananlar›n

belirlenmesi amac›yla gerekli teknik donan›m-lar kurulacak. • Bir spor müsabakas›n›n sonucunu etkilemekamac›yla bir baflkas›na kazanç veya menfaatsa¤layan kifliler, 5 y›ldan 12 y›la kadar hapiscezas›na çarpt›r›lacak.• Spor alanlar›na, ruhsatl› dahi olsa, silah, bu-lundurulmas› yasak olmayan kesici, ezici, deli-ci aletler, patlay›c›, parlay›c›, yan›c› veya yak›-c› maddeler sokulamayacak. • Hakaret olarak alg›lanacak tarzda aleni ola-rak söz ve davran›fllarda bulunan taraftarlara,flikâyet flart› aranmaks›z›n, 15 günden az olma-mak üzere adli para cezas› verilecek.

fiüphesiz ki kanunlar ve yasalar bir boflluk-tan ve ihtiyaçtan dolay› haz›rlan›r ve yasalafl›r-lar. ‹flin en önemli k›sm› ise bu yasalar›n uygu-lanmas›d›r. Bu gibi yapt›r›mlar› okuyunca, in-san, “Keflke bunlara gerek kalmasayd›” diyedüflünmeden geçemiyor. Fakat günümüzdeçocu¤uyla ve efliyle maçlara gitmeye cesaretedemeyen, can güvenli¤i olmayan, bu hobisinive zevkini medeni ortamda yaflayamayan in-sanlar›n artt›¤›n› düflünürsek, bu düzenlemele-rin ne kadar gerekli oldu¤unu görebiliriz.

Ceza, baz› düzensizliklerin giderilmesi vehukukun ifllerli¤inin artt›r›lmas› için son dereceönemli bir enstrümand›r. Fakat kesin çözümü-dür, derseniz tart›flmaya aç›k bir konu gündemegelir. Gelin, özellikle yukar›da “Seyircilerinoturdu¤u yerler numaraland›r›lacak ve kapasi-tenin üstünde asla seyirci al›nmayacak.” madde-sinin neden ç›km›fl olabilece¤ine bir göz atal›m:

• Nisan 1902, Glasgow (‹skoçya): Tribününçökmesi sonucunda 25 kifli ölmüfl, 350 kifli deyaralanm›flt›r.

Sporda fliddet, sportmenlikle, centilmenlikle, taraftar olmakla hiç ba¤dafl-

mayan bir olgu ama ayn› zamanda da bir gerçek. Sporda fliddeti önlemek

için ç›kar›lan yeni yasayla birlikte bir anlay›fl› da mutlaka de¤ifltirmek, spo-

run bir e¤lence oldu¤unu anlatmak gerekiyor.

ÜZÜCÜ AMA GERÇEK

Korhan SEÇ‹LM‹fiFMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu

Müdür Yard›mc›s› S

Page 39: FYZY Dergisi - Sayı 19

• Mart 1946, Bolton (‹ngiltere): Seyircilerinbask›s› neticesinde çitlerin y›k›lmas›yla 33 kifliölmüfl, 500 kifli de yaralanm›flt›r. • May›s 1964, Lima (Peru): Peru -Arjantin ara-s›nda oynanan Olimpiyat eleme karfl›laflmas›n-da, hakemin bir golü vermemesi üzerine ortayaç›kan seyirci isyan› ve panik sonucunda 320kifli ölmüfl, 1000 kifli de yaralanm›flt›r.• 29 May›s 1985, Brüksel (Belçika): Heysel Sta-d›’nda, ‹ngiliz seyircilerin ‹talyan seyircilerin tri-bününe hücumu üzerine ortaya ç›kan panik ne-deniyle meydana gelen ezilmeler sonucunda 39kifli ölmüfl, 600 kifli de yaralanm›flt›r.

Oysaki, bu insanlar oraya maç seyretmekve gönül verdikleri tak›mlar›n› desteklemekiçin gitmifllerdi. Günümüzde bu gibi olaylar›nyaflanmamas›n›, organizasyonlar›n daha dü-zenli yap›lmas›na ve bir dizi kurallar›n uygu-lanmas›na ba¤layabiliriz.

Sporda fiiddet Yasas›n›n “Tehlikeli, parlay›-c›, yan›c› veya yak›c› maddeler stadyumlara so-kulamayacak.” maddesinin uygulanmas›n›nneden gerekli oldu¤unu afla¤›daki üzücü ör-neklerle anlatabiliriz:

• Haziran 1968, Buenos-Aires’te, seyircilerinyakt›¤› kutlama ateflinin di¤er taraftarlarcayang›n san›lmas› ve stat ç›k›fllar›ndan birisininkapal› olmas› nedeniyle yaflanan panik sonu-cunda 80 kifli ölmüfl, 150 kifli de yaralanm›flt›r. • Eylül 1967’de Kayseri’de oynanan Kayse-rispor-Sivasspor maç›n›n yirminci dakikas›ndaat›lan bir gol, iki komflu flehrin taraftarlar›n› bir-birine düflürmüfl ve ortaya ç›kan olaylar sonu-cunda 39 kifli ölmüfl, 300 kifli de yaralanm›flt›r.

Londra’da, birçok kavgaya kar›flmas›yla ünsalm›fl olan ‹rlanda göçmeni bir ailenin sorun-

lu bireyi Patrick Holigan’›n ad›ndan esinlene-rek günümüze kadar gelen bu tür kavgac›gruplara “Holigan” ad› verilmifltir. ‹ngilizler,holiganlar ve onlar›n neden oldu¤u olaylarla il-gili ciddi ve sert önlemler alm›fllar, al›nan buönlemleri yapt›r›mlarla baflar›l› bir biçimde uy-gulayabilmifllerdir. Sezon içinde riskli maçlar›nhesaplanmas›, buna göre önlemler al›nmas›,statlarda elini kald›ran›n bile kamerayla tespitedilmesi, maçlara belirli bir süre girememe ce-zas› alan holiganlar›n maç saatinde en yak›nkarakola gidip imza atmak zorunda olmas› vemaç bitimine kadar burada kalmas›, maçlarauzun süre girememe cezas› almas› ve bunabenzer yapt›r›mlar, holiganlar›n etkisini nispe-ten azaltm›flt›r. ‹ngilizler, sadece stadyumlar›nmodernizasyonu için bile dört-dört buçuk mil-yon pound kadar bir harcama yapt›lar. Dünyaçap›nda kötü bir flöhrete sahip olan ‹ngiliz ho-liganlar›n›n eskiye göre kontrol alt›na al›nma-lar›n›n alt›nda, ‹ngiliz hükümetlerinin bu ko-nudaki kararl›l›¤›n›n oldu¤unu unutmayal›m.

Yapt›r›mlar›n yan›nda ekonomik ve sosyalyönden refah› yakalam›fl toplumlarda bu yollaraçok daha az baflvurulmakta. ‹sviçre, Danimarka,‹sveç, Finlandiya gibi ülkelerde bu ve buna ben-zer olaylar›n çok daha az›n› görüyoruz.

Bundan on befl-yirmi y›l öncesine kadar be-lirli bütçelerle ve ruh kat›larak yap›lan spor ol-gusu, günümüzde, “Spor ya da futbol endüstri-si” tan›m›yla karfl›m›za ç›k›yor. 300’den fazlaReal Madrid taraftar›n›n öldükten sonra külle-rinin, Real Madrid tak›m›n›n maçlar›n› oyna-d›¤› Santiago Bernabeu Stad›’na saç›lmas› içinbaflvuruda bulunmas›, fanatizmi, holiganizmive bunlar›n önlenmesi için al›nan tedbirleri bi-ze daha iyi anlat›yor.

Fanatizmin yol açt›¤› olumsuz davran›fllar-dan dolay› “Sporda fiiddet Yasas›”n›n ç›kmas›-na gereksinim do¤mufltur.

Sporun güzel bir hafta sonu keyfi oldu¤u-nu, yenenin oldu¤u kadar yenilenin de olabile-ce¤ini unutmayal›m.

41

Heysel Stad› facias›

‹rlanda göçmeni

bir ailenin sorunlu

bireyi Patrick

Holigan’›n ad›ndan

esinlenerek

günümüze kadar

gelen kavgac›

gruplara “Holigan”

ad› verilmifltir.

Page 40: FYZY Dergisi - Sayı 19

stanbul Bo¤az›’na bilinen ilk köprü, Pers Kra-l› 1. Dareios’un ‹skit seferi s›ras›nda SamosluMimar Mandroklees taraf›ndan M.Ö. 512 y›-

l›nda infla edildi. Gemilerin birbirlerine demirk›skaçlarla çengellenmesiyle oluflturulan köprü,tarihte ilk defa iki k›tay› birbirine ba¤lad›.

Pers Kral› 1. Dareios, ‹skitlere karfl› planla-d›¤› seferi için son haz›rl›klar›n› tamamlad› veM.Ö. 512 bahar›nda ordusunun bafl›nda krali-yet flehri Susa’dan yola ç›kt›. ‹stanbul Bo¤az›kenar›ndaki Kalkhedon’a (Kad›köy) gelen PersKral›, tekrar gemiye binerek Samoslu MimarMandroklees taraf›ndan gemilerin yan yana ge-tirilmesiyle oluflturulan ‹stanbul Bo¤az›’ndakiköprüye do¤ru yol ald›.

Gemiler, komut verilir verilmez ak›nt›dayüzmeye b›rak›l›rd›. Bu flekilde gemilerin bu-runlar›, Karadeniz ile dik aç› yapacak biçimdekonumland›r›laca¤› için Bo¤az’›n ak›nt›s›na pa-ralel düfler ve bu durum, ak›nt› nedeniyle gemi-leri birbirine ba¤layan halatlara binen yüküazalt›rd›. Böylesine derin ve genifl su kütleleriüzerinde, gemiler, birbirlerine demir k›skaçlarlaçengelleniyordu. Ayr›ca Bo¤az’da iflleyen küçükteknelerin geçifli için köprüde aral›klar b›rak›l›-yordu. Bütün bunlar tamamland›ktan sonra, ge-mileri birbirine ba¤layan halatlar› karadan a¤açburgular ve ç›kr›klar kullanarak gererlerdi. Buflekilde köprünün çat›s› oluflturulduktan sonra,köprünün eni boyunca kal›n kalaslar kesilirdi.

TAR‹HTENSAYFALAR

42

Dr. Arif AKDEN‹ZFMV Özel Ifl›k Lisesi

Türkçe-Sosyal BilimlerBölüm Baflkan›

‹‹stanbul Bo¤az›’na ilk köprü 2 bin 522 y›l önce yap›ld›

Bilinen en eski gözlük M.Ö. 700’lerde Asurlu-lar taraf›ndan kullan›lm›flt›r. Bugün bu gözlükBa¤dat Müzesinde sergilenmektedir. Gözlü¤ünyayg›nlaflmas› insanl›k tarihinde önemli bir yerde tutmufltur. Tarihsel süreçte, ustalaflm›fl in-sanlar›n gözlük kullanmas› verim ve üretimeönemli katk› sa¤lam›flt›r.

Gillette flirketi, 1902 y›l›nda güven-li jilet satmaya bafllad›¤›ndayüzlerce erkek sat›n ald›.

Sonra da bu jiletlerin sakalla-r›n› kesmedi¤ini söyleyerek onlar› çö-

pe att›lar. Yetkililer, mutsuz müflterilerint›rafl olmadan önce jiletin sar›ld›¤› k⤛d›

ç›karmad›klar›n› fark etti.

‹nternet dünya üzerinde s›n›rlar› ve mesafeleriortadan kald›ran bir olgu olarak yaflam›m›zdayer al›yor. ‹nternet uygulamalar› ve internetüzerinden verilen hizmetler de durmaks›z›ngelifliyor. Örne¤in; elçilik hizmetleri gibi... ‹n-ternet üzerinde 2007 y›l›nda ilk defa aç›lan sa-nal elçilik, ‹sveç Hükümetine ait Second Lifeiçerisinde kurulan sanal elçilik sitesi oldu.

T›rafl›n bilinmeyenleri ‹nternet diplomasisi!

Gözlük deyip geçmeyin!

Tarihteki ilk gözlüklerdenbir örnek