Upload
mehmet-nusret
View
160
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I B U R A D A K A M U S A L M Ü D A H A L E S Ö Z K O N U S U D U R !
EMEK SİNEMASI
Bir Kültürel Tarih
SAYI 1NiSAN 2013
B E D E L S İ Z D İ R H A F T A D A B İ R Y A Y I N L A N I R
K A M U S A L Y A Ş A M I
İmtiyaz Sahibi veGenel Yayın Yönetmeni
Ceyda Tuğçe
Sorumlu Yazı İşleri MüdürüCeyda Tuğçe
EditörCeyda Tuğçe
Katkıda BulunanlarAtilla Atala
İmeceMustafa Kara
Nazım Serhat FıratŞefik Dinç
Yayın TürüUlusal, süreli yayın
Haftada bir yayınlanır
İsim ve her türlü yayın hakkıCeyda Tuğçe’ye aittir.
Burada toplumsal dönüşümün inşası söz konusudur.
Kamusal yaşamı İNŞAET.
Emek Neydi?
Haksız Dava
Gezi ParkıYaşıyor!
İnci PastanesiDönüşümü
4 / 5
6 / 7
8 / 9
10 / 11
İÇİNDEKİLER
Doğup büyüdüğü sokağı hatırlayan var mı?
Sonrasında gidip gören?
Hadi bizim kuşağı geçtim; özellikle büyük kentlerde
aynı evde ortalama kaç yıl yaşayabiliyor insanlar?
Resmi kayıtlara kalsa; yarının biraz fazlası
“ev sahibi” görünüyor. Öyle mi sahiden? Hem
AKP’nin “büyük inşaat hamlesi” nasıl değiştirecek
bu rakamları? Kendi evinde “borçlu” konuma
düşmeyecek mi milyonlarcası?
İlk sorumuza dönelim; benim büyüdüğüm sokağın
ortasından bir bulvar geçeli epey oldu. Evlerin
hemen hepsi yıkıldı ya da yıkılacak. Okul yolunda
dalından meyve yediğimiz bahçelerde yüksek binalar
yükseliyor çoktandır. Hepi topu kaç yıl oldu ki?
Büyüyoruz öyle mi? Yıkıp yeniden yaparak mı?
Binaların katlarının yükselmesi eşittir
ülkenin yükselmesi mi acaba?
Hadi işin “yık yap, işlem hacmi olsun” ekonomisi bir
tarafa; hafızamız ne olacak? Birkaç yıl gitmediğinde
değişen kentler, birkaç ay uğramadığında yerinde
bulamadığın kafeler, sinemalar, kitapçılar...
Nasıl şehirlerde yaşıyorduk biz?
Nerelerde geçiyordu ömrümüz?
Hadi yeni yetme gençleri geçelim; İstanbul’un ilk
alışveriş merkezi açılalı kaç yıl oldu?Ve bu kadar kısa
süreden bütün ülkeyi nasıl kaplayıverdiler?
“Tutmaz, abi bu Türkiye’de...” denilmedi mi;
“Dükkan boş, yaptı ama satamıyor” demediler mi,
en büyüğü için... Sonuç?
Mantar gibi... Hayır, “kültür mantarı” değil bu,
bildiğin “zehirli mantar”.
Sağlığa da, kültüre de zarar...
Başının üstüne gökyüzü yerine beton kafes taşıyor
bu binalar, Pazar yerleri gibi değil... Dükkanları sıralı
olduğu “merkezi caddeler” gibi hiç değil... Sineması
sinemaya; dükkanı dükkana benzemiyor. Başka türlü
bir şey...
Sinemaya gitmek için bilmem kaç mağaza vitrini
görmeni zorunlu kılan sistemin amacı belli değil mi?
Toprağı, yeşili hadi geçtik; oksiyeni bile klimadan
gelen koca koca yapılarda ne umar bulacağız?
Tamam zaten yeşil yok,
ağacı pek az görüyoruz, doğru...
Mustafa Kara [email protected]
EmekNeydi?
İNŞAET 4
Ama hiç değil Taksim’in ortasında bir bankta
oturmak mümkün... Bir ağacın altında çimlere
uzanmak da... Şimdilik...
Hatıralarımızda yer etmiş sinemaya gitmek; “Evet
bu kentte yaşıyorum, bu kenti seviyorum” diyebilmek
mümkün, şimdilik... Nereye kadar?
AVM içindeki sinemaya gitsen; aynı hissi verir mi?
AVM’lerde sağa sola konulmuş banklar, tutar mı
ahşap bankın yerini... Şiir okusan o bankta; adresine
ulaşır mı; uzun sözün kısası... İnsan bu, unutur...
Bunu da unutur, bu da geçer... “Neler neler geçmedi
ki...” diyor o ünlü pop şarkısı... Doğru...
Geçiyor da zaten... “Büyüyen Türkiye”, kendi tarihini,
kültürünü, değerlerini yiyerek büyüyor. Yok ederek...
Önünde duramadığımız, engelleyemediğimiz bu
aslında... O yüzden; hiç değil üç beş hatıra için bunca
çaba... Bunca gaz yemek...
Bir kere kâr üzerine kuruldu mu sistem; bırakın
hatıraları, insan yoktur orada artık... Tarih yoktur,
kültür yoktur...
Bir şirketler vardır, bir de tüketiciler... Tüketici
biriktirmez, tüketici hatırlamaz, tüketici yaşamaz.
Satın alır ve tüketir. Taksit yapar, kampanya bekler,
indirim bekler... GDO’lu muymuş, değil miymiş
yediği pirinç, onu bile bilemez. Ömür törpüsü yerde
çalışarak kazandığını, ömür törpüsü başka bir
başka yerde tüketir.
İnsan değildir, emekçi hiç değildir...
Sahi, emek neydi? Aydın Çubukçu’nun bir yazısına
attığı başlık gibi, ne zaman “kentin kiri pası” oldular.
Çalışmaya varlar; yaşamaya yok. Bilmem hangi
resmi tabeladaki TC’nin derdine düşer de; kendi
adının yok sayılmasını umursamaz bazen...
Uzun ettik yine...
Bugün Taksim Gezi Parkı’nda eylem, şenlik var;
yarın Emek Sineması önünde... Öbür gün kimbilir
nerede? “Büyük inşaat hamlesi”nin molozu
sayılmasın diye hayatlarımız, hatıralarımız...
Sahi, neydi emek?
İNŞAET 5
İNŞAET 6
İNŞAET 7
Haksız
İNŞAET 8
Şefik Dinç / AHTEmek Sineması’nın yıkımının durdurulması için düzenlenen protesto gösterisinden sonra çıkan olaylarda gözaltına alınan, İstanbul Film Festivali FIPRESCI jüri üyesi ve sinema yazarı Berke Göl ile Hazar Berk Büyüktunca, Özgür İpek ve Mehmet Ferit Aka hakkında, 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Emek Sineması’nın yıkımının durdurulmasını isteyen ve aralarında sinema oyuncularının da bulunduğu yaklaşık 200 kişi 7 Nisan günü Beyoğlu’nda protesto yürüyüşü yaptı. Yapılan basın açıklamasının ardından gruptan bazı kişiler, Emek Sineması’nın bulunduğu sokağa girmek istedi ancak polis engeliyle karşılaştı. Polis eylemcilere biber gazıyla müdahale etti. Yaşanan arbede sonrası Berke Göl, Hazar Berk Büyüktunca, Özgür İpek ve Mehmet Ferit Aka gözaltına alındı. Polisteki ifadelerinin ardından savcılık talimatıyla serbest bırakılan Göl ve diğerleri hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Olay günü polis kamerasının çektiği görüntüler deşifre edilerek tutanak haline getirildi ve savcılığa gönderildi. Dosyada gözaltına alınan kişilerin, polise direndikleri, polise ve TOMA aracına soda şişesi ile taş attıkları, çiçek saksılarıyla da İstiklal Caddesi’ni kapattıkları belirtildi. Savcılık soruşturma sonunda Sinema Yazarları Derneği üyesi Berke Göl ve diğer üç kişi hakkında “görevi yaptırmamak için direnme” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlarından dava açtı. Hazırlanan iddianamede, Göl ve diğer 3 sanığın 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları istendi.
Haber Türk kaynağından ulaşılmıştır.
Dava
İNŞAET 9
GeziParkıYaşıyor!
Bu hukuksuzluğa karşı, Taksim Gezi Parkı Yaşıyor! Taksim Nöbeti, Taksim Gezi Parkı’nda devam ediyor! Taksim’in yaşanan değil de, gelip geçilen bir yer olduğunu iddia edenler, Taksim Gezi Parkı’nı elimizden almak istiyor. İçindeki bütün ağaçları keserek ya da sökerek, yok etmek istiyor. Yerine, beton bloklar dikmek istiyor. Ama bir şeyi ya yanlış biliyorlarya da yanlış söylüyorlar. Çünkü Taksim Yaşıyor! Taksim Gezi Parkı Yaşıyor!
İsteyen her zamanki gibisporunu yapsın, isteyen piknik.İsteyen fotoğraf çeksin, isteyen çay içsin.Canlı müziğimiz de var.Hep birlikte Taksim Gezi Parkı’nda zaman geçirir, eğlenir, yaşayan bir yer olduğunu herkese bir kez daha gösteririz.Bugüne kadar Taksim Gezi Parkıbize nefes verdi, şimdi sıra bizde.
Beyoğlu’nun simgelerinden, Emek Sineması’nın da bulunduğu Cercle D’Orient Binası’ndaki İnci Pastanesi ve diğer dükkanlar zor kullanılarak boşaltıldı. Polis kuşatması altında gerçekleştirilen bu tahliye işlemi, gündelik hayatta sık sık maruz kaldığımız faşizan tavrı bir kez daha gözler önüne serdi.
İmeceToplumun Şehircilik Hareketi
İNŞAET 10
Musa Ateşİnci Pastanesi İşletme Sahibi
Kentsel dönüşüm projesinin vurgunlarından biri de efsane
mekan İnci Pastanesi. Onarımla başlayan serüven tahliye ile son
buluyor. Pastanenin kendi ürünleriyle ün kazandığını aktaran
Musa Ateş, “Beyoğlu’nda her pastanenin bir özelliği vardır. Pastanenin kendi ürünleriyle ün kazandığını aktaran Ateş, ”Beyoğlu’nda her pastanenin bir özelliği vardır. Bu pastane de profiterolün anası-babasıdır. Bunların ne yazık ki değerini bilmiyoruz ama yok etmesini çok iyi beceriyoruz. Burayı yok etmeye çalıştılar. O günden bu yana 2 ay geçti, böyle bir mekanda yeniden İnci Pastanesi’ni halka açtık. İnci Pastanesi’ni ’İnci’ yapan bu halktır. Tekrar burada pastaneyi açtığımız için mutluyuz, gururluyuz. Ancak eski binamızda hizmet vermeye devam etmek istiyoruz” dedi.
Beyoğlu’nda profiterollleri ile İstanbullular’ın belleğinde yer etmişİnci Pastanesi boşaltılmaya başlandı. Taksim’deki dönüşümden İnci Pastanesi de payına düşeni aldı. Emek Sineması’nın da içinde bulunduğu Serkildoryan Binası’nın yıkımı kapsamında İnci Pastanesi bugün Beyoğlu Belediyesi zabıta ekipleri tarafından boşaltılmaya başlandı. 1944 yılında Lucas Zigoridis tarafından kurulan ve İstanbullular’ın belleğinde önemli bir yere sahip, İstiklal Caddesi’nin tarihi ve kültürel değerlerinden biri olan İnci Pastanesi için yıkım hazırlıkları başladı. Emek Sineması’nın da kapatılmasına neden olan proje nedeniyle kira sözleşmesi yenilenmeyen İnci Pastanesi’nin tahliye edilmesi istenmişti. Tahliye isteğine karşı dava açan ve mahkeme sonucunu bekleyen pastanenin sahibi Musa Ateş, bugün zabıta ekiplerinin müdahalesi ile karşılaştı.
İNŞAET 11
MAHALLELER BİRLEŞİYOR,İSTANBUL KENT HAKKINA SAHİP ÇIKIYOR!
BUNA KARŞI MÜCADELEDEVAM EDİYOR!
MAHALLELER... TARİHİ BÖLGELER... KAMUSAL ALANLAR... PARKLAR...MEYDANLAR... SOKAKLAR... SİNEMALAR... TİYATROLAR...
KENTİN BÜTÜN DEĞERLERİ İKTİDARIN KENTSEL DÖNÜŞÜM ADI ALTINDAKİ SALDIRILARININ HEDEFİNDE!!!
SEN DE ÇIK SOKAĞA... EYLEME... SEN DE BİR SES VER...SERBEST KÜRSÜYE SEN DE GEL... SÖZÜNÜ SENDE SÖYLE...