10
Bu Vebal Hepimizin Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan Soma Kömür İşletmeleri’nde, 13 Mayıs 2014 tarihinde saatler 15.10’u gösterirken yangın çık. İçeride 200’den fazla işçinin mahsur kaldığının öğrenilmesi üzerine arama kurtarma ekipleri olay yerine geldi ve arama çalışmaları başlaldı. 5 gün boyunca süren aramalar sonucunda, 301 işçinin hayanı kaybeği tespit edildi. Tüm bu yaşananlar üzerine Soma’da meydana gelen bu elim facia, Türkiye tarihinin en çok can kaybı yaşanan madencilik kazası olarak tarihe geç. Biz de Soma faciasının görünmeyenlerine ışık tutmak ve yaşananları tarihe not düşmek adına bu matem sayısını hazırladık. HAFTALIK SÜRELİ ÜCRETSİZ E-GAZETE 18 Mayıs 2014 Pazar Sayı: 28 www.acabagazetesi.com MATEM SAYISI Sayfa 3 Sayfa 2 Son sayfa Sayfa 5 Sayfa 8 Sayfa 4 Sayfa 7 Sayfa 6 Sayfa 9 ÇOK KONUŞU- LANLAR FACİANIN ÖNCESİ VE İLK 3 GÜNÜ KENDİMİZE AYNA TUTSAK MI ACABA? ÖYLE BİR PSİKOLOJİ Kİ… YİNE SOSYAL MEDYA, YİNE GRUPLAŞMA İŞ’TE YAŞAMINI KAYBEDEN- LERİN YAKINLARI GELECEĞİN MADEN MÜ- HENDİSLERİ NE DİYOR? FACİANIN İÇİNDE ÇOCUK VAR! BAŞKA BİR ENERJİ MÜMKÜN MÜ? “SOMA 2014”

Acaba Gazetesi Sayı 28

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Haftalık E-Gazete

Citation preview

Page 1: Acaba Gazetesi Sayı 28

Bu Vebal HepimizinManisa’nın Soma ilçesinde bulunan Soma Kömür

İşletmeleri’nde, 13 Mayıs 2014 tarihinde saatler 15.10’u gösterirken yangın çıktı. İçeride 200’den

fazla işçinin mahsur kaldığının öğrenilmesi üzerine arama kurtarma ekipleri olay yerine geldi ve arama çalışmaları başlatıldı. 5 gün boyunca süren aramalar sonucunda, 301 işçinin hayatını kaybettiği tespit edildi. Tüm bu yaşananlar üzerine Soma’da meydana gelen bu elim facia, Türkiye tarihinin en çok can kaybı yaşanan madencilik kazası olarak tarihe geçti.

Biz de Soma faciasının görünmeyenlerine ışık tutmak ve yaşananları tarihe not düşmek adına

bu matem sayısını hazırladık.

HAFTALIK SÜRELİ ÜCRETSİZ E-GAZETE 18 Mayıs 2014 Pazar Sayı: 28

www.acabagazetesi.com

MATEMSAYISI

Sayfa 3

Sayfa 2 Son sayfa

Sayfa 5 Sayfa 8Sayfa 4 Sayfa 7Sayfa 6 Sayfa 9

ÇOKKONUŞU-LANLAR

FACİANINÖNCESİ VEİLK 3 GÜNÜ

KENDİMİZE AYNA

TUTSAK MI ACABA?

ÖYLE BİR PSİKOLOJİ

Kİ…

YİNESOSYAL

MEDYA, YİNEGRUPLAŞMA

İŞ’TEYAŞAMINI

KAYBEDEN-LERİN

YAKINLARI

GELECEĞİN MADEN MÜ-HENDİSLERİ NE DİYOR?

FACİANIN İÇİNDE ÇOCUK

VAR!

BAŞKA BİR ENERJİ

MÜMKÜN MÜ?

“SOMA 2014”

Page 2: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com2

Facianın Öncesi ve İlk 3 GünüEge bölgesinin İzmir’den sonra ikinci büyük ili olan Mani-sa’yı; mecliste 5’i AKP’li, 3’ü CHP’li ve 2’si MHP’li olmak üze-re toplam 10 milletvekili temsil ediyor. Büyükşehir belediye başkanlığını MHP’li Cengiz Ergün’ün yaptığı Manisa’nın 17 ilçesi arasında yer alan Soma’nın belediye başkanı ise AKP’li Hasan Ergene. 105 bin 391 kişilik nüfusa sahip olan Soma’da halkın büyük bir kısmı, geçimini madencilikten sağlıyor.

Soma Kömür İşletmeleri, Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan tarafından, 1984 yılında kuruldu. Yılda 2 milyon 500 bin ton kömür elde edilen işletmede, elde edi-len kömürlerin hepsi Türkiye Kömür İşletmeleri’ne satılıyor. İşletmede, 5 bini yer altı olmak üzere toplam 5 bin 500 işçi ve 130 mühendis çalışıyor.

CHP Manisa milletvekilleri Özgür Özel, Sakine Öz ve Hasan Ören, 23 Ekim 2013 tarihinde meclise bir soru önergesi sun-du. Milletvekilleri söz konusu önergede, Soma’da meydana gelen maden kazalarının mercek altına alınmasına ilişkin taleplerini dile getirdi. CHP, MHP ve BDP’den 60 vekilin imzasıyla meclise sunulan soru önergesi, 29 Nisan 2014 ta-rihinde reddedildi.

Ve tarih 13 Mayıs 2014. Saatler 15.10’u gösterirken Soma Kömür İşletmeleri’nde trafo patlaması sonucu yangın çıktı. İlk incelemelerde 4 işçinin hayatını kaybettiği ve 300’e ya-kın işçinin de madende mahsur kaldığı belirlendi. İlk günün sonunda ise ölü sayısının 157’e yükseldiği faciada, 75 yaralı tespit edildi.

İkinci gün… 3 günlük ulusal yas ilan edildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Soma’ya geldi ve ülkenin çok sayıda kentin-de Soma’da yaşamını yitiren madenciler için yürüyüş düzen-lendi. Ve ikinci günün sonunda madende ölenlerin sayısının 238’e yükseldiği bildirildi. 196 kişinin cenazesi ise ailelerine teslim edildi.

Üçüncü gün… Yaşamını yitiren işçilerin gömülmesi için ka-zılan toplu mezarlara definler gerçekleştirilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Soma’ya gelerek incelemelerde bulundu. Ölü sayısı-nın 284 olarak tespit edildiği gün sonunda, hala göçük altın-da kalan 100’den fazla işçinin olduğu söylendi.

1

3

5 6

4

2

Page 3: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com 3

Çok KonuşulanlarGezi Parkı olaylarının birinci yılını doldurmasına 2 hafta kala facianın yaşanması, “sabotaj” iddialarını . doğurdu.

Madenden yaralı olarak kurtalılan Murat Yalçın, ambulansa bindirilirken “Çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin” dedi.

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi , Soma’da patlama sonrasında çektiği selfie’yi Twitter’dan paylaşırken “Selfie değil Selvi, Taksim değil maden ocağının kapısı” yazdı.

Patlamadan yaralı olarak kurtalılan maden işçisi o esnada; “Abi Mahmut çıkmadı. Mahmur çıkamadı. Beni bırakın onu alın abi. Onun karısı hamile” diye haykırdı.

Patlamanın ardından Soma’ya hareket etmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sağlık problemlerini gerekçe gösterdi ve 4 gün sonra Soma’ya gitti.

Zonguldak’ta yaşayan 16 yaşındaki madenci kızı Nihal Acar’ın birkaç yıl önce madencinin baretinden yansıyan ışığın içine ailesinin günlük yaşamınını yansıtarak çizdiği resim yoğun ilgi gördü.

Başbabakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Soma ziyaretinde marketin önünde bir vatandaşa yumruk attığı yönünde paylaşılan görüntüler tartışıldı.

Soma’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto eden vatandaşı, Başbakanlık müşavirlerinden Yusuf Yerkel yerde tekmeledi.

Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan tarafından düzenlenen basın toplantısında; “Madenimizde yaşam odası yoktu. Kömür madeninin içine yaşam odası yapılamaz. Zaten kanunen yaşam odası yapma zorunluluğu yok” açıklamaları dikkati çekti.

Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, katıldığı programda işçilerin AK Parti mitingine katıldığına işaret ederek “Bu olan biten gayet, normaldir hatta müstahaktır bile denilebilir” dedi.

İls.

Ber

kay

Dağ

lar

İls. Berkay Dağlar

Page 4: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com4

rin s a -

y ı s ı az oldu.

D a h a s o n r a k i

günlerde iş yeri temsilcisi

olarak iş güvenli-ğine dikkati çekmek

adına, çalışanları ma-dene sokmadım. Kısa

süreliğine düzelmeler olsa da işçi çıkarmaları

dahi devam ediyordu. Yet-kililer 15-20 kişiyi işten çıka-

racaklarını söyleyince de o gün-lerde çalışmadık ve mücadelemizi

kazandık.”

Soma’da yaşananları çok iyi anlayabildiği-ne vurgu yapan Gökgöz, madenciliğin korku-

lu bir meslek olduğunu ve her gün besmeleyle yeraltına indiğini söylüyor. Diğer kentlerden ça-

lışmaya gelenlerin çalışma şartlarına bir gün dahi dayanamadıklarını da belirten Gökgöz, “Bazı dönem-lerde ocağa siviller de inebiliyor ama geziyi tamamla-madan yukarı çıkıyorlar” diyor.

Taşeron firmaların performansa dayalı çalışma sistemi uyguladıklarını ve bu nedenle iş kazaları-

nın önüne geçilemediğine dikkati çeken Ayhan Gök-göz, “Madenlerde çalışanlara yoğun bir dayatma uy-gulanıyor. Bu nedenlerle işçi ölümlerinin azalacağına değil artacağına inanıyorum” şeklinde konuşuyor.

“Eşi Fotoğraflardan Teşhis Edebildi”

Soma’da yaşanan faciada yaşamını yitiren İsmail Tulum’un yakınlarının ise yaraları çok yeni. Kardeş İbrahim Tulum, yaşananları şöyle anlatıyor; “Ağabe-yim 10 yıldır madende çalışıyordu ve emeklilik plan-ları içerisindeydi. Daha önceleri tamircilik yapıyordu ama işsizlik baş gösterince ocağa girmek zorunda kal-dı. Kaza sonrası ağabeyimi ben buldum ve çıkardım.”

İsmail Tulum’un amcasının oğlu Ali Tulum da So-ma’da hem akrabasını hem de arkadaşlarını kaybe-denler arasında. Acısını ise şu sözlerle dile getiriyor; “En son 15 gün önce görüşmüştük kendisiyle. Bin 500 TL maaş alıyordu İsmail. Evliydi; bir kız, bir erkek ço-cuğu var. Onlar da yıkıldı. Çok acı bir durum, kelime bulamıyoruz konuşmak için.”

Uzun bir süre boyunca maden işçisi İsmail Tulum’u bulmaya çalıştıklarını anlatan Ali Tulum, “Cenazesi daha önceden gelmiş ama biz tanıyamamışız fotoğ-raflardan. En sonunda eşi teşhis etti. Biz de buzha-nede açıp baktık, tespit ettik ve defnettik” ifadelerini kullanıyor.

Bazen bir maden ocağındaki patlama, bazen dizi setindeki zor şartlar, bazense inşaat sırasında yüksek kattan düşme. Hiç şüphesiz ki işçi ölümlerinin yeri değişse de işçilerin yakınlarının yaşadıkları üzüntünün değeri değişmiyor. İş’te yaşamını yitiren işçilerin yakınlarını dinledik.

“Bunun Adı Cinayet”Barış Kıyak, 11 Mart 2012’de inşaatında çalıştığı Marma-rapark AVM’de barındığı çadırda 10 arkadaşıyla birlikte yanarak can verdi. Kardeşi Damla Kıyak o süreci şöyle anlatıyor;

“Çadırların pis, güvenliksiz ve kalabalık olduğunu söy-lerdi hep. Çünkü 12 kişilik çadırlarda 50’ye yakın işçi barınıyordu. Bu olaydan iki gün önce ‘İşi bırakıyorum’ diyerek eve gelmişti ama iki ay daha çalışıp okul bitin-ce memlekete gideriz diye geri döndü ve döndüğü günün akşamında bu olay oldu. İlk duyduğumuzda kesinlikle inanmadık. Aslında ben hala inanamıyorum.”

Olayın yaşandığı sıralarda çok sayıda avukatın aradığını ama tazminatın yüzde 20 ile yüzde 30’unu almak iste-diklerini, bir yandan da inşaat firmasının davada şika-yette bulunmamaları için aileye 200 bin TL yardımda bulunmak istediğini ifade eden Damla Kıyak, başsağlığı dileklerinin geldiğini ve haberlerin yapıldığını, daha sonra da olayın unutulduğunu dile getiriyor.

Yaşananların kaza da kader de olmadı-ğını, apaçık bir cinayet olduğunu vurgulayan Kıyak, “Biz bu ke-limeyi seçiyoruz; çünkü

kaza öngörülemeyen bir şeydir. Bu olaylar göz göre göre çok basit önlemler alınmadığı için oluyor. İşçinin haya-tına kesinlikle kıymet verilmiyor. Onların da bir hayatı, bir ailesi olduğunu göstermek istiyoruz” diye konuşuyor.

“Madende Performans Sistemi Olamaz”

7 Ocak 2013 tarihinde Zonguldak’ta yaşanan maden oca-ğı patlamasından yaralı olarak kurtulan ve aynı pat-lamada 8 iş arkadaşını kaybeden Ayhan Gökgöz, patlama sonrası gelişen süreci şöyle değer-lendiriyor; “O an ocakta 600 kişiydik ve yalnızca bizim bölümümüzde bir patlama gerçekleştiği için yaşamını yiti-renle-

Page 5: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com 5

Prof. Dr. Arzugül Kanra Pektaş, Soma’da yaşamını yitiren maden işçi-

lerinin ailelerinin günlük rutin yaşamları içerisinde, bir anda böylesi-

ne bir yıkımla sarsıldıklarına dikkati çekerek, ailelerin gelecekle ilgili

kaygı ve belirsizlik kaosu yaşayabileceklerine değindi. “Önce birtakım

inkar durumları, şoklar ve ölümü kabullenememe hali oluşur. Sonra-

sındaki aşamalarda ise çöküntü, mutsuzluk, üzüntü ve matem etkili

olur. Öfke patlamaları da dönem dönem yaşanabilir” diyen Prof. Dr.

Pektaş, öfkeli ve suçlayıcı tavırların yerini, zamanla ve yaraların sarıl-

masıyla birlikte kabullenmeye bırakabileceğini belirtti.

“Araştırmaların Ciddiyetle

Yapılacağının Güvencesi Verilmeli”

Prof. Dr. Pektaş, “Bu ailelere, öncelikle meydana gelen facianın net

bir açıklaması yapılmalı ve durumun değerlendirilmesinin ciddiyetle

yapılacağının güvencesi verilmeli. Yöneticiler ve halk, ailelere yanla-

rında olduklarını hissettirmeli” diyerek, Soma’daki ailelerin yaşadığı

bu travmanın, tüm yaşam fonksiyonlarını etkileyebileceğinin de altını

çizdi.

Ailelere verilecek psikolojik desteğin öneminden söz eden Prof. Dr.

Pektaş, şöyle devam etti; “Ailelerin bu elim durumu daha kolay atla-

tabilmeleri için olayı unutturmak, üstünü kapatmak ve ‘Hayat devam

ediyor’ demek yeterli değildir. Çünkü bu matemi atlatmak için belli

bir zaman gerekecek. Ailelerin önce düşünsel olarak kendilerini rahat-

latması, önlerini daha net görebilmeleri ve kendi gelecekleriyle ilgili

tabloyu çizmeleri gerekiyor.”

Toplumun üzerine düşen görevi güzel bir şekilde yaptığına ve deste-

ğini gösterdiğine de vurgu yapan Prof. Dr. Pektaş, “Onların yanında

olmak ve onları anlamak yerinde bir davranış olacaktır. Tam da şu

zamanda gereken desteği hiç çekinmeden göstermeli ve onlara yalnız

olmadıklarını hissettirmeliyiz” dedi.

“Kalıcı, Radikal ve Daha Emin

Adımlar Gerekiyor”

Türkiye’de halka çok fazla vaat verildiğini ve halktan çok şey beklendi-

ğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Pektaş, “Bu insanların, bundan sonra

yaşam standartlarını nasıl belirleyeceklerine dair yollar çizilmeli. Ül-

kemizde ne yazık ki ‘Birileri yardım etsin’ görüşü hakim. Ama durum

bu kadar basit değil. Kalıcı, radikal ve daha emin adımların atıldığı bir

sistemin oluşturulması lazım” ifadelerini kullandı.

“Bu ailelerin, travmayı en hafif şekilde atlatabilmeleri için profesyo-

nel ellerde tedavi edilmesi gerekiyor. Özellikle madenden sağ kurtulan

kişilerin ve henüz içeride yakınları olup daha kayıplarıyla yüzleşme-

miş olan kişiler için de psikiyatrik destek gruplarının oluşturularak

bu bekleme sürecini profesyonel bir yardımla geçirmeleri şart” diyen

Prof. Dr. Arzugül Kanra Pektaş, hiçbir şey olmamış gibi davranma-

nın, olayları sıradanlaştırarak üstünü kapatmanın ise bu durumda

yapılacak en yanlış şey olduğuna değindi ve bu davranışların sadece

Soma’daki ailelerde değil, toplumun her kesiminde benzer travmatik

süreçlerin uzamasına yol açacağını kaydetti.

Soma’da meydana gelen maden faciası, yaşamını yitiren ve hala haber alınamayan işçilerin ailelerini derinden etkiledi. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Arzugül Kanra Pektaş, ailelerin yaşadığı travmatik süreci, nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini ve topluma düşen görevleri anlattı.

Öyle BirPsikoloji ki

Page 6: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com6

Facianın İçinde Çocuk Var!Dedelerinin, babalarının, amcalarının, dayılarının, ağabeylerinin, eniştelerinin, komşularının ölüm haberini alan onlarca çocuk… Belki birçoğu ölümün ne olduğunu dahi anlamayacak yaşta. Belki de ölüm onlar için sadece atta’ya gitmek. Belki de anlıyorlar birilerinin öldüğünü ama inanmayı reddediyorlar. Belki de görüyorlar birilerinin öldüğünü ve bu facianın içinde bulundukları için hayata öfkeleniyorlar…

Psikiyatrist Prof. Dr. Bengi Semerci, çocukların gelişim dönemlerine göre ölü-mü nasıl algıladıklarını açıkladı. Çocuklarda şok, öfke ve yasın süreçlerine de değinen Prof. Dr. Semerci, çocukların bu süreci daha kolay atlatabilmesi için ailelerin ve çevredekilerin neler yapması gerektiği hakkında da bilgi verdi.

“5 Yaş Öncesi Çocuklar, Ölümün Kalıcı Olduğunu Anlayamaz”

Prof. Dr. Bengi Semerci, çocukların ölüm algısının 5 yaş öncesi, 6 ile 10 yaş arası ve 11 yaş üstü döneme göre belirlenebileceğini kaydederek, 5 yaş öncesi dönemdeki çocukların ölüm algısına ilişkin şu açıklamayı yaptı; “5 yaş öncesi çocuklar ölümün kalıcı olduğunu anlayamaz. Kaybettikleri ebeveynin döneceği-ni düşünürler. Bu nedenle ne zaman döneceğini sorar, dönmeyeceğine inanmak istemezler. İşe giden babasının dönmediğini ve dönmeyeceği fark edilince, di-ğer ebeveynlerini yanlarından ayırmak istemezler. Bu yaşta, ölen kişi için ‘top-rağın altında’ gibi açıklamalar çocuğun kaygısını arttırır. Ölümden hiç etkilen-memiş gibi de yaşama devam edebilir.”

“6 ile 10 Yaş Arası Dönemde, Ölümden Kendilerini Sorumlu Tutabilirler”

Çocukların, 5 yaşından sonra ölümün geri dönülmezliğini anlamaya başladığını hatırlatan Prof. Dr. Semerci, “Bu yaş grubu çocuklar ölümü, kendilerine ve sev-diklerine yakıştırmaz; sadece yaşlıların ve kötülerin öleceğini düşünür. Başka-larının ölüm acısını anlayabilir hatta paylaşabilirler ama kendi duygularından hiç bahsetmeyebilirler. Ölümden, kendilerini sorumlu tutabilirler. Babasının ölümüne, yaptığı yaramazlığın ya da babasına söylediği kötü bir sözün neden olduğuna inanabilirler. Kaybettikleri kişinin melek olduğunu, onu görebildiğini ve cennete olduğunu düşünerek ölümle baş etmeye çalışabilirler” dedi.

“11 Yaş Üstü Çocukların Ölüm Algısı, Erişkinlerinki Gibidir”

11 yaş üstü çocukların ölümün ne olduğunu ve sonuçlarını anladığını belirten Prof. Dr. Semerci, “Bu yaşta artık ölüm algısı erişkinlerinki gibidir. Çocuklar, ölüme ilişkin endişe duyar. Hiç tepki vermeyebilecekleri gibi; öfke, kızgınlık, içe kapanma, yalnız kalıp ağlama gibi tepkiler de verebilirler. Kaybettikleri ebeveynlerine ait eşyaları kullanmaya, onun gibi davranmaya çalışabilirler. Gelecek kaygıları artabilir ve özellikle ergenlerde öfke belirgin olabilir” ifade-lerini kullandı.

“Yasın Yaşanmaması Ciddi Sorunlar Doğurabilir”

Ebeveyn kayıplarının çocuklar için önemli bir travma olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Semerci, yaşanmayan ya da uzayan yasın ciddi sorunlar doğurabile-ceğine dikkati çekti.

“Kayıp sonrası yaşanan yasın ilk evresi şoktur. Bir hissizlik, ne olduğunu an-lamama, tepkisizlik, adeta donup kalma şeklinde tanımlanabilir. Kısa sürede geçmesi beklenir. Onu bir öfke dönemi takip eder. Kayba inanmama, isyan etme ve öfkelenme bu dönemin özellikleridir. Ölenin artık geri gelmeyeceğinin anlaşılmasıyla ümitsizlik devresi başlar. Huzursuzluk, içe kapanma, depresyo-na kadar gidebilen üzüntü oluşur. Yasın son ve beklenen evresi kabullenmedir. Kaybın kabullenilerek, ayrılığın gerçekleşmesi, ölenle sağlıklı özdeşimin ku-rulup yeni yaşamın devamını sağlar” diyen Prof. Dr. Bengi Semerci, bu devre-lerin sağlıklı yaşanması için çocuğun desteklenmesi, paylaşmak istediklerinin paylaşması ve duygularını aktarması için olanak sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Page 7: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com 7

Türkiye’de, 1941 yılından bugüne kadar meydana gelen maden kazalarında 3 binden fazla işçi yaşamını yitirdi. Maden Mühendisliği bölümü öğrencileri de sayının bu denli yüksek olmasından dolayı hem tedirgin hem de öfkeli. Biz de gelecekte maden sektöründe çalışacak öğrencilere, Soma’da yaşanan olaylar sonrasında hissettiklerini ve geleceğe dair düşüncelerini sorduk.

GeleceğinMaden

MühendisleriNe Diyor?

Karadeniz Teknik Üniversitesi Maden MühendisliğiBölümü Öğrencisi Fatma Küpeli:

“Mesleğimiz, Küçük Bir Hatayı Dahi Kabul Etmez”

“Maden mühendisliği, diğer mühendisliklere göre daha mukadder bir meslektir. Maden mühendisleri olmasa; yazdığımız klavyeden tutun da yemek yediğiniz tabağa kadar her şeyden mahrum kalırdık. Bu neden-le insanlığın birincil ihtiyaçlarını karşıladığımızı görmek bize huzur ve mutluluk veriyor. Bundan dolayıdır ki bölümümü çok seviyorum ve ile-ride bu işi yapacağım. Soma’da yaşanan bu facia birçoğumuzu korkuttu ama bir yandan daha da bilinçlendirdi. Eskiden olsa sınavda küçük bir yanlıştan dolayı puanımızı kıran hocalarımıza kızardık ama şimdi gör-düm ki küçük bir hata nelere sebebiyet veriyor. Bu yüzden mesleğimiz küçük bir hatayı dahi kabul etmez.”

Afyon Kocatepe Üniversitesi Maden MühendisliğiBölümü Öğrencisi Aydın Tunç:

“Yaşananlar Madenciliğin Acı Bir Parçası”

“Madencilik risk grupları sınıflandırılmasında en tehlikeli sınıfın başını çeken meslektir. Mezun olduktan sonra bu alanda çalışacağım için içim-de tam olarak bir korku var ya da yok diyemem. Ben bu konuda sadece işimi iyi yapabilmeye odaklanıyorum. Yaşanan olayların madenciliğin acı bir parçası olduğunu bildiğim için bu tür olaylar içimde bir kuşku ve piş-manlığa sebep olmuyor. Mezun olduktan sonra tüm isteğimle ve bir kaza durumuyla karşı karşıya kalınacağı düşünülürse; bütün tedbirlerin hiçbir maddi koşuldan kaçınılmadan alınması gerektiğinin bilincinde olarak bu mesleği yapacağım.”

Süleyman Demirel Üniversitesi Maden MühendisliğiBölümü Öğrencisi Yasin Çarkçı:

“Gelecekte Şartların İyileşeceğine İnanmıyorum”

“Benim bu mesleği öğrenme isteğim ve arzum, Soma’da yaşanan olaylar sonrası katbekat arttı. Ülkemizdeki işverenler, mühendis ve işçiler üzerinde baskı kurmakta. Örnek vermek gerekirse; 100 liralık bir maliyetle kalkıp 200 liralık apartman yaparsanız o bina çöker. Bu da ona benzer. İşveren daha fazla kar edeceğim diye mühendise zorlama yaparsa olacağı budur. Maden ocağında trafonun ne işi var onu da anlayabilmiş değilim. İngiltere’de 3-4 maden işçisi öldü diye ülkedeki tüm maden ocaklarını kapattılar. Ama biz-de durum öyle mi? Maden ocaklarının ve bu sektörde çalışanların gelecekte daha iyi şartlar altında çalışabileceğine inanamıyorum ne yazık ki.”

Çukurova Üniversitesi Maden MühendisliğiBölümü Öğrencisi Nasıf Okçulu:

“Bu İşin En Önemlisi Güvenlik”

“Doğanın en güzel ve en doğal halini yerinde, ekip halinde titizlikle koca bir emek harcayıp ilk keşfeden olmak çok güzel bir duygu. Bu bölüme ilk geldi-ğim zaman böyle derin düşüncelerim yoktu. Daha çok mühendislik olarak düşünürdüm. İşimizin hesaplamalara dayalı olacağını sanırdım. Ama yer al-tına girdiğinizde işler değişir. Artık mühendis de olsanız işçi de olsanız orada herkes tek bir el, tek bir beyin gibi çalışmak zorundadır. Bana göre insana azmi, emeği, sabrı, tek değil bütünü öğretir madencilik. Ben, tüm bu yaşa-nanlara rağmen bu mesleği uzun yıllar boyunca yapmak istiyorum. Bu işin en önemlisinin güvenlik olduğunun da bilincindeyim. ”

“Öğrencilere Farkındalık Bilgisi Verilmeli”

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Arol, bu bölümde eğitim gören öğrencilerin mezun olduktan sonra iş güvenliği ve iş sağlığı ile ilgili karşılaşabilecekleri sorunlara karşı uyarılması gerektiğini dile getirerek, “Madencilik gibi şantiye işlerinde mutlaka ki bir risk faktörü vardır ve öğrencilere de konuyla ilgili farkındalık bilgisi verilmelidir” dedi.

Soma’da meydana gelen facia itibariyle öğrencilerinde hassasiyet oluştuğunun altını çizen Prof. Dr. Arol, “İş güvenliği herkesin ortak sorumluluğudur. Ve toplumumuzda maalesef iş güvenliği konusunda bir duyarlılık yok. Eğer insanlar hayatın her alanında risk değerlendir-mesi yapar ve ‘Ben nasıl hareket ediyorum?’ sorusunu kendilerine sor-duktan sonra başkalarını yargılarsa daha iyi olur” ifadelerini kullandı.

Page 8: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com

Sosyal medyanın yaygınlaşması ve neredeyse her gen-cin aktif olarak kullanmasına bağlı olarak tepkilerin dile getirilmesinde de bu medyanın önemli bir rol oynadığı görülüyor. Facebook’tan Twitter’a kadar çok sayıda sos-yal mecrada siyasal içerikli tartışmalar sık sık yaşanıyor. Söz konusu durumun en son örneği ise Soma faciasına ilişkin paylaşımlarda geldi.

İlk Bilgiler Sosyal MedyadanFacianın yaşanmasına neden olan patlamanın yaşanma-sından itibaren sosyal medyada konuya dair bilgilendi-rici yorumların paylaşıldığı görülüyor. “Ne kadar doğru bilmiyorum ama yaşamını yitirenlerin sayısı 5’ten çok daha fazlaymış” diyen öngörülülere destek niteliğinde-ki yanıtlar da gecikmiyor; “Vardiya değişimi olduğu an-larmış. Bu nedenle işçi sayısının çok daha fazla olması muhtemel.”

Bilgilerin yavaş yavaş yayılmasıyla beraber iktidar par-tisine de yoğun eleştiriler yöneltiliyor; “Maden kazala-rında dünya 3’üncüsü tayyipistan. bu sektörde çalışan her 10 kişiden biri bir kaza sonucu ya yaralanıyor ya da hayatını kabul ediyor. bu takdiri ilahi değil”, “AKP’nin seçimlerde bedava dağıttığı o kömür torbalarını alan-ları hatırla ve utan”, “So-rumlu elbetteki AKP değil. Turkiyedeki is kazalarindan ölenlerin sorumlusu nijerya devlet başkanıdır ;)”

“Bari Şimdi Siyaset

Yapmayın”Eleştiri sayısının artmasıyla beraber, hükümet yanlıları-nın da cevap vermekten geri durmadığı dikkati çekiyor; “Önergeyi kabul etse bile bu işçiler için geçili olmazdı çün-ki bu soma daki işçiler özel şir-kete bağlılar”, “Soma’yla böle

bi durumda dahi hükümeti suçluyanlara da el insaf”, “Bari şimdi siyaset yapmayın.”

Eleştirenlerin, karşılarında savunma yapanları görme-si ,konunun daha da uzamasına, söylemlerin siyasal bir dille yayılmasına neden oluyor. Kimi “Ne zaman şu hü-kümet destekçileriyle diyalog kurmaya çalışsam korkunç bi cehaletle karşılaşıp irkiliyorum” diyerek doğru iletişi-min yapılamadığından dert yanıyor, kimiyse samimiyet-le yaklaşmaya çalışarak; “Güzel kardeşim biz neden hü-kümeti suçluyoruz. Kabul edilmeyen önergeye bakarak anlayabilirsin.”

Soma’daki madenin işletmesine yönelik de eleştiriler si-yasetsiz kalmıyor. Bazıları şirket sahibini “zaten AKP’li” diye tanımlarken bazılarıysa “Nerden Başbakanın adamı oluyor bu şirkte sahibi eşşolu eşşek süleyman” diyor.

“Saldırı Hükümeti Düşürmek Adına”

Yaşamını yitirenlerin sayısı arttıkça, eleştirilerin do-zunun daha da

sertleştiği görülüyor. Sık sık edilen bedduaların yanı sıra, “Keşke sen yerin altında kalsaydın”, “Bakan istifa değil intihar etsin”, “Tüm ailen de ölsün” gibi cümleler de sosyal medyada rahatlıkla söylenebiliyor.

Aradan birkaç gün geçmesinin ardından halen net ola-rak trafonun patlamasının nedeni belirlenemediği ve Gezi Parkı olaylarının birinci yılını doldurmasına 2 hafta kaldığı için böylesine bir tuzağın kurulduğu düşüncesi-nin sık sık dile getirilmesiyle; “Açık bir sabotaj bombalı saldırı var ortada CHP-Pensilvanya ikilisinin düzenledi-ği. sahte dünya medyasıda algı yönetimiyle buna destek vererek gerçekleştirilmiş komplike adi bir saldırı hükü-meti yıpratmak ve düşürmek adına” gibi tespitlerin de yapıldığı görülüyor.

“Emine Gidemiyorsa, Nette Dolaşacağına Sen Git”

Her olayda olduğu gibi yanlış bilgiler de sosyal medyada hızla paylaşılıyor. Buna bir örnek de şöyle geliyor; “So-

ma’da sarıklı cübbeli herifler dolaşıp,onlar şehit oldu ka-bullenın dua edin ses çıkar-mayın diye telkınde bulunu-yorlarmış......hükümetin din tüccarlığının Türkçe meali !!! Allah belanızı versin.” Bu iddialara gelen yanıtlar ise genelde şöyle geliştiriliyor; “mış'la muş'la bela okuyor-sun. Dikkat et ;)”

Başbakan Recep Tayyip Er-doğan’ın Somali’ye giden eşi Emine Erdoğan’ın So-ma’ya gitmemesine yönelik eleştiri sayısı da bir hayli yüksek olunca, söz konu-su eleştiriyi yapanlara hiç vakit geçmeden karşı atak geliyor; “Somali gitimesi seni neden bu kadar si-nirlendirdi? Ayrıca Emine gidemiyorsa sen git nette dolasacağına.”

Sadece bir futbol maçından paylaşılan bir fotoğrafa, yazılan siyasal bir değerlendirmeden politikacıların geliştirdiği söylemlere kadar sosyal medya, hemen her olayda zıt görüşleri savunanların tartışmalarına sahne oluyor. Soma’da yaşanan faciaya ilişkin paylaşılanlar sonrasında da gruplaşmaların yaşanması ise dikkati çekiyor.

Yine Sosyal Medya,Yine Gruplaşma

Page 9: Acaba Gazetesi Sayı 28

www.acabagazetesi.com 9

Hemen her alanda baş gösteren maddi sıkıntılar, enerji üretimi konusunda da karşımıza çıkıyor. Ülkemizin mad-di yetersizliği nedeniyle temiz ve zararsız enerji üretme imkanı olmadığına dikkati çeken uzmanlar, bu durumun yakın bir tarihte değişmesinin zor olduğunu da söylüyor.

“Faturalar Üç Katına Çıkar”Cumhurbaşkanlığı Enerji Eski Danışmanı ve Kadir Has Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölüm Baş-kanı Prof. Dr. Volkan Şevket Ediger, enerji kaynakları-nı yenilenebilir ve yenilenemez olarak ikiye ayrıldığını hatırlatarak, yenilenemeyen enerji kaynaklarının doğayı kirlettiğini, fakat maliyeti ucuz olduğu için daha çok ter-cih edildiğini dile getirdi. Kömürün de bu enerji kaynak-ları arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Ediger, “Kö-mür, üretim ve tüketim aşamasında çok ciddi sıkıntılar doğurur” dedi.

Doğaya ve insanlara zarar vermeyen, güneş gibi yenile-nebilir enerji kaynaklarının maliyetinin çok yüksek ol-duğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ediger, “Karşımızda maliyeti hem yüksek hem de düşük olan enerji kaynak-ları varken; hangi kaynağın daha iyi ya da hangi kayna-ğın daha kötü olduğuna dair bir sınıflandırma yapmamız

mümkün değildir. Çünkü bir ülkede bu kaynaklardan ba-zıları vardır, bazıları yoktur” ifadelerini kullandı.

Her ülkenin bazı kaynakları mecburen tüketmek zorun-da kaldığının altını çizen Prof. Dr. Volkan Şevket Ediger, şöyle devam etti; “Ülkelerin kendi topraklarında mevcut olan kaynaklar, en güvenli ve en ucuz kaynaklardır. Hiç-bir ülke, enerjisini bir kaynağa dayandıramaz. Mutlaka bir karışım yapmak zorundadır. Örneğin; güneş, geceleri ve bulutlu havalarda enerji üretmez. Aynı şekilde hava rüzgarlı olmadığı zaman rüzgar; yağmurlu olmadığı za-man da hidrolik enerjisi üretilmez. Kömür içinse böyle bir durum söz konusu değildir ve istenildiği zaman kul-lanılabilir. Dolayısıyla bu kaynaklar belirli makul mik-tarlarda karıştırılarak kullanılmalı. Sadece güneş, rüzgar ya da hidrolik enerjisi kullanılmaz. Eğer kullanılırsa da ekonomik maliyet artar. Buna paralel olarak da vatan-daşların elektrik faturaları üç katına çıkar.”

“Başka Enerji Siyaseten Mümkün Değildir”

Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yöne-tim Kurulu Başkanı Murat Demir, enerji üzerinden rant elde edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, çoğu ener-

ji kaynağı üretiminin sermaye çıkarları için yapıldığını söyledi. “Önümüzdeki yüzyıl içerisinde dünyanın zengin ülkeleri, sanayisi güçlü olan ülkeler yerine temiz hava-sı, toprağı ve içilebilir suyu olan ülkeler olacaktır” diyen Demir, ülkemizde ise temiz havanın, toprağın ve içilebi-lir suyun hızla kaybedildiğine dikkati çekti.

Demir, üretimi en çok gerçekleştirilen fosil yakıtlar ara-sında bulunan kömürün, doğaya ve insana zarar vermesi-ni önlemek için üretiminin durdurulmasının gerektiğini kaydederek, “Bunun yerine yenilenebilir enerji kaynak-ları kullanılmalıdır. Tabii ki kömürün yerine kullanıla-bilecek güneş, rüzgar ve hidrolik enerjisi de yeterli de-ğildir. O nedenle bu kaynaklar da bilinçli kullanılmalıdır ve ihtiyaca göre enerji üretilmelidir” açıklamasını yaptı.

Türkiye’nin enerji kullanımı konusunda dışa bağımlı bir ülke olduğunu hatırlatan Murat Demir, sözlerini şöyle sürdürdü; “Başka bir enerji kullanımı siyaseten mümkün değildir. Şu anda ülkemiz kalkınmacı bir politika izliyor. O nedenle de gözümüz hiçbir şey görmüyor ve her tür-lü doğal kaynağı hızla yok ediyoruz. Evet, belki bugünü kalkınıyor olabilir. Peki ya yarın? Yarın ne olacağına dair hiçbir fikrimiz yok. Ormanlarımızı, topraklarımızı ve su-larımızı yok ettikten sonra doğanın bunları tolere etmesi çok uzun zaman alacak.”

Başka Bir Enerji Mümkün mü?Ülkemizdeki kömür üretiminin, Soma’da 300’den fazla cana mal olduğunu görünce; “Başka bir enerji mümkün mü?” sorusundan yola çıktık ve uzmanlardan konuyla ilgili yanıtlarını aldık.

Page 10: Acaba Gazetesi Sayı 28

Maden Facia Kömür İşçi

www.acabagazetesi.comACABA

K e n d i m i z e A y n a T u t s a k m ı A c a b a ?

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçiMaden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçiFacia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

Facia Kömür İşçi

İşçi

İşçi

İşçi

İşçiKömür

Kömür

KömürKömür

KömürSoma

Soma

Soma

Soma

Soma

Kömür

Kömür

Kömür Kömür

KömürKömür

Kömür

Kömür Kömür

İşçi

İşçiİşçiİşçi

İşçi

İşçi

İşçi

İşçiİşçi

İşçi

İşçi

İşçi

İşçi

İşçi

İşçi

İşçi İşçi

Kömür

Kömür

KömürKömür

Kömür

Kömür

Kömür

KömürKömür

Kömür

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Soma Maden Facia Kömür İşçi

Toplum olarak düşüncemize zıt görüşler içerisinde olan-ları suçlamayı ve empatiyi göz ardı etmeyi çok sevmiş olacağız ki küçük çaplı bir olaydan bu denli büyük ve elim bir faciaya kadar çok sayıda konuda bu tavrı geliş-tiriyoruz.

Sürekli olarak karşımızdakilere ayna tutmanın eleşti-rellik açısından olumlu sonuçlar doğurabilme ihtimali yüksek olsa da; acaba kendimize ayna tutmamanın da olumsuz bir süreç geliştireceğini atlıyor muyuz?

Bu vebal hepimizin…

Hepimizden kasıt; iktidar partisinin her yaptığını doğ-ru kabul edenler, muhalefet yapmanın ucunu kaçırarak olumlu adımlardan dahi olumsuz sonuçlar çıkaranlar, siyasal bir tartışma uğruna çok yakın arkadaşlarımıza küs kalacak duruma gelenler, paranın değerini bilmeden AVM mağazalarındaki kabinlerden çıkmayanlar, değil komşusunun kardeşinin bile açlığını önemsemeyenler, tepki göstermeyi fiziksel şiddetten ibaret sayanlar, öte-kileştirilenlere bir ötekileştirme daha geliştirenler, facia yaşanmadan önce madenciliği bir mühendislik dalından ibaret sananlar, yer altında mesailerini sürdüren ma-dencileri sadece sahur ve iftar yaparken haber yapan-lar, kömürün de kağıdın da değerini bilmeden kış mev-simindeyken evlerinde yazı yaşayanlar, sosyal medyada fotoğraf paylaşmak için yemek tabaklarını süslerken süsleyecek yemekleri olmayanları unutanlar, işçiden çok işverenin yanında bulunan sendikacılar, her olayın per-de arkasında dış mihrakları arayanlar…

Bu gibi milyonlarca kişiye seslenmek istiyoruz; acaba ay-nayı kendimize çevirmenin sırası gelmedi mi?

İletişim Adresleri

www.acabagazetesi.com

issuu.com/acabagazetesi

[email protected]

facebook/acabagazetesi

twitter/acabagazetesi

instagram/acabagazetesi

HAFTALIK SÜRELİÜCRETSİZ E-GAZETE

18 MAYIS 2014 PAZAR SAYI: 28

Genel Yayın YönetmeniDOĞUKAN GEZER(539) 879 7155

[email protected]

Yazı İşleri MüdürüECE MEHMETOĞLU

[email protected]

İçerik DanışmanıALİ İYİDERE

[email protected]

Sayfa TasarımGÜLTEN ACAR

[email protected]